Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyel
İmrhaz sahibi: Berin Nadi
Ciend Yj\ın Yöncimonı Özgen Acar #001101
^;t\ın Koerdm.ıioru llikmet Çetinkaja
• Gcnc! Vavın Djnışmdm Orhan Krinç
• Vci/ı İsjcn Vhidurü Celal Başlangrç # H J -
bcr Meıkızı Muı'laru" Mustafa Balba\
Görscl \ onetmcn Ali Acar • Duıcnlcmc \1uslafa Sağlamer
• İstanbul Haberlcn Şenav Kalkan ODis Haberler Ergun Balci
• fb - Ekonomı Dinç Tajanç •Yurı Haherlen Mehmct Saraç
• Makaleler Sami Karaören #Spor \bdûlkadir Vücelman #Du-
/ellmc \bdullah \ a/Ki
Ankara Temsılcısı Cünevt 4rca>ürek •Habcr Mudurlcrı Isık Kansu, llakkı l.rdem
AtatürkBuKanNo 125. kal 4."SBakanlıkldr-Ankar4 Tcl 4195020 C Hal). Telc\
42344. Fax (4)4195027 • Izmır Temsılcısı SenJar Kızık, H Zı>a Bl\ 1352 S 2 3 Tel
8?123OTele\ 52359. Fax (5!#95360 »AdanaTemsılcısı:Çetin Yiğenoğlu İnonûCd
II9S Mo 1 Kal [.Tcl 522550-522601-522492 Telcx 62155. ra\ /^225--O
Mııcsscsc Mııdıırıı Erol Elrkut •Koordınalör
Ahmet KoruLsan •Muhasebe Bûtent Ycner
• İdare Huse\in(,urcr •Klelme ÖnderÇdik
• Bılgı-tşlem Nail tnal • Bılgısayar Sıstem:
Mürihel Çiler • Rcklam Reha Işıtman
cnı Oun
PK
. A s,
18MAYIS1993 İmsak- 3 49 Güneş: 5.37 Öğle: 13.05 İkındi: 17 01 Akşam 20.24 Yatsı 22 04
Çocııklarııı gizli \aratıcılığı
Çocuklann yaratıcılık düzeyini ortaya çıkarmak amacıyla testler uygulanıyor. Yaratıcı
düşünce potansiyelinin keşfi, çocuklann yönlendirilmesi konusunda ipucu veriyor.
FİGEN ATALAY
İki çizgjden bir uzay gemisi yaratmak... 3 sa-
yısından "Sabah güneşinde bir dağ" tablosu
çızmek... Z harfınden zarif bir kelebek ortaya
çıkarmak... İşte çocuklann çizdiklen resımler-
de gızli yaraüalıklan.
Aslında bütün çocuklar yaraüadır. Ama bazı-
lan daha da yaratıa. Bunu ortaya çıkarmak da
o kadar kolay değil. Şirndi çocuklann ya-
ratıahk düzeylerini ortaya çıkarmak amacıyla
testler yapıbyor. Çocuklann, basit çizgi ve şe-
killere yükledikleri anlam,
aynntı ve orijinallik. ya-
raücılıklan konusunda bir
ipucu veriyor. İlkokul öğ-
rencilerinin, yaraüalık ve
zeka dûzeyine göre sınıftaki
davranışlan da çok farklı
oluyor. Örneğin, sınıftaki
"baş belası" çocuklar, ço-
ğunlukla yüksek zeka ve ya-
ratıcıhğa sahip bulunuyor.
Zeka düzeyınin ve yaratı-
alığın belirlenmesi, öğret-
menlere ve anne-babaya ço-
cuklarla ilgili fikir veriyor,
onlan uyanyor.
Minnesota Yaratıa Düşün-
ce Testi, Özel Tarhan Ilko-
kulu 4. ve 5. sınıfında öğre-
nim gören toplam 74 öğren-
ciye uygulandı. Testin uygu-
layıalan okulun rehberlik
servisinde görevli psikolog
NUhan Eser ve psikolojik
danışman Nur Uluhan. ya-
ratıcı düşünceye sahip ço-
cuklann ortaya çıkanlması-
nın çok önemli olduğunu
vurguluyorlar. Ya-
raücılığın en güzel ifade edil-
diği dönemin okul öncesi
yaşlar olduğunu belirten psi-
kolog Nilhan Eser, "Bu test-
ler. farklı davranan,
alışılmışın dışında fikir ve dünyalan olan ya-
ratıcı çocuklann keşfedilmesini, aile ve öğret-
menlerin uyanlmasını sağbyor. Aynca ya-
raüalık düzeyi düşük olan çocuklann da geliş-
tınlmesine çalışıyoruz" diyor.
Testte iki çizgiden bir camı minaresi, yan çizil-
miş V harfinden "içi açılmış bir midye". ters
L'den "şoför koltuğu", H harfınden "bir bina-
nın ikinci katı" resimlerini yapan ilkokul 4.
sınıföğrencisi Görkem Karakaptan, yüksek ya-
ratıctlığa sahip çocuklardan. Görkem'in Tür-
kiye"de beğenmediği iki alan var: Çevre ve
sağhk. Bir de "politikacılann yavaş yavaş bo-
zulmalanna" canı sıkıhyor. "Bir an önce cum-
hurbaşkanı secilsin" diyen Görkem, "Ya savaş
filan olursa. Ülkenin başında hıç kimse yok"
diye kaygı duyııvor. Görkem"e göre cumhur-
başkanı ErdaJ İnönü seçilse ıyi olur. Demirel de
böylece ülkeyı yönetir. Çızgi ve şekillerden
gece îambası, gözlük, saat kulesi, sapan gibi re-
simler ortaya çıkaran 4. sınıföğrencisi Mustafa
Dönmez. özel okul ve Anadolu liselen sınav-
lanna hazırlanmaktan şimdiden yorgun düş-
-Sınıf içinde "problem" denilen çocuk.
-Düşünce biçimleri ile olaylar arasında kim-
senin görmediğı bağlanülan kurabiliyor.
-Herkes onlarla ve onlar herkesle arkadaş.
-Sosyal yönlen kuvvetli.
-Esteük duygulan çok gelişmiş.
-Duygulannı çok ıyi ifade edebıliyorlar.
-Motivasyonlannı artıracak strese sahipler.
-"Yanlış yapma" kaygısı taşımıyoriar.
Düşük yaratıcılık - yüksek zeka:
-Sınıf içinde "ideal öğrencı" denilen grup.
-Duygu ve düşüncelerini açıklamakta durgun.
-Kendilerine güvenlen azdır.
-Yalruz bir gruptur.
-Kimserun göremediğı bağlanülan görebilirler.
-Kaygılan düşük. Kaygı duyduklannda ba-
şanlan yükselir.
Düşük zeka - düşük yaratıcılık:
-Dışa dönüktürler.
-Rahattırlar.
-Tereddütleri azdn-.
-Kendilerine güvenlidirler.
-Estetik duygulan gelişmemiştir.
Bu arada, "Üstün Yetenekü Çocuklann Eğiti-
mi' konulu sempozyumda
konuşan_ Milli Eğitim Ba-
kanlığı Özel Eğitim Genel
Müdürü Doç. Necati Dön-
mez, bakanlığın yeni bir uy-
gulama başlatacağını açık-
îadı.
İTÜ Maçka tesıslerinde
gerçeldeştinlen sempozyu-
ma, İnanç Vakfı Eğitim Ko-
ordinatörü Doç. Füsun
Akarsu, Türkiye Üstün Ye-
tenekü Çocuklar Eğitim
Vakfı (TUYÇEV) Başkaru
Doğan Bermek , Psikolog
Cahıt Ardah, TÜYÇEV Eği-
tim Koordinatörü Dr. Nu-
ray Sungur, eğitunci Halide
Toker ve gazeteci Oral Çalı-
şlar katıldı.
Milli Eğitim Bakanlığı'nın
görüşlerini akıaran Doç.
Dönmez, üstün yetenekli ço-
cukJann eğitımi ile ilgili tüm
sistemleri gözden gecirdikle-
rini ve ülkemizin koşullanru
dikkate alarak, klasik ^eğîti-
me ek bir kurumlaşmayk git-
meyi uygun bulduklannı açı-
kladı.
Dönmez, üniversite ile iş-
birlıği yaparak, üç büyük ili
Çocuklann, basit çizgi ve şekfflere \iikkdikleri anlam, aynntı ve orijmaffik, .varaocüıkian konusunda ipucu veri>or.( ERDOĞAN KÖSEOĞLU) {^ yetel^kfo çocukJanıi ye-
-Bu grupla çevresı arkadaş olmak ister, ancak tenekli olduklan alanda, özel bir eğitim ve reh-
kendıleri az sayıda arkadaşı tercih eder. berlık hızmeti vereceklerini sözlerine ekledi.
-İçine kaparuk ve soğuk insanlar olarak algı- Füsun Akarsu ise, İnanç Vakfı'nın bu yıl üstün
müş. Testte, sümüklüböcek, üzüm salkımı,
kelebek gibı hanka resımler yapan Görkem
Acar 5. sınıf öğrencisi. Oda smavyorgunu. "Sı-
navlara çalışırken oyuna zaman ayırabiliyor
musun?" gibi gereksiz bir soruyu. "'Artık onu
siz düşünün" dıye yanıtlayarak bizi utandın-
yor.
Çocuklann zeka ve yaratıcılık düzeylerine göre
özellikleri:
Yüksek zeka - yüksek yaratıcılık:
-Akademik başansı yüksek.
lanırlar.
-Sosyal açıdan uyumlu, normlara uygunlar.
-Hata yapmaktan korkarlar.
-Duygulannı ifade etmede "garanti" kelimeler
kullanırlar.
Yüksek yaratıcılık - düşük zeka:
-Sınıf içinde en zor olan grup.
-Konsantre olmakta çok zorluk çekerler.
yetenekli çocuklannın eğiümi amaayla 30 ço-
cuğu ortaokul düzeyinde egitime başlatacak-
lannı belirttd.
TÜYÇEV Başkanı Bermek de vakıflannın
tescil edildiğini, olanaklan bulunmayan üstün
yetenekli çocuklara burs vermeyi amaçladı-
klannı anlattı. Sempozyum âilelerin sorunlan
dile getirmeleriyle son buldu.
Maımara Denizi'nde, adalar çevresinde avlanmak içm ber gfin biraz daha derine dakfanyor balıkçılar ağlarını.Wlarda 70'lerde en fazla yetmiş metreye inermiş ağlar, şimdiferde 280roetreye...
MarıııaıaMa deniz de hitti^ balık da
Balıkçılar hem kendilerini suçluyor hem devleti. Kendilerini bilinçsiz avlanmakla, devleti de önlem almamakla
• Nevzat Mercan, balıkçı motorlanna HATtCE TUNCER
radarlann yerleştirilmesiyle denizde
balığın bitüğini düşünüyor: "Radar
bitirdi bu işi. Marmara'da orkinos
kalmadı. Radarla tek tek topladık hepsini
Soyunu tükettik orkinosun" diyor.
• Şükrü E>ede konuşunca ötekiler
sıısuyor: 'Tamam biz bilinçsiz avlandık,
kabul. Ama denizi de biz kirietmedik ya.
Marmara kokuyor, Karadeniz
Haliç gibi kokuyor.'
"Bir zamanlar denizin suyu kadar balık vardı.
Şimdı deniz ınliyor, balıkçı ağüyor..."
Sabahın erken bir saati, yağmur yağıyor.
"Mamatiler" adlı tekne, Kumkapı sahillerine
çekilmiş. Dört-beş adam tekne içinde ağlan
onanyor. EUer kırmızı ve şiş. Ağlan onaran
eller teklemeden ışlerken bir yandan da koyu
bir sohbet sürüyor.
Karadeniz şivesıyle konuşuyor hepsi de.
Denizden ve balıktan konuşuyorlar. Eh, bir
balıkçı teknesinde konu başka ne olabüir ki...
Kendilerini bildıklerinden beri ekmeklerinı
çıkardıklan deniz, eskisi gibi venmli değil.
Deniz ekmek vermiyor artık.
"Sanyer"den Sarayburnu'na kadar sahilde
oturanlar, balığa para vermezdi. Oltayı atardı,
tutardı. Şimdi naylon poşet tutuyorlar." Nevzat
Mercan öfkeleniyor bir zamanlann "bolluk'"
günlerini anımsadıkça. "Sene 1956-1957"'dıye
başlıyor söze. "Kumkapı'da dip tümden
çakıldı. İki kulaç suda denizin dibindeki çakıl
görünürdü. Şimdi şu çamura bak. Ama suç
kimde ? Yüzde seksenı bizde." Denizin
yoksulluğundan kendilerini suçlu buluyor
balıkçılar. Mamatiler teknesinın reısi Burhan
Menekşe giriyor söze:
NurettinSözenözjirtiiler
içiıt kokteyldüzenk(S
Magazin/TV Servisi - Sakatlar Haftası'nın sona ermesi nedeniyle İstanbul
Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen kokteyl, Florya'dakı sosyal tesis-
lerde yapıldı. Belediye daire başkanlan ve bedensel özürlü davetlilerin katılımıy-
la gerçekleştirilen kokteylde açıhş konuşması yapan Nurettin Sözen, Türkiye'de
beş milyona yakın yurttaşın bedensel özürlü olduğunu ve bu rakamın. ülke nüfu-
suyla karşılaşünldığında
yüksek bir oran oluştur-
duğunu söyleyerek, "Bu
oran, siyasal olarak büyük
bir baskı unsurudur" dedi.
Bedensel özürü bulunan
yurttaşlann toplumun acı-
masına ıhtıyaa olmadığını
da belirten Sözen, kurula-
cak demekler ve konfede-
rasyonla, 'haklannı söke
söke alabileceklerini' ifade
etti. Sözen, belediye ola-
rak, yeterli olmamakla
Sakatlar Haftası Sözenin verdiği kokteyDe sona erdi. birlikte birçok projelerin-
de bedensel özürlü yurttaşlann yararlanabılecekleri özel önJemleri almaya
çalıştıklannı da behrtti.
"Kendimizyaptık buişi.Günolur lObinçıft
balığı yığardık tekneye. Üsttekinin alttakını
yaktığı olurdu."
Uskumru unutulmuş artık Marmara'da.
Palamut. lüfer, kalkan yavaş yavaş yok oluyor.
Burhan Reıs yeniden eskilere dönüyor:
"20-25 sene önce ağı bir attık mı her göze
istavrit takılırdı. Çıkanratardık. Birreis vardı o
zamanlar, 'Ulan istavrit, adam olsan seni
vurunım* derdi, ağlan istavritten temizlerken.
Şimdi istavrit olmasa batanz."
Marmara Denizi'nde, adalarçevresinde
avlanmak için her gün bıraz daha derine
daldınyor balıkçılar ağlannı. '60'larda '70'lerde
en fazla yetmiş metreye inermiş ağlar,
şimdilerde 280 metreye kadar ıniyor.
Nevzat Mercan. Karadeniz dalgası gibi başlıyor
konuşmaya: "Bana beş sene yetkı versinler, bu
denizi kurtannm. Ceza baba ceza! Yakaladın
mı af yok." Balıkçı motorlanna radarlann
yerleştirilmesiyle denizde balığın bitüğini
düşünüyor. "Radar bitirdi bu işi. Marmara'da
orkinos kalmadı. Radarla tek tek topladık
hepsini. Soyunu tükettik orkinosun."
Şükrü Örer çayını yudumlarken sessizce
dinhyor konuşulanlan.
"Konuştu mu avukat gibidir Şükrü Dede"
diyorlar. 65 yaşında, gözieri doğuştan
görmüyor; ama bir gün bile aksatmamış işini.
Söze giriyor sonunda. Şûkrü Dede konuşunca
ötekiler susuyor: '"Tamam biz biünçsiz
avlandık, kabul. Ama denizi de biz kirietmedik
ya. Marmara kokuyor. Karadeniz Haliç gibi
kokuyor." Şükrü Dede denizde bahğın
biteceğini hesaplaması gerekenin devlet
olduğunu düşünüyor. "Bir şey vermemiş ki
devlet bize. Bir akıl, bir uyan, bir plan... Biz ne
yapahm ?" diye konuşuyor. Avlanma
mevsiminin uzatılması canını sıkmış:
"Ankara'da denizi bilen bir adam olsa,
avlanma mevsimini 15 mayısa kadar uzatır
mıydı? Şimdi balıklann yumurtlama zamanı."
Eski günlerden söz etmeyi seviyor balıkçılar.
Şükrü Dede Kilyos'un altın sansı kumlannı, iki
kulaç suda görünen balıklannı hatırlıyor.
Karyah Prenses
güzelbulunmach
Sualtı Müzesi'ndeki sergiyi gezenler 'Ne-
reden çıktı bu çirkin kadın' dıye soruyor.
ÖZCANÖZGÜR
BODRlJM - Kültür Bakanı Fikri Şağlar tarafından açılan
Kar>alı Prenses sergisinın önünde daha ilk günden uzun kuyruk-
lar oluşmaya başladı. "Takılan nedeniyle" daha çok hanjmlann
ılgısını çeken Karyah Prenses'ı zıyaret eden herkesin şaşkınlıkla
sorduğu ilk soru, "Nereden çıktı bu çirkin kadm?" oluyor.
Arkeoloji ve müzecilik dünyasında büy^k yankı uyandıran
Karyah Prenses'ın sergilenme biçimi, ilgiyle karşılandı. Şergiye
gösterilen ügi, başta Müdür Oğuz Alpözen ohnak üzere müze yet-
küilerini sevindiriyor, ancak ayaretçılerin sorulan karşısında da
bunaltıyor.
Karyah Prenses Sergisi'nin açılışı ile günümüz insanı 2 bin 400
yıl öncesine ışınlanırken, müzenin en son sergisini gezenler ve
özeUikle kadınlar, prensesin etlendirümiş iskeletinin karşısında
dunıp şöyle bir bakınca, "Aaa ne kadar çirkinmiş" demekten
kendilerini alamıyorlar.
Pamuk Prenses masallan ile büyümüş; prenses denihnce güzel-
liğı kanıksamış insanlar, ^ _ _ ^ _ _ _ _ ^ _ _ _ ^ _ ^ — ^ . ^
çok güzel bir yüzle tanışa-
caklannı umarak, güzel
bir hanımı hayal ederek
kale merdivenlerini çıkı-
yorlar; ama sergi salonu-
na ilk adımlannı attıkla-
nnda da hayal kınklığına
uğruyorlar. Yıne de pren-
sesin çirkinliğinin yanın-
da, altın taa ile diğer takı-
lan karşısında, kendilerini
yıllar öncesine taşıyıp
özeUikle kadınlar bıraz da
kıskanarak adeta büyüle-
niyorlar.
"Fikn Bey bu çirkin ka-
dını neden sergilıyor" so-
rusunun kendisine de
sorulduğunu belirten Ba-
kan Sağlar, gülerek şöyle
diyor:
"Prenses denilince ger-
çekten insanın aklına çok
güzel birisi gehyor. Ne var
kı bu prenses, gerçekten
çirkin. Serginin onuruna
verilen yemekte de söyle-
dim. Bizler şanslı erkekle-
riz, iyi ki o dönemda ya'şa-
mamışız. O dönemlerin ~
erkekleri sergi acılışında gözlerini açıp bakabilselerdi, günümüz
kadmlanru görünce bizleri kıskanırlardı herhalde."
Serginin, sergilenme bıçımiyle dünya müzecilik tarihıne geçecek
bir olay olduğuna da dıkkat çeken Kültür Bakanı Fikri Sağlar
şöyle devam ediyor:
"Yapılan iş küçümsenecek bir iş değil. Yepyeni bir anlayış ile
sergileme yapıhyor. Sergiyi gezerken 2 bın 400 yıl öncesine ışınla-
nan insanlar, çirkin de olsa bir prenses ile tanışırlarken, onun ya-
şadığı dönemi, o dönemde nasıl giyınildiğini, ne yapıldığını, nasıl
yaşandığ^nı kimseye sormadan öğreniyorlar. Bu sergiyle Karyalı
Prenses'i günümüz insanhğı ve uygarlığı ile paylaşıyoruz.
Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi'nde her yıl yeni bir sergi salo-
nu açıhyor. Gecen yıl da Amfora Sergisi açıhruş ve büyük ilgi gör-
müştü. Karyab Prenses sergisinin önünde ise daha ilk günden
uzun kuyruklar oluşuyor. Müze yetküileri böyle bir kuyruk olayı
ile ilk kez karşdaştıklannı ifade ediyorlar. Ya gelecek yıl?
Reçetesiz ilaca karsı çıkıyorlar
Eczacılardertlerine
çözüıııarıyor
• Eczaalık sektörü, kunıluşunun 154.
yıldönümünü kutluyor. Sancılı bir kutlama yapan
sektörün sıkıntılan arasında ilacın patent
kapsamına alınması için yapılan çalışmalar ve
reçetesiz ilaç alımına yönelik hazırlıkJar var.
aryalı Prenses
Sergisi'nin açılışı ile
günümüz insanı 2
bin 400 yıl öncesine
ışınlandı.
GÜNDÜZtMŞİR
Halk sağhğı hizmetinde bö-
lünmez bir bütün olarak işlev
gören eczaalık sektörü, 154'-
üncü kuruluş yıldönümünü
kutlarken çeşıüi sorunlarla kar-
şı karşıya. Eczaalann sorunlan
arasında başı, Sağlık Bakan-
lığı'nca hazırlanan 'sağlık yasa
tasansı'nda 6197 sayılı yasanın
kaldınlması. ilaan patent kap-
samına alınması için yapılan
çalışmalar ve reçetesiz ilaç alı-
mına yönelik hazırlıklar çeki-
yor.
İstanbul Eczaa Odası Başka-
m Mehroet Domaç, devletin gi-
derek ilaç harcamalannı kısma-
sı ve çoğu ilaan alımına kısıtla-
ma getirmesinin ilaç firmalan-
mn reçetesiz ilaç satma talebini
artürdığını behrtiyor. Domaç,
şunlan söylüyor:
"Reçetesiz ilaç listelerinin
hazırlanması aşamasına gelin-
diğini biliyoruz ancak bu konu-
da bizleri aydınlatmadılar.
Aynca, reçetesiz ilaç kavramı
halk sağhğı açısından son dere-
ce sakıncalı bir durumdur. Re-
çetesiz ilaan temelinde ilaan
reklam yapılarak zararlı za-
rarsız çok daha fazla satımı yat-
maktadır. İlaan patent kap-
samına alınması ayn bir sorunu
oluşturmaktadır. Patent yasası
TBMM Sanayiı ve Teknoloji
Komisyorru'ndan alt komis-
yona gönderihniştir. Ilaçta pa-
tent, ilaç fiyatlannın artmasına
SSK, Bağ-Kur ve Emeklı San-
dığı gibi kururnlann ilaç parası-
nı ödememeyi getirecektir."
Sektörün sorunlan
Eczaalar sektörlerinin so-
runlannı şöyle sıralıyor
"1- Eczaalık fakültelerine
ahnan öğrenci sayısı hayli faz-
ladır. Bu sayının günün şart-
lanna göre düzenîenmesi ge-
rekh'dir.
2- Ülkemizde eczane sayısı
fazladır. Eczane dağılımında
eşıtsizhği ortadan kaldıracak
çalışmalar yapılmahdır. 3- Ec-
zaa karhhğı iddia edilenin aksi-
ne Avrupa ülkelerine oranla
hayli düşüktür. Eczaalann ar-
tan ilaç fiyatlanyla birhkte kar-
lılık paylan da artünlmahdır. 4-
Yetennden fazla eczaa mezun
edilirken. eczacılara yeni iş im-
kanlan yaraülamamaktadîr. 5-
İlaç alımı için eczanelerle anlaş-
ma yapan Bağ-Kur. Emekli
Sandığı ve SSK'nm anlaşma
koşullânna uymayarak ilaç be-
dellerini ödememesi, eczacüan
zor duruma sokmaktadır.
Komik ücretler
6- Kamu sektöründe çalışan
eczaalann aldıklan ücretler gü-
nün şartlanna göre komik dü-
zeydedir. Sendikal haklan da
yoktur. 7- Kullanım süresi do-
lan ilaçlann üretici firmalar ta-
rafından geri alınmamaa ec-
zaalan zor duruma sokmak-
tadır. 8- Eczanelerde her gün
yapılan enjeksiyon sorunu hâlâ
çözümlenememiştir. 9- Yeni ec-
zane açacak kişilerin fınans-
man sorunu vardır. Devletçe
belü bir destek kredisinin sağ-
lanması gereklidir. 10- Kaçak
ilaçlar tezgahlarda satıhrken,
birçok eczaa çok daha basit
nedenlerle ağır cezada yargılan-
maktadır. 11- Eczaalık eğitimi
çağın şartlanna uygun hale ge-
tirihnelidir. 12- Üçlü reçete gibi
şaçma bir uygulamayla doktor-
lann vergi kontrolü eczaalara
yaptınlmaktadır. 13- İlaç fiyat
İistelerinin bakanlık tarafından
eczanelere zamanında ulaştın-
lamaması nedeni ile eczaneler
arasında fiyat farkhhklannın
oluşması eczaahk mesleğinın
yara almasına neden olmakta-
dır. "