Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet
fmtiyaz sahibi: Berin Nadi
Genel Yavın Yöneımeni Özgen Acar
Yayın Koordinatöru: Hikmet Çetinkaya •Genel
Yayın Danışmanr Orhan Erinç • Yazı İşleri
Mûdûrü Celal Baştangıç • Halxrr Merkezı Mu-
dürü: Mustafa BaJbay
Görsel Yonelmen: AH Acar •Düzenleme Mustafa Sağlamer Ankara Temsilcisi: Cüneyt Arcavürek •Haber Müdürleri: Işık Kansu, Hakkı
• tstanbul Haberlen Şenay Kalkan »Dış Haberler Ergun Bakı Erdem Z Gökalp Blv.İnkjlap S 'No:19 4. Tel: 4331141-47, Telex: 42344, Fax:
• Iş - Ekonomı: Dinç Tavanç »Yurt Haberlen. Mehmet Saraç (4)4330565• İzmir Temsılcısı: Serdar Kızık, H.Zıya Blv. 1352S.2 3 Tel:83123O,
• Makaleler. Sami Karaören «Spor: Abdülkadir Yücetman «Dü- Telex: 52359,Fax: (51)895360 »Adana Temsilcisi: Çetin Yiğeooğtn İnönü Cd.
zeltme: Abduliab YazKi 119S.No: 1 Kat: 1, Tel: 59 3752(4hat), Telex: 62155, Fa.\-(71) 5925 78
Müessese Müdür V • Erol Erkut »Koordina-
tor: Ahmet Konılsan • Muhasebe Biüent Ye-
ner • İdare Hüseyin Görer #151611111: Önder
Çelİk •Bılgı-lşlem N'ail Ina] «Bılgısavar Sis-
tem: Mürüvet Çiler • Reklam Reha Işıtman
YıymU>an: Yenı Giın Haber Ajansu Basime Yayıncılık A Ş Basm:Cumhunvet Matbaaalık vcGd7etecıl]k TAŞ
Tûrkocağı Cad 39 41 Cağaloğlu34334lsı PK 24«fsunbulTel.512O5O5Telex 22246. Fax (1)5138595 I3\İSAN 1993 lmsdk-4 50 Güneş 6.22 öğle-13.09 tkındı: 16.51 Akşam: 19.47 Yatsı.21 12
Unutkanlığın
üaa,tatil
• İZMİR (AA)-Günümüz
koşullan içinde hızla artan
yaşam temposuna paralel
olarak özellikle aşın zihinsel
faaliyetlerde bulunan genç ve
orta kuşakta, unutkanük
olaylanna daha sık
rastlandığı bildirildi. Ege
Üniversitesi Tıp Fakültesi
Nöroloji Anabilim Dah
öğretim Üyesi Prof. Dr.
Önder Akyürekli,
unutkanlığın, hemen hemen
her yaş grubunda sıkça
gözlenen bir yakınma
olduğunu söyledi. Akyürekli,
sürekli bilgi ve iletişim
bombardımanı altında
bulunan insanlann. günlük
yaşam akışı içinde, bazı
olaylan ya da yapması
gereken işleri hatırlamakta
güçlük çektiklerini ve bunun
sıkıntısını duyduklannı
belirtti.
Hamflelikvebel
afipılan
• İZMİR (AA) - Hamilelik
döneminde kadınlarda bel
ağnlannın daha sık
görüldüğü bildirilerek
doğumdan sonra eklemlerin
normale dönme süreci olan 2
ay boyunca bel bölgesinin
zorlanmaması istendi.
Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp
Fakültesi Ortopedi Anabilim
Dah Başkanı Prof. Dr.
Mehmet Tiner, hamilelik te
kanun bü>
r
ümesi nedeni ile
vücudun ortasında olan
ağırlık merkezinin öne doğru
kaydığını söyledi. HamiJe
kadının ağırlık merkezi
değişmesi sonucu. ayakta
durabilmesi ıçin vücudunun
üst kısmını geriye doğru
götürdüğünü anlatan Tiner,
"Kadın üst gövdeyi geriye
doğru götürdükce, belin arka
kısmındaki yumuşak
dokular sıkışır, ön
kısmındaki dokular ise
gerilir. Busıkışmavegerilme
kan dolaşımını bozar ve bel
ağnlan ortaya çıkar" dedi.
Çevre soronbn
•ADANA (AA) - f1 Sağhk
Müdürlüğü tarafından
hanrlanan bir araştırma
raporunda, Çukurova
Bölgesi'nin en önemli
tanmsal ve sanayi merkezi
durumunda olan Adana ve
yöresinde, çevre sorunlannın
tehlikeli boyutlara ulaşuğı
belirtilerek acil önlemler
alınması önerildi. Hızlı nüfus
artışı, hatalı endüstrileşme,
çarpık kentleşme ile aşın
tanm ilacı ve gübre kullanımı
sonucu ortaya çıkan çevre
sorunlannın çözümünün, her
geçen gün biraz daha
zorlaşüğı belirtilen raporda,
"Bu sorunlann en az zararla
çözümlenebilmesi, sistemli ve
etkin bir 'çevre politikası'
uygulanmasımn
zorunluluğunu
getirmektedir" denildi.
Kaanmctaaptif
• ALAŞEHİR (AA)-
Manisa"run Alaşehir
ilçesinde, son günlerde
kızamık olaylannda büyük
artış olduğu bildirildi.
Alaşehir Devlet Hastanesi
Başhekimi Mestan Ay, AA
muhabirine yaptığı
açıklamada son 10 gün içinde
50 hastarun kızamık tanısıyla
hastanede tedavi alüna
alındığını belirterek şunlan
söyledi: "Son günlerde
Alaşehir ve çevresinde
kızamık hastalığında artış
görüldü. Bu yüzden intaniye
servisimizin yatak sayısını
artürdık. Neredeyse
hastanemizdeki yataklann
yansı bu hastalanmıza
aynldı."
Uzmanlar,
aHeteriuyardı
• İZMİR (AA) - Çocuklara
büyükler tarafından
söylenen her sözün, çocuk
üzerinde önemli etkiler
yapacağı belirtilerek anne ve
babalann çocuklanyla çok
dikkatli konuşmalan
önerildi. Uzmanlar, çocuğu
kardeşiyle kıyaslamarun da
çok yanlış bir yöntem
olduğunu söylediler. Dokuz
Eylül Üniversitesi Çocuk
Psıkiyatri Bölümü öğretim
Üyesi Yrd.Doç.Dr.Sha
Miral AA muhabirine
yaptığı açıklamada,
çocuklann her söze karşı
hassas ve duyarlı olduklannı
belirterek "Çocuğunuzla
düşünerek konuşun. Tehdit
yoluyla yapünm
uygulamayın" dedi. Ailelerin
çocuk yanbş yaptığı zaman
sonuç aldıran kavramlan
kullanma yoluna giderek
yanüş bir davranış içine
girdiklerini ifade eden Yrd.
Doç. Miral, şunlan söyledi:
"Özellikle anneler, çocuğa
yapünm uygularken,
'baba'yı araç olarak
kullanıyor. Budavranışlada
anne kendi otoritesini
sarsarken, çocuğun babaya
karşı duygusal yaklaşımını
engelliyor."
Diş hekimlerinin mikrop öldürücü olarak kullandıklan zefıranın Hepatit B ve AIDS virüsü üzerinde öldürücü etkisi yok
Kuüanılması önerilmeyen dezenfektanHÜRRİYETUYMAZ
• ^ M ^ ^ ış hekimliğinde yıllardan bu
M ^ ^ yana dezenfektan olarak kul-
m I lanılan "zefıran"ın (benzal-
m W yum klorür), Hepatit B virüsü,
£ _ Ş AIDŞ'e neden olan HJVvetü-
berküloz bakterisi üzennde
hiçbir öldürücü etkisi olmadığı, tersine bazı
bakterilere üreme ve gelişme ortamı hazır-
ladığı ileri sürüldü.
. İ.Ü. Diş Hekimliği Fakültesi Öğretim
Üyesi Doç.Dr. Güven Külekçi, zefıranın za-
rarlannı diş hekimliğinde bir meslek has-
talığı olarak değerlendirilen "çaprazenfeksi-
yon"a dikkat çekti. Diş hekimiyle, yardımcı-
lan, hastalan ve diş teknisyeni arasında bir-
birinden edinilen enfeksiyonlara "çapraz en-
feksiyon' dendiğini belirten Külekçi, şunlan
söyledi:
" Tedavi edilen hastada eğer AIDS HİVi,
Hepatit B virüsü, tüberküloz bakterisi, her-
pessimplex(uçuk etkeni) ya da mantar(pa-
mukçuk benzeri oluşumlar)varsa, bu heki-
me, yanında çalışanlara ve diş teknisyenleri-
ne bulaşabiliyor. Hatta hekimın aldığı ölçü
•Zefiranın virüs ve bakteriler üzerinde öldürücü etkisi olmadığı, tersine bazı bakterilere
üreme ve gelişme ortamı sağladığı öne sürüldü. İ.Ü. Diş Hekimliği Fakültesi Öğretim Üyesi
Doç.Dr. Güven Külekçi, zefıranın zararlannı diş hekimliğinde bir meslek hastalığı olarak
değerlendirilen' 'çapraz enfeksiyon"a dikkat çekti.
maddeleri yoluyla diş laboratuvarlanna ka-
darmikroorganizmalaryayılabiliyor. Bune-
denle diş hekimliğinde kullanılan aletlerin
sterilize ve dezenfekte edilmesi büyük önem
taşıyor.
Diş hekimleri risklerie karşı karşıya
1980'lerde AIDSin ortaya çıkmasından
sonra, o güne kadar uygulanagelen sterili-
zasyon ve dezenfeksiyon yöntemleri bir kez
daha gözden geçirildi, oysa diş hekimleri
AIDS kadar Hepatit B, tüberküloz gibi
salgmlara ve ölümlere yolacabilen hastalık
riskleriyle yıllardır karşı karşıya bulunuyor.
Diş hekimleri, her ne işlem yaparsa yapsın
sürekli her türlü mikroorganizmayla karşı-
laşma içerisinde. Aletlerini iyi temizlemiyor-
sa. hastadan hastaya bunlar bulaşabiliyor."
"Diş hekimleri Hepatit B salgınına neden
oluvor. Bu tür salgmlara neden olan başka
hiçbir tıp elemanı yoktur" diyen Külekçi,
yaptıklan bir araştırma sonucunda Türki-
ye'dekrdış hekimlerinin yüzde 50'sinin He-
patit B virüsüyle karşılaştığını söylüyor. Bu
nedenle Külekçi, hekimleri eldiven, maske
kullanmalan gerektiği konusunda uyanyor.
Zefirolün yerine de dezenfeksiyon için "giu-
ter aldehıtli. iyotlu ve kloreksidinli bileşikle-
rin" kullanılabileceğini belirtiyor. Kullaru-
lan aletleri dezenfekte etmek için kaynatma
ve alkolle silmenin mikroorganizmalan öl-
dürmediğine de dikkat çeken Külekçi, piya-
sada şaülan" ultraviyole ışınıyla sterilizas-
yon cihazının"da AIDS'e etküi olmadığını
belirterek, diş hekimlerine bunlan alma-
masını öneriyor.
Diş hekimlerinin çogunluğu zefiranın de-
zenfektan olmadığıru bilmediklerini söylü-
yor. Adının açıklanmasını istemeyen bir diş
hekimı, bu gerçeği bir toplantıda öğrendi-
ğinde dehşete kapıldığını, büyük bir suçlu-
luk duygusu yaşadığını ve gözlerinin doldu-
ğunu belirterek şunlan anlatıyor:
Bazılan zefiran kullanmıyor
" Şu an çalıştığım bölge, sosyoekonomik
durumu geri, dolayısıyla tüberküloz ve
sanlığın çok yaygın olduğu bir bölge. Hasta-
lar hastalıklannı söylediğinde biz, kul-
landığımız aletleri zefirana koymuyoruz,
ama söylemeyenler oluyor. Kaldı ki çoğu
bunu onur kına bulup gizleyebilir va da
kendileri de bilmiyor olabilirler. Dolayısıyla
orada biz büyük bir enfeksiyon kaynağı ha-
linegeüyoruz."
Ancak bazı diş hekimlerinin zefiraru hiç
kullanmadığı da görülebiliyor. 15 yildır bu
hizmeti veren diş hekimi Türker Öraekol,
hemen her verde zefiran kullanılırken. He-
patiı B, AIDS ve tüberküloz üzerinde etkili
dezenfektanlan kullanıyor olmasını şöyle
açıklıyor:
" Kendimi ve hastalanmı korumak için
soğuk dezenfeksiyon yapmak istediğim za-
man piyasada satılan ürünlerin bu virüs ve
bakterilere etkili olup olmadığına bakıyo-
rum, ona göre satm alıyorum. hepsi bu. Fa-
kat maalesef pek çok hekim arkadaş dezen-
fektan satın alırken, ne tür bakteri ve virüsle-
re etkili olduğuna pek bakmıyor, olay biraz
buradan kaynaklanıyor. Belki fıyat farkının
da bunda etkisi vardır, çünkü etkili olanlar
pahalıdır."
Diş Hekimleri Odası İstanbul Şubesi Eği-
tim Komisyonu Başkanı ve M.U. Diş He-
kimliği Fakültesi Öğretim Üyesi Prof.Dr.
Turhan Atalay. zefiranın antiseptik bir mad-
de olmasına karşın. sanük, tüberküloz ve
AIDS üzerinde etkili olmadıgmı doğruluyor.
Başta kamuya ait hastaneler olmak üzere
yurdun dört bir yanında zefiran kullanılmaya
devam ediyor. 1992 yılında yapılan biraraşü-
rmaya göre diş hekimleri arasmda eldiven
kullananlann oranı yüzde 7.3'ü geçmiyor.
Kemaiü onugenç tutan bir
Grappelli altın çağına erişmiş olmasına karşın bu işi sürdürmekte kararlı
• 85 yaşındaki Grappelli.plak kayıtlan ve
dinletilerini sürdürüyor. Unlü kemancı, "Keman
kutumu her gün açıp kanncalar üşüşmüş mü diye
bakanm" diyor. Bitmek tükenmek bilmeyen bu
canlılığın ardında gizemli bir melankoli yatıyor.
Haber Merkezi - Günümüz-
de artık bir söylenceye dönüş-
müş olan caz kemanası Stepha-
ne Grappelli'nın meslek yaşamı,
Pans"te verdiği 85. yaş günü
dinletisı ile yeni boyutlara ulaş-
tı. 58 yıl önce yine aynı salonda
Grappelli, Hot Club of France
Beşlisi ile bir dinleti vermişti.
Bir keman. üç gitar ve bir
kontrbastan oluşan grup, alışı-
lagelmiş beşlılerden çok farklıv -
dı. Gitarcılardan Django Rein-
hardt'ın başansı şimdı bıle dıl-
lerde.
Beşliye ara sıra eşlik eden
saksofoncu Clentan Havvkins ve
Benny Carter aynı derecede
önemli sanatçılardı. Sonunda
Grappelli, olimpik düzeyde bir
başanya ulaştı. Grappelli bu
başanya salt kendi kendisini
eğiterek ulaştığını söylerse de.
dört yıl klasik müzik eğitimi
görmüş. Yorumunda ezgili. do-
kunaklı ve klasiğe yaraşır bir
özen var.
Klasik müzik eğıtiminden
edindıği inceliklerle Reın-
hardt'ın inanılmaz tutkusu ve
yaratıcılıği bir araya gelince.
ulaşılan başan kaçınılmaz olu-
yor. Esnekliği onu yaşanmamış
serüvenlere sürüklüyor; Yefaudi
Menuhin ile birlikte 70"li yıllar-
da çıkardığı bir dizi plak buna
bir örnek. Daha yakın bir geç-
mişte de Çin kökenli Amerikab
viyolonselci YoYoMa'ya eşlik
eden Grappelli'nin gerçek ba-
şansı, caa klasik dağarcığın in-
celiklerine daha çok yaklaş-
tırmak.
Bu işe başladığında, günü-
müzde de olduğu gibi caz grup-
lan, dans salonlannda ya da
gece kulüplerinde çalardı.
Grappelli ise konser salonlann-
da resitaller vermek ve ilgiyle
dinlenmek istiyordu. "'Cazı bir
klasik müzik beşlisi gibi yorum-
lamak istiyordum. İnsanlann
ben çalarken dans etmeleri ya
da yemek yemelerine dayana-
mıyordum."
Grappelli'nin yorumuna ge-
tirdıği bu incelik daha seçkın
bir izleyiciye de uygundu. Ge-
lişmış tekniği, yumuşak tonla-
malan ve aşınlıktan kaçışı,
onun izinden giden Fransız caz
kemancılan Jean Luc Ponry ve
Didier I^ockwood'a aynen yan-
sıdı. Artık ciddi cazcılann ken-
dilerinden geçip, kurallan gö-
zardı ettikleri pek duyulmuyor.
Grappelli her şeyi köİcten değiş-
tirdi.
Grappelli, plak kayıtlan ve
dinletilerini sürdürüyor. Ünlü
kemancı, "Keman kutumu her
gün açıp kanncalar üşüşmüş
mü diye bakanm" diyor. Ke-
man calmak, kendisini üzüntü-
lerinden uzaklaştırarak genç
tutan bir iksir.
Şimdı Grappelli'nin yaşamı
üstün başanlarla dolu. Altın ça-
ğına enşmış olmasına karşın bu
işı sürdürmekte kararlı. Bitmek
tükenmek bilmeyen bu canlılı-
ğın ardında gizemli bir melan-
koli yatıyor. Bu konuda görüş-
lerini bir hasta arkadaşının söz-
leri ile belirtiyor: "Hiçbir şeyin
önemi yok." 85 yaşındaki Grappelli, Yefaudi Menuhin'le birlikte 701i yıllarda bir dizi plak yaptı.
Olimpiyatlara ev sahipliği yapma isteği, ekonomik ve siyasal sorunlardan daha ağır basıyor
Pekiıı olimpiyatlar için bastmyorJL J
Haber Merkezi - Pekin. 2000 Olimpi- bayraklar, reklam panolan ve halka fılmi çekildi.
yatlan'nda İstanbufun en güçlü rakip- olimpiyat ruhunu aşılayan konuşmalar Bir süre önce televizyondan, demok-
oyunlann hemen getecek hafta başlaya-
y g p
İerinden biri. Çinlı liderler. oyunlann,
Tianenman Meydanı'nın olumsuz
anısını belleklerden sileceğine inanıyor.
"Daha açık birÇin 2000Olimpiyatlan"-
nı bekliyor" sloganı ülke çapında be-
nimsenmiş.
Havaalanından kent merkezine uza-
nan yol boyunca göze çarpan fiamalar,
y g
cağı izlenimi veriyor.
Çin'in olimpiyatlara ev sahipliği yap-
ma isteği, ülkenin öteki ekonomik ve si-
yasal sorunlanndan daha ağır basıyor.
Uluslararası imgesını açıklık yönünde
değiştirmeye cabalayan Pekin'de ilk kez
yabanalar tarafından bir video tanıüm
rası yanlısı eylemcilerin tanklarla püs-
kürtülmeye cahşıldığı cadde artık olim-
pik renklerle donanmış.
Uluslararası Olimpiyat Komitesi in-
celeme heyeti ay başmda Pekin'e bir gezi
düzenledi. Gezi sırasında Çin'deki kitle
ulaşımı, 1990 Asya Oyunlan nedeni>ie
kurulan tüm yapılar ve donanımla ülke-
Uluslararası Olimpiyat Komitesi Çin'de, "Daha açık bir Çin 2000 Olimpiyatlan'nı bekliyor" sloganıyla karşılandı.
nin spora olan tutkusu su yüzüne çıktı.
Bu geziden önce en güçlü aday Sydney
idi. Öteki aday kentler Manchester,
Berlin. Brazil ve İstanbul ise karar gü-
nüne dek kendilerini kanıtlamak için
yoğun bir çaba göstermek zorunda.
Halk destekliyor
Karann ne olacağı konusunda farklı
görüşler var. Heyet, 1989 yılındaki çat-
lamanın karan olumsuz yönde etkıle-
meyeceği inananda. Pekin'de halkın
büyük çogunluğu olimpiyatlann bu
kentte yapılması istegini destekliyor.
Batılı diplomatlar ise bu konuda görüş
a>nlığı içinde. Bir grup, olimpiyatlann
Çin'de daha köklü refonnlara yol aça-
caği ve öteki ülkelere daha yakınlaşüra-
cağına inanıyor. Karşıt bir grup ise
baskıcı yönetim biçimlerinin olimpiyat
ruhuna ters düştüğü görüşünde.
23 eylülde karar televizyondan canlı
olarak yayımlanacak. Resmi basında
şimdiden, 1992 ve 1996 için adaylık
sınavmı iki kez geçemeyen Sydney'in
'duygusal nedenlerle' seçilebileceği gö-
rüşü yer alıyor. Ülkede savunulan
açıklık ilkesinin tam anlamıyla uygula-
namaması, karan olumsuz yönde etki-
leyebilir. Bu tür bir sonuç karşısında
Çinli liderlerin tepkisi bilinmiyor. Aca-
ba Konfüçyüs'ün dediği gibi "En büyük
zafer, hiç yenilmemek değil. her yenilgi-
den sonra yeniden ayağa kalkabilmek-
tir" özdeyişine bağlı kalacaklar mı? Pe-
kin"e yerleşmiş yabanalar, Çin'in seçil-
memesi gerektiği kanısında. Onlar da
."Olimpiyatlar daha açık bir Çin bekli-
yor" sloganını benimsiyorlar...
Siyanürlü altuı Âvrupa Parlameııtosımda
• Avrupa Parlamentosu Yeşiller Grubu, siyanürle
altın çıkarmaya izin veren Türk hükümetinin uya-
nlması istemiyle parlamentoya başvuruda
bulunuyor.
ASUMAN ABAOOĞLU
İZMİR - Edremit ve Ber-
gama'da "siyanürlü altın'" olayı
Avrupa Parİamentosu'nda gün-
deme getiriliyor. Avrupa Parla-
mentosu Yeşiller Grubu, siya-
nürle altın çıkarmaya izin veren
Türk hükümetinin uyarılması is-
temiyle parlamentoya başvuru-
da bulunuyor.
Başvuru metnine İzmir veBah-
kesir barolannın her iki yöreyle
ilgili hazırladıklan çevre rapor-
ları da eklendi. Edremit Körfe-
zi'ndeki köylüler ve turizmciler
ise yörede altın arama izninin ip-
tal edilmesi için İdare Mahka-
mesi'ne başvurmaya hazırlanı-
yorlar.
Alman, Hollanda ve Fransız
ortakiı "Eurogold" iie Alman,
Avusruna >e Yeni Zelanda or-
taklı
J
Tüprag" firmalarmuı
Bergama ve Edremit Körfezi
yakınlarında altın madeni işiet-
meleri için ön izin almaları, her
iki bölgede tepkileri yoğunlaştı-
rırken, konu Yeşflier'in girişi-
miyle Avrupa Parİamentosu'nda
da gündeme getiriliyor. Avrupa
Parlamentosu'ndaki Y'eşiUer
Grubu gerçekleştireceği başvu-
nıyla parlamentodan Türkiye'-
nin siyanürlü altın olayı nedeniy-
le kınanmasını istevecek. Başvu-
ru metni parlamentodaki Yeşil-
ler Grubu adına uzman AU Yurt-
tagül tarafından hazırlandı. Me-
tinoe "Edremit Körfezi ve Ber-
gama yakımnda altın madeni
arama iznini alan iki yabancı kö-
kenlifirmanınbölgedeki zeytin-
likleri satın aldıklan ve Nisan-
Mayts aylannda maden ocak-
lannı işletmeye acacaklan" bil-
diriJdi. "Söz konusu firmalann
tahmin edilen 7 ton altın ve 15
ton gümüş çıkarmak için 22.3
nektarlık zeytin ve cam ağaçlan
ile kaplı alanı bozacakları ve 1.56
milyon metreküp toprak ve ka-
yayı siyanürlü sıvıyla yıkaya-
caklan'" vurgulanan başvunıda,
"firmalarm siyanürlü atıkları
maden bölgesine yakın, deniz
kıyısından 5 kilometre uzaklıkta
hiç bir antmaya tabi tutmadan
depolayacaklarr beliıtildi.
Deprem bölgesi olan ve çok yağ-
mur alan Edremit bölgesinde si-
yanürlü srvının çok ktsa sürede
denize ulaşacağı kaydedilen baş-
vuruda şövle denildi:
"(Avrupa Parlamentosu) Ma-
den işletroesindeki dinamitleme-
ler ve milyonlaıra küplük ka-
yanın öğütülmesi büyük miktar-
da toz üreteceği ve bölgedeki 10
milvona yakın zeytin ağacı, por-
takal bahçeleri ve yakmdaki or-
manbkları bozacağı bilinerek.
siyanürlü madenlerin tüm Avru-
pa Toptuhığu ülkelerinde kapalı
olmayan ortamlarda kullant-
Imasuun vasak olduğu dikkate
alınarak. yöre halkının çok ze-
hirli bir madde olan siyamirii na-
zilerin kamplarda toplu
soykırım amacı\la kullanıldığmı
bildiği için, bölgede kısa ve uzun
dönemde sağlıklannın tehlikede
olduğunu düşündükJeri dikkate
alınarak, Türkiye Cumhuriyeri
Hükümetini siyanürlü kimyevi
maddelerin maden çıkanmında
kullanıhnasını yasaklamaya ve
yıizMİlarca eski kültür bitkileri
>e omıanlarla kaplı değerh* bir
bölgenin yokedilniesini engelle-
meye cağu*ır.
Türİdye Cumhuriyeti Hükü-
metine Âkdenizi ve insanlığın or-
tak kültür kaynağı olan antik şe-
hirleri korumakla vükumhı ol-
duğunu hatırlatır..."
Bu arada Edremit yöresindeki
köylüler ve turizmiciler de İdare
Mahkemesi'ne dava açmaya
hazırlanıyorlar. Bugüne kadar
yaklaşık 100 kişinin kendisine
vekaletname verdiğini belirten
ve başTunı saysının hızla
arttığını vurgulayan Avukat Se-
nib Ozay. şunlan söyledi:
"Şu anda Edremit Körfezi ci-
vanndaki Gömeç, Burhaniye,
Edremit ve Havran belediye baş-
kanları ile köylüler ve turizmci-
lerin içinde bulunduğu 100 kişi
bana vekaletname verdi. Bu
sayınm hafta sonuna kadar bini
buİacağını sanıyonım. Izmir Ba-
rosu Çevre Komisyonu olarak
Bergama için hazırİadığımız ra-
poıiarı Edremit bölgesi için Balı-
kesir Barosu ile işbirliği içinde
yeniden hazuiadık. Bu raporlar
Avrupa Parlamentosu'na yapı-
lacak başvuruya eklendi. Şaşıla-
cak bir şekilde hukuk mücadele-
si yürüteceğiz. Miring, panel,
konser, kokteyl, yemek gibi her
türlü yöntem denenecektir. Yö-
renin binlerce insannun sağlığı ve
doğanm zararma vol açacak bu
çok düşük gelirli altuı çıkarma
operasyonunu kabul etmi-
yoruz."
Kadınbeyni
güzelkonuşturuyor
• A.Ü. Tıp Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr.
Üner Tan,"Kadıniar beyinlerinin özelliğinden
dolayı güzel ve etkileyici konuşurlar" diyor
KENAN BtLİZ
ERZURLM (Cumhuriyet) -
Atatürk Üniversitesi Tıp Fa-
kültesi Fizyoloji Anabilim
Dah Başkanı Prof. Dr. Üner
Tan, kadınlann erkeklerden
daha güzel ve etkileyici konuş-
tuklannı söyledi. Bu özelliğin
beyinden kaynaklandığını
vurgulayan Tan, "Konuşma
merkezi sol beyin, kadınlarda
daha fazla gelişmiş durumda.
Bu, özellikle konuşmayı etkili-
yor" dedi.
Siyaset sahnesinde destek
gören kadmlar, erkekleri teh-
dit ediyor. Politikada erkekler-
den daha başanlı olma avan-
tajını taşıyan kadınlann, bu
özelliklerini beyinlerine borçlu
olduklannı beürten Prof. Dr.
Üner Tan. "verbal zeka"nın
beynin sol yanm küresinde yer
aldığını, insanlann konuşma
yeteneğinin de sol beyin yanm
küresinin gelişme düzeyine
bağh olduğunu söyledi. Er-
keklerde ise anne rahminden
itibaren sağ beyin yanm küre-
nin geliştiğini kaydede Tan.
"Beyin yanm kürelerinin
farklıhğı, erkek ve kadın açısı-
ndan farkhüğı beceriye de
yansıyor. Kadınlann genel
olarak sosyal bilimlerde, er-
keklerin ise matematik ve po-
zitif bilimlerde daha başanlı
olmalan beyinlerinden kay-
naklanıyor" şeklinde konuştu.
Beyin gelişmesinin, kişilerde
beceri düzeyi^ni de belirlediğini
hatırlatan Üner Tan, daha
sonra şunlan söyledi:
"Kadınlar beyinlerinin özel-
liğinden dolayı güzel ve etkik
yici konuşurlar. Tabü ki beyin
egzersizlegelişir.
Düşünmeden ve bol bol ki-
tap okumadan beynimizden
üst düzeyde yararlanmamız
mümkün değil. Kadın, beyni-
nin özelüğine uygun şekilde
kanalize edildiği takdirde ba-
şanlı olur. Sosyal büimler ve
politika, kadının doğasına uy-
gun.
Kadınlar arasında başanlı
matematikçilerin olmayışı bu
özelliklerinden kaynaklanı-
yor. Genetik bir program için-
de gelişen insan beynine asla
müdahale edilmemeli. Erkek
ve kadın beyinleri farklı oldu-
ğu için becerileri de farkL olu-
yor. Fakat her iki cinsi bir ara-
ya getiren ortak payda ise öz-
gürlük. Beyin, özgür bir or-
tamda yeteneği doğrultusunda
gelişir."