23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 10 MART1993 ÇARŞAMBA OLAYLAR VE GÖRÜŞLER Yeni yazm öğretimi müfredatı Sayın Köksal Toptarfa bildirmek isterim: Elimizde, bir lise müfredat programı ile ortaokul programı vardır. Bu iki yapıt da Hasan Âli Yücel döneminde hazırlanmıştır. Bu iki yapıt da bireranıt yapıttırlar. Lütfedip okusunlar. Türkçe ve yazın öğretiminin şimdiki gibi yapılamayacağını göreceklerdir. VECM TİMUROĞLU 1 7 Şubat 1993 günlü bu sayfa- daki yaamda bu konuya giriş yapmıştım. Onu sürd'ürüyo- rum. Eğitimin ve öğretimin tek bir amacı vardır: Çocuğa ger- çeği düşündürme ve araşürma olanağ sağlamak. Yaan öğretimi müfredatı birçok yöntem hatalanyla doludur. İsterseniz. "yazın öğretimi, yöntemsizlikler içeriyor" diyelim. Müfredatın araştırma veaçıklama bö- lümleri incelendiğjnde. dile ağırhk ve- rildiği görülüyor. Ama sınavlarda, sorulann yüzde yetmişinin "edebi- yat'a, yüzde otuzunun 'dilbilgisi'ne aynlması öneriliyor. Eski yazın öğreti- minin içindekilerde yer alan 'Batı ede- biyatı' kaldınlmış, yerine "dünya ede- biyatı' konmuş. Dünya edebıyatından neyin amaçlandığmı anlamak olanak- sız. Dünya edebıyatından nevin amaç- landığını anlamak olanaksız. Dünya edebiyatından seçtiklerine bakıyoruz. Fransız, lngiliz. frlanda, Norveç. Al- man ve Amerikan yazınlanndan kişi- ler alınmış. Seçılenlerin bırçoğu da tutucu. Ancak, dünya yazınına katkı- da bulunmuş yazarlar olduklannı yadsıyamayız. Burada. bir kavram karmaşası olduğunu belirtmek isteriz. 'Batf, salt Batı Avrupa ülkeleri değil- dir. Batı. bir uygarlık ve ekin tenmidir. Güney Amerika vazını, bugün. dünya yazınını etkiliyor. Ama, kavnağı ve tekniği itibanyla Batılıdır. Amaç. geri- ci İran ve Arap yaarüarından örnekler almaksa, açıkça belirtilsin. Kuşkusuz, günümüz Arap ve İran yazınında, bü- yük sanatçflar vardır. Bunlar da tanı- tılmabdır. Ancak. gerçekten çağdaş olanlar seçilmeîi. Bu programı düzen- leyenler, bilimsel kavramlara yabancı- lar doğrusu. Şu tümceyi birlikte oku- yahm: "3. ve 4. dönemlerde ise Tanzi- mat ve çağımıza kadar Türk edebiya- tına özel olarak yer verilmesi esasına göre hazırlanmıştır." Sayın Bakan'ın bu tümceyi okumadan ımzaladığı an- laşılıyor. 'Çağ' kavramını bilmeyen bir 'Talim ve Terbiye Kurulu" olur mu? 'Günümüze kadar" demesini becere- meyenlerin Türkçeye sahip çıkmalan çok acıdır. Bir de öğretilmesi istenen kişilere bakıyorum: Tanzimatın birin- ci döneminde. koskoca Şemsettin Sami yok. İkinci döneminde Recaiza- de Ekrem Bey. Sami Paşazade Sezai, Nabizade Nâzım yok. Recaizade Ek- rem Bey okutulmadan Edebiyat-ı Cedide'nin kuruluşu nasıl öğrenilecek, Muallim Naci nasıl değerlendirilecek? Emin Nihat öğretilmeden. Türkçe öy- künün gelişmesi nasıl gösterileceİc? Servet-i Fünûn döneminin Cenap Şa- habettin'i yok, Hüseyin Cahit'i yok, Ahmet Şûayip'i yok. Abdullah Cevdet gibi bir pozitivıst yok. Cumhuriyet dö- neminin Nâzım Hikmet'i, Sabahattin Afo'si, Cahit Külebi'sı, Nurullah Ataç'ı, Enver Gökçe'sı. Oktay Ak- bal'ı. Ahmed Arif i, Can Yücel'i, Hil- mi Yavuz'u, Turgut Uyar'ı, Edip Cansever'i vb birçok önemli şairi ve yazan unutulmuş. Bütün bunlar, bu müfredatın köksüz yapddığıru gösteri- yor. Saym Bakan, bir hukukçudur, ama öğretimin ve eğitimin amacının insana evrensel ekın varhklannı özümsetmek olduğunu bilir. Ekin (kültür) varlıkla- n; zihinsel çahşmalann üriinü olan. toplumun her kesimince benimsenme- si özlenen. yeüşen kuşaklarca yararla- nılan, bu amaçla değerlendirilen. can- lıbğını ve değerini sürekli koruyan dil. güzel sanatlar. mimarlık. teknik, bilim kavramlan, tüze (adalet) biçimleri, ge- lenekler ve görenekler. dinsel inançla- nn yaratuğı alışkanhklar. toplumsal ilişkiler. devlet yasalan. ekonomık ve politik kurumlardır. Ünlü eğitbilimci Georg Kerschensteinen (1854-1932). insanın eğitilmesinin ekin varlıklannın öğretilmesine bağlı olduğunu ileri sür- müştür. Ona göre. insanın eğitilmesi gereken dört köklü yetisı vardır: Istenç gücü, berrak ve sağhklı karar verme gücü, duygulanabilme yeteneği. yargı- lannda ve kararlannda direnebilme yetisi. Bu öğeler yeniden düzenlenebi- lir. ama çok önemli olduklan yadsına- maz. Bir yaan eğiümi ve öğretimi müfredatı, bunlan dikkate alamıyor- sa, özellikle de "duygulanabilme yete- neğT'ni ereklememişse, hele hele yön- temsizse, çocuğa zarar verecektir. Çünkü, toplumsal gelişmeye aykındır. Türkçenin sesi: Çağdaş bir şair "Duygulanma yeteneğf'nin eğitil- mesi. dil beğenisinin ve güzel sanatlar ekininin geliştirilmesine bağlıdır. Mü- zikte Osmanb'yı, şiirde tekkeyi ve mis- liği. resimde minyatürü seçerseniz. çağdaş olanı yakalayamazsınız. Kaldı ki. bu eğitim politikasıyla, o ünlü "mil- li ve manevi değerlerT'nize de saygısız- lık etmiş olursunuz. Soruyorum şimdi: "Cahit Külebi'den daha Türkçe söyle- yen çağdaş bir şairimiz var mı?" O yere göğe koyamadığınız Necip Fazıl bile Batı'dan alabıldiğine yararlanrnıştır. Oysa, Cahit Külebi. tümüyle Türkçe- nin ve Anadolu ekininin ürünüdür. Külebı, Türkçenin gerçek sesidir. "Duygulanabilme yeteneği'", çocuk ve gençlık psikolojisine uygun örneklerle geliştirilir. Burada. yöntem üzerine de eğilmek istiyorum. Bu müfredat, tü- müyle, ezberleme yöntemine da> andı- nlmıştır. Türk Dili \e Edebiyatı, Edebiyat 1 bölümünün dördüncü bö- lümünde, nazım birimi, mısra. beyit. kıta. bend. ölçü, kafıye ve çeşitleri. vurgu ve tonlama. ıfade özelliklen, söz sanatlan. teşbih sanaü, istiare. tenâ- süp, kinaye, hüsn-i talil, tecahül-i ari- fane (bu da büyiik bir cehalet örneği- dir, kesinlikle bir yazım hatası değil- dir), mecâz-ı mürsel. teşhis. mecaz. tezat. mübalâğa vb. bilgilerin önceden öğretilmesi sonra da şairlere ve yazar- lara geçilmesi öngörüîmüş. Bir kez, bu terimlere bakılırsa, hiçbir bilgiye da- yanmadığı kolayca görülür. Bir sırala- ma yapılmıştır. Eğer, bir bilinci yansıt- saydı, önce mecaz'ın öğretilmesi iste- nirdi. Mecâz öğretilmeden. hiçbir söz sa- natı öğretilemez. Bu müfredatın kara- kucak düzenlendiği, her halinden bel- b'. Niye 'mecâz-ı mürsel'de "mecaz' terimi düzeltme imiyle yazılmış da 'mecaz' düzeltme imsiz yazılmış? Ya- nıt yok. İlkesiz bir Osmanhcıbktır bu. Kaldı ki. söylemek istediklerimiz bun- lar da değil. Bız. özellikle yöntem ve ilkeler üzerinde durmak istiyoruz. Sonuç Savın Köksal Toptan'a bildirmek isterim: Elimizde. bir bse müfredat programı ile ortaokul programı var- dır. Bu iki yapıt da Hasan Ali Yücel döneminde hazırlanmıştır. Bu iki ya- pıt da birer anıt yapıttıriar. Lütfedip okusunlar. Türkçe ve yazın öğretimi- nin şimdiki gibi yapılamayacağını gö- receklerdir. Bütün dünyada, anadili ve yazın öğretimi. metinlerden hareket edılerek yapıhr. Hiçbir bilgi, önceden verilemez. Ezbere dayanan eğitimdir bu. Öğrencı. anadilinin inceliklerini metinlerie kavramab, türlerin gebşimi- ni ve özelliklerini doğrudan metinden çıkarmalı. söz ve anlam sanatlannı metinden bulmalı. metnin taşıdığı sa- natsal nıteb'ğı tartışarak değerlendir- meli. Ancak bu yolla. çocuklanmızın beğenileri gebştirilebilir. Bu konuda, Hasıp Ahmet Aytuna'nın. M. Spiel- hagen'in, Mansur Tekın'in, Suud Kemal Yetkin'in. Karl Lincke'nin. Etem Salmangırin, Gökalp Arkın'ın, Fuat Baymur'un, Ficker"in. Göhl'ün, Namdar Rahmi Karatay'ın. Brocks'- un çok önemli çabşmalan vardır. Tümü de bakanlığınızın kitaplığmda- dır. Hele, Cahit Külebi'nin hazırladığı bir "Yazın Öğretimi ve Eğitimi" dos- yası vardır ki. emsalsizdir. Bunlan, ki- tapbktan alıp bir kez gözden geçiriniz Sayın Toptan. Pobtika yapmaktan daha yararb olduğunu göreceksiniz ve çocuklanmızı, böylesi bir eziyetten kurtaracaksınız. Size güvenmek isti- yorum. TARTIŞMA Sol ve sanattan kopukluk S ol deyince, usuma emeğe yakınlık derecesi geliyor. Omekse, sosyal demokratlarçok sıkı fıkı olmasalar da emek saflarında ver almalılar. Hele sosyalist > a da işçi-emekçi ka> ramlannı dillerinden diişürmeyenler (tümcenin bundan sonrası bile fazla) mutlaka emekle iç ice, hatta emeğin kendisi olmalılar... Emek deyince, kan ve Icrin eeemenlisinin ohısumuaR hazırlamak geliyor usuma... Bu oluşumun birçok taktik-stratejik boyutu olsa da sanatsal boyııtunun ağııiığı >adsınamaz. Hiç olmazsa. varlığının bilincine \arüır... Ancak, bakıyoruz ülkemizdeki smyal demokratUna, sosyalistlcrin. işci-emekçi kurum ve kuruluşlarına (neredeyse) sanat kavramını kovmuşlar yörelerinden. Kimbiür. sanat sözcüğünün Arapça olması nedeniyledir beiki de... Dilim \ armıyor ama.. birçoğu sanatsal olu$uiniB zonınluluğunun ayırdında değil gibi. Hem 12 EylriPle bilikte gelen bir sürii engelleme ortada dunırken (örnekse, kadın ve gençlik kollarının yasak olması gibi) sanatsal ey lemliliğe daha fazla gereksinilmeli. Tiyatro, müzik, daas, bale, opera, resim. yonnı...gibi çalışma "kamplan" kunılabilir. Yok bu iş salt sanatçüarındır anlay ışı egemenliğini sürdühirse. neden sanatçılar partiselçalışmalara katıimıyorlar diyedüşünürsünüz. HüsevinH. Bulu PENCERE Siyah-Beyaz Fotoğraf... Hillary Clinton, yaman kadın; Amerika'daki ilaç tekel- lerinebayrakaçtı.. Fiyatlan sürekli artan i/açlar Amerikalının belini bükü- yor: çocukların aşılanması ve hastaların iyileştirilmesi için büyük ilaç şirketlerine haraç vermek gerekiyor. Ba- yan Clinton'un saldırısına karşı ilaç şirketleri savunma- ya geçtiler. Bay Clinton da geçenlerde ünlü Avrupa konsorsiyu- munun ürünü Airbuş'a verdi veriştirdi; Amerikan hava- cılık endustrisi güç durumda olduğu için işten çıkanlan on binlerce emekçınin sorumlusu olarak Airbus'u suçla- dı. Başkan, Avrupa'nın "haksız rekabet" yaptığını ileri sJrüyor. Zonguldak emekçilerinin kulakları çmlastn!.. Kimse sahip çıkmıyor onlara!.. Cumhurbaşkanı özal'- ın kıyıcılığı dillere destan. Bizde arabesk liberalizmin önde gelenleri çok acımasız. Eskiden "şeriatın kestiği parmak acımaz "denirdi; şimdi geçerli olan kural: - Serbest piyasanın kıydığı emekçiye acınmaz!. • Doğru olmasa bile güzel bir yakıştrmadır. Osmanlı Maarif Nazırı Haşim Paşa diyesiymiş ki "Şu mektepler olmasa, maarifi ne güzel idare ederdim." Biz de işçilerimiz olmasa sanayi kalkınmasında muci- zeler yaratacağız. Ama, emekçilerayakbağı oluyorlar. 12 Eylül askeri faşizminde işçileri vesendikacıları bul- dozerle ezip geçmek için ordu bir güzel kullanıldı, ya- saklarla dolu yasalar çıkanldı; bu da yetmedi, bir de Batı'dan aktarma propaganda körüklendi: - Artık sanayi işçisine gerek yok. endüstride robotlar çalışıyorlar. Boeing uçak firmasının işyerinde konuşarak işten çı- karılmış 28 bin emekçiyi savunan Bill Clinton'un da ro- botlardan söz açması gerekiyordu; ama, Amerika, Tür- kiye kadar çağ atlamadığı için başkanı ilaç tekellerine karşı dar gelirliyi, uluslararası tekellerin haksız rekabe- tine karşı işsizini gözetiyor • Clinton başarı kazanacak mı? Belli değil.. Belli olan şudur: Çalışanların, ezilenlerin, siyahların ve ortadireğin desteğiyle seçimi kazanan yeni başkan, 1980'lerin çö- ken ekonomik politikasına karşı sosyal adalete dönük siyasetleri savunarak Beyaz Saray'a tırmandı. 1980'leraşıldı.. Türkiye'de ise 1990'larda yaşadığımızın bilinci çoğu kişide oluşamadı; bunların başında Özal geliyor, 12 Ey- lül askeri faşizmiyle özdeşleşen arabesk liberalizmin • Arkası 17. Sayfada / • ı gerçeğe dönüşmesi için Akkredi yeterli... \ H A Y A L L E R l N l Z , H A Y A L " O L A R A K K A L M A S I N . ' ü n k ü Akkredi ç o k k a p s a m l ı . ç o k s e ç e n e k l i . Bir a p a r t m a n katı, b a h ç e l i b i r ev ya da y a z l ı k . . . I s t e r ş e h r i n m e r k e z i n d e . i s t e r d o ğ a n ı n i ç i n d e . . . A k k r e d i ile h a y a l i n i k u r d u ğ u n u z h e r t ü r k o n u l u n s a h i b i olraak ş i m d i ç o k kolay. Siz de A k b a n k ' a g e l i n , A k k r e d i / K o n u t K r e d i s i n i n c a z i p s e ç e n e k l e r i ve u y g u n k o ş u l l a r ı n d a n y a r a r l a n ı n . H a y a l l e r i n i z " h a y a l " o l a r a k k a l m a s ı n . A K K R E D İ İ L E Ü Ç K R E D İ Y t A Y N I Z A M A N D A K I I L I A N I N . Ödemeleriniz devara ederken. Akbank'ın diger tüketici kredilerinden de yararlana- bilirsiniz. Çünkü taşıt ve diğer ihtiyaçla- rınızı karşılamak için ödemelerinizin bit- rnesini beklemek zorunda değilsiniz. Akkredi'yi aldığınız Akbank şubesine uğrayın, Akkredi'nin kapsadıgı diğer k r e d i l e r d e n de aynı zamanda yararlanın.Talebiniz, en kısa zamanda cevaplanacaktır. Kredi Miktan (MilyonTL) 20 100 250 3V> 50C Ayhk Taksit Tutan 3Av Vadeü T 447 613- 37J38.067- 93.095167- 150J33 234.- 186 190.335 - 9Av Vadrk 2 908.533.- 14 542669- 36.356673.- 50 899J43.- T 27 1334', 12 A> Vadpİi 1352.953.- 11 764 767.- 29411918- 41P6685- 58 823836- 24 Av Vadeİı 1.556.955- - -j, -^9. 19461.947- 27J46.726- 389y.B95- 36 Av Vade'li 1 327 3^8- 6 636 893 - 16.591232. 23.229125 33184 465 Vade : 3-36 ay arası 3 ayhk devreler ha- lindedir. Faiz : % 5,75(Net alanı 150 m 2 " nin üzerindeki konutlar için vergi ilave edilince % 6,0375 olmaktadır.) AKBANK (î ü v t* n i n i z i n ¥. s e r i
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle