Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
24ŞUBAT1993ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
EKONOMI
Nadir'in
şirkefleri
Ozkanlar'ın
• Ekonomi Servisi - Asil
Nadir'in kayyımlar
tarafından yönetilen Meysan
Yağ Sanayii ve Kaynak öıda
ve Ev İhtiyaçlan Maddeleri
şirketlerinin hisse senetleri,
trurizmveotelcilik
alanlannda faaliyet gösteren
Özkanlar Şirketler Grubu ile
inşaat sektöründe faaliyet
^steren Şekip Alay'a satıldı.
Özkanlar Şirketler Grubu
daha önce de Meyna Şirketler
Grubuna baglı Yıldız Gıda
Sanayii Şirketi'nin hisse
senetlerini de satın almıştı.
• ADANA (AA) - Türk-Iş 4.
Bölge Temsilcisi Hûseyin
Kaya Eldek, Türkiye'de
uygulanan taşeronluk
sisteminin, köleliğin 20.
Yüzyıl'ın son çeyreğindeki
gelişmiş bir şekli olduğu
görüşünü savunarak 'taşeron
firmalarla öteki işyerlerinde
sigortasız çalışan işçiler,
çağdaş Kuntakinteler'in
çağımızdaki temsilcileridir'
dedi. Elbek, Türkiye'de,
istıhdam konusunda
hükümet ve özel sektör
tarafından dişe dokunur
herhangı birçalışmayayer
verilmediğini belirterek,
'özellikle genç işsizler ordusu
çığgibi büyümesine karşın.
sigorta ödemek istemeyen
işverenler de daha çok
kazanmak için işlerini
taşeron flrmalara yaptırma
konusunada adeta
yanşmaktadır' diye konuştu.
Birtik
Mensucarta
sözleşme
• KAYSERİ(AA)-
Kayseri'de Birlik Mensucat
Fabrikası'nda çalışan bin 650
işçi adına sürdürülen
toplusözleşme görüşmeleri,
anlaşmayla sonuçlandı.
Türk-İş'e bağlı Teksif
Sendıkası Kayseri Şube
Başkanı Tahir Horoz,
Türkiye Tekstil İşletmeleri
İşverenleri Sendikası ile 5
aydan beri yapılan sıkı
pazarlık sonunda,
anlaşmaya vardıklannı
belirterek. anlaşmayla
işçilerin ücretlerine birinci yıl
yüzde 80, ikinci yıl ilk 6 ayda
yüzde 25. ikinci altı ayda ise
yüzde 20 artı enflasyon
oranlannda artış
sağlandığjnı söyledi.
İşyeri hekimi
göstermelik mi?
• İZMİR(AA)-Türk-İş3-
Bölge Temsilcisi Mustafa
Kundakçı, en az elli işçi
çalışüran işyerelerinde işyeri
hekiminin istihdam
edıldiğıni. daha az işçi
çalıştıran ışyerierindeise bu
konuda yasal bir tedbir
bulunmamasının çalışanlar
açısından sorun yarattığıru
bildirdi. Mustafa Kundakçı.
"Bugün. işyeri hekimleri,
SSK'nın yapması gereken
poliklinik hizmetlerini
veriyorlar. Buna göre bir
işyeri hekiminin koruyucu
sağlık hizmetleri için işçi
başına ayda en az 15 dakika
düşecek şekilde çalışması
gerekirken bu yapılamadığı
için işçi sağlığıve iş güvenliği
açısından varolan
olumsuzluklan
giderilemiyor. İşyeri
hekimleri adeta göstermelik
çalışıyor" dedi.
Ramazanzamlan
oruç kaçınyor
• KAYSERİ (AA)-
Ramazan ayı ile birlikte
yumurta ve piliç eti
zamiandı. KÖY-TÜR daha
önce kilosunu 21 bin liradan
sattığı piliç etini yüzde 9.5
oranında arürarak 23 bin
liraya yükseltti. Kilosu
perakende21 bin 900 liradan
satılan Mudurnu Piliç ise
yüzde 11.8 zamlanarak 24
bin 500 üra oldu. KÖY-TÜR
ye Mudurnu Tavukçuluk
İşletmeleri. piliç etine son 8
şubattazam yapmışlardı. Bu
arada, Kayseri'de toptan
yumurta satış fiyatlan 42 lira
80 kuruş artü.
Özel havacdar
'korkulu nüya'
• ANKARA (ANKA) - Kısa
bir gecmişi olmasına karşın,
özel sektör havayollan
Türkiye'den Avrupa'ya
yönelik uçuşlarda rakipsiz
durumda olan yabana
havayollannın korkulu
rüyası haline gelmeye
başladı. Özel sektör
havayollan son üç yıl
içerisinde Avrupa
uçuşlannda yabana
havayollannın pazar payını
yüzde lOdaraltırken geçen
yıl gerçekleştirdikleri
taşımadan Türkiyeye 200
milyon dolarlık döviz gjrdisi
sağladı.
Almanya'da işsizlik dalga dalga yayılıyor, 15 bin gurbetçinin geleceği tehlikede
Türk işçileri topun ağzuıda• Ekonomik bunalımın
demir-çelik sektörüne
sıçraması sonucunda. 15
bini Türk olmak üzere,
30 bin işçinin işlerini
kaybetme tehlikesiyle
yüz yüze kaldığı
gözlenirken devlet, bu
sektörde sübvansiyona
gidilmeyeceğini
açıklayarak son
umutlandakırdı.
DİLEK ZAPTÇ1OĞLL
BERLtN - Ekonomik kriz
Almanya'da makine ve otomo-
bil sanayiilerinden sonra demir-
çelik sekıörünü de sardı. Al-
man sanayiinin geleneksel
üretim merkezlerinden Ruhr ve
Rhein havzalan ile ülkenin
doğusunda en az 30 bin işçinin
işini kaybetmesi bekleniyor
İşten çıkanlması beklenenlerin
yaklaşık 15 binini Türk işçileri
oluşturuyor. Devlet kapatı-
lacak fabrikalara sübvansiyon
vermeyecegini bildirdi.
Sendikalar ise üyelerini daanı-
şma ve protesto eylemlerine
çağırmaktan başka bir çözüm
yolu bularruyor.
Rhein ve Ruhr havzalan kıta
Avrupası'nda sanayi devrimiy-
le özdeşleşmiş ikı bölge. Burada
dev bir işçi ordusu geciminı
Krupp, Thyssen, Hoesoh gibı
demir-çelik tröstlerinde,
yüksek fınnlann başında çah-
şarak sağlıyor. Ruhr havzası-
ndaki demir-çelik sanayii aynı
zamanda ikinci büyük sektör
olan kömür madenlerini de bes-
Devlet demir çeiik işçilerine acımayacak.
liyor. Krupp fabrikalanndaki
fınnlann söndürülmesi, aynı
zamanda daha az kömüre ge-
reksinim duyulması demek.
Onbinlerce kişinin işsiz kalışı
aynı zamanda yöredeki bütün
diğer sektör ve branşlan da
etkileyecek.
Çelik sanayiindeki krizin kö-
keninde, Avrupa Topluluğu'-
nda ihtiyaan çok üzerinde üre-
tim yapılıyor olması yatıyor.
AT'deki bu üretim artıgj ise, it-
hal çeliğin yerli çeliğe oranla
çok daha ucuz olmasından kay-
naklanıyor. Doğu Avrupa'da
üretilen çeliğin tonu yaklaşık 30
ile 50 mark arasında değişiyor.
Almanya'da ise bir ton çeliğin
hurda fryatı bile 70 mark.
Doğu Avrupa'dan ithal edi-
len çeliğin flyaurun batıdaki
hurda fiyaundan bile düşük
oluşu, sanayinin ithal malını
tercih etmesini beraberinde ge-
tiriyor.
Ucuz işçilik rekabeti
"Doğu Avrupa'nın nasıl bu
kadar ucuz üretim yapüğY' so-
rusunun yanıtı ise basit: Doğu'-
da bir işçinin saat ücreti 2 markı
aşmazken aynı işçiye batıda bü-
tün sosyal sigortaİarla satte 50
mark ödeniyor.
Demir-çelik işçileri geçen
günlerde sokağa dökülerek
devleti demir-çelik fabrikalannı
destekleyerek üretimi ayakta
tutmaya çağırdı Ancak zaten
büyük ekonomik sıkmtı içinde-
ki Kohl hükümeü bu talebe
olumlu bakmıyor. Baü Alman-
ya'da Dortmund, Duisburg,
Siegen, Hagen ve Salzgitter;
doğuda Brandenburg ve
Eisenhüttenstadt gibi çelik üre-
tim yerlerinin bırbiri ardına ya
kapılannı tamamen kapatması
ya da üretimi düşürmesi artık
an meselesi.
"Topun ağzında yine önce
Türk işçileri mi var?" Metal iş-
kolunun İG-Metall Sendikası
yetkilisi Siegfried Müller bu so-
rumuzu şöyleyanıtlıyor: "Eski-
den önce Türklerin ve diğer
yabana işçilerin işten çıkartıldı-
ğı doğruydu. Çünkü Türklerin
çoğu niteliksiz işçiydi ve bekar-
dı. Ama bugün işçiler pasa-
portunun rengine göre değil
başka kriterlere göre işten çı-
kartılıyor. Bu kriierlerin başın-
da işçinin kalifiye olup olma-
dığı geliyor."
Türk işçisi nereye gidecek?
Sendika yetkilisinın verdığı
bilgiye göre Alman demir-çelik
sektöründeki Türk işçilerinin
çoğu artık kalifiye ve bu neden-
le ilk ağızda işten kovulmalan
zor. Başka kriterler ise işçinin
evli-bekar oluşu, yaşı, şırketteki
hizmet yıllan. Bu açılardan
bakıldığında da Türkler "to-
pun ağzında" değil.
Demir-çelik ve kömür üreti-
minde çalışan binlerce Türk
yine de orta vadede işsizlikle
karşı karşıya kalacak. Ekmeğin
aslanın ağzında olduğu günü-
müz Almanyası'nda işsiz kalan
işçinin yeniden iş bulması nere-
deyse imkansız. Kalifiye bile
olsa elinden yüksek fınnlann
başında ter dökmekten başka
bir şey gelmeyen ışçilerimizin
başka bir meslek öğrenmesi de
güç. Uzmanlar. 30 yaşını aşmış,
yeni meslek edinemeyecek du-
rumdaki işçilerin geleceğini ka-
ranlık görüyor. Sayısı on bini
aşkın işçimize böylece Tür-
kiye"ye geri dönmek ya da Al-
manya'da kalarak işsizlik para-
sı ile geçinmeye çalışmak^ın
başka seçenek kalmayacak.
32 yıllık satıcısı Emlakbank devre dışı bırakıldı
Ataköy'de komisyon savaşları. _ , _. s , . ^f W- '. , lann afflc arttırmayla satışın
• Toplu Konut İdaresi
birçok bankanın
Ataköy'ün satışına talip
olması üzerine, marttaki
satışlarda yüksek
komisyon isteyen Emlak'la
ilişkisini kesti.
BÜLENTKIZAMJK
Emlakbank'ın 32 yıllık
köy macerası sona erdi.
ayında açık arttırmayla yapılan
satışlarda fıyatlann ikiye kat-
lanması üzerine, banka yöneti-
minin gelecek ay yapılacak satı-
şlar için vereceği bankacılık hiz-
metleri karşılığında daha yük-
sek komisyon istediği öğrenildi.
Toplu Konut İdaresi (TKİ) di-
ğer bankalarla daha ucuza an-
laşınca. Ataköy'de Emlakbank
devri sona erdi.
TKİ Başkanı Yiğit Gülöksüz,
bugüne kadar hep Emlakbank
eliyle yürütülen satışlar için bu
kez diğer bankalarla işbirliği
yapılması konusunda aynntılı
acıklama yapmaktan kaçına-
rak "Biz onlara da öneri götür-
dük. Ancak bizim diğer banka-
larla yaptığımız anlaşma kap-
samındaki koşullan kabul et-
'GarantiSkreffî üesatışEkonomi Servisi - Toplu Konut İdaresi,
Ataköy 'deki ikinci açık arttırmalı satışı 12 ve 13
mart tarihlerinde gerçekleştiîrecek. Bu
kapsamda 12 villa, 88 konut \e 40 dükkan sattşa
sunulacak.
TKİ'den yapılan açıklamaya göre, başvunılar
sırasında konut için 60 milyon, dükkan için 80
milyon lira teminat yatırmak gerekiyor. Peşin
sattşa çıkanlan konut ve dükkanlar için, satışa
aracılık
Konutlaruı
sattşuünula- Açık arttırma bedelleri
eden
bankalar.
muammen
bede!449
milyon ile 1
milyar 256
milyon lira
arasında
49-79 m2 konutlar 449-725 milyon lira ' '- "
98-99 m2 konutlar 812-862 milyon lira
122-132 m2 konutlar 877 milyon-1 milyar 256 milyon lira
176-264 m2 villalar 2 milyar 350 milyon- 2,5 milyar lira
38-100 m2 dükkanlar 626 milyon-1 milyar 506 milyon lira
belirlenirken, villalar 2.5 milyar, dükkanlar da 1
milyar 506 milvon Liraya kadar muammen
bedellerle görücüye çıkacak. Aracı bankalar,
'•değişmez faiz" garantisiy le isteyen alıcılara
kredi acacaklar. Sattşa katılmak istevenlerin 10
marta kadar Esbank. \ akıfbank. Garanti
Bankası. İş Bankası, Pamukbank \e Türk
Ticaret Bankası'na başvurmalan istendi.
cinsinden
kredide
kullandıra-
cak.
Kredinin
faiz oranı. vade sûresince değiştirilmeyecek.
Açık arttırma, işyerleri için 12 mart cuma.
konutlar için 13 mart cumartesi günü
gerçckleşririlecek. Artmnada fiyatlar 10-30
milyon liralık peylerle yükseltilebilecek.
Arttırma) ı kazamp almaktan \ azgeçenlerin
teminatı daha önce olduğu gibi yanmış
sayûacak.
meyerek protokol imzalamadı-
lar" demekle yetindi. Yiğit Gü-
löksüz, Emlakbank'a "ayn-
calıkh" koşullar sağlamanın di-
ğer bankalar için "haksızlık"
olduğunu da savundu.
Emlakbank yöneüminin.
Ataköy'deki satışlardan bu kez
yüzde 3'lük komisyon istediği
öğrenildi. TKİ, 12 ve 13 martta
yapılacak açık arttırmayla satı-
şlar için anlaşmaya vardığı Es-
bank, Vakıfbank, Garanti Ban-
kası, İş Bankası, Pamukbank
ve Türk Ticaret Bankası'na ise
binde 5 komisyon ödeyecek.
Emlakbank'ın satışlar için ver-
diği hizmetlerden bundan önce
yüzde yanm dolaymda komis-
yon aldığı belirtiliyor.
Ataköy'deki konut ve villa-
lann aT^c arttırmayla satışında
araa banka ile birlikte. müza-
yedeci de değişiyor. İlk açık
arttırmarun olay adamı Ralî
Portakal yerine Toplu Konut
İdaresi yeni bir müzayedeci ile
anlaşıyor. Anlaşma kesinleş-
mediğı için açık arttırmayı ki-
min yöneteceğini açıklamayan
TKİ Başkanı Yiğit Gülöksüz,
"Rafi Portakal bu işi sadece bir
kere için ücretsız yapacağuu
baştan söyledi" şeklinde konuş-
tu. Gülöksüz, mart ayında açık
artürmaya yönetecek olan mü-
zayedeciye ajans araalığıy la üc-
ret ödeyeceklerini ifade etti.
Fiyadarı arttı
TKİ satışa sunduğu konut ve
villalann fıyatlannı da yeniden
ayarladı. TKİ Başkanı Yiğit
Gülöksüz, 2.5 ay önceki açık
arttırma için belirlenen mu-
hammen bedellerin, geçen süre
içindeki enflasyon hesaba katı-
larak günün koşullanna uydu-
rulduğunu ve bunun üzerine
yüzde 5lik değer artışı hesap-
landığını belirtti. Gülöksüz,
"Biz değerlerinin ashnda çok
daha fazla arttığını düşünüyo-
ruz" ifadesini kullandı
Gümrük indiriminden şüpheli
AT'denkonut
fomuıaeleştiıı
•Topluluk Temsilcisi Michael Lake
Türkiye'nin gümrük indirimlerini Toplu Konut
Fomı'yla karşıladığını ve 1993 ithalat
rejimindeki fon yükünün yüzde 50'sinin
yenigetirildiğini söyledi.
KONUK YAZAR TAMER ÖZEL
ANKARA (ANKA) - Avrupa
Topluluğu (AT), ithalat
rejiminde bu yıl yapılan deği-
şiklıkieri olumlu karşılamakla
birlikte Toplu Konut Fonu uy-
gulamasının arttınlarak
sürdürülmesinden yakındı. AT
temsilcisi Michael Lake, 1993
ithalat rejimindeki Toplu
Konut Fonu yüklerinin yansı-
ndan fazlasının yeni olduğunu
öne sürdü.
AT temsilcisi Michael Lake,
'"Ec News" adlı bültende yer
alan yazısında Türkiye'nin yeni
ithalat rejiminin Türkiye-AT
Gümrük Birliği'nin ta-
mamlanması konusunda
önemli bir etki yapacağını sa-
vundu.
Türkiye'nin niyeti önemli
Baa önemli sektörlerde
topluluk yaranna çok az ya da
hiç iyileşmenin yüriitülme-
mesine karşın. Avrupa Komis-
yonu'nun yeni rejimi genelde
olumlu karşıladığını ve
Türkiye"nin bu konudaki
niyetlerinin önemli bir göster-
gesini oluşturduğunu kaydetti.
Michael Lake, AT lehinde
çok az veya gelişme olmayan
sektörler arasında ilaç, motorlu
taşıtlar ve elektronik üriinlerini
saydı.
Özellikle ithalat rejiminin
basitleştirilmesi ve daha şeffaf
hale geü'rilmesinin 1963 tarihü
ortaklık anlaşmasında öngö-
rülmekle birlikte birbirini
izleyen tarife indirimleriyle
büyük ölçüde aşınmış olan
topiuluk tercihinin yeniden
getirilmesinden memnun ol-
duklannı belirten Michael
Lake. Türkiye'nin 12 ve 22 yıl-
lık Iistelerdeki tarife indirim-
lerini gerçekleştirdiğine ve
topluluğun ortak ticaret tari-
fesini benimseme yönünde bir
adım daha attığına dikkat çek-
ti
AT temsilcisi Lake, yazısında
Toplu Konut Fonu uygu-
lamasına değinirken de şöyle
dedi:
"Aynı zamanda Toplu Ko-
nut Fonu dışında ithalata uy-
guianan tüm gaynmeşru
vergiler tek bir gümrük tarife-
sine dönüştürüldü ve üçüncü
ülkelere uygulanır hale getirildi.
Ama topluluktan yapılan
ithalata yönelik tarife indirim-
leri Toplu Konut Fonu nede-
niyle o derece eritildi ki 1993
ithalat rejimindeki Toplu Ko-
nut Fonu yükünün yüzde 50'-
sinden çok fazlasının yeni oldu-
ğu düşünülüyor."
Keynes ve Zanzibar
A
frika'daki Zanzibar devletiree
gene orada yapılan "mega
yaönmlar ın, geliş.~niş ülkelerin
ekonomilerini pozitif yöode nasıl
kamçıladığını fark etmiş olsaydı.
John Maynard Keynes 1936da
ortaya attığı, kendl adıyla anılan
kuramını herhalde çok farklı bir
şekilde ifade ederdi.
nunu "yönetim tarafından durgun ekonominin
suni olarak marşına basma" diye de anılmak-
tadır.Günümüzde artık yeni ve çok etkıli bir kural
daha ortaya çıkmışbr. "Gelişmiş ülkelerdeki eko-
nomik tedbirleri taklit etmeye kalkarak altyapı +
endustriyel yatırımlarla ekonomiyi(?) canlandı-
rmaya çabalayan gerı kalmış ülkelerin bu gayret-
leri de gelişmiş ülkelerin ekonomılerinin genişle-
meye geçmesinde Keynes Kanunu ile aynı etkiyi
Gelişmiş ülkelerde ekonomi okullarında öğre- yapmaktadır."
ölen btrçok kuram, tanım, formül ve anlayışın Geri kalmış ülkeler kendi teknolojilerini ürete-
üzerine kurulmuş olduğu bir varsayım vardır: Bu
da "o toplurnun kendi teknolojisini üretebildiği"
mediklerinden bahsi geçen yatırımlann gerçek-
leşmesi için hep gelişmiş ülkelere başvurmakta.
varsayımıdır. Nasıf kt fıziktekı birçok kuram vefor- haliyle onların endüstrilerini/ekonomilerini can-
müller zikredılirken mekan za-
ten dünya oldugundan, bun-
ların sadece dünya üzehnde
uygulanabileceği varsayımı-
ndan bahsetmeye gerek duyul-
mazsa. söz konusu ekonomik
kuram ve formüllerin de geliş-
miş ülkelerde, zaten kendi tek-
nolojisini üreten ve üretim re-
kabeti olan toplumlarda gelişti-
rilmişolduklanndandolayı "tek-
nolojisini kendi üreten toplum-
larda geçerlidır" diye bir var-
sayımı zikretmeye de gerek
Gelişmiş ülkelerde
ekonomi okullannda
öğretilen birçok
kuram, tanım,
formül ve anlayışın
üzerine kurulmuş
olduğu bir varsayım
vardır.
landırmaktadırlar
3. Dünya ülkelerinin yatırım
yapmaya kalkmalarının geliş-
miş ülkelere etkisi Keynes Ka-
nunu'nun öngördüğunden daha
pozitff olmaktadır. Keynes'in
söylediklerini uygulayabilmek
için gelişmiş ülke yönetimleri
kamuya borçlanmakta, bütçele-
ri açık vermektedir. Bu yeni du-
rumda kamuya borçlanan, büt-
çes' içık veren 3. Dünya ülkesi
olmaktadır. Bu avantajı kullan-
yoktur. Bu var- mak için sanayileşmiş ülkeler yeni yollar geliştir-
sayımın farkına varmaksızın geri kalmış birçok rnişlerdir:
ülkenin gelişmiş ülkelerde geçerli olan birçok - Sadece kendi ülkesinde harcanmak kaydıyla
ekonomik tedbiri uygulamaya kalkbkları, ancak 3. Dünya ülkesine kredi açmak (örneğin baraj,
sonucun hep fiyasko olduğu görulmüştür ve gö- koprü, termik santral, montaj hatö fabrikalar ve
rülmektedir. Gelişmiş ülkeier için geçerli olan şu
kuralların geri kalmış ülkelerde anlamı yoktur:
- Orta direğin vergi oranlannın düşürülmesi tü-
ketimi arttınr, tersi ekonomik durguluğa yol açar.
Ele geçen ilave paranın harcanması endüstrinin
daha çok üretmesini, ekonomik genişlemeyi sağ-
lar
- Borçlanmayı, kredi almayı kolaylaştıncı "ko-
lay para politikalan" gene insanların eline para
makineleri vb. için).
- 3. Dünya ülkelerine kullanım surelerinin so-
nuna gelmiş makine, savaş teçhizatı vb hıbe et-
mek (bu şekilde yedek parça teminı sayesinde
kendi endüstrisini kamçılamak).
- Hatta afetlerden sonra yapılan yardımlann
dahil Keynes Kanunu dogrultusunda endüstrinin
marşına basıcı etkisi olduğu görülmektedir
Gelişmiş ülkelerdeki "teknoloji üretiminin var
geçmesini ve tüketimi artbrarak ekonomik geniş- olduğunu varsayan" ekonomi ile3 Dünya ülkele-
lemeyi, tersi de ekonomik durgunluğu sağlar. rindekinin birbirleri ile uzaktan yakından ilgisınin
- Altyapı yatırımları şeklindeki, ekonomide olmadığı açıktjr. Geri kalmışlardakiniayırtetmek
"malipolitika" kapsamındazikredilen, kamuhar- için ekonomi kelimesi dışında, örneğin "sahte
camalarının arttınlması, ki Keynes'in ortaya attığı ekonomi" veya "sağlıksız ticaret" gibi bir tabır
kuram budur, durgunluk zamanlannda ekonomi- kullanılması en doğrusu olur Zira ancak o zaman
nin canlanmasını sağlar. Tersinin, yani genişle- düsülmuşolurvan gafletin farkına vanlabilır
me sürecindeki bir ekonominin altyapı yatırımları Zanzibar'da yapılacak olan "mega yatırımlar'-
şeklindekiharcamalannkısılmasıyladurgunluğa a gelişmiş ülke yonetimlerinin kredi sağlamak
iBlmesi geçerli değildir. Dolayısıyla Keynes Ka- için niye kolaylık gösterecekleri açıktjr.
EKONOMIYEBAKIŞ
TANER BERKSOY
SnakPara
Önceleri sıcak paradeyişini pek iyi anlamda kullanıyor-
duk. Uluslararası yazında da. bızim kendi tartışmalarımız
da da sıcak para deyişi yasadışı yollardan edinilmiş, ya-
sal değişim kanalları dışında dolaşan ve sürekli bu kanal-
lara sızmaya çalışan paraları kavrayacak anlamda kul-
lanılıyordu.
Bu anlamıyla sıcak para kirliydi. Yasal dolaşıma sokul-
ması için yıkanması gerekiyordu Karmaşık ve çapraşık
olan yıkama işlemini yapan ülkeler ve finans kurumları
da oluşmuş, kendılerine göre bir şöhret bile kazanmaya
başlamışlardı.
Son 10-15 yılda dünya ekonomisinde gözlenen dev dö-
nüşümler sıcak para deyişini de değiştirdi, daha masum
bir anlam kazandırdı.
Bugün uluslararası düzeyde yasal kimlikle dolaşan,
fevkalade kaprisli ve hareketli, büyük boyutlu para mik-
tarlan var. Çok akışkan olduğu için bu paraya sıcak para
deniyor.
Artık gizlilik, yasadışılık, kirlilik boyutları ön planda de-
ğil sıcak paranın. Tersine, yasal ve tanımlanmış değişim
araçları yoluyla tertemiz, mis gibi yüksek kazançların pe-
şinde hareketli şekilde koşuyor ve kazanıyor bu para.
Kısacası, yeni kimliğiyle sıcak para büsbütün kirli değil.
Ne denli temiz olduğunu bilen de yok, aldıran da. Gittiği
yere döviz rertaveti getiriyor. Geri dönmeye niyetlenince.
çalkantj ve çökuntü bırakıyor ardında
Yasal olmasına ve yasal kanallarda dolaşmasına rağ-
men, yeni ve masum anlamıyla sıcak paranın gerçek bo-
yutunu kestirmek çok güç. Options, futures, swaps ve
bunlar gibi yeni yetme fınansal araçlarla da ifade edilerek
geleneksel sermaye hareketlerınin içine karışmış bu tür
parayı ayırt etmek neredeyse olanaksız.
Bilinen, bu tür işlemlerin tümünun sonuçta döviz deği-
şimlenyle ifade ediliyor olması. Döviz değişımleri de dev
boyutlarda büyüyor. Tahminler, günlük döviz işlemlerinin
1986'da 300 milyar dolardan, geçen yıl günde 900 milyar
dolara stçradığını gösteriyor.
Uluslararası düzeyde paranın boylesıne hareketlen-
mesi ve ısınmasının pek çok nedeni var. Liberalleşme ve
teknoloji bunların genel çerçevesini oluşturuyor Para ve
finas piyasalarının serbestleştirilmesı, kambiyo yasak-
larının gevşetilmesi, döviz kurlannın esnek hale gelışi ve
ulusal piyasaların elektronik iletışim yoluyla birbirine
bağlanması bu deneylerin en önemlileri. Sıcak para eski
anlamıyla da, yeni anlamıyla da bizim yabancımız değil.
Sıcak paranın kirli sayıldığı dönemlerde uyuşturucu, silah
vb. kacakçılığının cirit attığı ülkemizde, bu tür paranın
önemli boyutlara ulaşöğı bilinıyor. Bunun vahim sonuç-
lannı da yaşadık. Terörü ısıtan sıcak para, mahalle kaba-
dayılarını da uluslararası mafyanın önemli adamları ko-
numuna getirdi.
Sıcak para yeni ve masum konumuyla da konuğumuz
olmayı surdürüyor. Üstelik artık ev sahibi olarak mahalie
kabadayıları da gerekmiyor. Kamu finansmanı, banka
sistemimiz ve kur politikamız bu işlevi pekala yerine ge-
tiriyor, neredeyse yasal davetiye çıkartıyor sıcak paraya.
Mekanizma da oldukça basit. Türk Lirasının kazandırdığı
parayı, değer kaybınm üstünde tutmanız yetiyor bunun
için.
Işte size bir örnek. Geçen yıl Hazıne Bonolarının yıllık
bileşik faizi yüzde 92 dolayındaydı. Türk Lirası dolar kar-
şısındayüzde68değer yitirdı. Böylece, Hazine Bonosu-
na yatıp, bir yıl kalan ber dolar yüzde 28 kazanç sağladı.
Sıcak para bu törkazanca bayılıyor. Tahminler değıştyor,
ama yaklaşık 4-5 milyar dolar sıcak para olduğu düşünü-
lüyor şu anda ülkede.
Böylesine döviz bolluğu olması iyi bir şey, bin bereket
diyebilirsiniz. En azından bazı gönüllere ferahlık veriyor-
dur. Ama parmak hesabı yapın, göreceksinız, bu ferahlı-
ğa yılda 1-1.5 milyar faiz ödüyoruz. Dövızdeki rahatlık
dengelerimizi pahalı kuruyoruz. Kalıcı da değil bu denge-
ler.
Adı üstünde, sıcak para bu. Duyarlı. Kaprisli. Hareketli.
İstekleri olmayınca. bırakıp gidiyor başka diyarlara. Kal-
masını istiyorsanız, kollamanız gerekiyor.
Enflasyonun yavaşlar gibi yaptığı bir dönemde, Ha-
zine'nin borç yükünü ileriye atayım diye faizi düşürmeye
kalkınca, sıcak paranın kaprisi iyi niyetınize limon sıkıyor
Bir yandan döviz kuru alıp başmı gitmesin diye resmı re-
zervlerinizi devreye sokuyorsunuz. Bir yandan yarım
puan faiz hesabı yapmak zorunda kalıyorsunuz. Her
yanınızı hararet basıyor.
Sıcak para gelirken iyi de, gidince geride sadece ısısı
kalıyor.
Tekel, tüccarlariar rekabete girişti.
Tütünde ürünün yansı satılabildi
Tüccarnazlı,
üıetiei şaşkın
MERtHAK
İZMİR - Başfiyatın beklenen-
den düşük açıklanması ve ürü-
nün genelde B Grad'da ağırhklı
olması, tütün üreticisini şaşkına
•çevirdi. Özellikle Manisalı üreti-
ciler, ellerindeki A Grad tütüne
tüccann ilgi göstermemesinden
yakınıyorlar. Tüccann daha çok
B Grad ve Kapa tütün aldığını
belirten üreticiler A Grad'da pa-
zara girmeyen tüccann tutumu-
nu şaşkınlıkla karşılıyorlar.
Ege Bölgesi'nde tütünde bek-
lenen 180 bin tonluk rekoltcnin
yansından fazlası tûccar ve Tekel
tarafından piyasadan kaldınldı.
Önceki akşama kadar Tekel 63
bin 895, tüccar ise 50 bin 074 ton
tütün aldı. Ege Bölgesi'nde top-
lam 115 bin 969 tonluk tütün pi-
yasadan toplanmış oldu. Alı-
mlann hızla sürdüğü piyasada,
tütünleilgili tartışmalardınmedi.
Bölgede daha çok A Grad tü-
tünün üretilmesine karşın tüc-
cann. bu türii almaması üreticivi
zor durumda bıraktı. Ege Bölge-
si'nde 180 bin ton olan rekoltenın
yüzde 49'unu A Grad. yüzde 36'-
sını B Grad. yüzde 15'lık bölü-
münü ise Kapa oluşturuyor.
Özellikle Manisa ve yöresinde
üretilen A Grad tütüne tüccarnn
ügi göstermemesi. A Grad için
beklenen 55 bin liralık başfiyatın
46 bin lira açıklanması. Manisalı
üretıcileri zor duruma soktu.
Tüccann salt ilk gün alış
yaptığını belirten ılgililer. "Bakan
acıklama yapmadan tüccar alı-
rrilannı yaptı. Tüccar. 21 bin lira-
dan satılan tütünü, 22 bin liradan
ya da 19 bin liradan alıyor Bu
büyük bir sıkıntı yaratıyor. Re-
koltenin artması tüccann nazlan-
masına yol açıyor. Ancak bölge-
deki insanın yapaeağı başka iş
yok. Üretici olarak. bir sanayi
bölgemiz yok. Nereye gıtsin üre-
tıci? Başka bir iş yapamaya-
cağımız için üretmeye dr rnecbu-
ruz. Para bıraz fazla gelmce her-
kes 1-2 dekar fazla ekıvor" diye
konuştular.