27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURfYET 160CAK 1993 CUMARTESİ DIZIYAZI Krm korkar radyasyondan ŞÜKRANKETENCİ -7- Bilinıde bîrşeyler yapanda bulunuyor • Prof. Baykut "Ben YÖK'ün Prof. Baykı* bize koyduğu yasağı ve buna rağmen tamamen susmayıp, bifimsel ölçûlerde birşeyler yapmayaçabştıâmızı duyurmaya çalışrmşüm. AçıkJamamın sadece bir yönü değerlendirildi" diyor. Kamuoyu, Prof. Fikret Baykut ve eşi Prof. Sacide Baykut'u, basındaki ha- berlerden, özellikle Milliyet gazetesin- de yayırdanan bir röportajdaki, "YÖK bilime yasaklama getirdı, sus- turdu" açıklanîalanyla tanıdı. Sadece bu açıklamalan, üzerlerine şimşekle- rin çekilmesine yetti. Aleyhlerine çok sey yazıhp söylendi, davahk duruma Dile düşürüldüler. Prof. Fikret Baykut bu suçlama- lann, haksız saldınlann üstüne benim "bilim sustu" genel değerlendirmem- den de almmış. Kamu oyunun herşeyi yanl'ş tartışıp yonımlamasından vakınıyor. Çünkü kendisı söz konusu nabeı-röportajda, YÖK'ten gelen baskıyı ve yasaklamayı anlatmış. An- cak bu yasağa rağmen kendilerinin birşeyler yapmaya çalıştıklannı da söylemiş Örnek olarak I2arahk 1986 tarihindc. arastırma yasağı ile bağ- lantıh olarak ısmini veremeden Hür- riyet Gazetesinde yayınlanan, bilim adamı görüşü olarak, söz konusu çay- lann içılmesinin zararlı ve toplaulması gerekli olduğu açıklamasını yaptığım belirtiyor. Ranser yapıcı çaylann imha edilmesinin düşünülmesi gerek- tiği uyansını yaptığını belirtiyor. Bilimsel yayın Bu arada piyasadaki çaylar ve nasıl içilebilecegi konusunda özel çahşma da yaptığını ve sonuçlanru 1987 yılın- da basılan "Çevre Sorunlan ve Konı- ma" adlı bilimsel kitabında yayınladı- ğını bildiriyor. Bize bir örneğini gön- derdiği kitapta, radyasyon ve tehlikesi hakkında genel bilgaler yanında, rad- yasyonlu çaylann durumu hakkında ve en az zararla nasıl içjlebileoeği ko- nusunda yaptığı çalışmalann da so- nuçlan var. Bu çahşmalarda radyas- yonlu çaydan demlenen çaya en az ge- çişin, az suyla koyu dernleme ve bar- dakta bol sıcak su konma ile elde edil- diğini ortaya koymuş. Prof. Baykut " Ben YÖK'ûn bize koyduğu yasağı ve buna rağmen ta- mamen susmayıp, bilimsel ölçülerde birşeyler yapmaya çalıştığımızı duyur- maya çalışmıştım. Âçıklamamın sade- ce bir yönü değerlendirildi. Kamu oyuna öyle yansıdı. Bizi susturdular, yasaklama getirdiler, bu doğnı ancak. yine de bir kısım bilim adamı boş durmadı. Bunu açıklamak istemiş- tim" divor. Radyasyonun boyutunu ve gizlendiğini açığa çıkaran tarüşmalannkısa öyküsü Alü yıldır tarbşdan raporTürkiye'nin radyasyondan etkilendi- |inin, en çok çay, ürünlerin kirlendiğinin ortaya çıkmasından sonra, duruma sap- tamaya çalışan bilim insanlanmız da çıktı. Çayda radyasyon olgusunu ortaya çıkaran bilimsel çalışmalar çok büyük tepkilere yol açtı. Radyasyon bir görûn- mez ve bilinmez olduğuna göre, acıkla- namazdı da. Halkı paniğe sokmarun ne anlamı vardı? Çayda radyasyon bulan bilim insanlannuz çok ağır suçlamalara, soruşturmalara hedef oldu. Onlar bilime yakışmaz, "suiniyet'" sahiplenydi. Bu- gün de bu anlayıştan çok şeyin değıştiğı- nı söyleyebilir miyiz? ODTU'den Olcay Bırgül, Aykut Ken- ce. tnci Gökmen ve Ali Gökmen'in rad- yasyonlu çaylar ûzennde yapüklan ça- İışma, susan Türkiye'den konuşan Tûr- kiye'ye geçiş zorluğunun, YÖK'ün varhğının, bilime baskının bir simgesı olarak, 198rden bu yana tartışıhpduru- yor. Aynı zamanda çayda radyasyon olayının boyutunu, bunun halktan giz- lenmesini açığa çıkaran, bu tartışmala- nn çok kısa bir öyküsünü size aktarma- ya çalışacağız. 141 örntk öğretim iiyesi grubu piyasada bulu- nan ve kirlilikleri 1100-38700 bekerel arasında ortalama 10.300 bekerel çıkan 141 çay örneği üzerinde bir çahşma yap- Ya bilimsellik ya iyimserlikKomiteye üetifanesi için rektör- lüğe iletilen raporda, bilimselli- ğin gereküliği çarpıcı tar bieim- de vurgulanıyor ve jöyle deni- yordu: "ABD Ulusal Bilim Akade- rrusi'nin saptamasına göre kişi başına yılda 170 miliremlik bir doz, Türkiye nüfusuna uyar- landıgtnda, yılda 1200 ötdürü- cû kanser vakası anlamına gel- mektedir. Aynca, vıllık dozda- ki her 100 miliremlik arttşın, Türkiye nüfusu için 280 kanser vakası araşı getırcbileoegı vur- gulanmaktadır. Bu dunımda yapilacak iki şey vardır. Ya bilimsel verifcr ısığında yapılan cahminJer ge- çerli sayılır, gerekli önkmler alınır; ya da nasılsa 100 mil- yonlarca kişının izlenemeyece- ği göz önûne alınarak tahmin- ler önemsenmez ve lyimser bir tuturnla hiçbjrşey olmayacağı ümit edilir. Kanımızca. izlen- mesi gereken yol, birincisıdir. Yüzlerce kışmın hayaü söz k o nusuyken ıvimser ofmak, ge- rekli tedbırlen almamak pek rasyonel bir tutum sayılamaz. Kaidı ki. insanlann radyas- yondan etkilendiğuu gösteren gözJemter de vaıdır.** dü. ODTÜ öğretim üyelcrinın raporunun ortaya çıkmasıyla, dönemin TAEK Baskanı özemre'den gelen tepki çok şiddefli oldu. özemre'mn ODTÜ Rektörlüğü'ne gön- derdiği yazıda, çalışmanın bı- lımsei yankşJarla dolu olduğu öne sürülürken, hakaret niteli- ğinde agır suçtamalar da yer almaktadır. "Büimsellikten öte başka amaçlann gerçekleştinlmek istendiği anlaşılmaktadır. Bı- limsel venlere dayanmadan ve üstelik hatab olan bu tean ga- zete aracüığıyla kamuoyuna duyurulmas), şu anda hamile olan bütün vatandaşlanmıa huzursuz edecek ve doğurula- cak çocuklar hususunda da yanlış uygulamalar yaptlrnası- na sebep olabüeceku'r Bütün bunlann maddi ve manevi so- nımluluğunu. raporu hanrla- yanlar, huzuru kalp ve vicdanı kamile ile yüklenebilecekkr midir? Bu davranış, bu raporu kaleme almış sözde bilim adamlanna seref vermedıği gibi ODTÜ için de fevkalade büyük bir taJihsizlık teşkü et- mektedir rmşlardı. Söz konusu çaylann demlen- likie tıbbi amaçh röntgen fıbni çekimin- mesi sonunda içilen çaydaki ışdyasyon de, alınacak dozun azallılması uygun miktannı saptamışlar ve alınacak ön- olacaktır. temlere ilişkin deşusonuçlaravarmışlar- 16 Ocak 1987 tarihinde, çalişmanın dı: sonuçlan ve alınması gereldi önlemlere .Hamile kadınlar, emzikliler ve çocuk- ilişkin rapor, Radyasyon Güvenliği Ko- lara çay içiribnesin. mitesi'ne iktilmek üzere ODTÜ Rektör- .Çaylar içilecekse demlenmeden önce lüğü'ne sunuldu. 27 ocak tarihli Hürri- sıcak su ile çalkalanıp içilsin. Bu işlemin yet gazetesinde de haber olarak yayın- aktivitenin önemli ölçüde kaybolmasına landı. Hâla noktalanamayan olayh tartı- yol açüğmı saptamışiardı. şmalar da bÖylece başlamış oldu. .Piyasaya daha fazla radyoaktif çay öğretim üyeleri çalışmalannda sadece süriihııesin, temız çaylarla harmanlama Çernobil kazası ile yayıbnış olan iki durdurulsun ve radyoaktif olanlar önemli radyoakü'f maddenin (sezyum- imha edilsin. 134 ve sezyum-13Tnin) izotoplannı ölç- .Kazayı takiben toplumun aldığı müşlerdi. Vardıklan toplam değerler söz doz nedeni ile diğer kaynaklardan, özel- konusu çaylarda buiunan toplam radyo- aktivitenin ancak alt sınırlan olarak kabul edilebilirdi. Kuru çaydan demlen- miş çaya da, radyoaktivitenin topla- mının %46- 68 oranıhda bir gecışi söz konusu oluyordu. Dönemin sorumlu Bakanı Cahit Aral'ın radyasyonlu çay- dan demlenen çaya ancak %3'lü bir ge- çiş olacağj yolundaki acıklaması ile bi- hmsel araştırma sonuçlan çok ciddi bi- çimde çelişiyordu. Piyasadaki çaylarda bulunan radyasyon miktanndan baş- lıyarak halka yapılmış bütün resmi açık- lamalardan çok farklı, tehüke olduğunu gösteren sonuçlar ortaya çıkıyordu. Ra- porun araştırma sonuçlannın toplum sağlığı acısından degerlendirilmesi bölü- münde özetle şu görüşlere yer veriliyor- du: Önfemdbetteyok Soimyetsalıipleri Tabiı ki, susmayı seçmeyen. çallak ses çıkaran ODTÜ öğ- retim üyelen grubunun araşu- rması ve uyansı doğruJtusunda önletn alınmadı. Yüksek rad- yasyon oknadtğı ve insarumıza birşey olmayacağı görüşii doğ- rultusunda polıtikalar yürûtüİ- ODTÜ gibi ülkenin irfanı- na hızroet eden bir müessese- nin manevi iübannı zedeleyen bu kabii suiniyet sahibi kişüe- rin ODTÜ bünyesine banna- bitauşoimasını derin bir üzün- tüyle karşılamakta okluğu- muza inanmanızı saygılanmla ıstirham ederim." Kıbar bir dille arastırmayı yapan öğretim üyelerinin ODTÜ yeri olmadığını anla- tan özemre'nin yaasında özet olarak çaydan suya radyasyon geçiş yüzdelerinın yanlış oklu- ğu. yanlış aletlerie ölçüm yapıldığı ve yüksek olarak açı- klanan dozlann da tehlikesiz dozlar olduğu savunuluyor. Bu taruşmanın kamuoyun- dabüyûmesi üzerine, araştırma sonuçlannın konırol edılmesi için Çekmece Nükleer Araşü- rma ve Eğitım Merkezı'nde arastırmayı yapan öğretim üyelerinin' sınava çekildikkri bir toplantı yapüdı. 19 saat sü- ren ve sonuç abnamıyan tartı- şmanın haberi 17 Şubat 1987 tanhlı Cumhuriyet gazetesinde arkadaşmuz Zafer Arapkirli tarafından aynntüı bir tHCunde veribnişti. ODTÜ öğretim üye- leri grubu araştırmanm tekni- ğine ilişkin bir yanlışlanru dü- zeltmeye ve bu çerçevede ortak açıkiaöıaya hazırdıiar. Ancak TAEK tarafi çaydaki radyas- yonun içilen çaya geçiş oran- lannın yan yanya olduğu ger- çeğini kabul ettiği halde, dera- lemeden önoe yıkamanın rad- yoaktivite dozunu düşürdüğü gerçeğine de "evet" derken, or- tak bir açıkiama ile kamu oyu- nun uyanlmasına ıtıraz ediyor- lanlı. TAEK yetkiüJeri halka yapılacak uyanlann, çayda tehlikeü dozda radyasyon bu- lunduğunu kabuUenme ola- cagtnı vurgulayarak. çok kısa bir ortak açıklamaya dahi raa gelmemışlerdi. ODTÜ grubu insan sağlığuu, TAEK grubu ekonomiyi önde tutuoca, bi- lunsei olarak vanlan ortak so- nuçlar bir ortak açıkiamaya dönüşememişti. Etki eşiği yok "Çay ülkemizde yaygm olarak tüketi- len bir üründür. Araştırma sonucunda ortaya çıkan sunuşlar toplum sağlığı açı- sından önem kazanmaktadır. Kamu oyundaki tartışmalarda radyasyonun sadece kanser yapıa etkisi üzerinde du- rulmuştur. Oysa radyasyonun genetik etküeri çok dâha geniş boyutlu ve gele- cek nesilleri de kapsayacak nitebktedır. Radyasyonun genlerde meydana ge- tirdiği mutasyonlar acısından herhangı- bir etki eşiğı (alt SIBJI) bulunmamakta- dır. Diğer bir deyişle, radyasyon miktan ne kadar az olursa olsun mutlaka gene- tik bir lahribatı olacaktır. Bu şekilde meydana gelen gen mutasyonlan da bir- çok kuşak boyunca tophımu etkileye- cektir. Bu mutasyonlann topluma yük- leyeceği maddi ve manevi yük, şu andaki ekonomik endişelerle kıyaslanamaya- cak boyutlardadır. Yukandakı ölçümlerie 5 bardak çay içen bir kimsenin bir yılda yükleneceği radyasyon dozunun miktan 61-105 mrem sınırlan arasında olacaktır. Sade- ce çaydan alınacak radyasyon bile gecek nesillerde yüzlerce kişiyi etkileyecek ve çeşitli genetik hastalıklara neden olacak- tır." SÜRECEK AkarcaJı'nın acıklaması: Kcunuoyımııcûdatınıuhk Yuptdışında İ n ı i l i z c e nasıl öğrenilip? FÎGENATALAY HÜRRÎYETUYMAZ -14- Televizyonda siya- si parti temsilci- lerinin katıldıklan açık otunım so- nunda kamu oyu- nun bir kez daha aldaüldığı değer- lendirmemize ANAP sözcüsü Bûlent Akarcalı'- dan gelen bir açıkiama var. Başlığj haksız ve insafsız bulduğunu söylü- yor. Bu meseleyi önce siyasetçilerin değil, biüm adamlannın tartışması ge- rektiğiru zaten savunmuş olduğunu anımsaüyor. "Kamuoyunun aldatı- lmasının sözkonusu olmadığıru, olsa olsa konunun karmaşıklığı karşısında bir kısım arkadaşlann yetersiz kal- masının söz konusu olduğunu" savu- nuyor. Hükümeti, meseleyi ciddi bir şekilde inceletme yerine, geçmis dönemden ucuz inükam alma kolayalığı içinde olmakla suçluyor. Sansasyoncanavan ile karşı karşıya kalınıp. halk kitlele- rinin telaşa verildigini söylüyor. Karadeniz bölgesinin, Çernobü'- deki 2. patlamadan etkilendiğiru ken- disinin söylediğini belirterek."2. bir patlama olduğunu ben belirttim. E>o- layısıyla çaya, fındığa ve yöre halkına yönelik radyasyon riskini, var ise, sak- lama yoluna gitmedim. Vakit yetersiz- liği her yapıbruş işi ve alınmış tedbiri açık oturumda anlatmaya tabii ki yet- medi "diyor. Genel Yayın Yönetmenimiz özgen Acar'a gönderdikleri açıklamada, rad- yasyon olayına ilişkin soruşturma iste- yendiğer parti konuşmacılannın "ders- terini iyi calışmadıklan" değerlendir- memize de katılmıyor. Siyasi isüsmar ve sansasyon konusunda söylenecek sözfcri olmadığına bağbyor ve açıkla- masını, şöyle tamamlıyor "Radyasyon ve etkileri konusunda yıllardır çalışan bilim adamlannın da- hi son derece tıtiz tutum ve dikkatli cûmleler kullanarak yaptıklan açıkla- malara karşın meseleyi kamuoyuna si- yasi beyanat ve manşetlerle kabul et- tinneye çalışmak ne derece doğrudur. Şahsınızın bu konuya olan duyarlı- lığını saygıyla karşıhyor ve destekh'yo- rum. Ancak bilimsel acıdan son derece karmaşık olan meselelerin kamu oyu- nu tatmin acısından hızla sonuçlandı- nhp. hemen suçlu arama-bulma ve mahkum etme anlayışını kamu oyun- da normal bir yaklaşunmış gibi getir- menin bambaşka ve çok daha sakınca- h sonuç ve alışkanhklara yol açabilece- ğini hatırlatrriak isterim." Sayvn Akarcalı'nm görüşlerine olduğu gibi yer verdikten sonra bizim de söz ko- nusu açık oturuma ilişkin sorularunız ola- cak. Bu kadar karmaşık ve duyarlı olduk- ları bir konuda, sadece Edirne için, gelen radyasyon bulutu ile bağlantûı olarak almnuş çok satırlı önlemieri, nasıl ohır da milyonlarm karşısmdagenelönlemJergibi sayabildüer. Çay ve findık sonuçlan ile asılkirlenmenin Doğu Karadent yöresin- de olduğu ortada iken, televizyonda halka gösterdıkleri görev yapddığına ilişkin TAEK raporlarmda, bu bolgeye ilişkin yapdmıs niçbir uyarmın, alınmış hiçbir öruemin olmadığını neden atladûar? BL bugûne kadar yaptığımız yayınlarda, Doğu Karaaenizdeki Trakya'dan çok daha ciddi kirlenmenin, radvasyon buhıt- larmın saklandığmı, bile bile çok radvas- yonlu çaylarm içirildiğini sövlerken, ken- dilerinin açık oturumdagereken bütün ön- lemlerin almdığını savunurken gösterdık- leri aynı kaynaklardaki bilgüen kul- landık. Yaymlanmız üzerinde hiçbirşey söylemediklerine, en ufak bir lartışma aç- madıklarma göre, bu sonradan bizim sap- tadtklanmıza katüdıklan anlamına mı geliyor? Öyle ise geçmiş için değil, ancak gelecek için sevindirici olabilir. ABD'DE AU PAIR'IİK Evsahipleri, anam-babamgibiydi British Council denetimli okullar Newnham Language Centre 8 Grange Road, Cambridge, B3 9DU Tel: 9.9.44 223 311344 faks: 9.9.44 223 461411 Başvuru: Michael Short Haftahk kurs ücreti. 153-165 pound Nord Anglia Intematıonal 10 Eden Place, Cheadle, CheshireSK81AT Tel:9.9.446l49l4191 faks:9.9.4461 4914409 Başvuru: Kevin Mc Neany Haftahk kurs ücreti: 194-299 pound The Oxford Academy 18 Bardwell Road, Oxford OX2 6SP Tel:9.9.44865 512174 faks: 9.9.44 865 537 51 Başvuru: Mrs Susan Mason Haftahk kurs ücreti: 95-310 pound Oxford House College 3 Oxford Street, London W1R 1RF Tel: 9.9.44 71 7343889 faks: 9.9.44 71 3234582 Başvuru: Chris Polatch Haftabk kurs ücreti: 16-80 pound Oxford House School of Engüsh 67 High Street, Wheatley, Oxford,OX33 1XT Tel: 9.9.44 865 87 47 86 faks: 9.9.4486587 33 51 Başvuru. Mr R.I.C. Vemede Haftahk kurs ücreti: 175-180 pound Experiment in Turkey'in bugüne kadar ABD'ye gön- derdiği au pair sayısı yakİaşık 200. Halen de 150 civannda genç kız ve erkek öğrenci ABD'de au pair olarak bulu- nuyor. Bu arada dönenlerin anlattıklanrun kulaktan kula- ğa yayılması nedeniyle, ABD'ye gitmek isteyenlcrin başvurulannın sonu gehni- yor. Hatta bu arada yaş sının- nı aşmamış olan bazı au pair genç kızlar, yeniden ABD'y^ gitmek üzere kuruluşa geli- yor. Bunlardan bıri de Bema Gûr(21). Use mezunu olan Gûr, Tûrkiye'de iki yıl satış ele- manlığı yapmış. Daha sonra ABD'ye gitmek üzere Experi- menî in Turkey'e başvurmuş. Kurumun açtığı sınavda İngi- Uzce düzeyi yetersiz bulunun- ca, özel ders almış ve yeniden başvurarak Mayıs 199I'de, Richmond'da yaşayan iki ço- cuklu dul bir eczaa hanımın evine au pair olarak gitmiş. Orada kaklığı bir yılı çok gü- zel bulan Gür, au pairliği di- ğer gençlere de öneriyor. ABD'deki au pairhğin Ingil- tere'dekinden çok farklı oldu- ğunu vurgulayan Gür, bu de- neyim sırasında İngilizce öğ- renmenin yanı sıra, kültûr mübadelesinin de kişinin ya- şama bakışını etkilemesi acı- sından çok yararh olduğunu savunuyor. Gür, 18 ocakta ABD'ye ikinci kez au pair ola- rak gitmeye hazırlanıyor. Au pair olarak ABD'de bir yıhnı tamamlayarak geri dö- nen Ebru Şengül (22) de, ora- daki yaşantısınm kendisine çok şey kazandırdığını söylü- yor. ÎTÜ Mimarhk Fakültesi mezunu olan Şengül, Tür- kiye'de master programı çer- çevesinde TOEFL almak için bir yıl hazırhk okumak yerine, ABD'ye giderek bunu daha kısa sürede çözdüğünü anlatı- yor. Experiment in Turkey aracıhğıyla ABD'nin Penns- ylvania eyaletinde tek çocuklu bir ailenin yanında kaldığını belirten Şengül, orada yaşa- dıklannı şöyle dile getiriyor: "Evin erkeği Türk. kansı ise Italyan asıllıydı. Ben gittiğim- de kızlan Nevin 7 ayhkü. Au pairlerinin özellikle Türk oi- masını istemişler. Beni hemen benimsediler, çalışmam için kitaplaraldılar. Buradahafta- da üç saat bir koleje devam et- tim, daha sonra da konuşma pratiğimin gelişmesi için o ko- İejin damşma servisinde 4 ay kadar çalışüm. Sonunda TO- EFL alıp döndüm. Şimdi yüksek lisans eğitimime de- vam ediyorum. Orada hemen hemen hiçbir sorunla karşılaş- madun. Evin erkeği Türk ol- duğu için, ben Türkiye'yi öz- lemeyeyim diye beyaz peynir bulur gehrdi. Hanjmı ise -ona anne diye hitap ediyordum- çok güzel yemekler yapardı. Tabii bunlann içinde Türk ye- mekleri de vardı. Çocuk bakı- mıru zamanla öğrendim. Bu konuda da çok anlayışhydı- lar. Zaman zaman bababenle Tûrkçe konuşmaya başlardı. Ama anne hemen müdahale eder, onu sustururdu. Küçük çocuk olması, benim için so- run yaratmai; çünkü çocuk- lan, özellikle de bebekkri, za- ten çok severdim. Buraday- ken ne zaman bir bebek gör- sem üzerine atlardım. Şu an Ingüizcem iyi. Oraya gitmiş olmaktan çok memnunum. İngilizce yanında bir sürü de- neyim kazandım." SÜRECEK POLTTIKA VE OTESİ MEHMEDKEMAL Kendi İçin Mersiye™ Geçen cumartesi Kadıköy Belediyesi'nin izniyle Mü- hürdar'daki 'Cihan Serasker Sokağı'nın adını 'Cemal Süreya' koyduk. Neden sokağı değil de sokak? Sokak adları yazılırken tartışılır. Cemal Süreya Kadıköy'ü, hele Mühürdar'ı çok sever- di. Ev kiraladı mı buraları yeğlerdi. Yıllarca önce bu so- kak değil de bunun birkaç sokak altbaşında bahçesi demirli, kapısı demirli, düzayak birevdeotururdu. Akşa- müstleri nntımdaki küçük meyhanelerde Cemal'i bula- mayanlar da bu düzayak evin penceresine bakarlardı; ışık yanıyor mu, yanmıyor mu? Yanıyorsa evdedir. Maliye mufettişliği ederken vapura Kadıköy'den bi- ner, Karaköy'de inerdi. Posta kutusu da Karaköydeydi. Vapurda hiçbir zaman oturmazdı. Biner, altlı üstlü bir tur atar, üst kattaki tezgâhın başında, ayakta yerini alırdı. Kendisine bir çay söyler, çayı bir kadeh rakı içiyormuş- çasına ağır ağır yudumlardı. Sonra "Kadıköy'de iskeie- ye en yakın oturan şair benim" diye övünürdü. Bu övün- meyle yetinmez, bunu üretirdi. "tskeledeki ağaca en yakın olan benim". "Otobüs duraklarına en yakın olan benim..." Bu söylemeler Cemal'in her şeye proleterce yaklaşımını belirlerdi. İçinde bitip tûkenmek bilmeyen bir özlem yatardı: Der- gi çıkarmak!.. Bunu kaç kez denemişti, kaç kez barmıştı? Papirüs'ü iki kez çıkarmamış mıydı? Eline fırsatlar geç- se yeniden çıkarmayı denerdi. İşi gücü şiirdi. En çok sevdiği şair sorulsa söylemez, nazikçe kaçınırdı. Ama yakınında bulunanlar bu şairin Ahmed Arif olduğunu bilirlerdi. Neden Ahmed Arif? Önlın horianmışlığını severdi. Adını sokağa koyarken şöyle bir çevreme baktm, da- ha çok sevenleri gelmişti. Kara kış istanbulu'nda, soka- ğın ucunu kasıp kavuran kuru bir ayaz vardı, buna, ancak bu kadar kişi dayanabilirdi. Düşünüyorum da birkaç yıl önce Eyüp sırtlarında de- nize bakan bir mezara gömmüştük, cemaati 1 gene bun- caydı. Şimdi bir sokağın başını dolduruyorduk. Ne tele- vizyondan gelenler vardı, ne de resmi kişilerden! Şairler şiir yazar. Türlü şiirleri vardır şairlerin... Bu türlerden biri de mersiye'dir. Şair kendi için mersiye yazmaz, mersiye karşısındakiler içindir. Şair kendi için şiir yazacaksa bunun adı 'fahriye' olur. ölümünden ön- ce kendi için mersiye yazan tek şairin Cemal Süreya olduğunu sanıyorum. Bu yolu açıyor. Işte mersiye: ölüyorum tanrım Bu da oldu işte Her ölüm erken ölümdür biliyorum tanrım Ama aynca aldığın şu hayat fena değildir üstü kalsın Halk şiirinde bir ağıt var, ölenlerin ardından ezgili, ez- gisiz söylenir. Burada da halk şairi ağıdı kendi için değil, ölen için söyler. Hele bir de doğaçtan söylenen ağıtlar vardır; bir başladı rrrt bir daha neredeyse sonu gelmez, sürer de sürer. Şunu ekliyeyim: Ozan, şairin yerini tut- maz. Divan ozanı denebilir mi? Halk şairine ozan dene- biWr. Ozan diyeceğiz, ama şairin yerini doldurana de- ğin... Şair ve şiirin yeri henüz ozanla dolmuyor. Ataç, şiireyırderdi, tutmadı. Bakıyorum kimsenin yırıanımsa- dığıyok... BULMACA SOLDAN SACA: 1. 2 3 4 5 6 . 7 8 _ 9 1/ Anton Çebov'un tamn- mış bir oyunu. 2/ Avrupa Topluluğu'nun ortak pa- ra birimi... Elçilik ve kon- solosluklarda çahşan koruma memuru. 3/ Hayvan yemi olarak kul- lanılan bir bitki. 4/ En- der, seyrek... Düşmanlık. 6 5/ Ava ahştınlmayan bir j tür doğan_. 6/ Eksiği ol- mayan... Üç dört tel ipek- 8 ten bükülmüş iplik. 7/ g Yaratıasının adı bilinme- yen yapıt... Eski Mısır'da güneş tannsı. 8/ Mumlanmış ya da para- fınlenmiş fitil... Buynık. 9/ Derviş- lerin başlanna giydikleri, tıfükten yapılmış ince ve hafif bir çeşit tak- ke. YUKARIDAN A Ş A C I Y A : 1/ Albert C«mus'nün bir romanı... At ve benzeri hayvanlann sırtına vurulan keçe ya da meşin. 2/ Huy- suz, cirkin ve yaşlı kadın... Bir meyve. 3/ Kutsal ışık.. Bıtkilerde gaz ahşverişine yarayan aralıklar. 4/ Kacak mal. 5/ Edebiyat, güzel sanatlar, müzik ya da bilimsel uğraşlar için kurulmuş okul ya da dernek. 6/ Senegal'in başkenti... Doğu Anadolu'da kuüa- nılan bir tür küçük zurna. 7/ Tuzağa düşürülen şey... "Çok önemli kişi" arüamında uluslararası kısaltma... Eylemleri olumsuz yapmakta kullanılan ek. 8/ Saçma sapan söz... Is- viçre'de bir kanton. 9/ Sahip... Az pişmiş et. ADNAN PERtS, ALEYHÜNDEKİİDDİALARIYAMTLIYOR (2) Hintli ve Yıuıaıı yanındahizmetçilik -Sayın Derin; sizin aracıltğmtzla giden gençlerin, fngiltere'de hizmetçi olarak çalıştvüdtklanna ilişkin haberler, basmda bir çok kereleryer aldı. "Sen git, Derin'le gitmiş bir tane öyle kız göster, ben bu büroyu kapatınm." -Size başvuranlan tngiltere 'de İngiliz ai- lelere değil de daha çok Hintli, Yunan aile- lerin yanma yerleştirdiğiniı söyleniyor. İngilizcesinigeliştirmek için İngiltere'ye gi- den bir gencin, fngilizce'ye gerektiğişekilde hakint olamayan ya da aksan. telaffuz gibi sorunlan olan bir ailenin yanma yerleştiril- mesi ne derece doğru? "Neden böyle söylüyorsunuz? Onlar da İngiliz vatandaşı. Ne diye vize veriyorlar? Vermesinler o zaman. Au pairlikte, İngi- lizoe konuşan "İngiliz aile" deniyor, eğer sizin dediğiniz gibi olsa, konsolosluk vize verip bu au pairlerin gitmesine izin ver- mez. Hinüi, Yunan aile niye problem ol- sun ki!" -Peki, siz İngiltere'de bu dili Hintlilerin, Yunanlann, Ganalıların hatta İrlandalı- ların nasıl konuştuğunu biliyor musunuz? Amacı İngilizce olan bir aupair, neden İngi- liz bir aile yerine bir Hintli aileye gitsin? . "Onlara soruyoruz, bazılannın aileleri kabul etmiyor, onlara da anlatıyoruz. İkna olunca gidiyorlar. Hem zaten bizde İnginz aileler de var." -Biraz öncebana verdiğinizformlarda ai- leler İngiliz değildi. Hintli ve Yunandı. Eğer böyleyse, İngiliz ailelerinizideformlardagö- rebüir miyiz? "Olmuyor ama! Siz ne hakla bunu biz- den isteyebiliyorsunuz! Sizöyle yapüğınız için göstermeyeceğiz işte. Biz öyle yapı- yorsak, niye konsolosluktan vize veriyor- lar o zaman? Vermesinler öyleyse! Bizim işlerimiz güvenilmez olsa, au paire öyle şartlarla buradaki konsolosluk vize ver- mez. Gece okul izni veren aileler var, onu bile kabul etmiyor konsolosluk." İLAN LÜLEBURGAZ SULH HUKUK HAKİMlİĞt'NDEN Dosya No: 1992/575 Davaa İbrahim Çapacı vekili Avûkat MuzalTer Çelik tarafından davalı Neba- hat Çapaa vs. aleynine açılan ortaklığın gıdenlmesı davasmın yapılan açık yarguaması sırasında davalı Nebahat Çapacı göstenlen adresınde bulunama- dığı ve zabıtaca yapılan tahkikatta da adresı tespit edilemediğinden davah Nebahat Çapacı'ya duruşma gününün ve dava dılekçesinin ılanen tebüğine karar veribruş olup, Nebahat Çapaa'nın 10.2.1993 günü saat 9.00'da yapıla- cak duruşmadabütün dehlleri ile birh'kte haar bulunması veya kendısinı bir vekille temsil ettirmesı, gehnediğı takdirde HUMK'nun 509 ve 510. maddeleri- ne tevfikan duruşmaıun ayabında yapılacağı ılanen tebliğ olunur. 13.8.1992 Basın;451# ALMANYA-DA DA BAYİLERDE Devlet, yayınlarıyla hizmetinizde Emirle yazılan krtaplar.. Sahte yayınevleri.. Imza Doğramacfnın, yazan kim? lllegal kitaba ordu desteği.. MÇP'liler işin içinde.. En büyük alıcı Genekurmay.. Ortak temel, tehdit paranoyası. Yugoslavya,Güneydoğu ve hekimler Herkesin Hipokrat'ı kendine.. Savaşta örgüttenen doktorlar.. Çetnikler hastane bombalıyor. Ve Güney- doğu'da hekimler. Maden işçileri de grevden dAndfl Madenci: Sendikacıların greve ntyeti yoktu, işçilerin zoruyla buraya kadar gelindi.. Hükümet günü kurtar- mak için geri adım artı.. lşçiler sözleşmelerden hoşnut değil.. Haziran sıcak geçecek. e A. Rıza Gürkanat'tan E. Tığlay'a hodri meydan e Kumbaracıbaşı, 302 mılyona afet evi vs belgeli üç yolsuzluk» Menzir'den 'kötü muamele'ye svet e RP'lı beiedıyelerde işçj kıyımı e Ö. Gündem yayınına ara verdie Ücretın önlenemeyen eriyişie Kadın sava^ı baskayaşar-Bosna Hersekin ırzınag«çiliyor e Ozguriüâünsınırını devlet çtziyore Clinton, insanlık ve ban^elrlanda Komünist Partisi-ML: "Sosyalizm yeniden gelecek" e Can Yücel e Ahmet Kahraman SAVAŞ YILLAREVDA BİR SÜRGÜN Kemal Sülker 20.000 lira (KDV içinde)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle