Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
10ARALIK1993CUMA SAYFA
DUNYADAN
Ikinci Arap ve İslam Halkı Konferansı geniş yelpazeye yayıldı. Hartum'daki toplanüya Refah Partili milletvekili de katıldı
Sudan, ıhmhliderliğe oynamaktakararlı
RFli Vasin Hatipoğlu
2
ve 4 aralık tarihleri arasında
Hartum'da düzenlenen konfe-
ransa 60 ülkeden 450 temsilci
(>
r
asal, ılımlı hatta yasaklanmış tsla-
mı hareketlerin geniş yelpazesinden
temsilciler ve bağımsız aydınlar)
kauldı.
Katıhmcılar, Arap-İslam dünya-
sını baskıa olarak tanımladıklan
uluslararası yeni düzenle karşı kar-
şıya bırakan meydan okumalan tar-
tışü.
Turabi oy hakkı olmayan Müslü-
man topluluklara da söz hakkı ver-
mekle birlikte, Batı karşıü mahke-
menin sıralanna oturmak istemiyor.
Tersıne. kendı ilkelerine göre kendi
kaderini tayin etmek isteyen ılımlı
bir İslam görüntüsünü göstermeyı
amaçlıyor. Sudanlı yetkililer. konfe-
rans öncesinde hükümetten ve mu-
halefet partilerinden yetkililerle bera-
ber Hartum'da görevli diplomatlan
içeren bir toplantı düzenledi.
Bu toplantıda Sudanlı yetkililer.
uluslararası alanda kabul edilmeyen
hiç kımsenin kongrede takdim edil-
meyeceğini belirtıi.
tncitmeyecek kararlar
Konferanstan bir gün önce. baş-
kanlık işlerinden sorumlu Devlet
Bakanı Gazi Selahaddin konferasta
alınacak kararlann hıç kımseyı in-
citmemesine dikkat edeceklerini
önemle belirtti. Gerçekten de İslam
dünyasının büyiik sorunlanyla (Fi-
listin, Bosna. Afganistan, Keşmır,
Somali vb.) ilgilı olan kararlann ço-
' udan İslami iktidannm arkasmdaki gizli el Hasan
Turabi, Hartum'da yapılan II. Arap ve İslam Halkı
Konferansfnda İslam dünyasındaki otoritesini
sürdürmeye ve Sudarnn tek başına
ölmadığını göstermeye çalıştı.
ğunluğu. İslam Konferansı Ör-
gütü'nün kabul edebileceği bilinen
şekilleriyle yinelendi.
Filistin'e özerklik tanıyan antlaş-
manın kabul edilmemesine ve FKÖ
(Filistin Kurtuluş Örgütü) karşıtla-
nnın ve Lübnanlı Hızbullahçılann
çok isıemelenne karşm antlaşma
mahkum edilmedi. Bu beklenen ka-
rann ahnmasındakı en büyük etmen
Turabi'nin ısteğiydı. Bu antlaşmaya
karşı oluşan kin dolu atmosfer. kon-
feransın kurucu üyelennden olan
Yaser Arafat'ın katılımını engelledi.
Arafat karşıtlan hiçbir uzlaşma giri-
şimini kabul etmeyeceklerini açıkça
belirtmişlerdı.
ABD tarafından terörizmi des-
tekleyen ülkeler listesınde eklenen
Sudan bu konferansla katılımcılann
desteğıni kazandı. Konferans kara-
nnda. Sudan'daki İslami projenin
Müslümanlann umudunu güçlen-
dırdıği belirüldi.
Aynca. her bın. bu ülkeyi yalnız
bırakmaya yönelık girişımlere di-
renme>e. ona karşı yönlendirilen
basın kampanyasına karşı çıkmaya
ve bunu amaçlayan tüm önlemlere
meydan okumaya çağnldı.
Şiilerin katılımı
Konferansa ilk kez çağnlan Şiiler
ve İran. İslam dünyasında üçüncü
bir merkez oluşturulmasına karşı
çıktı. Bunun dışında Sudan bu tür
etkinbkleri karşılayacak ekonomik
güce sahıp değil Bu yûzden katılım-
cı ülkelerden bundan sonra gerçek-
leştirilecek konferanslann fınanse
edilmesinın garanti alüna alınması-
nı istedi. Bir terörist toplantısından
oldukça uzak geçen bu konferans
Arap ve İslam dünyasındaki bölun-
meleri açıkça ortaya serdi.
Türkive'den de
RP'li temsilci
Turabi'nın. Müslüman toplumlar
arasındakı yakmlaşmanın bir kanıtı
olarak tanımladığı konferansın bir
gün tüm hükümetler tarafından
dikkate alınacağını belirtti.
Hartum Dostluk Sarayfnda ya-
pılan ve 4 gün süren konferansa Re-
fah Partisı Çorum Milletvekili Yasin
Hatipoğlu da katıldı.
Franeoise Chipaux
Hırvadar, Sırplarınevleriııidinamitliyor
Helsinki Gözlem Komitesi, Zagrep'te açtığı büro aracılığı ile Hırvatistan'daki insan haklan ihlallerini inceliyor
H
elsinki İnsan Haklan
Gözlem Komıtesi'nin
Zagreb'de yeni açılan bü-
rosuna göre, Hırvatistan hükü-
meti, şimdiye dek karşıtlanndan
binlercesinı evlerini ve ülkelerini
terketmeye zorlamış durumda.
Helsinki Gözlem Komitesi Hır-
vatistan bürosundan tvan Zvoni-
mir Çiçak, bu eylemlerin çoğunun
bir zamanlar Hırvatistan'da önemli
bir azınlık durumundaki Sırplar
kadar, Devlet Başkanı Franjo Tuj-
man'ın yönetimine karşı olan Hı-
rvatlara yönelik olduğunu söyledi.
İnsan haklan ihlallerine ilişkin
bir broşür hazırlayan Çiçak, ken-
disiyle yapılan bir görüşmede
"1991'den beri Horvat yetkililer
çoğu Sırptara ait, ama aralarmda
Hırvatlara ait olanlann da bulun-
duğu 10 bin evi yıkhlar. Bazı olay-
larda evleri içlerinde ailelerin bu-
lunduğu sırada dinamitlediJer. Ai-
leler toplu halde imha edildi. Pek
çoğu da yaralandı" dedı.
Hükümet Çiçak'ın yakınma-
lanna karşı henûz pek bir şey
yapmamış, fakat hükümetin or-
ganı olan gazetelerde ve televiz-
yonda üstü kapalı olarak bu yakı-
nmalardan söz edilmiş. Evlenn di-
namitlenmesi konusunda hem Dı-
şişleri Bakanı Mate Granic. hem
de Başbakan Nikica Valentk
Sırplann evini bombalayan Hı-
rvatlann bu davranışını "kabul edi-
lemez bir davranış" olarak niteledi.
Evini bu şekilde yitiren Hırvat-
lardan birinin "Pen Qub öyesi bir
yazar" olan Ante Semjar olduğunu
söyledi. "Pag adasında bü>ük bir evi
vardı. Sadece düzene karşı olduğu
için evini havaya uçurdular" dedi.
Çiçak. eylülde muhalıflerin Dal-
matinska Novine adlı bağımsız bir
gazete çıkarmaya karar verdikleri
deniz kıyısındaki Splıt kentindeki
binanın "100 kiloluk dinamit''le yı-
kıldığmı söyledi. Tudjman hükü-
metinin dışişleri bakanı Mate Gra-
nik'in mayısta yaptığı bir açıklama
aracılığıyla Hırvatistan'daki Sı-
rplara ait **7 bin evin" yıkılmış oldu-
ğunu bildirdı. Adalet yetkilileri
şimdiye dek dinamitleme olay-
lannın 100 tanesini inceleyebilmiş.
Toplam 280 bin Sırp dinamit
kampanyasıyla diğer önlemlerin
yarattığı korku yüzûnden Hırva-
tistan'daki evlerini terketmek zo-
runda kaldılar.
Zagreb'in savaş öncesi nüfusu-
nun içerdiği 60 binlik Sırp azınlık
bugün 20 bine inmiş durumda.
Hırvatistan'ın savaş öncesi top-
lam nüfusu yaklaşık 5 milyondu.
Bir bilgisayar ve bir faks makine-
sinin bulunduğu Gazeteciler Evi'-
nin çatı katında küçük bir büroyu
işgal eden örgütünün "dinamitle-
nen evler" konusunda hiçbir geliş-
me kaydedemediğini söyledi.
Evleri havaya uçurma kampan-
yası gözle görülür biçimde azai-
makla birlikte, Çiçak, Hırvat yetki-
lilerin Sırplan evlerinden aynlma-
lan için zorlamaya devam ettikleri-
ni bildirdiler. Helsinki Gözlem Ko-
mitesi Split'te bin 300 kişinin evin-
den edildiğini saptamış. Bunlann
çoğu Sırp kökenli emekli subaylar.
Apartman dairelenne askeri zo-
runluluk gerekçesiyle el konulmak-
ta. Çiçak, "Askeri polis geliyor ve
'Btırası bizim. çık git' diyor. İnsanlar
yakuzca üstlerindeki giysilerle
kendilerim sokakta buluyorlar" di-
yor. Çiçak kendisine yansıyan
yakınmalarla ilgilı olarak askeri ve
sıvil yetkilılen uyardığını, ancak
şimdiye dek hiçbir sonuç ala-
madığını da belırtiyor. Küçük bir
başan elde edebildiği tek alan, 20
bin kişinin Hırvat yurttaşlığından
çıkanlmasına ilişkin yakınmalar ol-
muş. Eylül ayında, Split'teki küçük
bir muhalefet grubu olan Dalmaçya
Eylemi'nın 10 üyesi terörizm suçuy-
la göz altına alındı. İki tanesı kefa-
letle serbest bırakıldı. Hırvat parla-
mentosu üyesi olan Mira Gubk-
Lorger'in daıresine dalan 16 polis
kadın parlamenteri evınden
çıkartılmış.
The New York Times
Yönetiyorlar, yönetiyorlar: Kim ll-sung'tan II. Ellzabeth'e kadar dtinyamn en uzun süre hizmet veren llderlerl
Kim Il-sıutg j Kuzey Kore:
İktıdara geliş tarihı. 1948
Nasü: Çin-Sovyet desteğiy-
le.
Yaşj 81
Sağlık durumu. Kötü oldu-
ğu sanılıyor.
Genel görünüm. Nükleer
program konusunda ABD '-
den gıttikçe artan baskılar.
il.EEzabeth /tngihere
Tahta çıkış tarihi. 1952
Nasü: Babasuıdan devr
aldı.
Yaş: 67
Sağlık durumu: Çok iyi.
Genelgörünüm: Kişisel ola-
rak seviliyor; bazı ailevi so-
nmları var.
Kral Hüseyin j Crdün
İktıdara gelıs tarihı 1952
Nasıl: Babasmdan devr
aldı.
Yaş: 58
Sağlık durumu: İyi olduğu
sanılıyor.
Genel görünüm: Çalkantıh
bölgede popülerliği a: olsa
da meşruiyeti var.
Fidel Castro \ Küba
İktıdara geliş tarihi. 1959
Nasıl• Gerilla devrimiyle.
Yaş: 68 Sağlık durumu:
Çok iyi. Genel görünüm.
Sovyetler Birliği'nin çök-
mesiyle devrim ıdealı pa-
ram parça olau.
Mobutu Sese Seko / Zmre
İktıdara geliş tarihi: 1965
Nasıl• ABD destekli dar-
beyle. Yaş- 63 Sağlık du-
rumu: Inzivaya çekilmiş du-
rumda. Genel görünüm:
Çok sayıda düşmanı olduğu
sanılıvor.
ttastings Banda \Mcdawi
İktidara geliş tarihi. 1966
Nasıl• Ingiltere'den ba-
ğtmsızlık alan tek partinin
lideri olarak. Yaş: 95
Sağlık durumu • Çok yakı-
nlarda ciddi bir beyin ame-
liyatı geçirdi Genel görü-
nüm: Büinmivor.
Gen Suharto /Endonezya
İktidara geliş tarıhr 1968
Nasıl• ABD destekli bir
darbeyle. Yaş- 73 Sağlık
durumu: Sonsuza dek
yaşayacağa benziyor. Ge-
nel görünüm: Aynen bir
önceki gibi.
Albay Muammer Kaddafi
I Lib\a İktidara geliş tari-
hi. 1969 Nasıl: Ordu dar-
besmin lideri olarak. Sağlık
durumu: İyi olduğu sanılı-
yor. Genel görünüm. Git-
tikçe halktan soyutlanıyor.
Hcütitiler
sürgündede
olmmuuyor
H
aitili sığınmacılann koruyuculan, salı
günü yaptıklan açıklamada, 1991'den
beri öldürülen üçüncü demokrasi
yanlısı olan Haitili radyo sunucusunun ekim
ayındaki ölümünün perde arkasmdaki en
önemli etkenın soygun olduğuna inanmadı-
klannı belırttiler. Sonışturmayı yürütenleri si-
yasal cinayetin aydınlatılması için kanıt topla-
maya çağırdılar.
Miamı'dekı Haiti Sığınmacılar Merkezi baş-
kanı Rolande Dorancy, "İnanüacak gibi değil.
Son derece saçma. Miami polisinin soruşturma-
da dikkatü oünalan gerekiyor. Kim ne söylerse
söyksin. bu bir suikasrtir" dedı.
Öldürülen Haitili radyo spikeri Dona StPli-
te'ın kansı Solange St.Plite,"Bunun bir soygun
olduğuna manmıyonun. Bu, siyasal bir cinayet-
tir" dedi. Her ıki olayda da sava yardıması ola-
rak görev yapan John Kastrenakes, "KatiHere
bu iş için para ödenınişti. Bu iki kişi, radyo
yaymcısi okluklan için sustunnak amacıyla öl-
dûrtüldûler" dedi.
Pazar gecesı Mıami polisı 18 yaşındaki Jean-
Jacques Macton'u St.Phte'in ekım ayındaki
ölümüyle ilgili olarak birinci dereceden cinayet-
ten tutukladı. St.Plite. sürgündeki Haiti devlet
başkanı Jean-Bertrand Aristide'yı desteklemesi
ve Arisüde"yi ülke dışına çıkartan ordu men-
suplannı eleştirmesiyle tanıruyordu.
Miami Polisı sözcülerinden Armando Villo-
rin. St.Plite cinayetinin özelliklerinden ötürii,
soruşturmaalann olayın bir soygun olması
üzerinde durduklannı söyledi. Villorin, "Olay
soyguna benziyor. Ama soruşturma kesin bir so-
nuca ulaşıuncaya dek sürecek" dedi.
Tutuklama sırasmda tutulan polis raporu
Macton'un St.Pilte'ı, sunucunun 1991'de öldü-
rülen meslektaşı Fritz Dor için kurulan fon için
para toplandığı bir toplantıdan aynldıktan son-
ra Miami Edison Lisesi'nin önünde vurmuş ol-
duğunu belirtiyor. Raporda aynca Macton ve
ortağı St.Püte'in üzenndeki değerli eşyalar ve
çağn cihazını alıp kaçüklan belirtiliyor.
Macton ve ortağı 1991'deki cinayetlerde suç
ortağı olmaktan da yargılanacaklar. Bunlar-
dan biri Glossy Bruce Josep haziranda Dor cina-
yetine katılmak kuşkusuyla goz altına alınmış-
tı. Cinayetin asıl sorumlulan ise henüz yakala-
namadı. New York'taki Gazetecileri Koruma
Derneği üyesi Greg Victor. St.Plite'in Aristide
yandaşlanndan oluşan bir ölüm listesınde yer
aldığmı belirtti.
Fildişi Sahili, cımılıurbaşkanınıyitirdi
Afrika'nın, hükümet darbesi yaşa-
mayan ender devletlerinden olan
Fildişi Sahili'nin 33 yıllık Devlet
Başkanı Felix Houpfouet-Boigny 88 yaşı-
nda kansere yenik düşerek öldü. üzun
süredir hasta olan Boigny'nin ölümü üze-
rine ülkede bir ay boyunca yas ilan edildi.
Eski bir Fransız sömürgesi olan Fildişi
Sahili'nin bağımsızlığına kavuşmasmda
büyük katkılan olan Boıngny"nin ölümü-
nün, Fildişi Ulusal Bağımsızlık Bayramı'-
na denk gelmesi ayn bir üzüntü yaratü.
Ölümü belirsizlik
yarattı
Her ne kadar anayasanın 11 maddesın-
de bu tür olaylar göz önünde tutularak
bazı önlemler alınmış da olsa, Bo'ıgny'nin
ölümü ülkede behrsizlik ortamı yarattı.
Anayasanın bir maddesı gereğmce, boşa-
lan devlet başkanlığı koltuğuna meclıs
başkanı Henri Konan Bedie oturdu. 59
yaşındaki avukat Bedie, devlet başkanlığı
görevinı 1995 Eylülü'ne kadar sürdürecek.
Anayasanın bu maddesiyle doldurulan
görev boşluğu Fildişi pohtikaalarca yeter-
li bulunmuyor. Çünkü anayasal
atamanın tarrı anlamıyla yasallaşması
için Anayasa Mahkemesi başkanı tara-
fından onaylanması gerekli.
Ama Anayasa Mahkemesi başkanı bır
süre önce görevini kötüye kullandığı ge-
rekçesiyle görevden alınmışü. A>nca
mahkemenin iki üyesi de istifa etmişti.
Onlann yerine bakan geçici üyeler de an-
cak devlet başkanının emriyle görevlerine
atanabiliyor.
Anayasa Mahkemesi
ne yapacak?
Bu durumda ortaya çıkan ikilem şu:
Anayasanın öngörmesiyle Boigny'nin
görevini üstlenen Bedie'nin atamasının
yasallaşması ancak Anayasa Mahkemesi
tarafından onaylandığı zaman gerçekle-
şecek ve Anayasa Mahkemesi'nin bunu
yapabilmesi için devlet başkanı tarafın-
dan eksık üyelerin yerine yenilerinın
atanması gerekiyor.
Bu ikilem karşısında muhalefet partile-
ri itirazlan belirtirken soruna kalıci çö-
züm önerileri getiriyor. Ana muhalefet
partısı FPI (Fildişi Halk Cephesi) anaya-
Felix Houpfouet-Boigny: 1978'deki Fransa ziy aretinde meslektaşı Vakry Giscard d'Estaingie görüşmek için bekkrken.
sanın demokratik olmadığını. devlet baş-
kanlığının miras yoluyla geçtiğini belirti-
yor ve bu konuda anayasada düzenleme-
îer yapılmasını istiyor. FPI'nm başkanı
Laurent Garbo devlet başkanlığı secımle-
rinin tek aşamalı halk oylamasıyla yapıl-
masını öngören anayasanın 9. maddesine
dayanarak (kendisinin de katılacağı) ge-
çici bir hükümet kurulmasını ve bu hükü-
metin on iki ay içinde genel seçimlerle
devlet başkanlığı seçimlerini düzenleme-
sini istiyor.
Aslında bu anayasa düzenlemesi isteği
Boigny'nin ölümünden aylar önce ortaya
çıkmıştı. Tek partili dönemde hazırlanan
anayasanın işlerliğinin ve uygulanabilirli-
ğinin azalması üzerine daha önce de (Bo-
igny hayattayken)bu konuya ilişkin ta-
lepler gelmişti. Ama Boigny bu düzenle-
melerin gerekliliğini bilmesine karşın
bunlara karşı çıkmışü. Fransa Cumhuri-
yeti'nde altı kez bakanlık yapan Boigny
ülkeyi ölüme kadar yöneteceğini birçoİc
belirtmişti. Ve söylediği gibi oldu.
Boigny'nin ölümü içeride kanşıklık ya-
ratmasının dışında Fransa'da da huzur-
suzluk yarattı. Devletin başında bulun-
duğu 33 yıl içinde Fransa'yla Fildişi Sahi-
li arasındakı ilişkiler gelışmişti ve rayına
oturmuştu. Ama bu yeni dönemde üişki-
lerin nasıl gelişeceği Fransa'da merak ko-
nusu oldu. Yeni devlet başkanı veya yeni
başbakan Fransa'yla olan ılişkileri yeni-
den ele alacak mı? Bu değişiklik ilişkilerin
olumlu veya olumsuz yönde gelişmesini
sağlayabılır. Aynca Fildişi Sahili'nin
komşulanyla -kı bunlar genellikle eski
Fransız sömürgeleri- olan üişkileri ve Af-
rika'nın bu bölgesindeki dengelerde deği-
şiklik olabilir. Çünkü Boigny bölgedeki
dengeyi sağlayan en büyük unsurdu.
Derleven Erden Sidal
BOTSVVANA r P r - O l t a
Johann«*burg
Siyah gençlerin
pembe unudlan
Güney Afrika'da siyahlann çoğun-
lukta bulunduğu "Guguletıı" ka-
sabasında Anıy Biehl adlı Arneri-
kah bir öğrena yalnızca beyaz olduğu
için dö\TJlerek öldürüldü. 18 yaşındaki
Mdekazi ülkedeki siyah öğrenci hareketi-
nin başını çekıyor. Mdekazi, yıllardır uy-
gulanan "apartbeid" politikasının etki-
siyle siyah gençlığin sağduyu ve aarna
duygulannın nasırlaştığını söylüyor; ken-
dilerinı temsılen sürdürülen siyasi görüş-
meleri ciddıye almıyor. Yaklasan secım-
lere ilişkin ıki görüşün yaygın olduğunu
behrtiyor: Gençler ya seçimleri önem-
semiyor, ya da çok şey bekliyor.
Afriİca Oğrenci Birliği Başkanı Tsietsi
Telite konuya ilişkin görûşlerini şöyle
belirtiyor:"Burada gerçekçi ve dürüst
olmahyız. İçinde bulunduğumuz top-
lumun bıze verdiği nefret ıçımizde bü-
yüyüp gelişiyor. Nefreü doğru yola ka-
nalize etmek ıçın siyasi eğitim gereki-
yor."
Amy Biehl'in öldürülmesıne kadar
Guguletu, sıyah-beyaz çatışmasmdan
uzak, sakın bir kasabaydı. Cape
Town'un yakınlannda, Okyanus kıyı-
sında yer alan bu yoksul kasabanın sa-
kinleri, Amerikah öğrencinin öldürül-
mesinden sonra. olayın tüm sorum-
luluğunu üstlenerek. tutuklanan genç-
leri kurtarma çabasına girdi.
Parola: Sömûtgecflere
birerkurşun
Siyah militanlar beyaz yönetime baş-
kaldırmak için yedı gericin mahkeme
önüne çıkartılmasını firsat bildiler.
Mahkemenin yapılacağı Cape Town
Adliyesı'nin önünde bıriken gösterici-
ler, haber peşindeki beyaz bir gazeteci-
yı ve bır beyazm tanıklığmı protesto
ederek, "Her Sömürgeciye bir kurşun"
dıye bağırarak savaş dansı yapülar.
Guguletu'lu gençler. Amy Biehl'i is-
tenmediği bir yerde kalmakta direttiği
için suçlayıp. beyazlann yönetimındeİu
mahkemenin suçlulan yargılamaya
hakkı olmadığını ileri sürüyor.
Kasaba sakinlerinlerinin her biri, te-
ker teker öldürme olayını üstlenip, su-
çu paylaşıyor. Tutuklulardan 22 yaşın-
daki Mzikhona'nın annesi, cinayetin
oğlunun da içinde olduğu grup tarafın-
dan değil. tüm ülke insanlan tarafın-
dan işlendiğini iddia ediyor.
Guguletu'nun tekdüze yaşarru kırsal
bölgelerden iş aramaya gelenlerle bo-
zuluyor. Eskiden düzenli küçük evlerin
sıralandığı sokaklar, şimdi gecekondu-
lann yeraldığı, çamurlu, Iağım sulan-
nın aktığı mahallelere dönüşüyor.
Mzikhona'nın babası çocuklannı
yokluk içinde büyütmesine karşın, ço-
cuklannm düzene başkaldırmadığını,
yalnızca Mzikhona'nın başını derde
soktuğunu belirtiyor. Tüm fakırliğine
karşın beyazlar tarafından yönetilmek-
ten rahatsız olmadığım da ifade ediyor.
Ne var ki, yeni gençlik kendisı gibi ka-
derci değil. Mzikhona'nın kız arkadaşı,
gençlerin hiçbir şeyden korkmadığını,
çünkü kayıp edecek hiçbir şeyleri ol-
madığını vurguluyor. Yaşlılann fakir
bile olsalar işleri olduğunu, gençlerin
ise işlerinin bile olmadığını sözlerine
ilave ediyor
Afnka Ulusal Kongresi'nin Lideri
Nelson Mandela bu pembe umutlan
frenlemek istiyor. Ekonomik eşitliğın
bir gecede gerçekleşmeyeceğine dikkat.
çekiyor. Oysa Pan Afrikanistler bu
umutlann doğuştan kazanılrmş haklar
olduğunu savunarak, beklentüeri kö-
rüklüyor.
BiU Keller