19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
15OCAK1993CUMA CUMHURİYET SAYFA KULTUR 11 Nazım'ınŞM.doğum yıldönömö • ANKARA (AA)- Ünlü Türk şairi Nazmi Hikmet, doğumunun 91. yıldönümünde bugün. çeşitli etkınliklerle anılacak. Sosyalist Birlik Partisi'nın Ankara"da düzenleyeceği anma töreninde, Metin Altıok. Azime Korkmazgil veZerrinTaşpınar. Naam Hikmet'in şiiri ve dünya görüşünü değerlendirecek. Toplanuda aynca. Naam'ın kendi sesınden şiirleri dınletılecek. Naam Hikmet Kültürve Sanat Vakfı ise. Jstanbul AKM'de bir tören düzenleyecek. Törende Kültür Bakanı Fikri Sağlar vegazeteci-yazar İlhan Selçuk birer konuşma yapacak. Ahşap Heykel Sempozyumu • Kültür Servisi- Değırmendere Beledıyesi ve Mimar Sinan Üniversitesi'nin ortak sanat programı çerçevesinde 5-30 temmuz tarihleri arasmda " 1. Değirmendere Ahşap Heykel Sempozyumu" düzenlenecek. !lk sernpozyumun ulusal ölçüde yapılacağı etkinlik, önümüzdeki yıldan itibaren uluslararası ölçüde gerçekleştirilecek ve sempozyuma katılacak sanatçılar belediye tarafından ağırlanacak. Karma sepgi • Kültür Servisi- Ramiz Aydın, lbrahim Balaban, Şadan Bezeyiş, Serap Demirağ. Ekrem Kahraman ve Erol özdenin eserlerinden oluşan karma resim sergisi. Ankara Oluşum Sanatevi'nde açıldı. Sergı 28 ocak tarihine kadarizlenebilir. Resim sergisi • Kültür Servisi- Kocaeb Anadolu Lısesı'nde resim öğretmenliğı yapan Hüseyin Savran'ın Akbank Adana Sanat Galetisi'nde açılan resim sergisi, 29 ocak tarihine kadar sanatseverler tarafından ziyaretedılebilir. Çevre afîşleri • ANKARA (ANKA)- Alman sanatçılan tarafından gerçekleştirilen çevre afişleri, Ankara"da Alman Kültür Merkezi'ndeaçılacak. "Dünyayı sadece ödünçaldık" başlıkb sergi Bavyera Eyaleti Belediyeleri Kültür Bölümleri tarafından hazırlandı. Sergi 28 ocak tarihine kadar izlenebilecek. İdare lambaları • ANKARA (UBA)- Türk yazarlan arasında önemli bir yere sahıp olan Adalet Ağaoğlu'nun hayaündaki ikinci önemli tutkusunun 'idare lambalan' olduğu öğreruldi. 30 yıldır bulduğu her lambayı koleksiyonuna katan Ağaoğlu, lambalarda tarihi yakalamaya çalışuğını ve idare lambasırun çeşıtlerine göre o döneminyaşam standardı hakkında bilgi sahibı olduğunu söyledi. Yurtdışındaki 'bit pazarlannT; Türkiye'deki köy ve kasabapazarlanni dölaşa+akcam, kristal, porselen, opal hazneli farklı yapıdaki kent ve köy Jambalannı toplayan Ağaoğlu. "Lambalarda tarihi yakalamaya çabşıyorum" dedi. Televizyon istasyonu • BATMAN (Cumhuriyet)- Batman Belediyesi, Batman'ıngenelindeyayın yapacak televizyon istasyonu kuruyor. Yeni belediye sarayı içinde kurulan televizyon istasyonu, mart aymda yayına başlayacak. Belediye Başkanı Ataullah Hamidi, istasyonun kaca mal olacağını bilemediğini ancak. bölgenın en iyi kanalı olacağıru ve bunun için de hiç bir harcamadan kaçmayacağını söyledi. PTT tiyatrosu • ÎZMÎR (Cumhuriyet)- Izmir PTT Başmüdürlüğü bünyesinde 1982-1983 sezonunda oluştunılan "İzmir PTT Tiyatrosu"nun bugüne kadar on üç oyun sergilediğiacıklandı. PTT Tiyatrosu. bu sezona 19 ocak saat 20.30'da Atatürk İl Halk Kütüphanesi Salonu'nda sahneleyeceği "Yapı Ustası Solness"adb dramla başlayacak. Sahneye bu sezon iki oyun koymayı hedefleyen tiyatroda. PTT çalışanlan, emeklileri ve bunlann yakınlan görev alıyor. Emek Ödülü •ANKARA (AA> Ankara Uluslararası Film Feştivali'nce her yıl dağıülan "Emek Ödülü"nün bu yıl Türk sinemasının 85yaşındaki sanatçısı Nubar Terziyan'a verilmesi kararlaştınldı. Festival Komitesi, adı hiçbir zaman afişlerin en başında yer almamasına rağmen. Türk sinemasını sırtlarup bugüne getirenlerden biri olan ve 85 yılhk yaşarrunın yansından fazlasmı sinemanın içinde geçirip sinemaya örnek olmuş Nubar Terziyan'ın bu ödüle layık olduğunu söyledi. "PâşaiteGeneraTin Yunanca çevîıHsi • ANKARA (Cumhunyet Bûrosu) - Gazeteci Erbil Tuşalp'in " Paşa üe General" adlı kitabı Yunancaya çevinliyor. Yunanistan'ınetkin yayınevlerinden J. Floras'ın politika dizisi çerçevesinde yayınlanacak eserin çevirisini Yannis Topçuoğlu yapıyor. Eserinin çevirisini üstlenen Topçuoğlu, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesini bitirdikten sonra 1978 yılında Atina'ya göç eden bir lise öğretmeni. Yayınevinin, eseri Şübat yına doğru okurlann beğenisine sunacağı beürtiliyor. AKyeOfcayresim sergisi • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)- Ressam Aliye Olcay'ın iîk kişisel resim sergisi Teku Sanat Galerisi'nde sergılenmeye başladı. Sergisi 26 ocak tarihine kadar açık kalacak. Asıl mesleği modacılık olan sanatçı, Sema Ümit, Lütfü Günay ve Akgün Büyükişleyen'dendersaldı. Bugüne kadar 25 karma resim sergisinde eserlerini sergileme olanağı bulan Olcay, bazı özel otel ve mağazalann istekleri üzerine resımler yaptı. S Î N E M A A T t L L A DORSAY K. S. Ruben'in 'Zehirli Sarmaşık' filrni aile olgusunu savunan bir erotik gerilim 'Refah toplumu'nun perde arkası Zehirli Sarmaşık (Poison İvy) / Yönetmen: Katt Shea Ruben < Gö- rüntü: Phedon Papamichael / Müzik: David Michael Frank / Öyun- cular: Drew Barrymore, Tom Skerritt, Cheryl Ladd. Sara Gilbert / Bir New Line Pictures yapımı / 92 dakika. Alabıldiğıne çekici. "Türk lokumu gibi". ama içi kötü. ruhu zedelenmiş bir genç kız... Ve onun çevresindekilere yaptığı kötülükler... Bu konu. sanki aile içı dramlannm bü- yük rağbet gördüğü 1940-50'lerden fırlamış gelmişe benziyor. Nitekim "İvy" adını taşıyan (ve ülkemizde zamanında "Zehirli Sarmaşık" adıyla gösterilmiş) benzer konuda bir film vardı. 1947 yapımı fîlmde başrolü Joan Fontaine oynamıştı. Bu yeni "Zehirli Sarmaşık"ın baş kişisi. İvy adlı çekici bir genç kız. Aile sorunlan içinde büyümüş. alabildiğine "yalnız" olan genç kız. okul arkadaşı. çirkin ve içine dö- nük Cooper'le dostluk kurar. Ve gelip onun evine yerleşır. Cooper'in kalbinı çaldığı gibi babasının, hasta yatağından pek az çıkan annesınin ve hatta köpekJeri- nın bile dostluğunu kazanmayı bilecek. ama sonuç olarak bu aileye ancak felaket getırecektir.... ABD yeraltı sinemasından gelen ve sis- tem-dışı birkaçfilmiyle dikkat çekmiş olan kadın yönetmen Katt Shea Ruben, bizlere oldukça ilgi çekici bir çağdaş Amerikan ai- lesi tablosu sunuyor. Anfızem hastahğı ne- denıyle oldukça genç yaşta kendısini ya- tağına kapatmış bir anne... Evinde bula- madığı yakınlığı yabancı \e kendısinden çok küçük bir genç kızda bulmaya çalışan, işinde de (TV yorumculuğu) başannın sonuna gelmiş. tüm orta yaş bunalımlany- la "malul"" bir baba... İkısiyle de vakınhk kuramamış. annesine sevgisini göstermeyi asla başaramadığı gıbı babasıyla da yete- rince yakınlaşamamış. kompleks küpü bir genç kız... Ve bu ailenin içıne bomba gibi düşen, tüm kendine güven ve pervasızlık görünümü altında. aslında çok sorunlu, çok yalnız İvy... Katt Shea Ruben. bize bu kişileri tarutı- yor. Onlara inanıyor. onlara ilgi duyuyo- ruz. Bu Amerikan taşra çevresinde. bir "re- fah toplumu" görünümü altında yaşanan bıreysel dramlar, gerçek anlamıyla ilgimızi çekiyor. Bunda Ruben'in kadın du- yarlılığıyla örülmüş yumuşak anlatımının. konusuna ve kışilerine sevgiyle. sevecenbk- le yaklaşmış olmasının büyük payı var. Kadın yönetmen, tüm hasta, sağlıksız yan- lanna karşın. yine de "aile"'yi koruyor, sa- vunuyor. Ve bir yabanotü gibi dışandan, "sokaklardan" gelip ailenin koynuna giren bir genç kızın yol açabileceği dramlan; me- lodrama kaymadan, abartıya düşmeden. yaün biçimde anlatıyor. Bu yalınlık, yer yer çok ınçelikli sinema bölümleriyle destekleniyor. Örneğin anne- nin "düşüş" sahnesı herhalde yıllarca unu- tulmayacak düzeyde. Denetlenmiş. estetik bir erotizm anlayışı da Ruben'in olumlu hanesıne yazılabılir. Oyunculann da çok başanlı olduğunu söylemek gerekir. Bir zamanlar (1920-30'- larda) Amerikan tiyatro ve sinemasmda fırtına gibi esen Barrymore kardeşlerin. '"profıl" dıye anılan yakışıklı John, büyük karakter oyuncusu Lionel ve usta oyuncu, "abla" Ethel Barrymore'un oluşturduğu efsanenin mirasçısı olan Drew, John Barrymoreun oğlu, kendisi de (başansız) bir aktör olan John Barrymore Jr'ın kızı. Bu ünlü ailenin mirasını. daha çocuk yaşta •'E.T." vb. fılmlerde rol alıp sonra büyük bir bunalıma ve uvoışturucu batağına düş- mekle ödemiş olan Drew, anlaşılan artık bunlan atlatmış ve alabildiğine çekici bir genç kız olarak Barrymore adını yeniden yaşatacak. En çok "Alien'deki rolüyle anımsadığı- mız Tom Skernt'in baba. "Char- lie'nın Melekleri'"nd,en biri olan Cherly Ladd'in anne kompozisyonlan kusursuz. "Roseanne" dizisinden anımsanan Sara Gilbert ise değişik. "çirkin"fiziğiyleönem- li ve kendine özgü bir o>Tjncu. "Zehirli Sarmaşık" türündealçakgönül- lü bir başan. yıbn ılgiye değer fılmlennden bıri. YENİ BAŞLAYANLAR: Evde Tek Başına 2 : iste yme Holl>"wood küçük. ama "büyük" oyu- nucusu Macaulay Culkin karşınızda! Culkin, bırincisinin gjşe rekorlan kırması üzerine Hollyuood'lu yaımcı- lann hemen kollan sıvavip ginştıği ikin- ci "Evde Tek Başına" filminde, bu kez New York'ta... Havaalında anne ve ba- basından "kurtuluyor" ve "ver elini New York!" Yönetmenliğini Chris Co- lumbus'un üstlendiği. Culkin'in yanı sıra başrollerini Joe Pesci ile Daniel Stern'ın paylaştıklan bu hoş güldürüyü özellikle çocuklar kaprmasın. (Çemberlitaş Şafak I. Şişli Site. Kadı- köy Süreyya, Beyoğlu Dünya, Bakırköy İncirli, Ankara Kızüırmak, Ankara Ka- vaklıdere, Ankara Derya, İzmir Şan, İzmit Sekaj Bodyguard: Ünlü şarkıcı Whitney Houston. ılk kez beyazperdede... Yönet- menliğini Mick Jackson'm üstlendiği "Bodyguard" filminde başrolleri Kevin Costner ile paylaşan Houston, koruma görevlisine (Kevin Costner) aşık olan ünlü bir yıldıa canlandınyor. Senaryo- sunu Hollyvvood'un ünlü yönetmenle- rinden Lawrence Kasdan'ın asbnda Ste- ve McQueen"i düşünerek 1970'li >ıllarda yazdığı film, daha çok Whitney Hous- ton'ın şarkılan için izlenebilecek, sıra- dan bir aşk fılmi. (Beyoğlu Emek, Kadıköy Reks, Şişli Kent, Bakırköy 74, Çemberlitaş Şafak 2, Maslak Mövenpick, önümüzdeki cıona gününden itibaren de Ankara Akün sine- malarında) E.T.' filminin küçük yıldızı Drew Barrymore, 'Zehirli Sarmaşjk'ta kötü kalpli ve yalnız bir genç k'ızı canJandınyor. CASOD'DAN KINAMA Güney'in anısı kirletiİmek istoıiyor • Fatoş Güney'e yönelik iddi- alan nefretle kınadıklannı be- lirten ÇASOD Başkanı Ergün, 'saygısızca yapılan bu saldınyı protesto ediyoruz"dedi. Kültür Servisi- ÇASOEH Çağdaş Si- nema Oyunculan Derneği)adına bir açıklama yapan Başkan Habl Ergün, Fatoş Güney'e yönelik suçlamalan nefretle kınadıklannı belirterek, "Fa- toş Güney, bazı politik çıkar çatışma- lanna alet edilmeye çalışılmaktadır"- dedi. Halil Ergün, " Fatoş Güney, sine- mamızın uzun soluklar kazanmasında büyük emekleri geçmiş, uluslararası ortamda sinema sanatımıza saygın bir yer kazandırmış ölümsüz Yıbnaz Gü- ney'le adı her zaman anılacak değerli bir ınsanımızdır" biçiminde konuştu. Özel yaşamı çarpıtmaya kalkışmanın, özlük ve insan haklanna müdahalenin sa\Tjnabilir hiçbir yanı ohnadığmı vur- gulayan Ergün, "işin alçakça bir yanı da bu yaklaşımla. Yılmaz Güney'in anısı ve ülkemizdeki doldurulamaz kimliği kirletilmek istenmektedir"- görüşünü dile getirdi. Günümüzde her türlü değerin yerle biredilmeyeça!ışıldığına,duyarsızlık- lann ve tepkisizliklerin yoğun örnek- lerle yaşandığına dikkat çeken Ergün, "Herşeyin kabaca metalaştınldığı. ne olursa olsun ama sansasyon olsun mantığının kol gezdiği medya saldnsıru hüzünle gözlemb'yoruz. Bız Çağdaş Si- nema Oyunculan Derneği olarak, in- san onurunu, sanatçı ve kültür adam- lannın kimlik onurlannı sonuna kadar yılmadan savunacağız. Güzelliğjn. aydınlığın, hoşgörünün kısaca tüm in- san haklannın yanında olacağız. Bu anlayışla Fatoş Güney'e ve Yılmaz Güney'e saygısızca yapılan saldınyı protesto ediyoruz. Bu haberi sinsince kullanma anlayışını da nefretle kıruyo- ruz"dedi. Aşın şiddet öğeleri içeren polisiye 'Suçlu Kim?', zend bir polisin maceralannı anlatıyor Post-modern bir polisiye fihııiSuçlu Kim? (Ricochet) j Yönetmen: Russell Mulcahyl Senaryo: Fred Dekker, Menno MeynesjGörüntü: Peter LevyıMüzik: Alan Silvestriî Oyuncular: Denzel IVashington, John Lithgow, Ice T. Lindsay Wag- ner, Josh Evans, Kevin Pollack/Bir Silver Films (ABD) yapıtnı. "Highlander" serisini göremediğimiz Russell Mulcahy'nin yeni filmi "Rıcochet- Suçlu Kim?", Amerikan sinemasının klasik polisiye b'r entrikayı kullanarak, ama ona yepyeni ve aşın bir şiddet. birdizi görsel şok ve görkemli seyirlik bölümler ekleyerek yapma) a başladığı yeni-polisiye filmlerin bir başka örneği sayılabilir. Tıpkı "Ölüm Silahı" serisi. "Zor Ölüm" serişi veya Scorsese'nin "Korku Burnu" çeviri- mi gibi... Tam bir soygun anında tutuklatuğı azjlı bir gangsteri içeri attıran zenci bir polis memuru (benzersız Denzel VVashington), hukuk eğitimi görmüş, sava yardımcıbğj- na yükselmiş, ileride başkanlığa bile oy- nayabilecek ıddialı bir kişidir. Ancak tu- tuklattığı gangster de öyledir. Ve adam bir avuç yandaşıyla birbkte görkemh bir "fı- rar"la içeriden kaçtıktan sonra tek düşün- düğü, kendisini içeri attıran adamı. yalnız- ca bir anda öldürmek değil, tüm İcariye- rini, kişibğini ve geleceğini çökerterek yok etmekür. Böylece amansız bir düello baş- lar. "Korku Burnu" filminin ana semasını izleyen film, kuşkusuz ilginç öğeler içeren ve Mulcahy'nin sinemacı kişiliğine ışık tu- tan bir yap-m. Bu tür sinemada, gerçek an- lamda bir psikolojik yaklaşım, kişilerini kıb kırk yararak inceleme. davraruş neden- lerini inarubr kılma gibi kaygılar yoktur. Yönetmen, daha çok görselbğe sığınır, şok etkisı yaratacak sahneler düzenler, her şeyi iri boyutlarda tutar. özelbkle final bölüm- lerini eskı deyimiyle "mahşeri" (kıyamete yakışır) bir aünosfere büründürür... "Suçlu Kim"de de aynen böyle oluyor. Kendine özgü davranışlan olan zenci po- 4is, perdede görebiküğimiz Ih acımasız, en akıîlı katillerden birinin rakibi olmak şanssızlığına eriştikten sonra, gerçekten de başına gelmedik kalmıyor. Belleğini, onu- runu, saygınbğını, inanılırbğını ve de kuş- kusuz geleceğini. adamın eylemleriyle birer birer yitiriyor. Sonunda ise iki kahra- manımıza, büyük kent dekoru önünde görkemli bir hesaplaşmadan başka çare kalmayacaktır. Film, yer yer kimi bilim-kurgusal masal- larda göregeldığimiz ürkünç bir ilkel çağ (bir ortaçağ) atmosferi yaratıyor. Buna en görkemli örnek, katil Blake'in tutukevinde DORSAY'IN YILDIZ TABLOSU FMtUi Zertitii Sarmaşık Son Mohikan Mütrıiş Yemek ölüm Kadma Yakışır ACJ Ay GistarUHN SlMaalv Şjşli Site 2, Kadıköy Moda, B. Sinepop. Şafak 2 Beyoğlu Fitaş, Topkapı Sur, Bakırköy Kayra, Kadıköy Hakan, Şişli Novabaran Harbiye As B. Atlas Bakırköy Renk, KSM, Beşiktaş Mıstık B. Lale. K. Ocak, Ankara Satı, Ankara M. Paşa, Pendik Oscar •e^rteadlraa • • * ••• ••• • • • Sıradan • * Görülebtlir ••• Gerçekten ifginç • • * • Başyaprt. Uli Edel'in yeni fîlmi Madonna ile William Defoe'yu biraraya getiriyor Madonna'dan yineerotizm bir diğer ha>dutla giriştiği savaşım bölü- \ mü. Tam bir ışık-gölge şenüğı içinde, ilkel insanlar gibi. madeni silahlar ve çılgın yü-' reklendirmelerle yapılan bu savaşım, ger-, çekten de önemli bir atmosfer başansı. Fi- ' nal bölümüdeöyle... Bu bölümün, fılmde kimi görüntüleri yer alan James Cagney'in oynadığı ünlü "White Heat-Beyaz Cehennem" klasiğinin yine çok ünJüfinaündenesinlenmiş olduğu açık. İlginç bir oyuncu olan ve bu fılmde de yeteneklerinin değişik bir yüzünü gösteren Denzel Washington'a karşıbk John Lith- gow, yine o fılmde James Cagney'in kom- pozisyonundan esinlenmiş ve gerçekten de ona yaklaşan bir oyun çıkanyor. Kadın sava rolünde, bir zamanlann "biyonik kadın"ı Lindsay \Vagner var. Ve onun çıplak VVashington'la karşılaşüğı sahne, azınsanmayacak bir erotizm içeriyor. "Suçlu Kim?". andığımız yeni-polisiye ' akım içinde ilginç bir yer tutacak. kendine özgü nitelikleri olan ve rahatça izlenen bir film. Mulcahy ise kuşkusuz tümüyle yaba- na aülmayacak bir yönetmen. Ancak bu tür filmlerdeki abartmanın ve görselbğe aşın yaslanma çabasının, sonuç olarak anbk tüketim açısından ne denli sürükle- yici olsalar da. kalıcılıklan o denli tartış- malıfilmlereyol açtığını hep ve hâlâ düşü- ^ nüyorum. Biraz daha ölçülü, biraz daha "J "gerçekçi" olmak, ayaklannı biraz daha yere basmak, bu "post-modern" polisiye • filmlere çok daha saygınbk kazandırabilir- \ di. : Kültür Servisi -Pop müzik dünyasırun "çılgın kadını" Madonna, "Erotica" adlı son albümünün videoklipleri ve son derece müstehcen fotoğraflardan oluşan kitabı "Sex"ten sonra, yeni fılmi "'Body of Evi- dence" ile yine olaylar yaratacağa benzi- yor. Madonna'yı alüna kez beyazperdeye getiren "Body of Evidence", konusunu bir seks cınayetinden alan bir "mahkeme fil- mi". Yönetmenliğini çalışmalannı ABD'de sürdüren Abnan yönetmen Ub Edel'in yaptığı fılmde, kalbinden rahatsız olan 60 yaşlanndaki zengin bir adamın ölümün- den genç ve güzel sevgilisı sorumlu tutu- luyor. Ancak, bu kez "anayet silahı" "sa- kıncab" bulunan "Temel İçgüdü"de olduğu gibi bir buz kıracağı değil, kadının kendi vücudu! Türkiye sinemalannda da gösterilen 1989 yapımı filmi "Brooklyn'e Son Çıkış" ile dikkatleri üzerine çeken Alman yönet- men Uli Edel, "Bir Cinayetin Anatomisi" türünde bir film çekmek istemiş. Bu tür filmlerin katıksız oyunculuk gücüne da- yandığını behrten Edel. fılmdeki temel ögelerden mahkeme salonunu bir tiyatro sahnesine benzeterek, "Oyuncunun fazla seçeneği yok.fizikselhareket sınırb ve elin- de replikleriyle oyunculuk yeteneğinden başka birşey yok" diyor. "Body of Eviden- ce" filminde en çok zorlandığı sahnelerin oldukça erotık sevişme sahneleri olduğunu söyleyen Edel, bu tür sahnelerde oyuncu- lann sınırlamalann ötesine geçmeleri ge- rektiğini, bunun için de herkesin birbirine güvenmek durumunda olduğunu belirti- yor. Fılmde başrolleri Oliver Stone'un Hakkındaki suçlamalan yanıtlayan Fatoş Güney:; 'Çılgın' Madonna içinfilmçekmek, bir tür "Müfreze" filminde Oscar'a aday gösteri- len VVilliam Defoe ile paylaşan Madonna, film çekme sürecini (şarkıcılığından olsa gerek) "canlı sahne şov"una benzettiğini söylüyor: "Burnunun dibindeki kala- balığın farkında olduğun gibi, kameranın yakınbğmm da farkında olmak ve tıpkı in- sanlarla oynadığın gibi oynamak zorun- dasın." Madonna Wilb'am Defoe ile birlik- te oynamaktan da çok hoşnut: "Boyu çok 'canlı sahne şovu' yapmak gibi... uzun olmadığı için yanında cüce gibi kalmıyorum..." Senaryosunu Brad Mirman'ın yazdığı, görüntü yönetmenliğini Doug Milsome'ın üstlendiği ve Madonna ile William Defoe'- nun yanı sıra Joe Mantegna, Anne Archer, Julianne Moore ve Jurgen Prochnovv'un rol aldığı "Body of Evidence", Türkiye si- nemalannda 22 ocak tarihinde gösterime girecek. 'Yılmaz'ın ölüsüvle bile uğraşıyorlar9 Kültür Servisi- Fatoş Güney, çeşitli yayın organlannda Yılmaz Güney ile ilgili olarak kendisine yöneltılen suçlamalan yanıtladı. Fatoş Güney, Yılmaz Güney'in ardından geçen 8 yıl boyunca kendisiyle il- gili çeşitli söylentilere kulak asmamayı ve kişinin özel yaşamına saygıyı yok pahası- na çiğneyenleri muhatap almamayı kendi- ne ilke edindiğini ancak bu kez,' Yılmaz'ın kültür ve sanat mirasını yaşatmak adına yaptıklanma sıra geldi"- dedi. "Yılmaz Güney Vakfı kuruluş gecelerinde top- lanan paralann. onun anısını yaşatmak yerine, Paris'te bir ev satın aldığına"yönelik iddi- alara karşıbk Fatoş Gü- ney, Almanya'nın üç kentinde düzenienen sözü edilen toplantılann 11, 12, IŞEkim 1991 tarihlerinde, Alman- lann da içinde bulunduğu Yılmaz Güney Vakfına Destek Derneği tarafından yapıldığına dikkat çekerek şunlan söyledi: . "Evimi satın aldığım tarih ise Mart 1990'a isabet etmektedir. Yani babamın vefatından sonra payıma düşen mirasla, bedelı nakit olarak ödenerek evin saun alınışı bu toplanlılardan 20 ay öncesine rastgelmektedir. Bu gecelerden geriye ka- lan 40 bin mark ise yine aynı dernek ka- nabyla doğrudan Güney Vakfı hesabına • Fatoş Güney, Yılmaz Güney Vakfı veözel yaşamına yönelik savlan yanıtladı. gönderilmişür. Yıbnaz Güney Kültür ve Sanat Vakfi'nın kuruluşu için gereken 300 milyon TL'yi tamamlamaya yetmemiş, ancak yine aynı miktar, kendi şahsi katkı-1 lanmla ve kimi bağışlarla biraraya getiri-; lerek bloke edılmiştir. Böylece Vakfırnı/" resmen işlerlik kazanmış duruma gelmiş- tir." 21 Ocak 1990 tarihinde Paris Zem't salonunda yapılan Yılmaz Güney anıtı fa-', abyetinin belgelerinin de ilgili kuruluşlara, örgütlere, deraeklere - açık hesap verildiğıni vurgulayan Güney,, anıtın yapılması için gereken 47 bin 199 • Frank açığın. Güney' Production tarafından; kapatıidığmı ve anıtın yapımının 6 Nisan 1991 tarihinde tamam- landığını belirtti. Fatoş Güney, Paris'- teki evinde Paris Kürt Enstitüsü Başkanı Kendal Nezan'la birbkte yaşadığına yöne- lik sava da. "evimde yalnızca oğlum Yıl- maz'la birlikte yaşadıgım tüm yakınlanm tarafından bilinen bir gerçektir. Çünkü evim herzaman beni ziyaret etmek isteyen dostlanma açiktır"yanıtını verdi. Fatoş Güney, "Yılmaz'la sağbğında uğ- raşanlar ölüsünü de rahat bırakmayacak- Iar. Engellemelerle, pisliklerle, yıpratma çabalanyla her zaman karşılaşacağız" görüşünü dıle getirdi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle