18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet İmtivaz sahibi: Berin Nadi (js.'nd >.ıwıı > oiK'lıııcnı ()/j»i'n \car •tjctu. 1 ! N. .ı\ııı KıHirdın.tU'rıı Hikmel (.etiııkaja • (.jcncl "» ,ı_\ın l).ını>ınaııı Orhan Krinv • 'l a/ı l>laı Mtı- dıırıı ( elal Ba^angıç • ! l.ıbcr Mv.-rkk.vi MııJııru \lustafa Balha\ Cmı^jJ > ıim.'tınon Ali Acar •DuA.-nlemc Muslafa Sağlamer • Nl.ıııhül Hjhorlerı )jena\ kalkan #Dı^ H.ıherler ErgunBalcı • İ5 - f koroırı Din<; la\anç 9\ ııtt Hjberlen Mehmel Saraç • Mak.ılcla Sami Karaoren • Spor \bdülkadir >ucelman • DciA.-1'.mc \bdullah V. a/Ki Ankara Temsilası Cune>t Arcayürek • Hdber Mııdurlerı Işık Kansu. Hakkı Kr- Muosseso MuJüru Erol Erkut •Koordıtıator: dem A"UurkBulvjnNo:'l25Kal'4Bdkanlıklar-Ankarj Tcl 4l95()2()(7hauTclc\ Ahmet Korulsan •Muhasebc Bülem Vener 42344. FJX (4(414 5027«İzjTiırTemsı)cısı SerdarKızık. H.Zı\a Bl\ 1352S 2 3Tel • İdjre HüsevinGürer •işleıme önderÇeiik S31T3.Î. Tele\- 52359.Fax: (5İIM9536O • Adana Temsıleısi Çetin Yiğenoğlu İnönü •Bılgı-İ^lem Nail Inal «Bılgısavar Sıstem: Cd 1!9 S No I K;'.l 1. Tcl 59 37 52(4 hal),Telc\ 62155. hax Cl) 5«* 25 7 <H Miiriivet (,iler •Reklam Reha Işıtman un H.ıhcr 41 t j PK MM l.ırıMTcl \> 21NİS-VN 1993 İ.nsak 4 35 Guneş. 6 10 öğle-13 08 Ikındı: 16.53 Ak^ım: 19.56 Yatsı 21.23 Basınçodaları Haber Merkezi - Gazetemızde öncckı gün yer aiin 'Dalarken. derinlik sarhoşluğunu kapılmayın' başlıkb haberle ılgilı olarak düzeltmeyapan Em. Dz. Asts. MetınSıyli.Türkiye'de bırdeğıl, 12 adet basınç odası olduğunu bıldirdi. Siyli. "dalan kişilerin ilk 2-3 metrede v ücutlanndaki basınç dengekrini yapmalan gerektiği' şeklindeki ifadenin eksık olduğunu önesürerek. "dalan kişilerin başlannı suy un altına sokmalanndan ıt'baren inişsüresince basınç dengelenni yapmalan gerektiği'nisö>ledi. Dalış eğıtmeni Siyli. hızlı dalmalarda veya suyun altında 15-17 metreyi geçen dalış sonrasında ortaya çıkabilen derinlik sarhoşluğu riskinin 4 atmosfer ya da 30 metre olduğunu bildirdi. Ankara'nın bayan belediyeşofopü • ANKARA(LBA)- Ankara'nın tek bayan beledıy e şoförü Suna Çolak. Ankara'nın tnıfiğinden şikayctçi. Yolculann pasolannj istemeden göstermesi gereküğini hatırlaıan Çolak. "Kadın erkek arasında biraynm kabul etmıyorum. Herkes becerisı olduğu herişi yapabılır" dedi. Görüşlerini açıklarken trafık kurallanna uymanınyolcularadaha saygılıveanlayışlı da\ ranmanın. şoför ve yolcu ilişkisi açısından çok önemli olduğunu belirten Çolak, yolculardan pasolannı sormadan göstermelerini, araçlara düzenli inip binmelerini vearaçlan temiz tutnıalannı ıstedi. Dayak ve yalan • KONYA(AA)- Çocuklara verilen ağır cezalarla dayak korkusunun. yalan söylcmeyi yaratan faktörlerin başında geldiğj bildınldi. KonyaSelçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi öğretim üyesi Doç. Dr. Rahim Kucur, AA muhabınneyaptığı açıklamada, çocukian yalan söylemeye ıten nedenlerin başında anne ve babanın sert tulumlannın geldiğıni belırterek, "Suç ışleyen çocuğa dayak atmak veceza vermek yerine eğitsel davranış ve tavsiyelerde bulunmak, onlan bu kötü alışkanlıktan uzaklaştıracaktır" dedi. Anne ve dığer aile bireyleri tarafından yapılan "aman baban duymasın" şeklindeki uyanlann da oldukça yanhş olduğu. çocuk üzerinde olumsuzelkilerbıraktığını vurgulayan Doç. Dr. Kucur. şunlan söyledi: "Yalancıbk zamanla çocukıa bir hastahk halinıalmaktavebu oiumsuzluk ileri yaşlarda da de\ametmektedir. Bu konuda özellikleanne ve babalara büyük görevler düşmektedir." Dünya nüfusu yaşianıyop • VVASHINGTON (AA) - Dünva nüfusunun giderek yaşlandığı ve Avrupa'nın "yaşlı nüfus oranı en yüksek kıta" haline geldiğj bildirildi. Amenkan Nüfus Bücosu'nunyaptığı incelemey e göre dünyada yaşlı oranı en yüksek ülke, 65 yaşın üzerindeki insan sayısının, nüfusun yüzde 17.9'unu oluşturduğu İsveç, bu ülkeyi yüzde 16.3 ile Norveç ve yüzde 13-16 arasında değişen oranlarla diğer Avrupa ülkeleri izliyor. En yaşlı kıia Avrupa'da 65 yaş üzerindeki ülkelenn genel nüfusa oranı yüzde 13.7. Kuzey Amerika'da yüzde 12.6olanbuoran, Asya'da 4.8'e, Latin Amerika'da 4.6'ya. Kuzey Afrika'da 3.8'e. Orta ve Güney Afrika'da ise 2.7'yedûşüyor. Stresin gerekliliği • GAZİANTEP(AA)- İnsanın olgunlaşması için sorunlarla, stresle karşılaşması gerektiği savunuldu. Gaziantep Üniversitesi T;p Fakültesi Psikiyatn Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Süheyla Ünal, tozpembe biryaşamın olmadığını kaydederek "Dünyarun özü öyle değil. Acılarla kanşık bir yaşamımız var. Onun için o acılar kabul edıp 'acılarla nasıl başa çıkabilirim, acının üstesinden nasıl gelebilirim' diye mücadele edilmesi gerekir. Hiç acı yaşamamak, ütopik bir şey ve mümkün de değil" dedi. Türk ve yabancı şehir planlamacılan Taksim Meydanı hakkında farklı öneri ve saptamalarda bulundular TaksimMeydanı'na ıııimari bakış• Ünlü Hollandalı mimar ve heykeltraşlarla Rob Krier'in sözcülüğünü ettiği grup, meydanın bu şekliyle tanımsız, kullanışsız ve kimliksiz olduğunu savunurken. dahaçok Türk mimarlann önerdiği düzenleme; meydanın toplumsal, siyasaJ bellekte yer eden imajının korunmasına yönelikti. A M L A L Kültür Senisi- İstanbul Sanat Tanıtım ve Araşiırma Vakfı'nın (İSTAV) düzenlediğı uluslararası mımarlık etkinlıklen çerçevesin- de bir araya gelen ünlü Türk ve yabancı mi- marlar ile şehır planlamacılan. Taksim Meydanı \e çevresinı konu alan bir çalışma yaptılar Aralannda Prens Charles'ın danış- manlanndan Rob Krier. İspanyol genç mi- mar Andreu Arriola ve Japon Tatsuya Yama- motonun da bulunduğu toplantıda. kentte yaşayanlar olarak bizim günde bir-iki kere uğramak zorunda kaldığımız, Türkiye'nin diğer kentlerinde yaşayan halkın da zıhninde. tarihıe sahne olduğu büyük toplumsal ve sı- >asal olavlarla beili bir imajı olan Taksim Meydanı hakkında değışik saptamalaryapıl- dı. çeşitli öneriler tartışıldı. Farklı yaklaşımlar • ^ ~ . Takskn Meydanı'nın \eniden dûzenlenmesi konusunda değişik yaklaşımiar var. (Fotoğraf: HAYRETTİN SAĞANAK) Atilla Yûcel'in \önettiği toplantıda me\da- nın dÜ7en)enmesı ile ilgili öne çıkan başlıca iki önen tartışıldı. Şu sıra Mimar Sinan Üni- versitesı'nde Vatan Caddesı ile ılgilı bir çalış- maya katılan Hollandalı mimar ve heykeltı- raşlarla Rob Kner'ın sözcülüğünü ettiği grup, mevdanın bu şekliyle tanımsız, kulla- nışsı?. ve kimliksiz olduğunu savunurken daha çok Türk mimarlann önerdığj düzenle- me; meydanın toplumsal, siyasal bellekte yer eden imajının korunmasına yönelikti. Toplantıya katılan mimar ve şehir planla- macılannın Taksim Meydanı hakkındakı farklı öneri veyaklaşımlan şöyle: Fuat Şahinler( Mimar): Kentlerin bellekte yer etmiş noktalan ile oynamanın son derece riskli bir şey olduğunu düşünüyomm. Tak- sim Meydanı da bu noktalardan bin. Mey- dan topİumsal ve siyasal hayatımızın aşama- lanna. ihtilallere. mıtinglcre. katliamlara tanıklık etmiştır Bu anlamda toplumsal bel- lekte belli bir imajı vardır. Butün bunlardan bağımsız olarak yalnızca bırtakım yapısal elemanlarla onu çe\relemek. sınırlamak veya boyutuyla oynamanın tehlikeli olduğunu dü- şünüyorum. Şahınler, meydanı dokunulmaz bır alan olarak görmedığini. kentın genelındc olduğu gıbı acil ihtiyaçlan olduğunu söylüyor Şa- hinlertoplantıya katılan îaksim'inbuhaliyie tanımsız olduğunu savunan Krier'in yaklaşı- mını "son derece tutucu" bulurken alanlann yalnızca yapı duvarlan ile tanımlanamayaca- ğını vurguluyor Bizans ve Osmanlı mımarisiyle ilgılenen. eski kentlenn çevresinde yaptığj uyumlu dü- zenlemeleri ile tanınan ünlü mimar Rob Kri- er ise meydanın bu haliyle oldukça büyuk kullanışsız ve tanımsız olduğunu söylüyor. Meydanın daha küçük bınmlere bölünüpye- niden dûzenlenmesi ve varsayılan fonksıyon- lannı (düzenli yaya ve araç trafiğı, şehnn kültürel merkezi olma niteliği. yeşil saha) ye- rine getirebilmesı için sınırlanrun belirlenme- si gerektiğini savunuyor: '"Nedir bu hıçbir anlamı olmayan boşluk. Birkaç ağaçla. çimenle kaplanmış yeşil saha olma işlevini bıle yerine getıremeyen boş bır park; meydan demek değildir. Neden tanhı- nizden. mimarlık geleneğinızden beslenen bir şehircilik anlayışı ile hareket etmiyorsunuz.. Geleneğinizin ve ehnizde olanlann değenni bilmelisiniz. Geçmişte en iyisini yapmışsınız. Kendi geleneğinizden uzaklaştıkça yabancı- laşıyorsunuz." Kentin diğer bölümlerinin de çok önemli sorunlan olduğunu, örneğin nüfusunun her yıl ınanılmaz bir oranda antığının kendisine iletıldiğini söyleyen ünlü şehir planlamaası şaşkınlık içınde soruyor- "Tüm bu insanlar nerede. hangı şartlarda yaşıyor?" Şehir planlamacılığının disiplinler üstü, mi- mariye yön gösteren bır küitür oiduğunu an- latan Krier. İstanbul'un bütününe hâkim olan çirkin. sağlıksız ve fonksiyonsuz yapılaş- manın da nedenlenni açıklayabilecek gerçek- leri saptıyor: '"Şehircilik toplumun ihtiyaçlan tarafın- dan yönlendirilen bir disiplin olmalı. ınsana hızmet ettiğıni hiç unutmamahdır. Oysa şe- hirler. şehır planlamaalannın önenleri doğ- rultusunda değil; poliükacılann kararlanna göre kâr yapmak isteyen. estetik kaygılan ol- mayan ınsanlann çıkarlan doğrultusunda ınşa edılıyor." Çalışmaya katılan ünlü Hollandah heykel- tıraş Auke de Vries de Krier'in alanla ilgili görüşlenni destekleyerek şöyle diyor: "Şu ha- lıyle Taksim Meydanı'nda olmaİc için hiçbir neden yok. Anlamsız bir boşluk ve hiçbir şey ifade etmiyor. Bir mekanın fonksiyonlannı yerine getirebılmesi, sınırlanrun niteliğine bağlıdır." Dört yıldır Rob Krier'le bırlikte çalışan Turk mımar Latif Rasat da meydanın diğer sokak ve alanlarla kurulamamış mekansal ilişkisine dikkat çekiyor:"Örneğın İsüklal Caddesı güzel bir yaklaşımla yaya trafiğine açılmış. Fakat bu sonu başı olmayan cadde- den çıkıp trafik canavan ile karşılaştığınızda kay boluyorsunuz. Bence İstiklal Caddesi'- nden gelen yayayı AKM'ye yöneltmek için yenı bir alan düzenlemesi yapılmalı." Toplantıyı düzenleyen İSTAV'ın yönet kurulu başkanı Arhan Kayer amaçlanrun, kentin önemli noktalannı gündeme getirmeyi ve bir tartışma ortamı yaratmak olduğunu söylüyor: "Şu anda meydanda, metronun çı- kışı ile ılgilı bir çalışma sürdüriilüyor. Bir ol- du bittıye getırilmek değil. bu konuda mesle- ki bır örgütlenmenin yaratılmasını isıiyo- ruz." İngilizlerin eğlence-dinlence alışkanlıktanna Türk hamamı da eklendi Hamamda dedikodu keyfi Ingiltere'nin Nencastie yöresindeki Türk hamamının lannın da temizlendiğini ileri sürüyor. müdavimJeri >ücurJanvla beraber ruh- Haber Merkezi - Türk hamamına girer- ken elbıselerinizJe bırlikte sonınlanruz]. bunalım ve gergınlıklennızı de çıkartıp at- mahsmız. İngilizlerin yıllardır sürdürdükleri eğ- lence-dinlence abşkanlıklan değişime uğ- ruyor. Ünlü İngıliz Pub'ının yerini almaya adaylar arasında Türk hamamı da bulunu- yor. İngjltere'nin Nevvcastle yöresindeki Türk hamamının müdavimlen vücut- lanyla beraber ruhlannın da temizlendiği- ni ileri sürüyor. Gündüzlen genç annelerin ve emeklilerin doldurduğu hamam, akşam beşten sonra işten çıkanlann saldınsına uğ- ruyor. 1927de yapılan hamam. mermer salon- lan. kemerli kapılan. masaj masalan ve sıcaklığı giderek artan odalan ile tipik bir Türk hamamı. Yörenin saygın doktorlan- ndan Sir John Fife, banyonun yararlanru anlata anlata bitiremiyor. Deri temizlenip nefes alıyor. Kan dolaşımı. böbrek ve kara- ciğer hastabklan. safra kesesi yollan, idrar yollannın tıkanıkhğı, prostat bezinin bü- yümesi, romatızma. cılt hastalıklan ve bronşlarda iltihap banyolardan yarar gö- ren rahatsızhklann bir kısmı. '"İlk bir kaç Türk hamamınııı keyfi başka... dakıkada kan damarlanruzın genişlediğira ve kanm en uç noktalara kadar ulaştığını hissedersiniz" diyen Sir Fife herkesin ban- yolan denemesini öneriyor. Sıcakhk azar azar artüğından vücut sau- naya göre daha uzun sürede gevşeyip ra- hathyor. Dolayısıyla daha fazla ter atılı- yor. Bu süreyi uzatmak olası. Soğuk duş alıp, ayru işleme baştan başlanabıliyor. Yeter miktarda ter atıhnca masaja girip ardından dinlenme odalannda keyifli bir uyku çekilebiliyor. 27 yaşındaki Jo.en çok dinlenme odalanndaki dedikodüdan keyif aldığını belirterek "Bence bir barda oturup içmekten daha dınlendirici. Akşamı soh- betle geçirmek sorunlanmı unuttunıyor" diyor. En hararetli dedikodulann doğal olarak en sıcak odada yapıldjğmı s^lüyor. 42 yaşındaki Maysie Sharp ise banyo- nun sırt ağnlanna çok iyi geldiğini kayde- derek, vücut bakımına da ayıracak bol za- man bulduğunu açıklıyor. Masaj yapan görevliler buhar odasında çalışıyor. Deve kıhndan yapılmış keseler ile vücut keselen- dikten sonra dinlenme bölümlerine geçili- yor. Burada kahveservisi yapıbrken görev- İı ıstenirse ayak bakımı yapıyor. Sinemanın ûnlüleri de buranın gediklisi. Annie Lennox, Connie Booth, Jenny Agut- ter sadece bır kaçı. 26 yaşındaki Janey Byme, hamama ilk geldiğinde çıplak ola- rak insan içine çıkmaktan rahatsız olduğu nu; sonradan çekingenliğini yenerek öz<~ kabın bile almadığını söyleyerek "çılgm bir günün akşarru buraya gelmeyi iple çekiyo- rum. Hafta ortasında tatile gelmış gibi- yım"dı>or. Güney Kore'de erotizme geçiş yokHaber Merkezi - Kitabın özgür olamadığ) bir ülke Güney Kore. Ülkede muzır kurullan yok, ancak yazarlar erotizmde fazla ileri gittikleri için hapis yatabiliyor. Güney Koreli y azar Ma Kwang-Soo, erotik içerikli kitap yazmaktan bükümlü. Bu nedenle iki ay hapis y atmış. Kwang-Soo, International Herald Tribune ile yaptığı röportajı zar zor kabul etmiş, çünkü kitapları hakkında konuşursa. Seul'daki Yonsei Üniversitesi'ndekj işinden oimaktan korkuyor. Ma'nın ilk romaru Can Sıkıntjsı'nda, uzun tırnak fetişi olan bir adamın öyküsü anJatılıyor. Fetişisr şair bir gün uzun tırnakları olan bir kadınla karşılaşıyor ve cinsel oyunlarla dolu bir gece geciri> orlar. Can Sıkıntısı, Güney Kore'deki edebi çe> relerden olumsuz eleştiri aldı. Ma, bunaaltşık olduğunu sövlüjor. 1988'de yazdığı Hafifmeşrep Kadııiları Severim, en çok satan kitaplar arasında yer almakla büiikte sert eleştirilerle karşılanmtştı. Ma'nın açıkça cinsel özgürlüğü savunması, zinanın suç sayüdığı Güney Kore'de pek çok kişide şok etkisi > aratmtştı. N azar, bir dönem boyunca üniversitede edeoivat dersJeri vermekten alı kondu. Ma, "Hafifmeşrep Kadınları Severim yüzünden bir sürü kişi bana düşman kesildi ama. kitap Kore toplumunun değişimine katkıda bulundu. Kore'de ruh bedenden, sabır zevkten önce gelir. İnsanlar zevk peşinde koşmamn günah olmadığını kabul ettiler" diyor. Hükümet aynı kanıda değiJdi ve Vla'vı ciddi biçimde uyardı. Ferişizm, sadomazoşim ve dahasını içeren şürlerini derlediği Gül Ham'na Gidelirn adlı kitabı 1989'da yeni bir tarttşmayı başlattı. Kitabın sinemaya uy arlanması düşünülüyordu ama, yapuncı, filmin kesinJikle sansürden gecemeyeceğini düşünerek cekimlerden vazgeçti. Ma, ••İnsanlar. başlığın cinsel istekierini ucuz bir yerde gidermek için bir cağn niteliği taşidığını düşündü ama benim yazdtğım bu değUdi. Toplumsal kısrtlamalann çok fazla olduğu bir ülkede, saklanacak bir yere gereksinim duyıddugunu yazdım. Gül Hanı, aşkm gizlenme yeriydi" diyor. Seks hakkmdaki y aygaralann. kitaplannın edebi bir çerçevede eie alnımasının önüne geçtiğini düşünüyor Ma. Günev Kore'deki çağdaş edebiyatı, eleşn'rmenJerin tutuculııklan yüzünden sılucı bulduğunu da sözlerine ekh'yon "D.H. Lawrence ve Allen Ginsberg gibi yazarian göklere çıkanyorlar, ama bu ülke için bu tip şeylerin henüz erken olduğunu söylüyorlar. Batı'ya dalkavukluk ediyoriar." Eserleri arasında akademik nitelikli kitaplar da yer alıyor. Bir kız öğrencinin çeşitli erkeklerle yaşadığı cinsel deneyünkri konu alan Tatlı Sara yüzünden geçen yıl tutuklandı. Bu tutuklama, Güney Kore'ye, 1990 yılında bir yazan kurgularından ötürii kilit altına alabikcek bir demokrasiye sahip olma ayncalığuu getirdi. Uzakdoğu'da AIDS korkusu yüzünden 8-13 yaşındaki çocuk fahişeler pazarlanıyor Çocuk fahişelere ilgi artıyor • Uzmanlar, Bangkok, Manila, Rio de Janeiro ve Frankfurt'un arka sokaklannda 8 ila 13 yaşlanndaki çocuk fahişelerin büyük paralar İcarşılığında pazarlandığına dikkat çekiyor. Haber Merkezi - Fahişelere merakü müşteriler 20 yaşından küçük kızlann daha güvenli ol- duklannı, AIDS virüsü taşıma- dıklannı düşünüyor. Bruksel'de toplanan UNESCO konferansında "Seks Ticareti ve İnsan Haklan" konusu ele ahndı. Konferansa katılan dok- tor, polis ve sosyal hizmet uz- manlanndan oluşan araştırma- cı grubu, çocuk fahişelerin cin- sel suiistimalı üzerine bır rapor sundu. Raporda, müşterilerin. bakire olduklan kabul edilen ya da gençlikleri saflığı temsil eden çok genç kızlar ve erkekler için çok daha fazla ücret öde- meye hazır olduklan belirtildi. Uzmanlar, Bangkok, Mani- la. Rıo de Janeiro ve Frank- furt'un arka sokaklannda 8 ila 13 yaşlanndaki çocuk fahişele- rin büyük paralar karşılığında pazarlandığına dikkat çekiyor. Ellenndeki "mallann temiz" olduğunu vTirgulayan satıcılar, müşterilerin AIDS korkusun- dan yararlanıyor. Ho Chı Mınh kenlındekı Çocuk Hastanesi Başhekimi Dr. Duong Quynh Hoa, Japon- ya, Hong Kong ve Tayvan'dan iş adamlanrun akın akın gelme- siyle seks pazannın canlandığı- nı söylüyor: "Müşteriler AIDS'ten korktuklanndan ba- kirelik çok para getiriyor. Bu nedenle 10 yaşındaki kızçocuk- lar bile satılıyor." Unesco'nun Kadın Haklan Bölüm Başkanı VVassiJa Tam- zali durumun korkutuculuğu- na dikkat çekerek kaygılannı dile getirdi: "Tüm dayanaklan- mızı yitiriyoruz. Cinsellik paza- nna kurban verdiğimiz çocuk- lar her geçen gün artıyor. Bu konudaki sessizlik duvannı yık- marruz gerekiyor." Massachusetts Üniversitesi'- nden Prof. Janice Raynvond. er- genlik çağına erişmemış çocuk- larda cinsel suiistimal sonucu oluşan bel soğukluğu, derin kesik ve yanklan tedavi ettikle- rini acıkladı. Prof. Raymond, "30 yıllık meslek yaşantımda bu denli korkunç bir sadizme taruk olmadım. Büyükler ço- cuklara acı çektirmek için para ödüyorlar. Bazen kanama geci- ren on ya da onbir yaşında ço- cuklar babalan tarafından bana getiriliyor. Çocuklar bü- yük ıstırap içinde" dedi. Çocuk fuhuşu üzerine istatis- tiksel bilgi toplamak zor. An- cak geçen yıl Birleşmiş Milletler Eğitim Bilim ve Kültür Örgütü, Kolombiya, Brezilya, Benin, Tayland ve Filipinler'de fahişe- lik konusunu araşürdı. Bu ça- lışmaya göre Güney Amerika ve Afrika'da çocukJar sokak- larda bağımsız çalışıyor. Ancak cinsellik pazannın çok geliştiğı Tayland ve Filipinler'de çocuk- lar genelevlerde toplanıyor. İki milyon Tayland'lı fahişenın 800 bini gençler ve çocuklardan oluşuyor. Genellikle genç kızla- ra talep Asya'lı turistlerden, genç oğlanlara ise Batı'lı turist- lerden geliyor. Bır UNESCO araşurmasında. 6 ila 14 yaşlan arasında 10 bin er- kek çocuğun Sri LanJca'da er- kek müşterilere hizmet verdiği belirtiliyor. Konferans temsilcileri Orta Asya'da çocuk fuhuşunun bü- yük bir kapalılık içinde yapıldı- ğını ileri sürdü. Brüksel Polis Şefi Emmanuel Herman'ın açıklamasma göre Batı'da fahişe olarak çalışan Asyalı genç kızlar eğiûlmek üzere öncelıkle Kıbns'a götürü- lüyor. Yeterli eğitim gordükle- rine inamlınca bakirelere bü- yük paralar ödeyen Orta Asyah müşterilere satılıyor. 15 yıl Almanya'da çalışmış bir fahişe olan Cora Mooloy, "Cinsel özgürlük arttıkça in- sanlar farkb şeyler anyor. Şim- di daha fazla sadomazoşizm var, çocuklara daha fazla ilgi var" diyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle