Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
27NİSAN1993SALI CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 11
12. Uluslararası İstanbul Film Festivati'nin ardından
Avrupa'nın4. büyükfestivalioknayadoğru...
B
irfestival daha geldi geçti. 7 milyarlık bütçesiyle Kültür
Bakanlığı nın himayesinde gerçekleştiriien 12. Ulusla-
rarası İstanbul Film Festivali'ni 120 bin seyirci izledi bu
yü. Genelde yine klasiklerin rağhet bulduğu, yeni yönet-
menlerin ve bilinmedik sinemaların keşfedildiği, dünyaca ünlü
eleştirmen, yönetmen, oyunculann konuk edildiği feslivalimiz
bu yü dünya basınında dâ geniş yer buldu.
Prestij açısından dünyanın üçüncü büyük tıaftalık film dergisi
saydan Moving Pktures lntemational'da Edna Fainaru imzalı,
üçsayısüren "Festivalve TürkSineması"üstüneyazûar,söyle-
sileryaymlandı.
Variety, Hoüywood Reporter. Screen International gibi "pa-
zarın en önemli cazgır ve demirbaşyayın organlarında" da yer
alanfestival, Turgut Özaiın beklenmedik ölümüyle kapanış tö-
reni ipıal edilerek, buruk ve hüzünlü bir havada noklamrken
İstanbul'dan ayrılan konuklar, İstanbul Film Festivali'nin orga-
nizasyon açısından dünyanın önde gelenfestivallerinden biri ol-
duğunu belirtiyorfardı. Hatta tanınmış Italyan sinema yazarı
Umberto Rossi, İsanbul'un, Cannes, Venedik, Berlin'den sonra
A vrupa 'nın en önemlifestivali konumuna yükseldiğini bir röpor-
tajındavurguluyordu. _
Özetle, geleneksel İstanbul Festivali, İstanbul Tiyatro Fes-
tivali, İstanbul Bienali gibi, ülkenin kültür aracılığıyla tanıtı-
mında yıllardır büyük rol oynayan İstanbul Kültür ve Sanat
Vakfı'nm "en nadide mücevheri" olmayı bu yıl da mrdürdu
İstanbul Film Festivali. TRT'nin ilk kez naklen vavınlamavu
hazırlandığı ödül töreni yerine, ödüllerin küçük ve sade bir lop-
lantıyla sahiplerini bulduğufestivalin, ulusal bölümûnün ödülleri
de 3 mayıs salı günü Vakıfta verilecek.
' 'Sinemamızı dünyaya açan pencere'' oluşunım yanısıra, sine-
maseverleri de genelde ntutlu, memnun bırakanfilmleri, giııikçe
yaygınlasarak 'oturan' elektronik altyazı sistemi, ünlü sinema
adamlarmı konuk eden basm toplantıları ve on dakikalık ara-
larmf!) dahi bozamadığı genel seyir ve keyif atmosferiyle, bir
festival daha geride kaldı.
12. Uluslararası İstanbul Film Festivali'nin ardından, iki haf-
talık maratona katılan sinema yazarı, yönetmen, senarist, seçici
kurulüyesiveeleştirmenleresorularsorarakfestivaleilişkin"oto-
riıe değerlendirmelerini" aldık.
SUNGU ÇAPAN
1. Kuşkusuz yine seyirciyi coşkuy-
ta. değişik ufukiara doğru "kanat-
landıran" ytğınla film geldi geçti fes-
üvalden. Bugün varılan noktayı ye-
terti buluyor musunuz?
REKtN TEKSOY
(Sinema yazarı)
Festival başlangıçtan bu yana. yük-
selen bir başan grafıği giziyor. Ulaşı-
lan noktayı yeterli bulmak. gelişme-
nin. yenilenmenin gereksizliğini sa-
vutımak olur. Festivalin bugün
ulaştığı noktanın çok önemli olması.
festfvali geliştirmek. ttaha ileriye gö-
türmek çabalannı engellememelı. Si-
nema seyircisi festivali yeıerli sayrr.a-
mak, hep daha ıyiyı ıstemek hakkını
kullanmalı.
FEHMİ YAŞAR
( Yönetmen)
Zengin tarihi. onca nüfusu ve en uç
çelişkılcrle yaşayan sosyal dinamiğiyle
sahıp olduğu kültürel olanaklar kıyas-
landığında. bu şehirde yaşayanlarla,
bu şehri yönetenleri, yeterli ve yete-
nekli bulmadığjmı hemen söyleyebili-
rim. Batısever olmamama rağmen
yazık ki Tahran'dan değil de Paris'ten
sözetmek zorundayım. Haftada her
cinsi dahil dört yüzfihneseyirci ve me-
kan veren bu şchrin (Paris'in) varlığı
bile. yılhk film dağarcığımızın (çoğu,
paraya tahvilli sıradan fılmler) iki yüz
adetolduğudüşünülürse,birazcık "dü-
şünüyorsak" ve azıcık da izan-vicdan
sahibiysek, bize Sinema Günlen'ne
(yani festivale) teşekküretmekten baş-
ka şans tanımaz. Ve sanınm bu, on
yılda her türlü güç olanağıru pervası-
zca kullanıp bir "dikili ağacı yokken"
bir milyon dolar civannda servet edi-
nen devlet adamlanna teşekkür et-
mekten daha kolay bir şeydir.
SERHATÖZTÜRK
(Sinema yazarı)
Ş^rünm İİk iki seruyu birlikte müta-
laa etmekte yarar var. Festivalin bir
yandan Sinematek işlevi gördüğü doğ-
ru. Kendi payıma. Padre Padrone'de,
anıftan gelip oğlunu alan baba imge-
siyle. Carax'ın havai fışekler alünda
dans eden "'marjinar' çiftinin imgesini
karşılaştırdığımda. ilkinin kusursuzlu-
ğu, ikincinın şatafatını gölgede bıra-
kıyor. Bu da tartışmarun eski-yerü
döngûsünden çok, fılmlerin niteliğj
konusunda yoğunlaşması gerektigjni
göstcriyor.
Doğnısu festivalin, yıllar geçtikçe
belli bir şablona teslim olduğunu dü-
şünüyorum. Eski filmlerden bir de-
met, şurada ya da burada ödül kaza-
nmış yenileri ve bir tutam da üçüncü
dünya sineması.
Asıl üzerinde durulması gereken,
programın oluşturulmasında göze
çarpan bu dağınıklık. Festivalin beürli
bir vizyonu yok gibi gelıyor bana.
Yoksa, Türkiye gibi Sinematek'i ol-
mayan bir ülkenin Sinema Festivati'-
nde, elbette geriye dönük bir bakış ola-
caktır. Sadece, bunun belli bir bütün-
lük içinde yapılması gerekir. örneğin.
şöyle bölümlemeler olabilir: Dışavu-
rumcu filmler. sürrcalist fılmler, 60-
larda avan-gart sinema, vb. Aynca bu
bölümler kitapçıklar. söyleşiler ve se-
minerlerle takviye edilebilir. Buralar-
da sincmacılan konuşturmak yerine
konuyla daha yakından ilgili sanat ta-
rihçilerine başvurulabilir. Farklı sanat
dallan arasındakı paslaşma gerçekleş-
tirilebilir.
CUMHUR CANBAZOĞLU
• (Sinema yazarı)
Vanlan nokta yeterli sayılır. Buh-
dan sonra bölümlemelerin çeşitlendi-
rilmesi, geçmişte izleyemediğimiz baş-
yapıtlann programa alınması gereki-
yor kanımca.
ÜMİTÜNAL
(Senaryo yazarı)
Bu çapta, uluslararası bir başka fes-
tival görmediğim için kı\aslama im-
karurn yok. dolayısıyla festivalin ye-
terBKği hakkında fazla sözüm olamaz.
Ama, yanşmalann sonunda verüen
ödüllere ve programa bakınca festiva-
lin kimliğinin tam oluşmadığını. olu-
şan kimliğirı de bir parça konvansiyo-
nel alana doğru kaydığını düşünüyo-
rum. Berlin, Venedik ya da Cannes gibi
kimlikleri daha belirli festivaller, bun-
lardan alınan bir ödül, bende peşinen
fılmin nasıl birşey olduğu hakkında
bir izlenim uyandınyor. istanbul için
aynı şeyi söyleyebilir miyiz, bilmem.
Dünyanın diğer film festivalleriyle
karşılaşünldığında, İstanbul daha
yenı ve sıradışı işlere öncelik taruyan
bir film festivali olsa ve dünya piya-
sasında İstanbul Film Festivali'ne
kaülmak ya da buradan bir ödül al-
mak, "deneyci ve yenilikçi bir film"
manasına gelse, ben daha mutlu olur-
dum. Aynca kısa film gösterileri ve
tartışmalanna uluslararası planda ge-
niş yer verilmesini isterim.
tBRAHİM ALTINSAY
(Sinemayazarı)
Film sayısı, filmlerin nitelikleri ve
türleri bence yeterli. Elektronik at-
yazılı gösterim sistemi de çok iyi...
Ama ben film aralannda verilen on
dakikalık gazoz ve sigara molalan-
ndan artık bıktım! Aynca günde sade-
ce 4 seans film göstermek ve ikisinde
aynı filmi tekrarlamak da, uluslararası
olma iddiasındaki bir festival için hayli
bürokraük bir gösterim düzeni...
Filmler birbirine yaklaştınlıp seans
sayısı arunlabılir; ilgi çekmesı bekk-
nen yapımlar daha sık ve uygun saat-'
lerde gösterilebihr. Bu sıkıntı veren
koşullar yüzünden her yıl daha az film
izliyorum festivalde, ne yapayım?..
Aynca bu jıl, Kent sinemasının yö-
neticileri gibi, bazı işgüzar sinema mü-
düriyetlerinin kart için aynlmış yerleri
GÜndesadece4 seansın
İkisinde aynı filmi
tekrartamakuluslararası
Wrtesövaliçin börokra»
bir gösteriındüzeni.
alelacele satmalan yüzünden iki film
izleyemedim.
2. Festival Rlmlerinin öngörttüğû
"mozaik sinema kültürü'nün genei-
de pek tubnadtğı, testivatin 15 günlük
bir Sinematek etkinliğinden öteye
pek gecemediği yoiunda, bazı çatlak
sesli eleftiriler var, gertc muhalrf
kesimden. Bu konuda sizin görüşle-
rini2 nedir?
R. TEKSOY- "Sinemateketkin-
liği" festivalin en önemli özelliği. Sine-
manın nabzının attıgı İstanbul'da, yıl
boyunca, iyisiyle. kötüsüyle Hollywo-
od filmleri sunuluyor, seyirci bu tek
kaynaktan beslenıyor. Dünyanın he-
men her yerinde durum böyle; ama
büyük metropollerde bu tekeü kıran
sanaı sinemaian, sinematekler, sine-
ma kulüpleri, arşivleri var. Sinemayn
rağmen es kaza iki yüz fılmin arasına
girebilmiş, seyirciyi insan, sinemayı sa-
nat sayan bir fılmin. kimsenin umu-
runda olmadığı bir ortamda böyle bir
eleştirinin muhalif olduğunu hiç
sanrruyorum; bu olsa olsa muhalifliğin
de tüketilmesıdir. Hem daha "muha-
Kf" bir şenliği de onlar yapsınlar, Sine-
matek'i bıle olmayan bu on iki mil-
yonluk şehirde. Her şey açık. Sinema
Günleri olmasaydı İranlı büyük sine-
maa Muhsitı Makmelbafı kim
tanırdı? Tarkov^ki'nin tüm fılmlerini
kaç kişi görcbılırdık? Jim, Jamıusch'u
kim bilir hangi snop ağjzdan. nasıl
yanlış cümlelerle dinlerdik. Bresson'u.
Rohmer'ı. Ray'i ve Nalm Ağacı'm iste-
sek dc farkedebilir miydik? Ya Pasoti-
ni veya Qoerelle, kaç yıl sonra "ahlak"
ve "yasak"' gümrüğümüzün duvar-
lanra aşıp, üzerinde düşünmeyelim,
yazmayalım. tartışmayabm ve Oscar
alan berbat fılmlerin önünde kuyruk
oluşturahm diye, tükctici ıştahlanmı-
za sunulacakü?
Ü. Ü N A L - Ben kendi payıma,
üç-dört tane. heyecan duyabıleceğim
ve başka ycrde görme fırsatı bula-
mayacağım sürpriz film yakalayınca
seviniyorum. z^aten bütün dünyada az
sayıda film yapıldığmı ve "Mozaik"in
çoğu parçasının sıkıcı tekrarlardan
oluştuğunu düşünüyorum. Bunun
böyle olmasında İstanbul Film Festi-
vaü'nin bir suçu yok herhalde.
Ç. CANBAZOĞLU- Büıün
festivaller üç aşağı beş >ukan aynı ko-
numdalar. Protoüp bir festival etkinli-
ği yaşanıyor tüm dünyada. İstanbul
artık avangart arayışlan bünyesinc
kabul edemeyecek kadar büyüdü; bir
bakıma eleştirilen Sinematek etkinli-
ğinden de uzaklaştı. Muhalifler için
daha mütevazı ölçülerde yan festival-
ler, programlar düzenlencbilir.
üvallerin desteklenmesi de yanlış. On
beş günlük bu etkinliğin ancak sine-
mayı sevdirmek açısından bir işlevi söz
konusu olabilir. Onceki yıllarda sine-
mularda günü gününe vizyona ginne-
yen Hollywood filmleri de büyük se-
yirci kitlesini festivale çekiyordu. Şim-
di o seyirci. yerini nitelikli yapım ara-
yan müşteriye bıraktı.
Ü M t T ÜNAL- Bükemediği eli
öpüyor diyebilirler ama Hollysvood'-
un o kadar da kötü bir şey olduğunu
sanmıyorum. Bu yıl oynayan "Bartoo
Fmk", "Player", "AmerikaUar" gibi
fılmler bence Hollywood "hegemon-
yasını" festivalde oynayan bir sürü
filmden çok daha iyi "kınyorlardı".
Bence festivalin böyle bir görevi de ol-
mamalı zaten.
İ.ALTINSAY- Değil 15 günlük.
365 günlük maratonla da Hofiyvvood
hegemonyasını kıramazsmız. Bu hege-
Festtvaii bir 'maraton'muş
b k
Hoitywoodhegemonyasma
destektenmesj yanlış.
monya, koşarak değil, daha iyi film
yaparak ve sinema zevki incelmiş izle-
yici kitlesini artırarak kınhr çünkü...
Aynca ben Anti-Amerikan sineması
fanatiklerinden değilim.
Hollywood bugün ticari ve popülist
sinemanın merkez üssü ama, benim
zevkle izlediğim filmlerin bir bölümü
de oradan çıkıyor.
Benim için "iyi sinema-kötü sine-
ma"yok; "sevdiğim film-sevmediğim
film" var..
4. Festival, toplumumuzun sinema
begenisinde olumlu değişimtere yoi
nin sinema begenisinde olumlu de-
ğ^şmelere yol açtığı düşünülebilir.
Ama sinemamızın görsel ve estetik so-
runlannın çözümünde yalıuzca film
izlemenin ağırbklı bir etkisi olabilece-
ğini sanmıyorum. Kaldı ki, sinemayla
doğrudan uğraşanlann festivale bü-
>-ük bir ilgi gösterdikleri de söylene-
mez.
F. YAŞAR- Şüphesiz bir şeyleri
etkilediğı bir gerçek. Ama onun ötesi,
seyredenin aradığı, yaşam karşısında-
ki konumlanışı, tercihleri ve anlama
yeteneğiyle de çok ilgibdir. Çok bikiik
bir atasözü "anlayana sıvrisinek saz,
anlamayana davul zurna az" der.
C. CANBAZOĞLU- şüphe
siz sinemaseverleri ileriye göturuyor
festival. Sinemamızın alt yapısındaki
sorunlara festivalin kısa dönemde, ya-
rarlı olacağıru söyleyebilmekse çok
zor. Sınemada söyleyebilecsk sözü
olanlar, o estetik kaygıyı taşıyanlar za-
ten iyi işler yapıyor. bizim sinemamı-
zda da.
5. Bu yıl festivalde görebHdiğiniz
filmlerden, sizde en çok iz bırakanlar
nelerdir?
S. Ö Z T Ü R K - Hayvanat Bahcesı
Radyo Açık ' Ayaktakımı / Babam
ve Ustam / Tatlı Emına, Sevgili Böbe /
Rahibe ve Haydut / Petra Von Kant'-
ın Acı Gözyaşlan.
t. ALTINSAY- Progntmdaki
fılmlerin bir bölümünü daha once izle-
diğim için sağlıklı bir toplu değerlen-
dirme yapabileceğimi sanmıyomm.
Ama Rohmer sinemasıyla özel olarak
ilgilenmekle hiç de kötü birşey yap-
madığımı bir kez daha anladım. "8
Buçuk" çok sıkıcı, "Tatlı Hayat" çok
eğlenceli geldi bu kez bana. "CasaMan-
ca"da ise bu kadar yavan bir melod-
ramın nasıl hâlâ "efsane" olduğuna
şaştım durdum. İz bırakan yeni filmler
Fraasa yönetmen Claude MiDer, bu yıl 'Eşlikci Ka' «Ih fihniyk Ulaslararssı Sinema Deşdrmenleri ödûlûmi aldi.
sinema yapanfilmler,yönetmenler bu
kuruluşlar aracılığıyla seyirciye
ulaştınlarak çokseslilik sağlanıyor;
büyük ustalann ve geçmiş yillann
filmlerini, özellikle yeni kuşaklar bu-
ralarda tanıyabiliyorlar. Nasıl Dante'-
yi, Shakespeare'i, Balzac'ı, Tobtoy'u,
HemİDgnay'i ve daha nicelerini oku-
madan iyi bir okur olunamazsa, Chap-
lin'den FeUini'ye uzanan, sinemanın
büyük yaratıalanmn fılmlerini de gör-
meden, ne iyi bir seyirci olunur, ne de
günümüz sineması İcavranabılır Sine-
ma kültürüne sırt çevirmenin ayıbını
laşıyan İstanbul'da, yılda iki hafta sü-
reyle de olsa, programının bir bölü-
müyle yaratıcı sinemanın eski ve yeni
örneklcrini sunması, festivalin en ye-
rinde seçimi. Geçen yıl Pasotini'nin
fılmlerine, bu yıl da Faşsbinder'ın fılm-
leriyle Altın Palmiyeli İtalyan fılmleri-
fesövaHnefiönemü
özeBigLBüyâkyarattcffarm
flimlertnlgörmeden
gönümüzsinemast
kavranamaz.
ne, özellikle genç seyircilerin olağan-
üstü bir ilgi göstermeleri, bu seçimin
ne kadar yerinde olduğunu doğrulu-
yor. Resnais, Tarkovski, Bergman,
Kusturica, Szabo, Antonioni. Kieslows-
ki, Angclopoulos, Paradjanov ve baş-
kalan, fılmleriyle bu bölümün konuğu
oldular hep. "Mozaik sinema kültü-
rü", bu tablonun içinde değil mi?
F.YAŞAR- Böyle şeyler söyle-
yen, söyleaiğinin sorumluluğunu taşı-
yan "gençler" var mı, bilmiyorum
ama, yılda bir tane dahi olsa, Hint, Ja-
pon, İran ya da Afrika sıncmasından
fılmin oynamadığı. dünyada ko-
pardığı estetik ve entelektüel fırtınaya
t. ALTINSAY- Genç "muhalif-
ler'in neye muhalefet etüklerini pek
anlayamadım. Festival zaten bir tür si-
nema mozayigi sunmayı amaçlayan
15 günlük bir etkinlik... Bunu da yeri-
ne getiriyor. Tutup tutmadığı, genç si-
nemaseverlerin kendilerine sorup
tartışmalan gereken ayn bir konu
bence.
3. Bu coskulu "senlk" giöikçe ke-
miklesen Holfyvrood egemenliğini
kırmaya yeöyor mu sizce?
R. TEKSOY- Şu ara Hollyvvo-
od'un egemenliği hıçbir yerde kın-
lamıyor. Dünya sinemasından örnek-
ler görebilmek. neredeyse festival izle-
yicıİerinin ayncalığı olmaya başladı.
Hollywood tekeline karşı Avrupa si-
nemasını korumak amacıyla oluşturu-
lan kurumlann çok sesli bir sinema
doğrultusunda ne gibi bir katkı sağla-
yacaklannı önûmüzdeki yıllar göste-
recek.
F. YAŞAR- Hollyvvopd heee-
monyasını larmaya, seyircinin aiclı,
zevki, merakı, sorulan, müthiş zengin-
liklerle dolu sinema tarihi. insanlığın
kültür birikimi ve dış kapının da ötesi-
ne konan düşünce, felsefe, eleştirinin
yol göstericiu'ği, dinamizmi ve in-
sanlığın değerlenni korumada med-
yanın sahteleştırme saldınsı karşısın-
daki dırena kıramıyorsa, bir avuç film
ve on beş günlük isteri buna ne yapsın?
S.ÖZTÜRK- Hollywood hege-
monyasının kınlabilmesi ashnda festi-
valin sorunu değildir, hedefı de olma-
malıdır.
C. CANBAZOĞLU- önce
likle festivali •'maraton"muş gibi de-
ğerlendirmek yanlış. Herkesin her fil-
mi izlemesi gerekmiyor zaten. On beş
gün boyunca, izleyemediğimiz bircok
fılmi seçip görebilme olanağı var.
Hollywood hegemonyasma karşı fes-
açıp, att yapısı yetersiz sinemamızın
görsel ve estetik sorunlanntn da gi-
derilmesirtde, ettuTı ve yaraıiı ohnu-
yormu?
t. ALTINSAY- Festival, toplu-
mumuzun sinema zevkini kuşkusuz
geliştiriyor; bazılan bu olayı bir
'kendini gösterme ve görünme fırsaü"
olarak değerlendirse de... "Altyapısı
olmayan sinemamızın görsel ve estetik
sorunlannın gjderilmesi"ne gelince,
siz bu sorunlan gidermiş herhangi bir
yabancı festival biliyor musunuz0
Bili-
yorsanız söyleyin, bizimkiler hemen
onu. taklıt etsin!
Ü. U N A L - Öyle bir toplumumuz
var ki taşlaşmış begenisinde değjşime
yol açmak bir yana. bir gedik açmak
için bile herhalde 30filmfestivaligere-
kir. Sinemamızın görsel sorunlanna
da festivalin katkıda bulunabileceğini
FesSvaMoplumumuzun
sinema zevîdnl kuşkusuz
geiişüriyor, baztfan oteyı
de,
sanmıyorum. Aynca, galiba Türk si-
nemasının sorunlan, görsellikten, es-
tetikten daha başka bir yerlerde.
S.ÖZTÜRK- Kuşkusuz faydası
var. Ama geçen zamana bakılınca, bu
faydanın abartıldığı kadar büyük ol-
madığını düşünüyorum. Bunun başlı-
ca sebebi de yukarda belirttiğim
dağınıklık. Kaldı ki bu yılki o garabet
afış bile, tek başma tıkarukhğı simgeli-
yor gibi. 12 yıldır sinemayı anlatmak
için film şentlerinden ve renk skala-
sından başka bir imge bulunamamış
olması esefverici.
R. TEKSOY- Festıvaün, seyirci-
arasında ''Kmk Kalp"i, "Dünyanm
Tüm Sabahlan"nı, bazı anlarda gös-
ter« derdine düşmesine karşın. ''Köp-
rû Cstal Aşıklan"nı ve "Leolo''yı saya-
bilirim. Demek ki yeniyetmelik çağına
değinen Franazca filmlerden hoş-
lanmışım.
F. YAŞAR- Nalm Ağacı, Milano
Mucizesi, Ewel Zaman içinde Sine-
ma, Erich Rohroer'infilmleri,Othello.
R. TEKSOY- Ölümünün onun-
cu yıldönümü nedeniyle bu yıl Fass-
bioder ^eniden sinemanın gündemine
geldi. istanbul Festivali de yönetme-
nin yedi filmini içeren bir toplu göste-
riyle, Fassbinder'i seyircimize tanıttı.
Çok da iyi oldu.
Önce, Fassbinder'in kötü bir oyun-
cu olduğu ortaya çıku. Sinemasının ise
kendine özgü özellikleri olsa da, Al-
man sinemasının belirli bir döneminin
ürünü olmarun ötesinde bir kalıalık
içermediği göriildü.
Eşcinsellik konusunun ağır bas-
ması, Fassbinder toplu gösterisinin
kaçınılmaz sonucuydu. Önemli olan
eşcinsellik değil, yönetmenin kimliği,
sınemacılığı.
Fassbinder fılmlerindeki eşcinsellik,
elbette Visconti'nin Venedik'te Ölüm'-
ünün şiirselliğinin çok uzağmda. Ama
bu yargıya varabilmek için, bütün bu
filmleri görmek gerekiyordu. Festiva-
lin önemi, bu olanağı sağlamasında da
yauyor.
Ü. ÜNAL- Bu vjl cok azfilmizle-
dim. Fellini'nm "taüı Hayaf'ıyla,
"Görüşme"sini peşpeşe izlemek çok
hoş bir tecrübeydi.
"Sekiz Bucuk"un hala yepyeni
durduğunu gördüm. Hai Hartİey'in
fılmi "Güvea" de ilginçti.
C. CANBAZOĞLU-Querel
le, Görüşme, Prospero'nun Kitaplan,
Nalın Ağaa.
Yayıncılar Birliği Kongresi
• Kûhûr Servisi - Türkiye Yayıncılar Birliği'nin 8. Genel
Kurulu Gazeteciler Cemiyeti Konferans Salonu'nda
yapıldı. Kongrede yapılan seçimler sonucu, Yöneüm
Kurulu'na Aygören Diıim (başkan), A. Cüıat Tran (ikinci
başkan), Nezüı Başgden (genel sekreter). Nihat Emeksiz
(muhasip üye), Nazar Flkri (üye). Şükrü Meriç (üye) ve
SaUh Z. Ozgün (üye) seçildi. Türkiye Yayıncılar Birliği'nin
onur kurulu Ahmet Tevfîk Küflü, Erdal Oz, Şükrü
Kocaotuk, Şakir Güçlü ve Recayi Akpuldan. dcnelim
kurulu ise AM Orfaan, Kadir özgen ve Ayşe Gürses'den
oluşuyor.
Kısa metrajhfilmleresalon
• İZMİR (AA) - Türk sinemasında kısa metrajh fılmler de
gösterime girecek salon anyor. Son yıllarda giderek daha az
sayıdafilmcekilirken, sinema öğrenımi gören gençler,
vapuklançalışmalann önemsenmediğinden yakmıyorlar.
Üniversitelerde sinema eğitımi gören öğrencilerin çektikleri
kısa metrajh filmler, ancak festivallerde göstenm olanağj
buluyor. İstanbul, Ankara ve İzmir Fihn Festivalleri
kapsamında düzenlenen kısa metrajh film yanşmalannda
derece alan sinema öğrencileri,çahşmalannın
sinemaseverlere ulaşması için başta Kültür Bakanlığı
olmak üzere salon işletmecilerinin kendilerine de fırsat
vermesini istiyorlar.
Halk müziği ses yanşması
• ŞANLOJRFA(AA) - Şanhurfa'da ortaokul öğrencileri
arasında Türk halk müziği ses yanşması yapıldı. Şanhurfa
Kültür Eğitim Sanat ve Araşürma Vakfınca DSI
Salonu'nda düzenlenen yanşmaya, 16 okuldan 39 öğrenci
katıldı. Yanşma sonunda. kızlar arasında Samiye Rastgeldi
(Anadolu Lısesi) birinci. Gümihal Ö7.bağ(Kız Lisesi) ikinci,
Hayriye Smaıunış (Kız Meslek Lisesi) üçüncü oldu.
Erkeklerde ise birinciliği Ömer Faruk Karaca (Urfa Lisesi),
ikinciliği BakırTokgöz(Akpınar Lısesi). üçüncülüğü ise
Mahmut Nacak (Akpınar Lisesi) kazandı.
Tiyatroseverlere 'kamyon tiyatro'
> • ANKARA(UBA)- Milh' Piyango İdaresi'nce gezici
tiyatro olarak kullarahnak üzere Devlet Tiyatrolan'na
verüen kamyon, kasasının sahneye dönüştürülmesiyle ,
kamyon-tiyatro olarak temsilini yann Kızılcahamam'da '
;
-Wı '•v
&İŞror
' KösüJi^'erleşim birimlerinde yaşayan vatandaşlara
ü'yatro izleme alışkanhğı kazandırmak ve tiyatro sevgisini
yaygınlaşünnak amaayla gerçekleştiriien kamyon-tiyatro,
Kızılcahamam'ın ardından 29 nisanda Ayas'a. 30 nisanda
Polath'ya, 3 mayısta Çubuk'a, 4 mayısta Haymana'ya, 6
mayısta Bala'ya gidecek. Kamyon-tiyatro, "Yedi Köyün
Yargıa"nı sahneliyor. Kültür Bakanlığı tarafından
verilen bir gezici kütüphane de turne boyunca yerleşim
merkezlerini gezecek.
Ankara'da iki sergi
• KühnrServisi - Hacettepe Universuesi Edebiyat
Fakültesi Felsefe Bölümü'nde öğretim görevlisi olarak
çalışan Necdet Sümer'in ilk kişisel heykel sergisı bugün
Galeri Sanat Yapım'da açıhyor. 1941 yıhndaMerzifon'da
doğan Sümer. uzun bir süre müzikle uğraşuktan sonra
edebiyatla ilgilendi, bir yandan da heykel çahşmalannı
sürdürdü Sümer'in sergisı 9 mayısa dek izlenebilecek.
Ressam Hilmi özbay'ın yağhboya resim sergisi ise yann
Türk-İngiliz Kültür Derneği'nde açıhyor. 1965 yılında
İstanbulIlköğreünenOkulu resim seminerini, 1974yıhnda
da İstanbul Eğıtım Enstitüsü Resim Bölümü'nü bitiren
özbay, 1988 yılında yardıma doçent oldu. Bugünedek 12
kişisel sergi açan ressam, 30'u aşkın karmasergıye katıldı.
özbay'ın sergisi 8 mayısa dek sürecek.
'Sakıncalı Piyade' Samsun'da
•SAMSL'N(Cumlıuriyet)-Bornbalıbirsuikastsonucu
yaşamını yitiren gazetemiz yazan UğurMurncu'nun daha
önce sahnelenen oyunu ve bugüne dek yazdığı köşe
yazılanndan derlenen 'Sakıncalı Piyade 93" adh tiyatro
oyunu, Ankara Sanat Tiyatrosu tarafmdan 10-11 mayıs
tarihlerinde Samsun'da sahnelenecek. 15 yıl aradan sonra
Rutkay Aziz tarafından sahneye konan "Sakıncah
Piyade'de Mehraet Ulay, Erol Demiröz, Altan Erkekli, AK
Erkazaa, Yaşar Akm. Cezmi Baskın, Koray Ergun, Şehsuvar
Aktaş, Maher İpek ve Zafer Etgin rol ahyor. İnsan Haklan
Derneğı Samsun Şubesi organızasyonuyla Samsun'da
sahnelenecek oyun, 10-11 mayıs günleri saat 18.00 ve
20.30'da Konak Sineması'nda izlenebilecek.
Vedat Güler Şiir Yanşması
•ORDU (Cumhuriyet)-Orduluşau Vedat Gûkrın
anısına düzenlenen 7. Vedat Güler Şür Yanşması
sonuçlandı. Mehmet Yaşar Güleo, Nazim Tirali, Mehmet
Yaşar Bilen, Öner Yağcı, Burcan Yaşacan ve Ahmet
özer'den oluşan seçici kurul, katılan 23_yapıt arasında
yaptığı değerlendirme sonucunda şair İJnsal Akpak'ı
"Ertelenmiş Sözler Hançerlendi" adh şür kıtabıyla
birinciliğe değer gördü. Yanşmada tek mansiyonu da
"Kehribar veTuğla" adh şiir kitabıyla Srtkı Salih Gör akü.
Öte yandan Ordu Sanatevi de kültür ve sanat alanındaki
çahşmalannı sürdürüyor. Kitap yayımına
başlayan Ordu Sanatevi Başkanı Gülçin Üstüntaş, ilk
olarak "Bir Zamanlar Ordu-Fevzi Güvemli'nin Anılan"
kitabını basacaklanru söyledi.
Fairport Convention konserleri
• Kükûr Servisi -1ngiliz folk müziği toplulugu Fairport
Convention, British Council'in davetlisi olarak geldiği
Türkiye'de ilk konserini bugün Ankara'da Sheraton Balo
Salonu'ndaveriyor. Topluluk. Ankara'da yann Festival
Salonu'nda vereceği ikinci konserin ardından 28 nisanda
Eskişehir Anadolu Üniversitesi Spor Salonu'nda, 30
nisanda İstanbul Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda, 1
mayısta da Antalya'da Antalya Koleji Spor Salonu'nda
müzekseverlerin karşısına çıkacak. 25 yıldır folk müziğin
önde gclen topluluklan arasında yer alan Fairport
Convention, Amenkah ünlü topluluk Jefferson Airplane'in
"İngiliz versiyomı" olarak da taruruyor. Bugüne dek 30'u
aşkın albürne imzasını atan topluluk, özelhkle son yıllarda
rock ögelerini ön plana çıkararak, çağdaş müzikçiİerin
şarkılannı yorumluyor. Sık sık yeni müzisyenleri bünyesine
alarak bir 'müzık akademisi' niteliği de taşıyan ünlü
toplulukta, Türkiyc'nin yabancı olmadığı isimler de var.
Grubun davulcusu Dave Matacks ve basçısı Dave Pegg,
geçen yıl Türkiye'de konserler veren ünlü Jethro Tull
topluluğunun üyeleriydi.