Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 7MART1993PAZAR
12 DIZI
Araştırmacılar, çok eski tarihlerden bu yana dinler ve inanç akımlannın oruç tutma
alışkanlıklannın bulunduğunu belirtiyor
Bînlerce yıldan beri süren gelenek• Bakara Suresi'nin bir ayeti,
ramazan ayında cinsel ilişkinin nasıl
olacağını belirliyor:"Oruç tuttuğunuz
günlerin gecesi, kadınlannıza
yaklaşmanız helal edildi. Onlar sizin
örtünüz, sizde onlann örtülerisiniz.
Allah nefsinize güvenemeyeceğinizi
biliyordu. Bu yüzden tövbenizi kabul
etti. Sizi affetti. Artık onlara
yaklaşabilirsiniz. Allah'ın size
yazdığını dileyin. Tan yerinde beyaz
iplik, siyah iplikten ayırdedilinceye
kadar yiyin. için, sonra orucu geceye
kadar tamam olarak tutun."
ORALÇALIŞLAR
Müslümanlar için en kutsal aylardan birisi
'ramazan'dır. Onbir ayın bir sultanı denen ra-
mazan. İslam toplumlannda haarhklar yapıla-
rak karşılanır.
Ramazan hilalinin ilk ortaya çıküğı gün ra-
mazan ayının başlangıcıdır. Ramazan ayı otuz
gündür ve hilalin batması ve kaybolmasıyla bir-
likte ay sona erer.
Ramazan ayı İslam Peygamberi Hazreti Mu-
hammed'e oruç emrinin bildirildiği aydır. Bu
yüzden özel bir öneme sahiptir. Oruç da rama-
zan ayı ile başlar ve onunla sona erer. 'Oruç'un
Arapçası şavm veya siyamdır. Şavm kelimesinin
bir anlamı hareketsiz kalmak, bir anlamı da sus-
maktır. İslam Ansiklopedisi, Kuran'ın 19. sure-
sinde bir sesin Meryem'e "Ben acıyana şavm
adadım: bugün kimse ile konuşmam " demesin-
den yola çıkarak Kuran'da geçen şavm kelimesi-
nin. oruç tutmak ve susmak anlamında ikili
şekilde kullanıldığına işaret ediyor. Ansiklope-
di, susmak ve oruç tutmak kelimeleri arasında
bir bağ olduğunu belirtiyor..
'Oruç'un Türkçesi ise farsça bir kelimeden tü-
remiştir. Yeni Farsça da roza gün demektir.
Oruç ise günlük kelimesi karşıhğında kullanılır.
Pehlevice 'razak' kelimesinin de oruç sözcüğüne
kaynaklık ettiği söylenir. Her halükârda kay-
naklar, Türkçe oruç sözcüğünün Farsça'dan
türediği konusunda hemfîkirdirler.
Kuran'ın Bakara Suresi oruçla ilgili temel
emirleri içerir. Peygambere bu ayetler Medine'-
ye hicretinin ikinci yılında (M.S. 624) tebliğ edi-
lir. Bu tebliğle birlikte düzenli oruç tutulmasına
başlanır.
Bakara Suresi'nin oruca ilişkin ayetlerinde
şunlar emredilir:
"Ey inananlar! Oruç, Allah'a karşı gelmekten
sakınasınız diye sizden öncckilere farz kılındığı
gibi size de farz kılındı."
Bu ayetten dc anlaşılacağı gibi oruç, İslamiye-
ti benimseyen Medineliler için yabana bir kav-
ram değildir. "'Sizden öncekilere farz kılındığı
gibi" sözcükleriyle daha öncekilerin de oruçla il-
Müslümanlıkta en kutsal av Ramazandır. Ramazan 11 ayın sultanı olarak tanımlanır.
gılen olduğu vurgulanıyor. Nitekim araştırma-
alar çok eski tanhlerden beri dinler ve inanç
akımlannın oruç tutma alışkanlıklannın.bulun-
duğunu belirtiyor.
Bakara Suresi'nin bir başka ayeti ise ramazan
ayında cinsel ilişkinin nasıl olacağını belirliyor:
"Oruç tuttuğunuz günlerin gecesi. kadınlan-
nıza yaklaşmanız helal edildi. Onlar sizin örtü-
nüz. siz de onlann örtülerisiniz. Allah nefsinize
güvenemeyeceğinizi biliyordu. Bu yüzden töv-
benizi kabul ettı. Sizi affotti. Artık onlara yakla-
şabilirsiniz. Allah'ın size yazdığını dileyin. Tan
yerinde beyaz iplik. siyah iplikten ayırdedilince-
ye kadar yiyin. için. sonra orucu geceye kadar
tamam olarak tutun. Fakat mescitlere ibadet
için itikâfa (kapanıp ibadet etme) çekildiğinizde
oturup kaldınız mı, kadınlannıza yaklaşmaym.
İşte bunlar Allah'ın yasalandır."
Bu ayetlerde görüldüğü gibi İslamiyet. diğer
inanç akımlanndan fârkh 'drkrak, perhiz veya
oruç aylannda cinsel ilişkiyı yasaklamıyor. Bu-
nu da nefse hakimıyette zaafa düşüleceği gerek-
çesine dayandınyor. Diğer akımlara ve dinlere
göre cinselliğe yaklaşımı bu konuda da oldukça
pozıtifur. Çünkü diğer dinler ve inanç akımlan-
nın oruç tutarken en önemli yasaklanndan birisi
cinsel ilişkidir. Perhiz en çok cinsellik için uygu-
larur. İslamiyet cinsellik konusunda esnektir.
Ramazan ayında oruç tutmak Müslüman için
farzdır. Bunun dışındaki aylarda tutulacak olan
oruç ise isteğe bağlıdır. Bu tür oruçlar ise İslam
hukukunda çeşitlı isimler altında ifade edilir.
Örneğin Hazreti Ali'nin oğlu Hazreti Hüseyin'-
in, Emevi hükümdan Yezid'in adamlan tarafın-
dan Kerbela'da öldürülmesinin yıldönümü olan
Muharrem aymın 9., 10., ve 11. günleri oruç tut-
mak sünnettir.
Bakara Suresi'nde de belirüldiği gibi İslami-
yetten önce de oruç tutmak adeti vardı. İslam
Ansiklopedisi. Peygamber devrinden önce oruç
adetinin bilinmemesinin mümkün olmadığını
belirtiyor. En azından Hıristiyan ve Yahudi ge-
leneklerinde bulunan orucun Araplarca bilindi-
ği kabul ediliyor. Yine İslam öncesi kutsal bir
tapınak görevini yerine getiren Kâbe etrafında
dönüldüğü üç gün boyunca Araplann oruçlu ol-
duğunu gösteren kayıtlara rastlıyoruz.
islam öncesi yaygın dinlerden Mani dininde
oruç adetinin bulunduğunu İslam Ansiklopedisi
vurguluyor.
Bütün tarihi kaynaklar oruç adetinin insanlı-
ğın eski bir geleneği olduğunda birleşiyor.
Eski çağ dinlerinde oruç. özellikle rahip ve ra-
hibelerin tannlara yakınlaşmaya haarlanması-
nm bir yoluydu. Hellenistik dönemin gizem
dinlerine göre tannlar, kutsal öğrelilerini ancak
belli bir süre eksiksiz oruç tutan kişilere düşler ve
görüntüler yoluyla açıklardı.
Kaynaklar, birçok kültürde orucun, öfkele-
nen bir tannyı yatıştırmak ya da ölmüş bir tann-
yı. örneğin Bereket tannsını, diriltme amacma
yönelik olduğuna dikkat çeker.
Teknoloji öncesi dinlerde. örneğin ABD'nin
ovalar bölgesinde ve kuzeybatı kesiminde yaşa-
yan yerli kabilelerinde. düş beklerken ya da düş
öncesinde oruç tutulurdu.
Sibirya'daki Tungulann Şamanlan, ilk düşle-
rinden sonra başka düşler görmek ve ruhlarla
ilişki kurmak amacıyla oruç tutardı.
ABD'nin güneybaü kesiminde yaşayan Pueb-
lo yerlilerinin rahıpleri, mevsim değişiklikleriyle
ilgili büyük törenlerden önce inzivaya çekilerek
oruç tutardı.
Bûtünbiyök dinlerde var
Dünyanın bütün büyük dinlerinde, belirli
kutsal zamanlar sırasında ya da öncesinde ya da
özel nedenlerle oruç tutulur. Örneğin Caynacı-
lıkta, kişinin belirli kurallara göre oruç tutması
ve belirli meditasyon yöntemlerini uygulaması,
dünyadan koparak aşkm bir duruma geçmesini
sağlar.
Budaa keşişler belirli günlerde oruç tutup gü-
nahlannı fısıltılarla itiraf edarler.
Çin'de, göksel Yang ükesinin yeni çevrimine
başlayacağı kış gündönümünden önce beUrli bir
süre oruç tutulur.
Hindistan'da, Hindu ermişleri (Sadhu) çeşitli
vesilelerle sık sık tek başlanna oruç tutarlar.
Zerdüşt dininde oruç, çileciüğin kötülükle
mücadelede inananlann gücünü artırmayacağı-
na inanıldığı için yasakür.
Yahudilik, yılda birkaç kez, özellikle Yom
Kippur'da oruç tutulmasını öngörür.
Hıristiyankkta, özellikle Katolikler ve Orto-
dokslar 40 günlük 'Büyük perhiz' ile Noel'den
önceki Advent dönemlerinde oruç tutar.
Katolik Kilisesi'nde II. Vatikan Konsili'nden
(1962- 65) sonra Küllenme Çarşambası ile Kut-
sal Cuma dışında oruç konusunda esnekük geti-
rilmiştir.
Protestan kiliseleri. oruç tutmayı üyelerinin
vicdanlanna bırakır.
B I N L E R
İÇİNYAZDI
Gözün avkada kahnastnZ
Tarüı24Ocak
Yiizbinler yürüyor kucak kucak
Mumcu'yu yedi caniler,
Ama, o hep bizimle yaşayacak
Uyan Mumcu uyan da bir bak,
Bu dosya kapalı mı kalacak.
Kimsenin birşey yaptığı yok.
Caniler dolaşıyor el kol saUayarak.
\ olumuz senin yolun, Atam'ın yolu.
Yolumuz Cumhuriyet yolu, demokrasi yolu
Yoktur şeriatın, böiücülüğün sonu.
Ata'dır babası laikliğin. Mumcu'dur oğlu.
Ey! Demokrasi âşığı saygıdeğer Mumcu.
Seni kaybetmek. inan ki çok acı.
Hiç birmeyecek, yüreğimdeki bu sancı.
Sensin laikliğin y.egâne ilacı.
Sen Ankara'da, İstanbul'da, Antalya'da...
Senin sevginle coşan yüreklerdesin.
Biz yaşadıkça: laik. demokrat Türkiye y aşadıkça,
Bizimle yaşay acaksın, sen ölmedin, ölmeyeceksin.
Gözün arkada kalmasuı say gıdeğer Mumcu.
HAYDAR YILMAZ -İst. Üniversitesi
Ben şimdi kızuna
ne ögretecegim?Onsekiz gün olau sen gidelı! Gün gün sây3ık. sevenlenn..
Gerçekten acı çekiyorsa insan. günün karanp karanlığın ağar-
masına şaşkınlaşıyor. İnanamıyor, kabullenemiyor, isyan ediyor.
Ölüm bu kadar gercek, yasam bu kadar acımasız olamaz. olma-
mab diyor. Annesini, "Anne" olmayı düşünüyor; eş'ini- "eşlik"
etmeyi, çocuklannı/dostlanni'sevenlerini, ülkesıni.. O'nu yetiştir-
meye verilen bunca emeği!
"Sevgi emektir" dedik hep. "'İnsan"ın oluşması için sütlerimizi
sağdık. uykulanmızı gecelere kattık. Yetmedi, bebemizin aklı da
büyusün istedik. Okurken, yazarken düşünmeyi öğrettik. inançlı
insan olmanın erdeminden sözettik. Kendi doğrulan olsun; top-
luma uğraşına. saygısını-sorumluluğunu yerine getirsin dedik..
Bir rüzgâr esti. Bilirim de üstelik, nerelerden!.. Emek, en yüce
değer olmaktan geçti. "Helal olsun adama. Bıam gibi enayi ola-
cak değildi ya" devri geldi. Dostlara karşı bile dürüstlüğümüzün
utananı yaşadı. "Uyumsuz(!)"luğumuzu aklayamadık, tutuna-
madıkbiryerlere!..
O "Tutunamayanlar"(l)dan mıydı? Yasalanyla çelişkisini, çe-
lişkiyi yoketmede kullanıyordu. Hayır o. "tutunanlar"dandı. bil-
güer belgeler hazırlıyor, araştırmasını en derinlere götürüyordu.
Zor'u deniyordu. Mücadeleyi seçmişti. Ödünsüz doğruluğu, ses-
siz çoğunluğumuzun gü\eniydi. "Tutulmayan değerlere tutun-
mak" büyük cesaret değü, inanç işiydi. Mutlaka O'nun da korku-
lan vardı. Oysa, ölümü beklemek yerine "yaşamak için" her gün.
her yaasıyla intihar etmeyi yeğledi..
Ben şimdi kınma ne öğretsem? Dürüst ol. desem.. İnandıklann
için uğraş ver, desem... Düşün, düşündüğünü paylaş, daha gûzel-
ler için yenilerini üret, desem. Hayır, yavrum öneinli! Bütün anne-
lerin yavrulan önemli. O'nun annesinin de yavrusu önemliydi.
Ya kendi yavrulanmn babası önemsiz miydi? Yavrulannı, eşinı.
annesini, sevenlerini: bu güzel ülkeyi, bu güzel ülkenin güzel in-
sanknnı onsuz bırakmak önemsiz miydi?.
Ben şimdi kızıma ne öğreteceğım?.
Ben kızıma, vazgecmemeyi öğreteceğim!
(1) Tutunamayanlar" Oğnz Atay, 1972, Roman.
NOgünEser
Kalcmin
kaderil.
Mumcu
T.C.
KARAMÜRSEL ASLİYE HUKUK
MAHKEMESİ
Sayı: 1992/402
Davacı Salim Denizli tarafından davalı Gülseriye Denizli aleyhine
açılan boşanma davasımn yapılan duruşması sırasında:
Davalının Subaşı köyündeki adresine tebligat çıkartıldığı ancak bila
tebliğ iade edüdiği, yaptırılan zabıta araştırması ile de davalının ad-
resinin tespit edilemcdiğinden davalı adına ilanen tebligaıa karar ve-
rilmiştir.
Davalı Süleyman ve Nazmiye'den olraa 1955 doğumlu Gülseriye
Denizli'nin duruşmanın bırakıldığı 5.5.1993 gflnü duruşmada hazır
bulunması veya kendisini bir kanuni temsilci ile temsil ettirmesı, ak-
si halde duruşmaıun yokluğunda yıirülüleceği dava dilekçesi yerine
kaim olmak üzere ilan olunur. 18.2.1993
Basın: 46463
Vatanunızın büyük yazarı mcrhunı Lğur Mumcu
İçimizi volkan gibi yaktı menfur somuncu
Dileriz AUahtan bu canilik olur sonuncu
Bu yola tevessül edenler hepsi de birer soyguncu
Tarihe geçtin bile gönüUere taht kurdun biiyiik Uğur
Sana acımadan kıyan katillerde kalmamış ki şuur
tçinde maya olmayan hamunı istersen hep yoğur
Sevgili analar, beni bağtşlayın, kolaysa bir Mumcu da sen doğur.
Ben hem ağlanm hcm okurum hem yazaran.
Sayın vatanse>erler anladınız ben kimlere kuyu kazanm
Yüz sene de y azsam tukenecek gibi değil pazarnn.
Lafı fazla uzatmayalım belki sonra değer nazanm..
Bütün güvenlik ku\>etlerine teşekkür ederim,
Ben böyle zamanda kenetlenmiş millete ne derim?
Olsa da y azsam yüzbin sayfalık ycrim.
Yine de canilere hem lanet okur hem ellerintz kırılsın derim..
MLSTAFA HOŞGÖR - İSTANBUL
Bu kalemler neler yazmadı ki..
Notlar, denemeler, şiirler, güzel sözler, krokiler, imzalar.. Ve
daha neler neler..
Kalemin kaderine bakın ki mürekkebi tükenmeden,
gazeteci-yazar Uğur Mumcu'nun aramızdan aynlmasını da
yazıyor. Kederli.. Ama tükenmiyor mürekkebi, daha
yazacaklan var.
Çok değerli Uğur Mumcu'nun Cumhuriyet'teki köşesini.
kitaplannı okuyanımızçoktu. Ancak Mumcu istediği ölçüde
sesini duyuramamış olmamn sıkıntısını da yaşıyordu. Hayatta
bu güne ulaşmayı görmek isterdi eminim. Aydını-cahili,
küçüğü-büyüğü, kentlisi-köylüsü, Türkü-yabancısı,
Türkiye'si-dünyası böylesine aydınlansın, laiklik ve
Atatürkçülük adına -bilinci uyarsın, tek yumruk tek ses olsun
isterdi. Böyle görmek Türkiye'sini.
Değerli Mumcu'yu susturmak istemi geri tepti. Susturmak
isteyenlerin görüşleri ile aynı görüşü paylaşan kitlelerde bile tepki
uyandırdıeylemleri. Birtekhedefaldılar. Milyonlan
uyandırdılar. Beyinlerdeki mum ışığı büyüdü, meşaleyedöndü.
Kitleler"Aynmsız" bir araya geldiler, tek ses tek yumruk
oldular. "Birlikten doğan gücü" gösterdiler "Can aLalara." Her
ne kadar "Can almak Allah'a mahsustur" sözüne saygılan yoksa
da.. Korku yüreklerinde!. Korkuyla yaşamak. yatmak "güç"
olmalı.Korkuyüreklennde!. Ağırlığınıtaşımakzorolmab,
"Dağlar" gibi. "Korku Demokles'in kılıa" gibi tepelerinde.
Susmak onlara yakıştı..
Görkemli, hazin. ağlatıcı olduğu kadar ışık saçan bir değerli
gazeteci-yazan henüz 51 yaşında uğurladı milyonlar.
Ebedi uykuya giderken bile görev başındaydı. Laiklik ve
Atatürkçülüğü biraz daha tekrarlatrnak için direndi. Cenaze
arabası itilerek götürüldü. Motor sesi bile istemedi, Atatürk ve
laik sözünü anlamayacağı için.
En sevdığin çıçek karanfıl miydi, gül müydü, lale miydi?. Benden
sana kucaklar dolusu karanfûler ve bir o kadar da sevdiğin
çiçeklersevgili Mumcu. Ailene, tüm basın camiasına, tüm
sevenlerine, tüm yaşayanlara başsağlığı diliyorum.
Rahat uyu?Görevin, bıraktığın yerdedurmayacak!. Devam
ediyor!.. Mumcu'larölmez!. "Kalemin kaderi" diye başlamışum
yazıma ama şimdi bu kalemi kırmak mı, saklamak mı
ğerektiğindenemindeğilim... MEBRURE COŞKUNSURewam
Sevgili Mumcu
Yüzyüze gelip gözgöze ba-
karak rastlaşıp selamlaşa-
madık
omuz omuzayım inadına
seninle.
Sanlarak yanaklanndan
öpüp ellerimle sırtını okşa-
yamadım.
Gözlerim her gün Cumhu-
nyeı "Gözlem de.
Dirseklerimizi bir masaya
dayayarak yannlanmızdan
konuşamadık.
soluk almışım. nefesim
güzelliklen genişletmeye ye-
min etmış, o şipşirin düşün-
celerinde.
tZZET HAZNEDAR
ANKARA NOTLARI
MUSTAFA EKMEKÇİ
Avustralya'dan Gelen
Mektup...Avustralya'dan yazan Iclal Ayık'la bir kez, Avust-
ralya'dayken telefonla konuşmuştuk Yazdığı mektupla
birlikte, yirmı de Avustralya Doları koymuş; şöyle diyor
özetle:
"Mustafa Bey,
Size böyle hitap etmek istemezdim. 'Sevgili dost',
'Sevgili abi
1
, 'Değerli büyüğüm' diye başlamayı yeğler-
dım: fakat bu size ilk yazışım, beni bağışlayın.
Sizinle telefon konuşması yapmıştım, Sydney'de iken.
ben Devrim 'in annesı Iclal Ayık; dort yıldır Avustralya 'da
yaşıyorum. Bu dörtyıllık ayrıhk. benim sanınm 14 yılıma
bedel oldu. Yurdumdan ayn kalmak beni hasta ve duy-
gusal etti. Etti, derken bu normal çoğu kişide yurtdışına
çıkışta görülen bir hastalık ya da duygusallık değil. Be-
nımki aşırı, anormal, cinnetlik derecesine erişti. İlk gün
sizinle konuşamadığımı anımsarsınız.
Siz. saygıdeğer, aydın gazeteci yazarlar toplumun gö-
zü kulağı ve en buyük toplum araştırmacılansmız. Be-
nım hakkımda düşündüklerinizi bılmek isterdim. Eğer
bana yazacak bir zamanınız olursa, umarım olur, çok
mutlu olacağım Vatanımdan bu kadar uzakta, vatanı-
mın sorunlarını kendi sorunlanmdan daha öncelikle
duyduğum ve bu sorunlarımı rahatlıkla yazıp, konuşup
bılgi alabileceğim bir kimse yok Türkiye'mde. Oradaki
arkadaşlanm köşeyi dönmüş, deveyi düze çıkarmış,
'Gelen ağam giden paşamdır' diyen takımından. Sizi
kendime yakın buldum. Dediğim gibi eğer bana yazma
fırsatınız olursa çok mutlu olacağım.
Uğur Mumcu'nun ölümü beni anlatılması imkanstz
acılara boğdu. 20 yaşındaki yeğenimi faşistler katletti.
Ve çok sevdiğım annemi 5 yıl önce yitirdim. Bu iki sevdi-
ğım canım ciğerim yakınlarımın ölümüne duyduğum
acı, Uğur'un ölümüne duyduğum acıyla aynı; içim kor
ateşi ile yanıyor. Ağlamaktan gozlerime kan geidi. Bur-
da, SBS'de yapılan, Aşkın Bey'in yaptığı radyo konuş-
masında, kocam, Uğur anlatılırken hüngür hüngür ağla-
dı ki o çok dirayetli, kendini tutmasını bilirdi; onun
ölümu, Atatürk ilke ve devrimlerine bağlı, bir zamanlar
çok çekmiş, şimdi 'yorgun demokrat'/ yaşayan bizler
için de bir ölümdu. Korktum. Halkımın üzerine çöken kö-
tülükler, onları yok edecek diye korktum. Gordüm ki
Uğur'un ölümü aydın halkımı yine tek yürek, tek fikir ola-
rak birleştirdi. içimde coşkun umutlar fışkırdı.
Büyük Mumcu için bir dosya hazırladım. Bulabildiğim
kadar yazı ve bilgileri bu dosyada topladım. Türk okulu-
na götürdüm ve bir imza kampanyası başlatmak iste-
dım. O gün kimse yoktu okulda; haftada bir gün bu okul
açık olduğu için bu haftaya kaldı. Yurdamu, halkımı dü-
şünen siz aydın insanlar karşısmda kendimi suçlu his-
sediyorum. Bir şeyler yapmak istıyorum, bu suçluluğu-
mu gidermek, kendimi avutmak için. Sürekli okuyorum,
Türkiye'deyken çok okurdum, şimdi olanaklarım elver-
diğince, bulabildiğimce okuyorum.
Sizden ricam var; ne olursunuz bana yardım edin. Şu
anda tek istediğim Uğur'un olumüyle ilgili Cumhuriyet'-
te çıkan yazıları ve ölümünden sonra çıkan birkaç gaze-
teyi, bir de cenaze töreniyle ilgili video kasetini istiyo-
rum. Lütfen, lutfen bana bunları postalaym. Posta
masrafı için 20 dolar gönderiyorum, yetmezse yine gön-
deririm. Belki yazışmalarımız devam eder, size kendimi
daha iyi tanıtma fırsatı bulabilirim.
Türk okulunda 'Laiklik ve Uğur Mumcu
1
adlı bir sem-
pozyum hazırlayacağız. Kocam, ben vekızım Devrim bü'
konuyla ilgili çalışmalar yapıyoruz. Bir de video kaseti
hazırlayıp buradaki Türklere TV'den izlettireceğiz. Bu-
nun için yardımınıza ihtiyacımız var.
Kendinize iyi bakın. Devletimizin gösteremediği, sağ-
layamadığı güvenliği, siz gazeteciler, yazarlar birbirini-
ze sağlayınız. Şu anda duyduğum diğer bir kaygım,
üzüntüm Aziz Nesin için. Ona birtakım tehditlerin geldi-
ğini okudum, sizi sizlere emanet eder, saygı, sevgi ve
hasretle ellerinizden öperim...''
iclal Ayık'ın istediklerini yollamaya çalışacağım.
iclal Ayık a, yalnız benim yazmam yetmez diye düşün-
* düm. O nedenle, adresini yazıyorum. "İclal Ayık, 2 Wal-
laceRoad, Elizabeth Vale5112, S. A. Australia."
Gerici akımlara karşı toplumun baskısı giderek belir-
ginleşıyor. İllerde. ilçelerde dini baskılarla inançları çı-
karlara, özellikle siyasal çıkarlara araç etmek isteyenle-
rin gözlerden kaçmaması, kamuoyunda uyanık aydınla-
rın, özellikle Cumhuriyet okurlarının olayı hemen
Cumhuriyet'e ulaştırma bilinçleri övgüye değer. Bu ara-
da, "Atatürkçü Düşünce Derneği" üyelerinin laikliğe
sahip çıkmada bir çeşit "öncü" rolü oynadıkları görûlü-
yor. Bu çabaları da kutlamak gerek. Atatürk'ü, Atatürk-
çülüğü karalamayı amaç edindiği ileri sürülen "Sürgün"
filmi Kultür Bakanlığf nın sıkı denetimine takıldığı halde,
Milli Eğitim Bakanlığı'nın bunu okullar için önermiş ol-
ması, gösterilmesi şaşırtıcıdır. Oldu olacak bari, "Kara-
ses'in, "Said-iNursi'nm filmlerini degöstersinler okul
çocuklarına...
Kuran kurslarının temel eğitim okulları kapsamına
alınmak istenmesi de geniş tepkilere yol açtı. Bu tepkile-
rin yoğunluğu da bu konudakı bilinçlenmenin yabana
atılmayacakdereceye geldiğini gösterir.
Ankara'nın göbeğinde, Ahmet Cevdet Paşa llköğretim
Okulu'nda, sabahları derslere 20 dakika erken başlanıp,
öğrencilerin "soluklanma" sürelerinin 15 dakikadan 5
dakikaya indirilmesi göze çarptı. "Bu ne ola ki" derken
sorunun namaz vakitlerini, ders ve soluklanma saatleri-
ni ayarlamaktan doğduğu anlaşıldı. Bu ne menem şey?
Ders saati, namaz vakitlerine göre mi ayarlanırmış?
Medrese mi burası?
BULMACA
1 2 3 4 5
'-'" 7
SOLDAN SAĞA:
1/ Tatlı sularda yaşayan,
eti lezzetli bir balık... Bü-
yük çivi. 2/ Gözün renkli
bölümü... Araba üzerine
gerilerek ıçine saman ya
da tahıl doldurulan bü-
yük kıl çuval. 3/ Atlann
taşınması için yapılmış
kapalı taşıma aracı...
Tann. 4/ Radon elemen-
tinin simgesi... Bir tür
pamuklu kumaş. 5/ Bir
anayoldan aynlan yolun
başlangıç noktası. 6/
Mekke'nin doğusunda. hacılann
anfe günü toplandıklan tepe... Be-
rilyum elementinin simgesi. 7/ Yol
yapımında kullanılan bir maki-
ne... En arkada bulunan. 8/ Yu-
nan mitolojisinde savaş tannsı...
Bez tezgâhında ipliği ayarlayan ta-
rak. 9/ Bir şeyin anımsanması için
yazılan kısa yazı... Potasyum bile-
şıklerinin genel adı.
YUKARIÖAN AŞAĞIYA
1/ Aşık Veysel'in doğum yeri olan
köy. 2/ Endüstn... Bir türdeniz taşımacıhğı 3/ Bir şeyin en yük-
sek ve sivri noktası... Konuşulan asıl konu. 4/ Kakım da denilen
bir kürk hayvanı... Pencerelere takılan bir çeşit siper. 5/ Taka-
dan büyük bir tür Karadenız kayığı. 6/ Yanhş... Çin ve Ja-
ponya'da oynanan bir çeşit satranç. 7/ Padişah, hükümdar...
Erkek balığın tohumu. 8/ Asya'da bir ülke... Geminin rüzgâr
almayan yanı. 9/ Bir dik üçgende. dik acının karşısında buJu-
nan kenar.