27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
5OCAK1993SALI* CUMHURİYET SAYFA HABERLEREV DEVAMI 17 GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK MBaftarafil. Sayfada Askeri bir müdahale konusu, elden geldiğince geriye, geri plana ablıyor. Fransız Cumhurbaşkanı Mitterrand'- la görüşen ABO Başkanı Bush, Paris'teki basın toplantı- sında "Diplomatik bir çözüm, sorunun temelidir" diye- rek Batı'nın gerçek niyetini açıklıyor. Batılı iki lider, Bush'la Mitterrand, "Cenevre'deki gö- rüşmelerin başarısızlığa uğraması halinde BM Güven- lik Konseyi'nin Bosna-Hersek üzerindeki uçuşa kapalı alan uygulamasmı sıkılaştırma karannda olduklarını" açıklıyorlar. Ne var ki "Sırpların -bu- yasağı ihlale de- vam etmeleri halinde girişilecek askeri müdahalenin niteliği hakkında bilgi vermekten " kaçınıyoriar. Kırk saat sürmesi ptanlanan Cenevre konferansı ba- nşçıl çözüm yollannı araştırır, Batılı liderler askeri mü- dahaleye gönülsüz olduklarını her vesileyle sergilerken Bosna-Hersek'te insanlar ölüyor, genç kadınların ırzına geçiliyor Bu ve benzeri gelişmeler günlerdir sürerken bize mektup yazan ya da telefon eden okuyucuların ortak so- rusu şöyle biçimleniyor: "Batının vurdumduymazlığına karşı Türkiye Bosna-Hersek'e kendi başına neden aske- ri müdahalede bulunmuyor?" Dışişleri Bakanı Çetin soruyu dün, "Karadan veya ha- vadan mümkün olmadığı için" diye yanrtlıyor. Ardından Türkiye'nin tek başına askeri -teknik- ve si- yasal müdahalesindeki olanakstzlıkları açıklıyor. Karadan ya da havadan müdahalede uçaklar ve aske- ri birlikJer için Bulgaristan ve Yunanistan'dan geçiş izni almak gerekiyor. Yunanistan'ın böyle bir izin vermeyeceği biliniyor. Bulgaristan ise "olaya başından beri 'bölge ülkelerinin karışmamasınr istiyor." Bir varsayım; diyelim ki cephane yüklü uçakların geç- mesine gereken izinler alındı. Uçakları gönderdik, ne yapacak, nereyi bombalayacaklar? Bilinmiyor. Ustelik, Genelkurmay'ın yaptığı hesaplara göre giden uçak, Bosna-Hersek üzerinde ancak "beş dakika kalabi- liyor." Kara harekatındaki zorluklara, hatta olanaksızlıklara çarpıcı örnekler veriliyor. örneğin, Split ile Saraybosna arasındaki 80-90 kilometrelik yoldan insani yardımı gü- ven içinde geçirebilmek için 60 bin kişiye, daha yukarı- larda, Tuzla'ya yakın yerlerden Saraybosna'ya uzanan hattı korumak için 115 bin kişiye gereksiniliyor. Siyasal açıdan başka zorluklar gündemde. Hava ha- rekatı için BM kararlarını, denizden gidişte Adriyatik'teki NATO, Batı Avrupa Birligi gibi engelleri aşmak gereki- yor. Her hükümet gibi bu hükümet de aynı dertten musta- rip. Halkın kafasındaki soruları yanıtlayacak davranışlar yapamıyor. Orneğin, Türkiye'nin tek başına Bosna-Hersek'e niçin askeri müdahalede bulunmadığını, gerek askersel ge- rekse siyasal yönden halka anlatamıyor. Anlatmak için -örneğin TV'de- herhangi bir girişimde bulunmuyor. Bu boşluğu gören siyasetçi, Türkiye'nin tek başına as- keri müdahaleye hevesli olmadığı propagandasına hız veriyorve... Etkili oluyor. HAVA DURUMU TURKIYE'DE DUNYADA IVIeteoroloj! Genel Mu- dûrlûğü'nden alınan tnlgt- ye göre, butun bolgeler çok bulutlu ve yağişh ge- çecek YağışJar Ege ve Akdemz kıyılartnda yağ- mur, ötekı yerlerde karia karışık yağmur ve kar şeklinde olacak. Yağışlar yer yer etkili ve sürekli olacak. Hava sıcaklığı tûm yurfla tnraz azalacak. Rüzgar, yurdun kuzey ve batı kesimlerınde kuzey ve doğu, öteki yelerde güney ve doğu yönlerden orta kuvvet- te, yurdun kuzey ve batı kesımlerınde kuvvetlı olarak esecek Denızlerımızde rüzgar, Akdemz de gündoğusu ve keşişleme, Gûney Ege de kıble ve keşışleme dığef denizterımizde gündoğusu ve poyrazdan 3-5, yer yer 6, Batı Karadeniz, Marmara ile Kuzey Ege de 7-8 kuvvetınde saatte 10-21 deniz mill htzla esecek. Van Gölü'nde hava, çok buluMu ve kar yağışlı Adana Alyon *«n Ankara Antalya Aytkn Bursa Çanattate Djyartafar Edrme Erajrum Y 9" 4" K (T -3" K -1T W r -6* 9" 4" 6* r 1" t ş istanbJ Izmir Kars Konya Samsun Trabzcn Zongukfc* K 31 1" K -4" -9" K ff -1 K -15" -25* K -r -r K 3" V Y S- t K-1T-23' K -1* -5* K T -1" K 5" T K r -r Amstertam Amman Atina Bağdal BrCteel Cenfvre Frattfurt Lefcoşa Petostug Londra Uadrıd Mılano Mostova Mûnth Paris Prag Riyad Roma Vıyana S B Y B S S B Y B S B S T 15" T 9" 3" •r r 11' 5' 3' 81 4" B-NT B s B A Y S -T T -5' 17" w-3' j yağmurlu ü ssli $ karlı A-aç* B-buhıttu frgûneşli K-kart S-ssJı Y-yaflmurkı Asbesdi gemi: Göz göre göre ölünı PKK yanlısı TV dizisi • Baftarafi I. Sayfada adındakı polisler aslında "gizli ajan'Vhr ve Tûrk devleunce Al- manya'daki "devlet düşmanla- nnı yok etmekle" görevîendiril- mişlerdir. İlk iş olarak "Kürt mülteci" Mesut Baran'ı uzun namlulu bir tüfekle açık pence- reden içeri ateş ederek sııtından vurup öldürürter. İkinci hedef- leri ise Mesut'un ağabeyi Le- vent'lir. Levent Baran da kardeşı gibi siyasi mültecidır. Ankara'da Abnan filolojisı okumuştur. Diyarbakır'da öğretmenlik ya- parken Goethe, Schiller ve Brecht'tcn şiirleri Kürtce'ye çe- virip basmışür. Bu yüzden ha- pis yatmışUr. Baranlann kız- kardeşı ise Diyarbakır Cezaevi Müdürü'nü kaçırmak üzere ha- "lanan bir operasyonda bom- Kjd elinde patladığı için ölmüş- tür. Bütün bu bilgilen, dızinın kahramanlanndan Levent, Al- man polısine anlatırken öğreni- riz. Alman komiser sorar: "Adam kaçınnaya teşebbüs mü? Buna Almanya'da tero- rizm denir. "Siyasi mülteci Le- vent cevap verir "Hitler'e karşı mucadele eden direnişciler de terörist miydi?" Alman komi- ser buna verecek cevap bula- maz. Sonuçta Alman polisi kalille- ri suç üstü yakalar. Türk gizli polisleri -daha doğnısu An- kara'nın Almanya'daki Kürt sığınmacilan öldürmek için gönderdiği özel cinayet timı- Mesut'u öklümıeyi başardik- tan sonra Levent'in arabasma bomba yerleştirmiş, ama başa- nsız kalrruş, bu kez de Mesut'- un küçük kızını kaçırmışur. Hcr neyse, Türk polisleri suç üstü yakalanınca Abnan komi- ser onlara "Almanya'da böyle şeylere göz yumulmayacağını" söyler ve "yıllarca hapiste çürü- yeceklerini" müjdeler. Böylece tefcvizyon seyircisi, Türk devle- tinin rejim muhaliflerini öldürt- mek için Abnanya'ya cinayet timleri yolladığına kanı olur. Demek ki Almanya'da aslında Neonazdler Türk-Kürt aynmı • Baftarafı I. Sayfada ciler zararlı değildir diyerek hal- kın karsısmda radyasyonlu çay içmişlerdi. Bu kez de Çevre Ba- kanı Doğancan akyürek, zarar- lı de|ildirdiyerek, asbestli gemi parçalannı tuttuktan sonra elle- rini yüzüne sürdü" diye konuştu. TMMOB Gcmi Mühendısle- ri Odası Genel Başkanı Tansel Timur da Çevre Bakanı Do- ğancan Akyürck'in tutumunu clcşlircrck, "Insanlan yanılttık- lan sonra özür dilemek hiçbir anlam laşımaz. Bu gemi bir an öncc Amcrika'ya geri göndcril- melidir" dedi. Tabip Odası İs- lanbul Şubcsi Başkanı Doç Dr. Zeki Karagülle, asbcsıli gcmi- nin onanmında calıştınîacak işçilerin kesinlikle kanser ris- kiylc karşı karşıya kalacaklan- nıaçıkladı. Kanramarh Sadı- koglu'nun saün alarak Islan- bul'da Tuzla Tersanesi'ne çek- tirtıiği asbestli gcminin Ame- rika'ya geri gönderilmcsi için kampanya başlatan DİSK'e bağlı LİMTER-İş Sendikaa, lersanc işçilerinc "ölürn gemisi- ne hayır" başlıklı bildiri dağıttı. Bu geminin Türkiye'de onan- mına izin verilmesinin, burada calıştınîacak olan işçilerin kan- _¥3pp adam öJdürmekle değil: Türk devleti parmaklan- ru ta buralara kadar uzatarak demokrasiyle hiç bğdaşmayan, kanlı poliükaanı burada sür- dürmekte; sonuçta yabanalar birbirlerini boğazlamakta ve Almanya'nm iç huzurunu, teh- dit eünektedir. Neyse ki "Ta- tort" dizisinin kahraman komi- serleri Alman hukuk devietinin nelere kadir olduğunu bir kez daha göstermiştir. Alman seyir- cisi artık iç huzunıyla yatağ^na gidip uyuyabilir. Bize ise "Allah Allah, şımdi bu da nereden çık- tı" diye sormak kalır. 13PKKTı tutuklandı DtYARBAKIR (Cumtauriyet) - Geçen cumartesi günü Diyar- bakır'da devriye görevi yapan polis ekibine ateş açan bir PKK'lının yaralı olarak yakalan- dığı, gUvenlik güçlerince yapılan operasyonlarda, bölgede yasadı- sı örgütsel faaliyetlerde bulun- dukları savlanan 13 kişinin de yakalanarak sevk edildikleri mahkemece tutuklandıkları bil- dirildi. Olağanüstü Hal Bölge Valili- ği'nden yapılan açıklamaya gö- re, geçen cumartesi günü Diyar- bakır il merkezinde devriye gö- revi yapan polis ekibine ateş açan bir militan çıkan çatışma sonucunda, bir Kaleşnikof tü- fek, 7 şarjör, mermiler ve 3 el bombasıyla birlikte yaralı olarak yakalandı. Güvenlik güçlerince yapılan aramalar sırasında, Diyarbakır- ın Ergani ilçesinde bir, Şırnak1 ın Silopi ilçesi kırsaJ alanuıda da 2 PKK'h yakalandı. Şilopi Uçe- sinde aynca, örgüt içinde silah- h faaliyetlerde bulunan ve piş- manlık duyarak örgütten kaçan bir militan güvenlik güçlerine teslim oldu. Güvenlik giiçlerince Diyarba- kır, Mardin ve Elazığ'da çeşitli tarihlerde yapılan operasyonla yakalanan 13 kişi çıkarıldıkları mahkemece tutuklandı. Uç sporcu da aşm r Vaftarafi t. Sayfada ile saat 03.00*16 Avcılar'da tavuk yüklü bir kamyona carptı. Mu- hammed aynı yerde bir kaza da- ha gecirmişti. Yeni yılı arkadaşlannın evin- de geçiren Beşiktaş'ın bayan basketbolculanndan Sabire öz- can ve Pervin Aydın sabah saat 05.00'te evlerine dönmek üzere yola çıktılar. Pervin aydın'ın kullandığı otomobil aşın hız yü- zünden Bebek'te denize uçtu. Pervin Aydın, denize uçan oto- mobilden çıkmayı basanrken Sabire Özcan ise 21 yaşında ya- şama veda etti. MEKTUPLARLA KÖY ENSltTÜSÜ Y1LLARI t.Hakkı Tonguç 20.000 lira (KDV içinde) Çagdaş Yayınları Türkocağı Cad. 39-41 Cağaloğlu-tstanbul ödemeti gö.derilroeı. serden ölümüne evet demekle aynı anlama geleceğini vurgula- yan LİMTER-İs Sendikası Genel Başkanı Emin Babakuş. geminin Türkiye'de sökülmesi- nc kesinlikle karşı olduklarını açıkladı. Babakuş, gemilerin asbestten temizlenmesi konusunda Avru- pa ve Amcrika'da çok daha gc- lişkin tcknolojilcr bulunmasına karşın sökümün asbesl sökümü konusunda hiçbir teknolojiyc ve bilgj birikimine sahip olma- yan Türkiye'de yaptınlmaya çalışıldığına dikkat çckerek şunlan söyledi: "Bu bir tcsadüf müdür? Biz- ler bu gemidc çalışıp ölmeyı rcddediyoruz. Geminin Tür- kiye'de sökümünün yapılma- ması için elimizdcn gclen tüm çabayı gösterecegiz. Çünkü bu- rada insan yaşamı sözkonusu- dur. Türk işçisinin de yaşamı cn az Amerikan işçisi kadar değcr- lidir. Çevre Bakanı Sayın Do- ğancan Akyürek'in asbcsıli gemi parçalannı elinc yüzüne sürmesi ve hiçbir zaran olmadı- ğmı söylemesini şaşkınlıkla karşıladık. Bugün tüm dünya- da asbcst birinci dcreccdc kan- serojen madde olarak kabul cdilmektedir. Radyasyonlu çay olayında kimi yöncticilcrin tu- tumuna benzer birtutumla kar- şılaşmak bizi üzdü." Scndika tarafından dağıtılan bildiridc de "PatronJar bîze ge- mıdc çahşmak için yüksek ücret tcklif ediyorlar. Bugün bize yüksek ücrel teklifcdenler daha düne kadar ücrctlerimizi bile ödemeyen aynı patronlar değil mi? Patronlann teklif eluği hiç- bir ücrcl hayatımızın bedcli ola- ma/" denildi. Gemi Mühendiskri Odası Gcncl Başkanı Tansel Tımur da asbcsıli geminin bir an öncc Amerika'ya geri gönderilmesı gcrcküğini açıkladı. Günümüz- dc artık gcmi sanayiindc dc kanserojen olan bu maddcnin kullanımından gıderek vazge- çildiğini vurgulayan Timur, Çcvrc Bakanı Doğancan Ak- yürek'in tutumunu eleştirerek, "İnsanlan yanılttıklan sonra özür dilcmck hiçbir anlam taşı- maz Halaya düşülmeyip iş iş- tcn geçmcdcn haırkelc geçilme- lidir"dcdi. Tabip Odası Istanbul Şubcsi Başkanı Doç. Dr. Zeki Kara- gülle asbcstin kanserojen mad- dclcr arasında ilk sıralarda yer aldığına dikkat çekerck, bu ge- midc calışacak işçilerin kesin- Dönemin Başbakanlık müsteşan H.Celal Güzel: Radyasyon sorumlusu bulunsun GÜNDÜZİlVtŞtR Çemobil fadasmm yaşandığı dönemdc Başbakanhk Mûştcşarh- ğ) görcvindc bulunan ve "konuş- ma yasağı'' geuren gcndgenin al- ünda imzaa bulunan Hasan CdaJ Güzd, söz konusu gendgcnin hiç bir yasaklayıa unsur taşımadığını, "Koordinasyon Gendgesi" icerikb olduğunu söyledi. YDP GcndBaşkanı Hasan Ce- lal GÜ2d, " O dönemde eğcr bir yanhşhk yapılmışsa siyasi sorum- lusu başta Sayın Başbakan obnak üzere tüm Bakanlar Kurulu'dur. Ben bir bürokrat olarak o dönem- dc ne siyascten nc de leknik olarak sorumhıluk sahibi dcğüım" dedi. Türkiye Atom Enenjsi Ku- rumu'nun Çemobil faciasıran ya- şandığı dörîcmdç dogrudan Baş- bakan Turgui Özal'a bağh cWu- ğunu beürten Hasan Cela] Güad, radyasyon konusunda konuşma- ya yetkiü tek kışryı Cahit Aral ola- rak üan eden gendgenın Türkiye"- nin qkan açıandan haariandığını vurguladı. Güzel, o dönemde baa dış çevrefcrin Türkiye'ye gitme- ym, radyasyon lcMkesi var" şek- Knde hern turizmi hem de ihracao baltalayxa propoganda yapuklan- nı behrterek, şunlan söyledi: " Dı- şandan yapılan bu ısüsmarlar, şu anda söz konusu cdilen sağhk so- runlannı kesınlJkJc içcrmryordu. Hükümet dışandan geien bu yan- hş propagandalan cngclkmek için o dönernde Türkiye Radyasyon Güvenlik Komitcsi'ni kurda Tek yctkıli olarak da Sanayi ve Tıcaret Bakanı Cahit Aral'ı görev- lendirdi. Şu anda lam iccrignu ha- arlay-amayacağım o gcndgc sadc- ce Türkiye'nin haksız olarak dışa- ndakı çıkarian bozulmasın diye haarlatılmışu. Kesinlüde işin sağ- hk yönünü örtbas etmeye yönelik değıkü. Şımdi genelgcnin altmda madem benim imzam var, konu- nun muhatabı olarak kendfimi kabul cdebilirim.'' YDP Gend Başkanı Hasan Ce- lal Güzd, YÖK Başkanı İhsan Doğramaa'nın "Devlet içinde devtet" konumunda olduğunu , hükürnete hesap %ermc gibi bir zo- runhıhığu oimamasına karşm ken- dısıne Çemobil ile ilgüi yöndtilen soruya "Benim ağzon mühürluy- dü" şeklinde bir yanıt vermesine çok gûidüğünü bebrterek, sözlcrini şöyfe sûrdurdü: " Şimd) ünıversiletenmız ne ka- dar özerk olursa olsun, hiç krmse özdhkk; de sağhkla ügıb bölüm başkanlan 'Bu konuda bize cmir verildi, konuşamadık" gibi gayn addı gerekçeİerie kendılennı sa- vunmasınlar. Bu tip gackçdcr, o sahıslann kesinlikle sorumluluğu- nu ortadan kaldıramaz. Hatıriar- sanız o dönemdc bazı biüm adam- lan bdui döncm çay ve süt içmc- yin diye uyanda buhınurken, Türkiye Atom Enenıs Kurumu Başkanı Cahit Aral da bardakhr doiusu çay ve süt içcrck bunlara uyulmarnasıru Btcmışlerd]. Kcza biam çaylanmız radyasyonlu diye (anıtıhrken, radyasyondan cn az bwm kadar etkilcncn İnsjhac'nin çaylannı içmedc de üflcc olarak ya- nşıyorduk. Yani kısacaa döncm karambol dönemiydi." Başbakanhkian alunda ımzası bulunan gcndgcyi istcttigini befir- tcn Hasan Cdal Giizd, o dönem- de hükümet söecüsü olan vc rad- yasyondan en çok ctkilencn Rizc ibnden mjllctvekili şeçilen Mcsut Yıbnaz'm da "Sus pus olurduğuna dikkati çckerek, sözterini şöyfe ta- mamladı: "Şhndi mcsde bu hasta cocuk- lann adedi nedir? Gerçekten o fa- aadan ctkilencn kısiler nn? Hangi tcdbiralınması lazırnken. ahnmadı da çocuklar bu dunım düştü gibi sorulann yanıünın aranmas la- zon. Şimdi bunlara bilimsd açıkJık gctırilemıyorsa, kimse suçhı ilan edilemez. Yok, eğer sağhk yönü, lurizm vc ihracat gcüri gerekçesiyfe ıhmaJ cdilmişse sorumlulanran muüaka butunması gerckir." Radyasyonda 6 vicdan9 temizliği • Baştarafi I. Sayfada vakalannın her türlü tedavileri- nin devlet tarafından sağlanma- sına, bu bölgeJerde yasayan In- sanlanmızın sağlığını korumak amacıyla, Avrupa Konseyi'nce oluşturulan 'Büyük doğal ve teknolojik afetlerin önlenmesi, etkilerinin giderilraesi ortak araştırma projesi' çerçevesinde Çemobil nükleer kazasının etki- lediği bölgelerde araştırma baş- latılmasına karar verilmiştir. Bu amaçla, Trabzon ve Edirne ille- rimizde radyasyonun insan sağ- lığına etkilerini araştırma ve iz- leme merkezlerinin süratle kuru- larak calışmalara başlanması kararlaştırümıştır. Bu proje için gerekli katılım payı 1993 yılı bütçesine konulmuşturf' Radyasyonun elkilerini araş- lırmak amacıyla komisyon üyelerinin yanı sıra TÜBİTAK lemsilcilerinin dc bulunacağı bilimsel bir kurul oluşturulaca- ğını da kaydcden Bakan Aktu- na, bu kurulun 1-2 gün içerisin- dc faaliyctlcrine başlayacağını bildirdi. Aktuna, "Trakya ve Karade- niz bölgelerinde ne lür araşür- malar yapılacağı" yolundaki bir soru üzerine ise ilk elapta bu bölgelcrdeki hastanelerdekı ka- yıtlann incelencceğini, 1986'da vücudunda radyasyon ölçümü yapan sahıslann takibealınaca- ğını vc 1986 yılından sonra do- ğan çocuklann tespit edilcrck izleneceğıni söyledi. Yapılacak araşürmalar için 100 bin franka cşdcğer miktarda paranın bül- çeye konulduğunu hatırlatan Bakan Aktuna, bilimsel kuru- lun, Trakya ve Karadeniz dışın- da, bu bölgeierin ürünlerinin Hacettepe Sağlık Okulu'ndan almış olduğum diplomamı kaybettim. Hükümsüzdür. ZÜBEYDE GÖKTEPE gönderildiği merkezlerdc dc araşürmalar yapacağını bildir- di. Aktuna aynca durumu ye- rinde tespit etmek amacıyla bugün Karadeniz bölgesinc gi- deceğini, 2 gün boyunca Trab- zon ve Rize'deki hastanelcrdc incelemelerle bulunacağını, va- tandaşlarla görüşcccgıni de sözlerinc cklcdı. öte yandan TMMOB Fizik Mühendisleri Odası Başkanı Mustafa Gülcnç, dün yaptığı yazılı açıklamada, Çcrnobil ka- zasının elkilcri konusunda va- tandaşlann sağlıklı ve doğru bilgilcndirilmcsi amacıyla dcv- Yasak • Baftarafi I. Sayfada Karardan sonra Bakırköy In- cirli Sineması'nda gösterimde olan "Temel Içgüdü" filmi, sa- at 18.45 matinasından itibaren kaldınldı. Istanbul'da aynca Si- te, Sinepop, Moda, Şafak-1 si- nemalarında da gösterimi de- vam eden fılrnin bu gün kaldı- nlması bekleniyor. Özen Filmcilik Yönetim Ku- rulu Başkanı Mehmet Soyars- lan, film hakkında abnan karar- larm adalet kavramına ve ana- yasanın nıhuna aykın olduğunu söyleyerek şöyle dedi: "Yasalann vermiş olduğu bir hakla, biz de islemlere başladık. Denetim Kurulu'nda geçen bir filmi Muzır Kurulu nasıl yasak- lar? Kültür Bakanlığı'nın denet- lemekurulundan geçen, işletme belgesine bağlanan bir filme 60 günlük kanuni süresi içinde ida- re Mahkemesi'ne dava açıüp, belgesi iptal edilebilir. İse, Sav- cılık ve Sulh Ceza Mahkemesi- nin kanştmlması kuvvetler ça- tışmasını, yetki karmaşasını olusturur ve sistemi tıkayan tam bir kaos yaratırT lct vc meslck kuruluşlannın bir calışrna grubu oluşturması ge- rcktiği göriişünü savundu. Ka- za sonrasındaki öiçümier, rad- yasyona bağlı olarak ortaya çıkan hastalıklara ait verilcr kc- sin olarak açıklanmadan ilcriye dönük çalışmalann yapılama- yacağına dikkat çcken Gülenç, " Bugünkü lartışma içinde kcn- dilcrinin vc çocuklannın ne zaman kanser olacaklan dü- şüncc vc cndişcsi içinde olan insanlanmız gerçekçi ve doğru bilgiler ile aydınlatılmalı, gö- revlcrini yerine getirmeyenler varsa ncdenlcn ile tanıülmalı- dır" dedi. Mehmel Soyaslan, bu arada Türkiye'deki sincma vc video gösterim haklannın şirketlerinc ait olan "Temel İçgüdü"nün İz- mir'deki YTR (Yeni Asır Tek- vizyonu) adlı yerel birTV kana- lında gösterildiği için dc dava açacaklannı söyledi. Soyaslan, 500 bin seyirci hedcflcdiklcri vc sinemalarda gösterimi sürcn "Temel İçgüdü" nün.telif hakkı kendilerinde olmasma karşın televizyonda mılyonlarca kişiye göstermenin "sinemalan ortadan kaldır- mak" düşüncesjyle gerçcklcş- tirdiğini öne sürdü. Adalel mekanizmasının da buna yar- dımcı olduğunu vurgulayan Soyaslan, "Türk sinemasının geleceğini yok etmeye çalışan bir düzen bu" görüşünü savun- du. Sinemacılann da "zarar- ziyana neden olan bütün kuru- luşlara karşı" tazminat davası açacaklannı beürtti. "Temel İçgüdü", Muzır Ku- rulu karannın Emniyel Genel Müdürlüğü tarafından tüm ille- rc lelcks gccilerck bıldirildi. likle kanser riskiyle karşı karşı- ya kaiacaklannı açıkladı. SOS Isunbul Çevre Gönül- lüleri Plalformu da "United Stales" gcmisinin Türkiyc'dcn çikanlması için eylcm çağnsın- da bulundu. Platform tarafın- dan yapılan yazılı açıklamada, her zcrresi ölüm saçan gemiyi onanm gerekçcsiyle Türkiye'ye getirenlerin halkın yaşamını ve çcvrcyi hiç saydıklan önc sürül- dü. SOS Istanbul Çevre Gönül- lüleri 7 Ocak Perşembe günü Tuzla İçmeler'de balıkçı motor- lanyla denize açılarak olayın kınanacağını açıkladılar. Doğal HayaU Koruma Der- ncği de konuya ilişkin hazırla- dığı basın duyurusunu, dünya- daki çeşitli çevre örgütlerine ve Amerikan hükümctine gönder- di. Demeğin Halkla Tiişkiler Müdürii Mcltem Altan yıllarca Amerika'da bekletilip Asbesl sökümü gcrçcklcştirilmeyen gc- minin tchlikcli auk olarak dc- ğerlendirilmesi gerektiğini be- lirterek, "Büyük bir tehlike oluşluran gcminin biranöncc Türk karasulan dışına çıkanl- ması gerekir. Gemi Asbcst sö- kümünü Amcrika'da gerçek- lcştirdikten sonra burada çalış- ünlmabdır" diye konuştu. Promosyon U Baftarafi 1. Sayfada . da kıyasıya cekişmc var. Ezan ılanlan almak için radyolar, cs- nafın kapısını aşındınyor. Muğla vc çevresinde yayına başlayan özel radyplann umu- du ise luristlcr. Onümüzdcki sczon 3-4 dilde yayın yapmaya hazırlanan bu radyolar, özellik- lc çevre konulanna vc caretla carctta kaplumbağalanna dcği- neceklcr Muğla il merkczandc- ki ilk radyo Flash sadcce müzik yayını yaparken, Hamlc Radyo ve Şah Radyo, habere ağırlık vermcye başladılar. Bodrum bclediycsi de bir radyo kurarak. on saat yayına başladı. Bundan esinlencn Marmaris Belediyesi de radyo kurarak yayına başla- dı. Dcnizli'de son üç ay içinde kurulan özel radyolann sayısı 11 'e ulaştı. Onümüzdcki birkaç hafta içinde iki radyo daha ya- yına başlayacak. Bu arada Cumhuriyei Savcıhğı'nın özel radyolardan 7'si hakkında Tel- siz Kanunu'na muhalefet ge- rekcesiyle açUğı davalar ise devam ediyor. Uşak'ta özel radyoya valilık izin vermeyince Denizlili giri- şimciler Uşaklılara çağn yaptı- lar ve radyo istasyonlannı bu- rada kurmalannı sağladılar. Muğla'daki 5 radyodan da iki- sini Dcnizlililer kurdu. Denizli ve çevresindeki yayın alanını genişlelmek isteyen girişimcile- rin hcdefi, önce Ege'de sonra lüm Türkiye'de yayın yapmak. Burada "Bizim İller" radyosu dini yayınlar, "Venüs Radyo" ve "Ana Radyo" müzik yayı- nıyla dikkat çekiyor. Manisa'da art arda kurulan 5 özel radyo kasclçilen iflas ettir- di. Kasetçiler bar açmaya baş- ladılar. Bu kentle Manisa Spil, Manisa Mesir, Manisa FM canlı açık oturumlara da yer vc- riyor. Bahkesir'deki üç özel radyo- dan en çok ilgı çckeni Radyo Sev. Adana'da 4 özel radyo yayı- nını sürdürüyor. Adana'dan İzmir'e dek sahil hatünda kuru- lan radyolann cn büyük umu- du turistler. özel radyoya en son kavuşan iki il Aksaray ve Çorum oldu. "Aksaray'm Sesi" radyosu mü- zik yayınına ağırlık verecek. Çorum'daki "FM 19" ise dcnc- mc yayınına başladı. AzerbaycanMa 5okulda dindersi ANKARA (ANKA) - Azer- baycan Eğitim Bakanı Feridun Çelilov, Azerbaycan okullan- nın beşine bu yıl bir vakfın rica- sı üzerine isteğe bağlı olarak din dersi koyduklannı, bunu zo- runlu hale getirmeyi düşünme- diklerini söyledi. Feridun Çelilov, Öğretmen Dünyası Dergisi'nde yayımla- nan söyleşisinde, Azerbaycan Anayasası'nda dinin okuldan ayn tutulduğunu bildirdi. Çeli- lov, "Mecbur etsek arkaandan lran gclir. Dini, bir bilim gibi öğretmek lazun ama dini okula sokarsam ilim olur" diye ko- nuştu. GOZLEM UĞUR MUMCU • Baftarafi 1. Sayfada Hüseyine Batı silah tekellerinin nasıl silah sattıklarını bir bir ortaya koyacaklardır Daha bugünden bu araştır- malar yayimlanıyor. Bugün Bosna-Hersek'te kullanılan silahların yine Batı silah tekellerince satıldığı da yakında ortaya çıkar. 12 Eylül öncesı Türkiye'ye sokulan 822 bin silah ve mılyonlarca merminin onda dokuzunun Batı kaynaklı ol- ması düşündürücü değil midir? 70'li yıllarda Molla Mustafa Barzani'ye siyasal destek ve silah veren ABD değil miydi? Bu destek, 1975 yılında- ki Şatt-ül-Arap' konusundaki Irak ve lran uyuşmazlığı Cezayir Anlaşması ile son bulunca geri çekilmemiş miy- di? Savaşlar, silah tekelleri ve petrol kaynakları arasında- ki ilişki, ne yazık ki çağımızın gerçeğidir. Bosna-Hersek'te petrol kaynakları olsaydı, Bat. hiç bu kadar utanç verici kayıtsızlık içinde kalabilir miydi? ••• Avrupa da 1 Ocak 1993 günü 'tek pazar' uygulaması- na geçildi Bu tek pazar, sermaye ve emeğin 'serbest dolaşım' ilkesine dayanıyor. Türk yurttaşları.'seröesr dolaşım' ilkesinden yararla- namıyorlar. AT ülkeleri, Helsinki Sonuç Bildirisi ve Paris Yasasına karşın Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlarına vize üzerine vize koyuyorlar. Batı, Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlarına bu konuda hiç- bir güvence sağlamıyor. Türk müsün? Avrupa'da ikinci sınıfinsan' statüsündesin... Batı için Türkiye. 'Körfezsa^a^/'nda 'güvenilir mütte- fik\ Kıbrıs konusunda işgalci devletW ••• Kürt milliyetçilerinin çıkardığı 'özgür Gündem' gaze- tesi, yayın yaşamına adını attığı günden bu yana özellik- le iki yazarı hedef alıyor. Bu yazarlardan biri llhan Selçuk, biri de benim. Cumhuriyet, son zamanlarda dinci Zaman gazetesi, Kürtçü Özgür Gündem ve büyük tirajlı gazetelerde köşe kapmış dönek Marksistler tarafından hedef seçildi. Bu saldınların bir kısmına gülüp geçiyor, bir kısmını da yanıtlıyoruz. özgür Gündem gazetesinin ikinci sayfasındaki 'Fo- rum' köşesinde M. Can Yüce de ikide bir sataşır. Kim bu M. Can Yüce? PKK Merkez Komrtesi üyesi. Türk Ceza Yasası'nın 125. maddesinden hükümlü. Suçları arasında polis me- muru Hamdi özüpek ve kızını öldürtmek de var. Asıl üzerinde duracağım konu bunlar değil; konu, avu- katının duruşmada M. Can Yüce hakkındaki görüşleri. Bakın ne demiş avukatı: -Müvekkilinin ceza ehliyetinden yoksun olduğunu, du- ruşmalar boyunca merkez komitesi üyesi olduğunu id- dia ederek bu yolda muhtelifaçıklamalarda bulunduğu- nu, müvekkilinin beyanlarının çeliskili ve dosya içeriği- ne ters düştüğünü, müvekkilinin daha önce hastalık geçirdiğini; yakalandığı sırada arabadan düşerek beyin travması geçirdiğini, bu durumun ruh sağlığı üzerinde olumsuz etki yaptığını... (Diyarbakır Sıkıyönetim Komu- tanlığı 2 No'lu Askeri Mahkemesi 25.4.1984 gün ve 1983/34 sayılı gerekçeli karar, s: 365). Yüce, gerçekten ruh hastası mıdır? Bunu benim bil- meme olanak yok, bu konuyu avukatına sormak gerekir. Gerçekten hastaysa kendisine 'ac/7s7fa/aA-'dilerim... Özel radyolar tarüşıldı fc ÂntenIere takdmış dkkotek 9 ANKARA (Corahuriyel Bü- rosu) — Hızla çoğalan özel rad- yolar, tartışma konusu olmaya devam ediyor. Yaptıklan tek tip yakınlarla iletisimcilerin tepki- sini toplayan özelradyolann ya- yın içerikleri, ODTÜ İşletme Topluluğu'nun düzenlediği pa- nelde de "çok kanallı tek seslilik" olarak nitelendi. Prof. Dr. Raşit Kaya'nın otu- rum başkanhgını yaptığı pane- le davetli olmalanna karşın, özel radyolardan yalnızca Ankara Büyükşehir Belediyesi'nin rad- yosu olan Radyo Anki temsilci- si katıldı. Panele Ankara Üni- versitesi lletisim Fakültesi öğre- tim Görevlisi Ahmet Çiftçi ile Radyo Anki temsilcisi Ahmet Tümel katıldı. özel radyolann, bilgi verme işlevinin ikinci plana atıldığı ve sadecemüzikyayını yaptığına dikkat çekilen panelde konuşan Rıfat Aras, bu radyoları "Ante- ne takılmış diskotekler" olarak niteledi. Yasal boşluktan yarar- lanaraka, "doğan" radyolann çok seslilik yerine "çok kanallı tek seslilik" getirdiğini savunan Aras.Türkiye'de henüzradyoiş- letmecileriyle hukukçulann bir araya gelemediğine değidi. Be- lediye radyolan örneğini de eleş- tiren Aras, bu kuruluşlann, be- lediye başkanlannın propagan- dasını yapan örgütler olarak de- ğil, kent sorunlarına ve kentli- lik bilincine dayalı programlar üreten kuruluşlar olması gerek- tiğini söyledi. ARADA BİR • Baftarafi 2. Sayfada e) Bu yasayla öngörülen yüksek kurula, yönetim kuru- luna, bilim kurullarına ve yürütme kurullarına seçilecek üyelerle, bağlı kuruluşlann başkanlan için Devlet Me- murlan Yasası'nda belirtilen yaş sının aranmaz. (Ge- rekçe Türk Dil ve Tarih kurumlan maddeden ayıklana- rak yeniden yazıma gidilmiştir.) Madde 4.99. maddenin (c) ve (d) bölümleri kaldınlmış- tır. (Gerekçe: TDK ile TTK'nın gelir kaynakları kendi tü- züklerinde yer alacağından bu bölümlere gerek yoktur.) Madde 5. 106. maddenin (b) bölümü şöyle değiştiril- miştir. Madde 106/b) uygulama ve bilim kollarında yer alan yarkurullann oluşturulması ve çalışma ilkeleri (Gerek- çe: Türk Tarih Kurumu bu bölümden çıkanlmıştır.) Geçici madde 1: Türk Dil ve Türk Tarih kurumlan 17.8. 1983 günü yürürlükte olan tüzüklerirte göre ilk genel ku- rullarını, bu yasanın yürürlüğe girmesini izleyen altmış gün içinde yaparlar. Bunun için bu kurumların yaşayan yönetim kurulu üyelerinden oluşan bir toplantı yürütme kurulu oluşturulur. Toplantı kurullarının hazırladığt üye çizelgesi Ankara 1. Sulh Hukuk Mahkemesi'ne verilir. Bu üye çizelgesi Ankara adalet yapısında askıya çıkarı- lır ve Resmi Gazete'de yayımlanır. Itirazlar on gün için- de karara bağlanır. Toplantı yürütme kurulunu en yaşlı üye temsil eder ve genel kurulu da açar. Geçici madde 2. Türk Dil ve Tarih Kurumu çalışanları isterlerse kamu görevlisi olurlar, isteıierse bu kurum- larda çalışırlar. Madde 6. Yasa yayımı günü yürürlüğe girer. Madde 7. Yasayı, Bakanlar Kurulu yürütür. Böyle bir yasa önerisini TBMM Başkanlığı'na suna- cak bir milletvekili herhalde bulunabilecektir. Ancak "hü- kümet" öneriye kanlmazsa öneri yaşalaşmada gecikir. Bu bakımdan "yasakların üzerinde oturamadık" diyen Bakanlar Kurulu Başkanı kendisi bir tasarıyı yasama kurumuna göndermelidir. 12 Eylül'ün çizmeleri altından Atatürk'ün kurumlarını kurtarmayan hükümet demokra- tikleşmeden söz açamaz. Ancak özellikle Türk Dil Ku- rumu'nuaçmakkimietkin huffaşlarıngözlerinirencide edecek ziya olacağından hükümet bize bu utana yaşat- mada özüriü olamaz. Türk aydınlanma kurumlarını öz- gürleştiremeyen yasama ve yürütme kurumlan demok- ratiklikte sınıfı geçemezler. Ulusumuzun kurtancısının kalıtını yol kesicilerin saldırısından kurtarmadığımız sû- rece bağışlanmaz bir utanç içinde olacağız.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle