25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2£ MART1993 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA KULTUR 11 PopStrow'93 nüzikyanşması •İST AN1BL L (XX) - Shovv T " n ı n Mosı Production'la brliktedüzenledıği "Pop Sbow Müzik Yanşmasf'nın fîralistleri basına tanıtıldı. Myvenpick Otel'de dün bir tojlanü düzenleyen icra kcmitesi. fınale kalan 20 vanşmacıyı basına tanıttı. Tcplantı sırasında y anşmacılara. şartnameye gcre fınale kalan 20 eserin bir yıl boyunca sadece Show TV ek-anlannda yer alacağı bidirildı. Sabit kamera ve ışısla çekimi yapılacak olan estrlere birer Alo Shovv nunarası verilerek 2 nuyıstan itibaren gündüz, 5 rriiyıs tarihinden sonra ise gece yayınıyla Lzleyicilere tanıtılacak. 'Adada Son Gece' Kiltür Servisi-MİNTA Fixn"denyapılan açklamada. 'Adada Son Gece" adlı fılmin Ankara Fı'm Festivali'ne katılmadığı bıldirildi. I993yapımı. Canal Gözütok'un yönettiği. Serdar Gûreş ile Mdtem Doğanay'ın başrollerini paylaştığı "Adada Son Gece'nin stüdyo aşamasındakı gecikmeler nedeniyle festivale yetişemediği açıklandı. Egitim ve sağlık için sergi • Kültür Servisi- Türk Kadınlar Konseyi Derneği Boğaziçi Şubesi tarafından düzenlenen karma resim sergisi 1-15 nısan tarihleri arasında Taksim Vakıflar Bankası Sanat Galerisi'nde yer alacak. Süha Başaran, Nihal Saner, Emir Sarıer, Şeref keskin, Tülin Somun, Gönül Göle v e Vefa Efendizade'nin yapıtlanndan oluşan serginin geliri egitim ve sağlık hizmetlerinde kullanılacak. Ankara "da 1959 yılında kurulan Türk Kadınlar Konseyi. düzenlediği konferanslar. paneller. söyleşilerve sanatsal etkinlıklerle. çağdaş bir Türkiye yaratılması yolunda adımlar atmayı amaçüyor. Halit Kıvanç radyoda • Kültür Senisi-Halit Kıvanç, 4 nisandan itibaren. ilk kez spor anılannı anlatacağı bir programla Show Radyo dinleyiclerinin karşısınaçıkıyor. Yıllardan beri ilk kez bir spor programı sunacak olan Halit Kıvanç "Ve Karşınızda Halit Kıvanç" adlı programında kendi seçtiğı. aralannda ünlü futbolculann plaklannın da yer aldığı müzikler sunacak. Program 4 nisandan itibaren her pazar 12.00-13.00 saatleri arasında, tekran ise salı günleri 9.00-10.00 saatieri arasında Show Radyo'da yayımlanacak. 'Hoşgeldin Bah'ar' • İZMİT(AA)-Izmit TicaretOdası(ITO) tarafından düzenlenen "Hoşgeldin Bahar" konulu ilkokullararası suluboya resim yanşması sonuçlandı. İTO tarafından yapılan açıklamada. seçici kurulun yapüğı değerlendirmede, Izmit Ulugazi İlkokulu 3. sınıf öğrencisı Beste Kobak'ın yapıtı birinciliğe, Gölcük Kavakh İlkokulu 5. sınıf öğrencisi Gülsüm Taylan'ın yapıtı ikinciliğe, Karamürsel 4 Temmuz İlkokulu 4. sınıf öğrencisi Başak Çakır'ın yapıü da üçüncülüğe değer görüldü. Pembe diziler uyuşturuyor • ADANA(AA)- İzleyicileri TV basına civileyen ve toz pembe hayallere yönelten, "pembe diziler" ile "çalışmadan köşe dönme"anlayışını körükleyen900'lü programlann birçeşit uyuşturucu etkisi yaparak doğru ve özgür düşünceyi engellediği bıldirildi. Psikiyatrist Dr. Şükran Evlice, yaptıgı açıklamada, TV'de yayımlanan ve milyonlarca insanı etkileyen "pembe diziler"iIe900'lü programlann mutlaka disiplin altına alınması gerektiğini söyledi. Yeni yasayla birlikte ödenekli tiyatrolann çok büyük dinamik oluşturacağını savunan DT Genel Müdürü Yücel Erten Ârbkmemurzüuıi\eüııdeıı kıutıılmalıyızültür Senisi - 5 ay önce Devlet Tiyat- rolan Genel Müdürlüğü görevini üst- lendiniz. Bu süre içinde, tasarladık- tanrazdannekadanngerçekleştir- diniz? Doğrusu ya, umduğumdan daha azını ger- çekleştirebildim. Çünkü konulanmızın beklen- medık ölçüde ertelenmiş ve savsaklanmış oldu- ğunu. insanlanmızın da bu büyük ölçüde dü- şünce ve duygu savurganlığına itilmiş olduğu- nu gördüm. Evet, sanatçılar, heyecanlı, aşın duyarlı varlıklardır. Bır rejisör olarak bunu her zaman anlayışla karşılamışımdır. Ama bu. aşın kaygan bir zemıne ve gerçekten önemsiz günlük çekişmelere sürüklenmeyi gerekürmez. Ne yazık ki böyle olmuş. Biraz doğrulannuz şaşmış, biraz da eksen düşünceleri yitirip, incir çekirdeğini doldurmayan aynntılarla uğraşır olmuşuz. Bir önem sıralaması yapmak bile ne- redeyse sorun oluşturuyor. Yani Devlet Tiyat- rolan. kurum olarak hiç de haketmedıği bir- takım calkantı ve çekişmelere sürüklenmiş. Bu durumda bir kere her şeyden önce. bir durulma, objeküvite kazanabılmek için bir dinginleşme gerekiyordu. Sonra da sanatımız. mesleğimiz ve kurumumuz açısından objektif doğrulann hatırlarup tavizsiz bıçimde hayata geçirilmesi. Bir kere. başlamış ve provası süren bütün oyunlann, normal biçimde varlığını ve ya- şamını sürdürmesini gerçekleştirdik. Bu arada Enbüyük tehlike şablonlaşma. Fotokopiler üretmenin sanatla bir ilgisi yok. süratle 2. ve 3. tur oyunlannın seçılmesi, görev dağıhmlannın yapılması ve zaman zaman gö- rülen çözülmelere meydan vermeden çalış- malann sürdürülmcsı gerekiyordu. Bütün bunlan, hemen hemen aksamasız bir biçimde gerçekleştirdik. Sanınz , ilkesel boyutta bazı hedefleriniz de vardı? -Evet. Yalnızca oyunlann seçilmesi. çalışma- lann dûzgün bir biçimde yürütülmesi ile iş bit- miyor. Benim ve çalışma arkadaşlanmın yak- laşımı. devlet tiyatrolannda bir bütün olarak, düşünsel boyutta ve yapısal boyutta bazı deği- şiklikleri de öngörüyor. Bu konuya da yine işimizin temel direği olan sanatsal açıdan gıreyim. Bir kere. önümüzde en büyük tehlike olarak duran şablonlaşma eğilimlerine karşı durmak gerekiyordu. Şurası açık ki ,tornadan gkanrcasına iş çıkarma veya bazı fotokopiler üretmenin sanatla bir ilgisi yoktur. İşte ödenekli tiyatrolann önünde dur ran en büyük tehlikelerden birisi budur. Ken- dini beğenmiş bir eda ile döne döne bıldiğinizi okumaya başlar ve bir yandan da bunun sanat olduğu sanısına kapılabih'rsiniz. Hatta eleştiri- ye uğrayınca huysuzlanıp kızar, çareyi baş- kalannı suçlamakta ararsınız. Bu bir bakıma. kendi varlık nedenini unutmak veya gözden kaçırmaktır. İşte Devlet Tiyatrolan bu tehlike- nin eşiğinde durmaktadır. O yüzden şablonlan ve fotokopileri bir yana bırakıp dönüp cesaret- le yaptığımız işe bakmak, risk almak gerekir. İlk anda yadsınsa bile yeni ve değişik yaratma kanallannı zorlamak gerekir. Biz •"dereyi ge- çerken at değiştirme" durumunda olmamıza rağmen bu konuya yüreklilikle eğilmeye ka- rarbyız. - Müdürlüklerinize sanatsal anlamda bir özerklik tananamz bu konuda etkili oldıı ımı? - Kuşkusuz. O noktaya şımdi yasa konusuy- la birlikte değinmek istiyorum. Çok tartışıldı ama, artık herkes şu noktada buluşuyor: Dev- let Tiyatrolan Genel Müdürlüğü yasası. yaşa- dığımız genişieme ve yayılma sürecinin sonucu olarak, gereksinmelerimize yanıt veremez ol- muştur. Yeni bir yapılanma, yeni bır yasa ge- reklidir. Amaçladığımız bu yeni yapının özü- nü, kabaca şöyle dile getirebiliriz: Tiyatrolar. en azından kentler bazında, mümkünse sahne- ler bazında bağımsız çizgiler oluşturma şansına sahip olsunlar. Bır merkezi otoritenin icazeti altında olmasınlar. İşte bu doğnıltu, Türkiye'nin ödenekli tıyat- rolar alanında çok büyük bir dinamik oluştu- racaktır diye düşünüyoruz. Ve bu yöndeki çajış- mamızı. yani genel gerekçesı ve madde gerek- çeleri ile birlikte yasa tasansını. 4 Aralık 1992 tarihinde bakanlığımıza teslim etmiş, bulu- nuyoruz. Bu anlamda ilk uygulamamız. müdürlükle- rimızın oyun secme, repertuar oluşıurma ko- nusunda özgür sayılmalan oldu. Etkilenni de artısıyla eksisiyle gördük. - Önihnüzdeki se- zon için İstanbul'da bir "yerinden yöne- tim" denemesi ön- görtyorsunuz. Bu konuda neler söyle- yeceksiniz? - İstanbul Devlet Tiyatrosu, kuru- mumuzun karşı karşıya olduğu so- runlann iyice kris- talize olduğu bir bölgemizdir. Ke- sinlikle bir yakın- ma olarak söyle- miyonım. yalnızca bir gözlemi dile ge- tiriyorum: Yıllardır bakıyoruz. İstan- bul Devlet Tıyatrosu'nda hemen herkes her şeyden şikâyetçi. kimse kımseyi beğenmiyor. Yatay ve düşey. her yönde bir hoşnutsuzluk görülüyor. Ama yine bakıyoruz ki seyircimiz ve eleştirmenlerimiz de olağanüstü bir hoşnut- luk veya hayranlık içinde değil. Eleştıriler, se- yirci yüzdelen ortada. Şimdi böyle bir durumda ben olava "ıdare edip gidelim" şeklinde bakamam. Çünkü bu. yarayı kangren etmek aniamına gelebilır. Ter- sine. acaba bu hoşnutsuzluk duygusu. bizi da- ha sağlıklı bir ortama götürebilecek bir içdina- mik taşıyor mu diye bakmak gerek. İstanbul'daki arkadaşlanmıza yeni bir ya- ratma heyecanının. yeni bir yönetim arayışının. yeni bir yapılanmanm, yeni bir ruh ve anlayışın kapısını aralamış olmaktan gurur duyuyonım. Şu sırada yöntem arayışı üzerinde çalışmalar sürüyor. Oluşturulacak öneriler ışığında nisan ayı içinde gereklı uygulamalar hayata geçirilecektir. - Peki bu deneme de yani sıra yeni bazı sorun- lar getirtneyecek mi? - Doğrudur. getirebilir. Ama bugün de di- kensizgül bahçesindeoturmadığımızaçık. Her yeni girişim, yani sıra bir takım sorunlar getirc- cektir. Bir kere "yerinden yönetim" deyınce Amerika'yı yeniden keşfetmek gerekmiyor. İstanbul Şehir Tiyatrolan"nda denenmiş ve za- manın olağanüstü siyasi atmosfer basınana rağmen başanlan görülmüş bir yöntemdir. Hatalan, yanlışlan da olmuştur belki. Ama yanlışlar. tekrarlamak için değil; ders almak icindir. İkincisi: Bu yönetim biçimi, ille de ma- salann ve atölyelerin ikiye katlanarak çoğal- masını gerektirmez. Üç: îki ayn yöntemin kar- deşçe ve pozıtif anlamda bir yanşa girmelerin- den herhangi bir kötülük beklemek ya kötü ni- yettir. ya da hiç bir şey yapmaya niyetli olma- maktır. Yeni ve değişik yaratma kanallannı zorlamalıyız. 'Risk almaktan' kaçınma- malıyız. Tıyatrolanmızın ve sanatçılanmızın artık memuriyet zihniyetinden kurtulup; sorumlu- luk bılincıyle, gerçekten yaratıcı bir çalışmaya girmelen: kımlik, kişilik ve profıllerini oluş- turmalan kaçınılmaz görünüyor. - Yeni sahneter açacak mısınız? - 27 Mart Dünya Tiyatro Günü'nde Antalya Devlet Tiyatrosu'nu yerleşık olarak açmış ola- cağız. Bu Bizim 8. yerleşik bölgemiz ve 22. sah- nemiz olacak. AyncaDiyarbakr Devlet Tiyat- rosu'nun zemin katında "Galeri Sahnesi" adını verdiğimiz bir çevre tiyatrosunu oluşturduk. Trabzon'da eski bir hapishane olan Hüseyin Kazaz Kültür Merkezi'nde tiyatro faalıyetini yeniden başlattık. İstanbul için de müjdem var. Atatürk Kültür Merkezi'nde otoparkın alünda bulunan magazin bölümünün Devlet Tiyatro- lan Genel Müdürlüğü'ne tahsisi sağlandı. Ti- vatrosever kunıluşlann yardım ve destekleriyle önümüzdekt sezon burada bir stüdyo sahnesi oluşlurmak için çahşmalanmız sürüyor. Daha önceki yöneticiler tarafından tasarlanmış. ama gerçekleşememiş olan "Kamyon Tiyatro" pro- jesinin de eli kulağında. Kamyon tiyatromuz. 23 Nisan'dan itibaren bir çocuk oyunuyla Kızılcahamam,Polatlı.Çubuk,BâlâveHayma- na güzergâhında yolculuğuna başlamış olacak. - Sanatsal düzeye ilrşkin sorunlara nasd çö- zûm getireceksiniz? - Türk tiyatro hayatında, gecikmiş, akut hale gelmiş bir rejisör sorunu var. Bu sorunun çö- zülmesi için kısa, orta ve uzun vadeli önlemler alınması gerekiyor.Sorunun uzun vadeli çözü- mü için tiyatro okullanmızdan hiç değilse bı- rinde. reji eğitimı- nin başlatılması ge- rekiyor. Bu konu- da geç kalınmıştır düşüncesindeyim. Orta vadeli çö- züm, Devlet Tiyat- rolannda yetişkin sanatçılar için reji egitim seminerleri- nin gerçekieştiril- mesidir. Tiyatro dünyasında yeri olan bır rejisörgelir ve sonuçta bir oyu- nun sergilenmesi amacını taşı- maksızın, yetişkin sanatçılanmızla reji alanında eğitici, geliştirici çalışma- lar yapar. Hatta ge- rekiyorsa sonunda. katılanlardan reji- sörlüğe yatkın bul- duklanna başan belgesi verir. Biz de biraz ol- sun, sanatçılann kara kaşına kara gözüne bakıpda rejisörlük yaptırmak veya rejisör kad- rosuna geçirmek illetinden kurtuluruz. Bu yön- de somut girişimimiz de var. Avrupa ve Türk tiyatro dünyasının yakından tanıdığı yönet- men Roberto Ciulli, Türkiye'de bir kaç hafta sürecek bir reji semineri yapmayı kabul etti. Kısa vadeli çözüm ise gerçekten değerli dün- ya ve Avrupa klasmanından reji»örlerin konuk olarak çağnlmasıdır. Bu yolda girişimlerimiz sürüyor. Sözgeh'mı Polonya tiyatrosunun dün- ya capındaki ısmi JosefSzajna'nın önümüzde- ki sezon Devlet Tiyatrolannda bir sahneleyiş gerçekleştirmcsi •' Jİçin prensip anlaşmasıru. yapmış bulunuyorum. Bir Rus yönetmenin Çehov sahnelemesi için çabalannun sürdürü- yoruz. Bir ihtimal bu. Katiagin olabilir. Avru- pa'da tanınmış çingene rejisör Rahim Bürhan'ı da ünlü "Kanlı Düğün1 ' sahneleyişinı gerçekleş- tirmek üzere davet ediyoruz. Yunanlı Yaımis Prokovas ve bir Alman yönetmenle de görüş- melerimiz sürmekte. Özetle: Renkli bir sezona doğru gidiyoruz. Önümüzdeki haziran ayında, Devlet Tiyatrolannın gelecek sezon prog- ramını, yurt çapında bir bütün olarak kesinleş- tireceğiz. . Sanıyorum bu Devlet Tiyatrolan- nda ilk kez gerçekleştirilmiş olacak. Çok önem verdiğimiz bır başka konu da ku- rumun imajını yenilemek. Önümüzdeki sezon, fuayelerimizden salonlanmıza. dergi ve afışler- den prestij yayınlanmıza kadar her boyutta bir arayış içine girerek. seyircımızı saran ve bize bağlayan çözümler aramalıyız. - Zorluklar? - Yasamız eskıdi, binamız yok, bütçenıiz dar, kadro sorunlanmız var.Kurum olarak biz yeni yasamıza kavuşmayı dört gözle bekliyo- ruz. Ama bunun MechYin lakvimi ve aritmeti- ği ile ılgili olduğunu da biliyoruz. Bu bakımdan yapısal sorunlanmıza yetki paylaşımı ile çö- züm aramaya çalışıyoruz. Sahnelerimiz yeterli değil. Gecekonduyu andıran binalarda hizmet venyoruz. Üstelik bu binalara ciddi bir harcama yapamıyoruz; çün- kü çoğu kendi malımız değil. Düşünün An- kara'da faaliyet gösterdiğimiz yedi sahneden yalnızca ikisı Devlet Tiyatrolannın kendi malı. 1942'den beri faaliyet gösterdiğimiz, yerimiz, yurdumuz, vuvamız Küçük Tiyatro binasının bile. otel yapılmaktan kurtanlıp bir bütün ola- rak Devlet Tiyatrolanna tahsisi için olağanüs- tü çabalar içindeyiz. Trilyonluk prestij bina- lanndan söz etmiyonım. İçinde tiyatro yapı- labilir hacimlenn özlemi içindeyiz. Bütçemiz dar. Personel gıderleri bakımından ele almca belkı bazılanna kabank görünebilir. Ama dü- şünün ki Devlet Tiyatrolan, yurt çapında 8 ilde 22 sahnede. 1800 küsur personeliyle faaliyet göstermektedir. Yılda ortalama 90-100 kadar Renkli bir sezona giriyoruz, haziranda yeni programımızı açıklayacağız. oyun sahneler. 3500 civannda temsil verir, 350-400 kadar da turne temsili yapar. Bu çap- taki bir etkinlik için bütçe olanaİclanmızı en tu- tumlu ve verimli bir biçimde kullanmaya ve bu arada kalite bakımından düzeyi korumaya zo- runluyuz. Kadro sorunlanmız var: Yurdun gelişen merkezlerinde yeni tiyatrolar açmak kaçınıl- maz görevimiz. Ama her iş gibi tiyatro da belli kadrolan gerektiriyor. Bir uçağın bakım ve kullanımında gereklı olan kadrolan nasıl dar tutamazsanız, tiyatroda da aynı şey geçerli. Ço1< büyük bir titızlikle. her işe hizmeti sağlıklı yürütmek için gerekli asgari personeli hesap- layarak kadro talebinde bulunmuştuk. Bu ta- lep. yeni açılacak Antalya tiyatromuz dahil, yurt çapında 182 sözleşmeli kadroyu gerekti- yordu. Ama alabildiğimiz kadro sayısı 82 oldu. Doğal ki devletin genel bazı yatınm, kadro ve bütçe politikalan vardır. Ve buna kurumlar-.- da belli oranda uyulması gerekır. AnWte^g cana. gömlekten daha yakındır. Dolayısıyla ben de kurumun yöneticisi olarak acil ihtiyaç- lanmızı dile getirmek zorundayım. - Pek çok alanda a>nı anda mücadele erme gereği doğuyor galiba? Çünkü sanatsal kavra- yışta da zorluklar var. - Kuşkusuz. Bu zorluklann başında kolay beğenirlik geliyor. Üstelik iki taraflı. Kolaya alışmış sanatçılar olarak. kolaycılığa alıştınlmış bir seyirciyle karşı karşıyayız. Bunu aşmak için iç dinamıklenmizi gcliştirmek zo- rundajTz. Sanatımızın vazgeçilmez olduğunu, önemli olduğunu. toplum katında yeniden onaylatmak zorundayız. Italyan ve în^liz toplu gösterileri • 10 İtalyan fılminin yer alacağı 'İtalya'nın AJtın Palmiyeleri've İngiliz Sinema Kuru- mu'nungercekleştir- diği 6 fılm festivalde gösterilecek ilginç fılmler arasında yer alıyor. Kültür Servisi - 3-18 nisan tarihleri arasında yer alacak olan 12. Uluslararası İstanbul Füm Festivali'ne katılacak yaklaşık 150 fılm, dünya sine- masının geniş bir panora- masını gözler önüne serecek. Festival programında yer alan İtalyan ve İngiliz toplu göste- rileri bölümlerinde her iki ül- keden seçkin yönetmenlerinin fılmleri gösterilecek. İtalyan filmleri toplu gös- terisinde, Rosselini'den De Si- ca'ya, Visconti'den Taviani kardeşlere ünlü sinemaalar yer alacak. "İtalya'nın Altın Palmiye- leri" adı altında yapılacak gös- teride, Cannes'da "Altın Pal- miye" kazanmış olan Roma Açık Şehir, Milano'da Muci- ze, İki Kuruşluk Umut, Leo- par, Bayanlar ve Baylar, Ve- nedik'te Ölüm, İşçi Sınıfı Cen- nette, Babam ve Ustam, Nalın Ağaa ile Elveda Erkeklik adlı fılmler gösterilecek. İngiüz filmleri toplu gösteri- si ise İngiliz Sinema Kurumu (BFI) ödülünü kazanmış film- lerden oluşuyor. "İngiliz Sinema Kunımu'- na Saygı" başhğıyta sunula- cak bölümde, Ken Russel, Ka- rel Retsz, Stephan Fears gibi günümüzün ünlü isimleri bu- lunuyor. Toplu gösteride Radyo Açık. Hayvanat Bahçesi, Uzun Günün Sonu, Genç Asi Ruhlar, Kalıcı İzler ve Elenya adlı filmler izlenecek. Şehir Tiyatrolan Macit Koper'in yönettiği 'Kadınlar da Savaşı Yitirdi' adb oyunu sahneliyor Savaşı yitîrmenin bedeli: Cinselliğin sömürüsü NtLGÜN TOPTAŞ İstanbul Şehir Tiyatrolan'nda 30 martta sahnelenmeye başlana- cak olan "Kadınlar da Savaşı Yitirdi" adlı oyun, "Erkeklerin savaşj yitirdikleri verde kadın- lann da savaşı yitirip yitirme- diklerini ve kadınlar bir kez er- keklerle beraber, bir kez de er- keklerin yenilgilerinden sonra, savaşı iki defa mı kaybediyor- larTı sorgulayan bir oyun. Ahlak anlayışı Faşizm dönemi ve 11. Dünya Savaşı sonrasımn en güçlü ve en tartışılmış İtalyan yazan Curzio Malaparte'nin yazdığı oyunu Macit Koper yönetiyor. 11. Dünya Savaşı sonrasında Rus işgali altın- daki Viyana'da gecen oyunda, işgalci askerler, ellerindeki ku- ponlan kullanarak kadınlar arasında bir yanşma yapıyorlar. Seçilen kadınlar. askerlerle yat- malan karşılığında, baştayiyecek olmak üzere çeşitli gereksinimle- rini karşılayacaklan kuponlan eldeediyorlar. Bir küçük burjuva ailesinin evinde gecen oyunda, anne, iki kun ve gelini yer alıyor. Anne as- kerler tarafından yapılan seçim- de, kızlannı korumak için gelini- ni öne sürüyor. Macit Koper. oyunda kadınlann ahlak anlayış- lanrun çok yönlü irdelendiğini anlatıyor: "Kadınlann doğru yapıp yap- madıklan, yenilen erkeklerin mi kadınlan bu hale düşürdüğü ya da gelenlerin (askerlerin) bir er- demsizliği mi olduğu tartışılıyor. Bir şey daha biliyoruz ki, bu ülke- ye gebp yeşil kuponlan dağıtan- ların. daha önce kendi ülkelerin- de yenik olduklan dönemde, aynı şey kendi kanlannın da basına gelmiş. Kadının cinselliğine yö- nelik istismar, savaşı kaybedenle- rin her zaman denedikleri, savaşı kaybeden kadınlann da her za- man başlanna gelen birolgu." Peki savaşı ikinci kere kaybe- den ler sadece kadınlar mı oluyor? Ya onlann kocalan, onlar da Macit Koper, Türkiye 'de sağlıklı, para kaygısı duyulmadan tiyatro yapdacağına inanmıyor. kanlannı yitirrmş olmaktan. bir kez daha yenilmiş olmuyorlar mı? Koper'e göre Malaparte'nin "Kadınlar da Savaşı Yitirdi" adlı oyunu tüm bunlan birazcık da felsefi düzeyde tartışan bir oyun. Tiyatronun 'alıcısf Şehir Tiyatrolan'ndan 1982'- de. 1402. maddeye dayanılarak uzaklaştınlan ve 1989"da yeniden dönen Koper, bu dönüşün ne- denlerini şöyle agklıyor: "Şehir Tiyatrolan'ndan başka bir yerde şu anda Türkiye'de sağlıklı, para kaygısı duyulma- dan tiyatro yapılacağina inanmı- yorum. Bir tek burada tiyatro yapılır diye döndüm hala bekli- yorum." "Neyi bekliyorsunuz?" soru- muzu şöyle yanıtlıyor Koper: "Türkiye'de tiyatronun 'alıcısı- nın' da artması gerektiği düşü- nülerek. estetik yapısının biraz değiştirilmesi gerektiğini düşü- nüyorum. Tiyatronun. oyuncu- suyla, yönetmeniyle, dramatur- guyla ve yazanyla daha bir elbir- liğiyle. daha sıfırdan oluşturul- ması gerektiğini düşünüyorum. O zaman daha yaratıcı oluna- cağına, Türkiye'nin ve Türkiyeli sanatçının meselelerinin daha çok gündeme geleceğine inanıyo- rum. Şimdi tiyatroda yapılan, ya- zarlann kendi evlerinde. oyuncu- suyla yönetmeniyle tiyatrocuyu kesinlikle düşünmeden. kendi bi- rikimleri oranında yazıp tiyatro- ya sunduklan oyunlardır. Ben o oyunlann Türkiye'yle de Tür- kiyeli sanatçının meselelenyle de fazla çakıştığını sanrnıyorum. Bu çakışmayı sağlamak için en azın- dan birtakım gruplann. - ki bunlar ancak Şehir ve Devlet Ti- yatrolan olabilir..- yukarda da sözettiğim gibi, daha sıfırdan. ya- zan çalışmanın içinde banndıran bir yerden başlamalan gerekiyor diye düşünüyorum." EI yordamıyla sanatçılık "Böyle bır çalışma alanının oluşması" konusunda pek de iyimser görünmeyen Macit Ko- per, Türkiye gibi geri kalmış ül- kelerde yönetmenliğin de sa- natçılığın da "el yordamıyla" ol- duğunu belirtiyor "Bu sanat dallannda egitim ve- recek kurumlar yoksa, insanlar ancak kendi kendilerini yetiştire- bilirler. Bu da bu işi kendinden çok daha iyi yapabilenleri sömür- mekle, önemli bir merak sarmak- la ya da o işi sevmekle mümkün. Ama bu ülkede okullu olsun alayb olsun, eğer biri doğru dü- rüst bir şey yapmışsa, hep kendi kendini yetiştirmiştir." Macit Koper tiyatronun so- runlannı sıralıyor ve öneride bu- lunuyor: "Sinemada da tiyatroda da bir sürü sorun sayılabilecekken, asıl sorunun 'el yordamıyla hareket etmek" olduğu kanısm dayım. Ti- yatro hakkındak bilgilerimiz hep çok yakın çevreden edinilmiş. eğitilmemiş, sindirilmemiş. özümsenmemiş. Bunlann sahne- ye aktanlmasının da aynı biçim- de az sindirilmiş az özümsenmiş olduğu kendini belli ediyor so- nuçta." Halen provalan sürmekte olan oyunu Türkçeve Rekin Teksoy çe- virmiş. dekorlar Ozhan Özdil kostümlerse Türkan Kafadar'a ait. Macit Koper, Celile Toyon, Belma Lacin, Nergis Çorakçı, Müge Akyavaş, Candan Sabuncu, Selma Kurluğ. Gökhan Mete, Ah- met Lz, Selçuk Soğukçay \e Hüseyin Karşm'dan oluşan oyun- cu kadrosuyla oldukça keyifli bir çalışma sürdürdüklerini söylü- yor. Allen'ın cinsel yaşamı NEW YORK (Reuter)- Ünlö yönetmen NVoody Alienia, bir süre beraber yaşadığı sevgilisi si- nema oyuncusu Mia Farroıv arasuıdaki tarhşma renldenerek süriîyor. Allen'ın Farrow'dan obna oğlu Satchel. e\latlık kızı Dylan ve Moses'ı evlatlık edinmek için açtığı vela>et davasmın gecen ohınımunda. fılm \önetmeni. bir süredir aşk >aşadığı Farro»"un e\latlık kızı Soon Yi Pre\in'in çıplak resimlerini çekriğini itiraf etti. Resimlerin kesinlikle pornog- rafik olmadığını, erorik, grafik resûnier olduğunu söyleyen Alien , Soon Yi Previn ile kocası Andre Pre\in'in kendisinden Previn'm çıplak resimlerini çekmesini iste- diğini öne sürdü. FarroH'la ilişkisinin uzun za- mandır romanrik gereksinmele- rine cevap vcrmediğini anlatan Allen. Satchel'ın doğumundan bu yana Farrow'la cinsel ilLşkide bu- İunmadığını açıkladı. Arşiray'ın sergisi Kültür Servisi- Levent Arşi- ray"ın resim sergisi 1-17 nisan ta- rUüerinde Atatürk Kültür Mer- kezi Sergi Salonu'nda ver ala- cak. Devlet Güzel Sanatlar Aka- demisi Yüksek Resim Bölüımi Bedri Rahmi Eyüboğlu atölve- sinden 1971'de mezun olan sa- natçının birçok karma, kişisel sergisi ve ödüUeri bulunuyor. Ote y andan Metin Güngör'üı Taksim Sanat Galerisi'ndeki yağlıboya resim sergisi sürüyor. 1986 yılında Marmara Güzei Sanatlar Fakültesi'nden mezun olan Güngör, 1986- 1989 >ıllan arasında Mimar Sinan Üniversi- tesi resim bölümünde master eği- timi gördü. Çalışmalannı halen İngiltere1 - de sürdüren sanatçının sergisi 15 nisan'a dek goriilebilir.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle