Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 3 HAZİRAN1993PERŞEMBE
10 DIZIYAZI
'Kin gütmek bize yasakür'^ ^ ^ ^ ^ ^ f\ ~A ÂT Amcam Malatya'ya hastaneye götürü- dayısının, "Kötûre'den Aliler'e kada
Çagdaş Bir
^Bektaşi Mistigi
Hamdullah Erbil
1 TJL elulioher zamanki
sakinliğiyle:Duyarhhğınızdan
dolayı hepirüze teşekkür ederim,
ama benim inandığtmyol, bağ~
landığım ve taşıdığım diişünce bana
kan davasıgütmemi yasaklar,
Bugünden itibaren düşman taraftan
birinin kıhna bir zarar getirse beni
karşınızda bulursunuz.
-6-
O
kuJ çağı geldiğinde Hüse-
yin'i okula göndenrler.
Abidin, kulağı iyi işit-
mediği için ilkokuJdan
sonra okuyamaz.
Bağdat'ı Çoro'nun
oğlu Yusufla evlendirirler; evlenme çağı
geldiğinde de Hüseyin ile Hoşe'yı everir-
ler. Hüseyin ile Hoşe'nin dört çocuklan
olur: Latife, Lutfullah, Hamdullah, Sey-
fullah. Ama bu arada Lutfullah ağır bir
hastalığa yakalanarak ölür. Ondan son-
ra Hüseyin ile Hoşe'nin doğan son oğlan
çocukJanna Lutfullah adını koyarlar ve
Karaca'nın hayatında yeni bir dönem
başlar. Goşe'nin emanetlerini korumus-
tur, torunlan ise onun her şeyi-
dir.
Tam, "Artık geçmişin aalannı
unuttuk" diyeockJeri bir sırada,
Hüseyin, öğretmen okulunu biti-
rip de mesleğe başladığı ilk yıl,
köyde damda yatarken kimligi
bilinen, ama şahit olmadığı için
asla ispatlanamayan birinin sui-
kastına kurban gider.
O yıl ben 6 yaşındaydım; yıl
1958; Dedemle birlikte yayla-
daydık. Bir gün öğleden sonra
köyden bir haberci geldi ve De-
deme, "Bağdat Bibi damdan
düştü, sizi istiyor" dedi. Dedem
inanmadı, "Oğlum, olay Bağ-
dat'la ilgili değil, bana gerçeği
söyleyin, yoksa Hüseyin'in başı-
na mı bir iş geldi?" diye sordu. O
zaman haberci gerçeği anlattı ve
hemen atlan haarlayarak köye
üıdik. Köye geldiğimizde ba-
bamın, evimizin duvannın dibin-
de bir tahta üzerine yatınlmış
çıplak cesedini gördüm. Kurşu-
nun girdiği yeri, tam kalbin uze-
rini, bir bezle kapatmışlardı.
Herkes ağlaşıyor. Dedem ise çok
acı bir yüzle baş tarafta duruyor-
du.
Kan davası
güdülmeyecek
Olayın öfkesine kapılan Cuma
Amcam, babamı vurduğu şayi-
ası çıkartılan bırini tabancayla
vurarak yaraladı ve arunda tu-
tuklandı. Oysa onun olayla hiç-
bir ilgisi yoktu. Dedem hemen
bütün akraba çevTesini topladı
ve "Ben oğlumun intikamının
alınmasını istemiyorum. Onun
intikanunı Tann'ya havale ettim.
Bu köyde kan davası güdül-
meyecek" diyerek herkese katı
katı tembihte bulundu. Amca-
lanm ve diğer akrabalar Dedeme
karşı gelemezlerdi, ama Dede-
min söyledıği şeyler geleneklere
aykın idi. Onlann cahil kafala-
nna göre intikam alınmalıydı. tçten içe
bunun planım yaptılar. Bir gün evimize
yirmi kadar baştan ayağa silahlı adam
geldi. Gece yansına kadar oturdular.
Dedeme, "Karaca Amca, biz Hüseyin'in
intıkamım almaya geldik. izin ver, gidip
düşmanın hepsini öldürelim. mailannı
sûrüp götürelim, evlerini ateşe verelim
ki, bir daha ocaklan tütmesin" dedüer.
Dedem hiç itidalini bozmadı ve o her
zamanki sakinliğiyle, "Duyarlılıği-
nızdan dolayı hepinize teşekkür ederim,
ama benim inandığim yol, bağlandığım
ve taşıdığım düşünce bana kan davası
gütmemi yasaklar. Bugünden itibaren
düşman taraftan birinin kıhna bir zarar
gelirse beni karşınızda bulursunuz.
Vann gidin, yolunuz açık olsun, ama
şunu hiçbır zaman unutmayın: Kin güt-
mek, başkalanna zarar vermek ve inti-
kam almak bize yasaktır" diyerek adam-
lan yolcu etti.
tntikam planları
Bağdat oğlunu hiç, ama hiç unuta-
mıyor, bahçelerde, bostanlarda, evin
ıssız köşelennde durmadan ağhyordu.
Onun bu haline dayanamayan Memik
Amcam ve babamın başka arkadaşla-
nndan Köso ile Alhas (Dedem cezaeyin-
de yazdığı şiirlerinde annem Hoşe'yi de
zim sülaleden ne kadar erkek varsa hep-
sini alıp götürdüler. Kuşluk vakti bizim
eve de geldi jandarma; Dedeme, "Senin
hakkında da şikayet var, seni de götür-
mek zorundayız" dedıler. Karşı taraf si-
lahlı adamlarla evimizin etrafında do-
laşıp duruyorlardı. Dedemi, ellerine ke-
lepçe vurmadanjandarma çemberi içeri-
sinde dışan çıkardılar; biz pencereden
seyrediyorduk. Babaannem Bağdat ve
Annem Hoşe ağlaşıyorlardı. O an aşagı
bahçe tarafından Dedemin üzerine bir-
kaç el ateş ettiter, jandarmalar çil ya vru-
su gibi dağıldılar.
Dedem silahsız öylece açıkta kalmıştı;
karşı taraf ateşe devam etse her an vura-
bilirdı onu. Ama Dedem buna fırsat ver-
İki güzel bir hal ile
Bahçesindekigül ile
Hakka giden hak yol ile
Yoldaş bulana ne mutlu
bu olaydan dolayı suçlar.) babamın inti-
kamını almadan rahat edemeyeceklerdi.
Dedemden gızii planlar yaptılar, dağda
gezen eşkıyalarla bağlantı kurdular ve
intikam gecesi için onlan hazırladılar.
Hazırlanan adamlar, karşı tarafın, gece
kağnılarla saman taşıdıklan bir sırada.
yoluna çıkarlar ve asıl vurmayı hedef-
ledikleri adam diyerek yanlışlıkla onun
kardeşini vururlar. Kafılenin bir kısmı
karanlıktan yararlanarak kaçar, asıl
aradıklan adamı ise samanlann içerisine
gömülerek saklandığı için, bulamazlar.
Ertesı gün köyü jandarmalar bastı; bi-
medi; birden assubayın elindeki taban-
cayı kaptı ve kendisine ateş edenlerin
üzerine yürüdü. Kaçma sırası onlara gel-
mişti, bir anda hepsi kayboldular. Assu-
bay şaşkındı; "Senin emniyeüni sağlaya-
mayacağım için seni götürmeyeceğirn"
diyerek Dedemi bırakıp gitti.
tki hafta sonra Dedem, Afşin'e, "Ne
oldu, hani benim hakkımda da iddia
vardı?" diye haber salınca, gelip Dedemi
de götürdüler. Yalana şahitlerin iftira-
lanyla hepsini tutukladılar.Dört beş ay
Afşin cezaevinde yattıktan sonra da El-
bistan'a götürüldüler. Bu sırada Memik
Amcam Malatya'ya hastaneye götürü-
lürken kaçmak için trenden aüaymca
başı kayalara çarpıp öldü. Bu arada baş-
ka insanlar da öldü, öldurüldü derken,
kan davası yıtlarca sürdü. Dedem ve di-
ğerleri 2.5 yıl sonra davanın bitmesiyle
beraat ettiler; ama o yıllar acılı yıllar
oldu.
En zor koşullar-
da bile kitaplann-
dan hiç aynlmadı;
okudu, yazdı,
inanç ve düşünce-
lerini yaymak ve
aynı zamanda
kendini de geliştir-
mek için hep uğ-
raştı. Bu arada en
büyük ideali biz-
leri. üç erkek toru-
nunu okutmakii.
Latife'yi de okut-
mak istedi, ama o
yıllarda onunla
birlikte şehire gj-
dip okutma ola-
naklan yoktu.
Okulda öğren-
diklerimiz üzerine
bizlerle tartışır,
yeni düşünceleri,
bilimsel ve tekno-
lojik gelişmeleri iz-
lemeye çalışırdı.
25 yaşında baş-
ladığı Tarikat ya-
şamı ilk günkü ta-
zeliğinden hiçbir
şey kaybetmemiş
gibıydı: aradan
geçen 50-55 yıl
içerisinde yine sık
sık ve gruplar ha-
linde dostlan ge-
lir, kitap okur. tartışırlar, sazlar calınır,
şürler okunur, muhabbetler edilirdi.
Evimiz adeta bir kültür merkeziydi; bir
müşkülü olan gelir Meluli'ye danışırdı.
Çile çekmek uğruna
Başlangıçta sadece Bektaşı Tarikatı
olarak başlamıştı. ama zaman içerisin-
de o düşünce sıstemini zengjnleştirmiş,
gelıştirmişü. örneğin, Hacı Bektaş-ı Ve-
G'den aşağı yukan 200 yü sonra posta
oturduğu ve tarikata çeşitli düzenleme-
ler getirdiği söylenen Balım Sultan'a ait
kurallann BektaşiLğin özüne uygun
düşmediğini, esasen Balım Sultan'ın
herhangi bir yazılı belge bırakmaması
nedeniyle ona mal edilen söylencelerin
doğru olmadığını, bunlann daha sonra-
dan, insanlan psikolojik olarak etkile-
yerek onlara
üstünlük kur-
mak isteyen
başkalannca
icat edildiğini
söylerdi. Hele
evlehmemek
gibi bir kuralın
tümüyle doğa
yasalanna ters
düştüğünü,
Hz. Muham-
med'in, Hz.
Ali'nin evülik-
lerinin, Hacı
Bektaş-ı Veli'-
nin Fatma
Nuriye Hatıın
(Kadıncık
Ana) ile bera-
berliğinin bu-
nun başlı başı-
na bir ispatı ol-
duğunu, dünya
nimetlerinden
el etek çekmek,
nefse hakim ol-
mak gibi tari-
kat kavram-
lannın bam-
başka batıni anlamlar
latırdı bizlere.
* * *
dayısının, "Kötûre'den Aliler'e kadar
çıplak yüriiyerek gelebilirsen senin bu
yola gırmekteki ciddiyetini anlanz" de-
mesi üzenne çınlçıplak soyunarak yanm
saatlik yolu yürümeye başlamasını, (yo-
lun yansına geldiğinde baalan koşarak
kendisine elbise giydinıier ve yoi erleri
bu davranış karşısında saygıyla eğüirler)
gereksizmiş diye
düşündüğü için
midir, yoksa, "in-
san, bedenini ve
ruhunu başka
türlü de eğitip ol-
gunlaşürabilir-
miş, öyle suni
Hak ile batılı bilen
Dost aşkıyla içi dolan
Ölmeden evveli ölen
Yoldaş bulana ne mutlu
ÖJkelenip aarümayan
Tamah kıskanç görülmeyen
Yol uzarsa yorulmayan
Yoldaş bulana ne mutlu
Sen ben davasından geçen
Hakikat sofrasmı açan
Birlik konup birlik göçen
Yoldaş bulana ne mutlu
Melûli tek dostugören
Her varlığın dosta veren
İkrarına sadık duran
Yoldaş bulana ne mutlu
* * •
••*
İnsan olmak için emek gerekir
Başta bir sadıkyar sevmek gerekir
İman edip ikrar vermek gerekir
Başı boşyularsız insan sayılmaz
Tamahlıktan, cimrilikten kaçmalı
Cömert olup yardım eli açmalı
Dost elinden aşk badesi içmeli
Dost aşkı olmayan insan sayılmaz
Benliği içinden kaldırmakgerek
Yerine sevgiyi doldurmak gerek
Ejderha nefsiniölaurmekgerek
Kötünefse uyan insan sayılmaz
Meluli insanlık değilsö'z ile
Temiz ahlak ile temizöz ile
Kendinoksanvnı kendisibile
Kendini bilmeyen insan sayılmaz
***
içerdiğini an-
Bir zamanlar. gençliğinde, olgunlaş-
mak için çul gıyip Yılanlı tepesinde,
kızgm güneşin altında günlerce bekle-
yerek doldurduğu cıleyi, ya da Ah
davranışlara ge-
rek yokmuş" diye
düşünmeye baş-
ladığı için midir,
bilinmez, adeta
anılanndan silip
atmıştı. Bazen ıh-
tiyar dostlannın
sorması üzerine
üstünkörü hazı
şeyler söyler, he-
men geciştirmeye
çalışırdı. Oysa
ben daha sonraki
uzun ve ışkence-
lerle dolu cezaevi
yıllannda, insanın
çektiği bedensel
her aanın ya da
kendini eğitmek
için girişeceği her
türlü davranışın
vücut ve beyin
üzerinde belli bir
etkısi olduğunu
(bu etkinin olum-
luluğunu ya da
olumsuzluğunu
kışinin gücü tayin ediyordu) fark etmiş
ve çile yaşamının hiç de öyle yabana atı-
lacak ve küçümsenecek bir davranış ol-
madığını anlamıştım.
Cezaevinden cıkıp da bu dünyadan
göçünden üç ay önce kendisiyle buluştu-
ğumda bu konudan bahsettim. Gülüm-
seyerek, "•Biliyorum oğul" ded», "o za-
manlar bizde işte çile doldurmak bir ge-
lenekti, ama etkisini ben de biliyorum."
Gençliğinde büyük yoksulluklar cek-
miş, binbir zorluk içerisinde çahşarak
geçimini temin etmeye çahşmıştı. Ala-
cak-vereceklerinde o kadar hesaph ve
dürüsttü ki ortak bir işte bir kunışluk ki-
şisel bir harcaması dahi olsa onu karşı
tarafa bildirir, zararedilmişse, "Belki be-
nim bir hatam yüzünden zarar edildi"
diyerek zarann çoğunu kendisi üstlenir-
di.
Bir tek ya-
tak-yorganla
başladığı ya-
şamının orta-
lanna doğru
köyün en zen-
gin kişisi konu-
muna gelmişti.
Buna rağmen
son derece gös-
terişsiz, sade,
hatta yoksul
denilecekbirgi-
yimi-kuşamı
vardı. Çocuk-
ianna. eşine,
ailesine her tür-
lü harcamayı
yapar. ama
kendisine gelin-
ce, "temiz olsun
da eski ya da
yeni olmuş ne
fark eder" der-
di. Evde, köy-
de, yaylada, ge-
lini Hoşe'nin
annesi Hatice'-
nin kendi elle-
riyle ördüğü tıf-
tik şapkayı (börk) giyer, ama, şehre ya
da uzak bir yolculuğa giderken de fötr
bir şapka kullanırdı.
SÜRECEK
O N B I N L E R
ICIN YAZDI
Mücadelemiz acılaıla besleniyor
Mumcu'ya ağıt
Kalem tutan elnasüüstün olur,
Kılıç tutandan,
Gösterdin bunu meydanlarda
Bayrak bayrak.
Gök kurşuni, hava pus
Yerler ıslak.
Bir gemi gidiyor insan selinin
üstünde,
Karanfılyüklü bir gemi.
Ama bu gemi hiçbir zaman
Meçhule giden bir gemi olma-
yacak
Onunyönü, rotası belli:
Doğruluk, iyilik, sevecenlikle
İnsanlık adma,
Güzel değerler uğruna gidiyor.
SÖheylaTUki
tlköğretim Ok. Türkce
Öğretmeni
Hanuunözü/AMASYA
özgûrlüğe, demokrasiye, laikli-
ğe kısacası Atatürkçülüğe de-
vam. Sana saygı, sana rahmet.
Acar aiiesi
Atatürk çocuğu olarak, yapılan
bu suikasü kınıyorum. Müslü-
man bir millet bunu yapamaz.
Aynur Kaplan
Karanlıklann amansız düşma-
ru! Alnından öpüyorum, elle-
rinden öpüyorum. Savaşın hiç
durmayacak.
Şaban Sezen, Engin Sezen
Herkesin dünyaya gelişi bir
amaca bağlı bir görev hedefı ile
geliyorlar gibi geliyor bana. Siz
bu görevi tam olarak yaptıruz.
Kimbilir, gözlerinizle, o gülen
gözlerinizle binlerce gencin yû-
rüyüşünü bir yerlerden sessizce
izliyorsunuz.
Kadriye İ.
Seni Üç unutmayacağız. Laikli-
ğin temsilcileri olmaya devam
edeceğiz. Senin doğruiannı biz-
ler devam ettireceğiz.
Pervin G.
68'den beri hep biz ölüyoruz.
Ama ölümlerle çoğalıyoruz.
Susmayacağız. Seni unutmaya-
cağız.
HilalE.
Sevgili Uğur, ilkelerin ilkeleri-
mizdi. Bizleri bitiremezler. Mü-
cadelemiz acılanmızla besleni-
yor. Seni unutmayacağız. Tür-
kiye Cumhuriyeti'nin başı sağ
olsun.
Işık İnanç
SÜRECEK
DUYURU
SHP
SOSYALDEMOKRAT HALKÇIPARTİ
BEYKOZ İLÇESİ
İlçe örgutümüzün olağan kongresı 19.06.1993 Cumartesi günü
saal 10.00'da ılçe toplantı salonunda yapılacaktır
Çoğunluk sağlanmadığı takdırde 26.061993 Cumartesi gunü
aynı saat ve yerde yapılacaktır.
Tüm üyelere duyurulur
GÜNDEM:
1-Açılıs,
2- Kongre başkanlık kurulunun seçımı
3- Çalışma ve hesap raporlannın okunması
4- Raporların göruşulmesı ve onerıler
5-Aklanma
6- Başkan. yonetım kurulu. ıl delege adaylarının tespitı.
7- Seçımler
AKÇAABAT ASLÎYE HUKUK
HÂKİMLİĞİ'NDEN
Esas No: 1992''814
Davacı karayoüarı Genel Mudurluğü vekılı tarafından davalılar
Akçaabat kazası Helvacı K.'den Şükru oğlu Dervış Karabak, Ahmeı
kızı Rabia, Ahmet kızı Fatma, Saüh kızı Zeynep, Temel kızı Fatma,
Temel oğlu Raif, Ali kızı Sabire ve diğer arkadaşları aleyhıne açtığı
yol yapımı amaa ile kamula^tınlan Helvacı köyundeki pafta: 2, parsel-
462'de kayıtlı taşınmazın 333.75 metrekarelik kısmının tapuya cebrı
tescılı davasının yapılan duruşmasında:
Yapılan aıa^urmalaıa lagmen adresleri bulunama>an \ukamia ısim-
lcn yazılı davalılara ilaııen leblıgat yapılmasına karar \erıldığınden,
karar gereğince adı geçeri davalılann duruşmanın bırakıldığı 9 7 1993
gunu saaı 9.00'da mahkememizin 1992/814 esas sayılı dava dosyası-
nın durıişmasında hazır bulunmaları ve>a kendilerini bir vekı! ile lemsıl
ettirmeleri, aksi takdırde 2942 sayılı kanunurı 16 ve 17. maddeleri
gereğıiKc duruşmanın gıyaplarında vapılarak karar verıleceği da\e-
mc. dava Jılekv'e
1
»' leblığı vcrıııc g£\crlı olmak u/ere ilan olunur
Basın: 48949
İLAN
DÎYARBAKIR 2. ASLİYE HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
1992,550 Esas
Davacı Şevket Avcı vekili tarafından davalı Ozgün Sigortacılık
aleyhine açılan çek iptali davasının açık yargılaması sırasında verilen
ara karar gereğince:
Davalı Ozgün Sıgortacılık'ın Kültür Mah 8. Sok No: 24'2 İzmır
adresıne çıkanlan tebligaün bila tebliğ iade edıldığı gibi, emniyetçe
yaptınlan soruşturma neticesinde tebligata yarar adresi tespit edile-
mediğinden dava difekçesinin ilanen tebliğine karar verilmiştir.
Karar gereğince. yukanda adı yazılı bulunan çjavalı Özgün Sigor-
taabk'ın duruşmanın bırakıldığı 15.6.1993 günü saat 09.00'daduruş-
madı bızzat hazır bulunması veya kendisini bir vekille temsil ettırme-
si, duruşmaya gelmcdığındc ve dava ile ilgili ıbraz etmek ıstcdiğı
belgeleri duruşma gününe kadar göndermesi veya getırip ibraz etme-
si, gelmedıği gıbı kendisini bir vekille de temsil ettirmedıği takdirde
yargılamaya yokluğunda devam edileceği ve karar verileceği keyfıyeti
davetiye yerine kaim olmak üzere tebliğ olunur. 13.5.1993
Basın: 49018
ANKARA NOTLARI
MUSTAFA EKMEKÇİ
Hinthorozu Kızmamış...
Dün Ahmed Arifin ölüm yıldönümüydü; bugün Nâzım
Hikmet'in. Ankara'da, Nâzım Hikmet'in yaşamını konu
alan "Yanar Elleri" oyununu, Şinasi Sahnesi'nde izle-
dim. Aynı gün öğleden sonra, Nâzım Hikmefle ilgili açık
oturumda; Halit Çelenk, Yılmaz Onay, Atilla Coşkun'la
ben de vardım. Açıkoturumu Refik Erduran yönetti. Söz
sıram gelince Erduran'a takıldım:
- Nâzım Hikmet'i, 1951 de Refik Erduran kaçırmıştı;
nasıl kaçırdığını anlatsın! dedim. Refik şöyle dedi:
- Efendim, bu bir turistik olaydı! İstanbul'da bir toplan-
tıda, "Nâzım'ın gömütünün Türkiye'ye getirilmesi" ko-
nuşuluyordu. "Ben gidenlerle ilgiliyim, gelenlerle de-
ğil!" dedim.
Tunuslu Riyad Mahluf, bacağı alçıda, Kırklareli Say-
rıevi'nde yaüyor. Alçılı bacakla, karyolaya zincirlenmiş
durumda.
Güldal Kızıldemir, bugün çıkan "Tempo"da, Riyad
Mahluf'un siyasal bir kişi olduğunu açıklayan banka
soyguncusu gangsterle Paris'te yaptığı konuşmayı an-
laöyor. llginç...
Necmettin Hoca, hacca gitmiş, herhalde oy için gitme-
miştir. Haç sırasında çekilmiş resmini gördüm!..
Gericilerin "Kaynak"yayınevini basıp, yağmalamala-
rı olayını, Başbakan Vekili Hinthorozu Erdal Beyin pa-
zar günü düzenlediği basın toplantısında gündeme ge-
tirmek istedim. "Size de 'Hayal içindesiniz' diyebilirler"
dedim; dinin politikaya alet edilmemesi için, hükümet
olarak önlem düşünüp düşünmediklerini sordum. Kız-
dırmış mıydım acaba? Hinthorozu, uzun karşılık verdi;
şöyle dedi:
- Sayın Ekmekçi, siz laik devlet düzenine çok bağlı, fi-
kir özgürlüğüne çok saygılı insansınız. Ama, inanıyo-
rum ki, aynı derecede demokrasiye bağlı bir insansınız.
Demokrasi içinde, insanlarımızm bazılan yanlış fikirlere
kapılabilirler; hatta parti kurabilirler, o parti oy da alabi-
lir. O partinin gittiği yol, sonunda Türkiye'de demokrasi-
yi ortadan kaldıracak yol da olabilir. Bunu nasıl önleye-
ceğiz? O partiyi, yasal bir ihlali yoksa keyfi olarak kapa-
tacak mıyız? Demokrasi anlayışınız buna izin verir mi?
Hayır. Ne yapacağız? Halkımızın çoğunluğunun yanlış
yola itibar etmeyeceğine inanarak, aklı başında siyasal
partilerimizin bu siyasal mücadeleyi demokrasi içinde
yürütmesine yardımcı olarak, bu çerçeveyi açık tutarak,
bu tehlikeyi önteyeceğiz. Eğer bunu yaparsak, "Tür-
kiye'de demokrasi yaşıyor" diyebiliriz. Bunu yapmaz-
sak, o zaman "Türkiye'de demokrasi var ve yaşayacak "
diyemeyiz. Bir sıkı rejim var, o sıkı rejim kendisi karar
veriyor, "Halk için doğrusu budur!" diye o şekilde bir
yönetim oluyor. Ama, "Demokrasi içinde yaşıyoruz" di-
yemeyiz. Demokrasi, en az zararlı yönetim şeklidir. Bir-
takım tehlikeleri var; işte, bir tehlike de bugün bu. Ve bu
tehlikenin Türkiye'de bugün görülmesi, özellikle etrafı-
mızdaki ülkelerin hemen hemen hiçbirinde, demokrasi
olmamasından, buna karşılık, bütün bu demokrasi dışı
akımların, buralarda cirit atmasından, bir şekilde Tür-
kiye'ye gelmesinden kaynaklanıyor. Bu kadar demokra-
siyi kabul etmeyen biryörede, biz demokrasiyiyaşatıyo-
ruz; ve bunu inanarak yapıyoruz. Dolayısıyla, herkesin
bunu böyle değerlendirmesi gerekir. Fikir özgürlüğünü
doğal olarak biri savunuyor, ona karşı bir tepki alıyor.
"Bu tepkiyi niçin durdurmadınız?" diye, bütün suçlama-
yı hükümete yöneltirse, gerçeği görmüş olmaz. Kimse
kaygı duymasın. Biz buraya, bu noktaya bugün gelme-
dik. Yıllardır ülkemizde bu akımlar var. Şimdiki, daha
hiçbirşey. Civanmızdaki ülkelerde buakımların iktidara
gelmiş olması, belki düşündürücü. Ama, bugün de, ya-
rın da bu tehlikelerden bizi koruyacak olan kendi gücü-
müzdür, kendi inancımızdır; kendi demokrasimize sa-
hip çıkmamızdır. Ve kendi, tabii, savunma gücümüzdür.
Kendi savunma gücürnüz bizi dış düşmanlardan koru-
yacak, demokrasiye sahip çıkarak bizkendimizikoruya-
cağız. Ve sağlam fikirlerin siyasal mücadelede ağırlığı-
nı ortaya koyarak, kendimizi koruyacağız. Ama, bu
konuda bir kaygı duymuyorum. Dolaştığım her yerde,
gerek şimdi iktidarda, gerekse eskiden muhalefette,
halkımızın büyük çoğunluğunun bu köktendinci akımla-
ra karşı olduğunu gördüm. Köktendinci akımlara bağlı
olanlar, daha büyük bir eylem içinde olduklan için, daha
öne çıkıyorlar, zaman zaman geçici başanlar sağlaya-
biliyorlar, ama, halkımızın çoğunluğu buna karşı. Halkı-
mızın çoğunluğunun Müslüman olması, köktendinci
olmasını gerektirmiyor. Böyle bir kaygım yok benim.
Dolayısıyla, dini istismar etmekpolitikasına büyükparti-
ler girmedikten sonra, daha ufak birpartinin bu işi yap-
ması, ülke için tehlike olamaz tek başına. Ülkemiz buna
karşı belirli bir bağışıklığı kazanmıştır görüşündeyim.
Bu bağışıklığı kolay kolay kazanmamıştır; sizin de yazı-
larınızla katkı yaptığınız, bütün geçmiş uğraşla, buraya
gelinmiştir. Ha, tabii bundan sonra, tehlike büyümesin
diye dikkatli davranın, ama "Demokrasiden uzaklaşın,
daha sıkı önlemler alın, böyle olmuyor!" diye tavsiyede
bulunmayın. Ama, siyasal mücadelede siz de fikirlerini-
zi söyleyerek katkı yapın, zaten yapıyorsunuz. Sağolun!
Erdal Bey'i, Ibrahim Yasa ile Metin Moğultay'ın cena-
ze törenlerini izlerken görünce, sordum:
- Size basın toplantısında öyle soru sordum diye bana
kızdınız mı?
- Yok, yok kızmadım. Sen zaten o soruyu mahsus sor-
dun!
- Mahsus sormadım!
- Olsun, iyi oldu, iyi oldu!
BULMACA
1 2 3SOLDAN SAĞA:
1/ Cahit Külebi'nın bir şi-
ir kitabı... Avrupa Toplu-
luğu'nu simgeleyen harf-
ler. 2/ Dilbilgisindeki
sözcük türlerinden biri...
Motorlu taşıtlann elek-
triğıni sağlayanaygıt. 3/
Eski Mısır'da güneş tan-
nsı... Ufak ve seyrek ta-
neli üzüm salkımı. 4/
1283 gramlık ağırlık öl-
çûsü birimi... Çıplak vü- 8
cut resmi. 5/ Geçmiş...
Karagöz ve ortaoyunun-
da Yahudi tiplemesine verilen ad.
6/ Yunan abecesinde bir harf...
HekimJikte ustalık. 7/ "Şalvan şal-
tak Osmanlı/Eyeri Osmanlı/
Ekende yok biçende yok/Yiyende
ortak Osmanb" (Mani)... Yüz,
çehre. 8/ Bir şeyi benzerlerinden
ayıran özellik... Giz. 9/ Voleybol
ve teniste oyunun her bir bölümü-
ne verilen ad... Eski zamanla ilgili.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Sevgi Soysai'ın bir romanı. 2/
Dince aziz tanınan kimi kadınlara verilen saygı sanı... Elçilik
uzmanı. 3/ Hollanda'nın plaka işareti... Yüzeyi ışığa karşı du-
yarh bir madde ile kaph kâğıt üzerine kalıptan çekilmiş resim
kopyası. 4/ Müakte, bir tondan ya da makamdan bir bâşkası-
na geçme... l/zaklık işareti. 5/ Halk dilinde süt tadı veren taze
ve tatlı yoğurda verilen ad... At üretilen çiftlik. 6/ Kısa saph
odun baltası. 7/ Gümüşün simgesi... Eli işe yatkın, becerildi...
Bir nota. 8/ Reçine. 9/ Güreşci erkek deve... Aras'la birleşerek
Hazar Deruzi'ne dökülen akarsu.