23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURJYET 12MART1993CUMA OLAYLAR VE GORUŞLER Telefon konuşmalan MELIH CEVDET ANDA Y G ece. Telefon çalıyor. Açıyorum. Bir adam. - Bekir.' dı>e bağın- vor - Burada Bekır yok, diyorum. - Nerde? - Sız nereyı anyorsunuz? - Bekır'in evı değıl mı orası? -Değil. - Neresı. pekı? - Bekır'in evı değıl. - Kımınevı0 - Sana ne' Adam kıayor: - Bana ne olur mu? Bekir acele lâ- zım. - Bekır mekır yok burda! - Nerde Bekır0 - Yahu burası Bekır"ın evı değıl - Kjmınevı0 - Sana ne' Kapatıyorum telefonu. Gene çalıyor Açıyorum. Karşımda o adam. - Bekır'ı ıstiyorum, dıvor. - Burası Bekır'ın evı değıl kardeşım - Kimınevı? Çıldıracağım Vuruyorum telefonu. Ama bu kez başından aynlamıyo- rum Gene arayacak dıye beklıyorum. Beklıyorum, ama aramıyor. Derken telefon. Açar açmaz bağınyorum. - Bekır dıye bın yok burda. Bir arkadaşımmış meğer - Ne oluyorsun Melih, diyor Nasıl- sın? İyı misın? Benim delırdığımı sandı anlaşılan. - Bekir'i arıyorlar, diyorum. - Bekir kım? - Ben ne bıleyim' - Hadi sen biraz uzan. Doktor geti- reyım mı? - Doktor ne yapsın buna! Yanındakıne bir şevler mınldana- rak ayrüıyor. Şımdı bir de doktor ge- lirse ne yapanm ben'' Bir cıgara yakıyorum. "Bekir'i an- yor'" diyorum kendı kendime. "Kim ola bu Bekir yahu?" Telefon çalacak diye ödüm kopu- yor. Bir gün de ben evde yokken bir üni- versıtesı öğrencisı aramış. Eşım sor- muş ne ıçın aradığını. "Şur yazıyorum da" demış öğrencı. "Şıirlenmı okuya- caktım ona." - Başka zaman arayın, evde yok şımdi - Ne zaman gelir? - Bilemem - Sız eşı misinız? - Evet. - Sövleyin benım aradığımı. - Sız kımsınız0 - Bir unıversıte öğrencisı. Şıır \azı- yorum Çok heyecanbvım Beğenece- ğını bılıyonım. - Ama o sızi tanımıyor ki.. Nerden bulsun? - Telefor. numaramı bırakayım. Ge- lır gelmez benı arasın Yazdırmış telefon numarasını. £lbet aramadım, arayacak değıl- dım. Üstelik şıir sevmem ben. Aramadı bır daha Başka bırinı bul- muştur. Geçende lise Öğrencısi bir loz telefon ettı. Ben evdeydım. ama eşım açtı tele- fonu, konuşmayı dinledım, sonra da aynntısını eşımden öğrendım - Alo. orası neresı? - Sız nereyi anyorsunuz? - Mebh Cevdet'in evını. - Evet, burası. Siz kımsinız? - Ben .... bsesı ıkıncı sınıf .. Melıh Cevdet oralarda mı? - Buralarda, ama şimdı uyu>or - Uyandıramaz mısımz? - Ne için anyordunuz0 - Melih Cevdet konusunda ödev ha- arlıyörum da. soracaklanm vardı. - Uyandıramam. bıraz hasta - Sıze sorayım oyleyse. - Bılmem kı... Ben ne söyleyebılınm - İlk şnnnı yazdığında kaç yaşında idi? Sorulanmdan bın bu örneğın. . Güla> - Ben o kadar eski tanımıyorum. bı- lemem. - Sız eşı değil mısınız9 - Evet. ama çocukluğundcn beri de- - Kaç yıl oldu sız evlenelı? - Epey oldu - Yavaş soylevın. vazıvorum - Ben sıze bu konuda vardımcı ola- mam. - Sizin yarunızda şiir yazar mı? - Pek yazmaz - Neden yazmıyor? -Bennebilevim! - A .. sız eşı değil mısıniz'7 - Evet. ama.. - Anlaşıldı. sızınle göturemeyeceğız bu işi Ben onu gene aranm. Beklesın beni - Ne zaman ararsınız1 - Gün verecek durumda değilim Benden selam söyleyin. Bu konuşma da burada kesilıvor Benım şaırlığım. yazarlığım üstune tez hazırlayan bir üniversite öğrencisı de -Doğu illenmızden bınnden telefon ettı- benden ıstedıklennı şöyle sıraladr Y'aşam o> küm Sanat ve özellıkle şur ustüne düşün- düklenm Sevdığım ve sevmedığim şaırler. Toplum ustüne görüşlenm. Aşk ustüne görüşlenm Dünyanın geleceğıne ılışkın ınançla- nm Dinsiz olup olmadığım. Niçin? Yaşamı ve ölümü karşılaştınr mısı- nız? Sızce para ne demelvür? Hayatta idealinız nedir? 6-9 boyutunda bir fotoğrafınız. Düşündum de, ben bu istenenleri yazarsam unıversıteli dostumuza araş- tıracak ne kalıyor? On şaırden bu biî- giler alımrsa, elde basıma hazır bir kıtap oluşmuş olmaz mı? Bır de bır bayan telefon ettı geçende; dulmuş, çocuğu yokmuş, çok sıkılı- yormuş. Bana, - Şıır mi yazsam, öykü mü yazsam diye sordu. - Hangısıni isterseniz, dedım. - Sız basunr mısınız? - Hayır efendım, bastıramam. - Ben de size güvenmıştım, dedı ve aynldı. Şunu da anlatayım; bir gece yansı telefon çaldı, bır adam, sarhoş, - Necmıye'yı çağır, dedı. - Burada Necmiye dıye biri yok, de- dim Yanlış telefon, Adam, - Bana bak. dedi, şimdi geleceğım oraya. senın çarkına okuyacağım. Elbet tam böyle demedi, ağır bir sövgıi savurdu. Telefon. çağdaş dünyanın en büyük buluşlanndan biridir Gerçi biz bul- madık. ama bı güzel kullaruyoruz ARADABIR Prof. Dr. ŞAFAK ALPAY ODTÜ Matemaiik Bölümü Yûksek Öğretim Yasası'mn En Son DeğişiMiği... Milli Eğitim Bakanlığı'nca TBMM'ye sunulan 2547 sa- yılı Yükseköğrenım Yasası'nın 26. maddesmi değiştiren, bu yasaya ikı ek madde ile beş geçicı madde eklenmesi hakkındaki yasa tasarısı öncekı yasa değişiklikleri ve KHK gibı olumlu sonuç vermeyecektir. ODTÜ ve benzeri çağdaş üniversitelerde temel aka- demik birim, başından beri bölüm olmuştur. 2547 sayılı yasa bunu tüm universitelere yayarken, bazı kişilerin dükalığından öteye geçemeyen kürsü sisteminı anabi- lim dalı altında devam ettirmiştir. örneğin matematikte tüm dünyanın kabul ettiği 100'ü aşkın uzmanlık dalı var- ken 2547 sayılı yasayı takiben matematik keyfi olarak altı anabilim dalına bölünmüş, bunlardan bırısi ise ülkemiz- de hiç kimsenın uzmanlık dalı olarak sahiplenemeyece- ği "Matematiğin Temellerı" olarak saptanmıştır. Doğal olarak bırçok bölüm bu yapay bölunmeleri kabul etme- miş, yasaya karşın bölüm geleneğini devam ettirmiştir. Durum böyleyken yeni tasarı anabilim dalı altında kürsü sistemini getirmekte, bölüm başkanmın görevlerini ana- bilim dallarını koordine etmekle sınırlarken anabilim dallarını "temel" eğitim-öğretim birimi olarak tanımla- maktadır Anabilim dalı kurulu gibi yapay kurumlar geti- rılmektedir ve önlisans eğitiminden doktora eğitimine kadar tüm eğitimın anabilim dalı esasına göre yapılaca- ğını öngormektedir Tıp fakultelerınden başka hiçbirfa- kultede uygulanamayacak bu yapılanmayı önerenler öğrencilerin topoloji anabilim dalını nasıl seçeceklerini ve dört yıllannı topoloji ile nasıl dolduracaklarını açıkla- mak zorundadırlar. Dünya, az sayıdaki zorunlu ders ile öğrencilerin kendi seçtiklerı derslerle öğrenimlerine kendilerinin yön vermesini seçerken tasarı tam tersi bir yapılanma öngormektedir. ODTÜ, Bogaziçi ve Hacette- pe gibi üniversitelerımızde temel ve bölünemez akade- mik birim bölümdür. Aksını düşünmek ve zorlamak iyı nıyetle bağdaşmayacağı gıbı gerçekçı ve çağdaş da de- ğildir Bu sorun temel akademik bırımı saptama yetkisi senatolara bırakarak veya tıp fakültelerini yüksek öğre- nim kanunu dışında tutarak kolayca aşılabilir Enstitü ve yüksek okullar rektorlüğe ya da fakültelere bağlı olarak kurulabilmektedırler Birinci halde müdür- leri üniversıtenın en üst akademik kurulu olan senatoda, ikinci durumda ise fakültekurullarındatemsıledılmekte- dirler. Bu belirsizliğin senatoların çalışmalannı etkıle- yecek olumsuzluklara yol açacağı endişesini taşımakta- yız. Üniversite yönetiminde temel ilke, yönetsel ve aka- demik işleri ayırmak ve kurulları calışabilir küçüklukte tutmak olmalıdır. Seçilmemış rektör yardımcılarının se- nato üyesi olmalarındaki mantıkyukarıdaki ilke ıleçeliş- mektedir. Tasarı senato kararlarına yapılacak itirazlar ıçin adres vermezken, senato kararlarının rektör ona- yından sonra kesinleşeceği hukmü ile rektör üyesi oldu- ğu kurul üzerinde görmekte ve rektörün onaylamad»ğt kararların ne olacağı konusunda açıklık getırmemekte- dır. Rektörün görevlerı arasında anılan "...Bilimsel araştır- ma ve yayın faaliyetlerinin kalkınma plan hedefleri doğ- rultusundaki denetim yetki ve sorumluluğun..." ve Uni- versiteler Denetleme Kurulu görevleri arasında anılan ".. bilimsel araştırma ve faaliyetlerini denetim ve göze- tim alttnda bulundurma..." yetkilerinin bilimsel özerklik- le bağdaşır yanı yoktur. Taslakta sık kullanılan gelişmış ve gelişmekte olan üniversite kavramları tanımlanmamıştır. öte yandan yüksek öğretım kurumunun görevleri arasında yer alan böyle kurumlar arasındaki yardımlaşmanın eşgüdümü- nün kimler arasında yapılacağı ve gelişmişlik kavramı- nın hangi kurum tarafından ve hangi ölçütler ile sapta- nacağı belirsizdir Kanımızca yüksek öğretim kurulunun (taslakta yer al- mayan) görevlerinden bın, yüksek öğretime kaynak ya- ratmak olmalı idi. Bu görev şimdiye kadar YÖK başkan- larının keyfine göre kullanılan Seçme ve Yerleştirme Merkezi'nin milyarları bulan gelirlerinin üniversite araş- tırma fonlarına devlet butçelerinden aldıkları paylar ora- nında dağıtılarak başlayabilirdı. özet olarak 2547 sayılı yasaya yapılacak yeni yama- nın yüksek öğrenımimize sıçramalar yaptıracak düş gü- cünden yoksun ve guçsüz bir çalışma olduğunu ve Milli Eğitim Bakanlığı'nın 5Ö0günü boşa harcadığını söyleye- biliriz. OKURLARDAN Yansıtıcı istiyoruz JVuçükbahçe köylulennın devlet ya da özel televızyon vencilerinden ısteklen bıryansıücının kurulmasıdır Şımdıye dek yapılan bütün ginşimler sonuçsuz kaldı. Yunan TV'len pınl pınl görünürken bızım TVler bır türlü göstermez. Türk kultüru köy lenmıze de gereklı. Kulakvennlütfen. Yunan külturüne hergün ulaşmakta kendi kültürümüze yabancı kalmaktayız. Serol Ömerler TARTIŞMA Kadının gelişmesi adının gelişmesi mı. ınsanın gelişmesi mi? Kadın da "ınsan"sa ve insanlan doğurup yetıştınyorsa sonuçta "'insanın gelişmesı"dir. Yine de kadın hep bır adım genden geldığıne göre kadınla erkeğı avru konuma getırebifmek uğruna, sorun, "kadının gelişmesi"dir denilebılir. Bazı durumlarda çok gizlenmış. bazı durumlarda kanun maddeleriy le belırlerunış o bir adım uzaklığı aşabılmek ve "Oh!.." diyebıjmek, •'Kımsenin kölesi, hızmetçısı değılım. Benden üstün erkekler değıl ınsanlarvar.." Bu noktaya ulaşmanın çıkış yolu da kadının kendini, varoluşunu, çevresini sorgulamaktan geçıyor olsa gerek. Gelişim kendini taruyarak baslayacaktır. Sokrat'ındedığj gibı "kendini tam, kendini bil"; bilim ve sanat, kendini bildikten sonra sındirilebüecek, gelıştırilebilecekür. Kadın nedır, ne dejhldjr, ne olmalıdır, ne olabılir. Bu sorular, toplum kurallarıyla yaratılan konum farklıhklan aşıldığmda artık gereksızleşecektir. Kadının kışısel gelışiminın kıtlelereyayılabılmesı için belli yöntemler bulunabilir mi? Neden olmasın? Eğitirn ve öğremme ek, özgüvenin gelıştirilmesi, en azından kız çocuğun doğumdan başlayarak cınsıyet aşağılamalanndan kurtanlması bır soluklanma, ayılma sağlayacaktır Kalıplara dökülmeden, bankatlarla durdurulmadan. onyargısız, özgür bir ortamda yetiştinlecek Henrik Drescher (THENEVV YORKTIMES) kadına en güzel örnek, Yunan mitologyasında adı geçen. ama gerçekte adıyle bıle Yunancav a ters düşen Anadolulu kadın kahraman Atalante'dir. Babası tarafından. erkek doğmadığı ıçin dağlara bırakılmış, bır dışi ayının analığıvla büvümüş, avcılara katıla'rak Azra Erhat'm deyimıyle "ustalıkta Çağ atlamanın davulcası B en "ramazan davulu"ndan bıktım, Cumhuriyet okurları da herhalde bıkmıştır. İlk kez 199rdesormuştum; "...\irmi kişi sahura kalkacak diye >üz kişinin davul zoruyla uvandınlması. 'çağ atlayan' modern bir ülkede acaba ne kadar çağdaş bir > cintemdir?" A\ nı > azıda Di\ anet İşleri Başkanlığı ile EnTnin işbirliği \ apabileceğini > e sahur ıçin u> andırıbnak isteyen aboneiere özel uv andırma servisi verebileceğini önermiştim. "Hatta Lsteven aboneiere -az bir iicret karşılığı- telefondan ramazan manileri. ilahiler »e\a 'ramazan fıkraları da dinletilebilir" di\e hatırlatmıştım. Şimdi ila>e edi> onım; Div anet İşleri Başkanlığı 900 900 ile başla> an bir telefon numarası ile "...Alo Sahur" hizmetini başlatmalıdı r . Noter huzunında tombala çekip büyük ödül olarak \arım kilo hurma > a da 250 gram gülsu) u dağıtır ise ilgi daha da artabilecektir. A> nı soru 1992'de de aynı köşede sonıldu > e bir ay süre ile Cumhuriyet okurlarından y azılı tepki aldı. İlter kutlu. Özgen Tokatlıgil. Belgin Dölay >e Semih Lim, •'...03*11! zoruyla uy andınlmay a mecbur muyuz... Çalar saat keşfedildi... Bu ilkellik engellensin..." derken. Rahime ÇaMan. "..kapınıza gelen mahalle davulcusuna bahşiş verin" diy e önerdi \e rahatsi7olmamızıeleştirdi... Bu arada Bülent Tanör. "Hukukçu Gözüy le" köşesinde "Davulun Sesi" başlıklı yazısında, "..Mülki amirlerin izin »ermemeleri işi çözer..." önerisini getirdi. Şimdi geldik 1993'e. Ramazan geldi hoş geldi... Baklata tepsisi boş geldi... Değişen bir şey yok. Belediyeden, kaymakamİıktan, > alilik makamından ses \ok. Sağhk sigortası ve yeşil kart 2 2Şubatl993tıp fakültelen dekanlan ile yeşil kart konusunda yapılan toplantıdaSayın SağlıkBakanİDr Yıldınm Aktuna. doğrudan vetkilı olmayanlann konuşmalannın doğru olmayacağını ve eleştinlenn basına degil bakanlığa bıldınlmesıni ıstemiş. Sayın Bakan bu isteğinde kısmen haklı görulebılir. Ancak sık sık devlete şeffaflığın getınldiğı ılen surülürken, tam yetkılı olmay anlann da eleştınde bulunmalannı ve bunu doğrudan basına da aktarmalannı gerçekten demokrasi yolunda ısek hoşgöruilekarşılamalıdır Söz yeşil karttan açılmışken. sağlık sigortası planlamasının gerçekten çetın bırcevız olduğunu belirtmek gerekır. Eskj sağlık bakanlanndan merhumDr BehçetUz donemınden ben sağhk planlamalan yapılmış. fakat tamanlamıilehayata geçirilememıştir Ülkemızde zaman zaman pek çok ve çeşıt yetkiliyı toplayan sağlık, milli eğitim, hatta ıktısat kongre ve şuralan yapılmıştır. Ama hıçbin şimdiye dek ıstendiğı kadar sorunlan çozememıştır Bunun başlıca nedenı, ele alınan konunun gerçek anlamda tam uzmanlan yetennce bulunamamış. yahut söz ve raporlan rafa kaldınlmıştır. 1965'lı vıllarda bızı de fakültemız temsıla olarak 5 yıllık devlet planı ıçin böyle bır toplantıv a v ollamış. fakat bize sadece son bir rapor okunmuş, ne konuşulmuş ne de tartışılmıştı.Savın dekanlanmız kendı konulannda en tanınmış uzmanlar da olsa, hemen hemen çoğunluğu sağlık sigortası planlama ve organızasv onunda uzman değıldır. Onun için de toplanan kongre ve şuralardan susmuş bır onay almanın kanımca > eterli sayılması güçtür. Bıbndığı gıbı ABD. yıllarca once "Medıcare" ve "'Medicaide" tıbbı bakım ve >ardım projesini uyguladı. Hastanede, örneğin 45 gün yatma hakkı olan bır hasta, bu süreden önce ıyıleştığı halde hastaneden taburcu olmayı kabul etmedi Bu konuda ınceleme yapmış olan Amenkafı sağlık müfettişı şunlan yazmıştı:" Amenkan sağlık sistemini bozmak ve îyinden çıkılmaz bır karmaşay a sokmak ıçın bır sıstem arasaydık bundan ıyısını bulamaıdık." Sağlık Bakanlığımızın. sağbk organızasyon \e kuruluş hepsını geçmış"tır. Ancak yanşta kendısını geçenle ev lenmeyı kabul ©den Atalante, Meilanion adlı delikanhnın onüne fırlattığı altın elmalann çekımiyle yenılebılmışür. Her söylencede bir şerçek payı olduöunu varsayabılir miyiz? Kımbilir belki de bir zamanlar gerçekten bütün yanşlanda erkeklen geçen bır kız yaşamıstı. Belkı. Neden olmasın? Ama bugünün modern kadını her konuda öylesine ılerleyebiliyor kı Atalante yerine bır kozmonotu, bir kadın başbakanı, bir kadın sanatçıyı örnek abnak çok daha kolav olurdu. KadjnJar hakkındaki zayıftır, yapamaz, başaramaz önyannlannı kırmak, yok etmeK de yine bız kadınlara düşüyor. Kadın zavıf degıldir, bir erkek çocuk doğurabiliyorsa en az erkek kadar güçlüdür ve doğurduğu, insan soyunu ürettiğı ıçin de yok etmeye, öldürmeye programlanamaz. Türiin devamını sağlayan kadının yapısında varetme, düzenleme, iızlaşma genJeri vardır; ışkence, tecavüz ve öldürme eğılırnlen değjl. Kadın içine bakü|ında, kendini öğrendiğınde kolelıği de bitecekür. Bunu başarmak için de bılinçlenmek, istemek, denemek yeterlidir. Ve hıç kimse gecıkmış değildir. Her birey kendi konumunu irdeleyerek gelişmesinı engelleyen kosullan, tabulan, önyargılan sılkeleyıp kendi iç ve dış devnmını gerçekleştirecek güce (Bu güç sonradan zayıflatılmış da olsa) yaradılıştan sahıpür. Nurten Karas Ak Gümbürtü aynen devam ediyor... \e ben üçüncü kez sorûyorum: "Yirmi kişi sahura kalkacak diye yüz kişinin davul zoruy la uy andırılması" yasa gereği midir? Ben *e benim gibi düşünenlerin haklarını kim. nasıl koruy acaktır? Y etkiUlerin ce>abı yok mudur? Laik Türkiye Cumhuriyeti' > atandaşlarının gece saat 03.00'te davul zoruyla uy andırılmalanna gelen yegane tepki Cumhuriy et okurlarından mıdır? Ahmet Sönmez Mimar-Ankara uzmanlannı görevlendirerek işi ince eleyıp sık dokuduğundan şüphe etmiyoruz. Ancak Amerikan. İngîlız orneklerindekı zorluklar da incelenmebdır. Hersıgorta sağlık primı ödeyenin, şımdi işçi sigortalannda olduğu gibi, en ufak bır hastalık şikayeti ile hastanelere, belkı aıle hekjmlenne başvuracağınj, yatmak ıçın dıreneceğını de düşünmek gerekir. Eskiden ben devlet sağbk mensuplannın tamgün hızmetine. özellıkle up fakültelennde ve sağbkta temel hak prensibme taraftar bır kımse olarak ışın başanbnasını yürektendileriz. Prof. Dr. Rıdvan Çebiroğlu İstanbul PENCERE Emil... TS Eliot'un birdizesi: "Kahve kaşığıyla olçup durmuşum ömrümu." Yaşamın ölçutu nedır''Sayısal mı? Tensel mi? Tınsel mi? Omrümuzun cjpğenne nasıl paha bıceceğiz? Içımız- den kim 'Ben daha iyı yaşadım dıyebılır? Söz Eliot'tan açıldı, şairdıyor kı "Ispanyol yazınını ta- nımayan bizler ıçin Cervantes bir tek kıtabın yazarıdır." Gerçekten kimı yazarın yarattığı kahraman, kendısin- den daha unlü olmuştur. Cervantes'ın adını bilmeyen çoğu kişi, Don Kişot'u duymuş tanımıştır, hem de çocuk- luğundan ben . Nasıl bırı bu Don Kişot? Honore'Daumıer'ın resımlerın- de eti kemığıne yapışmış ve gerçek otesınden bu dunya- ya yansımış suzgun suretiyle şovalye yoğun sis orta- mında bır aydınlık gibı gözumuzu alıp bızı kendine çeker. Her ınsanda bıraz Don Kışot'luk varsa, bu gelece- ğimize lyimserlik serpen bır paylaşım sayılmalıdır Emıl Galip de dünyanın kotuluklerine karşı geçmişın ve gele- ceğin değerlerini savunan bır Don Kışot'tu, ınce uzun yüzü ve kırlaşmış sakalıyla ermışlerın erdemlerını yure- ğinin imbiğınden çekerek ozümsemış bu guzel ınsanı da son günlerın yaprak dokumunde yıtırdık. llkbaharınmevsımlıkkokususoluğumuzakarışıyorgı- biyken sonbaharı yaşıyoruz. • Emil Galıp. eşı menendı bulunmayan bır kışıydi Genç- yaşlı, kadın-erkek, unlu-unsuz, zengın-yoksul, guçlu- guçsüz, güzel-çırkın kım varsa, Emıl'ın sözlüğun- de hepsinin karşılığı kesınlıkle bır tek sozcuktu İnsan!. Topağacındakı evı kendısının evı değıldı, hele 12 Mart'tan sonra. yolgeçen hanıydı; Emıl Galıp ozel yaşa- mını da özgurluğe adamış, zaman kavramını da sılmış atmıştı, yüreğının ve evının kapısı herkese acıktı. saflı- ğındandoğan bılgelığı, heryaklaşımınınsımyasını belir- ler, dostluklarını besleyen ozsuyu uretırdı Emıl, başlangıçta lıberaldı Kolay mı lıberal olmak? Gerçek bır lıberalın namusu, her türlu haksızlığa baş- kaldırmanın gudusudur Bu yol sosyalızme gıder Emıl Galıp Sandalcı, kımseye uckâğıt açmazdı, hak- sızlıkların ustüne yürumek zorunluluğunu hesapsız ki- tapsız benımseyen bır kışılıktı Sağına soluna bakma- dan doğru bıldığı yolda yüruyen bır yazarın Babıâlı'de tutunması çok guçtur, Emil Galıp ın yazarlık yaşamı da bu yuzden ınışlı çıkışlı oldu, kılıç gıbı kullandığı kalemını kimı zaman. kınına sokmak zorunda kaldı, etkısı, yazma- dığı donemlerde de surdu Sanırım Oscar VVılde'ın bır sozudur ' - Ben ' demış VVılde, dehamı hayatıma koydum, ye- teneğımı de yazılarıma Emıl Galıp e yakısan bır soz • 1950'lerden bu yana Emıl'ın basına gelenler, namuslu bır yazarın, ozyaşam göstergelerıdır Gözaltınaalınma Tutuklanma. Falaka. işkence Işsızlık Belkı de hepimizden daha guzel yasadı Emıl, dostluk- larının, aşklannın, sevecenliğının acılarını çektı, sevıle- rin baldıran otundan turetılmış zehırını bilerek ıçti, Sok- rates gibi umursamazdı Ve herkese demet demet dostluklar dağıtarak bu don'- yadan çektı gıttı "Ömrunu kahve kaşığıyla olçup duranlar ' ıçin bır an- lam taşımaz Emil'ın hayatı; ne şekerlidır, ne orta, ne de sadedir, ancak yudumlayanlartadını bılır. PAMEUFORM İSTANBUL'UN SAHİBİ KİM? • NURETTİN SAZEN İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı • HAYRJ KOZAKÇIOĞUJ İstanbul Valisi • ERMAN ŞAHİN Şehirleşmeden Sorumlu Devlet Bakanı'nın katlımlarıyla - PLANLAMA ve YÖNETIM UZMANLARI - SİVİL TOPLUMSAL ÖRGÛTLER - AÇIK TARTIŞMA 13 MART 1993 / Cumartesi Mimar Sinan Oditoryumu Saat: 10.00 / 18.00 TÛRICİYE TARİHİ EVLERİ KOflUMA DERNEĞİ MİNURLAJİ OOASI (STANBUL BÜYÜKKENT ŞUBESİ Her yerde ve herkeste kolay bulunmayan "insanlık" hamurunu alın!.. Bu muhteşem hamuru ahlâk, alçak gönullülük (gönul yüceliği), yiğitlik, doğruluk, özveri, cömertlik gibi erdemlerle iyice kanştırın!.. Sonra ortaya çıkan bu guzelliği işkence, acı, ıstırap fınnlanndan geçirin!.. Ustüne çelebilik, hoşgörü, açıksözlülük, adalet, akıl, arkadaşhk, dostluk, aydınlık, çağdaşbk, değerbilirlik, seçkinlik, mükemmellik garnilerini ekleyin!.. tşte size eşi bulunmaz EMİL GALIP SAJNDALCI başımız sağ olsa da otmasa da bu müstesna varhğın yeri doldunılamaz!.. Son yolculuğunda bile kendine yakışan zarif şakasını yaptı. 12 Mart mağduru Emil Galip'i 12 Mart'ta toprağa veriyoruz!.. O'nu hep beraber sevgilerle, alkışlarla uğurlayalım!.. YÜKSEL BÎRDAL GÜNDOĞAN EDEBİYAT Üç ayda bir çıkan ve dünya edebiyatlan konusunda bilimsel yaklaşımla geniş tanıtmada bulunan bu derginin 5. (kış) sayısı çıktı. Ankara, faks ve telefon: 433 49 85
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle