Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 15OCAK1993CÜMA
12 DIZIYAZI
Kim korkap
radyasyondan
ŞÜKRAN KETENCİ
Okurlann
ilettiği
bilgiler
Yavınım.vla birhkte yurdun her
yenndski okurumuzdan,çok
önemlı katkılar, tamamlayıcı
bilgiler ıle geliyor. Karut
nitdığındcki baa öraeklere
burada değinmek istiyoruz.
. Sankamış'ta (an pdr 27) olarak
ifadc edikn bir araçla yapılmış
ölçiimlerde. mayısın 5'inden
başlayarak alınan sonuçlarda.
ölçü birimi olarak 5 milirattan
baslayarak rad>usyon yükselmesi
saptanmış. Günlük aruşlarla
havadakı radyoaktivite 45
miiirata kddurçıkmış. Mayıs
ortalanna doğru da tekrar
Dormale, 5 miiirata kadar
düşmüş. Doğu Karadeniz'i
'•arleten radyasyon bulutlanaın
dik dağlan aşamayıp, yağmurla
hHıkte indiğini, arkaya
ge,emediğini biliyoruz. Buna
rağmen Sankamışa kadar
uzanan normalm 10 katına kadar
| kirlenmebiranlamifadeedermi?
J . Döri'-min çeşitli çay
fabri' Kindaçahşmış
yön- uulerden gelen bilgilere
gör.:. dört beş aybk birçay üretim
süna, normal seyrindedevam
etmış. Ondan sonra TAEK'den
bazı uzmanlar gelmiş.
Kendılcrine hıçbir bilgi
verilmiyormuş. Sadece ölçüm
yapan aletlerin sinyallerini
görebıuyorlarmış. Daha sonra
jayJaF gnıplara«ynlarak
paketlemeve başlanmış. Zaman
içınde, kirli olduklan öğrenilen
çaylar, ayn yerlere alınmış. Uzun
bi r süre de harmanlanarak
kullanılmış. Ancak aralık
ortalannda. radyasyonlu olarak
aynlan çaylann kullanılmaması
için ilk uyanlar gelmiş.
Taklit paketler
. Cmraniye Çakmak Mahallesi
Harman Sok. No: 45'te açılmış
bir işyen. Mahalknin kızlan çabş-
tınlarak 1988'de çay paketlemesi
yapılmış. Paketler, Çay-Kur pa-
ketlerinin aynısı ya da çok yakın
bir taklidıymiş. Komşu iş yerle-
nnden duyuruyu yapanlar "Ö za-
man radyasyonu, kaçak çay
olaymı anlayamamışük. Özel üre-
tim olduğunu ya da kurumdan
saün alındığıru sanıyorduk" dı-
yorlar.
. Olaydan 7 ay sonra yapılmış
ve TAEK'm Çay-Kur'a da bildir-
miş olduğu baa ölçüm sonuçlan.
Giresun depolanndaki çaylarda
endüşük 15 bin bekerel. Artvm-
de 30 bin, radyasyondan en çok
etkılenen Çayelı ve Pazar bölge-
sindeki fabrikalarda 65 bin beke-
rel. Aynı tarihte yörede yapılan
ölçümlerde ıse Rize'de 18Ö0. Art-
vin'de 929, Trabzon"da 373 beke-
rel kirhlik saptanıyor. Bu rakam-
lar. süreç göz önüne alındığında,
Trakya kirlenmesinin birkaç katı.
Yuptdışında
İ n g i l i z c e
nasıl öğrenilir?
FİGEN ATALAY
HÜRRİYETUYMAZ
-13-
Birazfikra gibi olacak ama Karadenizli'nin sorusu aynen şöyle:
Hepsi kaç becerelJBL —» KJ CO '.*». in Oi '-^1 03
Radyasyon tartışmalan sayesınde
dilimıze yeni bir ölçü birimi girdi. Ar-
tık televizyon yayınlanmızda, günlük
konuşmalanmızda "bekerel"den söz
cdıyoruz.
SağJık Bakanı Yıldınm Aktuna ile
bırlikte Karadeniz yöresindeki tarama
gezisine katılan bugünkü Türkıye
Atom Enerjisi Kurumu Başkanı Yal-
çın Sanalan, kanser korkusu içinde
toplanmış Karadenizlileri sakinleştiri-
i cı bir konuşma yapıyormuş. Radyas-1
>on kirlenmesinin çok hafıfe abnan
bekereJ miktarlannın da çok düşük ol-
duğunu örnekleriyle anlauyormuş.
Dinleyicilerden bir Karadenizli, ken-
dineözgü üslubuyla patlarruş: "Ordan
üç becerel, ordan on becerel, ordan 20
becerel. Bunlann hepsi ne edey?.."
Sağlık sözkonusu olupca
27 yılbk gazetecilik yaşamımda bu
yazı dizisi kadar çok telefon, mektupla
uyan aldığım bir başka konu anımsa*
mıyorum. İnsanın yaşama güdüsünü,
saglıkla ilgib duyarlıbğinı gösteriyor.
Sabahm çok erken saatinde, Trab-
zon'dan çok öfkeli bir kadın çocuk
doktorunun sesi: "Burada insanlar
panik içinde, kanser kontrolü için ço-
cuklannı sıraya sokuyor. Ne yapaca-
ğımızı şaşırdık. Lütfen sağduyulu bir-
şeyler yazın."
Gerçekten altı yıl önce, radyasyonlu
çayın çoğunu içmeden uyarmaya ça-
hştığımız, büyüklerinin yolunda gidip
olaya duyarsız kalanın tersine, bu kez,
çok gereksiz, anlamsız, abarulı bir
korku içindekı toplum var. Kanserü
çocuklann görûntüJeri, yayınlar, in-
sanlan fazlasıyla ve panjk düzeyinde
korkutmuş durumda. Çernobil rad-
yasyonuna bağb olarak, siyası iküdar
ve görevlilerin sorumsuzluğuna rağ-
men, insanlann öyle korkulan büyük
sayılarda kansere yakalanmalannın
söz konusu olmadığını sürekli vurgu-
lamak gerek. Basının sorunlan günde-
me getirmeklc çok anlamlı bir görev
yaptığını, ancak sansasyonel haberler-
le de gereksiz panik yarattığını kabul
etmek de bizden bir özeleştin.
Matematiksel hesaplar
Paniğin gereksiz olduğunu, en iyisi.
bazı araştırmalara dayandırmak.
Çekmece Nükleer Araşürma ve Eği-
tim Merkezi'nden Dr. Hasan Alkan'ın
yapüğı bir calışmaya göre, Çernobire
bağlı olarak Türkiye'de 650 kişinin
ölümcül kansere yakalanacağı, mate-
matiksel olarak hesaplanmış. Tür-
kiye'deki yüzde 12 Ranser ölüm öraru-
nm değişmemesine dayanılarak yapı-
lan bu matematiksel hesaba göre, Çer-
nobil kazasının Türkiye'de yüzde
0.012. AT ülkelerinde yüzde 0.010 ve
eski Sovyetler Birliği Avrupa kesimin-
de yüzde 1.25 oranında artış yaratması
bekleniyor. Araştırmada, Çernobil
kazasının Türk toplumuna yüklediği
kanserriskininçok küçük olduğu vur-
I ı ı ı ı I ı ı r I I I T
I Bulgaristan
JAvusturya
13 Yunanistan
I Romanya
! Finlandiya
Çekoslovakya
I Italya
1 Polonya
1 Isviçre
3SSCB
Macaristan
] Doğu Almanya
Türkiye
isveç
] Bat) Almanya
Irlanda
Lüksemburg
İsrail
Kıbrıs Rum Kesimi
Fransa
} Hollanda
Belçika
Danimarka
Ingiltere
} Suriye
]Çin
]Japonya
ispanya
f2> 0
7
TAEK verilerine göre bile Almanya, İsveç,
Danimarka ve Norveç düzeyinde etküendiği
gdrülen Türkiye,önJem alınmışotsaydı, bu
ülkekrden dahaşansiı konumda olacaktı
gulanmakta.
Tabii TAEK'nin Türkiye için sapta-
dığı kirlenme ölçülerine dayanarak
yürütülmüş araştırmanın, bize göre
bir başka anlamlı boyutu, Türk toplu-
munun aldığı radyasyonun, birinci yıl-
da yüzde 66'sının çaya ve ikinci yılda
da tamamının yine çaya bağb olduğu-
nu vurgulaması. Sonuç olarak, araş-
tırma, bile bile radyasyonlu çay içiril-
miş ohnasının, halka fazladan radyas-
yon yüklemesi olduğunu kanıthyor.
Bir diğer boyutuyia da. Türkiye'nin, -
AT ülkelerinden biraz daha riskli bir
konumda olduğunu kabul etmck olu-
yor.
Karadeniz Tıp Günleri
27-29 Mayıs 1992'de Trabzon'da
yapılan Karadeniz Tıp Günleri Kong-
resi'ne sunulan araştırmanın bir diğer
bölümünde. ülkelerin, kazanm bir yı-
bnda hedef olduklan kirlenme dozla-
nnın verileri var. Buna göre Türkiye
de Norveç, Danimarka, AJmanya ve
İsveç düzeyinde bir doz almış bulunu-
yor. Bu doz da elbette TAEK'nin sap-
tamalanna bağlı olarak hesaplanmış
oluyor. Söz konusu dozun Türkiye'de
doğal radyasyondan alınan yılbk do-
zun yüzde 19'unu oluşturduğu vurgu-
lanıyor.
Durum çok iyi olabilirdi
Bu saptamaya ilişkin de bir vurgula-
mayı yapmadan gecemeyeceğiz. Bu
yazı dizisinde de vurgulandığı üzere,
rüzgar yönleri ile bağlantılı. önemü bir
şans olarak. Türkiye'nin üzerine, Çer-
nobil'den yayılan ana bulutlann hiçbi-
ri gelmemişti. Bir ana bulutun ucun-
dan Trakya kirlenmişti. Bir de bizden
o zaman saklanmış olan, Karadeniz'e
gelmiş ve çok daha hafif kirlenme yap-
tığı öne süriilen bulutlar vardı Bunlar,
ana bulutlardan kopmuş parçalardı.
Doğal olarak, önlem alınmış olsa, TA-
EK verileriyle bile AJmanya, isveç,
Danimarka. Norveç düzeyinde etki-
lenmiş görünen Türkiye insanı, çok
daha şansiı bir konumda olacaktı.
Yetkiiilerin Ugi^ne
Kırlenmerun olduğu Rize'den gö-
türdüğümüz ve Almanya'da 1 Aralık
1986 günü anabzi yapılan Rize topra-
ğınm kirliliği, o tarihlerde Abnanya'-
nın çeşitli bölgelerinden abnan top-
raktan birkaç kat daha temizdi. Yanı
toprakta kalıa \z bırakmayan. daha
hafıf bir kirlenme söz konusuydu. An-
cak TAEK'nin verilerine göre dahı in-
sanımızın ortalama hedef olduğu rad-
yasyon miktan. o zamanki Baö Al-
manya'dan daha fazla olarak ortaya
çıkıyordu. Kaldı ki, bu araştırma so-
nuçlanna, saklanan bulutlann, önlem
ahnmaması nedeniyle, yöre insanı üze-
rindeki birinci dereceden olumsuz et-
kisinin katıldığmı hiç sanmıyoruz.
Çayla ilgili hesaplara da bizim piyasa^
dan aldığmız yüksek radyasyonlu
dozlann değil, resmen ilan edilmiş ve
zararsız olduğu savunulan ölçülerin
katıldığmı düşünüyoruz. Aksi doğru
ise, yetkililer, ortaya koyacaklan veri-
lerle birbkte, lütfen bizi uyarsınlar.
Belgeler ve yaymlar
Uzun bir görüşme yaptığımız ve za-
manlannı fazlasıyla aldığımız TA-
EK'nin bugünkü başkanı Yalçin Sa-
nalan ve arkadaşlan, bize bir dizi
yayın ve belge de verdiler. Bir bölümü
ile TRT-TV programlannda da yer
alan bu araştırma ve veriter. Türkiye'-
deki kirlenmenin dozunun çok hafif ve
insan sağbğını tehdit etmeyecek ölçü-
lerde olduğuna ihşkin. Aynı şekilde,
çaydan alınan radyasyonun da önemü
bir tehüke oluşturmayacağı kapıtlan-
maya çalışılıyor. Verilere ve uzman
çabşmalanna dayalı bu araştırmalara
ve doğruluklanna, kuşkusuz saygı du-
yuyoruz. Bir kez daha altını çizelim;
sadece ve sadeoe bütün bu ^raştırma
ve verilerin içinde ahnmayan önlemle-
rin, bilerek içiribniş yüksek radyas-
yonlu çaylann etkisinin hesaba katıl-
madığına inanıyoruz. Bu. elbette, ne
insanımızm aşın dozda radyasyon al-
dığı, ne de kanser arüşlannın önemli
sayilarda olacağı iddialannı yapuğı-
mız anlamına gelmiyor. Kirlenmenin
aşın olmaması bir şans. Ancak, rad-
yasyon bulutlannın saklanması ve
radyasyonlu çaylann içirilmesi, suçla-
nnı hafifletmiyor. Çok fazla insanımı-
zın kansere yakalanmayacak oluşu bi-
bmsel doğru olsa da, sonımlulan suç-
lama ve hesap sorma hakkımızı or-
tadan kaldımuyor.
SÜRECEK
Bir bardakBir bardak çaya düşen radyasyon he-
sabı, bunun konuşulmaya değniez, an-
lamsız bir doz mu oMuğ.t. yoksa bir risk
mi taşıdığı. bitrnez tûk;r...iez bir tarüşına
olacağa benayor. Bilim a<jına yapılan bu
(anışmalann sonu belki karakolda bitme-
yecek. ancak hakaret boyutlanna ulaştığı,
mahkemeye kadar uzandığ) da bir gerçek.
Saym Ozemre'nin deyımi ile, bir bar-
dak çayda fırtına mı kopartıldı?
Özemre konuya ilişkin açıklamala-
nnda. paketknmiş çaydk 12.500 bekerele
kadar radyasyon kalacak şekilde harman-
lama yapıldığını söylüyor. Piyasada bu
ûst kirlenme sının ile satılan çayın da en
fazla lıtresine 370 bekerei radyasyongeçti-
ğını, bunun da zararsız bir üst sınır oldu-
ğunu savunuyor.
Berlın Senatosu RadyoaküT Ölçüm
Merkezi. Berlin piyasasından alınan g}da
ürûnleri analizlen kap&anunda Türk
çayının demknmiş halinden de bir analız
yapmış. Günlük gıda analızlerinın ya>ı-
nlandığ) bültende 17 kasun tarihini taşı-
yan araştırma sonucuna göre, bir bardak
Türk demli çaymda 308 bekerel ve apk
çayında da 96.8 bekerel radyasyon bulun-
mus Almanya'da çay bardaklanrun bû-
yük olduğunu gözönüne alarak, bizim çay
bardakian için radyasyon oranlannı yan
vanya mdirelım. Bir bardak demli çay
içinde 150 bekerel, yine korkunç bir ra-
kanı olarak görülüyor.
Almanya'y a ihraç edilen çaylann, rek-
lam amaayla mayıs sürgûnü ağırlıklı ve
daha kirli olduğu sonucuna varalım
İyımser bır yaklaşımla, Türk pıyasasmda
satılan çaylardan da ikı-üc kat daha çok
kirlı olduğunu düşünelim İne ine, bir bar-
dak demli çayda 50 bekerele kadar inebili-
>oruz. Bu hesaba göre, demsiz çayda da
15 bekerelın alüna öüşemiyoruz.
Şımdi, buradan harekeüe. günde 5 bar-
dak içen bir tiryakı 250 bekerel. az tirya-
kı ıse 75 bekerel fazladan radyasyon almış
oluyor. Çernobil olayında tarüsılan ve
çayda bulutan radyoaiktif maddelerin vü-
cutta kahrıa sûreçleri en az 20 gün ve yûz
kopaıı fiıtıııagüne kadar uzandığına ve biz de sadece
bir gûn değıl. her gûn sürekli çay içtiginıi-
ze göre; en alt sınırdan 20 günün yığıbnası
olarak. vûcudumuza sadece çaydan yük-
lenmiş radyasyon miktan, tiryakilerde
5000 bekerel ve açık çay içenlerde 1400
bekerel çıkıyor. Bunlar da hayli yüksek
sonuçlar. Çayla aldığımız radyasyon vü-
cudumuzda ortalama biümsel sürece göre
50 gün kalmışsa, tiryakiler için 12.500 be-
kerel. açık çay içenler için de 3750 bekerel-
lik sürekli bir yüklenmeye hedef ofanak
gibi korkutucu durumlar sözkonusu olu-
yor.
Tanışmalann yapıldığı dönemde TA-
EK'nin ve Ozemre'nin verileriyle, Türk
piyasasındaki çaylann en kirli 12.500 be-
kerel olması koşujuyla yapılan hesaplar
da vardı. Oönemin sorumlu Bakanı Cahit
Aral, Cumhuriyet'te yayınlanan ünlü açık-
lamasmda. sözkonusu çaylann 50 yıl sü-
rekli içilmesi halınde. 10 milyon kişiden
ancak 176'anın kansere yakalanacağını
söylüyor," 150 milyar ödeyerek çay ithal
etseydim, tüyü biunemiş yetimin dövizini
harcamış olurdum" diyordu. (9 Aralık
1986)
Biz de bunun üzerine, Almanya'da
yapılmış bir bardak çay analizini hir yana
bırakarak. Türkiye'de piyasada satılan ve
5 bin-25 bin bekerel arasında radyasyon
içeren çaylann demlenmesinde, suya rad-
yoaktivite geçişıni yüzde 50 kabul ederek
bir hesap yapmışDk (özemre, bugünkü
açıklamasında, yüzde yüzlük bir geçişi de
kabul ediyor).
Bir bardak çaya geçen radyasyon mik-
tan, 5-25 bekerel düzeyınde ortaya çıkı-
yordu. Bu da her gün 5 bardakçay içme ve
ortalama 50 günlük birikimle vücutta sa-
dece çaydan 1250-6250 bekerelhk ek bir
radyasyon yükü anlamına geliyordu. tlki
11 aralık tarihinde yayınlanan ve "çaylar
zararsızdır" iddialanna karşı birçok kez
vurgulamak zorunda kaldığrmLz bu so-
nuçlar için, hangi bilim adaroı "anlamsu
ölçulerde, önemsız" sözcüklerini kullana-
bilir?
Adnan Derln'den
sutfamalara yanıt: şte
British Council
denetimli okullar
Meridian School of English
9 Yarborough Road, Southsea
Hants, PO5 3DZ
Tel:9.9.44 70581 6023
faks-9.9.44 705
MLS Collegc
8 Verulam Place, Bournemouth
DorsetBHI 1DW
Tel: 9.9.44 202 29 15 66
faks. 9.9.44202293846
Haftalık kurs ücreti: 90-168 pound
MM Oxford Study Services Lımited
44 Blenheim Drive, Oxford 0X2
8DQ
Tel: 9.9.44 865 513788
faks. 9.9.44 865 31 1988
Haftalık kurs ücreti: 285-325 pound
The New School of English
52 Bateman Street, Cambridge CB2
1LR
Tel: 9.9.44 223 35 80 89
faks: 9.9.44 223 315276
Haftalık kurs ücreti: 150 pound
-Kamuoyunda au pairlik olaymı Tür-
kiye'de başlatan ilk acente olarak en
fazla eleştiriye ve suçlamaya maruz ka-
lan birfirket oldunuz.
"Siz buraya au pairiiği tanıtan bir
haber hazırlayacağımzı söyleycrek
gelmiştiniz, şimdi neden böyle yapı-
yorsunuz?"
-Sektörünüzde olumlu yanların dışm-
da olumsuz pek çok nokta var ki, bunla-
nn büyük bir bölümü sizi de ilgilendiri-
yor. Bu nedenle yapacağınız açıklama-
lar önemli.
"Yaalanlann hepsi kasıt'ı. Bizim au
pairlenmizdn başına öyle hiçbir vaka
gelmemiştir. Au paırliğın ne olduğunu
bilmeden giden bir tek au pairimiz
yokturöyle. Biz. İngjltere'de kendi bü-
rosu olan tek acenteyiz. zor durumda
kalanlar oraya başvurur. Diğerleri ya-
bancı acentelerle çalışıyor. halbuki bu
iş karşıda kendi yeriniz obnazsa çok
zor.
-Londra'daki büronuzu kim yöneıi-
yor?
"Biz, bu ışe kızımız Gülgün'ün saye-
sinde başladık. Gülgün, 1976 yıbnda
tngiltere'ye au pair olarak gitti ve ora-
ya yerleşti. Orada bir fngilizle evli ve
büromuzda bize ve başka ülkelerden
kızlara aile buluyor. Bir Türk olduğu
için au pairlerimizin sorunlanru bili-
yor Buraya İspanyol, Fransız kızlan
da geliyor. Çok zor durumda kalan
olursa, evinin bir odasını pansiyon
olarak veriyor. ömeğin, Atlas var. Gi-
din, British Council'ın altındaki hanın
sahibine sorun. Orada bir büro tut-
mak istedik, ama Atlas, 'Buraya baş-
ka bir acente gjremez' diye taahhütna-
me imzalatmış hanın sahibine."
-İlk ydlarda buradan İngilıere'ye au
pair gönderen acenteydiniz ve bu yolla
giden au pairlerin bir kısmı orada pek
çok sorunla karşüaştı. Dil bilmeyen
gençkızlan İngiltere 'yegönderiyor'' di-
ve suçlandmız.
"Maksat başta au pairin derdini an-
latması değil ki! İngiliz aile Beni anla-
yabih'yor muT der. 'Evet', 'Hayır' is-
ter. Onu anlayabiüyor ve ona kısa da
olsa cevap verebiliyorsa, aile için.ye-
ABD'DEAUPAIR'LİK
Gerçek can yoldaşhğı
İngiltere'deki au pair-
lik •"Hizmetçilik" ile öz-
deşleşirken, ABD'ye
gençler gerçek anlamda
au pair olarak gidiyor.
sadece "Çocuk bakıalı-
ğı" yaparak Ingilizceleri-
ni geliştirip geri dönüyor.
Yabancı dilini geliştir-
mek üzere İngiltere'nin
yanı sıra. ABD'ye au pair
olarak giden ve gitmek is-
teyen gençlerin sayısı hiç
de az değıl. Özellikle tn-
giltere'deki au pairlik
deneyimi sırasında Türk
kızlannm, fngilizler'in
çocuklanna yapan, ev iş-
lerinin tamamını yapan
ve büyük bir çoğunluğu-
nun da kötü koşullarda
birer "hizmetçi" olmaya
zorlandığı duyulduktan
KamflToros
sonra, ABD'ye lalep gi-
derek artmış durumda.
Ancak. bu programa. fn-
giltere için olduğu gibi
her aklına escn, "Organi-
zasyon ücretini" ödeye-
bilen giremiyor. Adayla-
nn öncelikle 18- 25 yaş
barajını asmamalan. bu
arada konuşabilirdüzey-
de bir İngilizce ile bir oto
ehliyetine sahip olmalan
gerek iyor.
Türkiye'de au pair
acentelerinin ABD'ye
gönderebildiği au pair sa-
yısı 3-5 kişiden öteye geç-
mese de. "The Experi-
menl in Turkey", çok
planlı, programlı bir şe-
kilde, 1989 yılmdan bu
yana ABD'ye her yil 150
au pair gönderiyor.
The Experiment in
Turkey yöneticisi Kamil
Toros, kuruluşlannın
UNESCO denetiminde
faaliyet gösteren ABD'-
deki "The Experiment in
Intemational Living"in
Türkiye temsilciliği oldu
J
ğunu belirtiyor.
terlidir."
-Au pairlere gitmeden önce "Çocuk
bakıcılığı yaparak İngilizce öğrenebile-
cekleri" söyleniyor, ama oradapek çok
au pair ev ifi yapmaktan okula gitmeye
bile zaman bulamıyor.
"Olmaz öyle şey, Ingiltere'de au pa-
irlik yasası var. Çoğu acente bundan
habersiz, hep bize sonıyorlar.
O yasaya göre, aile hiçbir zaman
seni haftada 30 saatten fazla çabştıra-
maz. Okul için muhakkak izin vermek
zorundadır.
Haftada bir gün iznin vardır. 'Light
housework' denen hafif ev işleri ya-
parsın. Au pair asla cam, yer sibnez,
bu istenirse senden, gider acentemize
başvurursun."
-Ama sizin aracûığınala giden genç-
lerin bugibidurumlarla karşılaştığı kaç
kez basında dayer aldı.
'"Bunun nedeni, Ingütere'deki Kürt-
ler. Onlar au pairlerimize, 'İngilizlenn
hizmetçiliğini yapmayın. Biz size iş bu-
luruz'dediler.
O haberler o yüzden çıktı. Bizde hiç
öyle vaka olmamıştır. Sen git, Derin'le
gitmiş bir tane öyle kız göster, ben bu
büroyu kapatınm."
-Onları Home Offîcee bildirmekle
tehdit ediyormuş kızmız.
"Biz ailelerimizden aynlanlan ora-
ya bildirmek zorundayız, hatta bizden
önce aile bildirmek zorunda. "
SÜRECEK
AJNKARA-ANKA
Mt'gERREF HEKİMOĞLU
Yitîk Dosdap,Çağnşımlap...
Kaç yıldır görmedim, dolaylı haberler aldım ortak
dostlardan. Sağlığı iyi değil, giderek kötüleşiyor. Şimdi
daha rahat uyuyor sanırım. Ama ölümüne inanmak ko-
lay değil. Hayalimdeki Ragıp Sarıca hiç değişmiyor.
Tünel'de, Markiz'de bir masa düşünüyorum, öğle saat-
leri hep aynı yerde oturur, gazetelerini okur, yemeğini
yer, dudağının ucunda sigarası dostlannı selamlar. Ko-
nuşurken içim aydınlanır, dünyamızda, ülkemizde hâlâ
boyle kişiler var diye mutlanır, onurlanırım. 27 Mayıs'tan
sonra İstanbul da ilk karşılaşmamız, Kurucu Meclisaçıl-
dıktan sonra anayasa çalışmaları döneminde evimizde
yapılan toplantılar canlanır gözümde. Profesör Ragıp
Sarıca anıt türü dikilir birden. Odün vermeyen bir bilim
adamı, sigarasını tüttürür, sesini yükseltmeden tartış-
mayı sürdürür. Konu ne olursa olsun bilimin ışığı, kültür
birikimi sözlerine yansır, güzel bir aydınlık aktanrçevre-
sine. Gerçek bir aydının ışığını... Çocuksu gülüşüyle,
gözlüğünün arkasında parlayan gözleriyle, sessiz ve
derinden coşkusuyla güzel bir insan. Onu çok özlemiş-
tim, şimdi daha çok özleyeceğim.
Ragıp Sarıcalar giderek azalıyor değil mi? Çok mutlu-
yum, onları yakından tanıdım ben, dostluklarıyla onur-
landım, güzel birikimler oldu, yeni ufuklar açıldı yaşa-
mımda. Umudum. iyimserlığim, yaşama sevincim
onlardan kaynaklanıyor kuşkusuz. Yaşamları solsa da
verdıkleri soluk insant diriltiyor...
• • •
Sayın Emel Korutürk'ü de güzel bir solukla selamla-
dım geçen akşam. Resim Heykel Müzesi'nde dolaşır-
ken. Fikret Mualla'nın tabloları önünde neier anımsa-
dım. Fikret Muallaları, Bayan Korutürk kazandırdı
müzeye. Otuzdörttablosuna 180 bin liraödeniyor 1970'li
yıllarda. Bugünkü değerleri milyarlara ulaşıyor. Rah-
metli Hasan Işık'ı anımsıyorum sonra. Fikret Muallaların
Paris'ten ülkemize gelmesi için çağrılar yapmasını. O,
satın almayı düşünmüyor hiç! iiginç bir olay, Fikret Mu-
alla'nın neredeyse bir şişe şarap parasına resim sattığı
dönem, Paris'te görevli hiçbir Türk diplomatı koşullar-
dan yararlanmayı düşünmüyor. Olanakları varsa sanat-
çıya el uzatıyorlar. Güzel dönemlermiş değil mi?Salon-
lardan birinde ünlü ressam İbrahim Çallı'nın iki yaprtı
var. Biri çıplak kadın, öteki bir portre. Başka bir duvarda
da Hoca Ali Rıza'nın tablosu. Portrenin adı yok, oysa
Emel Korutürk'ün annesi, Atatürk'ün yakın arkadaşı Sa-
lahCimcoz'uneşi. Moda'nın, Istanbut'uneskigüzelliğini
yansıtan bir kadın. Emel Korutürk, adının yazılmasını is-
temiyor, çünkü armağanların da gizli kalmasını diliyor.
Bu yazıma da üzülür belki, özür diliyorum, ama özellikld
yazıyorum. Çankaya'dan böyle bir kadının geçtiğini bil-
mekgerekir. Koşk'te onlarla birlikte çalışan birdiplomat
anlattı geçen gün, çocuklarının varlığından Çankaya-
daki görevliler de habersiz uzun süre Dışişleri'ne giriş
sınavına iki kez giriyor cumhurbaşkanının oğlu, ayrıca-
lık yok! Başkent Ankara'nın bir Resim Heykel Müzesi
kazanması da Bayan Korutürk'ün çabasıyla. Devlet Ba-
lesi sanatçılarmın çalıştığı eski Halkevi'nin müzeye dö-
nüşmesinde büyük rolü var.
Resim ve Heykel Müzesi'nde uzun bir onanmdan son-
ra yeniden açıldı salonlar. Üç yüz yapıt sergileniyor,
oysa daha yüzlerce tablo var. Onları da sergilemek için
yeni müzeler, galeriler bekleniyor. Kültür Bakanımız
müjdeyi verdi, yeni bir galeri hazırlanıyor, sanırım
Atatürk Kültür Merkezi'nde. Ayrıca resim dalında genç
yeteneklere destek sağlanıyor. Yeteneğini gelıştirmek,
araç ve gereçleri alabilmek için bir tür kredi. Yıllarca ön-
ce Helsinki de Arabia porselenlerinin galerilerini gez-
dim. Gözlerimde renk bayramı, tüm sanatçıları selamla-
dım. Arabia kocaman bir merkez, güzel porselenler
üretilen bir fabrika, bir de özel atölyeler bölümü var. Pa-
rasal olanaklardan yoksun sanatçılara çalışacak bir
oda, araç, gereç veriliyor, fırından yararlanmaları sağ-
lanıyor. Sergi açma olanaklan yaratılıyor. Bir yetenek
gelişiyor, Fin sanatınataze kan geliyor. Böyle biryönte-
min başlaması ülkemiz için de olumlu bir gelişme kuş-
kusuz. Kültür Bakanlığı'nı kutlarım. Ancak bir uyarım
var. Yetenekleri kim değerlendirecek, kim saptayacak?
Bir kurul oluşacaksa o kurulda kimler yer alacak? Bu
konuda acele etmemek, iyi düşünmek, yanlışlığa yol
açan davranışlardan kaçınmak gerekiyor galiba. İyi ni-
yet yetmiyor! Restorasyon dalında acı deneyler var sa-
nırım. Onarımı yapacak kurullar iyi seçilmeyince sonuç
amacına uymuyor. Bergama Tiyatrosu bir örnek buna.
insan keşke onarılmasaydı diye düşünüyor neredeyse!
Başka örnekler de var, müteahhit hesapları ağır bası-
yor, onarım uzuyor, yozlaşıyor.
Her zaman yazarım, kültür varlıklarını, doğal güzellik-
leri korumak çok önemli bir görev. Aslında bize ödünç
veriliyor bu güzellikler, bir yaşam boyu ya da yüzyıl irt-
sanlık tarihinde ne yer tutar! Binlerce yıl içinde bir yüzyıl
kısa bir süreç ancak. Sonra başkaları gelecek, yeni ku-
şaklar yaşayacak, bizi de nasıl anacaklar acaba? Güzel-
likleri çirkinleştirmek, çevreyi kirletmekle de suçlayabi-
lirler, teşekkürle de anabilirler. O tesekkürü hak edecek
miyiz?
Ben yazımı Kültür Bakanı'na teşekkürle sona erdiriyo-
rum. Ressamlar, heykelciler, tiyatrocular. baleciler, çal-
gıcılar, şarkıcılarla yüzlerce sanatpı bir araya geldi
Resim Heykel Müzesi nde. Soğuk bir başkent gecesirv
de sevgiyle, ilgiyle ısındılar, müzikle karşılandılar, mü-
zikle uğurlandılar. Vivaldi'nin Mevsimleri'yle. Hayli
duygulandılar ve onurlandılar.
Resim Heykel Müzesi'ndeki akşamı Ragıp Hoca'nın
ya da Erdem Buri'nin de yaşamasını isterdim. Çok deği-
şik iki kişi ama ortak çağrışımları da var. Ben o cağrışım-
larla yaşadım.
BULMACA
SOLDAN SAĞA: 1 2 3 4 5
1/ Cerat Fehmi Başkııt'-
un bir tiyatro yapıtı...
İlaç. 2/ Kimbği belirlene-
meyen uzay cisimlerine
verilen ad... Şiddetli. 3/
XIX. yüzyıl sonlannda
gelişen şiir, edebıyat ve
sanat akımı. 4/ Kale hen-
deği... Birim. 5/ Pirinci
kabuğundan ayırmak ya
da bulgur dövmek için
kullanılan dibek.. Bir
bağlaç. 6/ Üstün bir yet-
kinin gücünü simgeleyen
değnek... Dolunay. 7/ Boyalann
inceltilmesinde kullanılan sıvı...
Radon elementinin simgesi. 8/ Ha-
beş soylusu. 9/ Boyu yüz metreyi
aşabilen birağaç.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Cahit Atay'm bir tiyatro yapıü...
Bir nota. 2/ Vurguncu, dalavereci.
3/ İyi talih, iyi haber... Nijerya'nın
para birimi. 4/ Akarsu kıyısında
bulunan ağaçhk... Kimileri uğur
sayar. 5/Ağırkokulu birgaz... Ya-
şaimak ve geliştirmek için gereken besinJeri yedirip içinme işi. 6/
Tek başına oynanan bir kâğjt oyunu. 7/ Dınsel tören ve kuralla-
n... Satrançta bir taş. 8/ Matbaacılıkta kullanılan ince bir çeşit
harfe verilen ad. 9/ Bir aydınlatma aracı... Yurdumuzda kurul-
muş yirmi bir köy enstitüsünden biri.