18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
24ŞUBAT1993ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA EKONOMI Nadir'in şirkefleri Ozkanlar'ın • Ekonomi Servisi - Asil Nadir'in kayyımlar tarafından yönetilen Meysan Yağ Sanayii ve Kaynak öıda ve Ev İhtiyaçlan Maddeleri şirketlerinin hisse senetleri, trurizmveotelcilik alanlannda faaliyet gösteren Özkanlar Şirketler Grubu ile inşaat sektöründe faaliyet ^steren Şekip Alay'a satıldı. Özkanlar Şirketler Grubu daha önce de Meyna Şirketler Grubuna baglı Yıldız Gıda Sanayii Şirketi'nin hisse senetlerini de satın almıştı. • ADANA (AA) - Türk-Iş 4. Bölge Temsilcisi Hûseyin Kaya Eldek, Türkiye'de uygulanan taşeronluk sisteminin, köleliğin 20. Yüzyıl'ın son çeyreğindeki gelişmiş bir şekli olduğu görüşünü savunarak 'taşeron firmalarla öteki işyerlerinde sigortasız çalışan işçiler, çağdaş Kuntakinteler'in çağımızdaki temsilcileridir' dedi. Elbek, Türkiye'de, istıhdam konusunda hükümet ve özel sektör tarafından dişe dokunur herhangı birçalışmayayer verilmediğini belirterek, 'özellikle genç işsizler ordusu çığgibi büyümesine karşın. sigorta ödemek istemeyen işverenler de daha çok kazanmak için işlerini taşeron flrmalara yaptırma konusunada adeta yanşmaktadır' diye konuştu. Birtik Mensucarta sözleşme • KAYSERİ(AA)- Kayseri'de Birlik Mensucat Fabrikası'nda çalışan bin 650 işçi adına sürdürülen toplusözleşme görüşmeleri, anlaşmayla sonuçlandı. Türk-İş'e bağlı Teksif Sendıkası Kayseri Şube Başkanı Tahir Horoz, Türkiye Tekstil İşletmeleri İşverenleri Sendikası ile 5 aydan beri yapılan sıkı pazarlık sonunda, anlaşmaya vardıklannı belirterek. anlaşmayla işçilerin ücretlerine birinci yıl yüzde 80, ikinci yıl ilk 6 ayda yüzde 25. ikinci altı ayda ise yüzde 20 artı enflasyon oranlannda artış sağlandığjnı söyledi. İşyeri hekimi göstermelik mi? • İZMİR(AA)-Türk-İş3- Bölge Temsilcisi Mustafa Kundakçı, en az elli işçi çalışüran işyerelerinde işyeri hekiminin istihdam edıldiğıni. daha az işçi çalıştıran ışyerierindeise bu konuda yasal bir tedbir bulunmamasının çalışanlar açısından sorun yarattığıru bildirdi. Mustafa Kundakçı. "Bugün. işyeri hekimleri, SSK'nın yapması gereken poliklinik hizmetlerini veriyorlar. Buna göre bir işyeri hekiminin koruyucu sağlık hizmetleri için işçi başına ayda en az 15 dakika düşecek şekilde çalışması gerekirken bu yapılamadığı için işçi sağlığıve iş güvenliği açısından varolan olumsuzluklan giderilemiyor. İşyeri hekimleri adeta göstermelik çalışıyor" dedi. Ramazanzamlan oruç kaçınyor • KAYSERİ (AA)- Ramazan ayı ile birlikte yumurta ve piliç eti zamiandı. KÖY-TÜR daha önce kilosunu 21 bin liradan sattığı piliç etini yüzde 9.5 oranında arürarak 23 bin liraya yükseltti. Kilosu perakende21 bin 900 liradan satılan Mudurnu Piliç ise yüzde 11.8 zamlanarak 24 bin 500 üra oldu. KÖY-TÜR ye Mudurnu Tavukçuluk İşletmeleri. piliç etine son 8 şubattazam yapmışlardı. Bu arada, Kayseri'de toptan yumurta satış fiyatlan 42 lira 80 kuruş artü. Özel havacdar 'korkulu nüya' • ANKARA (ANKA) - Kısa bir gecmişi olmasına karşın, özel sektör havayollan Türkiye'den Avrupa'ya yönelik uçuşlarda rakipsiz durumda olan yabana havayollannın korkulu rüyası haline gelmeye başladı. Özel sektör havayollan son üç yıl içerisinde Avrupa uçuşlannda yabana havayollannın pazar payını yüzde lOdaraltırken geçen yıl gerçekleştirdikleri taşımadan Türkiyeye 200 milyon dolarlık döviz gjrdisi sağladı. Almanya'da işsizlik dalga dalga yayılıyor, 15 bin gurbetçinin geleceği tehlikede Türk işçileri topun ağzuıda• Ekonomik bunalımın demir-çelik sektörüne sıçraması sonucunda. 15 bini Türk olmak üzere, 30 bin işçinin işlerini kaybetme tehlikesiyle yüz yüze kaldığı gözlenirken devlet, bu sektörde sübvansiyona gidilmeyeceğini açıklayarak son umutlandakırdı. DİLEK ZAPTÇ1OĞLL BERLtN - Ekonomik kriz Almanya'da makine ve otomo- bil sanayiilerinden sonra demir- çelik sekıörünü de sardı. Al- man sanayiinin geleneksel üretim merkezlerinden Ruhr ve Rhein havzalan ile ülkenin doğusunda en az 30 bin işçinin işini kaybetmesi bekleniyor İşten çıkanlması beklenenlerin yaklaşık 15 binini Türk işçileri oluşturuyor. Devlet kapatı- lacak fabrikalara sübvansiyon vermeyecegini bildirdi. Sendikalar ise üyelerini daanı- şma ve protesto eylemlerine çağırmaktan başka bir çözüm yolu bularruyor. Rhein ve Ruhr havzalan kıta Avrupası'nda sanayi devrimiy- le özdeşleşmiş ikı bölge. Burada dev bir işçi ordusu geciminı Krupp, Thyssen, Hoesoh gibı demir-çelik tröstlerinde, yüksek fınnlann başında çah- şarak sağlıyor. Ruhr havzası- ndaki demir-çelik sanayii aynı zamanda ikinci büyük sektör olan kömür madenlerini de bes- Devlet demir çeiik işçilerine acımayacak. liyor. Krupp fabrikalanndaki fınnlann söndürülmesi, aynı zamanda daha az kömüre ge- reksinim duyulması demek. Onbinlerce kişinin işsiz kalışı aynı zamanda yöredeki bütün diğer sektör ve branşlan da etkileyecek. Çelik sanayiindeki krizin kö- keninde, Avrupa Topluluğu'- nda ihtiyaan çok üzerinde üre- tim yapılıyor olması yatıyor. AT'deki bu üretim artıgj ise, it- hal çeliğin yerli çeliğe oranla çok daha ucuz olmasından kay- naklanıyor. Doğu Avrupa'da üretilen çeliğin tonu yaklaşık 30 ile 50 mark arasında değişiyor. Almanya'da ise bir ton çeliğin hurda fryatı bile 70 mark. Doğu Avrupa'dan ithal edi- len çeliğin flyaurun batıdaki hurda fiyaundan bile düşük oluşu, sanayinin ithal malını tercih etmesini beraberinde ge- tiriyor. Ucuz işçilik rekabeti "Doğu Avrupa'nın nasıl bu kadar ucuz üretim yapüğY' so- rusunun yanıtı ise basit: Doğu'- da bir işçinin saat ücreti 2 markı aşmazken aynı işçiye batıda bü- tün sosyal sigortaİarla satte 50 mark ödeniyor. Demir-çelik işçileri geçen günlerde sokağa dökülerek devleti demir-çelik fabrikalannı destekleyerek üretimi ayakta tutmaya çağırdı Ancak zaten büyük ekonomik sıkmtı içinde- ki Kohl hükümeü bu talebe olumlu bakmıyor. Baü Alman- ya'da Dortmund, Duisburg, Siegen, Hagen ve Salzgitter; doğuda Brandenburg ve Eisenhüttenstadt gibi çelik üre- tim yerlerinin bırbiri ardına ya kapılannı tamamen kapatması ya da üretimi düşürmesi artık an meselesi. "Topun ağzında yine önce Türk işçileri mi var?" Metal iş- kolunun İG-Metall Sendikası yetkilisi Siegfried Müller bu so- rumuzu şöyleyanıtlıyor: "Eski- den önce Türklerin ve diğer yabana işçilerin işten çıkartıldı- ğı doğruydu. Çünkü Türklerin çoğu niteliksiz işçiydi ve bekar- dı. Ama bugün işçiler pasa- portunun rengine göre değil başka kriterlere göre işten çı- kartılıyor. Bu kriierlerin başın- da işçinin kalifiye olup olma- dığı geliyor." Türk işçisi nereye gidecek? Sendika yetkilisinın verdığı bilgiye göre Alman demir-çelik sektöründeki Türk işçilerinin çoğu artık kalifiye ve bu neden- le ilk ağızda işten kovulmalan zor. Başka kriterler ise işçinin evli-bekar oluşu, yaşı, şırketteki hizmet yıllan. Bu açılardan bakıldığında da Türkler "to- pun ağzında" değil. Demir-çelik ve kömür üreti- minde çalışan binlerce Türk yine de orta vadede işsizlikle karşı karşıya kalacak. Ekmeğin aslanın ağzında olduğu günü- müz Almanyası'nda işsiz kalan işçinin yeniden iş bulması nere- deyse imkansız. Kalifiye bile olsa elinden yüksek fınnlann başında ter dökmekten başka bir şey gelmeyen ışçilerimizin başka bir meslek öğrenmesi de güç. Uzmanlar. 30 yaşını aşmış, yeni meslek edinemeyecek du- rumdaki işçilerin geleceğini ka- ranlık görüyor. Sayısı on bini aşkın işçimize böylece Tür- kiye"ye geri dönmek ya da Al- manya'da kalarak işsizlik para- sı ile geçinmeye çalışmak^ın başka seçenek kalmayacak. 32 yıllık satıcısı Emlakbank devre dışı bırakıldı Ataköy'de komisyon savaşları. _ , _. s , . ^f W- '. , lann afflc arttırmayla satışın • Toplu Konut İdaresi birçok bankanın Ataköy'ün satışına talip olması üzerine, marttaki satışlarda yüksek komisyon isteyen Emlak'la ilişkisini kesti. BÜLENTKIZAMJK Emlakbank'ın 32 yıllık köy macerası sona erdi. ayında açık arttırmayla yapılan satışlarda fıyatlann ikiye kat- lanması üzerine, banka yöneti- minin gelecek ay yapılacak satı- şlar için vereceği bankacılık hiz- metleri karşılığında daha yük- sek komisyon istediği öğrenildi. Toplu Konut İdaresi (TKİ) di- ğer bankalarla daha ucuza an- laşınca. Ataköy'de Emlakbank devri sona erdi. TKİ Başkanı Yiğit Gülöksüz, bugüne kadar hep Emlakbank eliyle yürütülen satışlar için bu kez diğer bankalarla işbirliği yapılması konusunda aynntılı acıklama yapmaktan kaçına- rak "Biz onlara da öneri götür- dük. Ancak bizim diğer banka- larla yaptığımız anlaşma kap- samındaki koşullan kabul et- 'GarantiSkreffî üesatışEkonomi Servisi - Toplu Konut İdaresi, Ataköy 'deki ikinci açık arttırmalı satışı 12 ve 13 mart tarihlerinde gerçekleştiîrecek. Bu kapsamda 12 villa, 88 konut \e 40 dükkan sattşa sunulacak. TKİ'den yapılan açıklamaya göre, başvunılar sırasında konut için 60 milyon, dükkan için 80 milyon lira teminat yatırmak gerekiyor. Peşin sattşa çıkanlan konut ve dükkanlar için, satışa aracılık Konutlaruı sattşuünula- Açık arttırma bedelleri eden bankalar. muammen bede!449 milyon ile 1 milyar 256 milyon lira arasında 49-79 m2 konutlar 449-725 milyon lira ' '- " 98-99 m2 konutlar 812-862 milyon lira 122-132 m2 konutlar 877 milyon-1 milyar 256 milyon lira 176-264 m2 villalar 2 milyar 350 milyon- 2,5 milyar lira 38-100 m2 dükkanlar 626 milyon-1 milyar 506 milyon lira belirlenirken, villalar 2.5 milyar, dükkanlar da 1 milyar 506 milvon Liraya kadar muammen bedellerle görücüye çıkacak. Aracı bankalar, '•değişmez faiz" garantisiy le isteyen alıcılara kredi acacaklar. Sattşa katılmak istevenlerin 10 marta kadar Esbank. \ akıfbank. Garanti Bankası. İş Bankası, Pamukbank \e Türk Ticaret Bankası'na başvurmalan istendi. cinsinden kredide kullandıra- cak. Kredinin faiz oranı. vade sûresince değiştirilmeyecek. Açık arttırma, işyerleri için 12 mart cuma. konutlar için 13 mart cumartesi günü gerçckleşririlecek. Artmnada fiyatlar 10-30 milyon liralık peylerle yükseltilebilecek. Arttırma) ı kazamp almaktan \ azgeçenlerin teminatı daha önce olduğu gibi yanmış sayûacak. meyerek protokol imzalamadı- lar" demekle yetindi. Yiğit Gü- löksüz, Emlakbank'a "ayn- calıkh" koşullar sağlamanın di- ğer bankalar için "haksızlık" olduğunu da savundu. Emlakbank yöneüminin. Ataköy'deki satışlardan bu kez yüzde 3'lük komisyon istediği öğrenildi. TKİ, 12 ve 13 martta yapılacak açık arttırmayla satı- şlar için anlaşmaya vardığı Es- bank, Vakıfbank, Garanti Ban- kası, İş Bankası, Pamukbank ve Türk Ticaret Bankası'na ise binde 5 komisyon ödeyecek. Emlakbank'ın satışlar için ver- diği hizmetlerden bundan önce yüzde yanm dolaymda komis- yon aldığı belirtiliyor. Ataköy'deki konut ve villa- lann aT^c arttırmayla satışında araa banka ile birlikte. müza- yedeci de değişiyor. İlk açık arttırmarun olay adamı Ralî Portakal yerine Toplu Konut İdaresi yeni bir müzayedeci ile anlaşıyor. Anlaşma kesinleş- mediğı için açık arttırmayı ki- min yöneteceğini açıklamayan TKİ Başkanı Yiğit Gülöksüz, "Rafi Portakal bu işi sadece bir kere için ücretsız yapacağuu baştan söyledi" şeklinde konuş- tu. Gülöksüz, mart ayında açık artürmaya yönetecek olan mü- zayedeciye ajans araalığıy la üc- ret ödeyeceklerini ifade etti. Fiyadarı arttı TKİ satışa sunduğu konut ve villalann fıyatlannı da yeniden ayarladı. TKİ Başkanı Yiğit Gülöksüz, 2.5 ay önceki açık arttırma için belirlenen mu- hammen bedellerin, geçen süre içindeki enflasyon hesaba katı- larak günün koşullanna uydu- rulduğunu ve bunun üzerine yüzde 5lik değer artışı hesap- landığını belirtti. Gülöksüz, "Biz değerlerinin ashnda çok daha fazla arttığını düşünüyo- ruz" ifadesini kullandı Gümrük indiriminden şüpheli AT'denkonut fomuıaeleştiıı •Topluluk Temsilcisi Michael Lake Türkiye'nin gümrük indirimlerini Toplu Konut Fomı'yla karşıladığını ve 1993 ithalat rejimindeki fon yükünün yüzde 50'sinin yenigetirildiğini söyledi. KONUK YAZAR TAMER ÖZEL ANKARA (ANKA) - Avrupa Topluluğu (AT), ithalat rejiminde bu yıl yapılan deği- şiklıkieri olumlu karşılamakla birlikte Toplu Konut Fonu uy- gulamasının arttınlarak sürdürülmesinden yakındı. AT temsilcisi Michael Lake, 1993 ithalat rejimindeki Toplu Konut Fonu yüklerinin yansı- ndan fazlasının yeni olduğunu öne sürdü. AT temsilcisi Michael Lake, '"Ec News" adlı bültende yer alan yazısında Türkiye'nin yeni ithalat rejiminin Türkiye-AT Gümrük Birliği'nin ta- mamlanması konusunda önemli bir etki yapacağını sa- vundu. Türkiye'nin niyeti önemli Baa önemli sektörlerde topluluk yaranna çok az ya da hiç iyileşmenin yüriitülme- mesine karşın. Avrupa Komis- yonu'nun yeni rejimi genelde olumlu karşıladığını ve Türkiye"nin bu konudaki niyetlerinin önemli bir göster- gesini oluşturduğunu kaydetti. Michael Lake, AT lehinde çok az veya gelişme olmayan sektörler arasında ilaç, motorlu taşıtlar ve elektronik üriinlerini saydı. Özellikle ithalat rejiminin basitleştirilmesi ve daha şeffaf hale geü'rilmesinin 1963 tarihü ortaklık anlaşmasında öngö- rülmekle birlikte birbirini izleyen tarife indirimleriyle büyük ölçüde aşınmış olan topiuluk tercihinin yeniden getirilmesinden memnun ol- duklannı belirten Michael Lake. Türkiye'nin 12 ve 22 yıl- lık Iistelerdeki tarife indirim- lerini gerçekleştirdiğine ve topluluğun ortak ticaret tari- fesini benimseme yönünde bir adım daha attığına dikkat çek- ti AT temsilcisi Lake, yazısında Toplu Konut Fonu uygu- lamasına değinirken de şöyle dedi: "Aynı zamanda Toplu Ko- nut Fonu dışında ithalata uy- guianan tüm gaynmeşru vergiler tek bir gümrük tarife- sine dönüştürüldü ve üçüncü ülkelere uygulanır hale getirildi. Ama topluluktan yapılan ithalata yönelik tarife indirim- leri Toplu Konut Fonu nede- niyle o derece eritildi ki 1993 ithalat rejimindeki Toplu Ko- nut Fonu yükünün yüzde 50'- sinden çok fazlasının yeni oldu- ğu düşünülüyor." Keynes ve Zanzibar A frika'daki Zanzibar devletiree gene orada yapılan "mega yaönmlar ın, geliş.~niş ülkelerin ekonomilerini pozitif yöode nasıl kamçıladığını fark etmiş olsaydı. John Maynard Keynes 1936da ortaya attığı, kendl adıyla anılan kuramını herhalde çok farklı bir şekilde ifade ederdi. nunu "yönetim tarafından durgun ekonominin suni olarak marşına basma" diye de anılmak- tadır.Günümüzde artık yeni ve çok etkıli bir kural daha ortaya çıkmışbr. "Gelişmiş ülkelerdeki eko- nomik tedbirleri taklit etmeye kalkarak altyapı + endustriyel yatırımlarla ekonomiyi(?) canlandı- rmaya çabalayan gerı kalmış ülkelerin bu gayret- leri de gelişmiş ülkelerin ekonomılerinin genişle- meye geçmesinde Keynes Kanunu ile aynı etkiyi Gelişmiş ülkelerde ekonomi okullarında öğre- yapmaktadır." ölen btrçok kuram, tanım, formül ve anlayışın Geri kalmış ülkeler kendi teknolojilerini ürete- üzerine kurulmuş olduğu bir varsayım vardır: Bu da "o toplurnun kendi teknolojisini üretebildiği" mediklerinden bahsi geçen yatırımlann gerçek- leşmesi için hep gelişmiş ülkelere başvurmakta. varsayımıdır. Nasıf kt fıziktekı birçok kuram vefor- haliyle onların endüstrilerini/ekonomilerini can- müller zikredılirken mekan za- ten dünya oldugundan, bun- ların sadece dünya üzehnde uygulanabileceği varsayımı- ndan bahsetmeye gerek duyul- mazsa. söz konusu ekonomik kuram ve formüllerin de geliş- miş ülkelerde, zaten kendi tek- nolojisini üreten ve üretim re- kabeti olan toplumlarda gelişti- rilmişolduklanndandolayı "tek- nolojisini kendi üreten toplum- larda geçerlidır" diye bir var- sayımı zikretmeye de gerek Gelişmiş ülkelerde ekonomi okullannda öğretilen birçok kuram, tanım, formül ve anlayışın üzerine kurulmuş olduğu bir varsayım vardır. landırmaktadırlar 3. Dünya ülkelerinin yatırım yapmaya kalkmalarının geliş- miş ülkelere etkisi Keynes Ka- nunu'nun öngördüğunden daha pozitff olmaktadır. Keynes'in söylediklerini uygulayabilmek için gelişmiş ülke yönetimleri kamuya borçlanmakta, bütçele- ri açık vermektedir. Bu yeni du- rumda kamuya borçlanan, büt- çes' içık veren 3. Dünya ülkesi olmaktadır. Bu avantajı kullan- yoktur. Bu var- mak için sanayileşmiş ülkeler yeni yollar geliştir- sayımın farkına varmaksızın geri kalmış birçok rnişlerdir: ülkenin gelişmiş ülkelerde geçerli olan birçok - Sadece kendi ülkesinde harcanmak kaydıyla ekonomik tedbiri uygulamaya kalkbkları, ancak 3. Dünya ülkesine kredi açmak (örneğin baraj, sonucun hep fiyasko olduğu görulmüştür ve gö- koprü, termik santral, montaj hatö fabrikalar ve rülmektedir. Gelişmiş ülkeier için geçerli olan şu kuralların geri kalmış ülkelerde anlamı yoktur: - Orta direğin vergi oranlannın düşürülmesi tü- ketimi arttınr, tersi ekonomik durguluğa yol açar. Ele geçen ilave paranın harcanması endüstrinin daha çok üretmesini, ekonomik genişlemeyi sağ- lar - Borçlanmayı, kredi almayı kolaylaştıncı "ko- lay para politikalan" gene insanların eline para makineleri vb. için). - 3. Dünya ülkelerine kullanım surelerinin so- nuna gelmiş makine, savaş teçhizatı vb hıbe et- mek (bu şekilde yedek parça teminı sayesinde kendi endüstrisini kamçılamak). - Hatta afetlerden sonra yapılan yardımlann dahil Keynes Kanunu dogrultusunda endüstrinin marşına basıcı etkisi olduğu görülmektedir Gelişmiş ülkelerdeki "teknoloji üretiminin var geçmesini ve tüketimi artbrarak ekonomik geniş- olduğunu varsayan" ekonomi ile3 Dünya ülkele- lemeyi, tersi de ekonomik durgunluğu sağlar. rindekinin birbirleri ile uzaktan yakından ilgisınin - Altyapı yatırımları şeklindeki, ekonomide olmadığı açıktjr. Geri kalmışlardakiniayırtetmek "malipolitika" kapsamındazikredilen, kamuhar- için ekonomi kelimesi dışında, örneğin "sahte camalarının arttınlması, ki Keynes'in ortaya attığı ekonomi" veya "sağlıksız ticaret" gibi bir tabır kuram budur, durgunluk zamanlannda ekonomi- kullanılması en doğrusu olur Zira ancak o zaman nin canlanmasını sağlar. Tersinin, yani genişle- düsülmuşolurvan gafletin farkına vanlabilır me sürecindeki bir ekonominin altyapı yatırımları Zanzibar'da yapılacak olan "mega yatırımlar'- şeklindekiharcamalannkısılmasıyladurgunluğa a gelişmiş ülke yonetimlerinin kredi sağlamak iBlmesi geçerli değildir. Dolayısıyla Keynes Ka- için niye kolaylık gösterecekleri açıktjr. EKONOMIYEBAKIŞ TANER BERKSOY SnakPara Önceleri sıcak paradeyişini pek iyi anlamda kullanıyor- duk. Uluslararası yazında da. bızim kendi tartışmalarımız da da sıcak para deyişi yasadışı yollardan edinilmiş, ya- sal değişim kanalları dışında dolaşan ve sürekli bu kanal- lara sızmaya çalışan paraları kavrayacak anlamda kul- lanılıyordu. Bu anlamıyla sıcak para kirliydi. Yasal dolaşıma sokul- ması için yıkanması gerekiyordu Karmaşık ve çapraşık olan yıkama işlemini yapan ülkeler ve finans kurumları da oluşmuş, kendılerine göre bir şöhret bile kazanmaya başlamışlardı. Son 10-15 yılda dünya ekonomisinde gözlenen dev dö- nüşümler sıcak para deyişini de değiştirdi, daha masum bir anlam kazandırdı. Bugün uluslararası düzeyde yasal kimlikle dolaşan, fevkalade kaprisli ve hareketli, büyük boyutlu para mik- tarlan var. Çok akışkan olduğu için bu paraya sıcak para deniyor. Artık gizlilik, yasadışılık, kirlilik boyutları ön planda de- ğil sıcak paranın. Tersine, yasal ve tanımlanmış değişim araçları yoluyla tertemiz, mis gibi yüksek kazançların pe- şinde hareketli şekilde koşuyor ve kazanıyor bu para. Kısacası, yeni kimliğiyle sıcak para büsbütün kirli değil. Ne denli temiz olduğunu bilen de yok, aldıran da. Gittiği yere döviz rertaveti getiriyor. Geri dönmeye niyetlenince. çalkantj ve çökuntü bırakıyor ardında Yasal olmasına ve yasal kanallarda dolaşmasına rağ- men, yeni ve masum anlamıyla sıcak paranın gerçek bo- yutunu kestirmek çok güç. Options, futures, swaps ve bunlar gibi yeni yetme fınansal araçlarla da ifade edilerek geleneksel sermaye hareketlerınin içine karışmış bu tür parayı ayırt etmek neredeyse olanaksız. Bilinen, bu tür işlemlerin tümünun sonuçta döviz deği- şimlenyle ifade ediliyor olması. Döviz değişımleri de dev boyutlarda büyüyor. Tahminler, günlük döviz işlemlerinin 1986'da 300 milyar dolardan, geçen yıl günde 900 milyar dolara stçradığını gösteriyor. Uluslararası düzeyde paranın boylesıne hareketlen- mesi ve ısınmasının pek çok nedeni var. Liberalleşme ve teknoloji bunların genel çerçevesini oluşturuyor Para ve finas piyasalarının serbestleştirilmesı, kambiyo yasak- larının gevşetilmesi, döviz kurlannın esnek hale gelışi ve ulusal piyasaların elektronik iletışim yoluyla birbirine bağlanması bu deneylerin en önemlileri. Sıcak para eski anlamıyla da, yeni anlamıyla da bizim yabancımız değil. Sıcak paranın kirli sayıldığı dönemlerde uyuşturucu, silah vb. kacakçılığının cirit attığı ülkemizde, bu tür paranın önemli boyutlara ulaşöğı bilinıyor. Bunun vahim sonuç- lannı da yaşadık. Terörü ısıtan sıcak para, mahalle kaba- dayılarını da uluslararası mafyanın önemli adamları ko- numuna getirdi. Sıcak para yeni ve masum konumuyla da konuğumuz olmayı surdürüyor. Üstelik artık ev sahibi olarak mahalie kabadayıları da gerekmiyor. Kamu finansmanı, banka sistemimiz ve kur politikamız bu işlevi pekala yerine ge- tiriyor, neredeyse yasal davetiye çıkartıyor sıcak paraya. Mekanizma da oldukça basit. Türk Lirasının kazandırdığı parayı, değer kaybınm üstünde tutmanız yetiyor bunun için. Işte size bir örnek. Geçen yıl Hazıne Bonolarının yıllık bileşik faizi yüzde 92 dolayındaydı. Türk Lirası dolar kar- şısındayüzde68değer yitirdı. Böylece, Hazine Bonosu- na yatıp, bir yıl kalan ber dolar yüzde 28 kazanç sağladı. Sıcak para bu törkazanca bayılıyor. Tahminler değıştyor, ama yaklaşık 4-5 milyar dolar sıcak para olduğu düşünü- lüyor şu anda ülkede. Böylesine döviz bolluğu olması iyi bir şey, bin bereket diyebilirsiniz. En azından bazı gönüllere ferahlık veriyor- dur. Ama parmak hesabı yapın, göreceksinız, bu ferahlı- ğa yılda 1-1.5 milyar faiz ödüyoruz. Dövızdeki rahatlık dengelerimizi pahalı kuruyoruz. Kalıcı da değil bu denge- ler. Adı üstünde, sıcak para bu. Duyarlı. Kaprisli. Hareketli. İstekleri olmayınca. bırakıp gidiyor başka diyarlara. Kal- masını istiyorsanız, kollamanız gerekiyor. Enflasyonun yavaşlar gibi yaptığı bir dönemde, Ha- zine'nin borç yükünü ileriye atayım diye faizi düşürmeye kalkınca, sıcak paranın kaprisi iyi niyetınize limon sıkıyor Bir yandan döviz kuru alıp başmı gitmesin diye resmı re- zervlerinizi devreye sokuyorsunuz. Bir yandan yarım puan faiz hesabı yapmak zorunda kalıyorsunuz. Her yanınızı hararet basıyor. Sıcak para gelirken iyi de, gidince geride sadece ısısı kalıyor. Tekel, tüccarlariar rekabete girişti. Tütünde ürünün yansı satılabildi Tüccarnazlı, üıetiei şaşkın MERtHAK İZMİR - Başfiyatın beklenen- den düşük açıklanması ve ürü- nün genelde B Grad'da ağırhklı olması, tütün üreticisini şaşkına •çevirdi. Özellikle Manisalı üreti- ciler, ellerindeki A Grad tütüne tüccann ilgi göstermemesinden yakınıyorlar. Tüccann daha çok B Grad ve Kapa tütün aldığını belirten üreticiler A Grad'da pa- zara girmeyen tüccann tutumu- nu şaşkınlıkla karşılıyorlar. Ege Bölgesi'nde tütünde bek- lenen 180 bin tonluk rekoltcnin yansından fazlası tûccar ve Tekel tarafından piyasadan kaldınldı. Önceki akşama kadar Tekel 63 bin 895, tüccar ise 50 bin 074 ton tütün aldı. Ege Bölgesi'nde top- lam 115 bin 969 tonluk tütün pi- yasadan toplanmış oldu. Alı- mlann hızla sürdüğü piyasada, tütünleilgili tartışmalardınmedi. Bölgede daha çok A Grad tü- tünün üretilmesine karşın tüc- cann. bu türii almaması üreticivi zor durumda bıraktı. Ege Bölge- si'nde 180 bin ton olan rekoltenın yüzde 49'unu A Grad. yüzde 36'- sını B Grad. yüzde 15'lık bölü- münü ise Kapa oluşturuyor. Özellikle Manisa ve yöresinde üretilen A Grad tütüne tüccarnn ügi göstermemesi. A Grad için beklenen 55 bin liralık başfiyatın 46 bin lira açıklanması. Manisalı üretıcileri zor duruma soktu. Tüccann salt ilk gün alış yaptığını belirten ılgililer. "Bakan acıklama yapmadan tüccar alı- rrilannı yaptı. Tüccar. 21 bin lira- dan satılan tütünü, 22 bin liradan ya da 19 bin liradan alıyor Bu büyük bir sıkıntı yaratıyor. Re- koltenin artması tüccann nazlan- masına yol açıyor. Ancak bölge- deki insanın yapaeağı başka iş yok. Üretici olarak. bir sanayi bölgemiz yok. Nereye gıtsin üre- tıci? Başka bir iş yapamaya- cağımız için üretmeye dr rnecbu- ruz. Para bıraz fazla gelmce her- kes 1-2 dekar fazla ekıvor" diye konuştular.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle