Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
7**AitT1993PAZAR * * * • CUMHURİYET SAYFA
HABERLEREV DEVAMI 17
CTJNCEL HAVA DLRUMU TÜRKİYE'DE DÜNYADA
CITNEYT ARCAYÜREK
• faıştarafi 1. Sayfada
rna yaptığmı söyleyerek kamuoyunu yıllardır karıştıran
dav-anışlardan bir anda arınıverdi.
Cjn Çankaya Köşkü'nde düzenlediği basın toplantı-
sın:a yine bır yığın cevher sıraladı. Içlerinde bir tanesi
var<i güler misıniz ağlar mısınız, kestirmek zor.
~O, "tarafsızım" diyor. Evet, evet yanlış okumadınız.
T Ö taratsız olduğunu büyük bir ciddiyetle söylüyor.
Herı de eskı partisine, kimi kişilere, kurumlara taraf tut-
tuğınu yıllardır yazan çizen basın karşısında tarafsızlı-
ğınian dem vurmuyor, vurguluyor.
Anayasada tarafsızlığını yazıyormuş. Orası doğru.
Ya: lanlayaptıkları arasında en ufak ilişki, benzerlik ol-
maiığını bile bile tarafsızlığını ilan eylemesi, dava konu-
s u clmayacak tek sözcükle yanıtlanabilir: Pes!
Iknci cevher, daha ilginç' "Hiçbir partiye mensup de-
ğilin" diyor Oysa, ANAP'ın -Cumhurbaşkanı da olsa-
kunuğu parti olduğunu söyleyerek ANAP'ın manevi li-
denğinesoyunan, herolayda, herzaman nalıncı keser-
leriıi ANAP lehine çalıştıran bizzat kendisi değilmiş
gibı.. Partisizlikten söz açıyor. Dava konusu olmayacak
yant yine aynı, fakat katmerli: Iki kez pes!
Aieta bı r melek ' 'Memleketi anayasal bir krize götür-
merin manası" yokmuş, by-passlardan kavgaya "gidip
ola)i büyük bir problem haline getirmektense, bu ma-
kandan aynlırmış."
Rsfta dolma var, yersen! TÖ'nün her sözüne gözü ka-
palı inananlar bile Çankaya'dan asla kopmayacağını
artıl kabul ediyor.
Şmdi gelelim, daha önce Meclis Başkanı Cindoruk'la
duyjrduğu önerilere ve kimi öteki gerçeklere:
AJalet Bakanlığı'yla ilgili ilk by-pass yasasını ele alı-
yor Meclıs'te görüşülmekte olan by-pass yasalarının
Ana/asa Mahkemesi'nden kararçıkıncaya kadaraskıya
alırmasını istiyor.
Ne var ki hukukçuların elbette daha bilimsel yorumla-
rını gerektiren bir soru akla geliyor.
İçerik aynı olmayınca
Üc by-pass yasası içerik ve amaç açısından birbirine
benzemiyor, birbirini tamamlamıyor.
Bu nedenle Adalet Bakanlığı'nı partizan -şimdi Çan-
kaya'da görevli- müsteşarı Arif Yüksel'den kurtaran ilk
by-passla son iki by-passın aynı kaba konulmasını ge-
rektıren, yüksek mahkemenin kararına kadar diğerlerini
"beklemeye alan" zorunluk nereden kaynaklanıyor?
Bu soru, iktidar kulislerinde dolaşıyor. Önümüzdeki
saat ve günlerde soruya yanıt daha güçlü hukuksal öğe-
lere dayandırılırsa ikinci ve üçüncü by-passlar üzerin-
deki siyasal direncin daha da kuvvetleneceği söyleni-
yor.
Zaten dün, iktidar çevrelerinde by-passları geriye,
beklemeye ya da askıya almak gibi eğilimler yoktu.
Meclis'ten geçirelim, dileyen Anayasa Mahkemesi'ne
başvursun diyenlere rastlanıyordu. Fakat siyaset bu,
neyin nezaman değişeceğini önceden kim kestirebilir?
Yazılımetindeki ifadelerebakılırsaTÖ, Anayasa Mah-
kemesi'nin ilk by-passı iptal edeceğine kesin gözle bakı-
yor.
Kanıtı yine yazılı metinde: Iptalden sonra by-passlar-
daki "yeni düzenlemede hakikaten Cumhurbaşkanlığı
makamma kadar gelmesinde bir fayda görülmeyen iş-
lemlehn 'koordineli' birçalışma-yani hükümetle Çanka-
ya arasında pazarlıklı müzakere- ile değerlendirilmesi
gereğine" inandığını açıklıyor.
• .Kimi çizelgeler «kJemiş, ŞubatKv20'sio«,ıkadarki,15
aylık sürede 4592 atama kararnamesi imzalamış.
imzalamadığı pek azı elinde. Kısacası ne gelirse hü-
kümetten Çankaya'da onaylandı, demeye getiriyor.
Devletin işlemediğinden söz ederken murat edilen,
imzalanan kararname sayısı değildi. Zamandı, zaman.
Bir kararnamenin tam olarak işleme girmesi için bugün
izlenen yollaenazından 24 günegereksiniyor. O sürede
ne iş görülüyor, ne de atanan çalışabiliyor
Sorun da buradan kaynaklanıyor.
Tunceli cinayeti kuşku dolu
AMCARA(ANKA) - SHP
TBMM grup yönetım kurulu
tarafından Elazığ'dan İnsan
Haklan Derneği Şube Başkanı
Meün Can ıle Hasan Kaya adlı
doktorun öldürülmesi olayını
araşürmakla görevlendirilen
Malatya Milletvekili Mustafa
Yılmaz. raporunu sözlü olarak
mılletvekillerine sundu.
Avukat kökenli bir milletve-
kili olan Mustafa Yılmaz, İHD
Elazığ Şube Başkanı Metin
Can ve Doktor Hasan Kaya'-
nın kacınlmalanndan sonra
Elazığ'a gitti ve cesetlenn bu-
lunduğu tarihte de incelemeleri-
ni sürdürdü. Mustafa Yılmaz.
araştırma sonuçlannı anlatır-
ken. '"Öldüriilme yöntemleri ve
güzergah birçok ilginç soru işa-
reti taşıyor" dedi.
Mustafa Yılmaz. Kaya ve
Can'ın kaçınldıklan Elazığ-
Tunceli arasındaki 138 kilo-
metrelik karayolunda 8 kara-
kol bulunduğunu. aynca trafık
ekiplennin sürekli kontroller
yapuklannı belirterek, "kaçınl-
ma esnasında mağdurlann ken-
dılerini belli edememeleri bir
soru işareti. ben o yolda gider-
ken ikj kez kimliğimi göstermek
zorunda kaldım" dedi. Yılmaz
şöyle konuştu:
"'Elazığ Vabsi'yle bu konuyu
görüşürken "bu yoldan gelmiş
olduklannı sanmıyorum. Feri-
botla gelmiş olmahlar' dedi.
Ancak feribota bır tek araba
alınmıyor. Pek çok araba bulu-
nuyor. en azından bir el kol
harekeü yaparak kaçınldıklan-
ru ci\ardaki arabalara duyura-
bihrlerdi."
Mustafa Yılmaz, Hasan Ka-
ya ve Meün Can'ın kaçınldık-
tan sonra Devlet Bakanı
Mehmet Kahraman'ın, Erzin-
can Vabsi'ne telefon emriyle
aramalann sıklaştınlması tali-
matı verdiğini, bu direktifın
Elazağ ve Tunceb valıliklerine
de ileildiğinı bildirdi.
Yıtnaz. güvenlik güçlerinin
kaçırüma ve sonrasındaki cina-
yetlerde, Metin Can'ın eşi Fat-
ma Can'ın verdiği bilgjleri ye-
terli bulmadıklannı söyledi.
Yılnnaz şöyle dedi:
"Kaçınİmadan önce Metin
Can' iki meşin ceketli şahıs
aramş, alt kattakı doktordan
Can' n eşkaü hakkında bilgi al-
mışUr. Fatma Can'ın anlatımı-
Meteoroloıı Gene
1
Mudurluğu nden alınan bılgıye gore, butun bol-
gelenmız çok butuîiu ve yağışiı geçecek Yağışlar yer yer etk'lt ve
sureklı olmak uzere yağmur ve sağanak Ma^mara. Kuzey Ege nın
yuksek yerıer, Balt Karadenız, Iç Anadolu'nun kuzeybatısı ne Doğu
Anadolu'da «arla kanşık yağmur ve kar şekl nde o'acak Hava sı-
caklığı değışmeyecek Ruzgar batı bolgelermızde kuzey vedoğu
dığer yerîerde guney ve doğu yoilerden orta kuvvette yer yer kuv-
vetlı. kısa surelı fırtına şeklmde esecek
Adana
Atyon
Ağn
Ankara
Antalya
Aydın
Bursa
Çanakkale
Dtyartoator
Edırne
Erzurum
Eskısehır
stanbu*
zrrtr
Kars
Konya
Samsun
T'abzon
Zonguldak
Y
K
K
K
Y
Y
K
K
Y
K
K
K
K
Y
K
K
Y
Y
K
15
6
1
5
13
io
3
3
12
3
1
5
3
10
1
e
7
13
4
7*
O
1
-4 '
3 '
7
c
4 °
0"
-1 "
3 '
- 4
-
-6
1 '
O
1
4
- 6 '
-1 '
4 -
5 '
2
-
Amsterdam
Arrıman
Atma
Bağdat
Born
Bruksel
Cenevre
Cezayır
Fı ?nkfurt
LeKoşa
^eiersburg
-ondrs
Madnd
Mılano
Moskova
Murah
Oslo
Pans
Prag
Rıya<!
Roma
Vıyana
B 5
Y21 •
Y 12'
B 16'
B 6 '
B 5
r
B 3
-
B 13'
B 6 *
Y 16"
K -4 '
B 11 '
Y 14 '
B 7 '
B -4"
B 5 "
Y 5"
B 7 "
K -1 "
A 35"
B 6
-
B 2 '
j Yağmurlu ı Bulutlu Sisli Güneşli Karlı
DemirePden ödün yok
MBaştarafi 1. Sayfada
yapamam" görüşünü dile geti-
ren Başbakan, devletin işlerinin
•'fevkalade ağır yürüdüğünü"
belirterek. "Türkiye gerçek de-
mokrasiye ulaşacak. Burası hıç
kimsenin babasırun çiftliği de-
ğıl" dedi.
DYP Grup Başkanvekili Be-
kir Sami Daçe. meclisin Anaya-
sa Mahkemesi'nin karannı
beklemesi gibi bir durumun söz
konusu olmadığını belirterek.
"'By-passı geri çekmemiz söz
konusu değil. Ama Sayın Cum-
hurbaşkanı'nın düşüncelerini
değerlendirinz" diye konuşur-
ken, SHP Genel Sekreter Yar-
dıması Rıza Yılmaz. "By-pass
yasası bir an önce çıkanlmalı-
dır. Sonra da Cumhurbaşkanı
düşürülmelidir" dedi. CHP Ge-
nel Başkan Yardımcısı Hajxet-
tin Uysal. Özal'ın sözlerini. bir
uzlaşma aradığmın işareti ola-
rak gördüklerini belirtti.
j Başbakan Süleyman Demi-
rel. dün Çankaya Köşkü'nde
düzenlediği basın toplantısında
by-pass konusunda çıkan knz
hakkındaki görüşlerini açıkla-
yan Cumhurbaşkanı Özal'a
yanıünı, Aydm'ın Sultanhisar
Belediye Meclisi üyelerine hita-
ben yapuğı konuşmada verdi.
Demirel, herkesin hür olması ve
alınterinin karşıhğını alması ge-
rektiğini vurgularken. "Bütün
bunlar. devlet işlerse olur. Dev-
letin ışlemesi de devletin de-
mokratik olmasıyla olur. Eğer
siz yoksanız. sizin esameniz
okunmuyorsa, devlet demok-
ratik olmaz" dedi.
DYP ve SHP'nin 83 rejimi-
nin tortulannı ortadan kaldır-
maya çalıştığını, devletin büyük
bir yara aldığını belirten Demi-
rel. "Devletin işlemesinde fev-
kalade büyük bir ağırlık vardır.
Devlet, ağır işliyor. Vatandaşın
işi daha çabuk görülmelidir"
görüşünü yineledi.
Keyifdeğil, hukuk devleti
Demirel, Güneydoğu'da kan
dökülmesine karşın. devletin
bütün ülkeye hakim olduğunu
vurgularken, egemen olanın
"keyif değil, hukuk devleti" ol-
duğuna dikkat çekti. "Yanlız
devletin daha iyi işlemesi lazım.
Hizmetlerin daha çabuk görül-
mesi lazım. Mahkeme kararlan
daha çabuk ahnmahdır. Devle-
te yapılan başvurular daha ça-
buk cevaplandınlmalıdır" di-
yen Başbakan, 1993'ün reform
yılı olduğunu, "yarayı berevi
sarmaya çalıştıklannı" anlattı.
Demirel. sözlerini şöyle sürdür-
dü:
"Bunlar huzur, sükun varsa
olur. Bizim yapüğımız düzelt-
melere karşı çıkanlar var. Ola-
caktır da. Bunu yadırgamıyo-
ruz. Ama herkes neden karşı
olduğunu söylemelidir. Devlet
çarkının daha çabuk dönmesi-
ne kim karşı çıkabilir, ruye karşı
çıkabilir? Eğri oturup doğru
konuşacak noktaya gebnecek
Türkiye'de. Türkiye. gerçek de-
mokrasiye ulaşacaktır. Burası,
hiç kimsenin babasının çiftliği
değil."
"Biz bu ülkede yanlış işler
yapmayız. Kimseye de yanlış iş-
ler de yaptırtmayız" görüşünü
ifade eden Başbakan, birtakım
reaksiyonlara karşın zaman
içinde hakblıklannın ortaya çı-
kacağmı vurguladı. Demirel,
Başbakanlık binasından ayn-
lırken gazetecilerin. Özal'ın
açıklamalanna ilişkin sorulan-
na, "Içeride söyledim zaten dü-
şüncelerimi" yanıtını verdi.
Gazetecilerin, "Özal, by-pass
yasalan konusunda Anayasa
Mahkemesi'nin binnci by-pass
yasası hakkındaki karannın
beklenmesini öneriyor. Bunu
nasıl karşılıyorsunuz?" sorusu-
nu " Bir yorum yapamam, bir
değerlendirme de yapamam.
Henüz ne söylediğini tam bil-
miyorum. Bakmam lazım." di-
ye yanıtladı. Demirel, gazeteci-
lerin, "Cumhurbaşkanı, bir
anayasa krizi çıkarsa görevi bı-
rakabileceğıni söylüyor..."
demesi üzerine şu karşıhğt ver-
di:
"Ne kriz haline gelir? Neden
gelir anayasa krizı haline? Kriz
o kadar kolay mı? Çıkarmak is-
tesen bile çıİcmaz kriz. Bakm,
Türkiye herşeyin serbestçe tar-
tışıldığı bir ülke. Herkes ne söy-
leyecekse söylesın. Serbestçe
herşeyi tartışabilirken, itişe-
kakışa gerek yok. Bız hüküme-
tiz, hiçbir meseleyı gergjnlığe
götürmeyiz.
Gazetecılenn "Özal. anaya-
saya göre yürütmenin iki başb
olduğunu söylüyor" sözleri
üzerine " Bunlar ağır yorum-
lar" dedi.
Cumhurbaşkanı Özal'ın
açıklamalanyla ilgılı olarak
Cumhuriyet'in sorulannı yanıt-
layan DYP Adana Milletvekili
Bekir Sami Daçe, meclisin ka-
nun tasanlannı inceleyerek ya-
salaştırdığını belirtti.
na göre bir gece eşini dışandan
jetonlu telefonla aramışlar, bır
yere davet etmişler, eşi saatin
geç olduğunu söylemiş, ertesi
gün Hasan Kaya. Meün Can,
kardeşi ve eşi otururken gelen
telefon üzerine Kaya ve Can
otomobille yola çıkrnışlar. Bir-
iki saat sonra geliriz demişler,
emniyet güçleri, Fatma Can'ın
gidilen yer konusunda daha
fazla bilgi vermesini istiyorlar.
Mustafa Yılmaz, Metin Can
ve Hasan Kaya'nın erken döne-
ceklerini bildırmelerine karşın,
aradan 17 saat geçtikten sonra
kaçınldıklanna ilişkin ihbar
geldiğini, ancak bu süre içinde
kaçınlanlann yakınlannın ses-
siz kalmalannın polis tarafın-
dan anlaşılamadığını kaydetti.
Yılmaz. Metin Can'ın takip ve
tehdit edildiğine ilişkin polise
baş\aıruda bulunmamasını da
dikkat çekici olarak niteledi.
Yılmaz'ın anlatüğı izlenımle-
rine göre Tunceb'ye 12 kilomet-
re uzakbkta bir dere kenannda
bulunan cesetlerden Meün
Can'a ait olanın ayakkabılan
bulunmuyordu, ayakkabılar,
kaçırma olayindan sonra Ela-
zığ'da bulundu.
Mustafa Yıbnaz, kaçınlma
olayının meydana geldiği ara-
bada yoğun sigara izmaritlerine
rasüandığını, bunun önemb'
tartışmalar yapıldığırun işareti
olduğunu söyledi. Yıbnaz, ra-
porunu şöyle tamamladı:
"Cesetlerin bulunduğu sıra-
da Tunceli'de halk galeyana
geldi. Pobsi, jandarmayı taşla-
maya yöneldi, biz engelledik.
Cenaze törenlerinde camiden
çıkan halkla cenazede bulunan-
lar arasında neredeyse çatışma
çıkacaktı. Tunceb bir ölüşehir.
Halk, kontrgerillayı suçluyor,
Nevruz öncesinde cinayetlerin
Tuncelililere aübnak istendiğini
savunuyor. Şu anda faib meç-
hul cinayetlerdir, Uğur
Mumcu'nun cenazesinde söyle-
nen sözler Can ile Kaya'nın
cenazelerinde de söylendi.
Kontrgerillanın cinayetleri işle-
diği kanısı var. Devletin bu
ayıptan kurtuknası için mutla-
ka faillerin bulunması lazım.
Meclis, parlamento mutlaka
ağırlığını koysun, Türkiye'deki
demokratik devlet olaylan
mutlaka yenecektır."
ıı AIV A P ' s ı r l n n r l i i tstanbul Milletvekfli Gürol Soylu da ANAP'a geri döndü. Soylu, seçmenlerine vefa borcu-
lll,j^Tİj
t
l_r A u u ı i u u n u ^ ^ ^ i ç in p a r n ye geri döndügünü söyledi. Gürol Soylu, ANAP Istanbul İl Örgütü'-
-T^St
ç p y g g y y J g
nûn dün Conrad OtePde düzenlediği. Genel Başkanı Mesut Vılmaz'ın da katıldığı iftar yemeğinde ANAP'a döndügünü açıkladı.
Partiden kimseyle kırgın, dargın bir şekilde aynlmadığını belirten Soylu, dönüş karannı da kimsenin etkisi altında kalmadan verdi-
ğini ifade etti. Ğeniş bir katılımın olduğu yemekte, bir süre önce ANAP'a giren işadamı \ ehbi Koç'un kızı Se\gi Gönül'e "Nasılsı-
nız" diyen Yılmaz, ANAPın bir numaralı parti olduğunu da vurguladı.
Ozal, ateşkes istedi
• Baştarafi 1. Sayfada
Cumhurbaşkanı Özal, Çan-
kaya Köşkü'nün Jcabul salo-
nunda düzenlediği basın top-
lanüsma, danışman "ordusu"
ile birlikte katıldı. Özal, toplan-
tıda bugüne kadar kendisinin
imzaladığı ve geri gönderdiği
kararaamelenn dökümünü de
verdi.
By-passlar için dile getirilen
gerekçelerle, mecliste bulunan
3. by-pass yasa tasansının yazılı
gerekçesinde, ay kınlıklar ve çe-
bşkiler bulunduğunu kaydeden
Cumhurbaşkanı. "vıdeo
prompter" cihazından ebndeki
metne bakmadan cam ekran-
dan okuyarak yaptığı konuş-
masında, by-passlann anayasa-
ya aykın olduğunu ve anayasa-
daki kararname tanımının
dışına çıkıldığıru kaydetti. Hü-
kümetten gelen kararnameler-
den bir kısmındaki yanbşbkla-
nn düzelülmesi için uyanlarda
bulunduğunu ve bunlann dü-
zelüldiğini dile getiren Özal,
bunlan kendisinin müdahalesi
olarak gösterildiğini ifade etti.
Her kararnameyi imzalamak
gibi bir durumunun söz konusu
obnadığını kaydeden Özal,
kendisinin bir bakandan bir se-
ferde 40 üst düzey yöneticisini
görevden alan kararnameyle il-
gib olarak açıklama istediğini,
bu bakarun kendisine gelmedi-
ğini ve "gönderilmediğini" ifa-
de etti. Bu kararnamelerde 3
aybk bir bekletmenın yaşandı-
ğını dile getiren Özal'ın adını
vermediği bu bakanın, Milli
Eğıüm Bakanı Köksal Toptan
olduğu öğrenildi. Özal, toplantı
sırasında. son 15 yıbn hükümet-
leri arasında en çok kararname
çıkartan ve memur aörevden
alan hükümetin DVP-SHP
koalisyonu olduğuna dikkat
çekerek, kendisinin memurlar-
la. bürokratlarla bu kadar çok
•oynanmaması kanısında oldu-
ğunu anlattı.
Başbakanın talebi olmadı
Özal, basın toplantısının so-
nuç bölümünde düşüncelerini
ve by-passlarla ilgili önerisini.
şöyle sıraladı:
" 15 ay süre içinde Sayın Baş-
bakan ile şahsen görüşmeleri-
mizin hiçbirinde, personel
atamalan ile ılgib konularda
hiçbir talebi olmamıştır. Bütün
parlamenter rejimlerde var
olan ve anayasamızın 8., 104. ve
105. maddelerine de aynen yan-
sımış bulunan bırbinni bütün-
leyen yöneüm şekli; karşıbkh
anlayışın var oluşuna, müşte-
rek bir iradeye dayanmasına.
işbirliği ve dıyalog arayışına ih-
tiyaç göstermektedir.
Biz, hep bu anlayış ve arayış
içinde bulunduk. Gönlümüzü
ve kapımızı, bu anlayış ve ara-
yış için hep açık tuttuk. Bu tu-
tumumuzu Cumhurbaşkanlığı
makamının gerektirdiği şekil ve
ölçüde devam ettirmeve de ka-
rarbyız. Bu nedenle. baa ıtade-
lerde ileri sürüldüğü gibi, ne
Sayın Başbakan'a, ne de başka
bir kimse veya kuruluşa karşı
savaş açılmış değildir."
Öneri: Mahkemeyi
bekleyin
"Önerim şudur" diyerek, by-
pass konusunda hükümete ses-
lenen Özal. şu görüşleri dile ge-
tirdi:
"Daha önce Adalet Bakanb-
ğı ile ilgili olarak çıkanlmış bu-
lunan ve kamuoyuna ilk by-
pass yasası diye tanıtılan yasa,
tarafımdan Anayasa Mahke-
mesi'ne götürülmüştür. Anaya-
sa Mahkemesi, konuyu önü-
müzdeki günlerde görüşüp bır
karara bağlayacaktır. Anayasa
Mahkemesi gibi yüce bir kuru-
luşumuzun bu konularda açık-
lık getireceği ve karann yol
gösterici olacağı tabiidir. Ben,
halen mecliste görüşülmekte
olan kanun tasansı dahil olmak
üzere, Anayasa Mahkemesi ka-
ranrun beklenmesini tavsiye
ediyorum. Anayasa Mahke-
mesi'nin karan yayınlandıktan
sonra, aydınbğa çıkacak husus-
lar dikkate alınarak. yeni bir
düzenleme yapıbnasının daha
uygun olacağıru düşünüyorum.
Bu yeni düzenlemede. haki-
katen Cumhurbaşkanlığı ma-
kamına kadar gehnesinde bir
fayda görülmeyen, bazı işlemle-
rin, koordineli bir çabşma ile
ilgili ve yetkili makamlara akta-
nlması hususunun da değerlen-
dirilmesi gerektiğine ınanıyo-
rum.
Sonuç olarak açıklamaya ça-
bştığım nedenlerle, devlet gele-
neklerimize ters düşen, anaya-
samıza aykın mütalaa edilen.
doğrudan Cumhurbaşkanbğı
makamının yıpratılmasını he-
def alan. anayasa ile yasalan-
nuzda adı 'devlet memuru' olan
görevlileri, 'hükümet memuru'
şekline sokmasından endişe
edilen. bu görevblerin kolaybk-
la politize edilmesi gibi sakınca-
lan ve devlet yönetiminde yet-
kilerin tek elde toplanması gibi
tehlikeb bir sonuca yönelmiş ol-
manın, çok bariz işaretlerini
taşıyan 26 Şubat 1993 tarih ve
3867 sayılı 'Bakanlıklar ve Bağ-
lı Kuruluşlarda Atama Usulü-
ne İlişkin Kanunda Değişiklik
Yapılması ve 2477 Sayıb Ka-
nun'un Yürürlükten Kaldınl-
masına Dair Kanun' inceleme-
ler tamamlandıktan sonra
anayasanın 89. maddesi gere-
ğince bir defa daha görüşülmek
üzere iade edılecektır."
Ozal, basın toplantısındaki
üslubunun yaımuşakhğmı so-
ran ve daha önceki konuşmala-
nnda "savaş ilanı" gibi cümle-
lerin yeraldığını hatırlatan
gazeteciye şu karşıbğı verdi:
"Ben, ilk kez resmi açıklama
yapıyorum. Bazı arkadaşlan-
nız, beni telefonla anyorlar ve
konuşuyoruz. Onlara anlattık-
lanmın arasından bazen bir
cümleyi alıp manşet yapıyorlar.
Bazen söylemediklerimi man-
şet yapıyorlar. Ancak ben, ilk
kez bu konuda resmi açıklama
yapıyorum."
Anayasa Mahkemesi'nin,
Adalet Bakanbğı'nda yürürlü-
ğe konan ve Cumhurbaşkanı'-
nın iptal istemiyle dava açüğı
by-pass ile ilgib olarak vereceği
karann. olayın seyrine geniş bir
ışık tutacağını dile getiren Özal,
"Memleketi bir anayasal krize
götürmenin manası yok. Ana-
yasa Mahkemesi, bu konuda
ihülafa ışık tutacak" diye ko-
nuştu. Özal, bu sorunun büyü-
mesi durumunda mücadeleyi
mi. yoksa görevi bırakmayı mı
terdh edeceği yolundaki soru
üzerine de. "Biz kavgadan yana
değiliz. Ama. mücadeleden de
kaçmayız. Ancak ben kavgaya
gitmektense. bu olayı büyük bir
problem haline getirmektense
-ki getırebiliriz de- bu makam-
dan aynlınz. Ben. memlekete
zarar verecek bir harekete gir-
mem" dedi.
Hükümete karşı takındığı
yumuşak tutumu. eski partisi
ANAP yöneticilerine karşı da
takınıp takınmayacağma iliş-
kin bir soruya Özal, şu karşıhğı
verdi:
"Benim kimseyle kavgam
yok. tarafsızım. Anayasaya gö-
re de öyle. Hiçbir partiye men-
sup değilim. Eski parti. yeni
parti bahis konusu değil. Ben-
den kimseye zarar gelmez, gel-
medi de."
GOZLEM
UĞUR MUMCU
• Baştarafi 1. Sayfada
ları avukat Erdoğan Tuncer'in 34 FFE 21 plaka sayılı
Doğan marka araca binip kaçtılar. Suçta kullanılan bu
araç, olaydan pek de uzak olmayan bir yerde, Bostancı
Karakolu'na yakın bir sokakta bulundu.
Bir ipucu yok!
Sabah gazetesini arayan bir ses cinayetin "Türk-
Islam Komandolar" tarafından işlendiğini söylemiş. Bu
adda bir örgüt bilinmiyor.
Katiller önceki gece saat 22.00 sularında avukat Tun-
cer'i silahla tehdit edip aracı zorla almışlar. Tuncer, saat
22.30'da Etiler Karakolu'na başvurarak durumu bildir-
miş.
Bildirmiş, ama araba ele geçmemiş.
Polisce plaka numarası bilinen aracı kullanan katiller,
hiçbir engel ile karşılaşmadan köprüyü geçiyorlar ve ci-
nayeti işleyip kaçıyorlar.
Bu bir aymazhk değil de nedir?
Bugünlerdeki her kuyumcu soygunu, her gasp olayı
terör ile doğrudan bağlantılı görülmelidir. 12 Eylül önce-
si suç grafikleri soygun - gasp - terör ilişkisini yeterince
ortaya koymuştu.
12 Eylül 1979 -12 Eylül 1980 arası 2202 soygun olmuş;
aynı dönemde 2612 kişi öldürülmüş, yine aynı süre için-
de 735.925 çeşitli cins ve marka silah ve 580.284 mermi
elegeçirilmişti.
Soygunlar ve gasp olaylan terörün habercisidirler
Hem MlT'in hem polisin bu bilinçte veduyarlıktaolma-
ları gerekir.
Kaldı ki Aksoy cinayeti, terörün tırmandırılacağı kuş-
kusu veren çok önemli bir göstergeydi. Bugünlerde her
olay bir de bu açıdan değerlendirilmeliydi.
Olay nasıl tirmandırıldı?
Istanbul'da önce Binbaşı Esat Oktay Yıldıran PKK te-
röristlerince öldürüldü. Sonra da emekli Albay Rıfat
Uğurlutan bilinmeyen kişilerce kurşunlandı.
Aynı günlerde kuyumcu soygunları ve bombalamala-
ra tanık olundu.
1 Mayıs olaylarında kalabalığa ateş ederken çekilmiş
fotoğraflar gazetelerde yayımlanan polis memuru Ka-
zım Çakmakçı'nın kimliği bilinmeyen kişilerce evinin
önünde öldürülmesini, Prof. Muammer Aksoy cinayeti
izledi; Emeç de Aksoy cinayeti üzerinden henüz bir ay
geçmişken evinin önünde kurşunlanarak öldürüldü.
Bütün bu olaylar terörün kanlı grafiğidir, bu grafikten
açıkçaanlaşılıyorki önümüzdeki günlerde terör daha da
tırmanacak; çok daha başka hedeflere yönelecektir.
Türkiye, 12 Eylül öncesindeki cinayetleri andınr bir
süreç içine itiliyor.
12 Eylül öncesinde Milliyet gazetesi başyazarı Abdi
Ipekçi niçin öldürülmüşse, Prof. Aksoy ve gazeteci
Emeç de herhalde aynı nedenlerle öldürülmüşlerdir.
Amaç, bu gibi cinayetlerle terörü daha da tırmandır-
mak ve tırmanan bu terör ile toplumu yılgınlığa sürükle-
mektir.
Emeç, son günlerde laiklik ve terör üzerine yazılar
yazmıştı. En çok duyarlı olduğu konular bunlardı.
Emeç, son bir ay, cek ve senet mafyası... Hayali ihra-
catçılar... PKK-Ermeni terör örgütterinin işbirlikleri gibi
konular üzerinde de durmuştu.
Çetin Emeç "Manzara" başlığmdaki son yazısında
ulu%lararası terörden Suriye'yi sorumlu tutmuş ve şu
kuşkusunu dile getirmişti:
- Bulutlardan nem kapan, hayvanlaşan bir kaçık man-
tık... Komşusu Türkiye, su musluklanyla fazla oynuyor
diye aklını bozmuşsa.. ondan olmadık belalar bekleme-
mizger&kmezmi? , r. ,„,./ w .-.,... ... . ......
En hain cinayetlerden.. bizi hedefalan, en aşağılık iş-
birlikçilehne kadar...
Emeç, aynı yazısında şunları da yazıyor:
- Aralarında Prof. Aksoy'un hayatını da noktalayan
suikast... O gündür bugündür üç anarşi kurbanınm kanı,
hâlâ yerlerde.
Olmadık saatlerde caddeleri, araçları ateşe veren-
ler... Üniversite basıp ortalığı kıranlar, dökenler... Ku-
yumcu soyup esnafı haraca bağlayanlar...
Çetin Emeç, bütün bu olayların arkasında "Kırcana-
varları"diye nitelendirdiği PKK'nın ve PKK'yı "fişeklen-
dirdiğine" inandığı Suriye'nin bulunduklarını yazmıştı.
Ülkemiz, örgütlü suç çetelerince yeniden 12 Eylül ön-
cesi koşullarına sürükleniyor.
Peki önlem? Önlem yok! Evet yok...
12 Eylül öncesinde terör nasıl devleti teslim almışsa
bugün de hemen hemen aynı yöntemlerle teslim almak
üzeredir.
Saraeoğhrnıın karan
• Baştarafi 1. Sayfada l b lolan borçlannın tahkımıni ön-
. . j rv ı n ı gören yasa ile "en üst" noktası-
rak aynı konuda Devlet Baka- ^ a v a / a n ^ ^ ^ ş u a n d a
mTansuÇıllere dolayb bır Saracoğlu'nun nasıl bir tutum
mesaj gonderdı ve Faızlenn ]2İey&xŞx henüz kestirilmıyor.
Devlet Bakanı Tansu Çiller'in
yakın çevresine,"Başbakan bu
konuda benim arkamda" dedi-
kaydedüirken, Saracoğlu'na
sunı biçimde düşürübnesini
yanlış buluyorum, nitekim bu
yanbş uygulamarun sonucu
olarak dövize baskı olacağını
sezersem, bunu tespit edersem,
derhal şalterleri indiririm" dedi.
Merkez Bankası Başkanı, bu
yakm kaynaklar, şu yoTumu
ya p i
yO r
|a
r-
"Başkanın tutumunu, Sayın
b k b b l k i
ez Bankası Başkanı, bu ş
tartışmalann ardmdan, eşi ve Başbakan bebrleyecektir. Nite-
k il bibk F ' C k Q^ ü t ü m d
ş ş y
kızı ile birbkte Fransa'run Co- k™ Q^r
üe tarüşmasından
urcheval kentine "kış tatib" sonra Ankara'yı, güvendiği ki-
yapmaya gitti. Saracoğlu, iki mi üst bürokratlan arayarak,
haftabk tatil öncesinde Başba- atmosferi tahlil etmeye çabştı.
kanbk Müsteşan Necdet Se^d- Dolayısıyla Sayın Demirel'in
nöz aracıbğı ile Başbakan koy acağı tavra bağb olarak isü-
Demirel'den izin aldı. fa edebibr de, etmeyebiür de.
Ancak, istifa ederse, bunda ba-
Saracoğlu ne vapacak? sit bir 210 gün, 280 gün tamş-
*— ması etkili olmuş olacak. Tah-
ÇUler-Saracoğlu gerginbği, kim uygulaması gibi büyük bir
hükümetin göreve başladığı fırtınayı atlatüktan sonra, böy-
günlerden bu yana sürüyor. le basit bir nedenle aynlması
Hazinenin Merkez Bankası'na sürpriz olacaktır."
6
Yargısız infaz9
• Baştarafi 1. Sayfada
çatışma da obnadığını bildirdi.
Dicle, şunlan söyledi:
"Olayı yerinde inceledik. 4
Mart 1993 günü gece saat 01.00
sıralannda Kışla Mahallesi Pı-
nar Sokak'takı Abdurrahman
Deniz'e ait evde gerçekleşürilen
öldürme olayı tamamen bir
yargısız infazdır. Evde herhan-
gi bir çatışma bebrtisi obnadığı-
nı birlikte olduğumuz milletve-
killeri , basın mensuplan ile
tesbit etük. Olay sırasında evde
bulunan ancak sağ kalabildik-
leri için kendilerinden bilgi aldı-
ğımız ve olayı yaşayan Hacire
ile Şükran Deniz olayı bize şöy-
le anlattılar:
Gece erkenden uyumuştuk.
Geç saatlerde uyandığımızda
maskeli özel timlerle karşılaş-
tık. Ablam Gürbet Deniz ve
ağabeyim Latif ile Manisa'dan
gelen halaoğlum Süleyman
Kaplan'ı yan odaya getırdıler.'
Bir süre sonra silah seslerini
duyduk. Kurşuna dizjhnişler.
Maskeli özel timler babamı da
beraberinde götürmüşlerdi. Bu
sırada yanımızda kalan maskeli
bir üm, diğerine (Bunlan da öl-
dürebm) dedi. Diğeri ise (Ben
oruç tutuyorum çoculdan öl-
düremem) diye direünçe bizden
vazgeçüler. Hâlâ olayın şokunu
yaşıyoruz.
Bu olay, apaçık suçsuz, ma-
sum insanlann katledilmesi
olayıdır. Bununla amaçlanan
halk içinde korkuyu yaygınlaş-
tırmak ve bu tür devlet terörü
yöntemleriyle kitleleri sindir-
meyi hedeflemektir. Bu olay
tamamen zulüm ve vahşet ör-
neğidir. Mardin Valisi, Nusay-
bin Kaymakamı bu olaya çaüş-
ma süsü vererek bu insanhk
suçunun gizlemeye çalışmakta-
dırlar.