27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
16 OCAK1993 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA KULTUR 11 Tpoya'ya müze •ÇANAKKALE (AA)- Çanakkale Kültür Müdürü Mustafa Sevim, kentin en önemli larihi ve turistik merkezi olan Troya'ya, müze kurulması için Kültür Bakanlığı'na başvuracakJannı bildirdi. Troya'daki birmüzenin 1986'da kapatılmasını eleştiren Arkeoloji Mûzesi Müdürü Sevim, '"Tarihi eserler bulunduklan yerlerde sergilenmeli ve müzeler tek merkezde toplanmah. rurİ2mde çekiciük bakımından yararh olur" dedı. Halk oyunlam • ERZURLM(AA)- Erzurum'da Halk Oyunlan İl Birinciliği Yanşması düzenleniyor. Cemal Gürsel Spor Salonu'nda yann yapılacak yanşmaya Erzurum'daki bütün ilkokul. ortaokul ve liseler ile Halk Eğitim Merkezi öğrencilerinden oluşan ekipler katılacak. Birinci gelen grup Türkiye Yanşmalan'na katılarak Erzunım'u temsil edecek. Sözden Söze •KüftürServisi-Gebze Belediyesi Kültür ve Sanat Merkezi Edebiyat Etkınliklen kapsamında gazeteci-yazar Zeynep Oral'ın "Sözden Söze" adlı söyleşi ve imza günü gerçekleştirilecek. Söyleşi 23 ocak saat 14.00'te Gebze Belediyesi Meclis Salonu'nda yaptlacak. Koşullar ilkel • tZMİ R (ANKA)- tzmir Devlet Opera ve Bale Müdürü Selmin Günöz, tzmir'de opera ve balenin ilkel koşullarda yapıldığını söyledi. Türkiye'deki Devlet Opera ve Balesi'nin ilk kadın yöneticisi olan Şenöz, "Opera ve baleye ilgi her geçen gün artıyor. Kullandığımız salon asla bir opera salonu değil. Bale stüdyosu olmadığı ıçın fuayedeçalışıyoruz. Salon küçük ve seyirciler bilet bubnakta zorlanıyor" dedi. Hepburnye Taylor'a özel Oscar •KüttürServisi- Hollywood'un iki ünlü kadın oyuncusu, Audrey Hepburn ve Elizabeth Taylor'a bu yıl birer onur Oscar'ı verüeoeği açıklandı. Sanatçılarbu ödüle. anemaya olan "yaşam boyu katkılan" nedeniyle değer görüldüler. 1953 yılında "Roman Holiday" fılmindeki rolüyle Oscar kazanan 63 yaşmdaki Audrey Hepburn'in, UN1CEF aracdığıyla son yıllarda çocuklar için harcadığı çabalar, Elizabeth Taylor'ın da AlDS'i önlemek kurduğu Elizabeth Taylor A1DS Vakfı'nın iki sanatçının bu ödülleri almasında etken olduğu söyleniyor. "Demokrasive Darbeler" • ANKARA (Cumhurivet Bürosu) - Pir Sultan Abdal Kültür veTanıtma Derneği'nce düzenlenen "Demokrasi ve Darbeler" konulu söyleşi bugün yapılacak. Gazeteci-yazar Rahmi Yıldınm'ın konuşmaa olacağı söyleşiyi öykücü Ali Balkızyönetecek. Söyleşi saat 13.00'de Dikmen Caddesi 299 numaradaki dernek merkezinde başlyacak. Gelecek hafta yapılacak söyleşinin konuğu da yazar Yalçın Küçük olacak. Üsküdar'da şiir sergîsi • İSTANBUL (AA) -Ana dergisi tarafından düzenlenen Karma Şiir Sergisi, Csküdar Belediyesi Sergi Salonu'nda açıldı. Şairlenn ağaç. bardak, kaşık ve çeşitli şekillerdeki tahtaîar üzerineyazdıklanşiirler, 10 bin ile 70 bin lira arasında değişen fıyatlarla satılıyor. Sergjye katılan şairlerden Bahri Sohtorik. şiir ve kitaplanndan elde edilecek geliri spastik çocuklara vereceğini söyledi. ATATÜRK'ÜN YAZDIĞI YURTTAŞLIK BİLGİLERİ Yayına hazırlayan Nuran Tezcan 20.000 lira (KDVİçinde) Çağdaş Yayınlan Türkocağı Cad. 39-41 Cağaloğlu-tslanbul Ödemeli gonderilmez. Tutkuyla, çoşkuyla dolu felsefenin' şairi, denemeci, eleştirmen Cemal Süreya'yı 9 Ocak 1990'dayitirmistik Iıısaııca yaşama uzmanıydıCEVAT ÇAPAN Sevilen ölülerin ardından, eğer bu ölüler büyük sanat eserleri yaratmış- larsa, sanatlanyla sevgi yaymışlarsa. birçok insan buna sahip çıkar, sahip çıkmaya çalışır. Cemal Sü- reya'ya da pek çok insan sahip çıktı, sahip çıkacak sanıyorum. Bunlann arasında Erzincanlı olduğu için sahip çıkanlar olacak, Mülkiye'li olduğu için sahip çıkanlar olacak. Kahveler- de oturduğu için sahip çıkanlar oldu, Hatay'a gittiği için sahip çıkanlar olacak, Papirüs'te beraber calıştığı arkadaşlan sahip çıkacak. Ama bütün bu ayn ayn yeTİeri ısıtüğı, aydınlattığı, güzelleştirdiği için nasıl sahip çıkılıyorsa çok daha geniş çevrelerde, bu güzelliğin ulaşa- bildiği yaygınhkta sahip çıkanlar da olacak. Büyücü ustalığı Gerçekten Cemal Süreya'run bu etkisi ilgi alanının çok geniş olması- ndandır. Bu ilgi alanına girmeyen he- men hemen hiçbir şey yoktu Cemal Süreya'da, çünkü hayatın birçok parçası, yaşanılan güzellikleri, güç- İükleri, çirkinlikleri onun o büyücü ustalığıyla bir yaşama gücüne dönü- şebiliyordu. Bu yuzden kötümserliğe yer yoktu, bu yuzden kendi içinde o diyalektik çatışmadan bir çeşit öz- gürlük fışkırtabiliyordu. Cemal Süreya gibi şairleri, yaratı- cılan düşündüğüm zaman. bir takım dersler yaparken. öğrencilerle karşı- laşırken ders programlanmızm ne kadar saçma olduğu geliyor aklıma. Neden böyle belli bir takım program- lara göre dersler veriyonız da bu in- sanlan birlikte okumuyoruz, anla- maya çalışmıyoruz diye. Tıpkı Cemal Süreya'nın hem kendi hayatında hem de birlikte yaşadığı insanlarla birlikte olduğu zamanlar öğrenme- nin ne kadar,akılla, duyguyla, bilinç- le. duyarlılıkla ilgili bir şey olduğunu kanıtladığı gibi. İlgi alanındaki genişlik, onun bir çeşit düşünmeye başladığından, bü- yümeye başladığından ölümüne ka- dar sürdürdüğü ilginın, araştırma- nın, öğrenme heyecanının büyük birikiminden kaynaklanıyor. Her- şeyden önce Cemal Süreya'da bir paylaşma ve bu paylaşmada öğren- meyle bilginin önemini unutmadan, paylaşacağı şeyi çoğaltma tutkusu- nun var olduğunu söyleyebilirim. Ta- çoğumuzun bilmediği şeyleri bilebili- yordu. Ama bu hiçbir zaman bir mes- leğin uzmanlığıyla sınırlı değildi. Çünkü CemaJ Süreya'nın asıl uz- manlığı bir çeşit yaşama uzmanlıgıy- dı. insanca yaşama uzmanhğıydı. Bir takım kelimeler, bir takım kav- ramlar kullanıla kullanıla aşınabilir- ler, anlamlannı yitirebilirler. Şairle- rin gizi sanıyorum aşınmamış söz- cükler kuUanabilmeleri yahut otıu bir kaynak olarak gördüm. O oi- masaydı bir çok şeyleri belki yapa- mayacaküm" diyorsa, Cemal Süre- ya'nın basit okurlan bile onun şiir kaynağıyla karşılaştıktan sonra nitel bir değişiklik yaşamışlardır sanıyo- rum. Cemal Süreya'nın değiştirme gücü, yönlendiıme gücü şürinden kaynaklanan bir iştir. Çoğu zaman şürin gücünün akıl ve duygunun bir- leşiminden doğduğunu söylerler. Bu flgi alanı çok geniş olan Cemal Süreya, hayatın bir çok parçasım büyücü ustalığıyla bir yaşama gücüne dönüştürebiliyordu. biı bunun temelınde de sevgının yatüğını unutmamak gerekir. Bu sevgi romantik olarak da, ero- tik olarak da kendini en etkili bir dille açıklayan bir sevgi üstelik. İlgi alanının geniş olduğunu söyledim çünkü gerçekten hem mülkiyeli ola- rak, hem bir maliyeci olarak bir çeşit uzmanlık alanı diyebileceğimiz, öğ- reniminin verdiği bir uzmanhkla bir- aşınmış sözcüklerle bile \cniden bir anlam zenginliği katabilmeleri. Ce- mal Süreya'da bunu her zaman görü- yoruz. Çünkü Cemal Süreya ilgi- lendiği. öğrendiği yalnız şair olarak değil eleşürmen ve denemeci olarak bize aktardığı bu bilgilerle, bu bilgile- rin onun şairliğiru nasıl beslediğini de gösteren bir kaynak olarak karşımıza çıkıyor. Nasıl Atilla ÖzkınnuY'Ben şiırin zayıfladığı dönemlerde bazı akıla kişiler. duyguya kuşkuyla bakmışlardır. Baa yine şiirin zayı- fladığı dönemlerde de aklın duyguyu dizginlediği öne sürülmüştür. Cemal Süreya'da böyle bir tehlike- ye hiç rastlamıyoruz. Onda duyguyla düşüncenin, akılla bedenin çoİc mut- lu bir bileşiminden her zaman ha- yatın gerçekliğinin fışkırdığını görü- yoruz. Bu yuzden Cemal Süreya ilgi- lendiği şeylerle sadece bir gözlemci gibi değil, onlann hayatı zenginleşti- ren değerini bilen birisi olarak söze- debıliyor. Eğer ressamlar şiirle ilgi- lenmiyorsa, şairler resimle ilgilenmi- yorsa bunun önemini Cemal Süre- ya'dan duyduğumuz zaman gerçek- ten bir sorunla karşı karşıya oldu- ğumuzu anlayabiliyoruz. Hiç aşınmayan 'değer' Cemal Süreya gazete yazısı yazıyor da bir takım devlet adamlannın pro- filini çiziyorsa, orada söylediği sözle- rin hiç de öyle sıradan, raslantısal sözler olmadığını, bunun ülkeyi ilgj- lendırdıği kadar insanı da ilgjlendir- dığını anbyoruz. Cemal Süreya'da 'değer' dediğimiz kavram hiçbir za- man aşınmamışur. Değerlerin ne ol- duğunu çok iyi bilebilen, onlan sira- layabilen bir yazar, düşünür, yaratıcı olarak çıkıyor karşımıza. Hem dene- melerinde, eleştirilerinde hem de şii- rinde. Çünkü Cemal Süreya'nın şiiri yalnızca bir duyarbğın dile gelmesi değil, çok derin bir düşünce ve duygu bileşiminin, bir felsefenin de şiiri. Tutkuyla çoşkuyla dolu bir felsefe bu. Bu yuzden Cemal Süreya'nın şii- rinin. ilgi alanının genişliğinden bes- lenen, fakat bu şiirin öneminin de onun ilgi alanını bir sevgi alanına dö- nüştürmesinden doğduğunu belirte- bilirim. Ben de Cemal Süreya'yı bir şiiriyle selamlamak istiyorum. Cemal Süre- ya'nın bütün şiirlerinde kendisini bu- labilirsiniz. Fakat bu kendisi hiçbjr zaman tek bir kişi değildir. Cemal Sü- reya'nın şiirinin büyüklüğü, evrensel- liğı, 'ben" dediği zaman bu benin baş- ka insanlarla nasıl büyük vakınüklar, ortaklıklar, dostluklar, iüşkiler kur- duğunu gösterebilen bir ben ol- masıdır. Cemal Süreya, şürinde öznel bakışla, bu öznel bakışın sahibinin kimlerden geldiği, hangı çevreden in- sanlarla ilişkide olduğunu unutma- dah sözetmesini gerekli gören bir şair. Yine 'eski heyecanıyla' bu gece Hilton Convention Center'da bir konser verecek Capri'nin onuru Peppino ATİLLA DORSAY - Peppino di Capri, yani Cap- ri'li Peppino, gerçekten de o ünlü turistik adada mı doğmuş- tu? Yoksa bu aileden gelen bir soyadı mıydı? Bilemeyeceğim. Bildiğim bir şey varsa, bu güney İtalyalı delikanlının, o eşsiz Na- poli şivesini de zaman zaman işin içine katarak okuduğu şarkılann, 1960'lann roman- tizm düşkünü gençlerine ilaç gi- bi geldiğiydi. O ezeli İtalyan du- yarlılığmı, operadan çağnşürdığı tüm o tensel' ruh- sal kanşımı yaşama seyincinin ve hüznünün bireşimini Peppi- no'nun şarkılannda bulmak mümkündü. En azından biz, o yıllann genç kuşaklan buluyor- duk. Ve onun şarkılarını gençlik aşklanmıza fon müziği olarak döşüyorduk. "Roberta", "Ma- latia", "Luna Caprese", "Vece e Notte", sonra "Melancoli in Settembre"...Keskin, biraz ve hafıf "İtalyan Arabeski" bir duyarhhğın dışavurumuydu. bu "melal" dolu şarkılar... Ama, İtalyan kökenli müziğin bir özelliği. tüm o hüzünleri içi- ne bile yaşama sevincine, yaşa- ma dört elle bağlılığa ters düş- müyorlardı. Ve sonra herşey gibi Pep- pino'nun da modaa geçti. De- ğişen zevklerin gereği...Ama tüm iyi, has müzikçiler gibi, Peppino tümüyle ortalardan yokolmadı. İlerleyen yaşına karşın, mesleğının başında bir genç adam heyecanıyla San Remo yanşmalanna katılıyor, "Un Grand' Amore...e Niente Piu", "Emo' Emo" gibi şarkı- lanyla yeniden derecelere giri- yor, hatta birinci geliyor, ça- ğının zevkinin yakalamaya çahşıyordu. Ve şımdi onu İstanbul'da iz- leyeceğiz. Bakahm. bunca yıl soura Peppino di Capri muzice- si hala sürüyor mu? Ve biz, yü- reğinde hep genç kalmış olan- lan yeniden çekip büyüsüne alabilecek mi? Peppino di Capri, 1965 yılında Istanbul'a gebnişti. Ortadogu, 4. bolumü Zaman mı? değil zaman Akan zaman değilmesafelerdir. Güneşin çekici yukarda Suyun bıçağı aşuğıda Krom alçakgönüllü, bakır utangaç, Ağaç. bir damla iki kmlcım arasında Rüzgar bilmiyor nerden eseceğini Stnırları kesik, Yerleşme yerlerinde balkıma Biı kırüdık daha da kırdırtz Ama katil de bilmiyor öldürdüğünü Hırsız da bilmiyor çaldığını Biz yeni bir hayalın acemileriyiz Bûlûn bitdiklerımiz yeniden bıçinüeniyor Şiirmiz, afkımtz yeniden biçimleniyor Şiirimiı, aşkımc yeniden Sonkötügünleri vafiyoruz belki tlk gûzel günleri de yaşarız belki Kekre birşey var bu havada Geçmifle gelecek arasında Açıyla sevinç arasında Öjkeyle bağıs arasında Biz kırüdık daha da kmlmz Doğudan Balıya bütün dünyada Ama kardeşin kardeşe vurduğu hançer İki ciğer arasmda bağlanü kurar Büyür, bir gün. zenginlesır orada. Çünkü A lı 'yı dırilten ıksir de saklı Hasan 'a sunulmuj ağuda, Granilin de olur bir okyanus diriliği, Nehirler daha uysal akar, Bir çıçek nasıl açıhyorsa kendiliğinden Bir kuş nasıl uçuyorsa Öyle sever, çalısır insan. Kıraçlar çarptıkça dağlara Gül göçürür şafağmdan Doğantn altın şafağmdan İnsanın allm fafağmdan Tarihin altın şafağmdan Biz kınldık daha da kırüırız Kimse dokunamaz bızim suçsuzluğumuza. Geçen yıl yitirdiğimiz sanatçı için çeşitli etkinlikler düzenlendi Ayberk Çölok aıııhyorANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Ankara Devlet Tiyatrosu sanatcılanndan Ayberk Çö- lok, ölümünün 1. yıidönümünde, Devlet Tiyat- rolan ve sanatçı arkadaşlannca düzenlenecek etkinliklerle anılacak. Geçtiğimiz yıl 14 Ocak'ta yaşama gözlerini yuman Çölok, Tiyatro Eleş- tirmenleri Birliği'nin ödülüne de değer görüldü. Tiyatro Eleştirmenleri Birliği 1992 Ankara ödülü, Yeni Sahne'de sanatçı adına düzenle- nen törende, Atilla Sav tarafından Çölok'un oğlu, Ali Çölok'a verildi. Törenin sunuculuğu- nu, Serhat Nalbantoğlu yaptı. Törenin ardı- ndan da sanatçının son reji çalışmasını yaptığı Melih Cevdet Anday'ın "Içerdekiler" adlı oyu- nu sahnelendi. "İçerdekiler, Ayberk Çölok'un ölümünden önce yaptığı son reji çalışmasıydı ve o yıl Trabzon Devlet Tiyatrosu tarafından sah- nelenmişti. Oyun hâla, Yeni Sahne'de Serhat Nalbantoğlu tarafından Çölok'un yorum ve mizanzenleri ile sahneleniyor. Galatasaray Lisesi'nde okurken, tiyatroyla tanışan Çölok, ilk olarak Ulvi Uraz ve Münir Özkul, gibi ustalarla çalıştı. Ankara Sanat Ti- yatrosu, Halk Oyunculan ve Ankara Sahnesi'- nin kunıluş çalışmalannda görev alan sanatçı, aynca bir süre Dostlar Tiyatrosu'nda sahneye çıktı. Tiyatro serüveni onu daha sonra yurtdışına, İtalya'ya götürdü. Bir süre Piccola Tiyatrosu'- nda çahşan Çölok. Scala Operası'nda asistanhk Tıyatro Deştirmenleri BirüğiÖdülü Çölok'un. yaptı. 1978 yılından başlayarak Devlet Tiyatro- lan'na kaülan sanatçı, Fransız Kültür Merke- zi'nde hem Fransızca oyunlar oynadı, hem de reji yaptı. Aynca Fransa'da Mehmet Uhısoy'- un tiyatrosunda 6 ay konuk sanatçı olarak çalıştı. Çölok'un çok sayıda radyo oyunu ve senar- yolan da bulunuyor. Berlin turnesindeki 'Evita' müzikalinde Eva Peron rolünü Derin Altay üstleniyor Broadway'den egzotik bir Türk 'Evita'a GÜNER YÜREKLİK Başrolü oynayan sanatçı De- rin Altay ismini taşımasaydı, dünyaca ünlü "Evita" müzika- linin Avrupa tumesinde Ber- lin'e de uğraması bizleri pek il- gilendirmeyecekti. Öyle ya, nice "dünyaca ünlülerin" uğrak noktası olan ve hemen her ay bir yeni evrensel kültürel etkin- liğe kapdannı açan Berlin'e, "Evita" müzikalinin üç yıl son- ra bir kez daha gelmesi kimi ne denli ilgilendirecekti? Türk asıllı bir Evita Bu kez bu "Evita", bir başka "Evita" idi. Çünkü bu "Evita", 10'a kadar saymasmı, "hamsi koydum tavaya" şarkısını bi- len, Amerika'da doğmuş-büyü- müş, Türkiye'yi bir kez gör- muş, Türk asıllı bir Evita'ydı. Rastlantıya bakın siz, Berlin'de müzikabn gösterildiği Metro- pol Tiyatrosu'nun basın sözcü- sü de bir Türk. Bilge Aksu-Dör Hanım, Berlin'de yaşayan 130 bin Türkü düşünerek asılıyor telefona, Berlin'de ne kadar Türk basını varsa hepsini an- yor ve kendilerini durumdan haberdar ediyor: "Broadvvay"- den gelen Evita müzikalinin Evitası bir Türk, ismi Derin Al- tay. Şu gün, şu saatte basm top- lantısı var, siz de gelin." Ve biz de , Almanlarla birlikte ora- dayız. İlgimiz birden artıyor. Göğsümüz kabanyor. Kolay mı Broadway gibi bir yerde dünyaca ünlü bir müzikalin Evitaa olmak? Pathyor flaşlar, 8 yaşmdan bu yana şarkı söyleyen ve dans eden Derin AHay'm babası Türk. Yülarca Broadway sahnelerinde Evha'yı canlandnnuş. manşetten haberler ve ertesi gün bir bakıyoruz, Berlin cad- delerindeki Evita afışlerinin üzerine yeni bir bant yapıştınl- mış: "Süper yıldız Derin Altay 'Evita' rolünde!" Broadway'de müzikaller Evita'yı Derin Altay'ın oyna- ması Berlin'de yaşayan 130 bin Türkü ne denli Metropol'e çek- ti büemeyeceğiz, ama sanatçı, Alman basınında olumlu eleşti- riler aldı. Sesi ve oyunu beğenil- di. Evita'yı oynayan Rebecca Norman'ın rahatsızlığı üzerine turneye kaulmışü. Hatta afiş- lerde hala Rebecca Norman'ın ismi yazılıydı. Derin Altay'ın is- mi, Berlin'de işin önemi anlaşıl- dıktan sonra eklendi afışlere. Ama Derin Altay daha önce bir başka grupla 13 yıl Evita'yı canlandırmıştı Broadway sah- nelerinde. Babası 2. Dünya Sa- vaşı yülannda yüksek öğrenim için Amerika'ya gitmış, sonra- dan oraya göç etmişti. Annesı Polonya asıllıydı. Chicago'da doğan Derin Altay, daha 8 ya- şındayken şarkı söylemeye, dans etmeye başlamış, 18 yaşın- da profesyonel sahne hayatına aülmıştı."KissmeKate","Fan- tasticks", "Oklahoma", "The Sound of Music" gibi müzikal- lerde oynamıştı. Ne olduğunu bilmese de bu- gün hala Türk kökenine bağb olduğunu, Türkiye'yle ve Türk- lerle kendisini bir gördüğünü belirten Derin Altay, "Bu du- rum benim kişiliğimi geliştir- meme yardıma oldu. Türk kö- kenim bana belli bir egzotiklik kazandırdı ve bugüne gelmem- de büyük yaran oldu. Çünkü benim büyüdüğüm yerde çok az Türk vardı ve Türk asıllı ol- mak her zaman için belli bir özellikti" diyor. Tim Rice ile Andrew Lloyd VVebber'in ortaya çıkardığı Evita müzikalde, kırklı yıllann başında taşradan Buenos Ai- res'e gelen Arjantinli fakir bir kızın yaşamı anlatıbyor. Marji- nal bir tip olan, şarkıalık, man- kenlik yapan Eva Duarte, bir gün devlet başkanbğına aday albay Juan Peron ile tanışır. Eva'nın yardımıyla Peron 1946 haziranında devlet başkanı olur. Eva, tüm Arjantin halkının sevgisini kazanır. An- cak Peron'un diktatörlüğü, aralanndaki aşkı bedbahthğa dönüştürür ve Eva kansere ya- kalanarak 33 yaşında ölür; tüm ülke ardından yas tutar. Eva'nın kişiliği Berlin'de gördüğümüz "Evi- ta" müzikalinin yorumunda da, bir zamanlann Arjantin'- inden çok Eva'nın kişiliğine ve onun sevgi ve hayat dolu yaşam biçimine önem verilmiş. Arjan- tin ile ilgili tarihsel ve politik ko- nularda. anlaücı rolündeki Che Guevara ön plana çıkanlmış. "Broadwayvari", oldukça hızlı bir tempoyla akıp giden müzi- kalde, sahne arkasına yerleşti- rilmiş bir perdeye slaytla, bir za- manlann Arjantin'inden oriji- nal görüntüler aksetüriliyor ve "Evita"ya epik bir biçim ka- zandınlmak isteniyor. Zaten zengin melodilerle süslü müzi- ğin, Kurt VVeill'ı çağnştırdığını da bu arada belirtmek gerekır. Müjdat Gezen için imza kampanyası Kûhûr Serasi- Ege Sanat Merkezi, Müjdat Gezen Sanat Merkezi hakkmda,' Milli Eği- tim BakanlığYnca, TCK'nun 261. maddesine uymadığı ge- rekçesiyle ve iki yıl hapis iste- miyle suç duyurusunda bulu- nulmasına' karşı bir imza kampanyası başlattı. Bu olaya karşı duyarsız ka- lınmaması gereküği vurgula- nan imza metninde, Milli Eği- tim Bakanlığı ve Kültür Ba- kanbğı protesto edildi. Çeşiüi profesörlerin, şairlerin, yazar- İann, ressamlann, tiyatrocu- lann, eğiümcüerin, avukat- lann imzalannın yer aldıgı metinde şöyle denildi: "Ülke çapında binlerce Kur'an kursunu görmezlikten gelerek, laik öğretimi gerçek- ieştirmeyen, yüksek öğrenim yapma olanaİdannı her yıl ge- tirdiği koşullarla biraz daha zorlaştıran, Müjdat Gezen Sa- nat Merkezi'nin verdiği hiz- mete benzer bir hizmeti ger- çekleştirmek için öğrenciler- den 64 milyon lira isteyen, özel dersanelerde çocuklanmızın yanş aüna dönüştürülmesine aldınş etmeyen, eğitimcileri hala üçüncü sınıf vatandaş ol- maktan kurtaramayan, eğitim ve öğretimi pobtikanın güdü- münden hala çıkaramayan, okullanmızı hala çağdaş eği- tim koşullanna kavuştura- mayan ve sanat eğitimini seç- meü ders esprisinden kurtara- mayan Milb Eğitim Ba- kanlığı'nın eylemini ve eyleme sessiz kalan Kültür Ba-' kanhğTnı protesto ediyoruz"
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle