23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
4AYFA CUMHURÎYET 8 MART1993 PAZARTESİ 14 HABERLERIN DEVAMI Türkiye'denAT'ye gümrük atağı HALUKGERAY ANKARA - Türkiye, A\ rupa Topluluğu ile gümrük birliği- nin oluşturulması çalışmalannı resmen başlatacak mektubun kendisine gönderilmesi için giri- şimlerini hızlandırdı. Başbakan Yardımcısı Erda] tnönü, AT Başkanı Jacques Delors'a "Biz kartımızı açük. Sıra sizde, mek- tubu bir an önce gönderin" dcdı. Türkiye'nin. geçen ay yapı- lan görüşmelerde, ATile 1995'- te gümrük birliğine gitmeyi kabul etmesi, Avrupa'yı şaşırt- tr. Görüşmeye katılan AT yet- kiükrinin, "Bizim yetkimiz yok" demesi üzerine. kriz çıktı. Turk heyetinin sert çıkışından sonra devreye giren AT Ankara Büyükelçisı Midıael Lake'in, AT Akdeniz Sorumlusu Sir Le- en Brittain nezdinde yaptığı Ankara'yı destekleyen girişim sonrasında, AT'den "evet" ya- rutı çıktı. Brittain, bir mektup göndererek, çahşmalan resmen başlatmaya söz verdi. Ancak mektup henüz Türkiye'ye gel- medi. Avrupa Topluluğu'ndan, "Gümrük Birliği Yönlendirme • Ankara'nın, geçen ay yapılan görüşmelerde, AT ile 1995'te gümrük birliğine gitmeyi kabul etmesi, Avrupa'yı şaşırttı. Görüşmeye katılan AT yetkililerinin, "Bizim yetkimiz yok" demesi üzerine. kriz çıktı. Türk heyetinin sert çıkışından sonra devreye giren AT Ankara Büyükelçisi Michael Lake'in, AT Akdeniz Sorumlusu Sir Leon Brittain nezdinde yaptığı Ankara'yı destekleyen girişim sonrasında, AT'den "evet" yanıtı çıktı. Brittain, bir mektup göndererek, çalışmalan resmen başlatmaya söz verdi. Komitesi"nin oluşturulmasını kabul eden mektup, Türkiye'- nin topluluğa tam üyelik yolun- da şimdiye kadar attığı en önemli adırnı oluşturacak. Gümrük birliği, tam üyelik sa- yılmamakla birlikte, Türkiye'- ye bu doğrultuda önemli bir avantaj sağlayacak. Dışişleri Bakanlığı, gümrüklerin sıfır- lanmasmın takvimini hazırla- yacak olan yönlendirme komi- tesi oluşturulmasından hemen sonra, önde gelen sanayici ve işadamlanna toplanü çağnsın- da bulunacak. Türkiye'nin, 1%3'te AT ile imzaladığı Ankara Anlaşması'- nda öngörülen "1995te güm- rük birliği" hedefıni gerçekleş- tirmek istemesi. ATnin ılgılı organlannda "beklenmedik bir gelişme" olarak karşılandı. Gö- rüşmelerde. teknik düzeydeki yetkililerin bu beklenmedik is- tek karşısında. "Bizim yetkimiz vok" demeleri krize yol açtı. Sonunda, AT Akdeniz İşleri Sorumlusu Sir Leon Brittain'- nın verdiği direktifle, "Gümrük Birliği Yönlendirme Komitesi'- 'nin kurulması ve Türkiye'ye teknik yardım yapılması kabul edildi. AT'nin Ankara Büyü- kelçisi Michael Lake'in, krizin aşılması için devreye gırerek, Brittain'e, gümrük birliğine gi- dilmesi için Türkiye'nin istekle- rinin karşılanması gerektiğini bildirdiği öğrenildi. Başbakan Yardımcısı Erdal (nönü'nün. geçtiğimiz hafta Paris'te "AT'nin Başbakanı" olarak değerlendınlen Jacques Delors ile yapuğı göriişmede. davet mektubunun bir an önce gönderilmesini talep ettiği öğre- nildi. İnönü'nün, Delors'a, "öiz kartımızı açtık. Şimdi sıra sizde" dedıği bildirihyor. AT ile görüşmelen yürüten heyetin başkanı olan Büyükelçi Taner Baytok, son gelişmeleri. Cumhunyet'e şöyle değerlen- dırdı: "Onlara şunu dedik: Cç sene kaldı. haydi bazı şeyleri yap- mak lazım. Bir sürekli kurum oluşturarak takvimini yapıpça- lışmaya başlayalım dedik. Şaş- kına döndüler. Akıllanndan geçmeyen bir şeydi bu. Biz, hep tersine oynamışız. Hep bir şey- ler istemişiz. İlk kez bir şey talep etmiyoruz. gerekeni yapacağız dedik. Bu sefcr onlar Bizım yetkimiz yok' dediler. Sonra- dan. Sir Leon Brittain, emir verdi, bir yönlendirme komitesi \e teknik yardım yap:lmasının kabul ettıklönnı bıldırdi. Lake'e, "Siz. bizi ciddiye almı- yorsunuz. Ben kendimi halkımı kandınyormuşuıTi' dedim. Sa- vın Lakedevreye girdi. Brittain ile konuştu. Bir gün önce tüm ümidimizi kaybeimiştik. bir gün sonra her istediğimize 'evet' dediler." Daha sonra yapılan görüş- melerde ise Ankara, gümrük birliğinden ne anladığını ve na- sıl uygulanması gerektiğini. ilgi- li bölümlerin yetkililerine anlat- tı. Gümrük birliği uyannca, 1995 yılında gümrüklerin sonu- na kadar indirilmesi öngörülü- yor. Türkiye de, bu taahhütlere uyacağmı bildirdi. AT yetkilile- ri ise. 1988 yılına kadar uygula- nacak olan Toplu Konut Fonu'na itiraz ettiler. Bu ıtıraza karşılık verilen yanıtı Baytok. şöyle özetledi: •'Bu konunun üzerinde dur- mayın. dedik. Toplu Konut Fonu. bizim genel beyanın istis- nası değildir. ama Türkiye'nin ekonomisini mahvederek yapa- cağmız bir gümrük birliği ne size. ne bize varamaz. Onun için herhalde biirim mali kaynak so- runumuz üzerinde düşünecek- siniz. Bulunmasına yardımcı olacaksınız. Bunu. her zaman yaptığımızın tersine mali yar- dım olarak istemiyoruz -ki al- tematiflerden biridir- ama müştereken bu kaynaklan ya- ratacak işbirliği alanlan olabi- lir. Bu fon, atla deve değil. yak- laşık 3 milyar dolar. Siz bula- mazsanız. biz bulacağız bu kaynağı dedik. " Baytok, Türkiye'nin bu atılı- mı, AT'ye tam üyelik hedefi çerçevesinde yaptığının ve Türk işçilerinin Avrupa"da serbest dolaşım hakkı ile hizmetler sek- törü konusunda da durulduğu- nu sözlerine ekledi. Baytok, "Gümrük birliğin- den korkmak, bu ülkenin men- faatini düşünenlerin işi deöldir. Gümrük birliğine karşı çık- mak, cağdaş dünyaya karşı çık- maktır. Hiç kuşkunuz olmasın, gümrük bırlıği ülke ekonomisi- ne zarar vermeden olacakür. Zaten, istisnalar sonucu yüzde 70 ithalat için sıfır gümrük uy- gulanıyor"dedi. Bakan,Kuran kıırslamıa diplomada ısrarlı AYŞESAYIN ANKARA - Milli Eğitim Ba- kanı Kökaal Toptan Kuran kurslannı biürenlere fark ders- lerini vermek koşulu ile ortao- kul diploması alma hakkı veril- mesi konusunda ısrar ederken bunun sadece 3 yıllık Kuran kursunu biürenleri kapsayaca- ğını açıkladı. Toptan bu koşul- lara uyan kursiyer sayısmın da 15-20 bin dolayında olduğunu söyledi. Toptan. Diyanet işleri Başkanlığı'nın "Kurslann de- netimlerinden çıkacağı endişe- si ile" yasaya soğuk baktığmı vurguladı. Toptan, Cumhuri- yet'in sorulannı yanıtladı: Kuran kurslannın 8 yıllık zo- runlu eğitim kapsamına alın- ması "Tehvid-i Tedrisat"a ay- kın değil mi? TOPTAN- 1992 rakamlan- na göre 4 bin 557, buralarda okuyan öğrenci sayısı da 145 bin. Bizim kapsam içine almak ShracoğhT" • Baştarafi l. Sayfada meden sonra görüşmenın yalnızca Marma- rabank ile ilgiİi olduğunu söyle- di. Sadıklar, başbakanlık bina- sından aynhrken Saracoğlu"- nun istifa söylentilerinin olduğu bir sırada başbakanla görüşmesinin nedeninı soran gazetecilere, "Bir şey yok. Biz o görevi 15 yıl önce yaptık" dedi. Daha sonra Başbakanhk Konutu'na geçen Başbakan Demirel, burada Merkez Ban- kası Başkanı Saracoğlu'nu ka- bul etti. Saracoğlu, kendi isteği üzerine gercekleşen görüşme- den gjriş kapısından çıkarak, gazetecileri atlattı. Görüşmeyle ilgili olarak Başbakanhktan bir açıklama yapılmazken. Sara- coğlu ve Merkez Bankası kur- maylan uzun süre bulunamadı. Görüşmenin sonucuna Mer- kez Bankası Genel Sekreteri Salih Başağa açıklık getırdi. Başağa, görüşme ile ilgili olarak yaptığı açıklamada, Sara- coğlunun istifa söylentilerini yalanlayarak, "Sayın başkanın görevine ilişkin olarak kamuo- yunda çıkartılan spekülasyon- îar gerçek dışıdır" dedi. Başağa, Saracoğlu'nun Başbakanla, Devlet Bakanı ÇiUer ile arasın- da tartışma konusu olan "dis- ponjbilite" konusunu görüştü- ğünü de bildirerek, "Merkez Bankası Başkanı Sayın Sara- coğlu, bugün yaptığı görüşme- de sayın Başbakan'a disponibi- lite konusunda bilgi arzetmiş- tir" diye konuştu. Avrupa bizi • Baştarafi 1. Sayfada bir gezi yaptığını söyleyen Inö- nü Türkiye'de demokrasi ve insan haklan konusundaki iler- lemenin Avrupa'da da hissedil- digini ve gezısinde daha önceki- Jer tersine bu yönde sorular yöneltilmediğini, Avrupa'nın Türkiye'yi anlamaya başladığı- nı vurguladı. Erdal tnö- ofi, ziyareti sırasında Almanya ve Fransa cumhurbaşkanlan tarafından kabul edildiğini, Pa- pa ile de yararlı görüşmelerde bulunduğunu bildirdi. Avrupa Ekonomik Toplulu- ğu ve Avrupa Parlamentosu yctkilileriyle de Türkiye'nin üyeliği konusunda yoğun te- maslarda bulunduğunu ifade eden tnönü, özellikle Bosna-Hersek ve Karabağ'- daki olumsuz gelişmelerle ilgili olarak Türkiye'nin görüşlerini muhataplanna aktardığını vur- gulayan lnönü, aynca Tür- kiye'nin Kıbns konusundaki görüş ve değerlendirmelerini de anlatma fırsatı bulduğunu bil- dirdi. • Milli Eğitim Bakanı Toptan Kuran kurslanna diplomayı şöyle savundu:Kapsam içine almak istediğimiz 15 bin öğrencinin eğitim gördüğü 3 yıllık Kuran kurslandır. Bu kurslara çocuklanmız sadece hafızhk eğitimi almak için gidiyorlar. Bizbunlara, akranlannın ortaokulda gördüğü dersleri de, ders yüklerinin müsaade ettiği ölçüde verelim diyoruz. Türkçe gibi, Matematik gibi, yörenin özelliğine göre coğrafya gibi. 3 yılın sonunda buradan mezun olan, hafız olan çocuk, bizden de 8 yıllık zorunlu eğitimi bitirmiştir sertifikası alsın. isteğinıiz 412 tane kurs ve 15 bin tane öğrencinin eğitim gör- düğü 3 yılhk Kuran kurslandır. Bu kurslara çocuklanmız sade- ce hafızlık eğitim almak için gidiyorlar. Varsınlar gitsinler. Biz bunlara, akranlannın or- taokulda gördüğü dersleri de, ders yüklerinin müsaade ettiği ölçüde birtakım dersler verelim diyoruz. Işte Türkçe gibi. Ma- tematik gibi, yörenin özelliğine göre coğrafya gibi. 3 yılın so- nunda buradan mezun olan, hafız olan çocuk, bizden de 8 yıllık zorunlu eğitimi bitirmiştir sertifikası alsın. Ancak, bu der- se ki "ben ortaokul mezunu- yum'. biz diyoruz ki 'hayır sen ortaokul mezunu değilsin. Sen fark derslerini verip. dışardan ortaokul bitirme smavlanna girmek zorundasın". Eleştiriler burada yoğunlaşıyor. Denili- yor ki, bunlara ortaokul diplo- ması vermek suretiyle, lise kapı- sını açıyorsunuz. Burada bir hak veriyordeğiliz. - Zorunlu eğitim şu anda 5 yıl ve zorunlu eğilira scoırası aafi^: çocuk Kuran kursuna gidebılı- yor. Zorunlu eğitim 8 yıl olarak uygulanacağma göre, çocuğun bundan sonra istediği yeri sec- mesi gerekmez mi? TOPTAN - Bu da bir sece- nektir. Şimdi bizim önümüzde 3 tane seçenek var Kuran kurs- lanyla ilgili. Birisi çıkıp der ki, 'bu Kuran kurslannı kapaün'. Bu bir seçenektir. Ikincisi der ki, 'hayır bu Kuran kurslan ol- duğu gibi kalsın". Üçüncüsü benim sunduğum seçenektir. Tabii bu da bir seçenektir. Ben diyorum ki, bunlann hangısı doğru? Kapatmak. belki bazı- lanna göre doğrudur. Sanıyo- rum, bugünkü Türkiye gerçek- lerine çok uygun değil bu iddia. İkincisi bugünkü halıyledevam etsin diyenler var. Benim orta- ya koyduğum seçeneğe karşı çıkanlar. bu haliyle devam etsin diyorlar. - Siz Kuran kurslannı "ıslah etmek" için böyle bir yasa ha- zırladığınızı söylüyorsunuz. Ancak sadece. 3 yıllık olanlan kapsam içine alıyorsunuz? Öte- ki Kuran kurslanndaki öğrenci sayısı çok daha fazla, bunlan nasıl ıslah edeceksiniz? TOPTAN - Onlan bu kapsa- ma alamayız. Çünkü süre bakı- mından ruçbir yere sığdıramı- yoruz. Bizim hıtap ettiğımiz 15-20 bin kişilik bir kitle. Şimdi, 1 >ıllık Kuran kurslan var. bu- ralarda 2 yıl hafizlık eğitimi yapan oğrencıler de var. Ama bizim hitap ettiğimLz kitle bu değil. Biz 3 yıllık Kuran kursla- rını biürenleri kapsam içine alı- yoruz. Hitap ettiğimiz kitle 15-20 bin öğrenci ve 412 bina. Yahut, ortaokulumuz varsa, bazı dersleri kendi ortaokullan- mızda vereceğiz. Onun dışında 1 yıllık eğitim yapan bir kursta, 3 yıllık hafızlık eğitimi yapan 2 öğrenci bizim hedef kitleıhiz de- ğil. Onlan da dikkat ettiğimiz de de öğrenci sayısı ne kadara çıkar bilmiyorum. Diyanet hoşnut değil - Diyanet İşleri Başkanhğı bu önerinize ne diyoı? TOPTAN - Diyanet İşleri Başkanlığı'ndan şu ana kadar tepki almadım. Yalnız bu tasan ilk açıklandığı zaman tepki de değil ama, kurslann ellerinden gideceği endişesi yahut varsayı- mından kaynaklanan bir hoş- nutsuzluk hissettim. Türkiye'dekurulr«asıdüşünülennükleersantralların yapımınakarşı,"NükleerKarşıtı Platform"uniçindeyeralan y >üi4 ıe ^r Santrala Hayır İstanbul Gnıbu'nun başlattığı imza kampanyası sürüyor. Dün de Ortaköy'de "Muğla Termik Santratlar Şeytan İ çgeni"ni konu alan pankartlar taşıyan grup, tüm nükleer santralların kapatılmasını istedi. Burada yapılan açıklamada ise "Zengin öz kaynaklanmızla temiz enerji üretirsek, 2000 yılma kadar hiçbir enerji sorunumuz olmaz" denildi. (Fotoğraf: HAYRETTİN SAGANAK) Mıığla termik santralla yaşayacak MERtHAK GÖKOVA - Muğla termik santrallanyla yaşayacak. Böl- gedeki kalitesiz kömürü kulla- nacak olan termik santrallann çevreye ve insana zaran gözardı edilmeye devam ediyor. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Er- sin FaraJyalı termik santrallann yanı ara nükleer enerjinin de kaçınılmaz olduğunu vurgular- ken TEK Genel Müdürü Sedat YıMız 'Nükleer santrallara muhtacız" dedi. Yatağan'da termik santralın bacasından uzun süredir çık- mayan duman çevreyi rahatlat- mış. İnsanın genzini yakan kömür kokusu artık yok çevre- de. Yağmur olanca gücüyle yağıyor Yatağan'ın üstüne. Ya- tağanlı ve çevre köyde yaşayan- lar uzun süredir ilk kez bu kadar çok yağış aldıklannı söy- lüyor. Başta TEK Genel Mü- dürü Sedat Yıidız olmak üzere Bakan Faralyah'nın çevresin- dekiler termik santrallann in- san sağlığı üzerinde olumsuz etkisi olmadığını öne sürüyor- lar. Termik santrallann sadece bitkiler üzerinde etkisi olduğu- nu belirten bürokratlar, Yata- ğan'ın devTe dışı kalmasının suçunu basına atıyorlar. Muğla Valisi Lale Aytaman'ın gerekli önlemler alınmadan Yatağan Termik Santrah'nın çahşmasını istememesi ise bürokratlan ol- dukça kızdınyor. Çözüm Ba- kan Faralyalı tarafından bulu- nuyor. Desülfürizasyon siste- minin ihaleye verileceğini takılmasının da 26 ayda gerçek- leşeceğmi belirten Faralyalı, "Bacalan kükürt dioksiti ölçen cihazlar takacağız. Onun ardın- dan faaliyete geçilecek" diyor halkın sağhğının bu yolla da korunabileceğini açıklıyor. Başta Yatağanlılar olmak üzere çevrecilerdan "köşe bu-- cak' kaçınlan Bakan Faralyalı, Gökova Termik Santrah'nın 300 metre yüksekliğindeki ba- casının gölgesinde çevrecilerin kuşatmasıyla karşılaşıyor. Ge- zinin başından sonuna kadar tüm ikna yollanna başvurarak linyitle çalışan termik santralla- nn iyiliğinden söz eden Bakan Faralyalı. Gökova Körfezi'nde yapılan - Kemerköy Termik Santrah'nı bir inşaat şahaseri olarak değerlendiriyor. Bodrum Gönüllüleri Derne- ği Başkanı Saynur Geiendost. Bakan Faralyalı'ya sürekli ola- rak içimiz rahat değil diyor. Gökova Körfezi'nin içinde ya- pımı hızla süren termik santral için hükümetin söyledikleriyle yaptıklannın birbirinden farklı olduğunu sık sık vurgulayan Geiendost, Bakan'ın sert.tepki- siyle karşılaşıyor: "Size kalsa sanayi de olmasın. Enerjisiz sa- nayi olur mu? Benim vatanda- şım iş istiyor." Bakan Faralyah'nın bu sert çıkışı, çevrecileri şaşırtıyor. Ba- kan. çevrecilerin arka arkaya sorulannı şöyle yanıthyor: "Bu santralı çalıştırmayaca- ğız. Ancak inşaatı tabii ki bitiri- lecek. Tüm makineler gelmis durumda. Bir tek bunlann montajı yapılıyor. Şu anda ter- mik santralda çalışmak üzere eleman alınmadı. Gerekli olan önlemler alınana kadar da alın- mayacak. Bu santral cevreci bir santral olacak. O zaman da ih- tiyaç duyulduğu zaman jçalışa- cak. Bunun taşınmasmı istiyor- sunuz. Akbnız kesiyor mu? Ancak yine de teknik olarak in- celenecek" Faralyalı, daha sonra Yeni- köy'deki termik santrala geli- yor. Santrahn bacasından ınce- cik bir duman çıkıyor. Bazen görülüyor bazen görülmüyor. Bakan Faralyalı, sogutma işle- mi yapıldığı için bacalardan çı- kan buharlann altında cevreci- lere soruyor: "Rahatsız olan var mı? Bir- şey hissediyor musunuz? Bu santral kapasitesini zorlaya- rak çalışıyor. Ancak yine de kır- lilik yok. Bakın her taraf yem- yeşil. Yine de biz buraya desül- fürizasyon sistemı takacağız." "Peki bu kadar temizse ne- den 140 milyon dolarhk desül- fürizasyon sistemini buraya takıyorsunuz" sorusu ise hava- da kalıyor. bakan soruyuyanıt- lamadan yönetim binasına giri- yor TEK Genel Müdürü Sedat Yüdız'ın "2000'li yıllara girer- ken Türkiye'nin nükleer enerji- ye ihıiyaa olduğu" yolundaki sözleri bakanlık tarafından dü- zenlenen "termik turizm" de gazetecilere verilen bir başka mesaj oluyor. Nükleer santral- ler için gerekli çalışmalann baş- latıldığını vurgulayan Yıidız, Japonya.' Fransız-Alman. Ka- nada. Arjantinli fırmalann Türkiye'de nükleer santral yap- mak için birbirleriyle yanş içine girdiklerini söylüyor, tekliflerin değerlendirildiğini de açıklıyor. Cuınhuriyetçi Parti barajı aşh FRANKFURT (AA) - Al- manya'nın Hessen eyaletinde bugün yapılan yerel seçimlerde, ırkçılığı seçim malzemesi ola- rak kullanan aşın sağa Cum- huriyetçiler Partisi oy patlama- sı gerçekleştirdi ve yüzde 5'lik barajı aştı. 1989 yılında yapılan belediye seçimlerinde toplam oylann ancak binde Tsini alabilen Cumhuriyetçiler Partisi, bu se- çimde yüzde 8 gibi beklenenin çok üzerinde bir oy oranı elde etti. Almanya'da aşın sağcı parti ve örgütlerin faaliyetleri. Fede- ral İçişleri Bakanlığı tarafından yasaklanırken, ırkçı propagan- dayı kendine ilke edinen Cum- huriyetçiler'in bu denli yüksek oy sağlaması dikkat çekti. Bu arada, yerel seçimde, iki büyük parti, Hıristiyan De- mokratlar ve Sosyal Demok- ratlar büyük ölçüde oy kaybına uğradılar. Sosyal Demokratlar. bir önceki seçime göıe yüzde 44'ten 36'ya gerileyerek, yüzde 8 oranında oy kaybettiler. Hı- ristiyan Demokratlar'ın oy ora- nı da 1989 seçimine göre yüzde 34'ten yüzde 31'e düştü. Hür Demokrat Parti ise eya- let genelinde oy oranını yakla- şık iki puan arurarak. yüzde 6'y;a ulaştı ve barajı aştı. Öte yandan oylannda artış gözlenen diğer parti ise Yeşiller oldu. Yeşiller'in oy oranı da bu seçimde yüzde 11 olarak ger- çekleşti. Yeşiller. 1989 seçimle- rinde oylann yüzde 9'unu elde etmişti. DÜŞÜNÜYORUM ÖYLEYSE VURUN İlhan Selçuk 21. bası 20.000 lira (KDV içinde) Çağdaş Yaymlan Turkocağı Cad. 39-41 Cağaloğlu-tstanbul Ödemeli çönderilmez. somaii Terhis olacaklar mayısta geliyor EVRENDEĞER ANKARA- Somali'de banşı kurma amaayla "Umut Ope- rasyonu" çerçevesinde geçtiği- miz yıbn aralık ayı sonunda bölgeye giden Türk birliğinden terhisi gelen askerler mayıs ayında toplu olarak Türkiye'- ye geri dönecekler. Askeri kaynaklann verdiği bilgiye göre, terhis süresi gelen Somali Türk Birliği'ndekı as- kerler, peyderpey değil. toplu olarak mayıs ayında Türkiye'- ye geri getirilecekler. Yaklaşık 100 dolayındaki er, erbaş ve yedeksubayın terhisi nedeniy- le, Somali Türk Birüği'nde meydana gelecek sayısal azal- ma ise, Ankara'daki 28. Tugay Komutanlığı bünyesinde oluş- turulan Banş Birliği'nden seçi- lecek yeni askerlerle takviye edilecek. Edinilen bilgiye göre, 100 dolayındaki tezkereci askerler için mayıs ayı başında Somali'- de bir tören yapılacak. Daha sonra bu askerler Türk Hava Kuvvetleri'ne bağlı askeri bir uçakla Türkiye'ye geri getirile- cekler. Bu askerlerin terhisi nedeniyle meydana gelecek boşluk ise. 4. Kolordu Komu- tanlığı'na bağlı 28. Tugay Komutanlığı bünyesinde oluş- turulan Banş Birliği'nden tak- viye edilecek. Somali Türk Banş Birliği'ne yeni kaülacak bu askerler için de Somali'de yine tören yapılacak. Türkiye'ye mayıs ayında ge- ri dönecek askerlerden terhis süresi gelenler hemen tezkere- lerini ahrlarken, süreleri yak- laşmakta olanlar ise bir süre bazı birliklerde görevlerini sür- dürecekler. Bayrampaşa Cezaevi • Baştarafi 1. Sayjada Şentürk, Siyasi Mahkûm Bölüm Müdürlüğü'- ne gönderdiğı uyan yazısında, muhtemel fırar girişimlerinin önlenmesi amacıyla gerekli dik- katin gösterilmesi, görevli per- soneli iyi taruyan bir memurun vardiya değişimi sırasmda şebe- ke kapısında hazır bulundurul- ması ve giren çıkanlann kont- rolünün sağlanması talimatını vermiştir." Bakanlığın 17 Şubat tarihü uyan yazısındaki emirleri gere- ğince de gerekli önlernlerin alın- dığını. ertesi gün de jandarma- run katılımyla geniş çaplı bir arama yapıldığını kaydeden Bilgın. arama sonucu sayımla- nn tam olduğu, fırar ilişkin bir bulguya rastlanılmadığının tu- tanakta açıkça belirtildiğini açıkladı. Bilgin, bunun ertesi günü ise 7 kişinin fîrar ettigini belırterek, yapılan tüm uyanla- ra karşın görevlerini tam olarak yerine getirmediklen bdlirlenen Adnan Yurtçu ve Mustafa Vural adlı gardiyanlann tutuklandık- lann> söyledi. Başsavcı Bilgin, mahkûmla- ra dışandan gardiyan elbisesi gelmediğini, bunlann içeride hazırlandığıru vurguladı. Baş- sava Bilgin, mahkûmlann ken- dilerine gelen lacivert elbiselerin üzerine kırmızı kurdela yapıştı- rarak gardiyan elbisesine ben- zettikkrini bildirdi. Başsava. bir soru üzerine, Tokatlı bir gardiyana Sıvas Ce- zaevi'nden gardiyan elbisesi geldiğini ancak, bunun Bay- rampaşa'ya firardan 2 gün son- ra ulaştığını söyledi. Avni Bil- gin mahkûmlara sahte gardi- yan kimliğı düzenlendiğini ve bunlann dışandan iceri sokul- duğunu belirterek. "Teröristler 6'şar kişilik 2 grup halinde kaç- mak istemişler. Birinci grup kaçtıktan sonra Murat Gül'ün liderliğindeki ikinci grup kaçar- ken aralanndan 5 kişi yakalan- mıştır. Yeni alınan 200 gardiya- nın siyasi mahkûmlann bulun- duğu koğuşlara verilmesi olayı yoktur. Hepsi pasif görev al- mışlardır"dedi. İstanbul Cumhuriyet Baş- savcısı Bilgin, başka bir soru üzerine de Devrimci Sol örgüt lideri Dursun Karataş ve önceki günkü operasyonda öldürülen Bedri Yağan'ın 25 Ekim 1989'- daki fırarlannın hâlâ aydınlığa kavuşamadığmı söyledi. Oktay: Haberler asılsız Adalet Bakanlığı. İstanbul Bayrampaşa Cezaevi'nde tu- tuklu ve hükümJülerin, gardi- yan elbisesi giyerek fırar edebi- lecekleri yolunda jandarma tarafından yapılan uyannın "hasıralü" edildiği ve gerekli önlemlerin ahnmadığı yolun- daki iddialann gerçekle ilgisi olmadığını bildirdi. Adalet Bakanı Seyfı Oktay, gensoru öncesinde birtakım çevrelerin "maksatb ve gerçeğe aykın" haber ürettiklerini ve bunu üzüntüyle karşıladığını söyledi. Oktay. "Değerli bir ga- zetemizde bugün (dün) yayım- lanan 'Firar ihbanna hasıraltı' başhklı haberde yer alan ifade- ler doğru değildir. İçişleri Ba- kanhğı tarafından, gardiyan elbisesi giyilerek fırar edileceği yolunda ve gerekli ve önlemle- rin almmasının istendiği bir yazı Adalet Bakanlığı'na inti- kal etmemiştir. Böyle bir resmi yazı yoktur" dedi. Işçiler azmlıkta Baştarafi 1. Sayfada ye Ziraat Ödalari Birliği (TZOB). Türkiye Esnaf ve Sa- natkarlar Konfederasyonu (TESK) yer alırken işçi kesi- minden en çok üyesi olan işçi konfederasyonu Türk-İş yer alacak. Başbakan Süleyman Demi- rel'in talimaü üzerine kurulma girişimleri başlatılan ve Çiller'- in İstanbul çevresindeki danış- manlan tarafından hazırlanan Ekonomik ve Sosyal Danışma Konseyi yasa taslağı tamam- landı. Taslakta konseyın amacı, "Ekonomik ve sosyal sorunlara çözüm yollan önermek, ekono- mik ve sosyal birimlerin, hükü- metin bu konulardaki politika- lanna iştirakini temin ederek hükümet ile sosyal ve ekono- mik gruplar arasında bilinçli ve sürekli bir işbirliğinin sağlan- ması" olarak tanımlanıyor. Özel hukuk hükümlerine tabi tüzel bir kişilik olarak kurulan konseyın görev ve yetkileri ara- sında. "Sosyo-ekonomik uzlaş- ma gerektiren belli başlı konu- lar üzerinde doğrudan hükü- metin isteği veya kendi inisiya- tifı ile hükümete görüş bildir- mek veya öneriler sunmak; toplumdaki ekonomik ve sos- yal birimlerin hükümetin eko- nomik ve sosyal politikalanna iştirakini sağlamak; mevcut sosyo-ekonomik sorunlan in- celemek ve çözüm yollan öner- mek; çeşith meslek gruplan arasındaki diyaloğu geliştir- mek" yer ahyor. Taslakta konseyin organlan, "Genel kurul. yönetim kurulu, koordinasyon komitesi, çalış- ma ve izleme gruplan ve sekre- tarya" olarak aralanıyor. Genel kurul, konseyi oluşturan kamu kurum ve kuruluşlannın katılımıyla oluşuyor. Genel ku- rul üyelerinden hükümet tem- silcisi.ile HDTM. DPT, TCMB ve DİE temsilcilerinin oylama- ya katılma yetkisi bulunmuyor. Esaslan daha sonra çıkartıla- cak bir yönetmelikle belirlene- cek olan genel kurulun kararla- nnı "çoğunlukla" vermesi öngörülüyor. Koordinasyon komitesi, üvesi kurum ve kuru- luşlann genel sekreterlerinden oluşuyor. Çaüşma ve izleme gruplan ile yönetim kurulu ve yönetim kurulu ile genel kurul arasındaki koordinasyonu sağ- lamakla görevli olan koordi- nasyon komitesinin oluşumuna ilişkin esaslar daha sonra çıka- nlacak bir yönetmelikle belırle- necek. Çalışma ve izleme gruplan da görüş ve öneri taslaklanm ha- zırlamak ve sonuçlannı koordi- nasyon kuruluna sunmak göre- vini yerine getirecek. Sekretar- ya birimi de konseyin tüm sekretarya ve büro hizmetlerini yürütmekle görevli olacak. Kadınlara • Baştarafi 1. Sayfada samına girmesi, böylece kadın- lann adalet mekanizmasi içinde "ikinci kez mağdur olması"nın önlenmesi amaçlanıyor. Ka- dından sorumlu Devlet Bakanı Tfirkan Akyol, cinsel, bedensel ve psikolojik tecavüze uğrayan kadınlara, olaydan sonra baş- vurduklan devletin her kuru- munda ve her aşamada "kadın personel"le hizmet edileceğini söyledi. Akyol, Cumhuriyet'e yaptığı açıklamada, karakol- dan, adliye ve sağlık muayenesi aşamalanna kadar şiddet mağ- duru kadınlarla kadın persone- b'n ilgileneceğini söyledi. Tecavüze uğrayan kadınlann karakolda erkek personelle karşılaştığmda ve olayın sanı- ğıyla yüzleştirildiğinde "ikinci kez mağdur" duruma düştüğü-- nü ifade ederen Akyol şöyle konuştu: "Kadının mağduriyeti için savaş verilirken, yeni bir mağ- duriyet yaranlıyor. Tecavüze uğrayan İcadma, insan ve kadın onuruna aykın ne varsa, o uy- gulamyor. Ciddi bir mahremi- yet sının ve insan haklanna saygıh bir tavır içerisinde gere- ken işlemlerin yapılması lazım. Bu konu, CMUK içine girecek. Şiddete uğrayan kadınlarla ilgi- li her olaya kadın hukukçu, kadın polis, kadın görevli katıl- ması düzenlenecek. Bunun için, tüm kadın hukukçulan işbirli- ğine davet ettim."
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle