Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
12NİSAN1993PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
EKONOMI
Japonya
yavaşladı
I Ekooomi Servisi - Japon
ekonomisinin hızh
büyümede frene bastığı
,özlenıyor. Biryandan,
fazlalık veren dış ödemeler
dengesinin özellikle ABD ile
yaratüğı sorunlar, bir
yandan da uluslararası
ekonomik durgunluk,
sonunda Japonlan da
ektilenuşgibi. Nitekim, I993
için yüzde 3.3 olarak
belirlenen Devlet Planlama
kuruluşu'nun rakammı fazla
iyimser bulan Japon
sanayicileri. büyümenin en
iyimser tahminle yüzde 2.4
olarak gerçekleşebileceği
£Örüşûndeler.
İtalyan
umudu
• Ekooomi Servisi - İtalyan
ekonomisinin 'ılımlT da olsa,
düzelme sürecine girdiği
konusunda görüş birliği
sağlandı. İtalyan Merkez
Bankası Guvernörû Carlo
Azelgio Ciampi, Liret'in
uluslararası piyasalardaki
zayıflığı ile hisse senedi
borsalanndaki düşüşleri de,
ekonomik yapmın
kötülüğünden çok siyasal
belirsızliğe bağladığını
belirtti.
VVV-Audi elele
• Ekooomi Servisi-
Volkswagen'in 'lüks'
markasi Audi, spor otomobil
alanında uzmanlaşmış
Porsche ile girdiği işbirliğinin
ürünü olan yeni 'tipi'ni
eylülde piyasaya
çıkartacağım açıkladı.
Kauçuk kavgası
• EkooomiServisi -
BirleşmışMilletler'in 1983
yıbnda yürürlüğe soktuğu
Uluslararası Kauçuk
Anlaşması'nın 'yenilenmesi'
için görüşmelere bu hafta
başlanıyor. Biryandan
ormanlann daha fazla zarar
görmesine şiddetle karşı
çıkan çevreci örgütlerin
baskısı; bir yandan da,
zengin tüketici ülkelerden
daha fazla teknolojik ve
fınansal destek isteyen ûretici
ülkelerin ağırlığı,
görüşmelerin hıç de kolay
geçmeyeceği izlenimi
yaratmlş dununda. \ \
Çin çok ısınd?
• Ekonomi Servisi - Dünya
Bankası, geçtığımiz yıl yuzde
20'lik enflasyon eşliğinde,
yüzde 12.8 gibi yüksek bir
büyûme hızı yakalayan
Çin'de 'ekonominin aşın
ısındığını' belirterek 'hız
kesilmesini' istedi. Çin'in en
büyük 'borç vereni'
dunımundaki bankanın bu
çıkışından sonra Pekin'in
ekonomik gelişmesini
yeniden gözden geçirmesi
bekleniyor.
Polonya'da
özelleştirme
M Ekonomi Servisi - Polonya,
ilk büyük ticari banka
özelleştirmesini
gerçekleştirme için hisselerin
yüzde 28.5'ini Avrupa
Kalkınma ve Yeniden
Yapılanma BankasTna
satacağını, yüzde 27'lik
hissenin ise halka arz
edileceğini açıkladı.
1993'ün sosyal devleti artık işveren rolünü üstlenmek istemiyor
Devletmgönlüsatıştanyaııa
MURATARIN
2000'e yedi kala sosyal devlet
ri döndü. Ama bu sosyal dev-
2000'e
geri.
let işveren olmayı hiç aklına ge-
tirmiyor. Devletçilik ağza
alınmıyor. Liberal politikalar
çerçevesinde 1980'lerde yükse-
len özelleştirme politikasru ter-
sine çevirmek niyetinde değil.
Devletin üretimdeki payınm
küçültülmesine devam edile-
cek.
1993'ün sosyal deyleti, yeni
işletmeler kurarak istihdam ya-
ratan bir devlet değil. Devlet,
vatandaşlanna yeni iş alanlan
yaratmak, ekonominin kendi
başına çözemediği sorunlanna
çareler aramak için etkisini
artünyor. Ancak devletin eko-
nomiye müdahalesi vergiler ve
teşvikler kapsamında kalıyor.
Devlet, işletmeci olarak değil,
düzenleyici bir el olarak geri dö-
nüyor.
1980'ler kapitalizmin liberal
ekonomiyi günün koşullanna
göre tam anlamıyla uyguladığı
yıllar oldu. ABD'de Romdd Re-
agan ve George Bush, tngıltere-
de Margaret Thatdıer'ın önder-
liğmde dünyayı "Laissez faıre.
laissez passer" (Bırakınız yapsı-
nlar, bırakınız geçsinler) kasıp
kavurdu.
1990'lann başına gelindiğin-
de, ABD ve lngiltere, hızla ar-
tan ışsizlik ve dev boyutlara
ulaşan bütçe açıklanyla karşı-
laştı. Uygulamaya konan li-
beral poliükanın temelinde,
devletin ekonomiden elini çek-
mesi, düşük faiz, ucuz kredilerlc
tüketim ve yatınmlar için or-
tamı en uygun biçimde bırak-
ması yatıyordu. Vergiler azaltı-
lacak, bunun sonucunda tüke-
tim patlayacak, yatınmlar ve is-
tihdam artacaktı. Devletin dü-
zenleyici elinin yerinin ekono-
minin '"görünmez eli" alacakü.
Bu politikalar önce başanlı
oldu, tüketim patladı. işsızlık
önemlı ölçüde azaldı, ancak bü-
yüyen bütçe açıklanyla birlikte
ekonomi bir kısırdöngüye girdi.
Körfez Savaşı'nın beraberinde
gctirdiği talep daralmasıyla bir-
likte büyüme hızı sıfıra doğru
gerilerken işsizlik tınnanışa
geçti.
1993 yıh 'daha az vergi, daha
çok tüketim' politikasırun so-
ounu getirdj. Önce ABD'de BiH
Cttnton, sonra İngiltere'de John
Major, şimdi dc Fransa'da Edo-
uard Balladur'ün açıkladıklan
ekonomik politikalar, 'daha
fazla vergi, daha fazla yaünm,
daha fazla istihdam' diyor. Ver-
gi arttınmlanyla bütçe açıklan
aşağıya çekilecek, özel sektör
yatınm için teşvik edilecek, dev-
let altyapı yatınmlanyla istih-
dam yaratmaya çalışacak.
Böylece, devletin ekonomi
içindeki ağırlığı yükselişe geçi-
yor. Liberalizmin yerini ölçülü
müdahale alıyor. Ancak devle-
tin ekonomiye yeniden el at-
ması bugün için devletin küçül-
mesi hedefınden vazgecildiği
anlarruna gelmiyor. Gelişmış
ûlkelerde yukselen sosyal devlet
anlayışı, işletmeci devleti geri
getirmiyor. Ekonominin
sağlıkh bir biçimde büyümeyi
sürdürmesi için gerekli müda-
haleleri ve düzcnlemcleri yapan
bir devlet öngörüyor. Bugün
Avrupa'da, eski Doğu Bloku
ülkelerinde, Latin Amerika'da
özelleştirme, koşullara göre
olabıldığınce hızlı bir biçimde
sürüyor.
Batı Avrupa'da devletin üretimdeki payı giderek küçülüyor
Fraıısamn umudu özelkştinnede
• Fransa
Fransa'da başta işsizlik
otanak üzere ekooomik
sorunlar Sosyalist Partfnin
mart ayında yapdan genel
seçimlerde ağır bir yenflgi
almasma neden oMu. tktidara
gelen merkez sağ hûkümet,
ekonomiye rvme
kazandınnak için başbca
kaynak olarak
özelleştirmeden gelecek
parayı görüyor.
1986-88 > dlart arasmdaki
'cohabitation' (Sosyalist
cumhurbaşkanı ile merkez
sağ hûkûmetin ülkeyi birlikte
yönetmesi) sırasmda,
Başbakan Jacoues CbJrac De
François Mitterrand
arasmda birçok konunun yanı
Fransa'da iktidara gelen merkez sağ hükümet,
özelleştinnelerden gelecek paraya göveniyor.
sra özeDeştirmeler hakkında da büyük görüş aynlıklan
otmuştu. Mitterand, cumhurbaşkanlığnun ilk döneminde
hızla özefleştirifanesL
Buradan gden para
ekonomiye enjekte edilecek.
• lngiltere
tngiltere'de geçen on yıl
içmde geniş çaplı bir
özeDeştinne programı
uygulandL Geriye bemen
ekfen çikartüabilecek işletme
pek kabnadı. Şimdi lngiltere,
kömûr ocaklamn ve
demiry oiu tşletmesini
özelkştirmeye hazırlanıyor.
Ancak bu işletmeter kar eden
kumluşlar obnadıklan için
19%\a kadar uzanan bir
özelleştirme programı
hazniandı.
• ttalya
ttalya bugün yotsuzluklarla
çalkalamyor. Bundan bir yıl
önce yeni secilen Başbakan Giuliano Amato, Gayri Safi Milli
Hasüa'nın yaklaşık yansını üreten kamu işletmelerinin
yaptığı devletleştirmelerden sonra kamu işletmelerinin sattşını hızla gerçekleştireceklerini açıklamıştL ttalya kökU
satıbnasına karşı çıkmıştı. Hükümetle cumhurbaşkanı
arasmdaki bu çatışmaya karşn, bazı özelleşrirmeler
yapdabikli.l988'deki genel seçonlerden sonra iktidara gelen
Sosyaiist hükümetier ise o güne kadar izlediği politikaları ters
yüz ederek özeDeştirmeleri sürdurdü. Bugün Balladur'ün
başbakanbğnıdaki merkez sağ koalisyonun yüzde 1 ctvarmda
seyreden büyüme hızı ve yüzde 10'un özerine çıkan işsizliğe
çözüm olarak elindeki en onemli kozu dev kamu tşletaıelerimn
bir reform bekliyordu.
ÖzeUeştirme beklenrisi 1993'e girerken Mflano Borsası'nı da
canlandırnuştı. Oysa ekonomi durgunloğa giriyordu. Sanayi
üretimi 1992'nüı son çeyreğinde yüzde 3 J oranmda geriledL
Buna karşm Mflano Borsası'nda hisse senetkri eylul aymdan
ydbaşma kadar yüzde 40 yükseldi. Ancak ltalya'da,
pon'tikacdan, iş adamlarnu ve kamu işletnıeieri yönetkâerini
sarsanskandaOarherşeyialtüstetti.
Eski komünistler kamu işletmelerini halka satarak kapitalistleşiyor
Üretkentik:Katnudankurtutuş
• Abnanya (Doğu)
Atananya'nm
birleşmesinden
sonra, Batı,
Doğu'dangeri
teknotoyisiolan,
pazar ekonomisine
ayık uydurmakUn
uzak,köhne
işletmeler devnüdı.
Bu ışletmelerin
özelkştirümesiyada
. kapatüınasıicin
^ Treuhandadhbir
kurulaş altında
toplandı.Treuhand
bugüne kadar 10 bin
403 kamu işletmesini
saftı, 1924'ünü
kapattı.Şuambı3
bin 189 işletme
özeDeştirikneyi ya da
kapatdmayı
bekliyor.
Treuhand, Doğu
Almanya'dan devralınan işletmeleri ekonomiye kazandırmak
için her yöntemi uyguluyor, bazen üste para bfle veriyor.
örneğin işletmeyi simgesel bir öcret ödeyerek satm alan bir
yatHimcıya, teknolojiyi yenDemesi için kredi açüıyor.
• Çek ve Slo> ak Cumhuriyetleri
Çek re Slovak Cumburiyetfcri, ÖzeUeştirme işini kökünden
çözmeyi tercflı ettL Geçen yıl bütün vatandaşlara kupon
dağrtddı ve bu kuponlar karşıbğında işletmelerin hisse
senetkri verildi. Böylece, sermaye tabana yavıhnaya çauşddı.
Ancak bu sartşm karşılığuıda bir para alınmadı. Aynca
borsann kunılmasmda geç kalındı. Bu nedenle bugüne kadar
bir sermaye piyasası yaratüamadı.
• Macaristan
Macaristan, eski Komünist blok içinde yabancı sermayeyi en
fazla çeken ülke. Kamu işletmeleri, ortaklıklar ve sattşİarla
özelkştirihyor. Aynca, Macar vatandaşlannm şirketleri satın
alabilmeleri ipn kredi kolaylıklar getiriliy or.
Doğu Alman çelik işçisi devkt için değil özet işletmeciler için çalışacak.
Macaristan42 yi
kapahkalan
borsasuu üç yıl önce
yeniden açarak
özeDeştirmenin
öoüoüaçtı. Bugüne
kadar kamu
jşletmelerinin yüzde
18'iözeUeştirildi.
İşletinelerin yüzde
50'siııin
özelleştirilmesi
hedefleniyor.
• Polonya
Polonya veRusya
özeDestirnte
konusunda öteki
ülkelerden daha
geri kaldı.
Polonya'da
hükümet, şu
svalarda medisten
özelleştirmelere hız
verecek yeni bir
yasaçıkartmaya
çauşıyor. Mart ayında y apılan oylamada yasa reddedflmişti.
Şimdi bazı değişikliklere uğrayarak yeniden ele almdı.
Başbakan Hanna Suchova, ilk etapta, ekonominin yüzde 10'-
unu temsfl eden 600 büyük ve orta çapta işletmeyi satmayı
hedeffiyor.
Polonya'da da Çekoslovakya'daki gibi işletmeler halka
satdacak. Ancak Çekoslovakya'da dağıtılan hisselerin büyük
kısmı yatıran fonlânnın elinde toplandı, halk devreden çıktL
Polonya, aynı hatayı yinelemek istemiyor.
• Rusya
Rusya, daha birçok reformda olduğu gibi özelleştirme
yapmakta da geç kaldı. Asunda bugüne kadar \ apılan
özeUeştirmeler Rusya'nın yüz akı. Ancak istenllen hız
yakalanamadı.50 bin orta ve küçük çaplı dükkan en yüksek
ücreti ödeyene satıldı. Buna karşın, ancak yedi yüz büyük
çktme satdabüdi. Bu yıl S bin işietmenin safjşı planlamyor.
tsletoieçaltşanlanveyöneticDeröncetikli.
ANKARAPAZARI
YAKUP KEPENEK
Toplumsahğı
Bugünlerde, ortaklıkların ve holdinglerin bilançoları
ya da yıllık hesap özetleri kamuoyuna açıklanıyor. Top-
lumsal yaşamı hemen her bakımdan etkileyen büyük
ekonomik birimlerin yıllık çalışmalarının değerlendiril-
mesi büyük önem taşıyor.
Ortaklıklann ve holdingierin toplam satış gelirleri, kat-
kılı ve net kar durumları, iç ve dış sermaye kaynaklan kı-
saca tüm varlıkları ve bunlann kaynaklan, söz konusu
birimin büyüklüğü ölçüsünde toplumu da tümüyle ilgi-
lendiriyor.
Bu nedenle olacak, basın ve yayın organları, bilanço-
ları yalnızca ilan olarak yayımlamakla kalmıyor bunlar-
dan haber de üretiyor. Gazetelerin, ekonomi sayiaları
bir yana, çoğu kez birinci sayfadan ve büyük başlıklarla
holding haberleri verdikleri, bunlan çizimler, fotoğraflar
ve yorumlarla süsledikleri görülüyor. örneğin x holdingi
karlarını beşe katladı. y holdinginin üç katı satış geliri
elde etti gibi haberler, büyük bir yarış özeti gibi kamuo-
yuna sunuluyor.
Büyük holdinglerin ekonomik durumuna ilişkin ve yi-
ne kendilerinin yayımladığı sayısal verilerin haber ola-
rak verilmesinde hiç kuşkusuz yadırganacak bir nokta
yoktur.
Eksik olan, bilançoların toplumu ilgilendiren ögeleri-
ne verilen göreli önemdir. Daha doğrusu böyle bir yak-
laşımın eksikliğidir.
Ortaklık ve holdinglerin genel kamuoyunu ilgilendiren
yönleri önem derecesine göre ikiye ayrılabilir. Birinci
derecede önemli olan kuruluşun ödediği vergilerdir.
ikincisi de eğer söz konusu ortaklığın pay senetleri bor-
sada alınıp satılıyorsa, bu işle uğraşanların konuya du-
yacağı ilgi ya da karlılıktır.
Bir başka deyişle ortaklık bilançolarının vergiler bölü-
mü tümüyle toplumu, hepimizi ilgilendiriyor. Karlılık du-
rumu başta olmak üzere ortaklığın sermaye yapısına ve
çalışmalarına ilişkin öbür sayılar da pay senedi piya-
salarında ve işlemlerinde önem kazanır.
Kapitalizmin gelişmesine ve demokratikleşme süre-
cine bağlı olarak, ortaklıkların verdikleri vergiler ve elde
ettikleri karların toptumsallığı da artmaktadır.
Ülkemizdeki uygulama bu toplumsallık özelliğinden
çokuzaktır.
Kamuoyuna ilan yoluyla aktarılan ortaklık ve holding
bilançolarında elde edilen karların kaynaklan çoğu kez
beiirsiz kalmaktadır. Karların üretimden mi, satışlardan
mı yoksa tümüyle parasal işlemlerden mi doğduğu açık
değildir.
Bu açıdan, pay senedi piyasasını en çok ilgilendiren
karlar konusunda ortaklığın sağlık derecesi belli olmu-
yor.
Çok daha önemli bir biçimde toplumu ilgilendiren ver-
gi ödemeleri de çoğu kez sisler içinde bırakılmaktadır.
Onceiikle vurgulayalım ki holdinglere ilişkin olarak ba-
sında yer alan haberlerde vergi konusuna hemen hiç
yer verilmiyor.
»Basın, toplumu en çok ilgilendiren holding ve ortaklık-
ların vergi ödeme durumlarını kamuoyuna yansıtmak-
tan büyük bir özenle kaçınıyor.
Bu nokta bir yana, gazete sayfalannda yer alan bilan-
ço ilanlannda vergi, resim ve harç giderieri başlığı altın-
da yer alan sayıların da gerçek vergi ödeme durumunu
tam olarak yansıtmadığı bilinmektedir.
Vergi öncesi karlılık ve vergilerin doğrudan ödenme
durumu açıkça belirtilmedikçe, ortalık ve holdinglerin
toplumsal sağlığı doğru bir biçimde saptanamaz.
Röntgeni açık olmayan bir bilanço düzeni geçerlidir
ve bu olgu çok büyük ekonomik ve toplumsal sorunlar
yaratıyor. Asgari ücretin yüzde 25 oranında vergilendi-
rildiği bir ortamda sermaye gelirlerinin yalnızca yüzde
10 dolayında vergi ödediği bir uygulama sürdürülebili-
yor.
Borsa, ekonominin sağlık durumunu gösterecek yer-
de bir oyun ya da kumar alanı olabiliyor Ortaklıklann
çalışanları, işverenlerine ilişkin doğru bilgi alamıyor.
Vergi kaçırmanın çok büyük boyutlarda olduğu kanısı
kamuoyunda yerleşmiş bulunuyor.
Futbol takımı tutar gibi holding şakşakçılığı tamam da,
kapitalizmin oyun kurallannın >erine getirilmesi de ke-
sin bir zorunluluktur.
Bilançolar, toplumsal denetimin biricik araçlarıdır.
Ekonomik, siyasal ve toplumsal gelişmeleri birinci dere-
cede etkileyen. bundan da öte belirleyen holding ve or-
taklıkların toplumsal denetimi, çağdaş kapitalist geliş-
melere uygun bilanço düzenine geçilmesine bağlıdır.
Sermaye ortaklıklarım büyüteç altında tutmayan bir
yaklaşımla demokrasi doğrultusunda sağlıkh adımlar
atılamaz.
DUNYA EKONOMİSİNE BAKIŞ
ERGİN YILDKOĞLU LONDRA
Demokrasi, serbest piyasa ve ekonomik gelişme
Ç
in Halk Cumhuriyeti ve
SSCB ekonomik ve politik
sistemleri açısından birbir-
lerinin neredeyse ikiz
kardeşi gibiydiler. Bugün
her ikisi de merkezi planla-
ma, devlet mülkiyeti ve sıkı sıkıya ko-
runan bir iç pazardan serbest piyasa
ekonomisine, bireysel özel mülkiyete
ve dünya ekonomisiyle bütünleşmeye
geçme süreci yaşıyorlar. Ne var kı Çin
hızlı bir ekonomik gelişme sergilerken
eski SSCB'nin bugün yerini almış olan
politik cağrafyada ekonomik kaos ve
politik istikrarsızlık var.
Rusya ve Çin deneyleri arasmdaki
farklıhk şu eski soruyu tekrar günde-
me getirdi: Demokrasi, serbest piyasa
ekonomisi ve ekonomik gelişme ne
kadar birbiri ile bağdaşır?
Latin Amerika ülkeleri ve Türkiye
gibi ûlkelerde sanayileşme ve eko-
nomik gelişme sürecinin sık sık as-
keri, otoriter rejimlerle kesilmesi ve
bu rejimler sırasmda hızlı bir ekono-
mik büyümenin yaşanması bu yuka-
rıda sorulan soruyu 1970lerde sık sık
gündeme getirmişti. Daha sonra
1980'lerde liberalizmin' ideolojik ve
politik etkilerinin hızla güçlenmesi
SSCB'de bir demokratikleşme süre-
cinin başlaması ile unutulan bu soru
1990'larda tekrar ilgi çekmeye baş-
ladı. (Newsweek, 12/04/93)
'Ekonomik gelişme ve demokrasi
bağdaşır mı' sorusuna Malezya Baş-
bakanı Mahatir Muhammed'in cevabı
olumsuz. Muhammed, Malezya'nın
son on yıllık ekonomik gelişmesi sı-
rasında ülkeyi baskı ve terörle yönete-
rek 'istikrarı sağlamış' olan bir politi-
kacı. Bu yüzden ne yaptığını bilen biri-
si olarak sözlerine kulak vermek gere-
kir.
Muhammed'e göre Çin ile Rusya'-
nın ekonomik performansları ara-
sındaki en önemli fark bırinin politik
olarak istikrarlı, diğerinin ise istikrar-
sız olması. "Demokrasi istikrargetiren
bir sistem değil' diyen Muhammed'e
göre 'Rusya demokratikyolu deneme-
ye devam ettikçe daha çok kaosa sü-
rüklenecek.' Bu yüzden 'Rusya'da oto-
riter bir rejimin hemen kurulması ge-
rekiyor1
. (Wall Street Journal 30/03/03)
Kapitalizmi anlayamayınca
Rusya'ya gelince Muhammed'e
göre sorun liderlik' de değil, Rus
halkının serbest piyasayı ve demok-
rasiyi anlamamasında yatyor.' Halk
kavramından sadece devlet bûyûk-
lerini ve sermayedarları anladığını dü-
şünürsek, Muhammed'e hak ver-
memek mümkün değil. Nitekim son
zamanlarda Asya'da Japonya nın da
teşviki ile liderler ve akademisyenler
arasında 'Global istikrar ve refah iste-
niyorsa demokrasi fıkrinde ısrar et-
mekten vazgeçmek gerekir' çünkü
çoğu zaman ekonomik gelişme ve
serbest piyasa ancak işçiler sıkı disip-
lin altında ve düşük ücretlerle çalışırsa
gerçekleşebilıyor şeklinde bir görüş
hızla taraftar buluyor. Türkiye'de işçi
ücretlerinin yüksekliğinden tekrar şi-
kayet edilmeye başlandığı şu günler-
de konuya yaklaşırken 1990'larda yu-
kandaki görüşlerin yavaş yavaş
yaygınlaştığı bir dünyada yaşamakta
olduğumuzu da göz önüne almakta
yarar var.
Latin Amerika ülkeleri özellikle Şili,
Meksika ve Arjantin son yıllarda tek-
rar uluslararası mali kuruluşların göz-
bebeği oldular. 1980'lerdeki borçkrizi-
ni şimdi kimse hatırlamak istemiyor.
Bugün, aynı Türkiye'de olduğu gibi bu
ûlkelerde bir döviz bolluğu var. Ne var
ki ben de dahil, bir grup 'kötümser'
ekonomist bu durumun daha uzun za-
man böyle devam etmesinin mümkün
olmadığını düşünüyor.
1970'lerin sonunda ve 1980lerin
başında blu ûlkelerde {Türkiye'de de
olduğu gibi) önce bir dış borç ödeme
zorluğu ortaya çıktı. Bunun sonucun-
da yeni dış kredi bulmak zorlaştı. So-
nuçta ülkede döviz kıtlığı oluştu.
Ne zaman ki bu ülkeler dış ticareti
serbestieştirdiler, devlet işletmelerini
özelleştirmeye, dış borca karşılık
(swap operasyonlannda) elden çıkar-
maya başladılar, sıkı para ve maliye
politikaları uygulamaya başladılar dış
borç almaları yeniden kolaylaştı ve
yabancı sermaye gelişi yeniden baş-
ladı. Ha, az daha unutuyordum bir de
tabii, bu tedbirleri halk tabakalanna
kabul ettirmek için uygulamaya kon-
mak zorunda kalınan politik tedbirler
var...
Bugün Şili, Meksika ve Arjantin'de
enflasyon kontrol altına alınrnış gö-
züküyor (1992desırasıyla: %12, %13
ve %25). Ekonomik büyüme de olduk-
ca güçlü (1992'de sırasıyla: % 10.4,
%9, %5.5). Döviz de bol. Ne var ki bu
durum bir zayıflığı gizliyor.Hızla artan
dış borçlar esas olarak özel sektör
borçları ve kısa vadeli sermaye hare-
ketlerinden kaynaklanıyor (kısa vadeli
borçlar Meksika'da toplam borçların
yansına yaklaşıyor.)
Dert kaynak sorunu
Dış borçların hem de kısa vade üze-
rirtden atmakta olması ekonominin
kaynak sorunun bütün reformlara rağ-
men çözülmeden kaldığını gösteriyor.
Üstelik, hem bu sorunu çözmek hem
de enflasyonu sınırlamak için izlenen
yüksek teiz ve aşın değerlenmiş kur
politikaları sanayi üretimi ve ihracat
üzerinde gittikçe artan bir baskı yaratı-
yor. Sonuç: Meksika'da 1991 'den, Ar-
jantin'de de 1988den beri gittikçe ar-
tan cari açıklar Besbelli ki bir taraftan
yüksek faiz ve kur politikası ekonomiyi
sıkıştırırken cari açığın sürekli bö-
yümesi dış borç ihtiyacını artbrıyor. Bu
ikisi ise birbirine karşı işleyen iki eği-
lim. Böylece ekonomi giderek faizleri
daha da boğacağı ve özel sektörün dış
borçlarını ödemesi giderek imkansı-
zlaşacağı bir yere doğru koşuyor. Bü-
tün bunlartn yerine ciddi bir devalüas-
yona da gıdilebılır. Ama bu kısa vadeli
sermaye hareketlerine hızla son vere-
cektir Sonuç olarak denizin bittiği an-
laşılıyor. Değişen ise dün devalüas-
yon yapmadığı için, IMF tarafından,
döviz kıtlığına düştüğü savunulan ül-
kelerin bugün devalüasyon yaparlar-
sa, döviz kıtlığına düşme durumuna
gelmiş olması.
Kazanmak İçin Bilgi Gerekir.
SİAR
ORTA ASYA ABONELERİ
SİAR Uluslararası Araştırma A.Ş.
Orta Asya Türk Cumhuriyetleri ile ilgili olarak
Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan ve
Türkmenistan Cumhuriyetleri için aylık Genel
Ekonomik Rapor ile altın ve petrol sektörleriyle ilgili
üç ayda bir Sektör Raporları yayımlamaktadır.
SlAR'ın Ingilizce ve Türkçe yayımladığı bu raporlar için
abone işlemleri sürüyor. Raporların teslimatına
başlanmıştır.
Gecikmeden başvurun, bilgi alm.
SİAR Uluslararası Arastırma A.Ş.
Gazeteciler Mahallesi
23 Temmuz Meydanı No: 8
Esentepe, 80300 İSTANBUL
Telefon: (1) 273 04 25 - 267 39 32
Faks: (1)288 62 56
Teleks: 245 59 Avel Tr.
SİAR
J