Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
25 ŞUBAT1993 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
HABERLEREN DEVAMI 17
GUNCEL
CÜNEYT ABCAYÜREK
• Baştarafi I. Sayfada
Barkley, elınde bir zart, çıkageldi ABD Dışişleri Baka-
nı Warren Christopher, meslektaşı Çetin'e gönderdiği
mektupta, önce Bosna-Hersek'teki olayları anlatıyor,
yardımın "herbakımdan ciddibir soruna dönüştüğünü"
belirttikten sonra, "Bosna'ya havadan yardım operas-
yonu düşündüklehni, ilerde bu operasyonun bir NATO
harekatı olabıleceğini, ama ilk aşamada -şimdllik- bunu
"bu hafta içinde gerçekleştirmeyi' tasarladıklannı" bUd'ı-
riyordu.
Duyarlı nokta, havadan yardımın Türkiye'nin katkısıy-
ta ilgili olan satırlarındaydı.
Christopher, "Türkiye'nin desteğine genel bir ifadey-
le" değiniyordu. Mektupta Türkiye'nin havadan yardım
operasyonuna nasıl destek vereceğini gösteren açık se-
çik bir anlatım yoktu.
Dışişleri Bakanı Çetin; büyükelçiye -haklı olarak- sor-
du:
"Destek isteniliyor, evet ama, nasıl bir destek?"
Barkley'in yanıtı ilginçti. "Kati olarak ben de bilmiyo-
rum. Türkiye'den özel ya da genel bir destek mi istenili-
yor, bilemiyorum. Bendeki bilgi bu kadar" dedi.
Desteğin çeşidi üzerinde bir büyükelçi bilgisiz olduğu-
nu söyleyince, Dışişleri Bakanı Çetin'e yapacak tek şey
kalıyordu: Türkiye'nin yardıma katılımını bir kez daha
anlatmak!
Biz hazınz ama
''Türkiye, hertürlüdesteği vermeye, katkıdabulunma-
yahazırdı."
Çetin, elbette yetkili çevrelerle de konuşacaktı ama,
daha şimdiden yardım filosuna Türkiye'nin "C-160 tipi
yardım uçaklarıyla katılabileceği" söylenebilirdi. Kuş-
kusuz, Ankara "her türlü yardıma açıktı."
Çetin, öğleden sonra toplanan MGK'ya katılacakt,
Köşk'e çıktı. Başbakan Demirel'e mekiubu verdi ve elçi-
ye söylediklerini aktardı Başbakan'ın yanıtı: "Iyi ol-
muş!"
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Güreş, "Her şeyi
yaparız"diyordu. Herolasılığa karşı hazırlık yapıld.ğını,
uçak isterlerse C-160 verebileceğimizi söylüyordu.
Siyasal yorumumuzu Çetin'in bir cümlesi özetliyor:
"Böylece ilk kez, askeri müdahale yaptınmını da içeren
birplan, uluslararası toplum tarafından uygulanacak."
Iyi ama, pek hevesli olduğumuz "katkı isteklerimize"
ne oluyor? Dün öğleye kadar, -Çetin'in ifadesiyle- "he-
nüz somut bir istek gelmemiş'ti.
Varsayımlara göre havadan yardımdaha çok ttalya ve
Almanya'dan organize edilecekti.
Katılacak mıyız, katılamayacak mıyız? Hikmet Çetin,
"isterlerse katılacağımızı, henüz istemediklerini" yine-
ledikten sonra, iki olasılıktan söz ediyor Birincisi, ABD'-
nin NATO üyelerini katılıma çağırması. 0 zaman Türkiye
payına düşeni yerine getirecek. Ikincisi ABD'nin ya tek
başına ya da birkaç müttefikiyle örneğin, Hollanda, Al-
manya. italya, belkı Türkiye ile operasyonu yürütmesi
önce BM Güvenlik Konseyinden karar çıkacak. Son-
ra ona göre uygulamanın btçimi saptanacak.
Havadan yardıma katılıp katılmayacağımız konusun-
da acele karar vermemek, bir iki gün gelişmeleri bekle-
mek gerekiyor.
HAVA DURUMU TÜRKİYE'OE DÜNYADA
Meteorolotı Genel Mudürluğu nden alınan bılgıye gore. yurdun batı
Kesımlen çok bufutiu, Marmara. Ege, Akdenız, Iç Anadolu ıle Batı ve
Orta Karadentz yağmur ve sağanak yuKsek kestrnler karla kanşık
yağmurlu , otekı yeryler parçalı ve çok bulutlu geçecefc Mava sı-
caklığırtda onefnl. bir değışıkl/k olmayacak fluzgar, guney ve batı
yonlerden hafıt, ara sıra orta kuvvette, yurdun bat kesımlertnde yer
yer kuvvetlı otarak esecek. Van Gokj'nde rtava, parçah ve çok bulut-
lu geçecek.
Eskışehır
btsnbul
Izmır
Kare
Kocıya
Samsun
TraDzon
ZongukMt
v 7
B -1
Y 8
Y 15
Y 14
Y 9
Y 9
B 8
Y 3
B 1
Y 8
Y 9
Y 15
B -6
Y 9
Y 16
B ta
Y«
^Yağmurlu Bulutlu Sisli Güneşli
;: -ÎSSSPK.". . •
Kurşunsuz benzini kim engeUedi?
• Baştarafi I. Sayfada
An-
cak. 10 yıldır dcyim ycrindcysc
bir "Kör duvar"a konuşan Er-
kan'ın bu göriişlcrini çcşilli ge-
rekçcler bularak "geciştirme-
yc" çalışan OSD, 10 yıl sonra
insan vc çcvrc üzerinde çcşitii
hastalıklara yol açan benztn
içensındckı kurşundan kaçına-
bilmcnin mümkün olduğunu
açıkladı.
Peki, ürcülen araçlarda kur-
şunsuz bcnzin kullanılabilcccği
halde, bu gerçek nedcn yıllardır
kamuoyundan gjzlendi?
Renault Mais müdürlerin-
den Levenl Taylan, kamuoyu-
nu bu konuda bilgilendirmedc
geç kalmış olmalannı TÜP-
RAŞ'ın kurşunsuz bcnzin ürcli-
mine daha son yıllarda başla-
mış olmasıyla açıkladı. Taylan.
"1993 yılında Türkiyc'dc kur-
OLAYLARIV
ARDENDAKİ
• Baştarafi I. Sayfada
let Tahvili faizi ise vüzde 78
olarak belirlenmişü. Vstelik bu
oranlardan elde edilen gelir,
gerçek kişi niteliğindeki yalı-
rmcılar için 'vergisiz' idi.
Aynı tarih itibariyle banka-
larırt verdikleri fahler (yülık
bileşik netfat olarak) ise şu
oranlardaydı: 3 aylık vüzde
755, 6 aylık yüzde 68.8 ve yıl-
Iıkyûıde64.2.
Işin ilk püf noktası' burada
yatmaktaydı. 1993 yülık orta-
janut enflasyonun yüzde 70.1,
son 12 aylık ortalamanın ise
yüzde 66 olarak resmen açık-
landığı ûlkemizde gerek Hazi-
ne, gerekse bankalar kısa va-
deli mevauata yüksek faiz
veriyor, buna karşılık parasını
uzun vadede kendilerine.bağla-
yan tasarruf sahiplerine öde-
diklerı faizi düşük tutuyorlar-
dı.
Kısa vadelî iç borçlanma
döngeline düsmüs bir ekonomi
için, ilk bakısla, bu son derece
olağan saydabilirdi. Ne var ki
bankalar işirt kolaymı bulmuş-
lar ve ausükfaizle topladıkları
kısa vadeli mevduatlan, kendi-
lermden çok yüksek getiri sağ-
laym Hazine'ye yatırmaya
başlamıslardı. Kredi faizleri-
ninyüksek olduğu bu ortamda,
banka/ar için kârlı biryatvım-
dıbu.
Ancak Hazine, kısa vadeyle
vevüksekfaizle alınan iç borç-
lam devlete nasıl altmdan kal-
kümaz bir yük yüklediğinin
de pekâlâ ayrımındaydı. Bu
kaypykuhr kifaizlerin indiril-
mesi yolunda baskı yapmaya
bajladı. Devktin bundaki
armcı, iç borçlanma vadesini
ve dolayısıyla yükünü azalt-
nuktı. Ancak Hazine 'deki he-
safbankalara uymadı. Çünkü
batkalar, kısa vadeli mevduat
faiderini devletin hiç de bekle-
ve&ği bir hevesle düsürmeye
koyMüar. Bugün için 3 ay va-
del mevduat faizlerinde 7, 6
ay&larda ise 5puan dolayında
bir wtalama düşüs görülmek-
tedr. Bu da, tasarruf sahibi
açmdan, kısa vadeli mevdua-
tm çekiciliğini yitirmesiyle
eşaiamlıdır.
Tkkiye gibi, toplatn mev-
dum yüzde 50-55'inin 3 ay
vaa'Jmevduat ta toplandığı bir
ekdomide, kısa vadenin çeki-
cilişni yitirmesi sakıncalı so-
nuçsra yol açabilecek bir ge-
\üfus cüzdanlanmıa
uybettik. Hükümsüzdür.
CANSETAK1N
NAZL1AKIN
VÜMtNMURATAKIN
lişmedir. Şöyle ki: Kısa vade-
den kaçacakpara, kendisîne en
yüksek getiriyi sağlayacak
alanlara kayma eğilimine gire- •
cektir. Bu alanlarm başında da
döviz ve gayri menkul gebnek-
tedir. Paranın Hazine ihaleleri
vejya da bankalardan kaçışı
ise devletin iç borçlanma he-
saplarını alt üst edecek bir
olaydır.
Ancak devletin şanst, Ameri-
kan Doları'nın şu sıralarda
'durgun' bir seyir izlemekte
olusudur. fVashington'un yeni
Başkanı Bill Clinton 'm açıkla-
dığı ekonomik programm
umulduğu gibi çıkmaması ya
da diğer bir deyişle, uluslarara-
sı piyasaların henüz bu progra-
mm ruhunu algılayamamış
olmaları, doları, şimdilik de ol-
sa, dengede tutmaktadır. Yanı
sıra, TC Merkez Bankası'nm,
dünyanın diğer merkez banka-
ları için alısdmadık sayılan bir
girişkenlikle, iç piyasaya sık
sık müdahale etmesi de S/TL
paritesinde aşırı oynamalara
izin vermemektedir. Dolar bu-
gün için 9 bin TL nin üzerinde
seyretmekte, ancak 'gayri res-
mi' çevreler, gerçek değerin 11
bin TL'nin allında olmadığını
fmdaamakladırlar.
Paranın gayri menkul yatı-
rımlarına kaçması ise, etkisini
uzun vadede gösterebilecek bir
olgudur.
Pekiyi, devlet ya da daha
doğru bir deyişle hükümet, bu
operasyona neden gerek duy-
muştur? Bu sorunun iki yanıtı
olabilir.
Birincisi; hükümet, mevduat
faizlerini ve dolayısıyla da kre-
di faizlerini aşağı çekerek, iş
çevrelerine 'bakm, maliyetleri-
nizi düsürüyoruz, sizdebudü-
şüşü fıyatîarmıza yansıtm ki
enflasyon da düssün' mesajmı
vermiştir. Ne yazık ki ekono-
minin içinde buhmduğu ortam
ve koşullar buna elverisli değil-
dir. Çünkü tıpkı 1980 vesonra-
sı dönemde sağlanan teşvikle-
rinfiyatlara yansıtıbnayışmaa
olduğu gibi, bugün de maliyet
indirimine koşut birfiyat düsü-
şünün söz konusu edilmesi zor-
dur. Ekonomiyi yönlendiren
sanayi kuruluşlarmm çoğunun
'piyasayı paylasmıs' ve 'gizli
ya da açık atüasmalarla 'fıyat-
ları yüksek tutmayı güvenceye
almıs kartellerden oluşması,
karamsar bakışı geçerli kıl-
maktadv.
Ikincisi; hükümet, operasyo-
nu, yukarıda belirttiğimk
amaçlara ulasmak için baslat-
mısttr ve bununla da '500. Gün'
hesaplaşmasma hazırlamakla-
dır.
• • •
şunsuz bcnzin ürctılmiyordu. o
nedcnle kamuoyuna açıklama
yapma gcrcğı duyulmamış ol-
malı" dcrken. Avrupa'da kaia-
lizörün ise püskürtmcli moiorlu
araçlarda kullanıldığını söylc-
di.
Tofaş Oto Gcncl Müdürü
Uğurman Yelkcncioğlu ise,
kendilerine sorulmadığı için bu
konuda açıklama yapma gcrcği
duymadıklannı belirlti. Ycl-
kencioğlu, ürctıiklcn araçlarda
kurşunsuz bcnzin kullanılabilc-
ccğıni doğrularkcn, kaializör
de kullanmanın mümkün oldu-
ğunu açıkladı. Ürelici firmaJar
bu şckıldc görüş bildirirkcn,
OSD Genel Sekrcieri Prof.Dr.
Ercan Tezcr, dcrnek olarak
böylc bir açıklama yapmadık-
lannı önc sürdü. Basında yer
alan habcri nedcn ickzip clmc-
diklerinc ilişkin sorumuza "O
bcnim sorunum. Basında bi-
53 PKK'ü yakalandı
Smırda PKK ile çatışıııa
Haber Merkezi -Şanlıurfa'-
nın Ceylanpınar ilçesindc, gü-
venlik güçlcriyle PKK mililan-
lan arasında çıkan çatışmada 2
PKK'lı öldürüldü. Sivcrek'fc
bir evdc mcydana gckn patla-
mada 3 kişi öldü. Baiman'da
bir öğrctmcn kimliği bclirsiz kı-
şilerin silahlı saldınsı sonucu
ağır yaraland). Güvenlik güçlc-
rinin Diyarbakır, Mardin vc
Şırnak'la düzenlcdiği opcras-
yonlarda 53 PKK'lının yaka-
landığı bildirildi.
Şanlıurfa'nın Ceylanpınar il-
çcsine bağlı Ycşiltcpc köyü
Yonca mczrası sınır kesiminde
devriyc gezen güvenlik güçlcn,
Suriyc'dcn Türkiye'ye gcçınck
isleyen bir grup PKK miütanı
ile karşılaşlı. Güvenlik güçleri-
nın "teslim ol" çağnsına mili-
lanlann aieşle karşılık venmesi
üzerinc çatışma çıktı. Çatışma-
da 2 PKK mililanı öldürüldü.
Şanlıurfa'nın Siverck ilçcsi
Gülabibcy Mahallesi İzmir So-
kak'laki Mustafa Baliman'a ail
bir evde dün saat 12.30 sırala-
nnda şiddetli bir padama oldu.
Patlamadan sonra evc giren gü-
venlik güçlcri 3 kişinin ccsediylc
karşilaştı. Yetkililer. pailama-
nın mcydana gcldiği evdc bom-
ba imaî edijdiğını önc sürdüler.
Patlamada ölen "Hasan" kod
adlı Yıldınm Bilgi'nin yasadışı
bir örgütün bomba uzmanı ol-
duğu vc arandığı bildirildi.
Olayda ölen diğer iki kişinin
Vcyscl Bariman ile Cuma Kızıl
olduğu öğrcnildi.
Adana'nın Dağlıoğlu Ma-
hallesi'ndc önccki gccc 00.30
sıralannda dcvriye görcvi ya-
pan 2 polis aracı kimliği bclirsi/
kişilcrcc olomalik silahlarla la-
randı. Olayda Cemil Korkmaz
ile Zekai Kümbet adlı polıs mc-
murlan ağır yaralandılar. Çu-
kurova üniuvcrsitcsi Balcalı
Haslanesinc kaldınlan polisl-
hcnn hayali tchlikcyi allatama-
dığı hcliriıldı. Olayda yaralu-
nan Hüscvin Işıklı, Abdullah
Coşkun, Cafer Kaplan ve Kenan
Gürsoy adlı polıs mcmurlarıııın
sağlık durumlannın ıyi olduğu
öğrcnildi.
Baiman'ın Sağlık mahallesi
1908sokak ü/crindcyaya yürü-
mcklş^olan Endüslri Meslck
Liscsi Müdür Yardımcısı Vusut
Çetebi önccki gccc kimliği bclir-
siz kişılcrin silahlı saldınsına
uğradı. Ağır yaralanan (,'clcbi
Baiman Dcvlci Hasiancsindc
tcdavi aliına alındı.
Olağanüstü Hal Bölgc Valı-
liği'ndcn yapılan açıklamada.
güvenlik güçlerinin Şırnak'ın
Idil ilçesindc yaplıklan opcras-
yonda 24. Diyarbakır. Mardin.
Baiman vc Şırnakta da 23
PKK miliianının uzun namlulu
silah vc 2 labancayla birliktc
yakalandığı vc yakalananlann
lümünün scvk cdildıklcri mah-
kcmccc tutuklandıklan bildiril-
di.
İııöııü, Papa ile görüştü
ROMA (AA)-Deviet Bakanı
ve Başbakan Yardmctsı Erdai
İnönü, bazı Batı Avrnpa ülkefe-
rini kapsayan ve iki hafta süre-
cek olan gezisiııin ilk durağı olan
Roma'da dün Papa 2. Jean Paul
tarafından kabul edildi.
Papa ile yaiıuz olarak 20 da-
kika görüşen İnönü, Papa'nın
Türkiye-Vatikan ilişkilerinden
memnuniyetini dile getirdiğini
belirtti. Bosoa-Hersek konusun-
da Papa'nm da dikkatini çeken
ve Ankara'nın kaygılannı dile
getiren İnönü, dini lidere Tür-
kiye'nin Bosna-Hersek ile olan
dini külture) >e tarihi baglarmı
anlartı.
. Görüşmede Kafkasya, Orta
Asya, Ortadoğu ve Afrika konu-
lannm da gündeme geldiğini,
Ermenistan'm Karabağ'daki te-
cavüzlerinin devam etmesinin
Türkiye'de yarattığı rahatsızJık
konusunda Papa'ya bilgi verdi-
ğini belirten İnönü, "kendisine
komşularmıızjfi da banşistediği-
mizi anlattan" dedi.
Atiııa, 4 Türk cliıı
adamını sınırdışı ettiGÜMÜLCİNE (AA) - Ra-
mazan dolayısıyla Batı
Trakya'ya gelen dört Türk din
adamı, bu akşam Kamu Düze-
ni BakanJıgı tarafından isten-
meyen kişi ilan edilmek suretiy-
le sınırdışı edildıler.
Gümüknne Emniyet Müdür-
lüğü'ne dün öğleden sonra ikin-
ci defa çağınlan Trabzon İl
Müftüsü Raif Korkmaz ve Çan-
kın tl Müftüsü Ahmet Durmuş,
gazetecüerden gizli şekilde bi-
nanın arka kapısından çıkanla-
rak bir araçla sınıra gönderildi-
ler.
Iskeçe'de bulunan Gaziantep
tl Müftüsü Zeki Soydal ve Bitlis
tl Müftüsü Mehmet Erpolat da
polisler tarafından sınıra götü-
rüldüler.
Gümülcine Emniyet Müdür-
lüğü dün sabah Gümülcine
Müftüsü Ibrahim Şerif tarafın-
dan misafir edilen Korkmaz ve
Durmuş'un pasaportlanna el
koymuş ve en geç saat 14.00'e
kadar bölgeyi ya da ülkeyi terk
etmeleri istenmişti. Iskece'deki
iki Türk din adarruna da aynı
talep iletilmişti.
Türk din adamlanna, Yunan
yönetimi değil de Türk azınlık
tarafından seçilmiş müftülerlc
temas kurdukJan için bölgeyi
ya da ülkeyi terk etmelerinin is-
tendiğj söylenmişti.
Yunanistan'ın sınırdışı ettiği
4 Türk müftüsü, Edirne'nin lp-
sala Sınır Kapısı'ndan yurda
döndü.
Ipsala'da gazetecilere açıkla-
ma yapan 4 din adamı, Yuna-
nistan'da Türk cemaati tarafın-
dan seçilen müftülerle işbirli-
ğinde bulunduklannı, ancak
Yunanistan Kamu Düzeni Ba-
kanlığı'nca bu çahşmalannın
engellendiğini söylediler.
zımlc ilgili her çıkan yalan ha-
bcri lck/jp cdccck olursak,
onun için bir komisyon kurma-
mız lazım" diyc yanıllarkcn.
ürcıici firmalann yapiığı açık-
lamalar konusunda görüş bil-
dirmcdi. Ürelici firmalann ba-
sında yer alan açıklamayı
doğrular nilclikicki açıklama-
lannı açıkladığımızda ise Tezcr,
" Uğurman Bcy"in söylcdiği
kcndisini bağlar. Biz dcrnek
olarak öylc bir açikiama yap-
madık. Habcryalandır"dcdi.
Kavala Şirkclkr Gurubu
Çcvrc Koordinaiörü Erkan.
günümüzdc çcvrc sorunlanna
yol acarak çcvrc vc insan sağlı-
ğıyla oynayanlann. günün bi-
rindc muılaka hcsap vcrmck
/orunda kaldıklanna dikkal çc-
kcrck. Türkiyc'dc başta otomo-
liv sanayi vc Çcvrc Bakanlığı
oimak üzcrc bu gcrçcklcri gi/lc-
ycrck kamuoyunu yanılianla-
nn da hcsap vcrmck zorunda
kalacaklannı söylcdi. Oıomo-
tiv sanayinin, kurşunsuz bcnzin
kullanımının yaygınlaşmasını
cr.gcllcmck için ürctıiklcri araç-
larda kurşunsuz bcn/in kulJanı-
labildiği gcrçcğini gı/lcdığini
bclincn Erkan. şunlan söylc-
di:" Kurşunsuz bcnzinin yay-
gınlaşmasıyla birliktc gündcmc
gclccck olan kalali/ördür. Kur-
şunsuz bcn/in ülkc gcnclindc
ucu/layıp yaygmlaştığında.
olomotıv sanayi ürcllıği araçla-
nna kalalizör takmak zorunda
kalacak. Bu ncdcnlc ba/ı gcr-
çcklcr kamuoyundan gi/lcni-
yor. Bakiinlıkça kurşunsu/
bcn/in kapasitcsinin 500 bin
lon olduğu açıklanan TÜP-
RAŞ'ın kurşunsu/ bcn/in ürcii-
mini. kapasılcsinin yü/dc 2-3'ü
gibi çok sınırlı oranda tuiması
i.sc. oio üreltci)crimı/in 'Bi/çcv-
rc dosiu laşıi ürdmcyc ha/ınz.
Ancak Türkiyc'dc kurşunsuz
bctı/ın yok° şcklindc açıklama-
lar yapmalanna fırsal veriyor.
Oysa. onlar bunu söylcrkcn, cn
son lcknolojiyc göre ilk 'çcvrc
dosiu' araç. iki yıl önce Tür-
kiyc'dc ürciildı. Opcl, iki yıl
önce katalizörlü aracını ürclip
Avrupa ülkclcrinc saımaya
başladı. ama sankı bu yıl ürctil-
miş gibi daha gcçcn hafta ilk'
çcvrc dosiu araç' diyc basına
manşct oldu. Ycrli olomoıiv sa-
nayi onlan bilc öylcsinc baskı
aliına aldı ki, bu konuda aracı
iç piyasaya sürmck biryana. bu
konuda kamuoyuna bilgi bilc
vcrcmcdilcr. Ancak. dünyadaki
ilclişim öylc bir noktaya gcldi
ki, kişiscl gkar uğruna yctkilc-
rc. makamlara dayanarak bu
gelişmeleri gizkmck, gözardı
cttirmck ya da gcciktırmek hiç
kimscnin haddi dcğildir. Gcli-
şen ülkc böylc olacakiır:hesap
sorarak, hakkını arayarak, nc
isıcdiğini bilcrck' dcdi.
Kurşunsuz bcnzinin OSD-
nın açıklpdığı gibi bclirli araç-
larda değil, bcn/inlc çalışan
diğer araçlarda da kuilanılabi-
lcccğini bclincn Erkan, bu ko-
nuda da şunlan söylcdi "Bugü-
nc kadar 'kurşunsuz bcnzinin
ancak kalalizörlü taşıllarda
kullanılabilcccği' vcya 'kurşun-
suz. bcnzinin kalalizörlc birliktc
kullanılması halindc amacına
ulaşacağı şcklindcki açıklama-
lar hiçbır şckildc gcrçcği yansıl-
mıyor. OSD'nin 10 yıl sonra
yapiığı bu açıklama da bu gcr-
çcği doğrulamışlır. ÇünkK kur-
şunsuz bcnzin katalizör kuila-
nımı için bir ön şan olmakla
bcrabcr. kalali/ör. kurşunsuz
bcnzin kullanılabilmcsi için gc-
rckli dcğildir. Bu uygulamayı
yapan ülkclcrdcgörüldüğü üzc-
rc, pck çok kalalizörsüz cski
laşıt da. kurşunsuz bcnzin kul-
lanarak kurşun kirlıliğinin azal-
lılmasına kalkıda bulunabil-
mcklcdir. Bu.pcriyodik olarak,
iki dcpo kurşunsuz bcnzin. bir
dcpo kurşunlu bcnzin kullan-
mak şcklindc uygulanabılmck-
lcdir. Bu bilgi, Alman Oto
Kulübü ADAC'ın, kalalizör-
süz taşıllarda kurşunsuz bcnzin
kullanırkcn uyulacak hususlan
belirten vc 1980den bu yana
halka dağıllığı broşürlcrdc yer
alıyor. Dolayısıyla, yalnızca
OSD'nin açıkladığı araçlarda
değil, sübap yuva vc kapaklan
scnlcştirilmck kaydıyla karbü-
raiörlü ycrli araçlanmızda da
kullanılabilir. Bunun maliyeti
ise 5-10 bin lirayı gcçmcz."
Muhalefete hak
Başbakan Yardmcısı İnönü
daha önce de italyan Sosyalist
Partisi'nin yeni genela sckrctcri
Giorgio Benvenuio ile görüştü ve
Vatikan'ın Başbakan düzeyin-
deki temsilcisı kardinal Sodano
ile bir aray» geidi.
Temaslan hakkında basın bil-
gi veren inönü, İtaiya'daki sryasi
kriz hakkında bilgi aldıngını
söyledi.
Bakanla görüştii
Bu arada İtalya'da temasları-
nı sûrdüren SHP Genel Başka-
nı, Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Erdal İnönü, dün Dı-
şişleri Bakanı Emilio Colombo
ile bir araya geldi.
İtalya Drşişkri Bakanı Co-
lombo, 1.5 saat süren ikili görüş-
meden sonra basına yapOğı
açıklamada. ülkesinin Tfirkiye'-
nin AF> e tam üyelik girişimleri-
ne dımiı baktığmı ve tehte oldu-
ğunu söyledi.
• Baftarafi 2. Sayfada
bilirlik sınınnın herhangı bir ki-
şiylc. hatıa bir siyasct adamıyla
ılgtlı olanlardan daha geniş ol-
duğunu bclirtmckle. Bir dc-
mokraıik düzcndc, hükümctin
fıil ya da ıhmallcnnin sadecc
yasama vc yargı organlannın
değil ama aynı zamanda basın
ve kamuoyunun da yakın dene-
timi altında olduğu vurgulanı-
yor. Karara göre hükümeiin
cgemcn konumu, özcllikle mu-
halifierin ya da basının hakstz
cleştirilerine yanıt vermede baş-
ka olanaklann kullanılabilir
olması halindc, cczai kovuştur-
ma yolunun daha ihtiyatla kul-
lanılmasını gcrekli kılmakıa.
Sonuç
İnsan Haklan Avrupa Mah-
kemesi, 23 Nisan 1992 tarihin-
dc Castells, lspanya'ya karşı
davasında, bu görüşlere daya-
nak, mahkumiyct karanmn
dcmokratik toplum için gcrekli
bir müdahale olmadığı sonucu-
na vardı ve tspanya'nın sözleş-
menin J0. maddesinı ihlal elıi-
ğinc karar vcrdi.
Castells karannda, dcmokra-
lik (oplumu düzeni muhalefete
hak vc bu hakkın kullanılma-
sında düşündüğünü açıkça söy-
lcmc özgürlüğü esas alınarak
tanımlanıyor. Muhalefeti. dü-
şündüğünü söyleyebilme öz-
gürlüğüne, parlamcnto içinde
sağlanan koruma, parlamento
dışında da geçerli; bu hakkın
basın yoluyla kullanılması da
bcnzer bir güvcnccyi gcrcklir-
mekic.
Dcmokratik toplum düzeni
hukuk yoluyla somutlaşiınlır-
kcn iküdann kamuoyunca de-
nctimi önc çıkamlmış, basın
özgürlüğü de bu çcrçcvcde dü-
şünülmüştür. Muhalefete hak.
dcmokratik toplum düzeninin
gereklerinden biridir ve bugün
Türkiye'nin dc siyasal ve hu-
kuksal gündcminin öncmli so-
runlanndandır.
ANAP'hlar By-Pass'a ügisiz
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu)- Cumhurbaşkanı Turgut
özal'ın atama ve kararname-
lerdeki yetkilerini tırpanlayan
yasa tasansı mecliste görüşü-
lürken, ANAP'ı milletvekilleri
Genel Kurul'a gelmediler.
özal'ın yetkilerinin elinden
alan yasa tasansırun oturumu-
na ANAP'lı milletvekilleri Ha-
lit Dumankaya, Neşet özmen,
Rauf Erten, Ulkü Gökaip Gü-
ney Bahattin Yöcel. Selçuk
Maruflu, Elaaftin Elmas, Ha-
san Korkmazcan, Kerem Çaleş-
kan ve Yaşar V alçın katıldılar.
Bu milletvekjllennin de görüş-
meter sırasında Özal'ı savunan
RP ve Özalla birlikte yeni parti
oluşumuna hazırlanan millet-
vekillerinin aksine kuliste soh-
beti yeğledikleri görüldu.
ANAP Genel Başkanı Mesut
Ydmaz'ın genrel kurula gelme-
yişi ve aynı gün MKYK düzen-
lenmesi ve toplantıdan sonra
milletvekili ve yöneticiJerin
TBMM'ye gelerek özal'a des-
tek kolmayışlan dıkkat çekti.
Görüşmeter sırasında
ANAP'hlar tasannın anayasa-
ya aykın olduğunu. hükümeiin
Cumhurbaşkanının yetkilerini
kısıtlamak istediğini belirtcrck
tasanya karşı çıktılar. RP söz-
cüleri de aynı görüşü savundu-
lar. Şahsı adına söz alan SHP
Tunceli Milletvekili Kamer
Genç "Çankaya'daki zatın iav-
n yüzünden böyle bir lasannın
gündcmc gcldiğini" belirtcrck
olası sakıncalan nedeniylc uy-
gulama için 6 ay gibi bir süre
sınırlama gctirilmcsini istcdi.
Hüsnü Doğan da " bu layin sis-
lcmi hakımından fiilen başba-
kanlık scviycsindc başkanlık
sistcmi kurmaklır. Anayasayı
değiştirmcdcn böylc hükümler
gelirirscniz bir yerde söncr" de-
di.
Tasannın maddelerine geçil-
mesinin ardından. bazı ANAP
milletvekilleri ile ANAP'tan is-
tifa eden özal yandaşı milletve-
killeri ard arda söz aldılar ve
değişiklik önergeleri verdiler.
Tasannın görüşülmesine bu-
gün devam edilecek.
HUKUKSUZ DEMOKRASf
HaUl Çeienk
3. bası 20.000 lira (KDV içinde)
Çagdaş Yayınlan TOrkocagı Cad. 39-41 Cağaloğlulstanbul
Ö4tmeti «öndrriimcz.
GOZLEM UĞUR MUMCU
• Baftarafi I. Sayjada
sayan bir kısım aydınlarımızın ortak hastalığıdır!
Solun ıçinden çıkan yazarlar, lıderler, sanatçılar, once
kendı arkadaşlarınca yaralanmış ve karalanmışlardır.
Solun, sola verdığı zararın maliyetini hesaplamak bıle
güçtur
Ama neden?
Bunun bir değil birçok nedeni var Bu nedenlerin çoğu
da karmaşık yapıdadır Sol içindeki ideolojık bölünme-
den tutun da kişisel çekişmelere ve kıskançlıklara kadar
uzanan bir dizi neden bu düşmanlığa, bu soğukluğa yol
açar Sol görüntülü birçok aydın da bir çeşit 'gizli faşist'
ya da "Sol McCarty'ci dir; kendi ideolojik inancı dışın-
dakilere söz hakkı tanımaz, tanımadığı gibi sırası gelin-
ce jurnalciliğe de başvurmaktan çekinmez.
Sözgelişi inançlarını her gün ucuz mezeler gibi yiyip
bitiren yılışık yazar bozuntusu için neyin önemi var ki?
Böyleleri için önemli olan, eski arkadaşları aracılığı ile
fırsatını bulup televizyon ekranına çıkarak sakalını sı-
vazlatmak ve güçlülerin masalarında bir yer kapmaktır.
Meyhane masasında adam harcamak ve bohçacı kadın
şehveti ile dedikodu yapıp, insan karalamak, böylece
ileri düşüncenin bayrağını dik tutanları sırtlarından han-
çerlemek bunların hüneridir.
1968 yılında, Ankara'da bir parti kongresinde kürsüde
konuşan bir parti liderine nasıl saldırıldığını anımsıyo-
rum. Bu lidere o gün, o salonda, ertesi gün gazete ve
dergi köşelerinde en ağır saldırılan yapanlar şimdi hol-
dinglerin köprülerinde akrobattık yapıyorlar Bu lıder,
geride bıraktığı yetmiş yaşına karşın inançlarını yine
sürdürüyor ve kendi doğrultusunda yılmadan yine kav-
ga veriyor. Peki, kime inanalım şimdi? Ve kimi suçlaya-
lım?
Sol kendi içinde bu kadar bencil ve acımasız olursa,
ilerici yazar, ilerici sendika ve parti lideri, söyler misiniz
nasıl yetişecektir? Nedir bu solun, sola düşmanlığı? Ne-
dir bu kin? Nedir bu öç alma duygusu? Nedir bu ideolojik
tafralar? Bilgiçlikler? Ve "Ben solum, sen değilsin" ka-
sılmaları?
Sol, sanatçısına, romancısına düşman, sol kendi için-
den çıkan parti liderine, sendikacısına düşman.. Sol, ile-
rici yazarına düşman. Evet, sol, sola düşman... Hayır'
diyebilir misiniz bütün bunlara?
Oysa, Türkiye'de solun yazgısı demokrasinin yaşamı-
na bağlı. Her kim ki, demokrasiyi savunur, 'ilerici' olan
odur Bu kural dışında, kimse ama kimse, ideoloji pistirv
de buz pateni yapmasm, demokrasiden daha güncel,
demokrasiden daha gerekli hiçbir amaç yok sol için.
Şimdiye kadar olmadı, şimdiden sonra da olmayacak..
özgürlük ve hoşgörü.. Gündemimizde yalnızca bun-
lar var. Demokrasi; özgürlük ve hoşgörü ile kurulacak.
öyle ama gel anlat bakalım, gel de anlat...
MGK, genel seçimlere ancak üç partinin katılmasını
uygun gördü. Bu üç parti de bütün kurucuları ve millet-
vekili adayları ile birlikte Konsey'in onayından gecti. Bu
açıdan, bu üç partinin birbirlerinden hiç farkı yoktur. HP
içirı muvazaa partisi' diyen bir kısım solcu, HP.ile aynı
onay merkezlerinden geçen özalın ANAP'ını 'sivil top-
lum öncüsü diye bağrına basıp, oy vermedi mi? Aynı
sol, Özal'ın 12 Mart ve 12 Eylül öncesi ve sonrasındaki
görev yerlerini, özel sektördeki işlevini ve pdrtisinin ül-
kücü sağ ile olan organik ilişkisini görmezlikten gelip,
kendisini sivil demokrasinin 'tek seçeneği'saymadı mı?
Yaşamlan boyunca özgürlükler kavgası için acı çek-
miş, bin bir türlü bela çemberinden geçmiş ve bütün bu
baskılara karşın başlarını eğmemiş sosyalistlere, Ata-
türkçülere, ilericilere gostermediği hoşgörüyü ûzal'a
çömertçe sunan bir kısım solcumuz, bilmem ki kimin
dostu, kimin düşmanıdır? Bilmem ki kimin!
Yok yok... İdeoloji için ideoloji yapılmaz. Her şey insan
içindir, insanın mutluluğu içindir. Ve çağdaş insan an-
cak ve ancak özgür bir toplumda mutlu olur. özgür bir
toplumun kurulması, insanların birbirlerine karşı saygılı
ve hoşgörülü olmalarına bağlıdır.
önce solun sola karşı hoşgörüsünü sağlamak gerek-
mez mi? Nedir bu solun, sola düşmanlığı, söyler misiniz,
nedir?
PENCERE
• Baştarafi 2. Sayfada
Sayın Selçuk,
Yine yazınızın bir başka bölümünde belirttiğiniz gibi
Istanbul öylesine büyük bir metropol ki, örneğin Küçük-
çekmece de yaptığınız bir hizmetten, Pendik'te yaşayan
bir insanın haberi olması gerçekten güç.
Ancak hasatyılı' olarak adlandırdığımız 1993yılı so-
nunda, Kazlıçeşme'den tamamen arındırılmış, sahilleri
yemyeşil parklarla bezenmiş, yeni otogarı hizmete gir-
miş, metroda onemli aşama katetmis, hızlı tramvayı
havaalanına uzanmış, biyolojik arıtmaları bir bir ta-
mam/anmaya başlamış ve kullanımı her geçen gün ar-
tan doğalgazı sayesinde havası önemli ölçüde temiz-
lenmiş birIstanbulortayaçıktığında, eminim sis bomba-
larının yarattığı dumanlarda dağılmakzorunda kalacak-
lardır."
•
Refah Partisi'nin gerici saldınsına karşı Rıfat llgaz'ın
savunulmasını üstlenen Anakent Belediye Başkanı, ge-
niş bir yaylım ateşi altındadır.
Yaylım ateşi nereden geliyor?
Sözen, yerel yönetimin başına gelince ilk elde büyük
çıkar çevrelerinin kovanlarına çomak soktu; baba hol-
dinglerin yazarlarıyla ters düştü; ANAP yönetiminde, al
takke ver külah, avık ilişkilere alışmış kimi gazetecinin
boşuna gitmeyecek birtutum takındı; ektiğini de biçiyor.
istanbul'da -ya da Ankara'da, İzmir'de, bir başka bü-
yük kentte- belediye başkanını eleştirmek için binbir
neden bulunabilir; nüfus patlaması ve şehre göç olayı-
nın kıskacında kırk yıldan ben yıkım-yapım ikileminden
kurtulamayan büyük yerleşim birimlerinde çukurdan ve
çamurdan kurtulmak olanaksızdır. Al eline kalemi, ver-
yansın et belediyeye..
Ucuz yöntem bu..
Oysa Dolmabahçe Sarayı'nın tepesine ve bahcesine
koskoca beton heyula' oturtuldu İstanbul'da.
Bu cinayeti işleyeni tarih ve estetik açısından sanık
sandalyesine oturtup yargılamak gerekir. Kenti çıkar
hesapları yüzünden boğazlayanların bugün ellerini kol-
larını sallayıp şişinerek dolaştıkları bir garip ortamda
yaşıyoruz. Parasal gücün yarattığı edepsizliğin kol gez-
diği toplumun felsefesi köşedönücülük..
Zifostan geçilemeyen bu ortamda Rıfat llgaz'a sahip
çıkan Başkan'a teşekkür 'r»em^er/"nin görevi...
•
Türkiye'nin metropollerinde birer kücük ülke vedevlet
oluştu. Bu başdöndürücü değişimde belediyelerin ka-
şarlanmış bürokratları, konduların magandalan, hol-
dinglerin babaları arasında kurulmuş örgünün ilmikleri
ve çıkar düğümleri kolay çözülemez...
Ancak yerel yönetimlere bakış açısında ilk çözülmesi
gereken bir şey var..
Nedir o?
Son yıllarda iki siyonlu sozcük moda: 'Vizyon' ve
transformasyon...'
Artık yerel yönetimleri Türkiye'nin genel yönetimin-
den soyutlayıp da ele almak olanaksızdır; demokratik-
leşmenin bütünlüğü içinde ikisirte de bakılacak; yoksa
filanca sokaktaki çukur ya da çamurla uğraşılarak bir
yere gidilemez..
Hele İstanbul'da, holding babası o/u/-'deyinceoturan,
kalk' deyince kalkan kimi gazeteci, belediye başkanını
eleştirdigi zaman, hemen bir soru gündeme geliyor:
Acaba hangi patron buyurdu da bu yazı yazıldı?
Ne yazık basın bu hale düştü.