18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 24 ŞUBAT1993 ÇARŞAMBA 12 DIZİ 'BolşeviköğrencîIer^Konya sürgünü -1- Bugün 24 şubat, Hıfzı Veldet Velidedeoğlu'nun bıryıl önce ardmızdan aynldığı gün. O günden bu yana Velidedeoğlu'nun Prof. Sanca gibi öğrencidostlan. Prof. Cemalettin öner gibi doktor dostlan dd son yolculuklanna çıktılar. Velidedeoğlu bu kayıplan duysaydı -kendi deyişiyle- uzun yaşamanın faturası olarak yine acılannı ıçıne gömmenin eaklığını yaşayacaktı. Ama, 'yığit dostum' diye hıtabettiği Üğur Mumcu'nun kaybına sanınm dayanamazdı... Son soluklanna dek ülkesınin esenliği için çırpınan insanlann, hele bu uğurda yaşamla ölümü eş tutarak ölümü göğüsleyenlerin, hayatlanyla ılgili olaylann, olgulann yaalarak kalıcı bir duruma gelmesının gerektiğıne inananlardanım Bu inanca dayanarak kaleme alınan bu yazıda. Velıdedeoğlu'nun sevinçleriyle, üzüntüleriyle oluşan yaşam yumağının kımi düğumlerini çözmeyevalıştım. Umanm bir gün yumağın tümıi açılarak yaaya donüşür. ••• Hıfa Veldet Velidedeoğlu "Benim yaşamanın Uk 15 yılı bir Osmanlı çocuğu, 4 yılı Milli Mücadele genci, gerive kalanı Cumhumet tatandaşı olarak geçti" dıyerek, omrünü bölümlere ayırmıştı. Demek ki 24 Şubat 1992ye dek, 69 yıl cumhunyet vatandaşı olarak yaşadı. Velidedeoğlu'nun bu bölümlemesinı birazaçarsak, onun Mılli Mücadele'nin sarbilmaz dayancından, "ulusal kükreyiş" diye nitelediği 'K.uvayi Milliye Ruhu'ndan, ilk M .-clis'in Kurtuluş, Savaşı'nı ver în ınanmışlığından. lkinci Meclıs'in devrimci gücünden aşama aşama geçerek, laik, çağdaş Türkıye'nin yurttaşı olmay ı ulaştığını görürüz. tşte bu aş^rıalann Türkiye Cumıiunyeti'nin temelıni nasıl örduklenni anlatmaya bu kavramlan öğretmeye, sonraki yülarda da savunmaya bir ömür adadı Hıfa Veldet Velidedeoğlu. F Z I V E L D E T V E L İ D E D E O Ğ L U 88YILINSEVİNÇLERİ, HÜZÜNLERİ MERİÇ VELİDEDEOĞLU Ankara Sultanisi'nin 787 nolu öğrencisi Mustafa Hıfzı Doğal olarak bu uzun adayış sürecinde, onu sev indiren, acı veren, üzen pek çok olayı da, savaşımlarıyla birlikte yaşayacaktır." 15 yıllık Osmanlı çocuğu" dedığı dönetni bir yana bırakırsak, ilk büyûk sevinci 23 Nisan 1920'de yaşar. Bu yıhn hazıran ayında da ilk kez Atatürk ile karşıhklı konuşma heyecanını tadar. Memur olarak bulunduğu bu ilk Meclis'te, Atatürk ıkınci konuşmasında, yüreğinin göğsünden fırlayacakmış gibi atışını, bu anısını her • Hıfzı Veldet Velidedeoğlu "Benim yaşamımın ilk 15 yılı bir Osmanlı çocuğu, 4 yılı Milli Mücadele genci, geriye kalanı Cumhunyet vatandaşı olarak geçti" diyerek, ömrünü bölümlere ayırmıştı. Demek ki 24 Şubat 1992'ye dek, 69 yıl cumhuriyet vatandaşı olarak yaşadı. • O günlerde her konuda "Meclis'e başvurulması olağandır. Milli Eğitim Bakanf nın sorunlanna ilgisiz kaldığından söz eden dilekçe, Rıza Nur'un eline geçince kıyamet kopar. vardır. Bunlan sekiz maddede toplayıp, bir dilekçe yazar. Kendisiyle birlikte on iki öğrencinin imzaladığı dilekçeyi, Milli Eğitim BakanlığYna götürürverir. Ne varki istedikkri sonucu alamazlar, yeniden bir dilekçe düzenlenir, imza sayısı 50'ye yükselir. Dilekçenın verileceği makam bu kez Meclis BaşkanlığTdır. O günlerde her konuda "Meclis'e başvurulması olağandır. Milli Eğitim Bakanı'nın sorunlanna ilgisiz kaldığından söz eden dilekçe, Rıza Nur'un eline geçince kıyamet kopar. Okula hemen Maarif Mudürügelır. elebaşı olarak görülen 12 öğrenciyi sorgulamak üzere ahp Maarif Müdürlüğü'ne getirir. Ellerine kağıt kalem venlen öğrencılere birtakım sorularyazdınr, sorulann Rıza Nur tarafından düzenlendiğini. hepsine doğru yanıtlar vermelerini ister. Milli Eğitim Bakanı'nın özellikle kendisirün düzenlediği sorular ise: Sosyalizm nedir? Ne zamandan ben Bolşeviksiniz? Kimlerle toplantı yapıyorsunuz? Nerelerde toplanıyorsunuz? gibi konular doğrultusundadır. Aradan üç gün geçer, bu kez okula Rıza Nurgelir. Sorgulama sonucunda 12 öğrencinin 'Bolşevik' olduklanna karar vermiştir. Karan öğrencilere kendisi okur: 12 Bolşevik öğrenciden altısı okuldan atılacak, ıçlerinde Velidedeoğlu'nun da bulunduğu öteki altı öğrencı de Konya'ya sürülecektir. Bakan Rıza Nur okulun tüm öğrencilerine de gözdağı verdikten sonra, okul yönetımince payton arabasına kadar geçınlerek uğurlanır. Sürecek Milli Eğitim Bakanı Rıza Nur tarafından 'Bolşevik' ilan edilen Konya sürgünleri. Yıl: 1920 (Veli- dedeoğlu oturanlarm sağ başında) l<M2'de Profesörolan Hıfzı Velded Velidedeoğlu, meslektaşı Prof.Schvvaz ve öğrencisi Muanuner Aksoyile anlattığında duyumsar. Ne var kı bu sevınçleri îzleyen üzüntü hemen bebnverir. # 1920 yılının aralık ayı sonunda, Büyük Mıllet Meclisi'nin ilk Milli Eğitim Bakanı Dr. Rıza Nur tarafından 'Bolşevik' olmakla suçlanıp Konya'ya sürülmesi, Milli Mücadele yıllan üzüntülerinın en başta gelenidir. Ankara Lısesi'nin oldukça dikbaşlı öğrencilerinden 787 no.lu Mustafa Hıfzı'nın okul yönetimi hakkında şıkayetleri BİR CUMHURİYET SANATÇISI E D I A M UV A HHi T GÖKHAN AKÇURA Mustafa KemaFinhuzunutda 2- Fransızca muallimesi Bedia Hanmıia aktör Muvahhit Bey'in izdivaçian Bedia Muvahhit okulu bitirdikten sonra, aile çevrelerini oluşturan Muhsin Ertuğrul, Yakup Kadri, Yahya Kemal gibi sanatçılann da etkisiyiie Erenköy Lisesi'ne Fransızca muallimesi olur. Bir süre sonra da Darülbedayi oyuncusu Muvahhit Beyİe tanışarak evlenir. Bu sürecın başlangıç dönemini ve sonrasını eski bir röportajda şöyle anlaüyor: "O tarihkrde, yani 1921 "de, Erenköy Kız Lisesi'nde Fransızca öğrctmenliği yapıyordum. Muvahhit Refet Bey de Darülbedayi'nın en gözde oyuncusuydu. Hale Sine- ması'nda temsiller veriyordu. Her genç kız. ya bir sinema artistine, ya birmüzisyene hayrandır; ben de Muvahhit Bey'in hayranıydım. Bu yûzden bir tek oyununu kaçırmazdım. Yıne oyununa gjttiğim bir gün bütün cesaretimi toplayıp, ondan bir resminı istedım. Nasıl heyecanlandım, bilemezsiniz... Bana en güzel ve yakışıkb olduğu bir resmıni verdi ve üzenne "Genç kızlann sultanına" diye yazdı. Tanışmamızdan bir süre sonra da bana evlenme teklif etti."5 Evlilikleri, Bedia Muvahhıt'in tiyatroya olan ılgisinı dearttırmıştır. Kulısleri yakından tanımaya başlar. Darülbedayi 1922-23 sezonunda Şehzadebaşı'nda temsiller verirken, Bedia H.ı- nım da kocası Muvahhid'i kulisten seyretmektedir: "Darülbedayi-i Osmani'nin o ramazan oyunlannda ben haftanın bir kaç gecesi paradi- deydim. Paradi yirmi kuruştu. İftardan sonra babam getirip paradınin en ön sırasına bırakır, kendi de gjder "Mersin Kıraathanesi"ne otururdu. Dönüp beni aldığında Şehzadebaşı tramvay caddesı ınsan selleriyledoluydu. Bütün sinema ve tiyatrolar boşalmışu. Ertesi sabahın gazeteleri, o günlerin ilginç "Resimli Hafta" dergisı. ıslak ıslak saülırdı. Şehzade Camıi'nın, Süleyma- niye'nin mahyalan soluk soluk titreşirdi. '•Sekizinci' vodvilinin ilk gecesi paradınin sol yanındaydım. Sahneyi yanlamasına. ama çok yakından görüyordum. Saçlan darmadağıruk Ahmet gduvahhid. Nebıle'nin âşı- olarak, başını Eliza Binemeciyan'ın dızıne bırakmıştı. Bir başka sahnede, kırmızı fesli ve kır bıyıkh Habıbı Neccar başı öfkeden titreyerek: "Bedenmahrum... Vücut sakıt... Nebile beni mahnım etme!" diye sekizinci • Mustafa Kemal; Bedia Muvahhıt'in 'Ateşten Gömlek'te oynadığını bilmekte ve tiyatro sahnesine çıkmasını uygun bulmak- tadır. 11 Ağustos 1923 tarihinde Palas Sine- ması'nda Darülbedayi ilk temsilini verir. Bedia sahnededir. Gazi'nin alkışlan sa- natçılan duygulandınr... beldeye Darülbedayi rtuıatkârlan ilk defa geliyorlar- Gazı Mustafa Kemal Paşada burada idi. Büyük zaferden dolayı vakıa herkes gükr yüzlü ve mağrur bir haldeydi. Ama, senelerin verdiği ıstıraptan olacak,şehirdebirsükûnet,bir '"dinlenme" hali vardı. (...) Birincı Kordon'da. körfezin sonlanna doğru kahnış bir kaç bına arasında," Palas" isimli bir sinema vardı. (Sonralan ismi Tayyare Sıneması olmuştu.) O sinema bınasında oynayacaktık " 6 İlk oyunu beşgün sonrapazar günü oyanayacaklarını ilan ederler. Bu 'açılif lörenine' Büyük Millel Meclisı Reisi ve Başktorumdan Gazi Mustafa Kemafin de şeref vermesini arzu etmektedirler.Ve bu amaçla Mustafa Kemal'e yapılan ziyarette, sahneye Türk kadınının resmen çıkması gündemegelir Bedia Hanm eşi Mıro*hit Bey ile 'Kır ÇçeğP oyununda (1925) kansı Eliza Binemecıyan'a yalvanyordu. Son perde ne çok alkışlanmıştı."4 Bedia Muvahhit'in bu seyırcılik dönemi uzun sürmez. Oyunculuk yaşamma önce sinema oyuncusu olarak başlar. "Ateşten Gönüek* filmi çekilirken kendisine bir tekbf yapılır: "Halide Edip Hanım'ın 'Ateşten Gömlek'ini fılme al- mak istemişler. Halide Edip Hanım da bu rolü ancak bir Türk kadınıoynayabilirdemiş. Ertuğrul Muhsin, Muvahhid'in de benim de iyı arkadaşımızdı. ailedostumuzdu. Geldi, Muvahhıd'e kann oynar mı dedı. Ben çok sevindim, film oynamak o zaman hiç beklemediğim bir şeydi, bir- denbire... Peki. dedim. Filmi çevirdik. O zaman için önemli bir para olan lOOliraverdiler bana. sonra oyunumunu çok beğendiler, 50 lira daha verdiler. "5 Izmir'de bir Türk kadını,Mustafa Kemal huzurunda sahneye çıkıyor! O yıllarda Darülbedayi sık sık dağılıp toparlanmakta, sanatçılar kendi aralannda truplar kurup "Darülbedayi Sanatçılan" adı altında tumelere çıkmaktadırlar. Muvahhit Bey ve arkadaşlan da bir araya gelerek 1923 yazında bir İzmir tumesine cıkarlar. Bedia Muvahhit, kocasının yanında, sadece bireş sıfatıyla bu turneye kaülır. Darülbedayi sanatçılannı îzmir'e getiren Pierre Loti vapuru 12 Temmuz 1923 tarihinde limana girer. Toplulukta genç bir oyuncu olarak yer alan Vasfî Rıza Zobu, daha sonra anılannda o ğîlnü şöyle anlatacaktır: 'İstik- Harbi seneleri boyunca, bütün mılletin sayıkladığı bu güzel şehıre, Türk mılletinın mukad- deratını bağladığı bu mübarek Sürecek 1-Bedia Statzer (SanatyafarruMH 25.yıhndaçıkan Türk Tiyatrosn Dergisiözel sayısı),s.24.2-"Nasd Çarşafagirdik jutsd çarfafi çıAarthk ?' Foto Magazin.ocak 1939.S.14.3- "SOytlkalbimaşk ve sanat için çarplı'', Hayat, 2 ağustos 19734- Burhan Arpad,' Bir çiçek ikiböcek " Oyun 6 tabio, Dönem yaytnlanjstanbul. t.y. 1966U9-20. 5- "Bedia Mnrahhit' kkomifma " Yedinci Sanat, No.9.Kasım 1973 s.90. BEDİA MUVAHHİT ANEKDOTLARI ^Sakınyazma,emişekerim ^AsansördmkalkanayTia Yıllar önce Haldun Taner Bedia Muvahhit'in anılannı yazmasını dilemiş ve şöyle yazmıştı: Bedia'nın eşsiz ve taklit edilemez mizah daman, usturadan da keskın hicvi ile bezeyecegi böyle tuzlu bıberli ve sakınmasız bir anılar kitabı; sade tiyatromuzun değil, anı edebiyatımızın da şaheserlerinden bin olabilir. (MiDiyet, 13 Ağustos 1978) Gerçekten de Bedia Muvahhit'in sanatçılıeı kadar hazırcevaphğı ve esprili kişıliğı de ünlüdür. Hakkındaki fıkralar kulaktan kulağa dolaşır, zaman zaman gazetelere, dergilere de yansır. Bedia Muvahhit bunlan anlatırken, 'Sakın yazma, e mi şekerim?' diye uyarmasma uyanr, ama nedense kimsedinlemez! Bir gün Bedia Hanım anılannı yazar mı bilemem ama, ben size yazılmamış bir 'Bedia Muvahhit Anekdotlan' kitapçığmdan örnekler sunmak ıstiyorum. Bedia Hanım bir iki yıl önce bir toplantıya gitmiş Biriltifatetmışler, birıltifatkendisine... 'Bedia Hanım vallahi ne gençleşmişsin, ne güzelleşmışsin. Şıklığına da diyecek yok. Ne de yakışmış!' Bu sözlerden çok sevinen Bedia Hanım, davetten eve dönmüş. Apartmamn asansörüne binmiş. Yukan çıkarken gözü asansördeki aynaya ihşmiş. Bakıp kendi kendine öfkelenmeye başlamış: 'A kızım Bedia, sen aptal mısın? Baksana şu aynaya... Baksana aynadakiyüzüne...Nerengençayol?Senıbiraz pohpohladılar hemen kandın. Ama bak ayna ne dıyor? Ona bak sen, aynaya bak.' Ertesi gün ilk işi, yöneticiyericaederek asansördeki aynayı kaldırtmak olmuş. Nedenini soranlara şöyle diyormuş: 'Hayatım, evdeki aynaya ister bakarsın, ıster bakmazsın. Ama asansör dediğin avuç içi kadar yer. Aynayla göz gözesin. Cagına okuyor insanın...' POIİTİKAVEÖTESİ MEHMED KEMAL Mahmut YesaıH Geçiyor... Naci Sadullah adını ilk kez Yedigün dergisinde Nazım Hikmet'le yaptığı bir röportajda görmüştüm. Kendine güvenli, öyle senli benli konuşuyordu. Yazılarının tirya- kisi oldum. nerede rastlasam seve seve okudum. Tan'- da köşe yazanydı. O yıllarda Babıali'de, gözünü budak- tan esirgemeyen bıçkın yazarlar vardı. Naci Sadullah da bunlardandı. Şair Fethi Giray'ın 'Yeni Edebiyat' dergisinde "Rizeli Aü'nin Destanı" diye bir şiiri çıkmıştı. Naci bu şiiri gör- müş, köşesinde bir övgü döşenmişti. Şairin ilk ünü bu şiirdir. Savaş yıllarıydı; Naci'yi askere almışlar, Merzı- fon'a sürmüşlerdi. O yıiiarda yedeksubaydan alaya çı- kanları Merzifon'a sürerlerdi. Beni de Merzifon'a yolla- mışlardı; orda karşılaşamadık. Şair Berin Taşan'dan öğrenmiştim ki o gitmiş, ben gelmiştim. Merzifon'dan güneye (Iskenderun'a) yollamışlar; Atik Yaylası'nda askerliğe başlamıştık. Askertik iki yıldan bi- raz fazla sürdü. Dönüşte, ben Yeni Istanbul'da yazıyor- dum; Naci, Demokrat izmir'de takma adla yazıyordu. Nedense adından ürkülüyordu. Demokrat Parti dönemi- ni yaşıyorduk, ama Naci'nin adına demokrasi dayanmı- yordu. Düşünüyorum da, aradan yıllar geçti; gazeteler kapandı. gazeteler açıldı: ölenler öldü, kalanlar kaldı; dostların çoğu unutuldu. Geçende yolum izmir'e düştü. Eski dostlardan kalan- larla, bizim İzmir bürosuna yakın Babıali' denilen bir kücük içkievinde buluştuk. Şurdan burdan konuşurken Naci Sadullah'ı da andık. Izmir'in bellegı Besim Akım- sar, hangi taşı kaldırsan çıkıyor Belleğıne bolluk! işte bu dostlardan birine (Adnan Törün'e) Naci'nin yazdığı bir mektubun suretini yollamışlar. Mahmut Yesari'nin ölü- mü sırasında, Naci'yi anımsatan bu 'Naciyane' mektubu unutulmasın diye buraya almak istiyorum. Merzifon, 25 Ekim 1945tarihini taşıyor, "Vefalı kardeşim" diye başlı- yor: Tebrik ve taziyetinize çok teşekkür ederim. Yesari ye ve onun sefalet içtndeki ölümüne -cümlemizi bekliyen akıbete- yandım. Fakat bu yanışın içinde çok samimi bir imreniş de var. Zira bizlerce sefaletin şereflisi, refahın şeretsizine daima müreccah kalacak. Sorarım size, hangi zengin vatandaşın ölümü ardından kalan miras, Yesari'nin bıraktığı manevi hazine ve servet kadar kıy- metlidir. Zenginler bizlerden belki beşer yıl fazla yaşı- yorlar, ama öldükten sonra bizler onlardan daha uzun ömürlü oluyoruz. Faraza Yesari'nin bıraktığı bir kitaplar serisi, milyoner Abdurrahman Naci'nin çek defterinden (..) Galiba siz, merhum doktor Rıza Nur davasında altı aydan fazla hapse mahkum edilmem yüzünden Askeri Ceza Kanunu yolu ile rütbemin alındığından haberdar değilsiniz. Bir şey değil, orda burda kendimi subay diye tanıttığım şüphesine düşerler Halbuki ben uğradığım haksız cezayı hıç kimseden saklamakta değilim. Hatta duymayanlar varsa onlar da duysunlar diye askerlik ha- yatımı anlatan küçük bir kitap veya broşür şeklinde ya- yımlayacağım ... Dü^manlarıma karşı göğsümü gere gere duyuracağım. Şerefli yaramı sizler gibi dostlarımın bilmeleri lazım değil mi? Aldığım tedbilı hava askerliği- me «ayılmadığı için dört buçuk ay kadar daha burada- yım. Şayet mektup yazar, adres değiştirmezseniz mek- tupsuz kalmazsınız. Yazacaklarım, yazacaklarınıza göre bu kadar tatsız olmaz ümidındeyım Şimdilık gözle- rinizden öperek susmayı hak edecek kadar gevezelik ettim değil mi? Mefhaba kardeşim." Burada Mahmut Yesari hakkında bir not düşmek ge- rekiyor. Yesari (1895-1945), genç yaşta pek çok kitap yazmış bir yazardır. Sayısız romanları, öyküleri, röpor- tajları vardır. Çok yoksulluk çekmiş, senatoryumlarda yatmıştır. Sanatoryum yaşamını anlatan "Yakacık Mek- tupları" adlı yapıtı çok ünlüdur. "Geceleyin Sokaklar", özgün bir röportaj örneğidir. Şair Fethi Giray, Mahmut Yesari'nin ölümü üstüne şu dizeleri yazmıştı: "Kapayın ellerinizle yüzünüzü Büyük patronlar Mahmut Yesari Bey geçiyor Babıali caddesinden ' O yıllarda gazeteler Ikitelli'de değil, Babıali'de basılıp dağıtılırdı ve patronlar, yokuşta ya inerken ya çıkarken görülürlerdi. Okurlar da gazeteleri, ansiklopedisi için değil yazıları için alırlardı. Nereden nereye!.. BULMACA SOLDAN SAĞA: 1/ E>osto> r evski'nın bır ro- manı... İntikam. 2/ Yan- kı... Alçak enlemlerde esen düzenli rüzgâr. 3/ Gece denizde bahklann ya da küreklerin kımılda- nışıyla oluşan panlü. 4/ Bulaşık, bulaşmış... İs- panyollann sevinç ünle- mı. 5/ Sanı... Kol gücünü geliştirmek için kullanı- lan, gürgenden şişe biçi- minde yapılmış jimnasük araci. 6/ Bakınn simge- si... Osmanlı toprak düzeninde yıl- lık geliri yüz bin akçeyi aşan dirlık. 7/ Işsiz. aylak... Şarkının sert bir biçimde vurgulandığı disko müzik üslubu. 8/ Birnota... Yüce... Türk- çede ilgi adılı. 9/ Yanağın alt kıs- mı... Yelkenlı bır yanş teknesi. YUKARIDAN AŞAG1YA: 1/ Orhan Pamuk'un bir romanı. 2/ Bilgıçlik taslayan kimse... Atlann taşınması için yapılmış kapalı taşı- ma araa. 3/ Zarar. 4/ Peygamber- leri Hud'u dinlemedikleri için Tann tarafından yok edilen ka- vim... Soy. sülale. 5/ Mikroskopta kullanılan dört köşe, küçük ve ince cam parçası... Yabancı. 6/ Telefon sözü... Sevinç belir- ten bir ünlem... Akıl. 7/ Hava basınçlan eşit olan yeryüzü nok- talan. 8/ Sulak yer... Bir Afrika ülkesınin başkenti. 9/ Açıldığın- da tohumlann ortaya çıkuğı kabuk... Bir tarikat ya da sanaün ilk kurucusu. 1914 vıuııda İstanbul Telefon Şirketi'nde çabşan ilk Türk kadrian. Sağdan ikinci Bedia Şekip (Muvahhit) İLAN ŞEKA İZMtT SELÜLOZ VE KÂGlT SANAYÜ NfÜESSESESt İZMtT 1- ÇAMALTI/İZMİR Tuzlası Mudürlügü'nden 10.000 Ton tuz de- nizyolu ile mUesseseraize (ÎZMlT'e) naklettirilecektir. 2- thaJe 15.3.1993 gunu saat 14.30'da muessesemiz merkezinde ka- palı zarf usulü yapılacaktır. 3- Bu işe ait şartname; a) İSTANBUL Alım-Satım MüdOrlüğO Mahmut Bey Halkalı Cad. Simtel Fabrikası yanı Bakırköy/İSTANBUL b) İZMİR Cumhuriyet Bulvan Gümrük Iş Hanı Kat 3 No: 38'deki Alım-Salım Müdürluğü'nden, c) lZMlT'teki müessesemiz Nak. ve Amb. Kısım Müdürlüğü'nden bedelsiz olarak temin edilebilir. 4- Müessesemu Arttırma ve Eksiltme Kanunu'na bağlı oünayıp iha- leyi yapıp yapmamakta veya dılediğıne yapmakta tamamen serbesttir. • Basın: 21073
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle