Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 7KASIM1993PAZAR
OLAYLAR VE GÖRÜŞLER
Şehirdlik kavramı
Şehircilik yalnızea özel bir meslek alarurun adı değildir. Şehircilik.
toplumbüimdir, ekonornidir, mühendisliktir, mimarlıktır, sanattır,
âyasadır. Bu anlamda şehircilik. yaşamı çözümteme, geleceğe yön
verme, insanlara insanca yaşayabilecekleri bir çevre oluşturma
becerisidir.
H. CENGtZ TÜRKSOY TMMOB Şehir Plancıları
Odası Genel Başkanı
I
nsanlık tarihı boyunca, top-
lumlann en değerli kültür var-
lıklan kentte yaratılmışür.
Kent. ait oldugu toplumdaki
egemen kültürün ürünüdür.
Kültürün bıleşenleri kentin
oluşumunu; onun temel karakterini
belirler. Ancak. kente kimliğini kazan-
dıran özellikler bugünün değil, yakın
ya da uzak geçmişin izlerini taşırlar.
Bir başka deyişle kent, dünü yanna ta-
şıyan bır kültür taşıtıdır. Yann (8 Ka-
sım) Dünya Şehircilik Günü dolayı-
sıyla bu konudaki düşüncelerirru bir
kez daha açıklıyorum.
Kent aynı zamanda, ona kimliğini
veren özellikleriyle bugünün toplumu-
nu etkıler. toplumdaki kültürel deği-
şimde derin izler bırakır. Öyleyse kent
ile toplum arasında karşılıklı etkileşim
vardır. Bir zaman dilimindeki toplum,
kenti kurarken ya da gehştirirken ayru
zamanda kendı geleceğjni de etkıleye-
cek gırişimde bulunmaktadır.
"Günü kurtarma" anlayışının yay-
gın kabul gördüğü toplumlardaki ege-
men kültürün ürünü olan kentte, gele-
ceğe aktanlmaya değer varlıklar yara-
tılması neredeyse olanaksızdır.
"Şehircilik" kavramının işte burada
büyük önemi vardır.
•Şehircilik, geleceğe aktanlmaya
değer kültür varlıklan yaraülmasru
engelleyen anlayışlara karşı durmanın
adıdır.
• Şehircilik, bugünün çıkarlan uğ-
runa tarihin derinliklerinden süzülüp
gelen kültür varhklannı yok eden uy-
gulamalara karşı verilen savaşımın
adıdır.
•Şehircilik, doğal dengeleri bozan.
gelecek kuşaklardan ödünç abnmış
olan çevreyi kirleten; yer küreyi, hızla
üzerinde yaşanılmaz duruma getir-
mekte olanlara karşı duyarsız ve tep-
kisiz kalan büyük çoğunluğu harekete
geçırme çabalanrun adıdır.
Görüldüğü gjbi şehircilik yalnızca
özel bir meslek alarurun adı değildir.
Şehırcilik, toplumbilimdir, ekonomi-
dir, mühendisliktir. mimarlıktır, sa-
nattır, siyasadır. Bu anlamda şehirci-
lik, yaşamı çözümleme, geleceğe yön
verme, insanlara insanca yaşayabile-
cekleri bir çevre oluşturma becensidır.
Şehirci, bu uğraşında, hızmetinde
oldugu toplumla bütünleştiği, toplu-
mun güvenini kazanabildiği oranda
başanbdır. Bu nedenle "şehird", için-
de bulundugu toplumda bır "öoder"
konumundadır. O. toplumun bütünü
icin çalışmak, kamu yarannı her za-
man bireysel çıkarlann önüne koy-
mak durumundadır.
Ülkemizdekı kent planlama sürecı-
nın kurgusu içınde kent plancısının
tercihleri büyük önem taşımaktadır.
Bu ise bir meslek ahlakı sorunudur.
Yürürlükteki imar planlama düzenin-
de, arazi sahiplerinin konumu ve çı-
karlan en önde gelmektedir. Arazi
sahibi için kentin bütününe yönelik ve
kamu yarannı öne çıkaran planlama
kararlannın hemen hıçbir önemi yok-
tur. Onun ıçin önemli olan. sahibi ol-
dugu kentsel arazi parçasından elde
edebileceği en yüksek kazançtır.
Kent plancısı ya bu süreç içınde en
güçlü konumda olan arazi sahibinin
güdümünde ve hizmetinde olacaktır
ya da meslek alanırun kendisine yükle-
diği "kamu görevlisi" kimliğini bir an
bile gözardı etmeden çalışmayı ilke
edinecek; bugünün ve geleceğin top-
lumsal, doğal ve kültürel değerlerini
koruyucu olarak savaşım verecektır.
tkinci yolun tercihi, kuşkusuz kent
plancısma çok daha az kişisel kazanç
sağlayacak, savunucusu oldugu sessiz
çoğunluğun çok az desteğinı alabılme-
sıne karşın, karşısında örgütlü bir çı-
kar grubu bulacakur.
Ülkernizde yıllardır yaşanan bu ger-
çeğin bilincinde olan TMMOB Şehir
Plancılan Odası, kent planlama süre-
cinin ivedilikle ele abnarak köktenci
biçimde değıştirilmesini: kamu yaran-
nı her koşulda bireysel çıkarlann
önünde tutan, bilimsel bir planlama ve
uygulama düzeninin kurulmasını iste-
mektedir. Bu düzeni gerçekleştirme-
nin birinci koşulu. bugünün edilgen
sessiz çoğunluğunun planlama süreci-
ne örgüüü ve etkin katılımının sağlan-
ması ıçin gerekli ortamın hazırlanma-
sıdır. Bu ortamda oluşacak toplumsal
bilinç, tercihıni kamu yaranndan yana
yapan kent planasının en güçlü daya-
nağı olacaktır Çünkü. böylesi bir gü-
cü hiç kimsenın gözardı eünesi müm-
kün değildir.
Şu koşullan benimsiyorsak
- YüzyıUarca öncesinin izlerini taşı-
yan kültür değerlerini bozmadan ve
kirletmeden yüzyıllarca öteye taşımak
gerektiğiru savunuyorsak,
- Doğarun yüz binlerce yılda oluş-
turduğu kıyılann, bir insan yaşamı
süresinde kuUanıhp tüketilmesine razı
olmayacaksak.
- Yaşamın kaynağını oluşturan su-
yun, toprağın ve havanın kirlenmesine
göz yummanın ortak geleceğimizin
yok edilmesini kabullenmek anlamına
geldiğini kavnyorsak,
- Insanın yücelmesini sağlayan kül-
türün, ancak insanca yaşanılan bir
çevrede gelişip tüm toplumda egemen
olabileceğini düşünüyorsak,
Gelin. kentterimizi doğayla didişen
değil. onunla uyum içinde ve onun sun-
duğu olanaklan en akdcı biçimde kulla-
nan yerleşmeler durumuna getirelim.
Gelecek kuşakların kent planlama
gündemlerini bugün yarattığmnz sorun-
laruı çözüm yoüarmı bulma uğraşlany-
la doMurmayalun.
Şehirciler, politikaalar, basırun ve
sözlü görsel yayının bütün ilgjlileri,
kentte ve köyde yaşayan bütün insan-
lanmız. sivıl toplum örgütleri, merkezi
ya da yerel yöneticiler, seçilmişler-
atanmışlar, bilım adamlan, üniversite-
ler, kamu görevlileri, bu çağnmız her-
kesedir. Hiçkimse bu konu benim dı-
şımda diyemez, çünkü, iyisiyle kötü-
süyle. doğrusuyla yanhşıyla gelecek
hepimizındir. Önu iyi ya da kötü yap-
mak hepimizin ortak sorumluluğun-
dadır.
ARADABIR
İLHAN MİMAROĞLUNew York'tm
Saölık Beştiri
Eski bir mala yeni bir pazar açıldı buralarda. Eskiden
beri alınıp satılan o malın adı, eleştiri. Açılan yeni pazar
şimdilik yalnız müzik eleştirisi için.
Nasıl bir pazar mı bu? Açıklamaya başlayayım:
New York'ta konser verebilmek için tanınmamış mü-
zikçiler (az buçuk tanınmışları bile) dünyanın parasını
harcarlar. Salon tutulacak, bilet, program ve afiş bastırı-
lacak, reklam yapılacak, adı duyulmamış bir müzikçiyi
dinlemeye pek az kişi gideceği için biletlerin çoğu beda-
va dağıtılacak . Işi büyük tutup Carnegie Hall'da bile
konser vermeyi göze alanlar oluyor. Orada sahneye çık-
mayı, saygın bır akademinin ödülünü kazanmış olma
gibi görenler, eksik değilse de gerçek şu ki, parayı veren
Carnegie Hall'da bile düdüğunü çalar.
Çalar da ne olur? Başı göğe mi erer? Erebilir günün
birinde. Başının göğe doğru yükselmeye başlaması için
düdükçüyü dinlemeye eleştirmenler de gitmeli ve övgü-
lü yazılar yazmalıdırlar.
İşte sorun burada. Ya gelmezse eleştirmenler?
Gelmedıkleri de oluyor. Özellikle gelmesi istenenler,
sözümüzün konusu türdeki müzik olaylarına gitgide az
yer ayıran New York Times'\n eleştirmenlerı. öbür ga-
zetelerde (sayıları pek az bunların), hele bugün batıp
yann çıkan ve ertesi gün gene batan New York Post'ta
arada bir çıkan müzik eleştirilerine aldıran yok. Yakın
günlere değin varlıklarını zorla sürdören müzik derglle-
riyse sermayeyi kediye yükleyip yok olmaya başladıWa-
rı için gerıye ancak, birçok konser arasında seçme
yapan ve çoğunlukla ünlüleri dinlemeye giden New
YorkTimeseleştırmenleri kalıyor. Sanırım ki, "sözümü-
zün konusu müzik olaylan" dediğimde, Bach'ların, Be-
ethoven'lerin, Mozart'ların ve çiğnenmiş öbür sakızla-
rın alanı olmaya indırgenmiş "klasik" denen müzikten
söz ettiğimi anlamışsınızdır. Başlarının göğe ermesini
isteyen çalgıcılar. şarkıcılar. çağdaş sanat müziğiyle il-
gileniyordeğiller.
Eleştirıye açılan yeni pazar, müzik dergilerinden bo-
şalan yerı doldurmayı gözetiyor. Hovvard Aibel diye biri,
piyano çalarak ve öğretmenlık yaparak geçinirken Nevv
York Concert Review adlı bir dergi çıkarmaya başlamış.
Amacı, eleştiri isteyene eleştiri satmak. New York'ta
konserı olan müzikçıler, dergiye 285 dolar ödediklerin-
de eleştiri çıkıyor dergide. Üstüne 25 dolar daha öderler-
se. fotoğrafları da çıkıyor.
Eleştirmenlerin ücretiyse yazı başına 85 dolar. Bu ye-
ni pazar, iş arayan eleştirmenlere de yaramış oluyor
böylece.
İyi ama, ısmarlama yazı yazan eleştirmenin ipliği de
çıkmış olmuyor mu o pazara? Namusunu koruyor gö-
rünmek için kötü eleştiriler yazarsa, konser veren, iyi
eleştiri almak umuduyla boş yere mi 285 dolar ödemiş
olacak?
"Eleştirmenlerimiz bağımsızdır" diyor Hovvard Aibel.
"Sağlama bağlıyor olsaydım övgüyü, 285 dolardan çok
daha yukseğini isterdim." Bunu dediğinde, ille de övgü
yazısı isteyenle pazarlığa girişebileceğini çıtlatmak isti-
yormuş gibı geliyor bana.
Ne ki çoğu müzikçi, övgü eleştirilerine büyük paralar
ödemezorundakalmamakiçin, "bağımsız" bireleştiriy-
le de yetınebilir. Kötü eleştirilerde bile övgüye benzer
birkaç söz bulunduğunu göz önünde tutar ve yalnız o
sözleri ayırıp işine geldiği gibi kullanabilir. Böylece,
olumsuz bir eleştiriye 285 dolar ödemeyi, eleştiriden tü-
müyle yoksun kalmaya yeğ tutabilir.
Müzik eleştirisine açılan bu yeni pazarda işler iyi gi-
derse, bir günler eleştirilerimı müzikçilere doğrudan
doğruya yüksek paralara satmak yerine, gazetelere be-
şer liraya bırakmış olduğuma yanacağım (Beş lira deyip
geçmeyiniz. Ogünlerin beş lirası, bugünün 25.000 lirası-
na bedeldi. Büyük servetimi, ne gibi uğraşlarla kurmuş
olduğumu açıklamak için belirtiyorum).
Müzik eleştirmeni olarak unumu elemiş, eleğimi as-
mış sayıyorsam da kendimi, gene de pek gecikmiş deği-
limdir belki. Eskı eleştirilerimi işportaya çıkarabilirim,
isteyen alıp istediği gibi kullansın diye:
"Meşhur munekkidin malları bunlar. Seç seç aaal!..
Kes kes aaal!.. Gıygıycısına da uygun, gırnatacısına da,
kemanistine de, kavalistine de... Mala bak mala! Balları
akıyor. Acısına para yok."
ANMA
Sevgili arkadaşımız
Dr. CENGİZ KHJÇ'ı
aramızdan aynlışının
5. yıhnda saygıyla aruyoruz.
BELEDtYE HASTANESİ ÇALIŞANLARI
TARTIŞMA
BARLAS ÖZARIKÇA'nın krlaplan
•TERS ADAM - (Roman-Habora Yay.)
•SERA'DA AŞK - (Hikâye-Varlık Yay.)
•SEKS AŞKIÖPER - (Deneme-Varlık Yay.)
'Gülcegün'ün yasa önerisi'ne yanıt...umhuriyet
Gazetesi'nin 3
Ekim 1993 gün:
2. sayfada
"Tarüşnıa"
köşesinde>er
alan ve Av. Kadriye Gökçadır
tarafından yazılan
"Gülcegün'ün yasa önerisi"
yazısı ile ilgih acıklamamdır.
Adı geçen yazı ve ona esas teşkil
ettiğinı düşündüğüm gazete
haberi, benım vermiş olduğum
kanun teklifim ve gerekçesırun
yeterince anlaşılamadığını
göstermektedir. Şöyle ki.
1 - Yazıda silah ve uyuşturucu
madde kaçakçılannın işlerini
kolaylaşüracağım. onlara
hızmet edeceğım bıçıminde
yanlış ve haksız bır suçlama
vardır. Oysa ki; kanun
teklifımde; ne "silah" ne de
"uuyuştunıcu madde" tanımı.
hatta sözcuğü dahi yoktur
Madde aşağıdakı şekildedır:
"Kaçakçdık suçunun
işlenmesinde fail kendisine ait
olmayan bir taşıtı kullandtğında,
aracın maliki suça iştirak
ermediği veya taşıtta onun bilgjsj
dahilinde yapılmış ve kaçak
eşyayı gümriik muayenesinden
kaçırrnak maksadıyla
gerçekleşririlmiş bölme ve
benzeri özel tertip ve tesisler
bulunmadığı takdirde birinci
fıkra hükmü u> gulanmaz."
Böyle bir düzenleme ile nakıl
vasıtasının müsaderesı belli
koşullara bağlanmışür. ve47.
maddenin suça iştirak etmemış
kışilereaittaşıtlann
müsaderesine götüren eski şekil
esas olacak temel insan
haklannı koruyucu ilkeye
tümüyle aykındır, sonucu
adaletsızliktir.
Benim verdiğim teklif ile, ceza
sorumluluğunun şahsıliği ılkesi
korunmakta ve insan
haklannın temeh olan kusursuz
insanın cezalandınlmaması
kuralı hayata geçirilmektedir.
2- Kaldı kı bu teklif; hazırlığı
tarafımdan yapılan, ancak
kabulü ve son şekli SHP Meclıs
Grubu yönetimınde
sonuçlanan bir kanun teklifıdir.
Doğru olduğuna ve
haksızhklan gıderecek
sosyaldemokratlann
sorumluluğuna inanan
partimiz benzer çabalan her
zaman sürdürecektir. Oysa ku
bölgem olan Güneydoğu'da
halkın tek geçim kaynağı
nakliyecıliktir ve bu yasarun
haksız uygulaması nedeniyle bu
sektör tamamen durma
noktasına gelmiştir.
Fakir halkın, esnafın tek geçim
kaynağı olan nakliyeciliği
korumak utanç verici değil
onur venci bırdavranıştır.
Bu iddianın beni kişisel kini
nedeni ile suçlamaya çalışan
zatın hukuki bilgi ve
yeteneklerine gölge düşürdüğü
kanaatindeyim.
Mehmet Gülcegün
SHP Genel Başkan
Yardımcısı
Mardin Milletvekili
PENCERE
o Co ecüon
tfade Etme, Anlat!..
Emekli Binbaşı Cem Ersever, Ankara'da öldürüldü.
Gazeteleri arayan bir PKK'lı demiş ki:
"- Kontrgerillacı Ersever infaz edildi..."
Ne var ki cinayeti üstlenen yalnız PKK değil, TİT (Türk
Intikam Tugayı) adına da telefon edilmiş:
"- Eşref (Bitlis) Paşa'nın katili infaz edildi."
İş karışık.
Cem Binbaşı JİTEM'in (Jandarma Istihbarat veTerör-
le Mücadele örgütü) kurucusuymuş, kitaplan varmış,
görevinden gürültülü biçimde ayrılmış..
Ülkemizcadı kazanı..
Ancak bugün işin o yanını kurcalamak niyetinde degi-
lim; bir başka konuya ilişeceğim: Gazetelere kim telefon
etti? PKK'lı mı? TlT'li mi? Her kimse Türkçesi bozuk..
'İnfaz' bir emri ya da mahkeme kararını yerine getir-
me anlamını taşır; demek ki infaz'ı bir başka anlamda
kullanmaya başladık...
'Ersever infaz edildi' ne demek?
Ama olur mu olur, gazetelere 'şok haber' ya da 'şok
olay' diye başlık atılıyor ya...
•
Vaktiyle özal'ın çıkardığı bir konuşma biçimi var ki
moda oldu; çoğu politikacımız sözüm ona lafını güçlen-
dirmek için sık sık yineliyor:
"- Ifade etmek isterim ki.."
"- ifade ediyorum ki.."
Olmuyor...
"Ifade etmek" yanlış sayılmaz; ama, "söylemek" ya
da "dile getirmek" daha güzel değil mi?..
Konuşmalarda gereksiz bir gösterişe dönüşüyor "ifa-
de etmek,"fuzuli bir ekleme..
Ifade'ninTürkçesi 'anlatım'du; senanlatacağınıanlat,
herkes anlar...
Politikacı kürsüye çıkıyor konuşuyor ya da gazeteciye
açılıyor:
- Şunu da ifade etmek isterim ki Suriye'nin tepesine
bütün gücümüzle inebiliriz...
Vay, vay, vay..
Bir şey yapmak niyetindeysen, sen sen ol, önceden
'ifade etmel.
Yap, sonrasöyle!..
Ifade sözcüğü Türkçe'de daha çok 7fade almak' anla-
mıyla kullanıjır; argoya bile bu biçimiyle geçmiştir, biri-
sini hırpaladın mı dersin ki:
- Iki tokatla ifadesini aldım!..
Savcı ifade alır.
ifade tutanağa yazılır. altına imzayı basarsın. gereği
yerine getirilmiş olur.
ömer Asım Aksoy 95lik bir delikanlıydı...
Bütün ömrünce dille haşır neşir: Türkçe'ye kendisini
adamışbirbilgeydi...
Dilimizin bozulduğunu gördükçe kahroluyor, yanlışlar
üzerine kitaplar çıkarıyor, düzeltmeler yapıyor, dil bilin-
cinin bir anıtı gibi yaşıyordu...
Gözlerini hayata kapadı...
Türkçe'ye sevdalıydı...
Cumhuriyet devriminin Aydınlanma'sında, dil devri-
mi, Batı'nın kaç yüzyıl önce yaşadığı dönüşümü Tür-
kiye'de 20'nci yüzyılda gerçekleştirmiştir. ömer Asım
Aksoy bu güzelim dönemin unutulmaz adlarındandır.
Dil bilinci ışımadan, insanın çağdaşlaşması olanak-
sızdır.
Bu gerçeği "ifade etmeye " gerek yok; söylemek ya da
yazmak yeterlidir. -
YAYINLARI
İkl yeni yazar
SİBEL BİLGİN
BANA BIR
HARF SÖYLE
ovkuler / 25.000 lira
\ azaı bu kıtabıyla. şımdıden benzersiz bir anlatımı ve
çok kişisel bir dunyası olduğunu kanıtlıyor Eski ma-
salları hatıılatan değişik dokuz oyku... Bana Bir Harf
Sovlc. edebıyat dunyamıza yeni bir yazar getiriyor.
SUZAN SAMANCI
REÇİNE
KOKUYORDU
HELİN
oykuler / 26.000 lira
Edebiyatımıza katılan yepyeni, genç bir ses, Güneydo-
ğn'nun sesiyle, yüreğiyle, acısıyla konuşuyor. Suzan
Samancı, Guneydoğu insanlarını toplum ve doğa için-
de birey olarak seviyor, yaşıyor, yaşaüyor.
CA\ YAYINLARI / Bâbıâlı Cad \o 19 Kat 2. 34410 Cağaloğlu, İst
ANMA
Sevgili arkadaşımız
Dr. CENGİZ KIUÇ'ı
aramızdan aynlışının
5. yılında saygıyla anıyoruz.
Dr. DOĞAN İST ANBULLUOĞLU
Dr.RUHtKOÇ
Dr. AHMET ZAFER ERGÎN
" Adam gibi Adam"
Dr. CENGİZ KHJÇ'ı
ölümünün 5. yılında
sevgi ve özlemle anıyoruz.
TÜRK TABİPLERİ BİRLİĞt
MERKEZ KONSE\1