Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhurjyet
İmtivaz sahibi: Berin Nadi
Gencl Ya\ın Yönctmcni: Özgen Acar •Genel
Ya>ın Koordınatörü: Hikmet Çetinkaya
• Gcncl Yu\ın Danı^manı Orhan Erinç
• Yazı İ^lcr ı Mudüru. Celal Başlangıç •Ha-
ber Merkezi Müdiirü: Mustafa Balbav
Gorsel Yonelmen. Ali 4car •Düzcnlcnıe: Mustafa Sağlsuner
• Islanbul Habcrlen Ştna> Kalkan #Di!> Haberler Ergun Balcı
• I:, - Ekonomi Dinç Ta>anç •Yurt Haberlen Mehmet Saraç
• Makaleler Sami Karaören • Spor: Abdûlkadir Yücclman #Dü-
zeltme. Abdıdlah Yazıcı
Ankara Temsilcisi Cüncyt Arcaiürek •Hjbor Müdurleri: Işık Kansu. Hakkı Erdem
AtaturkBuhanNo 125, Kat. 4,'SBakanlıkIar-Ankara Tel 4195020 O Hal). Telev
42344. Fax (4)4195027 «Izmir Teımılcısi Sertlar Kızık, H Zıva Blv 1352 S 2 3 Tel
83l23OTelex. 52359. Fax (51 »895360 •AdanaTemsılcisı Çeti'n Viğenoğlu İnönüCd
H9S.No:1Kafl.Tel 522550-522601-522492 Telex: 62155, Hax: (71)52 25 70
o Mudüru Erol Erkul •Koordinalör:
Ahmet Kondsan •Muha^ebe Büient Yener
• Idurc HüseyinGürer •İşktme ÖnderÇelik
• Bılgı-I^lcm Nail Inal •Bilgısaşar Sıstem:
Münivet Çiler •Reklam Reha Işrtman
\a>nia>an
Tu'rkjcaiıCad
: YcnıGün Habcr Ajansı. BaMn vc Yauncılık \ Ş
i Cağdloelu 34334 Ist PK 246UtanbıilTel 5120505Tclcx 22246. Fax (I)5I3S_W5
24NİSAM993 fmsak 4.30 Guneş: 6 06 Öğle 13 07 tkındı 16 54 Akşam: 19.59 Yatsr21 28
Sllîkon tehlikeli
degil
• BOSTON(AA)-Esteük
uzrnanlan, silikonun tehlikeli
olmadığını açıkladılar.
Amerikan Estetik ve Plastik
Aroeliyat Demeği tarafından
düzenlenensihkon konulu
basm toplantısında konuşan
uzmanlar,jel ıçeren
sılikonlann büyük
çoğunluğunun
yasaklanmasına rağmen
bunlann tek başlanna kanser
riskıni arttıramayacaklannı
söylediler. Güney
Kaliforniya Tıp Merkezi
Üniversitesı'nın Estetik
Bölümü'nde yüriitülen
araştırmanın başkanı
DoktorGarryS.Brody,
bugüne kadar yapılan
araşurmalarda, silikon ve
kanser arasındaki bağlantıyı
gösteren hiçbir şey
olmadığını söyledi
Göğûs kanseri
ile genler
•SYDNEY(AA)-
Avustralyalı bır tıp araştırma
heyeti, göğüs kansen ile
genler arasmda bağlantı
olduğunu açıkladı. Başkent
Sydney'dekiSt. Vincent
Hastanesi'nde bulunan
Garvan Araştırma Fonu'dan
DoktorColinVVatts,
çalışmalannın sonunda,
genlcnn göğûs kanserinin
yayılmasında ana rol
oynadığını belirlediklerini ve
bucalışmarun kanserin
tedavisinedahada
yaklaşılmasını sağlayacağını
söyledi. Doktor Watts,
araştırmalannda 'Sikün"
genlerinin. özellilde Di adh
Siklin geninin göğüs kanseri
hücreleri üzerinde daha çok
görüldüğünü bildirdi.
Kalça çıkığı
sakat bırakıyor
• KONYA(AA)-
Tûrkiye'de doğuştan kalça
çıkığmın, ortopedik
sakatbklarda ilk sırada yer
aldığı bildirildi. Konya
Selçuk Üniversitesi Tıp
Fakültesi Öğretim Üyesi
Prof. Dr. Abdumhınaıı
Kutiu, AA muhabirine
yaptığı açıklamada,
doğuştan kalça çıkığının
korkulacak bir problem
obnadıgını belirterek.
'Ancak, kalça çıkığı ihmal
edilerek geç kabndığmda,
ileriyaşlardaciddi
operasyonlar
gerektirmektedir' dedi.
Babave
koca dayağı
•ANKARA (ANKA)-
ÇocukJannı döven annelerin,
küçükkendayak yedikleri,
halen de kocalan tarafından
dövüldükleri belirlendi.
Çocuklan İstismardan
Koruma ve Rehabilitasyon
Demeği üyeleri tarafından
haarlanan bir bildiride,
çocuk istisrnanna yönelen
ebeveyrüerin bütûn etnik,
coğrati. dini, eğitimsel,
mesleki vesosyo-ekonomik
gruplarda bulunduğu
kaydedildi. Bazı toplumlarda
fıziksel cezalandırmanın
çocuk yetiştirmenin bir
parçası olarak görüldüğünün
ifade edildiği bildiride,
dayağın, azarlanmanın ve
bağırmaran en sık kullanılan
cezalandırma metotlan
olduğu ifade edildi.
DDTHegöğös
kanseri arasmda
iişki
• WASHBMGTON (AA) -
ABD'de yapılan bir
araştırma, DDTye maruz
kalan kadınlann, göğûs
kanserine yakalanma
riskinin dört kat fazla olduğu
sonucunu ortaya çıkardı.
New York'taki Mount Sınai
Tıp Okulu'nda görevli Mary
VVolff başkanlığındaki bir
ekip tarafından yapılan
araştırmarun sonuçlan,
Ulusal Kanser Enstitüsü'nün
yayın organında yayımlandı.
Araştırmanın sonuçlannın
doğrulanması durumunda,
göğûs kanserinin önlenmesi
konusunda önemli bir
ilerieme sağlanmış olacağı
kaydediliyor.
Dünyaya bir günü
çok görmeydim
• İZMİR(AA)-Heryıl22
nisan tarihinde kutlanan
"Dünya Günü", bu yıl da
yaklaşıkl50ülkede
düzenJenecek çeşitli
etkinliklere sahne olacak.
Dûnya Günü Türkiye
Koordinatörü Prof. Dr.
Kriton Curi, "Giderek
yaşlanan. insanlann bilinçsiz'
sanayileşmesi nedeniyle
yaşanmaz hale gelen
küremize, yılda bir günü çok
görmeyelim, dünyamız için
ugraş verelim" dedi.
Bir günde onca güzelliği yaşamanın olanağı yok. Şirince'ye bir gün yetmez
irince'ye bahar gelmiş• Dido Sotiriyu
'Benden Selam Söyle
Anadolu'ya isimli
romanında bugününün
Şirincesinden sözediyor.
Onca yılın sessizliğinden
sonra keşfedilmişlik,
dengeleri altüst etmiş
Şirince"de.
• Muhacir kuşağın
çocuklan, torunlân
evleri, arazileri
paylaşmakta sıkıntı
çekiyor. Yunanlılardan
kalıp da tarihe direnen
evler dışında Şirince
Selçuk'a taşınmış.
ÜMÎTOTAN
İZMİR - "Şu yeryüzünde
cennet diye bir şey varsa, bizim
Kırkıca o cennetin bir parçası
olsa gerek "
Dido Sotiriyu'nun roman
kahramanı Manoli, 1914yılının
Kırkıca'sı bugünün Şirince'sini
böyle betimliyor. Sotiriyu, 65
yıl sonra çocukluğunun geçtiği
yöreleri gezip. Şinnce'yi gör-
dükten sonra "Cennet hayatı"-
nın bugün de geçerlı olduğunu
görüp sevinivor.
"Buralan düşlüyordum. Es-
kiden burada yaşayan insanla-
nn anlattıklan gibi. düşlediğim
gibi yazmıştım. Ama göriiyo-
rum ki, her şey ayru. Yazdıkla-
nmın gerçek olduğunu anladım
Şirince'yi görünce. Harika bir
şey bu"
Bir tarih öykûsü
Doğa >ıkanıyor. Şirince'de
bahar temizliği var. Yağrnur,
kışın "gri" örtüsünü alıp göıü-
rüyor, ortaya yeşilliklerin içine
"özene bezene"' yerleştirilmış
beyaz badanalı evler, bir tarih,
bir yaşam öyküsü çıkıyor. Sela-
nikliler 74 yıldır Şirince'de yaşı-
yor...
Selçuk"a girerken hemen so-
lunuzdaki palmiyelerin altın-
dan dar yola girdiğinizde 6 kilo-
metre sonra "Cennet hayatı"na
ulaşıyorsunuz. Sanki kimseler
gönnesin, kimseler bu güzellik-
leri bozamasın diye doğanın en
kuytu, görünmez. ulaşılmaz ye-
rine kurulmuş Şirince.
Meydanda camı. tepenin sa-
Kapı önkrinde kadınlar elişi yapıyor. Turistler bekleniyor dört gözlc.(Fotoğraf:ÜMÎT OTAN)
ğında ve solunda iki kilise. Yağ-
murun soluk aldığı anlarda
kadınlar evlerinın önünde elişi
yapıyor. Genç kız daracık so-
kağı boydan boya süpüriiyor.
79 yaşındakı İsmail KapUn sır-
tını "tanhe" da>amış güneşle-
niyor. '"Ah o yıllar"'ı, çocuklu-
ğunu anımsıyor. tahıl tanmın-
dan. Selanık'ten. üzüme, incire.
zeytine, Şirinceye uzanan öy-
küyü anlaüyor:
Şimdi800kişikaldık
"İlk ışe başlayan acemi me-
mur gibiydik. Biz oralarda tü-
tüne. tahıla alışmışız. Burada
zeytin, incir, üzüm var. Nüfusa
göre ev, arazi dağıttılar. Bazıla-
nnın evi burada, arazileri Sel-
çuk yakınlanndaydı. Selçuk'ta
o zamanlar bir istasyon iki-üç
ev vardı. Bazılan buradaki evi-
ni yıkıp, tahtasını, camını abp
Selçuk'a ovaya göçetti. Burası
belediyelikti, karakol vardı.
Nüfus 3 binden çoktu. Şimdi
8OO kişi kaldık."
Meyhaneler kapanmış ama
konuklara bir bardak şarap
sunma alışkanlığından vazge-
çilmemiş. "Ellerimle yaptım,
bır bardak içiver" diyor yaşh
tevze. Elişlerini evinin önünde
sergiliyor. "Artık turistik ol-
duk" diyor. Eski konuklann
çocuklan, torunlan her yaz ge-
liyorŞirince've. Y'ıllann dingin-
liği son üç yılda devınime bırak-
mış yerini. Efes Antik Kenti'ni
gezenler Şirince'yi görmeden
edemiyor.
"Gecen yıl bir genç geldi. Şu
meydandaki çınar ağaanın
önünde diz çöküp ağladı. Şirin-
celi bir Rum'un oğluymuş. Ba-
bası ona buradaki yaşamıru an-
latmış. Bir de o çınar ağacını
nasıl ektiğini. Çocuk koca çına-
nn önünde saatlerce ağladı dur-
du."
Köyün meydarunda kahve
işleten Mehmet Donkaç, anla-
tırken gözleri yaşardı. Dev kili-
seler oyun alanlanymış çocuk-
luklannda. Şimdi harabeye
dönmüş kiliseler. Son yıllarda
yeniden restore ediliyor. Çünkü
Şirince'ye gelen yabancılann ilk
gezdikleri yer kilise oluyormuş.
Şirince'ye bir gün yetmez
Onca yılın sessizliğinden son-
ra keşfedilmişlik, dengeleri al-
tüst etmiş Şınnce'de. Muhacir
kuşağın çocuklan, torunlan ev-
leri. arazileri paylaşmakta sı-
kıntı çekiyor. Şirince'nin hocası
61 yaşındaki İsmail Çolak anla-
tıyor:
"Eskiden bu yerlerin kıymeti
yoktu. Herkes birbirinin hakkı-
nı rahat ödeyip işler tatlıya bağ-
lanırdı. Şimdi yerler pahalandı.
Aile içi huzursuzluklar çıkıyor
malı bölüşmede. Kimileri evıni,
arazisini satıp Lzmır'e gidiyor.
Bır gün gelecek, buralaröa mi-
safir gibi kalacağiz."
Şirince'nin "Kannca Bar"ı
kapılannı açmış. Bodrumun
20 yıl öncesini yaşıyor Şirince.
Kadınlar tezgahlannın başında
turist bekliyor. Torunlar dara-
cık sokaklan oyun alanı yap-
mış. İnsanlar sevecen, konukse-
ver. Bir günde onca güzelliği
yaşamanın olanağı yok. Şirin-
ce'ye bir gün yetmez...
Şirinceye bahar gelmiş. Tu-
rizm sezonu bu >ıl orada açıldı.
Kirliceli Şevket,"İsmail Bey, Ke-
rim Efendi, Kör Mehmet'in Da-
madı, Dido Sotiriyu'nun "ta-
nışlan" yoktular. Onlann ço-
cuklan. torunlanyla bırlikte ol-
duk. Hepinize selam söyledi-
ler...
Siyanürlü altın
haJkoyuna sunulacak
ASUMAN ABAOOĞLU
İZMİR - Edremit Körfezi
Havran yöresinde siyanürlü al-
tın arama projesine karşı çıkan
Körfez Belediyeler Birliği üyesi
belediye başkanları, projenin
halkoyuna sunulması için giri-
şimierde bulunma kararı aJdn
lar. Dokuz belediye başkanı
yaptıkJan açıklamada, Tör-
kiye'nin de imzasınuı bulundu-
ğu uluslararası Bergen Sözleş-
mesi'nde 'bir tesisin kurulma-
sında çevre için sakınca varsa, o
yörede \ aşayan insanlann ona-
yı gereklidir' denildiğini anım-
sattılar.
Edremit Körfezi'nde ulusla-
rarası şirketlerin siyanürlü altın
arama çalısmaları ile ilgili bir
toplantı \apan Körfez Belediye-
ler Birİiği üvesi Burhaniye,
Havran, Karaağaç, Büyükdere,
Gömeç, Altınova, Güre, Altıno-
luk ve Zevtinli belediye başkan-
lan, bu projenin durdurulması
için her türlü mücadeleyi des-
tekleme karan aldılar. Belediye
başkanlan yaptıklan ortak
açıklamada. "bu mücadelemi-
zin, mensubu bulunduğumuz
siyasi parti üst yönerimleri ile il-
gili bakanlıklar ve parlamento
düzeyinde sahiplenilmesi için
her türiü girişimde bulunma"
kararı aldıklannı bildirdiler.
Açıklamalarmda, Türkiye'nin
de altında ünzası bulunan ulus-
lararası Bergen Sözlcşmesi'-
nde, 'bir tesisin kurulmasında
çevre için bir sakınca varsa, o
yörede yaşayan insanlann ona-
yı da gereklidir' deniliyor.
Izmir Barosu Çevre Komis-
yonu üyesi avukat Noyan Öz-
kan, Türkiye'nin de katıldığı ve
onayladığı ulusJararası Bergen,
Rio ve Paris sözleşmelerinde,
çevreye zarar riski olasılığı bu-
lunan projeler ile ilgili olarak
karar aşamasında yöre halkınm
bilgilendirilmesi ve onayının
alınmasının taahhüt edildiğini
söyledi. Türkiye'de ise karar
alındıktan sonra halka dayatıJ-
dığını saviınan Özkan, sözlerini
şöyle sürdürdü:
"Birleşmiş Milletler'in orga-
nize ettiği, Norveç'in Bergen ve
Brezilya'nın Rio kenüeri Ue Pa-
ris'te AGİK çerçevesinde yapı-
lan uluslararası çevre toplantı-
larında insanlann yaşadıklan
ve çaltştıkları yerlerde gerçek-
leştirilecek projeler ile ilgili ka-
rar aşamalarında halka danı-
şıbnası taahhüt edilmistir."
KurÜararük
batidadansecüyor
• Avrupa'da 100 bin kurt olduğu varsayılıyor. 50
yıldır kurtlann insanlara zarar vermediği
saptanmış. Ancak insanlar içgüdüsel olarak
kurtlardan çekindiğinden hayvanlan yok yere
tuzağa düşürüyor ya da vuruyor.
Haber Merkezi - 140 yıllık
aradan sonra kurtlar yeniden
AJmanya'nın baösındaki or-
manlara döndü. Doğu Av-
rupa'da komünizmın çöküşün-
den yararlanan ilk hayvan
kurtlar oldu.
1846 yılından bugüne kadar
Batı Avrupa'da kurtlara rast-
lanmadı. Bu bölgede cinsinin
tükendiği varsayılan kurtlar ilk
kez boy gösterince sıkı koruma
altma alındılar. Ayru zamanda
Almanya'nın doğusunda son
on yıldır ilk kez bir dişi kurt
yavrulayınca bilim adamlan,
çevTeciIer ve avalar biraraya
gelip kurtlan yaşatmak için or-
tak önlemler aldı.
Kurtlar Almanya'ya, Doğu
Avrupa'nın komşu ormanla-
nndan girdi. Avcılardan ve aşın
kalabalıktan kaçan hayvanla-
nn sayısı her geçen gün artıyor.
Brandenburg Çevre BakanlığV-
ndan bir sözcü kurtlann Oder
Nehri'ni yüzerek batının geyik
dolu sakın ormanlanna sığındı-
ğını belirtti.
Kurtlann geri dönüşünün en
önemli nedeni komünizmin çö-
küşü: Geyik avı eski Doğu
Almanya yöneticilerinin en bü-
yük eğlencesiydi. Kurtlann av
hayvarüannı yok etmesini en-
geÛemek için kurtlann vurul-
ması serbestti. Sonuç olarak
komünizmin 1989'daçöküşüne
kadar kurtlann soyu hemen he-
men tükendi. Arada sırada gö-
rüJenlerin Polonya'dan geldiği
saptandı. Doğal olarak yavru-
larnalanna olanak tanınmadı.
İki Almanya'mn birleşmesiy-
le Batı AJmanya'da geçerli olan
avlanma yasağı tüm üUcede uy-
gulandı. Böylece kurtlar İkinci
Dünya Savaşı'ndan sonra ilk
kez soylannı devam ettirme fir-
satı bıüdular.
Avrupa'da 100 bin kurt
olduğu varsayılıyor. 50 yıldır
kurtlann insanlara zarar ver-
mediği saptanmış. Ancak in-
sanlar içgüdüsel olarak kurtlar-
dan çekındiğinden hayvanlan
yok yere tuzağa düşürüyor ya
da vuruyor.
Kurt uzmanı Erik Zimen
"Kurtlann korunmaya değer
yaraüklar olduğunu öğrenmeli-
yiz. Artık kurtlar insardan değil
insanlar kurtlan öldürüyor" di-
ye konuştu.
Avrupa'da 100 bin kurt olduğu varsayılıyor.
Güney Afrika'da Apartheid'i konu alan çizgi bant oldukça ilgi görüyor
Ivk aynmrna espriüyaklaşım• Liberal gazete VVeekly
Mail'in sayfalannı
dokuz aydır işgal eden
bant, gazetenin en çok
okunan köşelerinden
biri haline geldi. Bu
durum, Güney
Afrikalılar'ın espri
anlayışının geliştiğini
ortaya koyuyor.
Haber Merkezi - Güney Afri-
Valı üç çizerin ülkede çok yay-
gın olan hizmetçı-ev sahibesi
ilişkisini anlatan çizgi bantı bü-
yük ilgi görüyor.
Gwen Anderson, "Güney Af-
rika'da siyah derili bir kadın ol-
mamn ne demeye geldiğıni" an-
lamak için bir keresinde yü-
zünü ayakkabı boyasıyla siya-
ha boyayan, ama siyahi hizmet-
çisinin daha soyadını bile bil-
meyen orta yaşlı, liberal bir ev-
hanımı. Havva Sisulu, Ander-
son'ın hem hizmetçisi hem si-
yah çoğunluğun gizemli dün-
yasında yol göstericisi. İşvere-
ninin önyargılanyla uğraşmak-
tan zevk ahyor.
"Ne zaman tatile çıksanız"
der Havva bir seferinde evsahi-
besine, '"bütün arkadaşlanmızı
eve çağınyoruz, banyonuzu
kullanıp, elbiselerinizi giyiyo-
ruz."
İkisi de karikatür karakteri.
Fakat ev sahibesi-hizmetçi ilış-
kisinin, ırklar arası ilişkinin en
yaygın biçimi olduğu bir ülke-
de, bu iki kadının maceralan ol-
dukça ilgi çekiyor.
Liberal gazete Weekly Mail'-
in sayfalarmı dokuz aydır işgal
- Biliyor musun Havva,
yıllardır yanımda
çalışıyorsun
Oysa hala soyadını
bılmıyorum
Affedin benı Peder
büyük bir
günah işliyorum
-Şah günleri
bosmu?hizmetcıme çok az para
venyonım
eden bant, gazetenin en çok
okunan köşelerinden biri hali-
ne geldi. Bu durum, Güney Af-
rikalılar'ın espri anlayışının ge-
liştiğini ortaya koyuyor.
Şefkat ve suç duygusu
Sahip-uşak iüşkilerinin ele
ahnması, Güney Afrikalılar,
özellikle de kendilerine liberal
diyenler arasında sürekli bir en-
dişe kaynağıdır. Beyaz Güney
Afrikalılar'ın büyük çoğunluğu
için siyahi bır dadı ya da hiz-
metçi. siyahlara gösterilen en
ıçten ilgiyi temsil eder; şefkat ve
suç duygusunun. bağlılık ve
kuşkunun içiçegeçtiği birilişki-
dir bu. Madam ve Havva (İngi-
lizcede Adam ve Eve, Adem ve
Havva demektir. Çizerler banta
koyduklan isimde bir sözcük
oyunu yapıyorlar) bantını ya-
ratan üç kişiden biri olan New
York'lu Stephen Francis (38),
bir Güney Afrikah'yla evlı.
Francis siyahlarla beyazlar ara-
sındaki bu ilişki biçimini şu söz-
cüklerle tarumlıyon "Bu insan-
lara evlerini, çocuklanm ema-
net ederler, yaşamlannın en
özel aynntılannı açarlar, fakat
tuvaletlerini kullanmalanna
izin verrnezler."
Ekibin Güney Afrikalı ele-
manlan Harry Dugmore (31) ve
Rko Schacneri (26), Madam ve
Havva'nın, gördükleri sayısiz
ev sahibesi-hizmetçi ilişkisinin
bir bileşimi olduğunu söylüyor.
Ülkenin milyonlarca Havva-
sını bir sendikada örgütlemeye
çalışan Violet Mothlasedi, ban-
tın kendisine, böyle bir evsahi-
besiyle yaşadığı on bir yıllık de-
neyimi anımsattığını söylüyor:
"I iberaller, sizin de evin bir bi-
reyi olduğunuzu söylerler ama
sizi hizmetçi olarak kullau-
maya devam ederler."
Beyazlann. siyahlar yanla-
nndayken, sanki onlar yokmuş
gibi konuşma abşkanlıklan,
Madam'ın psikiyatrist yatağına
uzandığı bir bantta ele abnıyor.
2500 yıl öııcesiııiıı en büyük gemisi bulundu
Haber Merkezi - Arkeologlar, İ.Ö.
400-380 yıllan arasında Ege Denizi'nde,
Alonnisos Adası açıklannda batmış
olan bir gemi enkazı buldu. Yapılan de-
nizaltı kazılan, geminin o dönemde inşa
edildiği düşünülen herhangi bir gemi-
den çok daha büyük olduğunu göste-
riyor.
30 metre derinliğe dalarak gemi en-
kazını inceleyen arkeologlar. geminin
bu yüzyıllarda ve daha öncesinde denize
açıldığı düşünülen herhangi bir gemi-
den çok daha büyük olduğunu söylü-
yor. Daha önce incelenen birkaç gemi
enkazının boyu, baştan güverteye ka-
dar 15 metreyi geçmiyordu. Alonnisos
gemisinin uzunluğüınun 25 metre oldu-
ğu tahmin ediliyor.
Deniz Arkeolojisi Enstitisü'nün Baş-
kanı Dr. George F. Bass, bunun "ideal
bir gemi" olduğunu da sözlerine ekli-
yor. Gemi. dibe alabora olmadan ya da
parçalanmadan oturmuş gibi görünü-
yor. Teknenin büyük bir kısmı kuma
gömülmüş olmalı, yani iskeletin bir bö-
lümü hâlâ sağlam olabilir. Gömülmeyen
parçalar genellikle amfora adı verilen
kil kavanozlar. Enkaz yığınımn üzerin-
de bin kadar amfora olduğu görüldü.
Bass ve çahşma arkadaşlan, Kıbns'ın
kuzey kıyılan açıklannda batmış bir
teknenin iyi korunmuş gövdesini çı-
karmışlardı. M.ö. 4. yüzyıbn sonlann-
da denize açılmış olan ve boyu 15 metre-
ye varan gemi tekrar inşa edilmişti.
Dördüncü yüzyıldan kalan öteki
gemi Sicilya açıklannda bulunmuştu.
Geriye çok az parça kaldığı için geminin
yeniden inşası mümkün olmamışü, fa-
kat Kıbns açıklannda bulunan gemiyle
hemen hemen aynı boyutlarda olduğu
tahmin ediliyordu.
Bristol Üniversitesi'nden Dr. Ant-
hony J. Parker, M.Ö. 1. yüzyıla kadar
bu iki gemiden daha büyük bir geminin
büyük olasılıkla yapılinadığını söyle-
mişti. Dr. Hadjidaki, kazılann Casson'-
ın görüşlerini desteklediğini söylüyor.
Eğer Alonnisos gemisi, 2000-3000 am-
fora taşıyabibyorduysa, bu, 150 ton yük
taşıyabilecek İcapasitede olduğunu gös-
terir.