Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
16 OCAK1993 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 11
Tpoya'ya müze
•ÇANAKKALE (AA)-
Çanakkale Kültür Müdürü
Mustafa Sevim, kentin en
önemli larihi ve turistik
merkezi olan Troya'ya, müze
kurulması için Kültür
Bakanlığı'na
başvuracakJannı bildirdi.
Troya'daki birmüzenin
1986'da kapatılmasını
eleştiren Arkeoloji Mûzesi
Müdürü Sevim, '"Tarihi
eserler bulunduklan yerlerde
sergilenmeli ve müzeler tek
merkezde toplanmah.
rurİ2mde çekiciük
bakımından yararh olur"
dedı.
Halk oyunlam
• ERZURLM(AA)-
Erzurum'da Halk Oyunlan
İl Birinciliği Yanşması
düzenleniyor. Cemal Gürsel
Spor Salonu'nda yann
yapılacak yanşmaya
Erzurum'daki bütün ilkokul.
ortaokul ve liseler ile Halk
Eğitim Merkezi
öğrencilerinden oluşan
ekipler katılacak. Birinci
gelen grup Türkiye
Yanşmalan'na katılarak
Erzunım'u temsil edecek.
Sözden Söze
•KüftürServisi-Gebze
Belediyesi Kültür ve Sanat
Merkezi Edebiyat
Etkınliklen kapsamında
gazeteci-yazar Zeynep
Oral'ın "Sözden Söze" adlı
söyleşi ve imza günü
gerçekleştirilecek. Söyleşi 23
ocak saat 14.00'te Gebze
Belediyesi Meclis Salonu'nda
yaptlacak.
Koşullar ilkel
• tZMİ R (ANKA)- tzmir
Devlet Opera ve Bale
Müdürü Selmin Günöz,
tzmir'de opera ve balenin
ilkel koşullarda yapıldığını
söyledi. Türkiye'deki Devlet
Opera ve Balesi'nin ilk kadın
yöneticisi olan Şenöz,
"Opera ve baleye ilgi her
geçen gün artıyor.
Kullandığımız salon asla bir
opera salonu değil. Bale
stüdyosu olmadığı ıçın
fuayedeçalışıyoruz. Salon
küçük ve seyirciler bilet
bubnakta zorlanıyor" dedi.
Hepburnye
Taylor'a özel
Oscar
•KüttürServisi-
Hollywood'un iki ünlü kadın
oyuncusu, Audrey Hepburn
ve Elizabeth Taylor'a bu yıl
birer onur Oscar'ı verüeoeği
açıklandı. Sanatçılarbu
ödüle. anemaya olan "yaşam
boyu katkılan" nedeniyle
değer görüldüler. 1953
yılında "Roman Holiday"
fılmindeki rolüyle Oscar
kazanan 63 yaşmdaki
Audrey Hepburn'in,
UN1CEF aracdığıyla son
yıllarda çocuklar için
harcadığı çabalar, Elizabeth
Taylor'ın da AlDS'i
önlemek kurduğu Elizabeth
Taylor A1DS Vakfı'nın iki
sanatçının bu ödülleri
almasında etken olduğu
söyleniyor.
"Demokrasive
Darbeler"
• ANKARA (Cumhurivet
Bürosu) - Pir Sultan Abdal
Kültür veTanıtma
Derneği'nce düzenlenen
"Demokrasi ve Darbeler"
konulu söyleşi bugün
yapılacak. Gazeteci-yazar
Rahmi Yıldınm'ın
konuşmaa olacağı söyleşiyi
öykücü Ali Balkızyönetecek.
Söyleşi saat 13.00'de Dikmen
Caddesi 299 numaradaki
dernek merkezinde
başlyacak. Gelecek hafta
yapılacak söyleşinin konuğu
da yazar Yalçın Küçük
olacak.
Üsküdar'da şiir
sergîsi
• İSTANBUL (AA) -Ana
dergisi tarafından
düzenlenen Karma Şiir
Sergisi, Csküdar Belediyesi
Sergi Salonu'nda açıldı.
Şairlenn ağaç. bardak, kaşık
ve çeşitli şekillerdeki tahtaîar
üzerineyazdıklanşiirler, 10
bin ile 70 bin lira arasında
değişen fıyatlarla satılıyor.
Sergjye katılan şairlerden
Bahri Sohtorik. şiir ve
kitaplanndan elde edilecek
geliri spastik çocuklara
vereceğini söyledi.
ATATÜRK'ÜN
YAZDIĞI
YURTTAŞLIK
BİLGİLERİ
Yayına hazırlayan
Nuran Tezcan
20.000 lira (KDVİçinde)
Çağdaş Yayınlan Türkocağı
Cad. 39-41 Cağaloğlu-tslanbul
Ödemeli gonderilmez.
Tutkuyla, çoşkuyla dolu felsefenin' şairi, denemeci, eleştirmen Cemal Süreya'yı 9 Ocak 1990'dayitirmistik
Iıısaııca yaşama uzmanıydıCEVAT ÇAPAN
Sevilen ölülerin ardından, eğer bu
ölüler büyük sanat eserleri yaratmış-
larsa, sanatlanyla sevgi yaymışlarsa.
birçok insan buna sahip çıkar, sahip
çıkmaya çalışır. Cemal Sü-
reya'ya da pek çok insan sahip çıktı,
sahip çıkacak sanıyorum. Bunlann
arasında Erzincanlı olduğu için sahip
çıkanlar olacak, Mülkiye'li olduğu
için sahip çıkanlar olacak. Kahveler-
de oturduğu için sahip çıkanlar oldu,
Hatay'a gittiği için sahip çıkanlar
olacak, Papirüs'te beraber calıştığı
arkadaşlan sahip çıkacak.
Ama bütün bu ayn ayn yeTİeri
ısıtüğı, aydınlattığı, güzelleştirdiği
için nasıl sahip çıkılıyorsa çok daha
geniş çevrelerde, bu güzelliğin ulaşa-
bildiği yaygınhkta sahip çıkanlar da
olacak.
Büyücü ustalığı
Gerçekten Cemal Süreya'run bu
etkisi ilgi alanının çok geniş olması-
ndandır. Bu ilgi alanına girmeyen he-
men hemen hiçbir şey yoktu Cemal
Süreya'da, çünkü hayatın birçok
parçası, yaşanılan güzellikleri, güç-
İükleri, çirkinlikleri onun o büyücü
ustalığıyla bir yaşama gücüne dönü-
şebiliyordu. Bu yuzden kötümserliğe
yer yoktu, bu yuzden kendi içinde o
diyalektik çatışmadan bir çeşit öz-
gürlük fışkırtabiliyordu.
Cemal Süreya gibi şairleri, yaratı-
cılan düşündüğüm zaman. bir takım
dersler yaparken. öğrencilerle karşı-
laşırken ders programlanmızm ne
kadar saçma olduğu geliyor aklıma.
Neden böyle belli bir takım program-
lara göre dersler veriyonız da bu in-
sanlan birlikte okumuyoruz, anla-
maya çalışmıyoruz diye. Tıpkı Cemal
Süreya'nın hem kendi hayatında
hem de birlikte yaşadığı insanlarla
birlikte olduğu zamanlar öğrenme-
nin ne kadar,akılla, duyguyla, bilinç-
le. duyarlılıkla ilgili bir şey olduğunu
kanıtladığı gibi.
İlgi alanındaki genişlik, onun bir
çeşit düşünmeye başladığından, bü-
yümeye başladığından ölümüne ka-
dar sürdürdüğü ilginın, araştırma-
nın, öğrenme heyecanının büyük
birikiminden kaynaklanıyor. Her-
şeyden önce Cemal Süreya'da bir
paylaşma ve bu paylaşmada öğren-
meyle bilginin önemini unutmadan,
paylaşacağı şeyi çoğaltma tutkusu-
nun var olduğunu söyleyebilirim. Ta-
çoğumuzun bilmediği şeyleri bilebili-
yordu. Ama bu hiçbir zaman bir mes-
leğin uzmanlığıyla sınırlı değildi.
Çünkü CemaJ Süreya'nın asıl uz-
manlığı bir çeşit yaşama uzmanlıgıy-
dı. insanca yaşama uzmanhğıydı.
Bir takım kelimeler, bir takım kav-
ramlar kullanıla kullanıla aşınabilir-
ler, anlamlannı yitirebilirler. Şairle-
rin gizi sanıyorum aşınmamış söz-
cükler kuUanabilmeleri yahut
otıu bir kaynak olarak gördüm. O oi-
masaydı bir çok şeyleri belki yapa-
mayacaküm" diyorsa, Cemal Süre-
ya'nın basit okurlan bile onun şiir
kaynağıyla karşılaştıktan sonra nitel
bir değişiklik yaşamışlardır sanıyo-
rum. Cemal Süreya'nın değiştirme
gücü, yönlendiıme gücü şürinden
kaynaklanan bir iştir. Çoğu zaman
şürin gücünün akıl ve duygunun bir-
leşiminden doğduğunu söylerler. Bu
flgi alanı çok geniş olan Cemal Süreya, hayatın bir çok parçasım
büyücü ustalığıyla bir yaşama gücüne dönüştürebiliyordu.
biı bunun temelınde de sevgının
yatüğını unutmamak gerekir.
Bu sevgi romantik olarak da, ero-
tik olarak da kendini en etkili bir dille
açıklayan bir sevgi üstelik. İlgi
alanının geniş olduğunu söyledim
çünkü gerçekten hem mülkiyeli ola-
rak, hem bir maliyeci olarak bir çeşit
uzmanlık alanı diyebileceğimiz, öğ-
reniminin verdiği bir uzmanhkla bir-
aşınmış sözcüklerle bile \cniden bir
anlam zenginliği katabilmeleri. Ce-
mal Süreya'da bunu her zaman görü-
yoruz. Çünkü Cemal Süreya ilgi-
lendiği. öğrendiği yalnız şair olarak
değil eleşürmen ve denemeci olarak
bize aktardığı bu bilgilerle, bu bilgile-
rin onun şairliğiru nasıl beslediğini de
gösteren bir kaynak olarak karşımıza
çıkıyor. Nasıl Atilla ÖzkınnuY'Ben
şiırin zayıfladığı dönemlerde bazı
akıla kişiler. duyguya kuşkuyla
bakmışlardır. Baa yine şiirin zayı-
fladığı dönemlerde de aklın duyguyu
dizginlediği öne sürülmüştür.
Cemal Süreya'da böyle bir tehlike-
ye hiç rastlamıyoruz. Onda duyguyla
düşüncenin, akılla bedenin çoİc mut-
lu bir bileşiminden her zaman ha-
yatın gerçekliğinin fışkırdığını görü-
yoruz. Bu yuzden Cemal Süreya ilgi-
lendiği şeylerle sadece bir gözlemci
gibi değil, onlann hayatı zenginleşti-
ren değerini bilen birisi olarak söze-
debıliyor. Eğer ressamlar şiirle ilgi-
lenmiyorsa, şairler resimle ilgilenmi-
yorsa bunun önemini Cemal Süre-
ya'dan duyduğumuz zaman gerçek-
ten bir sorunla karşı karşıya oldu-
ğumuzu anlayabiliyoruz.
Hiç aşınmayan 'değer'
Cemal Süreya gazete yazısı yazıyor
da bir takım devlet adamlannın pro-
filini çiziyorsa, orada söylediği sözle-
rin hiç de öyle sıradan, raslantısal
sözler olmadığını, bunun ülkeyi ilgj-
lendırdıği kadar insanı da ilgjlendir-
dığını anbyoruz. Cemal Süreya'da
'değer' dediğimiz kavram hiçbir za-
man aşınmamışur. Değerlerin ne ol-
duğunu çok iyi bilebilen, onlan sira-
layabilen bir yazar, düşünür, yaratıcı
olarak çıkıyor karşımıza. Hem dene-
melerinde, eleştirilerinde hem de şii-
rinde. Çünkü Cemal Süreya'nın şiiri
yalnızca bir duyarbğın dile gelmesi
değil, çok derin bir düşünce ve duygu
bileşiminin, bir felsefenin de şiiri.
Tutkuyla çoşkuyla dolu bir felsefe
bu. Bu yuzden Cemal Süreya'nın şii-
rinin. ilgi alanının genişliğinden bes-
lenen, fakat bu şiirin öneminin de
onun ilgi alanını bir sevgi alanına dö-
nüştürmesinden doğduğunu belirte-
bilirim.
Ben de Cemal Süreya'yı bir şiiriyle
selamlamak istiyorum. Cemal Süre-
ya'nın bütün şiirlerinde kendisini bu-
labilirsiniz. Fakat bu kendisi hiçbjr
zaman tek bir kişi değildir. Cemal Sü-
reya'nın şiirinin büyüklüğü, evrensel-
liğı, 'ben" dediği zaman bu benin baş-
ka insanlarla nasıl büyük vakınüklar,
ortaklıklar, dostluklar, iüşkiler kur-
duğunu gösterebilen bir ben ol-
masıdır. Cemal Süreya, şürinde öznel
bakışla, bu öznel bakışın sahibinin
kimlerden geldiği, hangı çevreden in-
sanlarla ilişkide olduğunu unutma-
dah sözetmesini gerekli gören bir
şair.
Yine 'eski heyecanıyla' bu gece Hilton Convention Center'da bir konser verecek
Capri'nin onuru Peppino
ATİLLA DORSAY -
Peppino di Capri, yani Cap-
ri'li Peppino, gerçekten de o
ünlü turistik adada mı doğmuş-
tu? Yoksa bu aileden gelen bir
soyadı mıydı? Bilemeyeceğim.
Bildiğim bir şey varsa, bu güney
İtalyalı delikanlının, o eşsiz Na-
poli şivesini de zaman zaman
işin içine katarak okuduğu
şarkılann, 1960'lann roman-
tizm düşkünü gençlerine ilaç gi-
bi geldiğiydi. O ezeli İtalyan du-
yarlılığmı, operadan
çağnşürdığı tüm o tensel' ruh-
sal kanşımı yaşama seyincinin
ve hüznünün bireşimini Peppi-
no'nun şarkılannda bulmak
mümkündü. En azından biz, o
yıllann genç kuşaklan buluyor-
duk.
Ve onun şarkılarını gençlik
aşklanmıza fon müziği olarak
döşüyorduk. "Roberta", "Ma-
latia", "Luna Caprese", "Vece
e Notte", sonra "Melancoli in
Settembre"...Keskin, biraz ve
hafıf "İtalyan Arabeski" bir
duyarhhğın dışavurumuydu.
bu "melal" dolu şarkılar...
Ama, İtalyan kökenli müziğin
bir özelliği. tüm o hüzünleri içi-
ne bile yaşama sevincine, yaşa-
ma dört elle bağlılığa ters düş-
müyorlardı.
Ve sonra herşey gibi Pep-
pino'nun da modaa geçti. De-
ğişen zevklerin gereği...Ama
tüm iyi, has müzikçiler gibi,
Peppino tümüyle ortalardan
yokolmadı. İlerleyen yaşına
karşın, mesleğının başında bir
genç adam heyecanıyla San
Remo yanşmalanna katılıyor,
"Un Grand' Amore...e Niente
Piu", "Emo' Emo" gibi şarkı-
lanyla yeniden derecelere giri-
yor, hatta birinci geliyor, ça-
ğının zevkinin yakalamaya
çahşıyordu.
Ve şımdi onu İstanbul'da iz-
leyeceğiz. Bakahm. bunca yıl
soura Peppino di Capri muzice-
si hala sürüyor mu? Ve biz, yü-
reğinde hep genç kalmış olan-
lan yeniden çekip büyüsüne
alabilecek mi? Peppino di Capri, 1965 yılında Istanbul'a gebnişti.
Ortadogu,
4. bolumü
Zaman mı? değil zaman
Akan zaman değilmesafelerdir.
Güneşin çekici yukarda
Suyun bıçağı aşuğıda
Krom alçakgönüllü, bakır
utangaç,
Ağaç. bir damla iki kmlcım arasında
Rüzgar bilmiyor nerden
eseceğini
Stnırları kesik,
Yerleşme yerlerinde balkıma
Biı kırüdık daha da kırdırtz
Ama katil de bilmiyor
öldürdüğünü
Hırsız da bilmiyor çaldığını
Biz yeni bir hayalın acemileriyiz
Bûlûn bitdiklerımiz yeniden
bıçinüeniyor
Şiirmiz, afkımtz yeniden biçimleniyor
Şiirimiı, aşkımc yeniden
Sonkötügünleri vafiyoruz
belki
tlk gûzel günleri de yaşarız belki
Kekre birşey var bu havada
Geçmifle gelecek arasında
Açıyla sevinç arasında
Öjkeyle bağıs arasında
Biz kırüdık daha da kmlmz
Doğudan Balıya bütün
dünyada
Ama kardeşin kardeşe vurduğu hançer
İki ciğer arasmda bağlanü
kurar
Büyür, bir gün. zenginlesır
orada.
Çünkü A lı 'yı dırilten ıksir
de saklı
Hasan 'a sunulmuj ağuda,
Granilin de olur bir okyanus
diriliği,
Nehirler daha uysal akar,
Bir çıçek nasıl açıhyorsa
kendiliğinden
Bir kuş nasıl uçuyorsa
Öyle sever, çalısır insan.
Kıraçlar çarptıkça dağlara
Gül göçürür şafağmdan
Doğantn altın şafağmdan
İnsanın allm fafağmdan
Tarihin altın şafağmdan
Biz kınldık daha da kırüırız
Kimse dokunamaz bızim
suçsuzluğumuza.
Geçen yıl yitirdiğimiz sanatçı için çeşitli etkinlikler düzenlendi
Ayberk Çölok aıııhyorANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Ankara
Devlet Tiyatrosu sanatcılanndan Ayberk Çö-
lok, ölümünün 1. yıidönümünde, Devlet Tiyat-
rolan ve sanatçı arkadaşlannca düzenlenecek
etkinliklerle anılacak. Geçtiğimiz yıl 14 Ocak'ta
yaşama gözlerini yuman Çölok, Tiyatro Eleş-
tirmenleri Birliği'nin ödülüne de değer görüldü.
Tiyatro Eleştirmenleri Birliği 1992 Ankara
ödülü, Yeni Sahne'de sanatçı adına düzenle-
nen törende, Atilla Sav tarafından Çölok'un
oğlu, Ali Çölok'a verildi. Törenin sunuculuğu-
nu, Serhat Nalbantoğlu yaptı. Törenin ardı-
ndan da sanatçının son reji çalışmasını yaptığı
Melih Cevdet Anday'ın "Içerdekiler" adlı oyu-
nu sahnelendi. "İçerdekiler, Ayberk Çölok'un
ölümünden önce yaptığı son reji çalışmasıydı ve
o yıl Trabzon Devlet Tiyatrosu tarafından sah-
nelenmişti. Oyun hâla, Yeni Sahne'de Serhat
Nalbantoğlu tarafından Çölok'un yorum ve
mizanzenleri ile sahneleniyor.
Galatasaray Lisesi'nde okurken, tiyatroyla
tanışan Çölok, ilk olarak Ulvi Uraz ve Münir
Özkul, gibi ustalarla çalıştı. Ankara Sanat Ti-
yatrosu, Halk Oyunculan ve Ankara Sahnesi'-
nin kunıluş çalışmalannda görev alan sanatçı,
aynca bir süre Dostlar Tiyatrosu'nda sahneye
çıktı.
Tiyatro serüveni onu daha sonra yurtdışına,
İtalya'ya götürdü. Bir süre Piccola Tiyatrosu'-
nda çahşan Çölok. Scala Operası'nda asistanhk
Tıyatro Deştirmenleri BirüğiÖdülü Çölok'un.
yaptı. 1978 yılından başlayarak Devlet Tiyatro-
lan'na kaülan sanatçı, Fransız Kültür Merke-
zi'nde hem Fransızca oyunlar oynadı, hem de
reji yaptı. Aynca Fransa'da Mehmet Uhısoy'-
un tiyatrosunda 6 ay konuk sanatçı olarak
çalıştı.
Çölok'un çok sayıda radyo oyunu ve senar-
yolan da bulunuyor.
Berlin turnesindeki 'Evita' müzikalinde Eva Peron rolünü Derin Altay üstleniyor
Broadway'den egzotik bir Türk 'Evita'a
GÜNER YÜREKLİK
Başrolü oynayan sanatçı De-
rin Altay ismini taşımasaydı,
dünyaca ünlü "Evita" müzika-
linin Avrupa tumesinde Ber-
lin'e de uğraması bizleri pek il-
gilendirmeyecekti. Öyle ya, nice
"dünyaca ünlülerin" uğrak
noktası olan ve hemen her ay
bir yeni evrensel kültürel etkin-
liğe kapdannı açan Berlin'e,
"Evita" müzikalinin üç yıl son-
ra bir kez daha gelmesi kimi ne
denli ilgilendirecekti?
Türk asıllı bir Evita
Bu kez bu "Evita", bir başka
"Evita" idi. Çünkü bu "Evita",
10'a kadar saymasmı, "hamsi
koydum tavaya" şarkısını bi-
len, Amerika'da doğmuş-büyü-
müş, Türkiye'yi bir kez gör-
muş, Türk asıllı bir Evita'ydı.
Rastlantıya bakın siz, Berlin'de
müzikabn gösterildiği Metro-
pol Tiyatrosu'nun basın sözcü-
sü de bir Türk. Bilge Aksu-Dör
Hanım, Berlin'de yaşayan 130
bin Türkü düşünerek asılıyor
telefona, Berlin'de ne kadar
Türk basını varsa hepsini an-
yor ve kendilerini durumdan
haberdar ediyor: "Broadvvay"-
den gelen Evita müzikalinin
Evitası bir Türk, ismi Derin Al-
tay. Şu gün, şu saatte basm top-
lantısı var, siz de gelin." Ve biz
de , Almanlarla birlikte ora-
dayız. İlgimiz birden artıyor.
Göğsümüz kabanyor. Kolay
mı Broadway gibi bir yerde
dünyaca ünlü bir müzikalin
Evitaa olmak? Pathyor flaşlar,
8 yaşmdan bu yana şarkı söyleyen ve dans eden Derin AHay'm babası Türk. Yülarca Broadway sahnelerinde Evha'yı canlandnnuş.
manşetten haberler ve ertesi
gün bir bakıyoruz, Berlin cad-
delerindeki Evita afışlerinin
üzerine yeni bir bant yapıştınl-
mış: "Süper yıldız Derin Altay
'Evita' rolünde!"
Broadway'de müzikaller
Evita'yı Derin Altay'ın oyna-
ması Berlin'de yaşayan 130 bin
Türkü ne denli Metropol'e çek-
ti büemeyeceğiz, ama sanatçı,
Alman basınında olumlu eleşti-
riler aldı. Sesi ve oyunu beğenil-
di. Evita'yı oynayan Rebecca
Norman'ın rahatsızlığı üzerine
turneye kaulmışü. Hatta afiş-
lerde hala Rebecca Norman'ın
ismi yazılıydı. Derin Altay'ın is-
mi, Berlin'de işin önemi anlaşıl-
dıktan sonra eklendi afışlere.
Ama Derin Altay daha önce
bir başka grupla 13 yıl Evita'yı
canlandırmıştı Broadway sah-
nelerinde. Babası 2. Dünya Sa-
vaşı yülannda yüksek öğrenim
için Amerika'ya gitmış, sonra-
dan oraya göç etmişti. Annesı
Polonya asıllıydı. Chicago'da
doğan Derin Altay, daha 8 ya-
şındayken şarkı söylemeye,
dans etmeye başlamış, 18 yaşın-
da profesyonel sahne hayatına
aülmıştı."KissmeKate","Fan-
tasticks", "Oklahoma", "The
Sound of Music" gibi müzikal-
lerde oynamıştı.
Ne olduğunu bilmese de bu-
gün hala Türk kökenine bağb
olduğunu, Türkiye'yle ve Türk-
lerle kendisini bir gördüğünü
belirten Derin Altay, "Bu du-
rum benim kişiliğimi geliştir-
meme yardıma oldu. Türk kö-
kenim bana belli bir egzotiklik
kazandırdı ve bugüne gelmem-
de büyük yaran oldu. Çünkü
benim büyüdüğüm yerde çok
az Türk vardı ve Türk asıllı ol-
mak her zaman için belli bir
özellikti" diyor.
Tim Rice ile Andrew Lloyd
VVebber'in ortaya çıkardığı
Evita müzikalde, kırklı yıllann
başında taşradan Buenos Ai-
res'e gelen Arjantinli fakir bir
kızın yaşamı anlatıbyor. Marji-
nal bir tip olan, şarkıalık, man-
kenlik yapan Eva Duarte, bir
gün devlet başkanbğına aday
albay Juan Peron ile tanışır.
Eva'nın yardımıyla Peron 1946
haziranında devlet başkanı
olur. Eva, tüm Arjantin
halkının sevgisini kazanır. An-
cak Peron'un diktatörlüğü,
aralanndaki aşkı bedbahthğa
dönüştürür ve Eva kansere ya-
kalanarak 33 yaşında ölür; tüm
ülke ardından yas tutar.
Eva'nın kişiliği
Berlin'de gördüğümüz "Evi-
ta" müzikalinin yorumunda
da, bir zamanlann Arjantin'-
inden çok Eva'nın kişiliğine ve
onun sevgi ve hayat dolu yaşam
biçimine önem verilmiş. Arjan-
tin ile ilgili tarihsel ve politik ko-
nularda. anlaücı rolündeki Che
Guevara ön plana çıkanlmış.
"Broadwayvari", oldukça hızlı
bir tempoyla akıp giden müzi-
kalde, sahne arkasına yerleşti-
rilmiş bir perdeye slaytla, bir za-
manlann Arjantin'inden oriji-
nal görüntüler aksetüriliyor ve
"Evita"ya epik bir biçim ka-
zandınlmak isteniyor. Zaten
zengin melodilerle süslü müzi-
ğin, Kurt VVeill'ı çağnştırdığını
da bu arada belirtmek gerekır.
Müjdat Gezen
için imza
kampanyası
Kûhûr Serasi- Ege Sanat
Merkezi, Müjdat Gezen Sanat
Merkezi hakkmda,' Milli Eği-
tim BakanlığYnca, TCK'nun
261. maddesine uymadığı ge-
rekçesiyle ve iki yıl hapis iste-
miyle suç duyurusunda bulu-
nulmasına' karşı bir imza
kampanyası başlattı.
Bu olaya karşı duyarsız ka-
lınmaması gereküği vurgula-
nan imza metninde, Milli Eği-
tim Bakanlığı ve Kültür Ba-
kanbğı protesto edildi. Çeşiüi
profesörlerin, şairlerin, yazar-
İann, ressamlann, tiyatrocu-
lann, eğiümcüerin, avukat-
lann imzalannın yer aldıgı
metinde şöyle denildi:
"Ülke çapında binlerce
Kur'an kursunu görmezlikten
gelerek, laik öğretimi gerçek-
ieştirmeyen, yüksek öğrenim
yapma olanaİdannı her yıl ge-
tirdiği koşullarla biraz daha
zorlaştıran, Müjdat Gezen Sa-
nat Merkezi'nin verdiği hiz-
mete benzer bir hizmeti ger-
çekleştirmek için öğrenciler-
den 64 milyon lira isteyen, özel
dersanelerde çocuklanmızın
yanş aüna dönüştürülmesine
aldınş etmeyen, eğitimcileri
hala üçüncü sınıf vatandaş ol-
maktan kurtaramayan, eğitim
ve öğretimi pobtikanın güdü-
münden hala çıkaramayan,
okullanmızı hala çağdaş eği-
tim koşullanna kavuştura-
mayan ve sanat eğitimini seç-
meü ders esprisinden kurtara-
mayan Milb Eğitim Ba-
kanlığı'nın eylemini ve eyleme
sessiz kalan Kültür Ba-'
kanhğTnı protesto ediyoruz"