Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURfYET 160CAK 1993 CUMARTESİ
DIZIYAZI
Krm korkar
radyasyondan
ŞÜKRANKETENCİ
-7-
Bilinıde
bîrşeyler
yapanda
bulunuyor
• Prof. Baykut
"Ben YÖK'ün Prof. Baykı*
bize koyduğu yasağı ve buna
rağmen tamamen susmayıp,
bifimsel ölçûlerde birşeyler
yapmayaçabştıâmızı duyurmaya
çalışrmşüm. AçıkJamamın sadece
bir yönü değerlendirildi" diyor.
Kamuoyu, Prof. Fikret Baykut ve eşi
Prof. Sacide Baykut'u, basındaki ha-
berlerden, özellikle Milliyet gazetesin-
de yayırdanan bir röportajdaki,
"YÖK bilime yasaklama getirdı, sus-
turdu" açıklanîalanyla tanıdı. Sadece
bu açıklamalan, üzerlerine şimşekle-
rin çekilmesine yetti. Aleyhlerine çok
sey yazıhp söylendi, davahk duruma
Dile düşürüldüler.
Prof. Fikret Baykut bu suçlama-
lann, haksız saldınlann üstüne benim
"bilim sustu" genel değerlendirmem-
den de almmış. Kamu oyunun herşeyi
yanl'ş tartışıp yonımlamasından
vakınıyor. Çünkü kendisı söz konusu
nabeı-röportajda, YÖK'ten gelen
baskıyı ve yasaklamayı anlatmış. An-
cak bu yasağa rağmen kendilerinin
birşeyler yapmaya çalıştıklannı da
söylemiş Örnek olarak I2arahk 1986
tarihindc. arastırma yasağı ile bağ-
lantıh olarak ısmini veremeden Hür-
riyet Gazetesinde yayınlanan, bilim
adamı görüşü olarak, söz konusu çay-
lann içılmesinin zararlı ve toplaulması
gerekli olduğu açıklamasını yaptığım
belirtiyor. Ranser yapıcı çaylann
imha edilmesinin düşünülmesi gerek-
tiği uyansını yaptığını belirtiyor.
Bilimsel yayın
Bu arada piyasadaki çaylar ve nasıl
içilebilecegi konusunda özel çahşma
da yaptığını ve sonuçlanru 1987 yılın-
da basılan "Çevre Sorunlan ve Konı-
ma" adlı bilimsel kitabında yayınladı-
ğını bildiriyor. Bize bir örneğini gön-
derdiği kitapta, radyasyon ve tehlikesi
hakkında genel bilgaler yanında, rad-
yasyonlu çaylann durumu hakkında
ve en az zararla nasıl içjlebileoeği ko-
nusunda yaptığı çalışmalann da so-
nuçlan var. Bu çahşmalarda radyas-
yonlu çaydan demlenen çaya en az ge-
çişin, az suyla koyu dernleme ve bar-
dakta bol sıcak su konma ile elde edil-
diğini ortaya koymuş.
Prof. Baykut " Ben YÖK'ûn bize
koyduğu yasağı ve buna rağmen ta-
mamen susmayıp, bilimsel ölçülerde
birşeyler yapmaya çalıştığımızı duyur-
maya çalışmıştım. Âçıklamamın sade-
ce bir yönü değerlendirildi. Kamu
oyuna öyle yansıdı. Bizi susturdular,
yasaklama getirdiler, bu doğnı ancak.
yine de bir kısım bilim adamı boş
durmadı. Bunu açıklamak istemiş-
tim" divor.
Radyasyonun boyutunu ve gizlendiğini açığa çıkaran tarüşmalannkısa öyküsü
Alü yıldır tarbşdan raporTürkiye'nin radyasyondan etkilendi-
|inin, en çok çay, ürünlerin kirlendiğinin
ortaya çıkmasından sonra, duruma sap-
tamaya çalışan bilim insanlanmız da
çıktı. Çayda radyasyon olgusunu ortaya
çıkaran bilimsel çalışmalar çok büyük
tepkilere yol açtı. Radyasyon bir görûn-
mez ve bilinmez olduğuna göre, acıkla-
namazdı da. Halkı paniğe sokmarun ne
anlamı vardı? Çayda radyasyon bulan
bilim insanlannuz çok ağır suçlamalara,
soruşturmalara hedef oldu. Onlar bilime
yakışmaz, "suiniyet'" sahiplenydi. Bu-
gün de bu anlayıştan çok şeyin değıştiğı-
nı söyleyebilir miyiz?
ODTU'den Olcay Bırgül, Aykut Ken-
ce. tnci Gökmen ve Ali Gökmen'in rad-
yasyonlu çaylar ûzennde yapüklan ça-
İışma, susan Türkiye'den konuşan Tûr-
kiye'ye geçiş zorluğunun, YÖK'ün
varhğının, bilime baskının bir simgesı
olarak, 198rden bu yana tartışıhpduru-
yor. Aynı zamanda çayda radyasyon
olayının boyutunu, bunun halktan giz-
lenmesini açığa çıkaran, bu tartışmala-
nn çok kısa bir öyküsünü size aktarma-
ya çalışacağız.
141 örntk
öğretim iiyesi grubu piyasada bulu-
nan ve kirlilikleri 1100-38700 bekerel
arasında ortalama 10.300 bekerel çıkan
141 çay örneği üzerinde bir çahşma yap-
Ya bilimsellik
ya iyimserlikKomiteye üetifanesi için rektör-
lüğe iletilen raporda, bilimselli-
ğin gereküliği çarpıcı tar bieim-
de vurgulanıyor ve jöyle deni-
yordu:
"ABD Ulusal Bilim Akade-
rrusi'nin saptamasına göre kişi
başına yılda 170 miliremlik bir
doz, Türkiye nüfusuna uyar-
landıgtnda, yılda 1200 ötdürü-
cû kanser vakası anlamına gel-
mektedir. Aynca, vıllık dozda-
ki her 100 miliremlik arttşın,
Türkiye nüfusu için 280 kanser
vakası araşı getırcbileoegı vur-
gulanmaktadır.
Bu dunımda yapilacak iki şey
vardır. Ya bilimsel verifcr
ısığında yapılan cahminJer ge-
çerli sayılır, gerekli önkmler
alınır; ya da nasılsa 100 mil-
yonlarca kişının izlenemeyece-
ği göz önûne alınarak tahmin-
ler önemsenmez ve lyimser bir
tuturnla hiçbjrşey olmayacağı
ümit edilir. Kanımızca. izlen-
mesi gereken yol, birincisıdir.
Yüzlerce kışmın hayaü söz k o
nusuyken ıvimser ofmak, ge-
rekli tedbırlen almamak pek
rasyonel bir tutum sayılamaz.
Kaidı ki. insanlann radyas-
yondan etkilendiğuu gösteren
gözJemter de vaıdır.**
dü.
ODTÜ öğretim üyelcrinın
raporunun ortaya çıkmasıyla,
dönemin TAEK Baskanı
özemre'den gelen tepki çok
şiddefli oldu. özemre'mn
ODTÜ Rektörlüğü'ne gön-
derdiği yazıda, çalışmanın bı-
lımsei yankşJarla dolu olduğu
öne sürülürken, hakaret niteli-
ğinde agır suçtamalar da yer
almaktadır.
"Büimsellikten öte başka
amaçlann gerçekleştinlmek
istendiği anlaşılmaktadır. Bı-
limsel venlere dayanmadan ve
üstelik hatab olan bu tean ga-
zete aracüığıyla kamuoyuna
duyurulmas), şu anda hamile
olan bütün vatandaşlanmıa
huzursuz edecek ve doğurula-
cak çocuklar hususunda da
yanlış uygulamalar yaptlrnası-
na sebep olabüeceku'r Bütün
bunlann maddi ve manevi so-
nımluluğunu. raporu hanrla-
yanlar, huzuru kalp ve vicdanı
kamile ile yüklenebilecekkr
midir? Bu davranış, bu raporu
kaleme almış sözde bilim
adamlanna seref vermedıği
gibi ODTÜ için de fevkalade
büyük bir taJihsizlık teşkü et-
mektedir
rmşlardı. Söz konusu çaylann demlen- likie tıbbi amaçh röntgen fıbni çekimin-
mesi sonunda içilen çaydaki ışdyasyon de, alınacak dozun azallılması uygun
miktannı saptamışlar ve alınacak ön- olacaktır.
temlere ilişkin deşusonuçlaravarmışlar- 16 Ocak 1987 tarihinde, çalişmanın
dı: sonuçlan ve alınması gereldi önlemlere
.Hamile kadınlar, emzikliler ve çocuk- ilişkin rapor, Radyasyon Güvenliği Ko-
lara çay içiribnesin. mitesi'ne iktilmek üzere ODTÜ Rektör-
.Çaylar içilecekse demlenmeden önce lüğü'ne sunuldu. 27 ocak tarihli Hürri-
sıcak su ile çalkalanıp içilsin. Bu işlemin yet gazetesinde de haber olarak yayın-
aktivitenin önemli ölçüde kaybolmasına landı. Hâla noktalanamayan olayh tartı-
yol açüğmı saptamışiardı. şmalar da bÖylece başlamış oldu.
.Piyasaya daha fazla radyoaktif çay öğretim üyeleri çalışmalannda sadece
süriihııesin, temız çaylarla harmanlama Çernobil kazası ile yayıbnış olan iki
durdurulsun ve radyoaktif olanlar önemli radyoakü'f maddenin (sezyum-
imha edilsin. 134 ve sezyum-13Tnin) izotoplannı ölç-
.Kazayı takiben toplumun aldığı müşlerdi. Vardıklan toplam değerler söz
doz nedeni ile diğer kaynaklardan, özel- konusu çaylarda buiunan toplam radyo-
aktivitenin ancak alt sınırlan olarak
kabul edilebilirdi. Kuru çaydan demlen-
miş çaya da, radyoaktivitenin topla-
mının %46- 68 oranıhda bir gecışi söz
konusu oluyordu. Dönemin sorumlu
Bakanı Cahit Aral'ın radyasyonlu çay-
dan demlenen çaya ancak %3'lü bir ge-
çiş olacağj yolundaki acıklaması ile bi-
hmsel araştırma sonuçlan çok ciddi bi-
çimde çelişiyordu. Piyasadaki çaylarda
bulunan radyasyon miktanndan baş-
lıyarak halka yapılmış bütün resmi açık-
lamalardan çok farklı, tehüke olduğunu
gösteren sonuçlar ortaya çıkıyordu. Ra-
porun araştırma sonuçlannın toplum
sağlığı acısından degerlendirilmesi bölü-
münde özetle şu görüşlere yer veriliyor-
du:
Önfemdbetteyok Soimyetsalıipleri
Tabiı ki, susmayı seçmeyen.
çallak ses çıkaran ODTÜ öğ-
retim üyelen grubunun araşu-
rması ve uyansı doğruJtusunda
önletn alınmadı. Yüksek rad-
yasyon oknadtğı ve insarumıza
birşey olmayacağı görüşii doğ-
rultusunda polıtikalar yürûtüİ-
ODTÜ gibi ülkenin irfanı-
na hızroet eden bir müessese-
nin manevi iübannı zedeleyen
bu kabii suiniyet sahibi kişüe-
rin ODTÜ bünyesine banna-
bitauşoimasını derin bir üzün-
tüyle karşılamakta okluğu-
muza inanmanızı saygılanmla
ıstirham ederim."
Kıbar bir dille arastırmayı
yapan öğretim üyelerinin
ODTÜ yeri olmadığını anla-
tan özemre'nin yaasında özet
olarak çaydan suya radyasyon
geçiş yüzdelerinın yanlış oklu-
ğu. yanlış aletlerie ölçüm
yapıldığı ve yüksek olarak açı-
klanan dozlann da tehlikesiz
dozlar olduğu savunuluyor.
Bu taruşmanın kamuoyun-
dabüyûmesi üzerine, araştırma
sonuçlannın konırol edılmesi
için Çekmece Nükleer Araşü-
rma ve Eğitım Merkezı'nde
arastırmayı yapan öğretim
üyelerinin' sınava çekildikkri
bir toplantı yapüdı. 19 saat sü-
ren ve sonuç abnamıyan tartı-
şmanın haberi 17 Şubat 1987
tanhlı Cumhuriyet gazetesinde
arkadaşmuz Zafer Arapkirli
tarafından aynntüı bir tHCunde
veribnişti. ODTÜ öğretim üye-
leri grubu araştırmanm tekni-
ğine ilişkin bir yanlışlanru dü-
zeltmeye ve bu çerçevede ortak
açıkiaöıaya hazırdıiar. Ancak
TAEK tarafi çaydaki radyas-
yonun içilen çaya geçiş oran-
lannın yan yanya olduğu ger-
çeğini kabul ettiği halde, dera-
lemeden önoe yıkamanın rad-
yoaktivite dozunu düşürdüğü
gerçeğine de "evet" derken, or-
tak bir açıkiama ile kamu oyu-
nun uyanlmasına ıtıraz ediyor-
lanlı. TAEK yetkiüJeri halka
yapılacak uyanlann, çayda
tehlikeü dozda radyasyon bu-
lunduğunu kabuUenme ola-
cagtnı vurgulayarak. çok kısa
bir ortak açıklamaya dahi raa
gelmemışlerdi. ODTÜ grubu
insan sağlığuu, TAEK grubu
ekonomiyi önde tutuoca, bi-
lunsei olarak vanlan ortak so-
nuçlar bir ortak açıkiamaya
dönüşememişti.
Etki eşiği yok
"Çay ülkemizde yaygm olarak tüketi-
len bir üründür. Araştırma sonucunda
ortaya çıkan sunuşlar toplum sağlığı açı-
sından önem kazanmaktadır. Kamu
oyundaki tartışmalarda radyasyonun
sadece kanser yapıa etkisi üzerinde du-
rulmuştur. Oysa radyasyonun genetik
etküeri çok dâha geniş boyutlu ve gele-
cek nesilleri de kapsayacak nitebktedır.
Radyasyonun genlerde meydana ge-
tirdiği mutasyonlar acısından herhangı-
bir etki eşiğı (alt SIBJI) bulunmamakta-
dır. Diğer bir deyişle, radyasyon miktan
ne kadar az olursa olsun mutlaka gene-
tik bir lahribatı olacaktır. Bu şekilde
meydana gelen gen mutasyonlan da bir-
çok kuşak boyunca tophımu etkileye-
cektir. Bu mutasyonlann topluma yük-
leyeceği maddi ve manevi yük, şu andaki
ekonomik endişelerle kıyaslanamaya-
cak boyutlardadır.
Yukandakı ölçümlerie 5 bardak çay
içen bir kimsenin bir yılda yükleneceği
radyasyon dozunun miktan 61-105
mrem sınırlan arasında olacaktır. Sade-
ce çaydan alınacak radyasyon bile gecek
nesillerde yüzlerce kişiyi etkileyecek ve
çeşitli genetik hastalıklara neden olacak-
tır."
SÜRECEK
AkarcaJı'nın acıklaması: Kcunuoyımııcûdatınıuhk
Yuptdışında
İ n ı i l i z c e
nasıl öğrenilip?
FÎGENATALAY
HÜRRÎYETUYMAZ
-14-
Televizyonda siya-
si parti temsilci-
lerinin katıldıklan
açık otunım so-
nunda kamu oyu-
nun bir kez daha
aldaüldığı değer-
lendirmemize
ANAP sözcüsü
Bûlent Akarcalı'-
dan gelen bir açıkiama var. Başlığj
haksız ve insafsız bulduğunu söylü-
yor. Bu meseleyi önce siyasetçilerin
değil, biüm adamlannın tartışması ge-
rektiğiru zaten savunmuş olduğunu
anımsaüyor. "Kamuoyunun aldatı-
lmasının sözkonusu olmadığıru, olsa
olsa konunun karmaşıklığı karşısında
bir kısım arkadaşlann yetersiz kal-
masının söz konusu olduğunu" savu-
nuyor.
Hükümeti, meseleyi ciddi bir şekilde
inceletme yerine, geçmis dönemden
ucuz inükam alma kolayalığı içinde
olmakla suçluyor. Sansasyoncanavan
ile karşı karşıya kalınıp. halk kitlele-
rinin telaşa verildigini söylüyor.
Karadeniz bölgesinin, Çernobü'-
deki 2. patlamadan etkilendiğiru ken-
disinin söylediğini belirterek."2. bir
patlama olduğunu ben belirttim. E>o-
layısıyla çaya, fındığa ve yöre halkına
yönelik radyasyon riskini, var ise, sak-
lama yoluna gitmedim. Vakit yetersiz-
liği her yapıbruş işi ve alınmış tedbiri
açık oturumda anlatmaya tabii ki yet-
medi "diyor.
Genel Yayın Yönetmenimiz özgen
Acar'a gönderdikleri açıklamada, rad-
yasyon olayına ilişkin soruşturma iste-
yendiğer parti konuşmacılannın "ders-
terini iyi calışmadıklan" değerlendir-
memize de katılmıyor. Siyasi isüsmar
ve sansasyon konusunda söylenecek
sözfcri olmadığına bağbyor ve açıkla-
masını, şöyle tamamlıyor
"Radyasyon ve etkileri konusunda
yıllardır çalışan bilim adamlannın da-
hi son derece tıtiz tutum ve dikkatli
cûmleler kullanarak yaptıklan açıkla-
malara karşın meseleyi kamuoyuna si-
yasi beyanat ve manşetlerle kabul et-
tinneye çalışmak ne derece doğrudur.
Şahsınızın bu konuya olan duyarlı-
lığını saygıyla karşıhyor ve destekh'yo-
rum. Ancak bilimsel acıdan son derece
karmaşık olan meselelerin kamu oyu-
nu tatmin acısından hızla sonuçlandı-
nhp. hemen suçlu arama-bulma ve
mahkum etme anlayışını kamu oyun-
da normal bir yaklaşunmış gibi getir-
menin bambaşka ve çok daha sakınca-
h sonuç ve alışkanhklara yol açabilece-
ğini hatırlatrriak isterim."
Sayvn Akarcalı'nm görüşlerine olduğu
gibi yer verdikten sonra bizim de söz ko-
nusu açık oturuma ilişkin sorularunız ola-
cak. Bu kadar karmaşık ve duyarlı olduk-
ları bir konuda, sadece Edirne için, gelen
radyasyon bulutu ile bağlantûı olarak
almnuş çok satırlı önlemieri, nasıl ohır da
milyonlarm karşısmdagenelönlemJergibi
sayabildüer. Çay ve findık sonuçlan ile
asılkirlenmenin Doğu Karadent yöresin-
de olduğu ortada iken, televizyonda halka
gösterdıkleri görev yapddığına ilişkin
TAEK raporlarmda, bu bolgeye ilişkin
yapdmıs niçbir uyarmın, alınmış hiçbir
öruemin olmadığını neden atladûar? BL
bugûne kadar yaptığımız yayınlarda,
Doğu Karaaenizdeki Trakya'dan çok
daha ciddi kirlenmenin, radvasyon buhıt-
larmın saklandığmı, bile bile çok radvas-
yonlu çaylarm içirildiğini sövlerken, ken-
dilerinin açık oturumdagereken bütün ön-
lemlerin almdığını savunurken gösterdık-
leri aynı kaynaklardaki bilgüen kul-
landık. Yaymlanmız üzerinde hiçbirşey
söylemediklerine, en ufak bir lartışma aç-
madıklarma göre, bu sonradan bizim sap-
tadtklanmıza katüdıklan anlamına mı
geliyor?
Öyle ise geçmiş için değil, ancak gelecek
için sevindirici olabilir.
ABD'DE
AU PAIR'IİK Evsahipleri, anam-babamgibiydi
British Council
denetimli okullar
Newnham Language Centre
8 Grange Road, Cambridge, B3 9DU
Tel: 9.9.44 223 311344
faks: 9.9.44 223 461411
Başvuru: Michael Short
Haftahk kurs ücreti.
153-165 pound
Nord Anglia Intematıonal
10 Eden Place, Cheadle,
CheshireSK81AT
Tel:9.9.446l49l4191
faks:9.9.4461 4914409
Başvuru: Kevin Mc Neany
Haftahk kurs ücreti:
194-299 pound
The Oxford Academy
18 Bardwell Road, Oxford OX2 6SP
Tel:9.9.44865 512174
faks: 9.9.44 865 537 51
Başvuru: Mrs Susan Mason
Haftahk kurs ücreti: 95-310 pound
Oxford House College
3 Oxford Street, London W1R 1RF
Tel: 9.9.44 71 7343889
faks: 9.9.44 71 3234582
Başvuru: Chris Polatch
Haftabk kurs ücreti: 16-80 pound
Oxford House School of Engüsh
67 High Street, Wheatley,
Oxford,OX33 1XT
Tel: 9.9.44 865 87 47 86
faks: 9.9.4486587 33 51
Başvuru. Mr R.I.C. Vemede
Haftahk kurs ücreti: 175-180 pound
Experiment in Turkey'in
bugüne kadar ABD'ye gön-
derdiği au pair sayısı yakİaşık
200. Halen de 150 civannda
genç kız ve erkek öğrenci
ABD'de au pair olarak bulu-
nuyor. Bu arada dönenlerin
anlattıklanrun kulaktan kula-
ğa yayılması nedeniyle,
ABD'ye gitmek isteyenlcrin
başvurulannın sonu gehni-
yor. Hatta bu arada yaş sının-
nı aşmamış olan bazı au pair
genç kızlar, yeniden ABD'y^
gitmek üzere kuruluşa geli-
yor. Bunlardan bıri de Bema
Gûr(21).
Use mezunu olan Gûr,
Tûrkiye'de iki yıl satış ele-
manlığı yapmış. Daha sonra
ABD'ye gitmek üzere Experi-
menî in Turkey'e başvurmuş.
Kurumun açtığı sınavda İngi-
Uzce düzeyi yetersiz bulunun-
ca, özel ders almış ve yeniden
başvurarak Mayıs 199I'de,
Richmond'da yaşayan iki ço-
cuklu dul bir eczaa hanımın
evine au pair olarak gitmiş.
Orada kaklığı bir yılı çok gü-
zel bulan Gür, au pairliği di-
ğer gençlere de öneriyor.
ABD'deki au pairhğin Ingil-
tere'dekinden çok farklı oldu-
ğunu vurgulayan Gür, bu de-
neyim sırasında İngilizce öğ-
renmenin yanı sıra, kültûr
mübadelesinin de kişinin ya-
şama bakışını etkilemesi acı-
sından çok yararh olduğunu
savunuyor. Gür, 18 ocakta
ABD'ye ikinci kez au pair ola-
rak gitmeye hazırlanıyor.
Au pair olarak ABD'de bir
yıhnı tamamlayarak geri dö-
nen Ebru Şengül (22) de, ora-
daki yaşantısınm kendisine
çok şey kazandırdığını söylü-
yor. ÎTÜ Mimarhk Fakültesi
mezunu olan Şengül, Tür-
kiye'de master programı çer-
çevesinde TOEFL almak için
bir yıl hazırhk okumak yerine,
ABD'ye giderek bunu daha
kısa sürede çözdüğünü anlatı-
yor. Experiment in Turkey
aracıhğıyla ABD'nin Penns-
ylvania eyaletinde tek çocuklu
bir ailenin yanında kaldığını
belirten Şengül, orada yaşa-
dıklannı şöyle dile getiriyor:
"Evin erkeği Türk. kansı ise
Italyan asıllıydı. Ben gittiğim-
de kızlan Nevin 7 ayhkü. Au
pairlerinin özellikle Türk oi-
masını istemişler. Beni hemen
benimsediler, çalışmam için
kitaplaraldılar. Buradahafta-
da üç saat bir koleje devam et-
tim, daha sonra da konuşma
pratiğimin gelişmesi için o ko-
İejin damşma servisinde 4 ay
kadar çalışüm. Sonunda TO-
EFL alıp döndüm. Şimdi
yüksek lisans eğitimime de-
vam ediyorum. Orada hemen
hemen hiçbir sorunla karşılaş-
madun. Evin erkeği Türk ol-
duğu için, ben Türkiye'yi öz-
lemeyeyim diye beyaz peynir
bulur gehrdi. Hanjmı ise -ona
anne diye hitap ediyordum-
çok güzel yemekler yapardı.
Tabii bunlann içinde Türk ye-
mekleri de vardı. Çocuk bakı-
mıru zamanla öğrendim. Bu
konuda da çok anlayışhydı-
lar.
Zaman zaman bababenle
Tûrkçe konuşmaya başlardı.
Ama anne hemen müdahale
eder, onu sustururdu. Küçük
çocuk olması, benim için so-
run yaratmai; çünkü çocuk-
lan, özellikle de bebekkri, za-
ten çok severdim. Buraday-
ken ne zaman bir bebek gör-
sem üzerine atlardım. Şu an
Ingüizcem iyi. Oraya gitmiş
olmaktan çok memnunum.
İngilizce yanında bir sürü de-
neyim kazandım."
SÜRECEK
POLTTIKA VE OTESİ
MEHMEDKEMAL
Kendi İçin Mersiye™
Geçen cumartesi Kadıköy Belediyesi'nin izniyle Mü-
hürdar'daki 'Cihan Serasker Sokağı'nın adını 'Cemal
Süreya' koyduk. Neden sokağı değil de sokak? Sokak
adları yazılırken tartışılır.
Cemal Süreya Kadıköy'ü, hele Mühürdar'ı çok sever-
di. Ev kiraladı mı buraları yeğlerdi. Yıllarca önce bu so-
kak değil de bunun birkaç sokak altbaşında bahçesi
demirli, kapısı demirli, düzayak birevdeotururdu. Akşa-
müstleri nntımdaki küçük meyhanelerde Cemal'i bula-
mayanlar da bu düzayak evin penceresine bakarlardı;
ışık yanıyor mu, yanmıyor mu? Yanıyorsa evdedir.
Maliye mufettişliği ederken vapura Kadıköy'den bi-
ner, Karaköy'de inerdi. Posta kutusu da Karaköydeydi.
Vapurda hiçbir zaman oturmazdı. Biner, altlı üstlü bir
tur atar, üst kattaki tezgâhın başında, ayakta yerini alırdı.
Kendisine bir çay söyler, çayı bir kadeh rakı içiyormuş-
çasına ağır ağır yudumlardı. Sonra "Kadıköy'de iskeie-
ye en yakın oturan şair benim" diye övünürdü. Bu övün-
meyle yetinmez, bunu üretirdi. "tskeledeki ağaca en
yakın olan benim". "Otobüs duraklarına en yakın olan
benim..." Bu söylemeler Cemal'in her şeye proleterce
yaklaşımını belirlerdi.
İçinde bitip tûkenmek bilmeyen bir özlem yatardı: Der-
gi çıkarmak!.. Bunu kaç kez denemişti, kaç kez barmıştı?
Papirüs'ü iki kez çıkarmamış mıydı? Eline fırsatlar geç-
se yeniden çıkarmayı denerdi.
İşi gücü şiirdi. En çok sevdiği şair sorulsa söylemez,
nazikçe kaçınırdı. Ama yakınında bulunanlar bu şairin
Ahmed Arif olduğunu bilirlerdi. Neden Ahmed Arif?
Önlın horianmışlığını severdi.
Adını sokağa koyarken şöyle bir çevreme baktm, da-
ha çok sevenleri gelmişti. Kara kış istanbulu'nda, soka-
ğın ucunu kasıp kavuran kuru bir ayaz vardı, buna,
ancak bu kadar kişi dayanabilirdi.
Düşünüyorum da birkaç yıl önce Eyüp sırtlarında de-
nize bakan bir mezara gömmüştük, cemaati
1
gene bun-
caydı. Şimdi bir sokağın başını dolduruyorduk. Ne tele-
vizyondan gelenler vardı, ne de resmi kişilerden!
Şairler şiir yazar. Türlü şiirleri vardır şairlerin... Bu
türlerden biri de mersiye'dir. Şair kendi için mersiye
yazmaz, mersiye karşısındakiler içindir. Şair kendi için
şiir yazacaksa bunun adı 'fahriye' olur. ölümünden ön-
ce kendi için mersiye yazan tek şairin Cemal Süreya
olduğunu sanıyorum. Bu yolu açıyor. Işte mersiye:
ölüyorum tanrım
Bu da oldu işte
Her ölüm erken ölümdür
biliyorum tanrım
Ama aynca aldığın şu hayat
fena değildir
üstü kalsın
Halk şiirinde bir ağıt var, ölenlerin ardından ezgili, ez-
gisiz söylenir. Burada da halk şairi ağıdı kendi için değil,
ölen için söyler. Hele bir de doğaçtan söylenen ağıtlar
vardır; bir başladı rrrt bir daha neredeyse sonu gelmez,
sürer de sürer. Şunu ekliyeyim: Ozan, şairin yerini tut-
maz. Divan ozanı denebilir mi? Halk şairine ozan dene-
biWr. Ozan diyeceğiz, ama şairin yerini doldurana de-
ğin... Şair ve şiirin yeri henüz ozanla dolmuyor. Ataç,
şiireyırderdi, tutmadı. Bakıyorum kimsenin yırıanımsa-
dığıyok...
BULMACA
SOLDAN SACA: 1. 2 3 4 5 6 . 7 8 _ 9
1/ Anton Çebov'un tamn-
mış bir oyunu. 2/ Avrupa
Topluluğu'nun ortak pa-
ra birimi... Elçilik ve kon-
solosluklarda çahşan
koruma memuru. 3/
Hayvan yemi olarak kul-
lanılan bir bitki. 4/ En-
der, seyrek... Düşmanlık. 6
5/ Ava ahştınlmayan bir j
tür doğan_. 6/ Eksiği ol-
mayan... Üç dört tel ipek- 8
ten bükülmüş iplik. 7/ g
Yaratıasının adı bilinme-
yen yapıt... Eski Mısır'da güneş
tannsı. 8/ Mumlanmış ya da para-
fınlenmiş fitil... Buynık. 9/ Derviş-
lerin başlanna giydikleri, tıfükten
yapılmış ince ve hafif bir çeşit tak-
ke.
YUKARIDAN A Ş A C I Y A :
1/ Albert C«mus'nün bir romanı...
At ve benzeri hayvanlann sırtına
vurulan keçe ya da meşin. 2/ Huy-
suz, cirkin ve yaşlı kadın... Bir
meyve. 3/ Kutsal ışık.. Bıtkilerde
gaz ahşverişine yarayan aralıklar. 4/ Kacak mal. 5/ Edebiyat,
güzel sanatlar, müzik ya da bilimsel uğraşlar için kurulmuş okul
ya da dernek. 6/ Senegal'in başkenti... Doğu Anadolu'da kuüa-
nılan bir tür küçük zurna. 7/ Tuzağa düşürülen şey... "Çok
önemli kişi" arüamında uluslararası kısaltma... Eylemleri
olumsuz yapmakta kullanılan ek. 8/ Saçma sapan söz... Is-
viçre'de bir kanton. 9/ Sahip... Az pişmiş et.
ADNAN PERtS, ALEYHÜNDEKİİDDİALARIYAMTLIYOR (2)
Hintli ve Yıuıaıı yanındahizmetçilik
-Sayın Derin; sizin aracıltğmtzla giden
gençlerin, fngiltere'de hizmetçi olarak
çalıştvüdtklanna ilişkin haberler, basmda
bir çok kereleryer aldı.
"Sen git, Derin'le gitmiş bir tane öyle
kız göster, ben bu büroyu kapatınm."
-Size başvuranlan tngiltere 'de İngiliz ai-
lelere değil de daha çok Hintli, Yunan aile-
lerin yanma yerleştirdiğiniı söyleniyor.
İngilizcesinigeliştirmek için İngiltere'ye gi-
den bir gencin, fngilizce'ye gerektiğişekilde
hakint olamayan ya da aksan. telaffuz gibi
sorunlan olan bir ailenin yanma yerleştiril-
mesi ne derece doğru?
"Neden böyle söylüyorsunuz? Onlar da
İngiliz vatandaşı. Ne diye vize veriyorlar?
Vermesinler o zaman. Au pairlikte, İngi-
lizoe konuşan "İngiliz aile" deniyor, eğer
sizin dediğiniz gibi olsa, konsolosluk vize
verip bu au pairlerin gitmesine izin ver-
mez. Hinüi, Yunan aile niye problem ol-
sun ki!"
-Peki, siz İngiltere'de bu dili Hintlilerin,
Yunanlann, Ganalıların hatta İrlandalı-
ların nasıl konuştuğunu biliyor musunuz?
Amacı İngilizce olan bir aupair, neden İngi-
liz bir aile yerine bir Hintli aileye gitsin? .
"Onlara soruyoruz, bazılannın aileleri
kabul etmiyor, onlara da anlatıyoruz. İkna
olunca gidiyorlar. Hem zaten bizde İnginz
aileler de var."
-Biraz öncebana verdiğinizformlarda ai-
leler İngiliz değildi. Hintli ve Yunandı. Eğer
böyleyse, İngiliz ailelerinizideformlardagö-
rebüir miyiz?
"Olmuyor ama! Siz ne hakla bunu biz-
den isteyebiliyorsunuz! Sizöyle yapüğınız
için göstermeyeceğiz işte. Biz öyle yapı-
yorsak, niye konsolosluktan vize veriyor-
lar o zaman? Vermesinler öyleyse! Bizim
işlerimiz güvenilmez olsa, au paire öyle
şartlarla buradaki konsolosluk vize ver-
mez.
Gece okul izni veren aileler var, onu
bile kabul etmiyor konsolosluk."
İLAN
LÜLEBURGAZ SULH HUKUK HAKİMlİĞt'NDEN
Dosya No: 1992/575
Davaa İbrahim Çapacı vekili Avûkat MuzalTer Çelik tarafından davalı Neba-
hat Çapaa vs. aleynine açılan ortaklığın gıdenlmesı davasmın yapılan açık
yarguaması sırasında davalı Nebahat Çapacı göstenlen adresınde bulunama-
dığı ve zabıtaca yapılan tahkikatta da adresı tespit edilemediğinden davah
Nebahat Çapacı'ya duruşma gününün ve dava dılekçesinin ılanen tebüğine
karar veribruş olup, Nebahat Çapaa'nın 10.2.1993 günü saat 9.00'da yapıla-
cak duruşmadabütün dehlleri ile birh'kte haar bulunması veya kendısinı bir
vekille temsil ettirmesı, gehnediğı takdirde HUMK'nun 509 ve 510. maddeleri-
ne tevfikan duruşmaıun ayabında yapılacağı ılanen tebliğ olunur. 13.8.1992
Basın;451#
ALMANYA-DA DA
BAYİLERDE
Devlet, yayınlarıyla
hizmetinizde
Emirle yazılan krtaplar.. Sahte yayınevleri.. Imza
Doğramacfnın, yazan kim? lllegal kitaba ordu
desteği.. MÇP'liler işin içinde.. En büyük alıcı
Genekurmay.. Ortak temel, tehdit paranoyası.
Yugoslavya,Güneydoğu ve hekimler
Herkesin Hipokrat'ı kendine.. Savaşta örgüttenen
doktorlar.. Çetnikler hastane bombalıyor. Ve Güney-
doğu'da hekimler.
Maden işçileri de grevden dAndfl
Madenci: Sendikacıların greve ntyeti yoktu, işçilerin
zoruyla buraya kadar gelindi.. Hükümet günü kurtar-
mak için geri adım artı.. lşçiler sözleşmelerden hoşnut
değil.. Haziran sıcak geçecek.
e A. Rıza Gürkanat'tan E. Tığlay'a hodri meydan
e Kumbaracıbaşı, 302 mılyona afet evi vs belgeli üç
yolsuzluk» Menzir'den 'kötü muamele'ye svet
e RP'lı beiedıyelerde işçj kıyımı e Ö. Gündem yayınına
ara verdie Ücretın önlenemeyen eriyişie Kadın sava^ı
baskayaşar-Bosna Hersekin ırzınag«çiliyor
e Ozguriüâünsınırını devlet çtziyore Clinton, insanlık
ve ban^elrlanda Komünist Partisi-ML: "Sosyalizm
yeniden gelecek" e Can Yücel e Ahmet Kahraman
SAVAŞ YILLAREVDA BİR SÜRGÜN
Kemal Sülker
20.000 lira (KDV içinde)