19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 17EKİM1993PAZAR 10 PAZAR KONUKLARI Deprem hSUNUŞ: İstanbuVda bir süredir, şiddetlibir deprem oldu olacak, korkusuyaşanıyor. Üstelik istanbul çok önemli bir deprem kuşağı üzerinde bulunan büyük bir kent. Tarihi,paha biçilmezkültür mirası yapılan, bununyanı sıra hiç bir ölçüye sığmayan gecekonduları, depreme dayanıklılık önlemleriahnıp yakasM bwakmyorahnmadığı belli olmayanpek çok yapılan bulunuyor. Bir depremin önceden belirlenip belirlenemeyeceği sorusundan yola çıkarak depreme karşı negibi önlemler alınmasıgerektiği,yapılarıngerçekten depreme dayanıklı olup olmadıklarını gündeme getirmekistedik. KandilliRasathanesi'nin kuruluşunun 125. yıldönümü olmasını dagöz önünde tutarak Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Müdürü Prof. Ahmet Mete Işıkara ve Prof. Erhan Karaesmen le İstanbul ile Türkiye nin depremselliğini konuştuk. Söyleşi Leyla Tavşanoğlu Konuklar Prof. A. Mete Işıkara Jeofızikçi Prof.Erhan Karaesmen Mühendis u Prof. Dr, Ahmet Mete Işıkara Yükseköğrenimini İstanbul üniversitesi. Fen Fakültesi Jeofizik Bölümü'nde tamamladıktan sonra aynı bölümde doktorasmıta- mamladı. Yurtdışmda çeşitli üniversitelerde davetli öğretim üyesi ve davetli araştırmacı olarak görev yaptı. Zonguldak Mühendis- lik Fakültesi Maden Bölümü Başkan Yardımcüığı, aynıfakültede öğretim ve araştırma koordinatörlüğü yaptı. 1985yüından bu yana Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Jeofizik Ana Bilim Başkanlığıgöreviniyürütüyor. 1991-92yılları arası- nda Boğaziçi Üniversitesi Rektör Yardımcüığı yaptı. 1991yılından buyana Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Müdürüolarakgörevyapıyor. stanbul'da bir süredir şiddetli bir deprem olacağı söylenti- leri dolaştyor. Sizce bu doğru mu? IŞIKARA- İstanbul ve yakın cevresine baktığmızda öncelikle şunu söylemekte fayda var. îstanbul, Türkiye'- :n aktif deprem kuşağında. Kuzey Anadolu fay kınğına çok yakın bir yerde bulunuyor. Kuzey Anadolu fay kınğı. adından da aniaşıldjğı gibi ülkemizin kuzeyini doğudan batıya kateden. yaklaşık 1.200 kilometre uzunluğundadır. Bu fay. Adapazan Mudumu'da üç kola aynhyor. Bir kolu Sapanca'dan Marmara'ya, diğer kolu İznik Gölü'nden geçip Gemlik ten Mar- mara'ya geliyor. Üçüncü kol da Bursa'nın güneyinden geçerek Ege'ye doğru uzanıyor. Bu fay dünyanın en etkin deprem kuşak- ianndan biri. Böyle aktif faya yakın bir konumda bulunan İstanbul. zaman zaman depremlere sahne olmuş. İki bin. üç bin yılhk kayıtlara baktığımız zaman (buna tarihsel kayıtlar deniyor) karşımıza şöyle bir manzara çıkıyor: 3 ile 6. yüzyıllarla 14 ve 17. yüzyıllar benzerlik arzediyor. Bu yüzyıllar arasında 50-150 yıl arahklarla depremler olmuş. Ama bunun arasında bin yılhk gibi boşluklar da var. Onun yanı sıra 300 yılda bir olan depremler de var. Dolayısıyla bu tablo- ya baktığımızda, her yüz yılda bir deprem oluyor demek biraz zor görünüyor. Ama aralıklarla, değişik penyodlarda İstanbul bazı depremlere sahne olmuş. En son 1894'te bir deprem olmuş ve önemli tahribat yapmış. Şunu da vurgulamakta yarar var: İstanbuTda deprem olacak demek ne kadar yanlışsa, dep- rem olmayacak demek de o ka- dar yanhş. Bizim yapmamız ge- reken şey, depremle birlikte ya- şamayı öğrenmek. Yann dep- rem olacakmış gibi hazırhklı ol- mamız, ama deprem olmaya- cakmış gibi de normal ya- şamımızı sürdürmemiz gereki- yor. Peki, depremler önceden tah- min edilebiüyor mu? Tahmin edVebildiği söyknse de bu bilim- sel açıdan ne kadar sağbkh? IŞIKARA - Depremlerin ön- ceden belirlenmesinde üç boyut var. Bir depremin nerede. ne zaman ve hangi büyüklükte olacağı... Biz, nerede ve hangi büyüklükte olacağına cevap verebiliyoruz. Fakat orada kilit soru. ne zaman olacağına yanıt verebümek. Bugün dünyada deprem tehlikesine yüksek de- recede maruz ülkelerde dep- remlerin önceden belirlenmesi araştırmalan yoğun bir biçim- de sürdürülüyor. Bu, bizde de böyle. Ama depremlerin önce- den belirlenmesi bugün hala araştırma safhasındadır. Diyelim. teknoloji o noktaya geldi ki, biz artık depremlenn ne zaman olacağına cevap vere- bilir hale geldik. Burada başka bir boyut var. O da şu: Bu bilgi- nin topluma nasıl iletileceğT Bunun da üzerinde çahşılması laam. Yalnız bilımsel boyutuy- la değil, sosyo-ekonomik yön- den bir çahşma yapmak gereki- yor. ABD'nin bir kentinde bir deneme yapılmış. Şu gün, şu sa- atte deprem olacak haberi ve- rilnüş ve toplumun buna tepki- si araştınlmış. Süpermarketler boşalmış, deprem sigortası olayı patlamış. bütün bankalardan paralar çekilmiş, arsa spekülatörleri kentin dışında, 'bu arsalar depremden muaftır" sözleriyle fahiş fi- yatla arsa satışına başlamışlar, şehirden göçler inanılmaz boyutlara ulaşmış. Bunlann ardından bir tablo yapılmış. Bütün bu ziyan alt alta konmuş. Bu tabloda. bir depremin yaptığı zarardan daha bü- yük bir zarar meydana geldiği ortaya çıkmış. Depremlerin önceden belirlenmesinin en kutsal faydası paha bi- çilmez insan kaybını önlemek. Ama bunu önlerken de toplumun böyle bir tepkisinin olabileceğini hepimizin bilmesi gerek. Bu ne- denle toplumu bilgilendirmek, topluma depremle yaşamayı öğret- mek gerekiyor. Tabii karar verici mercilerin de bir çeşit yetkiyle donatıhnası, bir yasanın çıkanlıp karar mercilerine bazı imkanlar tanınması zorunlu. Japonya'da bir kurul, depremlerin önceden be- lirlenmesinde olağanüstü gözlemler yapmaktadır. Bu bilimsel ku- rul, deprem dabileceği kanaatine vanrsa bunu Japon Meteoroloji Kurulu'na iletiyor: ondan sonra da değişik gruplaralarm durumu- na geçiyor. Bu bilgi başbakan'a kadar ulaşıyor. Başbakana Meclis tarafından verilmiş bir yasada hayatı durdur- ma yetkisi var. Trenlerin durdurulması, halkın boşaltılması yetkıle- riyle donatılmıştır. Bizim de böyle bir calışmaya girmemiz gereki- yor. Siz ne yapıyorsunuz? IŞIKARA - Kandilli Rasathanesi Deprem Araştırma Enstitüsü olarak bizim iki tane kurumumuz var. Birisi, İznik'te kurulan Dep- remlerin önceden Belirlenmesi Araştırma ve Uygulama Merkezi. Bunu, biz depremin her boyutunda çalışan bir merkez olarak gör- mek istiyoruz. Bu merkezi de, tahmin ediyorum 1994"ün ortalanna doğru açacağız. O yörede zaten 60'a yakın istasyonumuz var. Bu- nun yanında, toplumu eğıtmek ve karar verici merciiere yardımcı olabilecek bazı çalışmalan yapacağız. Biz ancak tavsivede buluna- biliriz. Bir yaptınm gücümüz yok. Bir de Deprem Derneği kurduk. Deprem DerneğTnin asıl amacı eğitim olacak. Burada çahştığım sırada edindiğim bir izlenim var. Toplumumuz deprem olayını bilmiyor. Deprem nedir. depremden korunmanın careleri... Depreme dayanıklı yapı nedir? O yönde bi- linçlendirme yapmak laam. Deprem öncesi. deprem sırasında ve sonrasmda neler yapmak gerektiğini öğretmek esas görev olacak. Buna da yakın bir gelecekte başlayacağız. KandUU Rasathanesi'nin teknik planaklan Türkiye'nin deprem- selMğini saptama konusunda yeterti 'mi sizce? IŞIKARA- Bugün Enstitü'nün yurtiçınde 22 tane. Marmara ci- vanndaki telemetrik sistemleriyle birlikte 38'e varan deprem istas- yonu vardır. Ama biz Türkiye'de ilk kez bir şey yaptık. Istanbul'- dan çok uzak iki yere. İzmir ve Erzincan'a on-line olarak bağ- landık. Neden bu ikiyeri seçtimz? IŞIKARA - Çünkü 1992 yılında üstüste iki tane deprem yaşayan iki ilimiz bunlar. Gaziantep'e çok yakın bir zamanda yerleştirece- ğiz. Şu anda çok yeni bir sislem. Âletleri rasathaıiemizde bulunu- yor. Bu yeni sistem, deprem şebekesi dediğimiz şebeke. Bütün Tür- kiye sathına yaymayı amaçhyoruz. Bunda üç istasyon bir depremi algıladığı zaman otomatik olarak rasathane aranıyor ve depremin olduğu yerde gerekli paramet- reler bilgisayarda hızlı bir bi- çimde saptanıyor. Bunu özel- likle Doğu Anadolu'ya yaya- rak, daha sonra da 1994 yıhna kadar on-line sayısını arttıra- rak Türkiye'nin deprem nabzını bugünkünden çok daha hassas bir şekilde izler du- ruma gelmek gerekli. Bunun yararlan neler? IŞIKARA • Bunun çok önemli bir faydası var. Bir dep- rem olduğu zaman o depremin koordinatlannı. yerini hassas bir şekilde bildirmek çok önemli. Çünkü yerel yönetici, ömeğin vali acil kurtarma ekiplerini derhal o yöreye inti- kal ettirecektir. Depremin en büyük hasar verdiği yer esas, odak noktasının (epıcenter) bulunduğu yöredir. Oraya aci- len ulaşmak zorunlu. Birömek vereyim. Erzdncan depremin- den üç gün sonra Pülümür'de bir deprem oldu. Pülümür'deki dernek valiye büyük bir ko- laylık getirdi ve derhal acil kur- tarma ekiplerini iletti. Bu yeni sistemin en büyük ve önemli yaran bu. Bu daha da geliştiri- lebihr. Nasl olabihr? IŞIKARA -Daha uzun vade- li ve aynntılı bir çahşma. ama erken uyan sıstemi getinlebilir. Erken uyan sistemini dep- remlerin önceden belirlenme- sinden ayıımak lazım. Bir dep- remin ürettiği iki dalga vardır. Birisi P dalgası. diğeri de S dal- gası. İki dalga arasında da bir zaman farkı vardır. Bu zaman farkı, depremin olduğu yerle ölçü aldığımız yer arasındaki mesafe ne kadar büyürse o ka- dar büyür. Esas tahribatı ya- pan da ikinci dalgadır. Bizim bir deprem izleme merkezimiz var. Bu merkezi erken uyan sistemine uyacak düzene getireceğiz. Bu ilk dalga göriildüğü zaman bir şekilde uyarmamız gerekiyor. O sistemin de kunılması lazım. Rasathanede depremle Ugiti birimler neler? IŞIKARA - Burada üç ana bilim dalı var. Bunlar Jeofizik Ana Bilim Dalı, Jeodezi Ana Bilim Dalı ve Deprem Mühendisliği Ana Bilim Dalı. Bunlann çahşmalan da birbirinin içerisinde. Bizim ens- titümüz bu boyutlanyla Türkiye'de geniş bir enstitü oluyor. Yani depremle ilgili ana biÖm dallannı tek bir şemsiye altında toplayan, deprem ve deprem zararlannın azaltılmasına dönük hem eğitim, hem araştırma, hem uygulama yapan bir kunım. Ama deprem bo- yutuna yönelik yerbilimcimiz ve mühendisimiz az. Yine de bunu geliştireceğiz. İki yıldır Yüksek Deprem Mühendisliği bölümünde mühendisler yetiştirilmektedir. Kültür mirası olan yapılann korunması konusunda ne gibi çah- şmalar yapıhyor? IŞIKARA- O da gündemimizde. ABD'de Princeton Üniversite- si'yle ortak olarak Âyasofya üzerine 1989'dan beri bir çalışma yü- rütüyoruz. Bu 1.500 yılhk vapı bir çok depreme sahne olmuş. Ama hala ayakta duruyor. DPT deste'ğiyle bu yıl başladığımız ikinci bir çalışma da Süleymaniye Camisi için. Bu çalışmalan diğer çok de- ğerli kültür mirası yapılanmıza taşıyacağız. Bir diğer çahşma da araştırma projesi kapsamında başladı. O da. müzelerde sergilenen eserlerin depreme karşı korunması. Çok değerli seramikler, çiniler var. Bunlann birdepremde kınlmalan tehlikesi bulunuyor. Türkiye'deyapılan binalarda depreme karşı ne gibi önlemler alını- yor? IŞIKARA- Özellikle îstanbuTda "kritik yapılar" dediğim yapı- lardan korkmuyorum. Çünkü bunlar çok büyük yatınm gerekti- ren yapılar. O binalar depreme dayanıklı olarak tasarlanıyor. Ama gecekondular ve kaçak yapılar çok büyük tehlike arzediyor. Deprernliyaşarnı öğrenmeliyiz Depremlerin önceden belirlenmesinde üç boyut var. Bir depremin nerede, ne zaman ve hangi büyüklükte olacağı. Biz, nerede ve hangi büyüklükte olacağına cevap verebiliyoruz. Ancak zamanı kestirmek zor.^k Prof. Erhan Karaesmen îstanbul Teknik Üniversitesi'nin İnşaat MühendisliğiFakültesi'nden 1959'damezun oldu. Doktorasını, Uygulamalı Bilimlerkonusun- da Fransa 'da Sorbonne Üniversitesi nde tamamladı. Bunun ardından İsviçre, Fransa ve A BD 'de mühendis olarak çalıştı. Comite Eu- rolnternaüonal du Beton 'un IA vrupa- Uluslararası Beton Komitesi) sekretaryasında araştırma mühendisi olarak görev yaptı. Anka- ra 'da OD TÜ 'de tam görevli ve ek görevli olarak dersler verdi. Yabancı üniversitelerde misajir öğretim üyesi olarak görev yaptı. Bir süre ODTÜ'nün ŞivilMühendislik BölümüBaşkanlığı'nıyürüttü. 1978-80arası Yerel Yönetimler Bakanhğı Müsteşarlığıyaptı. Şim- diki halde OD TÜ 'de ek görevli olarak dersler veriyor. I on aylarda sürekü olarak /stanbul'da deprem ttlacağı söy- lentileri dolaşıyor. Bu söylentilerden yola çıkarak bir dep- remi önceden tahmin etmek ne derece mümkün? Aynca I İstanbul'un depremselliği ne ölçüdedir? KARAESMES- Depremi önceden haber verme tek- 1 nikleri, yer bilımlerivle deprem mühendisliğinin diğer alt disiplinlerde kalan faaliyetlere kıyasla daha yakından ilgili. Biz deprem mühendisleri, depremlerin salt yapılara olan etkisi ya da o yapılara olan hasar yoğunluğu, hasar gücünün azaltılmasını ele almaya çalışınz. Bir de. nasıl oluyor da bir yapıya o sarstcı kuv- vet giriyor, onu anlamaya çalışınz. Yerbilimciler ise yerin derinlik- lerinde gözükmeyen bir yerde hiç kimsenın hafsalasını çok zorlaya- rak ulaşamayacağı bir olayı yer kabuğuna yaklaştığı zaman nasıl bir şekil alıyor yönünden incelemeye calışırlar. Dalga mekanikçiler ise yerin çok derinliklerindeki kaynak tabir edilen, merkezde olan büyük enerji değişıminin sürekli ve yoğun dalga hareketleriyle yer kabuğuna kadar gelişinin incelenmesinde yerbilimcilerine yardım ederler. Bu, ilginç bir inceleme alanıdır. Deprem mühendisliğıyle ilgili bilgilerin henüz tam anlamıyla anlaşılmış olduğu söylenemez. Ama 30 yıl öncesine kıyasla daha fazla bihyonız. Bu, yerbilimcileri ve arz fiziği uzmanlannın daha ağırhklı ko- valadıklan bir konu olmakla birlikte ben de kendi görüşleri- mi açıklamaya çalışayım. Dep- remleri önceden haber verme- nin matematik ve mekanik modellerinin kurulması aşa- masına aşağı yukan yaklaşılı- yor. Ancak yerküresi çok bü- yük. Modellerdeki hata payı da hem zamanda hem de coğ- rafı konumda yerküresinin bü- yüklüğüne ve dünyanın ilk olu- şumundan bugüne kadar ge- çen zamanı tasarladığınızda göze görülmeyecek kadar küçük bir zaman farkmın hiç önemi olmadığını düşündüre- cek cinsten bir hataya yol aça- biliyor. Ama bu. bir kaç sene fark alabiliyor. Coğrafyaya gelince bu. bir kaç yüz kilometre fark edebili- yor. Önceden haber verme olayını çok fazla ciddiye alma- yan bir meslektaş grubu da hala mevcuttur. Onlann çok eğlenceli, sataşmalı bir benzet- mesiyle, Nikaragua'da bekle- nen bir deprem Guatemala'da olabiliyor. Dolayısıyla önce- den haber verme teknikleri ye- rine daha klasik gibi gözükebi- len matematıksel istatistik mantığını işin içine katan çah- şmalar yapmak. onlann daha mütevazı. daha az iddiah so- nuçlanna dikkat etmek belkı daha gerçekçi oluvor. Meslek camiasında bunu yapanlann sayısı da yüksektır. Uzun. kar- maşık matematiksel açıklama- lara girmeden bir yörede in- sanlar çok uzun süreden beri yaşamışsa ve o yöredeki dep- remselük izlenebilmişse olabı- lir. Insanlann sadece 200 yıl yaşadıklan yerlerde bunu izle- mek çok zordur. Ama beş bin yıldır insanlann yaşadıklan yerlerde. özelhkle Akdeniz uy- garhklannın yer aldığı topraklarda bu biraz daha kolay ohnuştur. îstanbul'da da benzeri bir çalışma yapılmıştır. Bilgısayar teknik- lerinden de yararlanılarak istatistikler tutulabüir \e bir sonuca vanlabilir. Ama altını çiziyorum, bu kesin sonuç değildir. Yine de bir göstergedir. Bir ülkede bir deprem olmuştur, ama 500 sene bir daha hiç olmamıştır. Bu bır bilgidır. Bir yöre de var ki bazı deprem- ler olmuştur ve orta boyda ara sıra olmaya devam etmektedir. Bu da başka bir göstergedir. Bir yörede ise şehirler yeni kurulduğu için geçmişini pek bilmiyonız. Orada da ömeğin şehrin ilk kurulduğu günden beri hiç durmadan deprem olmuştur. Bu da bir göstergedir. Buradan İstanbul'a gelirsek... Mutlaka bu yıl ya da iki yıl sonra deprem olur. diye iddıada bulunan meslektaşlar olduğunu sanmı- yorum. Ancak günün birinde olursa şaşmamak lazım. Dolayısıyla bu, İstanbul için şaka değildir. Şehrin nüfusu sekiz milyon olmuş- tur. Yapı kalitesı de geçmişteki yapı kaütesiyle kıyaslanmayacak derecede düşüktür. Peki, 'tstanbul'da deprem olacak' sözlerini nasıl değerlendiriyor- sunuz? KARAESMEN- İyi nıyetli bir dikkat çekmeden başka bir şey değildir. Buna o gözle bakmak lazım. Onun ötesinde yerbilimci ve arz fızıği uzmanı yakın dostlanmızdan çok daha hassas, iddiah bir şekilde, şu ayın şu gününde deprem beklenir, biçiminde bir beyan çıktığını da sanmıyonım. Ancak belki bunun kamuoyunda yansı- ması böyle oluyor. Yapı kalitesigeçmiştekiyapı kaütesiylc ktyaslanamayacak kadar düşük, dediniz. Bir deprem kuşağı üzerinde olduğumuz biündiği halde bu nasılyapılabiliyor? KARAESMES'- Kentleşme sosyolojisi gibi bizim uzmanlık alanımıan dışına taşan bir konudan söz etmek durumundayız. Türkiye'de kentleşme öylesine gayri nızami ve gayri insani boyut- larda gerçekleşti ki insanlann, günün birinde burada deprem olur. Erken uyan ne derecedoğru! u Türkiye'de kentleşme öylesine gayri nizami ve gayri insani boyutlarda gerçekleşti ki insanlann, günün birinde burada deprem olur, ona göre önlem alalım, gibi bir şeyi görecek halleri yoktu. ona göre önlem alalım, gibi bir şeyi görecek halleri yoktu. O kent- leşme canhıraş bir huruc hareketiydi. Kırk küsur yıl içinde İstanbul'un nüfusu beş misline çıktı. Yep- yeni semtlerde yepyeni bir yapı tipolojisi türedi. Burada sadece ge- cekondu alanlannda yapılan yapılan kastetmiyorum. O, yap-sat- laşmanın davulunun çok şiddetli çaldığı günlerde vardı. Şimdi ha- fifledi. 10-15 yıl içinde, şehirlerde öylesine teknik hatalar, öylesine yalan yanlış işler yapıldı ki... Ama biz seyirci kaldık. Mimarlık ve mühen- disliğın etiği buna müdahale etmeyı gerektirirdi. Olay, çok canhı- raş, çok karmaşık, çok sosyo-pohtik boyutlara sahipti. Orada bazı meslek kurumlannın ve meslektaşlann ara sıra hatırlatmalannın hiç bir etki yapması mümkün değildi. Geriye baktığımız zaman bunun böyle devam etmemesi ve zap- turapt altına alması gerektiğini düşünmek galiba meslek camiası için bir borç. Ve bu konuda duyarlıhk da gösteriliyor. Yapı kalitesi- nin korunması. insanlann daha insani koşullar içinde binalarda yasamalannın sağlanması yolunda birduyarlılık var. Peki bunun yasal dayanaklan neler? KARAESMES- Araştınlıyor. Yasal dayanaklann ötesinde fızi- ki mekanizması araştınlıyor. Çeşitli meslek kurumlan. çeşitli baskı gruplan, çeşitli üniversitelerdeki uzmanlar buna çok ciddi kafa yo- ruyorlar. Bu da sevindirici bir olay. Şu ana kadar yapılanı feda ettik, hiç olmazsa bundan son- rasını kurtaralım, anlamına gel- mez. Bundan sonra yapılacak olan konusunda bir duyarhhk gösterilir, uygulaması da bir öl- çüde başanh olursa bir yerlere vanlabilir. Mevcut gecekondu düzenin- den hiç korkmuyoruz. Şu anda bir deprem olsa mevcut gece- kondu dokusunda bir hasar ola- caktır. Yap-satçı düzenin Koca- mustafapaşa yapılannda ya da Bayrampaşa'da önemli hasar olabihr. Dolayısıyla bu tek başı- na gecekondunun kabahati de- ğil. Şu anda gecekondudan çok fazla endişe duymayahm. Çün- kü o gecekondu zaman içinde daha örgün, daha mimar- mühendislik hizmeti görmüş bir başka yapıya yerini terk etme durumundadır. Toplu konutlaş- ma başlamıştır. Şimdilik lüks, fazla özenli. gerek fiyatlan, saynsının azhğı. rekabetin coklu- ğu, arz-talep dengesinin kurula- mayışı dolayısıyla henüz genel kamuoyunu fazla ılgilendirmi- yor. Ama bunlar büyük kentle- rin çevresinde artıyor. Kesinhkle deprem önlemleri ahnmıştır. Sa- dece deprem önlemleri değil. daha insani, daha yapı kalitesi olan binalar bunlar. Deprem mühendisliğinin bih'n- mediği, depreme karşı önlemlerin ahnmadığı dönemlerde yapılan tarihi yapılara depremler ne gibi etkiler yapıvorlar? KARAESMEN- Tarihi yapı- lar kentlerde belirli bir yöresel renk ve turisük atraksiyon, tu- rizm çekıciliği açısından önemli unsurlar. Ama bir turisük çağıncıhğın çok ötesinde bu tari- hi yapılar kent belleğinin çok ko- nuşkan noktalandır. Kentler konuşur. İnsanlar bunu duyarlar. Kentlilik biraz da budur. İyi bir kentli, özellikle kenüyle özdeşleşmiş bir adam kendi kentinin ko- nuştuğunu duyar. Tarihi yapılar o konuşkanlığın çok önemli nok- talandır. Bu tarihi yapı, yap-satçının amansız saldınlanndan ken- dini kurtarmayı beceren, sokak arasına sıkışmış ahşap bir yapı da olabihr ya da insanlann bir araya gelmesi amaçh yapıhnış sosyal yapılar da olabilir. BunJarşehir belleğinin çok önemli nirengi nok- talandır. Bunlann gözetilmesi zorunluluğu vardır. Bunlardan geçmiş depremlerde hasar görmeyenler varsa bun- dan sonraki depremlerde hiç bir hasar görmeyecekleri anlamına gehnez. Çünkü o tarihte kullanılmış olan malzemeyi siz bugüne kadar elden geçirip yenilemediyseniz. malzemeyle ilgili hiç bir ön- lem ahnadıysanız. içten ya da dıştan dayanaklama yapmak için hiç bir gayret harcamadıysanız özelhkle yapı malzemesi üzerinde za- manın da getirdiği etkiyle gelecekte birtakım kötü hasarlar oluş- masına tanık olma dunımundasınız. Burada korumactbktan söz ediyorsunuz... KARAESMEN KoTum&cAıV. tarihi karakteri vegörüntüyü ko- nıyan, görüntüyle insanlara bir şeyler söyleyen dar bir anlamda ele alındı. Bu. çok uzun zaman, yüzyıllar boyu sürdü. Şimdi kozmetik korumaalığm yanında buna başka bir şey eklendi. Tamam; tarihi karakter korunmak isteniyor. ama önce bu yapının ayakta dur- ması lazım. Korumacılığa deprem mühendisliği ya da yapı mühen- disliğiyle ilgili yeni bir boyut geliyor. Bir yapının bundan sonra yapılacak ilk restorasyon çalışmasında sadece kozmetiği ve tarihi karakterini gözetmek yerine yapısına da müdahale etme yoluyla bunun ömrünü bir miktar daha uzatmak için önlem alınabihyorsa, modern teknoloji bu şansı veriyorsa bunu esirgememek gerek. Yeni bir düşünme ve uygulama alanı olduğu için bu, muhtemelen henüz pahahdır. Sürgit uygulamaya benzemez. Her yapı için ayn bir çözüm, ayn bir öneri getirme durumundasınız.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle