Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 23TEMMUZ1993CUMA
12 DIZIYAZI
Bir özelleştirme ııtancı, Aktaş
AKTAŞDOSYASI
Aktaş
abonelerini
neler
bekliyor?
HÜRRİYET UYMAZ
A ktaş yöneticileri ,abonelerin "haksız"
olduğunu öne sürüyor, ama iş iddialan
yanıtlamaya geldiğinde, Tarife YönetmeliğVni
"açıkça" ihlalettikleriuygulamalanna
itişkin sorulanmzda teybimizikapattırmaya
çahşıyorlardı. Kapattığınuzda da,bütün bu
feryatlann nedenini, "özelleştirme
karşıtlarının oyunu"olarak açıkhyorlardı.
-3-
aşbakanlık
Yüksek Denet-
leme Kurulu'-
ın aynı rapo-
frunu. "AKTAŞ.
vatandaşıdado-
landınyor TEK'i de" başhğı
altında verdiğimizde ise şir-
ketten gazetemıze iki sayfalık
bir faks geçiliyordu. Sozko-
nusu raporu bir "belge" ola-
rak görmedikleriru belirten
AKTAŞ yetkılileri, 48 saat
içinde kendilerine. bu iddia-
lan doğnıiayan başka belge-
ler göndermediğimiz takdir-
de, hakkımızda yasal yollara
başvuracaklannı bıidiriyor-
du. Kendilerine bu faks üze-
rine hiçbir yanıt vermediği-
miz halde, nedense elimize
mahkeme celbi de ulaşmıyor-
du.
Oysa AKTAŞ Genel Mü-
dürü llken Berkan ve Müdür
Yardıması Ali Öztekin'in ga-
zete binamıza gelerek kendi-
lerine yönelik bütün iddialan
yalanladıtp günlerde, yani
aynı tarihlerde. Başbakanlık
Yüksek Denetleme Kurulu'-
nun nasıl olup da aynı iddia-
lara sözkonusu raporda yer
verdiğine ve TEK'e bu konuda öneriler-
de bulunduğuna akıl sır erdirmek müm-
kündeğildi.
'lektrik Mühendisleri Odası İstanbul
Şubesi, AKTAŞ'ın, herfatura döneminde bir
milyon aboneden haksız kazanç elde etmek
için, mevcutyasa ve yönetmelikleribiryıl
içerisinde 6 milyon kez çiğnediğini ve
trilyonlar vurduğunu öne sürüyordu. Üstetik
şirket, bu uygulamalarıyla "özelleştirme "yi
savunanlan da utandınyordu.
1993 tarifesi itibariyle 845 li-
raya verirken, AKTAŞ'a 619
lira 45 kuruştan veriyor; şir-
ket, bu elektriği ticarethane-
lere 1099 liradan satarken sa-
nayiye 914, şantiyelere 1089
ve meskenlere ise 870 liradan
satıyordu. tşin ilginci, elekt-
riği AKTAŞ'a göre her za-
man daha pahalı alan TEK
de aynı fıyattan satıyor ve za-
rar etmiyordu. AKTAŞ,
1992 yılında, Anadolu ya-
kasında 2 nıilyar 441 milyon
841 bin 445 kilovat saat
elektrik satmıştı. Bölgede.
hızlı yapılaşmayla konut. iş-
yeri ve fabrika sayısının sü-
reklı arttığı ve Rumeli ya-
kasına göre sanayi elektriğı-
nin daha çok tûketildiği gö-
zönüne ahnırsa. AKTAŞ'ın
şu birim ahş ve satış fıyatlan
üzerinden ne kadar kazanç
sağiadığı ve TEK'e oranla ne
kadar daha fazla kâr eldeetti-
ği de görûlecekti. Ama Oda-
ya göre AKTAŞ. bu kârla da
yeünmiyordu.
AKTAŞ, yönetmelikleri yok sayarak vatandaşlara zor günter gecirtmeye başladı. AKTAŞ yetkilikri, usulsüz uygulamalan karşısında »atan-
daştan feryatlar yükselirken, 4 gün boyunca etektrikleri kesûen Tozkoparanlılar mumlanyla yürûr ken bfle şirket uygulamalanna toz kondurmadı.
feryatlar yükselirken bile şirkete ve uy-
gulamalanna toz kondurmadı. Yöneti-
dlere göre suçlamalar asılsızdı, aboneler
ten kurtarması için Valiliğın kapısına
dayanıyordu? Ne yapıyordu AKTAŞ bu
dört milyon insana? Şirketle yapılan söz-
kasında yer yerinden oynuyordu. Üç yıl
önce sözleşmenin suiistimallere açık ol-
\ A ]
ÖzeUeştirme kime
yaradı?
EMO'ya göre dört yıldır
Iddialar doğru değilse, BDK'nun ra- haksızdı, yanlış yapıldıysa düzeltiliyor- leşmeye imza atan Enerji ve Tabii Kay-
porunu neden biri çıkıp da tekzip etmi-
yordu?
Ankara'nın suskunluğu
AKTAŞ, TEK ve Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanlığı arasında olan bite-
ne ilişkin bu iddiaJara, Ankara'nın sus-
kunluğu nedeniyle bugüne kadar tara
du, kaldı ki o yanlışlann da her bıri birer
istisnaydı. Gazetemıze gelen yöneticiler
sürekli, abonelerin "haksız" olduğunu
öne sürüyor, ama iş iddialan yanıtlama-
ya geldiğinde. uymakla yükümlü olduk-
İan Elektrik Tarifeleri Yönetmeliği'ni
"açıkça" ihlal ettiklen uygulamalanna
ilişkin sorulanmızda teybimizi kapattır-
olarak açıklık getirilemedi. iddialan ve maya çahşıyorlardı. Kapattığunızda da.
suçlamalan bu suskunluğa yaslanarak
geçiştirmeyi başaran AKTAŞ, görevi
devralmasıyla birlikte. bu kez de uyması
gereken yönetmelikleri yoksayarak va-
tandaşlara zor günler geçirtmeye baş-
ladı. Ancak AKTAŞ yetkılileri, usulsüz
uygulamalan karşısında vatandaştan
bütünbufery atlann nedenini, "özelleştir-
meye karşı olanlann oyunu" olarak açı-
klamaya çalışıyorlardı.
Son üç yıldır tstanbul'un Anadolu
yakasında neler oluyordu? Neden abo-
neler AKTAŞ'a tepki duyuyor, gösteri-
ler yapıyor, hatta kendilerini bu şirket-
naklar Bakanı Fahrettin Kurt, imza tö-
reninde \ aptığı konuşrnada, bu şirket sa-
yesinde, fstanbul'un Anadolu yakası-
ndaki elektrik hizmetinin daha kaliteli ve
yenilikçı olacağını söylememiş miydi?
"Vatandaşımızın ya elektriği kesilir ya
faturası zamanında gitmez ya yanlış gi-
der ya da parasını öderıek için kuyruk-
larda bekler" diye TEK hizmetini eleşti-
rirken, AKTAŞ'la bunlann hiçbirisinin
yaşanmayacağı müjdesini vermemiş
miydi? Bu arada, AKTAŞ'ın "parayı bir
araç. hizmeti bir amaç olarak gördüğün-
den" emin olduğu için bu sözleşmeyi im-
zalamamış mıydı?
Eğer böyleyse, neden Anadolu ya-
tinmeyerek vatandaşlann üzerinden
haksız kazanç sağlamak için bin bır do-
lap çevırdi. Oda soruyordu: Vatandaşın
bu " özelleştirmeden" çıkan ne oldu?
Peki ya AKTAŞın?..
EMO tstanbul Şubesi, AKTAŞ'ın,
her fatura döneminde bir milyon aböne-
den haksız kazanç elde etmek için, mev-
cut yasa ve yönetmelikleri bir yıl içerisin-
Oda yetkililerine göre AKTAŞ, zaten de 6 milyon kez çiğnediğini ve trilyonlar
elektriği TEK müesseselerine göre çok vurduğunu öne sürüyordu. Ustelik şır-
- — -- - - ket, bu uygulamalanyla "özelleştinne"-
yi savunanlan da utandınyordu. Vatan-
Istanbul Şubesi, o tarihten sonra düzen-
lediği her toplantıda, "kâr hırsıyIa çalışan
özel şirket AKTAŞ'ın, yönetmelikleri
ciğneyerek aboneler üzerinden vurgun-
lar vurduğunu" öne sürüyor, yetkiîıler-
den buna "dur" demesini istiyordu.
Tatlı kâr
daha ucuza alıyordu. Kalkmmada önce-
likli illere bile tanınmayan bu "düşük fi-
yat" nedeniyle AKTAŞzaten kârediyor- daşlarda ise özelleştirmeye karşı tepki ve
du. Örneğin TEK, kendi müesseselerine güvensızlik yaranyordu. Nasıl mı?
elektngin bir kilovatsaatini Haziran ¥ A R O r . Yurgan böyle v u r u l u r
Şehitailelerine 54zarf gönderildi
Belgelerin ışığında
KOCATEPE
Ueniz KuvvetleriPersonelDairesi
Başkatu: 'Kıbns Banş Harekâtı sıra-
sında, 21 Temmuz 1974günüsaat
16.15'te, (...) doğumlu, (...)
oğlu, (...) 'nunşehit olduğunu üzüntü
ile betirtir, başsağhğı dilerim.
Madaİyalan, kahramanhklanna
ilişkin beratlan bilahare
gönderilecektir.'
F-104'ler "hedef "e 10 bin fitten dalışa
geçtiler, "düşman gemilerine" roketleri
birbiri arduîa bıraktılar. İlk patlama
Kocatepe'nin "kıç"ında oldu, sonra
yangın söndurme sistemi havaya uçtu.
Saat 15.03'te, Deniz Kuvvetleri Ko-
mutaniığı'na İkind Muhrip Filotilla
Komodorluğu'ndan şu bıldırim ulaştı:
"Gemilerimiz, Yunan uçaklannın ta-
ammına manız kaldı..."
Hava Kuvvetleri kayıtlanna göre de
"taarnız" şöyle oldu:
'"21 Temmuz 1974 tarihinde, saat 15.
03'te, Deniz Kuvvetleri Komutanhğı'na
İkind Muhrip Filotilla Komodorluğu'-
ndan, gemilerimizin Yunan uçaklannın
taarruzuna maruz kaldığı bUdirüdi.
Bu durum üzerine konu derhal Müş-
terek Harekât Merkezi'ne intikal ettiril-
di. Taarnız saatinın kendi uçakla-
nmızın taarruz saatine uyduğu dikkate
alınarak. taarnız eden uçaklanmızın
kendi uçaklanmız olması gerektiği neti-
cesıne vanldı, derhal bölgedeki radarlar
veAdana Müşterek HarekâtMerkezi "ne
telefon edilerek taaraızun kesilmesi ve
yedek hedef olan Baf limaruna taarnız
edilmesi emredildi."
Kocatepe batti
26 Temmuz 1974 günü, Milli Savun-
ma Bakanlığı ile Kara ve Hava Kuvvet-
leri KomutanlıkJan'na, Deniz Kuvvet-
leri Komutaru Oramiral Kemal Kaya-
can imzası ile şu bildirim gönderildi:
"20 temmuz günü icra edilen Kıbns
Harekâtı sırasında 19/20 gecesinden iti-
baren takip edilen ve Kıbns'a takviye
götürdüğü değerlendirilen konvoya Ge-
nelkurmay Başkanlığı'nın emirleri uya-
nnca, Hava Kuvvetleri ile koordineli ta-
arruz tertiplemek maksadıyla, Hava
Kuvvetleri ile gerekü koordinasyon
yapılarak, önce hava ve onu^akiben de-
niz kuvvetleri ile taarruz için mutabaka-
ta vanlmıştır.
Bölgede bulunan 3 muhribimiz, İkind
Muhrip Filotillası Komodonj ile
harekâta başlamışlar ve hedefe ilerlerken
hafıf suüstü ve hava muharebelerine
katılmışlar. bu arada 2 düşman hücum-
botu batınlmış, tahrip edilmiş, 2 gemi-
mız hafıf, bir gemimiz ağır yara almıştır.
Taamıza uğrayan gemilerimiz mevki-
lenni. Drephano Burnu 8 mil ve Lara
Bumu batısı 8 rrul olarak bıldirmişler,
gönderdikleri durum raporlannda her 3
geminin de isabet aldığı. Kocatepe'nin
hasannın fazla olduğu, tek makine ile 8
mil sürat yapabiküği, saat 16.20 duru-
muna göre bırliğin Arnavut Bumu ku-
ze> batısında 8 mil mesafede olduğu bil-
dirilmekte, gemi komutanhğı raporuna
göre de Kocapetel
nin saat 16.15'te terk
edıldıği ifade edılmektedir.
Şaat 18.20'de, Mareşal Çakmak muh-
ribinin Kocatepe muhribine yardım için
ilerlediği, ancak tekrar hava taarruzlan-
na maruz kalındığı bildirilmiştir.
Terk edilen Kocapete muhribinde 21.
"Kıbns Banş Harekâtı sırasında, 21
Temmuz 1974 günü saat 16.15'te,(...)
doğumlu,(...) oğlu,(...)'nun şehit olduğu-
nu üzüntü ile belirtir, başsağlığı dilerim.
Madaİyalan, kaKramanlıklanna iliş-
kin beratlan bilahare gönderilecektir."
Soruşturma açılıyor
Türk kamuoyuna ve şehit ailelerine
uzunca bir süre "TCG Kocatepe Kıbns
Banş Harekâtı sırasında kaybedilmiştir"
diye anlatılan olayla ilgili olarak "1 yıl
sonra" soruşturma açıldı.
24 Arahk 1975 tarihi ile Gendkurmay
Tümg. Tevfik Alpasbn, Genelkurmay
Harekât Dairesi Başkanı Tümg. Necip
Tonımtay, Raportör Kur. Alb. tsnail Ka-
rada\ı ve Kur. Binb. Çetin Saner'den te-
şekkül edecektir.
2-Heyet ilk toplanüsını 30 Aralık 1975
günü saat 14.00"te Harp Tarihi Baş-
kanlığında yapacak ve bu toplantıda.
çahşmalarda takip edilecek usulleri tes-
pit ederek komuta katına arz edecektir.
3-Heyet çabşmalannı en kısa zaman-
da tamamlayarak raporunu vermiş ola-
caktır."
Dosya kapatılıyor
Çahşmalannı 27 Ocak 1976'da ta-
mamlayan heyet, raporunu Genelkur-
may Başkanîığı'na iletti. Raporda şöyle
denıldi:
OLAYM ÛZETt 20 Temmuz 1974 tari-
hindeKıbrısHarekâtıcereyanederken Yu-
nan Deniz Kuvvetleri'ne mensup 10-11 ge-
miden müteşekkü bir konvoyun Rodos ka-
nalından çıktığı ve Kıbrıs'a seyrettiği ra-
porunun alınmasından sonra gemiler
yaktnen takip edilmiş ve durum hükümete
duyurularak adaya muhtemel ulaşacağı
larih olan 21 Temmuz 1974 günü için ta-
arruz planlanması emredümiştir. Konvo-
yun adaya yaklaşması üzerine Genelkur-
may Başkanlığı nca taarruz emrinin veril-
"Bütün Türk milleti övünerek iftihar edebilir. Bağtşların eseri yeni TCG Kocatepe muhribi donanmaya kaOldı*' deni-
ierek görev alan Kocatepe 21 Temmuz 1974 gûnü saat 22.20'de Akdeniz'in sulanna 54 denizcimizle birlikte gömûldü.
10'da büyük infılak olmuş, 22. lO'dacep-
haneliklerinin de infilaki üzerine muhrip
21 Temmuz 1974 günü saat 22.20'de
batmıştır.
Müteakip 2 gün Türk ve Ingiliz gemi
ve uçaklan ile yapılan aramalarda perso-
nelin coğu kurtanlmış olup. ^ehit ve
kayıp lıstesı aynca sunulacaktır, bilgile-
rinize arzederim."
Aynı günlerde, Deniz Kuvvetleri Per-
sonel Dairesi Başkanı imzasıyla 54 zarf
postaya venldı:
fkİDCİ Başkanı Kenan Evren tarafından
"ilgili bölümler"e gönderilen bir yazıda
şöyle deniliyordu:
" 1-Kıbns Banş Harekâtıesnasında ba-
tan Kocatepe muhribi ile ilgili araşürma
için kurulacak bilirkişi heyeti, Genelkur-
may Harp Tarihi Başkanı Korg. Arif Ko-
çak.GeneLkurmay HarekâtBaşkanıKorg.
Haydar Saltık, Deniz Kuvvetleri Ko-
mutanlığı'ndan Tümamiral Sabahattin
Ergin, Hava Kuvvetleri Harekât Başkanı
mesinden sonra yapılan planlamaya göre
tahsis edilenfdolar 2. Taktik Hava Kuv-
vetleri koordinatörlüğünde sevk ve ıdare
edilerek hedef hölgesine gönderilmişler-
dir. Hava Kuvvetlert'nm taarnızunaan
sonra bölgeye girerek taarruz icra edecek
olan Deniz Kuvvetleri Komutanhğı na ait
3 muhripsaat 15.00 'ten itibaren inceleme-
de teferrualı ile arz edilen nedenlerlekendi
uçaklannın taarruzuna maruz kalmış ve
bu muhriplerden TCG Kocatepe aldığı
yara neticesinde kurtarılamayarak
batmıştır"
Raporda taarruz emrinin verilmesine
üışkin aşamalar detaylı biçimde an-
latıldıktan sonra şöyle devam edılıyor
"Kıbns"ta ilan edilen tehlikeli bölge sı-
vil deniz trafığini etkilemiş ve trafiğin
Rodos-Girit ile Kıbns güneyinde sı-
kışrnasına neden olmuştur.
Bölgede rastlanan ışıklı dsimlerin
varhğı ve hatta Genelkurmay Baş-
kanhğı'mn bu dsimlere ateş edilmesi için
emir vermesı, elektronik aldatmacalann
bir parçası olarak düşünülebilir. Zaferle-
rin çoğunun altında iyi bir aldatma ope-
rasyonunun yattığı bilinen bir gerçektir.
Taarruz esnasında verilen kati ve ke-
sin karar. komutanhğın Kıbns'ta mut-
lak başan ve azmini ve kendi gemimizin
batmasına rağmen Türkiye'nin kesin tu-
tumunu dünya kamuoyuna yansıtmış ve
hatta Yunanistan'ın Kıbns'a müdaha-
lesini de bir ölçüde önlemiştir.
Taarruz karanndan sonra aldıklan
emre göre hedef bölgesine giden Hava
Kuvvetleri uçaklan pilotlannın savaş es-
nasında NATO standardında ve düş-
man gemisi ile aynı tipte ve benzerlikteki
bir gemiyı 10 bin fıt gibi bir irtıfadan sü-
ratte hedefe dalarken ayırt edebilmesi ve
hele bu gemilerden ateş açılması karşısı-
nda bu gemilere şiddetle mukabele etme-
mesini kabul etmek çok zordur. Aynı
gerçek denizdeki gemiler için de varittir.
Süratle gemiye dalan ve teşhis edileme-
yen bir ucağa ateş etmek gemi personeli
için olağandır."
"Kimsenin kusuru yok"
Raporun sonuç bölümûnde de, müş-
terek harekâtın büyük sorumluluk ve ce-
saret ıstediği, uzun süre harp yapmamış
olan TSK'nin çok az zayiatla hedefe
ulaşmasının "büyük bir başan" olarak
değerlendirilebileceği kaydedilerek şöyle
deniüyor:
"Türk Sılahlı Kuvvetleri mahdut
ımkânlabuharekâtısüratlesonuçlandıra-
rak Türk harp tarihine yeni bir sayfa
katmıştır.
Bundan dolayı TSK'nin başansına
gölge düşürecek ve ilerisi için kötü örnek
olabilecek olan hususlann kamuoyu
önünde tartışmaya açılmasından elde
edilecek kazanç, kaybedilecek maddi ve
manevi değerler yanında öiçülemeyecek
kadar azdır.
Yapılan harplerde başan kazanıp da
hatalı ve zayiatı olmayan taraf bulmak
imkânsızdır.Kaybedilen ve hiçbir maddi
kjymetle öiçülemeyecek aziz şehitlerin
yanında malzeme İcaybı gerçekte hiçbir
değer ifade etmez.
Bu tip kayıplar harp şartlannm ya-
rattığı ortamda devam edecektir, sonuç
olarak TSK'nin Kıbns'a karşı harekâtı
kısa zamanda hedefe ulaşmış ve vııku
bulan olaylarla arzedilen faktörler ışığı
altında ilgili makam ve şahıslan sorumlu
tutacak herhangi bir ihmal ve kusunın
mevcut olmadığı düşüncesinin daha
önde tutulması u\gun olacaktır."
BİIT'İ
ANKARA...ANKA...
MÜŞERBEF HEKİMOCLU
Hintli Konuklar ve
Basbakan Ciller9 9
Çankaya Köşkü'nün merdivenlerinde Hintli konuklar-
la karşılaştım. Portakal rengi sarısı içinde Uzakdoğu
kadmlannın gizemli güzelliğini sergileyen genç bir ka-
dın, bir pırlanta damlası parlayor burnunda, gazeteci
olduğumu söyleyince gözleri de parladı. O da gazeteci.
Bana Basbakan Çiller'i sordu hemen. Cumhurbaşkanı-
nın yemeğine katılıp katılmayacağını öğrenmek istedi.
Sorular uzadı sonra. Tansu Çiller'in önünde hangi so-
runlar var, çözmeye gücü yeter mi? Din kökenliler yolu-
nu engeller mi? Derken Tansu Çiller göründü bahçede.
Başlar ona çevrildi birden. Genç, güzel, şık bir basba-
kan. Modanın son çizgilerini taşıyor, duman rengi tayyö-
rünün etek boyu, ayakkabılarınm topuğu Paris'ten çağrı-
şımlar yapıyor. Takısı yok, parıltısı yok, yüzünde şeftali
çiçeklerinin saydam pembeliği, sadeliğiyle göze çarpı-
yor. Hintli meslektaşımı tanıttım ona. Sonra dakutladım.
O günkü konuşması nedeniyle.
- Laikliği vurgulamanıza, ben Atatürk devrimlerinin
ürünüyüm demenize sevindim. Bu sözler doğrultusun-
da politika bekleniyor sizden.
Galiba duygulandı, kolumu tuttu.
- 1996'da başka bir parlamerrto oluşacak, görecek»-
niz 2000 yılında da kadınların konumu çok değişecek.
Bu sözlere değişik yorumlar yapılabilir değil mi? TV
ekranındaki çağrı bir yorum getirir mi diye bekledim
ama bulduğumu söyleyemem. Basbakan Çiller'in çev-
resinde boşluk var bence. Belki de onun seçimi ama bir
politikacı için tehlikeli bir seçım bu. Çankaya Köşkü'nde-
ki yemekte de kalabalık içinde yalnız gibi. Sessizliğini
korudu yemek boyunca. Ev sahıbesinin yanında oturdu
ama kaç söz ettiler bilmem? Hindistan Cumhurbaşkanı
ve Bayan Sharma onuruna düzenlenen akşam yeme-
ğinde sıcak yemeklersoğuk ve hayli tatsızdı ama konuş-
malar çok sıcak. Mahatma Ghandi ve Mustafa Kemal
de Çankaya Köşkü ndeydi o akşam. Başkanlar konuşur-
ken onlar canlandı gözümüzde. Kurtuluş savaşımızın
coşkusunu yaşadık. Tutsak uluslara umut ışığı o savaş.
Hindistan'da da umutla izleniyor. Ünlü devlet adamı j .
Nehru tutuklu o zaman. Anadolu'daki savaşı yürekten
destekliyor, yengiyi kutlamak için orucunu bozuyor, ar-
kadaşlarıyla bır şenlik düzenliyor. Cezaevinde mumlar
yakıyor, ışığında insanlığı aydınlatan olayın sevincini
yaşıyorlar. Tarihimiz ne güzel, ama bugün hangi sayfa-
dayız? O sayfay» nasıl çevireceğiz?
• • •
Onur masasında oturanları seyrediyorum uzaktan.
Çankaya tepesinde, ülkemizin tepede insanları buluşu-
yor bu masada. Cumhurbaşkanı Demirel, Basbakan
Çiller, Anayasa Mahkemesi Başkanı özden, ana muha-
lefet başkanı Yılmaz, Genelkurmay Başkanı Orgeneral
Güreş. SHP Başkanı ve Basbakan Yardımcısı Erdal İnö-
nü, Dışişleri Bakanı Hikmet Çetin, Devlet Bakanı Töritan
Akyol Başkan Sharma'yı dinlerken neler düşünüyor,
1920'lerden 2000'Ifyıllara uzanan süreyi nasıl değerlen-
diriyorlar acaba? Kurtuluş savaşımız, bağımsızlığımız,
bütünlüğümüz, başka bir anlam taşıyor bugCin. Lozan
Antlaşması'nın 70. yılını kutluyoruz, amaSevr'i diriltmek
çabaları yoğunlaşıyor giderek. Çankaya Köşkü ndeki
yuvarlak masada buluşanlardan, tarihimizin doğrultu-
sunda bir uzlaşma bekleniyor şimdi. Eu beklentiyi ne
ölçüde yanıtlayacaklar? Atatürk devrimlerinin ürünü ol-
duğunu söyleyen Çiller, o sözler doğrultusunda bir poli-
tika oluşturacak mı? Devrimterin çağdaş yorumuyla
yaklaşacak mı sorunlara? Benzer soruları da yanıtla-
mak için Basbakanm TV ekranındaki seslenişini umutla
bekledim ben. Biraz düşkırıklığına uğradım doğrusu.
Çevremdekiler de öyle. Kimi dostlarım da acımasız yo-
rumlar yaptı telefonda. Hoffmann'ın Masalları operasını
anımsatıyor, güzel başbakanı operadaki güzel bebeğe
benzetiyorlar! Bebek güzel de kurgulu, yapay bir kişi, iç-
tenliği yok, diyarlar. Çiller'in gerçek doğasını merakedi-
yorlar. Ambalaj sanatını iyi bildiğini söyleyenler de aynı
merakı duyuyor galiba. Paketin içini görmek istiyorlar.
Güzel sözlerin içeriğini tartışıyorlar. Kennedy nin sözle-
rini yinelemesini eleştirenler de var, Çiller sözlüğünü
duymak istiyorlar belkideü
Başbakanın canlı biryayında konuşacağını beklerken
önceden hazırlanan bir bandı seyretmek beni de şaşırt-
tı. Hayli yapay geldi. Yanlış yapmak, milyonların karşı-
sında ilk seslenişte kusursuz olmak kaygısına saygı
duyuyorum ama büyük özenle hazırlansa da doğrudan,
doğal bir yaklaşım daha etkili olurdu. Içtenliğin başka bir
gücü, inandırıcılığı var. Somutörneği Sayın Erdal Inönü
değil mi?
Yeniden altını çiziyorum: Basbakan Tansu Çiller, laik-
liğin ve Atatürk devrimlerinin ürünü gerçekten. Görevini
başarması da bu doğrultuda politikalarla gerçekleşir.
Yoksa gücünü çabuk yitirir, umutlar solar, geleceğimiz
yeniden kararır.
Bir okurum, Kuyruklu Yıldız'a benzetiyor Sayın Çil-
ler'i. Doğru mu bilmem, yanlış olmasını diliyorum ben.
Kuyruklu Yıldız'ın parıltısı çabuk geçer değil mi? Bir
şimşek çakar ama, karanlığı delemez, kaybolur gider.
Gecemizi aydınlatan kuyruklu yıldızlar değil hiçbir za-
man.
O yıldızlar ülkemizde de var. Toplumun her kesimin-
de. Onları itmek, dışlamak değil parlamalarına olanak
gerekiyor.
Söndürerek hiçbir yere varılımaz!
BULMACA
SOLDAN SAĞA:
1/ Abdülhak Hâmit Tar-
hanjn bir tiyatro yapıtı.
2/ İsanbul'daki bir üni-
versitenin kısa yazıhşı...
Kirpik boyası. 3/ Erzu-
rum'un bir ilçesi... Ey-
lemleri olumsuz yapmak-
ta kullanılan ek. 4/ İlkel
toplumlarda doğaüstü
bir güç veetkisi olduğuna
inanılan varlık ya da nes-
ne. 5/ Alkoîsüz içecek.
meşrubat... Bir renk. 6/
Alev... Birşeyin yapılma-
sını yasaklama. 7/ Kütahya'nın
bir ilçesi... Güney Afrika Cumhu-
nyeti'nin para birimi. 8/ Lütesyum
elementinin simgesi... İsimler. 9/
Yüksek bir makama sunulan mek-
tup ya da dilekçe... Güney Ame-
rika'daki daâ sırası
YTKARIDÂN AŞAĞIYA:
1/Ul>ı Cemal Erkin'in. oda müziği
için bestelenmiş bir yapıtı... Birgöz
rengi. 2/ İspanya'da Bask bölgesi-
nin bağımsızlığı için savaşım veren
gizli örgüt... Su ile kanşıp balçık durumuna gelmiş toprak. 3/
Kesilen kumaşın kenanna. ipliklerin atmaması için vapılan sey-
rek dikiş. 4/ İspirtonun isrirpo kirpiğin kiprik biçiminde tellaf-
fuzunda olduğu gibi. bir sözcük içindeki seslerin yerdeğiştirme-
sine dilbilgısinde verilen ad. 5/ Erden çavuşa kadar olan asker-
lere vcnlcn ad... Nazi partisının hücum kıtasını simgeleyen
harfler 6/ Burun iltihabı... Radyumun simgesi. 7/ İlaç... Güzel
kokulu bir tür kavun. 8/ Havadaki su buhan... Afrika'da bir
iilke. 9/ Bir fotoğraf. desen ya da karikatürün gösterdiği şeyi
belirten yazı.