Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 12 NİSAN1993 PAZARTESİ
OLAYLAR VE GORUŞLER
Ekonomik demokrasi yolunda enflasyon
l'lkemizde siyasal ve ekonomik demokrasiyi beraber
yürütecek açık siyasal tercihli hükümetler oluşana kadar
enflasyon beş yüz günlerin ötesinde de devam edecektir.
Prof.Dr. CENGİZ EROL ODTÜ İktisadi ve İdari
Bilimler Fakültesi İşletme BÖlümü
H
ükümetin tükenen 500
günü. siyasal demok-
rasi harckcti yönündc
bazı geüşmcler göstc-
rirken enflasvon ve
ekonomik demokrasi
hareketi yönünde pek bir gelişme gös-
termemiştir. Ekonomik gönenç (re-
fah) ve enflasyondan sorumlu Sayın
Bakan"ın sözleri ekonomik yaşamda
pek ses getirememiştir. Bakana göre
dövize yatıranlar pişman olacaktı.
ama tersıçıktı. 21 Ekim 1991 tarihinde
4960 TL olan dolar. 5 Nisan 1992 tari-
hinde 9700 TL sınınna ulaşmış du-
rumdadır. Yatınmalar Sayın Bakan'-
ın sözlerini duymuş olsalardı. belki
dolar bu kadar artmavabilirdi.
lın bir çuval paranın arkastndan koş-
ması olayıdır. Bunun önlenebilmesi
için koşudaki taraflar iyi tanımlan-
malıdır. Klasik yapısı ilc enflasvonun
gerçek kökenine inmek gerekmekte-
dir. İlk aşama olarak tanımı doğru
yapılan. toplumdaki reel yapısı belirle-
nen enflasyonun çözümü için üç temel
polilikaya başvurulabilir. Bunlardan
ikisi ekonomik, birisi de siyasal bir ya-
pı göstermektedir.
Çözüm önerileri
Birinci çözüm önerisi. tanımı yapı-
lan enflasyonu biiıçe kısıtlaması yo-
luyla ekonomik büyümeyi durdura-
rak engellemeye çahşmaktır. Klasik
önlem olarak belirlenen bu yöntem.
ekonomide kesin bir durgunluk yara-
tabilir. Bu yöniemin aynntılan sektö-
rel bazda fıyat denetimi ile takviyeedi-
lerek daha da sağlamlaştınlabilir. Ör-
neğin, enerji. gıda, ın^aat gibi sektörle-
re spesifik fıyat denetım reçcteleri ge-
lişürilerek enflasyon ek lokomotifinde
Konu. enflasyon açısmdan da aynı
özelliği göstermektedir: Hükümet enf-
lasyonun düşeceğinden söz ederken fı-
yatlar her gün yükselmeye devam et-
mektedir. Fiyat yükselişi, K.İT ürünle-
rine yapılacak zamlann hükümetçe
zorunlu denetim altında tutulmasına
karçın devam etmekte. dolar sürekli ek yavaşjamalar sağlanabilir. Sektör-
anmasına karşın petrol ürünlerine ay- lerdeki fıyat denctimleri genel ekono-
mik yapıya yansıyarak toplumda fıyat
psıkolojisi yaratabılır. Sektör bazında
yaygınlaştınlacak fiyat denetim meka-
nizması ile enflasyon çözümü aslında
serbest ekonomi ile çelişmeyen ve kü-
__, c t
___ çümsenmemesı gereken seçenek bir
bakan. gerekse hükümetin öbüryetki- yöntemdir. Örneğin. ülkemizde tanm
lileri enflasyonun düşeceğinden söz sektöründe fıyat denetimini, fıyatı tes-
pit eden aracılar yapmaktadır. Onlar
da fiyat hareketini arzulanna göre
kendilerince tanımlanmış serbesı pa-
zarda gerçekleştiımektedirler. Vapay
fıyat artışı sağlayan bu grup. oluşturu-
lacak sistemli bir fıyat mekanizması ile
ortadan kaldınlabilir. Bu mekanizma.
görüse göre para arzında uygulanan
sıkı denetim enflasyona çözüm getire-
cektir. Yalruz, bu politikada para arzı
denetiminin ek önlemlerle desteklen-
mesı savunulmaktadır. Şöyle ki. para
ara denetimi, ücret ile beraber yürü-
tülmelidir. Bunlar yapılmadan önce
de hükümetlerin genel ekonomik poli-
tikalanna entegre cdilmiş açık bir enf-
lasyon denetim politikası oluşturul-
malıdır. Enflasyon programı. hükü-
met programı. siyasal demokrasi hare-
keıi ile birlikteadım adım uygulanma-
ya konulmalıdır. Enflasyonun uzun
dönem içinde ele alınmasını çözüme
başlangıç olarak gerektiren bu görüş-
te, enflasyonun çözümü iki nokiada
düğümlenmektedir. Uzun dönemde
varlığı kabul edilen enflasyon ortamı-
ndan hareket eden hükümet, büyüme
oranını ve bütçeyi küçültmekle işe baş-
lamalıdır. İkinci aşamada, programlı
şekılde para arzında azaltmaya gidıl-
melidir. Küçülen bütçe ile para arzı-
nda uzun dönem azalrnalar sabırla uy-
gulanması gereken politikalar olarak
yorumlanmaktadır. DYP ve SHP hü-
kümeti uygulamalanna ve atamaiara
bakıldığında herhangi bir küçülme
bölümünde enflasyonun açık bir siya-
sal tercihi temel alan ekonomik de-
ınokrasi yoluyla nasıl çözümlenebile-
ceği konusu anlatılacaktır."
Daha önce değindiğimiz gibi, hükü-
metler endüstri ve sektör bazında fıyat
denetimine giderek ekonomik müda-
halelerle enflasyonu kırabilir ve bunu
yaparken birçok ekonomik çözüm bi-
İeşimini deneyebilir. Örneğin, sıkı para
politikalan, fiyat denetirnleri gibi
makro-mikro politikalar birleşimi ile
belli bir süreç sonunda enflasyon önle-
nebilir. Ancak bu politikalann uygu-
lanmaya konmasının kesin bir maliye-
ti vardır. Bu maliyet hükümetler açı-
sından siyasal bir tercih ve nitelik taşı-
yacaktır.
Nedir bu maliyet ve syasi tercih?
Para arzı azalulıp, rriemur veişci ücret-
leri dondurulup, yeni işe alımlar dur-
durulup. KİT'ler. ısteyen sermayeda-
ra verilerek hükümetin kamburu (eğer
kambur ise!) düzeltilebilir. Bu uygula-
malarla ekonomideki devlet payı dü-
şürülüp. işçi memur ücretleri kısıtlana-
bilir. Kısacası, pijamayı hükümet yeri-
ne özel sektör fabrikalan üretmeye
başlar. Sonuçta enflasyon %3-4'lere
sinyali göze çarpmamaktadır. Bunun indirilebilir. Bu politikarun ise maliyeti
lardır zam yapılamamaktadır. Hükü-
metin vaallerine karşın enflasyon so-
runu beş yüz günde giderilememişUr.
Hükümet aynı poliükasını sürdürürse
enflasyonun ikinci beş yüz günde de
düşmesi mümkün dcğildir. Gerek ilgilı
ededursunlar. vatandaş artık enflas-
yonun bu belirsiz politikalarla dü-
şemeyeceğinin farkına varmış dunım-
dadır. Yazımda enflasyonun önlene-
bilmesinin ekonomik önlemlerin yaru
sıra siyasal tcrcihle mümkün olacağı-
nı. mevcut hükümetin ise açık siyasal
tercih ve ekonomik demokrasi hareke-
tini benimscmediğiiçinenflasyonudü-
şüremeyeceğini açıklamaya çalışa-
cağım.
Her gün ensemizde sıcaklığını du-
unısadığımız enflasyon. bir avuç ma-
işletmelerin ürünlerini dolaysız (di-
rekt) olarak tüketıciye ulaştırmalannı
sağladığı sürece amaca hizmel edebi-
lir.
Enflasyonu önlemek için para poli-
tikasinın kullanılmasını öneren ikinci
yanında para politikası, yetkiülenn
açıklamalanndan anlaşıldığına göre
para arzını azaltmaktan çok artünlma
eğilimi taşımaktadır. Yeni bir milyon-
luklar yoldadır. Bu beklentilerle enf-
lasyonun önlenmesi için ikinci yolun
da pek işlemeyeceği ortadadır. Para
arzındaki arüşlar, yüksek enflasyon,
yeni ücret artış talepleri ve ekonomik
kilitlenme sonucu önümüzdeki aylar-
da enflasyon oranının eskiye oranla
daha büyük bir artış eğilimi gösterece-
ği iddıa edilebilir.
Siyasal tercih sorunu
Yukanda tartışlığımız iki temel
ekonomik politika ile enflasyona çö-
7Üm bulunması mümkünse de ülke-
mizde bu iki politikanın uygulanması-
nın uygun görülmediği ve mevcut hü-
kümctçc uygulanmaya konmadığı or-
tadadır. Bu durumda ülke ekonomisi-
nin enflasyondan kurtanlrruısı için
veni bir arayışa gidılmelidir. Bu
aıayı^ın haşansı hükümetin açık bir si-
yasal lercih ortaya koymasıyla müm-
kündür Yu/ımı/ın bundan sonraki
işsizliktir. KİTlerde çalışanlar işten
çıkanlır. Yeni istihdam olanaklan or-
tadan kalkar. Ücretlerin dondurul-
masının maliyeti, sabit gelirlilerin ha-
yaı sıandartlannın düşürülmesidir.
Para arzının kısılması hükümetin
sosyal devlet anlayışına son verir. Enf-
lasyonun maliyetine dikkat edilirse,
toplumda sabıt ve dar gelirlilerin
omuzlanna yakılmıştır. Siyasal de-
mokrasinın geliştiği ülkede sandıktaki
tercihi belirleyecek kitleyı aç, işsiz bı-
rakarak sermayedar lehine bir enflas-
yon politikasına hiçbir hükümet cesa-
retedemez.
Seçenek olarak hükümet tercihini
emekten yana koyarak getireceği adil
vergı reformu ile sermayedann milli
gelirdeki payını azallarak enflasyonu
önleyebilir. Hükümet para basmak
yerine toplamış olduğu vergilerle yeni
politikalannı belirieyebilir.
Bunun yanında sermayedar ve
hükümet lokomotifindeki zamma fı-
yat denetimi ile son verilebilir, üretim
artışım zorlayacak önlemJerle talepte-
ki artıs önlenebilir. Ancak unutma-
mak gerekir ki, bu tür önlemler hükü-
metle sermayedan karşı karşıya geti-
rir. Sonuçta enflasyona çözüm sece-
nekleri, hükümeti, sabit gelirli ile ser-
mayedar ç-karlan arasında bir seçim
yapmaya zorlar. Eğer hükümet açık
siyasal tercih yerine her iki gruba da şi-
rin gözükerek kör noktadan çıkma-
dan enflasyonu önleyeceğim derse bu
mümkün degildir. Ara tercihli siyasal
parti ve hükümetler enflasyonu önle-
yemez.
Çünkü dengeler hükümeti çekerken
hükümetin elinden denetim çıkar ve
enflasyon devam eder. Beş yüz günlük
DYP-SHP hükümetinde bu durum
çok açık şekılde gözlenmektedir. Bu
nedenle de enflasyonun önlenmesi yö-
nünde herhangi olumlu bir sinyal gö-
zükmemektedir.
Sonuç
Siyasal demokrasi hareketıyle emek
kitlesine şirin gözükmeye çahşan
1980'in ekonomik politikasını tarna-
men benimsemiş yönetim ve temsilci-
leri, ülkede yeni bir ekonomik demok-
rasi anlayışı _getirmezlerse enflasyon
önienemez. Ülkedeki «iyasal iktidar,
toplumu temsil eden kitlenin ihtiyaçla-
nna yanıt verecek ekonomik demok-
rasi hareketi ile enflasyona katlanacak
grubu açık olarak tanımlamalıdır. Bu
grup, seksenden bu yana enflasyon
maliyetini çeken sabit gelirli olınama-
lıdır. Hükümet enflasyon maliyetini
sesli şekılde telaffuz ederek sorumlu
bir karar almalıdır. Bugünkü hükü-
met, yapısı itibanyla bunu yapacak ni-
telikte gözükmemektedir. Enflasyon
politikası içinde sabit gelirlinin maliye-
tini azaltacak iş güvencesi yasa ta-
sansına karşı reaksiyon bunu açık şe-
kilde ortaya koymuştur.
Bugün siyasal demokrasi sözcülüğü
yapılarak kişilerin kazanma ve kazanç
özgürlüklerinin eşit şekilde oluşmadı-
ğı, yani ekonomik demokrasi hareke-
ünin başlatılmadığı, açık siyasal ter-
cihli partilerin hükümetleri yönetme-
diği ülkelerde, enflasyon çözümü
mümkün gözükmemektedir. Ülke-
mizde siyasal ve ekonomik demokra-
siyi beraber yürütecek açık siyasal ter-
cihli hükümetler oluşana kadar enflas-
yon beş yüz günlerin ötesinde de de-
vam edecektir.
ARADABIR
ARSLAN KAYNARDAĞ
Felsefeci- Ycr.ar
Görele'deki Hasan Ali Yficel
Kültür Merkezi
Türkiye'nin yaklasık üç yüz yıldan beri gelişme çabası
içinde olduğunu biliyoıuz. Geri kalmışlığın eğitimdeki
bozukluklardan kaynaklandığı anlaşılmış, çareler aran-
mıştır. Üst üste gelen acı yenilgiler, cahillikle savaşma-
nın önemini açık seçik ortaya koymuştur.
Bu nedenle, Cumhuriyet'in ilk yöneticileri özellikle
eğitim alanına yönelerek işe başladılar. Geri kalmışlığın
güçlükleri onları yıldırmadı. 1920 ile 1950yılları arasında
ülkeyi aydınlığa götüren başanlı adımlar atıldı. 1700-
lerin ilk yıllarında başlayan Türk aydınlanması Cumhuri-
yet devrimleri ile hızlandı ve gittikçe daha bilinçli bir hal
aldı. 1950den sonra isegerilemeler, yozlaşmalar birbi-
rini izledi.
Cumhuriyet'in eğitim bakanları arasında, özellikle üç
kişinin adı unutulmamalıdır Mustafa Necati. Reşit Galip,
Hasan Ali Yücel. Bu yurtsever insanlar yaptıkları hiz-
metlerle eğitim tarihimizin üç temel aşamasına kişilikle-
rinin damgasını bastılar. Hizmetleri o kadar büyüktür ki,
üçünün de heykeli dikilmeli, adlarına kültür merkezleri
kurulmalıydı. Yapılacak işlerden biri de eğitim müzesi
kurmak, oradaki salonlara bu değerli bakanların adım
vermek olmalıydı.
Hasan Ali Yücel bilinçli bir aydınlanmacıdır, felsefe
öğrenimi görmüşür. Yıllarca bilgisizliğin, bağnazlığın
karanlığında kalan halkımızın eğitim gereksinmelerini
çok iyi biliyordu. Tarih ve dil devrimlerini bir rönesans
olarak nitelendiriyor, eğitimde akılcı ve ümanizmacı gi-
rişimlerde bulunuyordu. Ümanizmacı kültür'e bağlı ol-
mayan, etik değer tanımayan uzmanlıklardan yarar de-
ğil zarar geleceğini söylüyordu. Başlıca amacı, felse-
fenin aydınlığında düşünen, ülke için yararlı işler yapan,
çalışkan insanlar yetiştirilmesiydi. Bir yandan Batı'nın
kültür kaynaklarma, bir yandan da Türkiye'nin insan
kaynaklarına gidilmesini istiyordu.
Böylesine yurtsever ve insancıl bir eğitim anlayışı ka-
raniık güçleri tedirgin etti. Bütün bu güzel girişimleri en-
gellemek isteyenler Yücel'in temiz adını karalamaya
çalıştılar. Elinden devlet olanaklarını aldılar. O yine de
doğru bildiği yolda tek başına yürümekten geri kalmadı.
tğitim, özgürlük, iyi insan, iyi vatandaş konularında ya-
zılar yazdı, kitaplar yayımladt. Yüreği yaralı idi, ama yıl-
gın değildi.
Gelecek kuşaklar, Hasan Ali Yücel'i unutmayacaklar,
O'nun ilkelerine sahip çıkacaklardır. Ona olan sevgi ve
saygı, her geçen yıl daha çok büyüyecektir. Şimdiden
haberler geliyor bize, Karadeniz'in bir ilçesinden gelen
haberi vermek istiyorum:
Görele halkı bir ay kadar önce belediye meydanına
Hasan Ali Yücel'in güzel bir büstünü dikti. Törende yapı-
lan konuşmalarda, yerel gazetedeki yazılarda onun kişi-
liğinden, hizmetlerinden söz edildi. Şimdi şehrin kitaplı-
ğına da Hasan Ali Yücel'in adını vermeye hazırlanıyor-
lar. Bu kitaplık kısa zamanda genişletilerek kültür mer-
kezi olacak, seminerler, açıkoturumlar düzenlenecek.
Yukarıdaki haberi öğrenince heyecanlandırn, size de
duyurmak istedim. Kitaplıkta bir de Hasan Ali Yücel bel-
geliği (arşivi) oluşturulmasının yerinde olacağını düşü-
nüyorum. Başta Yücel ve onun dönemi olmak üzere,
Cumhuriyet eğitimi ile ilgili yayınlar, belgeler ve bilgiler
burada toplansa ne kadar iyi olur. Araştırma yapacak
kimseler gelir yararlanır.
Görele'deki girişim son günlerin en güzel haberlerin-
den biridir Başta Kültür Bakanlığı, Eğitim Bakanlığı ve
aydınlarımız olmak üzere herkesi bu örnek girişinıi des-
teklemeye, Hasan Ali Kitaplığı'na bağışta bulunmaya
çağırıyorum.
TARTIŞMA
Küllerde var olan uranyum
Y
atağan Termık
Santralı
çevresindeki
yerleşim
alanlannda
radyoaktivitc
değerlerinin kabul edilebilir
sınırdeğerlerinin üzcrine
çıkması üzerine kam'.ıoyu
duyarlı halegelmiştir.
İlgililer ise evsei ısıtmada
kııllanılan kömürlerdc
radyoaktivite olduğunu
söyleyerek konutlarda ısınma
için bu kömürlerin
kullanılmaması gerektiğıni
belirtmişlerdir.
Daha sonr? nc tür bir önlcm
alındığı anlaşılamadan santrala
ait üniteler birer birer devreye
alınmıştır.
Şimdi, Türkiye 5. Enerji
Kongresi(22-26 Ekim I990
Ankara)Teknik Oturum
Tebliğleri cilt 3. sayfa
103-11 Ideki bildıriye( l) göz
gczdirelim.
Buna göre;
1- Yapılan araştırmalar<2.3)
Manisa-Soma vc
Muğla-Yatağan tcrmik
santrallannda kullanılan lir.yit
küllerinin uranyum ıçerdığini
göslcrmektedir.
2- Yatağan Termik Santralı
verileri: Güç: 210 M W, Günlük
kömürharcaması: 16.500
T, gün, Günlük oluşanyer
külü: 5000-6500 T'gün.
Günlük oluşan uçucu kül:
30-40 T gün. Günlük oluşan
SO:gazı:600T,gün.
Bilindiş gibi SO2 liny itteki
kükürdün yanması ile
oluşmakta vedoğal ormanlık
alanlan. tanmsal alanlan.
insan sağlığını olumsuz bir
biçimdeetkilemektedir.
Konumuz termik santraldan
atılan SO: gazı olmadığı için
radyoaktifelcman uranyuma
dönelim.
3- Yine aynı tebliğe göre; uçucu
ve ycr küllerindeki uranyum
göz önüne alınırsa Yatağan
Tcrmik Santralı'nda yılda
küller içinde 300 T uranyum
oluşmaktadır. Bumiktar
uranyum 600 MW gücündeki
bir nükleer santrahn yıllık
gereksiniminin 3.5 katından
fazladır.
Şimdi, konuşulması gereken
şey bu miktardaki uranyumun
insan ve doğal ortam sağlığına
zarar vermeden nasıl ve nerede
saklanmakta olduğudur.
Bunun tatmin edici yanıtı
alınmadan termik santrahn
yeniden devreye alınması
şakıncalıdır.
İlgililerin bu kez, daha önce
Çemobil olayındaki ilgililerin
göstermiş olduğundan farklı
bir davranış ve duyarlılık
göstermelerini ve durumu tüm
açıklığı ile kamuoyuna yazılı
olarak açıklamalannı
diliyonım.
KAYNAKLAR: 1-
S.Kalayhoğlu, E.Ünseren;
Muğla Yatağan Termik
Santralı Küllerinden Uranyum
Kazanılması (Türkiye Ş. Enerji
Kongresi Bildirisi), ITÜ
Nükleer Enerji Enstitüsü,
(1990)
2- D.Derman, N.Gönen; Soma
Termik Santralı Uçucu
Küllerinden Uranyum
Kazanılması, MTAE
Teknoloji Dairesi, Rapor No:
51,(1983)
3- Hepşen, Muğla Yatağan
Bölgelerindeki Uranyumlu
Linyitlerden Uranyumun
Değerlendirilmesi, Doktora
Tezi, İTÜ Nükleer Enerji
Enstitüsü, (1976)
M. Erdal Gûnel / Makine
Yüksek Mühendisi
PENCERE
Nal Toplamak..
"Bugün AG'nin (Araştırma-Geliştirme) tüm dünya».
birtakım basite indirgenmiş ölçütleri vardır. Bunları 4
kalemde sayabiliriz. llki GSMH'den (Gayri Safi Milli Ha-
sıla) AG'ye ayrılan pay, ikincisi 10 bin çahşan nüfustaki
araştırıcı sayısı, üçüncüsü özel sektörün araştırmaya
ayırdığı pay ve dördüncüsü bilimsel yayınlar açısmdan
Türkiye'nin dünya bilimine katkısı.
1990'da Devlet Istatistik Enstitüsü ile TÜBİTAK (Türki-
ye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu) yapmış oldu-
ğu bir araştırmanın sonuçlanna göre Türkiye'de
GSMH 'den AG 'ye ayrılan pay yüzde 0.33'tür. 10 bin çah-
şan kişi içinde 7 araştırmacı var. Bilimsel yayınlar açı-
smdan dünyada 40 ila46'ncı sıra arasında yer değiştiri-
yor. Özel sektörün araştırmaya ayırdığı pay da demin
bahsettiğim yüzde 0.33 içinde yüzde 18."
TÜBİTAK Başkanı Prof. Tosun Terzioğlu, yukarıdaki
bilgileri verdikten sonra sözünü sürdürüyor:
"Bu sayılar değişebiliyor. Örneğin Almanya'da
GSMH'den AG'ye ayrılan pay yüzde 2.5. On bin çahşan
nüfustaki araştırmacı sayısı ise 55. Başka örnekler de
verilebilir. Mesela Güney Kore'yi ele alalım. Orada
GSMH'den ayrılan pay yüzde 2 'yi aşmış durumda. Araş-
tırıcı sayısı da 10 binde 53. Güney Kore çok kısa bir süre
içerisinde araştırma yaymları açısmdan dünyada 30'-
unculuğa çıkmış, 55'inci sıradayken..."
Cumhuriyet'in 'PazarKonuğu'Prof.TosunTerzioğlu-
nun verdiği sayılar düşündürücü...
* 1980lerden beri siyasal içerikli bir slogan çoğumuzun
dilinde dolaşıyor:
"- Türkiye çağ atladı!.."
- Neden?
' 'Eskiden cebimizde Amerikan Doları 'yla ya da Alman
Markı'yla dolaşamazdık, şimdi koy cebine dövizini iste-
diğin gibi sokakta gez dolaş.."
Eh, ölçü bu olunca çağ atlamak kolay. Cumhurbaşkanı
özal bile, bir köy camisine bağış yapmak için cüzdanını
açıyor, içinden 100 dolar çıkarıp imama veriyor.
Çağ böyle mi atlanır?
"Bilgi toplumu" ya da "bilimsel teknolojik devrim" gi-
bi yeni deyışler bütün dünyada dalgalanıyor; çağımız
değişik bir dönemi vurguluyor; öyleyse gelişmenin ne-
resinde olduğumuzu, politikacıya sormayalım...
Kimesoralım?
Bilim adamına.
"Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu"nu
ölçütleri çok daha değişik... Biz uygarlığın neresinde ol-
duğumuzu sağlıkla saptayabilirsek, nereye doğru yürü-
yeceğimizi de biliriz. "Yaşamda en gerçek yol gösterici
bilim değil mi?"
•
Ülkemizde bilim ve sanat uzun süreden beri horlamyor,
dışlanıyor; Türkiye'de dışarıya beyin göçü var; bilim
adamına yeterli ortamı hazırlayıp sunamıyoruz; üniver-
sitelerimiz YÖK'leşti. Bir toplum bu koşullarda derlenip
toparlanamaz, bize köşedönücü değil, bilim adamı ge-
rekli...
Ne yapmalı?
Sovyetler Birliği dağılinca kuzey komşumuzda bilim
adamınınboynubükükkaldı. Peki, "beyinithalı'•"gerçek-
leşemez mi? TÜBlTAK'ın bu yolda bir girişimi var, Ba-
ğımsız Devletler Topluluğu'ndan bilim adamı ithali de
ucuz...
Terzioğlu diyorki:
"Bu ülkelerde çok iyi bilim adamları var. Bugün 8a-
ğımsız Devletler Topluluğu'nda bir bilim adamınm maa-
şı ayda 40 dolar ve hayat koşulları onlar için çok zor..."
1930larda Hitler Almanyası'ndan kaçan bilim adam-
ları Atatürk Türkiyesi'ne sığınmışlar, üniversitenin dü-
zeyini yükseltmişlerdi, buna benzer bir olgu mu yaşana-
cak?
•
Sığ politikanın didişmesinde beyinler de sığlaşıyor, ger-
çek ölçütler kayboluyor, basın bu sığlaşmanın itici gücü-
ne dönüşüyor. Oysa Türkiye, bilim ve teknolojiden yok-
sun kaldıkça, uygarlık dünyasında nal toplayacaktır.
Nalbantlık zanaatı çoktan tarihe karıştı masal oldu, değil
mi?..
PERDE ARAUĞBVDAN
Nadir Nsdi
4. bası 25.000 lira (KDV içinde)
Çggdoş Yttyınlon Türkocağı Cad. 39-41 Cağaloğlu-htonbul
ÇOK KAPILI ODA
Asım Bezirci
3. bası 20.000 lıra (KDV it
inde)
Çağdaş Yuyınları Türkocağı Cad. 39-41 Cuğaloğlu-İslanbul
Ödemeli gonderilmez.
"Bir yazhk evim olsa,
balkonunu çiçeklerle süslerdim!"
Sağlıklı PAKSOY ÇİÇEK'ten
çiçek gibi 3 yazhk ı
PAKSOY ÇİÇEK'le çiçek gibi yazlıklarda,
nice sağlıklı yazlara!
Yazhğımz Mersin Çaltana'da,
deniz kıyısmda!
Mersin'in en güzel sayfiye yerlerinden Çaltana'da,
her türlü konfora sahip tatil sitesinde, deniz
kıyısmda 3 yazhk sizi bekliyor!
Bu kampanya Mıllı Pıvango İdaresı'nın
3 Mart 1993 tarıh 0.13.00.02/585/2332 sayılı ıznı ile
duzenlenmektedır Noter huzurunda yapılacak çekılışıe kazananlar
27 Hazıran 1993 tarıhlı Hurrıyet Cazetesı'nde duyuruJacaktır
Kampanyaya 18 \aşından kuçukler katılamaz
Kazanmak çok kolay!
2 PAKSOY ÇİÇEK cam şişe etiketini veya
1 teneke ambalaj kapağını en geç 20 Haziran 1993'e
kadar PK 90, 01321 ADANA adresine yollayın,
çekilişe katılın. Daha çok zarf yollayın, kazanın !
Artık yaz günlerini doyasıya yaşayın !
PAKSOY ÇİÇEK
Türkiye'nin sağlıklı ayçiçek yağı
PAKSOY TİCARETve SANAYI A.Ş. Adana (71) 21 07 63 (5 hat)