27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 5OCAK1993SALI OLAYLAR VE GORUŞLER Kentiçi Ulaşımda Raylı Sistem Prof. Dr. GÜNGÖR EVREN İTÜ U laşım, bir kentte eko- nomik. toplumsal ve kültürel olanaklara erişmeyi sağlayan bir etkinlik olduğundan. ulaştırma planlaması- nın, sistemin etkileşimlerinden soyut- lanmış biçimde, mühendislik yaklaşı- mıyla ele alınması yöntemi artık geçer- liliğıni yitirmiş bulunmaktadır. Başka bir anlatımla ulaştırma planlaması. her şeyden önce siyasal bir görevdir. Bu nedenle toplumdaki çeşitli çevrele- rin çoğu kez birbiriyle çelişen çıkarla- nnın belirlenmesi ve bu amaçla kentli- nin ulaştırma planlaması ve kararlan- nın alınmasına katılımı büyük önem taşımaktadır. Son zamanlarda çokça sözü edilen saydamlığın (şeflaflık) ge- reği de budur. Inşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi, İstanbul Ulaşım Kongresi'nin ilkini 1974 yılında düzenlemişti. Yine aynı kuruluş 16-18 Aralık 1992 tarih- Jerinde "İstanbul 2. Kentiçi Ulaşım Kongresi"ni gerçekleştirdi. İkinci kongrenin, ilkinden 18 yıl sonra düzenlenmesinin çeşiıli yorum- lan bir yana. bu denli uzun bir aradan sonra herkesin bu tür bir toplantıyı öz- lediğı ve önemsedıği anlaşıldı. Bunun en açık karutı. açılıştan son oturuma kadar. bu tür toplantılar için rast- lanmayacak ölçüde. gösterilen yoğun ilgi oldu. Bu yoğun ilgi elbet sevindiri- ciydi. Ama gerçek anlamda bir katılım- la ilgisi yoktu. Bu yüzden ilk ko- nuşmalardan başlayarak katılımın ge- reği ve önemi üzerinde duruldu. Sayın Vali Hayri Rozakçıoğlu da kararlann "'kapalı kapılar ardında alınmamasf gereğini vurguladı. YılJar önce gündemegetirilmiş kav- ramlann yeniden konuşulur olması, hüzünJe buruk bir sevincin kanşımı değişik duygulann yaşanmasına ne- den oluyor. Bu bağlamda. sürekli altı çizilen temel yaklaşımlardan biri de her şeyin ve kentlerin insanlar ve onia- nn mutluluğu için olduğu ve olması gerektiği gerçeğiydi. Bu nedenle de kentlerde ulaştırmaya ilişkin çabalann taşıtlann hareketine değil. yaşiısı. ço- cuğu. özürlüsüyle tüm insanlann ula- şım gereksinimlerinin insanca karşı- lanmasına yöneük olması ilkesi, bir- çok vesileyle dile getirildi. Eğer amacı şaşınr, insanlan bırakıp taşıtlar için önlem almayı düşünürse- niz, her gün İstanbul taşıt parkına gi- ren 500 taşıt için günde 2 kilometre yol ve 300 araçlık otopark yapmak zorun- da kalırsınız. Bunun anlamı, 10 yılda 7000 km yol ve 25 milyon m2 'lik oto- park yapılmahdır ki bu da İstanbul'un kısa sürede yol ve otopark alanına dö- nüştürülmesi demektir. Yani bireysel olanaklarla sorunun çözümüne çalış- mak bu olanaklardan yararlananlar için bile çıkar yol olmayacaktır. Bu ne- denle kentlerin taşıtlar için değd, in- sanlar için olduğu ana kurahnı anım- sayarak ulaştırma sorununu bireysel yaklaşımlarla ele almaktan vazgeçip hep birlikte toplu taşımacılığa destek olmaktan başka çıkar yolumuz bulun- madığmın biÛncindeolrnalıyız. Yoksa yannımız; hepimiz ve İstanbul için korkunç bir çaresizlik olacaktır. Toplu taşıma sisternlerinden ve özellikle raylı sistemlerden söz eder- ken, çoğu kez pahalı olduklanndan ve neredeyse gerçekleşmelerindeki gecik- melerin bundan kaynaklandığından söz edilmektedir. Öysa günümüzde ulaştırma gibi bir olayın tüm etkileriy- le ülkeye maliyetini hesaba katan de- ğerlendirmeler yürürlüktedir. Dar kapsamlı maliyet ve kâr-zarar yaklaşımlannın geçerliliği kal- mamışür. Bu bağlamda, bireysel taşı- macılığın gerçek maliyetini ödememe- si olgusu gözardı edilirken, toplu taşı- ma sistemlerinin ve özellikle rayb sis- temlerin, enerji bakımından verimliliği ile petrole ve dolayısıyla dışa bağımlılık- tan kurtaran niteliği gereğince değer- lendirilmemektedir. Oysa birçok kent- te çevreyi kirletmeme özelliği, raylı sistemin başlı başına tercih nedenini oluşturmaktadır. Günümüzde raylı sistemler "çevre dostu" sistemler ola- rak halkın büyük desteğini kazan- maktadırlar. Bu kongrede doğal ola- rak rayh sistemler sürekli gündemdey- di. Hizmete girenlerin işletmedeki et- kinlikleri ve sorunları üzerinde durul- du. Metronun Taksim-4. Levent kesi- minin temelinın atılması, mutlulukJa karşılanan bir olaydı. Sürüncemede kalmadan bir an önce çalışmalann ta- mamlanması ise herkesin ortak dile- ğiydi. Belediyenin ulaşürma ile ilgili kuru- luşlarının yetkililerinin gerekli açık- lamalarda bulunmalan. kongrenin sevindirici özelliklerinden birivdi. Buna karşılık. İstanbul ulaştırmasın- da rolü bulunan başka kunımlann kongreye katılmamalan önemli bir eksikliktı. İstanbul ulaşımımn ana sorunlann- dan biri de sahipsizliğidir. İstanbul ulaşımı için, tüm sistemi bir bütün ola- rak eşgüdüm içinde yönlendiren vc ye- rel yönetimin başında olduğu bir ör- güte gereksinim bulunmaktadır. Soru- nun birçok elden bölük pörçük önlem- lerle çözülmesi şö>le dursun, daha ağır- laşmasj söz konusudur. Hele hele bi- rinin yaptığını diğerinin bozduğu bir yönetim düzeninde var olan olanakla- nn etkin kullanımının olanaksızlığı da yaşanarak saptanmıştır. Kongrede ilgi çeken noktalardan biri de Elazığ. Is- parta gibi kentlerin İstanbul'da yaşa- nanı yaşamamak. sorunlann altında ezilmemek için şimdidcn ulaştırma ko- nusunda ciddi çahşmalar ve geleceğe dönük hazırhklar yapüklannı gör- mekü. Kongre çalışmalannın yıllar boyu tekil bir olay olarak kalmasını, kongre sonrasmda yine her şeyin eskisi gibi kendi yazgısına bırakılmasını önlemek için önemli bir karar aljndı: Kongreyi belirli aralıklarla, şimdilik iki yılda bir yinelernek. Kongrede sunulan 39 bil- diri ile İstanbul'un ulaştırma sorunla- nnın başhcalanna değinildi. Canlı ve bilimselliğin egemen olduğu bir or- tamdaki tartışmalar, İstanbul'un ula- şım sorununun çözümüne kuşkusuz önemli katkılar sağlayacaktır. İstan- bul Boğaa'nm raylı tüp geçiş yerine üçüncü köprü ile geçilmesi görüşünün bakanlar düzeyinde dile getirilmesi karşısında İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi'nce açılan irnza kam- panyasına başta İstanbul Valisi ve istanbul Büyükşehir Belediye Başkaru olmak üzere sağlanan büyük kalılım, toplumumuzun ulaşım konusundaki bilincinin ve duyarlılığının simgesi. yankılan kongre sonrası günlerde de sürecek gür sesi oldu. ARADABIR RAHMİKUMAŞ Eski Mületvekili On Yıllık Utanç!Toplumumuzun aydınlatıcısı Atatürk'ün "kalıf'ına 12 Eylül yol kesicilerinin yaptıkları saldırı, partilerin açılma- sına olanak tanınarak bir oranda giderilmiş; ancak Dil ile Tarih Kurumları açısından bu saldırı ne yazık ki sür- mektedir. Bugünkü karma iktidarın izlencesinde "yarG1 kararı olmadan kapaölan... kuruluşlann uğradığı haksız- lıkların giderilmesi... haklarının geri verilmesi yoluna gi- dilecektir" yazıldığı halde, ne anayasa değişikliği öne- risinde, ne de bütçe görüşmelerinde bu soruna el attl- mıştır. Gerçekte bu yönde bir anayasa değişikliğine gi- dilmesini savunmak bir aldatmaca değilse, bir bilgisiz- liktir. Çünkü anayasanın 134. maddesi Dil ile Tarih ku- rumlarının kamulaştırılacağını yazmıyor. yalnızca bu kurumlara özgür istençleri dışında bir işlev yüklüyor. Bu ise hukukun özüne aykırıdır. Bu bakımdan bir yasa deği- şikliğiyle bu kurumlar ilkel bir sakjırıdan kurtulabilirler. Yer darlığı nedeniyle bu yönde yapılacak yasa değişikli- ğini özetle karma iktidara ve onun milletvekillerine öne- riyorum. Yasanın başlığı "2876 sayılı Atatürk Kültür Dil Tarih Yüksek Kurumu Yasası'nın Değiştirilmesine İliş- kin Yasa" olacaktır. Madde 1.2876sayılı AKDTYK Yasası'nın 35,36,37,38, 39,40,41,42,43,44,45,46,47,48,49,50,51,52,53,54,55, 56,57,58,59,60,61,62,63,64,65,66,67,68,69,70 ve71. maddeleri yürürlükten kaldırılmıştır. (Gerekçesi: Tüzel kişiiikler ya kendi özgür istençleriyle ya da yargı kararry- la sona ererken bu kurumlar yasayla kamulaştınlarak hukukun özü çiğnenmiştir.) Madde 2.96. maddenin ikinci bölümü yürürlükten kal- dırılmıştır. (Gerekçe: TDK ile TTK bu yasa dışına çıkarıl- dığına göre TTK çalışanlarıyla ilgili düzenlemeye gerek kalmamıştır.) Madde 3. 97. maddenin (a) ve (e) bölümleri aşağıdaki gibi değiştirifmiş, (c) bölümünün son tümcesi yürürlük- ten kaldırılmıştır. Madde 97. a) Atatürk Araştırma Merkezi ve Atatürk Kültür Merkezi'nde uzmanlığı gerektiren belirli görevler için gerek duyulacak sözleşmeli çalışana verilecek üc- ret ve öteki haklar, bu yöndeki kısıtlamalara bağlt kal- maksızın Yüksek Kurum Başkanı'nın önerisi, Maliye ve Gümrük Bakanlığı'nın uygun görüşü üzerine Başbakan- lıkça kararlaştırılır. UArkaa 17. Sayfada TARTTŞMA Güzel Sanaüar Liseleri T ülayÇellek, sevineceğin bir haber vereceğim. Güzel sanatlarla ilgili bir okul açılıyormuş. Seni giriş sınavlannda görevlendirdik. Atatürk Eğitim Enstitüsü'ne gideceksin" diyen müdürümüzün müjdesini hiç unutmuyorum. Sınavlan yaptık, ardından Güzel Sanatlar Liseleri'nin ilk öğretmeni, ilk idarecisi olma onurunu yaşadım. Sevinçler devametü. 16Ekim 1989'daA. Adnan Saygun'un, "Heyecandan ölebilirim, ama ölmeyeceğim" sözleriyle açılan okulumuz,zamanın Milli Eğitim Bakam Sayın Avni Akyol vesanatçılar, sanat eğitimcileri, öğretim üyelerinin olağanüstü gayretleriyle eğitime-öğretime başladı. Bu y»l sayılan J0a yukselen Güzel Sanatlar Liseleri, geç kahnmış olmasına karşm harika bırolaydır. Çünkü teknolojik yoğunlaşmanın yaşandığı çağımızın getirdiği uzmanhk, insanın kendisine ve çevresine yabanalaşmasma yol acıyor. Bu da bireyin estetik hazduygusuadan, coşkudan yoksun kalarak mekanik bir yaşam ortamına düşmesine neden olmaktadır. Buaçıdan bakıldığında, bilimsel eğitimin yanı sıra sanatsal eğitime de yer verilmesi nitelikli insanlann yetişmesine olanak sağlayacaktır. Gerçekten de, duygu ve düşünceyi birarada kullanma ( T H E I N D E P E N D E N T ) becerisi, bir gencin bilimsel alanda olduğu gibi sanatsal alanda da başanlı olacağının göstergesidir. Sanat eğitimi, bireyin doğasında bulunan yaratıcılık eyleminin gelişmesini sağlar. Aynca, iyi ve güzelin yanyana verilmesinin sözkonusu olduğu sanat eğitimi, çevresindeki kötülüklerden, cirkinlıkten rahatsızlık duyan, estetik duyarlığa sahip, araşnrmaa, kişilıkli, nitelikli insanlar yetiştirme amaana hizmet eder. Kredi sistemine geçen okulumuz Anadolu Lisesi statüsündedır. İlk >ıl 24 saat İngilizce, 8 saat Temel Sanat Eğitimi, 4 saat Türkçe. 2 saat Beden Eğitimi dersleri okutulmaktadır. Lise sınıflannda ortak sanat dersleri yarusıra.aralannda Sanat - Eserlen İnceleme, Sanat Sosyolojisi, Drama, Fotoğraf Sanatı gibi derslerin de bulunduğu 63 çeşit seçmeli ders programlanmıştır. Ancak seçmeli dersler okulun koşullanna ve öğretmen durumuna göre konuluyor. Şu anda amaca uygun bir binaya, fotoğraf stüdyosuna. sanatla ilgili kitaplara. özelbkle grafîk ve heykel branşlannda öğretmenlere gereksinmemiz var. Dileğim. sanat eğitimi konusunun, kamuoyunda gazeteniz sayfalanndan başlayarak yaygın biçimde tartışılmasıdır. Bu konuda sempozyum ve benzeri toplantılann da yararh olacağı kanısındayım. TÜLAYÇELLEK İstanbul Anadolu Gûzel Sanatlar Lisesi Resim Bölümü Müdür Yardıması V E n PENCERE BnperyaUzmin Kııramı...Yaşam-ölüm, güzellik-çirkinlik, yaşlılık-gençlik, aydın- lık-karanlık gibi, sömürge-metropol kavramlarının da birisi olmazsa, öteki olamaz. Kongo sömürge miydi? Evet.. O zaman sorulur: - Hangi metropolün sömürgesi? - Belçika'nın... Sömürgeleştirme, genelde, metropolden gelen güçle- rin uzaktakı bir ülkeye zorla yerleşmeleri, sömürü düze- nini herboyuttakurmalarıylagerçekleşiyor; "kolonizas- yon" kapitalizmin tarihinde bir dönemi belirliyor; emperyalizm aşamasında, sömürünün biçimleri deği- şerek sürüyor. Kanuni Süleyman'ın, Timur'un ya da Cengiz Han'ın sömürgelerinden söz açılabılır mı? Peki, Dağlık Karabağ, Azerbaycan'ın; Kerkük ve Mu- sul, Irak'ın; Abhazya, Gürcistan'ın sömürgesi midir? Hayır... Sanayileşmemiş bir coğrafyada birlikte yaşayan etnik gruplar -kimi daha zengince de olsa- metropollerin kur- duğu emperyalist dijzen içinde sömürülüyorlar; ama, 20'nci yüzyılın başında Anadolu'da yaşayan Türkler, Kürtler, Ermeniler, Rumlar arasında ayrım yaparak sö- mürge kuramını uygulamak olanaksızdır. • Emperyalizm, Üçüncü Dünya'da etnik, dinsel, mez- hepsel ayrılıkları kullanıp toplumları birbirine kırdırarak düzenini yürütüyor; yeryüzünün stratejik bölgelerinde ve zengin yeraltı kaynaklarının bulunduğu bölgelerde gizli-açık oyunlar oynanıyor; Ortadoğu bu bakımdan dünyanın en sıcak bölgelerinden biridir. Batı'nın ünlü metropolleri, Ortadoğu'nun içindedir; Arap, Kürt, Türk, iranlı, Müslüman, Hıristiyan, Şii, Sünni, Alevi, vb. ayrımları sırasına göre kullanarak petrol de- netimini elinde tutmak isteyen emperyalizm ahtapotu çok kolludur; her bir koluyla ayrı gayrı ilişkilere gecebi- lir. Anadolu'da yaşayan etnik grupları birbirine kırdıra- cak her kuram, emperyalizmin ekmeğine yağ sürer. ûüneydoğu'nun sömürge olduğunu ileri süren sözde Marksist tezler, şimdi ortalıkta dolaşıyor; kimi kitap ve dergilerde savunuluyor; ama, ne işe yanyorlar? Elbet, bir işe yanyorlar. • Anadolu'nun batısını metropol yerine koyup doğusu- nu sömürge sayarsak sonuç ne olur? Ikisinin de ayrı emekçi partisi olur, Türkler ayn siyasaJ. parti kurarlar.. • s Kürtler ayrı.. Metropolün emekçi halkıyla, sömürgenin emekçi hal- kı hiçbir zaman bütünleşemez. Yeni bir görüş değil bu, 1960larda Işçi Partisi kurulur- ken sömürge kuramı gündemdeydi. O yıllarda kimileri, Anadolu emekçilerinin tek sosyalist partinin çatısı altın- da birleşmesini sömürge kuramına göre aykırı buluyor- lardı. Sömürge tezini savunanlar, tarihe de ters açıdan bak- mak zorundadırlar. Türkiye Cumhuriyeti metropol, Ana- dolu'nun doğusu sömürge ise Lozan, emperyalizmin anlaşması sayılacaktır. Sevr Anlaşması da halkların öz- gürlüğünü sağlamaktadır. Aydınlanma devriminin bu durumda sözü bile edilemez. Şeyh Sait de aydınlanma devrimine karşı çıkan şeriatçı değildir. Ya Milli Kurtuluş Savaşı? Antiemperyalist içerikli bir savaş olabilir mi? Mustafa Kemal'i de isterseniz "Ingilizterin ajanı" olarak niteleyebilirsiniz. Çıkış noktası yanlış olunca, her şey kökü havada, dalları yerde Tuba ağacına döner. Emperyalizmin de çok işine gelir. Çünkü Anadolu halkını birbirine kırdıracak her kuram, metropollerde işe yarayacaktır. • Marksist-Leninist -daha geniş kapsamda sosyalist- kaynaklarda Anadolu ihtilalinin yeri belli.. Kurtuluş Savaşı antiemperyalist bir direniştir; Ana- dolu'nun bir bölgesini de sömürge kuramına sığdırmak olanaksızdır Ülkenin dogusundaki ve batısındaki emek- çileri birbirine düşman etmek için yatırım yapan tezler temelsizdir. Emekçi Türkleri ve Kürtleri demokratik ortamda kay- naştırarak sermaye sınıfına karşı örgütleyecek siyasal girişimleri engellemeye çalışmak çıkar yol değil. B E L O E L E R İ 2 İ S T A N B U L H A L K A L I K İ R A C I L I K D E V R İ K A P A N I Y O R Toplu Konut İdaresi, gerçek ihtiyaç sahıplerinı çok elverişli koşullarla kiracılıktan kurtarıyor: İstanbul Halkalı'da uygun peşinat, kira öder gibi taksitler ve gerçekçi ödeme planlarıyla satılık daireler!.. 8 Ocak 1993 Cuma akşamına kadar başvurun... Kiracılık devrini siz de kapatın! AYFUNTILIBİLGİ VE BAŞVURU • Ocak 1993 teslımı konutlar Emiak Bankası istanbul Ataköy IV. Kısrnı Şubesi. • lemmuz 1994 teslımi konullar: 1 oda-salon için Vatafcank Şişli Şubesi. 2 oda-salon ıçın Vakıfbank Beyoğlu Şubesi. 3 oda-salon için Vakıfbank Taksim Şubesi. % 65 - % 67,5 TDPLU KONUT KREDİSİ, 90 VE 100 AY VADE, 740 BİN LİRADAN BAŞLAYAN TAKSİTLERLE... J.C. BAŞBAKANLIK TOPLU İDARESİ &AŞKANLIĞI
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle