23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 12ŞUBAT1993CUMA HABERLER Ğzal'dan yargıya • ANKARA (ANKA)- Cumhurbaşkanı Turgut Özal, boş bulunan Hakimler \e Savalar Yüksek Kurulu (HSYK.) yedek üyeliğine Danıştay Genel Kurulu tarafından gösterilen üç aday arasından ikinci daire üyesi Doç. Dr. MuammerOytan'ı seçti. Oytan'ın seçimine ilişkin Cumhurbaşkanlığı karan, Resmi Gazete'de yayımlandı. Danıştay Genel Kurulu, HSYK yedek üyeliği icin Oytan'ın yaru sıra yedinci daire üyesi Erdoğan Anh'yla sckizinci daire üyesi Nursen Çatal'ı aday göstermişti. HSYK yedek . üyeliği Yaşar Selım Asmaz'ın yine Cumhurbaşkanı Turgut Ozal tarafından Danıştay üyeliğine seçilmesiyle boşalmışü. Ergun: Görevimin başındayun • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Emnıyet Genel M üdürii Yılmaz Ergun, istifa ettiği yolundaki söylentileri yalanladı. Ergun. "Ben görevimin başındayım, böyle birşey yok'dedi. Merkez, İstanbul-Ankara emniyeti arasındaki cekişme ve İstanbul'daki operasyonla ilgili kendisinin devredışı bırakılması üzerine, istifa edeceği söylentileri yayılan Ergun, bu söylentilerin gerçek dışı olduğunu belirtti. fçişleri Bakanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğü kulislerindedün yayılan bu söylenti üzerine Ergun, "Ben görevimin başındayım. Böyle bir şey yok" diye konuştu. Ergun'un yerine atanacağı ileri sürülen Siirt Valisi Naci Parmakstz da, böyle bir olayın söz konusu olmadığını ve kendisinin söylentilerden bilgisi bulunmadığını söyledi. Sezgin: Belge araştırılıyor • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - İçişleri Bakanı İsmet Sezgin, Refah Partisi Grup Başkanvekili Şevket Kazan tarafından TBMM kürsüsünde açıklanan vc Millı İstıhbaral Teşkilatı (MİT) tarafından hazırlandığı ileri sürülen tcrörraporumın sahlc olduğunu >ınelcycrck. "Belge hiçbırdelılegerek duyulmadan sahıcdir ve şimdi bu sahıcciliğı yapanlan anyorlar" dedı. Sezgin, dün Emniyet Genel Müdürlüğü kreş ve gündüz bakımevinin açılışında gazetecilerin sorulannı yanıtladı. Sezgin. Başbakan Süleyman Demirel'in, belgenin MİT içinden bir grup tarafından hazırlandığı doğrultusundaki açıklamasının anımsatılması üzerine. "Büyük olasılıkla evet"' dedi. ANAPöpgûtû 'gûn' sayıyor • ANKARA (ANKA)- ANAP, delege seçimlerinin tamamlandığı illerde ilçe kongrelerini başlatıyor. Yeni yılla bıriikte kongre çalışmalannı hızlandıran ANAP, delege seçimlerinin yapıldığı 140 ilçeye kongre günü verdi. ANAP Teşkilat Başkanlığı kongre günü almak için başvuran ilçe yöneticileriyle dolup taşarken şimdıye kadar işlemlcrini tamamlayan ilçelere gün verildi. 907 ilçede kongre yapmaya hazırlanan ANAP yönetimi, tum ilçe kongrelerini mart ayının sonunda tamamlayacak şekilde takvım hazırladı. ANAP Teşkilat Başkanı Ersin Taranoğhı. her ilçe kongresinde 400 delegenin belirleneceğini kaydederek, il kongrelerinin nisan-mayıs aylannda yapılacağını ve Genel Başkan Mesut Yılmaz'ın da kongrelerin büyük bölümüne katılacağını söyledi. MesutYılmaz Avusturya'öa • İSTANBUL(AA)- ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz, Demokratik Birliği temsilcileriyle görüşmek üzere, özel bir uçakla Avusturya'ya gitti. Mesut Yılmaz'ın, Avusturya'da bulunacağı süre içinde yapacağı görüşmelerde, özellikJe Bosna-Hersek'te yaşanan insanlık dramı ele ahnacak. Yılmaz, Avusturya'da bulunan Türk işçi temsilcileriyle de bir araya gelecek ANAP Genel Başkanı Yılmaz, 4 Şubat 1993 tarihinde Almanya ve Avusturya'yı kapsayan bir geziye çıkmış, ancak ANAP Istanbul Milletvekili Adnan Kahyeci'nin vcfaü nedeniyle gezisinin Avusturya bolümünü gerçekleştirememişti. Araştırma komisyonu önergesi, milletvekilleri ile parti yönetiminin arasını açtı Koııtrgerilla SHPyiböldüTUNCAY ÖZKAN •TBMM'de kontrgerillanının faaliyetlerini araştırmak için bir ko- ANKARA - SHP ıçinde kontrgenlla mis ?on kurulmasmı isteyen SHP milletvekilleri parti yönetiminin ile ilgili oiarak veriimek istenen Meciis ret karanna karşı dırenıyor. Onergenın sahıplenndenCelal Kurkoğ- oldu. SHParaşürma onergesı şorun Genel Başkanı Erdal İnönü'nün karşı çı- kmasıyla önergenin Meciis BaşkanlığV- na verilmesine izin verilmemesi, millet- vekilleriyle parti yönetimini karşı karşı- ya getirdi. Aralannda partinin MYK üyelerinin de bulunduğu önergeci mil- letvekilleri, isteklerinde ısrarh olduk- lannı vurguiayarak, konuyu grup genel kurulunda ele alacaklannı ve grup yö- netiminin karanna itiraz edeceklerini bildirdiler. lu, yönetimin kakanna itiraz edeceklerini söylerken, Salman Kaya, "İtiraz dilekçemizde en az 25 milletvekilinin imzası olur" dedi. Yönetime itiraz bugün SHP'li milletvekillerince verilen ve TBMM'de kontrgerillanın faaliyetleriy- le ilgili bir araştırma komisyonunun ku- rubnasını isteyen önerge, milletvekilleri ile parti yönetiminin arasını açtı. Erdal İnönü'nün önergeye karşı tutumu ve basürması sonucu grup yönetim ku- rulu, önergeyi reddetti. Bunun üzerine önergeci milletvekilleri karşı atağa geç- tiler. Milletvekilleri, bugün grup yöneti- mine kararla ilgili oiarak itirazlannı ya- pacaklarını ve salı günü konunun grup- ta, milletvekillerinin tartışmasına açı- lmasını isteyeceklerini bildirdiler. Önergenin sahiplerinden Adıyaman Milletvekili Celal Kürkoğlu, itirazlan ile konunun grupla milleivekillerinin larlı- şılması sonucu orıaya çıkacak tabloya görc davranacaklannı bildirdi. Kür- koğlu, HEP tarafından verilen, RP'ce desteklenen ve 23 şubatla TBMM'de ele ahnacak olan kontrgerilla ile ilgili araş- tırma önergesinin desteklcnip destek- lenmemesi konusunun da, 16 şubat salı günü yapılacak grup toplanlısındaki tabloya göre kcsinleşeceğini açıkladı. Kürkoğlu, önergelerinin reddedilmesi durumunda, HEPve RP'nin önergeieri- ni deştekleyeceklerini de sözlerine ekle- di. Önerge sahibi millelvekillcrinden SHP MYK üyesi Ankara Milletvekili Mehmet Kerimoğhı, SHP grubunun kontrgerilla önergesine destek vereceği- ne inandığını. milletvekillerinin oluruy- la, önergenin TBMM BaşkanlığVna ve- rileceğini dile getirdi. Kerimoğlu, "SHP grubu bu önergeyi benimser, bu önerge grubumuzda görüşmeler sonunda ka- bul görür"dedi. Önergeye imza koyan Ankara Millet- vekili Salman Kaya da. kcndilerinin iti- raana diğer milletvekillerinin de katıla- cağını ve en az 25 milletvekilinin imza- sıyla itiraz dilekçelerini vereceklerini bil- dirdi. DYP komisyondan rahatsız SHP yönetimi ise, milletvekillerine gönderdiği ret gerekçcsinde, faili meç- hul cinayetlenn araştınlması icin kuru- lan komisyon ile 23 şubatta yapıiacak kontrgerilla görüşmelerini hatırlatarak, yeni bir kontrgerilla araştırma komis- yonu kurulmasına ihtiyaç duyulmadığı- nı öne sürdü. SHP'nin kontrgerilla için araşürma önergesi vermesi, DYP'de be- lirli rahatsızlıklara yol açıyor. DYP- liler, SHP'nin iküdarda olduğunu ve bütün kurumlann siyasi sorumlusu ol- duklannı unutarak hareket ettiğıni ve hükümeti zorda bırakacak gınşimlerde bulunduğunu ileri sürüyorlar. Ailesi Tuna'yı öldürenleri anyor İşkencedeölüme Byılsonradava • 198O'de kız arkadaşı Ferhan Çini- oğlu ile birlikte göz altına alınan Fa- ruk Tuna pankart astıklan gerekçe- siyle gözaltına ahnmışti. 3 ağustosda 1. Şube'ye götürülen Tuna kaldındığıHaydarpaşa Numune Hastanesi'nde 8 ağustos 1980'de be- yin travmasından ölmüştü. İstanbul Haber Servisi - 12 ıfadesini, polis arkadaşı Seba- Eylül öncesinde. pankart astığı gerekçesiyle kız arkadaşı ile bir- likte gözaltına alınan ve gördü- ğü işkence sonucu ölen Faruk Tuna'ya, 13 yıl sonra kimlerin işkence yaptığı ortaya çıkartıl- maya çalışıhyor. İstanbul 7AğırCeza Mahke- mesi'nde dün yapılan duruşma- ya, davada sanık oiarak bulu- nan İstanbul Emniyet Mûdür- lüğü'nde şube müdürü olan Se- bahattin Tür ile Faruk Tuna- nın anne ve babası katıldı. Fa- ruk Tuna'nın ölümüne neden oldukan iddia edilen ve olay ta- rihinde 867 kod numaralı sorgu ekibinde bulunan diğer sanı- klardan Necdet Göksd. Musta- fa Soylu, Hüseyin Gök ve Yusuf Tokur duruşmaya gelmedi. Davada sanık oiarak bulu- nan İstanbul Emniyet Müdür- lüğü'nde şube müdürü olan Se- bahatün Tür sorgusunda şun- lan söyledi: "Ben olay tarihinde Siyasi Şubede Dernekler Bürosunda çalıştım. Bir sürede Güvenlik Bürosunda çalıştım. Olayı 867 kod numaralı ekipte çalışan gö- revlilerin görev yaptığı sırada işlcdikleri iddiası vardır. Ben bu şubede görev yaptığım süre içe- risinde 867 kod numaralı ekip- de hiç çalışmadım. Maktülü hiç görmedim, tahkikata katılma- dım. Bu sebeple üzerime aülan suçu işlemedim." Faruk Tuna'nın avukaü Er- gin Cinmen'in isteği üzerine mahkeme başkanı, Sebahattin Tür'e, Faruk Tuna'nın kız ar- kadaşı olan Ferhan Çinlioğlu'- nu ve Ferhan Çinlioğlu'nun ifa- desini alan polis memuru Sinan Yalçın'ı tanıyıp tanımadığını sordu. Sebahatin Tür sözkonu- su kişileri tanımadığını söyledi. Aynı dava nedeniyle İstanbul 5. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılanan ve 4 yıl 5 ay hapis ce- zasına çarpünlan Sinan Yalçm, 27.3.1990 tarihinde verdiği ifa- desinde Ferhan Çinioğlu'nun ANAYASAKOMİSYONU 1994'ekadar seçimyok ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - TBMM Anayasa Ko- misyonu, bu yıl haziran ve ka- am aylannda yapılacak ara ye- rel seçimlerin ertelenmesi için DYP, SHP ve ANAP milletve- killerinin verdiği yasa önerisini benimsedi. Böylece ara yerel se- çimlerin 1994 yıknda yerel ge- nel seçimlerle birlikte yapılması komısyonca kabul edıldı. Meciis Anayasa Komis- yonu'nda ara yerel seçimlerin ,' ertelenmesiyle ilgili öneri ^örü- şüldükten sonra, DYP İstanbul Milletvekili Coşkun Kırca'nın, "mahalli idareler genel secimle- rine bir yıldan az kahnışsa. ara yerel seçirnlerin yapılamayaca- ğna" ilişkin önerisı görüsüldü. Bu öneri de, komisyonda be- nimsendi. Ara yerel seçimlerin ertelenmesine ilişkin öneriye DYP, SHP ve ANAP'h komis- yon üyeleri onay verirken, RP'li üyeler, "seçimden kaçıldığı" sa- vıyla karşı çıkülar. RP'li Melih Gökçek ve Ali Oğuz'un seçim takvimi başladıktan sonra Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü ve Karayollan Genel Müdürlü- ğü başta olmak üzere kamu ku- ruluşlannın seçim yapılacak yerde çalışamamalan ve geçici ışçi alınamayacağı yolundaki önergesi ise kabul cdilmedi. hattin Tür ile birlikte aldıklannı söylemişti. Faruk Tuna'nın annesi Emi- ne Tuna, oğlunun "denize gidi- yorum"diye evden çıktığını, mayosunu yenına aldığını an- cak oğlunun karakola götürü- lüp işkence gördüğünü ve öldü- ğünü ağlayarak anlatu. Faruk Tuna'nın babası Baran Tuna ise şunlan söyledi: "Oğhım İstanbul Tekniİc Ünivcrsitesi'- nde okuyordu. Okulda mim- lenmiş. Olay günü emniyete gö- türülmüş orada kasten öldürül- müştür. Bu bir işkence olayı de- ğildır Bu tahammüden adam öldürme davasıdır." rduruşmada, Faruk Tuna'nın babası Baran Tuna, oğlunun 13 yıl önce götüriildüğü yettekastenöldüriadüğönüsöyledi.(Fotoğraf: MEHMET DEMİRKAYA) emnı UĞUR MDMCU Söz veriyoruz Atatürkçülük yolundayız! HAYDARPAŞA TEKNİK OKULLARI'NDAN CjÇelinkaya, S.Akaoy, Ş.Karmhan, M.ErgHven, HjÖıg^r, RÖsener, A.YıUncı, D.Karahan, B.Avcı. MJLater, SJ)ng«r, AjÖıgfln, Mjjlgen, >.Çob«n, H.Demirsar, S.Akao;, G.Şaban. R.Kurt, E.Türkoglu, HJGOTMI. Y.Dindar, M.Fedakar. E.Ceylan. M.Yılmaı. SJÇmksr, N.Er^in, A.feva* *.Öwno . N.Akbnlm, Y.Şenlioglu. H.Ölçen, M.Aalan, S.Dogan. l.Mirasytdi, Ş.Enan, T£ogin. K.Dnman, K.Kaya, S.Baımaz, M.Bahar, Ü.Çrün, F.AkyU.. GİHta», TÇanUya, H.Şatın>glu, M.Daraar, DJ>ar, H^erçi, A.ÜYan, SJJmtnrr. B £ « g i n , Kcmal (Hoca), R.Kanlı, Z.Kanlı. Ş.YBTOX, A.Cn, AjT>ıkuılkara. N.^ayır, K.B«lma, K Yıldıı, NjCllngor, N^enoi, >*>laç, N.Ba», B.Bilican, N.Otoran, E.Ercan, M.KAM, EJhıydal, H.Mepvciogliı, HjGttngor, D.Ka«ıfcçı, M.Baeak, G.Şim»»k, GJJlkBİo, MX)natır. Z^orrl. l.X)«bal. Ffiner, M^eBMuaJi, l.Nathnr. İj^oykal, SJaleı, T.BahÜTar, CDemir, N.Birean, K.Kol, N.To.nn, G.Yalcm, CSoydan, RUncu, Y.Hadim, S.Öcüt, S.Akta», K.lalan, Ş.Harmandar, H.Demir, S.Zoriu. A.ÇınB r. Y.Sıjtıncı. N.Y«»amknl. A^eaer, T.Kaj, E.Cnver, A.Akaoy, Ö N.Eren, A.HejMagiT, T.Dikr. F.S6nmeE, N.Kara, A.lra. MXXAUMİnt, HJ.Tİbi, C.KAw Özgürlük, demokrasi ve insan haklarının savunucusu ' UĞUR MUMCirnıın katledilmesini şiddetle kınıyor, tüm devrim şehitlerini saygıyla anıyonız. TEK BEYAZTT ELEKTRtK ŞEBEKESİ'nden BİR GRUP İŞÇİ Cesaretin, dürüstlüğün, Atatürk ilkelerinin savunucusu Yiğidim, aslanım UĞURMUMCU yüreğimi yakan özlemini ve acıyı, evlatlarımı senin gibi yetiştirmeye çalışarak avutacağım. Seni yaşatacağun. AYŞE DOGAN Terketmedi , Sevdan Bizi Atatürk ilke ve devrimlerinin ödünsüz yılmaz savaşçısı UGUR MUMClTyu yitirmenin acısını yüreğimizde taşıyor, saldınyı yapan demokrasi düşmanı katilleri lanetliyoruz! TOKAT TEKEL StGARA FABRtKASI DEMOKRAT İŞÇİLER TURKİYE YAZAHLAR S£NDWAS1 8. OLAGAN GENEL KURUL'A ÇAĞRI Türkiye Yazartar Sendikası'nın 8. Olağan Genel Kurulu'- nun 13-14 Mart 1993 günlerinde saat 10.00-18.00 arası İs- tanbul, Eminonü, Cağaloğlu Türk Ocağı Caddesi No: 1, Basın Sarayı 2. kattaki Burhan Felek Konferans Salonu'- nda, aşağıdaki gündemi görüşmek üzere, 2821 sayılı Sen- dikalar Kanunu'nun 10. maddesi gereği üye usulü ile yapılmasına, gerekli yasal çoğunluk sağlanamadığı takdir- de 2. toplantının 20-21 Mart 1993 günteri aynı yer ve saat- te yapılmasına karar verildi. Oktay Akbal (Genel Başkan) Göndem: 1. Yoklama, ve genel başkanın açış konuşması, 2. Divan başkanı ve üyelerinin seçimi, 3. Saygı duruşu, 4. Konukla- rın konuşmalan, 5. Çalışma, hesap raporlan ile denetçi ra- porlarının okunup görüşülmesi, 6. Tahmini bütçenin görüşülmesi ve genel kurulun onayına sunulması, 7. Yö- netim ve denetim kurullarının aklanması, 8. Anatüzük de* ğişikliklerinin görüşülmesi ve onaylanması, 9. Dilekler, 10. Aday başvuruları, 11. Seçimler ve kapanış. İnsan haklannın, demokrasinin, hukukun, Atatürkçü düşüncenin susturulamaz savunucusu, erdemler öğretmeni; UĞURMUMCU çağının insanı, ülkenin vatandaşı olmanın gereklerini yapmışhğın huzuru içinde ol. Çabamız ve dileğimiz, ülkemizde benzerlerinizin artmasınadır. O. Ziy« tRKİ>, Nurhan CİNEL, Ali KÖKSAL, A. Remzi TÖNGÜR, Y. Ziya BARAN, Gühen SÖNMEZ, Bireen Sl SANU, Serdar AYDIN, Zülfikar ARSLAN, Mehmet BUDAK, Çiğdem ÖZDEMtR, Veli BULUT, Selahattin DEMİRKIRAN, Gül DEMİRCİ, Yıldız ERKMAN, Serpil ERGÜL, Serap ERCÜN, Tahsin PARLAKER, Serap KAY1SAR, Cttltekin TAŞKINÇAY, Aysel DEVELİOGLU, Alpay KÖSTEM, Perihan ÇOL, Ç. Sumru AKÇA, Emel YENER, Z. Ferah TU1NCER, INevin ALPKAYA, Serpil KARAOCLl. Moazıcz ARGUN, Şule ŞEN, Çigdem AVCI, Sedat BARLAS, Tttrkan DEMİRKAN, Nur BİLİZ, Bfllenl İINAL, Aysel AYTEK. BIRBAKIMA SERVER TANİLLİ Bir Anlamlı Çağrı Ünlü filozoflara rastladı gençlik yıllarım! 1950lerle beraber, benim kuşağımı çarpan, başta Je- an-Paul Sartre oldu. Etkisi de, her şeyden önce, özgürlü- ğe verdiği yerden geliyordu. Mutlak özgürlüğe mahkûmdu birey ona göre: Bu özgürlük, yolunu bizzat bulmasına zorluyordu insanı; bütün değerlerin temeli oydu ve kişiyi de, kendisine karşı olduğu kadar başkala- - rı önünde de, seçimlerinden sorumlu tutuyordu. özgürce seçecektiniz ve seçtiğinizle de yükümlü idi- niz. Sartre, çağdaş dünyayı, insarr ve özgürlüğü adına ye- niden gözdengeçiriryetartışırken, eylemdekitavırlarıy- la çarpmıştır bizleri. Örneğin, Fransa'da 1968 olayların- da, düzene düpedüz karşı çıkan Halkın Davası ile Libe- ration gazetelerinin yöneticiliğini üstlenmesi; dahası, başka gençleri ve aydınları da yanına alarak, sokak so- kak satmaya çıkması, unutulur şeylerden değildir. Bir ikincisi, Bertrand Russell'dı. Sapına kadar demok- rat, bireyci ve liberal olan bu ingiliz filozofu da, tabuların üzerine yürüyüşüyle büyülemiştir bizleri; hele din karşı- sında, bir tür Voltaire'i oldu yüzyılımızın. Onda da aynı cesur eylem dünyası: Militarizme karşı çıkışları, dünya- dabarış yolundaki çabaları.köksöktürmüştürgericiliğe. Amerika Birleşik Devletleri'nin Vietnam savaşında yap- tıklarınıyargılamakamacıylakurduğuuluslararası"Rus- sell Mahkemesi" ünlüdür. Russell ve Sartre, yüreklerinin yanı sıra, felsefenin saygınlığını da koymuşlardı terazinin kefesine. Felsefe ile eylemin içiçeliğinin bir başka örnekleriydi- ler. Güzel de, nereden geldim bu konuya bugün? Le Figaro nun, geçtiğimiz cuma günkü edebiyat ekin- de,birsoruşturmavekonusudaşu:"HâlâBirFransızFel- sefesi Var mı?" Kimi tanınmış aydın ve felsefe uzman- ları ilginç yanıtlar vermişler. Lc Figaro, sağcı bir gazetedir bildiğiniz gibi. Türkiye'- de, bir sağcı gazetenin, din ve mezhep konuları durur- ken, felsefe üstüne bir soruşturmaya kalkmasını düşü- nemezsiniz; ama Fransa için pek doğaldır bu. Neden? Çünkü, felsefe bir kurumdur düşünsel yaşamda; solcu- sugibi.sağcısıdavazgeçemezondan.Veyedisülâlesine yetecek kadar felsefe yapılmış ve filozof yetişmiş bir top- lumda, solcusu olduğu gibi sağcısı da, işler ne merkez- dedir diye durup durup sorar. O geleneğin sürmesi yaşamsaldır onlar için! Yanıtlara dikkat ediyorum, hemen hepsi Alman felse- fesinin ağırlığından söz ediyorlar. Jean D'Ormesson, "Felsefe Almanya'nın çccuğudur" derken, Luc Ferry, "Hepimiz Alman filozoflarıyız"deyipçıkıyorişin içinden. Alman felsefesinin getirdiği teknik zenginlik üzerinde özellikle duruluyor. Ancak, Fransa'da artık felsefe olmadığını söylemeye yeterli mi bu? Değil elbette! Foucault, Henri Gouhier, Michel Serres, Jacques Derrida, Marcel Conche ve baş- kalan, Fransız geleneğini sürdürüyorlar ülkede. Bjr yeni kuşak da yetişiyor. Fransız felsefe geleneğinin şu niteliği üzerinde de du- ruluyor: Alman filozoflanmn tersine, hemen hemen bü- tün Fransız filozofları, üstün yazarlar oldular aynı za- manda; Bergson ve Sartre, en yakın örnekleri bunun. Alexis Philonenko adlı bir felsefe tarihçisinin yanıtı ay- rıca dikkatlffli çektf. Felsefecimiz, son yıllarda biraz fazla laf kalabalığı gördüğünü söyleyıpyakınıyor bundan. An- cak, rlerisi için iyimser ve gelecekte, felsefe çatısının' dört sütun üzerinde yükseldiğini görmenin kendisini şa- şırtmayacağı görüşünde: Fransız, Alman, İngiliz ve Rus felsefeleri bu sütunlar; ve ekliyor, "Sırada Japonlar da var, korkutmasın bu bizi!" İlginç bir başlık da koymuş yazısına: "Bütün ülkelerih felsefeleri, birleşiniz!" Ufukları git gide bulanıklaşan, hatta yer yer kararan günümüz dünyasında; akla karşı akımların sökün ettiği, halkları birbirine saldırtıp kırdırtma yolunda ırkçı ve mil- liyetçi çığlıkların atıldığı ve düşünce özgürlüğüne karşı ölüm fetvalarının verildiği şu yaşadığımız ortamda, ba- na pek anlamlı geldi Philonenko'nun çağrısı. Nasıl sevinmem? Aklın eleştirici işlevi değil mi felsefe? Ve insanlığın te- mel sorunlarını çözme, aklın aydınlattığı yoldan olmaya- cak mı? BATMAN'DAJV IZLENIMLER Ölümkentinde hedefbelîrsizUFUKTEKtN BATMAN - Sabah 07.10... Kentin en işlek yeri. Batman Tur'un Cumhuriyet MeydanT- ndaki ofîsindeyiz. Birazdan kentin yerlisi bir ga- zeteci dostumuzla buluşacağız. Gün iyice ışımış ama ortalık he- nüz sakin. Pardösüsünün yakasım kaldırmış, bıvıklı, kumral, 30"lu yaşlarda biri dikkat cekiyor. Ya işinin profesyoneü değil ya da görevi huzursuz etmek. Gekn idm, karşılayanlar kiıtıler, birer birer ve pür dikkat izliyor. Bir- den bir otomobile yöneliyor. İçinde birkae kişi... Birkaç daki- ka konuştuktan sonra gözden kayboluyor. Ayağında spor ayakkabılan bulunan iki kişi giriyor seyahat şirketinin ofisine. İçkrinden biri pardösüsünün iç cebindeki tel- sizden gelen belli belirsiz anons sesleriyle polis olduğunu ele veri- yor. "Emniyetten misiniz?" sonı- sundan kaçamıyor görevli. "Evet" diyor isteksiz. "İşiniz zor, her şeyin faili meçhulmüş burada" deyip çekiliyorum. Gö- revi bir gazeteciyi izlemek mi yoksa güvenliğini sağlamak mı olduğu anlaşılamayan polis, "Evet" diyor, "Kimse bilgi ver- miyor. Eşkal vermiyor. Emniyet ne yapsmT1 Saat 16.30. Bazı dükkânsahip- leri kepenk indirmeye başhyor. Hava kararmakta. Açık dükkân sayısını saptamak daha kolay artık. 17.45'e gelince Batman'ın en işlek caddesinde, o da pcrdele- ri kapalı birkaç işyerinden ölgün ışıklar sızıyor. Bir işyeri sahibi, dükkânının yerini, nîesleğini ve adını yazmamamız koşuluyla konuşabileceğini söylüyor. Önce sonıyor; "Buraya girdığinizi gö- ren olmadı değil mi?" Rahatlat- mak için söylediğimiz '"hayır" sözcüğü ikna ediyor mu bilemi- yoruz ama birkaç dakikaya sığıdırdığı Batman şöyle: "Kim, neden öldürüyor, neden yakalanmıyor katiller, yakalan- sa da neden teşhir edilmiyor? Öl- dürülenlerin çoğu siyaset dışı io- sanJar. İşte asd tedirginKk bu. Herkes ama herkes 'Beni de öl- dürebilirler' diye düşünuyor. He- defı herkes, ben, o, sağcı, soicu, dindar, bazen polis \e hatta siz." Terörün hedefinin "biz gaze- teciler" olduğunu söylerken sesi- ne özel bir vurgulama tonu veri- yor. Batmanlı esnafın sözleriyie •ridlmemek imkân- "önce birkaç gün izlerier, sonra da.." RP İl Başkanı Kasım Seçkin, çok kesin bir ifadeyle reddediyor akşam 19.00'da buluşma tekh fımizi. "Siz" diyor, "Anlaşılan daha Batman'ı ögrenememişsi- niz. Ben 17.00'den sonra sokağa çıkmam. Siz siz olun benim gibi yapın.." BatmanMa saat 19.00. lluhan Oteli, çöl ortasında kıprdayan tek yaprak sanki. Gazeteciler ve siyasetçileri de sarıyor terörün havası. Hiç kimse tek başına çıkmıyor dışarı. Giden arabaya atlıyor, öyle aynlıyor yerinden. Gün ortasında, konuşmayı kabul eden bir Batmanlı faili meçhul kurbanlarının cenazesi- nin birkaç kişiyle kaldırddığına işaret ediyo 1 ". "Artık" taziyelere gjdemiyo- nız. Ölen öldüğüyle kalıyor. En yakın birkaç kişi kaldırıyor ce- nazeyi. Cenazeye katılan da "ya mimlenirsem" diye düşünuyor, gelmiyor artık.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle