Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
14 HAZİRAN1993 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
EKONOMt 11
DÜNYADAN
KISAKISA
Petrol fiyatları
baş aşağı
•CENEVRE (AA): Petrol
İhraç Eden ÜlkelerÖrgütü
(OPEO ülkeiennin petrol
bakanlan arasındaki
"ükbahar konferansfnda
uzlaşma sağlanamaması.
piyasalan tedirgin etti.
Gözlemdler, petrol
fiyatlannın geleceğjnin
belirsızoiduğunu
belirtiyorlar. Üye ülkelerin
çoğunun petrol ûretimindeki
artışın fıyatlarda düşüşe yol
açacağma ilişkin endişelerine
karşın. Kuveyt. petrol
kotasının artünlması
yönündeki talebini
tekrarladı. OPEC'in
üretiminı yaz ay lannda
arttırmasıve petrol
fıyatlanndaki düşüşün
devam etmesi bekJeniyor.
Belçika'da'yeşil
vengi'
• BRÜKSELÇAA)-
Belçıka'da 'yeşil vergi' olarak
adlandınlan yenı bir
vergüendirme kanunu,
meclıs tarafından onaylandı.
Yeni uygulamaya göre
çevreye zarar veren çeşitli
ürunlervergilendirilecek. Ök
başta plastık ve teneke içki
ambalajlan, endûstn
maddeleri ambalajlan, pilkr,
tek kullanımdan sonra
atüabılen tıraşjiletleri ve
fotografmakineleri
vergilendiriliyor. Belçıka'da
bır pil alan kışı 20 frank (5
bin TL) vergi ödeyecek veya
pılı kullanımdan sonra
satıcıya ıade etuği takdirde
bu paranın yansını geri
alabilecek. Tek kullanımdan
sonra atılan fotoğraf
makinelen için KDV dışında
300 BF (75 bin TL)'yeşil
vergi' ödenecek. Atılabihr
traşjılellennin vergisi ise 10
frank (2500 TL.)
KLM-N0Pthwest
ortaklıgı
• EkooomiServisi-KLM
Hollanda Kraüyet
Havayollan, daha önce
yûzde 20'sini aldığı
Amerikan Northvvest
HavayoUan'nın yüzde
20'sini daha satın aJarak
hisse oranını yûzde 40'a
çıkardı. Gerçekleşen
anlaşma uyannca her iki
havayolu şirketi, ortak uçuş
ve ortak kod uygulamasına
geçerken uçuşlannda da
ortak logo kullanacaklar.
Dûnya havayolu şirketleri
arasında ilk İcez gerçeJdeşen
bu birleşme sonucunda
KLM ve Northvvest,
toplam 350 şehir ve 88
ûlkeye uçuş
gerçekJeştirecek. Her iki
havayolu şirketi kendi özel
idarevefinansal
bünyelerini koruyor.
Önümüzdeki dönemde dünya ekonomisi canlansa da işsizlik sorunu çözülemeyecek
Gelecekdaha çokişsizegebe• Körfez Savaşı'ndan bu yana
süren ekonomik durgunluk
işsizliğin tırmanmasına neden
oldu. Ancak işsizliğin temel
nedeni durgunluk değil.
OECD'nin bu ay başında
yayımlanan raporunda işsiz
sayısının 1973'teki petrol
krianden bu yana sürekli arttığı
belirtiüyor.
1VRJRATARIN
tşsizlik sanayileşmiş ülkelerin üzenne
bir karabasan gibı çökmüş durumda. Bir
rahatlama beklentisı her geçen gûn gelen
olumsuz haberlerle yenni umutsuzluğa bı-
rakıyor. 1992 kayıp yüdı, 1993'ten, hatta
1994'ten umut kesüdi.
İşsizlik sorununun bir iki yıl içinde çö-
zülecek boyuüardan çıkması daha kap-
samli çözüm yollan arayışına itiyor. lşsiz-
tiğjn nedenterini ortaya çıkarabilmek için
geriye dönûk uzun dönemlı araştırmalar
yapüıyor. Çözümler birkaç aya degil,
uzun vadeye yayüıyor.
OECD (Ekonomik Işbiriigi ve Kalkı-
nma örgütü) bır yıl önoe üye ülkelerde
kalıcı işsizliğın nedenlerim araştırmaya
başladıgtndan bu yana ışsiz sayısı üç mil-
yon artış gösterdi. Araştııma gelecek yıl
tamamlanıncaya kadar ışsizler ordusuna
bir milyon kişi daha eklenmesi bekJeniyor.
OECD'nin son raporuna göre gelecek
yıl üye ülkelerde işsiz sayısı 36 milyona
ulaşacak. Buna göre OECD üyesi 24 ülke-
de ortalama işsizlik oranı yüzde 8.5 ola-
cak.
Avrupa Topluluğu ülkelennde şu anda
17.5 milyon kayıtlı işsiz var. Bu rakamın
yıl sonuna kadar 18 milyona ulaşacağj
tahmin ediliyor. OECD, 1994'ün sonuna
gelindığinde ışsız sayısının 5 milyon daha
artacağuıı tahmin ediyor.
Oysa tek pazara geçilecek olmasının ya-
İşsizlik oranı
12%
10%
ılk petrol
knzı
ıkınci petrol
Knzi
2%
0%
193362
İstihdam artışı
Endeks 1960=100
200
OECD tahminleri
- i-
Kuzey Arnerika
180
160
140
120
100
80- JL
198062 6 4 6 6 0 7 0 7 2 7 6 7 8 8 0 8 2 8 4 8 6 8 8 9 0 9 2 9 »
rattığı canlüıkla 1983-1990yıllan arasında
9.4 milyon yeni iş alanı yaraülmıştı. An-
cak 1990'dan sonra ekonomik durgunluk
1.4 milyon iş kaybına yol açu.
Avrupa Topluluğu'nun gelecegini
olumsuz etkileyecek bu gelişinun önünün
nasıl alınabilecegi konusunda Avrupa
Komisyonu bir çalışma yapu. Raporda
ekonomik büyümenin işsızîiğin çözümü
için yeterli olmadığı belirtiüyor. Büyüme
hızının işsizliğe katkısı olabiimesi için bu
yönde destekleyici pobtikalar yürütülmesi
gerekiyor.
Rapora göre Avrupa istihdam yarat-
mada yalnızca son üç yıldır değil 1960'tan
bu yana başansız. AT ülkelennde istih-
dam oranı 33 yıldır yalnızca yüzde 10
oranında yükseldi. Oysa aynı dönem için-
de Kuzey Amenka'da oran ıkiye katlandı.
Neden teknolojik dönüşûm
OECD'nin bu ay başında hazırladığı
raporda, işsizliğin yapısal nedenleri oldu-
ğu üstünde durarak ekonomik canlan-
mayı hedefleyen parasal ve mali politika-
Ç7
lann bir çözüm olamayaeağı belirtıliyor.
Rapora göre her şeyden önce hükümetler
bütçe açıklannı kapatmah, böylece uzun
vadeli reel faiz oranlannı aşağıya çekerek
özel yatınmlan canlandınnalı.
OECD'nin çalışmasında, 1973'teki pet-
rol krizinden itibaren, işsiz sayısının büyü-
me hızındaki inış veçıkışlara karşın sürek-
li artüğı görülüyor. OECD'ye göre bunun
bir nedeni gelişmiş ülkelerde sanayide
çalışan işgücünün oranının azalması.
1990'larda gelindıginde, sanayide çaüşan-
lann toplam ıstıhdama oranı beşte bire
indi. 1960'ta bu oran dörtte birdi.
Rapora göra teknolojik dönüşüm kol
gücüne gereksınimi azaltıyor. Yönelim,
daha az ışçınin çalıştığı yüksek teknoloji-
nin kullanıldığı üretime geçiş. özellikle
kalifiye olmayan, düşûk ücretli işcilere git-
tikçe daha az ihtiyaç duyuluyor. Bunun
sonucunda işsizlik eğitımı düşük kişilerde
ağırhk kazanıyor.
OECD'ye göre gelişmekte olan ülkele-
rin ucuz işgücüyle yaptığı üretimin işsizli-
ğe çok önemli bir katkısı yok.
Çözüm eğitiınde aranıyor
Fransa'da mart ayında yapılan genel
seçimlerden sonra başbakan olan Edou-
ard Balladur en büyük sorun olarak yüzde
ll'e dayanan bır işsizlik oranı devraldı.
Bu yıl ekonominin çok az da olsa geri-
lemesi bekleniyor. Balladur, ekonomiye
yeniden hız kazandınlmasının yanı sıra işe
yönelik eğjtime önem veriyor. Açıklanan
ekonomik paketler içinde, eğitimin siste-
mindeki düzenkmeterie uzun vadede iş-
sizlik sorununu kökten çözmeyi amacli-
yor. Bu çerçevede, ögrenciierin geiecekte
yapmak istedikleri işleri daha küçük yaş-
tan seçmelerine ve daha çok uzmanlaşma-
lanna olanak sağlıyor. ABD'de Başkan
Bül Clinton'ın Senato'ya kabul ettirmekte
zorlandığı ekonomik programı içinde de
eğitime yer veriliyor.
OFFRES D EMPLOI Newsweek geleceğe hazırlanmaya çağınyor
Iktidcuınyohı bilgi
Bilgi çağına ayak uvduramay anlar iş buhna kunımJannda bekJeyecekler.
Ekofiomi Servisi- Çahşma biçûnimiz bir
dönüşümden geçiyor. Newsweek dergisi
geçen hafta işsizliği kapak konosu
yaparak herkesi yeni dönetne
haznianmaya çağırdı. Dergiye gdre
gelecekte çok az sayıda orta smıf iş
olacak. ömür boyu aynı işletmede aynı
iş> yapmak bir ayncalık haline gelecek.
Çabşanlar kendikrini sürekli yenflemek
zorunda olacak.
Newsweek dergisİDe göre öoümüzde yeni
bir çağ var. Buna hizroet sektörü, bilgi
çağı, bflgi toplumu ya da bir başka bir ad
verilebüir. Ancak her şeyin temelinde
çalışma biçimimizdeki değişun yer
akyor.
Aslmda bu değişimi yaşamaya başladık
bfle. Sanayileşmiş ülkelerde, bir şeyler
üreterek yaşamlannı kazananlann sayısı
her geçen gûn azalıyor. Bugün ABD,
Avrupa ve Japonya'daişgücânün
yandan fazlası hizmet sektöründe
çalışıyor. Daha çok kadm iş yapıyor,
yarnn gün çahşma yaygınlaşıyor. Daha
çok insan kendi işini yürütâyor.
Bilgisayar teknolojisiiideki,
biyoteknolojideki, yapay zeka
alanmdaki, sayısal Uetişim alanındakî
Ueriemeier çahşma biçimiııi baştan
aşağıya değiştiriyor ve önûmüzdeki
dönemdede değtştinneyi sürdürecek.
Kesin olan şu ki bilgi gelecekte daha da
önemli ol&cak ve bügiye sahip olanlar,
sanayide de, hizmet sektöründe de
çauşsalar ön planda olacaklar.
Bilgisayar kuilanabilme, okuma-yazma
kadar temel bir gereksüun haline
getecek. Bilgiyi kuUanarak sorunlan
çözebflme yeteneği herşeyin üstündeyer
alacak.
KanitaUzm Sonrası TopJum adlı kitabn
yazan Peter Dracker, insanlann mavi
yakalılar \e beyaz yakaiıiar, yöneticfler
ve işçüer olarak smıflandınhma-
yacaklannı, bilgi işçüeri ve hizmet işçüeri
olarak tanımlanacaklannı yazıyor.
Ekonomik başannm yohı bu farkı
anlamaktan geçecek.
Newsweek dergisine göre gelecek ellerini
degil, akıDarmı kullanan kişilerin olacak.
ANKARAPAZARI
YAKUPKEPEIVEK
Boşluk
Hükümet ortağı partilerin genel başkanları eylemli SH
yaseti bırakular. Bu olgu, siyasal ortamı tümüyle belirsiz-
liğe sürükledi. Giden, iki genel başkan değil, siyasal istik-
rardır. Son gelişmelerin bu çerçevede değerlendirilmesi
gerekir.
Kısaca anımsamakta yarar var. Hükümet çok büyûk
umuttar ve beklentilerle işbaşına geldi. Siyasette demok-
ratikleşme, ekonomide de onarım ve atılım sağlanacakö.
Çok da kararlı görünüyorlardı. Ancak bu konularda bir
arpa boyu yol afmadan ayrılmayı yeğlediler.
Neden?
Çünkü toplumun beklentileriyle hükümetin yaptıklan
arasında çok büyük bir uçurum oluştu. Beklenti-gerçek-
leşme farkı giderek genişledi, büyüdü.
En büyük boşluk budur. Toplumsal beklentilerle yap>
lanlann uzaklığıdır. Tarbşılrnası ve yanıt aranması gere-
ken ana sorun da bu uçurumun ya da boşluğun nasıl ka-
patalacağıdır.
Sorunun yanıb, toplum siyaset bağında ya da köprüSün-
de aranmalıdır. Boşluk, bireysel özlem ve dürtülerden
çok siyasal yapılanmadan, daha doğrusu yapısal bozuk-
luktan kaynaklanıyor. Bu nedenle çözümü de orada aran-
malıdır.
Toplum siyaset ilişkisinin iki yönü vardır. Bunlardan bi-
rincisi parti örgütleridir, ikincisi de kamu yönetimleridir.
Türkiye'nin en önemli sorunu, her iki alandaki yapısal bo-
zukluklardır Bunlann yeniden ve ısrarla vurgulanması,
eğer boşluk giderilecekse çözüm yerinin bunlar olduğu-
nun sürekli yinelenmesi, bir zorunluluktur.
Partilerin örgüt yapılan, toplumun yaptsını yansrtmryor.
örneğin genel seçimlerde en çok oyu alan DYP'nin genel
başkanını (ve başbakanı) seçen delegelerinin özellikleri
şöyle: Yüzde 94'ü erkek, yüzde 70'i çoğu tüccar olmak
üzere serbest meslek sahibi, yansından çoğu 50-70 yaş
grubunda, yüzde 42'si ortaöğrenim, yüzde 38i de üniver-
site öğrenimi görmüş bulunuyor. Oysa nüfusun yansın-
dan çoğunun yaşı 25'in altındadır ve nasıl tanımlarsanız
tanımlayın serbest meslek sahipleri toplam çalışanlann
yüzde 10'una ulaşmaz.
Toplum-parti örgütü uyuşmazlığı büyük ölçüde tüm par-
tiler için geçerlidir. Ülkemizde siyaset gençlere, tüm
kamu çalışanlanna, sendikacılara yasaklıdır. Ekonomik
ve toplumsal gelişme düzeyi, artı bu yasaklar siyasetin
niteliğini çok geriletiyor.
Toplumun gözünde siyaset, "kötünün iyiyi kovduğu" ve
kişisel çıkarların neredeyse "tekamaç"sayıldığı birgörü-
nüm kazanmış, daha doğrusu topluma yabancılaşmıştır.
Siyasetin yabancılaşmasını gidermenin ilk adımı ya-
saklann kaldınlması olacaktır. Ikilem, bunu yapacak
olanın da siyasetçiler olmasıdır.
Toplum-siyaset ilişkisinin öbür ayağı kamu yönetimi bi-
rimleridir. Kamu yönetimi, siyasetin uygulama aygıüdır.
Ancak ülkemizde kamu yönetimi, tam anlamıyla işlemez
durumdadır.
Yıllardır bir yönden baskıcı, kişilikleri ezen üst yönefm-
ler, laiklikten uzak, yanlı kadrolaşmalar, öbür yönden de
yojsuzluk ve rüşvet hastalıklan, kamu yönetimini büyük
olçüde yıkıma uğratmıştır. Oysa siyasetin başarısı, dü-
rüst, hak ve hukuka saygılı, etkin ve verimli bir hizmet an-
layışını öne çıkaran yönetim yapısıyla sağlanabilir. Sfya-
set, beklentilerin toplamıdır; ancak beklentilerin teknik
yönden yapılabilirliği kadar, kimlerle ve nasıl yürütülece-
ği de önemlidir.
Toplum, kendisinin siyasetçiler tarafından aldatıldığı
kanısını taşıyor. Son olaylar, 'Yazık, bizi bunlar mı yöneti-
yor'türünden yakinmalara neden oluyor.
özetle, siyasal örgütlenme biçimi ve kamu yönetimi,
Türkiye'yi. bırakalım gelecek bin yıla taşımayı, en güncel
sorunlannı çözümde de taşıyamıyor. Çürümüş yapılarla,
toplumun gerçekten dinamik ve gizilgücü yüksek gelece-
ğinin kucaklanması olanağı yoktur.
Genel başkanlıklar boş kalmaz. Önemli olan, ülkenin,
siyaset ve yönetim yapılannı demokratik katılımcı bir yak-
laşımla yenilemektir. Siyasal boşluğu doldurmanın, en
doğru ve gerek toplumsal gerekse bireysel açıdan en
sağlıklı yöntemi budur.
DUNYA EKONOMİSINE BAKIŞ
ERGİN YILDIZOĞLÜ LONDRA
AT maliye bakanlan işsizliğe duyarsız
A
vrupa'da işsizliğin hızla artma-
ya devam etmesine rağmen
pazartesi günü yapılan AT ma-
liye bakanlan toplanbsında bu
konuda yeni bir yaklaşıma rast-
lanmadı. Bakanlar ekonomilenni teşvik ede-
cek mali tedbirlere yıne itibar etmediler. AT
Ekonomik işler Komisyonu Başkanı Christop-
hersen'e gdre "yüksek bütpe açıklan ve kamu
borçlan", diger bir deyişle enftasyon korkusu
isteksizlığinın en temel sebebıydi.
rasında hızla artan işsizliğe, olağanüstü düşük
enflasyona ve depresyon tehlikesine rağmen
hükümetler hala antı-enflasyonist polıtıkalann-
da ısrar ediyorlar. Bu; yakın zamana kadar
yüksek faizlerle, şimdi de hükümet harcama-
sında ve sosyal harcamalardaki kıstntlarla ge-
nel olarak piyasayı daraltıyor ve işsizliği artbrı-
yor. Bu da hükümetlerin işsizliğe karşı ne ya-
pacaklarını bilmedikleri ızlenimini oluşturu-
yor.
Bugün enflasyonun son 20 yılın en düşük
düzeyinde olduğu bir anda hala buna karşı sa-
vaşmaya devam etrnekte inat etmek, ilk bakn
şta sanki ne yapacağını bilmemekten kaynak-
lanıyor. Nitekim yakjn tarihe bakınca ekonomi
polrbkaları yaklaşımlarında kısır bir döngüye
girilmiş gibi gözüküyor.
Genişlemeci mali politikalarla yatnmlar/
gelirier-narcamalar arasındaki ilişkiyi işsizliği
azaltacak şekilde tontrol edelim, bu arada bel-
li bir enflasyon oranına katlanalım şeklındeki
Keynesgil anlayışı ikinci savaş sonrası döne-
me imzasını atö.
Ama 1960'lann sonunda bu polrtikalar gide-
rek istikrartı büyüme yerine yüksek enflasyon
ve işsizlik üretmeye başladılar. 1970'lerin ıkin-
ci yansında enflasyonla mücadele ön gecti;
para miktannı kontrol edelim, harcamalan
keselim, toplam talebi azattalım, enflasyon
düşsün, bu arada bir miktar işsizliğe taham-
mül edelim, nasıl olsa ekonomi büyûyünce bu
sorun da hallolur şeklinde özetlenebılecek
oJan monetarist politikalar uygulanmaya kon-
du Bu da enflasyonu azaitmakla birlikte işsiz-
liği çok fazlaarttınnca Reagan ve Thateher gibi
en şiddetli savunuculan monetarismi terk etö-
ler.
Thatcher'ın son dönemi ve Jonn Major Ingil-
tere'de, Bush ABD'de, Kohl Almanya'da, Sos-
yaiist Parti hükümetleri Fransa'da vb mali ve
para polıtikalarını birlikte kullanmayı denedi-
ler.
Ama bunlar da ekonomik toparlanmanın
1989'dan sonra şiddetii bir durgunluğa dönüş-
mesine engel olamadı. Bugün, durgunluk sı-
Ne var ki, daha dikkatli bir bakış artmakta
ûcretlerin azaltlmasına zemın hazırladığını
.düşündüklerıni gösteriyorlar.
Bu arada anti-enflasyonıst politikaları sa-
vunma gerekçesi ile, bütçe açıklarını azaltmak
için giderek sosyal harcamalan ve işsizlik
ödeneklerini kısmaya yönelıyorlar. Ingiltere-
de yeni maliye bakanı, Fransa'da yeni hü-
kümet bir seri kısıntlara yöneliyor.
ttalya'da sosyal sigortalar kurumlan iflasın
eşiğine gelmiş durumda. Ispanya ve Portekiz'-
de ise sosyal sıgorta ödemeleri parasızlıktan
büyük ölçüde aksıyor (Eurodiagnostic, Haz/
Tem).
Bu gelişmeler, işsizlerln yaşam koşullannı
John Major durgunhığa
engel olamadı.
George BusA'un başmı da HelmutKohldeekonomivi
mali poHtikalan yedi. dûzeltmeye çabşıyor.
olan işsizliğin aslında sadece durgunluğun ya-
ratöğı iflaslardan kaynaklanmadığı, hatta gide-
rek daha fazla sanayide ve hizmet sektöründe
artan rekabetin zorladığı bir yeniden yapılan-
manın ürünü olduğunu gösteriyor.
Bu koşullarda işsizlik arbşı, "işten çıkartma-
lar, Alman firmalarının gerekli yapısal değişik-
liklere gitmeye hazır ve yeteneklı olduklarını
gösteriyor" (Euro Business: Haziran, sf.9) di-
yen Alman Maliye Bakanlığı müşteşarlann-
dan Dr.Freyend kadar açıklıkla ifade edilme-
se bile birçok hükümet tarafından gerekli ve
olumlu bir gelişme olarak görülüyor.
Hükümetler işsizliğin sebebı olarak yüksek
ücretlerı tespit ederken aslında, işsizliğin sen-
dikalann zayıflatılmasına ve boylece emek pi-
yasasındakı "esneksizliklerin" kaldın/masına,
alabildiğince zortaştırıyor, işçüeri çok daha dü-
şük ücretJerde çalışmaya zorluyor.
Çokuluslu şirketlerin Avrupa içinde, hem de
Avrupa dışına doğru yüksek ücret bölgelerin-
den düşük ücret bölgelerine doğru kaydırmak-
ta olmalan dikkatlerin ücretler üstüne yoğurv
laşbğını gösteriyor. (Le Monde Diplomatique,
Nisan 93, sf 4-5). Hoover Dijon fabrikasını ka-
patıp Glasgovv'a, Phillips Sittar'dakı fabrikasını
kapatıp Blackburn'a taşınıyor. Isviçre Havayol-
lan muhasebe sistemini Hindistan'a, Volkswa-
gen bazı parça üretim bırimlerini Doğu Avru-
pa'ya taşıyor. Nestle ise Glasgovv'dan Dijon'a
gidryor. Kimberiey Clark, Rouen'den Almanya
ve Hollanda'ya taşınıyor.
Bu son iki örnek yüksek ücretin yanı sıra pa-
zara yakınlık ve şirketlerin yatrımlannı kendi
bölgelerine çekmeye çalışan hükümet teşvıkle-
rinın de önemli bir etken olduğunu gösteriyor.
Sosyal hızmetlerden kısılan paralann bir
kısmı da tabii bu teşviklere gidiyor.
Bir yeniden yapılanma da büyük üretim bi-
rimlerinın parçalanması şeklinde gerçekleşi-
yor. London Business Scholl'dan Prof. Stop-
ford'a göre yeniden yapılanma Avrupa'daki
üretimin verimsiz yanlarının tasviyesine yönel-
miş durumda. Bu bağlamda "her ulusal piyasa-
ya bir fabrika/üretim bırimi dönemi de arbk ge-
ride kalmış oluyor... 1970'lerde kurulmuş dev
fabrikalar 1990'larda işlevlerini yitiriyor" bun-
lann yerine sermaye yoğun, ufak birimli ve
daha esnek emek ve sermaye kullanımına yö-
nelik fabrikalar kuruluyor.
Gutenberg Ünıversitesi'nden Prof. Simon'a
göre işsizliği azaltmanın "en sağlıklı" (sic!) yolu
ciddi bır mantalite değışiklığınden geçiyor. VVall
Street Joumal makalesıne (28 nisan) "Tabulan
yıkalım, işçi sayısını değil ücretleri düşürelim"
başlığını koyan Simon, tirmalara, "ana fir-
manızı küçük parçalara bölerek sendikalann et-
kisinden çıkınız" önerısınde bulunuyor.
Simon'a göre böylece ücret yapısı daha es-
nekleşecek, ücret artışı üretkenliğe bağlanabi-
lecek ve yüksek verimli işlere daha yüksek üc-
ret verılebılecek.
Işte hükümetler de anti-ertflasyonist politika-
larla aslında bu süreci hızlandırmaya çalışıyor-
lar. Bu arada da işciierden, üretkenlik arönca iş
olanakları da artacak vaadinde bulunarak sa-
bırlı olmalarını ishyorlar. Ne var ki gerek ABD'-
de gerekse de Ingiltere'de başlayan ekonomik
toparlanmadan belirgin olarak görûlen şu ki ar-
tan üretkenlik illa da işsizlik miktannı azaltmı-
yor.
Ekonomik tahminlerde bulunan kuruluşlann
hemen hepsi 1994 yılının ikinci yarısına kadar
işsizliğin artmaya devam edeceğini, üstelik on-
dan sonra, büyüme %3.5'i bulmazsa işsizlikte
ciddi bir azalmanın olamayacağını savunuyor-
lar. Bu ortamda OECD, artan işsizliğin Avrupa'-
da sosyal barışı bozduğunu savunuyor. Pazar-
tesi yapılan toplantıda ise maliye bakanlannın
kulaklan bunlara kapalıydı.
Bulgcaıstan'ın gül
bahçeîeri satıhyorHaber Merkezi- Bulgaristan'-
m en değeıiİ ürünü olan gül-
yağını ünal eden şirketler bn
benzersiz endüstrinin gelecegini
güvence altına ahna yollan an-
yor. Rosa Damaskena adıyla
anılan gûl, Bulgaristan'm ima-
latlannın arasmda dört yûzyıMır
aşılamanıış tek simgesi Bİılga-
ristan'm gûlyağı, parfürodeki
kokunun kalıcdjğmı saghdığı
için hala haute coutnre parfum-
lerin çoğunun hammaddea ola-
rak kullanıuyor.
En önemli gülyağı üretim
merkezJeri -Ka-
zanlık, Kariovo
ve Plovdiv- fiyat
ya da ymnk üreti-
me ah kesin ra-
kam vennekten
kaçmıyorlar. Uz-
manlar, bugûnkü
fiyatm kilo başı-
na yaklaşık 3 bin
200 pound OWD-
ğunu belirtiyor-
lar. Dünya pa-
zanndaki fiyaü
kaütesinden do-
layı geneüikle
Bulgar gülyağı
bemiiyor. Yılhk
üretim, ülkenin 3
bin bektaruk gül
bançelerme sahip oktoğu ve 1
bektardan 0^-1 kg arası gülyağı
üretiMiği göz önüne almarak
besaplanabUir.
Türkiye, bu alanda Bulgaris-
tan'm en öndegelen rakibi sayıu-
yor. Diğer önemli gülyağı üreti-
kanrken endüstriyel görevtiler,
ülkedeki poütik değişikliklerm
endüstri üzerindeki etküerintn
ne yönde olabileceğini araştm-
yorlar.
Toprağın eski sahiplerine geri
verihnesi uygulamasmın sonoç-
lan ve resmi şirketlerin özelleşti-
rihnesi konulan gundemdeki
kaygı yaratan konukrdaıı ban-
lan. Gûlyağı endüstrisinin yüzde
96'sının halen devletin eunde ol-
masma rağmen, topraklarm ia-
desiyie OgSi tasannn kabulün-
den sonra komünizm dönemi ön-
cesinaeki sahip-
leri topraklanm
geri isteme
hakkma sahip
olacaklar.
Kazanuk'tald
Gül Araşdnna
Enstitûsü Baş-
kanı Evgeni
Hristov, yeni
toprak saîap-
lerinüı tobom-
lannı ülkenm
gül kaütesini
eiindetutanens-
titüden ahp al-
mayacaklan
konusunda en-
dişeü oldıık-
larmı belirtti.
Hristov, "En önemli görevimiz
Kazanhk güllerinin tom dünya-
da uzun zamandan beri sürmek-
te olan ününü yitirmemesmi sağ-
lamaktv" diyor. Enstitü, kuro-
luş ydı olan 190Tden beri devte-
tin efinde. Ancak bugûnkü idare-
Rosa Damaskena
adıyla anılan gûl,
Bulgaristan'm
imalatlannm dört
yûzyıldır
aşılamamış tek
simgesi. Türkiye, bu
alanda
Bulgaristan'm en
önde gelen rakibi
sayılıyor. Diğer
önemli gülyağı
üreticileri ise İran,
Fas ve Çin.
cfleri ise İran. Fas ve Çin. En- dleri enstitüyü, mubtemel ya-
düstriyel gözlemdler, Buigaris- bana ortakh bir anonim şirket
tan'ın dûnya gülyagı, üretiminin
yansından faztasmı karşı-
ladığmı büdiriyorlar. Gül yetişti-
rilen bölgeterin en önemlisi sayı-
lan Güller Vadisi, gereken iklim
ve toprağa sahip, Balkan dağ-
larmm arasmda uzanan yaklaşık
110 kmiik bir alan.
Binlerce Buigar ve yabana n-
yaretçi yillık festivaHn tadını çt-
hah'ne getirmeyi umuyorlar.
Ekonomilerini düzehmek içm
acil olarak dövize ihtiyaç duyan
Bulgarlar, BaO'dan gekbflecck
herhangi bir ortaklık tddffiaj
memnuniyetie kabul edeceUeri-
ni Delirtiyor. Gene de en degeıü
endüstrilerinde yabaoa yadran
ve ortaklık konusunda hala çok
temkinb'davramyoriar.