25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2MART1993CUMA CUMHURİYET SAYFA EKONOMI Itaköy'e ilgi yok • ANKARA(AA)-Toplu Lonut İdaresi taralından çıkarttırma yöntemiile atışaçıkanlan Ataköy'dekı 00 konut ve 40 işyeri için >aşvuru süresi doldu. Açık ırttırmaya katılmak üzere lOOkonutiçin 130 kişi. 40 iükkan için de 25 kişi ?aşvurdu. Müzayedeci Vlaksuı Varol'un yöneteceği ıçık arturmalar bugün ve ^arın İstanbul Teknik Lniversıtesi'nin Maçka'daki salonunda yapılacak. TKİ'nin geçen yıl kasım aşında. Aıaköy'deki 100 konutun satışı ıçın düzenledıği açık arttırmaya 580 kişı başvurmuşiu. TKİ Başkam Yiğiı Gülöksüz. başv uranlann sayısının azlığı konusunda "Sayı az değil. herkesbu sisteme alıştı" yorumunuyaptı. Müşavirlerden yetki talebi • Ekonomi Servisi - İstanbul Serbest Muhascbeci Mali MüşavırlcrOdası (İSMMMO) Başkanı Yahya Ankan.anonim şirketlerin mali dencıimlcrinin sadece yeminli mali müşavirlerce yapılmasını veyctkilerin merkezileş,tirilmesini uygun bulmadıklannı belirterek yetki alanlannm İSMMO üyesi mali müsavirlere de yaygınlaştınlmasını istedi. Seralar fabrika gibî • ANTALYA(AA)- Türkiye'nin turfanda sebze amban Antalya yöresinde. sera alanlan fabrika gibi ürün veriyor. Yöredeki seralardan yılda 2-3 kez ürün alınabıliyor. Antalya yöresındekı seralara güzlük, kışlık vc ilkbahar dönemi olmak üzere üç dönemde sebze ekimi yapılabiliyor. Yöredeki seralarda son yıllarda. erkendlik sağladığj için muz ve şeftali gibi bazı meyvelerin de dikimine başladı. Maralöztekin lİSTANBUL(AA)- Hazineve Dış Ticaret Müsteşarlığı. İstanbul Elektrik \e Elektronık Sanayi Üriinleri İhracatçılan Bifliği Başkanlığı'na Maral. Öztekin yeniden seçildi. Başkanlîğa ikinci kez Maral Öztckın. başkan vekilliğine Göksen Kerezlioğlu (Profılo): yönetim kurulu üyeliklerine de Osman Göktan (Sun Elektronık). Tuncer Oral (Aselsan). Engin Dikmen (AEG-ETİ).HakkıTunç (Kale Porselen). Gündüz Oz\ ardarlı (Tunik), Turan Alankaya (Emsan) ve thsan Şarnıan (Pacard) getirildi. 1 milyarta kaçtı • İZMİ R (Cumhuriyet Ege Bürosu) - Pınarbaşı'nda faalıyet gösteren Sera Tekstil AŞ'de kurve olarak görev yapan Bülent Evyapan bankaya yatınlmak üzere kendisine teslim edilen bir milyar 57 milyon lirayla birlikte ortadan kavboldu. Noterlerin İstanbul toplantısı • EkonomiServisi- L'luslararası Laün Noterler Birliâr.DaimiKonsey Topfantısı, 12-14mart tarihkri arasında istanbul'da Çırağan Palace Kempsinki Oteli'nde yapılacak. Bu toplantıya 24 ülkeden 55 daimikonsev üyesi katılacak. Daimi konseyde 3 yıldan beri bir Türk noteri de görev yapıyor. JA.SMINE CAFE BAR Ud, sura, «r ktman vc gıUr *$lifin4«. turfc s»*t muıiji, u«ri »• iiflln mUı* Hcr CumıSUAT SHOW 11.00 - 01.00 'apı Kmtı KüllUr H<ri«li vVul U « i * H. 10 GaiMasanr 152 •• 74 J/V.VIINEDE SKAK ŞAKAP ICIUR KEDIBAR dençlerin Dan Coodmorning Blues »ttKMEYHAHE . u m J İ1HAMİ - NEVİN f'd'la Türk müziği C ı m a r ı e s i İLHAMİ (I h Türk müziği » z : İ67 38 56 Esentepe lar • Lokanta l o i a r ı n ı z i ç i n 3 2 44 26 «246 97 38 İKV Başkanı Sedat Aloğlu'na göre Başbakan Yardımcısı görüşmeler için en uygun isim: AT île pazarlığıInönüyapsın MIKRO DİNÇTAYA1NÇ BCLENT KIZANLIK İş âlemi, Avrupa Topluluğu ile önemli bir dönemece girilen iliş- kilerde hükümetin çoksesülikten kurtulmasını ve Türkiye'nin gö- rüşmelerde en üsı düzeyde temsil edilerek organize olmuş tutarlı bir politika sergılemesini isıiyor. AT ile ilişkilerde Türk özel sek- törünü hem Topiuluğa hem de hükümete karşı temsil eden İkü- sadi Kalkınma Vakfı. Türkiye'- nin gümrük birliğı karanyla baş- layan bu yeni dönemde, hükü- mette bir bakanhğın bu alanda tüm yetki ve sorumluluğu üstten- mesi gerektiğinı savunuyor. İKVnin yeni başkanı Sedat Aloğlu, önümüzdeki görüşmele- rin yoğun pazarhğa sahne ola- cağını. belirterek hükümette en üst düzeyde bu işin bir sahibi ol- ması gereklığinı söyledi. Alaoğlu Başbakan SiUeyman Demirerin, Türkiye'nin tüm meseleleri ile ılgıli üstlendiğı geniş kapsamlı sorumluluklan göz önüne ahndığında. AT ile görüş- meleri yürütecek hükümetteki en yetkili ve en uygun ismin Başba- kan Yardıması Erdal İnönü ola- bileceğini sav-undu. İKV Başkanı Aloğlu. gümrük birliği karanyla hükümetin ye- rinde bir adım attığmı ve AT ile ilişkilerde yeni bir hava yaka- landığmı da vurguladı. Gümrük birliğinin, 80 sonrası ekonomik kararlann Türkıye'de yarattığı etki benzeri sosyal ve kültürel ha- yatı da kapsayacak biçimde yeni bir değışim ortaya koyacağını sa- vnnan Sedat Aloğlu, bu dönem- de yaşanacak gelişmelerin bugün toplumun tüm kesimlerince yete- rince sağhklı olarak değerlendiri- lemediğinı ileri sürdü. İKV Baş- Gümrük birliği karanyia birlikte AT ile çok önemli yeni bir döneme giriîdiğini belirten İktisadi Kalkınma Vakfı Başkanı Sedat Aloğlu. yoğun pazarhklarla geçecek görüşmeleri, Türkiyeadına hükümette bu işin yetki ve sorumluluğunu üstlenecek etkili bir ismin yürütmesi gerektiğini, bunun için de en uygun kişinin Başbakan Yardımcısı Erdal İnönü olduğunu söyledi. kanı Aloğlu, Türk toplumunun sanayicisi, ışçi sendikalan ve tüm kamuoy u ile birlikte gümrük bir- lığınin beraberinde getıreceği ko- şullan dogru değerlendirmesini ve 1996'ya hazırhk yapmasını is- tedi. Eşit koşullar Aloğlu. Türk sanayidsinin şu anda körü körüne bir koru- macılık değıl. AT üyesi rakip- leriyle dış pazarlarda rekabet gü- cünü korumasını sağlayacak eşit kolaylıklar beklediğini, kimsenin bunun üstünde bir destekten söz etmediğini de kaydetti. Alaoğlu. Türkiye'nin AT'd'e bugüne kadar görülmedik biçimde bir gümrük birliği karan aldığını belinerek üstlenilen yükümlülükler nede- niyle yapılacak pazarlıklar doğ- rultusunda AT'nin mali destek ve yardımının gündeme geleceğini hatırlattı. Aloğlu. iş âleminin AT'den gelecek mali yardımm ıh- tiyaç duyan sektörlere akta- nlması yerine hükümetçe bütçe açıklanna sarf edilmesi gibi yanlış kullanımlara raa olmaya- cağmıda vurguladı. Türkiye'nin çok büyük bir de- ğişiklik olmazsa 1996'da gümrük birliğini sağlama takvimini orta- ya koyduğunu hatırlatan Sedat Aloğlu. fürkiye'nın ekonomik ve sosyal yaşamında büyük bir değişime yol açacak geçiş süre- cinde, en önemli yükün hüküme- te düşeceğini belirtti. Aloğlu, ""Türkiye için bu derece önemli olan bir konuda muhakkak bir bakanlık kurulması veyahut da mevcut bakanlıklardan birinin sadece bu işle görevlendirilmesi laam. Bunu ısrarla söylüyoruz ve ısrarla talepediyoruz" dedi. İnönü ideal görûşmeci Hükümetin bu konu için en kısa zaman içinde gerekli organi- zasyon değişikliğini yapacağına inandığını söyleyen İKV Başkanı Aloğlu. bu işi hangi bakanın üst- lenebileceği konusunda şu görü- şü savundu: "Başbakan muhakkak ki her şeyin başıdır. Ancak bu hadise öyle bir hale geldi ki Türkiye'nin önümüzdeki orta dönemdeki en önemli meselesi AT ile olan ilişki- lerdir. Dolayısıyla bu hükümetin gündeminde fevkalade önemli yer tutmahdır. Başbakan her şey- den sorumludur. ama her şeyin bir ikinci sahibi var hükümetin içerisinde. Sayın İnönü'nün bu- günkü konumuyla bu bu konuya sahip çıkması fevkalade yerinde olabilir. Çünkü şu anda bu konu çeşiıli bakanlıklann çeşıtli daire- lerine bölünmüş durumda. Bun- dan sonraki dönem için bu mah- zur teşkil edebilir. Çünkü AT ile ikili pazarhğa oıuracağız. 'Müza- kereler" denilcn pazarlıktır. Bu pazarlıkta iyi hazırlanmak, tek ses olmak fevkalade önemlidir. Bunun için de işin son sözünü söyleyecek bir lek sahibi bulun- ması lazım. Ama bakanhklar se- viyesinde baktığınızda bu yok. Hazine'nin içinde bir birim var' AT ile ilişkiler. Bu. Sayın Çiller'in başında bulunduğu bakanlığa bağlı. Aym şekilde DPT ve Dışiş- leri Bakanlığında da birer daire var genel müdürlük sevıyesinde. Kımdir bunlann hepsinin üzenn- deki kişi? Bir fıkir aynlığmda kim son sözü söylecek? Başbakan bi- raz fazla yukanda bu iş için. ya bir devlet bakanlığj lazım. Hatta konunun ehemmıyeti nedeniyle Başbakan Yardtmcısı da ideal adaydır diyebilirim." Hükümet avantajlı tnönü'nün bu dönemde AT yetkilileriyle siyasal ağırlıklı gö- rüşmeler de yaptığını hatırlatan İKV Başkanı Aloğlu, hükümetin de AT ile ilişkilerde siyasi avan- tajlan olduğunu savundu. Aloğ- lu, Başbakan Süleyman Demi- rcl'in askeri rejime karşı demok- rasi mücadelesi veren bir lider olarak tanındığjnı, orta sağ ve orta sol ortaklığıyla ve Meclis ço- ğunluğuyla kurulan koalisyon hükümetinin de AT'deki tüm hü- kümetlerle ilişki kurabilme özelli- ği bulunduğunu belirtti. İKV Başkanı AT'nin bu dönemde Türkiye ile yakmlaşmasmda hü- kümetin yapısının önemli etkisi bulunduğunu söyledi. TMO taban fıyatını yüksek tutunca pazardaki fıyatı 2 bin 500 liraya çıktı Patatesedevletdesteklizaııı • Fiyatlardaki tüccar-Toprak Mahsulleri Ofısi rekabeti üreticiye yaradı ve iki ay önce 500 liraya düşen patatesin toptan fıyatı 7701irayafırladı. Ekonomi Smisi - TMO ile tüccar arasında kızışan rekabet patatesin mutfağa maliyetini yükseltti. Patatesin destekleme kapsamına ahnması üzerine. destekleme fıyatının üzerinde piyasaya giren lüccar. Toprak Mahsulleri Ofısi'nin aümlannı durdurdu. Tüccar rekabeti yü- zünden. 600 lirahk destekleme fıyatına 50 lira daha zam yap- mak zorunda kalan TMO, buna karşın istenen ölçüde alım yapamadı. Tüccann 700-770 li- radan alıma geçmesi üzerine son on beş gündür TMO üreü- ciden bir kilo bile patates ala- madı. TMO'nun Somali ve Bosna-Hersek'e gönderilmek üzere 500 bin kilo patates satın alması planlanıyordu. 15 mart- ta T^IO'nun alımlanrun bitece- ğini belirten Tanm Bakanhğı yetkilileri, bu süre içinde 500 bin kilo hedefıne ulaşılamaya- cağını belirttiler. Depo, soğanı çürüttü BURSA (AA)- Sogan üreticisi elverişsiz depolama koşuUan nedeniyle üriinün >üzde 40'ını kaybetti. Türkiye'nin 'sogan amban' olarak nitelendirilen Bursa'nın Karacabey ilçesinde geçen yıl elde edilen 100 bin ton \ soğan rekoltesinin 40 bin ' tonluk bölümü çürüdü. Üretici bir de don olayıyla karşı karşt>a kaldı. Bu olumsu/luklar u/un süredir toptan kilosu 150-300lira arasında değişen soğanın kilosunun bin liraya ulaşmasına neden oldu. AA'nın haberine göre de Irak'a ihracatın durması nede- niyle üreticinin elinde kalan pa- tatesin Niğde ve Nevşehir böl- gesinde 500-550 liraya kadar düşen toptan alım fıyatı TMO'- nun şubat ayında 600 lira alım fiyau ile piyasaya girmesi üzeri- ne 700-770' liraya kadar yüksel- di. TMO, 8 marttan itibaren alım fıyatını 650 liraya yük- seltti. TMO'nun alım fıyatını açıklaması üzerine üreticinin 'elimde kaldı* korkusundan kurtulduğunu ve tüccann fiyat düşürme teklifıni kabul etmedi- ğini belirten yetkililer şöyle ko- nuştular: "Tüccar, patatesi depoda ah- yor. Çuvallama, yükleme ve nakliye ücretini de üreticinin karşılaması gerekiyordu. TMO 600 lirayla piyasaya gırince. üretici "nasıl olsa TMO'ya sa- tanm' diye, tüccann fiyat dü- şürme teklifıni kabul etmedi ve beklemeye başladı. Ofıs'in pi- yasaya girmesi. tüccan hareket- lendirdi ve patatese talep arttı. fiyat yükseldi. Fiyatlar yükse- lince üretici 600 lıraya Ofıs yeri- ne 700-770 liraya tüccara sat- mayı tercih etti. Böylece ofıs fı- yatlann yükselmesini ve üretici- nin desteklenmesini sağladı." Politika başarılı Alım yapmadan. fiyatlann .yükselülmesını sa|lamanın des-. lekleme alım politikası açısın- dan büyük bir başan olduğuna dikkat çeken yetkililer. "Patate- sin desteklenmesi için devlet 1 lira bile ödemedi" dediler. Destekleme karanndan önce iki yörede üreticinin elinde top- lam 900 bin ton patatesin oldu- ğunun tahmin edildiğini belir- ten yetkililer. Nevşehir yöresin- deki depolarda 84 bin. Niğde yöresinde de 250 bin ton pata- tes bulunduğunun belirlendiği- ni kaydettiler. Tüccann, iki yö- rede günde toplam 4 bin ton pa- tates almaya başladığını belir- ten yetkililer. depolardaki pata- tes miktannın 160 bin tona ka- dar düştüğünü soylediler. Büyük şehirlerdeki patates fı- yatı hızla yükseldi ve Istanbul'- da geçen ay yüzde 31 zam göre- rek kilosu 2.500 liraya ulaştı. OECD RAPORU 'Türkiye turizmı patlattı'Ekonomi Servisi - OECD, 1991 yıhnda gerileyen turiz- min, 1992'de bütün engellerin üstesinden gelerek yeni bir ge- lişme sürecine girdiğini açık- ladı. OECD'nin son turizm raporunda, "Akdeniz ülkeleri arasında. özellikle Türkiye ve Yunanislan turizm paüaması yarattılar. Türkiye, Amerikan ve İngiliz turistlerinin cenneti haline geldi' denıldi. Rapora göre 1991 "de kötü bir mevsim geçiren Türkiye"ye gelen turist sayısı 1992'de yüz- de 28'lik (1991'de yüzde 2) arüş gösterdi. OECD verileri- ne göre geçen yıl Türkiye'yi tatil cenneti olarak görenlerin başında Amerikah turistler geliyor. Amerikah turistle- rin sayısında yüzde 131 'lik bir arüş gözlendi. İkinci sırayı ise yüzde 57'lik artışla İngiliz tu- ristler alıyor. OECD Raporu'nda. Tür- kiye'den sonra turizmi en hızlı gelişen Akdeniz ülkesi olarak nitelenen Yunanistan'a gelen Amerikah turistlerde yüzde 56. İngilizlerde ise yüzde 28'lik artışlar gözlendi. Pavlov'un InsanlarıBenim kedi bir tuhaflaşt son günlerde. Televizyonu aç- mayagöreyim; anında izleyiciler safındaki yerine kurulu- yor. Bütün ilçjisi beyazcamda... Hele reklamlar başlamaya- görsün! Yerinde duramıyor; hınltı, mınltı, miyavlama der- ken fırlayıp soluğu yemek tasının başında alıyor... Artk susturabilirseniz susturun! Aklıma İvan Petroviç Pavlov takılıyor. Ondokuzuncu Yüzyıl ortalarında (1849) başlayıp Yirminci'nin ortalarında (1936) noktalanan yaşamı boyunca, önce 'sağlıklı ve uyuş- turulmamış hayvanlar', sonra da insanlar üzerinde çalışmış. Koşullu refleksin kurallannı, yasalarını çıkartmış ortaya. Önceleri, mide salgıları üzerinde çalışıyormuş. Fizyoloji ve Tıp Nobeli'ni de 1904 yıhnda bu çahşmalarıyla kazanmış. Belirli koşulların, midenin salgılama işlevini hızlandırdığı ya da dürtülediği, Pavlov'un bulgularından biri. Özellikle köpekler üzerindeki çahşmalarıyla ün sal- mış. Zili çalıyorsunuz, sakin sakin oturan köpek, kulaklannı dikiveriyor. Çünkü, zil sesinin yemek habercisi olduğuna koşullandırılmış... Pavlov'u bir yana bırakıp sesi dayanılmaz bir hal alan kedimi doyuruyorum çaresiz...' Sonra yeniden TV'nin karşısındaki yerimi alıp ben de reklamlara dalıyorum. Beyazcamda bir 'mükellef sofra. Üzerinde ne ararsanız var... Elbette ki hepsi de X yağıyla yapılmış!' Sonra sucuk, salam reklamı... Onlar da 'el değ- meden hazırlanan' Y'nin ürünleriymiş... Hemen ardmdan 'buz gibi' bir içit... Gençliğin tercihi'ymiş! Sonra gelsin çi- kolatalı. vanilyalı ya da limonlu abur cubur!' Yerimden doğruluyorum. Bu kez de kendimi doyura- cağım 'çaresiz...1 Yeniden TV'nin karşısına kurulduğumda 'tesadüfün böy- lesi' olmaz, ama beyazcamda dayanıklı tüketim ürünleri reklamları art arda boy gösteriyor. Z firmasının 'üç kapılı, derin donduruculu' buzdolabını J firmasının akıllı fırını' izli- yor. Sonra da K, L. M... firmalarının 'tam otomatik' çamaşır makinesi, 'uzaktan kumandalı' TV ve müziksetleri... Yerim- den doğrutmaksızın evdekilere 'kötü kötü' bakmaya başlı- yorum. Hepsi de gözüme, gökdelen istanbulu'nun orta ye- rinde nasılsa kalabilmiş eski Türk evleri gibi gözüküyor! 'Şunları bir değiştirsem Ml?' diye geçiriyorum içimden. Çaresiz!' Düşüncemi yarıda kesen otomobil reklamları da tam o sıra boy göstermeye başlıyor. Çaresizlık, bu kez işin ba- şından yakalıyor benlığimi... Kapının önünde bir 'düldül' ol- madığından. kafamdan geçenler elimdekileri yok etmeye değil; ne yapıp edip' edinmenin yollarına koşullanmaktan kaynaklanan kötü düşünceler bu kez... Kafamdan geçeni anlamışçasına, kredi reklamlan'nın geçittörenı geliyor ekrana. Meğer yaşamak, hemdediledi- ğince mal alıp da öyle yaşamak ne de kolaymış! Derde devadan gayrı' her şeyin kredisi varmış! Üstelik 'koşul- larını' da bizler' belırlıyormuşuz! Burada durduruyorum ka- famı. Bak.' diyorum kendi kendime, 'bu işin astarı yüzün- den pahaltdır. Alacağın kredinin iki katı kadarını faiz diye ödersin ki koşullan hiç de senin belirlediğin koşullardan değildir! Dahası, ayda şu kadar on milyoncuk kredi anapa- ra ve faizi ödeyecek kadar para kazanabiliyorsan, neden tüm bunları dertediyorsun?!' Çaresiz' dertetmeytterkedi- yorum. 'Kredi uyduramadık, ara armağanı verelim 1 dercesine, ekrandaki şekiller 'bilgi (!) yarışması adı altında yayımla- nan 'kumar' kuşaklarına dönüşüveriyor. Verilen 'mahut' nurflaraya gün boyu telefon edeceksiniz. Her teleionun da- kikası için 5 bin 833 TL'den 17 bin liraya kadar varan bedel- leri ödeyeceksiniz (ki bunların, 'tek kollu haydut' denilen para makinelerine sallanan jetonlardan ne farkı olduğunu bana kimse anlatamadı)... Sonra 'noter huzurunda' çekilen kurada, şans' size isabet edecek' ve bütün bu- 'şanslılığınızın' üstüne, 'geri zekalılık testi' niteliğindeki bir; soruyu bilirseniz (örneğin 'Adınız ne?' gibilerinden 'zorlu' bir soru olabilir bu) 250 milyon mu dersiniz, 200 milyon mu dersiniz cebinize girecek. Yok canım, hiç 'kumar' denir mi buna! 'Çaresiz'liğimin 'çaresi'nin telefonu kaldırıp kumar oynamak olduğunu düşünme özgürlüğünden yoksun bt- rakıyorum kendimi ve son çare' olarak TV'yi kapatıyorum. Kararlıyım, düşüncelerime 'ketvuracağım...' Ekran kararır kararmaz, Pavlov gelip yerleşiyor aklıma... Aklından zoru olanları incelerken vardığt sonucu fısıldıyor 'Aşırı ket vurma, bireyin dış dünyadan korunma kaygı- sından kaynaklanır. Çünkü bir dönem boyunca, aşırı uyarılmış olmanın yol açtığı zarar verici uyarıları dışlar ve koşullandınlmıslığı ortadan kaldırır.' 'Ket nasıl vurulur?' diyorum ki kedimin doyma sonra- sındaki en doğal koşullanmasından kaynaklanan canhıraş sesiyle yerimden doğrulup balkon kapısını açıyorum 'çare- siz...' Anafikir: Reklamların amacı, insanları 'tüketime' koşul- landırmaktır. Ana fikrin ana fikri: 'Çaresiz' insanları, sonuçlan 'ça- resizlik' olan 'çarelere' koşullandırmak, doğrudan doğruya bu koşullandırmayı yaratanların biçareliğidir. 1 İSO Başkanı'na göre şartlar elverişsiz Sanayicianti-tröst asasmıtopatııttıı Ekonomi Senisi - Sana- yiciler anti- tröst yasa ta- sarısını topa tuttu. İstanbul Sanavi Odası Başkanı Mcmduh Hacıoğlu ta- sarı ile ABD ve AT modelinin Türkiye'ye sokulmaya çalışıldı- ğını belirterek, "Türkiye ekono- misinin gelişmişlik düzeyi bu ül- kelerle bir değil. Oluşturulacak rekabet kurulu yeni bir bürokra- tik mekanizma olarak Türk sa- navi ve ticaret dünyasuun önüne çıkmamalı" dedi. Sanavi ve Ticaret Bakanı Ta- hir Köse'nin de davetli olduğu "AT Rekabet Politikalan Hu- kuk Düzeni ve Türk Rekabet Yasa Tasansı" sempo/yumunda konuşan Hacıoğlu, TBMM'ye sevk edilen anti-tröst yasa ta- sansının aceleye geririldiğini sa- vunarak "Bize taslağı incelemek için 15 gün gibi kısa bir süre tanındı. Türkıye'de rekabet hu- kuku anabiiim dalı olmadığı için kapsamlı bir çalışmak yap- mamız gerekti. Asıl yadır- gadığımız husus, haklarında düzenleme getirilen iş dûn- yasının tasannın hazırlanmasına ilavet edilmemcsidir" dedi. Ta- sarının ha/ırlanması sırasında ülke koşullarının yeterince irde- lenmediği eleştirisiııi getiren Hacıoğlu, ABD ve AT modelle- rinin Türkiye'v ye aynen getiril- meye çalışıldığını vurgulayarak şöyle konuştu: "Gelişmekte olan ülkelerin rekabet hukuku açısı- ndan farklı değerlendirilmesi ge- rekir. Gelişnıi^ ülkelerde ileri sa- nayi sektörierinin anlaşma yap- ması rekabetin önünde engeldir. Gelişmekte olan ülkelerde ise bu tür anlaşmalar. zayıf durumdaki bir sanavi sektörünün rekabet gücüne kavuşmasına, sermaye yetersizliklerini çözmesine ve fi- nansman güçlüklerinin aşüması- na yol açar" Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı'nın kal- kınmakta olan ülkeler için özel bir rekabet yasa modeli hazırla- dığını hatırlatan İSO Başkanı, bu modelde rekabeti engelleyici görünse bile bazı birleşmelere müsamaha edildiğini, gerekçe- nin de ihracatın, küçük sanayi- nin, teknolojik gelişmenin, istih- damın ve üretimin teşviki oldu- ğunu vurguladı. TBMM'ye sevk edilen tasarıda bunlann hiçbiri- nin dikkate alınmadığı gibi katı hükümlere de yer verildiğini an- latan Hacıoğlu, oluşturulacak rekabet kurulunun sanayici ve işadamının önüne yeni bir bürok- ratik engel çıkaracağını savun- du. Tasannın devletin piyasalara müdahalesi olarak değerlendiril- memesini ısteyen Sanayi ve Ti- caret Bakanı Tahir Köse ise po- litik hayattaki demokrarikleş- meden sonra ekonomide de de- mokratikleşmeyi hedefledikleri- ni anlattı. Köse Türkive'de 13 yıldır rekabet hukukunun oluş- turulamadığını, çoğu zaman da Ticaret Kanunu'ndaki haksız re- kabet hukuku ile kartştırıkiığını belirterek tasannın Türkiye'nin AT ile ilişkileri dikkate alınarak ve Türkiye'nin y apısı göz önünde tutularak hazırlandığını söyledi. Shov» TV Sunar.... AGB'n.0 tetevayon araştırrnag TELEBAROMETRE TV KANALLARtNIN GÜNLÜK İZLENME ORANI KANAL 6 HB8 Geçen Cuma en çok izlenen televizyon programları... 1 Program Asla Donmek Yok 2- Seç Bakaiım 3-;Yalan Rıizgar: 4 -1 Bir Başka Geca S- 6- 7- 8- 10- Evcılık Oyunu Ordekten Hıkayeler Kızıi Sonja Supermarket Çarkıtelek Super Aıle Kanal İzlenme Oranı Kanal 6 Kanal 6 TRT-2 TRT-1 Show TV Kanal 6 Show TV Kanal 6 Show TV Show TV 17.04 14.06 13.53 13.39 12,71 12.31 11.88 11.49 11.03 10 69 TARIŞ, hükümetin destekleme ahmı önerisini benimsemedi , maliyetleri yükseltir9 İLAN GEREDE ASLİYE HUKUK MAHKEMESt'NDEN Esas No: 1992/272 Karar No: 1992/495 Davacı Hüsnü Mehmet Gürsoy tarafından davalı nüfus müdurlü- ğü aleyhine açmış olduğu isim tashihi davasımn mahkememizde ya- pılan açık duruşmaları sonunda; Bolu ili D.Divan ilçesi Doğanalar köyü cilt no: 056/01, sayfa 78, kütük 29'da nüfusa kayıtlı Hüsün ve Zeliha'dan olma 8.5.193! D.lu Hüsnü Mehmet Gürsoy*un isminin Mehmet Gürsoy olarak değişti- rilmesine karar verilmiş olup, karar özetini isim değişiklığine ilisKin ilan eltirümesine karar verildiğinden, isim değişikliğinden zarar gö- rebileceklerin öğrenme lanhınden iübaren bir yıl ıverisınde itiraz ede- bilecekleri hususu ilan olunur. Basın: 46570 Ekonomi Servisi - Tanmsal destekleme sısteminde prim uy- gulamasına geçilmesinin, fi- nansman maliyetini daha da yükselteceği öne sürüldü. Hükümetin destekleme alım- lannda Hazine'nin yükünü ha- fıfletecek yeni model arayışla- nnda güçlü bir alternaüf olarak öne çıkan "prim sistemi"nde devlet adına destekleme ahmı yapılmayacak. Seçilen hedef fi- yat ile (destekleme fiyatı) piyasa veya borsa fıyatı arasındaki fark üreticiye prim olarak öde- necek. Hibe şeklinde olacak prim ödemelcri üreticinin be- yanı üzerine ve "Müsıahsil makbuzlanna" dayanarak Zi- raat Bankası aracılığıyla yapı- lacak. Amaca ulaşamaz Değişik biçimlerdc ABD ve Avrupa ülkelerinde uygulanan prim sisteminin Türkiye'de ka- yıt \e belge düzeninin yetersizli- ği ve şişirilmiş beyanlar sonucu istenen amaca ulaşamayacağı belirtiliyor. TARİŞ Genel Mü- dürü Prof. Oğuz Oyan, şişiril- miş bcyanlar sonucu geri dö- nüşsüz olarak vcrilccck primlc- rin mevcut uygulamadan daha fazla bir mali yük gctireceğine dikkat çekti. Oyan. gctirilmcsi düşünülen "prim sistemi'nin sakıncalannı şu örnekle dile cetirdi: "TARİŞ bu\ıl Ege'de 240 bin ton brül pamuk almış ve bunun için 1,5 trilyon liralık ödcmc yapmıştır. Bir kilo brüt pamuğun maliyeti ortalama 6250 lira olmuştur. Eğcr buna hcdcf fıyal dcnilır vc piyasa fi- yatının da ortalama 5 bin lira düzeyinde oluştuğu varsayilır- sa. aradaki bin 250 lirahk fark. • Destekleme alımlanrun yüksek maliyetinden Hazine'vi kurtarmak isteyen hükümetin ortaya attığı 'prim sisteminin' fmansman maliyetini arttıracağmı ileri süren TARİŞ Genel Müdürü Prof.Oğuz O\an 'Mevcut sistemin ıslahıyla da aym amaca ulaşılabilir' diyor. primi oluşturacaktır. Prim sis- temi uygulansaydı bütün üreti- dler bu kapsama alınmak zorun- da olduğu için kiloda bin 250 lira vermek gerekecekti. Buna göre 775 milyar liralık bir top- lam prim hibe şekinde öden- mek zorundaydı. Ancak şişir- me beyanlar nedeniyle en iyim- ser tahminle rtkolte 800 bin ton olarak ortaya çıksaydı. primle- rin toplam yükü bir trilyon lira- yı bulacaktı. Geri dönüşsüz olarak verilen bu tutann mev- cut sistemden daha yüksek bir fınansman maliyeti yüklediğj açıktır." Fiyatlan çökertir Oyan. prim sisteminin borsa ve piyasa fiyatlannın da çök- mesine neden olabileceğini be- lirterek •"Burada hedef fıyat- piyasa fiyatı farkının sabit mi. oynak mı kabul edıleceği çok önemli. Uygulamada oynak ol- ması lazım. Batfdaki uygula- malarda devlet ofısi görevini gören "emtia rehin kurumlan" bir bakıma alıcı olarak ortaya çıkurak piyasa fıyatının çökmc- sini engcller. Türkiye'de bu tür kurumlar olmayacağı ve üreti- cinin de depolama ve satma- mam tercihi olmayadığına göre kısa sürede çok miktarda ürün piyasaya sürülecek ve fiyatlar çökecektir. Devletin fiyat farkı- nı sabit tutması halindeyse üre- tici yıkıma uğrayacaktır. Ama oynak sistemde de Hazine'nin yükü ınanıimaz ölçüde arta- cak" diye konuştu. Islahat yeterli Oyan 'prim sistemi' yerine mevcut sistemin ıslah edilmesi ve birliklerin ve bunlara bağlı kooperatiflerin tamamen des- tekleme ahmı dışına çıkartıl- ması önerilerini gündeme getir- di. Oyan. destekleme alım göre- vinin doğrudan doğruya özerk- leştirilmiş yerel kooperaünere bırakılması ve bağlı işletmeleritı de birliklere karşı özerkleşüril- mesinin de bir seçenek oluştu- rabileceğini, böylece birçok ye- rel kooperatifın birleserek ken- di ayaklan üzerinde durmak ve verimli bir yapıyı benimsemek zorunda kalacaklannı söyledi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle