Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURJYET 12MART1993CUMA
OLAYLAR VE GORUŞLER
Telefon konuşmalan
MELIH CEVDET ANDA Y
G
ece. Telefon çalıyor.
Açıyorum. Bir adam.
- Bekir.' dı>e bağın-
vor
- Burada Bekır yok,
diyorum.
- Nerde?
- Sız nereyı anyorsunuz?
- Bekır'in evı değıl mı orası?
-Değil.
- Neresı. pekı?
- Bekır'in evı değıl.
- Kımınevı0
- Sana ne'
Adam kıayor:
- Bana ne olur mu? Bekir acele lâ-
zım.
- Bekır mekır yok burda!
- Nerde Bekır0
- Yahu burası Bekır"ın evı değıl
- Kjmınevı0
- Sana ne'
Kapatıyorum telefonu.
Gene çalıyor Açıyorum.
Karşımda o adam.
- Bekır'ı ıstiyorum, dıvor.
- Burası Bekır'ın evı değıl kardeşım
- Kimınevı?
Çıldıracağım Vuruyorum telefonu.
Ama bu kez başından aynlamıyo-
rum Gene arayacak dıye beklıyorum.
Beklıyorum, ama aramıyor.
Derken telefon.
Açar açmaz bağınyorum.
- Bekır dıye bın yok burda.
Bir arkadaşımmış meğer
- Ne oluyorsun Melih, diyor Nasıl-
sın? İyı misın?
Benim delırdığımı sandı anlaşılan.
- Bekir'i arıyorlar, diyorum.
- Bekir kım?
- Ben ne bıleyim'
- Hadi sen biraz uzan. Doktor geti-
reyım mı?
- Doktor ne yapsın buna!
Yanındakıne bir şevler mınldana-
rak ayrüıyor. Şımdı bir de doktor ge-
lirse ne yapanm ben''
Bir cıgara yakıyorum. "Bekir'i an-
yor'" diyorum kendı kendime. "Kim
ola bu Bekir yahu?"
Telefon çalacak diye ödüm kopu-
yor.
Bir gün de ben evde yokken bir üni-
versıtesı öğrencisı aramış. Eşım sor-
muş ne ıçın aradığını. "Şur yazıyorum
da" demış öğrencı. "Şıirlenmı okuya-
caktım ona."
- Başka zaman arayın, evde yok
şımdi
- Ne zaman gelir?
- Bilemem
- Sız eşı misinız?
- Evet.
- Sövleyin benım aradığımı.
- Sız kımsınız0
- Bir unıversıte öğrencisı. Şıır \azı-
yorum Çok heyecanbvım Beğenece-
ğını bılıyonım.
- Ama o sızi tanımıyor ki.. Nerden
bulsun?
- Telefor. numaramı bırakayım. Ge-
lır gelmez benı arasın
Yazdırmış telefon numarasını.
£lbet aramadım, arayacak değıl-
dım. Üstelik şıir sevmem ben.
Aramadı bır daha Başka bırinı bul-
muştur.
Geçende lise Öğrencısi bir loz telefon
ettı. Ben evdeydım. ama eşım açtı tele-
fonu, konuşmayı dinledım, sonra da
aynntısını eşımden öğrendım
- Alo. orası neresı?
- Sız nereyi anyorsunuz?
- Mebh Cevdet'in evını.
- Evet, burası. Siz kımsinız?
- Ben .... bsesı ıkıncı sınıf ..
Melıh Cevdet oralarda mı?
- Buralarda, ama şimdı uyu>or
- Uyandıramaz mısımz?
- Ne için anyordunuz0
- Melih Cevdet konusunda ödev ha-
arlıyörum da. soracaklanm vardı.
- Uyandıramam. bıraz hasta
- Sıze sorayım oyleyse.
- Bılmem kı... Ben ne söyleyebılınm
- İlk şnnnı yazdığında kaç yaşında
idi? Sorulanmdan bın bu örneğın.
. Güla>
- Ben o kadar eski tanımıyorum. bı-
lemem.
- Sız eşı değil mısınız9
- Evet. ama çocukluğundcn beri de-
- Kaç yıl oldu sız evlenelı?
- Epey oldu
- Yavaş soylevın. vazıvorum
- Ben sıze bu konuda vardımcı ola-
mam.
- Sizin yarunızda şiir yazar mı?
- Pek yazmaz
- Neden yazmıyor?
-Bennebilevim!
- A .. sız eşı değil mısıniz'7
- Evet. ama..
- Anlaşıldı. sızınle göturemeyeceğız
bu işi Ben onu gene aranm. Beklesın
beni
- Ne zaman ararsınız1
- Gün verecek durumda değilim
Benden selam söyleyin.
Bu konuşma da burada kesilıvor
Benım şaırlığım. yazarlığım üstune
tez hazırlayan bir üniversite öğrencisı
de -Doğu illenmızden bınnden telefon
ettı- benden ıstedıklennı şöyle sıraladr
Y'aşam o> küm
Sanat ve özellıkle şur ustüne düşün-
düklenm
Sevdığım ve sevmedığim şaırler.
Toplum ustüne görüşlenm.
Aşk ustüne görüşlenm
Dünyanın geleceğıne ılışkın ınançla-
nm
Dinsiz olup olmadığım. Niçin?
Yaşamı ve ölümü karşılaştınr mısı-
nız?
Sızce para ne demelvür?
Hayatta idealinız nedir?
6-9 boyutunda bir fotoğrafınız.
Düşündum de, ben bu istenenleri
yazarsam unıversıteli dostumuza araş-
tıracak ne kalıyor? On şaırden bu biî-
giler alımrsa, elde basıma hazır bir
kıtap oluşmuş olmaz mı?
Bır de bır bayan telefon ettı geçende;
dulmuş, çocuğu yokmuş, çok sıkılı-
yormuş. Bana,
- Şıır mi yazsam, öykü mü yazsam
diye sordu.
- Hangısıni isterseniz, dedım.
- Sız basunr mısınız?
- Hayır efendım, bastıramam.
- Ben de size güvenmıştım, dedı ve
aynldı.
Şunu da anlatayım; bir gece yansı
telefon çaldı, bır adam, sarhoş,
- Necmıye'yı çağır, dedı.
- Burada Necmiye dıye biri yok, de-
dim Yanlış telefon,
Adam,
- Bana bak. dedi, şimdi geleceğım
oraya. senın çarkına okuyacağım.
Elbet tam böyle demedi, ağır bir
sövgıi savurdu.
Telefon. çağdaş dünyanın en büyük
buluşlanndan biridir Gerçi biz bul-
madık. ama bı güzel kullaruyoruz
ARADABIR
Prof. Dr. ŞAFAK ALPAY
ODTÜ Matemaiik Bölümü
Yûksek Öğretim Yasası'mn
En Son DeğişiMiği...
Milli Eğitim Bakanlığı'nca TBMM'ye sunulan 2547 sa-
yılı Yükseköğrenım Yasası'nın 26. maddesmi değiştiren,
bu yasaya ikı ek madde ile beş geçicı madde eklenmesi
hakkındaki yasa tasarısı öncekı yasa değişiklikleri ve
KHK gibı olumlu sonuç vermeyecektir.
ODTÜ ve benzeri çağdaş üniversitelerde temel aka-
demik birim, başından beri bölüm olmuştur. 2547 sayılı
yasa bunu tüm universitelere yayarken, bazı kişilerin
dükalığından öteye geçemeyen kürsü sisteminı anabi-
lim dalı altında devam ettirmiştir. örneğin matematikte
tüm dünyanın kabul ettiği 100'ü aşkın uzmanlık dalı var-
ken 2547 sayılı yasayı takiben matematik keyfi olarak altı
anabilim dalına bölünmüş, bunlardan bırısi ise ülkemiz-
de hiç kimsenın uzmanlık dalı olarak sahiplenemeyece-
ği "Matematiğin Temellerı" olarak saptanmıştır. Doğal
olarak bırçok bölüm bu yapay bölunmeleri kabul etme-
miş, yasaya karşın bölüm geleneğini devam ettirmiştir.
Durum böyleyken yeni tasarı anabilim dalı altında kürsü
sistemini getirmekte, bölüm başkanmın görevlerini ana-
bilim dallarını koordine etmekle sınırlarken anabilim
dallarını "temel" eğitim-öğretim birimi olarak tanımla-
maktadır Anabilim dalı kurulu gibi yapay kurumlar geti-
rılmektedir ve önlisans eğitiminden doktora eğitimine
kadar tüm eğitimın anabilim dalı esasına göre yapılaca-
ğını öngormektedir Tıp fakultelerınden başka hiçbirfa-
kultede uygulanamayacak bu yapılanmayı önerenler
öğrencilerin topoloji anabilim dalını nasıl seçeceklerini
ve dört yıllannı topoloji ile nasıl dolduracaklarını açıkla-
mak zorundadırlar. Dünya, az sayıdaki zorunlu ders ile
öğrencilerin kendi seçtiklerı derslerle öğrenimlerine
kendilerinin yön vermesini seçerken tasarı tam tersi bir
yapılanma öngormektedir. ODTÜ, Bogaziçi ve Hacette-
pe gibi üniversitelerımızde temel ve bölünemez akade-
mik birim bölümdür. Aksını düşünmek ve zorlamak iyı
nıyetle bağdaşmayacağı gıbı gerçekçı ve çağdaş da de-
ğildir Bu sorun temel akademik bırımı saptama yetkisi
senatolara bırakarak veya tıp fakültelerini yüksek öğre-
nim kanunu dışında tutarak kolayca aşılabilir
Enstitü ve yüksek okullar rektorlüğe ya da fakültelere
bağlı olarak kurulabilmektedırler Birinci halde müdür-
leri üniversıtenın en üst akademik kurulu olan senatoda,
ikinci durumda ise fakültekurullarındatemsıledılmekte-
dirler. Bu belirsizliğin senatoların çalışmalannı etkıle-
yecek olumsuzluklara yol açacağı endişesini taşımakta-
yız. Üniversite yönetiminde temel ilke, yönetsel ve aka-
demik işleri ayırmak ve kurulları calışabilir küçüklukte
tutmak olmalıdır. Seçilmemış rektör yardımcılarının se-
nato üyesi olmalarındaki mantıkyukarıdaki ilke ıleçeliş-
mektedir. Tasarı senato kararlarına yapılacak itirazlar
ıçin adres vermezken, senato kararlarının rektör ona-
yından sonra kesinleşeceği hukmü ile rektör üyesi oldu-
ğu kurul üzerinde görmekte ve rektörün onaylamad»ğt
kararların ne olacağı konusunda açıklık getırmemekte-
dır.
Rektörün görevlerı arasında anılan "...Bilimsel araştır-
ma ve yayın faaliyetlerinin kalkınma plan hedefleri doğ-
rultusundaki denetim yetki ve sorumluluğun..." ve Uni-
versiteler Denetleme Kurulu görevleri arasında anılan
".. bilimsel araştırma ve faaliyetlerini denetim ve göze-
tim alttnda bulundurma..." yetkilerinin bilimsel özerklik-
le bağdaşır yanı yoktur.
Taslakta sık kullanılan gelişmış ve gelişmekte olan
üniversite kavramları tanımlanmamıştır. öte yandan
yüksek öğretım kurumunun görevleri arasında yer alan
böyle kurumlar arasındaki yardımlaşmanın eşgüdümü-
nün kimler arasında yapılacağı ve gelişmişlik kavramı-
nın hangi kurum tarafından ve hangi ölçütler ile sapta-
nacağı belirsizdir
Kanımızca yüksek öğretim kurulunun (taslakta yer al-
mayan) görevlerinden bın, yüksek öğretime kaynak ya-
ratmak olmalı idi. Bu görev şimdiye kadar YÖK başkan-
larının keyfine göre kullanılan Seçme ve Yerleştirme
Merkezi'nin milyarları bulan gelirlerinin üniversite araş-
tırma fonlarına devlet butçelerinden aldıkları paylar ora-
nında dağıtılarak başlayabilirdı.
özet olarak 2547 sayılı yasaya yapılacak yeni yama-
nın yüksek öğrenımimize sıçramalar yaptıracak düş gü-
cünden yoksun ve guçsüz bir çalışma olduğunu ve Milli
Eğitim Bakanlığı'nın 5Ö0günü boşa harcadığını söyleye-
biliriz.
OKURLARDAN
Yansıtıcı istiyoruz
JVuçükbahçe köylulennın devlet ya da özel televızyon
vencilerinden ısteklen bıryansıücının kurulmasıdır
Şımdıye dek yapılan bütün ginşimler sonuçsuz kaldı.
Yunan TV'len pınl pınl görünürken bızım TVler bır türlü
göstermez.
Türk kultüru köy lenmıze de gereklı.
Kulakvennlütfen.
Yunan külturüne hergün ulaşmakta kendi kültürümüze
yabancı kalmaktayız.
Serol Ömerler
TARTIŞMA
Kadının gelişmesi
adının
gelişmesi mı.
ınsanın
gelişmesi mi?
Kadın da
"ınsan"sa ve
insanlan doğurup yetıştınyorsa
sonuçta "'insanın gelişmesı"dir.
Yine de kadın hep bır adım
genden geldığıne göre kadınla
erkeğı avru konuma
getırebifmek uğruna, sorun,
"kadının gelişmesi"dir
denilebılir. Bazı durumlarda
çok gizlenmış. bazı durumlarda
kanun maddeleriy le belırlerunış
o bir adım uzaklığı aşabılmek
ve "Oh!.." diyebıjmek,
•'Kımsenin kölesi, hızmetçısı
değılım. Benden üstün erkekler
değıl ınsanlarvar.."
Bu noktaya ulaşmanın çıkış
yolu da kadının kendini,
varoluşunu, çevresini
sorgulamaktan geçıyor olsa
gerek. Gelişim kendini
taruyarak baslayacaktır.
Sokrat'ındedığj gibı "kendini
tam, kendini bil"; bilim ve
sanat, kendini bildikten sonra
sındirilebüecek,
gelıştırilebilecekür. Kadın
nedır, ne dejhldjr, ne olmalıdır,
ne olabılir. Bu sorular, toplum
kurallarıyla yaratılan konum
farklıhklan aşıldığmda artık
gereksızleşecektir.
Kadının kışısel gelışiminın
kıtlelereyayılabılmesı için belli
yöntemler bulunabilir mi?
Neden olmasın? Eğitirn ve
öğremme ek, özgüvenin
gelıştirilmesi, en azından kız
çocuğun doğumdan
başlayarak cınsıyet
aşağılamalanndan
kurtanlması bır soluklanma,
ayılma sağlayacaktır Kalıplara
dökülmeden, bankatlarla
durdurulmadan. onyargısız,
özgür bir ortamda yetiştinlecek
Henrik Drescher (THENEVV YORKTIMES)
kadına en güzel örnek, Yunan
mitologyasında adı geçen. ama
gerçekte adıyle bıle Yunancav a
ters düşen Anadolulu kadın
kahraman Atalante'dir. Babası
tarafından. erkek doğmadığı
ıçin dağlara bırakılmış, bır dışi
ayının analığıvla büvümüş,
avcılara katıla'rak Azra
Erhat'm deyimıyle "ustalıkta
Çağ atlamanın davulcası
B
en "ramazan
davulu"ndan
bıktım,
Cumhuriyet
okurları da
herhalde bıkmıştır.
İlk kez 199rdesormuştum;
"...\irmi kişi sahura kalkacak
diye >üz kişinin davul zoruyla
uvandınlması. 'çağ atlayan'
modern bir ülkede acaba ne
kadar çağdaş bir > cintemdir?"
A\ nı > azıda Di\ anet İşleri
Başkanlığı ile EnTnin işbirliği
\ apabileceğini > e sahur ıçin
u> andırıbnak isteyen aboneiere
özel uv andırma servisi
verebileceğini önermiştim.
"Hatta Lsteven aboneiere -az bir
iicret karşılığı- telefondan
ramazan manileri. ilahiler »e\a
'ramazan fıkraları da
dinletilebilir" di\e
hatırlatmıştım. Şimdi ila>e
edi> onım; Div anet İşleri
Başkanlığı 900 900 ile başla> an
bir telefon numarası ile "...Alo
Sahur" hizmetini başlatmalıdı
r
.
Noter huzunında tombala çekip
büyük ödül olarak \arım kilo
hurma > a da 250 gram gülsu) u
dağıtır ise ilgi daha da
artabilecektir.
A> nı soru 1992'de de aynı
köşede sonıldu > e bir ay süre ile
Cumhuriyet okurlarından y azılı
tepki aldı. İlter kutlu. Özgen
Tokatlıgil. Belgin Dölay >e
Semih Lim, •'...03*11! zoruyla
uy andınlmay a mecbur muyuz...
Çalar saat keşfedildi... Bu
ilkellik engellensin..." derken.
Rahime ÇaMan. "..kapınıza
gelen mahalle davulcusuna
bahşiş verin" diy e önerdi \e
rahatsi7olmamızıeleştirdi... Bu
arada Bülent Tanör. "Hukukçu
Gözüy le" köşesinde "Davulun
Sesi" başlıklı yazısında,
"..Mülki amirlerin izin
»ermemeleri işi çözer..."
önerisini getirdi.
Şimdi geldik 1993'e. Ramazan
geldi hoş geldi... Baklata tepsisi
boş geldi... Değişen bir şey yok.
Belediyeden, kaymakamİıktan,
> alilik makamından ses \ok.
Sağhk sigortası ve yeşil kart
2
2Şubatl993tıp
fakültelen dekanlan
ile yeşil kart
konusunda yapılan
toplantıdaSayın
SağlıkBakanİDr
Yıldınm Aktuna. doğrudan
vetkilı olmayanlann
konuşmalannın doğru
olmayacağını ve eleştinlenn
basına degil bakanlığa
bıldınlmesıni ıstemiş. Sayın
Bakan bu isteğinde kısmen
haklı görulebılir.
Ancak sık sık
devlete şeffaflığın getınldiğı
ılen surülürken, tam yetkılı
olmay anlann da eleştınde
bulunmalannı ve bunu
doğrudan basına da
aktarmalannı gerçekten
demokrasi yolunda ısek
hoşgöruilekarşılamalıdır Söz
yeşil karttan açılmışken. sağlık
sigortası planlamasının
gerçekten çetın bırcevız
olduğunu belirtmek gerekır.
Eskj sağlık bakanlanndan
merhumDr BehçetUz
donemınden ben sağhk
planlamalan yapılmış. fakat
tamanlamıilehayata
geçirilememıştir Ülkemızde
zaman zaman pek çok ve çeşıt
yetkiliyı toplayan sağlık, milli
eğitim, hatta ıktısat kongre ve
şuralan yapılmıştır. Ama
hıçbin şimdiye dek ıstendiğı
kadar sorunlan çozememıştır
Bunun başlıca nedenı, ele
alınan konunun gerçek
anlamda tam uzmanlan
yetennce bulunamamış. yahut
söz ve raporlan rafa
kaldınlmıştır. 1965'lı vıllarda
bızı de fakültemız temsıla
olarak 5 yıllık devlet planı ıçin
böyle bır toplantıv a v ollamış.
fakat bize sadece son bir rapor
okunmuş, ne konuşulmuş ne de
tartışılmıştı.Savın
dekanlanmız kendı
konulannda en tanınmış
uzmanlar da olsa, hemen
hemen çoğunluğu sağlık
sigortası planlama ve
organızasv onunda uzman
değıldır. Onun için de toplanan
kongre ve şuralardan susmuş
bır onay almanın kanımca
> eterli sayılması güçtür.
Bıbndığı gıbı ABD. yıllarca
once "Medıcare" ve
"'Medicaide" tıbbı bakım ve
>ardım projesini uyguladı.
Hastanede, örneğin 45 gün
yatma hakkı olan bır hasta, bu
süreden önce ıyıleştığı halde
hastaneden taburcu olmayı
kabul etmedi Bu konuda
ınceleme yapmış olan
Amenkafı sağlık müfettişı
şunlan yazmıştı:" Amenkan
sağlık sistemini bozmak ve
îyinden çıkılmaz bır karmaşay a
sokmak ıçın bır sıstem
arasaydık bundan ıyısını
bulamaıdık."
Sağlık Bakanlığımızın. sağbk
organızasyon \e kuruluş
hepsını geçmış"tır. Ancak
yanşta kendısını geçenle
ev lenmeyı kabul ©den Atalante,
Meilanion adlı delikanhnın
onüne fırlattığı altın elmalann
çekımiyle yenılebılmışür.
Her söylencede bir şerçek payı
olduöunu varsayabılir miyiz?
Kımbilir belki de bir zamanlar
gerçekten bütün yanşlanda
erkeklen geçen bır kız
yaşamıstı.
Belkı. Neden
olmasın? Ama bugünün
modern kadını her konuda
öylesine ılerleyebiliyor kı
Atalante yerine bır kozmonotu,
bir kadın başbakanı, bir kadın
sanatçıyı örnek abnak çok
daha kolav olurdu. KadjnJar
hakkındaki zayıftır, yapamaz,
başaramaz önyannlannı
kırmak, yok etmeK de yine bız
kadınlara düşüyor. Kadın zavıf
degıldir, bir erkek çocuk
doğurabiliyorsa en az erkek
kadar güçlüdür ve doğurduğu,
insan soyunu ürettiğı ıçin de
yok etmeye, öldürmeye
programlanamaz. Türiin
devamını sağlayan kadının
yapısında varetme, düzenleme,
iızlaşma genJeri vardır; ışkence,
tecavüz ve öldürme eğılırnlen
değjl. Kadın içine bakü|ında,
kendini öğrendiğınde kolelıği
de bitecekür. Bunu başarmak
için de bılinçlenmek, istemek,
denemek yeterlidir. Ve hıç
kimse gecıkmış değildir. Her
birey kendi konumunu
irdeleyerek gelişmesinı
engelleyen kosullan, tabulan,
önyargılan sılkeleyıp kendi iç
ve dış devnmını
gerçekleştirecek güce (Bu güç
sonradan zayıflatılmış da olsa)
yaradılıştan sahıpür.
Nurten Karas Ak
Gümbürtü aynen devam
ediyor... \e ben üçüncü kez
sorûyorum: "Yirmi kişi sahura
kalkacak diye yüz kişinin davul
zoruy la uy andırılması" yasa
gereği midir? Ben *e benim gibi
düşünenlerin haklarını kim. nasıl
koruy acaktır? Y etkiUlerin
ce>abı yok mudur? Laik
Türkiye Cumhuriyeti'
> atandaşlarının gece saat
03.00'te davul zoruyla
uy andırılmalanna gelen yegane
tepki Cumhuriy et okurlarından
mıdır?
Ahmet Sönmez
Mimar-Ankara
uzmanlannı görevlendirerek işi
ince eleyıp sık dokuduğundan
şüphe etmiyoruz. Ancak
Amerikan. İngîlız
orneklerindekı zorluklar da
incelenmebdır.
Hersıgorta
sağlık primı ödeyenin, şımdi
işçi sigortalannda olduğu gibi,
en ufak bır hastalık şikayeti ile
hastanelere, belkı aıle
hekjmlenne başvuracağınj,
yatmak ıçın dıreneceğını de
düşünmek gerekir. Eskiden
ben devlet sağbk
mensuplannın tamgün
hızmetine. özellıkle up
fakültelennde ve sağbkta temel
hak prensibme taraftar bır
kımse olarak ışın başanbnasını
yürektendileriz.
Prof. Dr. Rıdvan
Çebiroğlu
İstanbul
PENCERE
Emil...
TS Eliot'un birdizesi:
"Kahve kaşığıyla olçup durmuşum ömrümu."
Yaşamın ölçutu nedır''Sayısal mı? Tensel mi? Tınsel
mi? Omrümuzun cjpğenne nasıl paha bıceceğiz? Içımız-
den kim 'Ben daha iyı yaşadım dıyebılır?
Söz Eliot'tan açıldı, şairdıyor kı "Ispanyol yazınını ta-
nımayan bizler ıçin Cervantes bir tek kıtabın yazarıdır."
Gerçekten kimı yazarın yarattığı kahraman, kendısin-
den daha unlü olmuştur. Cervantes'ın adını bilmeyen
çoğu kişi, Don Kişot'u duymuş tanımıştır, hem de çocuk-
luğundan ben .
Nasıl bırı bu Don Kişot? Honore'Daumıer'ın resımlerın-
de eti kemığıne yapışmış ve gerçek otesınden bu dunya-
ya yansımış suzgun suretiyle şovalye yoğun sis orta-
mında bır aydınlık gibı gözumuzu alıp bızı kendine
çeker. Her ınsanda bıraz Don Kışot'luk varsa, bu gelece-
ğimize lyimserlik serpen bır paylaşım sayılmalıdır Emıl
Galip de dünyanın kotuluklerine karşı geçmişın ve gele-
ceğin değerlerini savunan bır Don Kışot'tu, ınce uzun
yüzü ve kırlaşmış sakalıyla ermışlerın erdemlerını yure-
ğinin imbiğınden çekerek ozümsemış bu guzel ınsanı da
son günlerın yaprak dokumunde yıtırdık.
llkbaharınmevsımlıkkokususoluğumuzakarışıyorgı-
biyken sonbaharı yaşıyoruz.
•
Emil Galıp. eşı menendı bulunmayan bır kışıydi
Genç- yaşlı, kadın-erkek, unlu-unsuz, zengın-yoksul,
guçlu- guçsüz, güzel-çırkın kım varsa, Emıl'ın sözlüğun-
de hepsinin karşılığı kesınlıkle bır tek sozcuktu
İnsan!.
Topağacındakı evı kendısının evı değıldı, hele 12
Mart'tan sonra. yolgeçen hanıydı; Emıl Galıp ozel yaşa-
mını da özgurluğe adamış, zaman kavramını da sılmış
atmıştı, yüreğının ve evının kapısı herkese acıktı. saflı-
ğındandoğan bılgelığı, heryaklaşımınınsımyasını belir-
ler, dostluklarını besleyen ozsuyu uretırdı
Emıl, başlangıçta lıberaldı
Kolay mı lıberal olmak?
Gerçek bır lıberalın namusu, her türlu haksızlığa baş-
kaldırmanın gudusudur
Bu yol sosyalızme gıder
Emıl Galıp Sandalcı, kımseye uckâğıt açmazdı, hak-
sızlıkların ustüne yürumek zorunluluğunu hesapsız ki-
tapsız benımseyen bır kışılıktı Sağına soluna bakma-
dan doğru bıldığı yolda yüruyen bır yazarın Babıâlı'de
tutunması çok guçtur, Emil Galıp ın yazarlık yaşamı da
bu yuzden ınışlı çıkışlı oldu, kılıç gıbı kullandığı kalemını
kimı zaman. kınına sokmak zorunda kaldı, etkısı, yazma-
dığı donemlerde de surdu
Sanırım Oscar VVılde'ın bır sozudur
' - Ben ' demış VVılde, dehamı hayatıma koydum, ye-
teneğımı de yazılarıma
Emıl Galıp e yakısan bır soz
•
1950'lerden bu yana Emıl'ın basına gelenler, namuslu
bır yazarın, ozyaşam göstergelerıdır
Gözaltınaalınma
Tutuklanma.
Falaka.
işkence
Işsızlık
Belkı de hepimizden daha guzel yasadı Emıl, dostluk-
larının, aşklannın, sevecenliğının acılarını çektı, sevıle-
rin baldıran otundan turetılmış zehırını bilerek ıçti, Sok-
rates gibi umursamazdı
Ve herkese demet demet dostluklar dağıtarak bu don'-
yadan çektı gıttı
"Ömrunu kahve kaşığıyla olçup duranlar ' ıçin bır an-
lam taşımaz Emil'ın hayatı; ne şekerlidır, ne orta, ne de
sadedir, ancak yudumlayanlartadını bılır.
PAMEUFORM
İSTANBUL'UN
SAHİBİ KİM?
• NURETTİN SAZEN
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı
• HAYRJ KOZAKÇIOĞUJ
İstanbul Valisi
• ERMAN ŞAHİN
Şehirleşmeden Sorumlu Devlet Bakanı'nın
katlımlarıyla
- PLANLAMA ve YÖNETIM UZMANLARI
- SİVİL TOPLUMSAL ÖRGÛTLER
- AÇIK TARTIŞMA
13 MART 1993 / Cumartesi
Mimar Sinan Oditoryumu
Saat: 10.00 / 18.00
TÛRICİYE TARİHİ
EVLERİ KOflUMA
DERNEĞİ
MİNURLAJİ OOASI
(STANBUL
BÜYÜKKENT ŞUBESİ
Her yerde ve herkeste kolay bulunmayan
"insanlık" hamurunu alın!..
Bu muhteşem hamuru ahlâk, alçak gönullülük
(gönul yüceliği), yiğitlik, doğruluk, özveri,
cömertlik gibi erdemlerle iyice kanştırın!..
Sonra ortaya çıkan bu guzelliği işkence, acı,
ıstırap fınnlanndan geçirin!..
Ustüne çelebilik, hoşgörü, açıksözlülük, adalet,
akıl, arkadaşhk, dostluk, aydınlık, çağdaşbk,
değerbilirlik, seçkinlik, mükemmellik
garnilerini ekleyin!..
tşte size eşi bulunmaz
EMİL GALIP
SAJNDALCI
başımız sağ olsa da otmasa da bu müstesna varhğın
yeri doldunılamaz!..
Son yolculuğunda bile kendine yakışan zarif şakasını
yaptı. 12 Mart mağduru Emil Galip'i 12 Mart'ta
toprağa veriyoruz!..
O'nu hep beraber sevgilerle, alkışlarla uğurlayalım!..
YÜKSEL BÎRDAL
GÜNDOĞAN EDEBİYAT
Üç ayda bir çıkan ve dünya edebiyatlan konusunda
bilimsel yaklaşımla geniş tanıtmada bulunan bu
derginin 5. (kış) sayısı çıktı.
Ankara, faks ve telefon: 433 49 85