27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 28 HAZİRAN1993 PAZARTESİ 10 DIZIYAZI Hükümetî destekleyen Alevi asiretler huzursuz Mülkiye Müfettişi Hamdi Bey 'in raporunagöre Dersim, bir çıbandı ve memleketin selameti için ameliyat gerekiyordu. UGUR MUMCU( NUN SON ARAŞTIRMASI Diyarbakır Valisi Cemal Bey, daha iyimserdi. Mezhep aynmıyapmadan, okul ve bayındırhizmetleri ile mesele çözülebilirdi. İbrahim Tali Bey, alınmasını istediği önlem- leri şöyle sıralamıştı: "A- Dersûni, çevre ve yağma yapılan yoUarın gectiği geçitleri. özelliklc haziran ile eyliil ayları içinde kuv\etli birlikler tutarak kapatmak, B- Elazığ'da bir bomba uçak filosu bulundura- rak önemli suç işleyen veya hükümetin tebligatı- na muhalefet eden aşiret köylerini bombalamak, ziraat ve hayvanlarını imha etmek \e rahatça ikamet etmelerine mani olmak, C- Bir taraftan da tehdit mahiyetinde olmak üzere çeşitli yerlerde kuvvetli birlikler bulundur- mak. Umumı Müfettiş İbrahim Tali Bey, 21.12. 1931 gün ve "H Kalem 3316" sayılı raporunda da şunlan yazmıştı: "Şeyh Sait Ayaklanması'nın bastinlmasından sonra İıalkta büyük bir yılgınlık vardır. İçerde genel bir ayakİanma beklenmez. Tehli- ke, sınır dışından gelen silahlı saldırganlarla sı- mrlarda yaşayan halkı yanlarına alarak, hiikü- met merkezlerini işgal >e genel avaklanma çı- 'Vali Cemal Bey: Hocalar kışkırtıyor oğusu Bingöl. kuzeyi Erzincan, batısı Malatya, güneyi Elaağ ile çevrilen Dersim için için kaynıyor- du. Türkü. "Dersün dört dağ içinde, gülü bardak içinde" diye başlıyordu. Bu "dört dağ içinde" neler yaşanıyordu? Ve neler ya- şanacaktı? Dersim'in "gülü bardak içinde" miydi? Mülkiye Müfettişi Hamdi Bey. 2 Şubat 1926 günü İçişleri BakanlığYna verdiği raporda ola- caklan sezmiş gibıydi. Hamdi Bey. raporunda, "Seyit Rıza'nın bü- tün aşiretleri ittifakına alması ve harekete geç- meleri ihtimali hakkındaki keyfijet kanıtlanıp doğrulanamaınıştır. Yaptığım temasların bende hasd ettiği izlenime göre Dersim gittikçe Kürtle- şiyor, ülküleşiyor ve dolayısıyla tehlike de büyü- yor" diyordu. Hamdi Bey'e göre okul açmak, yol yapmak, fabrikalar kurmak, uygarlaşma yoluyla soru- nun çözüleceğine inanmak hayaldi. Hamdi Bey'e göre Dersim cumhuriyet için bir çıbandı ve bu çıban üzerinde "memleketin selameti için" ameliyat yapmak gerekiyordu. "Cehaletin, geçim darlığının. iç ve dtş aldatma- lann, Kürtlük eğilimlerinin. son irrica hareketi- nin tedipten doğan intikam hislerinin, dini ve içti- mai detrünler \esilesiyle kara kuvvetlerin uyan- dtrdığı kötü telkinlerin etkisi altında bulunan avam halk, reis, şeyh, bey >e ağanın esiri ve oyun- cağıdır. Şekavet bunların kışkırtması ile olmak- tadır." Hamdi Bey, uzak ya da yakın gelecekte Der- sim"de ayaklanma başlayacağını bildi- riyordu. Vali Cemal (Bar- dakçı) Bey. (55) Hamdi Bey kadar • " • ^ ^ • ^ ^ ^ • ^ • • ^ sert değildi. Cemal Bey, Dersim Alevile- ri ile dostluk ilişkilerini de kurmayı başarmıştı. "Alevi ve halis Türk olan Türkmenler, Yavuz zamanından beri müthiş baskılara maruz kalmtş ve onbinlercesi merhametsi/ce öldüriilmüşlerdir. Dersim kargaşalıkları. büyük-kuçük memur ve mutaassıp hocaların tahrik ve teşviki ile cahil Siînni ahali tarafından haklannda reva göriilen muamelelerden doğmaktadır. Baskdar son bulur ve şuurlu bir şekilde hareket edilirse Dersimliler, cumhuriyetin sadık ve fedakar hadimleri oiabilir- ler. (...) Dersim seyahatinde Türkçe bilmeyene ve Kürt tipine rastlamadım. Sünniler, Alevilere Kürt: Alevüer de Sünnilere Kürt derler. Kürttere komşu Dersim Alevilerinde Türkten başka bir millet oldukları kanaati ol- makla beraber memurlar da bu hataya düşmüş- lerdir (...) Dersimliler, öldürülme ve sürülmeden korkuyorlar (...) Dört yüz yıldan beri Dersim'e hükümet girmiş değildir. Her Dersimli, hayatmı, malını muhafa/a kaygusuyla silah bulundurmak zorunda kalmıştır." (56) Diyarbakır Vabsi Cemal Bey. scngunlann "yaşama duygusu ve endişesinden kaynaklandj- ğı" kanısındadır. Dersimlilerden siîah topla- mak uzun sürecek bir gerilla savaşını başlaür; üstelik Türk kanı ve parası yok olurdu. Çare; okul açmak. yol yapmak. devletin, yö- yCipUJTÎÜSlfîl V€ reye bayındırlık hizmetleri götürmesiydi. Bir de Seyit Rıza'nın Elanğ'a yerleştirilmesi gerekiyo- du. Bu önlemler alınırken mezhep aynmlan aşa- ğılama konusu olmamalıydı. Caferi mezhebine bağlı Alevi Türkler arasın- da batıl itikatlar kök salmıştır. Fakat, bu batıl itikatlar. 20. yüzyılın fıkri gelişmeleri karşısında varlıklannı koruyamazlardı. Bu yüzden bu ba- tıl itikatlar yerine milli eğitimi yerleştirmek ko- laydı. Diyarbakır Valisi Cemal Bey, Elazığ ve Ma- latya'da Seyit Rıza ve öteki aşiret reisleri için yer aynldığını, bu ağa ve reislerin buralardaki "metruk arazide" yerleştirilmelerini öneriyor- du. Bu önlemler alınırsa, "aslen ve neslen Türk olan Dersim Alevileri" kendiliklerinden silahla- Gerektiğinde bu kan dökmeler, geçici süreler için durdurulur. Yani ortak bir iş veya çıkar için bir araya gelinir. Virmi-otuz yıldır Dersim'de cezalandınlma- mış aşiret yoktur. Fakat bunların hiçbirinden olumlu sonuç alınmamıştır. (...) Hareketle işi an- layan elebaşılar dağılır, dağlara kaçaıiar, bir rastlantı sonucu bu asiretler ele geçerse cezasını görür. Ve sonunda fedailerden beş-on kişi öldürü- lür. Kendisinden şüphesi olmayıp kaçmayan veya kaçamayan zavalldar ve acizİer başkaları adına can verir. Boşalmış köyler > akıiır. Birkaç sürü de ele geçer \e sonunda araya giren ve cezalandırma ile ilgileri olmayan diğer aşiret ağaları feda edile- ceklerden birkaç kişi daha teslim ederler. Bir miktar keçi ve koyun alınarak geri dönülür. Gecen yılki Pülümür hareketi sınırlı bir mıntı- kayı etkilemiştir. Bazı komutanlarui şiddetli hareketleri bugün de dillerde dolaşır. Ancak üzerine harekat yapı- lan aşiret yinc eski alışkanlıklarını sürdürür. masını zorunlu göriiyordu: "Seyit, reis ve halifeleri genellikle Dersim'den çıkartarak batıya gönderilmeli, toprakları köy- lülere verilmeli. bütün silahlar alınmalı, adliyece aranan suçlular vakalanmalı, gasp edilenler kur- tarılmalı. eski ve yeni vergiler alınmalı, topraksız ve şuna buna kul olmuş fukara yine batıya nakil olunarak buralara yerleştirilmeli. dağ başlarında ve hakim noktalardaki münferit evler ve köyler yakılmalı ve ahalisi herhalde batıya nakledilmeli \e dağlık olmayan yeriere yerleştirilmelidir. (...) Dersim'de bir süre yüksek bir askeri makam veya bir süre için vali ve hatta umumi müfettiş Hozat'ta bulunmalı ve Dersim ile yakından ilgj- lenmelidir." Dr. İbrahim Tali Bey, Dersim'e bir müdahale yapılmasım ve "Dersim işinin kökünden halledil- mesini" önermekteydi. Hükümet 1931 yıhnda böyle bir harekata he- nüz hazır deâldi. Yapılacak harekatın "cumhu- riyet hükümetinin şerefi ile mütenasip" olması J\ersimkaytnyor Türkü, 'Dersim dört dağ içinde, gülü bardak içinde'diye başlıyordu. Bu 'dört dağ içinde'neler yaşanıyordu? Ve neler yaşanacaktı? Verilen raporlar Dersim } e bir müdahale buişin kökünden halledilmesi Dersim İsyanı'na Koçgiri aşiretinin katılmamasında etkin olan Birinci Büyük millet Meclisi Üyesi Diyab Ağa, Kuvvacı Kürtlerin en önemli isimlerindendi. nnı teslim ederlerdi. Bey Halkta yılgınlık Vali Cemal iyimserdi... Birinci Umum Müfettiş İbrahim Tali Bey, 1928 yılı temmuz ayında Dersim'i gezmiş ve 1930 yılında da bu geziden elde ettiği izlenimlerle İçişleri Ba- kanlığı'na uzun bir rapor yazmıştı. İbrahim Tali Bey (57) raporunda şu önerile- re yer vermişti: "A- Bütün Dersim'in dtşan ile ilişkisi kesilerek bu yüzden saldırılarına ve ticaretlerine engel ol- mak, aç kalacak halkı zamanla kendisine sığın- may a mecbur etmek, şu suretle Dersim'i fenalar- dan tahliye, B- Her tarafı esaslı suretle kapadıktan sonra kuşatma çemberini yavaş yavaş daraltmak ve fe- nalıklardan dolayı yakalananları derhal Der- sim'den çıkararak batıya atmak ve serpiştirmek. (58) kartmaktır. Zeylan olayı, Haco'mın teşebbüsü, Oramar baskını bu kanıyı pekiştiriyor. Bu ne- denle sınır mıntıkasını süahlardan arındırmak işi Dersim'in ıslahından önce yapılmalıdır. Birinci Umumi Müfettişlik'te beş ydlık ısla- hat ve silah toplama programı yapılmış olup, Dersim bu programın son aşamasını oluştıirmak- tadır. Dersim kalabalık ve silahlıdır. Dersim'de silah toplamak gün. hafta, ay işi değildir. tki yıl işidir. Dersim'e gidecek kuvvet, arazi, iskan. yiyecek güçlükleri ile de savaşacaktır. Adeta tam sefer- ber ohnalı ve o suretle örgütünü tamamlayarak işe başlamalıdır. (-) Dersim, sınırlardan çok uzaktır. Dışandaki si- yasal örgütler. Dersim'i kendi siyasal emellerine kullanmavı her suretle arzu ederler ve program- lanna da bunu koymuşlar. V e daima propaganda etmek isteseler de lider geçinen hiçbirinin dışan ile temas ve haberleşmesi kanıtlanamamıştır. Hatta 1929 yılı eylfilünde bir İngiliz kızınuı Seyit Rıza'ya 500 altın hediye ile geldiği söyleıunişse de bir tek altının getirildiği bile kanıtlanamadı. Dersim'de, özellikle Batı Dersim'de eskiden kahna iyi bir aşiret örgütü vardır. Aşiret reisleri hemen hemen birbirine hasımdır. Yine bu reisler, birbirinden birçok mal ve kan alacakltsıdır. Bu kanlar reislerin şahıslarımn değil, kabilelerindir. Çiinkü kendileri için çevre yine aynı çevredir. Başka türlü yaşama olanağı yoktur. 1926'da Koçuşaklılar üzerine yapılan hare- ket sonunda bu aşiretin tamamen yok olduğunu duymuşrum. Fakat bir yıl sonra yine üç ilçede yaklaşık 500 hane halkının varlığım gördüm. Yalnız hareketten zarar görenlerden 5-6 hane halkı Çemişkezek'in çeşitli köylerine yerleştirile- rek toprağa bağlanmış. Doğu illerinde siyasal akımların başladığı ve az çok yerleşip ülkü halini aldtğından beri yapı- lan ayaklanmalarda Dersim kımıldamamıştır. Şeyh Sait asla Dersim'e dayanamadı. Ferzende, Yado, Alican, Seyit Han çeteleri Dersim'de yer edemediler. Esasen buna teşebbüs de etmediler. Gerçi dünya savaşında Ruslar Kiği'ye kadar ilerledikten sonra Varto'nun Üstükran nahiye- sindeki Aleviler, Doğu Dersim aşiretlerinin bazı- ları, Ruslarla ilişki kurarak kaçan askerlerimizin silahlarını almakta ve bazı saldınlarda bulun- makta tereddüt etmedilerse de aynı hal yan yana savaşan diğer aşiretlerde görülmemiştir. Cahil milletten beklenen ancak böyle hareketlerdir. Bir de Dersim, sınırianmızdan uzaktır. Büyük tehli- kenin sınırlarımızın dışından gelecek kanısından önce, smır aşiretlerinden silah toplanması doğal- dır. (59) İbrahim Tali Bey, bu gözlem ve değerlendir- melerini sıraladıktan sonra şu önlemlerin alın- gerekiyordu. (60) Genelkurmay Başkanı Mareşal Fevzi Çak- mak. Dersim olayı ile yakından ilgilenmektey- di. Dersim ile ilgili bütün raporlar, Mareşal Çakmak'a sunulmaktaydı. Çakmak. bu rapor- lan okuduktan sonra görüş ve önerilerini şöyle özetliyordu: "Dersim; asırlarca nüfuz edileme- miş, hükümete önemli sorunlar çıkarmış, eşkı- yaJjğı alışkanlık haline gerirmiş mütecaviz ve sovguncu unsurları taşıvan bir adadır." Mareşal, yapılan 'tedip hareketkrinin" bir so- nuç verdiği kanısında değildi. Doğal koşullar ve arazi yapısı kesin sonuç almayı engelliyordu. Mareşal'e göre "Dersim cahildi..." Dersime eşkıya ruhu hakimdi. Eşkıyalığa, soygunculuğa ve tecavüzlere etkili olan aşiret reisleridir. Mareşal, Dersim'in yollarla öteki kentlere bağlanmasını ilk ve önemli adım olarak görii- yordu: "Kuzeyden güneye, doğudan batıya yollar ya- pdsa Dersim halkınm şehirlerle teması kolaylaşn*. Bu suretle fikren de gelişmeye hiz- met edilmiş olur." Yol yapımını da aşiret reisleri en- gellemektedir. Yarın: HAREKAT GEREKLİ, AMA NE ZAMAN? (55)- Ali Cemal Bardakçı, 1889 ythnda Bahke- sir'in Burhaniye ilçesinde doğdu. 1909yılında Mek- teb-i Mülkiye 'yi bitirdi. 1919ythnda Ankara Emni- yet Müdürlüğü'ne, 1920yıhnda Çorum Mutasamf- hğı 'na, 1924yıhnda Denizti V atiliği'ne atandı. Şeyh Sait Ayaklanması 'ndan hemen sonra Diyarbakır Valih'ği'negetirildi. Elazığ, Çorum,Konyaiüeriva- tiüklerinde bulundu. 1938yıhnda emekliye ayrûdı. Emekholduktan sonragazetecih'k yaptı. (Bkz. Çankaya.AU; Yeni Mülkiye Tarihive Afülkiyeb'- ler, IV. cilt, 1222) /çişleri Bakanhğı 'ndan alınan bilgiyegöre Bardakçı, 18 Şubat 1939günü emekli- ye aynlnuş, 6 Haziran 1981 günü de ölmüştür. (56)- Türkiye Cumhuriyeti'nde Avaklanmalars: 375-376, Dersim,s: 198-204. Vah Cemal Bardakçı, Baytar S'uri diye hilinen KürttiderlerindenIS'uri Dersimiile Aleviayinine katUacak kadaryöre halkı ile itijkikr kuruyor. (Bkz. Dersimi Nuri, Kürdistan Tarihinde Dersim, s: 193-194, Timuroğlu Vecibi, Dersim Tarihi, Yurt Yay., 1991, Ankara,s: 35 (57)- Dr. İbrahim TaliÖngören, 1875yıhnda Is- tanbul'da doğdu. 1895 yıhnda Askeri Tıp Fakül- tesi'ni bitirdi ve operatör olarak çeşitliaskeri hasta- nelerde çabştı. Trabhısgarp Balkan ve 1. Dünya savaslanna katıldı. 1919yıh 19 Maym'nda Mtısta- fa Kemal Pasa ile Samsun 'a çıkanlar arasındayer aldı. 1 Eyhll 1920günü Bakü'de toplanan Doğu Halklan Kurultayı 'na Ankara hükümetinin temsil- cisi olarak katıldı. Ortaelçiolarak \ arşova 'dagö- revyapn. TBMM'nin 2,3,5,6 ve 7. dönemlerinde Diyarbakır, 4. dönemde İstanbul, 8. dönemde Ela- zığ miUetvekili seçildi. 1927yıhnda Birinci Umumi Müfettif olarak atandı. Bugörevi 1932yıhnakadar sürdü. 1935 yıhnda milletvekih'yken İkinci Umumi Müfettiştiğe atandı. Emekh' Dr. Albay, Umumi Müfettiş, diplomat ve miUetvekili İbrahim TaJi Bey, 2 Ocak 1952günü İstanbul'da öldü, Bkz. Mejhur Vah'kr, /çisleri Bakanhğı Yay. Ankara, 1969, s: 449, Onek;in H. Adnan, Sutuk 'un tçinden, Yüce Yay., s: 99, AkünalDündar, Belge ve Resimlerle Dr. İbrahim Tali Öngören, Tarih ve Tophım, \isan 1987, sayı 40, s: 22-23 (58)- Dersim, s: 207-208, Bulut Faik, Belgelerle Dersim Raporlan, Yön Yay., 1991 İst,s: 131-134 (59)-Dersûn,s: 206-211, Bulut, 131-139 (60)- Dersim, s: 215, Bulut. s: 138 POlMKAVEÖTESİ MEHMED KEMAL Arşiv Yalan Söylemez... Protokolde uyuşuldu. Koalisyon kabinesi kuruldu. Yüksek onaya sunuldu. Bundan sonra sıra icraata kalı- yor. Kimi yazıları keser saklarım. Sedat Ergin'in Hürriyet'- te çıkan yazısını sakiamışım (17 haziran). "Türkiye'nin Amerikalı Dostları Derneği" bundan üç yıl kadar önce, "Türkiye'de Siyasal ve Ekonomik Durum" konulu birpa- nel düzenlemiş. Konuşmacılar arasında, Boğaziçi Uni- versitesi'nden Prof. Tansu Çiller adlı bir öğretim üyesi var. Sedat Ergin'in anlattığına göre, "Sözü, Prof. Çiller alıyor. Son derece akıcı bir Ingilizceyle, salondakileri etkileyen yüksek tempolu bir konuşma yapıyor. Çiller, daha çok Türk ekonomisindeki gelişmeleri ele aldığı ko- nuşmasının sonunda, Türkiye'nin geleceğine bakarken, konuyu sürpriz bir şekilde 'islamcı akımlara' getiriyor ve özetle şunlan söylüyor: "Ben, Türk ekonomisinin gelecegi konusunda kötüm- ser değilim. Bana göre, Türk ekonomisini yönlendiren- ler açısından sorun, ekonomik değil, sosyal alandadır. Sorun, Türkiye'de islamcı akımların dinamik bir şekilde ön plana çıkmaları ve Türk eğitim sisteminde dinci ve laik olmak üzere, bir ikiliğin ortayaçıkmış olmasıdır. Bu- nun sonucu, Türkiye'de iki tür gençlik ortaya çıkmıştır. Biri liberal, Batı'ya dönük gençlik, diğeri ise İslamcı re- formlar yapılmasım savunan gençlik... Bu iki kesimin çatışmaması mümkün değildir. Liberal gençlik, islamcı gençlikle birarada olmayı kabul etmekle birlikte, bu es- neklik islamcı kesimde bulunmuyor. Bu durumdan, İs- lamcı kesim kazançlı çıkacaktır. Sorunun çözümü için, devlet tercihini hangi taraftan yana koyduğunu açıkça göstermelidir. Ancak bu yönde bir eğilim, bugün devlet- tegörülmüyor." Çiller'in bu konuşması, dinleyenlerde şok etkisi yapı- yor. Çiller bu konuşmasıyla Türkiye'deki imam hatip okulları ve öteki din eğitimi veren kuruluşların sayısının son dönemde hızla artmasının, uzun dönemli sakıncala- rını, laik, Batılı bir aydın gözünden büyük bir açıklıkla dile getiriyor. Bu konuşmanın üzerinden üç, üç buçukyıl geçmiyor. Şimdi Tansu Çiller, bakalım sorunu nasıl ele alacaktır. "Başbakan sıfatıyla Türkiye'nin Milli Eğitim politikala- rını şekillendirecek olan Çiller, eğitimdeki bu 'ikiliğin' ortadan kaldırılması için ne yapabilecektir?" Eğitim, kültür, iç poltika, dış polıtika, milli savunma, orman, tarım politikalarını bir yana koyalım, Tansu Çil- ler'in üstünde en çok duracağı konu ekonomi olacaktır. Yirmi aya yakındır ekonomiden sorumlu bakan Tansu Çiller'di. Ekonomiden sorumlu devlet bakanı Tansu Çil- ler'in bozduklarına, şimdi ekonomiden tepeden tırnağa kadar sorumlu Tansu Çiller yön verecektir. Bakan Tan- su Çiller'in bozduklarını, Başbakan Tansu Çiller düzel- tecektir. Ardına para babalarını alarak ekonomiyi düzeltmeye koyulan Tansu Çiller, bir takım acı reçeteler yutturacağı- nı söylüyor. Reçeteler Tansu Çiller'den, bu acı hapları yutmak halktan olacaktır. Akıldaneleri, atik davranması- nı, ivedi olmasını öğütlüyor. Hele seçim ekonomisi gibi hendırıcı bir yönteme hiç başvurmamasını söylüyorlar. Tablo bütün çıplaklığıyla ortadadır: 100trilyon bütçe açı- ğı var, 70 trilyon KİT açığı sırıtıyor. Bunları acı reçeteler- le karşılamak olası mı? Bütün gözler özelleştirmeye çevrilmiştir. Elde avuçta ne varsa özelleştirilecektir. Es- kiden bir eliyle alıp, öteki eliyle KlTaçıklarını kapatmaya çalışanlar, şimdi "KlT'leri özelleştiriyorum" diyerek, el- dekinin tümü peşkeş çekilecektir, sosyal demokrat bir partinin de onayını alarak... "Yangın var!" diye bağıran- lar kimler olacaktır, göreceğiz!.. BULMACA 1 2 3 4 5 6 7 8 1 SOLDAN SAĞA: 1/ Yannis Ritsos'un. dili- mize de çevrilmiş bir şiir kitabı. 2/ Demiryolu... Bir tartma aygıtının kal- ^ dırabildiği ağırlık mikta- n. 3/ Ozenli, düzgün... 4 Bangladeş'in para birimi. 4/ Duman lekesi... İz- mir'in bir ilçesi. 5/ Pa- 6 muk, yün, ipek gibi şeyle- ri eğirip iplik durumuna getirmeye yarar araç... Bir tembih sözü. 6/ Yap- rağın düz ve parlak bölü- mü... "Fena değil" örneğinde olduğu gibi, bilinçli hafifsemeye dayanan söz sanatı. 7/ İki yüzü be- yaz kapsız yorgan. 8/ Ankara'nın bir ilçesi. 9/ Gemilerde türlü işler- de kullanılan bir tür demir halka... Çingeneleri oluşturan üç gruptan birinin üyelerine verilen ad. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Beethoven'in. Napoleon Bona- part'e'a ithaf ettiği "mi bemol" üçüncü senfonisinin adı... Akım şiddeti birimi kiloamperin simgesi. 2/ Bir işe girerken, kendi için güvence doğuracak bilgj ya da kefıl yerine geçebilecek a4 ver- me. 3/ İnce dantel... Eskiden trajediye verilen ad. 4/ Evde ya da odada saygıdeğer kişilerin oturduğu baş köşe... Çeşitli madde- lerden yapılan ince ve uzun nesne. 5 Dahil... Yabani zeytin. 6/ Bir çeşit çörek... Asya'da bir ırmak. 7/ Başansızlık... Kripton elementinin simgesi. 8/ Tıp dilinde "bere" anlamında kullanılan sözcük. 9/ Yerfıstığı... İlaç. İLAN T.C. GELİBOLUKADASTRO MAHKEMESİ 1989/79-389 Davacı Maliye Hazinesi tarafından Gelibolu Bayırköyûnden 1444 parsel malikleri aleyhine açılan kadastro tesbitine itiraz davası- nın mahkememizde yapdan yargılaması sonunda: Davaya dahil edikn Hadiye Bozbay kendi adına asakten, llker ve Belgin Bozbay'a velayeten davaya dahil edilmiş olup, adresleri tesbit edilemediğinden Bayırköy 1444 par&elin tesbit gibi tapuya tescıline karar verilmiş olup 13.11.1992 tarihli karar hazine yekıli tarafından temyiz edildiğinden karann ve temyiz dilekçesi dahili davalılara ila- nen tebliğ olunur. Basın: 49304 İLAN T.C. SULTANHİSAR ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN Esas. 991/113 Davaa Ali Baylaz vekili Av. Atalay Dinç tarafından davalı Se- vim Baylaz mahkememizde açılan şiddetli geçimsizlik sebebiyle bo- şanma davasının yapılan yargılanması sırasında, davalının açık adre- si tesbit edilemediğinden dava dilekçesi ve duruşma gûnünûn ilanen tebliğine karar verilmiştir. Davaa vekıli tarafından şiddetli geçimsizlığe dayah olarak açılan boşanma davasının duruşmaanın 1.7.1993 günü saat 9.00'da Sultan- hisar Asliye Hiıkuk Mahkemesi'nde yapılacağı, davalının bu duruş- mada haar olması, aksi takdirde yargılamalann yokluğunda yapılıp karar verileceği ilanen tebliğ olunur. Basın: 32866
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle