Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURIYET 7KASIM1993PAZAR
HABERLER
İlhan Erdost
anıldı
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu)- İlhan Erdost
ölümünün 13. yılında
mezannın başında anıldı. 6
Kasıml980'deağabeyi
Muzaffer İlhan Erdost ile
birlikte gözaltına alındıktan
sonra, Mamak Cezaevi'ne
gönderilirken askerler
tarafından dövülerek
öldürülen Erdost. Onur
Yayınlan'nın sahibi ve
emekçısıydi. Erdost"uneşi
Gül Erdost, kızlan Alaz ve
Türküler, Muzaffer İlhan
Erdost ve İlhan Erdost'un
yakın dostlannın katıldığı
törende yapılan saygı
duruşundan sonra. 68"liler
adına Tuncay Çelen şu
konuşmayı yaptı: "68 kuşağı,
dostlannı yitiren bir kuşak.
Yitirdiğimiz dostlanmızın
her biri, yüreklerimizde. yeni
başlayan ve yanm kalmış bir
türkünün acısını bırakıp
gittiler. Öyle çoğaldı ki
ölümler, yüreklerimize
sığmazoldu."
80. yılında
Tariş
I JZMtR (Cumhuriyet Ege
Bürosu)- TARİŞin 80. yılını
kutlama etkinlıkleri
kapsamında Tariş ve Tarih
Vakfı tarafından ortaklaşa
düzenlenen "Türkiye'de
Kooperatifçilik Hareketi ve
80. Yılında Tariş'" konulu
sempozyum, 16kasımsah
günü Atatürk Kültür
Merkezinde yapılacak.
Sempozyumun yapılacağı
gûn. AKM salonlannda
"Tariş Tarihinden
Görüntüler" konulu bir de
sergi açılacak.
Mevsimlik işçiler
haklarını istiyor
•SAMSUN(AA)-Köy
Hizmetleri Samsun Bölge ve
ll Müdürlüklerindeçahşan
1600 kadar mevsimlik işçi,
yaptıklan sessiz yüriiyüş
sonrası Atatürk anıtına siyah
çelenek koyarak hep bir
ağızdan İstiklal Marşı'nı
söylediler. Toplu bir halde
Yol-İş2No'luSendıka
Şubesi'ne gıderek oradan
SHP ve DYP ıl merkezlerine
yüriiyen işçiler, sorunlanna
çözüm bulunmasını istediler.
Konutlar
cepltanelik gibi
• GAZİANTEP(AA)-
Şofben ve katalitik soba
kullanımının yaygınlaşrnası
sonucu likit petrol gazı (LPG)
tüplerinin konutlardaki
sayısının hızla arttığı bildirildi.
TSE Gaziantep Bölge Müdürü
Sedat Cengiz.yapuğı
açıklamada bir evde en az üç
LPG tüpü bulunduğunu
kaydederek '"Bir de yedek tüp
ile piknik tüpü hesaba
katıhrsa, eyler cephaneliğe
dönüyor. Önemsenmeyen
hatalar da evlerde üzücü
olaylara yol açıyor" dedi.
Muzaffer İlhan Erdost'un 62 kitap ve pek çok belgeden yararlanarak yazdığı Şemdinli Röportajı
Kiütleri kiııdikleriyletanımak
MÜSTAFA BALBAY
ANKARA - Anadolu bir "ırygarlıklar moza-
iğj"dir. Tarih boyunca 35 uygarlığa beşik ol-
muş bu topraklann Güneydoğu'su ise daha
bir iç içe girmiş, birbirine kanşıp sarmal olmuş
uygarlik ilişkileriyle doludur. Kürtlerle ilgüı
bugüne dek pek çok kitap yayımlandı. Bansı
ayaklanmalan, baası kültürel zenginlikleri
konuetti.
MuzafTer tlhan Erdost'un yeniden düzenle-
yerek yayımladığı "Şemdinli Röportajı" ise
Kürtleri. gerçekliği içinde hemen her yönüyle
ele alıyor. Erdost'un 62 kitaptan ve pek çok
belgeden yararlanarak okura sunduğu kitabı
salt "röportaj" kalıbı içinde değerlendirmek
mümkün değil.
Kürtleri her şeyden önce "insan" olarak ele
alıp okura sunan kitapta tanh, belge, üretim
ilişkileri, feodal yapı, aşiretlerin. mirlerin ko-
numu, kültür, günlük yaşam, tüm bunlan zen-
ginleştiren 160 fotoğraf var. Aktanlan tarihi
olaylar bugüne de ışık tutuyor.
Erdost'la yeni kitabının ışığı altında Kürt
sorununu. dünü. bugûnü konuştuk:
- Şemdinli Röportajı, bir bakıma Şemdinli
roonografisj. Bu özellik, kitabın yeni baskısında
daha da öne çıkn. Sanırım. yeniden düzenlenir-
ken ayrı bir çauşnıa yaptınız. Nasıl bir çalışma
oldubu?
Yaşayan tanıklardan
ERDOST- Yedeksubay veteriner hekim
olarak Şemdinli'de bulunduğum sırada (1963-
1965) başlayan Kürt tarihiyle ilgim devam edi-
yordu. Bu iİgi, son yılda yeni bir çalışmaya dö-
nüştü. Çalışmamı. 7 Kasım İlhan Kitap Gü-
nü'ne kitap olarak ulaştırmak ıstiyordum.
Ulaştıramadım. Ama bu çalışmamdan yarar-
lanarak, Şemdinli Röponajı'nın "Tarihte
Şemdinli" bolümünü yeniden yazdım.
Olaylan doğrudan yaşayan tanıklardan
saptadıklanmı doğal ki olduğu gjbı korudum.
Şemdinli'de yaşanan, ama Şemdinli ile smırlı
olmayan bu olaylan, genel tarih ıçindeki yerle-
rine yerleştirirken. yeni edindiğım belge ve bil-
gilerden yararlandım.
"Ekler" bolümünü de yeni eklerie zengınleş-
tirdim. Layard (1853), Cuınet (1891), Sykes
(1913), Nikitin (1934) tarafından yaalan Şem-
dinli anlatı ve araştırmalannı çevirterek, kita-
ba aldım.
Kitap olarak ilk baskıda, olanaklanmız el-
verişli olmadığı için az foloğraf yaymlayabil-
dik. Bu baskıda 160 özgün fotoğraf (kitapta
112 sayfa) yer alıyor. Şemdinli hemen tüm
özelliğiyle. bu fotoğraflarda görselleşmekle
kalmıyor: okur, Kürt yaşammı tüm boyut-
lanyla (sanınm ilk kez) somutlaştırma ola-
nağını buluyor.
- Şemdinli aşiretlern le birlikte aşiret, mirlerte
birlikte mirlik (beylik), şeyhlerle birlikte Nak-
şibendi Tarikatı da irdeleniy or. \şiret, mirlik ve
şeyhlik arasındaki farklar neler? Bu fark tarih-
sel sürece nasıl yansıyor?
ERDOST- "Aşirener. kanbağı varsayımı-
na dayalı topluluklar. Aşiret reisi aîfesi, yüksek
kan grubunu oluşturmakla birlikte aşiretin
kanından gelir.
"Mirlik" ise birkaç aşiret topluluğunu yöne-
timi altında bulunduran ve bu nedenle de yö-
netsel (idari) bir birimdir. Mirlikler, bölgeye
egemen olan zamanın devletleri tarafından gö-
revlendirilmiş olmalı. 16. yüzyılda Osmanlı pa-
dişahına tabiyet arzeden mirlikler, doğal ki, bu
tarihten önce oluşmuştu. Mirler. mirliğin "te-
seLsületı". yani babadan oğula kalıtsal yolla
geçrnesi koşuluyla, padışahın tebalığmı kabul
etmişlerdir
Aşiretler Kürt olmakla birlikte, mirler soy
bakımından farklıdır. Ömeğin, Mem u Zin'de,
Ahmede Hani, Cizre beyini. "Soyıı Arap, ken-
di Kürt beyi" olarak niteler. Şemdinli aşiretleri
üzerinde beylik kurrnuş olanlar da kendileri-
nin, Hakkari beyleri gibi, soy bakımından Ab-
basi (yanı Arap) olduklannı ileri sürerler.
Mirler. Osmanh İmparatorluğu'nda. iç işle-
rinde, tam bir serbestliğe sahıptiler. Tanzimat-
la birlikte, mirlikleri, yönetsel (idari), mali. as-
keri ve hukuki bakımdan devletle bütünleştir-
me girişimleri. mirlerin tepkisine neden ola-
caktır.
Cizre Miri Bedirhan Bev 'in İstanbul'a getiri-
lerek (1846) buradan sürgüne gönderilmesi,
sistem olarak, mirliğin sona ermesi olarak nite-
lenebilir. Ama. mirlikler sona erdikten sonra
da. aşiretler varhklannı sürdürmüşlerdir.
Şu var ki, mirliklerin sona ermesiyle halk,
gerek iç düzeni ve gerek aşiretler arası güvenli-
ği sağlayacak otoriteyı. Nakşibendi tekkesinde
bulacaktır. Mevlana Hah'd'in Nakşibendiliğe
üstünlük kazandırmaya başladığı yıllar. bir
Kitabın bu baskısında 160 özgün fotoğraf 112 sayfa olarak yer alıyor. Şemdinli hemen tüm özelliğiyle, bu fo-
toğraflarda görsdleşiyor \e Kürt yasamının. tüm boyutlanyla somutlaştırılmasına olanak veriyor.
serlikleriyle ve sık olarak
da îngiliz Yüksek Ko-
miserliği yetkilileriyle
görüştüğünü, belgeler-
den, aynntılanyla bili-
yoruz. Paris Banş Kon-
feransı sırasında, yanı
Sevr Antlaşması'nın
hazırlık toplantılannda,
Trabzon'dan Adana'ya
kunılması planlanan Er-
menistan'a karşı, Arap
emirliklerine benzer
İngiliz korumasında bir
Kürt emirliği kunılması
talebi, bu görüşmelenn
esasmı oluştunıyor.
Şeyh Abdülkadir'in
İngilizlerle ilişkileri/
görüşmeleri. öyle an-
laşılıyor ki, Sevr Antlaş-
ması'ndan sonra (10
Ağustos 1920) kesiliyor.
Şudavar ki, Sarayın "ira-
de"siyle, Sıvas Kongre-
si'ni basmakla görevlen-
dirilen Harput Valisi Ali
Galip'ın. Malatya'da
bulunan Binbaşı Noel'in
yanına gelmesi ve birlik-
te hareketleri, buna
karşı Mustafa Kemal
Paşa'nın tepkisi, diplo-
matik alanda. İngilizleri
'^orT!
durumda bırakı-
yor. tngilizler, Kürtle-
rin, Ankara hükümetine
karşı kullanılmasmda,
iüşkilerine daha bir dik-
kat etmiş gibi geliyor
bana.
- Bu beigeler, Nehri is-
yanına da tşık tutuyor
mu? Nehri is\ anıyla tngi-
lizlerin ilgisi >ar mı?
ERDOST- Nehri is-
yanı, Şeyh Abdullah'ın
idam edilen babası ile
kardeşinin bir bakıma
bakıma. mirliklerin tarihsel olarak dönemleri-
ni tamamlamaya başladığı süreçle eklemleşir.
Nakşibendilik, tam da bu dönemde. Sünni
(Şafi) Kürtler arasında hızla yayılacak ve
Kürüerin, şeyhlerin yönlendirdiğj doğrultuda
olmakla birlikte. daha geniş bir birlik oluştur-
malanna olanak sağlayacaktır.
Mirler "tesetsülen" tanınmış olmakla birlik-
te, devlete karşı kimi hareketleri nedeniyle,
mirlikten azledilebiliniyordu. Şeyhler ise tari-
kat içinde kazandıklan hiyerarşiye göre, yani
saraydan bağımsız olarak tekin ve egemen ol-
maya başlayacaklardır. Bu da şeyhlere, daha
büyük bir serbestlik saâlıyordu.
- Sadete Nehri ailesiran, özellikk de Şeyh
Ubevdullah'ın tarihsel kişiliği. kitabın yeni
basktsında daha belirgin bicimde aydınlanıyor.
Bu ailenin >e Şeyh L beydullah'ın Şemdinli ve
bölge tarihi açısııidan önemi nedir?
ERDOST- Bölgede, geçen yüzyıhn son
yansına ve bu yüzyıhn ilk çeyreğine damgasını
vurmuş Sadete Nehri ailesinin tarihi, kuşku
yok ki önemü.
Şu kısa bilgi verilebilir: Şemdinli'nin eski ilçe
meTkezi Nehri'de,
Mevlana Halid'in ha-
lifesi Seyit Taha'nın
Kürtler üzerinde etki-
si artıyor. Türk-Rus
savaşına kaülmak
için milis toplarken
ölüyor (1851). bu sa-
vaşa kardeşı kaüL-
yor. Oğlu Şeyh Ubey-
dullah, 1877-78 Türk-
Rus savaşına önemli
sayıda milisle katılı-
yor. 1880'de Kürt ile-
ri gelenlerini (şeyh ve
halifeleri. bey ve aşi-
ret reıslerini) Nehri'-
de topluyor. tki oğlu ayn ikı birliğın komutaa-
nda, kendisi de "Livai Muhammed"' altında
Kürtlere zulmeden Şahlık yönetimine karşı.
bağımsız bir Kürt emirliği kurmak amaayla
harekete geçiyor. Ubeydullah'la birlikte oğlu
Şeyh Abdülkadir de Mekke'ye götürülüyor.
Ubeydullah'ın Mekke'de ölmesinden sonra
Abdülkadir İstanbul'a geliyor.
Padişaha karşı bir komploya katıldığı için
bu kez Medine'ye sürülüyor. Meşrutiyetten
sonra İstanbul'a geliyor. Kürt Teali Cemiyeti'-
ni (Kürt Kulübü) kuruyor. Şeyh Sait ısyanı-
ndan sonra, Şeyh Abdülkadir'in Diyarbakır'-
da küçük oğlu Seyit Mehmet ile birlikte idam
edilmesi üzerine. büyük oğlu Şeyh Abdullah.
tran ve Irak'tan sağiadığı silahh adamlanyla.
Nehri taburunu ve bolüklerini basarak, subay-
lan tutukluyor. Sonra subaylan, aşiret ileri ge-
lenlerine öldürtecektir.
- Bu ailenin İngilizlerle ilişlüşi oidu mu?
ERDOST- Aıle üyelennın İngilizlerle ilişki-
leri oldukça farklı. Bölgede geçen yüzyıbn
yansında. Amerikan ve İngiliz misyonerleri.
Nesturilerie yakından ilgileniyor. Bu arada.
Amerikalı misyoner Dr. Cochran ile Ubeydul-
lah arasında dostluk oluşuyor.
Şeyh Ubeydullah'm büyük oğlu Muham-
med Sıddık'ın, Nehri'ye gelerek îngiliz hükü-
metine tabi olmasını isteyen 12 İngiliz "'siyasi
hakimini'* öldürttüğünü, bu 12 İngilizi öldür-
mekle görevlendirilen Seyit İslam'dan (135
yaşındaydı) dinledim. Muhammed Sıddık'ın
oğlu Seyit Taha (II) ise 1920'lerde. bölgedeki
aşiret ileri gelenlerine,u
Ben Şemdinan'ı fngiliz-
lere verdim'* diyerek, bir İngilizın denetıminde
altın dağıtacaktır. Bunu da, kendısine veril-
rdost, 'Röportaj, benim
bilimsel sosyalizmle
buluşmamdan önceki dönemde
yazıldı. Ekler bölümünde yer alan
"Şemdinli Aşiretleri ve Üretim
İlişkileri"ni, daha sonra yazdım.
mek istenen bin altını almayan bir aşiret beyin-
den dinledim ve yazdım.
İngilizlerin, "külliyetli miktarda" altın
dağıttığı Nutuk'ta da var. Ama, öyle sanıyo-
rum ki, olayı yaşamışlann tanıklığı ya da gör-
güye dayalı belge. röportajda yer alan anlatı-
mlar olmalı.
- Şeyh Abdülkadir, Şeyh Sait isyanı sırasuHİa
da ingilizlerle ilişkisini sürdürdü mü?
ERDOST- Şeyh Abdülkadir'in. İstanbul'-
da, Kürt Teali Cemiyeti Başkanlığı yaptığı dö-
nemde, birer kez Fransız ve Amerikan komi-
intikamını almak için yapılmış. Yayımlanan
İngiliz belgelerine bakarak söylenebilir ki.
Şeyh Sait isyanında da, Nehri isyanında da,
İngilizlerin doğrudan ve fıili ilgisi yok. Şu var
ki, Nehri isyanından sonra bir kısmı, bugün
Irak tarafında kalan ve İngilizlerin askeri
bakımdan yönetimleri altında bulundurduğu
yörelere çekılen isyana katılmış aşiretlere, İngi-
lizler para ve yiyecek olarak yardım ediyorlar,
moral veriyorlar. Bu, ilk kez Şemdinli Röpor-
tajı'nda, doğrudan tamk anlatımlanna da-
yanılarak açıklanıyor.
Sonuçta da tngilizler, Türkiye-Irak
sımnnın, Musul'un Irak'a kalacak bicimde be-
lirlenmesinde, bu iki isyandan da önemli ölçü-
deyararlanıvorlar.
- Röportajmızın •'Şemdinli'nin Diş Komşu-
lan" bölümünde, Mehabad Kürt CunAuriyeti
konusundaki açıklamalar. bu konuda yazılan-
larla örtüşmüyor. Düşüncelerinizi öğrenebilir
miyûn?
ERDOST- Mehabad Kürt Cumhunyeti'ni,
ilkin Şemdinli'de işittim. Bu hareketin içinde
bulunanlann bana anlattıklannı olduğu gibi
yazdım. Sanınm bizde,
Mehabad Kürt Cumhuri-
yeti'yle ilgili aynntılı bilgi,
ilk olarak röportajda ve-
rihnişti.
Siyasal eyleminde öldü-
rüm bile bulunmayan
Gazi Muhammed'in Şah
yönetimi tarafından
idamı. insanda derin bir
acı bırakıyor. Ne var ki,
burada kalıcı anlamda bir
devlet kurulduğunu söy-
lemek de o denli zor. Dev-
let için gereksinilen alt
oluşumlar yoksa, insan-
lann devlet kurma isteği.
devlet kurmaya yetmiyor.
Röportajda yer alan anlatımlardan. ben bu
sonucu çıkardım. Ama, röportajda. özellikle
tarih bölümünde herhangi bir yorum yapmak-
tan özenle kaçındığım için bunlan yazmadım.
- Ruslaruı ve İngilizlerin bölge ile ilgisinin
merkczini petrolün oluşturduğu sö>1enebilir.
Nesturiler ile ilişkilerde de petrol beürle)id bir
rol oymıyor mu?
ERDOST- Birinci Dünya Savaşı'na kadar
Şemdinli'de Nesturilerde vaşamış. Kiliselerini
gördüm, öykülerinı dinledim. Daha sonra da.
tngilizlerin, Şemdinli'nin bir kısmının Nesturi-
lere bırakılması çabalan dolayısıyla da, Nestu-
ri tarihini bütünüyle özetlemeye çalıştım.
Benim vardığım sonuçlara göre Ruslann
Nestunlerle ilgisi. petrol ile bağlanülı değil.
İngilizJerin, Uzakdoğu yoluna (Süveyş'e ve
Basra'ya) ulaşmak, Almanlara karşı da, Ber-
lin'i Bağdat'a bağlayacak demiryolunun önü-
nü kesmek, Ruslann esas amacı. Bu nedenle
de Osmanh (Türk)-Kürt farkından, Müslü-
man-Hıristiyan aynmından yararianmak iste-
mis. Nesturilerie ilişkisinin nedeni bu.
Ingilizler ise Ekim Devrimi'nden sonra, Rus
desteğinden yoksun kalan Nesturileri, özelhk-
le de Musul'un kuzeyine (yani Türkiye ile Mu-
sul arasına) yerleşürecek ve onlardan oluştur-
duğu tabur ve alay lan, Kürtlere karşı da kulla-
nacaktır. Nesturiler, Birinci Dünya Şavaşı'nda
isyan ederek yitirdikleri yurtlannı, İngiliz ko-
rumasında yeniden kazanabılmek için, İngiliz-
lerin Musul politikasına alet edilerek büyük öl-
çüde tüketileceklerdir.
Demokratikleşınenin yolu
• Bibınsel yönteminizin gereği olarak, "uretım
ilişkileri "ne a\xı bir önem \en\orsunuz. Toplu-
mu, tarihi ve olaylan. Marksist bir görüşle
araştırmanın sizce a>n bir önemi olmalı..
ERDOST- Röportaj. benim bilimsel sosya-
lizmle buluşmamdan önceki dönemde yazıldı.
Ekler bölümünde yer alan "Şemdinli .Aşiretleri
ve Cretim tlb}kileri"ni. daha sonra vazdım.
Topluluklann ve toplumlann gecmişten günü-
müze yapılanmalannı ve geçirdiği evrimsel de-
ğişım ve devrimsel dönüşümleri, yalnızca
Marksizmin irdelediği gözardı edilmemeli.
Aşiret birlikleri, iç dinamizmleriyle evrimle-
şemeyen, çözülmeye karşı dirençli birliklerdir.
Bu, aynı zamanda çağımızda, tarikatlann ye-
niden güçlenmesine de ortam hazırlıyor.
Aşiret üyesi birey gibi, tarikat üyesi birey de
(bin aşiretine. öteki tekkesine) bağlı ve bağımlı
olduğu için özgürleşememışlerdir. Bireyleri öz-
gürleşememış topluluklann demokratikleş-
mesi olanaksız.
Demokratikleşmenin tek yolu var: Ekono-
mik yapmın sanayıleşmesi. Kırsal nüfus faz-
lasını kendine emecek ve giderek kırsal alaru
da kapsayacak bir sanayileşme, geleneksel
mülkiyeti modern mülkiyete, bağımlı emekçiyi
de özgür emekgücü satıcısına dönüştürecek
tek yöntemdir.
Batıda kokuşmaya varan üretim dışı aşın
gönenç (refah). Doğu'da üretimin ve emek
üretkenliğinin sıfırlanmasına varan yoksulluk.
yani ekonomik eşitsizlik. ülkeyi ekonomik an-
lamda ikiye ayırmakla kalmıyor. a>Tu zaman-
da siyasal eşitsizliğe de temel oluştunıyor.
Ekonomik ve siyasal eşitsizlik. ülke genelinde
ekonomik ve siyasal bütünleşmenin engeli olu-
yor.
Etnik özellıği öne çıkaran baskıya karşı de-
mokratikleşme savaşımı, karşı etnik özelliğini
öne çıkararak, kendine yeni bir yol (mecra)
açıyor. Bence, demokratikleşmeyi ve özgürleş-
meyi, etnik farka göre aynlmada arayan an-
layış, etnik farklıhğa dayalı ekonomik ve siya-
sal baskı sonucu güçlen'di. Bugün, baskıyı yo-
ğunlaştırarak, şiddeti tek çözüm biçımi olarak
uygulayarak, sorunun çözümüne gidilmek is-
tenmesi. daha da kaygı verici.
Röportaj, başlangıctan yazüdığı 1965 yılına
kadar olan dönemle kendini sınırlıy or. Son olay-
lara değinmiyor. Giincel sorunları açıklamanu-
za katkısı olabilir mi?
ERDOST- Tarih bir bütün. Kürtlerin tari-
hi, bir bölümüyle Türklerin tarihiyle iç içe geçi-
yor. Yalnızca birini öğrenerek. doğal ki soruna
nesnel olarak bakamayız. Türk ve Kürt "kar-
deşliğf". benim tarihten çıkardığım sonuca
göre. "edebi" bir yakıştırma değildir. Birinin
baskılamasma. ötekinin isyanına karşın, güç-
leri ve oranlan ölçüsünde birbirlerini, birlikte
korumalan belirleyici olmuştur.
Çağdaş topkımsal bilimleri yasaklayan ve
kendilerini bu bilimlere kapayan siyasal
kadrolar. tarihten günümüze, toplumsal
yapıyı, değişmeyi, çelişki ve çatışmalan özün-
den kavrayamaz, bunlara çözümler üretemez.
Bugün yaşanan bunaluna çözüm bulunama-
masının ilk nedenini burada aramak gerekir.
Bilgisizlik ve baskı politikalan, sorunu, için-
den çıkılması güç bir karmaşa içine sokmakla
kalmadı, hemen tüm değerlenn kirlendiği, (in-
san haklan ve demokrasi dahil) olumlu her-
hangi bir şeyin açıklıkla savunulamadığı bir
karmaşa ortamı yaratılmasına da neden oldu.
Şemdinli Röportajı. konusuyla olduğu ka-
dar, içerdiği bilgiler bakımından da sınırlı bir
kitap. Ama Kürtleri, gerçekliği içinde ve her
şeyden önce "insan" kimlığiyle tanımak için
sanınm gerekli bir kitap.
TERÖRLE MÜCADELE YASASI VE ONERİLEN DEGIŞIKLIKLER / ATİLLA COŞKUN
Duşünce özgûrlüğü. basın ve yayın özgür-
lüğü veya örgütlenme özgürlüğü gibi temel
özgürlüklerin kısıtlanması, aslmda siyasal re-
jimin demokratik olma niteliğinin sını-
riandınlması demektir.
O bakımdan, tasannın hak ve özgürlükler
karşısındaki dunımu. salt bir hukuk sorunu
değil, siyasal bir sorundur. Konunun bu yö-
nüne dikkat çektikten sonra, tasannın hak ve
özgürlüklerle olan ilişkisi üzerindeki değer-
lendirmelerimize devam edelim.
Basın ve yayın özgürlüğü
Basın ve yav ın özgürlüğü, hak ve özgürlük-
ler sistemi içerisinde ayn bir hak ya da özgür-
lük türii olarak belirtilmekte ise de, gerçekte.
içerik ve işlev yönünden düşünce özgürlüğü
çerçevesinde yer almaktadır.7
Nitekim, basın
ve yayın özgürlüğünün kısıtlanmasına yöne-
lik her yasal düzenleme doğal olarak düşün-
cenin açıklanmasmı olanaksızlaştırmakta,
yani düşünce özgürlüğünü smırlandırmak-
tadır.
O nedenle. propaganda suçlannda "özel
kast" aranmaktadır. Aksi halde, düşüncesini
açıklayan ya da haber yayımlayan herkes
suçlu sa>ilabilir..
Terörle Mücadele Yasası'nda değişıklik
öngören tasan, basın yayın yolu ile işlenebi-
len suçlar çerçevesinde "propaganda suçu"-
nun tanımını yaparken. "özel kast" unsurunu
gözardı etmıştir. Tasanda yer alan "örgütle il-
gili propaganda" (md. 4) ve "Türkiye Cumhu-
riyeti Devteti'nin şeklini, Cumhuriyetin laik ni-
teliğini ve devletin ülkesi ve milletiy le bölünmez
bürünliiğünü bozmayı hedef alan propaganda'''
(md. 5) suçlan, "özel kast" içermemektedir.
Bunun icindir ki tasan, hukuk ölçüleri
dışında keyfiliğe pirim veren bir "propaganda
suçu" kavramına yer vermektedir. Aynca,
TMY'nin 1. maddesi "terör" kavramını so-
Basın, örgütlenme özgürlüğü, adil yargüanma
yut ve genişletici yoruma elverişli olarak tanı-
mladığı için. düşünce özgürlüğünü snırlama-
ya yönelik keyfılik kaçımlmaz olmaktadır.
Sansüre doğnı
Tasanya ek olarak getirilen maddelerin
beşincisinde. dehşet verici bir düzenleme
yer almaktadır.
Basın ve yayın özgürlüğü ile doğrudan ilgili
bulunan bu kural şöyledir:
"Gazete. dergi, broşür, kitap, bildiri, beyan-
name, el ve du>ar flanlan ve benzerlerinin
basımını y apan matbaa >e basımevlerinin sahip
veya sorumluları; basılı eserin asılması, dağıtı-
Iması, satıbnası veya sattşa arzediunesinden
önce iki nüshasuıı mesai saatlerine bakı-
Imaksızın bulunduğu yerin mülki idare amir-
liğine vernıek zorundadırlar."
Bu kural. herhangi bir yaptınma da bağ-
lanmamıştır. Yani bir suç tanımı yapılma-
maktadır. Tasan bu kural ile idari bir düzen-
leme getirmektedır. "On denetim" anlamında
bir uygulamadır bu. Yani bilinen adıyla "san-
sür"uygulaması..
Bu tür bır uygulama, Türk Basın Tarihınde
ilk kez "ÂB Karamamea" adıyla Abdülhamid
döneminde yaşanmış "Gazetelerin baskıdan
önce muayenesi" biçiminde bır ön denetim
sistemi getirilmiştir. Ve nıha>et 1930'lu yıllar-
da da benzer uygulamalar görülmektedir
("Matbuat Lmum Müdüriüğü"nün yeniden
kuruluşu ve bazı konulann "izin ile" yazıla-
bilmesi gibi). 12 Eylül döneminin sıkıyönetim
uygulamasındaki bellı tür haberlere İconuian
yasak nıtelikli emirler de bu anlamdadır...
Tasan da. bu tür bir uygulamayı yasallaştı-
rmak istemektedir. Gazetelerin "dağıtılması,
sablması veya satışa arzediunesinden önce bu-
lunduğu yerin mülki idare amhüğine veril-
mesi
r
'nin amacı da budur. Nitekim, ek mad-
denin ikinci fıkrası bu gerçeği açıklıkla belirt-
mektedir.
"12.04.1991 tarih ve 3713 sayılı Terörle
Mücadele Kanumı'nun bu kanunla değişik 6'-
ncı, Tinci ve 8'inci maddelerinde yer alan suç-
lann yukarıda belirtilen ve y ayınlarla işlenmesi
ve gecikmesinde sakınca bulunan hallerde ma-
hallin en büyük mülkiye amirinin emri ile
dağıtımlan ertelenir. önlenir veya dağıtdmışsa
toplahlır."
Örgütlenme özgürlüğü
Örgütlenme özgürlüğü de düşünce özgür-
lüğü çerçevesinde yer almaktadır. Düşünce-
nin topluca açıklanmasmı ifade etmektedir.
Terörle Mücadele Yasası, iki veya daha
fazla kimsenin aynı amaç etrafında birleşme-
siyle "örgüt" oluşturulabileceğini kabul et-
mektedir (md.2). Ote yandan yasa, "örgüt te-
rimi^nin Türk Ceza Yasası ile "Ceza hüküm-
lerini iceren özel kanunlarda adı geçen teşek-
kül. cemiyet"de olabileceğine ışaret etmekte-
dir.
Tasanda ise TMY'nin 1. maddesinin kap-
samına gjren örgütleri "her ne nam altında
olursa olsun kuranlar ve bunlann faaliyerini
düzenleyenler veya yönetenler" diyerek, "der-
nek", "İdüb" "sendika" gibi ikiden ziyade ki-
şinin bir araya geldiği yasal örgütler için ciddi
bir tehlike oluşturmaktadır. Çünkü, her şey-
den önce "terör" ve "terör suçu" tanımlan net
değildir ve bunun yanı sıra, "her ne nam ahı-
nda olursa olsun (örgüt) kuranlar" gibısine her
anlama gelebilecek olan bir tanımlama söz
konusudur..
öte yandan. TMY'nin 1. maddesinde yazılı
"örgüt veya örgüt mensuplaruıa" "Her ne nam
alünda olursa olsun" "yardım etmek", "bağı-
şta bulunmak" hatta "Her türlü destek ver-
mek" suç sayümıştır (md. 4). Böylece, örgüt
suçunun kapsamı alabildiğine genişletilmiş-
tir.
Tasannın "örgüt suçu" konusundaki bu
düzenlemesi, örgütlenme özgürlüğünü kısı-
tlayabilecek bir nitelik taşımaktadır.
Adil yargılanma hakkı
Adil yargılanma hakkı ceza yargdaması
hukukunu doğrudan ilgüendirmektedir. Bu
kapsamda. herkesin; yargılamanın her aşa-
masında avukat yardımı isteme hakkı, hakkı-
ndaki suçlamayı ve kanıtlannı öğrenme
hakkı, yargılamamn yüzekarşı ve açık olarak
yapılmasını isteme hakkı gibi savunma hakkı
çercevesinde bir dizi kişisel hak ve özgürlük
yer almaktadır.
Tasannın, bu hak ve özgürlüklerin korun-
ması konusunda duyarlı olmadığı, tam tersi-
ne. birçoğu yönünden kısıtlayıa bir nıteliğe
sahıp olduğu görünmektedir.
Terörle Mücadele Yasası. kapsamı içine
aldığı suçlann yargılanmasının Devlet Gü-
venlik Mahkemeleri'nde ve Devlet Güvenlik
Mahkemeleri Kuruluş ve Yarşlama Usulleri
Yasası'nın kurallanna göre görüleceğini be-
lirtmektedir. (md. 9).
Bu duruma göre. terör suçu nedeniyle Dev-
let Güvenlik Mahkemesi'nde yargılanan ki-
şinin, Ceza Muhakemeleri Usulü Yasası'mn
güvence altına aldığı savunma hakkını ko-
ruyucu nıtehkteki düzenlemelerden yararlan-
ma hakkı yoktur: gözaltına alınan bir kimse-
nin avukat yardımından yararlanabilmesi,
süresi içerisinde hakkında kamu davası açı-
lmayan tutuklu kişinin özgür bırakılmasını
istemesi söz konusu olamamaktadır.
CMUK'mn değışikliği ile yargılama hukuku-
na giren bu tür haklar, daha başlangıçta en-
gellenmiştir.
Tasannm. Türk Ceza Yasasf nda yer alan
elü ayn suçu "terör suçu" sayarak Devlet Gü-
venlik Mahkemesi'nin görev alanına sok-
ması, bu haksızhğı daha çok arttırmıştır..
Hile-i Şer'iye
Hıle-ı şer'ıye, hukuka karşı hile demektir.
Osmanh ya da İslam Hukuku'nun yasaklar
sistemine karşı geliştirilmiş bir yöntem ve alı-
şkanlık olarak toplumumuzda yer etmiştir:
dünden bugüne ulaşmış bir kültür mirasıdır.
Hile-i şer'iye, bir tür aldatma yöntemi:
"Şark knrnazlığı" düzeyinde bir aldatma bi-
çimidir. Bir şeyi yapıyor gibi göriinüp, yap-
mamak veya istediğince yapmak, bu yönte-
min özünü oluşturmaktadır; bu yönüyle bu
yöntem, gelişmemiş yoz bir kültürün ifadesi-
dir.
Tasan, Anayasa Mahkemesi'nin. Terörle
Mücadele Yasası'nın iptal ettiği pek çok ku-
ralını, Anayasa Mahkemesi'nin karanna
uyuyor görünerek, aslmda aynı hükümleri
başka bir söylemle yeniden düzenlemektedir.
Tasan, Anayasa Mahkemesi'ne karşı hile-i
şer'iye yoluna başvurmaktadır.
Terörle Mücadele Yasası'nın 10'a madde-
si, yargılamada görev alacak avukat sayısını
sınırlandıran bir düzenleme öngörmekteydi.
Anayasa Mahkemesi, bu kuralı, savunma
hakkını sınırlandırdığı gerekçesiyle iptal et-
mişti.. İşte bu noktada hükümetin gündemi-
ne gelen tasan. yargılamadakı avukat
sayısının "hâkim karan ile sunrianduTİabibr"
şeİclindeki bir kuralı da berabennde getirdi
(md. 6). Böylece. avukat sayısmın smı-
rlandınlması sorumluluğu, yargıan sırtına
bırakılarak savunma hakkımn kısıtlanması
amacı sürdürülüyordu.
Aynı şekilde. tutuklu sanığm avukatı ile
görüşmesinin gizliliği kuralı. Anayasa
Mahkemesi'nin iptal karanna rağmen aynı
yöntemle aşılmaktadır (md. 6). Her koşulda.
sanığın avukatı ile görüşmesi denetim altına
alınmaya çabşılmaktadır.
Terörle Mücadele Yasası'nın; görevi sırası-
nda suç işleyen kamu görevlilerini bir tür
"suça teşvik" amacı taşıyan ve soruşturma sı-
rasında "rutuklanmamalan" kuralının Ana-
yasa Mahkemesi'nce ıptali üzerine; bu kez.
bu kişilerin "kefalet ücretleri"nin. bağlı bu-
lunduklan kuruluşlann bütçelerinden kar-
şılanacağı kabul edilmiştır (md. 9). Böylece,
"suça teşvik" amacı, dolaylı bir yoklan da
olsa. yine sürdürülmeye çalışılmıştır. Yapılan
iş. hile-i şer'iyedir.
Öte yandan sanığm, hakkındakı suçlama-
lan ve kanıtlannı öğrenme hakkı. sorumlulu-
ğu yine yargıcın sırtına atılmak suretiyle
sınırlandınuTuştır (md. 6).
Aynı şekilde, yargılamanın yüzekarşılığı il-
kesi de. Anayasa Mahkemesi'nin karanna
rağmen, yine sorumluluğu yargıcın üzerine
bırakan bir düzenleme ile aşılmaya
çalışılmıştır (md. 8).
Tasannın. savunma hakkını sınırlandıncı
bu tür düzenlemelerinin ardında yatan etik
değer gerçekten ürkütücüdür.
(7) Özek, Çetin; Türk Basın Hukuku". s.
32.
(8) Topuz, Hıfzt; "Türk Basın Tarihi", s.
46.
f a n n : Terörle mücadele
ve skvtl sıloyönetİBi