Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURIYET 12ŞUBAT1993CUMA
OLAYLAR VE GORUŞLER
Mektuplarla
MELİH CEVDET ANDAY
PENCERE
S
on yazılarımdan Dı-
nnde. vargı. yargıla-
ma ' sozcuklennı ele
alarak bu sözcuklen
kullanırken duştuğüm
kımı sıkıniılara değını-
ycrdum sayın okurumuz. Kaysen
Cjmhunyet Savcısı Mahmut Çalış-
k<.n. konuva avdınlık getıren bır mek-
tup yazmii, kendısıne teşekkur ede-
nm SavınÇalışkandıyor kı
"Sayın Melih Cevdet \nday,
Muhakeme: Yargılama.
Kaza: Yargı.
Hüküm: Yargı. Ömeğin, yargıcın
yargısı.
Mahkûm (hükümlu): V argılı
Matıkum etme (hükiimlendirme):
Yargılı kılma, vargı sahibi yapma. yar-
gılandırma. \argılılama >a da yargıh-
landırma diyemiyoruz.
"- Y argıç onu ölume yargılandırdı."
V argdama: \ argılama ev lemi,
V argdandırma: Vargıiı kılma, yargı
sakıbi yapma.
"- \argılık, anlaşmazlıklı tarlanın
kendi malı olduğu konusunda onu yar-
gılandırdı."
Viahkeme: \ argılık, yargıyeri.
\dliye: Yargıevi.
Ancak mahkûm etme anlamındaki
yargılandırma kavramı, aleyhe; hü-
kümlendirme karşdığı kullamlan yargı-
landırma ise hem aleyhe hem lehe olan
durumları aniatıyor.
Vazgı
Yazgılı
\ azgılama
Yazgılandırma
Kaygı, kargı, sargı... yonündendeor-
nekiendirebüiriz. Ben de böyle duşiinü-
yorum. Saygüar sunarım. 2.1.1993"
Bır sayın okurumuz. emeklı oaret-
men Alı Ihsan Aydın da. Ankara'dan
yolladığı mcktupta gene bır dıl soru-
nuna değınmış, "tayak, dayanak değ-
nek" sozcuklennı ele alarak şoyle dı-
>or
Sayın \nday,
Özö: "tayak" = "dayak"hk.
Kırklı yıllara dek uzanan eski bir
okurunuzum. Şiırlerinizi, y apıtlarınızı
dikkatle ve zevkle okurum. Gazete su-
tunlarındaki vazılarınızın - kendimce -
yok olup gitmesine gönlum razı olmaz.
Önları bir kesik dosyamda saklar; za-
man zaman okumamı yinelerim. Bu
y azılarınızdan bir sözcuk, bir tumce be-
ni duşunce dünyalanna alır göturür.
Bilgilenirim; duşunce çevreninı aydınJa-
nır. Mutlu oiurum.
15 Ocak 1993 gunlü Cumhuriyet'te
'Söyleşi' başlıklı yazınızın bir yerinde:
"Lygurca'da tayak' diye bir sözcük
varmış. O da 'dayanak. değnek' anla-
mına geliyor" diyorsumız.
Buradakı tayak' sozcuğu beni köyu-
me, çocukluk ve ilk gençlık MİIarımın
geçtiği,uygarlığınayak basmadığı ko-
yiıme; SaMn Ekmekçi'nin yazılarında
tatlı tatlı anlattığı memleketine komşu
köylerden biri olan V elbeğı've goturdu.
İzninizJe çok değerli /amanınızdan bi-
razcığını çalarak bu hayali geziyi sizin-
le paylaşmak ıstiyonım. Orada tayak'
= 'dayak' sozcuğunün, gunlük yaşam-
la iç içeliğiru, nerelerde, nasıi kullanıldı-
ğını birlikte göreiim.
Meyve yüklu dallann eğilmemesi,
özellikle kırılmaması için altlarına da-
yanan çeşitli boy ve kalınlıktaki ağaç-
İar 'dayak'tır. Eğik konulması 'dayak
dayamak'. dik konulması 'davak dik-
mek'tir.
Katır. özellikle eşek gibi yiık hayvan-
larının semerlerine yük yükletirken
yuklenen tarafı 'dengı' dengede tufmak
için obur dengi yukletınceye kadar da-
yanan, ayı oy natıcıların sopasına ben-
zer ucu çatallı değneğe 'eşşek dayağı'
denir.
Vuklu kağnıyı çeken okuzleri, bo-
yunduruktan ağırlığı alarak snluklan-
dırmak. dinlendirmek için kağnının
okunun altına dikey olarak konulan bir,
bırbuçuk metre boyunda iki ya da üç
çatal ayakJı gereç 'ırahat dayağı'dır.
Kağnıya sap, saman yuklemek için
uzerıne konulan. kağnı çulunun ön ve
arka tarafını gergin tutmakta kullanı-
lan, 'eşşek dayağı'ndan biraz daha bu-
yukçe olan day akların adı ise 'kağnı da-
yağı'dır. Kağnının yukünu boşaltırken
arka day ak, havay a kaldırılan kağnının
on tarafına. boşaltma işi bitinceye ka-
dar day anır.
Bahçe. ağıl, ahır vb. kapılarının arka-
larına 4
kapı dayağı' day anır. Dışarıdan
omuz vurarak da olsa açılması olanaklı
değıldır. Kapı dayağının kusuk denılen
değışık bır bıçimi de vardır. Içerden kıi-
suklenmış bır kapı dışarıdan, kıntma-
dan açılamaz. kusuk en çok su değir-
menlerınde bulunur.
Dişenecek değirmen taşını kaldırıp
indirmede: unları hayvanlara yuklerken
'eşşek dayağı' görevinde; değirmen
kapüarını küsuklemede; zaman zaman
un öğutme sırası için çıkan kavgalarda
da saldın ve savunma aracı olarak kul-
lamlır. Böyle bir kavga anlatılırken
duyduğum: "Kusüğü adamın omuzu
kokune bir kösmuş (vurmuş), "anam..."
diyemeden gıtmiş." sozleri çocukluk
belleğimdedir.
Kusmek - kus - kusluk - küsük: "l>ini
bayramlar küsükler için barışma gunle-
ridir " Bu cûmledeki küsük ile değir-
mendeki kusuğun sesteşliğinden yarar-
lanılarak şöyle bir deyiş olusmuştur:
Biri birine "Ben sana kustüm" \a da
'kusum' derse yanıt olarak ''Kusuğunu
al da değirmene git" denir. Aramızda
kusluk kusuk olmaz, olmamalıdır. In-
sanlar arasında değil değırmende kusu-
ğe gereksinım vardır. anlamında.
Deyim olarak 'Eşşek dayağı çek-
mek': a) Eşek dover gibı dövmek, b)
'Eşşek dayağı' ile yara bere bırakacak
biçimde acımasızca dövmek.
Dayağın, saksılarda yetiştirilen çi-
çeklerin dallarına dayananından tutun
da, doğal afetlerden korumak için ko-
caman ağaç govdelerine dayananlara
kadar değişik guçtc ve bo> utlarda çeşit-
leri vardır. ÇitJere, bahçe duvarlanna
'dayak' day anır. Vapıların duvarları
için şehrin payandası, \elbeği'de 'da-
yak'tır.
Yalmz ev, ahır, samanlık gibi vapı-
ların ortu ağaçlan. kirişlen altına; kapı,
balkon çıkartmalarına sutun gorevınde
konulan ağaçlar dayak değıl, buyukleri
'dırek', kuçüklen 'dikme'dır.
Sayın Anday,sabrınızıdaha fazla ta-
şırmak istemem. 'Dayak' sözcuğünün
peşıne duşerek. benimle Toroslar'ın iç
eteklerıne kadar uzanan hayali gezime
katılmanızdan onur duydum.
Güzel \nadolumuzun köşe bucağın-
da Asya'dan geldiği şekliyle veya biraz
değişerek, nice yörcsel sozcüklerin, de-
yimlerin varlığı, bunların henüz sozluk-
lerimize girme olanağı bulamadığı ka-
nıma bilmem katılır mısınız?
Bu sozcüklerimizi gün ışığına çıkara-
bikeydik'tayak' = 'dayak'için Lygur-
caya, Orta Asya'\a kadar gitmemize
gerek kalmaz, bu sozcuğu uygaıiıktan
nasibini alamamış koy lerimizde, To-
roslar'ın koşe bucağında bulurduk. Gel
görki bu koylere(televizyonda Vkdcni/
yüzune bakan bazıları gosterildi) ulaş-
mak Orta Asya'y a ulaşmaktan hâlâ
daha zor.
V eni >apıtlarınızda, gazetemiz Cum-
hunyet'tekı yazılarınızda buluşma umi-
dimi canlı ve devamlı tutuyonım. Esen-
likler dilerim.
Içcl'dcn >azan s<tyın okurumuz Alı
I- (soyadını okuyamadım) şöylc dı-
>or
"Sayın Melih Cevdet Anday,
25.1*2.1992 tarihli Cumhuri'yet'teki o
guzel yazınızı, "Troya savaşı olmasa
daha iyi değil mi?" yi okurken ayırdma
vardım; Hektor'un öiüsune ağıt yakan
Andromakhe yanlışlıkla Akhileus'un
eşi olarak tanıtılmış. Kuçük bir gozden
kaçma olduğunu bılhorum. Bu yolla da
olsa si/e sıcak bir merhaba diyebildiğim
için mutluyum.
Yazılarınızda sık sık vurguladığınız
gibi. Homeros'un çiçek guzelliğindeki
destanı İlyada benı hep buyulemiştir.
Şiinmızın. kulturumuzun besleyici ana
damariarından biri olarak göruyorum
Homeros'u. \nddolıTnun surekli devi-
nen altın vureğı, hıç korelmeyensezgisi,
guzellik üreten belleği."
Şıırc düşkun olduğunu sandığım bır
okurumuz da yolladığı mckiupta ba-
na ıkı soru soruyor
I - Şıır nedır0
Tanımlar mısınız9
2- "Şnr dıldcn bdşka bır şcy değıl-
dır" dıycnlcr ıçın nc duşunuyorsunuz}
Sayın Guneş Balkır'a bırıncı soru-
yu kendı başına araştırmasını oğutle-
ycccğım
Ikıncı soru ıçın de Korsan Yayın-
lan"nda basılan 'NVıllıam Butler Yeals
vc Ezra Pound' kıtabı ılc (Ccm Tay-
lan) ADAM Sanat Dcrgısı'nın şubal
1991 tanhlı sayısını salık vennm
ARADABIR
İLHAN MİMAROĞLU
New York'tan
Audrey Hepbupn, Barbara
CaırollYakın yazılanmdan bırınde Audrey Hepburn'e azıcık
takılmış olduğum ıçın bırkaç gun geçıp de olduğunu oğ-
rendığımde kendımı kuçuk bır gunah ışlemış saydtm
Kuçuğunden de olsa gunah çıkarmaktan başka neden-
lerle onu anmak gerekır ıdıyse de varsın boylesı olsun
Sınema, yaşantımızın onemh bır parçası oladurdukça
yalnız sınemadan tanıdıklarımız olmuyorlar Yaşamı-
yorlar da Daha doğrusu yalnızca bırer ımge oldukları
ıçın ımgelık koşulunda yaşıyorlar ve oluyorlar Öldukle-
rınde yenıden canlanabılıyorlar Bırkaç hafta once Aud-
rey Hepburn'un Peter O Toole ile bır olup Pans te muze
soygununa gırışmesıne bakarken kanserden bıçağın
altına yafTiış ofduğunu bılmıyordum Bılseydım ne değı-
şırdı
9
öldu de ne değıştı^ Sabrına, hep var olacak ora-
da Gregory f*6ck'le Roma sokaklarında gezen kaçak
prenses de Gun gelıp on yıla yakın bır sure sınemadan
ayrılmış olması bu ımgelerı sılmemıştı Donduğunde ye-
nıden smemaya eskısı gıbı unutulmaz ımgeler bırakma-
mış olmasının da değıştırdığı bır şey yok
Bır Ingılız bankacıyla Hollandalı bır baronesın kızıy-
mış Ingıltere de okumus Çocuk denecek bır yasta ana-
sıyla Hollanda da tatıl geçırdığı bır sırada Nazıler gır-
mışleroulkeye Kaçamamış Ingıltere'ye Savaşyıllarını
Hollanda da geçırmek zorunda kalmış Açlıktan lale so-
ğanı yedığı olmuş Öyku butun bunlar Neredeyse bır
sovutlama iyı bır yonetmen fılmını yapsaydı bu oyku-
nun, gozumuzun onundekı somut Audrey Hepburn ım-
gesıne katkısı olurdu
İyı yonetmenlerın elınde oluştu bu ımge Bılly VVılder
WıllıamWyler, GeorgeCukor StanleyDonen Goruntu-
suyle birlikte sesı de var Bır yerde yanıltıcı bır yanı da
oldu o sesın My Faır Lady' de konuşan kendısıydı
ama şarkıları onun yerıne Marnı Nıxon soyluyordu Boy-
lece bır ımgenın bır başka ımgeye yardımı olmuştu
Marnı Nıxon da kendı başına bır ımge Bır ses ımgesı
Hem de onu tanıyanlar ıçın ımgenın otesınde bır kışı
Tanışıklığımız vardır Bayan Nıxon'la Bır gunler bırtıkte
çalışacaktık, plak yapacaktık Olmadı O da kansere ya-
kalanmışt Aradan bırkaç yıl geçti öldu mu kaldı mı?
Arayıp sormaya korkuyorum kotu bır haberle karşılaşı-
rım dıye Audrey Hepburn gıbı yalnızca bır ımge olsaydı
benım ıçın Marnı Nıxon boyle bır korkum olmazdı
Kotu yonetmenlerın elınde oluşamazdı Audrey Hep-
burn ımgesı Bunların başında Mel Ferrer geliyor olsa
gerek Evlıydı bır gunler onunla Guney Amerıka orman-
lanndakı kuş kız ımgesını gozlerının onunde carüandıra-
bilenler kaldı mı acaba
7
Ferrer'ın yonettığı "Green Man-
sıons" adlı bır fılmle onemlı bır ses ımgesı de unutuldu
grttı Vılla-Lobus'un muzığı En onemlı senfonıkyapıtların-
dan bırını yazmışt Vılla-Lobus bu film ıçın Muzığı hem
de kendı yonetıyordu Bestecının muzığıyle ıçlı dışlı
onemlı bır şarkıcı da katılıyordu seslendırmeye Bıdu
Sayao Gunun bırınde ForestoftheAmazon ' (Amazon
Ormanı) adlı bu yapıtın plağı yenıden çıkar belkı
Audrey Hepburn ımgesıne bağlı olarak yaşayan mu-
zıkler de var Kapıdan ıçerı gırdığımızde Barbara Car-
roll bunlardan bırını çalmaktaydı "Two for the Road" fıl-
mının baş ezgısını Ardından 'Breakfast at Tıffany s"ın
hem de Oscar kazanmış unlu ezgısı geldı Henry Man-
cını'nın muzıklerı Parçaları bırbırıne bağlarken ve bıtı-
rırken Bayan Carroll hem de kısa konuşmalarla bırkaç
saat once olum haberı gelmış olan Audrey Hepburn'u
anıyordu
Gece, Jerome Kern'ın Duke Ellıngton'un Bılly Stray-
hom'un ve başka bestecılerın muzıklerıyle ılerledı O
•geceye değın çalışını yalnız plaklarından tanıdığım Bar-
bara Carroll benım ıçın cazın en buyuk pıyanıstlerınden
bırıydı Kendısını yakından, canlı olarak dmlemeye ge-
lınce bır 19'uncu yuzyıl salonunda Chopın'ı ya da Lıszt'ı
dınlemenın bu tur bır yaşantı olabıleceğını duşundum
Değerıncetanınmıyor Barbara Carroll OgeceCarlyle
otelının barında onu dınleyen yedı kısı vardı Dınleme-
yenlere, hele durmadan yuksek sesle konuşanlara al-
dırmaz gorunuyordu Dınleyenler ıçın, bızım ıçın calıyor-
du Geceyarısınadoğruçalışınaaraverdığınde evegıt-
mek ıçın salondan çıkmak uzereydık kı, "Gıtmeyınız'
dedı, Gene çalacağım ' Donduk yerımıze Az sonra
buyu yenıden sarmaya başladı çevreyı
Nıye tanınmıyor değerınce
7
Kadın olduğu ıçın m\">
Cazda unlu kadınlar, şarkıcılardır iyı bır şarkıcı hem de
Bayan Carroll ama sanatının ağır basan yanı pıyanıstlı-
ğ>
Barbara Carroll'un ıkı uç plağı var bugun pıyasada
Caz mera
u
lısıysanız batı kentlerının plakçı dukkanlarını
altust edıp bulabılırsımz belkı bu plakları Olmazsa, Tok-
yo yu deneyınız Onu dınlemek, dunyanın bır ucundan
oburune gıtmeye değer Bu ara New York'a yolunuz du-
şerse, Blue Note u Vıllage Gate'ı erteleyıp once Bemel-
mans Bar a bır bakınız Sık sık orada çahyor çunku
TARTIŞMA
Cenaze töreninde particilik
S
avın Bulent Ecevıt,
ÜskudarDSPIlcc
Başkanı ile Yonetım
Kuruluuyelerını.
UğurMumcu nun
olumunden
duyduklarıuzuntuvuSHPve
CHP uyeleny le paylaşıp
onlarla'muşterek bıldın ve
pankart hazırladıklan ıçın
gorevlennden almış Haben
okuvunca ıçım burkuldu
Halkımızın bırbırlennı
"akgünlere" dıye coşk u ıle
selamladıklan gunlen
duşundum Ogunlerdekı
Ecevıt sevecenvebırleştıncı bır
partı lıden ıdı Aradan yıllar
geçlı Ecevıt ıkı defabaşbakan
oldu, cczaevıne gınp çıktı
Bundan sonra bambaşka bır
Ecevitiekarşılaştık Bırsosyal
demokrat partısı varıken bır
ıkıncısını kurupsosval
dcmokratlan bolen. kendısıne
yapılan butün gorüşme ve
bırleşme onenlennı reddeden.
bölucu vekıncı bırpolıtıkacı
Ecevıt"tekı bu beklcnmedık
değışıklık. o zaman. ıçımdckı
sevgı ve hay ranlığı kırgınlığd
donüşturmuştu Uskudarılçe
orgulunc ılışkın haben
oku> unca ıçımdckı kırgınlık
kayboldu Onunyennı.ıçten
bır acıma ve uzuntu duygusu
aldı Cenazeyekatılındığıgun
boyle hesaplar yapılmamalıydı
UğurMumcu nunolumuılc
uğranılan kaybın acısının
butunnıılletçcduvulduğuvc
bütün ulkede ulusal bır
matemın yaşandığı bırgunde
bılc Eccvıt'ın hala kendısını
partıcılıktcn sıvıramaması,
kcndısındckı d"eğışıklığın
tahmın cdıldığınden de fazla
olduğunu \c artık onda bcşen
duygulann partıden sonra
geldığınıgostermektcdır Çok
uzulduk Yazık
Sacit Somel
Emeklı EJçı
Deprem ve devlet
B
ilindiğiüzere 13
Mart 1992
tarihinde
Erzincan'ımızda
büyük bir deprem
y aşanmıştır.
Depremden sonra başta Sayın
Başbakanımızohnak üzere
birçok yetkililer şehrimize
gelerek acı manzarayı
gormuşlerdir. "De>let
yaralannızı en kısa zamanda
saracaktır" demişlerdir. Biz
Erzincanlılar da bir nebze olsun
sevindik.
"Bu işlerin duzenli bir şekilde
yünımesı ıçın Erzıncan kanunu
çıkaracağız" dediler. kanun
tam üç kere erteiendi. Nihayet 5
Eylül 1992 tarihinde 21336
sayılı Resmı Gazete'de
yayımlandı. Erzincan ve
yöresinde çalışanlara verilecek
tazminat miktarı belli olmadığı
i;inl4Ekıml992tarihve21375
sayılı Resmı Gazete ile tazminat
oranları da belirlenmıştır. L zun
bır bekley işten sonra kanun
çıktı, ama uygulaması yok.
Sonıyorum şimdı:
1. Afetler Kanunu'nun 12.
maddesine göre çal tşanlara 3
maaş tutannda verilecek para
verildi mi? (V erilmedi)
2. Binnci derecede yakınını
kavbedenlere 50.000.000 TL
verildi mi?(Verilmedi)
3. Depremde sakat kalanlara,
sakatlık derecesıne gore
ödenmesi gereken v ardımlar
yapıldı mı? (Y apılmadı)
4. Şehır merkezinde ağır hasara
uğradıkları (ev lerı y ıkılanlara)
tespit edilenlere 25.000.000 TL.
ödendi mı? (\ alnız bunun 3
milyon TL'hk kısmını bazıları
alm'ış, bazıları alamamıştır.)
5. Şehir merkezinde orta hasara
uğravan konutlarda oturanlara
lS.OÖO.OOOTLodendimi?
(Odenmedi)
6. Şehir merkezinde evleri az
hasar gorenlere 10.000.000 TL
ödenecekti. Bunun 5.000.000
TL'si ödendi, 5.000.000 TL'si
duruyor. Bunlar ne zaman
odenecektir?
Bunlar Resmı Gazete'ye göre
malik y a da kiracı durumunda
olupolmadığına bakılmaksuın
karşılıksız olarak nakdi yardım
odenır denılmektedir.
A.llahaşkına. bır yetkili çıksın.
desinki:
"Say ın Erzincanlılar,
hukümetin vereceği y ardımlan
şu tarihte ödey eceğiz." Daha ne
kadar bekieyeceğiz?
Kemal Liutepe
Erzıncan
AT ülkemize nasıl bakıyor?
8
-9-10Eylull992
tanhlennde
Ankara'da
duzenlenen bır
'vvofkshop'taAT
Komısyon
TemsılcılığıTurkıve Başkanı
Buyukelg Mıchael Lakedıkkat
çekıa bır konuşma yapmıştır
Tunzm Bakanlığı Tanıtma
Genel Mudurluğu tarafından
duzenlenen \e "Tunzm
Pazarlama Stratejılen" konu
başlığını taşıyan v»orkshopun
açılış konuşmalanndan bınnı
yapan buyukelçı Mıchael
Lake'ın konuşmasını dikkatle
ızlemıştık Turkıye"nındedahıl
olmaya buyuk çaba harcadığı
Avrupa Topluluğu'nun
komısyon temsılcısı. genelde
Turk tunzmı özelde Antalya
ıçınonemtaşıyan
konuşmasında ozellıkleçevre.
yapılaşma ve trafık konulanna
değınmıştır
Dersalınması gereken soz
konusu konuşmanın ılgılı
bolumlennden bazılanna
olduğu gıbı yer vermek
ısüyoruz
" Bırkaç dakıka önce "pevzaj"
kelımesını kullandım Bu.
tunzmın sıkça ıhmal edılen bır
yonudur Gereğınden çok
yerde tğer soylemem gerekırse,
özellikle Turkıye'nın bazı
yerlennde. orneğın Antalya'nın
ıç kısımlannda ınşaatlara,
aslında paha bıçılmez
guzellıklere, -gorunum ve
manzaralara- zarar veren
bınalann ınşaedılmesıneızın
venlmıştır Doğanın ınsanlara
bır butün olarak bahşettıklennı
korumak ıçınçevrenın
korunması da duşunulerek
'peyzaj mımansı', gelecek
turizm gelışmelennde hayatı bır
ıçenk hahnegelmelıdır
Turkıye'ye >enı gelen bınsı
olarak başka bır ozel ıstekte
bulunmam gerekırse, bu da
özellikle Turkıye'nın
gelışmekte olan, fakat her
zaman pek mukemmel
olmay an yollannda, süruculuk
standartlannın gelıştınlmesı
ıçın büyuk \eyaygin bır
kampanyanın başlatılması
olacaktır Kışısel olarak,
Turkıye'de gorduğüm kadar
çok trafık kazası gormedım
Geçen yıl aılemle Çesme'den
tatıl donuşumde arabamı yolun
kendı tarafımda karanlık ve
yağmurlu havada surerken
onume fırlayan kamy on ve
arabalaryuzunden ıkı kere
yoldan çıkıp ağaçlıklar ıçme
suruklendık Bır tunst olarak
benım ve aılemın hayaünı
ılgılendıren bu nzıkolar kabul
edılemez
Ay nca pazar gunu bu
konuşmanın bır musveddesını
hazırlarken, evimın dışında, bır
değıl ıkı kaza oldu N'ormalbır
hafta ıçınde ıse burada, sayısı
beşe varan kazalarolnıaktadır
Turkıye de gelıştığını gormeyı
umduğum diğer bır tunzm
endustn sektoru de kav akür
Bu, en iyı tatıl şekhdır.'kayak
yaparken ışduşunmenız
mumkun değıldır
Kartalkaya'da kayak yaptım
\e yenı yılda oraya tekrar
gıtmeyı umıtedıyorum
Bakan'ın da bö\ le \ apmayı
düşunduğunu zannedıyorum
Avrupa toplumunda en
ılerlemış ve gelışmış dınlence
şekıllennden bın kayaktır ve
mılyonlarca cuzdana hıtap
etmektedır Rekabet edebılmek
ıçın Turkıye'nın olanaklannı
guçlendırmesı ve
çeşıtlendırmesı gerekmektedır
Yılın uç ayı kalabalık olan
Avrupa dâğlannın yanında
Turkıye bu alanda mukemmel
bır potansıyel oluşturmaktadır
Bu yorumlanmın başında
tunzmın polıtık yonlennden
bahsetmıştım Turkıye ve
Avrupa Topluluğu
vatandaşlan arasında bakış
açısı yonunden ıkı yonlü bır
farklılık vardır Bunlar.
özellikle detopluluğun
Turkıye'yı Avrupa pazannm
kıynsında gormesı. engelsız, sıvıl
demokrası veınsan haklanna
olan taahhudunun hâlâ
sorunlara açık olması ve dın
hakkındakıyanlış
anlaşıimalardır
Bu göruş farkını kapatmak,
Turkıye'nın Avrupa Topluluğu
halkı ıle uy um sağlamasına
yardımcı olmak ve
Avrupalılann, Turkıye
hakkındakı fikırlennde bır
degışıklığı getırmek yolunda
vapıîabılecek en onemlı
katkılardan bınrun tunzm
yoluyla sağlanabıleceğıne
înanmaktayım Turkıye'yı
zı> arete gelen hemen hemen
herkes, buradan hayretle ve
mutlu bır şekilde aynlmakta ve
tekrargelmeyı
ıstemektedır Bu
sureçdevameuıkçe, gıttıkçe
artan rahatlık vena ve
dınlendıncı bırçevrede.
guleryuzlu ve mısafirperver
Turkİerle daha mılyonlarca
Avrupah'nın tanışma^ı.
Turkıye'nın Avrupa Topluluğu
ıle olan ılışkısıne, ortak
çıkarlanmız ve bolge bansı ve
guvenlığının artınlmasınaa
yenı bır bakış olacaktır "
Abdullah Tekin
'OsmanA İmparatoriuğu
TariN...'
Tarihte zaman 70 ve IS dıye saptanıyor Isa'nın do-
ğumu sıfır noktası Gerıye doğru eksı yonde sayılar bu-
yuyor ılerıye doğru artı yonde
islam tarihinde ıse Hazretı Muhammet ın Mekke'den
Medıne'ye goçu başlangıçtır Hıcrı tarıh ıle Mıladı tarıhın
kokenlerınde dınsel olgularyatıyor
1923 bızım tarıhımızde donum noktası
Cumhurıyetten once ya da cumhurıyetten sonra dıye
geçmışımızı değerlendırmek kaçınılmaz bır yaklaşım-
dır, Aydınlanma Devnmı'mn Turkıye de gerçekleştırdı-
ğı donusum o kadar derın kı mantığımızı kokunden etkı-
lemıştır
Ancak bu etkı, olumsuz değıl
Olumlu
1923'te cumhurıyet ılan edılınce okullarımızda çocuk-
larımıza hangı tarıh kıtabı okutulacaktı? Osmanlı'nın
çokuş donemınde bılım hakgetıre' Ya tarıh
7
Cumhurı-
yet yonetımı, devlet olarak bu sorunu ustlenmek zorun-
daydı
Devrımın yasaları ışleyecektı
Işledı de
Tarıh tartışmaları Turkıye'de bıtmedı, süruyor, bu tar-
tışmanınsağlıklı bır yanı vardır Geçmışheptartışılacak,
çunku geçmış ıle şımdıkı zaman ve geleceğımız, bır bu-
tundur ama, bugun bıle kımısı Osmanlı'ya sovup say-
mayı, padışahları aşağılamayı bır marıfet sanır, kımı de
goklere çıkarmayı gerıcılığın gereğı olarak yerıne getı-
rır, bılıme kulak veren çok az kışı var
Tam bu ortamda Osmanlı Imparatorluğu Tarıhı'mn
bınncı cıldı yayımlandı
Say Yayınlan'nın çıkardığı kıtabı, Fransa'da Robert
Mantran yönetımınde bır kurul yazmış Kurulun uyelerı
kendı alanlarında bırer uzman Yapıtı Turkçeye çevıren
Server Tanıllı Bırıncı cılt, Osmanlı Devletı'nın doğuşun-
dan 18'ıncı yuzyılın sonuna kadar olan donemı kapsıyor
O^manh'ya nasıl bakıyor bu kıtap
9
•
Robert Mantran'ın onsözunde bu sorunun yanıtını bu-
luyoruz
'' Osmanlı dunyası hakkındakı geçmış goruş, ozellık-
le 19'uncu yuzyılda yaratılan kavramlar uzerıne yerleştı
Bu zorbalık, zulum, şıddet rejımı, ancak ordusunun gu-
cune, yonetımının -kımı zaman kanlı bıçımde- uyguladı-
ğı baskılara borçluydu egemenlığını, sultanlar, ya ıktı-
darın çekıcılığınden esınlenen, dehşet salarak hukum
suren kan dokucu acımasız varlıklardır, ya da sefahat,
bozulup çurumuşluk ıçınde yaşayan karaktersız kışıler-
dır Osmanlı dunyası, yonetım sıstemı tanımaz, ıdare
yokturya da ruşvetle damgalıdır İslam mutlak guçludur
orada ve Hırıstıyanlara karşı ustunluğunu zulumle, hatta
kırımlarla gostenr ( ) Bu goruşe bugun de rastlanır ço-
ğu kez, genellıkle Musluman dunyasının ve özellikle de
Turk dunyasının zararlılığı, hatta ahlaksızlığı oylesıne
sınıp ışlemıştır kıtaplara ve kafalara "
Pekı, gerçek oyle rrııdir
9
Mantran sozunu surduruyor
'Oysa, daha başlardan başlayarak, kurumlarıyla, ka-
nunlanyla, sıyasal, ıdarı, askerı kadrolarıyla, bır Os-
metnlı devletının varlığı bılınmektedır Daha ılk Osmanlı
hukumdarlan, ılkesız barbarlar olarak gorunmuyorlar '
Elbette Osmanlı zemzemle yıkanmış sayılmaz, ama,
ya onu suçlayanlar"?
Mantran he.r ıkı soruyu da gundeme getırıyor
•
'Osmanlı imparatorluğu Tarıhı'rv okurken 'betim-
te/ne'yı değıl 'acıklama 'yı görûyoruz Olabıldığınceyan-
sız bır yaklaşım yeğlenmış Yalnız savaşlarla dolu say-
falar neye yarar? Kıtapta Osmanlı ulkesındekı uretımı,
turetımı, kulturu, 'kârhane'\en (fabrıkaları) daöğrenıyo-
ruz Gırıt'ın fethı sultanın keyfı ıçın değıl, Doğu Akdenız'-
dekı tıcaret yollarını Hırıstıyan korsanların vurgunların-
dan korumak ıçın zorunlu sayılmış' Ya ekonomı?
Osmanlı da 'enflasyon'un ne zaman başladığını merak
etmez mısınız'?
k
Tarıh, yaşanan donemın koşullarına gore tartılır Os-
manlı, gunumuzun değer yargılarına gore sanık sandal-
yesıne oturtulamaz bu kesın bır kural Her ımparator-
luk gıbı Osmanlı da ıçınden çurudu, 1923 gundeme gırdı,
'Aydınlanma Devrımı'nde tarıhe bılımsel yontemle yak-
laşılır
'Osmanlı Imparatorluğu Tarıhı' çağımızın bılıncıyle
geçmışı ıncelıyor
Yiğit, yurtsever, demokrası ve insan haklan
savunucusu, 'KaJpaksu Kuvvacı'
UĞUR MUMClTyu
saygıyla anıyonız.
Halil AKÇE, A. Kenuü AKES, Ali AKSOY, Sdahattiıı
AKTAŞ, SeUhattin AIİOĞLU, M. Ali ALGANCI, Zuluü-
Mnatafa ANIL, Şevket ARZ, Nevin-Mıutafa ATMACA,
Bilgin AYCUL, Stthcvla-A«ım BEŞtKÇİ, Murtafa CtNEL,
Mehmet ÇOLAKOĞLU, tfarahin ÇORUH, Fahrettin
ÇUĞU, Yıunf Z. DEMtR, N. Kemal DEMtREL, Gttr.»-
Saltnk DENtZ. Şeref DtLAVER, Hakan DtMÇER, Mnatafa
DOĞU, Ahmet EPLt, Mehmet ERBAY, GttagAr ERSOY,
ŞenayKiTanc ERYAVUZ. Hayrettin EYUPOĞLU, Salih
CUNAY, Tnncer GUVENSOY, Cantekin Cen IŞIKOCLL,
Şanver İSMAÎLOCLU. Ahmel Salik İŞCEN, Nnri KARA,
Ziya KARAKELLE, Sevgi KOTANa, Faik Kemal
KURTOĞLU, Gflven KLZECİ, Osman OSMANAĞAOĞLU,
Y. HaUy ÖNEN, Tanjn ONGÖR, Gflneı-Erain ÖNSEL,
Eain-Medet ÖZBEK, Cahit ÖZFİDAN, Belma-Cengû
ÖZGUN, Serdar PAStNLER, Ahmet PAŞAOĞLU, ldriı
PAŞAOGLU, Nilf*n-Mn»t«fB PEH1İVAN, Sabahanin
SAĞIROĞLU, Mnrtafa SANCAK, H. Cahit SARAÇ, Ya«ar
SARAL. Sadık SÜMER, Tttlay-Kemal ŞENEL, Fesa-Nihat
TAŞ, Otman TAŞAN, Tayyar TAVŞANOCLU. Sevine-
Mıutafa TOK, Sflrnr-Cejhan TOKMAK, Uvem-Ertnfnd
TONGUÇ, Saffet TURAN, Halak TURGAY, R. Kemal
URAL, Bel^in-Bcrat UZEL, Baki LatfO UZUN, tbrahim
VARDAL, Umh M. Ali YARDDMOGLU, Ahmet YILDIZ,
Alev-O»m«n YILDIZ. Fatih YILDIZ, Cemal Ç. YILMAZ,
Fehmi YILMAZ, Levent-Vehhi YILMAZ, Zeki Yl'CESOY,
Feridnn YUKSEL, Aytekin ZtHNİ.
"ORDA KİMSE VAR MIT
Biz Deli okurları buradayız.
Hayatı savunan, güvenilir
medyalara ıhtiyacımız var.
DELI'yi seviyoruz.
Abone olduk.
Abone olarak delılerı çoğaltalım.
istanbul'dan Bir Grup
İnsan Haklan Savunucusu