18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyetİmtivaz sahibi: Berin Nadi Genel Yayın Yönetmenı: Özgen Acar •Genel • Görsel Yönetmen: Ali Acar •Düzenleme: İbrahim Yıküz Ankara Temsılcısı: Mustafa Balbay •Haber Müdüriı: Doğan Akın AtatürkBul- Müessese Müdürü: Erol Erkut •Koordinatör: Yayın Koordinatörii: Hikınet Çetinkaya • Genel «Dış Haberler: Ergun Balcı «İş - Ekonomi: Dinç Tayanç vanNoi25,Kat:4, Bakanlıklar-AnkaraTel:4195020(7Hat),Telex:42344. Fax: Ahmet Korutsan «Muhasebe BüJent Yener Yayın Danışmanı: Orhan Eiinç »Yaa-ışlen Mü- • Yurt Haberlen: Mehmet Saraç • Makaleler: Sami Karaö- (4)4195027 •IzmırTemsılcısı: Serdar Kızık, H Zıya BK 1352 S.2 3Tel 4411220 »ldare HâseyinGürer •Işletme öoder Çetik dür'ten: Aydın Engm(Sorumlu),CeUlBaşl»ngıç« ren «Spor: Abdülkadir Yücetaıan •Düzeltme: Abdullah J e Jf, x Ş2359. fax: 4419117 «Adana Temsılcısı Çetin Yiğenogn InonuCd. 119 «Bılgı-lşlem: Nail tnal »Bılgısayar Sıstem: Haber MerlteiMudürü. Ipek Çahştar Yazıcı S. No: 1 Kaf 1, Tel. 3522550-3522601-3522492. Telex 62155. Fax: 3522570 Mârûıet Çüer • Reklam Reha Işıtnuuı Yıyniayu ve BauK Yenı Gun Hdbcr \ıansı. Basın ve Yayıneıhk A.Ş TürkocajhCad 39 41 Cağaloflu34334tst PK 246 tstanbul Tel (0,212)5120505(2Ohat)Telex.22246.Fax:(0,2i2)5l38595 6KASIM1993 İmsak: 5.06 Güneş-6.33 Öğle: 11.52 İkindi: 14.36 Akşam:l7 02 Yatsı: 18.23 Sağlam: YOK kendini yeniledi • YÖK Başkanı Mehmet Sağlam, YÖK'ün sürekli kendini yerulediğını ve geliştirdiğini; kuruluş yıllanndaki denetim görevini üniversitelere devrettiğini belirtti. ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu)- 12 Eylül'ün "fethedile- meyen kaleşT Yükseköğreüm Kurulu (YÖK) bugün 11 ya- şıru dolduruyor. Yükseköğre- tim kurumlanna. eski başkanı Prof.Dr. İhsan Doğramacı ıle damgasıru vuran YÖK. 2 yıl- dır Prof.Dr Mehmet Sağlam tarafından yönetiliyor. Sağ- lam'a göre YÖK, 11 yıldır sü- rekli bir venileşme ve "demok- ratikleşme" içinde. Yükseköğretimin planlan- masında YÖK'ün "olmazsa olmaz" bir unsur olduğunu vurgulayan Sağlam, "Eğib'me baktığınızda, giderek, denetim yetkisi üniversitelere gitmek suretiyle daha esnek bir yapı- ya, daha demokratik bir yapı- ya doğnı gittiğini sövleyebıli- riz"dedı. YÖK görevini üniversitelere devretti YÖK'ün sürekli kendini ye- nilediğini ve geliştirdiğini sa- vunan Sağlam. kurula yönelik eleştirileri de, "Yeni olan her şeye karşı duyulan ilk tepkinin ounası normal" sözleriyle ya- nıtladı Cumhunyet'in sorula- nnı yanıtlayan Sağlam, YÖK'ün, kuruluş yıllanndaki denetim görevini üniversitele- re devrettiğini belirterek. "Ta- bii insanlan ne kadar tatmin ediyor, bu. insanlann yorumu- na bağlı. Ama bugünkü duru- muna baktığınızda, YÖK'ün akademik hürriyeti kısıtlayıcı hiçbir yetkisi .yok" görüşünü dilegetirdi. YÖK'teki demok- ratikleşmenin, Yükseköğre- üm Yasasf ndaki değişiklikle- re paralel olarak sağlandığına dikkat çeken Sağlam. "De- mokratikjeşme, 1982'den bu yana yasalarda yapdmaya başlanan değişikliklere paraİel olarak tedrici bir şekilde başla- mıştır" dedi. YÖK sonrası üniversite sayısı. kapasite artı- şı. yükseköğretım kurumla- nnda araştırma sayılannda, 1980 öncesine göre 3 katına yaklaşan bir artış sağlandığını kaydeden Sağlam. bütün bu gelişmelerin de YÖK'le sağ- landığı söyledi Nicel artış oraruna göre kalite artışırun sağlanamadığını da vurgula- yan Sağlam, YÖK'ün kaldı- nlması yönünde hiçbir hükü- metin talepte bulunmadığını söyledi. Sağlam şöyle konuştu Denetim yetkisi azaltılıyor "Hiçbir zaman YÖK'ün kaldırılması gibi bir yasa tasla- ğı terilmedi. Yetki ktsıtlaması meselesi değil olay. Asıl tartışı- lan, YÖK'ün denetim yetkisi- dir. Şimdi görüyoruz ki artık, ünhersitelerin daha çok kendi kendilerini yönetmesine gjdiş var. Yükseköğretim planlama ve koordinasyon konusunda ise zaten herkes böyle bir kurulu- şun sürmesinden vana. Yasal değişikliklerle, YÖK'ün dene- tim yetkisi de artık yavaş yavaş azaltılıyor. Üniversitelere ken- di kendilerini yönerme hakkı tanmmaya başlandı. O nedenle YÖK'ün kaldırılması için orta- da bir neden yok." YÖK'ün yararlan YÖK'ün Türk öğretim sis- temine getirdiği "sayısız ya- rarlar"ın başında, okullaşma oranındaki nıcel artışın geldi- ğine dikkat çeken Sağlam. en büyük eksiklığin ıse eğitimde- ki kalite artışını sağlayama- mak olduğunu ifade etti. Kali- tenin de öğretim elemanı ye- tiştirmekle mümkün olabile- ceğini anlatan Sağlam, sözle- rini şöyle sürdürdü: "Birincisi, Türk yükseköğ- retimi. 1981 yılında 40 bin öğ- renci kabul ederken, bugün örgün eğitim itibariyle 173 bin öğrenci kabul ediliyor. İkincisi, 20 binük bir ikili öğretim kapa- sitesi yaratılmıştır. Y ükseköğ- retime olan talebi dikkate alır- sanız bu bir başandır. Yine 198I'de 19 olan yükseköğre- tim kurumu sayısı bugün 5T- dir, 3 kata yakın bir artış sağ- lanmıştır. Artış yapılamayan bir unsur var, o da öğretim ele- manı sayKidır. Bu belki kalite sorununu giindeme getirmiştir. Kalite aslında öğretim üyesinin kalitesidir. Yeterli düzeyde ka- liteli öğretim elemanınız varsa, çadırda da eğitim yapüsa kali- te artar. Dolayısıyla bu konu- da bir başarı sağlanabilmiş d ğ i l " Gitti, gidecek, olmadı, değişecek derkenYÖK, 12yıbnıdoldurdu. Onca muhalefet, tartışma, eleştiri, tepki, yeni yasa tasanlan, onu ne değiştirmeye ne de ortadankaldırmayayetti. Şimdi miman başında değil. YOK'İİYÖK'ü Doğramacı kurdu. 14 Temmuz 1992'de istifa ederek. çağ atlattığını öne sürdüğü YÖK'ü terk etti. YÖK'ü bırakmak acıydı. 12 seııelik iııaııılıııazöyküsü FİGEN ATALAY Üniversitelerde "YÖK düze- ni", 1981 yıhnda kurulan Yük- sek Öğretim Kurulu ile basladı. Toplumun bırçok kesimınce "antidemokratik" olarak rute- lendirilen 2547 savılı YÖK Ya- sası, uzun yıllar YÖK Başkanlı- ğı yapan Prof. Dr. İhsan Doğra- macı tarafından her zaman "çok başarıu" bulundu. Prof. Doğramacı. bu konuda kendişiyle yapılan göriişmeler- de. YÖK'ün üniversite yaşamı- na banş getirdiğini, yükse- köğretimde büyük gelişmelere neden olduğunu söylüyor, "çağın gerisinde kalan sistemin çağdaş hale getirildiğüıi" iddıa ediyordu. Eleştiriler YÖK'e karşı olanlar ise yıl- lardır bıkmadan eleştirilerini. tepkilerini dile getiriyor ve çağ- daş üniversiteye kavuşmak için yasanın değişmesi gerektiğini vurguluyorlar. Öğretim üyelerinin, öğrenci- lenn ve toplumun değişık ke- simlerinden insanlann YÖK'e yönelık eleştirilerinden bazılan şöyle sıralanabilir: "YÖK, üniversitenin bütün unsuriannı depolitize etmeyi, sindirmeyi amaçladı >e bunu bü- yük çapta başardı. Merkeziyetçi yapıdan dolay ı öğretim eleman- İan ve öğrenciler yerine Doğra- macı ve rektör düşünüp karar verdi. Cniversiteler büyük yok- luklar ve yoksulluklar içine itil- di. Fakülteler tüzel kişi ounak- tan çıkanldı. Büyük yetkiler. kaynaklar rektörlerin eline ve- rfldi. Bilimsel çalçma yapmamn ortamı kalmadı. Öğretim elema- nı sayısına oranla çok fazla öğ- renci alındı. Bu yüzden eğitim- öğretimin kaütesi düştü." Yıpranma süreci YÖK. yıllar geçtikçe yıpran- dı. Eleştiriler. tepkiler, giderek yoğunlaştı. Bir öğretim üyesine göre YÖK'e antidemokratik özellikler kazandıran ana un- sur, mevcut anayasa içensinde yeralmaktaydı. Bu nedenle anayasa değişiklı- ği gerçekleştirilmeden yapıla- cak her düzenleme, üniversite- ler genelinde sözü edilen tahri- batı durdurmaya yeterli olma- yacakü. Koalisyondan önce DYP de SHP de, YÖK'ün değiştirilme- sine yönelik sözlerini program- lanna koydular. Koalisydnun oluşturulması- ndan sonra verilen sözlerin ye- rine getirilmesi, umutla beklen- me_yebaşladı. Öğretim üyeleri, yeni yasaya katkıda bulunmak için haarla- dıklan yasa tasansını gerekli makamlara gönderdiler. Ama beklenen. nedense bir türlü ger- çekleşmedi. Akademik yaşama darbe İstanbul Üniversitesi İstan- bul Tıp Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Türkan Saylan yasa- nın bir türlü değişmemesi ko- nuşunda. "Her gelen hükümet, YÖK'ü değiştireceğine, daha de- mokratik >e katılımcı bir yapı oluşturacağına söz veriyor, ama bunlann hiçbirisi gerçekleşmi- yor. Bunun arkasında hangi amacın yattığını, hem vaat edilip hem de vaat edilenlerin yerine getirilmemesindeki çelişkiyi açı- klamak ve anlamak çok zor" di- yor. Prof. Dr. Saylan, YÖK dü- zeninin ünıversiteler üzerindeki etkisi hakkında da şunlan söy- lüyor: YÖK düzeni ile birlikte üni- versitelerde ve fakültelerde tam bir iç kopukluk oluşmuş ya da oluşturulmuştur. Artık hiç kimse birbirini tanımıyor, bir- biriyle iletişım kuramıyor, olup bitenden haberdar olamıyor. Böyle bir ortamda akademik çalışmalar da iştenilen düzeye bir türlü gelemiyor. O bakım- dan YÖK'ün ve YÖK sistemi- nin akademik yaşantımıza bü- yük bir darbe vurduğuna inanı- yorum. Cniverstelerde YÖK düzeni tüm şiddetiyle sürerken, kinüere "fahri doktora'* unvam verflmedi ki! "Fahri doktora fabrikasr' diye njteiendirilen tstanhul Cniversitesi'nin, bu unvam NATO Genel Sekreteri Dr. Manfred VVömer'a da vermcsi bardağı taşıran damia oldu. Barışa katkılanndan dolayı bir askeri örgüte odüJ \erilmesi tardşmalara nedeo oldu. Birçok öğretim üyesinin protestosuna rağmen, Kenan Evrea, Turgut Özal, Sûkvınan DemJrd ve Tabssı Şahinkaya da, "fahri doktorlar" kervanma katıldıiar. Öğrenciler merkezi yönetim istemiyor AHMET ŞIK Üniversite öğrencılen, "üni- versitelere bilimsellikten uzak, antidemokratik bir eğitim an- lay tşını hakim kdan ve üniversite yönetimlerinin özerkleşmesini engelleyen bir kurum' plarak nitelendirdikleri YÖK'ün kaldınlmasını istiyor. Kuruluşunun 12. yıldönü- münde. üniversite öğrencileri nin YÖK ve protesto boyko- tuyla ilgili görüşlen şöyle: Bilge Erkabadayı: YÖK, üni- versitelerde bilimi kaldıran bir kurumdur. Kurulduğu günden bu yana. aydın öğretim üyeleri- nin üniversitelerde kısıtb olarak yapmaya çalıştığı bıhmsel eğiti- mi de, bu hocalan 1402 sayılı kanunla okullardan uzaklaştı- rarak tasfıye etmiştır. YÖK'le üniversite öğrencıleri. öğretım üyeleri ve profesörlerin. birileri- nin istediği biçime sokulması planlanmıştır ki bu plan bugün de başanyla sürdürülmektedir. Yapılan boykot genel bir öğ- renci kitlesinin gönüllülük te- melinde katıldığı bir eylem biçi- mi olmamıştır. YÖK'e karşıyım ancak, karşı olduğu- mu da böylesine tabandan ko- puk eylem bıçimleriyle göster- menin de yanlış olduğunu dü- şünüyorum. tlker Canalap: Üniversiteler. bilimadamlannın, öğrendlenn. fıkirlerini özgürce söylebildiğı. daha iyi koşullarda bilimsel eği- timin yapıldığı ve buna kaynak sağlayabilmek için hükümete karşı teklıfler getirerek projele- rin üretildıği bilimsel eğitim ku- rumlan olmalıdır. Ancak YÖK bunu engelliyor. Tuncay Tok: YÖK. 12 Eylül darbesinin bir uzantısı olarak kurulmasına gerek duyulan bir organdır. Özerk ve demokra- tik. bilimsel üniversite şianyla > ola çıkılmasına karşın YÖK'le üniversitelerde yükselen dev- rimci nitelikli hareketleri düzen içensinde eriterek. öğretim üye- si ile öğrenciler üzerinde fıili ve psikolojik bir kışiliksizleştirme politikası izlenmiştir. Bu ku- rum her şeyden önce anayasal bir organ değildır. Çünkü ku- rulurken gerek Milli Eğitim İnceleme Kurulu gerek Anaya- sa Komisyonu gerekse o za- manki 27 üniversite rektörü tarafından oluşumuna karşı çı- kılan bir kurumdur. Üniversite eğitimini paralı hale getirerek ışçi ve emekçi çocuklanna üni- versite kapılannı kapatmıştır. Süleyman ,\ktaş: YÖK ku- rumunun ortaya çıkmasıyla birlikte üniversitelerin asıl işlevi olan ve YÖK Kanunu'nun 3. maddesınin D bendine göre ilk amaç olan bireysel faaliyette bulunup bilgi üretmek. iİcinci plana atıldı. Öğretim üyelerinin idari anlamda YÖK'e bağlı ol- masıyla birlikte YÖK cendere- sinde bir eğitim öğretım uygu- lanmaya başlandı. Üniversite- ler birer yüksek lise, bilima- damlan öğreticiden öte olma- yan kışiler. öğrenciler de araştıncı yönleri gözardı edilen sıradan talebeler durumuna düşmüştür. Hükümet güdü- münde bir eğıtimle de o güdü- mün nıteliğine uygun bilimsel- likten uzak üniversiteler yerine yüksek liseler ortaya çıkmıştır. Bunun sonucunda da üniversi- teler önce işlevini. daha sonra da kimliğini yitirmiştir. Şu an- da üniversitelerde, çok az bir kesimin dışında nitelikli işçi yani gizlı işsizler yaratılmak- tadır. Tankut Soykan: YÖK'ü. ege- men sınıfın toplumsal bir proje- sı olarak düşünmek gerekir. 12 Eylül'den itıbaren toplum kişi- lıksizleştirilmeye calışılmıştır Bunun bir parçası olan YÖK'le de üniversiteler asli görevlerin- den uzaklaştınlan birer yüksek lise durumuna getirilmiştir. Bu- nunla da mevcut sisteme muha- lıf aydın kesimin oluşması en- gellenmiştir. Düzenlenen ders boykotu da tamamen öğrenci inisiyatifının dışında ve öğrencilere karşı ko- nulmuş bir eylem biçimidir. Bu eylem YÖK'e karşı olan insan- lara karşı. diğer kesımlerden tepki doğuracaktır Yasemin Aydın: YÖK, ne üniversite eğitimi alan bizlere ne de hocalara katkısı olmayan bir kurumdur. Özerk olması gereken üniversiteler. ilgisi ol- mayan insanlann karar abp yö- nettiği yerler durumuna getiril- di. Merkezi yönetimle bütün üniversiteler yönetılemez. Bun- lara bir tepki olan boykotu da destekhyorum. Araştırma görevlileri Yönetsel özerklik sağlanmalı Araşurma Görevlileri Der- neği Başkanı Cengiz Kaya. YÖK'ün üniversiteler üzerin- deki etkisi ve araştırma görevli- lerirun durumu üzerine şunlan söyledi: Bugün 12 yılını dolduran Yüksek Öğretim Yasası ve bu- na bağlı olarak oluşturulan Yüksek Öğretim Kurulu'nun, üniversiter sistemin temel işlev- lennden olan bilim ve sanat uretmede. yaratıcıhk özelligıni koyan demokratik tartışma or- tamını yaratmada ve çağdaş bir toplum olmada önem taşıyan bilimsel çözüm üretici ınsanlar yetiştirmede aciz kaldığı, toplu- mun her kesiminin ve siyasile- rin kabul ettiği birgerçektir. Bu anlamda günümüzde YÖK, aşılmıştır. Ama YÖK. amaçlanan özerk, demokratik ve özgür üniversiteye açılan tüm yollan kapatan ve bu geçiş sürecini uzatan bir anayasal kurum ola- rak hala karşımızda durmakta- dır Geçen süreç içerisinde yürürlükte olan Yüksek Öğre- tim Yasası'nın demokratik ve çağdaş bir toplumun oluşu- munda temel koşullardan biri olan özerk ve demokratik ürü- versiteyi şekıllendirmede rol oynayamayacağı görülmüştür. Üniversitelerin temel unsur- lanndan biri olan ve öğretim üyeliğine kaynak oluşturan araştırma görevlileri. demokra- tik olmayan ve objektif kıstas- lan içenneyen 2547 sayıb yasa- nın 33. maddesinden kaynakla- nan suiistimallere maruz kalmaktadır. Bunun en son ör- neği, nitelik kavramı gözardı edilerek yürürlüğe konulan ikili öğretimde. öğretim elemanlan normal ders ücretinin iki veya üç katı ücret alırken. araştırma görevlileri hiçbir ücret verilme- den ders. laboratuvar ve uygu- lamalara girme zorunluluğu altında bırakılmışlardır. Bu aşamada. toplumun ve üniversitelerin duyarh kesimleri çağdaş çizgidekı üniversite mo- delini oluşturmada çözüm ve alternatifleri hızlı bir şekılde üretmek. bunlan yaşama geçir- mede etkin rol oynayacak ör- gütlenmeyı toplumun ve üni- versitelerin her kesimine yaymak durumundadır. Bununla birlikte üniversite- lerde yönetsel özerkliğin sağla- nabilmesi için her kademedeki yöneticilerin seçiminde. araştır- ma görevlilerinin de oy kullan- dığı demokratik bir yol izlen- melıdır. Özgür tlnhrerslte Dckanı 'YÖKüniversitelerinde çahşanlargarcHyan' • Özgür Üniversite İstanbul İnsan Bilimleri Fakültesi Dekanı Cengiz Gündoğdu: Bugün hala bu üniversitelerde görev yapan asistanlar, doçentler. profesörler onurlu insanlarsa bu kurumdan derhal istifa ederler. Özgür Üniversite İstanbul İnsan Bilimleri Fakültesi Dekanı Cengiz Gündoğdu nun YÖK hakkındaki görüşlen şöyle: YÖK tarih olarak geçersizdir. Bugün Türkiye'de YÖK'e karşı ciddi, tartışmaya açık, bilim üretimine yönelik üniversiteler açılsa bu üniversiteler, fakülteler boşalır. Öğrencilerin bugün Türkiye'de geçerli üniversitelere devam etmeleri sadece sistemden kaynaklanan bir zorunluluktur. Gençler ne yapacaklannı bilemedikleri için bu üniversitelere gitmek zorundadırlar. Bugün hala bu üniversitelerde görev yapan asistanlar, doçentler. profesörler onurlu insanlarsa bu kurumdan derhal istifa ederler. Özgür üniversite deneyimimden vardığım bir sonuç bu. Bugün Türkiye'de üniversitelerin, fakültelerin öğrenci üstünde hiçbir saygınlığj, ciddiyeti kalmamıştır. Bunu üniversitelerde görev yapanlar, yöneticiler. dekanlar, rektörler bilsin. Hepsi tarihen geçersizdir. Hepsi bir anlamda adına üniversite denilen hapishanenin gardiyanlandır.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle