Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
4AYFA CUMHURÎYET 8 MART1993 PAZARTESİ
14 HABERLERIN DEVAMI
Türkiye'denAT'ye gümrük atağı
HALUKGERAY
ANKARA - Türkiye, A\ rupa
Topluluğu ile gümrük birliği-
nin oluşturulması çalışmalannı
resmen başlatacak mektubun
kendisine gönderilmesi için giri-
şimlerini hızlandırdı. Başbakan
Yardımcısı Erda] tnönü, AT
Başkanı Jacques Delors'a "Biz
kartımızı açük. Sıra sizde, mek-
tubu bir an önce gönderin"
dcdı.
Türkiye'nin. geçen ay yapı-
lan görüşmelerde, ATile 1995'-
te gümrük birliğine gitmeyi
kabul etmesi, Avrupa'yı şaşırt-
tr. Görüşmeye katılan AT yet-
kiükrinin, "Bizim yetkimiz
yok" demesi üzerine. kriz çıktı.
Turk heyetinin sert çıkışından
sonra devreye giren AT Ankara
Büyükelçisı Midıael Lake'in,
AT Akdeniz Sorumlusu Sir Le-
en Brittain nezdinde yaptığı
Ankara'yı destekleyen girişim
sonrasında, AT'den "evet" ya-
rutı çıktı. Brittain, bir mektup
göndererek, çahşmalan resmen
başlatmaya söz verdi. Ancak
mektup henüz Türkiye'ye gel-
medi.
Avrupa Topluluğu'ndan,
"Gümrük Birliği Yönlendirme
• Ankara'nın, geçen ay yapılan görüşmelerde, AT ile 1995'te gümrük birliğine
gitmeyi kabul etmesi, Avrupa'yı şaşırttı. Görüşmeye katılan AT yetkililerinin,
"Bizim yetkimiz yok" demesi üzerine. kriz çıktı. Türk heyetinin sert çıkışından
sonra devreye giren AT Ankara Büyükelçisi Michael Lake'in, AT Akdeniz
Sorumlusu Sir Leon Brittain nezdinde yaptığı Ankara'yı destekleyen girişim
sonrasında, AT'den "evet" yanıtı çıktı. Brittain, bir mektup göndererek,
çalışmalan resmen başlatmaya söz verdi.
Komitesi"nin oluşturulmasını
kabul eden mektup, Türkiye'-
nin topluluğa tam üyelik yolun-
da şimdiye kadar attığı en
önemli adırnı oluşturacak.
Gümrük birliği, tam üyelik sa-
yılmamakla birlikte, Türkiye'-
ye bu doğrultuda önemli bir
avantaj sağlayacak. Dışişleri
Bakanlığı, gümrüklerin sıfır-
lanmasmın takvimini hazırla-
yacak olan yönlendirme komi-
tesi oluşturulmasından hemen
sonra, önde gelen sanayici ve
işadamlanna toplanü çağnsın-
da bulunacak.
Türkiye'nin, 1%3'te AT ile
imzaladığı Ankara Anlaşması'-
nda öngörülen "1995te güm-
rük birliği" hedefıni gerçekleş-
tirmek istemesi. ATnin ılgılı
organlannda "beklenmedik bir
gelişme" olarak karşılandı. Gö-
rüşmelerde. teknik düzeydeki
yetkililerin bu beklenmedik is-
tek karşısında. "Bizim yetkimiz
vok" demeleri krize yol açtı.
Sonunda, AT Akdeniz İşleri
Sorumlusu Sir Leon Brittain'-
nın verdiği direktifle, "Gümrük
Birliği Yönlendirme Komitesi'-
'nin kurulması ve Türkiye'ye
teknik yardım yapılması kabul
edildi. AT'nin Ankara Büyü-
kelçisi Michael Lake'in, krizin
aşılması için devreye gırerek,
Brittain'e, gümrük birliğine gi-
dilmesi için Türkiye'nin istekle-
rinin karşılanması gerektiğini
bildirdiği öğrenildi.
Başbakan Yardımcısı Erdal
(nönü'nün. geçtiğimiz hafta
Paris'te "AT'nin Başbakanı"
olarak değerlendınlen Jacques
Delors ile yapuğı göriişmede.
davet mektubunun bir an önce
gönderilmesini talep ettiği öğre-
nildi. İnönü'nün, Delors'a,
"öiz kartımızı açtık. Şimdi sıra
sizde" dedıği bildirihyor.
AT ile görüşmelen yürüten
heyetin başkanı olan Büyükelçi
Taner Baytok, son gelişmeleri.
Cumhunyet'e şöyle değerlen-
dırdı:
"Onlara şunu dedik: Cç sene
kaldı. haydi bazı şeyleri yap-
mak lazım. Bir sürekli kurum
oluşturarak takvimini yapıpça-
lışmaya başlayalım dedik. Şaş-
kına döndüler. Akıllanndan
geçmeyen bir şeydi bu. Biz, hep
tersine oynamışız. Hep bir şey-
ler istemişiz. İlk kez bir şey talep
etmiyoruz. gerekeni yapacağız
dedik. Bu sefcr onlar Bizım
yetkimiz yok' dediler. Sonra-
dan. Sir Leon Brittain, emir
verdi, bir yönlendirme komitesi
\e teknik yardım yap:lmasının
kabul ettıklönnı bıldırdi.
Lake'e, "Siz. bizi ciddiye almı-
yorsunuz. Ben kendimi halkımı
kandınyormuşuıTi' dedim. Sa-
vın Lakedevreye girdi. Brittain
ile konuştu. Bir gün önce tüm
ümidimizi kaybeimiştik. bir
gün sonra her istediğimize
'evet' dediler."
Daha sonra yapılan görüş-
melerde ise Ankara, gümrük
birliğinden ne anladığını ve na-
sıl uygulanması gerektiğini. ilgi-
li bölümlerin yetkililerine anlat-
tı. Gümrük birliği uyannca,
1995 yılında gümrüklerin sonu-
na kadar indirilmesi öngörülü-
yor. Türkiye de, bu taahhütlere
uyacağmı bildirdi. AT yetkilile-
ri ise. 1988 yılına kadar uygula-
nacak olan Toplu Konut
Fonu'na itiraz ettiler. Bu ıtıraza
karşılık verilen yanıtı Baytok.
şöyle özetledi:
•'Bu konunun üzerinde dur-
mayın. dedik. Toplu Konut
Fonu. bizim genel beyanın istis-
nası değildir. ama Türkiye'nin
ekonomisini mahvederek yapa-
cağmız bir gümrük birliği ne
size. ne bize varamaz. Onun için
herhalde biirim mali kaynak so-
runumuz üzerinde düşünecek-
siniz. Bulunmasına yardımcı
olacaksınız. Bunu. her zaman
yaptığımızın tersine mali yar-
dım olarak istemiyoruz -ki al-
tematiflerden biridir- ama
müştereken bu kaynaklan ya-
ratacak işbirliği alanlan olabi-
lir. Bu fon, atla deve değil. yak-
laşık 3 milyar dolar. Siz bula-
mazsanız. biz bulacağız bu
kaynağı dedik. "
Baytok, Türkiye'nin bu atılı-
mı, AT'ye tam üyelik hedefi
çerçevesinde yaptığının ve Türk
işçilerinin Avrupa"da serbest
dolaşım hakkı ile hizmetler sek-
törü konusunda da durulduğu-
nu sözlerine ekledi.
Baytok, "Gümrük birliğin-
den korkmak, bu ülkenin men-
faatini düşünenlerin işi deöldir.
Gümrük birliğine karşı çık-
mak, cağdaş dünyaya karşı çık-
maktır. Hiç kuşkunuz olmasın,
gümrük bırlıği ülke ekonomisi-
ne zarar vermeden olacakür.
Zaten, istisnalar sonucu yüzde
70 ithalat için sıfır gümrük uy-
gulanıyor"dedi.
Bakan,Kuran kıırslamıa diplomada ısrarlı
AYŞESAYIN
ANKARA - Milli Eğitim Ba-
kanı Kökaal Toptan Kuran
kurslannı biürenlere fark ders-
lerini vermek koşulu ile ortao-
kul diploması alma hakkı veril-
mesi konusunda ısrar ederken
bunun sadece 3 yıllık Kuran
kursunu biürenleri kapsayaca-
ğını açıkladı. Toptan bu koşul-
lara uyan kursiyer sayısmın da
15-20 bin dolayında olduğunu
söyledi. Toptan. Diyanet işleri
Başkanlığı'nın "Kurslann de-
netimlerinden çıkacağı endişe-
si ile" yasaya soğuk baktığmı
vurguladı. Toptan, Cumhuri-
yet'in sorulannı yanıtladı:
Kuran kurslannın 8 yıllık zo-
runlu eğitim kapsamına alın-
ması "Tehvid-i Tedrisat"a ay-
kın değil mi?
TOPTAN- 1992 rakamlan-
na göre 4 bin 557, buralarda
okuyan öğrenci sayısı da 145
bin. Bizim kapsam içine almak
ShracoğhT"
• Baştarafi l. Sayfada
meden sonra
görüşmenın yalnızca Marma-
rabank ile ilgiİi olduğunu söyle-
di. Sadıklar, başbakanlık bina-
sından aynhrken Saracoğlu"-
nun istifa söylentilerinin
olduğu bir sırada başbakanla
görüşmesinin nedeninı soran
gazetecilere, "Bir şey yok. Biz o
görevi 15 yıl önce yaptık" dedi.
Daha sonra Başbakanhk
Konutu'na geçen Başbakan
Demirel, burada Merkez Ban-
kası Başkanı Saracoğlu'nu ka-
bul etti. Saracoğlu, kendi isteği
üzerine gercekleşen görüşme-
den gjriş kapısından çıkarak,
gazetecileri atlattı. Görüşmeyle
ilgili olarak Başbakanhktan bir
açıklama yapılmazken. Sara-
coğlu ve Merkez Bankası kur-
maylan uzun süre bulunamadı.
Görüşmenin sonucuna Mer-
kez Bankası Genel Sekreteri
Salih Başağa açıklık getırdi.
Başağa, görüşme ile ilgili olarak
yaptığı açıklamada, Sara-
coğlunun istifa söylentilerini
yalanlayarak, "Sayın başkanın
görevine ilişkin olarak kamuo-
yunda çıkartılan spekülasyon-
îar gerçek dışıdır" dedi. Başağa,
Saracoğlu'nun Başbakanla,
Devlet Bakanı ÇiUer ile arasın-
da tartışma konusu olan "dis-
ponjbilite" konusunu görüştü-
ğünü de bildirerek, "Merkez
Bankası Başkanı Sayın Sara-
coğlu, bugün yaptığı görüşme-
de sayın Başbakan'a disponibi-
lite konusunda bilgi arzetmiş-
tir" diye konuştu.
Avrupa bizi
• Baştarafi 1. Sayfada
bir gezi yaptığını söyleyen Inö-
nü Türkiye'de demokrasi ve
insan haklan konusundaki iler-
lemenin Avrupa'da da hissedil-
digini ve gezısinde daha önceki-
Jer tersine bu yönde sorular
yöneltilmediğini, Avrupa'nın
Türkiye'yi anlamaya başladığı-
nı vurguladı. Erdal tnö-
ofi, ziyareti sırasında Almanya
ve Fransa cumhurbaşkanlan
tarafından kabul edildiğini, Pa-
pa ile de yararlı görüşmelerde
bulunduğunu bildirdi.
Avrupa Ekonomik Toplulu-
ğu ve Avrupa Parlamentosu
yctkilileriyle de Türkiye'nin
üyeliği konusunda yoğun te-
maslarda bulunduğunu ifade
eden tnönü, özellikle
Bosna-Hersek ve Karabağ'-
daki olumsuz gelişmelerle ilgili
olarak Türkiye'nin görüşlerini
muhataplanna aktardığını vur-
gulayan lnönü, aynca Tür-
kiye'nin Kıbns konusundaki
görüş ve değerlendirmelerini de
anlatma fırsatı bulduğunu bil-
dirdi.
• Milli Eğitim Bakanı Toptan Kuran kurslanna diplomayı şöyle
savundu:Kapsam içine almak istediğimiz 15 bin öğrencinin eğitim gördüğü 3
yıllık Kuran kurslandır. Bu kurslara çocuklanmız sadece hafızhk eğitimi
almak için gidiyorlar. Bizbunlara, akranlannın ortaokulda gördüğü dersleri
de, ders yüklerinin müsaade ettiği ölçüde verelim diyoruz. Türkçe gibi,
Matematik gibi, yörenin özelliğine göre coğrafya gibi. 3 yılın sonunda buradan
mezun olan, hafız olan çocuk, bizden de 8 yıllık zorunlu eğitimi bitirmiştir
sertifikası alsın.
isteğinıiz 412 tane kurs ve 15
bin tane öğrencinin eğitim gör-
düğü 3 yılhk Kuran kurslandır.
Bu kurslara çocuklanmız sade-
ce hafızlık eğitim almak için
gidiyorlar. Varsınlar gitsinler.
Biz bunlara, akranlannın or-
taokulda gördüğü dersleri de,
ders yüklerinin müsaade ettiği
ölçüde birtakım dersler verelim
diyoruz. Işte Türkçe gibi. Ma-
tematik gibi, yörenin özelliğine
göre coğrafya gibi. 3 yılın so-
nunda buradan mezun olan,
hafız olan çocuk, bizden de 8
yıllık zorunlu eğitimi bitirmiştir
sertifikası alsın. Ancak, bu der-
se ki "ben ortaokul mezunu-
yum'. biz diyoruz ki 'hayır sen
ortaokul mezunu değilsin. Sen
fark derslerini verip. dışardan
ortaokul bitirme smavlanna
girmek zorundasın". Eleştiriler
burada yoğunlaşıyor. Denili-
yor ki, bunlara ortaokul diplo-
ması vermek suretiyle, lise kapı-
sını açıyorsunuz. Burada bir
hak veriyordeğiliz.
- Zorunlu eğitim şu anda 5 yıl
ve zorunlu eğilira scoırası aafi^:
çocuk Kuran kursuna gidebılı-
yor. Zorunlu eğitim 8 yıl olarak
uygulanacağma göre, çocuğun
bundan sonra istediği yeri sec-
mesi gerekmez mi?
TOPTAN - Bu da bir sece-
nektir. Şimdi bizim önümüzde
3 tane seçenek var Kuran kurs-
lanyla ilgili. Birisi çıkıp der ki,
'bu Kuran kurslannı kapaün'.
Bu bir seçenektir. Ikincisi der
ki, 'hayır bu Kuran kurslan ol-
duğu gibi kalsın". Üçüncüsü
benim sunduğum seçenektir.
Tabii bu da bir seçenektir. Ben
diyorum ki, bunlann hangısı
doğru? Kapatmak. belki bazı-
lanna göre doğrudur. Sanıyo-
rum, bugünkü Türkiye gerçek-
lerine çok uygun değil bu iddia.
İkincisi bugünkü halıyledevam
etsin diyenler var. Benim orta-
ya koyduğum seçeneğe karşı
çıkanlar. bu haliyle devam etsin
diyorlar.
- Siz Kuran kurslannı "ıslah
etmek" için böyle bir yasa ha-
zırladığınızı söylüyorsunuz.
Ancak sadece. 3 yıllık olanlan
kapsam içine alıyorsunuz? Öte-
ki Kuran kurslanndaki öğrenci
sayısı çok daha fazla, bunlan
nasıl ıslah edeceksiniz?
TOPTAN - Onlan bu kapsa-
ma alamayız. Çünkü süre bakı-
mından ruçbir yere sığdıramı-
yoruz. Bizim hıtap ettiğımiz
15-20 bin kişilik bir kitle. Şimdi,
1 >ıllık Kuran kurslan var. bu-
ralarda 2 yıl hafizlık eğitimi
yapan oğrencıler de var. Ama
bizim hitap ettiğimLz kitle bu
değil. Biz 3 yıllık Kuran kursla-
rını biürenleri kapsam içine alı-
yoruz. Hitap ettiğimiz kitle
15-20 bin öğrenci ve 412 bina.
Yahut, ortaokulumuz varsa,
bazı dersleri kendi ortaokullan-
mızda vereceğiz. Onun dışında
1 yıllık eğitim yapan bir kursta,
3 yıllık hafızlık eğitimi yapan 2
öğrenci bizim hedef kitleıhiz de-
ğil. Onlan da dikkat ettiğimiz
de de öğrenci sayısı ne kadara
çıkar bilmiyorum.
Diyanet hoşnut değil
- Diyanet İşleri Başkanhğı bu
önerinize ne diyoı?
TOPTAN - Diyanet İşleri
Başkanlığı'ndan şu ana kadar
tepki almadım. Yalnız bu tasan
ilk açıklandığı zaman tepki de
değil ama, kurslann ellerinden
gideceği endişesi yahut varsayı-
mından kaynaklanan bir hoş-
nutsuzluk hissettim.
Türkiye'dekurulr«asıdüşünülennükleersantralların yapımınakarşı,"NükleerKarşıtı Platform"uniçindeyeralan
y >üi4
ıe
^r
Santrala Hayır İstanbul Gnıbu'nun başlattığı imza kampanyası sürüyor. Dün de Ortaköy'de "Muğla
Termik Santratlar Şeytan İ çgeni"ni konu alan pankartlar taşıyan grup, tüm nükleer santralların kapatılmasını istedi. Burada yapılan açıklamada ise "Zengin öz
kaynaklanmızla temiz enerji üretirsek, 2000 yılma kadar hiçbir enerji sorunumuz olmaz" denildi. (Fotoğraf: HAYRETTİN SAGANAK)
Mıığla termik santralla yaşayacak
MERtHAK
GÖKOVA - Muğla termik
santrallanyla yaşayacak. Böl-
gedeki kalitesiz kömürü kulla-
nacak olan termik santrallann
çevreye ve insana zaran gözardı
edilmeye devam ediyor. Enerji
ve Tabii Kaynaklar Bakanı Er-
sin FaraJyalı termik santrallann
yanı ara nükleer enerjinin de
kaçınılmaz olduğunu vurgular-
ken TEK Genel Müdürü Sedat
YıMız 'Nükleer santrallara
muhtacız" dedi.
Yatağan'da termik santralın
bacasından uzun süredir çık-
mayan duman çevreyi rahatlat-
mış. İnsanın genzini yakan
kömür kokusu artık yok çevre-
de. Yağmur olanca gücüyle
yağıyor Yatağan'ın üstüne. Ya-
tağanlı ve çevre köyde yaşayan-
lar uzun süredir ilk kez bu
kadar çok yağış aldıklannı söy-
lüyor. Başta TEK Genel Mü-
dürü Sedat Yıidız olmak üzere
Bakan Faralyah'nın çevresin-
dekiler termik santrallann in-
san sağlığı üzerinde olumsuz
etkisi olmadığını öne sürüyor-
lar. Termik santrallann sadece
bitkiler üzerinde etkisi olduğu-
nu belirten bürokratlar, Yata-
ğan'ın devTe dışı kalmasının
suçunu basına atıyorlar. Muğla
Valisi Lale Aytaman'ın gerekli
önlemler alınmadan Yatağan
Termik Santrah'nın çahşmasını
istememesi ise bürokratlan ol-
dukça kızdınyor. Çözüm Ba-
kan Faralyalı tarafından bulu-
nuyor. Desülfürizasyon siste-
minin ihaleye verileceğini
takılmasının da 26 ayda gerçek-
leşeceğmi belirten Faralyalı,
"Bacalan kükürt dioksiti ölçen
cihazlar takacağız. Onun ardın-
dan faaliyete geçilecek" diyor
halkın sağhğının bu yolla da
korunabileceğini açıklıyor.
Başta Yatağanlılar olmak
üzere çevrecilerdan "köşe bu--
cak' kaçınlan Bakan Faralyalı,
Gökova Termik Santrah'nın
300 metre yüksekliğindeki ba-
casının gölgesinde çevrecilerin
kuşatmasıyla karşılaşıyor. Ge-
zinin başından sonuna kadar
tüm ikna yollanna başvurarak
linyitle çalışan termik santralla-
nn iyiliğinden söz eden Bakan
Faralyalı. Gökova Körfezi'nde
yapılan - Kemerköy Termik
Santrah'nı bir inşaat şahaseri
olarak değerlendiriyor.
Bodrum Gönüllüleri Derne-
ği Başkanı Saynur Geiendost.
Bakan Faralyalı'ya sürekli ola-
rak içimiz rahat değil diyor.
Gökova Körfezi'nin içinde ya-
pımı hızla süren termik santral
için hükümetin söyledikleriyle
yaptıklannın birbirinden farklı
olduğunu sık sık vurgulayan
Geiendost, Bakan'ın sert.tepki-
siyle karşılaşıyor: "Size kalsa
sanayi de olmasın. Enerjisiz sa-
nayi olur mu? Benim vatanda-
şım iş istiyor."
Bakan Faralyah'nın bu sert
çıkışı, çevrecileri şaşırtıyor. Ba-
kan. çevrecilerin arka arkaya
sorulannı şöyle yanıthyor:
"Bu santralı çalıştırmayaca-
ğız. Ancak inşaatı tabii ki bitiri-
lecek. Tüm makineler gelmis
durumda. Bir tek bunlann
montajı yapılıyor. Şu anda ter-
mik santralda çalışmak üzere
eleman alınmadı. Gerekli olan
önlemler alınana kadar da alın-
mayacak. Bu santral cevreci bir
santral olacak. O zaman da ih-
tiyaç duyulduğu zaman jçalışa-
cak. Bunun taşınmasmı istiyor-
sunuz. Akbnız kesiyor mu?
Ancak yine de teknik olarak in-
celenecek"
Faralyalı, daha sonra Yeni-
köy'deki termik santrala geli-
yor. Santrahn bacasından ınce-
cik bir duman çıkıyor. Bazen
görülüyor bazen görülmüyor.
Bakan Faralyalı, sogutma işle-
mi yapıldığı için bacalardan çı-
kan buharlann altında cevreci-
lere soruyor:
"Rahatsız olan var mı? Bir-
şey hissediyor musunuz? Bu
santral kapasitesini zorlaya-
rak çalışıyor. Ancak yine de kır-
lilik yok. Bakın her taraf yem-
yeşil. Yine de biz buraya desül-
fürizasyon sistemı takacağız."
"Peki bu kadar temizse ne-
den 140 milyon dolarhk desül-
fürizasyon sistemini buraya
takıyorsunuz" sorusu ise hava-
da kalıyor. bakan soruyuyanıt-
lamadan yönetim binasına giri-
yor
TEK Genel Müdürü Sedat
Yüdız'ın "2000'li yıllara girer-
ken Türkiye'nin nükleer enerji-
ye ihıiyaa olduğu" yolundaki
sözleri bakanlık tarafından dü-
zenlenen "termik turizm" de
gazetecilere verilen bir başka
mesaj oluyor. Nükleer santral-
ler için gerekli çalışmalann baş-
latıldığını vurgulayan Yıidız,
Japonya.' Fransız-Alman. Ka-
nada. Arjantinli fırmalann
Türkiye'de nükleer santral yap-
mak için birbirleriyle yanş içine
girdiklerini söylüyor, tekliflerin
değerlendirildiğini de açıklıyor.
Cuınhuriyetçi Parti barajı aşh
FRANKFURT (AA) - Al-
manya'nın Hessen eyaletinde
bugün yapılan yerel seçimlerde,
ırkçılığı seçim malzemesi ola-
rak kullanan aşın sağa Cum-
huriyetçiler Partisi oy patlama-
sı gerçekleştirdi ve yüzde 5'lik
barajı aştı.
1989 yılında yapılan belediye
seçimlerinde toplam oylann
ancak binde Tsini alabilen
Cumhuriyetçiler Partisi, bu se-
çimde yüzde 8 gibi beklenenin
çok üzerinde bir oy oranı elde
etti.
Almanya'da aşın sağcı parti
ve örgütlerin faaliyetleri. Fede-
ral İçişleri Bakanlığı tarafından
yasaklanırken, ırkçı propagan-
dayı kendine ilke edinen Cum-
huriyetçiler'in bu denli yüksek
oy sağlaması dikkat çekti.
Bu arada, yerel seçimde, iki
büyük parti, Hıristiyan De-
mokratlar ve Sosyal Demok-
ratlar büyük ölçüde oy kaybına
uğradılar. Sosyal Demokratlar.
bir önceki seçime göıe yüzde
44'ten 36'ya gerileyerek, yüzde
8 oranında oy kaybettiler. Hı-
ristiyan Demokratlar'ın oy ora-
nı da 1989 seçimine göre yüzde
34'ten yüzde 31'e düştü.
Hür Demokrat Parti ise eya-
let genelinde oy oranını yakla-
şık iki puan arurarak. yüzde
6'y;a ulaştı ve barajı aştı.
Öte yandan oylannda artış
gözlenen diğer parti ise Yeşiller
oldu. Yeşiller'in oy oranı da bu
seçimde yüzde 11 olarak ger-
çekleşti. Yeşiller. 1989 seçimle-
rinde oylann yüzde 9'unu elde
etmişti.
DÜŞÜNÜYORUM
ÖYLEYSE VURUN
İlhan Selçuk
21. bası 20.000 lira (KDV içinde)
Çağdaş Yaymlan Turkocağı
Cad. 39-41 Cağaloğlu-tstanbul
Ödemeli çönderilmez.
somaii
Terhis olacaklar
mayısta geliyor
EVRENDEĞER
ANKARA- Somali'de banşı
kurma amaayla "Umut Ope-
rasyonu" çerçevesinde geçtiği-
miz yıbn aralık ayı sonunda
bölgeye giden Türk birliğinden
terhisi gelen askerler mayıs
ayında toplu olarak Türkiye'-
ye geri dönecekler.
Askeri kaynaklann verdiği
bilgiye göre, terhis süresi gelen
Somali Türk Birliği'ndekı as-
kerler, peyderpey değil. toplu
olarak mayıs ayında Türkiye'-
ye geri getirilecekler. Yaklaşık
100 dolayındaki er, erbaş ve
yedeksubayın terhisi nedeniy-
le, Somali Türk Birüği'nde
meydana gelecek sayısal azal-
ma ise, Ankara'daki 28. Tugay
Komutanlığı bünyesinde oluş-
turulan Banş Birliği'nden seçi-
lecek yeni askerlerle takviye
edilecek.
Edinilen bilgiye göre, 100
dolayındaki tezkereci askerler
için mayıs ayı başında Somali'-
de bir tören yapılacak. Daha
sonra bu askerler Türk Hava
Kuvvetleri'ne bağlı askeri bir
uçakla Türkiye'ye geri getirile-
cekler. Bu askerlerin terhisi
nedeniyle meydana gelecek
boşluk ise. 4. Kolordu Komu-
tanlığı'na bağlı 28. Tugay
Komutanlığı bünyesinde oluş-
turulan Banş Birliği'nden tak-
viye edilecek. Somali Türk
Banş Birliği'ne yeni kaülacak
bu askerler için de Somali'de
yine tören yapılacak.
Türkiye'ye mayıs ayında ge-
ri dönecek askerlerden terhis
süresi gelenler hemen tezkere-
lerini ahrlarken, süreleri yak-
laşmakta olanlar ise bir süre
bazı birliklerde görevlerini sür-
dürecekler.
Bayrampaşa Cezaevi
• Baştarafi 1. Sayjada
Şentürk, Siyasi
Mahkûm Bölüm Müdürlüğü'-
ne gönderdiğı uyan yazısında,
muhtemel fırar girişimlerinin
önlenmesi amacıyla gerekli dik-
katin gösterilmesi, görevli per-
soneli iyi taruyan bir memurun
vardiya değişimi sırasmda şebe-
ke kapısında hazır bulundurul-
ması ve giren çıkanlann kont-
rolünün sağlanması talimatını
vermiştir."
Bakanlığın 17 Şubat tarihü
uyan yazısındaki emirleri gere-
ğince de gerekli önlernlerin alın-
dığını. ertesi gün de jandarma-
run katılımyla geniş çaplı bir
arama yapıldığını kaydeden
Bilgın. arama sonucu sayımla-
nn tam olduğu, fırar ilişkin bir
bulguya rastlanılmadığının tu-
tanakta açıkça belirtildiğini
açıkladı. Bilgin, bunun ertesi
günü ise 7 kişinin fîrar ettigini
belırterek, yapılan tüm uyanla-
ra karşın görevlerini tam olarak
yerine getirmediklen bdlirlenen
Adnan Yurtçu ve Mustafa Vural
adlı gardiyanlann tutuklandık-
lann> söyledi.
Başsavcı Bilgin, mahkûmla-
ra dışandan gardiyan elbisesi
gelmediğini, bunlann içeride
hazırlandığıru vurguladı. Baş-
sava Bilgin, mahkûmlann ken-
dilerine gelen lacivert elbiselerin
üzerine kırmızı kurdela yapıştı-
rarak gardiyan elbisesine ben-
zettikkrini bildirdi.
Başsava. bir soru üzerine,
Tokatlı bir gardiyana Sıvas Ce-
zaevi'nden gardiyan elbisesi
geldiğini ancak, bunun Bay-
rampaşa'ya firardan 2 gün son-
ra ulaştığını söyledi. Avni Bil-
gin mahkûmlara sahte gardi-
yan kimliğı düzenlendiğini ve
bunlann dışandan iceri sokul-
duğunu belirterek. "Teröristler
6'şar kişilik 2 grup halinde kaç-
mak istemişler. Birinci grup
kaçtıktan sonra Murat Gül'ün
liderliğindeki ikinci grup kaçar-
ken aralanndan 5 kişi yakalan-
mıştır. Yeni alınan 200 gardiya-
nın siyasi mahkûmlann bulun-
duğu koğuşlara verilmesi olayı
yoktur. Hepsi pasif görev al-
mışlardır"dedi.
İstanbul Cumhuriyet Baş-
savcısı Bilgin, başka bir soru
üzerine de Devrimci Sol örgüt
lideri Dursun Karataş ve önceki
günkü operasyonda öldürülen
Bedri Yağan'ın 25 Ekim 1989'-
daki fırarlannın hâlâ aydınlığa
kavuşamadığmı söyledi.
Oktay: Haberler asılsız
Adalet Bakanlığı. İstanbul
Bayrampaşa Cezaevi'nde tu-
tuklu ve hükümJülerin, gardi-
yan elbisesi giyerek fırar edebi-
lecekleri yolunda jandarma
tarafından yapılan uyannın
"hasıralü" edildiği ve gerekli
önlemlerin ahnmadığı yolun-
daki iddialann gerçekle ilgisi
olmadığını bildirdi.
Adalet Bakanı Seyfı Oktay,
gensoru öncesinde birtakım
çevrelerin "maksatb ve gerçeğe
aykın" haber ürettiklerini ve
bunu üzüntüyle karşıladığını
söyledi. Oktay. "Değerli bir ga-
zetemizde bugün (dün) yayım-
lanan 'Firar ihbanna hasıraltı'
başhklı haberde yer alan ifade-
ler doğru değildir. İçişleri Ba-
kanhğı tarafından, gardiyan
elbisesi giyilerek fırar edileceği
yolunda ve gerekli ve önlemle-
rin almmasının istendiği bir
yazı Adalet Bakanlığı'na inti-
kal etmemiştir. Böyle bir resmi
yazı yoktur" dedi.
Işçiler azmlıkta
Baştarafi 1. Sayfada
ye Ziraat Ödalari Birliği
(TZOB). Türkiye Esnaf ve Sa-
natkarlar Konfederasyonu
(TESK) yer alırken işçi kesi-
minden en çok üyesi olan işçi
konfederasyonu Türk-İş yer
alacak.
Başbakan Süleyman Demi-
rel'in talimaü üzerine kurulma
girişimleri başlatılan ve Çiller'-
in İstanbul çevresindeki danış-
manlan tarafından hazırlanan
Ekonomik ve Sosyal Danışma
Konseyi yasa taslağı tamam-
landı.
Taslakta konseyın amacı,
"Ekonomik ve sosyal sorunlara
çözüm yollan önermek, ekono-
mik ve sosyal birimlerin, hükü-
metin bu konulardaki politika-
lanna iştirakini temin ederek
hükümet ile sosyal ve ekono-
mik gruplar arasında bilinçli ve
sürekli bir işbirliğinin sağlan-
ması" olarak tanımlanıyor.
Özel hukuk hükümlerine tabi
tüzel bir kişilik olarak kurulan
konseyın görev ve yetkileri ara-
sında. "Sosyo-ekonomik uzlaş-
ma gerektiren belli başlı konu-
lar üzerinde doğrudan hükü-
metin isteği veya kendi inisiya-
tifı ile hükümete görüş bildir-
mek veya öneriler sunmak;
toplumdaki ekonomik ve sos-
yal birimlerin hükümetin eko-
nomik ve sosyal politikalanna
iştirakini sağlamak; mevcut
sosyo-ekonomik sorunlan in-
celemek ve çözüm yollan öner-
mek; çeşith meslek gruplan
arasındaki diyaloğu geliştir-
mek" yer ahyor.
Taslakta konseyin organlan,
"Genel kurul. yönetim kurulu,
koordinasyon komitesi, çalış-
ma ve izleme gruplan ve sekre-
tarya" olarak aralanıyor.
Genel kurul, konseyi oluşturan
kamu kurum ve kuruluşlannın
katılımıyla oluşuyor. Genel ku-
rul üyelerinden hükümet tem-
silcisi.ile HDTM. DPT, TCMB
ve DİE temsilcilerinin oylama-
ya katılma yetkisi bulunmuyor.
Esaslan daha sonra çıkartıla-
cak bir yönetmelikle belirlene-
cek olan genel kurulun kararla-
nnı "çoğunlukla" vermesi
öngörülüyor.
Koordinasyon komitesi,
üvesi kurum ve kuru-
luşlann genel sekreterlerinden
oluşuyor. Çaüşma ve izleme
gruplan ile yönetim kurulu ve
yönetim kurulu ile genel kurul
arasındaki koordinasyonu sağ-
lamakla görevli olan koordi-
nasyon komitesinin oluşumuna
ilişkin esaslar daha sonra çıka-
nlacak bir yönetmelikle belırle-
necek.
Çalışma ve izleme gruplan da
görüş ve öneri taslaklanm ha-
zırlamak ve sonuçlannı koordi-
nasyon kuruluna sunmak göre-
vini yerine getirecek. Sekretar-
ya birimi de konseyin tüm
sekretarya ve büro hizmetlerini
yürütmekle görevli olacak.
Kadınlara
• Baştarafi 1. Sayfada
samına girmesi, böylece kadın-
lann adalet mekanizmasi içinde
"ikinci kez mağdur olması"nın
önlenmesi amaçlanıyor. Ka-
dından sorumlu Devlet Bakanı
Tfirkan Akyol, cinsel, bedensel
ve psikolojik tecavüze uğrayan
kadınlara, olaydan sonra baş-
vurduklan devletin her kuru-
munda ve her aşamada "kadın
personel"le hizmet edileceğini
söyledi. Akyol, Cumhuriyet'e
yaptığı açıklamada, karakol-
dan, adliye ve sağlık muayenesi
aşamalanna kadar şiddet mağ-
duru kadınlarla kadın persone-
b'n ilgileneceğini söyledi.
Tecavüze uğrayan kadınlann
karakolda erkek personelle
karşılaştığmda ve olayın sanı-
ğıyla yüzleştirildiğinde "ikinci
kez mağdur" duruma düştüğü--
nü ifade ederen Akyol şöyle
konuştu:
"Kadının mağduriyeti için
savaş verilirken, yeni bir mağ-
duriyet yaranlıyor. Tecavüze
uğrayan İcadma, insan ve kadın
onuruna aykın ne varsa, o uy-
gulamyor. Ciddi bir mahremi-
yet sının ve insan haklanna
saygıh bir tavır içerisinde gere-
ken işlemlerin yapılması lazım.
Bu konu, CMUK içine girecek.
Şiddete uğrayan kadınlarla ilgi-
li her olaya kadın hukukçu,
kadın polis, kadın görevli katıl-
ması düzenlenecek. Bunun için,
tüm kadın hukukçulan işbirli-
ğine davet ettim."