Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
16NİSAN1993CUMA CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 11
Sinan Çetin 'in sinemaya dönüşünü belgeleyen 'Berlin in Berlin', eli yüzü düzgün veşamatalı birfilm
Mürtüzve şünekaakarşımızda...SUNGUÇAPAN
" Gûzel"i objektifıne yakalayıp
sığdırmanın peşindeki. ınşaatlarda
çalışan, mühendis ya da rrumar bır Al-
man, gizlice resimlerini çektiği bir
Türk kadınının. aynı işyerinde çalışan
kocasının kazayla ölümüne sebep
olursa görün bakın neler olur: biraz
vicdan azabı biraz da kadma duyduğu
ilgiyle hafiye gibi izler kadını.
Kansının fotoğraflannın çekilmesi-
nin, koca için adeta kadını 'becermek'-
le eş anlama geldiğini nereden bilsin?
Fotoğraf hobisinin başına iş açtığı Al-
man tam kadına suçsuzluğunu anlatı-
rken, pisi pisine ölen kocanın. yengesi-
ne gizliden gizliye. fena halde yanık ve
gözünü intikam bürümüş, dengesiz
kardeşiyle öteki aile bireylerine yaka-
lanmaz mı? Müzikle eşlemeli. haşın
tempolu bir takip ve alı al moru moru-
na bir kaçış. (Zaten fotoğraf tutkusu,
AntonionTnin "Blow Up"ından beri
çoğu filme kaynaklık etmiş ve bu filmi
çeken yönetmen de fotoğraf sanatı-
ndan yetişmemiş midır?) Ve olacak şey
değil ama kaçarken de kadının aılesı-
nin evine gırip saklanmaz mı? Allah-
tan katil bile olsa,"Türk evinde konu-
ğun kıhna dahi zarar venlmedığf için
postu kurtanr. Ne var ki can korku-
suyla gırdığ), nene, gelın, kaynana. ço-
luk çocuk oturulan, Berlindeki bu tı-
pik Türk ailesı evinde mahsur ve mah-
pus kalacaktır giderek...
Basın ilanlannda "İstanbul Sinema
Günleri'ne ve Oscar'lı Amerikan fılm-
lerine karşı hasılat rekoru kıran Türk
fılmü' olarak sunulan,kabaca öykü-
sünü özetlediğimiz "Berlin in Berlin"
iddialı "bir Sinan Çetin filmi!" Ger-
çekten de. çekim haberleri, kadın
oyuncusunun magazinlere manşet
>îan "afiş-isim"kaprisi ve "medyatik"
yönetmeniyle "medyatip" erkek
oyuncusunun beceriyle tezgahlanan
tanıüm ve pazarlama çabalan, olumlu
sonuç vermiş gibı görünüyor.
"Berlin in Berlin'i yansı dolu koca-
man bir salonda izledik. Namus soru-
nu ağırhkh öyküsü, Hülya Avşar ve
Cem Özer faktörü, geniş yığınlara çe-
kicı gelen kimi popüler öğelere yasla-
nan akıa aniatımı ve medyanın doldu-
ruşu, filmin gördüğü ilgıyı açıklaya-
bilir belki. Kuşkusuz bir "Tcndeki
Tuz" ya da Mel Gibson'ın "Forever
Young"ı gibi kıytınk filmlerdense,
"Berlın ın Berlin"in ilgi toplaması yeğ-
dır.
Alman Türk kızına kesilir...
Hep biz sevdalanıptutulacak değiliz
ya, kaymak tenfi.selvi boyra sanşm
"Helga'iâYa. Alman gavuru da pekala
kapılabilir mantolu, başörtülü bir
Türk kızına. Bu noktadan yola çıkan
"Berlin in Berlin", "Prenses"le "Gök-
yüzü"nden ben yaklaşık 6 - 7 yıldır
Berlin in Berlin/
Yönetmen: Sinan
Çetin / Şenaryo:
S.Çetin, Ümit Ünal/
Kamera: Rebekka
Haas / Müzik: Nezih
Ünen / Oyuncular:
Hülya Avşar, Cem
Özer, Armin Block,
Aliye Rona, Eşref
Kolçak, Nilüfer
Aydan, Zafer Ergin /
1992Türk-Alman
filmi/ (Beyoğlu Fitaş,
Şişli Novabaran,
Çemberlitaş Şafak,
Fenerbahçe Pyramid
sinemalarında) Alman mühendis, gizlice DUber'in (Hülya Avşar) fotoğrafını çekinee...
fılm çekmeyip kendini reklama - klibe
veren Sinan Çetin'in sinemaya dönü-
şünü belgeliyor.
1750"li yıllarda imparatorluğumu-
zun temsilcısı olarak Berlin'e ayak ba-
san Osmanlı çelebısinın aklının havsa-
lasının alamayacağı kalabalıklar ha-
linde, 1960'lardan başlayarak Alman-
ya'yı özellikle Berlin'i mesken tutuşu-
muz üstüne yazılan romanlara. hika-
yelere, çekilen dökümanterlere. yapı-
lan fılmlere, bir yenısi ekleniyor boyle-
likle.
Geniş caddelen. blok apartmanlan,
kunt yapılan ve dazlaklanyla günü-
müzde Bcrlin'de, çoğunluğu Ana-
dolu'yu yaşayan 150 - 200 bin kişilik
Türk cemaatinden seçilmiş bır gurbet-
çi ailenin uç kuşaktan bıreyleri ve "ga-
vurevladı" bir Alman. Sinan Çetın"m
kahramanlan. Farklı kökenlerden ge-
len bu kahramanlann çatıştığı ve ke-
siştiği öykü.iki toplumun farklı dav-
ranış biçimlerini sergjleyerek gelişiyor.
her an tehlikenin kapıyı çalacağı
"ölüm, aşk. seks" sosuyla vıcık vıak
bir Berlin atmosferinde.
Ataerkil, baskıa ve namus konu-
sunda çok hassas Türk ailesini tanıyo-
ruz derken. Berlin'de ayru çatı altında,
hepbirlikte "cünıbür cemaat" yaşa-
yanlardan tipik bir ömek bu aile. Bir
yanda, Kabelı duvar halısı önünde
ezan dinleyıp Kuran okuyan, güngör-
müş, bilge bir nine (Aliye Rona), yıllar
yılı kesin dönüş yapmayıp Berlin'in ra-
hatına, düzenine alışmış, "iki arada bir
derede" kalmış anneyle baba (Nilüfer
Aydan, Eşref Kolçak). mastürbasyon
Eureka
Audiovisual
Kurumu
• Türkiye'ninde
aralannda
bulunduğu 30
ülkeninoluşturduğu
kurum, ortak
yapımlann yanısıra
tanıtım, finans,
dağıtım gibi pek çok
konudaişbirliği
sağlıyor.
Kültür Servisi - Avrupa'-
daki film endüstrisini
kalkındırmak amaayla 1989
yıhnda kurulan Eureka Au-
diovisual kurumu, 12. Ulus-
lararası İstanbul Film Festi-
vali çerçevesinde gerçekleşti-
rilen bir toplantıyla basma ve
Türk sinemacılanna tanıtıldı.
Eureka Audiovisual Yö-
neticisi Kaıi Junnar Lindst-
roem. aynı kurumdan Lau-
rance Petre, Kültür Bakanlığı
Telif Haklan ve Sinema Ge-
nel Müdürii Menmet Ege ve
Eureka Audiovisual Türkiye
koordinatörü \'ecdi Sayar'm
katıldığı toplantıda, Eureka
Audiovisual kurumunun
çalışmalanndan sözedildi.
Türkiye'nin de aralannda
bulunduğu 30 ülkenin oluş-
turduğu kurum, ülkeler
arasında ortak yapımlann
yanı sıra tanıtım, finans,
dağıtım gibi pek çok konuda
da işbirliği kurulmasına des-
tek oluyor.
Eureka Audiovisual'ın des-
teklediğiprojelereverilen"Eu-
reka Audiovisual damgası"
da bu fılmlerin tüm Avrupa
ülkelennde tanınmasına
yardımcı oluyor.
Eureka Audiovisual Yö-
neticisi Kar Junnar Lindstro-
em, Avrupa sinemasını des-
teklemek amacıyla kurulan
Eurimages'dan da söz ede-
rek. "Eurimages'a benzer bir
kurum olmakla bırlikte,
farklılıklanmız da var.
Eurimages bir projeye des-
tek vereceği zaman, bu mer-
kezden kararlaştınlıyor.
Oysa bizim destek vereceği-
miz projeleri temsilci ülkeler-
de bulunan koordinatörleri-
miz saptıyor' dedi.
Mürtûz'ün (Cem özer) namus sonınuveöçdavası aşk hüsranına dönüşecektir.
Sinan Çetin
gerilimden mizaha
gidip gelen, kaba
saba argo esprilerden
fazlaca medet uman,
işlek bir anlatım
tutturmuş.Oyuncu
yönetiminde yeni bir
durum yok. Sürekli
ağzını büzmekle oyun
oynadığını zanneden
film yıldızı Hülya
Avşar bir yana,
talk-show5
cu Cem
Özerabartılı, agressif
ve psikopat bir Türk
genci olmuş. Alman
Armin Blockbizden
biri gibi adeta.
yapan yengesini röntgenleyen, habire
buraunu kanştıran, bitirim oğul (Cem
özer) ve Almanlarla daha iyi iietişim
kurarak leylek bacakh fıstıklarla
mercimeği fınna veren son kuşaktan
"küpeli" kardeşlen, öte yandan vic-
dan azabı ve Türk kadınına tutkunhık
duyan, mini Langescheidt sözlükten
Türkçe sözcükler paralayan, adeta ze-
mine yapışarak Türk evine yerieşmiş,
ancak ev dışında öldürülmesi mübah
Alman genç ve teleibnla yardım istedi-
ği arkadaşı.
Ağabeyinın (Zafer Ergin) öcünü
yerde koymamaya kararlı Mürtüz, (C.
Özer) kardeşleriyle "cafe" işletmek-
ten, Alman kızlanyla porno filmler-
den ödünç alınmış pozisyonlarda se-
vişmekten vakit buldukça, Alman
Thomas'la ılişkiyi koyultur, giderek
nefretin yerini insani duygular ahr.
Tüm dengesizliğine karşın ana ba-
basının sözünü saygıyla dınleyen
Mürtûz'ün namus meselesi ve öç da-
vası, yengesini yitireceği bir aşk hüs-
ranına dönüşecektir bağirtılı çağırtılı
bir finalde. Dilber (H. Avşar) sonunda
Thomas'la birlikte çıkjp gıdecektir.
Mürtüz'ün, yataktan fırlamış ana-
dan üryan Alman kızını anasına ba-
basma taruştırdığı, ağzındaki kurşunu
şeker emercesıne evirip çevirerek Tho-
mas'ı tehditettiği, Thomas'ın can kor-
kusundan donuna edip üstünü değiş-
tirdiğı. Müslüman ailesinde Alman
usulü Rap gösterisi yapıldıği. Türk
milli futbol takımının Almanya'yla
oynadığı maçın TV'den ailecek ızlen-
diği. Thomas'ın, eski Galata Köprüsü
çıkmazında kalakaldığı o kabus gibi
rüyayı gördüğü, dazlaklarla göğüs gö-
ğüse gelindıği gibi ucuzluğa davetiye
çıkaran "buluşlu" sahneter de eksik
değil fılmde, bır de beylık sılah fetişiz-
mi var ki Allah Allah... Bıçaktan ta-
bancaya transfer olmuş, şak-şuk defa-
larca şarjör boşaltılan beylik bir silah
fetişizmi bu.
Mizanseni, görsel düzeyr, ışığı
(Martina Radwan) sanat yönctımi
(Zeynep Tarcan), kamerası (Rebekka
Haas) ve kimi zaman çok fazla öne ge-
çerek herşeye kanşan müzik (Nezih
Onen) çalışmasıyla tüm altyapısı batılı
standartlan yakalayan, eüyüzü düz-
gün kotanlmış, özenle çalışılmış bir
film.
Sinan Çetin gerilimden mizaha gi-
dıp gelen, kaba saba argo esprilerden
fazlaca medet uman, işlek bir anlatım
tutturmuş. Oyuncu yönetiminde yeni
bir durum yok. Sürekli ağzını büz-
mekle oynadığını zannedenfilmyıldızı
Hülya Avşar bir yana, talk-show'cu
Cem Özerabartılı, agressif ve psikopat
bir Türk genci olmuş, Alman Armin
Block da bizden biri gibi adeta. "Eski-
ler"se aynen rol kesmeye devam. Ber-
lin in Berlin, rahatlıkla izlenen "dram
üstü kornedi" niteliğinde, şamatalı ve
yer yer haşin, yer yer matrak bir fılm.
Poliakoffun alışûmadıkaşk ve seks öyküsünü anlattığı filmi estetik bir kliphavasında
Aynı candan, aynı kandanvenli bir yaşamı paylaştığı olgun,
varlıklı ve hafıf "dandy" kocası Sinclair
(Alan Rickman) de bu sacayagının
üçüncü kişisini oluşturur.
sefer son" diyerek süreklı bırbirlerini ar-
zulayacaklan, elektriklenmelerle. ya-
lanla-dolanla, tutkuyla ve kalp kırgmlı-
klanyla sürer gider.
Kendinden emin tavırlar içindeki
ahmlı ve bakımlı Natalic'nin, rahat gü-
Aşk ve seksin, vazgeçilmez bir
bağımLlığa dönüştüğündc,. bireylerin
"olaya" teslim oluşu. yönetmen Po-
liakoffun ilgısinı çeken bu fılmde.
Birtakım iş yolculuklanru bahane ede-
rek gizli gızli kardeşiyle beraber olan
Natalie'nin durumu, zengin kocasını da
"Kapal Gözlerimi" - (Close My Eyes)/ Yönetmen ve senaryo:
Stephen Poliakoff/ Kamera: Witold Stok/ Müzik: Michael
Gibbs/ Oyuncular: Alan Rickman, Saskia Reeves, Clive Owen,
Karl Johnson, Lesley Sharp/1991 Ingiliz filmi / Yeni Tual Film /
(Osmanbey Gazi, Kadıköy Süreyya, Çemberlitaş Şafak Kınlsın tabular..
sinemalannda)
Geçen yıl İstanbul Film Festivali'-
nden son anda geri çekilen 1991 İngiliz
yapımı "Kapat Gözlerimi" de festivalle
aynı zamanda vizyonda. Tiyatrodan ye-
tişerek televizyon oyunlan ve senaryo-
lar yazan, 1987de "Hidden City-Gizli
Kent" adlı bir de fılm çeken Stephen
PoliakofTun ikinci yönetmenlik de-
nemesi "Kapat Gözlerimi".
Rusasıllı Fransız ressamı PolıakofPla
isim benzerliği taşıyan bu "komple İngi-
liz aydını" alışılmadık bir aşk ve seks
öyküsü anlatmaya girişiyor. Punk tip-
lerin resmi gecit yaptığı gösterişli, zevkli,
estetik bir klip havasında başlayan fılm,
"ParisteSonTango" yada "Rosemary'-
niri Bebeği"ni anımsatan yüksek tavanb
boş dairelerdeki bitip tükenmek bilme-
yen sevişme sahneleriyle sürüyor.
Kıyasıya sevişen çift, birbirlennden
ayn büyütülmüş Richard ve Natalıe
adlı iki kardeştir ve ilişkileri. uzun aralı-
klarla bölünen ama kesinlikle zaman
aşımına uğramayan bir -garip ensest-
ilişkıdir.
1990'larda "aşk ve seksin karmaşık
yapısına" kamerasını çeviren Poliakoff,
sonuçta sabun köpüğü gibi hafif düzeyli
erotik bir deneme kotarmış. 1985'in
Londra'sında uzun sıcak bir yaz mevsi-
minde karşılaşan, farklı ailelerce büyü-
tühnüş iki kardeşin abla Natalie'yle
(Saskia Reeves) küçüğü Richard'ın
(Clive Owen) ilişkisi, her seferinde "bu Fikn,tabuhığunu kornyan ensest olayma sansasyonel obnayan bir bakeş getiriyor.
kuşkulandınr. Natalie ilişkiye son ver-
mek istese de bu kez Richard kızkar-
deşinden vazgeçmeyecektir bir türlü.
Başka kızlarla da yapamamaktadır bu
arada. Natalie ve Sinclair'ın Amerika'-
ya taşınma karan da Richard'ı perişan
edecek ve ablasıyla kocasının verdiği
veda partısinde, ufak çapta bir aile reza-
letine yol açacaktır.
İntihar girişimleri, kınklıklar, kı-
skançlıklar ve ete, duyguya gem vura-
mamalar gırla gidiyor "Kapat Gözleri-
mi"de. Yumuşatılrnış "soft" pornomsu
sevişme sahneleri de tabii. Poliakoff, art
arda dizılıveren, egzotik ışıklı, cici-bici
görüntülerle sağladığı yapay ama işlek
ve zevkli üslubuyla işi götürüyor.
İngiliz usulö ensest
Görsel düzeyiyle Michael Gibbs'in
müzik calışması. ensest bir ilişkiyi öykü-
lerken, bu ilişkinin arka palanında ya-
tan sorunlan. kaygılan da pek kulak ar-
kası etrnemeye özen gösteren bu festi-
vallik İngiliz yapımını çekici kıhyorsa
da, son tahlilde öyle çok da önemsene-
cek, ciddiye alınacak ve yanna kalacak
bir fılm hiç değil.
Kevin Costner'in Robin Hood'undan,
sert ve amansız bir Nottingham şerifi
olarak hatırlanacak Alan Rickman, bo-
yalı saçlanyla, bir eli yağda bir eli balda,
etkileyici bir zengin portresi çizerken, ti-
yatro kökenli iki genç oyuncu (Saskia
Reeves, Clive Owen) da belli bir düzeyin
altına düşmüyorlar.
Hala "tabu"luğunu koruyan ensest
olayma "sansasyonel olmayan" bir
tarzda bakmayı deneyen bu ingiliz ya-
pımı, özentili ve gösterişli, büyükçe bir
klip izlenimi vermekten öteye pek geçe-
miyor bizce.
Italyan sinemasının bugünkü durumunu akîaran sinema eleştirmeni Umberto Rossi:
Hükümet, sinemamn idam fermanınıimzaladıKültür Sentsi - İtalya'nın önde gelen si-
nema eleştirmenkrinden Umberto Rossi,
İtahan sinemasımn "katledildiğini'" ve si-
nemanın "idam fermanT'nı İtalyan hü-
kümetinin imzaladığııu söyfedL
12. Lluslararasj İstanbul Film Festivali
çerçevesinde dün gerceklestirilen "İtalya'-
nın Altın Palmi\ek?ri" toplanttsına İtalyan
film eleştirmeni Umberto Rossi, festivalde
gösterflen "Babam ve Ustanı" fllminin baş-
rol oyunculanndan Omero Antonutti >e Ci-
necitta International stüdyotanıun temsilci-
si Rosanna Santacecca katüdı.
İtalyan sinemasının tarihsel gelişüninin
yanı sıra İtalvan sinemasııun bugünkü du-
nraıuııun da tartışıldığı toplantıda, sinema
eieştimteni Umberto Rossi, İtalyan sine-
masmın "gerileme"sinde tele> izyonun etkili
olduğunu söyledi. "İtal>an sineması neden
arhk Pasolini'ler, Visconti'ler, Rosseliniler
çıkaramı>or?" sorusuna kapsamlı bir yanıt
veren Rossi, şöyle konuştu:
"Hükümet, teievizyonda hiç denetimsiz
her türlü fılm gösterme olanağı verdi. Bun-
dan yarariananlar da özel tele\izyonlar
oldu. Film yapuncılan da bunun üzerine ya-
pacaklarıfilminkalitesini değil. TV'den ge-
lecek paraları düşünmeyebaşladı. Artık te-
ievizyonda bir günde her türden her ülkeden
2000 kadar film gösteriliyor. Bu gösterim
hızı, özellikle son 10 yılda sinemalann kul-
landığı yerli ve yabancı film kaynağınm eri-
mesine neden oldu. Tabii piyasada Ame-
rikan sinemasının egemenliği de bir başka
büyük etken."
Bir fifanin başarılı otması için herşeyi
göze alıp ^ annı yoğunu" sinemaya adayan
yaponcı tipinin artık tükendiğini söyleyen
Umberto Rossi, İtalya'da sinema salon-
lannın sinemacılar için ana kaynak olmak-
tan çıknğını, beürle\ici unsurun televizyon
oldıığunu belirrti. Tele>izyonun "şeytan"
gibi görülmesinin de > anlış olduğunu vurgu-
layan Rossi, "Teloizyon televizyonluğunu
bikin, sinemacılar da sinemacılığını bilsin.
Ama sinemacı sinemacılığını yapmıyor. Si-
nema diliyle televizyon dili ayn şeylerdir.
Ticari düşünüp salt televizyon içinfilmyap-
mak ounaı" dedi. Televizyon için çekilen
filmlerin doğal olarak "televizyona uygun"
fllmler olduğunu belirten Rossi. bu filmlerin
derinlikten yoksun, yakın plan çekimlerle
kotanlmış, üstelik aiJe bireylerinin tümüno
yönelik olması gercktiği için belirti konu-
lar çerçevesinde döndüğunü, bunun da film-
leri krsırlastırdığını söyledi. Rossi, "Bir
Rosseh'ni'ye televizyona uygun film yap di-
yebüirmiydiniz? Asla...Sinemacılar televiz-
yona göre düşündükleri sürece iyi sinemacı
da çıkmaz" dedi.
Ozel tiyatrolara müjde
• ANKARA (AA) - Ankara'da bulunan Derya Sanat
Merkezi, gerçekleştireceği yeni düzenlemeyle fılm
gösterimlerinin yanı sıra tiyatro yapıtlannın da
sahnelenmesine olanak sağlayacak. Derya Sanat Merkezi
işletmecisi Fatih Çükadaroğlu'ndan alınan bilgiye göre,
sahne yeniden düzenlenırken, sanatçılann sahne girişlenni
sağlayacak bir de kulis eklenecek. ÖzellikJe Gölbaşı
sinemasının kapanmasından sonra ortaya çıkan boşluğu
dolduracaklanna inandığını ve sanatın diğer bır alanına
hizmet vermekten onur duyacaklannı kaydeden
Çılkadaroğlu, tadilatın bitinlmesınden sonra ilk etkinlik
olarak Türk cumhuriyetlerinden gruplar ve sanatçılann
gösterilerini başkentlilere sunmayı planladıklannı bildirdi.
Çılkadaroğlu. salondaki düzenlemeleri mayıs ayı başında
bitırmeyi hedeflediklerini sözlerineekledi.
Batman'a tiyatro salonu
• BATMAN (Cumhuriyet) - Kültür Merkezi Müdürlüğü
binasmda yer alan tiyatro salonunu yıktıran Vali Zeki
ŞanaJ, Batman'a 7 milyar lira harcamayla modern bir
tiyatro salonunun yapılacağını bildirdi. 250 bin nüfuslu
Batman'da tiyatro salonunun bulunmamasının bireksiklik
olduğunu belirten Şanal, 260 kişilik tiyatro salonunun
tümünün elden gcçirildiğini söyledi. Ozel İdare bülçesi ile
Kültür BakanlığTndan sağlanacak destekle Batman'a
modern bir tiyatro salonunu kazandıracaklannı kaydeden
vali Zeki Şanal, "7 mılyar liralık bir harcamayla bölgeye
modern, çağdaş bir tiyatro salonunu kazandıracağımız için
mutluyuz. Kültür Baİcanlığı'nındesteğiyle tıyatroyu 3-4ay
içinde gerçekleştireceğiz" dedi.
İstanbuFdan ütopyalar
• Kültür Servisi - Binnci yaşını dolduran İstanbul
dergisinin 5. sayısı, İstanbul geleceğıne ütopık olarak
bakıyor. Dergide yer alan "İstanoul Üzenne Ütopyalar"
dosyasının yazarlanErhan Acar, Afife Batur, Murat Belge,
Orhan Bursalı, Semas i Evice. John Freely, Emre Kongar,
Aykut Köksal, Doğan Kuban, Cyril Mango, Nezih Neyzi, .
Orhan Silier, Daniel de Souza, U ğur Tanyeli v e Aydın Uğur,
süzkonusu İstanbul olduğundaütopyanınne olduğunu
tartışıyorlar. Dosyaya aynça Latif Demirci, Bülent Erkmea,
İsnıail Gülgeç, Ara Güler, Ömer Uluç ve Doğan L r de
yapıtlany la katılıyor. Derginin bu sayısında Orhan Siüer'in
bulduğu "Mustafa Suphi'nin İstanbul Ütopyası"nden
kesitler de yer alıyor. Beşinci sayıda aynca Cahit Ka>Ta
Kızkulesi'nin geçmişini ve geleccğini irdeliyor, Birtin Toker
"En eski geleceğin kenti" olarak ıstanbuTa bakıyor, Murat
Güvenç bir sanayi kcnti olarak İstanbul'u ele alıyor, MuMis
Türkmen yazısı ve desenleriyle Kadıköy"den Üsküdar'a bir
gezinti yapıyor, Metin And ise Cervantes'in Türkler ve
Osmanlı Sarayı üzerine yazdığı oyunlan anımsatıyor.
Catharine Deneuve
Deneuve'la kızı aynı fîlmde
• PARİS(AA)- Buyıl 13 mayısta başlayacak Cannes Film
Festivali, ünlü Fransız oyuncu Catharine Deneuve'ün
başrolünüüstlendiğibirfilmleacılacak. Ünlü oyuncunun
Marcello Mastroianni'den olan kızı Chiara Mastroiann de
aynı fılmde sanat yaşamına ilk adımmı aüyor. "Ma Maison
Preferee" (Tercih Ettiğim Ev)adını taşıyan film, festivalin
yanşmalı bölümünde yer alacak. Bu yılki festivalde hangi
filmlerin yanşacağı kesin olarak saptanmamakla birhkte,
yapımcılığını AndreTechine'in gerçekleştirdiği filmin
yanşmalı bölümeseçıldiği kesınlik kazandı. IsabeUe
Adjani'nin başrolünü üstlendiğı "Toxic Affair" ısedaha
önce festivalin açıhşfilmiolarak duyurulmasına karşın
yanşma dışı göstenlecek.
Cantürk'ün resim sergisi
• Kültür Servisi - Resşam Fikri Cantürk'ün sergisi, 28
nisana dek Anadolu Ünıversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi
Palet Sanat Galerisi'nde sürüyor. 1957'de Gazi Eğitim
Enstıtüsü Resım-İş Bölümü'nü bitiren Fikri Cantürk, 1987
yıhnda doçent oldu. 1989 yıhnda Anadolu Üniversitesi
Eğitim Fakültesi Resim-İş Bölümü'ne atanan Cantürk,
bugüne dek sekiz kişisel sergi açtı. 1982'de Balkan
Halklararası Banş ve Dostluk Bölgesı Bienali'ne katılan
sanatçının çok sayıda yapıtı karma sergilerde de yer aldı.
Dünya sanat köprüsü
• Kültür Servisi - Piyanist Yükscl Dural, 17 nisan cumartesi
günü tsviçre Uluslararası Sanatçılar Birliği'nin davetlisı
olarak Winterhur'daki Garten Hotel'de bir resıtal sunacak.
Farklı ülkelerden sanatçılar arasında diyalog kurmayı
amaçlayan İsviçre Uluslararası Sanatçılar Birliği'nin
kurucusu ve Yönetim Kurulu Başkanı BaydarOzcan,
başka Türk sanatçılanyla da iietişim kurmak istediklerini
belirtti.
Sakıncalı Piyade'nin prömiyeri
• ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Gazetemizin yazan
Uğur Mumcu'nun kitabından oyunlaştınlan Sakıncalı
Piyadeadlı tiyatro oyunu, Ankara Sanat Tiyatrosu'nda
prömiyer yapacak. 15 yıl aradan sonra eski İcadrosu
tarafından tekrar sahnelenecek olan oyun, perşembe ve
cuma günleri 20.30'da,cumartesi ve pazar günlen
15.30'da ASTda izlenebilecek. Rutkay Azız ve Metin
Balay'ın yönetmenliğini yaptığı oyunda Sakıncalı
Piyadeyı Mehmet Ulay canlandıracak. Diğer rolleri Erol
Demıröz. Yaşar Akın,Cezmi Baskın, Altan Erkekli, Ali
Erkazan, Şemsuvar Aktaş, Mahir İpek. Zafer Elgin ve
Koray Elgun paylaşacak. Oyunun müziği TimurSelçuk,
çevre düzenlemesi Yalçın Emıroğlu, koreografisi Mehmet
Yalız tarafından gerçekleştirildi.
Atlantis MusıcCenter
• ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Atlantis Music Hı-Fı
Center tarafından Rolling Stones ve Fairport Convertion
topluluklannı anmak amaayla iki etkinlik
gerçekleştiriliyor. "Yosun tutmayan taşlar: Rolhng
Stones" başlıkh etkinlik yann saat 17.00 ile 18.00arası
gerçekleştirilecek ve Cemal Atahan tarafından sunulacak.
"Ölmeyı reddeden grup: Fairport Convention " adlı
etinhkte Levent Varlık tarafından sunulacak ve 24 Nisan
günüsaat 17.00 ile 18.00 arası gerçekleştirilecek.
ETkinliklerCinnah Caddesi numara 10-bÇankaya
adresinde izlenebilir.
Müzik Festivalf nde bugün
• ANKARA(Cumhuriyet Bürosu)- 10. Uluslararası
Ankara Müzik Festivali'nde bugün Polonya Müzik
Tiyatrosu ve Foznan Balesinin rock ve bale gösterisi
sunulacak. Gösteri, saat 20.30'da Milh Eğitim
Bakanlığı'nın Beşlevler'deki Şura Şalonu'nda izlenebilir.
Festivalde yann da, rock ve bale gösterisinin yanı sıra saat
16.00'da Şirin Pancaroğlu'nun harp resitali yeralıyor.