27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
26ARAUK1993PAZAR CUMHURİYET SAYFA HABERLER Çiller: Işadamlarımn eleştirisi haksız • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - İstanbul Ticaret Odası'nın (İTO) düzenlediği ödül törenine programda olduğu halde katılamaması nedeniyle törendeki işadamlannca eleştirilen Başbakan Tansu Çiller, "Türkiye'nin hersaat değişen gündemı dolayısıyla programımı değıştirmemin bu kadar büyük eleştin alması haksızhkür" dedi. Başbakan Çiller. dün yaptığı açıklamada. partısınin Genel Idare Kurulu, bütçe görüşmeleri ve oylaması nedeni>leİTO'nun toplantısına katılamadığını belirtti. 'SHPamblemli ittifakta yokuz' • SIV AS (AA) -CHP Genel Başkan Yardımcısı İstemihanTalay "SHP ambleminin bulunduğu hiçbir ittifakta yokuz" dedi. Talay,Sıvas'taCHPil binasında düzenlediği basın toplanüsında. SHP'yi şov yapmakla suçladı. SHP'nin parlamentoda terör yasası görüşülürken laiklik adı altında şovmenliğe soyunduğunu ileri süren Talay.'Halbuki laiklik kendilerinin zamanında zedelenmiştir. CHP, Türkiye'nin sigortası görevini yürütmektedir. Her günçeşiti partilerden partimize katıhmlar olmaktadır" dedi. Talay Sıvas'ın kendileri için çok önemli olduğunu belirterek "Burada kendimize RP'yi rakipolarak görüyoruz" dedi. Bir KHK daha iptal edildi • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Anayasa Mahkemesi'nin iptal ettiği Yetki Yasası'na dayanılarak çıkanlan, Gümrûk Müsteşarlığı'nın teşkilat ve görevleri hakkında değışiklik öngören kanun hükmünde kararaame de iptal edildi. Resmi Gazete'de dün yayımlanan iptal karannda. kararnamenin dayanağını oluşturan 3911 sayılı Yetki Yasası'nın daha önce Anayasa Mahkemesi'nce iptal edildiğı anımsatıldı. ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz. karamamenin. 2,7, 87,91 ve 153. maddelerinin anayasaya aykın olduğu gerekçesiyle. Anayasa Mahkemesi'ne iptal başvurusunda bulunmuştu. Mahkeme. iptal karannı oy çokluğuylaverdi. YerelYönetimler paneli • Haber Merkezi - Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği'nin Prof. Tank Zafer Tunaya adına düzenlediği çarşamba toplantılannın bu haftaki konusu "Yerel Yönetimler ve Kent SorunJan." 29 Arahk 1993 Çarşamba günü saat 17.00-19.00arasında Tank Zafer Tunaya Kültür Merkezi'nde yapılacak olan panele Boğaziçi Üniversitesi öğreüm görevlisi Nur Özmel Akm ile istanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Nurettin Sözenkatılacak. Şehit ailelerine yardım • İSTANBUL (AA)- İstanbul'da çeşitli olaylarda şehıt düşen ve yaralanan emniyet mensuplannın ailelerine Türkiye Emniyet Mensuplan Yardımlaşma ve Dayaruşma Vakfı (TEYEV) tarafından 1 milyar 253 milyon lira yardım yapıldı. Emniyet Müdürlüğü'nün Gayrettepe"deki sınema salonunda düzenlenen törende konuşan Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar, şehit meslektaşlannın geride kalan çocuklannın istikbal endışelerini ortadan kaldırmak için grişimlerde bulunduklannı söyledi. ÇHD: Avukatlık • ANKARA (ANKA)- Çağdaş Hukukçular Derneği Başkanı Senal Sanhan, devlet televizyonunda 23 arahk perşembe günü yayımlanan ve avukatlık mesleğjne sataşılan programı kaygıyla izlediklerini söyledi. Sanhan, Ertürk Yöndem tarafından sunulan programda soruşturması yürütülen avukatlann gözleri bantlanmışolarak televizyon ekranında gösterildiklerini ve bir siyasi parti ile ilgili yargıya dönüşmüş savlann öne sürüldüğünü bildirdi. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in Cumhuriyet 'e özel demeci: Askeryerindedurmalı • 'Orduyu siyaset dışında tutamazsınız. Sorun meşgul olması değil, kendi yerinin dışma çıkmaması.' • Cumhurbaşkanı Demirel, 39 imza ile Anayasa Mahkemesi Başkanı Özden'e yanıt veren DYFliler için 'Şeriat isteriz demiyorlar' dedi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Cumhurbaşkanı Sükyman Demirel, şe- riatı överek Anayasa Mahkemesi Baş- kanı Yekta Gûngör Özden'ı kınayan DYP milletvekillerinın girişimi için "Bu 39 imza ile Anayasa Mahkemesi'ne yanıt veren millervekilleri "Şenat ıstenz" demi- yorlar, Laik devlete karşıyız" demiyor- lar, oraya çok dikkat edin" dedi. Sıyase- tin camiye, okula ve kışlaya girmemesi gerektiğini vurgulayan Cumhurbaşka- nı, Silahlı Kuvvetlerin politikayla ilgisi konusunda. "Bunlan siyasetin dışında tutamazsınız. Sorun, meşgul olması de- ğil, kendi yerinde durması, kendi yerinin dtşına çıkmaması1 '' değeriendirmesını yaptı. Demirel, TBMM Genel Kurulu'nda görüşülmekte olan vergi düzenlemeleri- nin "vahim" durumlar içermesi halinde yasayı geri göndereceğini belirterek "1 ocakta yürüriüğe girmesi benim işim de- ğil, valiim durum görürsem çeviririm, sonrasını düşünmem" uyansında bulun- du. Demirel. Cumhuriyefin sorulannı ya- rutlarken ülke gündemindekı sorunlara ilışkin görüşlennı açıkladı. Siyasetin. okula, camiye ve kışlaya girmemesi ge- rektiğini anlatan Cumhurbaşkanı, şun- lan söyledi: "Türkiye bunlann ızdırabmı geçmişte çok çekmiştir. Eğitim öğretim hakkı ze- delenmiştir, siyaset girinee. Siyasetin kış- laya girmesiyle sivil iradenin emrinde ol- ması gereken silahlı güç, üstün iradeye. miUetin iradesine dayanan sivil iradenin üstüne çıkıbnıştır. Yani yasa tekliği. ira- de tekliği bozulmuştur. Müdahaleler ol- muşrur. Ülkenin silahlı güçlerinin hiç si- yasi düşüncesi olmasın mı? Hayır, onu söyleyebileceği yer var, Milli Ğüvenlik Kurulu \ar. Cumhurbaşkanlığı var. Bu gücün üyeleri gazete okumuyor mu? Te- levizyon sejTetmiyor mu? Bunlan siyaset dışında tutamazsınız. O zaman ister iste- mez ülkede olan bitenlerle meşgul ola- cak. Sorun meşgul olması değil. Kendi yerinde durması. Kendi verinin dışına çı- kmaması. Bu yerin dışına çıkması için yaptian tahriklere kapıünaması." "Camiye siyaset girmesi kadar kötü bir şey tâsavvur edemiyorum" Demirel, vaaz veren hocanın güncel politıkadan söz etmesi durumunda "cemaatin bölü- neceğini" vurguladı. 39 DYP milletvekilinin. şeriatı överek Anayasa Mahkemesi Başkanı Yekta Güngör Özden'i kınamalan konusunda görüşlerini açıklarken bu konulann "hassas" olduğuna dikkat çeken Demi- rel, şunlan söyledi: "Tartışrna çok kere kişilerin birbirleri- ni anlamadan >aptığı bir şekle dökülü- yor. Türkiye'de devletin laik karakteri anayasa şartıdır. Bu tartışmadaki taraf- lar "Devletin laik karakteri değişsın" de- miyor. Bu 39 imza ile Anayasa Mah- kemesi'ne yanıt veren milletvekilleri, 'Şe- riat istenz' demiyorlar. 'Laik devlete karşıyız' demiyorlar. Oraya çok dikkat edin. Şimdi esasen, Anayasa Mahkeme- si Başkam da "Ortada bir laik devlet vardır, o da korunmalıdır" diyor. Bunu derken düşüncelerini kendi üslubu içinde aktanyor. Türkiye hür bir memlekettir, bu çeşit tarttşmaİar vapılmasın mı? Ya- pdmasuı diyemeyiz. Bu tartışmanın ta- raflarından nerhangi birisi ne "Laık dev- let ortadan kalksın" diyor ne de "Laik devlet elden gıdıyor' diyor. Benim söyle- yeceğim şey şudur: Türkiye cumhuriyeti- nin karakteri laiktir." "Türk halkı laik demokratik cumhuri- yetten memnundur" görüşünü vurgula- yan Demirel. şöyle devam etti: "İngiltere din ve dcvleti av ırmtşlardır. laik bir devlettir, ama milli marşı Tann i konıısıınrlii ı Konusunaa S b e n i m ö n ü m e S e l e c e k n a s ü s a .Birtakırn a k s a k ıl k ıa r oiursa düzeltirinT dedim. Eğer Meclis'te bu aksaklıklar düzeltilmezse benim önüme geiecek kanunda vahim sayılabilecek atlamalar veya Türkive'yi fevkala- de tedirgin edecek bir takım kayıtlar oiursa ben düzeltirim. kralı korusun' diye başlar. Türkiye'de bunlar çok tarttşıldı. Yani Allah'ın adını anmak bile bazen laikliğe aykın durum- dur. Yanlıştır. Nihayet Amerikalının pa- rası üzerinde Allah'a inanınız yazıyor, İngiliz Parlamentosu her gün papazın du- asryla açılıyor. Avrupada Hıristnan de- mokrat partiler var. Bunlann laisizrrve karşı sayüdığı diye bir olay yok. Kişiler çıkıp "Laık demokratik devlete şöyle bir şekil vermek istiyoruz' derlerse o başka bir şey tabii." Taban takip etmez Demirel. "Çiller'in DYPyi ANAP'a benzetmesi ve ANAP'ı taklit etmesi eleş- tirilerini nasıl karşılıyorsunuz" sorusuna şu karşılığı verdi: "Bir siyasi partinin başka bir parriye özenmesi gibi bir olay varsa taban onu ta- kip etmez. Çünkü tabamn önüne çeşitli siyasi partiler çıkıyor. A partisi, B parti- si. C partisi çıkıvor. Taban bUmiyor mu ki A partisinin ne olduğunu? Eğer taban A partisini değil, B'yi tercih etmişse, B'yi vönetenler A'ya özeniyorsa o zaman B'- nin tabanı bunu hoş karşılamaz. Çünkü daha öncesinde görmüyor muydu A'yı? Sebepleri \ ar ki tercih etmemiş. Bir siyasi partinin diğer bir parti} e imrenmesi veya hayran olması, kişinin 'Keşke anam ba- bam şu ınsanlar olmasaydı' diye bir ara- yışuı içine girmesidir." 'Vergiji geri gönderebilirim' Demirel. diğer konularda ana hatla- nyla şu görüşleri dile getirdi: Vergj: Benim önüme geiecek nasılsa. "Birtakım aksaklıklar oiursa düzelti- rim" dedim. Eğer Meclis'te bu aksaklık- lar düzeltilmezse benim önüme geiecek kanunda vahim sayılabilecek atlamalar veya Türkiye'vi fevkalade tedirgin ede- cek birtakım kavıtlar olursa ben düzel- tirim. "Düzeltirim" derken yeni baştan konuşulsun diye Meclis'e gönderirim demek istiyorum. Vergi Yasası'nın yürürlük tarihi: 1 Ocak 1994'te yürürlüğe girmesi benim işim değil. Benim işim vahim durum. Vahim durumu görürsem geri çeviri- rim, ondan sonrasını düşürunem. Zaten Meciis herhalde birtakım şeyleri düzen- leyecektir. Vergi oranlan önemlidir de ben siyasi taraf durumuna girmek iste- miyorum. Ben makro seviyede kalmak istedığim için bu detaylara girmek iste- miyorum. Meclis'te düzeltilecektır baa şevler. Ilhan Kesici: Benim damadım değil ki. Henüz damat da değil, aileye damat olacak. Nihayet kardeşimin kızıyla ev- lenme karan vermişlerdir. Hadise bun- dan ibarettir. Ben kendisine "Şöyle yap, böyle yap" demedim. Bu kadar zaman benimle yakmlığı olan bir kişinin be- nimle görüşmesi doğaldır. MİKRO/DINÇ TAYANÇ Cumhurbaşkanıve Süleyman Bey Ç ankaya'nın yeni dü- zenlemesı içinde, 'yeni' bir Süleyman Demirel bulup bulamayacağı- mın merakıyla doluyum. Cum- hurbaşkanı Demirel, 'yuvarlak masa'nın 'başı' olduğu anlaşı- lan. önü dosyalarla dolu koltu- ğa oturuyor ve "45 dakika za- manımız var. Bütün zamanı sizin kullanmanızı istiyorum. Ce>ap- larken ben mesajlarunı veririm" diyor gülerek. Bir yandan sorulara \erdiği yanıtlan, bir yandan ekonomi- ye ilişkin değerlendirmelerinı. bir yandan da değerlendırmele- rini kanıtlamak istercesine ara ara önümüze koyduğu İMİgile- ri' izlemeye çalışıyorum. Cumhurbaşkanı Demirel. ekonomi konusunda öyle bizler kadar karamsar değil. Tersine ihracattaki düşüş ve ithalattaki patlama' dışında "Bugön için de, kısa geiecek için de endişeye gerek yoktur" diyor. İhracatta- ki düşüşün rakamsal karşılığı ise 1.5 milyar dolar! Bu konuya 'dikkat çekiyor'. ama 'döviz re- zervimizin sağlam olduğunu' söylemeden de geçmıyor. Büyümeyi 'olumlu' buluyor; 1993'teki seklörel gelişmelerin ve ulaşılabilecek yüzde 7.5'lik büyüme hızının '450-500 bin ki- şiye iş olanağı sağiayacağına' ınanıyor. Geliyoruz son günlerin 'can alıcı' konusuna; vergi reform paketi... Maaş ve ücretlilerin '5 puan sorunu'na dcğınırkcn "Ben, makro düzeyde bakmak durumundayım. Bu nedenle de 5 puan benim için a\rıntıdır" di- yor. Ya 'veto?' Bu konuda. Cumhurbaşkanı tarafsızlığı ve kararhhğı içinde "TBMM gerekli düzeltmeleri yapacaktır. Ama yapıunadan benim önüme gelirse... Şartları vabjmn olursa ben dü/elririm! Yani, yeniden görüşün diye, Mechs'e geri gönderirim" diyor. Özetle Seto' bütun açıklığıyla gündeminde. Diğer sorulara verdiği yanıt- larla 'bütünleştirinee' Cumhur- başkanı Demırelin'olgunvcta- rafsız' bir devlet adamı oldu- ğumu düşünüyorum. Arada bir göz attığım 'bilgi- lendirici' kağıtlara baktıeımda. 17 Mayıs-20 Arahk 1993 tarih- leri arasında, Cumhurbaşkanlı- ğı Halkla İlişkiler Başkanlığı'na gelen başvurulann sınıflandınl- masına takılıyorum. Toplam 17 bin 644 başvuru yapılmış. İşlemealınanbaşvunı sayısıysa 5 bin 514... Başvurular arasında iki 'ka- lem' ilgımı çekiyor. Söz konusu süre içinde 'maddi yardım' iste- yenlerin şayısı 619, 191'i işleme alınmış. İş istekleri' ise bin 567. bunlannda 180'i işlemde... "De- mek ki, Çankaya vatandaşın umut kapısı" diye geçiriyorum içimden Umut kapısınıne\ sahibi ola- rak vatandaşın 'sevecen babası' Süleyman Demirel'i görür gibi oluvorum. Bu arada. konuşma başlar- ken bakıp zaman saptaması yaptığım saatime göz atmaktan da geri kalmıyorum. Saat ilerledikçe de Cumhur- başkanı Demirel ile Süleyman Bey arasındaki fark' çıkıyor ortaya. Çünkü, Cumhurbaş- kanı'nın Cumhuriyefin ilk iki sorusuna verdiği yanıtlann *za- mansal' ederi 26 dakikayı aşı- yor. Diğer bir deyişle toplam görüşme süresinin yüzde 53'ü ediyor. Cumhurbaşkanı. sorulan doğrudan yanıtlamak yerine, sözü döndürüp dolaştınyor ve en sonunda da 'can alıcı nokta- ya' giriyor. Görece 'ksa' yanıtladığı di- ğer sorularda ise: örneein DYP'Iİ 39 milletvekili ile AİÎa- yasa Mahkemesi Başkanı ara- sındaki tartışmada 'gözağnsı' Doğru Yolculara eleştiri getır- memeye özen gösteriyor. Tıpkı. gözağnsı run yeni 'patronu' Tan- su Çflter'e ilişkin sorulara "ihti- yatla' karşılık verdiği gibi. Görüşmenin sonu geldiğin- dc. 'politik' \c 'dolambaçlı' ya- nıtlar verenin. hani o uzun yıl- lardır tanıyıp bildiğimiz Süley- man Bey'ın tıpkısının aymsı' ol- duğuna karar veriyorum. Ana fıkir: Çankaya'da oturan Demirel ile 'polirika uzmanı' Sü- leyman Bey arasında 'ilginç' farklar var. Ana fıkrin ana fikri: 1993te başlayan Cumhurbaşkanlığı sürecinin sonunda, ortaya nasıl bir Türkiye tablosu çıkacağını. ancak Süleyman Demirel bile- bilır. ki o da 'şimdilik' konuş- muyor. NOTLAR /MUSTAFABALBAY A NKARA - Cumhurbaşkanı Sö- leyman Demirel. salı günü baş- lattığı gazete yöneticılenyle gö- rüşme turunu dün Cumhuriyet'le sür- dürdü. Demirel, ilk kez geçen 29 Ekim Cum- huriyet Bayramı'ru kutlama kokteyUe- rinde açılan Köşk'ün yeni hizmel bi- nasında yaptığımız görüşmede iki kim- lik kullandı: Cumhurbaşkanı ve 'bir uzman'... Yasakb olduğu dönemde. siyasi ku- lislenn, 'bir biko'i bugün 'bir uzman'... Demirel'in bu tür kabullerde gelene- ğidir; önce genel bir tablo çizer. Bu kez de öyle yaptı. Türkiye'nin bugün geldiği noktaya değinmeden önce. Fransız İhti- lali döneminin önemli düşünürü Tho- mas Paine"in bir sözünü anımsattı: "- Ülkeyi yönetenler yetkiyi mutlaka halktan ahnalıdır. Eğer yetkiyi halktan almıyorsa, bu gasptır..." Sonra Türkiye'nin bilinen yakın geç- mişinı özetledı: - Üç askeri yönetim, siyasi yasaklar dönemi, secmen iradesini tam yansrtma- yan parlamentolar ve 1991... Demirel, 1980 sonrasında ilk kez 1991'de 'gerçek anlamda' seçim yapıldığını vurguladı ve ekledi: - 1991'de ne seçime girmesi yasakla- Dikkat.. KöşkSiziMyor! nan bir parti, ne de yüzde 30 oyla paıia- mentonun yüzde 65'ine hakim olan parti vardı. Yedi kez Başbakanlık koltuğuna oturduktan sonra Köşk'e çıkan Demi- rel, bugün sistemin çarklannm 'bütün eksiklerine rağmen' dönüyor olmasınm önemini sık sık vurguladı. Demirel'in değerlendirmelerine göre demokrasile- rin 'olmazsa ounaz' unsurlan işler halde. Bunlan şöyle sıraladı Cumhurbaşkanı: - Hür yargı, savıınma gücii, hak arama yolları. hür medya. örgütlenme hakkı, gösteri hakkı... Demirel, Türkiye ve dünyadaki geliş- melen doğal olarak sürekli izliyor. Ama bu, sıradan, *ne oluyor' merakına dayalı bir izleme değil. Sözünü ettiği her şevi rakamlara döküyor. Kalkınma hıa, enflasyon, dış borç, yatınmlar, ışsiz sayısı... Güneydoğu gelişmelerini de rakam- larla izliyor. Bu konudakı sorumuzu önündeki bir dizi tabloyu göstererek yanıtladı. Tabloda 1984 yılından bu yana böl- gede meydana gelen olaylann dökümü var. Tablo. Demirel'in deyimi ile 'va- him,' Önce meydana gelen olay sayısına ba- kalım: 1984'te 75,85'te 238,86'da 1%. 87'de 317, 88'de 315, 89'da 802, 90'da 801. 91'de 1165,92'de 1457.93'te 3057. Bu olaylarda öldürülen terörist sayısı ise sövle" 84'te 12,85'te 102,86'da 42,87'de 94, 88'de 120, 89'da 175, 90'da 314. 91'de 314,92'de 986,93'de 1627. Olaylarda şehit düşen ğüvenlik gö- revlilerinin sayısı da şöyle: 84'te 39. 85'te 67, 87'de 52. 88'de 64. 89'da 52, 90'da 140, 91'de 153. 92'de 245, 92'de 581.93'te 595. Demirel. laiklik konusunda kimseyi üzmek istemiyor. Cumhurbaşkanfna göre 39 DYP'li milletvekilinin Anayasa Mahkemesi Başkanı Yekta Güngör Öz- den için yayımladıklan bildiri ve kamu- oyunda süregelen bu konudaki tartı- şmalann çerçevesi 'sakıncalı' değil. Bu tartışmalarda 'laikliğe hayır' diyen yok. Tartışmanın bu kadan da 'normal.' Cumhurbaşkanı 'Ama' deyıp ekledi: - Eğer. "laik devleti istemiyoruz' diyen olursa o zaman iş değişir... Demirel'in adım adım izlediği bir di- ğer konu da yatınmlar. Cumhurbaş- kanlığı döneminde 54 temel atmış. Bu törenlere katılmasının gerekçesini şöyle açıklıyor: "Temel atma meraklısı değilim, ama ben vatandaşa Bakın Türkiye durduğu yerde durmuyor, ilerliyor' demek istiyo- rum." Başbakan Tansu Çüler artık, 'kızı' de- ğil. Ama bunu yanlış anüyorlar. O şimdi Cumhurbaşkanı. Çiller Başbakan. "Ar- tık araya resmiyet girdi." Demirel'in askerlerle ilgili değerlen- dirmesinin özeti iseşöyleydi: "Asker tabii ki ülke sorunlarıyla ilgile- necek. Ama bunu söyleyeceği yer vardır. Milli Ğüvenlik Kurulu vardır. orada söy- ler. Sorun, bu insanlann olaylarla ilgilen- mesi değildir. Sorun, bu insanlann bulun- dukları ycrin dışına çıkmasıdır. Bu konu- daki tahriklere kapılmamalandır. Geç- mişte askeri irade halk iradesinin üzerine çıkmıştır >e bunalım olmuştur." Demirel'in bu değerlendirmeyi, Ge- nelkurmay Başkanı Orgeneral Doğan Güreş'ın önceki gün Bolu Komando Okulu'ndaki sert konuşmasının ardı- ndan yapması ilginç bir 'rastJantı' oldu. POLİTİKA GUMİİGÜ HİKMET CETtNKAYA Okut Kışb, CamL. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, 1993 yılı biterken Çankaya'dan Türkiye'ye nasıl bakıyordu? Şöyle: "Türkiye'nin her demokratik ülke gibi sorunları bulu- nuyor. Ama bu sorunlar bir zaman dilimi içinde çözüle- cek. Türkiye'yi aydıniık bir geiecek bekliyor..." Dün Çankaya Köşkü'nde Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'le 50 dakika görüştük. Sorularımızı önce Cum- hurbaşkanı Süleyman Demirel'e, ardından da siyaset uzmanı Süleyman Demirel'e yönelttik. Konuşmamızın başında Süleyman Demirel'den 1960'- lı yılların sonunda sık sık yinelediği "okul", "kışla" ve "cami" ile ilgili görüşlerinin, aradan 30 yılı aşkın bir süre geçmesine karşın, günümüzde geçerliliğini yitirip yitir- mediğini öğrenmek istedik. Dedik ki: "Okula, kışlaya ve camiye politikanın girmesine hep karşı çıkardınız. Geçen bu süre içinde bu üç yere politika girdi mi, girmedi mi?" Cumhurbaşkanı "Bakın" diye başladı sorumuzu ya- nıtlamaya. Önce demokrasiden söz açtı. Demokrasiler- de yetkinin halktan alınması gerektiğinin altını çizdi. Dedi ki: "Türkiye anayasal bir devlettir, ama afiayasa tartış- malıdır..." Uzun uzun Türkiye'yi anlattı Demirel. Her zaman oldu- ğu gibi 1960lardan başlayarak 1993f lere dek uzanan bir Türkiye fotoğrafı sergiledi. Türkiye'nin "açmazlannı ve defolarını" bir bir sıraladı. Elbet bu açmazlar ve defolar Süleyman Demirel'in "hür irade'' diye tanımladığı de- mokratik Türkiye'nin genel yapısıyla ilgiliydi. Bu yapı içinde "demokrasi tüm kurum ve kurallanyla " işliyordu. Ne diyordu Cumhurbaşkanı? Şunu: "Ama bugün demokrasinin ana kurumlarına eleştiri- ler vardır, olacaktır. Bilim özgürlüğü olan bir üniversite, özgür bir basın, özgür yargı organları, bugün ülkemizde mevcuttur. Rejim işlemektedir. Kürsü hürdür..." Cumhurbaşkanı'nın amacı, bizim düşünce ve görüş- lerimizden öte, kendi düşünce ve görüşlerini yansıtmak- tı. Zaten bunu görüşme başlamadan önce de belirtmişti. Şöyle: "Siz sorularınızı sorun, ben bu sorularınızı yanıtlar- ken kendi düşüncelerimi de aktaracağım..." • • • Okul, kışla ve cami... Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, daha sonra soru- muzu yanıtladı. Dedi ki: "Türkiye'de siyaset okula, camiye ve kışlaya girme- sin' diyen benim. Türkiye bunlann ıstırabını geçmişte çok çekti. Eğitim ve öğretim hakkı zedelendi. Çünkü oku- la siyaset girmişti. Siyasetin kışlaya girmesiyle sivil ira- denin emrinde olması gereken silahlı güç, üstün irade- ye, milletin iradesine dayanan sivil iradenin üstüne çıkmıştır. Yani yasa tekliği, irade tekliği bozulmuştur. Müdahaleler olmuştur." Cumhurbaşkanı bunlan söyledikten sonra soruyor: "Ülkenin silahlı güçlerinin hiç siyasi düşüncesi olma- sın mı?" Yanıtını da kendisi veriyor: "Elbet olsun. Onun söylenebileceği yer var. Bu gücün üyeleri gazete okumuyor mu, televizyon izlemiyor mu? Bunlann dışında tutamazsınız. İster istemez ülkede olup bitenlerle meşgul olacak. Sorun meşgul olması değil. Kendi yerinde durması. Kendi yerinin dışına çıkmama- sı. Bu yerin dışına çıkmaması için tahriklere kapılmama- sı..." Ya politikanın camilere girmesi? Cumhurbaşkanı burada kimi mesajlar da veriyor. Diyor ki: "Laiklik, din ve vicdan özgürlüğünün güvencesidir..." Sonra anlatıyor: "Camiye siyaset girmesi kadar kötü bir şey tasavvur edemiyorum..." "Neden?" "Camide birlik ve beraberlik vardır. Rehber imamdır. Hoca dini konularda cemaati aydınlatacaktır. Güncel politikadan söz ederseniz cemaat bölünür. Ben okulda, kışlada ve camide ne siyasi iktidarın ne de karşı görüş- lerin dile getirilmesine taraftar değilim..." Acaba siyaset uzmanı Süleyman Demirel DYP içinde- ki "ANAP taklitçiliğine" nasıl bakıyor? Bir başka deyişle DYP lideri ve Başbakan Tansu Çiller'in "vitrin değiştir- me tutkusunu" nasıl değerlendiriyor? Demirel'den edindiğimiz izlenim şöyle: "Taklitçilik DYP'ye yarar değil, zarar getirir. Ancak DYP misyon partisidir ve örgütler bir süre sonra duruma el koyarlar." Elbet Demirel açık açık böyle konuşmadı, ama söyle- diklerinden bunlar çıkıyordu. Ya 39 DYP milletvekilinin Anayasa Mahkemesi Baş- kanı Yekta Güngör Özden'e verdikleri yanıta ne diyordu siyaset uzmanı Süleyman Demirel? Galiba 39 DYP'liyi kolluyordu: "Bildiriyi okudum, laik devlete ilişkin bir şey demiyor- lar..." Süleyman Demirel'le Çankaya'da ikinci görüşmemiz- di. Biz, Süleyman Demirel'i yaklaşık 30 yıldır izleyen bir gazeteciyiz. Çankaya'dan Kızılay'a inerken şöyle düşündüm: "Politikacılar yasaklı olduklan dönemlerde demokra- siyi daha fazla savunuyorlar..." Acaba politikacılar hep yasaklı mı kalsalar? ŞakaL GALİ'NİN MEKTUBUNA TEPKİ Dışişleri: Mektubun muhatabı KKTCANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - Türkiye, Kjbns Rum toplumu lideri Glafkos Kleri- des'in. "Türk Süabiı Kuvvet- leri'nin adadan çekibnesi" öne- risinin, Kıbns Türk toplumuna iletilmesı gerektiğıni bildirdi. Dışişleri Bakanlığı'ndan dün yapılan açıklamada, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri But- ros Gali'nin, Rum lideri Kleri- des'in önerilerini içeren mektu- buna diplomatik bir işlem yapılmayacağı belirtildi. Dışiş- lerince. Gali'nin, BM Ğüvenlik Konseyi'nden kaynaklanan iyi niyet görevınin, Kıbns'takı iki toplumu kapsamasının temel il- ke olduğu vurgulanarak "BM Genel Sekreteri'nin bu konuda bir mesajı Kıbrıs Türk tarafına ulaştırdığına dair, bakanlığunı- za nerhangi bir bilgi intikal et- memiştir. Kıbrıs Rum toplumu- nun muhatabı, Türkiye değil, Kıbns Türk toplumudur" denıl- di. Dışişleri'nin yaniünda, Kıb- ns sorununun çözümü için sap- tanan yöntemlerle bağdaşma- yan ve sorunun özüne ilişkin anlayış ve esaslara da aykın olan çahşmalara Türkiye'nin katılmayacağı vurgulanarak şunlar kaydedildi: Türkiye bu çeşit teşebbüsie- rin, içinde bulunulan aşamada, müzakere sürecinin başlatılması için sürdürülen çabaları da zaafa uğrataoileceğini değerierdir- mektedir. Bu anlayısla. Türkiye, BM Genel Sekreteri'nin söz konusu mektubu hakkında bir işlem yapmaya gerek görmemektedir.'
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle