27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 14 HAZİRAN 1993 PAZARTESİ 12 DIZIYAZI 'Bağmısızhkayrıdevletdeğilcür' bdullah öcalangerçeği, en az anlaşılan olgulardan birisL Ben sırfbuyüzden sadece kamuoyunu değildahaçokpartiyapınuzı aydınlatmak için önderlikgerçeğiüzerine bir kaç ciltiik değerlendirmeyaptım. Bırakahm kamuoyunu, bizimpartitiarkadaşlanmızın bizi tam anlayabildiğini sannuyorum. SVNUŞ şiddet orıanundan besknmiş *egüç kazannuştı. Şinuü Kürt soluıum neredeyse tek hakinûdurumuna bdullah Öcalan'ın bir gelnûştL Kendindenerninbirhavast A buçuk ay öncekibastn varta >üstten koıuışuyordu. Fakaibu ilk topiantısında ketutisiyk izfenim. Sohbet koyulaştıkça, Apo 'nun uzun birgörüşme ciMsıkmtılanolduğu.sürekli savaş yapmayıkararlas- koşuUanmn keıuBsüunereye tnjmştık. öcalan götüreceğini tam da kestiremetSğim sSzünde durdu Beni20 gözfedim. Birçıkışyobı anyordu. Yeni gûn önce arcuh. O svada koşuüartm fikMere ihtiyaa vardı. Tûrk tarafimn eherişUobnodığı için, biraz daha eğüunlerinı öğrenmek ıstiyordu. Bütün savasçımesajlannaragmen.amanaaa,bekleyetim cevabuu vermistim. Sereden bilebiHrdimki, ateşkesyeniden bozulacak, 33 erin öldürühnesiyle yeniden kanh birsavaş başlayacak. tstenmeyen şeyler oldu ve Öcalanyeni birbasın topla/ıtmylagazetecilerm karşısına çtkmaya karar verdiğim açıklath. Beyrut'ayola çtkmadan önce, sözünü ettiğimizgörüşmeyiyapa- bUeceğimide öğrendim. Bar Etias'taki basın toplantıstndan birgece önce, akfam vaktiA bdullah Öcalan 'm buluhduğu eve doğruyola çıktık. Yartm saatgittikten sonra 6daireb'bir apartmamn önüne arabanuzpark edildi. tnsanlargündetik normalyasantüan içindeydi. Apartman sakinleri, apartmamn merdirenlerinden evlerinin kapilarınayol ahrken, olağanüstü hiçbir şeyyoktu. Bizigötüren arkadaş kaptyı çakh. Kapıyı, PKK'nuı ünlü askeri komutam Cemil Bayık açtı. Oıuı görmeyiUç hesaplamamışUm, sürpriz oldu. Daha önceki toplantüarda Talabani, Ahmet Türk, Kemal Burkay gibidaha thmhpob'ti- kacılarlayüzyüze gebrüstik. Ama artık savaş zamanıydt ve bu kez Apo, savaşçılanyla sahneye çıkıyordu. Apo henüz evdeyoktu. Kim olursa olsun bir kişi daha ölmesin Türk tarafiyla ciddi bir uzlaşma aradığı beltioluyordu. Sitekim birgûn sonra gazetecilerin ısrarh sorulart üzerine, Bingölotaylan konusunda soruşturma açtvrdtğım re müfettişleryoüayacağua açıkhyordu. Silahstz kişUerin kaçınldtktan sonraöldûrübnesvüdoğru görmediğini söylüyordu. Koıuıyubu açıdan araştıracağuu sözierine ektiyorau. Onunla birgece ve ertesisabah 10 saatenfazla konuştuk. Bu sohbetiımzm hemen hemen tamanunda CemilBayık aa buhtndu. Bayık, neredeyse söze Mç kanşmatb. Gecenin tek hakuniApo idi. Konuşmamtz svasında zaman zaman heyecanlamyor, sesiniyüksehiyordu. Yorgundu vegözlerinikısarak konuşuyordu. Sürektiburnunuçeki- yordu. Fakat dinamikti. Bir konu bi- tince, sitndideşu konuyageçetimdiyor, başka eksikbir şey kaUh m diye sonıp duruyordu. Uzun sohbetimizin tamamuu aktarmak mümkündeğil.Zaten 4saatUkbötimwm karpakh olarak bandaaUak.Onım dışında off-the record taraştpkonuştuk. Konuşmanuzın banda ahnnuş bötümünün tamarmm CemilBayık dagitmek üzereydi. Beni görûnce nturdu. Sohbete başLubk. tki ay kadar önce, ciddi bir disk amea'yatı geçirmişti. Halayiîrürken zorlamyordu. Uzunyıüar ihmatettiği disk kaymast Kuzey lrak 'a Türk hirliklerininyaptığı operasyonu strasında azmıstı. Çünkû sürektiyer değiştirme, vücudunu ahüst etmiş, diski sekizyerinden kaymıştı. Ancak sertyerlerde oturabildiğini ve yatabUtSğinisöylüyor. Cemil Bayık'a durumu sordum. Savaş nasılgidiyor ,., , - , . de£m. O aa, Başkanı öcalan 'a son radıkaltutumlargerektmyor. durumu aktarmak için notlar abmstı. Türhv, muı urum ,aA>B hir »L, yayınlamaya çahşacağtm. Bütün bu tartışmarmzın sonucunda şunlan söyleyebitirim: Türk devletison gehşmelerle birükte büyik birinsiyatif kazanmtşUr. Bu sorunun bartfçj çözümünün esasyükü Türkyönetiminin omuzlarındadnr. Akılh, banşçı, halkın haklaruu dikkate alan, sabtrh ve kararh bir çizgiizlense bu sorunun zaman içinde çözümü mümkündür. Apo olsa da olmasa da Türkiye 'nin bir Kürt sorunu vardtr. Bu sorunun çözümü, cesur ve Nerelerde kaç kişi kaybettiler, nerelerde kaç kişisaflanna katüdı, rakam rakam strahyordu. Kısa bir süre önce Türkiye 'dedağda bulunangerilla komutanlarıyla telsizgörüşmesi yapımştı. CemilBayık otdukça sakin görûnüyordu. Kamuoyunda acımasız olarak tanınangerilla komutam, karphkh sohbet sırasında son derece ymtmşak vedengeh'ydi. Geleneksel konmkseverhk içinde, bolbolmeyve ikram ediiiyor. Bir anda ortahk hareketlendi, Başkangeldi deâiUr. Apo 'nunadt kendisaflannda Başkan'A. Biraz sonragekti veilk sözü su oldu: "DevrimciUğisiz başlattuuz. Baktn şindi bize kaldı. ObtrmuT' Güldüm, aradan 20 senedenfazla zaman geçmişti. Bu arada, siyasihayat herkesi farkh yerleregetirmişti. Öcalan, Kürtlerin şidaet seçeneği olarak gehşmiş, 12 EytiUaskerirejiminin Türkiye'nin uzun vadeü birplana ihtiyaa tar. Oturup buyapümah ve karara birşekilde uygulanmaiuhr. Kürt halkımn varhğma ve özgürlüğüne saygıh, onu dikkate akaı sabtrh birplan obnadan bu is,günü birtik potitikalarla çözülemez- Bugüne kadar fözülemedi. Sorunun çözümünü askerlere bırakarak işbı içindençıkılabitr mi?Asker saraşar. Ama Kürt halkıylasorunyalmzca savasarak çözülebihr mi? Abdullah Öcalan 'lagörüşmelerimi çejith böhtmlere ayvrdun. Siyasibö- hhnleriayn, günlük yaşama, aşka ve kadına ih'şkin bötümleriayn sunmaya çahşacagım. Türk ve Kürt haklarvun kardeş&k ve eşitlik içindeyaşadığı bir Türkiye özlemi ve beklentisiiçindeyiz. Dilerim bir an önce buanlamsız savaş sona erer ve sorunlar akh seün içinde çözümyolunda ilerler. Kimolursaolsun, bir kişi daha ölmesin. o.ç. - Gazeteierde, Abdullah öcalan, ateş- kesi ilan ettikten sonra kendi adamlannı kumaoda edemiyor, şeklinde haberter çıktı. Bingöl e>lemi de Apo'nun kontrolü dışında gerçekİeşti denhor. Bu evlemi >a- panlara buodan sonra da söz dinletetneye- ccğiniz şekMnde yorumlar var. OCALAN - Abdullah Öcalan gerçeği, en az anlaşılan olgulardan birisi. Ben sırf bu yüzden sadece kamuoyunu değil da- ha çok parti yapımıa aydınlatmak için önderlik gerçeği üzenne bir kaç cıltlik değerlendirme yapürn. Bırakalim ka- muoyunu, bizim partili arkadaşlanmı- an btn tam anlayabildığini sannuyo- rum. Ama şu da bir gerçek ki, hiçbir ör- gûtte görûlmemiş bir bağhhğın, hatta kendini benden daha fazla cesaret ve fe- dakarlıkla adamanın bütün arkadaş yapısmda mevcut olduğunu söyleyebili- nm. Bu çok ılgınç bir olaydır. Yani bu kadar az kavra. ama bu kadar çarpıcı kendını ver - PKK ateşkes ilan etti ve dedi ki: Üze- rimize getinroezse biz saldırmayacağız. Türk kamuoyunda, de>letin bu çağnya olumlu cevap vereceği inancı >a>gındı. Fakat son Bingöl saldınsı>la birlikte adamlan, Abdullah öcalan'ı dinlemedi- ortadan kaldınyoruz derdi. Bunu dente- den bir e>leme girişmek kendi mantığıntz içinde bik doğru sa\ılabilir mi? ÖCALAN - Ashnda aleyhimızde kul- lanıldı. - Böyle yapmanız daha tutariı otmaz mıydı? İşin ozu ÖCALAN - Resmı bir ılarun arkasın- dan gelişseydi şüphesiz daha anlamlı olurdu. Bütün bunlar taktik sorunlar olarak ele ahnabihr. İşin özü şudur: Dev- let bizi dağdan indirmeye ve Pişmanlık Yasası'nı geliştirerek teslim almaya ye- mınlidır. tşin özü budur. Bu pohtika de- ğjşmedikten sonra. ha bugün eylem ol- muş, ha yann , ha büyük olmuş , ha küçuk , ha silahlı, ha silahsız hiç önem taşımaz. Genelde politikada değışiklik yok. - Türk devletinin tutumunda bir deği- şiklik hissetroediniz mi? ÖCALAN - Değışiklik, siyasi çözum açısından tehlikeliydi ve anlamsızdı. Ka- rarnameyi biraz önce radyodan birlikte izledik. Niyeti şu: Gelsin dağdakiler. ko- vuşturmaya uğramadan evlenne gide- - örneğin Türkiye'de diyorlar ki:"Ne var kardeşim bölûculflk yapdacak. Kfirt- kre ber türlü hak veriliyor, sonra her şe>i yapabilivoriar. Bunlar hala böleceğiz bö- koeğiz diye Türkiye'nin karştstna dikili- yortar," ÖCALAN - lnkarcı bır manük ve si- yasi gerçekleri kavramak istemeyen sığ kafab apohtik yaklaşımlardır. Türk ger- çeğj bile, kendini tam bağımsızlaşüra- mamışür. Bana göre tanzimat kafası, uydu kafası ile Batı'nın karşısında yaşı- yorlar. Onlann bağımsızlığa ihtiyacı vardır. Bağımsızhk eşittir, devlet sahibi oldum ardamına gehniyor. Bağımsızük oldu diye bırlikten de vazgeçilme olmu- yor. Bağımsız halklar. bağımsız insanlar en ı>i birlesebilen insanlardır, halklardır. Hatta bana göre bağımsız ve özgür ol- mayanlar, birleşme hakkım kullanmak- tan da yoksundurlar. tradesi olmayanla- nn birleşmesi düşünülebilir mi? Kölele- rin birliğinden bahsedebilır mıyiz? Bir kölenın efendisi ile bvrliğine. ciddi bir bir- lik diyebilir miyiz? Biraz akıllı olun, Tür- kiye aydınlan bu konuda, gerçekten ar- tık işin ıcığını acığıru çıkardılar. Birlik is- tiyorsanız bu biraz özgürlükten geçer. Hak eşitliğinden geçer. Kürtler biraz ba- ğımsız oldu diye ödleri kopmasın. Ba- ğımsız olurlarsa Türk gerçeğıyle daha sağlıklı, verimli, karşılıkh çıkarlan göze- ten birlik tutumlan içinde olurlar. Politik taktik mi ? - Türk ve Kürt halkları çok eski bir or- tak tarihe sahip. Türkiye'nin Batı bolgele- rinde de önetnli bir Kürt nüfusu vaşıyor. Örneğin, Istanbul'da. Çukuro*a"da Ege'- de önemli bir Kürt nüfusu tar. Ayrdık olursa, bu buükteiik nastl çözülecek? ÖCALAN - Ben sürekb aynlmalar- dan ziyade, bağımsızhk, özgürlük, eşitçe birlik terimlerine önem veriyorum. Ay- dürmek istiyordu, ama kontrolü kaybetti- ği bu olay gerçeklesti, fakat sonradan sa- bip çıkmak zonmda kaldı. Kontolü kaybetti mi? p Unıyorsunuz? Yoksa gerçekten böyie bir tespit yaprjğınız için mi böyle söylüyorsu- "UZ? ÖCALAN - Bağımsızhk, içiçe yaşa- PKK Genel Sekreteri Abdullah öcalan ve ARGK Komutanı Cernal Bayıkla akşam başlayan tartişmalı sohbet sa- bah kahvaltBuıda da devam etti. öcalan'ın konuşmalannı Bayık sessizükk izledi. ler. Abdullah öcalan ashnda ateşkeg sür- cekler. Ardmdan operasyon şiddetli geli- nlsmlar terimini fazla kuUanmıyorum. yor, inmeyenter imha olacak. Ardından - Bunu politik bir taktik olarak mı kul- Kürt meselesi, operasyonlar temelinde hallolacak. Bu bakış açısında Türkiye Cumhuriyeti'nın 70 yılük tenkil politika- a vardır. Aynısı uyğulanmak ısteniyor. Güney'de lrak rejımi. otonomiyi bile ve- yan halklar içinde gelıştirilebilecek bir rerek buna benzer bır sürü af yasası çı- olgudur. Bağımsızlığj. hiçbir insan, hiç- kardı. İlkel milliyetçüik bile otonomiyi bir halk, hiçbir ulus için düşünmekten kabul ettikten sonra, ulusal sorunu çöz- korkmayalım. Aynı devlet içinde de in- medeki radikalhği rüçe sayıp şerefli bir sanlar bağımsız olabilir. Bağımsızhğı teslimıyetten söz ediyorlar. Teslimiyetin sereflisi var mı, o ayn bir konu. Bununla kendi kamuoylannı tatrnin etmek isû- yorlar. Bu yüz kızartıcı bir yaklaşım. Ve bizi tahrik etmeye yöneliktir. ÖCALAN - Bunu, müteaddit defalar sordular ve söylediler. Olay biraz farkh. Bizim, eğer ordu üzerimize saldınrsa, mısillerrte hakkınızı kullanabılirsimz bi- çimınde genel bir talimatınuz var. Hatta Amed'e (Diyarbakır bölgesi) yöneük. siz on beş genlla kaybettinız, bunun misille- mesini yapmak zorundasıruz derniştik. Sanınm bundan etkılenmiş olabilirler. Böyle bir uygulamayı ortaya çıkardılar. Ama özel olarak, böyle bir eylem var, ne yapakm deselerdi, ben de daha değişik tarzını gelıştinn derdim -Mesela? ÖCALAN - Zamanlamasmı biraz da- ha denk getirebihrlerdi. - Ben diyorum ki, Abdullah Öcalan şöyle yapabilirdi: Kardeşim, biz ateşkes süresini uzatmrştık ama Türk devleti üze- rimize geiiyor, biz bunu bugünden itibaren 'Türk aydınlannın mantığı sığ' - Bağımsız Kürdistan mı kuracaksımz? ÖCALAN - Bağımsızhk her halkın is- temidir. Bağımsızhğı da kalkıp devlet aynhkçılığıyla smırlandırmak, gerçekçi değildir. Gün gelecek, uluslar tek bir si- yasi topiuluk içinde olacaklar. Ama en bağımsız bir statüyü de yaşarlar. sanlar bağımsız olabilir. tartışamıyorsunuz. Düşüncesi bağımsız olan, politıkası bağımsız olan, siyasi bır- liktelikleri güzel yapar. Ama Türkiye'de bunu anlayacak kafa var mı? O, herşeyi egemenlikle, otorite altına ahna ile halle- deceğini sanır. Karşı tarafın iradesini sı- fıra indirirse, onun anladığı milli birük ve bütünlük sağlanmışür. Siz bu kafayla yaşarsanız daha çok sorunlan büyütür- sünüz. Ve altından çıkılamaz bir hale ge- tinrsiniz. YARIN: SÜRİYE, AMERİKA Sonmakalesiniyazmak laik örevidir B I N L E R İÇİN YAZDI Unutamadık! Unutmayacağız! Mumcu nöbetı size devretti, Uyursak, uyandınn. Yöcelönal, Cemal Gazakı,Ab- bas özdizletli, Satı Yedibela Yen Demzti Pazan Ltd. Şti. Çabşardan Demokrasiyi dişleyenler, bir demokrasi çiçeğini kopardılar. Ama onun fikirlerinı kuruta- mayacaklar. GdkhanKoç Her gazetecinin yazacağı son bir makalesi daha vardır. Uğur Mumcu'nun son makalesini yazmak, laik Türk gençhği için onurlu bir görevdır. Eğer yaşa- saydı odabunuisterdi...Bu makalenin yayımlanması bu açıdan bir zorunluluktur. Tabir Çalgüner Başsağlığı Bağımsızlığın, demokrasinin ve Atatürk ilkelerinin yılmaz sa- vunucusu, değerli gazeteci-yazar Uğur Mumcu'nun öldüriilmesini şiddetle kınıyor, başta ailesi olmak üzere tüm Atatûrkçü aydınlara başsağhğı diliyoruz. Ozgen Llokoün, Fatih Erbü, Sevgfta MaraşbgO, Seden Gö- ven, Hülya örnek, Nurhayat Balcı, Aslı Terzioğlu, Hüseyin Karakayalı, Yasemin Hoşalay, Ffliz özrneral, Seiim Altun, Nursen Kartal, Şükran Şenol, Türkan Kalıp, Ayda Yalama, Vetabi Koç, Erdoğdu Peker, Yıt- suf Aydın, Gülseven Ya\ ari, Aysel Sevin, Meftun Civelek, Tacıser Köseler, Bdgin Küçfik- sorgunlu, Savaş Can. "Aydınhk ve laik Türkiye" sa- vunucusu Uğur Mumcu'nun anısı önünde saygıyla eğüiyor, aynı amaçlar doğrultusunda yolumuza devam ederek, bı- raktığı bayrağı sonuna kadar dalgalandıracağımıza demok- rasi adına yemin ediyoruz. Hepimizin başı sağolsun. Fatma Nohut, Birsen Nohut, F. Ahmet Özer, Hüseyin Çoban. SÜRECEK ÇAUŞAJNLARIN SORULARI/SORUNLARI YILMAZ ŞİPAL Yurtdışında Doktora Öğrenimi Yaptmı Halen, Devlet Memurlan Yasası'na tabi olarak çahşmaktayım. Yurtdışında doktora ogrenuni yaptm. Doktoramı, yapmadan ve yaptıktan sonra yurtdışında çaltşmak zo- nındaydım. Doktoramı yaptıktan sonra yurda döndûm ve devlet memunı olarak sağlık hizmetlerinde görev aldnn. Yurtdışında geçen çahşma sürelerimi borçlandım ve borcumu ödedikten sonra bizmet birleşdnnenı yapüdı. Öğrenmek istediğim: Doktora yaparken geçirdiğim bir ydı aşkın bir süre, ge- rek calışırken gerek emeldi olurken bana katkıda bulunur mu? YANTT: Genel olmamakla birlikte, devlet memurlaruıın Uci ayn derece, kademe ve göstergesi vardır. Bunlardan birincisı görev aylıkJan göstergesi, ikincisi ise, emekli aylıklannı etkileyen emeklı aylığı göstergesidir. Bunlar genelde bırbınyle çakışmakla birlikte, baa durumlarda biri diğerinden fazla olabilmektedir. Bu konuda ve görev ayhklan yönünden Devlet Memurlan Yasası'mn 36/C/2 maddesinde şöyle denilmektedir: "Sağhk hizmetleri ve yarduna sağlık hızmetleri sırufına giren- lerden memurluğa gırmeden önce yurtiçinde veya yurtdışında mesleklerini serbest olarak resmi veya özel kurumlarda yapan- larla, memurluktan aynldıktan sonra bu işlerde çahşarak yeni- den memurluğa girmek isteyenlerin sağlık hizmetlerinde geçen süresinden" üçte ikisi memurlukta geçmış sayıhr. T.C. Emekli Sandığı Yasası'mn Ek Madde 31,1 maddesi uya- nncada: "Emekliliğe tabi olmaksızm doktora öğrenimi veya Upta uz- manlık için yurtiçinde veya yurtdışında geçirdikleri normal dok- tora veya uzmardık öğrenim süreleri" borçlanma kapsamında- dır. "Doktora veya tıpta uzmanlık öğrenim süresinin borçlamla- bıhnesi için doktora veya tıpta uzmanlık öğreniminin normal sü- relerini gösterir ilgili kurumlardan almacak belgelerin asıllan veya tasdikli suretleri Sandığa gönderilecektir.'' Emekli Sandığı Yasası'ndaki açık anlatıma göre, yurtdışında doktora yaparak geçirdığiniz süre borçlanıldığında, emeklihk iş- lemleri yönünden, fiıh çalışma olarak değerlendirilecektir. POLinKAVEOTESI MEHMED KEMAL . . .AıriaşAnayan Şair Ortaokulun ya ikisinde, ya üçündeydik; Türkçe öğret- menimiz A. Gaffar Güney, elinde bir kitapla sınıfa girdi, "Ahmet Haşim öldü" dedi. "Bugün size onun şiirlerin- den okuyacağım." Belleklerde çabucak kalıveren "Merdiven" şiirini oku- maya başladı. "Ağır ağır çıkacaksın bu merdivenler- den." Öğretmenimiz dizeleri ağır ağır okuyordu. Gözü yaşlı, acıklı bir sesi vardı. Belki de bize öyle geliyordu. Okuyor, bize ağır gelen kimi sözcükleri açıklıyordu. Bu sözcükler ay, gece, yıldız... Gaffar Güney hocanın ince bir beğenisi vardı. Daha önce "Semaver "le Sait Faik'i de bize o tanıtmıştı. Azeri kökenliydi, Rusya'dan gelmişti. Biraz mimli tanınırdı. Daha Faruk Nafiz, Orhan Seyfi, Yusuf Ziya, Enis Be- hiç'lerde olan bizler için Ahmet Haşim biraz ağırdı. Nâ- zım Hikmet'i sonra tanıyacaktık, gizli şair saytlıyordu. Nurullah Ataç'ın yazılarını okudukça, Ahmet Haşim'- den sonra Yahya Kemal de geldi. Haşim, "Kenar-ı âba dizilmiş sükûn ile bekleyen ley- lekleri" anlatıyordu. Kuşlar vardı; pür hayal kuşlar, vah- şi karaltılardaki simin kuşlar. Karanlıkta beyaz kuşları yüksek sesle okuyalım: Vahşi karaltılardaki simin kuşlann Mer-i miyan-sine-yi yeldada yerleri; Güyacihan-ı sayede metruk-i nurolan Fecr-aşina melikelerin muğber elleri Koymuş kenar-ı sahile fağfur kâseler, Mahın birikmiş orda ziya-yı mukattarı. Epeyce sevdik Haşim'i... Sonra anladık, daha sonra da acısıyla yandık. Bulunduğu toplumla uyuşamayan- lardandı. Şiirini irdelemeyeceğim, yanlışını çıkarmaya- cağım. Vezni şöyleydi, kafiyesi böyleydi, teşbihi, istiâre- si üstünde durmayacağım. Kendine özgü bir şairdi desem de bir şeyi açıklamış olmam. Ömrü boyu Yahya Kemal'le çatışmıştır. Denilebilir ki ikisi de birbiriyle uğraşmıştır. Araplığı başına bela ol- muştur. Yahya Kemal, bir Osmanlı şairiydi. Haşim, Araplığıyla Osmanlı'nın içine katılamamıştır. içinde bu- lunduğu düzende kendi gibi yazar ve şairler, milletvekt- li, büyükelçi, üniversitede profesör, yönetim kurulunda üye olurken, o hep geride kalmıştır. Yakup Kadri, Falih Rıfkı, Yahya Kemal, Ruşen Eşrefyükselirken, Fransızca- sından ötürü Düyunu Umumiye'de çevirmen, Güzel SanatJar Akademisi'nde estetik hocası, bankada me- mur... Bu küçük görevteri de eleştirilmiştir, hem de Nâ- zım Hikmet tarafından: tkinci serseri Atlas yakalı sarhoş sofralarında Bağdatlı bir dilencinin çaldığı sazdır Fransız emperyalizminin Idare meclisinde ayvazdır Gazi'ye yaklaşıldığında bir baltaya sap olacağını san- mıştır; aldanmıştır. Dil Cemiyeti topiantısında gördüğü Gazi'yi öven en neffe yazılardan birini yazdığı halde, ne- dense dikkati çekmemiştir. Belki bu yazıyı Gazi'ye gös- termemişlerdir. •Şiirlerinin yanında gazeteierde yazdığı köşe yazılarıy- la bu türün en önde gelen kalemi olmuştur. Ahmet Ra- sim'le başlayan çizginin ortasında Ahmet Haşim vardır. Yeni bir edebiyat getirdiği halde, eskiler de, yeniler de uzun yıllar bilmezlikten gelmişterdir. Bu yazılardaki üs- lup, eda, yenilik, çoğu yazarın erişemeyeceği düzeyde- dir. Bugün yazısını yeniden okuyan eleştirmenler bu tadın aynmına varmışlardır. Oyle şairler vardır ki daha işin başında talihsizdirler. Yaşarken de, öldükten sonra da güç beğenilir, güç kabul edilirler. işte Haşim, bu talihsizlerden olmuştur. Şiirleri anlaşılmazlar arasında gelir. Onun için şiiri de, nesri de anlaşılmazlar arasına karışmıştır. BULMACA 1 2 3 4 5SOLDAN SAĞA: 1/ Bebcet Necarigi];in bir şiir kitabı... Bir İngiliz uzunluk ölçüsü birimi. 2/ Finansal kiralama. 3/ Kripton elementinin sim- gesi... Anlaşma, uyuşma. 4/ Atıf Yılmaz'm bir fıl- mi... Tenis oynanan alan. 5/ Metal saplama... Ev- rensel aha olan kan gru- bu... Adın dunım eklerin- den biri. 6/ Nanuk Ke- 8 i raal'ın bir romanı. 7/ Deriyi kullanılabilecek duruma getirmek için uygulanan işlemlenn tümü... Emfle Zola'nın bir romam. 8/ Şarkı, türkü... Çıp- lak vücut resmi... Aİçak, aşağîlık. 9/ Güreşte bir oyun... Babanın kız kardeşi. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Bilgesu Erenus'un bir oyunu. 2/ Bir borudan bir saniyede geçen su- yun ya da bir iletken telden bir saniyede geçen elektriğin miktan. .. Güç, kudret. 3/ Bir nota... Tek hücreli biı hayvan. 4/ Ayn zamanlara üişkin tabakalann kaya- rak yan yana gelmesine yol açan yer çatlağı... Torun sahibi kadm. 5/ Dinsel tören ve İcurallan... Satrançta bir taş. 6/ tyim- ser. 7/ Eskimolann buzdan yaptıklan kulübelerine verilen ad... ördek. 8/ Artvin'in bir ilçesi. 9/ Kuş üretmeye yarar kafesli yer. T.C. İSTANBUL 2. İŞ MAHKEMESİ Esas No: 1991/772 Da*acı Türkkablo Mamulleri Tevzii A.Ş. vekili Av. Semih Soylu tarafından davalı Abdurrahman Alsaran aleyhine açılmış olan ala- cak davasında, davabmn adına çıkarulan davetiye bila tebliğ iade olun- duğundan ve zabıtaca yaptınlan tahkikat netieesinde tebligata elverişli adresi bulunamadığından, davetiyenin ilanen tebliğine karar veril- miştir. Davalı Abdurrahman Alsaran'ın Dumlupınar Mah. Bahtlı Sok. No: 67/17 Merdi\enköy-Kadıköy adresine çıkartılan davetiye bila tebliğ iade olunmuştur. Zabıtaca yapılan tahkikatta tebligata elverişli ad- resi bulunamamıstır. Bu nedenle duruşmanın bırakıldjğı 29.6.1993 günü saat 11.30'da mahkememizde hazır bulunmanız veya bir vekil ile kendinizi temsil ettirmeniz hususu Tebligat Kanunu'nun ve HUMK'run 377 ve 213.raaddeleriuyannca tahkikata ve yargılama- ya yokluğunuzda devam edileceği hususu davetiye yerine kaim ol- mak üzere ilanen tebliğ olunur. 9.6.1993 Basın: 5931 ÎLAN ORDUÎKtNCİ ASLİYEHUKUK MAHKEMESİTSDEN DosyaNo: 1992/550 DavaaSüzenHadıoğluvekıüAv M.SüreyyaEfe tarafından davalı Tufanpaşa Mahallesi 15 Sokak No: 31 Kadirlı - Adana adresınde ikameteden Yaşar Hadınoğlu aleyhine mahkememizde açılan boşanma davasında tüm araşürmalara rağmen davalının adresi bulunamamışolduğundan, Tufanpaşa Mahallesi 15. Sokak No: 31 Kadirli - Adana adresinde bulunan Yaşar Hadınoğlu'nun mahkememizde yapılacak olan 14.7.1993 günü saat 10.35'deki duruşmada bizzat hazır bulunması veya bır vekil göndermesi, duruşmaya gelmedığı veya vekil göndermedığı takdirde yargılamaya yoklugunda devam edileceği ve karar verileceğı duruşma günü tebliği yenne ilan olunur. Basın: 49060
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle