25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
13NİSAN1993SALI CUMHURİYET SAYFA KULTUR 11 'Altın Lale' sahibi Fransız yönetmen Jean-Charles Tacchella, bu yıl tstanbul Festivalijürisinde Yaşamla içiçe gelisen sinema... M E H M E T BASLTÇU H er sinemaseverin yaşamında unutamadığı güzelliktebirde- vır vardır: Sinemayı keşfettiği devir. Öylesıne zengin, yo- Jun vc iç gıdıklayıcı bır zaman bölümüdür kı o, olanaksızlığını bılmeni- ze karşın yeniden. defalarca yaşamayı is- tersiniz.. On beş gün önce Paris'te yayimlanan Amenkan sinemasının ustalanndan Frank Borzage konusunda yapılmış en cıddi ve en doyurucu çalışmanın ürünu olduğu söylencn, Herve Dımont imzalı kıtabın önsözünü yazan Jean-Charies Taccheila. hetncn ılk satırda. bir sınema- severin vaşamına yön \eren bu olağa- nüMÜ de\ırden büyük bir tutkuyla, bıraz da nostaljijle söz ediyor: "'On bir ya da on ıki yaşındaydım, bır salondan diğerine koşar durur, bir defte • re yönetmenlenn adlannı yazardtm. İkinci Dünya Savaşı'ndan önce her sc- amıa ıki haua üç uzun metrajlı fılm gös- terilirdi. Aynca. o zamanlar geçerli olan yapım koşullannda, yönetmenler her yıl ıki ya da üç. hatta dört film birden çevi- nrlerdi. Böylece, kısa sürede bir yönet- menin on filmini birden görerek. onun temel düşüncelennı. sevdığı temalan, si- ncma dılındekı iarkhlıklan ve özgünlü- ğü kavrayabılırdık. Kendimizc yakın bulduğumuz yönetmenler. dostlanmızdı artık..." İstanbul Festivali'nde, "•Hayatımın ErkeğT'ni (L'homme de ma vie) hep bir- likte keşfetmeden önce. bu yıl "Altın Lale" jürisinde görev alan yönetmenıyle Versaılles'dakı evınde bır söyleşı >apa- rak. sınemadan, çocukluğundan bu yana yaşamıyla iç ıçe gelisen ve sonuçta b\r yaşam biçimıne dönüşmüş olan sıne- madan söz ettik: - İstanbuJ FestivalPne, avnı zamanda Ja İstanbul'a ilk kez 1988 > ılında gelerek, "Travelling Avant" adlı İîlminle o yılın jiiri başkanı Klia Kazan'ın etinden "Âltın Lale" ödülünü almıştın. Ancak ülkemizle aranda çok daha yakın bağlar >ar, ailen uzun bir süre tstanbul'da yaşamış.. Bu özel dunnna ktsaca değindikten sonra, diinya sinemasının bugünkü koaumunda sa\ ılan giderek çoğalan sinema festiv alle- ri komısundaki düşünceterini öğrenmek isriyorum. Evet, Istanbul'un benim ıçin ayn bir önemi var. Babamın aılesi Binncı Dün- ya Savaşı'ndan önce İstanbul'da ya- şamış; bugün de orada yaşayan yeğenle- rim var. Istanbul'da ailemin oturduğu evi yeniden ziyaret edeceğim, o ev beş yıl önce hâlâ ayaktaydı... Sinema festıvallerine gelince, günü- müzde her zamankinden daha çok ya- rarlı olduklannı sanıyorum. Giderek gö- rüyoruz ki seyıreiyi^sakjnlara çekebfl- mek Jcin. sitıemanm bir şerifik. bir bay- ram yeri olması gerekmektedir. Çünkü günlük yaşamda, televtzyonun ve video- nun istilası sonucu. kitleler sinemalara eskisine oranla çok daha az gider oldu- lar. Bugün, baa filmler. sadece festıval- Bu \ ıl festivalin jürisinde görev alan Jean-OıarlesTacchella'nnr'Hayatımın Erkeği" adlı filmi de gösterime sunuluyor. Sinema bir sanattır, televizyon ise bir iletişim aracıdır, bu nedenle sinema ile televizyonun bağdaştınlması olanaksız. Sinema gibi ilk otuzyılı sessiz olsaydı, bugün televizyon sanatından söz edebilirdik. Sinema eleştirmenliği yapmak için sinema tutkusuna sahip olmak gerek. Yoksa eleştiriyi iyi birmeslek gibiyapmaya kalkarsanız, o gerçek bir eleştiri olmaz. Eleştirmenler de yanılırlar. ler aracılığıvla seyırcısine ulaşabilmektc- dır. Aslında. giderek daha çok film izli- yoruz araa, evimızde izlıyoruz, sinema salonlannda değil! Bana öyle gclıyor ki bugün birçok ülkede sinema salonlan yalnız festivaller yapıldığı zaman doldu- rulabilmekte! Ancak sinema salonlan- ndaki yaşam da kuşkusuz süreceklir. - Söz konusu "televizy on külîürü" genç kuşak yönetmenleri de giderek etkisi altı- na almıyor mu? Yeni denemeler, sinema- sal akımlar konusunda ne düşünüvorsun? Kendi sinemanı "akıntılara karşı bir sine- ma" olarak tanunladığına göre, gündera- deki ">eni sinema")a, yeni akımlara karşı mısın? Sinema akımlan ve ekolleri karşısında pek duyarlı değilim. Bencç, sinema^jia- 'ftilı. fatklı Mşilikler tarafından ohıştu- rulmaktadır. Bır kuşaktan dığennc gelı- şen. büyüyen. süreklıliğinı koruyan sine- ma aileleri olduğuna ınanıyorum. Aslı- nda. bir sinema ekolü söz konusu oldu- ğunda. eğer o akımı oluşturan yönet- menlerin sanatına biraz dikkatlice ba- karsanız. birbirlennden çok farkli ol- duklannı görürsünüz. Örneğin, Fransız "yenı dalga"sını oluşturan TrurTaut'- nun. Godard'ın ya da Chabrol'un fılmlcri arasında dağlar kadar fark yok mudur0 Vardır. ancak kendılennden oncegelmiş bazı yöneımenlerle aralannda ortak noktafar da bulunabilir; bir yakınlık, bir devamlılık saptanabilir. "Yönetmenler aılesi', 'Sinema ailesi' derken söylemek ıstedığım buydu. Yoksa ekollere, akı- mlara falan pek inanmıyorum. Sinema durmadan yeni kışılıkler tarafından bes- lenmektedir. Aynca sinema yönetmeni olmayı di- leyen sinemaseverlenn genel tutumun- dâ. yıllardajı b£Q önemli bır değişım gözlemliyorum ÎEHıli yiHarm sdrııın:t dck, kamera ardına geçmeyi ta&arlayaı- lar, kendilerinden önce yapılmış fılmien olabildiğince iyi tanımaya, mümkünse tümünü görmeye çalışırlardı. Bugünkü gençlerin çoğunda bu lür bir kaygı yok. Ancak biliyoruz ki klasikleri öğrenme- den onlan aşabilmek çok güçtür. Klasik filmlerı dikkatle izlerken, kendi kendıne, neden bazı sahnelerin öyle değil de böyle çckildiğı, kameranın neden ve nasıl öyle hareket ettınldiğı türünden sorular so- ran geleceğin sinema sanatçısı, kendine özgü sinema dilini yavaş yavaş oluştu- rup geliştıriyor demektir. Bugün. ne yaak ki mizansen kavramına giderek boş venlmekte. Örneğin, dört Amerikan fılmınden uçü, mizansen konusunda hıç- bır kaygı taşımayan kişiler tarafından filme alınıyor Her sahneyi önce yakın, orta ve uzak planlar şeklinde çekiyorlar. sonra da her şey montaj masasında oluş- turuluyor... Bu tür bır çahşma biçiminı benim aklım almıyor! Yönetmen mizan- senle ilgilenmeyecek derle yapacak? " Eskiden. bir filmin iki üç planını gör- mem, yönetmeninın kim olduğunu bul- mam için yeterliydi. Çünkü, herbirinm kendine özgü bır sinema dili vardı. Bu- gün, TVde karşıma çıkan bir filmin tü- münü de görsem, yönetmeninin kim ol- duğunu söylemem olanaksız... Birkaç yönetmen dışında durum ne yazık ki hep böyle... Aslında bu bir trajedi. Mizansen arayışı olmadıktan sonra, film yap- manın. film ızlemenın ne anlamı kalır ki? - Gençliğinden, hatta çocukluğundan bu yana sinemanın içindesin. Sinemaya karşı olan ilgin nasıl gelişti? Yönetroentiğe baş- lamadan önce de senary o \ azarı >e eleştir- men olarak sinema dûnvasındayduı... Bu- gün, yedinci sanatın >aşadığı genel bu- nalım içinde, sinema yazarlığmın da bu- nalımda olduğu söyleniyor. Bu konudaki düşüncelerin nelerdir? Sinema eltştirmeni olmak isteyeıılere ne gibi önerilerde buhı- nurdun? Daha on-on bır yaşlanndayken sü- rekli sinemaya gitmeye başlamıştım. Her şey doğal olarak gelişti. Aslında cocuk olmaktan nefret ediyor. bir an önce bü- yümek istıycrdum. Sinema benim için bir kaçış olmaktan öte, bir çıkış, nok- tasıydı. Ekranda gerçek yaşamı, başka insanlann yaşamlanru buluyordurn. Kısa zamanda, bazen defalarca izledi- ğim filmlerin yönetmenleriyle ilgilenme- ye başladım... Ardından da on beş yaş- lanndayken, sinema yönetmeni olmayı kafama koydum... İlk önce asistanbk yapmayı istiyor- dum. Ünlü sinema okuîu Idhec'e girmek için başvurdum. O zamanlar sınavda, bazı yapıtlann ya da tanhsel konulann sinemaya uyarlanmasını istiyorlardı. Çok iyi hatırlıyorum, bir Proust uyarla- ması vardı; galiba yıpni üzerinden on altı olacak, çok iyi not almıştım. tkinci konu ıse 13. Louis ile ılgjli bir senaryo yazmaktı. Aldım kalemi elime veçok ap- talca bır yanıt verdım: "13. Louıs beni hiç. ama ilgilendirmiyor, onun yaşamı üzerine asla bir film yapmayacağım!" Bu yanıt not ortalamamı düşürdüğünden sinema okuluna gıremedim. Klasik bır sinema eğitimi göremeyişimin nedeni 13. Louis'dir'.. Eleştirmenlik konusuna gelince, be- nim ıçın tek gerçek örnek, Andre Bazın ömeğidir. Sinernayı Andre'yle.beraber tanımıştık diyebilirim . Andre Bazin için önemli olan, iyi filmlerin sevılmesine, iz- leyicileri tarafından anlaşılmalanna yardımcı olabılmekti, eleştirmek için eleştirmezdı. Filmleri ve yönetmenleri kötülemeyi sevmezdi. Her yazısırun değjşik versiyonlan olurdu. Üstelik çok değişik. farklı gazete ve dergilerde yazdığı için, okuyuculan genelde geniş bir yelpaze oluştururdu ve o bundan çok da hoşlamrdı. Amacı, iyi bir filmin, sinemayla hiç ilişkisı olmayan ınsanlar tarafından bile beğenileceğini, böylece kötü filmlerden ayırt edilebileceğini kanıtlamaktı... Önemli olan, genel sinema kükürünü geliştirmek amaayla,Jdasij£İeri. izlemek ve bır filmi anlayabilmek için durmadan soru sormaktır. Aynca, değerlendire- ceğımiz filmleri ıki. gerekirse üç kez gör- mekten de kacınmamak gerekir. Gerçek sinemaseverlik, bir filmi ikinci kez görmeye gitüğimz an başlar... Egberto Gismonti Dörîlüsüyarın Cemal Reşiî Rey Konser Salonunda îkikonser verecek Gismonti'ninmüzkd dünyasmda iyiyolcuhMar! CEM VEGUL Best Of Sisley Konserleri Caz Serisfnın bu yılkı son konuğu Eajberto Gismonti Group olacak. ^"opluluğun Cemal Reşit Rey .vonser Salonu'nda yann akşam vereceğı ikt konser. Mirosiav Vi- tous / Jan Garbarek / Peter Erski- ne Trio ile başlayan. Ctaick Corea ile devam eden seriyi noktalaya- cak. Bestekâr, gitarist ve piyanist Egberto Gismonti. caza, klasik kaynaklara ve zengin Brezilya ge- leneklerine uzanan müzikal leh- çesi ile kendi denizine yelken açtığında haliyle henüz rotasını belırlememişti. Ancak Gismon- ti'nin pusulası kalbı olduğundan, müzikal dilı kariyeri boyunca pek çok kez kabuk değiştırmekle bir- likte, hep müzığinın iç dinamiği- ne kulak verme cesaretini göster- di. Her ne kadar bugün Gismon- tı'nin 'sound'u samba ve bossa- nova soslanna bulanmış olsa da bu sosun Gismonti'nin müziğı- nın yalnızca bir boyutunu yansıttığı söylenebilır. Müzık hayatı boyunca kırktan fazla film. tiyatro ve bale müziği bestelemiş olan Egberto Gismon- ti, 1947 yüında Carmo, Brezilya'- da dünyaya geldi. Beş yaşına gel- diğinde müzik üzenne çalışmaya başlamıştı bılc. ılk müzikal çalı- jmalan piyano ve kompozisyon- lar üzerineydı. Daha sonrakı yıllarda, bir baş- ka Brezilyalı efsane Heitor ViUa - Lobos gıbı kader onu klasik mü- zik çahşmalan ıçin Paris'e sürük- ledi. Yıllar önce Paris'te Nadia Boulaıtger'ye bazı bestelenni gös- terdığinde karşılaştığı cevap bir anlamda müzikal kariyennin yö- nünü belırledi: "Fena değil. Ancak sen maale- sef bır Avrupah değilsm. Ben se- nin müzığinde Brezilya'yı du- yamıyorum" Boulanger'nin haklı olduğunu. anlaması fazla uzun sürmedi. Üç yıl kompozis- yon yapmaya ara verdi; gerçek- ten müziği hıssetmek için bunun gerekli olduğunu düşünüyordu. Brezilya'ya dönüp 1976'da Amazon'da, Xingu yerlileriyie gecirdiği 4 hafta, yalnızca hayata bakış açısını değiştırmekle kal- madı, ayru zamanda Gismonti'- nin çok zengin bir müzikal dün- yaya girmesine olanak sağladı. Bugün Gismonti hem Batı Av- rupa hem de Brezilya müziği etki- lenimlerinı müzığıne ustaca yansıtmaktadır. Brezilya folk müziklerini caz, blues, Afnka müziklen ve diğer etnik müzik- lerle kaynaştırarak yarattığı sen- tez Gismonti'nin alameti fa- rikasıdır. Egberto Gismonti'nin müziğinin görsel boyutu, mace- ralı yolculuklara gebe olduğun- dan, karanlık yağmur ormanlan, uçsuz bucaksız balaklıklar. tro- pik bitkıler ve hayvanlar, yerlıler ve efsaneleri ve gelenekleri; onun düşsel dünyasının konuklan olur zaman zaman. Gismonti'nin kompozısyon- lannın Brezilya'nın kalbinden ge- len tropik bir lirizmi ve şiirsel biT yumuşaklığı olduğu söylenebilir. Ancak Gismonti'nin müziği çok daha hacimli ve derindir Her- hangi bır müzikal "genre'a bağlı olduğu ise iddia cdilemez. r Bestekâr, gitarist ve piyanist Egberto Gismonti've y ann akşam saat 18.30 ve 21.30'da CRR Konser Salonu'ndaki tstanbul kon- serlerinde çeDoda Jacques Morelenbaum, gitarda Nando Carneirove, basta ZacaAssumpçan eşlik edecekler. Ilk olarak Nana Vasconcetos ile yaptığı "Dansa Das Cabecas" albümüyle adını duyuran Gis- monti, Miles Davis, Herbie Han- cock, Charlie Haden, Jan Garba- rek, Ralph Tovvner ve L. Shankar gibi müzisyenlerle yaptığı albüm- lerle de dünya çapmda üne ulaştı. 6, 10,12 ve 14 telli gitarlardaki uslalığının yanı sıra yetenekli bir piyanist de olan Gismonti, solo projeleri, Nana Vasconcelos ile yaptığı ikililer, dörtlülerden bü- yük ansambllara uzanan toplu- luklarla yaptjğı sayısız çahşmayla tanınmasına rağmen, kendisini en iyi ifade ettiğı çalışmalann pek değişmeyen dörtlüsü ile yaptı- klan olduğunu söylüyor. Çellist, bestekâr, aranjör, yö- netmen ve prodüktör olan Jac- ques Moretenbaum, Breziiya'nın en tanınmış müzisyenleriyle yaptığı projekrle tanınıyor.Gita- rist ve bestekâr Nando Cameiro ise, 1983'ten beri Gismonti'yle birlikte. Cameiro, aynı zamanda sayısız albünı projesine de müzik direktörü olarak imzasını atmış. Bas virtüozu Zaca Assumpçan dakıcaz devleri ile gerçekleştirdiği projelerle adıru duyurduktan sonra, radyo, televizyon, sinema ve tiyatro için bestelediği müzik- lerle caz dünyasının aranılan isimlerinden biri oldu. 12.ULUSLARARASIİSTANBUL FİLM FESTİVALİ Festivale dört kıtadanyüz konuk katılıyorKülrür Servisi- Kültür Ba- kanlığı himayesinde, tstanbul Kül- tür ve Sanat Vakfı tarafından dü- zenlenen l2.Lludararası İstanbul Film Festivali'ne dört kıtadan 100 ünlü konuk katılıyor. Konuklar arasında Türk seyir- dsmin Taviani, Saura ve Angelo- poulos gibi ustalann filmlerinden taıudığı ve bu yıl "Babam ve Us- tam" filmi programda yer alan ünlü İtalyan aktorii Omero Anto- nutti; tsvec sinemasının iki ünlü oyuncusu : Erland Josephson ile S\en VVollter yer alıyor. Wollter'- in bu yıiki programda da bir filmi yer alıyor : Norveçli Anja Breien'- İn yönettiği "Bir Zamanlar İki Kez". Festivalin ünlü konuklan arası- nda Fransız Yeni Dalga akımının önde gelen oyuncularından Jean- Pierre Leaud' da yer alıyor. Lea- ud'un son filmlerinden "Paris Uyanıyor" da festi>alde gösterile- ce'k. Yunan filmi "Kristal Gecefer"- in oyuncusu js\içreli aktris Miche- le Valley ve İtalyan filmi •'Tume'"- nin oyuncusu Laura Morante de festivale katılacak oyuncular arasında yer alnor. Festival kapsamında düzenlene- cek "Ölümsüz Orson Welles"top- lu gösterisi nedeniyle ünlü yönet- menin kızı Beatrice VYelles Smith de konuklar arasında. Konuk yönetmenler arasında "Köprüüstü AşıklanM nın yönet- meni Leos Carax, "Uyuduğun Yatak" (ilminin Amerikalı yönet- meni Jon Jost. ünlü Gurcü )önet- men Otar losdıanı, Anja Breien. "Kımıldama Öl ve Dirir'filmiyle Cannes'da "Altın Kamera"vı ka- zanan ve bu yıl "Bağımsız Bir Ya- şam" adlıfîlminiizleyeceğimiz Vi- tali Kanevski. Romen sinemasının ustalarmda "Çınar" filminin yö- netmeni Lucian Pıntılıe ve "Şirin'- in Düğünü", "Kanatlar ve Zincir- lern fllmleriyle tanıdığımız, bu yıl "Euna Ağaçlan" adlı son filmiyle festivalde yer alan Helma San- ders- Brahms bulunuyor. "Kuzey Rüzgarian" bölümûne "Freud Evi Terkediyor" adlı fil- miyle katılan Danimarkalı yönet- men Susanne Bier. yine aynı bö- lümde "Meleklerin Evi"filminiu- leyeceğimiz Coliıı Nırtley, "tsveç'- in Rembrant'ı Olmak Istiyorum Yoksa Ölürüm"filminin yönetme- ni Göran Güner festivale İskandi- nav ülketerindcn gelecek konuklar arasmda. Genç yaratmlar arasmda "Do- muz Besicisi Leon"'un yönetmeni Vadim Jean, "Yaşamdan İzinli" adlı Polonya filminin yönetmeni VValdemar Krzvstek, bu yıl Vene- dikte Jüri özel ÖdÜHİ'nü kaza- nan "Napolili Bir Matematikçinin Ölümü"nün yönetmeni Mario Martone, "Beyaz Gûvercin Mani- la" filmi ile "Ahın Lale" için yan- şan Mtsır doğumlu İtalyan yönet- men Danieie Segre ve Bulgar yö- netmen Ivan Andonov .ttalyan yö- netmen Marco Risi de var. Türki Cumhuriyetlerden ise Azerbeycan sinemasmııı ünlü yö- netmeni Eldar Kuliyev, Kazak si- nemasındanYedigüe Bolisbayev ve Darecan Ömerbavev, Kırgız sine- masının iki ünlü ustası <Vli Ham- yarev ile Cihangir Fevziyev, Türk- men smemasmdan Hocakuli Narlıyev ve Bölböl Mamedov İstanbul'a geiecekler, Türki Cumhuriyetlerden 9film • Kültür Servisi- İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı tarafından düzenlenen 12. uiuslararası İstanbul Film Festivali'nın "Türki Cumhuriyellerden İnsan Manzaralan" bölümûne birer fılmlenyle katılan dokuz yönetmen, festivalin konuğu olarak Türkiye'ye geliyor. Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Türkmenistan ve Azerbaycan ülkelerinden perdeye insan manzaralan gctirecek olanfilmler,12-17 nisan tarihleri arasında Beyoğlu Sinepop Sineması'nda dönüşümlü olarak göstcrilecek. Sinemaseverler, bu toplu gösteri kapsamında Azerbaycan'dan EMar Kuliyev'in "Nizami", Kazakistan"tan Yedigüe Boüsbayev'in "Ultugan" ve Darecan Öberbayev'ın 'Kayrat", Kırgızistan'dan TotomuşOkeyev'in "Çocukluğumuzun Gökyüzü" ve Bolot Şamsiyev'in "Fujiyama'ya Çıkış", Özbekistan tan Ali Hamrayev'in "Seni Hatıriıyorum" ve Cihangir Feyriyev'm "Siz Kimsiniz";Türkmenistan'dan Hocakuli Narlıyo'm "Mahdum Kulu" ve Bülbül Mamedov UP "Gençlik Destanı" adlı filmlerini izleme olanagj bulacaklar. Adı geçen yönetmenler fılmkrinin gösteriminden önce izleyicileriyle birer söyleşi yapacaklar. İznik işişamdanapaha biçilemiyor • 1X)NDRA (AA) - İznık çini sanaünın ilk örneklerinden sayılan ye nisan ayı sonunda açık artırmaya çıkanlacak tarihi bir şamdana değer biçılemeyince Sotheby's müzayede şirketi müştenlerinden özel olarak fiyat almaya başladı. En son 1903 yıhnda Paris'teki İslam Sanat Eserleri Sergisi'ne çıkanlan ve o dönemde İsvıçreli koleksiyoncu Max Lyon'a ait olduğu bilinen İznik işi şamdanın izine, bu tarihten sonra rastlanamamıştı. İngilızTSB Bankası'nca saülacak şamdana Sotheby's, iki ay önce en az 250 bin steriin (yaklaşık 4 milyar lira) değer biçmişü. Ancak uzmanlann, şamdanın değerinin daha da yüksek olması gerekliği yolundaki uyansı üzerine Sothebys, şamdana koyduğu fıyaukaldırdı. < 152yühktazeUkf • Kültür Servisi- Ankara Devlet Opera ve Balesi solist dansçılanndan Ayşem Sunal, Belçıka Kralıyet - Balesi (Koninklijk ballet Van Vlaanderen)'nde sahnelenen ve romantik bale repertuannın zirvesi olarak kabul edilen "Giselle" balesinde başrolde övgüler topluyor. Belçika'da yayımlanan gazetelerin sanat sayfalannda adından övgüyle sözü edilen Ayşem Sunal için gazeteler"152 yıllık tazelik" başlıgını kullandılar 150 yıldan bu yana Oıarlotta Grisi. IVIargot Fontein, Anna Pavlova ve Natalia Makorova gibi dünyaca ünlü prima dansçılar tarafından yommlanan Gisell rolünde Ayşem Sunal. Kübah dansçı Feiyoo Nadia Dünitrova ile dönüşümlü olarak dans ediyor. 1989 yılında Ankara Devlet Konservatuvan'ru bitirerek, Ankara Devlet Opera ve Balesi'ne giren Ayşem Sunal, 1992 yılında Japonya'da yapılan Uiuslararası Dans Yanşması'nda 1. ve 2. turlan atlayarak ilk 16 dansçı arasında yer aldı. Belçıka Kraliyet BaleTopluluğu'na katılan Sunal, halen topluluğun solist kadrosunda dans ediyor. USA Herald Trumpets, Türkiye'de • İSTANBUL(AA>- İstanbul Devlet Senfonı Orkestrası, ABD'nin en ünlü gruplanndan USA Herald Trumpets Topluluğu ile İstanbul ve Ankara'da konserler verecek. Alexander Scbninck'in yöneteceğı konserlere, dünyaca ünlü Fransız kemana Pierre Amoyal solist olarak katılacak. İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası ve USA Herald Trumpets Topluluğunun konserleri, 16 nisancuma günü saat 19.00,17 nisan cumartesi gûnü saat 11.00'de AKM Büyük Salon'nda; 18 insan pazar günü ise Ankara'da Milli Eğitim BakanlığıŞûraSalonu'nda saat 20.30'da gerçekleşecek. 1959'da kurulan ve kuruluşundan bu yana birçok tarihsel günlerde gösterilerde bulunan UŞA Herald Trumpets, ilk resmi gösterisini. St. Lawrence deriz yolunun açılışı nedeniyle Amerika'yı ziyarete gelen İngiltere Krahçesı 11. Elizabeth'i karşılama töreni strasında gerçekleştirdi. FESTİVAL BUGÜN Beyogkı Emek: Kelebek Avı(l 2.00-18.30), Lunapark (15.00-21.30) Beyoğhı Sinepop: Gençlik Destanı (12.00-21.30), Çocukluğumuzun Gökyüzü (15.00-18.30) Beyoğhı ArJas:Gizli Poüs( 12.00-18.30), Şaşkın Kral (15.00-21.30) Beyoğlu Beyoğlu: Cazibe Hanım'ın Dİüşleri (12.00), Gölge Oyunu( 15.00). San Tebessüm (18.30), Vampirler, Hortlaklar...(21.30) Şişü Kent: Domuz Besicı Leon (12.00-18.30), ll.Edward (15.00-21 30) Kadıköy Reks: Ev Kadınlan "(12.00). Napolih Bir Matematikçinin Ölümü (l5.00),tşçiSınıfıCennete Gider (18.30), Doğum Günün KutluOhunTürk(21.30) YARIN Beyoğlu Emek: Yolculuk (12.00-18.30), EşlikçiKız (15.00-21.30) Beyoğlu Sinepop: Kayrat (12.00 - 21.30), Paris Uyanıyor (15.00), Köprüüstü Aşıklan (18.30) Beyoğhı Atlas: Ayın Sesi (12.00-18.30), Elma Ağaçlan (15.00-21.30) Beyoğlu Beyoğlu: Dönersen lslıkÇal(12.00),Düş Gezginlen( 15.00), Ah...Gardaşım (18.30), Kamaval Günü (21.30) Şişh' Kent: Çöl Ekranlan (12.00-18 30), Çınar(15.00- 21.30) Kadıköy Reks: Ev Kadınlan, On Yıl Sonra( 12.00), Takımadalar( 15.00), Babam ve Ustam (18.30), Radyo Açık (21.30)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle