Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
8MART1993PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
EKONOMI
DÜNYADAN
KISA KISA
fiarclays borç
featağında
• LONDRA(AA)
îngiltere'nın en büyük
fcankası Bardays'ın ] 992'deki
borçlanma tuıannın 2.5
mılyarsıerlin (vaklaşık 39
trılvon TL) olduğunun
açıklanması. ekonomi
çevrelen ılehissedarlar
arasıada tedirginlik yarattı.
Hissedarlar. tarihınin en
b>u\ ük borcunu açıkla> an
foankanın jönetimindeki
yetkilerini kullanarak
yönetim kurulunu
<Jeğiştirme\e haarlanıyorlar.
Bunun anlamı da kurucu
ailenin son "varisi" olan
Vönetım Kurulu Başkanı
Andren Bu\ton'un istifaya
zorlanacaeı
AT'ye İskandinav
alternatifi
•OSLO(AA)-
Danimarka'nın 1992
haziranındaki referanchımla
Maastricht Anlaşması'na
*ha>ır" demesinden bu yana
sözü edilen "AT"ye karşı
İskandinav alternatiff arayışı
son günlerdeyeniden
hızlandı. 'Kuzey Konseyi
BırliğT adını alması
düşünülen alternatif
kuruluşıa: Norveç. İsveç.
Danimarka. Finlandiya ve
fzlanda'nın yer alması
planlanıyor. Birlığın
amacının "AT karşısında,
İs kandınav geleneklen ve
refah de\ leti ilkesıne ağırlık
vcrecek bir güç oluşturmak"
olacağı belirliliyor.
Rusya'da Limuzin
özelleştirmesi
• Ekonomi Servisi- Sovyetler
Bırhğigünlerinde. Komünist
Partisı'nin öndegelenlerine
Limuzin otomobil hizmetleri
verendev kuruluşZIL'in
öi'Eİlcşıirilmesıne kamr
vcrildi Rusyayetkililerinin
vaptıklan açıklamalara göre
kavdi değerleri bıner ruble
olan ! mılyonhıssedenoluşan
ZIL. 100ayn merkezde
düzenlenecek açık arttırmalar
sonucunda özelleştirilecek.
AT'nin yeni kâğıt
lideri
• Ekonomi Servisi-
Hollanda'nın önde gelen üç
büyük kâğıl \e ambalaj kâğfdı
üreticisinın birleşmesiyle
doğanKNPBT.vıllık'7
mılvar 200 mıl>on doiarhk
sa tış cırosuv la. Av rupa
Topluluğu'nun kâğt lideri
olma hazırlığında Özellikle
birınci hamur kâğıt ve yaş
sebze-meyve ambalajı
üretecek olan kuruluş,
A\ rupalı rakıplerini alt
edebileeek giiçte.
Çin'in lotaryası
Malezya
tekelinde
• Ekonomi Senisi-
Malezva'nın bırçok alanda
etkınlik gösteren Berjaya adh
kuruluşu. Çın'de lotarya
dıizenlemek konusunda bir
anlaşma ıınzaladı. Şans
oyunlannın uzun süre
yasaklandığı Günev Çin'de
başlatılacak lotanalan
kapsavan anlaşmanın bedelı
16 mılyon Amerikan Dolan
olarak açıklandı. Berjaya.
lotarya>ı tüm Çın'de
yaygınlaştırmayı ve bu
amaçla 98 mılyon dolarlık bir
serma\ e arttınmına gkmev i
hedeflı\or.
Philip Morris
çikolataya
soyundu
• Ekonomi Servisi-United
Bıscuıtsçikolata ünitesi
Tern 's'ı Philip Morris Kraft
General Foods'a sattı. İngiliz
şirketi. 318 milyon dolar
tutanndaki satışgelirinin bir
bölümünü borçlanrun
katılmasında kullanacağını,
kalanı ile de bisküvi birimini
geliştireceğini açıkladı.
Bulgarlar'dan
'ödememe'
tehdidi
• Ekonomi Servisi-
Bulgarisıan. kendısine kredi
sağla> an yabancı bankalan,
faızleri gevşetmemesi
durumunda. ödeme planını
askıya alacağını açıkladı.
Maliye Bakanı Stoyan
Aleksandrm'un açıklamasına
göre "borç erteleme \ e faiz
ge\ şetme görüşmeleri nde
ilerleme sağlanamazsa. Sofya
halihazırdakı borçlannı da
ödememe karan alabilecek."
Bulgaristan 300 ticari
bankadan almış olduğu,
yaklaşık lOmilyardolar
lutanndakı borçlannaçözüm
gctırmek amacıv la siirdürülen
görüşmcicrın kendiçıkarlan
doğrultusunda
scnuçlandınlması için
baskıda kararlı görünüyor.
Işsiz sayısı 34 milyonu buldu, hâlâ ivedi bir çözüm önerisi yok
Avrapa'nın kâbusu: Işsizlik• Son üç yıl içinde. OECD dünyasında işsizlerin sayısı. tam
anlamıyla 'patlama' göstererek 24 milyon birden arttı. Her
ülkede, ortalama üç milyon çahşan işsiz ve her geçen gün yeni
yeni işten çıkartma haberleri ortalığı dalgalandınyor.
• Işsizlik sorununun en ağır darbeyi indirdiği yer Avı upa.
fngiltere'de neredeyse 'kronik' hale gelen işsizlik ve işten
çıkartmalar, 'birleşme'nin faturasını ödemekte olan Alman
işçilerinin de uykulannı kaçınyor. Fransa ise topun ağızında.
MURAT ARIN
Avrupa"nın iızerinde kara
bulutlar dolaşıvor. İşsizlik bir
dipsiz kuyu gıbi insanlan içine
çekerken. hükümetler soruna
ivedı çözüm bulmakta çaresiz
kalıyor. Hemen hemen her gün.
ortalık dev bir şirketin ya da
kamu kuruluşunun binlerce
çalışanı işten çıkartacağı habe-
riyle çalkalanıvor.
Bu yıl içinde OECD ülkele-
rinde işsiz sayısının 34 milyona
yükselmesi beklenivor. Bu ra-
kam. 1990 başına göre. 10 mil-
yonluk bir artışın göstergesı
Avrupa Topluluğu'nda. işsizlik
oranı yüzde 11 "e doğru ürmanj-
yor. Yaşlı Kıta'da ışsızlikle başı
dertte olmayan ülke yok.
Üç milyonun sihiri
Son yılJarda 'makul' bir
büyüme hızı ve düşük enflas-
yonla Avrupa'nın en sağlıklı
ekonomilerinden birine sahıp
olan Fransa'da işsizlik oran!
yüzde 10.5 dolayında seyredi-
yor. 1984'te işsizlik yüzde 4'tü.
Şimdi ülkede işsiz olarak kavıtlı
kişi sayısı üç milyonu buldu.
Avrupa"da üç milyon sankı
'sihirli' bir rakam. İngiltere vc
İspanya'da işsiz sayısı üç mıi-
yon sınınnı aştığı için. alarm
çanlan kulak tırmalayarak çalı-
yor. İngiltere. 80"lere bir milyon
işsizle gırmiştı. 1986"da ise, 3
milyon 124 bin işsizle İkinci
Dünya Savaşı sonrası rekoru
çokıankınlmıştı. 1990'da. Kör-
fez Knzi öncesinde işsizler or-
dusu bir milyon 600 bine gerile-
di. Bu yıl İngiltere. 3.5 milyon
işsizle yeni bir rekor kırmaya
hazırlanıyor.
Körfez KrizTnin gerirdiği
Körfez Krizı'nin getırdıği.
sanayileşmiş ülkeleri kasıp ka-
vtıran ekonomik durgunluk.
güllük gülistanlık sayılabılecek
bir ortamı kâbusa dönüştürdü.
Körfez Krizi'ne, 'birleşme'nin
getirdiğı yüksek malıyet ve enf-
lasyon eklenince. Almanya
yüksek faiz polıtikası uygula-
maya başladı. Paralannın de-
ğer kaybetmesıni istemeyen
OKU BAKAYIM-İşsizliğin bızla arttığı ve her geçen gün
işsizler ordusuna katılanların sayılarımn kabardığı İngilte-
re'de işsizler, ilginç protesto yöntemleri geliştiriyorlar.
Yam ana dizilen yedi işsiz, elierinde işsiz sayısını simgeleyen
rakâmlarla yetkiîilere 'Oku bakayım' demek ister gibiler.
öteki Avrupa ülkeleri de faiz
artışlanna ayak uydurunca,
durgunluk. ardı sıra işsizlik Av-
rupa'nın üzerine karabulut gibi
çöktü.
Işçi maliveti artınca
Peki. hükümetlerin daha ön-
ceki politikalannın bugünkü
çok olumsuz tabloyia karşıla-
şılmasında hıç mi eticisi olmadı?
Avrupa hükümetleri. güçlü
sendikalara karşı şirin gözük-
mek için yüksek ücret politi-
kasına hiç direnemediler. Bu-
nun sonucunda. Avrupa'da işçi
maliyetleri: Japonya ve ABD'-
yc göre, oldukça yükseldi.
Japonya ve Amerika'da üc-
retler, ekonomik koşullara
bağımlı hareket ediyor. Oysa.
Avrupa için aynı şeyleri söyle-
mek mümkün değjl. Örneğin.
geçen yıl. Alman hükümeti. so-
nuçlan bilmesine karşın. metal-
çelik scndikasının ve memur-
lann zam isteklerine çetin bir
mücadeleden sonra da olsa bo-
yun eğmek zorunda kaldı. Bu
politika. güçlü sendikalara
bağlı işçilerin maaşlannın reel
olarak anmasını sağlıyordu.
ama geri kalan işgücünün işsiz
kalmasına yol açıyordu. Bugün
gelinen noktada, sendikalar hiç
kimsenin güvende olmadığını
üyelerinin işsiz kalmasıyla öğ-
reniyorlar.
ABD ve Japonya
Ekonomik durgunluk ABD
ve Japonya'yı da vurdu. Bill
jEfifHört. Amcrikalılar"m eko-
nomik endışelennı kullanarak
başkan seçildi. Şimdi, aynı en-
dişeleri malzeme yaparak eko-
nomik programını satmaya
çallşıyor. Amerikalılar'ın işleri-
ni korumak için. Japonya ve
Avrupa ile ticaret savaşlanna
hazırlanıyor.
Değişen Japon gelenekJeri
Japonya*da işsizlik oranı
yüzde 2.3. Toplu işçi çıkartma-
lar olmuyor. ama Japon iş-
letmeleri artık ömür boyu iş ga-
rantisi ilkesini terk ediyor. Şir-
ketler erken emcklilik program-
lanna ağırlık veriyor, k>rklan-
na gelmiş orta kademeyönetici-
ler kendilcrinı kapının önünde
buluyor. Japon işletmeleri. ya-
şanan ekonomik krizi şımdilik
fü7la kan dökmeden ûlkıtmaya
çalışıyorlar. Ancak kısa sürede
ekonomik canlanma hissedilir
bir hal almazsa. onlar da bir
anda on binlerce kişiyi kapının
önüne koymaya başlayabilir.
Avrupalı politikacılar birkaç
ay önce durgunluktan 'çokça
söz ediyorlardı. Şimdi başlıca
endişe konusu işsizlik. Her şey
insanlan birer birer yutan bu
dev sorunu çözmek içm plan-
lanıyor.
Sıkıntılı günler geliyor
İşsizliğin bireyler üzerindeki
baskısı toplumsal öfkeyi getiri-
yor. Bu noktada. işleri çalan ya-
bancılar, ilk hedef oluyor.
Irkçıiık yükselişe geçiyor. Hü-
kümetler yabancı işcilere karşı
kaçırma politikalan uyguluyor.
Avrupa"daki Türk işciierinin
sıkınıılı günler beklıyor.
DÜIVYA EKONOMİSÎNE BAKIŞ
ERGİN YILDIZOĞLU LONDRA
Clinton'ın Ekonomik Politikalan Ates HathndaABD ekonomisı 1992nin son dört
aylık dönemınde, %4.8 gibi güçlü bir
ekonomik büyüme gosterırken, Clin-
ton hukumetinın ılk aylarında tekle-
meye başladı. İş çevreleri. ozellıkle
çokuluslu şırketler, bankalar ve borsa
şirketlerı gibi mali kuruluşların sözcü-
leri, ekonomik göstergelerdeki bu de-
ğışmeyı Clinton'ın, "kendı içindeçeliş-
kili" ekonomik politikalannın yarattığı
intıbaya bağlıyorlar Bugüne kadar
ağırlıklı olarak Cumhunyetcı Partiyi
desteklemiş olan bu çevrelerde genel
kanı, Clinton ekonomik politikalannın
içeride hedeflediğinın aksine bir so-
nuç yaratarak bütçe açığını buyütece-
ği, ekonomik büyumeyı yolundan çıka-
racağı, dışarıda ise uluslararası bir ti-
caret savaşı tehlıkesı yaratacağı doğ-
rultusunda.
Tehlikeli işaretler
ABD ekonomısının uzun vadeli ge-
nışlemelerıne ılışkın beklentılerı has-
saslıkla yansıtan ıki gösterge, yeni ev
satışları aralık-ocak arasında %13.8
ve otomobil satışları da ocakta 11 8
mılyondan şubatta 9.3 milyona düştu.
Tüketıci güven endeksı ocak ayında
durakladı ve şubat ayında %68 5'e
düştü. Fabrıkalarda yeni siparışler
ocak ayında %1.3 düşerken, satınal-
ma müdürleri endeksı de ocak ayında
58'den şubat ayında %55.8'e düştü.
Bu gelişmenın. pıyasaların vetüketici-
lerin Clinton ekonomik paketine olan
güvensizliğını yansıttığı Cumhuriyetçi
çevrelerde sık sık dıle getırilen bir id-
dıa. Her ne kadar son VVashıngton
Post-ABD anketı ABD halkının %62'-
sinin Clinton politikalannın ülkeye ya-
rarlı bulduğunu gösterdiyse de Cum-
hurıyetçilerin endişeleri de tümü ile
bir muhalefetın polıtık önyargılarından
kaynaklanmıyor.
Vergiler ve faizler
Clinton'ın ekonomik politikalan
ABD'de sosyal huzursuzluklara yol
açan işsizlik, yetersız eğitim ve sağlık
hizmetleri ve çevre kırlılığı gıbı sorun-
ları hafıfletmeyi amaçlıyor Clinton yö-
netimı, sanayi üretimını ve teknolojık
gelişmeyı teşvik ederek, butçe açık-
larının azalması ve faizlerin düşmesi
yolu ile yatırım ve üretım ortamını can-
landırarak, ABD'nın uluslararası ticari
rekabet gücünu arttırarak, bu arada
da dünya ekonomısinde serbest tica-
retı teşvik ederek bu hedeflerıne ulaş-
mak ıstıyor Tüm bu hedeflerin bırara-
ya bu şekılde konması ile olusan man-
zara ise bunların yerıne getırilebılece-
ğıne daırcıddı kuşkular yarattı.
örneğin, Ciinton yönetımının he-
sabına göre, artan vergı gelırlerı bütçe
açığını azaltacak, bu yolla da kamu
borçlanma gereğını azaltarak faızleri
düşürecek, boylecegırışimci daha çok
yatınm yapacak, tüketıci daha çok tü-
ketecek. Ne var kı bu plan çelişkili ıki
önermeden oluşuyor. Bunlardan bıri
marjinal gelır vergisini, sermaye ge-
lırleri ve enerji vergilerını arttırmak.
Diğerı ise bu yolla üretıme ve yatırıma
daha uygun bir ortama ulaşmak.
Vergılen arttırarak daha düsük bir
faiz ortamına ulaşmak oldukça şüp-
heli bir seri varsayıma ve beklentiye
dayanıyor.
Bir varsayım, gelırlerinin artması-
nın bütçe açığını azaltacağı yolunda.
Halbuki tarihsel gözlemler hem ABD'-
de hem de başka yerlerde hükümetle-
rin, özellikle Clinton hükümeti gıbı mü-
dahalecı bir perspektıfe sahiplerse
yeni vergı gelırlerını yenı harcamalara
arttığı takdırde bütçe açıkları büyüye-
bılir, yenı vergiler, yatırım veuretım ve
tüketım eğılımlerinı yavaşlatarak top-
lam vergi gelırlerıni azaltabilır Böyle-
ce dört yıl sonra daha büyük bir bütçe
açığı ve daha zayıf bir ekonomi yarata-
bilir.
Clinton yönetıminin birtaraftan ser-
best ticaretten yana olduğunu söyler-
ken diğer taraftan da bir sanayi politi-
kası planlaması bir diğer çelişkili
önerme. Sanayi polıtikası bazı sanayi-
lerin desteklenmesi, tercihli yatırım-
ların ve araştırma geliştirme harca-
malannın desteklenmesi anlamına
geliyor. Bu, doğrudan bir korumacılı-
ğa yol açmıyor, ama rakip ülkeleri de
aynı harcamaları ve destekleri geçır-
meye zorluyor. Bunu beceremeyenler
de ıster ıstemez, anti dampıng yasası
ve sanayi politikalan adı altında koru-
macı tedbırlere yönelıyorlar. Bu yüz-
den Clinton yönetımının sanayi ve tek-
Clinton 'ın ekonomikpolitikalan hâlâ
kesinleşmedi. Ama görüldüğü kadarlyla
da, bunlar, bir seri birbiri ile çelişen
hedeflerden oluşuyor, doğruluğu teorik ve
tarihsel olarakşüphegötüren varsayımlara
davanıyor.
dönüştürme eğiliminde olduklarına
işaret ediyor
Bir dığeri de kamu borçlanma ıhti-
yacının azalmasınm faizlerı düşüre-
ceğı varsayımı. ABD ekonomisının ta-
rihsel verıleri, açıklarla faizler ara-
sında bu kadar yakın bir ilişkı olma-
dığını gösteriyor (ABD hazine bölümü
1984 araştırması-VVall Street Journal
3.3.1993). Zaten kuramsal olarak da bu
kadar yakın bir ilişkı bulmak mümkün
değıl Kamu borçlanma gereğı faiz'en
belırleyen etkenlerden sadece bıri
Enflasyon beklentisı, ekonomide ya-
vaşlama ve dünya sermaye piyasa-
larındakı dalgalanmalar gibi başka et-
kenler de var. Üsteük vergılerle faizler
arasıftda, özellikle sermaye gelırleri
vergılerı soz konusu olduğunda yu-
karıdakı beklentiye ters bir ilişkı bul-
mak dahi mümkün: Sermaye vergılerı
artınca bunlar, sermayeyi cezbeden
vergıden onceki getirı oranını tırman-
dıracağı için faiz oranları üzerin-
de yukarı doğru bir basınç oluşturur-
lar
Kısaca, bu plan tam da hedeflene-
nın aksı sonuçlar yaratabilir Yenı ver-
gi gelırlenne rağmen, harcamalar da
nolojı tedbırlerı polıtikalarından bah-
setmesı Avrupa ve Japonyada endişe
ile karşılanıyor. Ustelik Clinton yönetı-
mının bir taraftan serbest ticaretten
yana olduğunu söylerken diğer taraf-
tan çelıkten hava taşımacılığına, elekt-
ronığe ve tarıma kadar bir seri dalda
korumacı tedbırler alması, NAFTA
(Kuzey Amerıka Serbest Ticaret An-
laşması) oluşmasında Meksıka'ya bir
seri zorluk çıkarması (Le Monde Dip-
lomatıque. Mart 93. sf. 9) vb. bu endi-
şeleri guçledirıyor.
Sanayi polıtikası
Sanayi politikasına dönersek. Bu da
yine bazı şuphelı varsayımlara da-
yanıyor Bunlardan bıri, teşvıklere ka-
rar verecek olan bürokratların sanayi-
leri seçerken piyasa mekanizmasın-
dan (verımlilik ve kâr beklentisi)
daha başarılı olabılecekleri varsayımı
Ikıncisı, plancıların başarılı sanayilerı
doğru seçseler bile teşvikleri dağıtır-
ken sanayi lobilerinin ve yerlerini
sağlamlastırmak ısteyen polıtikacı-
ların etkilennden bağışık olduğu, nıha-
yet üçuncüde hukümet yatırımlarının
özel sektör yatırımlarından daha ve-
rimli ve kârlı çalışabileceği, böylece
hükumete mali yük olmayacağı. Ne
var ki tarihsel deneyler gerek piyasa
kapitalizminin egemen olduğu Alman-
ya ve Japonya dahil olmak iızere,
Fransadan Türkiye'ye kadar bir seri
ülkede, gerekse de devlet kapitalizmi-
nin yaşandığı Rusya'dan Arnavutluk'a
kadar bir seri ülkede yukarıdakı var-
sayımların aksi yönünde kanıtlarla
dolu.
Kısacası, bu sefer de, serbest tica-
retten ve aynı anda da sanayileşme-
den bahsederek sonuçta bir seri sana-
yi şirketine arpalıkyaratırken dunyada
bir ticaret savaşına yol açmak. bu ara-
da da içeride kota ve korumacılık ver-
gılerı ile fiyatiarı arttırırken aynı anda
bütçe açıklarını büyütmek tehlıkesi or-
taya çıkıyor.
Alternatif politikalar
Clinton politikalannın alternatif ola-
rak ileri sunulan, vergıleri azaltmak,
tasarrufları vergı dışı bırakmak, özel
teşebbüsün yatınmlarını pazar meka-
nızması içinde teşvik etmek, böylece
ekonomıK büyüme yolu ile toplam ver-
gı gelirlerını arttırmak, hükümet har-
camaları artış hızını GSMH buyume
hızının altında tutmak, sosyal harca-
malarda bugünkü düzeyi korumak
gibi poiıtıkaların sermaye birıkımini
hızlandırmk açısından tabiı ki geçerli
bir mantığı var. Ama bunların bir de
toplumsal faturası var Bu alternatifler,
Reagan-Bush donemının temel poli-
tıkalanydı Ama sonuçta bunlar hem
devrevi ekonomik durgunluğu onle-
yemedı hem de toplumda büyük ger-
ginliklerin birikmesme yol açtı. Bu ger-
gınlikler azaltılmadığı takdirde nelerın
olabıleceğinı Los Angeles, ayaklan-
malarında gördük
Orta sınıfların ve çalışanların talep-
lerine cevap vermeyi vaat etmeden
dün ABD'de seçim kazanmak müm-
kun değlıdı Bugün bu politıkalarla.
Clinton orta sınıflar ve bazı sanayi çev-
relerınden oluşan bir toplumsal koa-
lısyonu Demokrat Partiye keızanmak
istiyor. Bunun sosyal sonuçları kısa
vadede çalışanların ve belkı de orta
sınıfların yasamlarının bıraz olsun dü-
zelmesı olacak ve belkıde Clınton'a
yenı bir seçım zaferı getırecek.
Ne var ki bu ekonomik ile politik
arasındakı uyumsuzluk uzun zaman
sürmez, donüp dolaşıp daha da kes-
kınleşmiş olarak yenıden gündeme
gelir ve muhafazakâr alternatiflerin
öne çıkmasına yol açar. Bu da sosyal
demokrat programların trajedısı olsa
gerek.
ANKARAPAZARI
YAKUPKEPENEK
Kybele
Anadolu, kadınlığı görkemli tutan arıa tanrıça kav-
ramının doğum yeridir.
Tanrıça, aoğayı tum canlılığı ve verimliliğiyle sim-
geler; uygarlığın ve yaratıcılığın kaynağıdır. Isa'nın do-
ğumundan binlerce yıl öncesine gıden bu anlayış. daha
sonraki dönemlerde yerini erkek üstünlüğüne dayalı
yaklaşımlara bırakmıştır. Ancak son iki yüz yıl süresince
üretim tekniklerinin değişimiyle birlikte eşitsizliğin ve
onun yarattığı baskıcı, karanltk uygulamaların giderek
geride kaldığı görülüyor. Üretimin niteliğine koşut ola-
rak işgücü de özgürlüğünü kazanıyor. İşgücünün ve
daha genel anlamda bıreyin özgürleşmesi, cinsiyet dü-
zeyinde büyük ölçüde farklılaşıyor. Kadının özgürleş-
mesirzincirlerini kırması gecikmeli oluyor.
Günümuzde toplumlar, bu kadın-erkek özgürleşmesi
farkını giderebıldikleri oranda uygar sayılıyor. Kadının
ve erkeğin özgürluklerı arasındaki açığın kapatılması
büyük önem taşıyor
Kadının özgürleşmesi. esas olarak ucretli ya da ma-
aşlı çalışmasına, daha doğrusu bağtmsız bir gelir kay-
nağına sahip olmasına bağlıdır.
Bu açıdan bakılınca ana tanrıçaların yerleşkesi olan
ülkemizin durumu hiç de parlak görünmüyor. Cumhuri-
yetdönemindeyasalarlasağlanankadınlarınözgürlüğü
girişimlerinin toplumsal uretim süreçleriyle bütunleştiği
öne sürülemez.
Devlet Istatistik Enstitüsü'nün en son (1991-92) hane
halkı işgücü verilerine göre ulkemızde, 12 ve daha yu-
karı yaş nüfusunun yarısından biraz fazlası, yaklaşık
20.8 milyonu işgucüne katılıyor. ya da iş istiyor. Bu top-
lamın 14&milyonu erkek, kalan 6.3 milyonu da kadındır.
Birinci yapısal bozukfuk, çalışma sürecine kattlmadaki
bu büyük farklılaşmadır.
İkinci olarak; işgucüne katılabılen bu 6 milyon dolayı-
ndaki kadının yalnızca bir mılyon dolayında bir bölumü
ucretli ya da maaşlıdır.
Kalanı, 4.4 milyonu tarım kesiminde ücretsiz aile işçisi
durumunda görünen, yarım milyona yakını da kendi he-
sabına çalışan bir konumda bulunuyor. Özellikle ücret-
siz aile işçisi durumunda olanların ekonomik ve toplum-
sal güvenliklerinden ve burada özgürlüklerinden söz
edilemez.
Üçüncü ve çok daha ürkütücü olan, kadınların işsizli-
ğidir. İş isteyen 12-24 yaş arasında, özellikle eğitilmiş
olanlan arasında işsizlik çok yaygındır. Bu yaş grubun-
da iş isteyen lıse öğrenımi görmüş olanların yarısından
çoğu işsizdir. Aynı grupta ortaokul dengi okul bitirenle-
rin yaklaşık yüzde 48 i; lise dengi okul bitirenlerin yüzde
42'si ve fakülte ve yüksek okul bitıren ve iş isteyenlerin
yaklaşık yüzde 38 V işsizdir.
Türkiye. kadınları eğitemeyen ve eğittiklerine de iş
bulamayan bir ilkel toplumsal yapı sergiliyor.
Yapılması gereker», özellikle iş bulma alanında kadın-
lara olanak sağlanmasıdır.
Örneğin bir kısım yatırım teşvikleri, belli sayıdayoran-
da^kadına ış verilmesine bağlanabilir. Teşvikler, eğitim,
yaş ve yoksulluk gibi ölçütlerle düzenlenebilir.
Ek olarak merkezi ve yerel kamu yonetimlerinın açık
işlerine kadınların alınmasını sağlayacak düzenlemeler
geliştirilebilir.
özetle, Tiirkiye'de toplam altı milyon kişi dolayındaki ••
ücretli ve maaşlılarm yalnızca 1 milyona yakın bölümü,
altıda biri kadındır. Bu terslik ya da olağandışılık prog-
ramlı bir yaklaşımla duzeltilmelidir. Sendikalar başta ol-
mak üzere tüm toplumsal örgütlenmelerın bu doğrultu-
da çaba harcamalarının sağlanması gerekiyor.
Demokratikleşmenin, çağdaş, laik ve uygar bir Türki-
ye 'ye ulaşmanın birincil ve belirleyici toplumsal daya-
nağı, kadınların uretim süreçlerine etkin bir biçimde
katılmalandır.
İş bulma, kadınların vucutlannın neresini kapatacak-
lanndan da.boşanma konusundaki son günlerin tartış -
malarmdan da cok daha önemlidir.
MERKEZ BANKASIKURLARI eMART 1993
1 ABD Dolan
1 Alman Markı
1 Avustralya Doları
1 AvusturyaŞılını
1 Belçıka Frangı
1 Danimarka Kronu
1 Fın Markkası
IFransızFrangı
1 HollandaFlorını
1 İsveç Kronu
oövc
AUŞ
9314.33
5624.60
663087
799.69
273.27
1466.82
1552.42
1656.77
5000.99
1205.89
11svıçre Frangı 6054.17
100ltalyanLıretı . 592.^
UaponYenı
IKanada Dolan
1 Norveç Kronu
IStertın
1 S.ArabistanRiyalı ,
79.47
7490.42
132588
13519.76
248369
SATIŞ
9333.00
5635.87
6644.16
801.29
273.82
1469.76
1555.53
1660.09
5011.01
1208.31
6066.30
594.08
7963
7505.43
1328.54
13546.85
2488 67
ffHfTİf
«uş
9305.02
5618.98
6531.41
798.89
270.54
1452.15
1536.90
1655.11
4995.99
1193.83
6048.12
586.96
78.28
7378.06
1312.62
13506.24
244643
SATIf
9361.00
5652.78
6664.09
803.69
274.64
1474.17
1560.20
1665.07
5026.04
1211.93
6084.50
595.86
79.87
752795
1332.53
1358749
249614
Show TV Surwr.._ j |
B 3 H TELEBAROMETRE (
TV KANALLARININ GÜNLÜK İZLENME ORANI
2!
2C
1 !
1(
s
0
)
1
1 Mart Pazarte»! (%) 2 4 s 5
(prlm»-tlm«) ^ H
20 02 ^ H
JLUiJTHT-1 İNTtH TELE SHOV*
STAR ON TV
21
KANAL
6
Geçen Pazartesl en çok Iztenen televlzyon
programları...
1-
2-
3-
4-
5-
6-
7-
8-
9-
10-
Program
Çarkılelek
20:00 Haberleri
Zekı Metınce
Mahallenm Muhtariarı
Gulum Benim
Merhamet
32. Gun
3 Aşağı S Yukarı
Senınle Ilk Defa
Gökdelende Yangın
Kanal
ShowTV
TRT-1
TRT-1
Kanal 6
ShowTV
TRT-1
ShowTV
Kanal 6
Kanal 6
Interstar
izlenma Oranı
17.26
13.69
13.63
13.47
13.35
11.11
10.36
10.26
9.71
9.51