Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURIYET 9MART1993SALI
12 DIZIYAZI
Victoria Dönemi kadını, beğenmeyi bîlir
Kadıngözüyle
fahiselik
tarihi
"-•—r - 3 -
HAZIRLAYAN:
NESRİNARMAN
• Orta ve üst sınıftan bir
erkeğin başansı,
kansının ne denli az iş
yaptığıyla ölçülüyordu.
Gerçekten paye
verilebilir bir kadın,
korselenmiş,
dantellenmiş, narin ve
hareketsiz, bir
hizmetçiler ordusu
tarafından hizmet edilen
kadındı.
Kadınlan en rezil durumlara düşüren erkeklerin
pek çoğunun öldüğü ve fahişeliğin görülmemiş
boyutlara ulaştığı Chaucer Dönemi'nde
(1340-1400) derebeyleri hala gelinlerin
bekarelini alma, bekaretini kaybedenlen ya da
evli olmadan hamile kalanlan cezalandırma ve
doğan çocuğu kölesi olarak ahkoyma hakkına
sahipti. Southwark genelevleri yine piskoposun
ehnde varlıkh işadamlanna ve politıkacılara
kiralanmaya devam ediyor, bu arada krallar ve
kraliçelergeliyorgidiyordu. Southwark
genelevleriyle ilgili yasalar kraldan kraliçeye
durmadan değişiyor. ama özel randevuevieri her
yerde gelişimini sürdürüyordu. Kent artık
dertlere batmıştı: İsyanlar, yangınlar ve savaşlar
sürerken piskopos genelevlerini, bu arazileri
ucuz konut yapmak üzere kapatan emlakçılara
satüğı 1647 ve 1649 yıllanna dek korudu.
Busüreçiçindeki fahiselik. Victoria Dönemi'nin
kadınlara veekonomik açıdan sınıflara bakışını
kusursuz biçimde yansıtır. Orta ve üst sınıflann
yükselen ekonomık gücü işçi sırufını ve işsiz
kadınlan rahatca kullanmalanna izin vermişti.
Kendilenni sımsıkı kurallarla sanp sarmalayan
Victoria Dönemi insanlan rezil ve iğrenç bir şey
olarak gördükleri cinselliklerini bastırdılar ve süs
bebeği kanlanndan da seks konusunda soğuk.
ürkek ve bıkkın olmalannı istediler. Orta ve üst
sınıftan bir erkeğin başansı kansının ne denli az iş
yaptığıyla ölçülüyordu; gerçekten paye venlebilir
bir kadın korselenmiş. dantellenmiş, narin \e
hareketsiz, bir hizmetçiler ordusu tarafından
hizmet edilen kadındı. Erkeğin sahip olduğu
fazladan her kuruş kadının işini azalttı; böy lece o
da nakış işledi. uygun görülenlen okudu. evini
yönettı. bâğırnsız düşünmekten, yaratıa
etkinhklerden uzak durdu \e kendine ait cinsel
arzulan pislik ve çarpiklık olarak görüp
kocasınınkilere teslim oldu. 1835'te yayımlanan bir
broşürde ideal kadın şöyle tarif edilir "O hem
sevecenliği hem de hırçınlıklannı zarafetle taşır.
Kocasının huyunu bilmek zorundadır, kısaca
erkeğinın tüm arzulanna gönüJden başeğmek bir
eşıe bulunan anlayışlılığın en belirgin işaretidir."
lyi bir kadının cinsel arzulan olamazdı. orgazm söz
konusu değildi, yalnızca kendıni yadsıyarak
kocasının isteklerine teslim olabilir, onu hoşnut
edebilir, onun rahatlamasını sağlayabilirdi.
Kendi yarattıklan 'kadının doğasında var olan
saflık' kavramına neredeyse tapınan ve 'erkeğin
doğasındaki şeytan" safsatasıyla uzlaşan Victoria
Dönemi insanı hep birlikte 'iffetsiz kadınlann' ister
istemez kahnnı çekti. İş bu kavramın sınırlannı
çizmeye gelince mutlak saflıktan ölümcül günaha
düşmek pek çabuk, pek hızh oluveriyordu. İffetli
görünmeyen bir kadın -giyim kurallan ve ahlaka
uygunluk üst sınıfça belirlenıyor ve ancak boş vakü
olan üst sınıfça uygulanabiliyordu- hemen
dışlanıyor, veetıİcetlenıyordu. Üst sınıf kadınlan
gibi giyinemedikleri ve onlar gibi kınlgan, meleksi
davranamadıklan için teca\üze uğrayan, baştan
çıkanlan ve fahişeliğe itilen hep yoksul kadmlar
oluyordu. Kadınlan ve Çocuklan Koruma
Demeği'nin ilgi alanı ise yalnızca varlıklı
kadınlann korunmasıydı. Kadınlann şantajla.
tecavüzle ve kaçınlmayla bu yola düşürülmeleriyle
ilgili yığmla kanıt bulunmasına karşın yardım eli
uzatan yoktu. Dernek başkanı. kadınlann
gerçekten saldırgan bircins olduğuna ve bir
kadının özgür iradesı dışında bu yola
sürüklenemeyeceğine inanıyor. aksi olursa. yanlış
yola sapmış kadmlar nitelemesinı getiriy ordu. Aklı
başında iffetli bir kızm bu batakhanelere kabul
edilmesimn olanaksızbğına inanılıyordu.
Bu dönemde başlıca üç tip genelev vardı. Serbest
çabşan fahişelerin sokakta bulduklan müşterileri
götürdükleri, odalara aynfmış randevu evleri; bu.
yılda sekiz milyon pound getiren dev bir ticari
sektördü.
Tanıştırmaevleri farklı biramaca hizmetediyordu:
işi örgütleyen kadın pezevenk, muşterilerin ve bir
grup kadının hstesıne sahıpü. Bu kadın.
müşterilerine notlargöndererek onu yeni gelen
kızlatanışmayaçağınrdı. Ama bunusıkça
tekrarlamazdı. çünkü o zaman da kızlann piyasası
düşüyordu. Müşteri kendisi için özel olarak
seçilmiş o kadınla tanışır, ikisi arasında para
alışverişi plmazdı; para ışlerini yöneten pezevenk
kadındı. İşler yolunda gitmişse pezevenk her ıki
taraftan da komisyon alır. eğer bir randevuevi
sahibiyse odanın parası ona ödenirdi. 1850'lerde
pezevenk kadınlar ticari alanlannı. genişletmek
amacıylakataloglaryayımlamayabaşladılar. Bu
kataloglarda fahişelerin adresleri, özellikleri bazen
de fiyatlan bulunurdu. Bunlar hem katalog hem de
pornografi özellikleri taşırlardı; abartılı bir yazıyla
•Victoria Dönemi
insanı hep birlikte
'iffetsiz kadınlann' ister
istemez kahnnı Çekti. İş
bu kavramın sınırlannı
çizmeye gelince mutlak
saflıktan ölümcül
günaha düşmek pek
çabuk, pek hızh
oluveriyordu.
vazılır, bazen dearasına birpaket prezervatif
konurdu. El kitabında 'ticari malın" tanıtımı şöyle
yapılırdı:
Miss Merton... Uzun boylu, ince. zarif çizgilere ve
duruşa sahip; açık renk saçlı. ten inanılmaz bir
durulukta ve saydamlıkta; koyu mavı gözlen
ipeksi kirpikler çevreliyor. gözler ıse bir başka
âlem, sizı ok gibi delebilir.
Jan Fowler... Görülmemişıkiztepeler. Birgine...
Libby Leighton,., kıal saçlı. beyaz tenli, narin.
Fiyat 2 gine. Ve eğer katalogda yer alan Miss
Moriella her zaman ödenen fiyatın iki misline talep
ediliyorsa, bu onun alışıldık mesaisi dışında
uınulmadık sonuçlar yaratabilecek bir takım
numaralar için kandınlacağı anlamına geliyordu.
Genelevler listede masaj salonlan, banyolar,
yabancı dil okullan olarak sıralanıyordu ve
önünde arkasında ilan tahtalan olan adamlar
Regent ve Bond Street'te dolanarak bunlann
reklamını yapıyordu.
Bekâret. bunu sağlamak ıçın eski yöntemleri
kullanan genelev patronlan. ana babalar için altın
madenı değerindeydi. Kullanılan yönteme gelince.
kızlara vajinal du varlan sıkıştınrıak için şap gibi su
ya da sirkede çözülen sıkıştıncı eny ikler şınnga
ediliyordu;bukızlarâdetdönemlerinde cinsel
itişkide bulunuyorlar veya çarşaflara güvercin kanı
serpiliyor ya da ne tür bir işkence olduğuna siz
karar verin. erkeğin arzulanna uygun olması adına
vajina tek parmak ölçüsüne indirilinceye dek
dikiliyordu.
SÜRECEK
EricaJong'un Fanny'si üzerine birkaç söz18. yüzyıl İngUteresfnde fahişeliği en çarpıcı
biçimde anlatan kitapiardan biri Erica Jong'un
Fanny'sdir (Fanny, Erica Jong, E Y ayınları
1982, Çev.: Belkıs Çorakçı). Erica Jong bu
kitabında Londra geneievlerinin iç yüzünü
Fanny'nin ağzından ayrıntılı bir biçimde anlatır
ve y alnız bunu y apmakla kaimaz. pek çok
hünerleri olduğundan sakıncalı görüp büyücü
diye olmadık işkencelerle karşı karşıy a
bırakılan dönemin bilge kadıniarından, y ani
cadılardan da söz eder. Bu cadılardan Joan
kendilenni şöy le tarif eder:"Avrupa'nın ber
verinde de, hatta burada, bizim kendi
Lıgütereıııiz'de de nice suçsuz kaduı yakılmtş ya
da asılmıştır. Buıuın tek sebebi de ebelikten
anlamaları. otlaria tedavi yöntemlerini bilmeleri
\eya toplumda sevümeyip kötü insanlann
oniarın arazilerine göz dikmeleridir... İşte bu
yüzden de bu bilge kadınlara her zaman iftiralar
yüklendi. Oniara işkenceler v aptılar,
öldürdüler."
Fanny, Londra'da, sıkça karşılaşıian bir
yöntemle. kendini kibar bir kadın olarak tanrtan
bir genelev maması Co\tart Ana marifetiy le
genelev le tanışır. Fanny "nin gittiği bu genelevde
o dönemin tüm özelliklerine tanık oluruz. İ nlii
yazarlardan veliaht prenslere pek çok erkek
Fanny'nin yatağından geçer. Co\tart Ana'nın
evine adun attığı giin. Fanny deneyimü" fahişe
Evaünadan dersini alır: Bir kere asJa hamile
kalmay acaktır, yoksa kendini bir anda sokakta
bulması işten bile değildir. Bekareti olsa da
olmasa da nastl olsa Coxtart Ana onu bakire
diye yutturacağından -hem de birkaç kez- iki
şeyi tedarik etmesi gerekmektedir; bir parça
deniz süngeri ve biraz güvercin kam. Her
bakireliği bozuluşunda (!) Coxtart çift vizite
alacaktır. E> alina'nın bir türlü anlayamadığı
şey ise bunca bilgili küJtürlü adamın bakirelik
masahna inanmalarıdır.
Fanny, o dönemin tüm y aşam hakları elinden
alınmtş fahişe tipine ayrıksı bir ömek aslında.
Okuyor, yazıyor, düşünüyor ve hamile katıyor.
Fanny, bir hayat kadınının seriiveni değil
valnızca, bir direncin de öyküsü.
Mumcu'nun
ardından
Mumcu'nun ardından
Ben Cumhuriyet'i Uğur
Mumcu ile sevdim. Hemen he-
men her yazısında ciddiliği ka-
dar gülmece de bulunurdu.
Ölmez eseri Sakıncalı Piyade.
bir bakış açısıyla tam bir kome-
diydi. Patnos"da er olarak va-
tan görevi dayatan komutan-
larla adeta alay ediyordu.
Mumcu. kelimenin tam anla-
mıyla sakıncalı bir piyadeydi.
Ya da sakıncalı bir demokrasi
neferiydi. O, bir Pir Sultan, bir
Namık Kemal, bir Nazım Hik-
met ve gelmiş geçmiş bütün in-
sanlar kadar tehükelı ve sakın-
cahydı.
Halk arasında. bu günlerde
Mumcu'ya kimler düşmandı,
hep o konuşuluyor. En çok sö-
zü edilen dınci örgütler. yeraltı
dünyası, kontrgerilla ve daha
birçok haklannda yazı yazdığı
kesimler, örgütler... Bunca yıl-
lık gazeteci-yazarhğı ona epey
diş bileyen düşman edindirmiş-
ti. Düşmanı çoktu ama, dostla-
n. sevenleri yüz binler, milyon-
larla ifade edilen sayılardaydı.
Bunu en bariz biçimde Uğur'un
şanına yakışan cenaze töreni ve
onu takip eden sıcak günlerde
yaşadık.
Bir ülkede insanlar yetiştirdi-
ği değerli evladına ancak böyle
sahip çıkabilir. Mumcu'yu kat-
ledenler. bütün ülkenin nefreti-
ni kazandılar. Onu tanıyan
tanımayan herkes gözyaşı dö-
küyordu.
Uginç bir şey daha var: TRT.
TRT olab ilk kez solcu birine
bu kadar fazla yer verdi. Üste-
lik, TRT Genel Müdürii'nün
alttan alta ekşimesine rağmen!..
Mumcu elli bir yıl gibi kısa
bir yaşamda çok iş başardı.
Tıpkı bir an gibi çalıştı, didindi.
Bu ülkede yaşayıp mazlumun
ahını alan, çokça gözü dönmüş
haydutun kirli çamaşırlanm or-
taya serdi. Böyle durumlardan
halkını haberdar etti.
Biz yıllar önce her yazısını
okuduğumuzda "Bu adamı bir
gün vururlar!" diyorduk. So-
' nunda beklenen oldu. Olma-
saydı, onun ve bütün devrimci-
lerin düşmanlan bilsinler ki,
Uğur tarihin ak sayfasına çok-
tan yazıldı. Ne ilginç rastlantı.
Mumcu"nun düşmanlan Türk
halkının da düşmanlandır.
Hallcımız bunlan hiç affet-
meyecektir.
Gazetecilerin korunması ko-
nusunda açık bir önerim var:
Devlet büyüklerinın özel ka-
lem müdürü gibi çalışan gazete-
cilere sözüm yok. Zaten onlann
korunmasına da gerek yok
ama, Mumcu gibi yiğit gazete-
cileri Filistin kamplannda eğit-
sek nasıl olur?
Zeynel Giiney
O N B I N L E R
İÇİN YAZDI
Derhal istifaya..r
Cumhuriyet'in verdiği Uğur
Mumcu posterini çerçevele-
tıp Atatürk'ün posterinin
yanına astım. Büroya geliyo-
rum, kapıdan girer girmez bu
iki resmı göriiyorum. İçim
burkuluyor. Bazen de ağlıyo-
rum.
Gazeteleri açıyorum. Bilin-
mez birçok soru ile dolu. Yet-
kili-yetkisiz, anlamlı-anlam-
sız birçok açıklama okuyo-
rum. Canım sıkılıyor. Savcı
Demiral'ın açıklamalan, Sez-
gin'in demeçleri, Kozakçı-
oğlu"nun taverna eğlenceleri.
Demirerin zemzem suyu...
Beri yanda solda birlik için
çaba harcayan ilçe başkanı-
nın görevden alınışı. Sinirle-
niyorum.
Bütün sosyal demokratla-
ra çağnda bulunuyorum.
Şoldaki üç partiden topluca
istifa edin. Bu üç parti yöneti-
cilerinin ve hizipçilerin birle-
şip-birleşmemeleri kendi
meseleleri. Bizi artık ilgilen-
Uğur'unyolunda
Uğur"un yolunda
Gözlem İcöşesinin, Atatürk-
çü. cumhuriyetçi, laik, araştıncı
yazan Uğur Mumcu'nun öldü-
rülmesi, yurdumuzda ve dün-
yada onu seven. sevmeyen;
tanıyan, tanımayan milyonlan
etkiledi. Bizleri acılar içine
gömdü.
Yüzbinlerin yollara, caddele-
re dökülmesi. salonlann, göste-
rilerin Uğur'un anısına sunul-
ması; günlerdir sayfalan doldu-
ran U. Mumcu'ya yaalanlar.
onun başlattığı akımın tuttuğu-
nu gösteriyor. Mumcu için >az-
manın durmamasını. her gün
onun için. onun içıne sindirip
benimsediği Atatürkçülük, sö-
mürüye karşı olma, laiklik.
demokrasi. hak ve özgürlükler
için yazmayı sürdürelim diyo-
ruz.
Okumayı, yazmayı. düşünüp
çozüm yolu bulüıayı öğrettiği-
miz. okuyan-yazanlarımızdan
"Onbinler Mumcu İçin Yazdı"
köşesine hep yazmalannı, dur-
madan yazmalanru -öğretmen-
leri olarak- öneriyoruz.
Mumcu'yu aramızdan ayınş-
lannm ardından beliren bilinç
biri-kiminin. uyanışın küllenip
tavsamamasını diliyoruz.
Öğrencilerine vurmayı. kır-
mayı. öldürmeyi değil; koru-
mayı, yaşatmayı; kini, kavgayı
değil; sevgiyi, güveni; uyuşuk-
luk. tembelliği değil; çalışmayı,
etken olmayı eğitım yoluyla
vermeyı erekleyen öğrctmenler
olarak Uğur'un yaktığı
"mumu"lann, topluma kazan-
dıracağımız her okuyanla çoğa-
lacağı, güçleneceğı, karanlıklan
aydınlığa boğacağı, özlenen
günleri getireceği inananı taşı-
yoruz.
"Bana ne. Bu benim işinı mi?
Kanşma, konuşma. Geç olsun
da güç olmasın. Gözünü aç,
adamını bul, işini yüzdürmeye
bak" gibi çağdışı slagonlann
unutulmasını, belleklerden si-
linmesini özlüyoruz.
Her gün bir yenisi patlak ve-
ren olaylann. sorunlann insan-
larca yaraüldığı bir gerçektir.
Üretmek, yaşamın sürerliği için
ilk düşünülecek eylemken bir
tüketme. savurganlık seferber-
liğine çıkmış görüntümüz var.
Bırden, çaba göstermeden zen-
gin olma tutkusu baskm geli-
yor. İnsanlarımızı para kazan-
rnak. lotarya, şans oyunları.
kuponlu, taksitli, yabancı özen-
tili yaşam yanında; kirlenen
dcnizlerimiz; tükcnen su. ağaç.
çiçek. ormanlanmız; sellerle.
yellerle süreklenıp giden top-
raklanmız; zehirlenip ölen kuş-
lanmız, balıkJanmız, hayvanla-
nmız; mikrop saçan çöplerimız,
atıklanmız; zehir saçan egzoz-
lanmız, bacalanmız. sigaralan-
mız; cadde. sokaklarda yerlere,
taşıtlarda, koridorlarda sağa
sola tükürenlerimiz. çöpe atılan
ekmeklerimiz, her yanı saran
pet şişe. naylon torba, pil, plas-
tik artık, atıklanmız da ilgüen-
dirmeli diyoruz. Bunlann yakı-
nılmayacak düzeye indirilme-
sinde sorumluluk ve görevin
hepimizin omzunda olduğunun
bılinmesini istiyoruz.
Kötüyü ıyiye. çirkini güzele,
yalanı doğruya. kini sevgıye, fa-
lı bılime. sövgüyü şiire döndü-
rebilmek içın-bir bölümün erin-
cini bozsa da ele ele. günül
göniilc verilmesini bekhyoruz.
Antalya-K. Çömlekçioğlu
Ortaokulu
Öğretmenlcrinden Bir Bölümü
dirmiyor. Taban olarak bir-
leşmeye başlayalım. Uğur
Mumcu'nun cenazesinde bu
kararlılığı gösterdik. Hiç
kimse bizi örgütlemedi. Buna
da gerek yoktu zaten. Yeteri
kadar bekledik. Eğer daha da
beklersek daha çok Uğur
Mumcu'lar öldürülür bu
memlekette.
Koltuk sevdası ve maddi
menfaaü ohnayan herkesi,
bu üç partiden istifaya çağın-
yorum. Onlar Mecüs'te ve
parti örgütlerinde koltuklan
ve hizipleri ile başbaşa kalsın.
Bızler bunu yapacak bilinç ve
güçteyiz. Hiç kimseye de ihti-
yacımız yoktur.
Av. Özcan Erdikli
Işık
yolcusu
Fıkirleri Bizimle
Başınız sağ olsun
Türk ve dünya basını.
Bılimsel düşünen
Bılimi özümleyenler.
Bızler, sizler, onlar, ötekiler.
Olaya uzanan üzüntümüzle,
Bır daha. başınız sağ olsun.
Ufukta görünenler o ki:
Bır ışık yolcusu
Uğur Mumcu'yu;
Kara ses. kambur düşünce,
Karanlıklara kara sevdalı.
Dışannın maşası
İçin mezarhk sırtlanı,
İlerlemeye takoz
İnsanlığın yüz karası.
Mikrop batağı siyah gölge.
Ayırdı içimizden, sinsice.
Olay:
Onu sevip onca düşünenlere.
Şems'in hançerlenişini.
Yunus'un idam edilişini,
Galilo'nun ezih'şi,
Menemen'i. Derviş Mehmetleri
Kubilay'ın kesih'şini
Dursun'lan Emeç'leri.
Aksoy'lan, Üçok'lan,
Acı acı anımsattı.
Mumcu bir dahiydi,
Iştk ışık bilimi
Gerçekleri özümlerdi.
Özümletirdi bizlere de
Büyük Ata sevgjsini.
Olaya üzgünüz sonsuzca
Gideceğiz ışığınla yolunda.
Aydınlatacağız karanlıklan,
Yılmadan usanmadan,
EI ele omuz omuza
Erkeklerse? Fikre karşı fıkirle
Kaleme karşı kalemle.
Karşılık verebilselerdi ya.
SuJevman L'zun
DostaKanımda sen, beynimde sen
Yüreğimde sen varsın
Benliğımde kasıp kavruluyor
Uğur
Sen her an usumdasın.
Ergun Delkılıç
ANKARA NOTLARI
MUSTAFA EKMEKÇİ
Yankılar....
"Ankara Notlan"nın yankıları gerçekten büyük oldu.
Olayla kimi sanatçılar yakından ilgilendiler. Bunların
arasında, ressam Gönül Duranoğlu'nu başta saymalı-
yım. Bu arada. değerli resimleri gürültüye giden res-
samların kalıtçıları (mirasçıları) ilgi gösterdiler. Yapıtları
yok olanlardan A. Uzelli'nin oğlu E. Uzelli, 3 mart günlü
faks mektubunda özetle şöyle diyor-
" Genel Müdürlüğü koleksiyonundan bazı resim-
lerin kaybolduğu haberi basına ilk kez Hoca Ali Rıza 'nın
resimleri ile ilgili olarak yansımıştı. Aradan geçen süre
içinde bakanlıkça kamuoyuna hiçbir açıklama yapılma-
sa da Sn. Fikri Sağlar'm önemle konunun üzerine gittiği-
nı yine basından ve bu kez Sn. Mustafa Ekmekçi'nin kısa
aralıktarla yayımladığı uç yazıdan öğreniyoruz.
Kısaca konunun boyutlarını ve soruşturma sonuçlan-
nı ya basına sızan haberlerden ya da Sn. Ekmekçi gibi
konuya sahip çıkan kişilerin özel araştırmaları sonucu
öğrenebiliyoruz. Oysa, tüm toplumu ilgilendiren bu ka-
dar önemli bir konuda doğrudan Sn. Fikri Sağlar'ın ko-
nuyu kamuoyuna açıklaması gerekmez miydi? Çünkü
bir ülkenin kültür ve sanat varlıklan, o yapıtlann sanatçı-
sı, sanatçmın varisi ya da yapıtın yeni sahibinden çok
toplumun malıdır ve bunlan korumak da bu saydığım ki-
şiler ve toplumun üstünde bir merci olarak Kültür Ba-
kanlığı'nın görevidir. Telif Hakları Yasası'nda, yasaya
alınmamış özel durumlarda ya da anlaşmazlık hallerin-
de karar verecek son merciin Kültür Bakanlığı olduğu
belirtilir. Bu olayda ihmali görülen müdürü ve bağ-
lantısı gereği Kültür Bakanlığı olduğuna göre başvuru-
lacak merci kimdir? Daha da otesinde_Tetif Hakları
Yasası'nda bile bir eserin kaybedilebileceği akla gel-
mediğinden bu konuyla ilgili bir madde yasaya konul-
mamıştır.
Sn. Ekmekçi yazısında söz konusu olan .... Müdürü
1978-1979 yıllarında oldukça karmaşık yöntemlerle hat-
ta ödüllendirerek de olsa Ahmet Taner Kışlalı ve Bülent
Ecevit'in görevden alabildiklerini belirtirken, Fikri Sağ-
lar'ın ise bunu gerçekleştırememesinin bir nedeninin
inönü Vakfı ve Ozden Toker olabileceğini varsayıyor.
Gerçekten de ismet İnönü öldüğü yıl kurulan inönü
Vakfı'nın ilk sergisine "ın öncülük ettiğini ve Anka-
ra Resim ve Heykel Müzesi salonlarınm bu sergiye ve-
rildiğini birçok kişi hatırlar. Ancak İsmet İnönü gibi bir
devlet adamının adına sergi düzenlemenin Sn. Erdal
İnönü'ye ileriye dönük böyle bir yükümlülük getirebile-
ceğine inanmak zordur. Bu nedenle Sn. Sağlar'ın bun-
dan sonra göstereceği tavır. biz sanatçılar ve sanatçı
vahsleri için çok önemlidir. Bir Müdürün, toplumun
onun özel değil, tüzel kişiliğine emanet ettiği yapıtlara
sahip çıkmaması, soruşturmada söylendiğine göre bu
yapıtları bazı kişilere dağıtması. herşeyden once görevi
suiistimaldir. Bu nedenle aşağıdaki sorulara bir sanatçı
ve bir sanatçı varisi olmanın ötesinde toplumun sıradan
bir üyesi olarak da açıklama istiyorum:
• Fikri Sağlar'ın döneminden önce 1990 yılında açı-
lan soruşturmada bilirkişilerin taraf tutar tavnndan ve
belirledikleri fiyatlardan bu kişileri 'in kendisi em-
poze etmiş gibi bir izlenim uyanmaktadır. Üçü de üni-
versite öğretim üyesi olan kişilerin adlanna Güzel
SaHatlar Genel Müdürlüğü'nün düzenlediği yarışmala-
rın birçoğunda seçici kurul üyesi olarak rastlamak
mümkündür. Bu durumda ve zaten belirlenen gerçekdh
şı fiyatlardan da anlaşılabileceği gibi bilirkişiler açıkça
Mehmet Özel'i kayırmışlardır ve soruşturmanın tekrar-
lanması gerekir. Sn. Sağlar yeni bir soruşturma açtır-
mayı düşünüyor mu?
• Babam Ahmet Uzelli'nin bakanlık koleksiyonunda
bulunan resimlennden Cirit Oynayanlar' ve 'Efe' adlı
tablolanna 1991 yılında İstanbul bitpazarlarında rastla-
dım. Bu soruşturmaya yeni birgerekçe teşkil etmez mi?
• Belirlenen gerçekdışı tutarları Müdüre ödetmek
Kültür Bakanlığı 'nın saygınlığına gölge düşürmeyecek
midir ve adı geçen kişinin hala görevde tutulmasının
gerekçesi nedir?
Konunun 'in hala görevde tutulması kadarhata-
lı ve önemli ikinci yönü, hepsi birer üniversite öğretim
üyesi olan, binlerce oğrenci yetiştiren ve kültür varlıkla-
rının toplumca sahiplenilmesi konusunda bilirkişi tayin
edilerek kendilerinden bilgileri ölçüsünde yardım iste-
nen, kendileri de sanatçı Mustafa Pilevneli, Dinçer Eri-
mez ve Devrim Erbil'in hangi nedenle fiyatlan bu kadar
düşük belirledikleridir. Yapıtları görmeden fiyat belirle-
menin dünyada başka bir örneği var mıdır? Yapıtları
görmenin mümkün olmadığı durumlarda, hepsi bugün
İstanbul piyasasında birçok galerinin sanat danışmanı
olan, hatta içlehnden birinin İstanbul Resim ve Heykel
Müzesi Müdürlüğü yaptığı bilirkişilerin, resimlerin ger-
çek değerinden haberdar olmadığı düşünülebilir mi?Bu
tavrın gerisinde hangi hesaplar rol oynamaktadır?
Ve son olarak bütün bu olaylar karşısında Plastik Sa-
natçılar Derneği tüm üyelerinin ve dernek başkanının,
galerilerin, sanatçılann, Güzel Sanatlar Fakültesi öğre-
tim üyelerinin, hâlâ hayatta iseler varislerin olayı kına-
mamalarının nedeni ne olabilir? Sanırım her dönemin
adamı olan bu kişinin görevden almamamasının sanat
çevrelerinde yarattığı bezginlik ya da içlerinden bazıla-
rına sağladığı imkanlardır."
BULMACA
1 2 3 4SOLDAN SAĞA:
1/ÖmerKavur'un. 1985-
te Kültür Bakanlığı Sine-
ma Başan Ödülü'nü
kazanan fılmi... Tuzağa
düşürülen şey. 2/ Soy. sü-
lale... Eski vezir konakla-
nndakı bir kısım müstah-
deme verilen ad. 3/ Su
kıyılannda yaşayan çok
iri bir kuş. 4/ Dağlalesi de
denilen, mor renkli çiçek-
ler açan bir bitki... Bir
gösterme sıfatı. 5/ Sık
gözlü ağ... Bir nota. 6/
Şarkı, türkü... Ortaoyununda ko-
mik kişiyi canlandıran sanatçı. 7/
Kimse. İcişi... "Yok. kalmadı" an-
lamında argo sözcük. 8/ Tekneler-
deki hamuru kazımaya yarayan
araç... Numaranın kısa yanlışı. 9/
Yanardağ kayalıklan arasında bu-
lunan bir feldispat türü.
YUKARIDAN AŞAĞIYA
1/ Başar Sabuncu'nun. Luis Bu-
nuel'in "Gundüz Güzelı" fılmınin
yerli uyarlaması olan fılmi. 2/ Ed-
remit Körfezi'nde turistik bir yöre... Türk müziğinde bir ma-
kam. 3/ Bir kumar aracı... Karayoluyla yapılan uluslararası
mal taşımacılığına ve bu iş için kuilanılan kamyona verilen ad.
4/ Tıp dilinde "bere" anlamında kullanılan sözcük... Radyu-
mun simgesi. 5/ Korunmak için yapılmış yer. 6/ Namaz çağn-
sı... Akdeniz'deyaşayan beyazetli bir balık. 7/ Bir sayı... Aşağı-
lık. alçak. 8/ Su... Sağanak yağışlı hava olayı. 9/ Yüregm,
gevşeyıp kasılmasından ileri gelen kımıldanışı... Birelement.
İAŞANANLARDAN İZLER-İZLENİMLER
Kâzım Yenice
20.000 lira (KDV içinde)
Çağdaş Yaymları Türkocağı Cad. 39-41 Cağaloğlu-Istanbul
Ödemcii gönderUmez.