Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
26ARAUK1993PAZAR CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
Çiller:
Işadamlarımn
eleştirisi haksız
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - İstanbul Ticaret
Odası'nın (İTO) düzenlediği
ödül törenine programda
olduğu halde katılamaması
nedeniyle törendeki
işadamlannca eleştirilen
Başbakan Tansu Çiller,
"Türkiye'nin hersaat
değişen gündemı dolayısıyla
programımı değıştirmemin
bu kadar büyük eleştin
alması haksızhkür" dedi.
Başbakan Çiller. dün yaptığı
açıklamada. partısınin Genel
Idare Kurulu, bütçe
görüşmeleri ve oylaması
nedeni>leİTO'nun
toplantısına katılamadığını
belirtti.
'SHPamblemli
ittifakta yokuz'
• SIV AS (AA) -CHP Genel
Başkan Yardımcısı
İstemihanTalay "SHP
ambleminin bulunduğu
hiçbir ittifakta yokuz" dedi.
Talay,Sıvas'taCHPil
binasında düzenlediği basın
toplanüsında. SHP'yi şov
yapmakla suçladı. SHP'nin
parlamentoda terör yasası
görüşülürken laiklik adı
altında şovmenliğe
soyunduğunu ileri süren
Talay.'Halbuki laiklik
kendilerinin zamanında
zedelenmiştir. CHP,
Türkiye'nin sigortası
görevini yürütmektedir. Her
günçeşiti partilerden
partimize katıhmlar
olmaktadır" dedi. Talay
Sıvas'ın kendileri için çok
önemli olduğunu belirterek
"Burada kendimize RP'yi
rakipolarak görüyoruz"
dedi.
Bir KHK daha
iptal edildi
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Anayasa
Mahkemesi'nin iptal ettiği
Yetki Yasası'na dayanılarak
çıkanlan, Gümrûk
Müsteşarlığı'nın teşkilat ve
görevleri hakkında değışiklik
öngören kanun hükmünde
kararaame de iptal edildi.
Resmi Gazete'de dün
yayımlanan iptal karannda.
kararnamenin dayanağını
oluşturan 3911 sayılı Yetki
Yasası'nın daha önce
Anayasa Mahkemesi'nce
iptal edildiğı anımsatıldı.
ANAP Genel Başkanı Mesut
Yılmaz. karamamenin. 2,7,
87,91 ve 153. maddelerinin
anayasaya aykın olduğu
gerekçesiyle. Anayasa
Mahkemesi'ne iptal
başvurusunda bulunmuştu.
Mahkeme. iptal karannı oy
çokluğuylaverdi.
YerelYönetimler
paneli
• Haber Merkezi - Çağdaş
Yaşamı Destekleme
Derneği'nin Prof. Tank
Zafer Tunaya adına
düzenlediği çarşamba
toplantılannın bu haftaki
konusu "Yerel Yönetimler
ve Kent SorunJan." 29
Arahk 1993 Çarşamba günü
saat 17.00-19.00arasında
Tank Zafer Tunaya Kültür
Merkezi'nde yapılacak olan
panele Boğaziçi Üniversitesi
öğreüm görevlisi Nur Özmel
Akm ile istanbul Büyükşehir
Belediye Başkanı Nurettin
Sözenkatılacak.
Şehit ailelerine
yardım
• İSTANBUL (AA)-
İstanbul'da çeşitli olaylarda
şehıt düşen ve yaralanan
emniyet mensuplannın
ailelerine Türkiye Emniyet
Mensuplan Yardımlaşma ve
Dayaruşma Vakfı (TEYEV)
tarafından 1 milyar 253
milyon lira yardım yapıldı.
Emniyet Müdürlüğü'nün
Gayrettepe"deki sınema
salonunda düzenlenen
törende konuşan Emniyet
Genel Müdürü Mehmet
Ağar, şehit meslektaşlannın
geride kalan çocuklannın
istikbal endışelerini ortadan
kaldırmak için grişimlerde
bulunduklannı söyledi.
ÇHD: Avukatlık
• ANKARA (ANKA)-
Çağdaş Hukukçular Derneği
Başkanı Senal Sanhan, devlet
televizyonunda 23 arahk
perşembe günü yayımlanan ve
avukatlık mesleğjne sataşılan
programı kaygıyla
izlediklerini söyledi. Sanhan,
Ertürk Yöndem tarafından
sunulan programda
soruşturması yürütülen
avukatlann gözleri
bantlanmışolarak televizyon
ekranında gösterildiklerini ve
bir siyasi parti ile ilgili yargıya
dönüşmüş savlann öne
sürüldüğünü bildirdi.
Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in Cumhuriyet 'e özel demeci:
Askeryerindedurmalı
• 'Orduyu siyaset dışında
tutamazsınız. Sorun meşgul
olması değil, kendi yerinin
dışma çıkmaması.'
• Cumhurbaşkanı Demirel, 39
imza ile Anayasa Mahkemesi
Başkanı Özden'e yanıt veren
DYFliler için 'Şeriat isteriz
demiyorlar' dedi.
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Cumhurbaşkanı Sükyman Demirel, şe-
riatı överek Anayasa Mahkemesi Baş-
kanı Yekta Gûngör Özden'ı kınayan
DYP milletvekillerinın girişimi için "Bu
39 imza ile Anayasa Mahkemesi'ne yanıt
veren millervekilleri "Şenat ıstenz" demi-
yorlar, Laik devlete karşıyız" demiyor-
lar, oraya çok dikkat edin" dedi. Sıyase-
tin camiye, okula ve kışlaya girmemesi
gerektiğini vurgulayan Cumhurbaşka-
nı, Silahlı Kuvvetlerin politikayla ilgisi
konusunda. "Bunlan siyasetin dışında
tutamazsınız. Sorun, meşgul olması de-
ğil, kendi yerinde durması, kendi yerinin
dtşına çıkmaması1
'' değeriendirmesını
yaptı.
Demirel, TBMM Genel Kurulu'nda
görüşülmekte olan vergi düzenlemeleri-
nin "vahim" durumlar içermesi halinde
yasayı geri göndereceğini belirterek "1
ocakta yürüriüğe girmesi benim işim de-
ğil, valiim durum görürsem çeviririm,
sonrasını düşünmem" uyansında bulun-
du.
Demirel. Cumhuriyefin sorulannı ya-
rutlarken ülke gündemindekı sorunlara
ilışkin görüşlennı açıkladı. Siyasetin.
okula, camiye ve kışlaya girmemesi ge-
rektiğini anlatan Cumhurbaşkanı, şun-
lan söyledi:
"Türkiye bunlann ızdırabmı geçmişte
çok çekmiştir. Eğitim öğretim hakkı ze-
delenmiştir, siyaset girinee. Siyasetin kış-
laya girmesiyle sivil iradenin emrinde ol-
ması gereken silahlı güç, üstün iradeye.
miUetin iradesine dayanan sivil iradenin
üstüne çıkıbnıştır. Yani yasa tekliği. ira-
de tekliği bozulmuştur. Müdahaleler ol-
muşrur. Ülkenin silahlı güçlerinin hiç si-
yasi düşüncesi olmasın mı? Hayır, onu
söyleyebileceği yer var, Milli Ğüvenlik
Kurulu \ar. Cumhurbaşkanlığı var. Bu
gücün üyeleri gazete okumuyor mu? Te-
levizyon sejTetmiyor mu? Bunlan siyaset
dışında tutamazsınız. O zaman ister iste-
mez ülkede olan bitenlerle meşgul ola-
cak. Sorun meşgul olması değil. Kendi
yerinde durması. Kendi verinin dışına çı-
kmaması. Bu yerin dışına çıkması için
yaptian tahriklere kapıünaması."
"Camiye siyaset girmesi kadar kötü
bir şey tâsavvur edemiyorum" Demirel,
vaaz veren hocanın güncel politıkadan
söz etmesi durumunda "cemaatin bölü-
neceğini" vurguladı.
39 DYP milletvekilinin. şeriatı överek
Anayasa Mahkemesi Başkanı Yekta
Güngör Özden'i kınamalan konusunda
görüşlerini açıklarken bu konulann
"hassas" olduğuna dikkat çeken Demi-
rel, şunlan söyledi:
"Tartışrna çok kere kişilerin birbirleri-
ni anlamadan >aptığı bir şekle dökülü-
yor. Türkiye'de devletin laik karakteri
anayasa şartıdır. Bu tartışmadaki taraf-
lar "Devletin laik karakteri değişsın" de-
miyor. Bu 39 imza ile Anayasa Mah-
kemesi'ne yanıt veren milletvekilleri, 'Şe-
riat istenz' demiyorlar. 'Laik devlete
karşıyız' demiyorlar. Oraya çok dikkat
edin. Şimdi esasen, Anayasa Mahkeme-
si Başkam da "Ortada bir laik devlet
vardır, o da korunmalıdır" diyor. Bunu
derken düşüncelerini kendi üslubu içinde
aktanyor. Türkiye hür bir memlekettir,
bu çeşit tarttşmaİar vapılmasın mı? Ya-
pdmasuı diyemeyiz. Bu tartışmanın ta-
raflarından nerhangi birisi ne "Laık dev-
let ortadan kalksın" diyor ne de "Laik
devlet elden gıdıyor' diyor. Benim söyle-
yeceğim şey şudur: Türkiye cumhuriyeti-
nin karakteri laiktir."
"Türk halkı laik demokratik cumhuri-
yetten memnundur" görüşünü vurgula-
yan Demirel. şöyle devam etti:
"İngiltere din ve dcvleti av ırmtşlardır.
laik bir devlettir, ama milli marşı Tann
i konıısıınrlii
ı Konusunaa
S
b e n i m ö n ü m e
S
e l e c e k
n a s ü s a .Birtakırn a k s a k ıl k ıa r
oiursa düzeltirinT dedim. Eğer Meclis'te bu aksaklıklar düzeltilmezse benim
önüme geiecek kanunda vahim sayılabilecek atlamalar veya Türkive'yi fevkala-
de tedirgin edecek bir takım kayıtlar oiursa ben düzeltirim.
kralı korusun' diye başlar. Türkiye'de
bunlar çok tarttşıldı. Yani Allah'ın adını
anmak bile bazen laikliğe aykın durum-
dur. Yanlıştır. Nihayet Amerikalının pa-
rası üzerinde Allah'a inanınız yazıyor,
İngiliz Parlamentosu her gün papazın du-
asryla açılıyor. Avrupada Hıristnan de-
mokrat partiler var. Bunlann laisizrrve
karşı sayüdığı diye bir olay yok. Kişiler
çıkıp "Laık demokratik devlete şöyle bir
şekil vermek istiyoruz' derlerse o başka
bir şey tabii."
Taban takip etmez
Demirel. "Çiller'in DYPyi ANAP'a
benzetmesi ve ANAP'ı taklit etmesi eleş-
tirilerini nasıl karşılıyorsunuz" sorusuna
şu karşılığı verdi:
"Bir siyasi partinin başka bir parriye
özenmesi gibi bir olay varsa taban onu ta-
kip etmez. Çünkü tabamn önüne çeşitli
siyasi partiler çıkıyor. A partisi, B parti-
si. C partisi çıkıvor. Taban bUmiyor mu
ki A partisinin ne olduğunu? Eğer taban
A partisini değil, B'yi tercih etmişse, B'yi
vönetenler A'ya özeniyorsa o zaman B'-
nin tabanı bunu hoş karşılamaz. Çünkü
daha öncesinde görmüyor muydu A'yı?
Sebepleri \ ar ki tercih etmemiş. Bir siyasi
partinin diğer bir parti} e imrenmesi veya
hayran olması, kişinin 'Keşke anam ba-
bam şu ınsanlar olmasaydı' diye bir ara-
yışuı içine girmesidir."
'Vergiji geri gönderebilirim'
Demirel. diğer konularda ana hatla-
nyla şu görüşleri dile getirdi:
Vergj: Benim önüme geiecek nasılsa.
"Birtakım aksaklıklar oiursa düzelti-
rim" dedim. Eğer Meclis'te bu aksaklık-
lar düzeltilmezse benim önüme geiecek
kanunda vahim sayılabilecek atlamalar
veya Türkiye'vi fevkalade tedirgin ede-
cek birtakım kavıtlar olursa ben düzel-
tirim. "Düzeltirim" derken yeni baştan
konuşulsun diye Meclis'e gönderirim
demek istiyorum.
Vergi Yasası'nın yürürlük tarihi: 1
Ocak 1994'te yürürlüğe girmesi benim
işim değil. Benim işim vahim durum.
Vahim durumu görürsem geri çeviri-
rim, ondan sonrasını düşürunem. Zaten
Meciis herhalde birtakım şeyleri düzen-
leyecektir. Vergi oranlan önemlidir de
ben siyasi taraf durumuna girmek iste-
miyorum. Ben makro seviyede kalmak
istedığim için bu detaylara girmek iste-
miyorum. Meclis'te düzeltilecektır baa
şevler.
Ilhan Kesici: Benim damadım değil ki.
Henüz damat da değil, aileye damat
olacak. Nihayet kardeşimin kızıyla ev-
lenme karan vermişlerdir. Hadise bun-
dan ibarettir. Ben kendisine "Şöyle yap,
böyle yap" demedim. Bu kadar zaman
benimle yakmlığı olan bir kişinin be-
nimle görüşmesi doğaldır.
MİKRO/DINÇ TAYANÇ
Cumhurbaşkanıve Süleyman Bey
Ç
ankaya'nın yeni dü-
zenlemesı içinde, 'yeni'
bir Süleyman Demirel
bulup bulamayacağı-
mın merakıyla doluyum. Cum-
hurbaşkanı Demirel, 'yuvarlak
masa'nın 'başı' olduğu anlaşı-
lan. önü dosyalarla dolu koltu-
ğa oturuyor ve "45 dakika za-
manımız var. Bütün zamanı sizin
kullanmanızı istiyorum. Ce>ap-
larken ben mesajlarunı veririm"
diyor gülerek.
Bir yandan sorulara \erdiği
yanıtlan, bir yandan ekonomi-
ye ilişkin değerlendirmelerinı.
bir yandan da değerlendırmele-
rini kanıtlamak istercesine ara
ara önümüze koyduğu İMİgile-
ri' izlemeye çalışıyorum.
Cumhurbaşkanı Demirel.
ekonomi konusunda öyle bizler
kadar karamsar değil. Tersine
ihracattaki düşüş ve ithalattaki
patlama' dışında "Bugön için
de, kısa geiecek için de endişeye
gerek yoktur" diyor. İhracatta-
ki düşüşün rakamsal karşılığı
ise 1.5 milyar dolar! Bu konuya
'dikkat çekiyor'. ama 'döviz re-
zervimizin sağlam olduğunu'
söylemeden de geçmıyor.
Büyümeyi 'olumlu' buluyor;
1993'teki seklörel gelişmelerin
ve ulaşılabilecek yüzde 7.5'lik
büyüme hızının '450-500 bin ki-
şiye iş olanağı sağiayacağına'
ınanıyor.
Geliyoruz son günlerin 'can
alıcı' konusuna; vergi reform
paketi... Maaş ve ücretlilerin '5
puan sorunu'na dcğınırkcn
"Ben, makro düzeyde bakmak
durumundayım. Bu nedenle de 5
puan benim için a\rıntıdır" di-
yor. Ya 'veto?'
Bu konuda. Cumhurbaşkanı
tarafsızlığı ve kararhhğı içinde
"TBMM gerekli düzeltmeleri
yapacaktır. Ama yapıunadan
benim önüme gelirse... Şartları
vabjmn olursa ben dü/elririm!
Yani, yeniden görüşün diye,
Mechs'e geri gönderirim" diyor.
Özetle Seto' bütun açıklığıyla
gündeminde.
Diğer sorulara verdiği yanıt-
larla 'bütünleştirinee' Cumhur-
başkanı Demırelin'olgunvcta-
rafsız' bir devlet adamı oldu-
ğumu düşünüyorum.
Arada bir göz attığım 'bilgi-
lendirici' kağıtlara baktıeımda.
17 Mayıs-20 Arahk 1993 tarih-
leri arasında, Cumhurbaşkanlı-
ğı Halkla İlişkiler Başkanlığı'na
gelen başvurulann sınıflandınl-
masına takılıyorum.
Toplam 17 bin 644 başvuru
yapılmış. İşlemealınanbaşvunı
sayısıysa 5 bin 514...
Başvurular arasında iki 'ka-
lem' ilgımı çekiyor. Söz konusu
süre içinde 'maddi yardım' iste-
yenlerin şayısı 619, 191'i işleme
alınmış. İş istekleri' ise bin 567.
bunlannda 180'i işlemde... "De-
mek ki, Çankaya vatandaşın
umut kapısı" diye geçiriyorum
içimden
Umut kapısınıne\ sahibi ola-
rak vatandaşın 'sevecen babası'
Süleyman Demirel'i görür gibi
oluvorum.
Bu arada. konuşma başlar-
ken bakıp zaman saptaması
yaptığım saatime göz atmaktan
da geri kalmıyorum.
Saat ilerledikçe de Cumhur-
başkanı Demirel ile Süleyman
Bey arasındaki fark' çıkıyor
ortaya. Çünkü, Cumhurbaş-
kanı'nın Cumhuriyefin ilk iki
sorusuna verdiği yanıtlann *za-
mansal' ederi 26 dakikayı aşı-
yor. Diğer bir deyişle toplam
görüşme süresinin yüzde 53'ü
ediyor.
Cumhurbaşkanı. sorulan
doğrudan yanıtlamak yerine,
sözü döndürüp dolaştınyor ve
en sonunda da 'can alıcı nokta-
ya' giriyor.
Görece 'ksa' yanıtladığı di-
ğer sorularda ise: örneein
DYP'Iİ 39 milletvekili ile AİÎa-
yasa Mahkemesi Başkanı ara-
sındaki tartışmada 'gözağnsı'
Doğru Yolculara eleştiri getır-
memeye özen gösteriyor. Tıpkı.
gözağnsı run yeni 'patronu' Tan-
su Çflter'e ilişkin sorulara "ihti-
yatla' karşılık verdiği gibi.
Görüşmenin sonu geldiğin-
dc. 'politik' \c 'dolambaçlı' ya-
nıtlar verenin. hani o uzun yıl-
lardır tanıyıp bildiğimiz Süley-
man Bey'ın tıpkısının aymsı' ol-
duğuna karar veriyorum.
Ana fıkir: Çankaya'da oturan
Demirel ile 'polirika uzmanı' Sü-
leyman Bey arasında 'ilginç'
farklar var.
Ana fıkrin ana fikri: 1993te
başlayan Cumhurbaşkanlığı
sürecinin sonunda, ortaya nasıl
bir Türkiye tablosu çıkacağını.
ancak Süleyman Demirel bile-
bilır. ki o da 'şimdilik' konuş-
muyor.
NOTLAR /MUSTAFABALBAY
A
NKARA - Cumhurbaşkanı Sö-
leyman Demirel. salı günü baş-
lattığı gazete yöneticılenyle gö-
rüşme turunu dün Cumhuriyet'le sür-
dürdü.
Demirel, ilk kez geçen 29 Ekim Cum-
huriyet Bayramı'ru kutlama kokteyUe-
rinde açılan Köşk'ün yeni hizmel bi-
nasında yaptığımız görüşmede iki kim-
lik kullandı:
Cumhurbaşkanı ve 'bir uzman'...
Yasakb olduğu dönemde. siyasi ku-
lislenn, 'bir biko'i bugün 'bir uzman'...
Demirel'in bu tür kabullerde gelene-
ğidir; önce genel bir tablo çizer. Bu kez
de öyle yaptı. Türkiye'nin bugün geldiği
noktaya değinmeden önce. Fransız İhti-
lali döneminin önemli düşünürü Tho-
mas Paine"in bir sözünü anımsattı:
"- Ülkeyi yönetenler yetkiyi mutlaka
halktan ahnalıdır. Eğer yetkiyi halktan
almıyorsa, bu gasptır..."
Sonra Türkiye'nin bilinen yakın geç-
mişinı özetledı:
- Üç askeri yönetim, siyasi yasaklar
dönemi, secmen iradesini tam yansrtma-
yan parlamentolar ve 1991...
Demirel, 1980 sonrasında ilk kez
1991'de 'gerçek anlamda' seçim
yapıldığını vurguladı ve ekledi:
- 1991'de ne seçime girmesi yasakla-
Dikkat.. KöşkSiziMyor!
nan bir parti, ne de yüzde 30 oyla paıia-
mentonun yüzde 65'ine hakim olan parti
vardı.
Yedi kez Başbakanlık koltuğuna
oturduktan sonra Köşk'e çıkan Demi-
rel, bugün sistemin çarklannm 'bütün
eksiklerine rağmen' dönüyor olmasınm
önemini sık sık vurguladı. Demirel'in
değerlendirmelerine göre demokrasile-
rin 'olmazsa ounaz' unsurlan işler halde.
Bunlan şöyle sıraladı Cumhurbaşkanı:
- Hür yargı, savıınma gücii, hak arama
yolları. hür medya. örgütlenme hakkı,
gösteri hakkı...
Demirel, Türkiye ve dünyadaki geliş-
melen doğal olarak sürekli izliyor. Ama
bu, sıradan, *ne oluyor' merakına dayalı
bir izleme değil. Sözünü ettiği her şevi
rakamlara döküyor. Kalkınma hıa,
enflasyon, dış borç, yatınmlar, ışsiz
sayısı...
Güneydoğu gelişmelerini de rakam-
larla izliyor. Bu konudakı sorumuzu
önündeki bir dizi tabloyu göstererek
yanıtladı.
Tabloda 1984 yılından bu yana böl-
gede meydana gelen olaylann dökümü
var. Tablo. Demirel'in deyimi ile 'va-
him,'
Önce meydana gelen olay sayısına ba-
kalım:
1984'te 75,85'te 238,86'da 1%. 87'de
317, 88'de 315, 89'da 802, 90'da 801.
91'de 1165,92'de 1457.93'te 3057.
Bu olaylarda öldürülen terörist sayısı
ise sövle"
84'te 12,85'te 102,86'da 42,87'de 94,
88'de 120, 89'da 175, 90'da 314. 91'de
314,92'de 986,93'de 1627.
Olaylarda şehit düşen ğüvenlik gö-
revlilerinin sayısı da şöyle:
84'te 39. 85'te 67, 87'de 52. 88'de 64.
89'da 52, 90'da 140, 91'de 153. 92'de
245, 92'de 581.93'te 595.
Demirel. laiklik konusunda kimseyi
üzmek istemiyor. Cumhurbaşkanfna
göre 39 DYP'li milletvekilinin Anayasa
Mahkemesi Başkanı Yekta Güngör Öz-
den için yayımladıklan bildiri ve kamu-
oyunda süregelen bu konudaki tartı-
şmalann çerçevesi 'sakıncalı' değil. Bu
tartışmalarda 'laikliğe hayır' diyen yok.
Tartışmanın bu kadan da 'normal.'
Cumhurbaşkanı 'Ama' deyıp ekledi:
- Eğer. "laik devleti istemiyoruz' diyen
olursa o zaman iş değişir...
Demirel'in adım adım izlediği bir di-
ğer konu da yatınmlar. Cumhurbaş-
kanlığı döneminde 54 temel atmış. Bu
törenlere katılmasının gerekçesini şöyle
açıklıyor:
"Temel atma meraklısı değilim, ama
ben vatandaşa Bakın Türkiye durduğu
yerde durmuyor, ilerliyor' demek istiyo-
rum."
Başbakan Tansu Çüler artık, 'kızı' de-
ğil. Ama bunu yanlış anüyorlar. O şimdi
Cumhurbaşkanı. Çiller Başbakan. "Ar-
tık araya resmiyet girdi."
Demirel'in askerlerle ilgili değerlen-
dirmesinin özeti iseşöyleydi:
"Asker tabii ki ülke sorunlarıyla ilgile-
necek. Ama bunu söyleyeceği yer vardır.
Milli Ğüvenlik Kurulu vardır. orada söy-
ler. Sorun, bu insanlann olaylarla ilgilen-
mesi değildir. Sorun, bu insanlann bulun-
dukları ycrin dışına çıkmasıdır. Bu konu-
daki tahriklere kapılmamalandır. Geç-
mişte askeri irade halk iradesinin üzerine
çıkmıştır >e bunalım olmuştur."
Demirel'in bu değerlendirmeyi, Ge-
nelkurmay Başkanı Orgeneral Doğan
Güreş'ın önceki gün Bolu Komando
Okulu'ndaki sert konuşmasının ardı-
ndan yapması ilginç bir 'rastJantı' oldu.
POLİTİKA GUMİİGÜ
HİKMET CETtNKAYA
Okut Kışb, CamL.
Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, 1993 yılı biterken
Çankaya'dan Türkiye'ye nasıl bakıyordu?
Şöyle:
"Türkiye'nin her demokratik ülke gibi sorunları bulu-
nuyor. Ama bu sorunlar bir zaman dilimi içinde çözüle-
cek. Türkiye'yi aydıniık bir geiecek bekliyor..."
Dün Çankaya Köşkü'nde Cumhurbaşkanı Süleyman
Demirel'le 50 dakika görüştük. Sorularımızı önce Cum-
hurbaşkanı Süleyman Demirel'e, ardından da siyaset
uzmanı Süleyman Demirel'e yönelttik.
Konuşmamızın başında Süleyman Demirel'den 1960'-
lı yılların sonunda sık sık yinelediği "okul", "kışla" ve
"cami" ile ilgili görüşlerinin, aradan 30 yılı aşkın bir süre
geçmesine karşın, günümüzde geçerliliğini yitirip yitir-
mediğini öğrenmek istedik.
Dedik ki:
"Okula, kışlaya ve camiye politikanın girmesine hep
karşı çıkardınız. Geçen bu süre içinde bu üç yere politika
girdi mi, girmedi mi?"
Cumhurbaşkanı "Bakın" diye başladı sorumuzu ya-
nıtlamaya. Önce demokrasiden söz açtı. Demokrasiler-
de yetkinin halktan alınması gerektiğinin altını çizdi.
Dedi ki:
"Türkiye anayasal bir devlettir, ama afiayasa tartış-
malıdır..."
Uzun uzun Türkiye'yi anlattı Demirel. Her zaman oldu-
ğu gibi 1960lardan başlayarak 1993f
lere dek uzanan bir
Türkiye fotoğrafı sergiledi. Türkiye'nin "açmazlannı ve
defolarını" bir bir sıraladı. Elbet bu açmazlar ve defolar
Süleyman Demirel'in "hür irade'' diye tanımladığı de-
mokratik Türkiye'nin genel yapısıyla ilgiliydi. Bu yapı
içinde "demokrasi tüm kurum ve kurallanyla " işliyordu.
Ne diyordu Cumhurbaşkanı?
Şunu:
"Ama bugün demokrasinin ana kurumlarına eleştiri-
ler vardır, olacaktır. Bilim özgürlüğü olan bir üniversite,
özgür bir basın, özgür yargı organları, bugün ülkemizde
mevcuttur. Rejim işlemektedir. Kürsü hürdür..."
Cumhurbaşkanı'nın amacı, bizim düşünce ve görüş-
lerimizden öte, kendi düşünce ve görüşlerini yansıtmak-
tı. Zaten bunu görüşme başlamadan önce de belirtmişti.
Şöyle:
"Siz sorularınızı sorun, ben bu sorularınızı yanıtlar-
ken kendi düşüncelerimi de aktaracağım..."
• • •
Okul, kışla ve cami...
Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, daha sonra soru-
muzu yanıtladı.
Dedi ki:
"Türkiye'de siyaset okula, camiye ve kışlaya girme-
sin' diyen benim. Türkiye bunlann ıstırabını geçmişte
çok çekti. Eğitim ve öğretim hakkı zedelendi. Çünkü oku-
la siyaset girmişti. Siyasetin kışlaya girmesiyle sivil ira-
denin emrinde olması gereken silahlı güç, üstün irade-
ye, milletin iradesine dayanan sivil iradenin üstüne
çıkmıştır. Yani yasa tekliği, irade tekliği bozulmuştur.
Müdahaleler olmuştur."
Cumhurbaşkanı bunlan söyledikten sonra soruyor:
"Ülkenin silahlı güçlerinin hiç siyasi düşüncesi olma-
sın mı?"
Yanıtını da kendisi veriyor:
"Elbet olsun. Onun söylenebileceği yer var. Bu gücün
üyeleri gazete okumuyor mu, televizyon izlemiyor mu?
Bunlann dışında tutamazsınız. İster istemez ülkede olup
bitenlerle meşgul olacak. Sorun meşgul olması değil.
Kendi yerinde durması. Kendi yerinin dışına çıkmama-
sı. Bu yerin dışına çıkmaması için tahriklere kapılmama-
sı..."
Ya politikanın camilere girmesi?
Cumhurbaşkanı burada kimi mesajlar da veriyor.
Diyor ki:
"Laiklik, din ve vicdan özgürlüğünün güvencesidir..."
Sonra anlatıyor:
"Camiye siyaset girmesi kadar kötü bir şey tasavvur
edemiyorum..."
"Neden?"
"Camide birlik ve beraberlik vardır. Rehber imamdır.
Hoca dini konularda cemaati aydınlatacaktır. Güncel
politikadan söz ederseniz cemaat bölünür. Ben okulda,
kışlada ve camide ne siyasi iktidarın ne de karşı görüş-
lerin dile getirilmesine taraftar değilim..."
Acaba siyaset uzmanı Süleyman Demirel DYP içinde-
ki "ANAP taklitçiliğine" nasıl bakıyor? Bir başka deyişle
DYP lideri ve Başbakan Tansu Çiller'in "vitrin değiştir-
me tutkusunu" nasıl değerlendiriyor?
Demirel'den edindiğimiz izlenim şöyle:
"Taklitçilik DYP'ye yarar değil, zarar getirir. Ancak
DYP misyon partisidir ve örgütler bir süre sonra duruma
el koyarlar."
Elbet Demirel açık açık böyle konuşmadı, ama söyle-
diklerinden bunlar çıkıyordu.
Ya 39 DYP milletvekilinin Anayasa Mahkemesi Baş-
kanı Yekta Güngör Özden'e verdikleri yanıta ne diyordu
siyaset uzmanı Süleyman Demirel?
Galiba 39 DYP'liyi kolluyordu:
"Bildiriyi okudum, laik devlete ilişkin bir şey demiyor-
lar..."
Süleyman Demirel'le Çankaya'da ikinci görüşmemiz-
di. Biz, Süleyman Demirel'i yaklaşık 30 yıldır izleyen bir
gazeteciyiz.
Çankaya'dan Kızılay'a inerken şöyle düşündüm:
"Politikacılar yasaklı olduklan dönemlerde demokra-
siyi daha fazla savunuyorlar..."
Acaba politikacılar hep yasaklı mı kalsalar?
ŞakaL
GALİ'NİN MEKTUBUNA TEPKİ
Dışişleri: Mektubun
muhatabı KKTCANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) - Türkiye, Kjbns Rum
toplumu lideri Glafkos Kleri-
des'in. "Türk Süabiı Kuvvet-
leri'nin adadan çekibnesi" öne-
risinin, Kıbns Türk toplumuna
iletilmesı gerektiğıni bildirdi.
Dışişleri Bakanlığı'ndan dün
yapılan açıklamada, Birleşmiş
Milletler Genel Sekreteri But-
ros Gali'nin, Rum lideri Kleri-
des'in önerilerini içeren mektu-
buna diplomatik bir işlem
yapılmayacağı belirtildi. Dışiş-
lerince. Gali'nin, BM Ğüvenlik
Konseyi'nden kaynaklanan iyi
niyet görevınin, Kıbns'takı iki
toplumu kapsamasının temel il-
ke olduğu vurgulanarak "BM
Genel Sekreteri'nin bu konuda
bir mesajı Kıbrıs Türk tarafına
ulaştırdığına dair, bakanlığunı-
za nerhangi bir bilgi intikal et-
memiştir. Kıbrıs Rum toplumu-
nun muhatabı, Türkiye değil,
Kıbns Türk toplumudur" denıl-
di.
Dışişleri'nin yaniünda, Kıb-
ns sorununun çözümü için sap-
tanan yöntemlerle bağdaşma-
yan ve sorunun özüne ilişkin
anlayış ve esaslara da aykın
olan çahşmalara Türkiye'nin
katılmayacağı vurgulanarak
şunlar kaydedildi:
Türkiye bu çeşit teşebbüsie-
rin, içinde bulunulan aşamada,
müzakere sürecinin başlatılması
için sürdürülen çabaları da zaafa
uğrataoileceğini değerierdir-
mektedir.
Bu anlayısla. Türkiye, BM
Genel Sekreteri'nin söz konusu
mektubu hakkında bir işlem
yapmaya gerek görmemektedir.'