Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 24 ŞUBAT1993 ÇARŞAMBA
12 DIZİ
'BolşeviköğrencîIer^Konya sürgünü
-1-
Bugün 24 şubat, Hıfzı Veldet
Velidedeoğlu'nun bıryıl önce
ardmızdan aynldığı gün. O
günden bu yana
Velidedeoğlu'nun Prof. Sanca
gibi öğrencidostlan. Prof.
Cemalettin öner gibi doktor
dostlan dd son yolculuklanna
çıktılar.
Velidedeoğlu bu kayıplan
duysaydı -kendi deyişiyle- uzun
yaşamanın faturası olarak yine
acılannı ıçıne gömmenin
eaklığını yaşayacaktı. Ama,
'yığit dostum' diye hıtabettiği
Üğur Mumcu'nun kaybına
sanınm dayanamazdı...
Son soluklanna dek
ülkesınin esenliği için çırpınan
insanlann, hele bu uğurda
yaşamla ölümü eş tutarak
ölümü göğüsleyenlerin,
hayatlanyla ılgili olaylann,
olgulann yaalarak kalıcı bir
duruma gelmesının gerektiğıne
inananlardanım
Bu inanca dayanarak kaleme
alınan bu yazıda.
Velıdedeoğlu'nun sevinçleriyle,
üzüntüleriyle oluşan yaşam
yumağının kımi düğumlerini
çözmeyevalıştım. Umanm bir
gün yumağın tümıi açılarak
yaaya donüşür.
•••
Hıfa Veldet Velidedeoğlu
"Benim yaşamanın Uk 15 yılı bir
Osmanlı çocuğu, 4 yılı Milli
Mücadele genci, gerive kalanı
Cumhumet tatandaşı olarak
geçti" dıyerek, omrünü
bölümlere ayırmıştı. Demek ki
24 Şubat 1992ye dek, 69 yıl
cumhunyet vatandaşı olarak
yaşadı.
Velidedeoğlu'nun bu
bölümlemesinı birazaçarsak,
onun Mılli Mücadele'nin
sarbilmaz dayancından, "ulusal
kükreyiş" diye nitelediği
'K.uvayi Milliye Ruhu'ndan, ilk
M .-clis'in Kurtuluş, Savaşı'nı
ver în ınanmışlığından. lkinci
Meclıs'in devrimci gücünden
aşama aşama geçerek, laik,
çağdaş Türkıye'nin yurttaşı
olmay ı ulaştığını görürüz. tşte
bu aş^rıalann Türkiye
Cumıiunyeti'nin temelıni nasıl
örduklenni anlatmaya bu
kavramlan öğretmeye, sonraki
yülarda da savunmaya bir
ömür adadı Hıfa Veldet
Velidedeoğlu.
F Z I V E L D E T
V E L İ D E D E O Ğ L U
88YILINSEVİNÇLERİ,
HÜZÜNLERİ
MERİÇ VELİDEDEOĞLU
Ankara Sultanisi'nin 787 nolu
öğrencisi Mustafa Hıfzı
Doğal olarak bu uzun adayış
sürecinde, onu sev indiren, acı
veren, üzen pek çok olayı da,
savaşımlarıyla birlikte
yaşayacaktır." 15 yıllık
Osmanlı çocuğu" dedığı
dönetni bir yana bırakırsak, ilk
büyûk sevinci 23 Nisan 1920'de
yaşar. Bu yıhn hazıran ayında
da ilk kez Atatürk ile karşıhklı
konuşma heyecanını tadar.
Memur olarak bulunduğu bu
ilk Meclis'te, Atatürk ıkınci
konuşmasında, yüreğinin
göğsünden fırlayacakmış gibi
atışını, bu anısını her
• Hıfzı Veldet Velidedeoğlu "Benim yaşamımın ilk 15 yılı bir
Osmanlı çocuğu, 4 yılı Milli Mücadele genci, geriye kalanı
Cumhunyet vatandaşı olarak geçti" diyerek, ömrünü bölümlere
ayırmıştı. Demek ki 24 Şubat 1992'ye dek, 69 yıl cumhuriyet
vatandaşı olarak yaşadı.
• O günlerde her konuda "Meclis'e başvurulması olağandır. Milli
Eğitim Bakanf nın sorunlanna ilgisiz kaldığından söz eden dilekçe,
Rıza Nur'un eline geçince kıyamet kopar.
vardır. Bunlan sekiz maddede
toplayıp, bir dilekçe yazar.
Kendisiyle birlikte on iki
öğrencinin imzaladığı
dilekçeyi, Milli Eğitim
BakanlığYna götürürverir. Ne
varki istedikkri sonucu
alamazlar, yeniden bir dilekçe
düzenlenir, imza sayısı 50'ye
yükselir. Dilekçenın verileceği
makam bu kez Meclis
BaşkanlığTdır. O günlerde her
konuda "Meclis'e
başvurulması olağandır. Milli
Eğitim Bakanı'nın sorunlanna
ilgisiz kaldığından söz eden
dilekçe, Rıza Nur'un eline
geçince kıyamet kopar. Okula
hemen Maarif Mudürügelır.
elebaşı olarak görülen 12
öğrenciyi sorgulamak üzere
ahp Maarif Müdürlüğü'ne
getirir. Ellerine kağıt kalem
venlen öğrencılere birtakım
sorularyazdınr, sorulann Rıza
Nur tarafından düzenlendiğini.
hepsine doğru yanıtlar
vermelerini ister. Milli Eğitim
Bakanı'nın özellikle kendisirün
düzenlediği sorular ise:
Sosyalizm nedir? Ne zamandan
ben Bolşeviksiniz? Kimlerle
toplantı yapıyorsunuz?
Nerelerde toplanıyorsunuz?
gibi konular doğrultusundadır.
Aradan üç gün geçer, bu kez
okula Rıza Nurgelir.
Sorgulama sonucunda 12
öğrencinin 'Bolşevik'
olduklanna karar vermiştir.
Karan öğrencilere kendisi
okur: 12 Bolşevik öğrenciden
altısı okuldan atılacak,
ıçlerinde Velidedeoğlu'nun da
bulunduğu öteki altı öğrencı de
Konya'ya sürülecektir. Bakan
Rıza Nur okulun tüm
öğrencilerine de gözdağı
verdikten sonra, okul
yönetımince payton arabasına
kadar geçınlerek uğurlanır.
Sürecek
Milli Eğitim Bakanı Rıza Nur tarafından 'Bolşevik' ilan edilen Konya sürgünleri. Yıl: 1920 (Veli-
dedeoğlu oturanlarm sağ başında)
l<M2'de
Profesörolan
Hıfzı Velded
Velidedeoğlu,
meslektaşı
Prof.Schvvaz
ve öğrencisi
Muanuner
Aksoyile
anlattığında duyumsar. Ne var
kı bu sevınçleri îzleyen üzüntü
hemen bebnverir.
# 1920 yılının aralık ayı
sonunda, Büyük Mıllet
Meclisi'nin ilk Milli Eğitim
Bakanı Dr. Rıza Nur
tarafından 'Bolşevik' olmakla
suçlanıp Konya'ya sürülmesi,
Milli Mücadele yıllan
üzüntülerinın en başta
gelenidir.
Ankara Lısesi'nin oldukça
dikbaşlı öğrencilerinden 787
no.lu Mustafa Hıfzı'nın okul
yönetimi hakkında şıkayetleri
BİR CUMHURİYET SANATÇISI
E D I A M UV A HHi T
GÖKHAN AKÇURA
Mustafa KemaFinhuzunutda
2-
Fransızca muallimesi
Bedia Hanmıia aktör
Muvahhit Bey'in
izdivaçian
Bedia Muvahhit okulu
bitirdikten sonra, aile
çevrelerini oluşturan Muhsin
Ertuğrul, Yakup Kadri, Yahya
Kemal gibi sanatçılann da
etkisiyiie Erenköy Lisesi'ne
Fransızca muallimesi olur. Bir
süre sonra da Darülbedayi
oyuncusu Muvahhit Beyİe
tanışarak evlenir.
Bu sürecın başlangıç
dönemini ve sonrasını eski bir
röportajda şöyle anlaüyor: "O
tarihkrde, yani 1921 "de,
Erenköy Kız Lisesi'nde
Fransızca öğrctmenliği
yapıyordum. Muvahhit Refet
Bey de Darülbedayi'nın en
gözde oyuncusuydu. Hale Sine-
ması'nda temsiller veriyordu.
Her genç kız. ya bir sinema
artistine, ya birmüzisyene
hayrandır; ben de Muvahhit
Bey'in hayranıydım. Bu yûzden
bir tek oyununu kaçırmazdım.
Yıne oyununa gjttiğim bir gün
bütün cesaretimi toplayıp,
ondan bir resminı istedım.
Nasıl heyecanlandım,
bilemezsiniz... Bana en güzel ve
yakışıkb olduğu bir resmıni
verdi ve üzenne "Genç kızlann
sultanına" diye yazdı.
Tanışmamızdan bir süre sonra
da bana evlenme teklif etti."5
Evlilikleri, Bedia
Muvahhıt'in tiyatroya olan
ılgisinı dearttırmıştır. Kulısleri
yakından tanımaya başlar.
Darülbedayi 1922-23
sezonunda Şehzadebaşı'nda
temsiller verirken, Bedia H.ı-
nım da kocası Muvahhid'i
kulisten seyretmektedir:
"Darülbedayi-i Osmani'nin o
ramazan oyunlannda ben
haftanın bir kaç gecesi paradi-
deydim. Paradi yirmi kuruştu.
İftardan sonra babam getirip
paradınin en ön sırasına
bırakır, kendi de gjder "Mersin
Kıraathanesi"ne otururdu.
Dönüp beni aldığında
Şehzadebaşı tramvay caddesı
ınsan selleriyledoluydu. Bütün
sinema ve tiyatrolar boşalmışu.
Ertesi sabahın gazeteleri, o
günlerin ilginç "Resimli Hafta"
dergisı. ıslak ıslak saülırdı.
Şehzade Camıi'nın, Süleyma-
niye'nin mahyalan soluk soluk
titreşirdi.
'•Sekizinci' vodvilinin ilk
gecesi paradınin sol
yanındaydım. Sahneyi
yanlamasına. ama çok
yakından görüyordum. Saçlan
darmadağıruk Ahmet
gduvahhid. Nebıle'nin âşı-
olarak, başını Eliza
Binemeciyan'ın dızıne
bırakmıştı. Bir başka sahnede,
kırmızı fesli ve kır bıyıkh
Habıbı Neccar başı öfkeden
titreyerek: "Bedenmahrum...
Vücut sakıt... Nebile beni
mahnım etme!" diye sekizinci
• Mustafa Kemal; Bedia Muvahhıt'in
'Ateşten Gömlek'te oynadığını bilmekte ve
tiyatro sahnesine çıkmasını uygun bulmak-
tadır. 11 Ağustos 1923 tarihinde Palas Sine-
ması'nda Darülbedayi ilk temsilini verir.
Bedia sahnededir. Gazi'nin alkışlan sa-
natçılan duygulandınr...
beldeye Darülbedayi
rtuıatkârlan ilk defa geliyorlar-
Gazı Mustafa Kemal Paşada
burada idi. Büyük zaferden
dolayı vakıa herkes gükr yüzlü
ve mağrur bir haldeydi. Ama,
senelerin verdiği ıstıraptan
olacak,şehirdebirsükûnet,bir
'"dinlenme" hali vardı. (...)
Birincı Kordon'da. körfezin
sonlanna doğru kahnış bir kaç
bına arasında," Palas" isimli
bir sinema vardı. (Sonralan
ismi Tayyare Sıneması
olmuştu.) O sinema bınasında
oynayacaktık " 6
İlk oyunu beşgün sonrapazar
günü oyanayacaklarını ilan
ederler. Bu 'açılif lörenine'
Büyük Millel Meclisı Reisi ve
Başktorumdan Gazi Mustafa
Kemafin de şeref vermesini
arzu etmektedirler.Ve bu
amaçla Mustafa Kemal'e
yapılan ziyarette, sahneye Türk
kadınının resmen çıkması
gündemegelir
Bedia Hanm eşi Mıro*hit Bey ile 'Kır ÇçeğP oyununda (1925)
kansı Eliza Binemecıyan'a
yalvanyordu. Son perde ne çok
alkışlanmıştı."4
Bedia Muvahhit'in bu
seyırcılik dönemi uzun sürmez.
Oyunculuk yaşamma önce
sinema oyuncusu olarak
başlar. "Ateşten Gönüek* filmi
çekilirken kendisine bir tekbf
yapılır: "Halide Edip Hanım'ın
'Ateşten Gömlek'ini fılme al-
mak istemişler. Halide Edip
Hanım da bu rolü ancak bir
Türk kadınıoynayabilirdemiş.
Ertuğrul Muhsin, Muvahhid'in
de benim de iyı arkadaşımızdı.
ailedostumuzdu. Geldi,
Muvahhıd'e kann oynar mı
dedı. Ben çok sevindim, film
oynamak o zaman hiç
beklemediğim bir şeydi, bir-
denbire... Peki. dedim. Filmi
çevirdik. O zaman için önemli
bir para olan lOOliraverdiler
bana. sonra oyunumunu çok
beğendiler, 50 lira daha
verdiler. "5
Izmir'de bir Türk
kadını,Mustafa Kemal
huzurunda sahneye
çıkıyor!
O yıllarda Darülbedayi sık sık
dağılıp toparlanmakta,
sanatçılar kendi aralannda
truplar kurup "Darülbedayi
Sanatçılan" adı altında
tumelere çıkmaktadırlar.
Muvahhit Bey ve arkadaşlan da
bir araya gelerek 1923 yazında
bir İzmir tumesine cıkarlar.
Bedia Muvahhit, kocasının
yanında, sadece bireş sıfatıyla
bu turneye kaülır. Darülbedayi
sanatçılannı îzmir'e getiren
Pierre Loti vapuru 12 Temmuz
1923 tarihinde limana girer.
Toplulukta genç bir oyuncu
olarak yer alan Vasfî Rıza
Zobu, daha sonra anılannda o
ğîlnü şöyle anlatacaktır: 'İstik-
Harbi seneleri boyunca, bütün
mılletin sayıkladığı bu güzel
şehıre, Türk mılletinın mukad-
deratını bağladığı bu mübarek
Sürecek
1-Bedia Statzer (SanatyafarruMH
25.yıhndaçıkan Türk Tiyatrosn
Dergisiözel sayısı),s.24.2-"Nasd
Çarşafagirdik jutsd çarfafi
çıAarthk ?' Foto Magazin.ocak
1939.S.14.3- "SOytlkalbimaşk ve
sanat için çarplı'', Hayat, 2 ağustos
19734- Burhan Arpad,' Bir çiçek
ikiböcek " Oyun 6 tabio, Dönem
yaytnlanjstanbul. t.y. 1966U9-20.
5- "Bedia Mnrahhit' kkomifma "
Yedinci Sanat, No.9.Kasım 1973
s.90.
BEDİA MUVAHHİT ANEKDOTLARI
^Sakınyazma,emişekerim ^AsansördmkalkanayTia
Yıllar önce Haldun Taner Bedia Muvahhit'in
anılannı yazmasını dilemiş ve şöyle yazmıştı:
Bedia'nın eşsiz ve taklit edilemez mizah daman,
usturadan da keskın hicvi ile bezeyecegi böyle
tuzlu bıberli ve sakınmasız bir anılar kitabı; sade
tiyatromuzun değil, anı edebiyatımızın da
şaheserlerinden bin olabilir. (MiDiyet, 13
Ağustos 1978)
Gerçekten de Bedia Muvahhit'in sanatçılıeı
kadar hazırcevaphğı ve esprili kişıliğı de
ünlüdür. Hakkındaki fıkralar kulaktan kulağa
dolaşır, zaman zaman gazetelere, dergilere de
yansır.
Bedia Muvahhit bunlan anlatırken, 'Sakın
yazma, e mi şekerim?' diye uyarmasma uyanr,
ama nedense kimsedinlemez! Bir gün Bedia
Hanım anılannı yazar mı bilemem ama, ben size
yazılmamış bir 'Bedia Muvahhit Anekdotlan'
kitapçığmdan örnekler sunmak ıstiyorum.
Bedia Hanım bir iki yıl önce bir toplantıya
gitmiş Biriltifatetmışler, birıltifatkendisine...
'Bedia Hanım vallahi ne gençleşmişsin, ne
güzelleşmışsin. Şıklığına da diyecek yok. Ne de
yakışmış!' Bu sözlerden çok sevinen Bedia
Hanım, davetten eve dönmüş. Apartmamn
asansörüne binmiş. Yukan çıkarken gözü
asansördeki aynaya ihşmiş. Bakıp kendi
kendine öfkelenmeye başlamış: 'A kızım Bedia,
sen aptal mısın? Baksana şu aynaya... Baksana
aynadakiyüzüne...Nerengençayol?Senıbiraz
pohpohladılar hemen kandın. Ama bak ayna ne
dıyor? Ona bak sen, aynaya bak.' Ertesi gün ilk
işi, yöneticiyericaederek asansördeki aynayı
kaldırtmak olmuş. Nedenini soranlara şöyle
diyormuş: 'Hayatım, evdeki aynaya ister
bakarsın, ıster bakmazsın. Ama asansör dediğin
avuç içi kadar yer. Aynayla göz gözesin. Cagına
okuyor insanın...'
POIİTİKAVEÖTESİ
MEHMED KEMAL
Mahmut YesaıH Geçiyor...
Naci Sadullah adını ilk kez Yedigün dergisinde Nazım
Hikmet'le yaptığı bir röportajda görmüştüm. Kendine
güvenli, öyle senli benli konuşuyordu. Yazılarının tirya-
kisi oldum. nerede rastlasam seve seve okudum. Tan'-
da köşe yazanydı. O yıllarda Babıali'de, gözünü budak-
tan esirgemeyen bıçkın yazarlar vardı. Naci Sadullah da
bunlardandı.
Şair Fethi Giray'ın 'Yeni Edebiyat' dergisinde "Rizeli
Aü'nin Destanı" diye bir şiiri çıkmıştı. Naci bu şiiri gör-
müş, köşesinde bir övgü döşenmişti. Şairin ilk ünü bu
şiirdir. Savaş yıllarıydı; Naci'yi askere almışlar, Merzı-
fon'a sürmüşlerdi. O yıiiarda yedeksubaydan alaya çı-
kanları Merzifon'a sürerlerdi. Beni de Merzifon'a yolla-
mışlardı; orda karşılaşamadık. Şair Berin Taşan'dan
öğrenmiştim ki o gitmiş, ben gelmiştim.
Merzifon'dan güneye (Iskenderun'a) yollamışlar; Atik
Yaylası'nda askerliğe başlamıştık. Askertik iki yıldan bi-
raz fazla sürdü. Dönüşte, ben Yeni Istanbul'da yazıyor-
dum; Naci, Demokrat izmir'de takma adla yazıyordu.
Nedense adından ürkülüyordu. Demokrat Parti dönemi-
ni yaşıyorduk, ama Naci'nin adına demokrasi dayanmı-
yordu. Düşünüyorum da, aradan yıllar geçti; gazeteler
kapandı. gazeteler açıldı: ölenler öldü, kalanlar kaldı;
dostların çoğu unutuldu.
Geçende yolum izmir'e düştü. Eski dostlardan kalan-
larla, bizim İzmir bürosuna yakın Babıali' denilen bir
kücük içkievinde buluştuk. Şurdan burdan konuşurken
Naci Sadullah'ı da andık. Izmir'in bellegı Besim Akım-
sar, hangi taşı kaldırsan çıkıyor Belleğıne bolluk! işte bu
dostlardan birine (Adnan Törün'e) Naci'nin yazdığı bir
mektubun suretini yollamışlar. Mahmut Yesari'nin ölü-
mü sırasında, Naci'yi anımsatan bu 'Naciyane' mektubu
unutulmasın diye buraya almak istiyorum. Merzifon, 25
Ekim 1945tarihini taşıyor, "Vefalı kardeşim" diye başlı-
yor:
Tebrik ve taziyetinize çok teşekkür ederim. Yesari ye
ve onun sefalet içtndeki ölümüne -cümlemizi bekliyen
akıbete- yandım. Fakat bu yanışın içinde çok samimi bir
imreniş de var. Zira bizlerce sefaletin şereflisi, refahın
şeretsizine daima müreccah kalacak. Sorarım size,
hangi zengin vatandaşın ölümü ardından kalan miras,
Yesari'nin bıraktığı manevi hazine ve servet kadar kıy-
metlidir. Zenginler bizlerden belki beşer yıl fazla yaşı-
yorlar, ama öldükten sonra bizler onlardan daha uzun
ömürlü oluyoruz. Faraza Yesari'nin bıraktığı bir kitaplar
serisi, milyoner Abdurrahman Naci'nin çek defterinden
(..) Galiba siz, merhum doktor Rıza Nur davasında altı
aydan fazla hapse mahkum edilmem yüzünden Askeri
Ceza Kanunu yolu ile rütbemin alındığından haberdar
değilsiniz. Bir şey değil, orda burda kendimi subay diye
tanıttığım şüphesine düşerler Halbuki ben uğradığım
haksız cezayı hıç kimseden saklamakta değilim. Hatta
duymayanlar varsa onlar da duysunlar diye askerlik ha-
yatımı anlatan küçük bir kitap veya broşür şeklinde ya-
yımlayacağım ... Dü^manlarıma karşı göğsümü gere
gere duyuracağım. Şerefli yaramı sizler gibi dostlarımın
bilmeleri lazım değil mi? Aldığım tedbilı hava askerliği-
me «ayılmadığı için dört buçuk ay kadar daha burada-
yım. Şayet mektup yazar, adres değiştirmezseniz mek-
tupsuz kalmazsınız. Yazacaklarım, yazacaklarınıza
göre bu kadar tatsız olmaz ümidındeyım Şimdilık gözle-
rinizden öperek susmayı hak edecek kadar gevezelik
ettim değil mi? Mefhaba kardeşim."
Burada Mahmut Yesari hakkında bir not düşmek ge-
rekiyor. Yesari (1895-1945), genç yaşta pek çok kitap
yazmış bir yazardır. Sayısız romanları, öyküleri, röpor-
tajları vardır. Çok yoksulluk çekmiş, senatoryumlarda
yatmıştır. Sanatoryum yaşamını anlatan "Yakacık Mek-
tupları" adlı yapıtı çok ünlüdur. "Geceleyin Sokaklar",
özgün bir röportaj örneğidir.
Şair Fethi Giray, Mahmut Yesari'nin ölümü üstüne şu
dizeleri yazmıştı:
"Kapayın ellerinizle yüzünüzü
Büyük patronlar
Mahmut Yesari Bey geçiyor
Babıali caddesinden '
O yıllarda gazeteler Ikitelli'de değil, Babıali'de basılıp
dağıtılırdı ve patronlar, yokuşta ya inerken ya çıkarken
görülürlerdi. Okurlar da gazeteleri, ansiklopedisi için
değil yazıları için alırlardı.
Nereden nereye!..
BULMACA
SOLDAN SAĞA:
1/ E>osto>
r
evski'nın bır ro-
manı... İntikam. 2/ Yan-
kı... Alçak enlemlerde
esen düzenli rüzgâr. 3/
Gece denizde bahklann
ya da küreklerin kımılda-
nışıyla oluşan panlü. 4/
Bulaşık, bulaşmış... İs-
panyollann sevinç ünle-
mı. 5/ Sanı... Kol gücünü
geliştirmek için kullanı-
lan, gürgenden şişe biçi-
minde yapılmış jimnasük
araci. 6/ Bakınn simge-
si... Osmanlı toprak düzeninde yıl-
lık geliri yüz bin akçeyi aşan dirlık.
7/ Işsiz. aylak... Şarkının sert bir
biçimde vurgulandığı disko müzik
üslubu. 8/ Birnota... Yüce... Türk-
çede ilgi adılı. 9/ Yanağın alt kıs-
mı... Yelkenlı bır yanş teknesi.
YUKARIDAN AŞAG1YA:
1/ Orhan Pamuk'un bir romanı. 2/
Bilgıçlik taslayan kimse... Atlann
taşınması için yapılmış kapalı taşı-
ma araa. 3/ Zarar. 4/ Peygamber-
leri Hud'u dinlemedikleri için Tann tarafından yok edilen ka-
vim... Soy. sülale. 5/ Mikroskopta kullanılan dört köşe, küçük
ve ince cam parçası... Yabancı. 6/ Telefon sözü... Sevinç belir-
ten bir ünlem... Akıl. 7/ Hava basınçlan eşit olan yeryüzü nok-
talan. 8/ Sulak yer... Bir Afrika ülkesınin başkenti. 9/ Açıldığın-
da tohumlann ortaya çıkuğı kabuk... Bir tarikat ya da sanaün
ilk kurucusu.
1914 vıuııda İstanbul Telefon Şirketi'nde çabşan ilk Türk kadrian. Sağdan ikinci Bedia Şekip (Muvahhit)
İLAN
ŞEKA
İZMtT SELÜLOZ VE KÂGlT
SANAYÜ NfÜESSESESt
İZMtT
1- ÇAMALTI/İZMİR Tuzlası Mudürlügü'nden 10.000 Ton tuz de-
nizyolu ile mUesseseraize (ÎZMlT'e) naklettirilecektir.
2- thaJe 15.3.1993 gunu saat 14.30'da muessesemiz merkezinde ka-
palı zarf usulü yapılacaktır.
3- Bu işe ait şartname;
a) İSTANBUL Alım-Satım MüdOrlüğO Mahmut Bey Halkalı Cad.
Simtel Fabrikası yanı Bakırköy/İSTANBUL
b) İZMİR Cumhuriyet Bulvan Gümrük Iş Hanı Kat 3 No: 38'deki
Alım-Salım Müdürluğü'nden,
c) lZMlT'teki müessesemiz Nak. ve Amb. Kısım Müdürlüğü'nden
bedelsiz olarak temin edilebilir.
4- Müessesemu Arttırma ve Eksiltme Kanunu'na bağlı oünayıp iha-
leyi yapıp yapmamakta veya dılediğıne yapmakta tamamen serbesttir.
• Basın: 21073