Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 10ARAUK1993CUMA
12 DIZIYAZI
Almanya 'da
Refah Partili
Erbakaıı m şeylıülislaıııı
ŞEYHULISLAM
Orıl Çalışlar / Dilek Zaptçıoglu - 6
Ş
eyhülislam Ali Yüksel, Milli Görüş ta-
raftarhğıııın yanısıra Erbakan'ın da çok
yakırıı. Kendısi geçen milletvekili secim-
lerinde RP'den Antalya milletvekili
adayı idı. Seçimi kazansaydı, şu anda
RP'nin sözcülerinden birisi olarak çalışmalanm
yürütecekti.
Secilemeyince Almanya'daki görevıne devam
etti. Almanya'daki bütün önemli toplantılara
Necmettin Erbakan'ı çağıran Milli Görüş Teşki-
latı, Yûksel'in Almanya'da Şeyhülislam ilan edil-
mesiyle, RP liderine yeni bir rnakam da hediye et-
miş oldular. Tarihimizdeki geleneksel Şeyhülis-
lam'ı düşünürsek, Erbakan-Yüksel ilişkisi de
bir anlam kazanır.
Erbakan, geleneksel konumu içinde siyasi oto-
riteyi temsil ediyor, Yüksel de dini otoriteyi. Gü-
nümüz koşullannda bu nasıl gündelik hayata
yansıyabilir, ayn bir tartışma konusu. Aradan 70
yügeçmiş.
Şeyhülislamlık kurumu bugünün koşullannda
nasıl işleyecek? Yüksel, "Ben Idm beni ŞeyhûHslaın
kabul ediyorsa onun Şeyhülislamıyıın" diyor.
Örneğin Erbakan"ın Şeyhülislanu mı? Çeşitli
ilişkilerinden Erbakan'ın Ali Yüksel'e büyük de-
verdiği anlaşılıyor. Örneğin Ali Yûksel'in
ıydığı nikahlarda veya verdiğı vaazlar sırasında
Erbakan'ı şahitler arasında veya dinleyicıler arası-
nda görebilirsiniz.
Padişahlann Şeyhülislam'ın verdiği vaazlarda
bulunmasına benzer bir durum var. Erbakan Pa-
dişah olmak ister mi, onun yerinde bulunmak ister
mi?
70 yıl sonra içinden böyle bir arzu geçse bile, açı-
ktan söylemesini kimse ondan beklemesın.
Avrupa Milli Görüş Teşkilatlan Genel Sekreteri Ali Yüksel Şeyhülislam olurken şu yemini etti:
Bismillahirrahmanirrahim.
Hizmetlerimi kendi çıkarlarımı gözetmeden bana güvenen insanları emrine sunacağıma ve her za-
man İslamiyete zarar gelmemesi için çalışarak i>ilikten >ana olacağıma yemin ederim. Bütün icra-
atımda Kuran'ı ve İslami gdeuekleri temel alacağıma ve sosyal adaieti, insan haklannı ve bu top-
lumda barışçı bir beraberiiği
savunacağıına söz veririm.
İslam KonseyTnin tüzüğünü
ve kurallarını gözeteceğiıne ve
F.Almanya Anayasasuıa ve
eyalet anayasalarına bağlı kalacağıma ant içerim. Allahın yardımıyla, İslam Konseyi'ne ve cemaat-
lerine Alnian toplumunda savgın bir yer kazandırmak için elimden geleni yapacağım ki Konsey
kamu vararına verdiği hizmetk bu toplumun oluşumu \e gelişimine katkıda bulunabilsin. Bu çerçevede,
değişik inançlara ve dünva görüşlerine sahip insanlarm çattşmasız i>i komşuluk içinde bir arada
yaşamalan için dinler arası diyaloğu elimden gekliğince destekleveceğinı.Allah şahidim olsun.
Şeyhülislamınyerîüni
islamKonseyi'ndeDiyanetgörevMde var
Salim Abdullah.
- AMGT,
kurumunuzla
nasıl bir ilişki
içinde?
Safim Ab-
dullah:
AMGT, ku-
rumumuzu fî-
nanse eden
derneklerden
biridir. Ama
21 kişilik yö-
netim kuru-
lunda sadece
2 kişiyle tem-
sil edilir.
Buna geç-
meden önce
beşinci görev alanımıa belirteyim: Bu, insan
haklannı kapsıyor. Sadece Almanya'daki İsla-
mi azınlığın değil, İslami ülkelerde yaşayan
azınhklann da haklannı koruyoruz. Bugün
İslam ülkelerinde takip gören insanlar, azmh-
klar vardır. Biz, örneğin Suudi Arabistan hapi-
sanelerinden epey tutukluyu kurtarmayı başar-
dık.
- İslam Arşivi'nin yaptsı nedir? Nasıl finanse
ediliyor? Kimler destekliyor?
Salim Abdullah: Arşiv, Dünya İslam İConse-
yi'nin bir kolu olan Almanya İslam Konseyi'ne
bağlıdır En üstte bir Kuratoryum vardır. Bu
Kuratoryuma gayrimüslimler de üye olabilir,
örneğin Soest kenti Belediye Başkanı buna üye-
dir. Kuratoryum. en üst organ olarak kurumun
faaliyetlerine büirnsel olarak refakat eder ve
yön gösterir. İkinci organımız, Yürütme Kuru-
lu'dur. Burada bizi mali açıdan destekleyen
derneklerin ve kuruluşlann temsilcileri vardır.
Ömeğin AMGTden ıki kişi DİTİB'den de bir
kişi vardır.
- Diyanet İşleri'nden kim var Yürütme Kuru-
hı'nda?
Salim Abdullah: Dortmund'dan İsmet özen-
gi. Yürütme Kurulu bütçeyi denetler. ancak faa-
liyetlerin içeriğine kesinlikle kanşamaz. Bu ku-
rula bizi desteklemek isteyen her teşkilat, der-
nek temsilci gönderebilir. Tek koşul, Alman
Anayasası'nı kabul etmeleridir. Örneğin bir Ce-
malettin Kaplan buna üye olamaz. Bu arada
belirteyim, Kaplan beni ölümle tehdit ettiği için
polis koruması altındayım. Kurulumuza. örne-
ğin Alman Anayasası'nı saymayan Türkeş'çiler
de üye olamaz. Şart, demokrasiye uymakür.
Yürütme Kurulu, on yıl görev yapacak bir yö-
neticı seçer. Üçüncü organımız ise Yönetim
Kurulu'dur. Yönetim Kurulu Başkanımız,
Hamburg'da mühendislikten emekli olan ve
DİTİB'e yakın görüşlere sahip Beşir Say'dır.
Beşir Say, yanılmıyorsam Türkiye'de uzun yıl-
lar bir devlet işletmesinde yöneticilik yapmış.
Eşi Almandır. Yönetim Kunılu'ndaki tek Türk
odur.
- Sizin yeriniz nerede bu organizasyon içinde?
Salim Abdullah: İşte en son ben geliyorum!
On yıllığına seçilmiş olan benim. Yürütme Ku-
rulu'nu faaliyetlerimizden soyutlayıp sadece
bütce denetimiyle görevli kılmamız şu nedenle-
dir: Eğer bir gün kurula herhangi bir siyasi eği-
lim egemen olursa, kurumun bağımsızüğı orta-
dan kalkabilır. Bunu engellemek istedik ve böy-
le bir yapı kurduk. Amaç, kurumu her türlü si-
yasi eğilimden ırak tutmaktır. Yöneticinin ken-
disi başlı başına bir kurum olmah ve bağımsız
kalmalıdır, dedik.
- Peki, Şeyhülislam olan Aü YükseTin konumu
bu v apıda nereye oturuyor?
Salim Abdullah: Ali Yüksel, İslam Konseyi
Başkanı değil. Başkan benim. Kanun koyucu
nitelikteki organ ise Konseyin kendisidir. Alü
bölüme aynlmış bir Ruhani İşler Idare Ku-
rulu'muz var. O kurulun başkanı olarak Şeyhü-
lislam, Ali Yûksel'in titridir yalnızca.
• Biraz kanşık oldu galiba. Şeyhülislam bikU-
ğim kadarıyla en üst otorite olmuyor mu?
Salim Abdullah: Hayır. Şeyhülislam her yer-
de var. Eskiden Sovyetler BirliğTnin bir Şeyhü-
hslamı vardı, şimdi Kazakistan'ın, Tacikıstan'-
ın, Uzbekistan'ın birer Şeyhülislam'ı var.
1Ö11APRİU333
DER
&9İİ 140
LINEINEUR0P47. Avnıpa Müslümaıı Meseleleri Konferansı'nda Ali Yüksel şeyhülislam olarak konuşma yapıyor. Yanında Necmettin Erbakan var.
Şeyhülislam Ali Yüksel:
Humeynifetva vermeseydi
]
eolmazdı
-"Peki biraz düşümin. Şeytan Ayetleri v ay ınlandı Türkiye'de birşey
olmadı. Türkiye'de kimse görüşİerinden vazgeçmedi, v ani bir Müslüman
okuyup da, "Vav anasını. lslamiv et ne kötüymüş!" deyip v azgeçmedi.
İslam dünyası. Salman Rüşdi'nin sözlerine fikri düzey'de bir cevap verir,
çürütmeye çalışabilirdi. Daha olgun bir tutum gösterebilirdi. \ ani,
tamam. kardeşim söylüv orsa söylesin, > azıyorsa yazsm ne olur ki, gibi bir
tutum daha da olgun bir tutum olinaz mıvdı sizceT"
-"Tartışırlardı, ondan sonra da. İslam dünyasırun yazarlan. çizerleri
derlerdi ki, işte bu adam... ama o adam öyle değil de böyle. Tabii eskiden.
Zaten mesela Peygamberimiz, S.A.V. ve onun dönemindeki Müslüman
ilim ve irfarun geliştiği ve dünyaya hakikaten medeniyeti takdir edip
sunduğu dönemlerde bu tür şeyler yine yazıhp çiziliyordu. Bir kitaba
karşı birçok reddiyeler yazıhrdı. O çeşitli açılardan çürütülürdü ve
toplum üzerindeki etkisi veya okuyanlann yazanlann üzerindeki etkisi
böylelikle yeniden müspete çevrilmiş olurdu. Ama bu dönemde böyle
bir usul yavaş yavaş ortadan kalkmış. Öbür taraftan, yani sırf hep
berideki dikkaısızliği ortaya koyarak da, yani vebalin çoğunu
sergilemek yerine bence ısrarla bunun İngıltere'den, A\ rupa'dan taa
Türkiye'ye kadar uzanıp toplumun tahriki. Ama bu niye? Önce şunlar
yükseİmedi mi? Aslında Salman Rüşdi'yi bu kadar önemsemeseydi,
Iran, Humeyni bir fetva çıkarmasaydı ne dünya Salman Rüşdi'yi bilirdi
ne de bu kadar ölen olurdu. Bu iş. E tabi İran'ın da bunda bir hesabı
vardı. Yani illa bütün Müslümanlann haklannı ve İslama olan
saldınlara cevabı biz veriyoruz, koruyucu biziz diyerek islam topluluğu
üzerinde bir avantaj sağlama hesabı olabilir. Gerçi millet olarak bunu
düşünmüş olabilirler veya olmayabilirler, ama bu da olabilir. O
bakımdan işte zaten o noktaya doğru gidip aynca dünyadakı güçler
İslam toplumunuçok iyi tanıyorlar. yani halkı biliyorlar. Bizi idare
edenlerden çok daha fazla bizi ve bizi idare edenleri idare edenlerden
daha ıvi biliyor. Toplum üzerinde araştırma yapıyorlar. Hangi noktada
hassastır, hangi noktayı kurcalarsak bunlan oyuna getirebıliriz,
diyorlar. Ve bu bakımdan bu oyunu oynayanlara karşı toplumun ve
aydınlanmızın eleşürileri yönelmeli ve onlan suçlu bulma noktasında
haklı bir tepki gösterilmeli diye düşünüyorum.
Yanı:Aziz Nesin kıtsalıımza dehumJı
-Seyhüüslam, her yerdeki bütün Müslüman-
lann en üst otoritesi değil midir?
Salim Abdullah: Hayır. Bu, Osmanlı İmpara-
torluğu zamanında öyleydi. Artık değil. Şey-
hülislam'ın Almanya'daki görevi, ruhani mese-
leleri idare etmektir. Buradaki İslami başka
İslami ülkelerden bağımsız düşünmelisiniz.
Şeyhülislam'ın Almanya'da 6 yardımcısı var,
bunlann hiçbiri AMGT'li değil. Biri Boşnak ör-
neğin. Eğer ben Şeyhülislam'dan memnun de-
ğüsem, başı derde girer. Onun işlerini Konsey
denetler.
- Seyhülislam ne konularda karar veriyor?
Salim Abdullah: Cenaze nasıl kalkacak, bir
hareket dince caiz midir, bunun gibi konular-
dan sorumludur. Bakınız, İslam Konseyi'nde
DİTİB yer almıyor. Neden? Çünkü DİTIB Al-
manya'daki bağımsız bir teşkilat degildir. Gerçı
buradaki dernekler kanunu çerçevesinde kuru-
lu, ama tüzüğü Türkiye'deki Diyanet'e
bağlıdır, yani devlet İslamı'dır. İslam Konseyi
ise saf bir Alman kuruluşudur.
Türkiye Cumhuriyeti Essen Başkonsolosu,
Soest Belediyesi'ne müracaat ederek belediye
başkanından bize toplantılanmız için belediye
salonunu tahsisetmemesini istedi. Ama başanh
olamadı. Çünkü Türkiye, işlerimize kanşamaz.
Türkiye'nin Alman topraklannda hüküm-
ranlığı yoktur.
- Peki, AMGT, Kuzey Ren Vestfalya'da
İslam dinini temsil eden kuruluş olarak resnten
tamnmak için uğraş veriyor. Bu konuda bir geüş-
me var mı?
Salim Abdullah: Hayır. bunda başanh ola-
mazlar. Çünkü Türkiye vatandaşlan, Alman
Anayasası'na bağlılık yemini edemez. Bu, ger-
çek dışıdır.
- AMGT ile üişkileriniz ne düzeydedir?
Salim Abdullah: Yalnız onlarla değil, bütün
cemaatlerle iyi ilişki içindeyiz. Örneğin Alman-
ya'da 3-4 Nurcu cemaat vardır, onlarla da iliş-
kilerimiz iyidir. Yalnız söylediğim gibi Kaplan
cemaatiyle ilişkimiz yok. Keşke Kaplan'ı kabul
edecek bir ülke bulunsa da bir an önce sınır dışı
edilse! Bana ölüm fetvası çıkarttığı için polis
koruması altındayım.
- Şeyhülislamlığa Ali Yüksel nasd seçildi?
Saiim Abdullah O önerildi ve seçildi, o kadar.
Mesela Nurculardan İslam Gençlik Merkezleri
Başkanı Bulut da seçilebilirdi. Benim o sırada
oy hakkım yoktu. Tekrar ediyorum Ali Yüksel,
Şeyhülislam olarak Milli Görüşü, savunamaz!
Beş yıllığına seçildi, dört yıh daha var. Sonra
yeniden seçim yapılacak. Milli görüş, sadece
Konsey'in Yürütme Kurulu'nda iki kişiyle
temsil ediliyor, Yönetim Kurulu"nda ise hiç
yoktur.
Eğer Milli Görüş Almanya'da Türkiye'deki
bir partinin propagandasını yapar, parti faali-
yeti yaparsa biz buna karşı çıkar. kendimizi sa-
vunuruz. Şunu belirtmek istiyorum: Ali Yüksel
hakkında Türk basınında çok yanlış yayınlar
oldu. Türk gazetelen bir tür hedef yaratmaya
çalıştılar. Oysa Ali Yüksel dinbilimcidir (teo-
logdur). Türkiye'de Milli Eğitim Bakanlığı'nda
görev yaptı; DITİB'deçalıştı.
- Almanya'da İslam bir öcü gibi gösterilmeye
çalışilıyor, bu görüşe katılıyor musunuz?
Salim Abdullah: Maalesef doğru. îslam kav-
ranmıyor. Evet, köktendinciler var, Süley-
mancdar var, ama Almanya'daki Müslüman-
lann çoğu aklı başında insanlardır. İşlerini yap-
mak, ailelerini geçindirmek, çocuklannı büyüt-
mek istiyorlar.
Yarın: Tcokrasi çağdas dûoyaya uygun
değil
İLAN
DENİZLİ 2. ASLİYE HUKÜK
MAHKEMESt
199M112
Davap Nedim Durmuş vekili tarafından davalı Fethi Karadu-
nan aleyhine açılan senet iptali davasında;
Cumhuriyet Caddesi Harmanlar Sok. No: 2 Ödemiş adresine da-
\ılı Fethi Karaduman adına dava dilekçesi davetiyesinin tebbğedıle-
nedıği. soruşturma ıle adresi bulunamadığından davalının, duruşma
jûnü olan 21.12.1993 günü saat 9.00'da bizzat bulunması veya bir
••ekille temsil ettırrnesi. gelmediği ve bir vekille temsil etürmedıği tak-
tirde davanın yokluğunda görülüp bitirileceği dava dilekçesi daveü-
«si tebliği yerine geçmek üzere ılan olunur.
Basın: 53020
İLAN
KAYSERİ 5. ASLİYE HUKUK
MAHKEMESİ
1993/369 Esas
Davacı Metiye Çelik tarafmdan davalı Salih Çelik aleyhine açı-
an boşanma davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sı-
asında verilen ara karan gereğince.
Davalının tüm araştırmalara rağmen adresi tespıt edilemediğinden
ıdı geçenin 24 1.1994 günü saat 9.35'te mahkememizde yapılacak
ılan duruşmada hazır bulunması, aksi takdirde duruşmanın yoklu-
şında yapılacağı tebliğ olunur. 24.11.1993
Basın: 53031
İLAN
T.C.
OF ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Esas No: 1992/89
Karar No: 1993/131
KararTarihi: 11.6.1993
Davacı Hazine tarafından davalılar Emine Giritlioğlu ve Ayşe Ha-
ciosmanoğlu ve arkadaşlan hakkında açılan tapu iptal ve tescil dava-
sının reddıne dair verilen karan davalılardan Emine Giritlioğlu ile
Ayşe Haciosmanoğlu'na aramalara rağmen tebliğedilemediğinden iş
bu ilanın gazetede ilanından itibaren 15 gün sonrasına tebliğ etmiş
sayılacağı ilan olunur.
Basın: 53039
FATİH 2. SULH HUKUK
HÂKİMLİĞİ'NDEN
1993,542
istanbul Gaziosmanpasa îmrahor köyü. cilt: 020/02, sayfa: 19,
kütük: 66'da nüfusa kayıtlı bulunan Galip ile Adviye'den olma 10.11.
1930 doğumlu Fevaye Yoldaş'a "ağır derecede demans" denilen ruh-
sal hastalığın duçar olması nedeniyle yine aynı yerde nüfusa kayıtlı
bulunan Şua>ıp ile Fevziye'den olma 15.08.1958 doğumlu olan ve
halen.Veledi Karabaş Mah. Çorlulu Ali Paşa Sok. No: 16/9, Şehre-
mini-İstanbul adresınde mukim bulunan kıâ Aynur Yoldaş vasi ta-
yın edilmişür.
Ilan olunur. 07.12.1993
Basın: 12697
OF ASLİYE HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN
Esas No: 1992/119
Karar No: 1993'150
KararTarihi: 11.6.1993
Hazine tarafından davalılar Ali Türk, Murat Türkoğlu, Halit Ziya
Türkoğiu ve Osman Nuri Türkoğlu aleyhine açılan tazminat davası-
nın >argılamasının sonunda verilen ret karan tüm aramalara rağmen
davalılara tebliğ edilemediğinden, iş bu ilanın gazetede ilanını mütea-
kip 15 gün sonunda karann ılgili davalılara tebliğ edılmiş sayılacağı
ilan olunur.
Basın: 53041
ÇORUM SULH HUKUK MAHKEMESİ
SATIŞ MtÎDÜRLÜĞÜ
DosyaNo: 1993/111
Çorum ili, Gülabibey Mahallesi, Aşağı Kapaklı mevkıinde.
Ada: 290, Parsel: 153'te kayıtlı Bag. 820 m2
Bag olarak yazılmış ise
bag vasfını kaybetmiş arsa olarak: 75.000.000 TL muhammen değe-
rinde.
Yukarda belirtilen gayrimenkul izaleyi şuyu suretiyle saülarak or-
taklığın gıderilmesine karar verilmiş olmakla: Birincı satış günü...
10.1.1994 günü saat: 14.00'ten 14.15'e kadar Çorum Belediyesi'ne ait
müzayede salonunda yapılacaktır. Bu gün talipli çıkmaz veya tahmin
edilen muhammen değerin: %75"ini bulmazsa ıkınci satış günü olan:
20.1.1994 günü aynı yer ve aynı saatte yapılacaktır. Fatma Mualla
Kaya, Dudu Nejla Şcngül. Orhan Akant. Serap Akant'a tebliğ yenne
geçmek üzere ilanen tebliğ olunur 16.11.1993
Basın: 53073
ANKARA-ANKA
MÜŞERREF HEKİMOĞLU
Abidin Dino
Sabah telefon. Ali Artun'un sesiyle titredim. Ne söyleyece-
ğini biliyorum, ama inanamıyorum. AbMln'siz bir dünya dü-
şünemiyorum.
- Abidin Bey ile konuşmak için tüm yollar Paris'ten geçti
yıllarca, artık geçmeyecek, diyor Ali Artun.
Galeri Nev'in kuruluşunu anımsıyorum. On yıl önceyi, iki
genç mımar kapımı çaldı, Dino'dan bir mektup, "£//er"sergi-
siyle el verdiği Nevcileri tanıtıyor bana. Abidin'in elleriyle
çağdaş bir galeriye kavuştu başkentımiz. Dino'nun el verme-
si mutlu bir olay yaşamımızda. Aydınlığı, sevgisl dostluğu,
yüreğiyle sarar sizi, iter ileriye, güç verir, soluk verir.
Yıllarca önce öncü'ye yolladığı bir yazıyı anımsıyorum.
Hrtzı Topuz UNESCO'da çalışıyor o zaman. Ankara'ya geldi,
Parıs'e dönerken Dino'ya selam yolladım. Postadan bir mek-
tup çok geçmeden, zarfta Paris damgası, Dino'dan bir yazı.
Yapı-lş Sendıkasından söz ediyor. Paris'te oturuyor ama,
başkentın göbeğınde yaşar gibi. Sendika Başkanı Tahlr Oz-
tûric'ü de tanıyor. Güzel bir sendıkacıydı Tahir öztürk. Kent
eşkıyaları deyimini ilk kez ondan duydum, Cebeci alanında,
TİP'ın mitinginde. "Dağlarıaşarakbarajlarkuracağız"^sözle-
ri de hâlâ çınlar kulağımda. Dino'nun yazısı o sözlere bir
yanıt, bir selam, bir merhaba...
Abıdin'e merhaba demek de mutlu bir olay. Paris'te, Istan-
bul'da, Ankara da ya da telefonda bir merhabayla mutlanır,
boyutlanır insan. Sesı güler, gözleri parlar, o gülüş ve pırıltıy-
la çiçekler açar yüreğimızde. Neler canlanıyor gözümde,
neler çınlıyor kulağımda... Ünlü romancı Korâtantin Slme-
nov'u anımsıyorum. Yıllarca önce Moskova'da, onu görme-
yegittim bir akşam, Yazarlar Birliği Başkanı o zaman Çalış-
ma odasının duvarında bir Abidin Dino çarptı gözüme.
Moskova'da bir sergi açtığı zaman almış. Yakın dost oldukla-
rını anlattı, sesı güldü birden.
- Yarın Paris'e uçuyorum. Çok seviniyorum, Abidin'le yeni-
den buluşacağız, konuşacağız.
Ben de çok mutluyum Son yıllarda bi kez Bebek Camiinin
avlusunda buluştuk, Nadir Bey'ı uğurlarken. ören'e çağır-
dım onlan. Geçen yaz da Emel ve Hamit Batu ile düşler kur-
duk. umutlandık ama gerçekleşmedı. Abidin Dino'yu ida'nın
doruğunda görmek çok hoş olurdu. Dağ dağa kavuşacaktı
Dino da bir ida yaşamımızda.
Kimi dostluklarda zaman ve mekân yok olur değil mi? Ka-
vuşmadan da buluşur insan. Varlığını, yakınlığını çok uzakta
da olsa duyar. Dunyamızdan ayrılsalar da sürer birlikteliği-
mız. Aslında ölüme inanmıyorum ben. Sevdiklenm ölrnedi
hiç! Kara bir haberle dünya kararıyor, kolumuz kanadımız kı-
rılıyor, bir boşluk, biryalnızlık duyuyoruz ama, o boşluk kala-
balıktan daha güzel doldurmuyor mu yaşamımızı, kalabalık
içinde duyulan yalnızlık daha derin değil mı? Daha neler ko-
nuşacağız sözü çınlıyor kulağımda. Galiba tüm dostların ku-
lağında. Galeri Nev nisan 94'te 10. kuruluş yılını kutlamaya
hazırlanıyor. Bu galerinin isim babası da Abidin Dino. Paris'-
te ilk buluşmada tartışmışlar, Nev'i saptamışlar. ilk sergi
Dino'nun Eller'ı, sonra kaç Dino sergisi, kaç kitap, 10. yıl için
hazırlıklar, Dinolar da gelecek Ankara'ya, başkentli dostlarla
ozlem dindırecekler. Bence yine buluşacağız. Dino'nun söz-
lerinı yaşayacağız resımlerinde. Ölüm haberınden sonra AH
Artun ve Haldun Dostoğlu o sözierle seslendi bize:
Ya resim, dıye soruyor Dino, ne işe yarar bunca çılgın or-
tamda? Belki hiçbir işe yaramaz. Ama belki bir bayraktır
resim. Bir beraberlik çağrısı, kara kadere isyan, bir çeşit kü-
für. bir soru, güzel günlere ağıt, ya da korkuları dağıtan ço-
cuksu bir oyun, kara içinde ak bir umut, bir sevinç kıvılcımı,
ne olursa olsun...
Bence Abidin'in portresini çiziyor bu sözler. Her zaman
yazarım, vurgularım mutluluğumu, belki de kuşağımın bir
armağanı, güzel insanlar var yasamımda. Dünümde, bugü-
nümde; kuşkusuz gelecek günferde de otacak. Ozanlar, ya-
zarlar, ressamlar, bılım adamlan, dıplomatlar; hangi dalda
olursa olsun güzel insanlar. Solmayan çiçekleri onlar üretti
yasamımda, onlarla boyutlandım, mutlandım, umutlandım.
Onlardan hiç ayrılmadım, öldüklerıne hiç inanmadım...
Abidin Dino'dan kaç resim varduvarımda! Değişikdönem-
lerden, çiçekler, kentler, adalar, eller, denizler. Paris'ten ge-
len bir dost getirdi kimini, kimıni Paris'e gittiğim zaman ver-
di. Birini çok beğeniyor resimseverler. Haksız değiller. O
resmin özelliği var. Paris'te bir buluşmamızda yaptı onu.
Rasgele bir kutu kapağı aldı masasından, fırçasıyla oynama-
ya başladı sonra, Güzin Dino'nun da katıldığı güzel bırsöyle-
şıyle mor ve sıyahın söyleşisi bütünleşiyor o resimde. Şafa-
ğa dönüşen gece gibi bir resim. Sonra kırmızı bir gül, Abi-
din'in ımzasında açmış gibi. Yıl 1977, "Müşerref'e artık
mutluluk gele"diyor sevgıli Dino. 1977'de mutlu beklentileri-
miz vardı gerçekten. 94e yöneliyoruz, hâlâ "büyük gele"
diyoruz, ama gelecek elbet. Bir de eller var duvarımda. Nev'-
dekı ilk sergısınden. Tek başına duruyor, seyrederken karar
veremem. Acaba kimin elleri, belki nasırlı eller, bir emekçi-
nın elleri, bir duvarcının. bir maden işçisınin, bir araştırmacı-
nın ya da çalgıcının elleri, bir hastayı yaşama döndüren
doktorun elleri, bir göz doktorunun, bir beyin cerrahının belki
de... Kimin olursa olsun tüm güzellikleri üreten, karanlığı de-
len elleri anlatıyor bana. Paris'te, Hıfzı Topuz'un evinde bir
geceyı anımsıyorum. Gazeteye yedek yazılar bırakmak için
kaç gece uyumadan bındim uçağa. Orly'de Hıfzı ve AvnJ Ar-
baş karşıladı beni. Eve gelınce Güzın ve Abidin Dino'yu da
buldum. Sorular. yanıtlarla sabaha ulaştık. Ayrılırken Hıfzı'ya
döndu Abidin. "Müşerref'i çok konuşturduk, biraz da dinle-
sin" dedı. Hıfzı güldü, pıkaba bir bant koydu, kapıyı çektı gitti.
Oda Nazım'ın sesiyle doldu birden. Büyük ozanımızla Paris'-
te, Seine Nehrınde bir adada, eski bir evde, yattığım odada
kurulan rakı sofrasında bir söyleşi bu. Dınoların, Arbaş'ın,
Topuzların merhabasıyla tokuşuyor kadehler. Şiırler söyle-
niyor, istanbul'dan, Galata Köprüsü'nden söz ediyor Nazım.
özlemi yüreğimi sızlatıyor. Küba'yı anlatıyor ve soruyor.
Sen mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin?
Soruyu yaşamıyla yanıtlıyor ressamımız. Tüm yapıtlarm-
da bu özlem yok mu, banşa, birlıkteliğe çağrıyla mutsuzluğu
da aşıyoruz Dino'yla.
Merhaba mutluluğumuzun ressamı...
BULMACA
SOLDANSAĞA: 1 2 3
1/ Işığın, pürüzleri bulu- ..
nan bir yüzeyin her nok-
tasında yansıyarak pek 2
çok doğrultuda yayılması g
olayı. 2/ Ele avuca sığma-
yan... Memeli bir deniz 4
hayvanı. 3/ Çok küçük c
boyutlann ölçülebilmesi-
ni sağlayan düzenek. 4/ 6
Gözleri görmeyep... 7
Plan. 5/ Norveçli kâşif
Thor Heyerdahl'ın, eski 8
Mısırhlann Amerika'ya g
gittiğini kanıtlamak için
papirüsten yaptığı ve ikinci sefe-
rinde başanya ulaşügı teknenin
adı... Evre... Olumsuzluk belirten
bir önek. 6/ Takılmış ad. 7/ Ka-
rakter... Asma kütüğü. 8/ Bir çeşit
sinek... Bir nota. 9/ Duvar ilanı...
tngütere ile Fransa arasındaki de-
nizinadi.
YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/
Hassas. 2/ Bir şeyin dıştan bakıldı-
ğında görülmeyen yüzü... Öğretim
ve eğitim sistemi. 3/ Bakla içiyle yapılan zeytinyağh yemek...
"Dost bî-perva, felek bî-rahm, devrân bî-sükün / Derd çok hem
-derd yok düşman - - - tâli zebun" (Fuzuli). 4/ Yapayreçinever-
niği ve tutkalı üretiminde kullanılan beyaz ve billursu toz... Bir
nota... Hayat arkadaşı. 5/ "Delişmen, zıpır" anlamında argo
sözcük. 6/ Şımanklık. 7/ Işyeri... Başörtüsü olarak kullanılan
bir tür ipekli dokuma. 8/ Serdar, başkomutan... Insarun kendi
varhğı, özü. 9/ Ayakkabı çekeceği,