18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA 14 CUMHURİYET 25 ŞUBAT 1993 PERŞEMBE HABERLERTV DEVAMI Yatağan: însana Saygı Radyasyon terörünehayır• Baştarafi I. Sayfada niyle çevreden gelen üreticile- rin de katıldığı İnsana Savgı Mitingı, coşkulu bir ortamda geçti. Muğla V'aliliği'nin izin \ermemesi nedeniyle miting termik santralın önünde yapı- lamadı. Mitinge çevre il ve ilçe- lerden de katılım oldu. Ajiağa Belediye Başkanı Hakkı Ülkü, Dikilı Belediye Başkanı Os- man Özgûven, Yatağan Bele- diye Başkanı Sadi Özcan. Bodrumlu Gönüllüler. İzmirli çevreciler, SOS Akdeniz Gru- bu üyeleri de mitinge katıldı. Atatürk Alanı'nda toplanan yurttaşlann arasında çok sayı- da çocuk ve bayan da göze çarptı. Yurttaşlar ana caddeye izin verilmemesi nedeniyle Atatürk Alanı'ndan Belediye önüne yağmur altında ve ara sokaklardan geldiler. Yaklaşık 1 kilometrelik güzergâhta şu pankartlar taşındı: "Yatağanlılan üzmeyin çok az ömürîeri kaldı. Çocuklan- mız yaşlanmadan ölecek. Diri diri ölmek istemiyoruz. Sant- rala değil zehire karşıyız. Rad- yasyona şeffaflık. Yatağan halİcı kobay olmamalı. Çerno- bil'i saklayanlar, bunu da sak- layın sonra özür dileyin. Kirli hava terörüne son." Miting boyunca en çok "Yatağan'ı yaktınız sıra Gö- kova'da mı?'" ile "Çocuklar ölmesin tedbir alınsın" slogan- lan alıldı. Termik santralın çok yakı- nında bulunan Yeşilbağ ile Kapıbağlı yurttaşlar, İzmirli yeşiller ve SOS İzmır Bürosu üyeleri miting boyunca santra- lın kapatılması yönünde slo- ganlar atarken yürüyüşü dü- zenleyen tertip komitesi buna karşı çıkarak yaptıklan anons- larla boyle slogonlann atılma- masını istediler. Buna karşın gruplar sloganlannı sürdürdü- ler. Mitingde konuşan Yatağan Çevre Koruma Derneği Baş- karu Mehmet Esen 1960-701i yıllarda beldenin yemyeşil ol- duğunu ancak şimdı çöUeştiği- ni söyledi. Santralda kullanı- lan kalitesiz linyitin savurduğu radyosyonun ve bacalardan çı- kan gazlann insan üzerine çe- şitli hastalıklara neden olduğu- ftu belirten Esen şunlan söyle- "Bu afet karşısında büyük- lerimiz nerede? Bizi ve çevreyi göz ardı edeni biz de gözardı ederiz, Rio Deklerasyonu ilke- lerini raflardan çıkartalım. Bi- ze pikniğe gideceğimiz yeri göstenn. Yatağan'ı kırleten te- mızlemeli. İnşallahla maşal- lahla geçinlecek zamanımız yok. Ölçümler halktan saklan- masın. Çemobil gafletini bir kez daha yaşamayalım. Yata- ğan halkı olarak diyoruz ki, radyasyon illetine çare bulun- sun. Santrala desülfırizayon ünitesi kurulsun. Yöre halkı sürekli sağlık taramasından geçirilsin. Tedavi giderleri dev- letçe karşılansın. Yöredeki iş- ciler içın meslek hastahklan hastanesi kurulsun. Kirli sana- yinin ısürabmı çeken yöre hal- kına ucuz elektrik verilsin. Mahkeme kapılannda ömür tükettirilmeden üreticilere ürün kaybından doğan tazmi- natlarödensin." Yatağan Belediye Başkanı Sadi Özcan da yaptığı konuş- mada ekonomik işletme süresi 30 yıl olarak belirlenen santral- dan çıkan zehirü gazlann tutu- lamadığını, sadece uçucu kül- leri tutmak için elektro fıltreler kullanıldığını belirterek "1982'den bu yana gelmiş geç- miş tüm iktidarlar bacalara fıltre takılması için işin ihaleye çıkanlacağı yalanlannı söyle- mişler. Halkımm bu vaatlerle kandırmışlardır. Yetkililere soruyoruz,ihale kaç yıl sonra yapılacak. Santral çevre ve in- san sağlığı üzerinde insafsızca etki yaparken siyaseti topluma yön ventıek için yapan yetkili- ler nerede? " dedi. Bu arada SOS Bodrum Gu- rubu'nun dağıtüğı bildirilerde şu görüşler dile getirildi: "Termik santrallann zarar- lan ortada. Diğer ülkeler bun- lan terk ediyor ya da kapatı- yor. Yöneticiler Türkiye''de termik santral çalıştırmak isra- nndan vazgeçsin. Bunun yeri- ne rüzgar, güneş ve jeotermal kaynaklan devreye sokulsun. Termik canavarlar hemen sus- turulsun, nükleer canavan da sakın ha yapmayın." Muğla toplantısı Muğla Tabip Odası, TMMOB meslek odalan ve si- yasi partilerin temsilcilerinin katıhmjyla^iüzenlenen 4apl a n - tıda bilgi veren TAEK uzman- lanndan Prof. Muhsin Köksal, toplanüya kaülanlann " Çer- nobil'den sonra size güvenmi- yoruz " diye kuşkulannı dile getirmeleri üzerine, " Bir kere adınız çıkü mı böyle olur. O gün öyle oldu diye kuşku duy- mayın. Bugünkü TAEK o gün- kü TAEK değil" diye radyas- yon oranının insan sağhğını tehdit edici olmadığını savun- mayaçalıştı. Yatağan dosyası Doğaveinsanı yok etmeninucuzyolu ÜMİTOTAN İZMİR - Radyasyon alarmı Yatağanlılar için bir dönüm noktası oldu. Mavi gökyüzü- ne, temiz havaya hasret 11 yıl geçmişti. Birbın ardına yapı- lan eylemier. lopiantıiar ses getirmemiş. yetkililen, yörede yaşanan çevre sorunlanntn çö- zümü için harekete geçireme- mişti. Radyasyon alarmıyla gözler Yatağan'a yöneldi ve 11 yıl boyunca biriken sorunlarla karşılaştılar: Yok olan doğa, hızla düşen tarımsal üretim. sağlığından endişe eden insan- lar... Oysa radyasyon ölçüm ciha- zının ölçümünü beklemeye ge- rek var mıydı? Yıllarca önce yapılan araştınnalar yöredeki kömürde yüksek düzeyde uranyum bulunduğunu ortaya koymuştu. Çekmece Nükleer Araştırma ve Egitim MerkezT- nden Nurten Sezgjner ve Meh- met Sönmez'in yaptıklan çalış- malar da çarpıa bir gerçeği gözler önüne seriyordu: "Termik santralın çevresin- de yaşayan insanlar, bir nükle- er santralın çevresinde yaşa- yanlara oranla 100 kat daha fazla radyasyona maruz kalı- yorlar.' Sezginer ve Sönmez'e göre bir termik santral, çevreye yay- dığı gazlar ve tozla, radyoaktif kirlenmeden çok daha büyük çevre sorunlanna yol açıyor. Yatağan'da doğayı yok eden sülfürik asit maliyet artı- şına neden olacağı gerekçesiyle asit fabrikası kurulup önlen- miyordu. Oysa bu fabrikayla yöre önemli bir kirlilikten kur- tulacaktı. Anadolu Üniversite- si Mimarlık Fakültesi'nden Nazmi Oruç daha 1988'de bu- nu gündeme getirmişti: "Kükürt dioksıt emisyonu için en kötü şartlarda 25OÖ mg' metreküpe izin venlmektedir. Oysa Yatağan Termik Sanl- ralı'nda fabrika yetkılilerinden aldığımız \erilere göre rakam 5400 mgı metreküpe varmak- tadır. Santral yönetmelikte be- lirtilen sınırlann kat kat üze- rinde SO2 gaa yaymaktadır. Doğa tahribaünı önlemek için bir asit fabrikası kurulmalıdır. Yatağan termik santrali hava- ya günde 600 ton SO2 gazı ve- riyor. Oysa Türkiye yılda 3 milyon ton sülfürik asit ve 100 bin ton kükürt ithal ediyor." Santrala gerekli olan desülf- rizasyon ünitesinin maliyeti bir trilyon lira olarak belirienmiş Dünya Bankası ile yapılan gö- rüşmelerin sürdüğü, mayıs ay- lannda ihalenin yapılabileceğı belirtiliyor. Ama kesinlik yok.. Radyasyon alarrruyla Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Ersin Faralyalı Yatağan Termik Santralı'nın çaüşmasını dur- durdu. Gökyüzüne şu an kirli- lik fışkırmıyor ancak yöredeki kül dağlan yerli yerinde. Yata- ğanlılar, yaİdaşımı göstermelik olarak yorumlayıp, "Zarann burasından dönmek için neler yapılacak bunu açıklasınlar" diyorlar. Türkiye Atom Enerjisi Ku- rumu ve Çevre Bakanlığı'ndan uzmanlar yörede incelemeler- de bulunuyorlar, ölçümler ya- pılıyor. Yatağan Belediye Başkanı Sadi Özcan, bu hare- ketliliğe gülüyor ve son sözü söylüyor: "Elde dosyalar dolusu araş- tırma var. Kirliliğin boyutlan belgelerin dışına çıkıp somut biçimde doğada ve insanlarda görülüyor. Tüm bu sorunlara neyin yol açtığı, nelerin yapıl- ması gerektiği de ortada. Geri- ye ne kaldı? Gerekeni yapmak Desülfrizasyon tesisi kurmak ve asit fabrikası yapmak. Çok pahaüya mal olacakmış. Ne yapahm. Bunca yıl hep hesap- lann kâr hanesine bakanlar şimdi de bıraz kafalannı çevi- rip zarar hanelerine baksınlar Yatağan'ı gözden çıkardılar ucuz enerjiye insanlan, doğayı kurban seçtilerse o zaman baş- ka. 56 saat ölümüneşiğiııde yaşamak • Baparafi 1. Sayfada diye bir mcsaj geçsc bıle yelccck kayıp gençlerin yakınlanna. Ama yok; tclsiz susmuş. yüzier gerilim ıçindc donmuş. Bu arada kurtarma ekibi ku- ran ve Uludağ'ı "Avuçlannın içi gibi bildikleri" söylenen 7 kayak öğrctmeni de sabahm er- ken saallerinde kayıplar listesı- ne eklendi. Öğrenciler dehşet ve korku içinde gcçcn 56 saattcn sonra kendilenne ulaşan 7 ka- yak öğretmeninin yardımlany- la kurtuldular. Yıldız Üniversılesi Dağcılık Kulübü üyesi 17 genç program dışına çıkarak Etibank'a bağlı işletmeye kapalı tululan Volf- ram Tesisleri'nden geriye 18 arkadaşlannı bırakarak Keşif- lepe'ye kadar yürüyüşe cıkmış- lar. Sonrasını kurtulan gençler- den Murat Banuı anlatıyor: "Hava birden bozdu. Tipi ve fıruna baslırdı. Dönüşyolumu- zu bulamıyorduk. Volfram Te- sislcri'nden oldukça uzaklaştı- ğımızı ve yönümüzü şaşırdığı- mızı anlamıştık. Hava karardı. Hepimizde biraz korku ve endi- şe vardı. Aşağı doğru yürüyor- duk. Ama ncreyc? Bilmiyor- duk... Fırtına şiddetlendi... Kar kuLübcsi yapıp içine sığındık ge- ce. Çoğumuz için sabah olmak bilmiyordu. Uyuklayan arka- daşlanmız olunca sarsıyorduk donmaması için. Ne yapıp ya- pıp uyandınyorduk. Başka ça- resi yoktu zatcn. Soğukkanlılı- ğımızı hiç kaybctmedik. Ancak umulsuzluğa düşmcdik dc de- ğil. Yanımızda y?tcrli yiyccek, teçhizat yoktu. Kısa sürcli bir yürüyüşe çıktığımızdan hepsini lesislerde bırakmıştık. Sabah okiu. Aşağı doğru yürümcyc yi- nebaşladık. Yol bitmek bilmiyordu. Fır- üna, sis ve kar ilcrlcmemizi cn- gelliyordu. Grubu da kontrol ediyorduk, aramızdan kayıp ol- manıası için. Ara ara dinlcni- yorduk. Gece oldu. En azından tcsislcrdc kalan arkadaşlann bizim kayboldiiğumuzu Ulu- dağ'daki çcvrelcrc duyurdukla- nnı düşünüyorduk. Ama sıs yüzünden hclıkoplerin kalka- madığını düşünüyorduk. Birbi- rimizi donmaktan döndürü- yorduk hep. İtiyor, kakıyor- duk, sarsıyorduk birbirimizi. Sabah çok zor erişti. Yürüyüşe devam ediyorduk climtzdcn geldiğincc. Çünkükarmülhişti. Bir ara bir bağınş oldu. Kayak hocalanndan oluşan kuriarma ckibiymiş. Çok scvindik. Onlar olmasa işimiz gerçekten çok zordu. Dcre kenanndan ağır ağır indik ve en sonunda kur- tuldiık işle..." Dağda tam bir dram yaşanı- yor. Sivil ckiplcrdcn başka kur- tarma ekibi kuran yok. Nc jandarma, ne polis ne de Bursa Valisi Necati Çetinkaya, Ulu- dağ'a gclmeye tcnczzül etmiş. Kayakcvi çalışar.lan kurtarma ekibini organize cdiyorlar. Snovvlrauk (kar traklörlcri) ile aramaya çıkan ckiplcr tclsizlc bilgi vcriyorlar. Kaybolan gcnçlcrdcn Alilla Ulaş'ın ağa- beyi Ünal Ulaş bu ilgisızliğc is- yan ediyor: "Bu çocuklann canı buzul- larda kaybolan 2 balina kadar değerli değil." Bu arada kaybolan gençlerin yakınlan Devlel Bakanı C«vit Çağlar'a ulaşmaya çalışıyorlar. Derken Çağlar'ın bir danışma- nı Bursa Valiliği'ni hareketc geçirmek için çaba harcıyor. Bunun üzerine Çetinkaya açık- lama yapıyor: "Sis ve fırlına nedeniyle Em- niyel Genel Müdürlüğü'ndcn sağlanan helikopter harekete gecemiyor. Tüm önlemleri al- ınıs durumdayız. Hava koşulla- rı düzelince helikopter arama çalışmasına başlayacaktır. Dağ çevrçâindeki bütün köylere ha- bc&ğğidi. Camılcrdcn anons- larppllıyor." Öğrendlerin yanlannda yaJ- nızca 3 kazma, 1 kürck, 2 ocak vc 3 kışılik çadır olması kaygıla- rın bir başka boyutunu oluştu- ruyor. Kayak öğrctmenlerinin lclsızlcnnin büyük bir olasılıkla donmuş olması ve haber alına- maması korkuyu daha da bü- yütüyor. İçındc bulunduğumuz laksinin dağ yolunda buzdan kayarak uçurumun kenanndan dönmesi, üzerimizin sınlsıklam olması vc soğuk, öğrcncilcrlc il- gili kaygılanmıa söndürmü- yor. Kayakevine saatler sonra ka- yak öğrctmenlerinden "Genç- lcri bulduk. Hepsi sağhklı. Dcrekıak'a doğru ilerliyoruz" diye gelen lclsiz mcsajı ailclerin gözyaşlanna neden oluyor. Herkes doğru taksilere. islika- met: Derekızık. Dcrckızık'ta iflar zamanı. Herkes evlcrinde... Art arda ge- len jandarma ve taksiler köy evlcrindcki perdclerin bir parça aralanmasına neden oluyor. Köy kahvcsine gelen iki kişi •"' Hıfzı \ eldet V elidedeoğlu için, evinin bulunduğu Göztepe'de bir töretı düzenlenerek, buradaki caddenin adı Hıfzı Veidet V elidedeoğlu1 olarak değiştirildi. GazeteciyazarHıfzı Veldettörenle cuukhİstanbul Haher Senrisi - Geçen yıl kaybclliğimiz Atatürkçü düşüncc ada- mı, hukukçu, gazeteci-yazar Ord. Prof. Dr. Hıfa Veldet Velidçdeoğlu dün ölü- münün 1. yıldönümündc Karacaah- mel Mczarlığı'ndakı mczan başinda düzenlenen törcnlc anıldı. Dün aynca Velidedeoğlu'nun Kadıköy'de olurdu- ğu evin bulunduğu caddeye dc "Hıfzı Veldet Vclidedeoğlu Caddcsi" adı ve- rildi. Velidedeoğlu'nun mezan başında düzenlenen törcndc konuşan gazctc- mizden Sami Karaören, Velidedeoğlu'- nun Aıatürkçülüğütı vc laiklığin yıl- maz bir savunucusu olduğunu bclirlc- rck, "O'nun bu mücadclcsı. ycnı kuşaklar için mcşalc nilcliğı laşımakıa- dır"dcdi. Prof. Dr. Türkan Saylan ısc Uğur Mumcu'nun Hıfzı Veldet Vclidcdc- oğlu'yla 'Igili bir yazısından bölümlcr okudu. Saylan'ın aklardığı >azı da Uğur Mumcu'nun Vclidcdcoğlu'yla il- gili görüşlcri Ö7CÜC şoylc: "Bağımsızlık inancını, günümüzün kurl kapanlan ılc dolu çıkar dünyasın- da dırcıi(>k. mançia. özven ile savunan "Kalpaksız" Kuvayi Milliyeciydi o... Sckscn scki/ yıllık ömürünü Âtatürk dcvrimlcrınc, Atalür ile başlayan ay- dınlanma çağına vc hukuk biliminc adayan Vclidedeoğlu Atatürkçülüğün aramı/da yaşayan cn güçlü vc canlı sımgcsiydi. Son ncfcsini vcrinccyc ka- dar elinden kalcmini bırakmadı. Bir maratoncu gibi koştu, koştu, koştu ve bu Atatürk koşusunda ipi göğüslcdi " Ord Prof. Dr. Hıfzı Veldet Velidçde- oğlu için Göncpe'dcki evının bulundu- ğu İstasyon Caddesı'ndc düzenlenen ikinci törcndc <sc*ca.ddcnin allf'Hıfzî Veldet Velidedeoğlu Caddesi" olarak değiştirildi. Buradaki lörene Vclidcdc- oğlu'nun eşi Mcrıç Vclidedeoğlu, Js- lanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Prof. Dr. Nurettın Sözen, Kadıköy Be- lediye Başkanı Dr. Cengiz özyalçın, Islanbul Barosu Başkanı Turgut Ka- zan, gazctemiz yönelim kurulu üycsi Erol Erkul, gazelemiz yazan ve Genel Yayın Koordinatörü Hikmet Çelinka- ya. vazanmız Şükran Ketcnci ile Sami Karaören katıldı. Açfak grevi sürüyor: BııcaMa 15. gün, Batnıan'da sürgün var. Yuzlcrı yara ıçindc. Bılkın- ler. Bu kışılcr kurtarma ckıbın- deki kayak öğretmenlen Şeref Erbfl vc Levent Cenkçi. Üzerle- rındckı gıysılen hcmcn çıkanp sobanın kenanna ilişiyorlar. Boş olan kahvc vavaş yavaş dolmaya başlıyor. Önlcnncön- cc köy ekmeği ile bcyaz pcyniı getiriyor bir vatandaş. Ardın- dan hemen evlerden lahana dolması, çorba, bulgur pilavı geliyor tcpsi içinde Erbil dehşet anlannı anlatıyor bize. Irkiliyo- ruz, heyecanlanıyoruz bazen. "Korkmadık değil" diyor Er- bıl, "Biz sürekli kuriarma çalış- malanna kalılıyoruz. Bu işin gönüllüsüyüz ama bu scfcrki çok zordu." Erbil kurtarma olayını şöyle aktanyor: "Neler yaşamadık ki! Çok fırtına vardı. Telsizimiz bozul- du. Gece mahvolduk. Kar ku- lübcsi yapahm dedik. 15 dakika sonra fırtına götürdü. Bir ara izlerini bulmuştuk. Kayboldu. Biz buralan bılinz ama hava çok scrtıi. Aşağı doğru ilcrlcr- kcn ckip başkanımız Doğan Kırtmç 200 mctre uçurumdan aşağı uçtu. Ardından 6'mız da aşağı atladık. Doğan hocamızı kurtardık. tlerlerken yine ekibi- mizden İsmet özbayır'ın üzeri- ne çığ düştü. Onu çıkardık. Anlatamam yani mahvolduk. Biz olmasak bunlann yaşama şanslan yoktu. Üzerierinde doğru dürüst bir kar ayakkabı- sı bile yok. Ailekr salıyorlar çocuklannı ne yapıyorlar diye soran yok. Tam bir sorumsuz- luk. Çocuklar ne yapacaklannı bile bilmiyorlar. Hepsi acemi. Doğanın kanunu var. Bu kanu- nu bilmezseniz yaşam şansınız zordur." Kayak öğretmeni Levent Cenkçi'nin soğuktan kulaklan, yüzü, elleri yara içinde. "Bir ara umuzsuzluğa düştüm" diye iti- rafta bulunuyor. Cenkçi, "Çok zor bir geceydi. Bırakın öğren- cileri, kendimiz için bile korku- ya kapıldım" diyor. Köyde Vali Çetinkaya'nın söylediği gibi camıden anons yapılmış değil. Jandarma havai fışek ile grubun diğer üyelerinin köyü bulması için yön göster- meye çalışıyor. Köy eteğine mevzilenmiş ga- zeteciler de heyecanlı bekleyiş içinde. Yön göstermek için bir •projektör •• bile bulunamıyor. . Kameramanlar flaşlannı yakı- yor, foto muhabirleri sürekli flaşlannı patlatarak öğrencilere yön gösteriyorlar. Derken mut- lu son: Gençlerin çığlıklan, an- ne babalann gözyaşlan... öğrenciler ve kurtarma ekibi özel araçlarla sağlık kontrolü için Tıp Fakültesi Hastanesi'ne götürülüyorlar. Ambulans mı? Ambulanslar kurtanlanlar yola çıktıktan sonra Derekızık'a ge- liyor... Haber Merkezi- Cezaevlennde art arda yaşa- nan firar olaylanndan sonra cezaevi yönetimle- rinin uvguladığı baskıyı protesto eden tutuklu ve hükümlülerin açlık grevleri sürüyor. Nevşe- hir Cezaevi'nde soruşturma üç adalet müfettişi tarafından sürdürülüyor. Eski müdürün tutuk- lanmasından sonra göreve atanan Gümüşhane Cezaevi Müdürü Mehmet Kaya görevine baş- ladı. Buca'da başlatılan süresiz açlık grevi 15. gününü doldururken Batman'da açlık grevi ya- panlardan 6'sı Elazığ Cezaevi'ne sürüldü. Bayrampaşa'daki firar olayının nasıl gerçekleş- tiği konusu hâlâ belirsiz. Cezaevindekilerle görüşemeyen tutuklu ve hükümlü yakınlan en- dişede. Istanbul Valisi Hayri Kozakçıoğlu Bayram- paşa Cezaevı'ndeki kaçma olayını normal bir olay olarak niteleyerek "Cezaevi olan yerde kaçma olayı olur. Bu eskiden de vardı bugün de var. Önemli olan polisin vejandarmanın kaçanı yakalamasıdır" dedi. Zeytinburnu Cevizlibağ'daki Demirciler Si- tesi'nde yapılacak olan karakol binasınının temel atma töreninde bir konuşma yapan Hay- ri Kozakçıoğlu, cezaevlerinde firar olaylan olduğunu. bu olaylar karşısında hiç kimsenin endişeye kapılmamasını isteyerek şunlan söyle- di: •İstanbul'daki devlet güvenlik güçleri eski- sinden daha dikkatlı bir şekilde görevinin başındadır. Cezaevi gibi pek çok insanın bann- dığı yerde tabiı ki yasaya aykın davranışlar olabilir. Bunlan azaltmak mutlaka devleün gö- revi. Ama insanın toplu bulunduğu yerde nizam dışı. yasadışı davranışlar olacaktır. Önemli olan devletin gücünü göstermesidir. Bu kaçma normal bir olaydır. Cezaevi bulunan bir yerde eskiden de vardı bugün de vardır. kaçma olaylan olacaktır. Önemli olan kaçanın yaka- lanmasıdır." Adalet BakanlığYndan ve cezaevi yetkililerin- den firann oluş bıçimı hakkında kesin bir bilgi alınamıyor. Bayrampaşa Cezaevi önünde bek- leyen tutuklu yakınlan tutuklularla görüşmek için uzun süre bekledi. Cezaevi yetkililen, dün öğleden sonra erkeklere görüşme için izin verdi. Ancak tutuklular, can güvenlikleri olmadığı ge- rekçesiyle göriişmeye çıkmadılar. NevşehirMe soruşturma Nevşehir E Tipi Kapalı Cezaevi'nde 18 siyasi tutuklunun tünel kazarak kaçmasından sonra başlatılan soruşturma sürüyor. Soruşturma üç başmüfettiş tarafından gerçekJeştiriliyor. Bu- güne kadar ifadesi alınan ve mahkemeye sevk edilen 15 cezaevi yöneticisinin tutuklanmasının ardından yeni tutuklamalann gündeme gelebi- leceği belırtiliyor. Nevşehir E Tipi Kapalı Cezaevi'nden firar eden 18 kişinin resimleri Nevşehir'in önemli cadde ve merkezlerine asıldı. Cezaevi Müdürü Fikret Öge'nin fırarda ihmali görüldüğü gerek- ^siyle tutuklanmasından sonra Nevşehir E Fipi Kapalı Cezaevi Müdürlüğü'ne Gümüşha- ne Cezaevi Müdürü Mehmet Kaya getirildi. Kaya. önceki gün Nevşehir'e gelerek göreve başladı. Bingöl'de yakalanan firarilerden Ali İhsan Kıtay'ın yann Nevşehir'e getirilmesi beklenı- yor. Kıtay'ın sorgulanmasıyla fırann nasıl gerçekleştirildiği konusunda önemli bilgiler sağlanması bekleniyor. Hamilelik testi bir saldın Öte yandan Nevşehir Cezaevi'nde fırar eden tutuklularla cinsel ilişkide bulunduklan kuşku- suyla 10 kadına zorla hamilelik testi yapılması tepki yarattı. İstanbul'da kadınlar tarafından hazırlanan ve yaklaşık 150 imzalı ortak açıkla- mada, cezaevindeki kadınlara zorla uygulanan hamilelik testinin kadınlann bedensel bütün- lüklerine yönelik bir "saldın" olduğu vurgulan- dı. Açhk grevinde 15. gün Buca Cezaevi'nde tünel olayının ortaya çıka- nlmasından sonra cezaevi yönetiminin uygula- dığı baskılan portesto amaayla 7"si kadın 55 siyasi tutuklu ve hükümlünün başlatuğı süresiz açlık grevi 15. gününü doldurdu. Açlık grevi yapan tutuklu ve hükümlülere görüş yasağı uy- gulandığı öğrenildi. Batman'dan sfirgûn Batman E Tipi Cezaevi'nde bulunan siyasi tutuklulann bir hafta önce başlatüklan açlık grevi sürüyor. Batman Cezaevindeki eyleme katılan 6 siyasi tutuklu önceki gün Elazığ Ce- zaevi'ne gönderildi. Açlık grevindeki 30 siyasi tutuklu, eylemi, bazı arkadaşlannın tecrit oda- lanna aülmasını, aynca bazı haklanrun cezaevi idaresi tarafından alınmasını protesto amacıyla başlatüklannı söylediler. Loto milyarderi 62 yaşında bir emekli Merkez NÜVtTTOKDEMİR İZMİR - Ve sonunda Spor- Loto'da 8 beraberliği bulan Iz- mir'den çıktı. 12 haftadır uzun maratondan sonra 62 yaşında- ki Necati Can cuma gününc kadar başka 8 bilcn çıkmazsa 19 milyar 500 milyon liralık ik- ramiyeyi kazandı. Başka lalihli çıkmazsa Necati Can bülün Şans oyunlan içinde en yüksek ikramiye kazanan kişi olac^V Uzun yıllar çeşitli gazinolar- da garsonluk yapan ve emekli olan Necati Can'ın oynadığı 6 kolonluk lotonun 5. kolonunda 8'i bulması ailcde "şpk" yarat- mışgibiydi. Sonuçlannaçıklan- masıyla birlikte 8'i bulduğunu kimseye söylemeyen, bir başka bilen olup olmadığını bekleyen Can ailesi, dün olağanın dışın- da bir gün yaşıyordu. Sabahın erkcn saatlennden başlayarak Çamdibi 647 so- kakta bir hareketlenme başla- mıştı. İzmir'deki bir ycrcl gaze- tede yayımlanan haber doğru muydu? 20 milyar gerçekten Necati Can'ın mıydı'' Spor-LotoToto Tcşkilat Müdürlüğü'nden haberi doğ- rulatan Necati Can'ın evınc koşuyordu. Can'ın evinin önünde bir anda gazcleci ordu- su oluşmuştu. Ne var ki kapılar sıkı sıkıya kapanmış, perdeler çekilmişti. Kısacası evden "ük" çıkmıyordu. SoJcakla her evin pencerele- rinden, balkonlanndan birileri uzanmış, olup bitenleri izliyor- lardı. Kimileri sessiz, donuk bakışlı, kimileri güleç yüzlü. Arada bir yorum yapanlar da vardı elbet: "Adamcağiza gençliğinde değil dc bu yaşta geldi milyar- lar. Kaderebak!.." "Orta halü, mazbut bir ya- şantısı vardı..." "Oğlunun ve gclinınin şansı varmış..." "Bırak kız onlan, ya torunla- ra nedemeli. Asıl onlara yaradı bu iş..." Bekleyiş sürerken önce ken- disini "yeğen" oiarak tanıtan, ancak daha sonra oğlunun "ka- yınbiraderi" olduğu öğrenilen Arif Tataroğullan, milyardeı Necati Can ve oğlu Atilla'yı "yalnızca I dakikalığına", o da fotoğraf çektirmek uzere evin kapısının önüne çıkardı . Necati Can, haylı yorgun bir görünümdevdi. Hiçbir soruya yanıt vermeyeceğini belirterek fotoğraf çekilmesini kabullcn- mişti. Nitekim öyle dc oklu. Can, sorulan yanıtsız bıraktı vc eve döndü. Oğul Atilla Can da tıpkı babası gibi konuşmuyor ve soru sorulmamasını istiyor- du. Şimdilik hiçbir şey düşün- mediklerini "yalnız kalmak" istedıklerini vurguluvordu. Aile hakkında kısa bılgı vc- ren Arif Talaroğullan'nın kısa- ca anlattıklan ıse şöylcydi: "Necati Amca 62 yaşında. Garsonluktan emekli. 1.5 mil- yon üra civannda aylığı var. Bu para yelmediği için garsonluk yapmaya devam ediyor. Oğlu Atilla elektronik telcfon licare- tiyle uğraşıyor. Evli ve iki çocuk babası. Zaten 196O'lı yıllarda Spor-Tolo'dan 6 bin liralık ik- ramiye kazanmış. Bu gördüğü- nüz evi de o parayla yapmış. Lüıfen daha fazla rahalsız cı- meyelim. Ve gazetecilcr geldıklcri gibi dönüyorlar bu kısa açıklamayı aldıktan sonra. Dile kolay, bugüne dek dağı- tılan en büyük ikramiycyi al- mak kolay mı? Spor- Loto'da 7 bilenlenn sa- yısı ise 450 kişıye ulaşlı Bankası'nda 'indirinı 9 ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - Merkez Bankası 'nın dis- ponibilite ve mevduat munzam karşılık oranlannı düşürme eği- liminde olduğu bildirildi. Oran- lardaki indirim karannın Mer- kez Bankasfnın 18 Mart 1993 günü yapacağı meclis toplantı- sında alınacağı öne sürüldü. Bankacılık çevreleri gelişme ile ilgili olarak Cumhuriyet'e, "Çok yennde bir karar. Mev- duat faizlerindeki gerilemeyi böyle bir gelişmenin takip et- mesi beklenirdi. Bu durumfja kredi faizleri de büyük ölçüde aşağıya çekilebilecek" diye ko- nuştular. Cumhunyet muhabirinin Merkez Bankası çevrelerinden edindiği bilgiye göre, hükümet- le yapılan görüşmeler çerçeve- sinde mevduat faizlerindeki gerilemeye paralel olarak yü- rürlükteki disponibilite ve munzam karşılık oranlannın da geri çekilmesi gündeme gel- di. AdliTıp,katilin kan grubunu belirleyecek Öldürülen kız öğrencinin soruşturması sürüyor İstanbuj Haber Servtsi - İs- uınbul Cniversitesi Avalar Kampusu'nda önceki gün cese- di bulunan ve tecavüz edildik- len sonra öldürüldüğü anlaşı- lan Didem Özgökhan ile ilgili soruşturma sürüyor. Kampusda cesedi bulunan Didem Özgökhan olayı. Avcı- lar'dakı yurttaşlar arasında te- dirginlik ve korku yarattı. 12 Kasım 1992 tarihinde Avcılar İlkokulu'nun inşaat halindeki ek binasında hamile Gfilseriın Akbıyık'ın da ölü olarak bulun- ması ve iki cinayet arasında benzerlikler olması, yurttaşlar arasında "sapık korkusu" ya- rattı. Emniyet yetkilileri, Didem Özgökhan'dan alınan sperm örneklerinın Adli Tıp Ku- rumu'na göndenldiğini belirtti. Yapılacak test sonuçlanndan katilin kan gurubunun belirle- nebileceğıni söyleyen yetkililer, "Elde edilecek sonuca göre di- ğer cinayatlerin de aynı kişi ta- rafından işlenip işlenmediği ortaya çıkacak" dedi. Bu arada cinayetten sonra olay yerinde elde edilen "kıl"ın da inceleme- ye alındığı belirtildi. İstanbul Asayış Şube Müdü- rü Bahattin Zengin, katilin ya- kalanması için yoğun bir araş- tırma yapıldığını, Akbıyık ve Özgökhan'ın aynı kişi tarafın- dan öldürüldüğünün sanıldığı- ru belirterek test sonuçlannın belli olmasından sonra bunun daha da kesinlik kazanacağını söyledi. BABAM NURULLAH ADVÇ Menü Tolluoğlu 20.000 üra (KDV içınde) Çağda} Yayınlan Türkocağı Cad. 39-41 Cağaloğluhtanbui
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle