25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
3 NİSAN1993 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA EKONOMI ŞtRKETLERDEN HABERLER •İSVİÇRE StGORTA, 'salış ve pazarlama departmanını' faaliyete geçirdi. . M MOTIV Otomotiv, Gilera motosıkletlerinin CX ve Freestyle tiplerini ithal ederek bayilerine dağıttı. • AFEKS, Mecidiyeköy FM Sergı Sarayı'nda 'Optık93' fuannın açüışını yaptı. • DESA,NovaVerta işbiriiğiyle oto boyama ve k kuruüna kabin sayısını 100'e çıkartü. IAKBANK,beş . şubesinin kuruluş yıldönümünü kutladı. • GOODYEAR Lastikleri Genel Müdürlüğü'ne Jarro Kaplan atandı. IBMW, ksürucülerini Ikazalardan 'koruyanairbag veçevredostu katalizörlü otomobil nasına geçti. • NCR, yönetim kurulu başkanı Gıl NVilliamson 1 mayıstan itibaren emekliye aynbyor. • ZİRAAT BANKASI, 1992 yıbnda yüzde 168'likbirartışla kannı 5.1 trilyon liraya ulaşürdı. IAİR FRANCE, Ankara Paris arası direkt seferlerine başhyor. • LOGO, 1992'de yıbn irünu secılen LMS GOLD 2.0"ı hizmete sunuyor. A I ^ BUNIVERSAL 4 I \ StGORTA, TYT •^ I 1 Bank Genel ^ ^ ^ ^ Müdürlüğü, mencez şubeleri ve leasing firmalan Alorko'nun eskı binasına yerleşti. cf99/RENAULT, üstdüzey (teknisyenlerinin yetiştirilmesine yönelikeğjtimler vegeleceğin otomobillerinin teknik özellikleri konulu seminer düzenhyor. • PACKAR ELEKTRİK, ; kablomontaj fabnkasının açıhşıru bugün yapıyor. • DEVA HOLDtNG,1993yıh satışlannı 900 milyar bra, kannı ise 70 milyar hra olarak beürledi. • ROTA, "Eğitim İnsana Yapılan En _ Değerh Yatınmdır' ilkesini benimseyerek iki yılda 6000 kişıye yaklaşık 3500 saat seminer düzenledi. • EGE StGORTA, kambiyo görevlilerine, 3 ve 10 nısan tarihlerinde nakliyat -igortalan konulu seminer âzenleyecek. • IGSAŞ,1992yıhnı281 milyar lira karla kapattı. İŞBİRHOLDİNG, çoğunluğu yurtdışında çahşan işçilerden oluşan ortaklanna yüzde 125'lik kar pavı dağıtılması karan aldı. • HONG KONG TRADE Development Councıl tarafından, 'Uluslararası Oyuncak ve Hediyehk Eşya Fuan'Çin'deilkkez 12-15 ekim tarihleri arasında düzenlenecek. • PFIZER Hıpertansiyon Ateroskleroz Derneği tarafından gerçekleşürilen 'Yüksek Tansiyon ve Sağbğınız' kampanyasının ikmcisıni başlattı. • SWISSAIR, toplam hacmindeki yiizde 9.1 'lik artışla. 2.7 milyar liralık gelir sağladı. Körfez Krizi sonrasında geçen yıldan itibaren başlayan çıkışın meyvesini vermesi bekleniyor 1993, turizmde iıasat' yıhMERİH AK İZMİR - Türk turizmi 1993'e umutlu giriyor. TÜRSAB Ge- nel Sekrcten Talha Çamaş, baş- ta Yunanislan ve Italya ekono- misinde yaşanan sarantılann ve Mısır'daki rezervasyon iptal- lerinin Türkiye'ye yaradığını belirterek, "Bu şansı iyı kullan- mabyız" dedi. 1993'te 8milyon turist beklendiğini belirten Ça- maş, "paralT turistlerin gelme- si jçin çahşuklannı vurguladı TÜRSAB lzmir Yürütme Ku- rulu Başkanı Leveot Demirağlı, Türkiye'nin talep bakımından Avrupa'run bir numaralı ülkesi olduğunu belirterek olumsuz- luklardan kaçınılmasını istedi. TÜRSAB Genel Sekreteri Talha Çamaş, "1993'te 10 mil- yon turist" hedefini paylaşlık- İannı, ancak para bırakan tu- riste yöneünmesi gereküğini söyledi. 1993'te TÜRSAB ola- rak 8 milyon turistin gelmesinin beklendiğini vurgulayan Ça- maş, "Bizım asıl hedefımiz, ge- çen yıl ve önceki yıllardaki ar- zulanan, harcama gücü kuvvet- li olan turist sayısının artması- dır. Harcama gücü yüksek tu- risti arttırmak istiyoruz. 1993 kiye'ye gelmek isteyen turist 120, Ispanya'da yüzde 30, Hol- yılıiçinbununartacağı volunda sayısında artış olduğunu bildir- landa'da yüzde 40"hk bir artış da işaretler aldık. Ozellikle di. Türkiye dışındadhğerülkele- var. Avrupa ortalamasıysa yüz- re gidecek olan turist sayısında düşüş olduğunu belirten Ça- maş, 1993'te turist sayısının kantite olarak yükselmesini beklediklerini söyledi. Gecen yıla oranla. Türkiye'ye talep açısından İngiltere'de yüzde OECD ülkelerinden gelen tu- rist sayılannda artış var" dedi. Şu anda başta İtalya, Hollan- da ve tngiltere olmaİc üzere Av- rupa'da ekonomik sıkıntı ya- şandıgıru vurgulayan Çamaş, buna karşın bu ülkelerden Tür- de 50 civannda" diye konuştu. TÜRSAB İzmir Yürütme Kurulu Başkanı Levent Demi- rağJı, geçen yıla oranla artış beklediklerini söyledi. Izmir'de sadece Çeşme'nin turizme yanıt verebildiğini vurgulayan Demi- Bakan sezoıuıDoğu'da açtıVAN (AA) - Turizra Bakanı Abdulkadir Ateş, Doğu ve Gü- neydoğu Anadolu böJgelerinin turizme kazandırıunası amacıy la 1993 yılı rurizm sezonunu V an'da açtıklanru belirterek -Turizmin ma) asını V an Gölü'ne atıy oruz. Bu mayanuı tutmaması için hiçbir neden yok" dedi. Türkiye Sev ahat Acentaları Birliği (TÜRSAB) Genel Başkanı Başaran L lusov Ue otei vetunstik işktme sahipierinin de katıidığı gezide bir ko- nuşma yapan Ateş, 1993 rurizm sezonunu Van'da açmakla Doğu ve Güneydoğu Anadolu bolgekrinin turizme kazandınlmasuu amaçladıklamu ifade ederek şöyk devam etti: "1992'de su krosu, dağ yüriiyüşü düzenledik. Bazı insanlar bize güMüier. Ama dünva turizmine bir Çoruh Nehri'ni, bir TorosJar'ı, bir Karadeniz'deki \ a> lalan açtık. Artık diİD>a turizm fuarlarmda ülkekr, Türk turizminin bu çeşiüeri ile de ilgilenmektedir. Anlaşıli) or ki geçefl sene atdğânız bu may a da rutmuştıır.'1 Bakan Ateş, bolgenin >urtdjşında tanıtımuu geçen yıldan itibaren -yoğun bir şekilde sürdürdükleriııi anlatarak, "1992'de alınan ufak sonuçlan 1993'te ileri noktalara getireceğiz. Van turizminde amacımız, 2.5-3 milyon turisti yöreye çekmektij" dedL TÜRSAB Başkanı L lusoy da yörenin dünya turizmine kazandınlması için çalışacaklanıu söyledi. a/ rağh, buradalu tesislerin de se- zona hazır olduğunu söyledi. Turistlerin çifte rezervasyon- dan ortada kalmalannın söz konusu olmadığını belirten Oc- mirağh, "Ne kadar turist ge- leceği şımdiden belli olmaz. Ha- vaalarundan edindiğinuz bil- gilere göre gelen uçak sayısı ge- çen seneden az değil. 1993'ün Türkiye için en önemli yanı, Avrupa'da bir numara olması. Diğcr tüm ülkelerde azalma var. Yunanistan'da yüzde 60 azalma oldu. Türkiye'dekı artış ise yüzde 10'dan aşağı değil. Şu anda yurtdışındaki lunzm ope- ratörlerince bu arüş iyı bulunu- yor. Bu da Türkiye'yi bir nu- maralı ülke yaptı. Şayı olarak düşük, örneğin İspanya'nın ardında olabiliriz, ama ilgi an- lamında biz hepsinden önde- yiz" dıye konuştu. Marmaris Otel İşletmeleri Derneği (MARTİD) Başkanı Murat Deüveli, turizmin bu yıl erken 'kıpırdandığını' söyledi. PKK'nın bir süre de olsa silah bırakmasının turizmde canlılık sağlayacağını öne süren Dcli- veli, "erken konuşmamak lazun." diye konuştu. Kamuda personel harcamalan ve diğer cari giderler yatınmlan da yiyor Devkt kiiçükmedi, tasamıfhayal• Devletin nihai tüketim harcamalannın gayri safı yurt içi hasıla • Devletin maaş, ücret ve diğer cari giderlerden oluşan tüketim içerisindeki payı son altı yılda 6 puana yakın bir artış gösterdi. harcamalan artarken yatınm harcamalannın payı 3 puan azaldı. ANKARA (ANKA) - Tüm kûçülme söylenuerine karşın son ytllarda deviet özeliikle nihai tüketim harcamalanyla gittikçe büyiiyor. DİE tarafından harcamalar yöntemiy- le besapianan gayri sail yurt içi hasıla ve- rilerinden yapılan değerlendinneye göre. son altı > ılda de>letin maaş, ücret >e diğer cari giderlerden oluşan nihai tüketim har- camalannın gayri safı >urt içi hasıla içe- risindeki payı altı puana yakın bir artış gösterdi. Detlet 1992 yılında, bir katril- yon 31.9 trilyon lira düzeyinde olan top- lam gayri safi yurtiçi hasılanın yüzde 13. 7'sj kadar tüketim harcaması gerçekleş-' tirdi. Devletin 1992 yılında 111 trilyon 841 milyar lirası maaş ve ücret, 29 trilyon 477 milyar lirası da diğer cari harcamalar obnak üzere toplam nihai tüketim har- caması 141 trihon 318 milyarî lira\ı bul- du. Tüketim harcamalan 1991 yılına göre yüzde 80'in üzerinde bir artış göster- di. Devletin tüketim harcamalan, gayri safi yurtiçi hasılanın 1987 yılında yüzde 7.9'unu, 1988 yüında yüzde 7.9'unu,' 1989 yUında yüzde 9.5*ini, 1990 yıfaoda yüzde 11.3'ünu, 1991 yümda da yüzde 12.9'ımu oluşturmuştu. Cari harcamalardaki bu arbşa karşıhk devletin ga\ri safi sabit sermaye yatın- mlan için yaptığı harcamanın paynda belirgin bir azalma gözlendi. 1987 yılmda gayri safi yurt içi hasiianm yüzdc lOJ'ü kadar sabit sermaye >atınmı gerçekleşti- ren detlet, 1992 yılında ise ancak yüzde 7.5 oramnda bir yatınm harcarnasj > apa- biMi. Deviet cari fiyatlaria 1992 yılında 77.1 trilyon liralık sabit sermaye yadnmı özel tüketim harcamalannın gayri safi yurtiçi hasıla içerisindeki payı ise 1992) ılında yüzde 65.8 oiarakgercekleş- ti. özel rükerimiıı GSYİH icerisindeki payı 1987 yrimda yüzde 67.9 olarak öl- çüklü. özel tüketimin pa>ı altı yıMa iki puana yakın bir gerileme gösterdi. 1992 yıundaki özel tüketim harcamalan 678 trilyon 752.4 milyar liravı buidu. Özel tü- ketim harcamalan 1991 yılına göre yüz- de 66.8 oramnda bir artış kaydetti. 1 trilyon lirayı aşan dış satım geçen yıl 850 milyara geriledi Dıracataı derisi yfizülüyor•İTKİB'in -Türk Deri S e k t ö r ü " ^ raporunda ihracatın S.O.S verdiğj, üreümde de buna bağh gerileme görüldüğü vurgulandı. Deri sanayiinin dış pazarlarda rekabet gücünün tehlikeye girdiği belırtilen raporda, sektörün göçü ile artan maliyetlerin ihracatta "duraklama dönemi" başlattığı savunuldu. Ekonomi Servisi - Deri sanayicüeri geçen yıl karalar bağladı. İstanbul Tekstil ve Konfçksiyon İhracalçılan Birlıği'nce (İTKİB) hazırlanan "Türk Deri Sektörü" konulu rapora göre son yıUarda deri ithalatında büyük bir patlama yaşarurken ihracatta ve uretimde önemli bir gerileme dönemine ginidı. 1990 yılında 1 trilyon lirayı geçen ihracatın 1992'de 850 milyar liraya indiği belirtilen raporda, bu durumun sektörü olumsuz etkilediği vurgulandı. Rapora göre AT ülkeleri deri ithalat ve ihracatında birinci sırada yer abyor. tTKİB tarafından hazırlanan raporda, Türk deri sektörünün içınde bulunduğu sorunlar ve genel durumu incelendi. Türk deri sektörünün genel durumunun iç açıcı olmadığı savunulan raporda, buna neden olarak, işgücü maliyetının artması. hammadc kıthğı. hayvanalık sektörünün zayıf olması, hayvan derilerinin kesimden sonra korunmaya ahnmaması gösteriüyor. Deri ihracatında gerileme Türk den sektörünün son yıllarda ihra- catta duraklama devresine girildiği vurgu- lanan raporda, 1990 yıbnda 1988 sabit fi- yatlanyla, 1 trilyon lirayı geçen deri dışsaumının, daralma eğılimleri nedenıyk 1992'de 850 milyar liraya geriledigi belirti- liyor. Buna göre deri sektörünün, 1990 yılında toplam 13 milyar dolar olan Türk ihracatı ıçindeki 775 milyon dolarla yüzde 6'hk payı, yıllar içinde sürekli azalarak, 1992 yılının ilk sekız aylık dönemi içinde Uiîttll " I Türk Deri Dışsatımı f i s 1 S s 1 İ *—H i \l — t i\ 1 s * »847.31 T P H <h d> 06 09 s Hedef dünyayla büîünleşme 2000'e hazırhkplanı• Başbakan Demirel, yayımladığıgenelgeyle Yedinci 5. Yılhk Kalkinma Planı çalışmalannı başlattı. ANKARA (ANKA) - Yedinci Beş Yılhk Kalkıama Planına ilişkin çah- şmalar, Başbakan Sülevman Demi- îl'in yayımladığı genegeyle başlatıldı. Demirel, genelgesinde '•Ülkemizı 2000Tİ yıllara taşıyacak Yedinci Beş Yulık Kalkinma Planı'nın hedefleri, dünya ile bütünleşen bir Türkiye'nin hedefleri olacakur" dedi. Başbakan Demirel, genelgede Tür- kiye'nin 1963 yılında başlayan planh kalkinma döneminde kaydetüğı geliş- meleri özetledi. Sağlanan gebşmelere karşın, çok daha önemli adımlar aulması gereküğini vurgulayan Demirel, Türkiye'nin bu güce sahip olduğunu belirterek "Ancak bu potansiyeli yete- rince kullanabılmek için kamu finansmaru sorununun kalıcı bir çözüme kavuşturulması önem taşımaktadır. Temel dengeleri sarsan ve ekonomide ıstikrarsızbk yaratan kamu kesimi açıklan mutlaka azaltılacaktır. Kalkınmanın fmansmanının sağbkb kaynaklara dayandınhnası esastır" dedi. Genelgeye göre 1995-1999 döneminı kapsayacak Yedinci Kalkinma Planı hazırlama çalışmalan çerçevesinde 62 özel ihti- sas komisyonu kurulacak. DPT'run koordınasyonunda çahşa- cak komisyonlarda görev alacaklann İMinicn 30 nisana kadar bildırilecek. yüzde 3.9'a geriledi. Deri ihracatında gözle- nen duraklamanın ıç ve dış nedenlere bağ- landığı raporda şöylt deniüyor: "Türkiye içi nedenlerc örnek olarak, deri üretiminin yapıldığı yerlerin degişmesini, işgücü mali- yetinin hızla artmasını ve enflasyonun olumsuz etkisini verebiliriz. Dış nedenlerin başında ise gelişmiş Batılı ülkelerde 1990 yıbndan bu yaşanan ekonomik daralma ve ucuz üretim yapan ülkelerin rekabeti kızıştırmalan gelmektedir." 1984-1992 yıllannda deri ihracatında 1988 sabit fıyatlanyla yılhk yüzde I0.2"bk bir artış olduğu beb'rtilen raporda 1991 de 1 trilyon lirayı aşan ihracatın. 1995 sonunda 1.3 trilyon liraya ulaşacağı tahmin ediliyor. Deri ihracatında durgunluk yaşanırken. sektörün ithalatında son sekiz yıl içinde gerçek bir patlama yaşandığı belırtilen ra- pora göre 1984 yılında 1988 sabit fiyatlany- la 11 milyar lira olan ve günûmûze kadar 18 kat artan toplam deri dışalımının 1995'te yine aynı sabit fiyatlaria 300 milyar Iirayı geçeceği tahmin ediliyor. En büyük pay ATnin AT ülkelerinin en büyük paya sahip ol- duğu vurgulanan rapora göre, sektörün deri ithalatının yüzde 50"si ile yardımcı ve tamamlayıcı ürün dışahmırun yüzde 70'e yakın bir kısmı bu ülkelerden sağlaruyor. Sektörün deri ithalatında AT ülkelerinin payı yüzde 49"a ulaşırken bu oran yar- dımcı ve lamamlayıcı ürünlenn dışalımı- nda ise yüzde66ya yaklaşıyor. Türk deri ihracatında son yıllarda bir duraklama ya- şanmasına rağmen yine AT ülkelerinin yüzde 66'lık payla en büyük pazar olduğu belirtilen rapora göre 1991'de Almanya'- ya 285 milyon, Fransaya ise 111 milyon dolarlık deri ihracaü yapıldı. İLİŞKtLER Ozel sektör ATTye güven verdi BRÜKSEL (AA) - tktisadi Kalkinma Bankası (İKV) Başkanı Sedat Aloğhı, Avru- pa Topluiuğu'nun (AT) Tür- kiye ile Gümrük Birliği"nin gerçekleşmesi sürecinde üzcri- ne düşen yükümlülüklerini yerine getirmesini istedi. İKV Başkanı Aloğlu baş- kanbğında Türk özel sektör temsilcüerinden oluşan heyet, bugün Brüksel'de AT Komis- yonu'nda Dış Ekonomik Jlişkilerden Sorumlu üye Leon Brittan ile görüştü. Görüşmede, İKV Başkanı Aloğlu, Türk özel sektörünün dünyadaki ekonomik ge- bşmelerin ışığında, AT ile gümrük biriiğine gıdibnesın- de kararlı olduğunu bildirdı. AT Komisyonu Üyesi Sir Brittan'ın "Türk özel sektörü olarak bu sürecin getireceği zorluklann da bilincinde mısi- niz" sorusuna, İKV Başkanı Aloğlu'nun, "Evet, bu zor- luklann farkında olarak, Gümrük Birliği'ne gitmekte kararhyız'' diye cevap. verdi. AT Komisyonu'nda eko- nominin patronu olan Brit- tan'ın bundan memnunluk duyduğunu ifade ettiği öğre- nildi. Aloğlu, görüşmede, AT- Türkiye Gümrük Birliği'nin gerçekleşmesinden önce Türk özel sektörünün dış rekabet yeteneğinın daha gelişürilme- si gereküğine de dıkkal çekti. Türkiye'nin gözü Orta Asya petrollerinde, ama TPAO batakta Kardeş petrolünün gelişi tehlikede TUNCAYÖZKAN ANKARA - Türkiye, bölge- sinde, ikinci bir "petrol körfezi" yaratmak için ataklarda bulu- nurken bu alandaki en önemli olan kuruluşu Türkiye Petrolleri Anonim Ortakbğı (TPAO) bü- yük darboğaz yaşıyor. Orta Asya petrolleri ile ilgili projelerin, TPAO'nun krizde olması nede- niyle olumsuz yönde etküenme- sinden korkuluyor. TPAO, 1990-93 yıllan için ayırdığı 200 milyon dolar keşif harcamasını, 1993'te 90 milyon dolar düzeyine çekmek zorunda kaldı. 1983 yıhndan sonra yapılan düzenlemelerle TPAO'nun geür- lerinde önemli ölçüde azalma oldu. 1983 düzenlemelerinden sonra sadece ürettiği petrolden giderini karşılayabılen TPAO, üretimin en önemli aşaması olan keşif uygulamalanndan, ekono- mik zorluklar nedeniyle ^ri çe- kildi. Son 3 yılda 200 milyon do- lar sırunndaki keşif harcamalan, bu yıl 90 milyon dolar düzeyine geriledi. Bu yatınm miktanyla, TPAO'nun yurtiçi petrol arama ve üretme faaliyetlerini karşıla- masuun mümkün olmadığı ifade ediliyor. Bu noktaya geünmesin- de en önemli sorunun 1983 son- kaydediliyor. TPAO'nun, eko- nomik kaynak yetersizbği nede- niyle petrol aramalannda risk oranı düşük aramalar yapmaya yöneldiği ifade ediliyor. 1996 yılına kadar önemli keşiflerin gerçekleşmemesi durumunda, 56 bin 993 varil/gün olan üretim oranının 19% yıbnda 46 bin va- • TPAO'nun 1990-93 yıllan arasında 200 milyon dolar dolayındaki keşif ve arama yatınmlan, ekonomik darboğaz nedeniyle 1993'te 90 milyon dolar seviyesine geriledi. rasında yapılan düzenlemelerle TÜPRAŞ, POAŞ, BOTAŞ, Dİ- TAŞ gibi bağlı ortaklıklann ku- rularak, bu şirketlerin faaliyetie- rinin TPAO dışına çıkan- Imasırun olduğu ileri sûrülüyor. Tüm bu gelışmelerin TPAO'yu, dünyadaki diğer petrol şirketleri- nin aksine; raflnaj, taşımaabk ve pazarlama gibi kar marjı yüksek çahsmalardan uzaklaşttrdığı ril/gün düzeyine düşeceği dile ge- tıriliyor. Türkiye'nin 2010 yılındaki enerji acığının yaklaşık 120 mil- yon ton petrole eşdeğer ola«ağı tahmin ediliyor. Bu açığın yüzde 50'den fazlasının petrol ve doğal- gaz olarak yurtdışından ıthal edi- lerek karşılanabileceği vurgulanı- yor . Bugünün fiyatlanyla 9.8 mil- yar dolariık bir ödemenin söz ko- nusu olduğunu belirten uzman- lar, "Hesaplar bu kadar açıkken, gerekli önlemleri şimdiden al- mayarak yurtdışında yeni enerji kaynaklannın yaratılması >çin TPAO'ya taze kan şınnga etme- mek ve kurumu darboğazdan çı- karmamak, Türkiye için felaket olacakur" yorumunu yapıyorlar. Türkiye'nin 872 milyon varil- lik üretilebilir petrol rezervinin, 575 milyon varilirun üretibniş ol- duğunu dile geliren uzmaniar or- taya çıkan tablonun, Türkiye'nin özelbkk Kazakistan ve Azerbay- can petrolleri konusunda daha atık ve dikkaüi davranması ge- rektirdiğini beürtiyorlar. Türki- ye'nin Azerbaycan ve Kazakis- tan petrolüyle ilgili olarak, siyasi anlamda başlattığı girişımlerin 1995 yılına kadar bu bölgelerdekı yatınmlar için gerekli olacak 3 milyar dolarlık fınansmanın sağ- lanması durumunda başanlı ola- cağı ifade ediliyor. IŞÇMN EVRENÎNDEN ŞÜKRAN KETENCÎ ILO'da Değişen Dengeler Uluslararası Çalışma örgütü ILO'nun Genel Müdürü Michel Hansenne'nin, 60 yılık bir aradan sonra genel müdürlük düzeyinde Türkiye'ye yaptığı ilk ziyaret, ILO'- da değişen dengelerin bir göstergesı oluyor. Pembe Köşk'te Erdal Inönü'nün onuruna verdiği ak- şam yemeğinde yaptığı teşekkür konuşması, özel soh- betler, basınla tek resmi ilişkisi dünkü basın top- lantıstnın bütününden çıkanlabilecek bazı önemli de- ğerlendirmeler olabiiir. ILO'da ve Türkiye'nin konumunda önemli denge deği- şiklikleri olmuştur. Türkiye'nin ILO'da en çok önemle üzerinde durulan 87 sayılı sendika özgürlükleri sözleşmesı başta olmak üze- re, arka arkaya sözieşme imzalaması önemli bir adım olmuştur. ILO tarafından da sevinçle karşılanmıştır. Yine de 60 yılhk bir aradan sonra genel müdür düzeyin- de bir temsille ziyaretin tek açıklaması ve nedeni bu hkp değıldir. Neden, Türkiye'nin ILO nezdinde artan önemi ve yoğunlaşan işbirliği gereksinmesidir. Türkiye'den ILO ilişkilerinde başka ülkeler için de köp- rü görevi beklenmektedir Türkiye ILO'nun henüz üyesi olamamış, temsil edilemeyen Türki cumhurıyetlerin temsilciliğini de önümüzdeki genel kurulda ustlenecek- tir. ILO'nun bu ülkelerle kuracağı ilişkilerde yardımcı olacaktr. Bu nedenle ILO'nun Türkiye temsilciliği güç- lendirilecek, gerekli donanıma kavuşturulacaktır. Türkiye'nin sendikal hak ve özgürlükler ihlalleri, im- zalamış olduğu, uymakla yükümlü bulunduğu ve ilkele- rini ihlal ettiği sözleşmeler nedeni ile ILO'da hesap ver- me konumunda bir değişiklik olacak mıdır? 12 Eylül uygulamaları ve yasaklamaları nedeniyle ILO'da çok zor duruma düşmüş olan Türkiye'nin duru- munda aslında ILO ilkeieri, sözleşmeleri açısından he- nüz değişen fazla olumlu bir şeyler yok. Anayasa ve ya- salardaki hakları gaspeden hükümler yerli yerinde du- ruyor. Ancak ILO yetkililerı de başta 87 önemli yeni ILO sözleşmelerıni imzalamış bir ülkeye bu yıl hoşgörü ile bakılabileceği görüşündeler. Tabii kararları yetkilı or- ganlar verecek. Yine de bu konumda olan ve yeni söz- leşmelerin ardından hazırlanmak için zaman isteyecek bir ülkeye, karşılıklı iyi niyet kuralı içinde zaman tanına- cağına, nerede ise kesin gözü ile bakilabıliyor ILO yetkilileri bu yılın haziran genel kurulunda Tür- kiye'nin uzmanlık komitesi aplikasyonda göruşülüp he- sap verecek ülkeler listesine alınmayabileceğini, alınsa bile üzerinde fazlaca tarbşılmayacağını ve zaman tanı- nacağını düşünüyorlar. Gelecek yıllarda astl imzalamış olduğu ve uymakla yükümlü bulunduğu ILO ilkeieri bakımından, taahütlerini yerine getirmek durumunda olacağını ve imzaladığı yeni sözleşmelerle birlikte çok daha önemli bir hazırhk, değişim surecinden geçmek durumunda oiduğuhu vurguluyorlar. Koalisyon hükümeü ILO sözleşmelerini imzalamakla bugün için hesap vermede zaman kazandı. ancak çağ- d&ş ülke olma yolunda önemli yeni sorumluluklan, ge- reğini yerine getirmek üzere üstlenmiş oldu. önümüz- deki yılın anayasa ve yasalarda çok daha duyarlı olarak sendikal hak ve özgürlüklerin geliştirileceği bir hazırhk yılı olarak geçirilmesi gerekiyor. Yine resmi açıklamalar ve özel sohbetler bir başka gerçeği daha ortaya koyuyor. Türkiye ILOnun pek çok ülkeden daha fazla ilgilendiği ve üzerinde durduğu ülke- ler arasında en ön sıralarda yer alıyor. Türkiye umut ve- ren bir vaka konumunda. örneğin Iran gibi ilkeler, stan- dartlar dışında olan bir ülkeye, umutsuz vaka gözüyle bakıldığından, kimse fazlaca üzerinde durmuyor. Türkiye'nin gündeme olması, üzerine gidilmesinin aslı- nda bir anlamda sevinilmesi gereken bir yanı bulundu- ğu vurgulanıyor. ILO'nun dinamiğini oluşturan, sendikal hakların gelıs- tirilmesi, denetiminin bekçisi işçi sendikaları butün dün- yada zor konumda. Işverenler bu dönemi değerlendir- mek için atağa geçmiş konumdalar. Hükümetler, işve- ren ve işçi cephelerinin üclü temsilinden oluşan Birleş- miş Milletler'in yan kuruluşu ILO'da bu yıl işveren cep- hesinin atağı ile gelişen gündem kaymaları da var ör- neğin sınırlı süreli, yarım çalıştırma, bu yılın genel kuru- lunun önemli bir tartışma konusu olacak. Dogu Bloku'- nun parçalanması ile altüst olan düzende ülkeler ve sendikaların temsili ile hakların, konumların tartışı- Imasında çok büyük çalkantılar, denge değişiklikleri ya- şanacak. Alışılmışın, doğal gelişimin dışında önemli du- rum ve gündem değişiklikleri olacak. METAŞ Yönetim Kunılu Başkanı: 'Haksızrekabet öııleıımelT İZMİR (Cumhuriyet Büro- şu>- Türkiye Dernir Çehk Üreticileri Derneği Yönetim Kurulu Üyesi ve METAŞ Yö- netim Kurulu Başkanı Seiçuk Yaşar, son 10 yılda sektörde ciddi sorunlann yaşandığını vurguladı ve haksız rekabeti önleyici tedbirlerin ahnmasını istedi. METAŞ Yönetim Ku- rulunun haarladığı raporda özeliikle AT ülkelen ve ABD'- nin, demir çelik sektörierini yaşatmak için sert önlemler aldığına dikkat çekıldi. Dünyanın acı durumu Rapora göre demir çehk üretiminde en fazla düşüş Doğu Avrupa ülkelerinde gö- rüldü. Bu ülkelerdeki dernir çelik üretımı 25.6 milyon ton düşerek 111.2 milyon ton ola- rak gerçekleşti. AT ülkelerin- de de demir çehk üreüraı 4.96 milyon ton azaldı. Buna kar- şın Uzakdoğu ülkelerinde 9.2 rrulyon ton, Latin Amenka ül- kelerinde 1.9 milyon ton, Or- tadoğu ülkelerinde 0.8 milyon • Demir çelik üretiminde son yıllarda görülen artışa karşın, özeliikle sınır ve kıyı ti- caretiyle piyasaya giren yabancı demir çelik ürünlerinin pazarda sıkmtı yarattığı ileri sürüldü. ton, Asya ülkelerinde 3 mil- yon tonluk bir artış oldu. Bu aşamada Türkiye'de 1991 yılmda 9 milyon 335 bin 482 ton olan demir çehk üretı- mi. Ereğli Demir Çehk'in üre- timiyle birhkte 10 milyon 248 bin 394 tona yükseldi. 1992 yıhnda Türk Demir Çehk İşletmeleri 2 milyon 428 bin 955 ton sıvı çehk üreürken özel sektör 6 milyon 082 bin 203 ton demir çehk üretimi gerçekleştirdi. Raporda şu görüşlere yer verildi: •Hükümetimiz de son dönemlerde demir çehk sektö- rünün sonınlannı daha net bi- çimde anlamaya başlamıştır. Deviet, yıllardan beri sürdür- mekte olduğu haksız fıyat po- htikasını değiştirmiş, enflasyo- na paralel oranda fıyat artı- şlannı gerçekleştirmeye baş- lamıştır" denıldi. Aynca sımr ve kıyı ticareti ile takas yoluyla Türkiye'ye gi- ren ve miktan kesin olarak bi- hnmeyen demir çehğın cıddi sorunlara neden olduğu da be- lirtildi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle