Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet
İmtivaz sahibi: Berin Nadi
(js.'nd >.ıwıı > oiK'lıııcnı ()/j»i'n \car •tjctu.
1
!
N. .ı\ııı KıHirdın.tU'rıı Hikmel (.etiııkaja • (.jcncl
"» ,ı_\ın l).ını>ınaııı Orhan Krinv • 'l a/ı l>laı Mtı-
dıırıı ( elal Ba^angıç • ! l.ıbcr Mv.-rkk.vi MııJııru
\lustafa Balha\
Cmı^jJ > ıim.'tınon Ali Acar •DuA.-nlemc Muslafa Sağlamer
• Nl.ıııhül Hjhorlerı )jena\ kalkan #Dı^ H.ıherler ErgunBalcı
• İ5 - f koroırı Din<; la\anç 9\ ııtt Hjberlen Mehmel Saraç
• Mak.ılcla Sami Karaoren • Spor \bdülkadir >ucelman
• DciA.-1'.mc \bdullah V. a/Ki
Ankara Temsilası Cune>t Arcayürek • Hdber Mııdurlerı Işık Kansu. Hakkı Kr- Muosseso MuJüru Erol Erkut •Koordıtıator:
dem A"UurkBulvjnNo:'l25Kal'4Bdkanlıklar-Ankarj Tcl 4l95()2()(7hauTclc\ Ahmet Korulsan •Muhasebc Bülem Vener
42344. FJX (4(414 5027«İzjTiırTemsı)cısı SerdarKızık. H.Zı\a Bl\ 1352S 2 3Tel • İdjre HüsevinGürer •işleıme önderÇeiik
S31T3.Î. Tele\- 52359.Fax: (5İIM9536O • Adana Temsıleısi Çetin Yiğenoğlu İnönü •Bılgı-İ^lem Nail Inal «Bılgısavar Sıstem:
Cd 1!9 S No I K;'.l 1. Tcl 59 37 52(4 hal),Telc\ 62155. hax Cl) 5«* 25
7
<H Miiriivet (,iler •Reklam Reha Işıtman
un H.ıhcr
41 t j PK MM l.ırıMTcl
\> 21NİS-VN 1993 İ.nsak 4 35 Guneş. 6 10 öğle-13 08 Ikındı: 16.53 Ak^ım: 19.56 Yatsı 21.23
Basınçodaları
Haber Merkezi -
Gazetemızde öncckı gün yer
aiin 'Dalarken. derinlik
sarhoşluğunu kapılmayın'
başlıkb haberle ılgilı olarak
düzeltmeyapan Em. Dz.
Asts. MetınSıyli.Türkiye'de
bırdeğıl, 12 adet basınç odası
olduğunu bıldirdi. Siyli.
"dalan kişilerin ilk 2-3
metrede v ücutlanndaki
basınç dengekrini yapmalan
gerektiği' şeklindeki ifadenin
eksık olduğunu önesürerek.
"dalan kişilerin başlannı
suy un altına sokmalanndan
ıt'baren inişsüresince basınç
dengelenni yapmalan
gerektiği'nisö>ledi. Dalış
eğıtmeni Siyli. hızlı
dalmalarda veya suyun
altında 15-17 metreyi geçen
dalış sonrasında ortaya
çıkabilen derinlik sarhoşluğu
riskinin 4 atmosfer ya da 30
metre olduğunu bildirdi.
Ankara'nın bayan
belediyeşofopü
• ANKARA(LBA)-
Ankara'nın tek bayan
beledıy e şoförü Suna Çolak.
Ankara'nın tnıfiğinden
şikayctçi. Yolculann
pasolannj istemeden
göstermesi gereküğini
hatırlaıan Çolak. "Kadın
erkek arasında biraynm
kabul etmıyorum. Herkes
becerisı olduğu herişi
yapabılır" dedi. Görüşlerini
açıklarken trafık kurallanna
uymanınyolcularadaha
saygılıveanlayışlı
da\ ranmanın. şoför ve yolcu
ilişkisi açısından çok önemli
olduğunu belirten Çolak,
yolculardan pasolannı
sormadan göstermelerini,
araçlara düzenli inip
binmelerini vearaçlan temiz
tutnıalannı ıstedi.
Dayak ve yalan
• KONYA(AA)-
Çocuklara verilen ağır
cezalarla dayak korkusunun.
yalan söylcmeyi yaratan
faktörlerin başında geldiğj
bildınldi. KonyaSelçuk
Üniversitesi Tıp Fakültesi
öğretim üyesi Doç. Dr.
Rahim Kucur, AA
muhabınneyaptığı
açıklamada, çocukian yalan
söylemeye ıten nedenlerin
başında anne ve babanın sert
tulumlannın geldiğıni
belırterek, "Suç ışleyen
çocuğa dayak atmak veceza
vermek yerine eğitsel
davranış ve tavsiyelerde
bulunmak, onlan bu kötü
alışkanlıktan
uzaklaştıracaktır" dedi.
Anne ve dığer aile bireyleri
tarafından yapılan "aman
baban duymasın" şeklindeki
uyanlann da oldukça yanhş
olduğu. çocuk üzerinde
olumsuzelkilerbıraktığını
vurgulayan Doç. Dr. Kucur.
şunlan söyledi: "Yalancıbk
zamanla çocukıa bir hastahk
halinıalmaktavebu
oiumsuzluk ileri yaşlarda da
de\ametmektedir. Bu
konuda özellikleanne ve
babalara büyük görevler
düşmektedir."
Dünya nüfusu
yaşianıyop
• VVASHINGTON (AA) -
Dünva nüfusunun giderek
yaşlandığı ve Avrupa'nın
"yaşlı nüfus oranı en yüksek
kıta" haline geldiğj bildirildi.
Amenkan Nüfus
Bücosu'nunyaptığı
incelemey e göre dünyada
yaşlı oranı en yüksek ülke, 65
yaşın üzerindeki insan
sayısının, nüfusun yüzde
17.9'unu oluşturduğu İsveç,
bu ülkeyi yüzde 16.3 ile
Norveç ve yüzde 13-16
arasında değişen oranlarla
diğer Avrupa ülkeleri izliyor.
En yaşlı kıia Avrupa'da 65
yaş üzerindeki ülkelenn genel
nüfusa oranı yüzde 13.7.
Kuzey Amerika'da yüzde
12.6olanbuoran, Asya'da
4.8'e, Latin Amerika'da
4.6'ya. Kuzey Afrika'da
3.8'e. Orta ve Güney
Afrika'da ise 2.7'yedûşüyor.
Stresin
gerekliliği
• GAZİANTEP(AA)-
İnsanın olgunlaşması için
sorunlarla, stresle
karşılaşması gerektiği
savunuldu. Gaziantep
Üniversitesi T;p Fakültesi
Psikiyatn Anabilim Dalı
Başkanı Doç. Dr. Süheyla
Ünal, tozpembe biryaşamın
olmadığını kaydederek
"Dünyarun özü öyle değil.
Acılarla kanşık bir
yaşamımız var. Onun için o
acılar kabul edıp 'acılarla
nasıl başa çıkabilirim, acının
üstesinden nasıl gelebilirim'
diye mücadele edilmesi
gerekir. Hiç acı yaşamamak,
ütopik bir şey ve mümkün de
değil" dedi.
Türk ve yabancı şehir planlamacılan Taksim Meydanı hakkında farklı öneri ve saptamalarda bulundular
TaksimMeydanı'na ıııimari bakış• Ünlü Hollandalı mimar ve
heykeltraşlarla Rob Krier'in
sözcülüğünü ettiği grup, meydanın
bu şekliyle tanımsız, kullanışsız ve
kimliksiz olduğunu savunurken.
dahaçok Türk mimarlann
önerdiği düzenleme; meydanın
toplumsal, siyasaJ bellekte yer eden
imajının korunmasına yönelikti.
A M L A L
Kültür Senisi- İstanbul Sanat Tanıtım ve
Araşiırma Vakfı'nın (İSTAV) düzenlediğı
uluslararası mımarlık etkinlıklen çerçevesin-
de bir araya gelen ünlü Türk ve yabancı mi-
marlar ile şehır planlamacılan. Taksim
Meydanı \e çevresinı konu alan bir çalışma
yaptılar Aralannda Prens Charles'ın danış-
manlanndan Rob Krier. İspanyol genç mi-
mar Andreu Arriola ve Japon Tatsuya Yama-
motonun da bulunduğu toplantıda. kentte
yaşayanlar olarak bizim günde bir-iki kere
uğramak zorunda kaldığımız, Türkiye'nin
diğer kentlerinde yaşayan halkın da zıhninde.
tarihıe sahne olduğu büyük toplumsal ve sı-
>asal olavlarla beili bir imajı olan Taksim
Meydanı hakkında değışik saptamalaryapıl-
dı. çeşitli öneriler tartışıldı.
Farklı yaklaşımlar
• ^ ~ .
Takskn Meydanı'nın \eniden dûzenlenmesi konusunda değişik yaklaşımiar var. (Fotoğraf: HAYRETTİN SAĞANAK)
Atilla Yûcel'in \önettiği toplantıda me\da-
nın dÜ7en)enmesı ile ilgili öne çıkan başlıca
iki önen tartışıldı. Şu sıra Mimar Sinan Üni-
versitesı'nde Vatan Caddesı ile ılgilı bir çalış-
maya katılan Hollandalı mimar ve heykeltı-
raşlarla Rob Kner'ın sözcülüğünü ettiği
grup, mevdanın bu şekliyle tanımsız, kulla-
nışsı?. ve kimliksiz olduğunu savunurken
daha çok Türk mimarlann önerdığj düzenle-
me; meydanın toplumsal, siyasal bellekte yer
eden imajının korunmasına yönelikti.
Toplantıya katılan mimar ve şehir planla-
macılannın Taksim Meydanı hakkındakı
farklı öneri veyaklaşımlan şöyle:
Fuat Şahinler( Mimar): Kentlerin bellekte
yer etmiş noktalan ile oynamanın son derece
riskli bir şey olduğunu düşünüyomm. Tak-
sim Meydanı da bu noktalardan bin. Mey-
dan topİumsal ve siyasal hayatımızın aşama-
lanna. ihtilallere. mıtinglcre. katliamlara
tanıklık etmiştır Bu anlamda toplumsal bel-
lekte belli bir imajı vardır. Butün bunlardan
bağımsız olarak yalnızca bırtakım yapısal
elemanlarla onu çe\relemek. sınırlamak veya
boyutuyla oynamanın tehlikeli olduğunu dü-
şünüyorum.
Şahınler, meydanı dokunulmaz bır alan
olarak görmedığini. kentın genelındc olduğu
gıbı acil ihtiyaçlan olduğunu söylüyor Şa-
hinlertoplantıya katılan îaksim'inbuhaliyie
tanımsız olduğunu savunan Krier'in yaklaşı-
mını "son derece tutucu" bulurken alanlann
yalnızca yapı duvarlan ile tanımlanamayaca-
ğını vurguluyor
Bizans ve Osmanlı mımarisiyle ilgılenen.
eski kentlenn çevresinde yaptığj uyumlu dü-
zenlemeleri ile tanınan ünlü mimar Rob Kri-
er ise meydanın bu haliyle oldukça büyuk
kullanışsız ve tanımsız olduğunu söylüyor.
Meydanın daha küçük bınmlere bölünüpye-
niden dûzenlenmesi ve varsayılan fonksıyon-
lannı (düzenli yaya ve araç trafiğı, şehnn
kültürel merkezi olma niteliği. yeşil saha) ye-
rine getirebilmesı için sınırlanrun belirlenme-
si gerektiğini savunuyor:
'"Nedir bu hıçbir anlamı olmayan boşluk.
Birkaç ağaçla. çimenle kaplanmış yeşil saha
olma işlevini bıle yerine getıremeyen boş bır
park; meydan demek değildir. Neden tanhı-
nizden. mimarlık geleneğinızden beslenen bir
şehircilik anlayışı ile hareket etmiyorsunuz..
Geleneğinizin ve ehnizde olanlann değenni
bilmelisiniz. Geçmişte en iyisini yapmışsınız.
Kendi geleneğinizden uzaklaştıkça yabancı-
laşıyorsunuz."
Kentin diğer bölümlerinin de çok önemli
sorunlan olduğunu, örneğin nüfusunun her
yıl ınanılmaz bir oranda antığının kendisine
iletıldiğini söyleyen ünlü şehir planlamaası
şaşkınlık içınde soruyor- "Tüm bu insanlar
nerede. hangı şartlarda yaşıyor?"
Şehir planlamacılığının disiplinler üstü, mi-
mariye yön gösteren bır küitür oiduğunu an-
latan Krier. İstanbul'un bütününe hâkim
olan çirkin. sağlıksız ve fonksiyonsuz yapılaş-
manın da nedenlenni açıklayabilecek gerçek-
leri saptıyor:
'"Şehircilik toplumun ihtiyaçlan tarafın-
dan yönlendirilen bir disiplin olmalı. ınsana
hızmet ettiğıni hiç unutmamahdır. Oysa şe-
hirler. şehır planlamaalannın önenleri doğ-
rultusunda değil; poliükacılann kararlanna
göre kâr yapmak isteyen. estetik kaygılan ol-
mayan ınsanlann çıkarlan doğrultusunda
ınşa edılıyor."
Çalışmaya katılan ünlü Hollandah heykel-
tıraş Auke de Vries de Krier'in alanla ilgili
görüşlenni destekleyerek şöyle diyor: "Şu ha-
lıyle Taksim Meydanı'nda olmaİc için hiçbir
neden yok. Anlamsız bir boşluk ve hiçbir şey
ifade etmiyor. Bir mekanın fonksiyonlannı
yerine getirebılmesi, sınırlanrun niteliğine
bağlıdır."
Dört yıldır Rob Krier'le bırlikte çalışan
Turk mımar Latif Rasat da meydanın diğer
sokak ve alanlarla kurulamamış mekansal
ilişkisine dikkat çekiyor:"Örneğın İsüklal
Caddesı güzel bir yaklaşımla yaya trafiğine
açılmış. Fakat bu sonu başı olmayan cadde-
den çıkıp trafik canavan ile karşılaştığınızda
kay boluyorsunuz. Bence İstiklal Caddesi'-
nden gelen yayayı AKM'ye yöneltmek için
yenı bir alan düzenlemesi yapılmalı."
Toplantıyı düzenleyen İSTAV'ın yönet
kurulu başkanı Arhan Kayer amaçlanrun,
kentin önemli noktalannı gündeme getirmeyi
ve bir tartışma ortamı yaratmak olduğunu
söylüyor: "Şu anda meydanda, metronun çı-
kışı ile ılgilı bir çalışma sürdüriilüyor. Bir ol-
du bittıye getırilmek değil. bu konuda mesle-
ki bır örgütlenmenin yaratılmasını isıiyo-
ruz."
İngilizlerin eğlence-dinlence alışkanlıktanna Türk hamamı da eklendi
Hamamda dedikodu keyfi
Ingiltere'nin Nencastie yöresindeki Türk hamamının
lannın da temizlendiğini ileri sürüyor.
müdavimJeri >ücurJanvla beraber ruh-
Haber Merkezi - Türk hamamına girer-
ken elbıselerinizJe bırlikte sonınlanruz].
bunalım ve gergınlıklennızı de çıkartıp at-
mahsmız.
İngilizlerin yıllardır sürdürdükleri eğ-
lence-dinlence abşkanlıklan değişime uğ-
ruyor. Ünlü İngıliz Pub'ının yerini almaya
adaylar arasında Türk hamamı da bulunu-
yor.
İngjltere'nin Nevvcastle yöresindeki
Türk hamamının müdavimlen vücut-
lanyla beraber ruhlannın da temizlendiği-
ni ileri sürüyor. Gündüzlen genç annelerin
ve emeklilerin doldurduğu hamam, akşam
beşten sonra işten çıkanlann saldınsına uğ-
ruyor.
1927de yapılan hamam. mermer salon-
lan. kemerli kapılan. masaj masalan ve
sıcaklığı giderek artan odalan ile tipik bir
Türk hamamı. Yörenin saygın doktorlan-
ndan Sir John Fife, banyonun yararlanru
anlata anlata bitiremiyor. Deri temizlenip
nefes alıyor. Kan dolaşımı. böbrek ve kara-
ciğer hastabklan. safra kesesi yollan, idrar
yollannın tıkanıkhğı, prostat bezinin bü-
yümesi, romatızma. cılt hastalıklan ve
bronşlarda iltihap banyolardan yarar gö-
ren rahatsızhklann bir kısmı. '"İlk bir kaç
Türk hamamınııı keyfi başka...
dakıkada kan damarlanruzın genişlediğira
ve kanm en uç noktalara kadar ulaştığını
hissedersiniz" diyen Sir Fife herkesin ban-
yolan denemesini öneriyor.
Sıcakhk azar azar artüğından vücut sau-
naya göre daha uzun sürede gevşeyip ra-
hathyor. Dolayısıyla daha fazla ter atılı-
yor. Bu süreyi uzatmak olası. Soğuk duş
alıp, ayru işleme baştan başlanabıliyor.
Yeter miktarda ter atıhnca masaja girip
ardından dinlenme odalannda keyifli bir
uyku çekilebiliyor. 27 yaşındaki Jo.en çok
dinlenme odalanndaki dedikodüdan keyif
aldığını belirterek "Bence bir barda oturup
içmekten daha dınlendirici. Akşamı soh-
betle geçirmek sorunlanmı unuttunıyor"
diyor. En hararetli dedikodulann doğal
olarak en sıcak odada yapıldjğmı s^lüyor.
42 yaşındaki Maysie Sharp ise banyo-
nun sırt ağnlanna çok iyi geldiğini kayde-
derek, vücut bakımına da ayıracak bol za-
man bulduğunu açıklıyor. Masaj yapan
görevliler buhar odasında çalışıyor. Deve
kıhndan yapılmış keseler ile vücut keselen-
dikten sonra dinlenme bölümlerine geçili-
yor. Burada kahveservisi yapıbrken görev-
İı ıstenirse ayak bakımı yapıyor.
Sinemanın ûnlüleri de buranın gediklisi.
Annie Lennox, Connie Booth, Jenny Agut-
ter sadece bır kaçı. 26 yaşındaki Janey
Byme, hamama ilk geldiğinde çıplak ola-
rak insan içine çıkmaktan rahatsız olduğu
nu; sonradan çekingenliğini yenerek öz<~
kabın bile almadığını söyleyerek "çılgm bir
günün akşarru buraya gelmeyi iple çekiyo-
rum. Hafta ortasında tatile gelmış gibi-
yım"dı>or.
Güney Kore'de erotizme geçiş yokHaber Merkezi - Kitabın özgür olamadığ) bir
ülke Güney Kore. Ülkede muzır kurullan
yok, ancak yazarlar erotizmde fazla ileri
gittikleri için hapis yatabiliyor.
Güney Koreli y azar Ma Kwang-Soo, erotik
içerikli kitap yazmaktan bükümlü. Bu
nedenle iki ay hapis y atmış. Kwang-Soo,
International Herald Tribune ile yaptığı
röportajı zar zor kabul etmiş, çünkü kitapları
hakkında konuşursa. Seul'daki Yonsei
Üniversitesi'ndekj işinden oimaktan
korkuyor. Ma'nın ilk romaru Can
Sıkıntjsı'nda, uzun tırnak fetişi olan bir
adamın öyküsü anJatılıyor. Fetişisr şair bir
gün uzun tırnakları olan bir kadınla
karşılaşıyor ve cinsel oyunlarla dolu bir gece
geciri> orlar. Can Sıkıntısı, Güney Kore'deki
edebi çe> relerden olumsuz eleştiri aldı. Ma,
bunaaltşık olduğunu sövlüjor. 1988'de
yazdığı Hafifmeşrep Kadııiları Severim, en
çok satan kitaplar arasında yer almakla
büiikte sert eleştirilerle karşılanmtştı. Ma'nın
açıkça cinsel özgürlüğü savunması, zinanın
suç sayüdığı Güney Kore'de pek çok kişide
şok etkisi > aratmtştı. N azar, bir dönem
boyunca üniversitede edeoivat dersJeri
vermekten alı kondu. Ma, "Hafifmeşrep
Kadınları Severim yüzünden bir sürü kişi bana
düşman kesildi ama. kitap Kore toplumunun
değişimine katkıda bulundu. Kore'de ruh
bedenden, sabır zevkten önce gelir. İnsanlar
zevk peşinde koşmamn günah olmadığını
kabul ettiler" diyor.
Hükümet aynı kanıda değiJdi ve Vla'vı ciddi
biçimde uyardı. Ferişizm, sadomazoşim ve
dahasını içeren şürlerini derlediği Gül
Ham'na Gidelirn adlı kitabı 1989'da yeni bir
tarttşmayı başlattı. Kitabın sinemaya
uy arlanması düşünülüyordu ama, yapuncı,
filmin kesinJikle sansürden gecemeyeceğini
düşünerek cekimlerden vazgeçti.
Ma, ••İnsanlar. başlığın cinsel istekierini ucuz
bir yerde gidermek için bir cağn niteliği
taşidığını düşündü ama benim yazdtğım bu
değUdi. Toplumsal kısrtlamalann çok fazla
olduğu bir ülkede, saklanacak bir yere
gereksinim duyıddugunu yazdım. Gül Hanı,
aşkm gizlenme yeriydi" diyor.
Seks hakkmdaki y aygaralann. kitaplannın
edebi bir çerçevede eie alnımasının önüne
geçtiğini düşünüyor Ma. Günev Kore'deki
çağdaş edebiyatı, eleşn'rmenJerin
tutuculııklan yüzünden sılucı bulduğunu da
sözlerine ekh'yon "D.H. Lawrence ve Allen
Ginsberg gibi yazarian göklere çıkanyorlar,
ama bu ülke için bu tip şeylerin henüz erken
olduğunu söylüyorlar. Batı'ya dalkavukluk
ediyoriar." Eserleri arasında akademik
nitelikli kitaplar da yer alıyor. Bir kız
öğrencinin çeşitli erkeklerle yaşadığı cinsel
deneyünkri konu alan Tatlı Sara yüzünden
geçen yıl tutuklandı. Bu tutuklama, Güney
Kore'ye, 1990 yılında bir yazan
kurgularından ötürii kilit altına alabikcek bir
demokrasiye sahip olma ayncalığuu getirdi.
Uzakdoğu'da AIDS korkusu yüzünden 8-13 yaşındaki çocuk fahişeler pazarlanıyor
Çocuk fahişelere ilgi artıyor
• Uzmanlar, Bangkok, Manila, Rio de Janeiro ve
Frankfurt'un arka sokaklannda 8 ila 13
yaşlanndaki çocuk fahişelerin büyük paralar
İcarşılığında pazarlandığına dikkat çekiyor.
Haber Merkezi - Fahişelere
merakü müşteriler 20 yaşından
küçük kızlann daha güvenli ol-
duklannı, AIDS virüsü taşıma-
dıklannı düşünüyor.
Bruksel'de toplanan UNESCO
konferansında "Seks Ticareti
ve İnsan Haklan" konusu ele
ahndı. Konferansa katılan dok-
tor, polis ve sosyal hizmet uz-
manlanndan oluşan araştırma-
cı grubu, çocuk fahişelerin cin-
sel suiistimalı üzerine bır rapor
sundu. Raporda, müşterilerin.
bakire olduklan kabul edilen
ya da gençlikleri saflığı temsil
eden çok genç kızlar ve erkekler
için çok daha fazla ücret öde-
meye hazır olduklan belirtildi.
Uzmanlar, Bangkok, Mani-
la. Rıo de Janeiro ve Frank-
furt'un arka sokaklannda 8 ila
13 yaşlanndaki çocuk fahişele-
rin büyük paralar karşılığında
pazarlandığına dikkat çekiyor.
Ellenndeki "mallann temiz"
olduğunu vTirgulayan satıcılar,
müşterilerin AIDS korkusun-
dan yararlanıyor.
Ho Chı Mınh kenlındekı
Çocuk Hastanesi Başhekimi
Dr. Duong Quynh Hoa, Japon-
ya, Hong Kong ve Tayvan'dan
iş adamlanrun akın akın gelme-
siyle seks pazannın canlandığı-
nı söylüyor: "Müşteriler
AIDS'ten korktuklanndan ba-
kirelik çok para getiriyor. Bu
nedenle 10 yaşındaki kızçocuk-
lar bile satılıyor."
Unesco'nun Kadın Haklan
Bölüm Başkanı VVassiJa Tam-
zali durumun korkutuculuğu-
na dikkat çekerek kaygılannı
dile getirdi: "Tüm dayanaklan-
mızı yitiriyoruz. Cinsellik paza-
nna kurban verdiğimiz çocuk-
lar her geçen gün artıyor. Bu
konudaki sessizlik duvannı yık-
marruz gerekiyor."
Massachusetts Üniversitesi'-
nden Prof. Janice Raynvond. er-
genlik çağına erişmemış çocuk-
larda cinsel suiistimal sonucu
oluşan bel soğukluğu, derin
kesik ve yanklan tedavi ettikle-
rini acıkladı. Prof. Raymond,
"30 yıllık meslek yaşantımda
bu denli korkunç bir sadizme
taruk olmadım. Büyükler ço-
cuklara acı çektirmek için para
ödüyorlar. Bazen kanama geci-
ren on ya da onbir yaşında ço-
cuklar babalan tarafından
bana getiriliyor. Çocuklar bü-
yük ıstırap içinde" dedi.
Çocuk fuhuşu üzerine istatis-
tiksel bilgi toplamak zor. An-
cak geçen yıl Birleşmiş Milletler
Eğitim Bilim ve Kültür Örgütü,
Kolombiya, Brezilya, Benin,
Tayland ve Filipinler'de fahişe-
lik konusunu araşürdı. Bu ça-
lışmaya göre Güney Amerika
ve Afrika'da çocukJar sokak-
larda bağımsız çalışıyor. Ancak
cinsellik pazannın çok geliştiğı
Tayland ve Filipinler'de çocuk-
lar genelevlerde toplanıyor. İki
milyon Tayland'lı fahişenın 800
bini gençler ve çocuklardan
oluşuyor. Genellikle genç kızla-
ra talep Asya'lı turistlerden,
genç oğlanlara ise Batı'lı turist-
lerden geliyor.
Bır UNESCO araşurmasında. 6
ila 14 yaşlan arasında 10 bin er-
kek çocuğun Sri LanJca'da er-
kek müşterilere hizmet verdiği
belirtiliyor.
Konferans temsilcileri Orta
Asya'da çocuk fuhuşunun bü-
yük bir kapalılık içinde yapıldı-
ğını ileri sürdü.
Brüksel Polis Şefi Emmanuel
Herman'ın açıklamasma göre
Batı'da fahişe olarak çalışan
Asyalı genç kızlar eğiûlmek
üzere öncelıkle Kıbns'a götürü-
lüyor. Yeterli eğitim gordükle-
rine inamlınca bakirelere bü-
yük paralar ödeyen Orta Asyah
müşterilere satılıyor.
15 yıl Almanya'da çalışmış
bir fahişe olan Cora Mooloy,
"Cinsel özgürlük arttıkça in-
sanlar farkb şeyler anyor. Şim-
di daha fazla sadomazoşizm
var, çocuklara daha fazla ilgi
var" diyor.