Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
2£ MART1993 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 11
PopStrow'93
nüzikyanşması
•İST AN1BL L (XX) - Shovv
T " n ı n Mosı Production'la
brliktedüzenledıği "Pop
Sbow Müzik Yanşmasf'nın
fîralistleri basına tanıtıldı.
Myvenpick Otel'de dün bir
tojlanü düzenleyen icra
kcmitesi. fınale kalan 20
vanşmacıyı basına tanıttı.
Tcplantı sırasında
y anşmacılara. şartnameye
gcre fınale kalan 20 eserin bir
yıl boyunca sadece Show TV
ek-anlannda yer alacağı
bidirildı. Sabit kamera ve
ışısla çekimi yapılacak olan
estrlere birer Alo Shovv
nunarası verilerek 2
nuyıstan itibaren gündüz, 5
rriiyıs tarihinden sonra ise
gece yayınıyla Lzleyicilere
tanıtılacak.
'Adada Son Gece'
Kiltür Servisi-MİNTA
Fixn"denyapılan
açklamada. 'Adada Son
Gece" adlı fılmin Ankara
Fı'm Festivali'ne katılmadığı
bıldirildi. I993yapımı.
Canal Gözütok'un yönettiği.
Serdar Gûreş ile Mdtem
Doğanay'ın başrollerini
paylaştığı "Adada Son
Gece'nin stüdyo
aşamasındakı gecikmeler
nedeniyle festivale
yetişemediği açıklandı.
Egitim ve sağlık
için sergi
• Kültür Servisi- Türk
Kadınlar Konseyi Derneği
Boğaziçi Şubesi tarafından
düzenlenen karma resim
sergisi 1-15 nısan tarihleri
arasında Taksim Vakıflar
Bankası Sanat Galerisi'nde
yer alacak. Süha Başaran,
Nihal Saner, Emir Sarıer,
Şeref keskin, Tülin Somun,
Gönül Göle v e Vefa
Efendizade'nin yapıtlanndan
oluşan serginin geliri egitim
ve sağlık hizmetlerinde
kullanılacak. Ankara "da
1959 yılında kurulan Türk
Kadınlar Konseyi.
düzenlediği konferanslar.
paneller. söyleşilerve
sanatsal etkinlıklerle. çağdaş
bir Türkiye yaratılması
yolunda adımlar atmayı
amaçüyor.
Halit Kıvanç
radyoda
• Kültür Senisi-Halit
Kıvanç, 4 nisandan itibaren.
ilk kez spor anılannı
anlatacağı bir programla
Show Radyo dinleyiclerinin
karşısınaçıkıyor. Yıllardan
beri ilk kez bir spor programı
sunacak olan Halit Kıvanç
"Ve Karşınızda Halit
Kıvanç" adlı programında
kendi seçtiğı. aralannda ünlü
futbolculann plaklannın da
yer aldığı müzikler sunacak.
Program 4 nisandan itibaren
her pazar 12.00-13.00 saatleri
arasında, tekran ise salı
günleri 9.00-10.00 saatieri
arasında Show Radyo'da
yayımlanacak.
'Hoşgeldin
Bah'ar'
• İZMİT(AA)-Izmit
TicaretOdası(ITO)
tarafından düzenlenen
"Hoşgeldin Bahar" konulu
ilkokullararası suluboya
resim yanşması sonuçlandı.
İTO tarafından yapılan
açıklamada. seçici kurulun
yapüğı değerlendirmede,
Izmit Ulugazi İlkokulu 3.
sınıf öğrencisı Beste
Kobak'ın yapıtı birinciliğe,
Gölcük Kavakh İlkokulu 5.
sınıf öğrencisi Gülsüm
Taylan'ın yapıtı ikinciliğe,
Karamürsel 4 Temmuz
İlkokulu 4. sınıf öğrencisi
Başak Çakır'ın yapıü da
üçüncülüğe değer görüldü.
Pembe diziler
uyuşturuyor
• ADANA(AA)- İzleyicileri
TV basına civileyen ve toz
pembe hayallere yönelten,
"pembe diziler" ile
"çalışmadan köşe
dönme"anlayışını
körükleyen900'lü
programlann birçeşit
uyuşturucu etkisi yaparak
doğru ve özgür düşünceyi
engellediği bıldirildi.
Psikiyatrist Dr. Şükran
Evlice, yaptıgı açıklamada,
TV'de yayımlanan ve
milyonlarca insanı etkileyen
"pembe diziler"iIe900'lü
programlann mutlaka
disiplin altına alınması
gerektiğini söyledi.
Yeni yasayla birlikte ödenekli tiyatrolann çok büyük dinamik oluşturacağını savunan DT Genel Müdürü Yücel Erten
Ârbkmemurzüuıi\eüııdeıı kıutıılmalıyızültür Senisi - 5 ay önce Devlet Tiyat-
rolan Genel Müdürlüğü görevini üst-
lendiniz. Bu süre içinde, tasarladık-
tanrazdannekadanngerçekleştir-
diniz?
Doğrusu ya, umduğumdan daha azını ger-
çekleştirebildim. Çünkü konulanmızın beklen-
medık ölçüde ertelenmiş ve savsaklanmış oldu-
ğunu. insanlanmızın da bu büyük ölçüde dü-
şünce ve duygu savurganlığına itilmiş olduğu-
nu gördüm. Evet, sanatçılar, heyecanlı, aşın
duyarlı varlıklardır. Bır rejisör olarak bunu her
zaman anlayışla karşılamışımdır. Ama bu.
aşın kaygan bir zemıne ve gerçekten önemsiz
günlük çekişmelere sürüklenmeyi gerekürmez.
Ne yazık ki böyle olmuş. Biraz doğrulannuz
şaşmış, biraz da eksen düşünceleri yitirip, incir
çekirdeğini doldurmayan aynntılarla uğraşır
olmuşuz. Bir önem sıralaması yapmak bile ne-
redeyse sorun oluşturuyor. Yani Devlet Tiyat-
rolan. kurum olarak hiç de haketmedıği bir-
takım calkantı ve çekişmelere sürüklenmiş.
Bu durumda bir kere her şeyden önce. bir
durulma, objeküvite kazanabılmek için bir
dinginleşme gerekiyordu. Sonra da sanatımız.
mesleğimiz ve kurumumuz açısından objektif
doğrulann hatırlarup tavizsiz bıçimde hayata
geçirilmesi.
Bir kere. başlamış ve provası süren bütün
oyunlann, normal biçimde varlığını ve ya-
şamını sürdürmesini gerçekleştirdik. Bu arada
Enbüyük
tehlike
şablonlaşma.
Fotokopiler
üretmenin
sanatla bir
ilgisi
yok.
süratle 2. ve 3. tur oyunlannın seçılmesi, görev
dağıhmlannın yapılması ve zaman zaman gö-
rülen çözülmelere meydan vermeden çalış-
malann sürdürülmcsı gerekiyordu. Bütün
bunlan, hemen hemen aksamasız bir biçimde
gerçekleştirdik.
Sanınz , ilkesel boyutta bazı hedefleriniz de
vardı?
-Evet. Yalnızca oyunlann seçilmesi. çalışma-
lann dûzgün bir biçimde yürütülmesi ile iş bit-
miyor. Benim ve çalışma arkadaşlanmın yak-
laşımı. devlet tiyatrolannda bir bütün olarak,
düşünsel boyutta ve yapısal boyutta bazı deği-
şiklikleri de öngörüyor.
Bu konuya da yine işimizin temel direği olan
sanatsal açıdan gıreyim. Bir kere. önümüzde
en büyük tehlike olarak duran şablonlaşma
eğilimlerine karşı durmak gerekiyordu. Şurası
açık ki ,tornadan gkanrcasına iş çıkarma veya
bazı fotokopiler üretmenin sanatla bir ilgisi
yoktur. İşte ödenekli tiyatrolann önünde dur
ran en büyük tehlikelerden birisi budur. Ken-
dini beğenmiş bir eda ile döne döne bıldiğinizi
okumaya başlar ve bir yandan da bunun sanat
olduğu sanısına kapılabih'rsiniz. Hatta eleştiri-
ye uğrayınca huysuzlanıp kızar, çareyi baş-
kalannı suçlamakta ararsınız. Bu bir bakıma.
kendi varlık nedenini unutmak veya gözden
kaçırmaktır. İşte Devlet Tiyatrolan bu tehlike-
nin eşiğinde durmaktadır. O yüzden şablonlan
ve fotokopileri bir yana bırakıp dönüp cesaret-
le yaptığımız işe bakmak, risk almak gerekir.
İlk anda yadsınsa bile yeni ve değişik yaratma
kanallannı zorlamak gerekir. Biz •"dereyi ge-
çerken at değiştirme" durumunda olmamıza
rağmen bu konuya yüreklilikle eğilmeye ka-
rarbyız.
- Müdürlüklerinize sanatsal anlamda bir
özerklik tananamz bu konuda etkili oldıı ımı?
- Kuşkusuz. O noktaya şımdi yasa konusuy-
la birlikte değinmek istiyorum. Çok tartışıldı
ama, artık herkes şu noktada buluşuyor: Dev-
let Tiyatrolan Genel Müdürlüğü yasası. yaşa-
dığımız genişieme ve yayılma sürecinin sonucu
olarak, gereksinmelerimize yanıt veremez ol-
muştur. Yeni bir yapılanma, yeni bır yasa ge-
reklidir. Amaçladığımız bu yeni yapının özü-
nü, kabaca şöyle dile getirebiliriz: Tiyatrolar.
en azından kentler bazında, mümkünse sahne-
ler bazında bağımsız çizgiler oluşturma şansına
sahip olsunlar. Bır merkezi otoritenin icazeti
altında olmasınlar.
İşte bu doğnıltu, Türkiye'nin ödenekli tıyat-
rolar alanında çok büyük bir dinamik oluştu-
racaktır diye düşünüyoruz. Ve bu yöndeki çajış-
mamızı. yani genel gerekçesı ve madde gerek-
çeleri ile birlikte yasa tasansını. 4 Aralık 1992
tarihinde bakanlığımıza teslim etmiş, bulu-
nuyoruz.
Bu anlamda ilk uygulamamız. müdürlükle-
rimızın oyun secme, repertuar oluşıurma ko-
nusunda özgür
sayılmalan oldu.
Etkilenni de
artısıyla eksisiyle
gördük.
- Önihnüzdeki se-
zon için İstanbul'da
bir "yerinden yöne-
tim" denemesi ön-
görtyorsunuz. Bu
konuda neler söyle-
yeceksiniz?
- İstanbul Devlet
Tiyatrosu, kuru-
mumuzun karşı
karşıya olduğu so-
runlann iyice kris-
talize olduğu bir
bölgemizdir. Ke-
sinlikle bir yakın-
ma olarak söyle-
miyonım. yalnızca
bir gözlemi dile ge-
tiriyorum: Yıllardır
bakıyoruz. İstan-
bul Devlet Tıyatrosu'nda hemen herkes her
şeyden şikâyetçi. kimse kımseyi beğenmiyor.
Yatay ve düşey. her yönde bir hoşnutsuzluk
görülüyor. Ama yine bakıyoruz ki seyircimiz
ve eleştirmenlerimiz de olağanüstü bir hoşnut-
luk veya hayranlık içinde değil. Eleştıriler, se-
yirci yüzdelen ortada.
Şimdi böyle bir durumda ben olava "ıdare
edip gidelim" şeklinde bakamam. Çünkü bu.
yarayı kangren etmek aniamına gelebilır. Ter-
sine. acaba bu hoşnutsuzluk duygusu. bizi da-
ha sağlıklı bir ortama götürebilecek bir içdina-
mik taşıyor mu diye bakmak gerek.
İstanbul'daki arkadaşlanmıza yeni bir ya-
ratma heyecanının. yeni bir yönetim
arayışının. yeni bir yapılanmanm, yeni bir ruh
ve anlayışın kapısını aralamış olmaktan gurur
duyuyonım. Şu sırada yöntem arayışı üzerinde
çalışmalar sürüyor. Oluşturulacak öneriler
ışığında nisan ayı içinde gereklı uygulamalar
hayata geçirilecektir.
- Peki bu deneme de yani sıra yeni bazı sorun-
lar getirtneyecek mi?
- Doğrudur. getirebilir. Ama bugün de di-
kensizgül bahçesindeoturmadığımızaçık. Her
yeni girişim, yani sıra bir takım sorunlar getirc-
cektir. Bir kere "yerinden yönetim" deyınce
Amerika'yı yeniden keşfetmek gerekmiyor.
İstanbul Şehir Tiyatrolan"nda denenmiş ve za-
manın olağanüstü siyasi atmosfer basınana
rağmen başanlan görülmüş bir yöntemdir.
Hatalan, yanlışlan da olmuştur belki. Ama
yanlışlar. tekrarlamak için değil; ders almak
icindir. İkincisi: Bu yönetim biçimi, ille de ma-
salann ve atölyelerin ikiye katlanarak çoğal-
masını gerektirmez. Üç: îki ayn yöntemin kar-
deşçe ve pozıtif anlamda bir yanşa girmelerin-
den herhangi bir kötülük beklemek ya kötü ni-
yettir. ya da hiç bir şey yapmaya niyetli olma-
maktır.
Yeni ve değişik
yaratma
kanallannı
zorlamalıyız.
'Risk
almaktan'
kaçınma-
malıyız.
Tıyatrolanmızın ve sanatçılanmızın artık
memuriyet zihniyetinden kurtulup; sorumlu-
luk bılincıyle, gerçekten yaratıcı bir çalışmaya
girmelen: kımlik, kişilik ve profıllerini oluş-
turmalan kaçınılmaz görünüyor.
- Yeni sahneter açacak mısınız?
- 27 Mart Dünya Tiyatro Günü'nde Antalya
Devlet Tiyatrosu'nu yerleşık olarak açmış ola-
cağız. Bu Bizim 8. yerleşik bölgemiz ve 22. sah-
nemiz olacak. AyncaDiyarbakr Devlet Tiyat-
rosu'nun zemin katında "Galeri Sahnesi" adını
verdiğimiz bir çevre tiyatrosunu oluşturduk.
Trabzon'da eski bir hapishane olan Hüseyin
Kazaz Kültür Merkezi'nde tiyatro faalıyetini
yeniden başlattık. İstanbul için de müjdem var.
Atatürk Kültür Merkezi'nde otoparkın alünda
bulunan magazin bölümünün Devlet Tiyatro-
lan Genel Müdürlüğü'ne tahsisi sağlandı. Ti-
vatrosever kunıluşlann yardım ve destekleriyle
önümüzdekt sezon burada bir stüdyo sahnesi
oluşlurmak için çahşmalanmız sürüyor. Daha
önceki yöneticiler tarafından tasarlanmış. ama
gerçekleşememiş olan "Kamyon Tiyatro" pro-
jesinin de eli kulağında. Kamyon tiyatromuz.
23 Nisan'dan itibaren bir çocuk oyunuyla
Kızılcahamam,Polatlı.Çubuk,BâlâveHayma-
na güzergâhında yolculuğuna başlamış olacak.
- Sanatsal düzeye ilrşkin sorunlara nasd çö-
zûm getireceksiniz?
- Türk tiyatro hayatında, gecikmiş, akut hale
gelmiş bir rejisör sorunu var. Bu sorunun çö-
zülmesi için kısa, orta ve uzun vadeli önlemler
alınması gerekiyor.Sorunun uzun vadeli çözü-
mü için tiyatro okullanmızdan hiç değilse bı-
rinde. reji eğitimı-
nin başlatılması ge-
rekiyor. Bu konu-
da geç kalınmıştır
düşüncesindeyim.
Orta vadeli çö-
züm, Devlet Tiyat-
rolannda yetişkin
sanatçılar için reji
egitim seminerleri-
nin gerçekieştiril-
mesidir. Tiyatro
dünyasında yeri
olan bır rejisörgelir
ve sonuçta bir oyu-
nun sergilenmesi
amacını taşı-
maksızın, yetişkin
sanatçılanmızla
reji alanında eğitici,
geliştirici çalışma-
lar yapar. Hatta ge-
rekiyorsa sonunda.
katılanlardan reji-
sörlüğe yatkın bul-
duklanna başan belgesi verir. Biz de biraz ol-
sun, sanatçılann kara kaşına kara gözüne
bakıpda rejisörlük yaptırmak veya rejisör kad-
rosuna geçirmek illetinden kurtuluruz. Bu yön-
de somut girişimimiz de var. Avrupa ve Türk
tiyatro dünyasının yakından tanıdığı yönet-
men Roberto Ciulli, Türkiye'de bir kaç hafta
sürecek bir reji semineri yapmayı kabul etti.
Kısa vadeli çözüm ise gerçekten değerli dün-
ya ve Avrupa klasmanından reji»örlerin konuk
olarak çağnlmasıdır. Bu yolda girişimlerimiz
sürüyor. Sözgeh'mı Polonya tiyatrosunun dün-
ya capındaki ısmi JosefSzajna'nın önümüzde-
ki sezon Devlet Tiyatrolannda bir sahneleyiş
gerçekleştirmcsi •' Jİçin prensip anlaşmasıru.
yapmış bulunuyorum. Bir Rus yönetmenin
Çehov sahnelemesi için çabalannun sürdürü-
yoruz. Bir ihtimal bu. Katiagin olabilir. Avru-
pa'da tanınmış çingene rejisör Rahim Bürhan'ı
da ünlü "Kanlı Düğün1
' sahneleyişinı gerçekleş-
tirmek üzere davet ediyoruz. Yunanlı Yaımis
Prokovas ve bir Alman yönetmenle de görüş-
melerimiz sürmekte. Özetle: Renkli bir sezona
doğru gidiyoruz. Önümüzdeki haziran ayında,
Devlet Tiyatrolannın gelecek sezon prog-
ramını, yurt çapında bir bütün olarak kesinleş-
tireceğiz. . Sanıyorum bu Devlet Tiyatrolan-
nda ilk kez gerçekleştirilmiş olacak.
Çok önem verdiğimiz bır başka konu da ku-
rumun imajını yenilemek. Önümüzdeki sezon,
fuayelerimizden salonlanmıza. dergi ve afışler-
den prestij yayınlanmıza kadar her boyutta bir
arayış içine girerek. seyircımızı saran ve bize
bağlayan çözümler aramalıyız.
- Zorluklar?
- Yasamız eskıdi, binamız yok, bütçenıiz
dar, kadro sorunlanmız var.Kurum olarak biz
yeni yasamıza kavuşmayı dört gözle bekliyo-
ruz. Ama bunun MechYin lakvimi ve aritmeti-
ği ile ılgili olduğunu da biliyoruz. Bu bakımdan
yapısal sorunlanmıza yetki paylaşımı ile çö-
züm aramaya çalışıyoruz.
Sahnelerimiz yeterli değil. Gecekonduyu
andıran binalarda hizmet venyoruz. Üstelik bu
binalara ciddi bir harcama yapamıyoruz; çün-
kü çoğu kendi malımız değil. Düşünün An-
kara'da faaliyet gösterdiğimiz yedi sahneden
yalnızca ikisı Devlet Tiyatrolannın kendi malı.
1942'den beri faaliyet gösterdiğimiz, yerimiz,
yurdumuz, vuvamız Küçük Tiyatro binasının
bile. otel yapılmaktan kurtanlıp bir bütün ola-
rak Devlet Tiyatrolanna tahsisi için olağanüs-
tü çabalar içindeyiz. Trilyonluk prestij bina-
lanndan söz etmiyonım. İçinde tiyatro yapı-
labilir hacimlenn özlemi içindeyiz. Bütçemiz
dar. Personel gıderleri bakımından ele almca
belkı bazılanna kabank görünebilir. Ama dü-
şünün ki Devlet Tiyatrolan, yurt çapında 8 ilde
22 sahnede. 1800 küsur personeliyle faaliyet
göstermektedir. Yılda ortalama 90-100 kadar
Renkli
bir
sezona
giriyoruz,
haziranda
yeni
programımızı
açıklayacağız.
oyun sahneler. 3500 civannda temsil verir,
350-400 kadar da turne temsili yapar. Bu çap-
taki bir etkinlik için bütçe olanaİclanmızı en tu-
tumlu ve verimli bir biçimde kullanmaya ve bu
arada kalite bakımından düzeyi korumaya zo-
runluyuz.
Kadro sorunlanmız var: Yurdun gelişen
merkezlerinde yeni tiyatrolar açmak kaçınıl-
maz görevimiz. Ama her iş gibi tiyatro da belli
kadrolan gerektiriyor. Bir uçağın bakım ve
kullanımında gereklı olan kadrolan nasıl dar
tutamazsanız, tiyatroda da aynı şey geçerli.
Ço1< büyük bir titızlikle. her işe hizmeti sağlıklı
yürütmek için gerekli asgari personeli hesap-
layarak kadro talebinde bulunmuştuk. Bu ta-
lep. yeni açılacak Antalya tiyatromuz dahil,
yurt çapında 182 sözleşmeli kadroyu gerekti-
yordu. Ama alabildiğimiz kadro sayısı 82 oldu.
Doğal ki devletin genel bazı yatınm, kadro
ve bütçe politikalan vardır. Ve buna kurumlar-.-
da belli oranda uyulması gerekır. AnWte^g
cana. gömlekten daha yakındır. Dolayısıyla
ben de kurumun yöneticisi olarak acil ihtiyaç-
lanmızı dile getirmek zorundayım.
- Pek çok alanda a>nı anda mücadele erme
gereği doğuyor galiba? Çünkü sanatsal kavra-
yışta da zorluklar var.
- Kuşkusuz. Bu zorluklann başında kolay
beğenirlik geliyor. Üstelik iki taraflı. Kolaya
alışmış sanatçılar olarak. kolaycılığa
alıştınlmış bir seyirciyle karşı karşıyayız. Bunu
aşmak için iç dinamıklenmizi gcliştirmek zo-
rundajTz. Sanatımızın vazgeçilmez olduğunu,
önemli olduğunu. toplum katında yeniden
onaylatmak zorundayız.
Italyan ve
în^liz toplu
gösterileri
• 10 İtalyan fılminin
yer alacağı 'İtalya'nın
AJtın Palmiyeleri've
İngiliz Sinema Kuru-
mu'nungercekleştir-
diği 6 fılm festivalde
gösterilecek ilginç
fılmler arasında yer
alıyor.
Kültür Servisi - 3-18 nisan
tarihleri arasında yer alacak
olan 12. Uluslararası İstanbul
Füm Festivali'ne katılacak
yaklaşık 150 fılm, dünya sine-
masının geniş bir panora-
masını gözler önüne serecek.
Festival programında yer alan
İtalyan ve İngiliz toplu göste-
rileri bölümlerinde her iki ül-
keden seçkin yönetmenlerinin
fılmleri gösterilecek.
İtalyan filmleri toplu gös-
terisinde, Rosselini'den De Si-
ca'ya, Visconti'den Taviani
kardeşlere ünlü sinemaalar
yer alacak.
"İtalya'nın Altın Palmiye-
leri" adı altında yapılacak gös-
teride, Cannes'da "Altın Pal-
miye" kazanmış olan Roma
Açık Şehir, Milano'da Muci-
ze, İki Kuruşluk Umut, Leo-
par, Bayanlar ve Baylar, Ve-
nedik'te Ölüm, İşçi Sınıfı Cen-
nette, Babam ve Ustam, Nalın
Ağaa ile Elveda Erkeklik adlı
fılmler gösterilecek.
İngiüz filmleri toplu gösteri-
si ise İngiliz Sinema Kurumu
(BFI) ödülünü kazanmış film-
lerden oluşuyor.
"İngiliz Sinema Kunımu'-
na Saygı" başhğıyta sunula-
cak bölümde, Ken Russel, Ka-
rel Retsz, Stephan Fears gibi
günümüzün ünlü isimleri bu-
lunuyor.
Toplu gösteride Radyo
Açık. Hayvanat Bahçesi,
Uzun Günün Sonu, Genç Asi
Ruhlar, Kalıcı İzler ve Elenya
adlı filmler izlenecek.
Şehir Tiyatrolan Macit Koper'in yönettiği 'Kadınlar da Savaşı Yitirdi' adb oyunu sahneliyor
Savaşı yitîrmenin bedeli: Cinselliğin sömürüsü
NtLGÜN TOPTAŞ
İstanbul Şehir Tiyatrolan'nda
30 martta sahnelenmeye başlana-
cak olan "Kadınlar da Savaşı
Yitirdi" adlı oyun, "Erkeklerin
savaşj yitirdikleri verde kadın-
lann da savaşı yitirip yitirme-
diklerini ve kadınlar bir kez er-
keklerle beraber, bir kez de er-
keklerin yenilgilerinden sonra,
savaşı iki defa mı kaybediyor-
larTı sorgulayan bir oyun.
Ahlak anlayışı
Faşizm dönemi ve 11. Dünya
Savaşı sonrasımn en güçlü ve en
tartışılmış İtalyan yazan Curzio
Malaparte'nin yazdığı oyunu
Macit Koper yönetiyor. 11. Dünya
Savaşı sonrasında Rus işgali altın-
daki Viyana'da gecen oyunda,
işgalci askerler, ellerindeki ku-
ponlan kullanarak kadınlar
arasında bir yanşma yapıyorlar.
Seçilen kadınlar. askerlerle yat-
malan karşılığında, baştayiyecek
olmak üzere çeşitli gereksinimle-
rini karşılayacaklan kuponlan
eldeediyorlar.
Bir küçük burjuva ailesinin
evinde gecen oyunda, anne, iki
kun ve gelini yer alıyor. Anne as-
kerler tarafından yapılan seçim-
de, kızlannı korumak için gelini-
ni öne sürüyor. Macit Koper.
oyunda kadınlann ahlak anlayış-
lanrun çok yönlü irdelendiğini
anlatıyor:
"Kadınlann doğru yapıp yap-
madıklan, yenilen erkeklerin mi
kadınlan bu hale düşürdüğü ya
da gelenlerin (askerlerin) bir er-
demsizliği mi olduğu tartışılıyor.
Bir şey daha biliyoruz ki, bu ülke-
ye gebp yeşil kuponlan dağıtan-
ların. daha önce kendi ülkelerin-
de yenik olduklan dönemde, aynı
şey kendi kanlannın da basına
gelmiş. Kadının cinselliğine yö-
nelik istismar, savaşı kaybedenle-
rin her zaman denedikleri, savaşı
kaybeden kadınlann da her za-
man başlanna gelen birolgu."
Peki savaşı ikinci kere kaybe-
den ler sadece kadınlar mı oluyor?
Ya onlann kocalan, onlar da
Macit Koper, Türkiye 'de sağlıklı, para kaygısı duyulmadan tiyatro yapdacağına inanmıyor.
kanlannı yitirrmş olmaktan. bir
kez daha yenilmiş olmuyorlar
mı? Koper'e göre Malaparte'nin
"Kadınlar da Savaşı Yitirdi" adlı
oyunu tüm bunlan birazcık da
felsefi düzeyde tartışan bir oyun.
Tiyatronun 'alıcısf
Şehir Tiyatrolan'ndan 1982'-
de. 1402. maddeye dayanılarak
uzaklaştınlan ve 1989"da yeniden
dönen Koper, bu dönüşün ne-
denlerini şöyle agklıyor:
"Şehir Tiyatrolan'ndan başka
bir yerde şu anda Türkiye'de
sağlıklı, para kaygısı duyulma-
dan tiyatro yapılacağina inanmı-
yorum. Bir tek burada tiyatro
yapılır diye döndüm hala bekli-
yorum."
"Neyi bekliyorsunuz?" soru-
muzu şöyle yanıtlıyor Koper:
"Türkiye'de tiyatronun 'alıcısı-
nın' da artması gerektiği düşü-
nülerek. estetik yapısının biraz
değiştirilmesi gerektiğini düşü-
nüyorum. Tiyatronun. oyuncu-
suyla, yönetmeniyle, dramatur-
guyla ve yazanyla daha bir elbir-
liğiyle. daha sıfırdan oluşturul-
ması gerektiğini düşünüyorum.
O zaman daha yaratıcı oluna-
cağına, Türkiye'nin ve Türkiyeli
sanatçının meselelerinin daha
çok gündeme geleceğine inanıyo-
rum. Şimdi tiyatroda yapılan, ya-
zarlann kendi evlerinde. oyuncu-
suyla yönetmeniyle tiyatrocuyu
kesinlikle düşünmeden. kendi bi-
rikimleri oranında yazıp tiyatro-
ya sunduklan oyunlardır. Ben o
oyunlann Türkiye'yle de Tür-
kiyeli sanatçının meselelenyle de
fazla çakıştığını sanrnıyorum. Bu
çakışmayı sağlamak için en azın-
dan birtakım gruplann. - ki
bunlar ancak Şehir ve Devlet Ti-
yatrolan olabilir..- yukarda da
sözettiğim gibi, daha sıfırdan. ya-
zan çalışmanın içinde banndıran
bir yerden başlamalan gerekiyor
diye düşünüyorum."
EI yordamıyla sanatçılık
"Böyle bır çalışma alanının
oluşması" konusunda pek de
iyimser görünmeyen Macit Ko-
per, Türkiye gibi geri kalmış ül-
kelerde yönetmenliğin de sa-
natçılığın da "el yordamıyla" ol-
duğunu belirtiyor
"Bu sanat dallannda egitim ve-
recek kurumlar yoksa, insanlar
ancak kendi kendilerini yetiştire-
bilirler. Bu da bu işi kendinden
çok daha iyi yapabilenleri sömür-
mekle, önemli bir merak sarmak-
la ya da o işi sevmekle mümkün.
Ama bu ülkede okullu olsun
alayb olsun, eğer biri doğru dü-
rüst bir şey yapmışsa, hep kendi
kendini yetiştirmiştir."
Macit Koper tiyatronun so-
runlannı sıralıyor ve öneride bu-
lunuyor:
"Sinemada da tiyatroda da bir
sürü sorun sayılabilecekken, asıl
sorunun 'el yordamıyla hareket
etmek" olduğu kanısm dayım. Ti-
yatro hakkındak bilgilerimiz hep
çok yakın çevreden edinilmiş.
eğitilmemiş, sindirilmemiş.
özümsenmemiş. Bunlann sahne-
ye aktanlmasının da aynı biçim-
de az sindirilmiş az özümsenmiş
olduğu kendini belli ediyor so-
nuçta."
Halen provalan sürmekte olan
oyunu Türkçeve Rekin Teksoy çe-
virmiş. dekorlar Ozhan Özdil
kostümlerse Türkan Kafadar'a
ait. Macit Koper, Celile Toyon,
Belma Lacin, Nergis Çorakçı,
Müge Akyavaş, Candan Sabuncu,
Selma Kurluğ. Gökhan Mete, Ah-
met Lz, Selçuk Soğukçay \e
Hüseyin Karşm'dan oluşan oyun-
cu kadrosuyla oldukça keyifli bir
çalışma sürdürdüklerini söylü-
yor.
Allen'ın
cinsel
yaşamı
NEW YORK (Reuter)- Ünlö
yönetmen NVoody Alienia, bir
süre beraber yaşadığı sevgilisi si-
nema oyuncusu Mia Farroıv
arasuıdaki tarhşma renldenerek
süriîyor.
Allen'ın Farrow'dan obna oğlu
Satchel. e\latlık kızı Dylan ve
Moses'ı evlatlık edinmek için
açtığı vela>et davasmın gecen
ohınımunda. fılm \önetmeni. bir
süredir aşk >aşadığı Farro»"un
e\latlık kızı Soon Yi Pre\in'in
çıplak resimlerini çekriğini itiraf
etti.
Resimlerin kesinlikle pornog-
rafik olmadığını, erorik, grafik
resûnier olduğunu söyleyen Alien
, Soon Yi Previn ile kocası Andre
Pre\in'in kendisinden Previn'm
çıplak resimlerini çekmesini iste-
diğini öne sürdü.
FarroH'la ilişkisinin uzun za-
mandır romanrik gereksinmele-
rine cevap vcrmediğini anlatan
Allen. Satchel'ın doğumundan bu
yana Farrow'la cinsel ilLşkide bu-
İunmadığını açıkladı.
Arşiray'ın
sergisi
Kültür Servisi- Levent Arşi-
ray"ın resim sergisi 1-17 nisan ta-
rUüerinde Atatürk Kültür Mer-
kezi Sergi Salonu'nda ver ala-
cak. Devlet Güzel Sanatlar Aka-
demisi Yüksek Resim Bölüımi
Bedri Rahmi Eyüboğlu atölve-
sinden 1971'de mezun olan sa-
natçının birçok karma, kişisel
sergisi ve ödüUeri bulunuyor.
Ote y andan Metin Güngör'üı
Taksim Sanat Galerisi'ndeki
yağlıboya resim sergisi sürüyor.
1986 yılında Marmara Güzei
Sanatlar Fakültesi'nden mezun
olan Güngör, 1986- 1989 >ıllan
arasında Mimar Sinan Üniversi-
tesi resim bölümünde master eği-
timi gördü.
Çalışmalannı halen İngiltere1
-
de sürdüren sanatçının sergisi 15
nisan'a dek goriilebilir.