19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
30 EKİM1993 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER Geçen yıl Ankara'da öğretime başlayan Özgür Üniversite'nin 10 temel ilkesi var Bu üniversitede hedef, sistem dışı eğitiııı • Bu üniversitede tartışmaya katılmayan, susan öğrenci istenmiyor. Sorgulamaya, tartışmaya ve dûşünmeye yönelten bir eğitim uygulanıyor. FİGEN ATALAY Bir üniversite düşünün... Sınav yapılmıyor. diploma ve- rilmiyor. Derste tartışmaya katılmayan, susan öğrenci is- tenmiyor. Hedef, "Sistem dışı eğrajn"; insaru sorgulamaya, tartışmaya, düşûnmeye yönel- ten bir eğitim. "Doğrudan de- mokrasi uygulayacağız, öğren- cfler yönetecek, isteğe göre ders- ler ve hocalardeğiştirilecek'* de- niliyor. Adı, özgür Üniversite. Geçen yıl Ankara'da öğreti- me başlayan özgür Üniversite'- nin, 10 temel ilkesi bulunuyor. Bunlardan bazılan şöyle: • özgür Üniversite, her tür- lü bilimsel, estetik, entelektüel ÖZGÜR ÜNİVERSİTE'DE ORTAK DERSLER Felsefeye giriş, bilim yöntemi, ekonomi politik, karşılaştırmah edebiyat tarihi, insanlaşma süreci, diyalektik yöntem ve bilmenin fızyopsikolojisi. A grubu dersler: İşçi sınıfı tanhi, yakın dönem Türkiye tarihi, gençlik hareketleri ve günümüz, hukukun gerçekleri/hukukun gerçekliği. iktisadi felsefe, dinler tarihi ve siyası tarih. B gnıbu dersler Türkiye'de sanat eleştirisi ve yöntemi, felsefe-insan-sınıf, sinema tarihi, kültür kuramlan, psikiyatriye bakış, egemen dil kavramlan. Serbest dersler: Yaşama kültürü, bilinç durumlanna giriş, fotoğraf, sinema tekniğı. şiire giriş, uygulamalı yazarlık, tıp felsefesi. çabamn metalaştığı bir ortam- da. bu çabalan gerçek alanına çekmek ve yeniden saygınlık kazandırmak amacıyla kunıl- muştur. Sermaye ve devletten bağrmsız, ıç işleyişinde demok- ratik, ögrenme ve öğretme süre- cinde öğrencı-öğretim üyesi arasında usla-çırak ilişkisini esas alan bir işleyişe sahiptir. • Özgür Üniversite, bilginin bir egemenlık araa değil, bir özgürleşme araa olmasını iste- yenlenn kümelendikleri yerdir. Elbette bu kendinden menkul bir özgürleşme çabası değüdir. Zira bu tür çabalar toplumun özgürleşme mücadelesi ile ör- tüştüğü zaman bir anlam taşır- lar. • Bilimsel faaliyetin doğa ve insan bilimleri şeklinde bölün- müşlüğü, daha sonra da sosyal bilimlerin alt aynmlara tabi tu- tulması ve bu sürecin hızlana- rak devam etmesi, realitenin anlaşılmasını zorlaştırmakta- dır. Bilinçli olarak yapılan böy- le bir 'parçalanma' uzmanlaş- mayı yücelterek. realitenin an- laşılmasına değil, anlaşılma- masına hizmet etmektedir. Öz- gür Üniversite, bu tür bir par- çalanmışlığa karşıdır. • özgür Üniversite, bilimin, özellikle de toplum bilimlerinin 'evrenselüği' sonınuna kuşku ile bakar. Bilimsel bilginin kaçı- nılmaz olarak ideolojik değer yargılanyla yüklü olduğunun bilincindedir. Bu yüzden "Batı'- dan gelen her şey bilimdir, bilim e\Tenseldir' biçimindeki genel kabulu reddeder. • Özgür Üniversite'de bilim de dahil hiçbır şey yüceltilmez. Realiteyı anlama çabası etik kaygılan dışlamaz. Bu yüzden öğrencilerin, bilimsel, estetik ve etik kaygılarla yetişmelenni amaclar. Özgür Üniversite'nin İstan- bul İnsan Bilimlen Fakültesi de kuruldu. 13 kasımda açılacak olan fakültenin dekanı Cengiz Gündoğdu ve bazı hocalan ile görüştük. Üniversitelerde bilim üretil- mediğini ve bundan rahatsızhk duyduklannı belirten Cengiz Gündoğdu, "Türkiye geJeceğini yiyor. Burada gençlerin bilinçle- rini açacağız" diyor. Derse katılma-sorgulama Gündoğdu'nun verdiği bilgi- ye göre. hocalara "şöyle yapın, böyle yapın' denmeyecek. Ken- di düşüncelerini anlalacaklar. Ama hiçbirinin kafasında belli bir dogma yok, hepsi diyalekti- ğe inanıyor. "Hocalar özgür. Peki öğrencilerin özgüriüğü ne- reye kadarT" Gündoğdu, öğrenciden derse katılım sorgulama ve tartı- şmarun istendiğini belirtiyor ve yan şaka yan ciddi "Susan öğrenci adlacak" diyor. Mom Emektikrden siyah çeknk • Bir grup emekli, dün sırasıyla SSK, Bağ-Kur ve Emekli Sandığı'nın Adana Bölge müdürlüklerine giderek san şerit üzerine siyah renkle T.C. Devleti Emekli Dul ve Yetimleri' yazılı çelenk bıraktılar.' ADANA (Cınnburiyet Günev Üleri Bürosu) - Bir grup emekli. "Ilgisizhk nedeniyle ısnrap çeken emekliler"in sesıni duyurmak amaayla sosyal güvenlik kuruluşlanna siyah çelenk koydu. Emekliler, kendi aralannda örgütlendiklerini fark eden bazı politikacılann ilgi göstermesine dikkat çekerek,"Beyler bugüne kadar <• neredeydmiz?" dıye tepki gösterdilttv Aralannda Hilmi Kürkiü v e Lürfi Akün gibi gazetecilerin de bulunduğu bir grup emekli. dün sırasıyla SSK. Bağ-Kur ve Emekli Sandığı'nın Adana Bölge müdürlüklerine giderek siyah çelenkler bıraktılar. San şerit üzerine siyah renkle "T.C. Devleti Emekli Dul ve Yetimleri'' yazılı çelengi bırakan emekliler, şu açıklamayı yaptılar: "Bağ-Kuriu, SSKIı ve Emekli Sandığı emeklileri, dul ve yetim kardeşlerimiz. Bizden önceki kuşaklar, yani babalarnnız, ağabeylerimiz şehit ve gazi muharip olarak bu vatanı kurtarddar. Bizim kuşaklara devrettiler. Bizim kuşaklar ise Türkiye Cumhuriyeri'nin temelini kurdu. Direkleri, duraklan bizim kuşakların alınteri, bilek ve kafa güçleri ile yapddı. bina sağlam olarak bugünlere getirildi. Ne var ki bu yapının kuruluşu ve sağlamlaştınlışında emegi olan emekUİer kuşağı bugüne kadar hep Ogisizlik yüzünden ıstırap çekiyor". Siyasi iktıdarlar ve partilerin seçim dönemlerinde sorunlanna eğildiğini ve çözme sözü verdiğini belirten emekliler, vaatlerin tutulmadığıru. politikaalann hep "yan çizdigjni" ve "sozlerini yediğinF' belirterek şöyle devam ettiler: "Bu gerçekler karşısında artık haykınş zamanının geldiğine inanıyoruz. Hak verilmez alınır sözüne dayanarak bazı işaretler \ eren koalisyon hükümetimn başı Tansu Çiller'e binlerce imzalı dilekçe vereceğiz. Diğer bazı meslek dallanna verDen zamlar üç yüda yûzde 600-900'ü bulmuşken bize yansıtıîan oran yüzde 15O'ye bile ulaşmanuştır. Emekliler, siyasi anlayişınız ne olursa olsun kendi davamzı üstün tutun ve cağnmıza kulak verin. Bizim örgütlendiğimizi gören siv asilerin ilgisine gelince. Amaçlan bizim vumruklaşmamızı engeUemek, yaklaşan yerel secimkrde bizleri istismar etmektir. Bey ler bugüne kadar neredeydiniz, neler yaptınız?"' Konfeksiyon makinelerini mankenler tanıttı • EPICA İletişim Hizmetleri ve MODELLA Ajansjn düzenlediği şovda aksesuarlan Özlem Ersoy., Nilgün Han, Tülin Dümenler, Özlem Güven ve Şehime Ulaş adlı mankenler tanıttı. İstanbul Haber Servisi- ASTAŞ fırması. "8. Konfeksiyon Makineleri >e Konfeksiyon Aksesuarlan FuarTndakı standında dün bir deflle düzenledi. Bilgisayar teknolojisi ile üretim yapan son sistem makinelerin ürettiğı modelleri, EPICA İletişim Hizmetlen ve MODELLA Ajans'ın düzenlediği şovda, Özlem Ersoy, Nilgün Han, Tülin Dümenler, özlem Güven ve Şehime Ulaş adlı mankenler tanıttı. Türkiye piyasasında yılda 18 bin adet konfeksiyon makinesi satışı yapan şirket, satüğı makinenin teknik eğitimmi ve bakımmı Japon uzmanlar tarafından sağlıyor. Aynı zamanda, çağın teknolojisini yakın takibe alan şirket, teksül sektörünün gereksinimlerini demüşterilerine aktanyor. Japonya, Almanya, Amerika ve İngiltere'de makine üretimi yapan JukL Union Special, Assyst, Setec, Wastema, Sussman, Gunokl Stickma, Maier, Gygli, Kennedy ve Lammertz adlı şirketlerin temsilciliğini üstlenen ASTAŞ'ın. Türkiye piyasasının %40'ına hakim olduğu belirtildi. Komple bir tesisin gerekli tüm makinelerinin %80-85'ini karşılayan firma yetkilileri. bilgisayarh makineler ile hem insan gücünü, hem de kumaş fırelerini en aza indirgediklerini anlattılar. 8. Konfeksiyon Makineleri ve konfeksivon Aksesuarlan fuarı için defıkdüzenlendi.(Fotoğraf: İBRAHİM GÜNEL) Felsefe dersi verecek olan Orhan Gökdemir, Türkiye'de felsefe eğitıminin belli metinle- rin ezberlenmesi işine dünüştü- riildüğünü belirtiyor. Karşılaştırmalı edebiyat tari- hi hocası Güngör Gencay, Tür- kiye'nin her alanda değer bo- zulması yaşadığını. bunun ede- biyata da yansıdığıru söylüyor. Suat Parlar. yakın dönem Türkiye tarihi adlı dersi vere- cek. Aslında "dersverme" kav- ramını kabul etmiyor. "Ders vermeyeceğim, tartışacağız" di- yor. Sinema tekniği adh dersin hocası Ahmet Soner, sinemanın yapa yapa öğrenilebileceğini, senaryo yazmanın kuralı bu- lunmadığını hatırlatıyor. Der- sinde herkes içinden geldiğı gibi yazacak ve çekecek. Öğrenim sûreci iki yıl Özgür Üniversite'de dersler "düzeoli" ve "serbest" olarak ikı kategoride. Düzenli dersler, ortak derslerle öğrencinın A ve B gruplanndan eğilimine göre şeçeceği derslerden oluşuyor. îki yıl süresince aldığı dersleri başanyla tamamlayıp, ikinci yı- hn sonunda bir öğretim üyesi- nin yönetiminde bitirme semi- neri haarlayan öğrenciye, ba- şanlı olursa "özgür Üniversite İnsan Bilimleri Üye Beigesi" ve- rilecek. Düzenli ya da serbest derslen izlemek isteyen öğrencilerin ön kayıt yaptırmalan gerekiyor. Akademik Kurul. daha sonra yapılan söyleşi sonunda öğren- ciyi kabul ya da reddediyor. 50 belediyeııin primborcu yok İZMİR (ANKA) - Türkiye'- de sadece 50 belediyenin SSK"- va prim borcu olmadığı açık- landı. SSK Genel Müdürü Ke- mal Kıuçdaroğlu, borçsuz bele- diveleri madalya ile ödüllendir- mek gerekliğiru söytedi. SSK Genel Müdürü Kılıcda- roğlu. SSK'nın prim tahsilatla- nyla ilgili, kamu ve özel sektör- den toplam 12 trilyon lirahk prim alacağı olduklannı bildir- dı. Gerek kamu gerekse özel sektörün prim ödemelerine sa- dık olmamasından yakınan Kı- lıçdaroğlu, "Kim daha çok borçlu 1 ' sorusuna ise "Her ikisi de eşjt, özel sektör de, kamu ku- nıluşlan da prim borçlaruu yüz- de 50 paylaşmış" dedı. Borçlu olmayan belediyeye madalya Bir başka soru üzerine Tür- kiye'de 2000'i aşkın belediye arasında sadece 50 belediyenin SSK'ya pnm borcu bulunma- dığını ve bunlann da büyük bö- lümünü ilçe ve belde belediyele- rinin oluşturduğunu anlatan SSK Genel Müdürü Kılıç- daroğlu, "Asünda borçlu olma- yan bu belediyelere madaly a ver- mek lazım, bunlann çoğunluğu da küçük belediyeler'' dıve ko- nuştu. Halen aralannda büyükşehir konumundaki belediyelerin de bulunduğu binin üzerinde bele- diyeyi prim borçlannı tahsil edebilmek için icraya verdıkle- rini kaydeden Kemal Kılıçda- roğlu bu konuda şunlan söyle- di: "Prim tahsilatmı yapamadığı- mız belediyeleri icraya verdik. Top bizden gitti. İcra işlemleri hakimlerimizin vicdamna kalmış bir şey, onlardan anlayış beldi- vonız. SSK olarak bu konuda karariüığımızı gösterdik." Türk-lş\ öııetiıııiııcle 6 iç hesaplaşma 9 pHafla içinde toplanacak BaşkanlarKunılu'nda yönetimden özeleştiri istenecek. Muhalifsendikalarolağanüstü genel kurulugündeme getiriyor. BaşkanlarKunılu'nda özelleştirme ve teröre karşı izlenecektavnnçerçevesi^zilecek. GÜNEŞGÜRSON ANKARA - Türk-lş yönetimi birinci yüını doldururken, yönetimde "iç hesap- bşma" ve "olağanüstü genel kurul" gün- deme geldi. Bu hafta içmde Adana'da toplanacak olan Türk-İş Başkanlar Ku- nılu'nda. Türk-tş yönetiminden "öz eleştiri" istenecek. Özelleştirme ve teröre karşı izlenecek tavnn çerçevesi çizilecek. Hükümetten. özelleştirmede "taraf ol- nu" ve "iş güvencesi" garantilerinin is- tenmesi önerilerinin ele alınacağı Baş- kanlar Kunılu'nda, yerel yönetimlerde "parti değil. belediye başkanna oy ver- me" önensı ele ahnacak. Türk-lş Başkanlar Kurulu, Dıyarba- kır'dan sonra, 4-5 kasım günlerinde, ikinci kez Ankara dışında toplanacak. Koalisyon hükümetiyle imzalanan top- lusözleşme göriişmelerinin ardından, ilk değerlendirmenin yapılacağı toplanüda. Türk-İş'e üye sendikalar, konfederas- yon yönetiminden olan sıkıntılannı gün- deme getirmeye hazırlaruyor. Türk-tş Genel Başkanı Bayram Meral hakkında basında yer alan "harçlıkçı" olduğu ıd- dialan ve Türk-tş Genel Sekreten Şemsi Denizer'in "Jaguar" olayına adırun ka- nşması; sol kanatta yer alan muhalif sen- dikalar tarafından gündeme getirilecek. Bu arada Türk-İş eski yönetimini oluş- turan ve o yönetimi destekleyen sendika- lar da, Türk-tş yönetimi için "olağanüstü genel kurul" arayışma girdi. Olağanüstü genel kurul Eskı Türk-İş Genel Başkanı ve TEK- SİF Sendikası Genel Başkanı Şevket Yü- maz'a yakın olan Tes-İş. Tekgıda-tş. Sağlık-fş. Kristal-İş ve Basisen sendika- lannın, yönetimde olağanüstü genel ku- nılun gündeme getirilmesi için altyapı oluşturma hazırhklanm sürdürdükleri öğrenildi. Öte yandan, son genel kurul- da "değişim gnıbu" oluşturarak Şevket Yılmaz'ı deviren grupta sol kanadı oluş- turan Türkiye Harb-tş. Basın-tş, Bass. Liman-tş, Ağaç-İş, Deri-îş. Tümtis ve Petrol-İş sendikalan da, "Türk-İş'e ivme kazandımıak" için harekete geçti. Türk- İş yönetiminin "daha aktif ve net tavır" izlemesini gündeme getirecek olan sol sendikalann başkanlan, Başkanlar Ku- rulu öncesinde bir araya gelecekler. Daha önce "ANAFa hayır" diyen Türk-İş yönetimi, bu yere! seçımlerde "parti değil, belediye başkanı" destekle- me önensini değerlendirecek. Koalisyo- nu oluşturan DYP ve SHP'ye çalışma yaşamına ilişkin vaatlerinı gercekleştir- medikleri için soğuk bakan Türk-İş. bu nedenle "işçi kökenli belediye başkan- lan"nı belirlemek ıçın teşkılatlara yazı gönderdi. Türk-tş yönetiminde yer alan sendikalann, belediye başkanlannın "iş- çi-emekçiye karşı tavnnı" belirleyerek. yerel seçimlerde dıkkate alma görüşünde olduğu öğrenildi. Türk-îş eski yönetımi- ne yakın olan ve sendika kulislerinde yö- netım değişikliği durumunda Türk-İş Genel Başkanlığı için adı geçen Tes-İş Sendikası Genel Başkanı Fanık Barut. Türk-İş yönetiminin "Türk-İş'in baş eğ- meyen saygınlığına yaktşmayan" tavırlar içinde olduğunu belinerek. "Bu taModan kurtubnak lazundır'' dedi. Tes-İş özelleştirmeye karşı Barut. "Türk-İş hepimizin. Yönetimde uyum yok. Türk-İş Genel Başkanı'nın bir siyasi partiyi desteklediğini açıklaması yanltştır. Bu, Türk-İş'in genel başkanma yakışjnaz. Çelişkidir" dıye konuştu. Ba- rut, özelleştirmeye sendika olarak karşı olduklannı da belırlerek. i4 Ö7eBeştirme konusunda izlenecek tav;r ne olmalı? Ön- celikle bu beiirlenmeli. Önleyemiyorsak, iş güvencesi konusunda ısrarlı oünalıyız. Aynca. Tes-İş olarak TEK'e talip ola- cağız." dedi. Sağlık-İş Sendikası Genel Başkanı Mustafa Başoğlu da. Türk-İ^ Yönetım Kurulu'nun "basanlı olduğu iddiasında olduğunu" kaydederek. "Madem öyle, Yönetim Kunıhı, olağanüstü genel kunıl karannı kendisi alsın. ^'önetim. genel kurulu toplasın. Erken seçim Türkiye'nin gündemindeyse, sendikalarda da olağanüstü genel kurul bakkı vardır. Türk-İş, imza toplanmasına bırakmadan, bu karan almalıdır" dedi. Ağaç-İş Sendikası Genel Başkanı Gü- ral Ercakır da. Başkanlar Kunılu'nda "daha atak olunması" gerektiğının vur- gulanacağını belirtti. Ercakır, Güneydo- ğu sorununun çözümünde bölge halkı- nın hak ve ısteklennin yerine getirilmesi konusunda çağn yapılmasını isteyecek- lerini belirtti. Deri-lş Sendikası Genel Başkanı Yener Kaya da, Türk-îş Genel Kurul kararlannın hayata geçnıediğine dikkat çekerek, "Ayn sesler çıkıyor, farklı yonmılar yapüıyor. ÖnceUkle genel kurul kararlan işlerlik ka/anmalı. Özel- leştirme halka anlatılmalı. Gerekirse tele- >izyonlarda halka anlatılmalı. Panel ve mifingler yapılmalı" dedı. TOKTAMIŞ ATEŞ 70 Yıllık Cumhupiyet Dün Cumhuriyetimizin 70. kuruluş yıldönümünü kutla- dık. Biraz buruk da olsak, acılar içinde de olsak, 70 yılı geride bırakmanın mutluluğunu yaşadık. Mustafa Kemal, 29 Ekim 1923te TBMM'de bulunan milletvekillerinin ittifakıyla cumhurbaşkanlığına seçil- dikten sonra yaptığı teşekkür konuşmasını, şu sözlerte noktalıyordu: "Türkiye Cumhuriyeti mesut, muvaffak ve muzaffer olacaktır". Acaba Türkiye Cumhuriyeti ve bu cumhuriyetin vatarv daşları gerçekten mesut, muvaffak ve muzaffer oldular mı? Yoksa bu sözler, boş bir dilekten ibaret mi kaldı? Işte Cumhuriyetimizin 70. yılında, çok anahatlarıyla da olsa, bunun bir muhasebesini yapmak istiyorum. Önce şu sorunun yanıtını vermek gerek: Türkiye Cum- huriyeti neydi ve kuruluş amacı nasıl açıklanabilirdi? Türkiye Cumhuriyeti, halk egemenliğine dayanmaya çalışan; bağımsız ve çağdaş bir yönetim biçimiydi. Is- tanbul'un İngilizler tarafından resmen ışgal edildiği 16 Mart 1920 tarihınde yıkıldığı varsayılan Osmanlı Impara- torluğu'nun kalıntıları üzerinde oluşturulan bir devletti. Ve Türk devrimi olarak isimlendirdiğimiz büyük dönüşü- mün temel parçalarından biriydi. Türk devrimi, "Zora ve dine dayanan yan teokratik bir monarşiden; halk egemenliğine dayanmaya çalışan la- ik bir cumhuriyete ve teokratik monarşinin 'ku\'undan, laik cumhuriyetin 'vatandaş 'ına geçiştir". Osmanlı imparatorluöu'nda insanların özgüriüğü yok muydu? Elbette vardı. Özellikle "din ve vicdan özgürlü- ğü" açısından baktığımız zaman, devlet bu temel üzeri- ne kurulmuştu. Zaten aksi soz konusu olsaydı çokuluslu bünyesi ile 600 yıl yaşaması mümkün olmazdı. Zaten eğer insanlara din ve vicdan özgüriüğü vaat etmese ve bunu yaşama geçirmese, daha 14. yüzyılda, kuruluş sü- recinde boğulur kalırdı. Fakat hernekadar din ve vicdan özgüriüğü tanınmış olursa olsun ve hernekadar Tanzimat ve Meşrutiyet sonrasında bu özgürlükler bir ölçüde güvence altına alınmış olursa olsun, netice olarak "Osmanlı tebası" pa- dişahın "kullan" idiler ve kaderleri padişahın dudakları arasından çıkacak iki cümleye bağlıydı. Cumhuriyetimiz bir demokrasi miydi? Elbette değildi. Zaten olması da mümkün değildi. Zira özgürlükçü bir demokrasinin oluşabilmesi veyaşayabilmesi için gere- ken nesnel koşullardan hiçbiri, o günlerin Osmanlı top- lumunda yoktu. Ne doğru dürüst bir "örgütlenme" vardı, nedoğru dürüst bir "iletişim" vardı, ne doğru dürüst bir "eğitim düzeyi" vardı. "Orta sınıf" diye bir şey, söz ko- nusu bile değildi. Topluiğne üretmekten bile aciz, ilkel tarıma dayalı, fukara bir ülkeydik. özgürlükçü demokra- siyi nasıl uygulayacaktık? Kaldı ki; o gunlerde dünyanın hiçbir köşesinde, günü- müz anlamında özgürlükçü demokrasi yoktu. ABD'nin birçok eyaletinde siyah tenliler oy kullanamazdı. Gene birçok eyalette okuma yazma bilmeyenler, ilkokul diplo- ması olmayanlar, belli bir gelire sahip olmayanlar oy kullanamazlardı. Benzer kısıtlamalar Avrupa demokra- silerinde de vardı. Hep yazarım. Fransız kadınları, san- dık başına Türk kadınlarından çok daha sonra gitmişler- dir. Işte Cumhuriyetimiz bu çok olumsuz koşullar altinda ortaya çtktı. Hedefi; çağdaş, modern, bağımsız ve laiR bt^toplumsal yapı oluşturmaktı. Ve bunu başarabilmek için, önce o toplumsal yapının insanını, "vatandaşı" oluşturmayı hedef aldı. Batı'da gördüğümüz örneklerde, burjuvalaşma süre- cinde önce vatandaş ortaya çıkmış ve daha sonra Cum- huriyetimizin de hedef aldığı hususları talep etmişti. Tüm 19. ve 20. yüzyılı kana bulayan ayaklanmalar, dev- rimler bu talebin zorla dile getirilmesinden başka bir şey değildir. Ama Osmanlı imparatorluğu burjuvalaşma sürecini yaşamadığı için, bunları yaşamadı. işte tarihsel bir olanağı iyi kullanan idealist bir kadro, yani Mustafa Kemal ve arkadaşları, aşağıdan "çağdaş bir toplum" talebi gelmediği halde, bu toplumu "yukar- dan aşağı" kurma çabasına girdiler. Ve her şey bir yana, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşını oluşturmuştur. Kaymakamın önünde ayağını uzatarak oturan köylü örneğine bazen çok kızarız ama, bu örnek vatandaş olmanın (çarpık da olsa) bir ölçüsü değil mi? Yûkseköğpenim kredî başvurulan • ANKARA (AA) - Yükseköğrenim Kredı v e Yurtlar Kurumu'ndan 1993-94 öğretim yıb için öğrenim ve katkı * kredisi alacak öğrencilerin başvurulan yann sona eriyor. Öğrenim kredisi ve katkı kredisi talebinde bulunacak öğrencilerin. başvurulannı. Yurtkur Bölge ve Yurt müdürlüklerine yapabilecekler. Öğrenim ve katkı kredisi kılavuzlan içinde bulunan senet ve belgeler öğrenciler tarafından. kredi almaya hak kazaruldıkta sonra doldurularak. Yurtkur'a teslim edilecek. Yurtkur'dan halen kredi alanlar. kredi alırken okul değiştirenler. kredi borcu bulunanlar, asgari ücret düzeyinde bir ücretle sürekli çabşanlar bir yıldan fazla başansız olanlar. burslu. yatılı. yabana uyruklu olanlar ile bir yükseköğretim kurumunu bıtirmiş olanlar öğrenim ve katkı kredisinden yararlanamayacak. Kenan Evren meydanının adı değişti •TEKİRDAĞ (Cumhuriyet) - Cumhuriyetin kuruluşunun 70. yıldönümündeTekirdağ'daki Kenan E\Ten meydanının adı Cumhuriyet meydanı olarak değiştirildi. Tekirdağ Belediye Meclisi Başkan Vekili Figer Öngör başkanlığında yaptığı toplanüda Kenan Evren meydanının adının değıştirilmesine ilişkin SHP'i üyelerin gündem dışı teklifı olumlu karşılandı. Yapılan oylamada oy çokluğu ile Cumhuriyet meydanı olarak kabul edildi. Onceleri Iskele Meydanı olarak bilinen Tekirdağ girişindeki bu büyük meydanın adı 1978 yıhnda CHP ile meclis üyelerinin teklifleriyle gazeteci yazar Abdi İpekçi'nin adı verilerek Abdi tpekçi meydanı olarak değiştirilmişti. Zmmetci banka memuru tutuklandı • İZMİT (.\A) - İş Bankası tzmit Alemdar Şubesi'nde görevli memur Celal Ersoy, zimmetine 2 milyar lira geçirdiği gerekçesiyle tutuklandı. Banka yetkililerinin hesaplarda tutarsızhk olduğunu belirmeleri üzerine yaptıklan inceleme sonucu. Celal Ersoy'un özellikle yurt dışından gönderilen döviz hesaplanndan zimmetine 2 milyar geçirdiği saptandı. cenidergisi 3O'ncu sayısı (Kasım) çıktı..! • Diyanet, Aleviliğin Din Şurası'nda temsilini kabul etmedi.. • Temel Haklar ve Alevilik..» Sivas felaketinde yeni boyutlar.. •Diyanet'in keli.. • İslamiyetin çıkmazlan.. • Hallacı Mansur.. •Ahilik.. • A'dan Z"ye Alevilik.. •Sorunların çözümü..*ve önemli konularda yazılar... Prot. Dr. C. TANYOL - Prof. Dr. N. ÖKTEM - D. CEYHUN Doç. B. NOYAN - M. N. ORHAN - S. GÖKSU - S. CEM A. FIRAT - B. Öz - Y. UÇAR - A. HEZARFEN - I. K. AYDEMİR • Ö. ULUÇAY • A. İLHAN - S. KÜÇÜK A. ÖZGÜNAY
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle