23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURIYET 12ŞUBAT1993CUMA OLAYLAR VE GORUŞLER Mektuplarla MELİH CEVDET ANDAY PENCERE S on yazılarımdan Dı- nnde. vargı. yargıla- ma ' sozcuklennı ele alarak bu sözcuklen kullanırken duştuğüm kımı sıkıniılara değını- ycrdum sayın okurumuz. Kaysen Cjmhunyet Savcısı Mahmut Çalış- k<.n. konuva avdınlık getıren bır mek- tup yazmii, kendısıne teşekkur ede- nm SavınÇalışkandıyor kı "Sayın Melih Cevdet \nday, Muhakeme: Yargılama. Kaza: Yargı. Hüküm: Yargı. Ömeğin, yargıcın yargısı. Mahkûm (hükümlu): V argılı Matıkum etme (hükiimlendirme): Yargılı kılma, vargı sahibi yapma. yar- gılandırma. \argılılama >a da yargıh- landırma diyemiyoruz. "- Y argıç onu ölume yargılandırdı." V argdama: \ argılama ev lemi, V argdandırma: Vargıiı kılma, yargı sakıbi yapma. "- \argılık, anlaşmazlıklı tarlanın kendi malı olduğu konusunda onu yar- gılandırdı." Viahkeme: \ argılık, yargıyeri. \dliye: Yargıevi. Ancak mahkûm etme anlamındaki yargılandırma kavramı, aleyhe; hü- kümlendirme karşdığı kullamlan yargı- landırma ise hem aleyhe hem lehe olan durumları aniatıyor. Vazgı Yazgılı \ azgılama Yazgılandırma Kaygı, kargı, sargı... yonündendeor- nekiendirebüiriz. Ben de böyle duşiinü- yorum. Saygüar sunarım. 2.1.1993" Bır sayın okurumuz. emeklı oaret- men Alı Ihsan Aydın da. Ankara'dan yolladığı mcktupta gene bır dıl soru- nuna değınmış, "tayak, dayanak değ- nek" sozcuklennı ele alarak şoyle dı- >or Sayın \nday, Özö: "tayak" = "dayak"hk. Kırklı yıllara dek uzanan eski bir okurunuzum. Şiırlerinizi, y apıtlarınızı dikkatle ve zevkle okurum. Gazete su- tunlarındaki vazılarınızın - kendimce - yok olup gitmesine gönlum razı olmaz. Önları bir kesik dosyamda saklar; za- man zaman okumamı yinelerim. Bu y azılarınızdan bir sözcuk, bir tumce be- ni duşunce dünyalanna alır göturür. Bilgilenirim; duşunce çevreninı aydınJa- nır. Mutlu oiurum. 15 Ocak 1993 gunlü Cumhuriyet'te 'Söyleşi' başlıklı yazınızın bir yerinde: "Lygurca'da tayak' diye bir sözcük varmış. O da 'dayanak. değnek' anla- mına geliyor" diyorsumız. Buradakı tayak' sozcuğu beni köyu- me, çocukluk ve ilk gençlık MİIarımın geçtiği,uygarlığınayak basmadığı ko- yiıme; SaMn Ekmekçi'nin yazılarında tatlı tatlı anlattığı memleketine komşu köylerden biri olan V elbeğı've goturdu. İzninizJe çok değerli /amanınızdan bi- razcığını çalarak bu hayali geziyi sizin- le paylaşmak ıstiyonım. Orada tayak' = 'dayak' sozcuğunün, gunlük yaşam- la iç içeliğiru, nerelerde, nasıi kullanıldı- ğını birlikte göreiim. Meyve yüklu dallann eğilmemesi, özellikle kırılmaması için altlarına da- yanan çeşitli boy ve kalınlıktaki ağaç- İar 'dayak'tır. Eğik konulması 'dayak dayamak'. dik konulması 'davak dik- mek'tir. Katır. özellikle eşek gibi yiık hayvan- larının semerlerine yük yükletirken yuklenen tarafı 'dengı' dengede tufmak için obur dengi yukletınceye kadar da- yanan, ayı oy natıcıların sopasına ben- zer ucu çatallı değneğe 'eşşek dayağı' denir. Vuklu kağnıyı çeken okuzleri, bo- yunduruktan ağırlığı alarak snluklan- dırmak. dinlendirmek için kağnının okunun altına dikey olarak konulan bir, bırbuçuk metre boyunda iki ya da üç çatal ayakJı gereç 'ırahat dayağı'dır. Kağnıya sap, saman yuklemek için uzerıne konulan. kağnı çulunun ön ve arka tarafını gergin tutmakta kullanı- lan, 'eşşek dayağı'ndan biraz daha bu- yukçe olan day akların adı ise 'kağnı da- yağı'dır. Kağnının yukünu boşaltırken arka day ak, havay a kaldırılan kağnının on tarafına. boşaltma işi bitinceye ka- dar day anır. Bahçe. ağıl, ahır vb. kapılarının arka- larına 4 kapı dayağı' day anır. Dışarıdan omuz vurarak da olsa açılması olanaklı değıldır. Kapı dayağının kusuk denılen değışık bır bıçimi de vardır. Içerden kıi- suklenmış bır kapı dışarıdan, kıntma- dan açılamaz. kusuk en çok su değir- menlerınde bulunur. Dişenecek değirmen taşını kaldırıp indirmede: unları hayvanlara yuklerken 'eşşek dayağı' görevinde; değirmen kapüarını küsuklemede; zaman zaman un öğutme sırası için çıkan kavgalarda da saldın ve savunma aracı olarak kul- lamlır. Böyle bir kavga anlatılırken duyduğum: "Kusüğü adamın omuzu kokune bir kösmuş (vurmuş), "anam..." diyemeden gıtmiş." sozleri çocukluk belleğimdedir. Kusmek - kus - kusluk - küsük: "l>ini bayramlar küsükler için barışma gunle- ridir " Bu cûmledeki küsük ile değir- mendeki kusuğun sesteşliğinden yarar- lanılarak şöyle bir deyiş olusmuştur: Biri birine "Ben sana kustüm" \a da 'kusum' derse yanıt olarak ''Kusuğunu al da değirmene git" denir. Aramızda kusluk kusuk olmaz, olmamalıdır. In- sanlar arasında değil değırmende kusu- ğe gereksinım vardır. anlamında. Deyim olarak 'Eşşek dayağı çek- mek': a) Eşek dover gibı dövmek, b) 'Eşşek dayağı' ile yara bere bırakacak biçimde acımasızca dövmek. Dayağın, saksılarda yetiştirilen çi- çeklerin dallarına dayananından tutun da, doğal afetlerden korumak için ko- caman ağaç govdelerine dayananlara kadar değişik guçtc ve bo> utlarda çeşit- leri vardır. ÇitJere, bahçe duvarlanna 'dayak' day anır. Vapıların duvarları için şehrin payandası, \elbeği'de 'da- yak'tır. Yalmz ev, ahır, samanlık gibi vapı- ların ortu ağaçlan. kirişlen altına; kapı, balkon çıkartmalarına sutun gorevınde konulan ağaçlar dayak değıl, buyukleri 'dırek', kuçüklen 'dikme'dır. Sayın Anday,sabrınızıdaha fazla ta- şırmak istemem. 'Dayak' sözcuğünün peşıne duşerek. benimle Toroslar'ın iç eteklerıne kadar uzanan hayali gezime katılmanızdan onur duydum. Güzel \nadolumuzun köşe bucağın- da Asya'dan geldiği şekliyle veya biraz değişerek, nice yörcsel sozcüklerin, de- yimlerin varlığı, bunların henüz sozluk- lerimize girme olanağı bulamadığı ka- nıma bilmem katılır mısınız? Bu sozcüklerimizi gün ışığına çıkara- bikeydik'tayak' = 'dayak'için Lygur- caya, Orta Asya'\a kadar gitmemize gerek kalmaz, bu sozcuğu uygaıiıktan nasibini alamamış koy lerimizde, To- roslar'ın koşe bucağında bulurduk. Gel görki bu koylere(televizyonda Vkdcni/ yüzune bakan bazıları gosterildi) ulaş- mak Orta Asya'y a ulaşmaktan hâlâ daha zor. V eni >apıtlarınızda, gazetemiz Cum- hunyet'tekı yazılarınızda buluşma umi- dimi canlı ve devamlı tutuyonım. Esen- likler dilerim. Içcl'dcn >azan s<tyın okurumuz Alı I- (soyadını okuyamadım) şöylc dı- >or "Sayın Melih Cevdet Anday, 25.1*2.1992 tarihli Cumhuri'yet'teki o guzel yazınızı, "Troya savaşı olmasa daha iyi değil mi?" yi okurken ayırdma vardım; Hektor'un öiüsune ağıt yakan Andromakhe yanlışlıkla Akhileus'un eşi olarak tanıtılmış. Kuçük bir gozden kaçma olduğunu bılhorum. Bu yolla da olsa si/e sıcak bir merhaba diyebildiğim için mutluyum. Yazılarınızda sık sık vurguladığınız gibi. Homeros'un çiçek guzelliğindeki destanı İlyada benı hep buyulemiştir. Şiinmızın. kulturumuzun besleyici ana damariarından biri olarak göruyorum Homeros'u. \nddolıTnun surekli devi- nen altın vureğı, hıç korelmeyensezgisi, guzellik üreten belleği." Şıırc düşkun olduğunu sandığım bır okurumuz da yolladığı mckiupta ba- na ıkı soru soruyor I - Şıır nedır0 Tanımlar mısınız9 2- "Şnr dıldcn bdşka bır şcy değıl- dır" dıycnlcr ıçın nc duşunuyorsunuz} Sayın Guneş Balkır'a bırıncı soru- yu kendı başına araştırmasını oğutle- ycccğım Ikıncı soru ıçın de Korsan Yayın- lan"nda basılan 'NVıllıam Butler Yeals vc Ezra Pound' kıtabı ılc (Ccm Tay- lan) ADAM Sanat Dcrgısı'nın şubal 1991 tanhlı sayısını salık vennm ARADABIR İLHAN MİMAROĞLU New York'tan Audrey Hepbupn, Barbara CaırollYakın yazılanmdan bırınde Audrey Hepburn'e azıcık takılmış olduğum ıçın bırkaç gun geçıp de olduğunu oğ- rendığımde kendımı kuçuk bır gunah ışlemış saydtm Kuçuğunden de olsa gunah çıkarmaktan başka neden- lerle onu anmak gerekır ıdıyse de varsın boylesı olsun Sınema, yaşantımızın onemh bır parçası oladurdukça yalnız sınemadan tanıdıklarımız olmuyorlar Yaşamı- yorlar da Daha doğrusu yalnızca bırer ımge oldukları ıçın ımgelık koşulunda yaşıyorlar ve oluyorlar Öldukle- rınde yenıden canlanabılıyorlar Bırkaç hafta once Aud- rey Hepburn'un Peter O Toole ile bır olup Pans te muze soygununa gırışmesıne bakarken kanserden bıçağın altına yafTiış ofduğunu bılmıyordum Bılseydım ne değı- şırdı 9 öldu de ne değıştı^ Sabrına, hep var olacak ora- da Gregory f*6ck'le Roma sokaklarında gezen kaçak prenses de Gun gelıp on yıla yakın bır sure sınemadan ayrılmış olması bu ımgelerı sılmemıştı Donduğunde ye- nıden smemaya eskısı gıbı unutulmaz ımgeler bırakma- mış olmasının da değıştırdığı bır şey yok Bır Ingılız bankacıyla Hollandalı bır baronesın kızıy- mış Ingıltere de okumus Çocuk denecek bır yasta ana- sıyla Hollanda da tatıl geçırdığı bır sırada Nazıler gır- mışleroulkeye Kaçamamış Ingıltere'ye Savaşyıllarını Hollanda da geçırmek zorunda kalmış Açlıktan lale so- ğanı yedığı olmuş Öyku butun bunlar Neredeyse bır sovutlama iyı bır yonetmen fılmını yapsaydı bu oyku- nun, gozumuzun onundekı somut Audrey Hepburn ım- gesıne katkısı olurdu İyı yonetmenlerın elınde oluştu bu ımge Bılly VVılder WıllıamWyler, GeorgeCukor StanleyDonen Goruntu- suyle birlikte sesı de var Bır yerde yanıltıcı bır yanı da oldu o sesın My Faır Lady' de konuşan kendısıydı ama şarkıları onun yerıne Marnı Nıxon soyluyordu Boy- lece bır ımgenın bır başka ımgeye yardımı olmuştu Marnı Nıxon da kendı başına bır ımge Bır ses ımgesı Hem de onu tanıyanlar ıçın ımgenın otesınde bır kışı Tanışıklığımız vardır Bayan Nıxon'la Bır gunler bırtıkte çalışacaktık, plak yapacaktık Olmadı O da kansere ya- kalanmışt Aradan bırkaç yıl geçti öldu mu kaldı mı? Arayıp sormaya korkuyorum kotu bır haberle karşılaşı- rım dıye Audrey Hepburn gıbı yalnızca bır ımge olsaydı benım ıçın Marnı Nıxon boyle bır korkum olmazdı Kotu yonetmenlerın elınde oluşamazdı Audrey Hep- burn ımgesı Bunların başında Mel Ferrer geliyor olsa gerek Evlıydı bır gunler onunla Guney Amerıka orman- lanndakı kuş kız ımgesını gozlerının onunde carüandıra- bilenler kaldı mı acaba 7 Ferrer'ın yonettığı "Green Man- sıons" adlı bır fılmle onemlı bır ses ımgesı de unutuldu grttı Vılla-Lobus'un muzığı En onemlı senfonıkyapıtların- dan bırını yazmışt Vılla-Lobus bu film ıçın Muzığı hem de kendı yonetıyordu Bestecının muzığıyle ıçlı dışlı onemlı bır şarkıcı da katılıyordu seslendırmeye Bıdu Sayao Gunun bırınde ForestoftheAmazon ' (Amazon Ormanı) adlı bu yapıtın plağı yenıden çıkar belkı Audrey Hepburn ımgesıne bağlı olarak yaşayan mu- zıkler de var Kapıdan ıçerı gırdığımızde Barbara Car- roll bunlardan bırını çalmaktaydı "Two for the Road" fıl- mının baş ezgısını Ardından 'Breakfast at Tıffany s"ın hem de Oscar kazanmış unlu ezgısı geldı Henry Man- cını'nın muzıklerı Parçaları bırbırıne bağlarken ve bıtı- rırken Bayan Carroll hem de kısa konuşmalarla bırkaç saat once olum haberı gelmış olan Audrey Hepburn'u anıyordu Gece, Jerome Kern'ın Duke Ellıngton'un Bılly Stray- hom'un ve başka bestecılerın muzıklerıyle ılerledı O •geceye değın çalışını yalnız plaklarından tanıdığım Bar- bara Carroll benım ıçın cazın en buyuk pıyanıstlerınden bırıydı Kendısını yakından, canlı olarak dmlemeye ge- lınce bır 19'uncu yuzyıl salonunda Chopın'ı ya da Lıszt'ı dınlemenın bu tur bır yaşantı olabıleceğını duşundum Değerıncetanınmıyor Barbara Carroll OgeceCarlyle otelının barında onu dınleyen yedı kısı vardı Dınleme- yenlere, hele durmadan yuksek sesle konuşanlara al- dırmaz gorunuyordu Dınleyenler ıçın, bızım ıçın calıyor- du Geceyarısınadoğruçalışınaaraverdığınde evegıt- mek ıçın salondan çıkmak uzereydık kı, "Gıtmeyınız' dedı, Gene çalacağım ' Donduk yerımıze Az sonra buyu yenıden sarmaya başladı çevreyı Nıye tanınmıyor değerınce 7 Kadın olduğu ıçın m\"> Cazda unlu kadınlar, şarkıcılardır iyı bır şarkıcı hem de Bayan Carroll ama sanatının ağır basan yanı pıyanıstlı- ğ> Barbara Carroll'un ıkı uç plağı var bugun pıyasada Caz mera u lısıysanız batı kentlerının plakçı dukkanlarını altust edıp bulabılırsımz belkı bu plakları Olmazsa, Tok- yo yu deneyınız Onu dınlemek, dunyanın bır ucundan oburune gıtmeye değer Bu ara New York'a yolunuz du- şerse, Blue Note u Vıllage Gate'ı erteleyıp once Bemel- mans Bar a bır bakınız Sık sık orada çahyor çunku TARTIŞMA Cenaze töreninde particilik S avın Bulent Ecevıt, ÜskudarDSPIlcc Başkanı ile Yonetım Kuruluuyelerını. UğurMumcu nun olumunden duyduklarıuzuntuvuSHPve CHP uyeleny le paylaşıp onlarla'muşterek bıldın ve pankart hazırladıklan ıçın gorevlennden almış Haben okuvunca ıçım burkuldu Halkımızın bırbırlennı "akgünlere" dıye coşk u ıle selamladıklan gunlen duşundum Ogunlerdekı Ecevıt sevecenvebırleştıncı bır partı lıden ıdı Aradan yıllar geçlı Ecevıt ıkı defabaşbakan oldu, cczaevıne gınp çıktı Bundan sonra bambaşka bır Ecevitiekarşılaştık Bırsosyal demokrat partısı varıken bır ıkıncısını kurupsosval dcmokratlan bolen. kendısıne yapılan butün gorüşme ve bırleşme onenlennı reddeden. bölucu vekıncı bırpolıtıkacı Ecevıt"tekı bu beklcnmedık değışıklık. o zaman. ıçımdckı sevgı ve hay ranlığı kırgınlığd donüşturmuştu Uskudarılçe orgulunc ılışkın haben oku> unca ıçımdckı kırgınlık kayboldu Onunyennı.ıçten bır acıma ve uzuntu duygusu aldı Cenazeyekatılındığıgun boyle hesaplar yapılmamalıydı UğurMumcu nunolumuılc uğranılan kaybın acısının butunnıılletçcduvulduğuvc bütün ulkede ulusal bır matemın yaşandığı bırgunde bılc Eccvıt'ın hala kendısını partıcılıktcn sıvıramaması, kcndısındckı d"eğışıklığın tahmın cdıldığınden de fazla olduğunu \c artık onda bcşen duygulann partıden sonra geldığınıgostermektcdır Çok uzulduk Yazık Sacit Somel Emeklı EJçı Deprem ve devlet B ilindiğiüzere 13 Mart 1992 tarihinde Erzincan'ımızda büyük bir deprem y aşanmıştır. Depremden sonra başta Sayın Başbakanımızohnak üzere birçok yetkililer şehrimize gelerek acı manzarayı gormuşlerdir. "De>let yaralannızı en kısa zamanda saracaktır" demişlerdir. Biz Erzincanlılar da bir nebze olsun sevindik. "Bu işlerin duzenli bir şekilde yünımesı ıçın Erzıncan kanunu çıkaracağız" dediler. kanun tam üç kere erteiendi. Nihayet 5 Eylül 1992 tarihinde 21336 sayılı Resmı Gazete'de yayımlandı. Erzincan ve yöresinde çalışanlara verilecek tazminat miktarı belli olmadığı i;inl4Ekıml992tarihve21375 sayılı Resmı Gazete ile tazminat oranları da belirlenmıştır. L zun bır bekley işten sonra kanun çıktı, ama uygulaması yok. Sonıyorum şimdı: 1. Afetler Kanunu'nun 12. maddesine göre çal tşanlara 3 maaş tutannda verilecek para verildi mi? (V erilmedi) 2. Binnci derecede yakınını kavbedenlere 50.000.000 TL verildi mi?(Verilmedi) 3. Depremde sakat kalanlara, sakatlık derecesıne gore ödenmesi gereken v ardımlar yapıldı mı? (Y apılmadı) 4. Şehır merkezinde ağır hasara uğradıkları (ev lerı y ıkılanlara) tespit edilenlere 25.000.000 TL. ödendi mı? (\ alnız bunun 3 milyon TL'hk kısmını bazıları alm'ış, bazıları alamamıştır.) 5. Şehir merkezinde orta hasara uğravan konutlarda oturanlara lS.OÖO.OOOTLodendimi? (Odenmedi) 6. Şehir merkezinde evleri az hasar gorenlere 10.000.000 TL ödenecekti. Bunun 5.000.000 TL'si ödendi, 5.000.000 TL'si duruyor. Bunlar ne zaman odenecektir? Bunlar Resmı Gazete'ye göre malik y a da kiracı durumunda olupolmadığına bakılmaksuın karşılıksız olarak nakdi yardım odenır denılmektedir. A.llahaşkına. bır yetkili çıksın. desinki: "Say ın Erzincanlılar, hukümetin vereceği y ardımlan şu tarihte ödey eceğiz." Daha ne kadar bekieyeceğiz? Kemal Liutepe Erzıncan AT ülkemize nasıl bakıyor? 8 -9-10Eylull992 tanhlennde Ankara'da duzenlenen bır 'vvofkshop'taAT Komısyon TemsılcılığıTurkıve Başkanı Buyukelg Mıchael Lakedıkkat çekıa bır konuşma yapmıştır Tunzm Bakanlığı Tanıtma Genel Mudurluğu tarafından duzenlenen \e "Tunzm Pazarlama Stratejılen" konu başlığını taşıyan v»orkshopun açılış konuşmalanndan bınnı yapan buyukelçı Mıchael Lake'ın konuşmasını dikkatle ızlemıştık Turkıye"nındedahıl olmaya buyuk çaba harcadığı Avrupa Topluluğu'nun komısyon temsılcısı. genelde Turk tunzmı özelde Antalya ıçınonemtaşıyan konuşmasında ozellıkleçevre. yapılaşma ve trafık konulanna değınmıştır Dersalınması gereken soz konusu konuşmanın ılgılı bolumlennden bazılanna olduğu gıbı yer vermek ısüyoruz " Bırkaç dakıka önce "pevzaj" kelımesını kullandım Bu. tunzmın sıkça ıhmal edılen bır yonudur Gereğınden çok yerde tğer soylemem gerekırse, özellikle Turkıye'nın bazı yerlennde. orneğın Antalya'nın ıç kısımlannda ınşaatlara, aslında paha bıçılmez guzellıklere, -gorunum ve manzaralara- zarar veren bınalann ınşaedılmesıneızın venlmıştır Doğanın ınsanlara bır butün olarak bahşettıklennı korumak ıçınçevrenın korunması da duşunulerek 'peyzaj mımansı', gelecek turizm gelışmelennde hayatı bır ıçenk hahnegelmelıdır Turkıye'ye >enı gelen bınsı olarak başka bır ozel ıstekte bulunmam gerekırse, bu da özellikle Turkıye'nın gelışmekte olan, fakat her zaman pek mukemmel olmay an yollannda, süruculuk standartlannın gelıştınlmesı ıçın büyuk \eyaygin bır kampanyanın başlatılması olacaktır Kışısel olarak, Turkıye'de gorduğüm kadar çok trafık kazası gormedım Geçen yıl aılemle Çesme'den tatıl donuşumde arabamı yolun kendı tarafımda karanlık ve yağmurlu havada surerken onume fırlayan kamy on ve arabalaryuzunden ıkı kere yoldan çıkıp ağaçlıklar ıçme suruklendık Bır tunst olarak benım ve aılemın hayaünı ılgılendıren bu nzıkolar kabul edılemez Ay nca pazar gunu bu konuşmanın bır musveddesını hazırlarken, evimın dışında, bır değıl ıkı kaza oldu N'ormalbır hafta ıçınde ıse burada, sayısı beşe varan kazalarolnıaktadır Turkıye de gelıştığını gormeyı umduğum diğer bır tunzm endustn sektoru de kav akür Bu, en iyı tatıl şekhdır.'kayak yaparken ışduşunmenız mumkun değıldır Kartalkaya'da kayak yaptım \e yenı yılda oraya tekrar gıtmeyı umıtedıyorum Bakan'ın da bö\ le \ apmayı düşunduğunu zannedıyorum Avrupa toplumunda en ılerlemış ve gelışmış dınlence şekıllennden bın kayaktır ve mılyonlarca cuzdana hıtap etmektedır Rekabet edebılmek ıçın Turkıye'nın olanaklannı guçlendırmesı ve çeşıtlendırmesı gerekmektedır Yılın uç ayı kalabalık olan Avrupa dâğlannın yanında Turkıye bu alanda mukemmel bır potansıyel oluşturmaktadır Bu yorumlanmın başında tunzmın polıtık yonlennden bahsetmıştım Turkıye ve Avrupa Topluluğu vatandaşlan arasında bakış açısı yonunden ıkı yonlü bır farklılık vardır Bunlar. özellikle detopluluğun Turkıye'yı Avrupa pazannm kıynsında gormesı. engelsız, sıvıl demokrası veınsan haklanna olan taahhudunun hâlâ sorunlara açık olması ve dın hakkındakıyanlış anlaşıimalardır Bu göruş farkını kapatmak, Turkıye'nın Avrupa Topluluğu halkı ıle uy um sağlamasına yardımcı olmak ve Avrupalılann, Turkıye hakkındakı fikırlennde bır degışıklığı getırmek yolunda vapıîabılecek en onemlı katkılardan bınrun tunzm yoluyla sağlanabıleceğıne înanmaktayım Turkıye'yı zı> arete gelen hemen hemen herkes, buradan hayretle ve mutlu bır şekilde aynlmakta ve tekrargelmeyı ıstemektedır Bu sureçdevameuıkçe, gıttıkçe artan rahatlık vena ve dınlendıncı bırçevrede. guleryuzlu ve mısafirperver Turkİerle daha mılyonlarca Avrupah'nın tanışma^ı. Turkıye'nın Avrupa Topluluğu ıle olan ılışkısıne, ortak çıkarlanmız ve bolge bansı ve guvenlığının artınlmasınaa yenı bır bakış olacaktır " Abdullah Tekin 'OsmanA İmparatoriuğu TariN...' Tarihte zaman 70 ve IS dıye saptanıyor Isa'nın do- ğumu sıfır noktası Gerıye doğru eksı yonde sayılar bu- yuyor ılerıye doğru artı yonde islam tarihinde ıse Hazretı Muhammet ın Mekke'den Medıne'ye goçu başlangıçtır Hıcrı tarıh ıle Mıladı tarıhın kokenlerınde dınsel olgularyatıyor 1923 bızım tarıhımızde donum noktası Cumhurıyetten once ya da cumhurıyetten sonra dıye geçmışımızı değerlendırmek kaçınılmaz bır yaklaşım- dır, Aydınlanma Devnmı'mn Turkıye de gerçekleştırdı- ğı donusum o kadar derın kı mantığımızı kokunden etkı- lemıştır Ancak bu etkı, olumsuz değıl Olumlu 1923'te cumhurıyet ılan edılınce okullarımızda çocuk- larımıza hangı tarıh kıtabı okutulacaktı? Osmanlı'nın çokuş donemınde bılım hakgetıre' Ya tarıh 7 Cumhurı- yet yonetımı, devlet olarak bu sorunu ustlenmek zorun- daydı Devrımın yasaları ışleyecektı Işledı de Tarıh tartışmaları Turkıye'de bıtmedı, süruyor, bu tar- tışmanınsağlıklı bır yanı vardır Geçmışheptartışılacak, çunku geçmış ıle şımdıkı zaman ve geleceğımız, bır bu- tundur ama, bugun bıle kımısı Osmanlı'ya sovup say- mayı, padışahları aşağılamayı bır marıfet sanır, kımı de goklere çıkarmayı gerıcılığın gereğı olarak yerıne getı- rır, bılıme kulak veren çok az kışı var Tam bu ortamda Osmanlı Imparatorluğu Tarıhı'mn bınncı cıldı yayımlandı Say Yayınlan'nın çıkardığı kıtabı, Fransa'da Robert Mantran yönetımınde bır kurul yazmış Kurulun uyelerı kendı alanlarında bırer uzman Yapıtı Turkçeye çevıren Server Tanıllı Bırıncı cılt, Osmanlı Devletı'nın doğuşun- dan 18'ıncı yuzyılın sonuna kadar olan donemı kapsıyor O^manh'ya nasıl bakıyor bu kıtap 9 • Robert Mantran'ın onsözunde bu sorunun yanıtını bu- luyoruz '' Osmanlı dunyası hakkındakı geçmış goruş, ozellık- le 19'uncu yuzyılda yaratılan kavramlar uzerıne yerleştı Bu zorbalık, zulum, şıddet rejımı, ancak ordusunun gu- cune, yonetımının -kımı zaman kanlı bıçımde- uyguladı- ğı baskılara borçluydu egemenlığını, sultanlar, ya ıktı- darın çekıcılığınden esınlenen, dehşet salarak hukum suren kan dokucu acımasız varlıklardır, ya da sefahat, bozulup çurumuşluk ıçınde yaşayan karaktersız kışıler- dır Osmanlı dunyası, yonetım sıstemı tanımaz, ıdare yokturya da ruşvetle damgalıdır İslam mutlak guçludur orada ve Hırıstıyanlara karşı ustunluğunu zulumle, hatta kırımlarla gostenr ( ) Bu goruşe bugun de rastlanır ço- ğu kez, genellıkle Musluman dunyasının ve özellikle de Turk dunyasının zararlılığı, hatta ahlaksızlığı oylesıne sınıp ışlemıştır kıtaplara ve kafalara " Pekı, gerçek oyle rrııdir 9 Mantran sozunu surduruyor 'Oysa, daha başlardan başlayarak, kurumlarıyla, ka- nunlanyla, sıyasal, ıdarı, askerı kadrolarıyla, bır Os- metnlı devletının varlığı bılınmektedır Daha ılk Osmanlı hukumdarlan, ılkesız barbarlar olarak gorunmuyorlar ' Elbette Osmanlı zemzemle yıkanmış sayılmaz, ama, ya onu suçlayanlar"? Mantran he.r ıkı soruyu da gundeme getırıyor • 'Osmanlı imparatorluğu Tarıhı'rv okurken 'betim- te/ne'yı değıl 'acıklama 'yı görûyoruz Olabıldığınceyan- sız bır yaklaşım yeğlenmış Yalnız savaşlarla dolu say- falar neye yarar? Kıtapta Osmanlı ulkesındekı uretımı, turetımı, kulturu, 'kârhane'\en (fabrıkaları) daöğrenıyo- ruz Gırıt'ın fethı sultanın keyfı ıçın değıl, Doğu Akdenız'- dekı tıcaret yollarını Hırıstıyan korsanların vurgunların- dan korumak ıçın zorunlu sayılmış' Ya ekonomı? Osmanlı da 'enflasyon'un ne zaman başladığını merak etmez mısınız'? k Tarıh, yaşanan donemın koşullarına gore tartılır Os- manlı, gunumuzun değer yargılarına gore sanık sandal- yesıne oturtulamaz bu kesın bır kural Her ımparator- luk gıbı Osmanlı da ıçınden çurudu, 1923 gundeme gırdı, 'Aydınlanma Devrımı'nde tarıhe bılımsel yontemle yak- laşılır 'Osmanlı Imparatorluğu Tarıhı' çağımızın bılıncıyle geçmışı ıncelıyor Yiğit, yurtsever, demokrası ve insan haklan savunucusu, 'KaJpaksu Kuvvacı' UĞUR MUMClTyu saygıyla anıyonız. Halil AKÇE, A. Kenuü AKES, Ali AKSOY, Sdahattiıı AKTAŞ, SeUhattin AIİOĞLU, M. Ali ALGANCI, Zuluü- Mnatafa ANIL, Şevket ARZ, Nevin-Mıutafa ATMACA, Bilgin AYCUL, Stthcvla-A«ım BEŞtKÇİ, Murtafa CtNEL, Mehmet ÇOLAKOĞLU, tfarahin ÇORUH, Fahrettin ÇUĞU, Yıunf Z. DEMtR, N. Kemal DEMtREL, Gttr.»- Saltnk DENtZ. Şeref DtLAVER, Hakan DtMÇER, Mnatafa DOĞU, Ahmet EPLt, Mehmet ERBAY, GttagAr ERSOY, ŞenayKiTanc ERYAVUZ. Hayrettin EYUPOĞLU, Salih CUNAY, Tnncer GUVENSOY, Cantekin Cen IŞIKOCLL, Şanver İSMAÎLOCLU. Ahmel Salik İŞCEN, Nnri KARA, Ziya KARAKELLE, Sevgi KOTANa, Faik Kemal KURTOĞLU, Gflven KLZECİ, Osman OSMANAĞAOĞLU, Y. HaUy ÖNEN, Tanjn ONGÖR, Gflneı-Erain ÖNSEL, Eain-Medet ÖZBEK, Cahit ÖZFİDAN, Belma-Cengû ÖZGUN, Serdar PAStNLER, Ahmet PAŞAOĞLU, ldriı PAŞAOGLU, Nilf*n-Mn»t«fB PEH1İVAN, Sabahanin SAĞIROĞLU, Mnrtafa SANCAK, H. Cahit SARAÇ, Ya«ar SARAL. Sadık SÜMER, Tttlay-Kemal ŞENEL, Fesa-Nihat TAŞ, Otman TAŞAN, Tayyar TAVŞANOCLU. Sevine- Mıutafa TOK, Sflrnr-Cejhan TOKMAK, Uvem-Ertnfnd TONGUÇ, Saffet TURAN, Halak TURGAY, R. Kemal URAL, Bel^in-Bcrat UZEL, Baki LatfO UZUN, tbrahim VARDAL, Umh M. Ali YARDDMOGLU, Ahmet YILDIZ, Alev-O»m«n YILDIZ. Fatih YILDIZ, Cemal Ç. YILMAZ, Fehmi YILMAZ, Levent-Vehhi YILMAZ, Zeki Yl'CESOY, Feridnn YUKSEL, Aytekin ZtHNİ. "ORDA KİMSE VAR MIT Biz Deli okurları buradayız. Hayatı savunan, güvenilir medyalara ıhtiyacımız var. DELI'yi seviyoruz. Abone olduk. Abone olarak delılerı çoğaltalım. istanbul'dan Bir Grup İnsan Haklan Savunucusu
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle