Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 13NİSAN1993SAU
12 DIZIYAZI
Çukobirl ik
B İ R T A L A N I N
Ö Y K Ü S Ü
ÇETİN YİĞENOĞLU
Borç trüyonknraukşimş
JTl acı Sabancı: Sorunları çözmek içingöbeğiyukardan tesmek lazun. Ypksafasit
dairenin içinde kartopugibiborçyukseliyor. Bugün Çukobmik in cirosufaize yetmei. Borç
trüyonlara ulaşmışsafaize versenyetmez ciroyu. Kimsenin elinde birsihirbaz değneğiyoktur.
Buyamayla bu deliğin kapanması mümkün değil. O zaman tedbirlerpalyatifgkkyor. Hastalığa
doğrudan neşteri vurmak, operasyonu tamyapmak lazım.
-2-
K
iralanan fabri-
kanın depo-
sundakı küspe,
Çukobirlik'e
yandığı bıtdirilir-
ken. serbest pi-
yasada saüür. Bedeh daha son-
ra mahkeme yoluyla ahnsa da
küspeyi satan fabrika sahibi
uzun süre faizsiz kredi kul-
lanmış gibi olur.
Milli Mensucat
Bu dönemdeki yolsuzluklar
günümüz rakamlanyla karşı-
laşünldığında küçük, üstetik
komik kalmaktadır. Bu dö-
nemde belirlenen yolsuzluklar-
la ilgili açılan davalar birlik çı-
kanna sonuçlanmıştır. Bu dö-
nemdeki en büyük yolsuzluk
Millı Mensucat olayıdır. 1970'-
lerin ortasında birinci dönemin
sonunda meydana gelir olay.
Çukobirlik'ten Milli Men-
sucat'a (Şirket bu olaydan son-
ra iflas eder. Şimdiki adı
MİLSAN olan fabrika isim ve
el değjştinr ) Büyük miktarda
pamuk satışı yapılır Pamuklar
yüklendıkten birkaç gün sonra
Milli Mensucat Sanayi iflas
eder. Çukobııiik'te büyük pa-
nık yaşanır.
Milli Mensucat'a satılan, an-
cak henûz başka kişilere satüıp
el değjştirmeyen mallara ant-
repolarda "tedbir" konulur.
Pamuklann bir kısmı yollarda
ele geçinlir. Ele gecirilemeyen
mallar ıçın de iflas masasna
katıhnır ve Milli Mensucat'ın
bazı gayri rnenkulleri alınır.
Gecikmeli de olsa büyûk risk (o
zamana göre) ucuz atlatılır.
Yatmm dönemi
1970'lerin ortası. Çukobirlik
kooperatifçiük anlanunda işle-
vinın doruğundadır. 1976 sezo^
nunda öyle çok kütlü alınır ki
anlatıhr gıbi değıl O sezon ve-
rim olağanüstüdür. Üstelik Su-
riye'nin kütlüsü de alınmışür. O
yılki 576 bin tonluk kütlü alımı
"rekor" sözcûğüyle tanımlanır.
Tarihinde bir daha bu ölçüde
ahm yaptığı görülmeyen Çuko-
birlıkte depolar yetersiz kalın-
ca ürünler, üzeri brandalarla
örtülerek kullarulmayan kara-
yollanna konulur. O yıl çok bü-
yük para kazanıhr. tşte bu
para, Çukobirlik'te entegrasyo-
na gidişin çıkış noktası olur.
Bugün Çukobirlik Merkez
Entegre Tesisleri'nin bulundu-
ğu arazi saün alınır ve ınşaaüa-
ra başlarur. Ancak, Çukobir-
lik'te büyük yatınmlann baş-
laüldığı o dönemde pobtik kon-
jonktür çok ilginctir. Türkiye
hızlı bir değişim ve dönüşüm
sürecıne gırmiştir. Kısa dönem
CHP-MSP koalısyonu, birinci
ve ıkıncı MC hükümetJeri ku-
rulmuştur. Dönem, 12 Eylül
1980 öncesidir. Çukobiriik'te
işte böyle bir dönemde büyük
yaunm karan alınmıştır. Ne
yazık kı 576 bin ton kütlünün
akndığı yılki gibi bir gelir, son-
raki yıllarda elde edilemez. Bu
nedenle yaünmlann yüriıtüle-
bilmesı için Ziraat Bankası ga-
rantörlüğüyle Avrupa Iskan
Fonu'ndan kur garantili kredi
kullarulır.
Alınan kredide para akışı dü-
zenli ofanayınca iş planlandığı
dönemde bitirilemez. fnşaatlar
sonraki yıllara sarkar. Bu kez
inşaat sektöründe "eskalas-
yon" denilen fiyat farkı duru-
mu ortaya cıkar. Sonradan
"yanlış pohtika" olarak değer-
lendinlen inşaatlann CHP dö-
neminde emanet usulüyle ihale
edılmesi sorunlar yumağını
büyütür. Bu dönemde önernli
sorunlann inşaat şirketlenyle
çıktığı görülür. Ancak, süreç
içinde sorunlann tümünün çö-
zümlendiği (ortadan
örnekkr ilginctir
Entegre tesisler kapsammda
planlanan, yapımına on beş, on
altı yıl önce başjanan ve henüz
tamamlanmayan konukevinin
kaba ınşaatı sürmektedır. Han-
gj akla hizmet edilmişse bilin-
mez, inşaat başlar başlamaz ça-
maşırhanenin ekipman ve ma-
kineleri alelacele alınır. Bu
makineierin şu anda nerede ol-
duğu bilinmemektedir. Gökde-
len inşaatı henüz tamamlan-
mamıştır. Bu inşaatm bodru-
muna da ısıtma, soğutma ve
havalandırma tesisaü aynı ace-
leyle kuruluverir. Ancak, yağan
yağmur pınl pınl makınelen bir
anda sular altına bırakır. Elbet-
te, makineierin sökümü (de
montaj), yeniden takılması
(montaj) için ayn ayn harca-
malar yapılır. Soruşturmalar
sonuç vermez. "Soruşturma fa-
lan ama, sonuç hikaye" diyor
bir yetkili. "Çünkü sorun doğal
bir olay sonucu meydana gel-
birtik'te borç trüyonlara
ulaşmışsa faize versen yetmez.
HastaJığa doğrudan neşteri
vurmak, operasyonu tam yap-
mak lazım" dedi. Sabancı'ya
yönelttiğimiz sorular ve yanı-
tlan şöyle:
- Bir sanayicj olarak size
göre ÇıAobirfik nasd bir ku-
SABANCI - Çukobirlik, ku-
ruluş gayeleri olan bir müesse-
se, bir kooperatif. Ancak, ka-
buk değiştirdi, sanayiye itildi.
Eğer, bölgede özel sektörün
dışında teksul fabrikasına ihti-
yaç var ıdıyse, niye işı ve ihtisası
bu olan Sümerbank büyü-
tübnedi? Çukobirlik'te büyük
teksul entegrasyonu kuruldu.
Hiç konusu değildi. Çukuro-
va'nın pamuğunu cıftcıden ala-
cak, ipük yapacak, katma de-
gerlı üretim haline getirecek
birkaç tane Çukobirlik olsa
yine yetmez aslında. Bu işlere
girilmese belki daha iyiydi.
mez ciroyu. Kimsenin elinde bir
sihirbaz değneği yoktur. Bu ya-
mayla bu deUğın kapanması
mümkün değil. O zaman ted-
birler palyatıf gidiyor. Hastalı-
ğa doğrudan neşteri vurmak,
operasyonu tam yapmak laznn.
- ÇAobirtftteki ijfettnecfligi
nasıl bufaıyomBiuz?
SABANCI - Genel manada
özel sektör gibi çalışmadiğı
vakıadır. KİT sistemı gibi çalış-
maktadır. Ticaret Bakanlığı si-
yasetinde yönlendiriliyor. Ozel
sektör gibi bir dinamizmin, bir
arayışın içinde olunduğunu
tabinin etmiyorum. Bıze göre
tamam değildir. Eleman deyın-
ce iş sayıyla bitmiyor. Eleman
konusunda mesele yalnız tahsil
ik de bitmiyor. Kalifıye eleman
bulup işin başına koymak ayn
bir iş. Işletmeciüği iyi yapacak
olanîar da elemanlardır.
- Yönetim yapra hakknda dn-
şüncderto?
SABANCI - Tabii yönetim
Haa Sabancı-Sanayi Uekoopentifiayrmakl
kaldınldığı) görülür. O günler-
de katsayı dolayısıyla müteah-
hitler sıkıştınlır. Ama, ne hik-
metse yönetim kurulu İcaranyla
bir yplu bulunarak sorunlar çö-
zumienır.
"AdanaVmhrdım"
O yıllardaki yolsuzluklan
sanınz Çukobirük'in ünlü bir
hukuk danışmarunın bir dostu-
na söyledigi şu sözler anlatır:
"O yıllarda aldığım parayı tut-
saydım Adana'nın yansı benim
olurdu. Paylaşmasaydım da
paralann tamamı bende kal-
saydı Adana'nın sahibi olur-
dum." O yülarda "savur-
ganlık" olarak değerlendirilen
ancak üzerinde yolsuzluk ve
usulsüzlük söylentileri çıkan şu
miştir." Tekstıl makinele-
ri de aceleye getirilir.
Bir görüşe göre Çuko-
birük'i zora sokan, bu-
günkü duruma düşüren
bu makinelerdir. Borç yapıla-
rak alındığı halde yıllarca
çalıştınlmamaadır. Basma fab-
nkası ıçın alınan bu makineler
"parasızlık" gerekçesiyle altı yıl
depolarda bekleulır. Oysa her
yıl yeni bir teknolojik gelişmeye
tanık olunan günümüzde teks-
til sektörû için alü yıl çok uzun
süre olarak kabul edılmektedir.
Çukobirtik, KİT gibi
Adana Sanayi Odası Başkanı
Haa ' Sabancı, Çukobirlik'i
KİTe benzetti. Sanayi kuru-
luşlanyla kooperatiflerin kesin-
likle birbırinden aynlmaa ge-
rektiğini, bu iş için de özelleştir-
menin bir yöntem olduğunu
söyteyen Hacı Sabancı, "Çuko-
Çukobirlik yalnız tanm kesi-
minin ihtiyaçlanyla ilgiU konu-
lann içinde haşır neşir ol-
malıydı... Kooperatif olarak
kalsaydı daha iyı ohırdu. Son-
ra, girdisiyle cıküsıyla sanayi-
kooperatif birbirine kanştı. Sa-
nayıde ciddi yatınmlara döviz
kredileriyle gırildı. Bu kadar
büyük müessesede çok sık ida-
reci değıştı. Adam ne zaman işe
inübak edecek, ne zaman işin
özelliklerini kavrayacak? Yıl-
lann birikimı içinde belli hadi-
seler olrnuş. Şu geldığimız fo-
toğraf itibariyle hep bunlann
buikimi bir yere gelrruş. Şahı-
slan suçlamakla bir yere
varmamız mümkün değil.
Sorunlan çözmek için göbeği
yukardan kesmek lazun. Yoksa
fasit dairenin içinde kartopu
gibi mesele büyüyor, borç yuk-
seliyor. Bugün Çukobirlik'in ci-
rosu faize yetmez. Borç trüyon-
lara ulaşmışsa faize versen yet-
çok mühim. Şimdi, bu seneki
ömegi verelim. Illa, fiyatı yu-
kan, Ankara belirleyecek deni-
hyor. Bu yüzden gitti bu sene iki
ay. Pamuğunfiyatıbir hafta ev-
vel beffi oldu. Öysa bu 1 eylülde
belli olmahydı. Hükümet yük-
sek fiyat politikası uyguladı,
ama parayı odeyemediğinden
acil paraya ihtiyaa olanlar
malını piyasaya sattı. tşte bu
ömeği niçin verdim? Bu gibi iş-
ler hızh karar ister, onun için
verdim. KÎTlerde, kamu kuru-
luşlannda genelbkle hızb karar
oimuyor. İşin tabiatındadişliler
ağır ağu- dönüyor bu sürat dey-
rinde. Konjonktürün inip
çıktığı günümüzde geç kabnı-
yor.
- Bfirokratik gedloae de zan-
ra yoi açıyor...
ŞABANO- Elbette. Bu yıl
mübayaa fiyatı yüksekti yani.
Yüksek satmakta konjoktü-
re uyayım derse zarar var. Kim
cekecek bu zaran? Devlet. Dev-
let o zaman diyor ki, zarar bana
ait olduğu için bana sor. Bu-
radaki mahalli yönetimde fazla
bir şey yok. Suclu yöneticidir
dersek, bu yanlış ohır. Yalnız
çalışanlan ve yöneticileri tek
başına sucjayacak bir şey deği]
ki. Çünkü bu özel kesimin de
içindeki bırcok idarecı kamu-
dan gelme kardeşim. Niye özel
sektörde başanü oluyor da
kamu sektöründe olamıyor?
- Bn olgDterda poltfluHi et-
Urineboyiıtta?
SABANO - Biraz insanlar
yerinde kahnalı, vırt-zırt değiş-
tirerek oimaz. Her geien
sıfirdan başlıyor. Vakit çok de-
ğerli bir şey. Bunu kimse çarcur
etmemeh. işin fülen içinde deği-
liz, biz dıştan gördügumüz fo-
toğrafa göre söylüyoruz. Şimdi
bunu okuyunca arkadaşlar
'ooo, veryansuı etmiş' diyecek-
ler Veryansın etmedık. Betlci
söylediklerimizde haksız oldu-
ğumuz noktalar var. Türkiye'-
de halka açık belli müesseseleri-
miz bunlar. Hassas müessese-
lerdır. Tabü, birlikler harmam
ve spekülasyonu geniş kuruluş-
lardır. Ama, en çok problemı
olan birlik de burasıdır. Fevka-
lade problemler var. bu sorun-
lar içerisinde yolsuzluk dediko-
dulan var. Obnasa fevkalade
iyi olur. Var nudır, yok mudur;
sonra bunun ne kadan dediko-
du, ne kadan doğnı? Ama, her
gün bir dedikodu var. Yok tuz
ışi, yok kimyevi madde işi oldu.
Yok bilmem, levha tenjpkeleri
kırpıntı çıkmış. Bunlar eğer a-
hhatli dayanaklan yoksa, mah-
sul veriyor, idarealeri yıpratı-
yor. Zaman zaman basmda
okuduğumuz kadanyla çeşitli
ithamlar var. Tabii kalabalık
aık. Kalabalık aile, ama üstün-
de de bir mal sahibi yok. özel
kesım gibi bir patron yok. De-
dikoduya daha müsait. Yani
insanlar da rutubetten nem
kapıyor. Mıllet olarak da biraz
dediİcoduyu seviyoruz galiba.
Ben olmamış demiyorum, ama
olmuş demek de ne derece sı-
hhatlidir bılmiyorum. Aynı bu
bızim hayah ıhracat gibi. Kaç
yıldu* konuşuruz, ama bir neti-
ceye varamıyonız.
-ÇakobirBk size göre nasıi
kurbriur, kaza^lı konan InÜM
geUr?
-SABANO - özelleştirme
bir yoldur. Ama, bu çaptaki
müessesede kolay değildir. Sa-
nayi ile kooperatifı mutlaka
ayırmak lazım. Ve bu birikmiş
yüklere muhakkak bir akıl bul-
mak lazım. Arkadan gelen ha-
diseyi de yavaşlatmak lazun.
Tasarrufa gıtmek lazım. Kad-
rolan tam yerine oturtmak
lazun. Randımanlan tam al-
mak lazım.
SÜBECEK
Mutlu, güzelgünlerhepiıııiziııolacak
O N B I N L E R
m m m \^ m m M >^ s ^
İÇİN YAZDI
Değerli Uğur Mumcu, öhi-
münle yüreguniz parçalandı.
Ancak yerinde rahat uyu, gö-
rüşlerin aynen devam edecek-
tir.
Fıdjuı OIVUŞ
Değerli U|ur Abi! Senin onur-
lu. yürekli mücadelende seni
yalnız bıraktık. Kendimizden
utanıyoruz. Sen ölmedin bir
daha doğdum.
HerİMBgı biri
Sevgili Uğur Mumcu! Duygu-
lanmı anlatacak kelime bula-
mıyorum. Ancak söylemek is-
tediğım tek şey senin düşüncele-
rin davranışlann kısacası örnek
hayaünla kalbımde her zaman
yer alacağındır. Seni seviyoruz.
BmSn
Sevgili Uğur Mumcu, insanla-
nn fıkirieri yüzünden öldürül-
melerini bir türlü anlayamıyo-
nım. Onlan şıddeüe kınıyo-
rum. Sen her zaman fıkirierinle
bizlerle berabersin. Sen çok se-
viyoruz.
EbnıEser
Sen demokrasinin bir unsuru-
sun. Ruhun şad olsun seni kat-
ledenler elbet bir gün cezaJannı
Maltepe Cımirndeki tören (Fotoğraf: RIZA EZER)
bulacaklardır.
M.CaMİDedz
Em. Hv.K<LB.Ç.V.
Hiçbir güç senin düşüncelerini
yok edemeyecektir. Seni takip
edecek senin yolunda yürüye-
cek binlerce insan onlann hata-
sını hatırlatacaktır. Kaibimiz-
desin.
ünHnâhan Karakaş
Sevgüi Uğur Mumcu, beynimi-
Senin için üç beş gün ağlayıp se-
ni unutacağımızı sanma. Ben
yeni nesü bir genç olarak özgür
bir demokrasi uğruna senin dü-
şüncelerindoğruİtusundabu kav a ^a^^ demokrasi ve öz-
ganın en onunoe savaşmaya gûrlük kavramını hiçbir gücün
soz venyorum. alamayacağını bilmeni isterim.
Bugüne kadar olduğu gibi bun-Metanet Iziıı
dan sonrada yolumuza devam
edecegiz.
HinuyetŞahin
Sevgili Uğur Mumcu, dürüstlü-
ğün, cesaretin, yigitliğin ile bu
ulusun aydın Atatürkçülerinin
yüceliğinde sonsuza kadar ya-
şayacaksın. seni saygıyla, sey-
giyle, en içten gözyaşlan ile
uğurluyoruz. Rahat uyu!..
Sevgi Çırpan
Yanlışlarla savaşamayan, an-
cak ölüm korkusuyla yaptldığı
bu ülkede aamasız terörü, seni
bedenin yenilse bile, bil ki senin
gibi milyonlarca Uğur Mumcu
karşı koyacakür. Türkiye'ye
yazık oldu...
ÜlkerTok
'Sen yanmasan, ben yanmasan
nasıl çıkar karanlıklar aydınb-
ğa'. Yeryüzünde hiçbir güç
Türkiye'vi hukuk devleti ol-
maktan men edemez. Rahat
uyu.
NecdetEıcnd-Gaeted
Uğur Mumcu senin ve idealleri-
nin resmini, öğrencilerinin, ço-
nılflanmın ve torunlaruTun yü-
regine ve beynine çizeceğim.
Necat Baynktar
SÜRECEK
ANKARA NOTLARI
MUSTAFA EKMEKCİ
Bentm ÇonımMuğıın
Çorum'da3 nisan akşamı ilkin "Laik Devlet veDemok-
rasi" açıkoturumu yapıldı. Bunda, Ceyhun Mumcu, Doç.
Dr. Atila Erdem, Cafer özerkoç konuştırfar. Konuşmacı-
lar arasında ben de vardım. Açış konuşmasını Semah
Kültür Vakfı Genel Başkanı Lütfi Kaleli yaptı. Lütfi Kaleli,
yeni çıkan "Alevı-Sunni Inancında, Mevlana-Yunus ve
Hacıbektaş Gerçeği" adlı yapıtını imzaladı. Açıkoturum,
Uğur Mumcu anısına düzenienmişti. Konuşmalar bo-
yunca, salondaki üç bini aşkın kalabalık:
- Uğurlar ölmez! diye bağırdı.
Çorum Semah ekibi yanında, (stanbul'dan da Karaca-
ahmet Semah Ekibi o günkü gösteriler için gelmişti.
Sunuculuğu Semah Vakfı Çorum Şubesi Başkanı Sa-
vunman Sadık Eral yapmaktaydı. Cumhuriyet'te yazıları
çıkıyordu. Ankara Radyosu'ndan Ihsan Mertteş saz, Er-
kan Altun bağlama çaltyorlardı. Yine Ankara Radyosu'-
ndan Gülşen Altun söyledigi şarkılarla dinleyicileri coş-
turdu. Gülşen, "Insanlann karnı tokJBir dünya istiyoruz"
diyor, alkışlanıyordu. Semah ekibi, başlarken Hüseyin
Çırakman'ın "Bugün bize hoşgeldiniz eren/er'ini söyle-
di. Halkozanı Çırakman'ın "Çorumlu Haik Ozanlan"adlı
bir yapıtı da var. ArifSağ, gecenin ünlüleri arasındaydı...
Orhan Apaydın, bana "Çorumlu" derdi. Eşi Gürsel
Apaydın da onun bu deyişine güler de gülerdi. Hey gidi
günler!
Tercüman yazarlanndan Ergun Göze, bir yazımda
kendisini küçük düşürdüğümü ileri sürerek mahkemeye
vermişti. Belgeleri sunamadığımız, genç bayan savun-
manımızın yeniliği, hukuk yargıcının da ivecenliği (!)
yüzünden, hukuk davasını yrtirmiş, para ödemeye hü-
küm giymiştik. Hukuk yargıcı, ceza davasını beklemeyi
gerekli görmemiş, kararı bastrmıştı. Yargıtay bu kararı
bozdu, ancak ödenecek parayı çok bulmuş da bozmuş-
tu. Ceza davası ise sürüyordu. Duruşmadan bir gün
önce, gece Orhan Apaydın'larda kalıyordum; eşi Gürsel
Hanım'la ikisi, yargıca sunulacak belgeler üzerinde calı-
şıyorlar, ben de daktilomu yanımda götürdüğumden,
kendime göre hazırhklaryapıyordum. Orhan Apaydın:
- Mustafacığım, sen yatl Boşuna uğraşma, davanın o
bölumünde değiliz. Yargıç sana söz vermez. Biz delille-
ri sunacağız; sen savunmada söz alırsın! diyordu.
- Olsun, diyordum, yargıç bana söz verir ne olur ne ol-
maz, hazırlığımı yapayım! Orhan Apaydın:
- Yazık, uykusuz kalacaksm, bak biz çalışıyoruz, sen
bari uyu!
Orhan Apaydın, başa çıkamadı! Ben de hazırlandım;
duruşmaya gıttık. Yargıç bir bayandı. Ergun Göze, du-
ruşmaya gelmiş, ancak davacı yerine oturmamış, dinle-
yiciler arasında oturmayı yeğlemişti. "İşte ben adamı
böyle yaparım!" der gibi yukarıdan bakıyordu. Biz Or-
han Apaydın'la yan yana oturuyorduk. Ergun Göze'nin
savunmanı konuştu. O:
- Efendim, Ekmekçi'nin yazdıkları doğru olabilir,
önemli olan yazdıklarının doğru olup olmaması değil,
müvekkilime hakaret etmesidir. Biz onun davacısıyız!
Savunmanım Orhan Apaydın, kendisine söz verilince
ayağa kalktı ağır ağır, tane tane Ergun Göze'nin Diyanet
Vakfı ile Islam Ansiklopedisi çıkarma konusundaki girt-
şimlerine ilişkin belgeleri bir bir sıraladı. Bunlar, mah-
kemeye vereceğimiz belgelerin neler olduğuna ilişkin
listeydi. Bayan yargıç Levent Ardahan, bana yöneldi:
- Siz, dedi, Mustafa Ekmekçi, Ankara'dan geldiniz, si-
zin söylemek istediğiniz bir şey var mı?
Ayağa kalkarken, Orhan Apaydın'a bir çimdik attım!
Konuşmama:
- Sayın yargıç, ben sizi tanımaya geldim. Beni de sizin
tanımanızı istedim. Beni ya mahkum edeceksiniz ya da
aklayacaksınız. Hakkımda karar verirken, benim kim of-
duğumu, nasıl bir yazar olduğumu tanımalısmız, diye
başladım.
O konuşmamda Ergun Göze'yi tanımfadım. Kendisî-
nin gazeteci olmadığını, basın kartı bulunmadığını anlat-
nm. Gazetecileri sınıflandırdım, "naylon gazeteci" neye
denir, biz gazetecilere düşen görev nedır, basın kendini
nasıl denetleyecektir, onlan söyledim.
Ergun Göze dinleyici yerinden, yargıca:
- Yerime geçebilir miyim? Cevap vereceğim! dedi.
Bayan yargıç Levent Ardahan:
- Hayır, karşılığını verdi, duruşmanın başında geçsey-
diniz! Bunun üzerine Ergun Göze, kendi kendine bir
seyler söyleyerek duruşma salonundan çıktı...
O duruşmadan sonra, dosya bilirkişiye gitmişti, onun
yanıt beklendi Dava ile ilgili belgelerimizi sunduk. Or-
han Apaydın, o duruşma sonunda çok keyifliydi:
- Haydi seni yemeğe götüreyim! dedi. İşte o sırada
söyledim o sözü:
- Senin yaptığını Çorumlu yapmaz! dedim. Bu sözü hiç
duymamışo:
- Ne demek o?
Anlatbm. Bu sözü işci, şoför gibi roman kahramanlan
sık kullanırdı! Orhan Apaydın'ın bu çok hoşuna gitti, o
günden sonra adım Apaydın'ların evinde "Çorumlu"
kaldı. O davada aklandık. Yargıç Levent Ardahan kara-
nnda; "Mustafa Ekmekçi'nin yazılarında hakaret yoktur,
ağır elestiri vardır" diye yazdı.
Ceyhun Mumcu'yla ikimiz Çorum'dan otobûse binip
aynldık. Biz ayrıldıktan sonra, semah yöneticileri, ko-
nuşmalanmızı banttan bir kez daha dinleyip, boğma rakı
içmişler!
BULMACA
SOLDAN SAĞA:
1/ Abdülhak' Hâmit tar- 1
han'ın bir tiyatro yapıtı...
İki derenin ya da ikı yo- 2
lun birleştiği yer. 2/ özel-
likle çocuklarda görülen
urnak kemirme ahşkanh-
ğı. 3/ Bir şeym yapılması-
nı yasakJama... Yaprağm
ayası.4/Tann... Yarada-
ki irini boşalünak için
kullanılan bükülgen bo-
ru. 5/ Italya'da bir kent 8
6/Bir alaşımdaki maden- g
lerin ergjme derecesi far-
kından yararlanarak bunlan bir-
birinden ayırma işlemi... Yün atkı.
7/ Kadın giysilerinin etek ucu, kol
gibi yerlerine verev kesümiş ku-
maştan yapılan süs... Eylemleri
olumsuz yapmakta kullanılan ek.
8/ Kâğıt üretimiyle ilgili kamu ku-
ruluşumuzun kısa yazıhşı... Akde-
niz bölgesinde bir çay. 9/ Köpek...
Sıcak iklimlerde yetişen ıtırh bir
bitki.
YUKARIDAN AŞAĞIYA
1/ Şerif Gören'in, yurticinde ve yurtdışında çeşitli ödüller ka-
zanmış bir fılmi... Bır nota. 2/ Hayvanlara vurulan damga...
Düşmanlık. 3/ Sıirt ve Di>arbakır yörelerinde düzenlenen "d-
gor" şenüği sırasında yapılması gelenekselleşmiş olan bumbar
dolmasına verilen ad. 4/ Kurnaz, açıkgöz... Cila ve yaküz işle-
rinde kullanılan bir cins zamk. 5/ Cıvatalann aluna yerieştirilen
ortası delik yuvarlak parça. 6/ Yanağın alt kısmı. 7/ Sporda re-
kor kıranlarla, şampiyon olanlar arasında el değışUren kupa...
Saka Türkleri'nin bır destanı. 8/ Gizli görevli... Gerçekleştiri^
mesi zamana bağlı istek. 9/ Belirh bir iş ya da hizmeti başarabi-
lecek gücteki en küçük asken birlik... Antik Yunan tiyatrolann-
da sahneye verilen ad.