Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
9MART1993SALI CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 11
Cumalı'nın
yazarlık onunu
• İSTANBUL(AA>- Yazar
Necati Cumaiı'nm kitaplannı
yayımlayan Tekin Yayınevi
aleyhineaçtığı tazmınat
da\ ası sürüyor İstanbul7.
Aslıye Hukuk
Mahkemesi'ndeki
duruşmaya. yazar Necati
Cumalı ile da\ alı Tekin
Yayınevı'nın sahıbi Ketnal
Karatekin katıldılar.
Duruşmada sözalan Cumalı.
söz konusu davayı yazarlığın
haysıyetini korumak için
açtığını belirterek "Ben
Türkiye'nin en çok satan 2-3
yazanndan birisıyim. davalı
yayınevi kitaplanmın
satılmadığını söylüyor.
Ancak fıyatlannı arttınyor"
şeklinde konuştu. Tekin
Yayınevi sahıbi iseyazann
kitâplannın satılmadığını ve
depolarda bekledığini
belirterek "Eğer isterse
kitaplannı başkayerde
bastırabilir"dedi
Dünya Kitap, şiir
ödûlü
• Kültür Servisi- Dünya
Kitap Dergısince
düzenlenen " 1 .Dünya Kıtap
Şiır Ödülü"'ne katılma süresi
24 martta sona eny or.
Dünya Kitap Dergısf nde
şimdiye kadar yayımlanmış
ya da yayımlanacak şiirler
nisan ayı içinde seçici
kurulun değerlendırmesine
sunulacak. Yaş ve konu
sınırlaması olmayan
yanşmanın seçici kurulu
Doğan Hı/lan. Hilmi Yavuz,
Mehmet Başaran, Kemal
Özer \ e Refik Durbaş'tan
oluşuyor
Üniversite'de
Postmodernizm
• Kültür Seryisi- Marmara
Cniversitesı İktısadi ve İdari
BilimlerFakültesi Iktisat
Kulübü'nün düzenlediği
•'Postmodernizm" konulu
konfecans bugün saat
14.00'teyapılacak.
Konferansa M. Ü. Kamu
Yönetimı öğretım üyesi Doç.
Dr. Ayduı Lğur konuşmacı
olarak katılacak.
Özkan Sun'un
Gravör Sergisi
• Kültür Senisi- Özkan
San'un gra\oir sergisi bugün
saatl7.3O"daDestek
Reasürans Sanat
GaJerisi'nde açılıyor. 6-7
yıldır çalışmalarmı daha çok
gravür üzenne > oğunlaştıran
sanatçı. sergisinde bu uzun
çalışma döneminde ürettiği
yapıtlannı sergileyecek. Prof.
Şüteyman Saim Tekcan,
Özkan'ın gravür çalışmalan
icin "Sanatçı gravür
tekniklerinı kusursuz
kullanmakta, çalışmalannı
duyarh kişılığinin potasında
eriterek ortaya güzel işler
koymaktadır" dıyor.
Sanat
yarışmalarında
Itaksızlık
• Kültür Servisi- Marmara
Üniversitcsı Güzcl Sanatlar
Fakültesi tarafından yapılan
açıkJamada Kültür
Bakanlığı'nca düzenlenen
"Demokrasi. Demokrasi
Şehiüen. Basın Şehitleri ve
Laiklik Arutlan" vanşma
koşullannda bazı yanîışlıklar
olduğu belirtılıyor. Sanat
yanşmalannın seçıcı
kurullannın
oluş:urulmasında bazı
düzenleme yanlışlıklannın
yapıldığırun kaydedildiği
açıklamada bu durumun
yarınnalara katılımı olumsuz
yöndeetkiledıği söyleniyor.
Osmanlı saray
rcssamlıgı
• kültür Servisi- Milli
Sarıvlar Bültenı'nınyeni
saysıçıktı. Bültenin bu
saysında \tatürk'ün Ankara
JdiTeknik Olgunlaşma
Erjitıtüsü Sırma Atölyesi'nde
ha_zrlanan ımzası ve
ponresiyk. ısüklal
raaiaiyasının Dolmabahçe
Sajıyfndaki odasına
komlması yer alıyor.
BCitenın bu sayısmda aynca
nrâli sarajlar yönetıçilen için
dCisnlenen yönetim semineri
de- jılatılıyor. Bültenin
m -acale b^lümünde bu ay
sa_mttarihçısi Aykut
G-vrçağlar'ın " 19. yüzyıl
Osnanlı Sarav
R«samhğmın Doğuşu ve
S^a\ N'alkaşhanesi"
kcarulu yaası bulunuyor.
'Kumpanya', mitolojik bir öyküyle güncel çağnşımlan içeren 'Fayton Soruşturması'nı sahneliyor
Detişim boınbardımaıııııda yeni soluk
GÖKHAN AKÇURA
Tarlabaşı'nda eskı bir manastırdayız.
Kapıda "tstanbul Sanat Merkezf' yaa-
yor. Manastınn odalannda şimdı res-
samlann ve fotoğrafçılann atölyelen
var. En üst katta ise lokanta ve bar. Erol
Pekcan ve arkadaşlan çalıyorlar. Biz
ikınci katta, büyük bir odada kalıyoruz.
"Kumpanya" kendi deyimleriyle. bura-
daki "oyun odasf'nda çalışmalannı
sürdürüyor. Elii seyirci alabilen, küçük
ama çok güzel bir saloncuk burası. Bu
mekanı tıyatro yapmayı düşünen ve ger-
çekleştıren de kendileri. Peki kim bu
"Kumpanya" diye soran olursa açıkla-
yalım. Kumpanya. 1991 yılında Naz
Erayda ve Kerem Kurdoğlu'nun kurdu-
ğu "Tiyatro Detran" adlı topluluğun bu-
gün vardığı noktanın adı. Geçen yıl sah-
nelemeye başladıklan (birkaç da ödül
alan) "Fayton Soruşturması"nı bu yıl da
sûrdürüyorlar. Oyunu Kerem Kurdoğlu
yaap vönetmiş. Dekor-kostüm; Naz
Erayda. müzik; Cem İdiz, Işık; Neşet Kı-
rcaltoğlu, koregrafi: Mnrat Akoğlu ım-
zasını taşıyor ve (piyanoyu gerçek bir
virtüöz hakimiyetiyle çalan Murat Gür-
tel'in de adını anmadan geçmeyelim).
Oyunun afişı ise Bülent Erkmen tarafı-
ndan hazırlanmış.
Iddialı bir yaklaşım
Fayton Soruşturması üzerine görüşle-
rimizi aktarmadan önce, "Kumpanya"-
nın tıyatro anlayışına göz atalım. Bro-
şürlerinde yer alan bilgilere göre
"çağımızın yoğun iletişım bombardı-
manına abşmış" ınsanını. o anlayışa tes-
lim olmadan tekrar kendine çekebıleoek
yenı bir tiyatro dili" arayışı içindeler. Bu
aray ışlannın temelinde ise "tiyatro ve di-
ğer gösten sa-
natlanndakı in-
sanın insana
doğrudan te-
masmı hemen
hemen başka
hıçbir sanatta
bulamamalan,
ama alışılmış ti-
yatro dilini
kendileri ne
uzak hissetme-
leri" yatıyor.
İddialı bir
>aklaşım. Bu
bilgilerle mü-
cehhez olarak
koltuğumuza
merakla oturu-
yoruz.
"Fayton So-
nışturması"
mitolojik bı
öykü ile güncel
çağnşımlan iç
ıçe işleyen bir
oyun. Aslında
tekbiröyküden
K e r e m
birbirine paralel iki öykü bulunuyor.
Güneş tannsının oğlu Fayton'un (Pha-
ethon) ölümünün ardından Komiser
Adil ve yardıması Zihni'nin yaptıklan
soruşturma ile insanlara ateşi ve özgür-
lüğü sunan Prometheus'un başına gelen-
lerin traji- komik öyküsü.
"Fayton Soruşturmasf'nda sahnede
beş oyuncu var: Ahmet Beyazrt, Nadi
Güler, Zeynep Işıklar, Kerem Kurdoğlu.
Gûlsüni Soydan. Tek bir rolleri yok, ya
da başka bir deyişle bütün rolleri üstlen-
mışler. Oyundakı kahramanlar dönü-
şümlü olarak bu beş kişi tarafından
oynanıjor. İlk anda bir karmaşa yarata-
cak gibı gelen bu yaklaşım, tersine oyuna
ayn bir yorum ve tat katıyor. Yönetmen
Kerem Kurdoğlu. kabare ve sokak tıyat-
rosunun, yeni bir boyutta sentezini
amaçlamış. Böylece. her an karmaşı-
klaşıp ilgi alanımızdan çıkabikcek bir
öyküyü. tek bir satınnı kaçırmadan iz-
leüneyi başarmış.
iki saat boyunca keyifli bir merakla
oyunu seyret-
tikten sonra ilk
düşüncemiz
Kumpanya'nın
amaçladığı ti-
yatro dilini bü-
yük ölçüde ya-
kaladığı olu-
yor. Türkiye'-
deki reji uygu-
lamalannın en
zayıf halkası
olan "bütün-
Jük" an-
layışının haya-
ta geçirilışinde.
Kumpanya bü-
yük bir başan
sağlamış. Oyu-
nun yazımı-
ndan. dekor ve
kostümlerin
uygulanışına.
ovunculuk an-
layışından,
müziğin kul-
lanımına kadar
sahnede göste-
riyi oluşturan
tüm öğeler ger-
çek bir bütünlük içinde yanyana getiril-
miş. Ben önce bu nedenle. oyundan se-
vinçie çıktım. Büyük ıddialarla işe gin-
şen, ama sahne üstünde yaptığı hiçbir ey-
lemın hesabını veremeyen, "ben yaptım
oldu" dışında açıklama yapamayan
"dahi" yönetmenlerin pek bol ortaya atıl-
dığı bir ülkede yaşıyoruz. Bu nedenle
kumpanyanın a>aklan yere basan. bü-
tünlüğü sağlamış. seyredene keyif veren
çalışmasını mutlaka görüp. üzerinde ko-
nuşmak, tartışmak gerekli diye düşünü-
yorum. Bence tıyatromuza yenı, genç ve
dinamik bir soluk getıriyor "Kumpan-
ya" topluluğu.
Eleştırilecek hiçbir şey yok mu oyun-
da. Var elbette. Bunlardan en önemhsi.
"Kumpanya" elemanlannın oyunculuk
düzeylerinin profesyonel yetkinlıkte ol-
mayışı. Yönetmen. oyunculuk anlajışı-
nda (özellıkle sokak tiyatrosuna pek
yakışan) naifliğı temel alsaydı, bu konu-
yu bir eleştiri olarak getirmeye de gerek
kalmazdı. Ama tersine yillarca özel bir
"bütüncül" oyunculuk anlayışı ile eğnım
görmüş oyuncular gibı davranmaya
çalışıyorlar. Bu yüzden zaman zaman
yapmaya çalıştıklan ış, güçlerinı çok aşı-
yor. Kendi güçlenne uygun bir oyuncu-
luk üslubunu seçselerdı. deneselerdi
daha başanh olabilirlerdı.
Yenilikçi, deneysel çıkışlar
Bu aynntılı. "Kumpanya"yı çok daha
kusursuz görmek istediğım için günde-
me getirdim. Yoksa kanımca, yapüklan
iş, yıllanmış bircok tiyatronun ürettikle-
rinden çok daha yaratıcı ve önemli. Türk
tiyatrosunun yannına ilışkın umutlan-
mıa canlı tutan da bu tip yenilikçi, de-
neysel çıkışlar değilmizaten?'"Kum pan-
ya'"nın yeni çalışmalannı merak ve
sabırsıziıkla bekleyeceğim.
Not Istanbul Sanat Merkezi'ni terk
ederken ginştekı (şimdı fotoğraf stüdyo-
su olan) eski kılisede olağanüstü bir faa-
liyet olduğunu görüp sordum Ertesigün
burada bir "heavy metal" konseri verile-
ceğini öğrendim. On dokuzuncu yüzyıl-
dan kalma bu küçük ve sev imb kilise için
bu tür konserler fazla "heavy" değil mi
acaba? Merkezın yöneticılerinden. bu
tarihsel mekaru fazla zorlamamalannı
rica ediyorum.
Jack Nicholson yeni filminde ilk kez gerçek bir kişiliği, Amerikah sendikacı Jimmy Hoffa'yı oynuyor
Biraz da kendinden söz etseııe Jack...Kültür Senisi - Amerikan sı-
nemasının ası ruhlu "delikanh"sı
Jack Nicholson, Avrapa sinema-
lannda 19 martta gösterime gir-
mesı beklenen fılmi "Hoffa"da,
ilk kez gerçek bir kişiliği, Ameri-
kalı sendikaa Jknnıy Hoffa'yı
canlandınyor.
Kendi hissesı bulunmayan
filmlen konusunda kesinlikle
basınla konuşmayacağını sözleş-
mesine yazan ünlü oyuncu, bu
kuralını geçen günlerde "Hoffa"
fılmınin yönetmeni Danny De
Vito'ya yardıma olmak içip bpz-
du ve Independent gazeiesineçok
geniş bir söyleşi yaptı. Nichol-
son"ın amacı, "HofTa"dan sözet-
mekti. ama gazetede "Müthiş
fılm Jack. şimdi biraz da senden
söz edelim" başlığıyla verilen
yazıda, dayanama>ıp, ilginç ço-
cukluğundan, sınemadaki konu-
muna, aşklanna, birgecelik kadı-
nlara ve AIDS'e, ilerki film proje-
lerine dek hep kendinden söz
ettı. .
En iyi rolünü oynadı
"Zaten fılmden hıç söz etmez-
ler" diyerek The Independent'ın
ünlü yazan HunterDavies'e "ken-
dinden söz etmemek" için kara
gözlüklenni çıkarmayacağını
söyleyen Nicholson. fotoğraf
çektirmek konusunda da önce
naz yaptı, sonra gözlüklenni de
çıkardı, fotoğraf da çektirdi. "Yı-
Uarca dışlenme takmışlardı" di-
yor Nicholson söyleşide, "Fotoğ-
rafçılar yalnızca dişlerimi gör-
mek istiyordu. Şimdi de kaş-
lanm. tnsanlan parçaaklara
ayınyorlar. Bir kadın sözkonusu
olduğunda, göğsünü ya da ba-
cağını seçip, her seferinde birini
gösteriyorlar. Kitleruhundaki fe-
tişizmi harekete geçirmek için
yapıLyor bu" diyor.
Hepsi birbirinden ilginç, bir
anlamda "sıradışı" 40 kadar fü-
minden sonra ilk kez gerçek bir
kişiliği canlandırmak heyecan-
landırmış Nicholson'ı: "Eski ga-
zeteleri kanştırdım, Hoffa'nın
oğluyla taruşüm. Benim sonuçta
sinemada yapmaya çalıştığım, iyi
fılmlerde oynamak. Ama zaman
zaman öyle bir rol gelir ki, tam
bir "oyuncunun rolü"dür bu, can-
landıracağın kışilik kendi içinde
The Independent gazetesine yaptığı söyleşi sırasında önce fotoğraf çektirmek istemeyen Nicholson, sonra gözlüklermi çıkardı...
bir dram taşır. Oldukca zor oldu,
ama beni heyecanlandırdı. Be-
nim temel amacım, her zaman-
kinden farklı değildi- rolün üste-
sinden kolaklıkla gelebildiğimi
kanıtlamak. Bence bu rol bugüne
kadar yaptıklanm içinde en iyi-
sı.
İlginç bir yaşam öyküsü
Nicholson'ın aslmda "fılmlere
öykü olacak' ilginç bir yaşam öy-
küsü var. Ancak 37 yaşına dek
kendisi de farkında değil bunun...
Anne ve babasının asbnda büyü-
kanne ve büyükbabası, kendisin-
den 16 yaş büyük "ablası"' June'-
u? da aslında annesi olduğunu
öğreniyor. "Gerçeği Time dergi-
sinden öğrendim" diyor Nichol-
son, "Ailem hakkında bir araştı-
rma yapıyorlardı. Daha sonra
bunu yazmadılar ama bana an-
lattılar. Önceleri bir sır gibi saklı-
yordum. Ama şimdi büyükan-
nem, büyükbabam ve annem de
ölü. Artık pek farketmiyor yani.
Bunun kişiliğimi pek etkilediğini
sanmıyorum doğrusu. Ben her
zaman otoriteye karşıydım. Öğ-
retmenlerimin, annemin kısacası
hiç kimsenin sözünü tutmayı sev-
rnezdım. Okuldayken iki günde
bir uzaklaşürma alıp rekor
kırmıştım! Bugün, yine düşünce-
lerime, bakış açıma aşığım."
4
Easy Rideria başardı
17 yaşındayken "abla-annesi"-
yle birlikte California'ya giden
Nicholson. burada bir yıl gecir-
dikten sonra üniversiteyegitmek-
ten vazgeçip, oyuncu olmaya ka-
rar veriyor. Yetenekli olduğuna
her zaman inanmış Nicholson:
"Evet öyle. Herşeyde..." Ve kah-
kahalar...
Nicholson'ın sinema yaşantısı,
önce 'getir-götür" işleriyle. sonra
bir fîlm şirketinin çizgi film bölü-
münde, sonra ucuz vvestemlerde
küçük rollerle 32 yaşına dek sü-
rüyor. O yıllan pek de 'hoşlukla'
anımsamıyor "Gayet iyi geçini-
yordum. Ancak beni tanıyan her-
kes, gayet iyi olduğumu ama 32
yaşına kadar 'başarmamış' oldu-
ğum için artık başaramayacağımı
söylüyordu. Bence hiç tanınma-
maktan daha kötü bir durum. O
arada yönetmenüği denemeye
karar vermiştim."
Evet, yönetmenliğe karar ve-
riyor ama 1969 yılında "Easy Ri-
der" filmindeki rolüyle sonunda
başanyor. Ve sinemada Jack
Nichoison dönemi başlıyor. Nic-
holson, "Easy Rider"dan bu
yana, artık bir yıldız.
Ünlü oyuncu, The Indepen-
dent gazetesindekı söyleşisinde
kadınlarla ilişkilenni de anlatı-
yor. "Bugün artık kız arkadaş
bulmak gibı bir sorunum yok.
çünkü tanmıyorum. Ama dünya
çok değişti. Özgürlüğumüzü ve
masumiyetimizi yitirdik. Şimdi
artık 'Yoksa bu ölüm sevişmesi
mi?" dlye düşünüyoruz. Haz duy-
maktarı korkar olduk. Bunlar
ılişkiyi son derece olumsuz yönde
etkiliyor. Bu günlerde binyle yat-
madan önce AIDS hakkında
küçük bir 'tıbbi sohbet' yapmak
durumunda kalıyoruz. Doğrusu
ben de artık o kadar uğraşmıyo-
rum."
En büyük tutkusu, kızı
Bu arada sinema oyuncusu
Rebecca Broussard'dan Lorraine
adında bir kıa olan Nicholson.
küçük Lorraine'i her gün okula
götürüyor ve kızının hayattakı
tek "tutkusu" olduğunu anlatı-
yor "Onun için bir günlük tutu-
yorum. Büyüyünce vermek için."
Jack Nicholson'ın şu sıralar en
çok üzerinde durduğu konu. tele-
vızyon. "Oturup şu televızyonun
elindeki gûce karşı nasıl üstünlük
kurabileceğimizi düşünmemiz
gerekiyor" diyor Jack Nicholson
veekbyor:
"Bugün hiç kimse. Amerika'-
nın başkanı bile televizyondan
daha güçlü değil. Bugün artık
gündemi televizyon belirliyor. ki-
min nerede oturduğunu, ne yapa-
cağına hep televizyon karar veri-
yor. Korkunç birşey bu."
Sinemanın giderek daha çok
şiddet ve pornografıye yönelmesi
de sinirlendinyor Nicholson'ı:
"Izleyicinin bu dunıma tepki
gösterip, olayi tersine çevirmesini
bekierdim ama aıtık izleyici çok
daha az kültürlü. Çok daha az
okuyor. Benim yönetmen olarak
başansız oluşum da bundandır.
Hep 'içerikli' fılmler yapmaya
çahştım. Bence sinema insanJara
yaşama dair birşeyler anlatmalı.
yalnızca şiddet göstermekle ol-
maz bu iş. Sinemanın gidişatı
beni endişelendinyor doğrusu.
Benim için farketmez. Çok pa-
ram var. İstediğim zaman çekip
giderim..."
'Zihinve
BflgiFelsefesi'
KiMtür Serisiİçerdiği felsefe
yazılanrun düzeyliliği ile dikka-
tı çeken Felsefe Tartışmalan
Dergısi, 13. sayısında "âhin ve
Bılgi Felsefesi" konulu bir ya-
nşmaya da çağn yapıyor. Oz-
gün ve nıtelikli yazılan destek-
lemek, özendirmek amaayla
düzenlenen yanşmayı kazanan
yazara 6 milyon lira ödül verile-
cek. Yanşma için adres "Pano-
rama Oteli, Alanya".
13. Kitap, aynca çok genç
yaşta ölen Fransız filozofu Si-
nıone Wefl, "Felsefe Dersleri"--
nden yapılan çeviriyle okuyu-
cuya tanıulıyor. Vehbi Hacıka-
diroğlu, "Simone Weıl ve fkı
Dogma". Cemal Yıkfanm'ın
"Bilimsel Nesnellik", ömer
Naci Soykan'm "Dilbilgisinin
Felsefeye Ne Yardımı OlurT',
Betül Çotuksöken'in "Nasıl Bir
Tarih Felsefesi" Hanın Tepe'-
nin "Doğruluk Uygunluk mu-
dur?", Yaman örs'ün "Metafi-
zikten Felsefeye"başlıklı yazı-
lan yer alıyor.
Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürü Rengim Gökmen, bir yılını değerlendirdi:
Düzeylî sanat
AYŞE SAYEN
ANKARA - Yıüarca, Türkiye ve
yurtdışmda. sayısız orkestrayı yöneten
Rengim Gökmen, son 1 yıMır bu perfor-
mansını, Devlet Opera ve Balesi'ni yö-
netmek için kullanıyor. Devlet Opera ve
Balesi Genel Müdürü Gökmen; 1 yıl 2
aydır, "en güzel sesi yakalamak" için uğ-
raşıyor
. Bu görevdeki 1 yüını Cumburiyet'e
değerlendirenGökmen,buçabayı,"Popü-
ler ofanak istemiyoruz. Düzeyli sanatı,
mümkün olduğunca geniş kitielere yay-
maya çahşıyoruz" diye özetliyor. Gök-
men, kullaıidığı "popüler" sözcüğü ile,
"halka inmek adına. sanattan ödün ver-
meye yönelik" girişünleri aniatmak iste-
diğini vurguluyor.
Opera ve bale "altşılmtş" izleyicisi
dışında yeni, genç, dinamik izleyiciler ka-
zanmanm yollannı anyor
. Rengim Gökmen, bu araytşa yanıt
bulacak projeleri uygulamaya koymaya
başladıklannı söylüyor. Modem Dans
Topluluğu da, bu
isteme yanrt ver-
raek için kurul-
muş. Gökmen,
göreve ilkeeldiği
günierde mgilte-
re'de çaJtşma-
larmı sûrdüren
Beyhan
Murphy'i Türki-
ye'ye çağmp,
Modem Dans
Topluluğu'nun
başına getirnüş.
Sonuçta, Mo-
dern Dans Top-
luluğu, Ocak
ayından bu yana
sunduğu 3 göste-
riyle Ankara iz-
411Z
'Modem Dans Topluluğu projesi benim
kafamda çok önceleri »ardı. Çünkü genç-
kr, modern danslan da izlemek istiyor-
lar.
Turkuvaz Dans Grubu'nun gördüğu
ilgi, bu tezimizi
doğruluyor" di-
yen Gökmen,
topluluğun sun-
duğu gösterilerin
büyük ilgi gördü-
ğünü de sözlerine
ekliyor.
"Müzikalden
Müzikale" de
Gökmen'in bü-
yük özen göster-
diği projelerden
birisi.
9 Mart'tan iti-
baren Ankaralı
zikalleriyle bulu-
şacağı, "MüzJ-
den Muzikale"-
de, yok yok...Klasik opera aryalanyla
başlayacak olan gösteri, bir anlamda,
müziğin gelişünine iüşkin kronotojiyi de
izteyidye sunacak. "Operadaki Haya-
fct", "My Fair Lady", "Cats", "Sefil-
ler", "Batı Yakasmın Hikayesi", "New-
york Newyork", "Neşeli Günler", "Dam-
daki Kemancı- Operet Sahnesi'nde bulu-
şacak.'
'Başka yeni projekrimiz de var ama
şimdilik söylemeyeyün, sûrpriz olsun" di-
yen Gökmen, bu "sürprizlerden" bir ta-
nesini ağzmdan kaçınyor; açık hava gös-
terileri. Mayis ayından itibaren. opera,
bale ve müzikallerin "gökyüzüyle" bulu-
şacağmı anlatan Gökmen, açıkha>a gös-
terflerinin, Hipodrom, Seymenler Parkı,
Altınpark'da >az aylan boyTinca sûrece-
ğini belirtiyor.
Gökmen, Türkiye'de uzun yıllar ya da
hiç sahnelenmemiş eserlere yer vermeye
izleyicüerin, dün- çalıştıklaruıı belirterek, Mersin Opera ve
yanm seçkin mü- Balesi'nin açıltş balesi "Boş Beşik" ile,
Ankara Detlet Opera ve Balesi'nde sah-
nelenecek, Borodin'in "Prens İgor" bale-
sini buna örnek gösteri yor.
31 Martta Türkije prömiyerini yapa-
cak olan "Prens lgor"un yantsıra, "Ma-
hagony", "Anna Karenina", "L'çan Hol-
landalı" da Türkiye'de 'ilk kez sahnete-
necek yapıtlar" listesinde yer alıyor.
Matisse'in
14tablosu
içindava
Kültür Senisi- Paris'te sür-
mekte olan "Matisse" sergi-
sindeki 14 tablonun kendine
ait olduğunu iddia eden Rus
İrina Schukin'ın tablolann
kendisine geri venlmesi için
açuğı dava sonuçlandı.
Paris mahkemesi, Fransız
adalet sıstemine göre, 1918'-
de Komünist Rusya tara-
fından el konulan babasına
ait sanat koleksiyonunda yer
alan tabloian gen alabilmesi
için Schukin'in Fransa'da de-
ğil Rusya'da bir dava açması
gerektiği karannı aldı.
Aralannda Matisse'in "La
Danse" ve "La Desserte Ro-
uge" adlı tablolannın yer
aldığı sözkonusu 14 resım
1954'ten bu yana Moskova'-
dakı Puşkin Müzesi'nde ve St
Petersburg'daki bir müzede
sergilendıği bıtdiriliyor. Dava
bir ara Pans'te Pompıdou
Kültür Merkezı'nde hala sür-
mekte olan muazzam sergi-
nin bütünlüğünu tehdit et-
mişti.
Paris'te yaşayan bir Rus
göçmeni olan Schukin'in (88)
asıl amacının aralannda Van
Gogh, Picasso. Monet, Ce-
zanne gibı biiyuk ustalann
yer aldığı ressamlann yapı-
tlanndan oluşan babasının
koleksiyonunu yeniden bir
araya getirerek ailenin Mos-
kova'daki sarayında sergite-
mek olduğu belirtiliyor.
Tamer Levent:
Geçmişte
görev
verilmediANKARA (AA)- Devlet Ti-
yatrolan Genel Müdür
Yardıması Tamer Levent,
"Tiyatro sanatçısı sahneye ç>
kmadan yaşamak istemez"
dedi.
Devlet Tiyatrolan'nda geç-
mişte. görev venlmeyerek sa-
natçının cezalandınlması
yoluna gidildiğini anlatan Ta-
mer Levent, kendisınin uzun
süre oyunlarda görev al-^
madığı yolundaki haberlerl«;^
ilgili olarak konuştu.
Levent "Sahnede aktif gö-
rev almak için hep istekli ol-
dum. Hiçbir zaman hiçbir
oyundan da rapor alarak
aynlmadım. Çcşitli nedenlerle
benim ısteklerim dışında bana
görev verilmeden bir ya da iki
yıl boş bırakıldığım oldu. Hiç-
bir tiyatro oyuncusu sahneye
çıkmadan yaşamak istemez."
dedi.
"Devlet Tiyatrolan'nda bir
türlü reji yapma şansı bu-
lamadım" diyen DT Genel
Müdür Yardıması, "Reji
yapmaya istekli olduğum,
dünyada yaptığım çahşmalar-
dan bilınıyordu. Dünyada da
bir ekol diye tanınıyordum.
Ama Devlet Tiyatrolan'nda
malesef tanınmıyonım. Yani
dünya tamyor. Ankara'nın
içinde Devlet Tiyatrolan
tanımıyor" diye konuştu.
Hasankeyf
aynen
korunmalı
ANKARA- (AA) Kültür
Bakanı Fikri Sağlar,
Bayındırlık ve îskan Bakanlığı
ile Enerji Bakanlığı'ndan. yapı-
lması planlanan Ilısu Barajı ne-
deniyle sular altında kalacak
olan Hasankeyf in kurtanlması
olanaklannın tekrar araştın-
lmasını istediğini bildirdi.
Fikn Sağlar, Hasankeyfin
kurtanlmasının. Pamukkale ve
Kapadokya gibı Bakanlığı'nın
en büyük projesı olduğunu, bu
mimariyi korumak için ellerin-
den gelen her türlü çabayı gös-
tereceğini söyledi.
Baynndırlık ve îskan Ba-
kanbğı ile Enerji Bakanlığ'na
aralık aymda bir yazı göndere-
rek bu yerin bir SIT alanı oldu-
ğu ve asb gibi korunması gerek-
tiğjnı bildirdiklerini kaydeden
Sağlar, burada yapılması
planlanan Ibsu Barajı'yla ilgüi
son durumu sorduklannı ifade
ettı. Sağlar. DSt'den bugüne
kadar bu baraj projesinde her-
hangi birdeğişıkbk yapılmadığı
yolunda yanıt geldiğin] söyledi.
Sağlar, bu bakanhklara şu-
bat ayı sonunda birer yan daha
gönderdiklerini bildirdi.
Hasankeyfin ta kurtanlması
için yayın hazırlıklanna baş-
ladıkİannıda belirten Sağlar,
"Hasankeyf de 22 amtsal yapıt
tescil edildi. Birinci derece arke-
olojik sit alanlannda herhangi
bir yapılanma ve plan karan
getirilemez. Bu eserler kesin
olarak aynen korumah. Hasan-
keyfin su altında kalmaktan
kurtanlması olanaklar tekrar
araşünlmalı. Konu yeniden ele
ahnarak. olası çözümler bulun-
malıdır"dedı.