Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 17EKİM1993PAZAR
10 PAZAR KONUKLARI
Deprem hSUNUŞ: İstanbuVda bir süredir, şiddetlibir deprem
oldu olacak, korkusuyaşanıyor. Üstelik istanbul
çok önemli bir deprem kuşağı üzerinde bulunan
büyük bir kent. Tarihi,paha biçilmezkültür mirası
yapılan, bununyanı sıra hiç bir ölçüye sığmayan
gecekonduları, depreme dayanıklılık önlemleriahnıp
yakasM bwakmyorahnmadığı belli olmayanpek çok yapılan bulunuyor.
Bir depremin önceden belirlenip belirlenemeyeceği
sorusundan yola çıkarak depreme karşı negibi
önlemler alınmasıgerektiği,yapılarıngerçekten
depreme dayanıklı olup olmadıklarını gündeme
getirmekistedik.
KandilliRasathanesi'nin kuruluşunun 125.
yıldönümü olmasını dagöz önünde tutarak Kandilli
Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü
Müdürü Prof. Ahmet Mete Işıkara ve Prof. Erhan
Karaesmen le İstanbul ile Türkiye nin
depremselliğini konuştuk.
Söyleşi Leyla Tavşanoğlu Konuklar Prof. A. Mete Işıkara Jeofızikçi Prof.Erhan Karaesmen Mühendis
u
Prof. Dr, Ahmet Mete Işıkara
Yükseköğrenimini İstanbul üniversitesi. Fen Fakültesi Jeofizik Bölümü'nde tamamladıktan sonra aynı bölümde doktorasmıta-
mamladı. Yurtdışmda çeşitli üniversitelerde davetli öğretim üyesi ve davetli araştırmacı olarak görev yaptı. Zonguldak Mühendis-
lik Fakültesi Maden Bölümü Başkan Yardımcüığı, aynıfakültede öğretim ve araştırma koordinatörlüğü yaptı. 1985yüından bu
yana Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Jeofizik Ana Bilim Başkanlığıgöreviniyürütüyor. 1991-92yılları arası-
nda Boğaziçi Üniversitesi Rektör Yardımcüığı yaptı. 1991yılından buyana Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem
Araştırma Enstitüsü Müdürüolarakgörevyapıyor.
stanbul'da bir süredir şiddetli bir deprem olacağı söylenti-
leri dolaştyor. Sizce bu doğru mu?
IŞIKARA- İstanbul ve yakın cevresine baktığmızda
öncelikle şunu söylemekte fayda var. îstanbul, Türkiye'-
:n aktif deprem kuşağında. Kuzey Anadolu fay
kınğına çok yakın bir yerde bulunuyor. Kuzey Anadolu
fay kınğı. adından da aniaşıldjğı gibi ülkemizin kuzeyini doğudan
batıya kateden. yaklaşık 1.200 kilometre uzunluğundadır. Bu fay.
Adapazan Mudumu'da üç kola aynhyor. Bir kolu Sapanca'dan
Marmara'ya, diğer kolu İznik Gölü'nden geçip Gemlik ten Mar-
mara'ya geliyor. Üçüncü kol da Bursa'nın güneyinden geçerek
Ege'ye doğru uzanıyor. Bu fay dünyanın en etkin deprem kuşak-
ianndan biri.
Böyle aktif faya yakın bir konumda bulunan İstanbul. zaman
zaman depremlere sahne olmuş. İki bin. üç bin yılhk kayıtlara
baktığımız zaman (buna tarihsel kayıtlar deniyor) karşımıza şöyle
bir manzara çıkıyor: 3 ile 6. yüzyıllarla 14 ve 17. yüzyıllar benzerlik
arzediyor. Bu yüzyıllar arasında 50-150 yıl arahklarla depremler
olmuş. Ama bunun arasında bin yılhk gibi boşluklar da var. Onun
yanı sıra 300 yılda bir olan depremler de var. Dolayısıyla bu tablo-
ya baktığımızda, her yüz yılda bir deprem oluyor demek biraz zor
görünüyor. Ama aralıklarla, değişik penyodlarda İstanbul bazı
depremlere sahne olmuş. En
son 1894'te bir deprem olmuş
ve önemli tahribat yapmış.
Şunu da vurgulamakta yarar
var: İstanbuTda deprem olacak
demek ne kadar yanlışsa, dep-
rem olmayacak demek de o ka-
dar yanhş. Bizim yapmamız ge-
reken şey, depremle birlikte ya-
şamayı öğrenmek. Yann dep-
rem olacakmış gibi hazırhklı ol-
mamız, ama deprem olmaya-
cakmış gibi de normal ya-
şamımızı sürdürmemiz gereki-
yor.
Peki, depremler önceden tah-
min edilebiüyor mu? Tahmin
edVebildiği söyknse de bu bilim-
sel açıdan ne kadar sağbkh?
IŞIKARA - Depremlerin ön-
ceden belirlenmesinde üç boyut
var. Bir depremin nerede. ne
zaman ve hangi büyüklükte
olacağı... Biz, nerede ve hangi
büyüklükte olacağına cevap
verebiliyoruz. Fakat orada kilit
soru. ne zaman olacağına yanıt
verebümek. Bugün dünyada
deprem tehlikesine yüksek de-
recede maruz ülkelerde dep-
remlerin önceden belirlenmesi
araştırmalan yoğun bir biçim-
de sürdürülüyor. Bu, bizde de
böyle. Ama depremlerin önce-
den belirlenmesi bugün hala
araştırma safhasındadır.
Diyelim. teknoloji o noktaya
geldi ki, biz artık depremlenn
ne zaman olacağına cevap vere-
bilir hale geldik. Burada başka
bir boyut var. O da şu: Bu bilgi-
nin topluma nasıl iletileceğT
Bunun da üzerinde çahşılması
laam. Yalnız bilımsel boyutuy-
la değil, sosyo-ekonomik yön-
den bir çahşma yapmak gereki-
yor. ABD'nin bir kentinde bir
deneme yapılmış. Şu gün, şu sa-
atte deprem olacak haberi ve-
rilnüş ve toplumun buna tepki-
si araştınlmış. Süpermarketler boşalmış, deprem sigortası olayı
patlamış. bütün bankalardan paralar çekilmiş, arsa spekülatörleri
kentin dışında, 'bu arsalar depremden muaftır" sözleriyle fahiş fi-
yatla arsa satışına başlamışlar, şehirden göçler inanılmaz boyutlara
ulaşmış. Bunlann ardından bir tablo yapılmış. Bütün bu ziyan alt
alta konmuş. Bu tabloda. bir depremin yaptığı zarardan daha bü-
yük bir zarar meydana geldiği ortaya çıkmış.
Depremlerin önceden belirlenmesinin en kutsal faydası paha bi-
çilmez insan kaybını önlemek. Ama bunu önlerken de toplumun
böyle bir tepkisinin olabileceğini hepimizin bilmesi gerek. Bu ne-
denle toplumu bilgilendirmek, topluma depremle yaşamayı öğret-
mek gerekiyor. Tabii karar verici mercilerin de bir çeşit yetkiyle
donatıhnası, bir yasanın çıkanlıp karar mercilerine bazı imkanlar
tanınması zorunlu. Japonya'da bir kurul, depremlerin önceden be-
lirlenmesinde olağanüstü gözlemler yapmaktadır. Bu bilimsel ku-
rul, deprem dabileceği kanaatine vanrsa bunu Japon Meteoroloji
Kurulu'na iletiyor: ondan sonra da değişik gruplaralarm durumu-
na geçiyor. Bu bilgi başbakan'a kadar ulaşıyor.
Başbakana Meclis tarafından verilmiş bir yasada hayatı durdur-
ma yetkisi var. Trenlerin durdurulması, halkın boşaltılması yetkıle-
riyle donatılmıştır. Bizim de böyle bir calışmaya girmemiz gereki-
yor.
Siz ne yapıyorsunuz?
IŞIKARA - Kandilli Rasathanesi Deprem Araştırma Enstitüsü
olarak bizim iki tane kurumumuz var. Birisi, İznik'te kurulan Dep-
remlerin önceden Belirlenmesi Araştırma ve Uygulama Merkezi.
Bunu, biz depremin her boyutunda çalışan bir merkez olarak gör-
mek istiyoruz. Bu merkezi de, tahmin ediyorum 1994"ün ortalanna
doğru açacağız. O yörede zaten 60'a yakın istasyonumuz var. Bu-
nun yanında, toplumu eğıtmek ve karar verici merciiere yardımcı
olabilecek bazı çalışmalan yapacağız. Biz ancak tavsivede buluna-
biliriz. Bir yaptınm gücümüz yok.
Bir de Deprem Derneği kurduk. Deprem DerneğTnin asıl amacı
eğitim olacak. Burada çahştığım sırada edindiğim bir izlenim var.
Toplumumuz deprem olayını bilmiyor. Deprem nedir. depremden
korunmanın careleri... Depreme dayanıklı yapı nedir? O yönde bi-
linçlendirme yapmak laam. Deprem öncesi. deprem sırasında ve
sonrasmda neler yapmak gerektiğini öğretmek esas görev olacak.
Buna da yakın bir gelecekte başlayacağız.
KandUU Rasathanesi'nin teknik planaklan Türkiye'nin deprem-
selMğini saptama konusunda yeterti 'mi sizce?
IŞIKARA- Bugün Enstitü'nün yurtiçınde 22 tane. Marmara ci-
vanndaki telemetrik sistemleriyle birlikte 38'e varan deprem istas-
yonu vardır. Ama biz Türkiye'de ilk kez bir şey yaptık. Istanbul'-
dan çok uzak iki yere. İzmir ve Erzincan'a on-line olarak bağ-
landık.
Neden bu ikiyeri seçtimz?
IŞIKARA - Çünkü 1992 yılında üstüste iki tane deprem yaşayan
iki ilimiz bunlar. Gaziantep'e çok yakın bir zamanda yerleştirece-
ğiz. Şu anda çok yeni bir sislem. Âletleri rasathaıiemizde bulunu-
yor. Bu yeni sistem, deprem şebekesi dediğimiz şebeke. Bütün Tür-
kiye sathına yaymayı amaçhyoruz. Bunda üç istasyon bir depremi
algıladığı zaman otomatik olarak rasathane aranıyor ve depremin
olduğu yerde gerekli paramet-
reler bilgisayarda hızlı bir bi-
çimde saptanıyor. Bunu özel-
likle Doğu Anadolu'ya yaya-
rak, daha sonra da 1994 yıhna
kadar on-line sayısını arttıra-
rak Türkiye'nin deprem
nabzını bugünkünden çok
daha hassas bir şekilde izler du-
ruma gelmek gerekli.
Bunun yararlan neler?
IŞIKARA • Bunun çok
önemli bir faydası var. Bir dep-
rem olduğu zaman o depremin
koordinatlannı. yerini hassas
bir şekilde bildirmek çok
önemli. Çünkü yerel yönetici,
ömeğin vali acil kurtarma
ekiplerini derhal o yöreye inti-
kal ettirecektir. Depremin en
büyük hasar verdiği yer esas,
odak noktasının (epıcenter)
bulunduğu yöredir. Oraya aci-
len ulaşmak zorunlu. Birömek
vereyim. Erzdncan depremin-
den üç gün sonra Pülümür'de
bir deprem oldu. Pülümür'deki
dernek valiye büyük bir ko-
laylık getirdi ve derhal acil kur-
tarma ekiplerini iletti. Bu yeni
sistemin en büyük ve önemli
yaran bu. Bu daha da geliştiri-
lebihr.
Nasl olabihr?
IŞIKARA -Daha uzun vade-
li ve aynntılı bir çahşma. ama
erken uyan sıstemi getinlebilir.
Erken uyan sistemini dep-
remlerin önceden belirlenme-
sinden ayıımak lazım. Bir dep-
remin ürettiği iki dalga vardır.
Birisi P dalgası. diğeri de S dal-
gası. İki dalga arasında da bir
zaman farkı vardır. Bu zaman
farkı, depremin olduğu yerle
ölçü aldığımız yer arasındaki
mesafe ne kadar büyürse o ka-
dar büyür. Esas tahribatı ya-
pan da ikinci dalgadır. Bizim
bir deprem izleme merkezimiz
var. Bu merkezi erken uyan sistemine uyacak düzene getireceğiz.
Bu ilk dalga göriildüğü zaman bir şekilde uyarmamız gerekiyor. O
sistemin de kunılması lazım.
Rasathanede depremle Ugiti birimler neler?
IŞIKARA - Burada üç ana bilim dalı var. Bunlar Jeofizik Ana
Bilim Dalı, Jeodezi Ana Bilim Dalı ve Deprem Mühendisliği Ana
Bilim Dalı. Bunlann çahşmalan da birbirinin içerisinde. Bizim ens-
titümüz bu boyutlanyla Türkiye'de geniş bir enstitü oluyor. Yani
depremle ilgili ana biÖm dallannı tek bir şemsiye altında toplayan,
deprem ve deprem zararlannın azaltılmasına dönük hem eğitim,
hem araştırma, hem uygulama yapan bir kunım. Ama deprem bo-
yutuna yönelik yerbilimcimiz ve mühendisimiz az. Yine de bunu
geliştireceğiz. İki yıldır Yüksek Deprem Mühendisliği bölümünde
mühendisler yetiştirilmektedir.
Kültür mirası olan yapılann korunması konusunda ne gibi çah-
şmalar yapıhyor?
IŞIKARA- O da gündemimizde. ABD'de Princeton Üniversite-
si'yle ortak olarak Âyasofya üzerine 1989'dan beri bir çalışma yü-
rütüyoruz. Bu 1.500 yılhk vapı bir çok depreme sahne olmuş. Ama
hala ayakta duruyor. DPT deste'ğiyle bu yıl başladığımız ikinci bir
çalışma da Süleymaniye Camisi için. Bu çalışmalan diğer çok de-
ğerli kültür mirası yapılanmıza taşıyacağız. Bir diğer çahşma da
araştırma projesi kapsamında başladı. O da. müzelerde sergilenen
eserlerin depreme karşı korunması. Çok değerli seramikler, çiniler
var. Bunlann birdepremde kınlmalan tehlikesi bulunuyor.
Türkiye'deyapılan binalarda depreme karşı ne gibi önlemler alını-
yor?
IŞIKARA- Özellikle îstanbuTda "kritik yapılar" dediğim yapı-
lardan korkmuyorum. Çünkü bunlar çok büyük yatınm gerekti-
ren yapılar. O binalar depreme dayanıklı olarak tasarlanıyor. Ama
gecekondular ve kaçak yapılar çok büyük tehlike arzediyor.
Deprernliyaşarnı
öğrenmeliyiz
Depremlerin önceden
belirlenmesinde üç boyut var. Bir
depremin nerede, ne zaman ve
hangi büyüklükte olacağı. Biz,
nerede ve hangi büyüklükte
olacağına cevap verebiliyoruz.
Ancak zamanı kestirmek zor.^k
Prof. Erhan Karaesmen
îstanbul Teknik Üniversitesi'nin İnşaat MühendisliğiFakültesi'nden 1959'damezun oldu. Doktorasını, Uygulamalı Bilimlerkonusun-
da Fransa 'da Sorbonne Üniversitesi nde tamamladı. Bunun ardından İsviçre, Fransa ve A BD 'de mühendis olarak çalıştı. Comite Eu-
rolnternaüonal du Beton 'un IA vrupa- Uluslararası Beton Komitesi) sekretaryasında araştırma mühendisi olarak görev yaptı. Anka-
ra 'da OD TÜ 'de tam görevli ve ek görevli olarak dersler verdi. Yabancı üniversitelerde misajir öğretim üyesi olarak görev yaptı. Bir
süre ODTÜ'nün ŞivilMühendislik BölümüBaşkanlığı'nıyürüttü. 1978-80arası Yerel Yönetimler Bakanhğı Müsteşarlığıyaptı. Şim-
diki halde OD TÜ 'de ek görevli olarak dersler veriyor.
I on aylarda sürekü olarak /stanbul'da deprem ttlacağı söy-
lentileri dolaşıyor. Bu söylentilerden yola çıkarak bir dep-
remi önceden tahmin etmek ne derece mümkün? Aynca
I İstanbul'un depremselliği ne ölçüdedir?
KARAESMES- Depremi önceden haber verme tek-
1
nikleri, yer bilımlerivle deprem mühendisliğinin diğer alt
disiplinlerde kalan faaliyetlere kıyasla daha yakından ilgili.
Biz deprem mühendisleri, depremlerin salt yapılara olan etkisi ya
da o yapılara olan hasar yoğunluğu, hasar gücünün azaltılmasını
ele almaya çalışınz. Bir de. nasıl oluyor da bir yapıya o sarstcı kuv-
vet giriyor, onu anlamaya çalışınz. Yerbilimciler ise yerin derinlik-
lerinde gözükmeyen bir yerde hiç kimsenın hafsalasını çok zorlaya-
rak ulaşamayacağı bir olayı yer kabuğuna yaklaştığı zaman nasıl
bir şekil alıyor yönünden incelemeye calışırlar. Dalga mekanikçiler
ise yerin çok derinliklerindeki kaynak tabir edilen, merkezde olan
büyük enerji değişıminin sürekli ve yoğun dalga hareketleriyle yer
kabuğuna kadar gelişinin incelenmesinde yerbilimcilerine yardım
ederler.
Bu, ilginç bir inceleme alanıdır. Deprem mühendisliğıyle ilgili
bilgilerin henüz tam anlamıyla anlaşılmış olduğu söylenemez. Ama
30 yıl öncesine kıyasla daha fazla bihyonız.
Bu, yerbilimcileri ve arz fiziği uzmanlannın daha ağırhklı ko-
valadıklan bir konu olmakla
birlikte ben de kendi görüşleri-
mi açıklamaya çalışayım. Dep-
remleri önceden haber verme-
nin matematik ve mekanik
modellerinin kurulması aşa-
masına aşağı yukan yaklaşılı-
yor. Ancak yerküresi çok bü-
yük. Modellerdeki hata payı
da hem zamanda hem de coğ-
rafı konumda yerküresinin bü-
yüklüğüne ve dünyanın ilk olu-
şumundan bugüne kadar ge-
çen zamanı tasarladığınızda
göze görülmeyecek kadar
küçük bir zaman farkmın hiç
önemi olmadığını düşündüre-
cek cinsten bir hataya yol aça-
biliyor. Ama bu. bir kaç sene
fark alabiliyor.
Coğrafyaya gelince bu. bir
kaç yüz kilometre fark edebili-
yor. Önceden haber verme
olayını çok fazla ciddiye alma-
yan bir meslektaş grubu da
hala mevcuttur. Onlann çok
eğlenceli, sataşmalı bir benzet-
mesiyle, Nikaragua'da bekle-
nen bir deprem Guatemala'da
olabiliyor. Dolayısıyla önce-
den haber verme teknikleri ye-
rine daha klasik gibi gözükebi-
len matematıksel istatistik
mantığını işin içine katan çah-
şmalar yapmak. onlann daha
mütevazı. daha az iddiah so-
nuçlanna dikkat etmek belkı
daha gerçekçi oluvor. Meslek
camiasında bunu yapanlann
sayısı da yüksektır. Uzun. kar-
maşık matematiksel açıklama-
lara girmeden bir yörede in-
sanlar çok uzun süreden beri
yaşamışsa ve o yöredeki dep-
remselük izlenebilmişse olabı-
lir. Insanlann sadece 200 yıl
yaşadıklan yerlerde bunu izle-
mek çok zordur. Ama beş bin
yıldır insanlann yaşadıklan
yerlerde. özelhkle Akdeniz uy-
garhklannın yer aldığı topraklarda bu biraz daha kolay ohnuştur.
îstanbul'da da benzeri bir çalışma yapılmıştır. Bilgısayar teknik-
lerinden de yararlanılarak istatistikler tutulabüir \e bir sonuca
vanlabilir. Ama altını çiziyorum, bu kesin sonuç değildir. Yine de
bir göstergedir. Bir ülkede bir deprem olmuştur, ama 500 sene bir
daha hiç olmamıştır. Bu bır bilgidır. Bir yöre de var ki bazı deprem-
ler olmuştur ve orta boyda ara sıra olmaya devam etmektedir. Bu
da başka bir göstergedir. Bir yörede ise şehirler yeni kurulduğu için
geçmişini pek bilmiyonız. Orada da ömeğin şehrin ilk kurulduğu
günden beri hiç durmadan deprem olmuştur. Bu da bir göstergedir.
Buradan İstanbul'a gelirsek... Mutlaka bu yıl ya da iki yıl sonra
deprem olur. diye iddıada bulunan meslektaşlar olduğunu sanmı-
yorum. Ancak günün birinde olursa şaşmamak lazım. Dolayısıyla
bu, İstanbul için şaka değildir. Şehrin nüfusu sekiz milyon olmuş-
tur. Yapı kalitesı de geçmişteki yapı kaütesiyle kıyaslanmayacak
derecede düşüktür.
Peki, 'tstanbul'da deprem olacak' sözlerini nasıl değerlendiriyor-
sunuz?
KARAESMEN- İyi nıyetli bir dikkat çekmeden başka bir şey
değildir. Buna o gözle bakmak lazım. Onun ötesinde yerbilimci ve
arz fızıği uzmanı yakın dostlanmızdan çok daha hassas, iddiah bir
şekilde, şu ayın şu gününde deprem beklenir, biçiminde bir beyan
çıktığını da sanmıyonım. Ancak belki bunun kamuoyunda yansı-
ması böyle oluyor.
Yapı kalitesigeçmiştekiyapı kaütesiylc ktyaslanamayacak kadar
düşük, dediniz. Bir deprem kuşağı üzerinde olduğumuz biündiği halde
bu nasılyapılabiliyor?
KARAESMES'- Kentleşme sosyolojisi gibi bizim uzmanlık
alanımıan dışına taşan bir konudan söz etmek durumundayız.
Türkiye'de kentleşme öylesine gayri nızami ve gayri insani boyut-
larda gerçekleşti ki insanlann, günün birinde burada deprem olur.
Erken uyan ne
derecedoğru!
u Türkiye'de kentleşme öylesine
gayri nizami ve gayri insani
boyutlarda gerçekleşti ki
insanlann, günün birinde
burada deprem olur, ona göre
önlem alalım, gibi bir şeyi
görecek halleri yoktu.
ona göre önlem alalım, gibi bir şeyi görecek halleri yoktu. O kent-
leşme canhıraş bir huruc hareketiydi.
Kırk küsur yıl içinde İstanbul'un nüfusu beş misline çıktı. Yep-
yeni semtlerde yepyeni bir yapı tipolojisi türedi. Burada sadece ge-
cekondu alanlannda yapılan yapılan kastetmiyorum. O, yap-sat-
laşmanın davulunun çok şiddetli çaldığı günlerde vardı. Şimdi ha-
fifledi.
10-15 yıl içinde, şehirlerde öylesine teknik hatalar, öylesine yalan
yanlış işler yapıldı ki... Ama biz seyirci kaldık. Mimarlık ve mühen-
disliğın etiği buna müdahale etmeyı gerektirirdi. Olay, çok canhı-
raş, çok karmaşık, çok sosyo-pohtik boyutlara sahipti. Orada bazı
meslek kurumlannın ve meslektaşlann ara sıra hatırlatmalannın
hiç bir etki yapması mümkün değildi.
Geriye baktığımız zaman bunun böyle devam etmemesi ve zap-
turapt altına alması gerektiğini düşünmek galiba meslek camiası
için bir borç. Ve bu konuda duyarlıhk da gösteriliyor. Yapı kalitesi-
nin korunması. insanlann daha insani koşullar içinde binalarda
yasamalannın sağlanması yolunda birduyarlılık var.
Peki bunun yasal dayanaklan neler?
KARAESMES- Araştınlıyor. Yasal dayanaklann ötesinde fızi-
ki mekanizması araştınlıyor. Çeşitli meslek kurumlan. çeşitli baskı
gruplan, çeşitli üniversitelerdeki uzmanlar buna çok ciddi kafa yo-
ruyorlar. Bu da sevindirici bir
olay. Şu ana kadar yapılanı feda
ettik, hiç olmazsa bundan son-
rasını kurtaralım, anlamına gel-
mez. Bundan sonra yapılacak
olan konusunda bir duyarhhk
gösterilir, uygulaması da bir öl-
çüde başanh olursa bir yerlere
vanlabilir.
Mevcut gecekondu düzenin-
den hiç korkmuyoruz. Şu anda
bir deprem olsa mevcut gece-
kondu dokusunda bir hasar ola-
caktır. Yap-satçı düzenin Koca-
mustafapaşa yapılannda ya da
Bayrampaşa'da önemli hasar
olabihr. Dolayısıyla bu tek başı-
na gecekondunun kabahati de-
ğil. Şu anda gecekondudan çok
fazla endişe duymayahm. Çün-
kü o gecekondu zaman içinde
daha örgün, daha mimar-
mühendislik hizmeti görmüş bir
başka yapıya yerini terk etme
durumundadır. Toplu konutlaş-
ma başlamıştır. Şimdilik lüks,
fazla özenli. gerek fiyatlan,
saynsının azhğı. rekabetin coklu-
ğu, arz-talep dengesinin kurula-
mayışı dolayısıyla henüz genel
kamuoyunu fazla ılgilendirmi-
yor. Ama bunlar büyük kentle-
rin çevresinde artıyor. Kesinhkle
deprem önlemleri ahnmıştır. Sa-
dece deprem önlemleri değil.
daha insani, daha yapı kalitesi
olan binalar bunlar.
Deprem mühendisliğinin bih'n-
mediği, depreme karşı önlemlerin
ahnmadığı dönemlerde yapılan
tarihi yapılara depremler ne gibi
etkiler yapıvorlar?
KARAESMEN- Tarihi yapı-
lar kentlerde belirli bir yöresel
renk ve turisük atraksiyon, tu-
rizm çekıciliği açısından önemli
unsurlar. Ama bir turisük
çağıncıhğın çok ötesinde bu tari-
hi yapılar kent belleğinin çok ko-
nuşkan noktalandır. Kentler
konuşur. İnsanlar bunu duyarlar. Kentlilik biraz da budur. İyi bir
kentli, özellikle kenüyle özdeşleşmiş bir adam kendi kentinin ko-
nuştuğunu duyar. Tarihi yapılar o konuşkanlığın çok önemli nok-
talandır. Bu tarihi yapı, yap-satçının amansız saldınlanndan ken-
dini kurtarmayı beceren, sokak arasına sıkışmış ahşap bir yapı da
olabihr ya da insanlann bir araya gelmesi amaçh yapıhnış sosyal
yapılar da olabilir. BunJarşehir belleğinin çok önemli nirengi nok-
talandır. Bunlann gözetilmesi zorunluluğu vardır.
Bunlardan geçmiş depremlerde hasar görmeyenler varsa bun-
dan sonraki depremlerde hiç bir hasar görmeyecekleri anlamına
gehnez. Çünkü o tarihte kullanılmış olan malzemeyi siz bugüne
kadar elden geçirip yenilemediyseniz. malzemeyle ilgili hiç bir ön-
lem ahnadıysanız. içten ya da dıştan dayanaklama yapmak için hiç
bir gayret harcamadıysanız özelhkle yapı malzemesi üzerinde za-
manın da getirdiği etkiyle gelecekte birtakım kötü hasarlar oluş-
masına tanık olma dunımundasınız.
Burada korumactbktan söz ediyorsunuz...
KARAESMEN KoTum&cAıV. tarihi karakteri vegörüntüyü ko-
nıyan, görüntüyle insanlara bir şeyler söyleyen dar bir anlamda ele
alındı. Bu. çok uzun zaman, yüzyıllar boyu sürdü. Şimdi kozmetik
korumaalığm yanında buna başka bir şey eklendi. Tamam; tarihi
karakter korunmak isteniyor. ama önce bu yapının ayakta dur-
ması lazım. Korumacılığa deprem mühendisliği ya da yapı mühen-
disliğiyle ilgili yeni bir boyut geliyor. Bir yapının bundan sonra
yapılacak ilk restorasyon çalışmasında sadece kozmetiği ve tarihi
karakterini gözetmek yerine yapısına da müdahale etme yoluyla
bunun ömrünü bir miktar daha uzatmak için önlem alınabihyorsa,
modern teknoloji bu şansı veriyorsa bunu esirgememek gerek.
Yeni bir düşünme ve uygulama alanı olduğu için bu, muhtemelen
henüz pahahdır. Sürgit uygulamaya benzemez. Her yapı için ayn
bir çözüm, ayn bir öneri getirme durumundasınız.