Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 14 OCAK1993 PERŞEMBE
12 DIZIYAZI
Kim korkar
radyasyondan
ŞÜK.RAN KETENCt
-s-
Radyasyonlu çay tüketilirken zararsız, saklarken tehlikeli oldu
Eıı kolay yol, ıııideye gömmek
Yok edilmesine karar verilen radyas-
yonlu çaylann saklanması, 6 yıidır çözü-
lemeyen ve çok şiddetü tartışmalann
yapüdığı bir konu. 130 bin tonu in-
sanınuza içirildikten sonra, 22 bin t o
nundan bu kadar korkulması, ûzerinde
yapılan tartışmalann m'teliği, akıl aiır
gibi değil.
Geçen gûn bir televizyon kanab, nük-
leer bomba bulunmuş gibi "radyasyonlu
çaylann depolannı bulduk" diye prog-
ram reklamı yapıyordu. önce hemen be-
lirtelim: Radyasyonlu çay depolan sade-
ce ve sadece, bu çaylar çalınıp bize içiril-
diği için önemli bir tehlike odağı idıler.
Durduklan yerde çevrelerine öyle çok
fazla ölçûde radyasyon saçmalan söz
Özemre ve bilim adamlarına
Çayiçirilirken
neredeydiniz?
konusu değil. Çünkü uzmanlar içlerin-
deki radyoaktif maddelenn öyle geçişen
oimadığını vurguluyorlar. Tabii acıkta
değillerse, yağmurla içlerindeki radyas-
yonun çevreye bulaşması söz konusu de-
ğilse. Oyle sanıyonız ki artık çalınıp içi-
rilme tehlikesi, zaten kuru çayı beklete-
bilme anlamında elverişsiz koşullarda
depolanmalan, aradan 6 yü gibi uzun bir
zamanın geçmiş, çürûmûş olması nedeni
ile ortadan kalkmış gözûküyor.
Kara mizah örneği
Insan sağbğının düşünülmesinden
çok, "nasüsa elde kaldı, en kirlisini yok
edip kurtulalım" ağırîıklı bir mantıkla
Radyasyon
Dosyası
1- Çay
2- Doğu Karadeniz
3- Toprak ve Deniz
4- Radyasyon ve Biz
verildiği anlaşılan yok etme karan son-
rası olanlar. kendi içinde bir başka kara
mizah. Dünkü yazırnızda sadece koru-
maya alındıklan depolardan 36 bin to-
nunun çalınıp bize, galiba taküt marka
paketlerde ambalajlanarak içirildiğini
anlatmıştık. Bugün bilim adına yapılmış
tartışma ve radyasyonlu çayı yok etme
çabalanrun kara mızahından duyabildi-
ğimiz kadanru aktarmaya çabşacağız.
Dönemin TAEK başkanı Prof. Ah-
med Yûksel özemre'nin son tarüşmalar
üzerine yapügı yazüı açıklama, bu konu-
da da öneînlı bir kaynak. Radyasyonlu
çayın içirilmesine ilişkin tartışma bölü-
münde 12.500 bekerel kirlenme sınınnı,
içilecek çay için zararsız olarak savunu-
UZMANLAB NE DtTOR?!
Radyasyonlu çayın yakılma dene-
melerinin yapıldığı 1989 mayışında,
dönemin TAEK yöneticileri ile bu
konuyu saatlerle görüştüğümüzü
anımsıyorum. Yakma ile çıkacak
radyoaktif dumanın inan sağlığını
tehdit edeceğj, aynca radyoaktif
maddeler asla yok olrruyacağına JJÖ-
re, küllerde çok fazla yoğunlaşması
görüşü yaygındı. Küllerin gömülme-
sinin çok kolay olduğu, derine gö-
müleceği, dumanın da çevreyi kirlet-
miyeceği savunması yapıldı. Uygula-
maya da geçildi. İlk yakma deneme-
lerine yöre ınsanından büyük tepki-
ler geldi. Öykümüzün sonrası için
Önce bir tırnak açıp, Özemre'nin ka-
mu oyunda durmayan radyasyon
tartışmalan ve suçlamalan ile bağ-
lantıiı olarak 6 nisan 1987 tarihinde
görevden abnmış olduğu ve yakma
karannın yeni yönetim tarafmdan
•.üındığm arumsaiarak, Özemre'nin
yazılı avklama metninde ilgiB bölü-
medönuyoruz:
Çay yakmanın zarariarı
"Bu yakma işleminin çevreyi bi-
linçli olarak radyoaktif kontaminas-
yona maruz bırakmak demek oldu-
ğunun idrakiyle, Rize Valisi sayın
ömer Büyükkent'e yazdığım ve ay-
nısıru Doğu Karadeniz'deki dığer
bütün illerin valilerine, Belediye Baş-
kanlanna ve ilçelerin de kayrnakam
ve belediye başkanlan ile hükümet
erkaruna da gönderdiğim 28 mayıs
1989 tarihli 13 sayfahk uzun bir mek-
tupta çay yakma işleminin doğurabi-
lecegj büyük tehlikelere dikkat çek-
mijtim."
Özemre'nin uyansı. yöre insanmın
tepkisi etkili oldu. Rizede 8 haziran
1989'da çok kalabalık bir bilim heye-
tinin de katıldığı, idari bütün yetküi-
lerin içinde olduğu bir toplantı yapıl-
dı. TAEK'in yeni yönetiminin rad-
yoaktif çaylann radyoaktif auk değil
de sadece çöp sayılmalan gerekrigi
iddiası onay almadı. Toplanüdaki
bilim adamlan bu çaylann radyoak-
tif aük olduğunu kanıtlanyla ortaya
koydular. TAEK'in bu çaylan yak-
ma önerisi ve sakıncasız olduğu gö-
rüşü de onay almadı. Özemre'nin
açıklamasında, ortaya çıkan bılımsel
görüşün gerekçeleri de sıralamyor.
Zamanında içirilmesinde sakınca gö-
rülmeyen, 130 bin tonu içirilen rad-
yasyonlu çaylann yakılmasında or-
taya çıkan sakıncalar bilim heyeti ta-
rafından ortaya koyuluyor.
BUerek radyasyonlu çay içilir ı
Neden içeceksiniz? Radyasyon
saptandtktan sonra hukümetiniz\
bu çayın satışmı yasaklar.
İnsan vucuduna giren her
radyasyon zararbdır. Şu Oiçudel
radyasyon kanser yapar, diye ki
bir şey söylenemez. Kanser
vakalannın gelecekte artacagtm
biliyoruz.
Madyasyon insan vucudundan
20-100 gûnde çüayor. Kabui edi
sınır 600 bekerel, tıbba göre ise
bekerel bile zararlı.
\S KETENCt ker nv
BATI BEBLİN "Siı Tirk.
t
otanu. A n t ıfa Tittlcr fcfc
BnMkr ve TUrk bilim adarr
nı zamanda Batı Berlin R «
8 Aralık 1986- Savaşer ve Bender'in uvanlarıyla Ugili haber, Cumhuriyet'te.
FİZİKÇİ ACHÎM BENDER'İN CUMHURİYErE 73 AY ÖNCEKİDEMECİ;
Türklerdünyanın tek saltibiolabitir"Siz Türkler radyasyonlu çayınıa
düzenli bir şekilde içerek, sürekb ve ya-
vaş yavaş radyasyon alıyorsunuz. Belki
de bu aldığuuz radyasyon bünyenizde
kanser yapacağına, doganın bir mu-
cizesi olarak hücre yapınıza değışiklik
getirir. Hücrelerinizde kansere, radyo-
aktiviteye bağışıklı bir yapı oluşur. Ve
gelecek nükleer savaşta biz Almanlar
ve dünyanın dığer bütün ırklan yok
oluruz. Ancak siz Türkler tek başına
ayakta kalır, dünyanın sahıbi olursu-
nuz."
Alman flzikçi Achim Bender, alayc
bir dille böyle söylüyor.
Türk çaylannın analiz sonuçlannı
Batı Berün Senatosu Nükleer Araşü-
rma Merkezı Müdürü Morfeld,
yardıması Tornow, nükleer fızikçi
Bender ve Berlin Çernobil'e Karşı ön-
Nadir Savaşer ile değerlendiriyoruz.
Hükümetin radyasyon yok, tehlike yok
dediğini bildiğimiz, uzman olmadıgınıız
için, tekrar tekrar sorulan yinelıyor,
anlamaya çalışıyoruz. Onlara biraz da
garip gelen sonılar yöneltiyoruz..
-Bu çaylan içmeye devam edersek, ne
gibi zararlar görürüz?
-Radyasyonsuzu varken, bilerek rad-
yasyonlu çay içilir mi? Neden içeceksi-
niz? Radyasyon saptandıktan sonra,
herhalde hükumetinız bu çayın satışını
yasaklar. Yasaklamabdır.
-İçilen çayda kalan miktann çok dü-
şük olduğu ve bunun saglığa zararh ol-
madığı söyleniyor. Kaser yapmayacağı
iddia ediüyor.
-fnsan vucuduna giren her radyas-
yon, ölçüsü ne kadar düşük olursa ol-
sun, sağbğa zararbdır. Zaten bilmeden
iem Akaa Kcrmtesi üyesı Türk Dr. Afc - ve kaçaahaaz olarak çok çeşjilı biçim-
lerde radyasyon abyoruz. Bilerek nasıl
abnır. ya da veribr? Bunu anlayamıyo-
ruz. Ne olabileceğıne gelince:
Şu ölçüde radyasyon kanser yapar
diye kesin birşey söylenemez. Hatta
radyasyon etkisi ile kansere yakalanmış
hastalan, dogal etki ile yakalananlar-
dan ayırt etme olanağımız yok. Ancak
Çemobil sonrası, artan radyasyona
bağiı olarak kanser vakalannın da arta-
cagını biliyoruz.
(Okura önemli bir not:
Bu haber bugüne ait değil. 8 Aralık
1986 gürüü Cumhuriyet gazetesinin !.
sayfastndan bir altntı. Belleği zayıf bir
lophımuz ya. Radyasyon olayını 6 yıllık
bir gecikme ile yeniden öğrenmeye çalifi-
yoruz. O dönemde tartışılanlar, uyarılar
pek bir ışe yaramamısıı. Belki bugûnkü
tartışmalardan bazı sonuçlar çıkar, bazı
dersleri<ilabiliriıJ 5» - -* >•* **
Bugün ödenen bedeldahaağırdeğilmi?Berbn Senatosu
Radyoaktif öl-
çüm Merkezi'-
nden Doğu Kara-
deniz ve çaydaki
kirlenme sonuç-
lannı aldıgmuzda.
arkadaşım. aynı
zamanda Berlin'in
Çernobil'e karşı
önlem alma komi-
tesinin üyesi,
^ Nükleer Tıp Bölü-
Dr. A. Nadir Savaşer m u ^f, &. AU
Nadir Savaşer'le dut yemiş bülbüle dön-
müştük. Tek kelime konuş«madan evin
yolunu bulduk. O kadar keylfsiz ne yapa-
cagımızı bilernez konumdaydık ki. daha
doğrusu Ali. mesleğinin, uzmanlık
alarunın geregi olarak öylesıne üzgün ve
kaygıb idi ki. keyıfsızhğıni bana da
yansıtıyordu. Sonunda benden yemeğe
gitmeme önerisi gelince, ev sahibi oldu-
ğunu, nezaketı unutup, hemen kabuletti.
Saatlerle karamsar konuşup, yemek ye-
meden. belki de su bile icmeden geceyi ge-
çirdik. Ab bir uzman olarak özellikle yöre
insanının zarar görmemesinin söz konu-
su olamıyacağı kanısındaydı. AiKak iş iş-
ten geçmiş, yapılacak birşey kalmamıştı."
Doğrusunu istiyorsan, kanser oiaylan ar-
tar. Yine de çok panikleme, dünya çapı-
nda Çernobil'den beklenen fazladan kan-
ser vakasını en çok binler olarak düşünü~
yoruz. Tabii hiç yoktan bir kişi de yaka-
lansa önemli. Neden yakalansm? Ama
olan olmuş bir kere. Bizim önüne geçebi-
leceğimiz birşey kalmamış. Hiçbir zaman
da hangı kanserin radyoaktif etkiden,
kırlenmeden olacağı büinmez. kesin bir
şey söylenemez. Çok sağbkb ve yıllara
göre akışı gösterecek, diğer yörelerle
karşılaştıracak istatistiklere gereksinim
var." d^yordu. Ab benden sağbklı düşün-
memizi ve sorumlu davranmamı istiyor-
du. Gazetede insanlan paniğe sürükleye-
cek yayınlann bir anlamı yoktu. Aylar
gecmemiş olsa. uyan anlamında bir işe
yarasa durum açüdanırdı. Ama iş işten
geçtikten sonra insanlara doğrudan," siz
çeşitli yollardan radyasyon aldıruz. kan-
ser olabılirsimz " demenın bir anlamı
yoktu. Bu noktadan sonra önemli olaru,
bile bile radyasyonlu çayın içirilmesini
önlemekti. Çayın çok içildiği bir toplum-
da ağırbk bu noktaya yöneltilmeli, rad-
yasyonlu çay üretimi engellenmebydi.
Radyasyon kirlenmesinin saklanması
olayı, sorumlulan göreve çağırma bu
doğrultuda ve çercevede obnalıydı.
yor. Daha yüksek radyasyonlu çaylan
bu sınıra göre harmanlayıp halkın içimi-
ne sunduklannı açıklıyor. Sonra da 1986
arahk ayında TAEK'in Radyasyon
Saglığı ve Güvenbgi Dairesi'nin bir aybk
bir çabşması sonunda, 12.500 bekerel ve
üstünde kirlenmiş olan radyasyonlu çay-
lann Radyasyon Saglığı Bilimının ahlaîd
prensibi, ALARA Prensibi'ne göre hal-
ka intikal ettirilmeyip imha edilmesine
karar verdiklerini açıklıyor. Bunun için
de" yegane imha şekli olan gömülmek
suretiyle imha olduğunda ittifak hasıl
oldu" diyor. Eğer radyasyonlu çayı har-
manlayarak. radyasyon üst sınınnı
12.500 bekerelde tutmak insan sağbğtnı
tehdit etmiyor idiyse, 58 bin ton çayın
imhasına neden karar verildi?
En sağlıklı yöntem
En sağbklı saklama yolunun toprağa
gömülmesi olduğu vurgulanan ve Rad-
yasyon Sağbgı Bibmi'nin ahlaki presibi
ALARA Prensibi'ne göre yok edilmesi
karan verilmesi geregi duyulan çaylar
halka nasıl ıçırikü?
Dahası 12.500 bekerelbk üst sınır teh-
lıkesiz idiyse neden kasım ayında bu
sınır 8 bin bekerele, aralık ayında 3 bin
bekerele düşürüldü. Neden Çay-Kur an-
cak arabk ayında gelen yaalı bilgilerle
resmen ilk kez radyasyonla tanışmış
oldu? Neden radyasyonlu çay üretimine
mayıs ayında geçilmışken, 12.500 beke-
rellik ölçüm sınırlamasının konulmasma
dahi ancak ekim ayında geçildi?
tnsanımıza önceki tanhler üretimi ola-
rak daha da yüksek radyasyonlu çaylar
içırilmış oldu.
Şündı de 58 bin ton olarak yok edil-
mesine karar verilen yüksek radyasyon-
lu çaya ilişkin tartışmalara geçebm:
TAEK'in yok etme karan Resmi Ga-
zete'de yayınlanmayı, hükümet tarafı-
ndan yürürlüğe sokulmayı bir yüı aşan
bir süre beklerken. tabi ki radyasyonlu
çaylar, sadece aynlmış olarak. bilınen
Tekel depolannda bekletib'yordu. Şüp-
hesiz biraz korkmayı öğrenmış işçiyi,
çevrede yaşıyanlan kaygılandınyordu.
Bu nedenle 1987 yaz ayında Berbn
Araştırma Merkezi'nden nükleer fizıkci
Achim Bender'in tatil için ülkenrizi seç-
mesinden yararlanarak, Doğu Karade-
niz'e turistık vapur bileti armağan etmiş-
tik.
O da gönüllü, fabrikalardan bazı
dostlar aracıbğı ile, işçüerin çabştığı or-
tamın radyasyon miktarlannı ölçtü.
Normalın birkaç katı. ancak insan
sağlığını tehdit etmiyen değerler buldu.
öyle çok fazla korkulacak bir durum
yoktu. Tabii düz mantıkla. Türkiye
gerçeğinde ise bu çaylar çalınıp, çahnıp
gidiyor. sonunda içüen çayla yine mi-
demi2ie yerleşiyordu. , «. ^
Gömemeyiz, yakalnn
Bir yıl içinde ne kadannın çalınıp sa-
tıldığı elbette bibnmiyor. Hükümetin
yok etme karannın nihayet 19.1.1988*de
Resmi Gazete'de yayınlanıp yürürlüğe
girmesinden sonra TAEK ve ilgüi bütün
bakanbklar ik Milb Güverüik Kurulu'-
nun temsil edildiği 27.1.1988 tarihini
taşıyan bir ortak loplanada, söz konusu
çaylann gömülerek imha edibnesine ka-
rar verüiyordu. O tarihlerde gömübne
için yer aranmasıru. herkesin korkup,
buna itirazlanna ilişkin tartışmalan anı-
msayacaksınız. Bu arayış ve tartışmalar-
la yine aylar ve yıl geçti. Çaylar depolar-
da beklerken biraz daha eksildı. Sonun-
da yer bulmak çok zor gelmış, ya da pa-
hab bulunmuş obnab ki. radyasyonlu
çaylann yakılarak imha edıhnesi günde-
me geldi.
SÜRECEK
Yuptdışında
İ n g i l i z c e
nasıl öğrenilip?
FİGEN ATALAY
HÜRRİYETUYMAZ
-12-
British Council
denetimli okullar
Lydbury Engb'sh Centre
The Old Vicarage, Lydbury North.
ShropshireSY78AU
Tel: 9.9.44 5888 233
faks: 9.9.44 5888 334
Başvuru: Duncan Baker
Haftahk kurs ücreti:
690pound
Marble Arch Intensive English
21 StarStreet, London W2 1QB
Tel: 9.9.44 71402 92 73
faks: 9.9.44 71 724 2219
Başvuru: David VVilkins
Haftahk kurs ücreti:
33-150 pound
Mayfield College of English
24HollandRoad,Hove,
EastSussex,BN31JJ
Tel: 9.9.44 273 20 23 89
faks: 9.9.44 273 20 73 88
Başvuru: Mr Ray Roseman
Haftabk kurs ücreti:
112-140 pound
Meads School of Engush
2 Old Orchard Road, Eastboume,
EastSussexBN21 İDB
Tel: 9.9.44 323 773 43 35
faks: 9.9.44 323 64 95 12
Başvuru: Barry Cusack
Haftahk kurs ücreti:
130 pound
Melton College
Holgate Hill, York, YO2 4DH
Tel: 9.9.44 904 62 22 50
faks: 9.9.44 904 62 92 33
Başvuru: Elizabeth Hiley
Haftalık kurs ücreti: 170-270 pound
Esk i au pair'ler anlatıyor (2)
İngiltere'ye giderim ama
au pair olarak, asla!..'
• tngilizcesini au pair'likle kazandığını söyleyen
tekstil mühendisi Sevgi Şahin, şunlan söylüyor: Ben
ailem açısmdan çok şanslıydım, ama okulda
ailesinden ve koşullanndan rahatsız olan
arkadaşlanm vardı. Bir Fransız arkadaşım, üç katlı
bir evi temizlemek zorundaydı ve çok sıkıntıdaydı. EKfAramtçn: Hayaü öğrendiın
22 yaşındaki tekstil mühendi-
si Sevgi Şahin, İngilizcesini au
pair'lik deneyimine borçlu ol-
duğunu söylüyor:
"Bana, 13-14 yaşlannda iki
çocuklu, annenin hostes olduğu
bir aile bulundu. Daha önce au
pairlerden duyduğum olum-
suzluklarla hiç karşılaşmadım.
Ailem çok iyiydi. haftalık cep
harçlığım diğer au pairlere göre
daha yüksekti, aynca yol para-
mı da onlar karşılıyordu. Evde.
önceden anlaştıklanmızın dı-
şında hiçbir işi yapmadım, hiz-
metçi muamelesi de görmedim.
Pek çok yere beraber gittik. Ço-
cuklarla aramda sorun çıkma-
dı. Kendi evimde ne yapıyor-
sam, onlan yaptım. Haftada üç
gün kursa gjttim ve TOEFL'ı
aldım. Ben ailem açısmdan çok
şansbydım. ama okulda ailesin-
den ve koşullanndan rahatsız
olan arkadaşlanm vardı. Bir
Fransız arkadaşım üç katlı bir
evi temizlemek zorundaydı ve
çok sıkıntıdaydı. Belçikab bir
au pair ise ailenin tuttuğu ayn
bir yerde tek başına kabyor ve
eve temizb'ğe gidiyordu.
Elif Armutçu(25)
1990 senesinin eylül ayında
gittigim İngiltere'de bir sene
kaldım. Orada öğrendiğim In-
gilizce benim için hiç önemli de-
ğil. ama ben orada hayaü öğ-
rendim. Çabşüğun ortam, aldı-
ğım para iyiydi, ama orada tek
başımaydım.
Bir yıl içinde hem kendimi
tanıdım, hem parasız kaldım.
yabancı bir kültürün içinde yo-
ğunlaşmanın nasıl bir şey oldu-
ğunu öğrendim. Au pair'lerin
sorunlanna gelince; ne olursa
olsun sen onlann gözünde ikin-
ci sınıf vatandaşsın. Ben bunu
yaşamadım ama yaşayan in-
sanlardan biliyorum. Seni hiz-
metçi gibi görüyorlar. Bir evin
çekip çeviribnesi için ne gereki-
yorsa ordan yapıyordum. Cam
silmek, toz abiıak, tuvaletleri
temizlemek. Üstelik bunlan öğ-
lene kadar bitirmek zorun-
dasın. Öğleden sonra okula gi-
diyordum çünkü.
Şu an, "Kalk Elif. gidiyor-
sun" deseler. yine giderim ama
au pair olarak, asla. Fakat
Ingiltere'de o şekilde yaşamış
olmaktan hiç pişman olmadım,
çünkü hayaü tanıdım ve çok
şey kazandım...
Derin'den yaıalı
Türk au pairleriÜlkemizden ingiJtere'ye
au pair göndermeyi ilk baş-
latan Derin Limited Au Pa-
ir Acentesi sahibi Adnan
Derin ve Londra bürosunu
yöneten kızı Gülgün'e yö-
nebk suçlamalar hala sürü-
yor. Iddialara göre, au pair-
İiği "Güllük gubstanbk bir
ortamda çocuk bakarak în-
gilizce öğrenme" olarak
lanse eden Derin ailesi, 10
yılda pek çok Türk kızım
zor durumda bıraktı. Baba
Derin, "tngiltere'de bürosu
olan tek atente biziz" diyor,
ancak iddia sahipleri,
Londra'daki büronun, bir
"Tehdit bürosu" olarak iş-
lev gördüğünü bebrtiyor.
Adnan Derin'in tngüizk
evli kızı Gülgün'ün, birçok
genç kızı sorunlanyla baş-
başa bıraktığı, "Dikrjaşuük
yapanlan" da İngiltere'de
Göçmen Bürosu'na bildir-
mekle tehdit ettiği ileri sürii-
lüyor.
Gerek au pairler, gerek
acenteler tarafından suçla-
nan Derin yetkilileri, bu
suçlamalan asılsu ve kasıtb
buluyor. Acentelerin suçla-
malannı rekabetle açıkla-
maya çahşıyor, kendilerini
suçlayan au pairleri ise "İn-
giltere'de KürtJer'in oyunu-
na gelmiş" olmakla suçlu-
yor.
Derin limited ile ingil-
tere'ye au pair olarak giden-
lerden mimar Nuran Akde-
mir de acenteyi suçlayanlar-
dan.
SÜRECEK
Hanmı, hizmetçiyle kaç kelimekonuşur?
Gazetelerde zaman zaman
boy gösteren "tngiltere'de ço-
çuk bakıcthğı yaparak bedava
ingilizce öğren" şeklindeki
ilanlar, Türk kızlantun gittik-
teri evlerde "hizmetçi" ohna-
sıyla sonuçlanıyor. Ingiltere'-
ye âu pair gönderen acecte
yetküilerine göre, bu olumsuz
tablonun nedeni, "Ne kadar
çok kız gönderirsem, o kadar
kazanınm" manüğryla çah-
şan au pair acenteteri.
Au pair olarak İngfltere'ye
gklen Türk kızlannm, orada
kaldıklan süre içinde bin bir
güçlükle karşılaşması, au pa-
&*Bğin yıpranmasma neden
oldu. Kamuoyunda bu ne-
denle sektöre güvensizlik du-
yulmasından son derece ra-
hatsız olan acenteler, bu ko-
nuda kar hırayla çahşan bazı
acentderi şaçhryorİar.
Nazmt Özsoylu: Sektör
yaraaldf ~
Au pair'h'k kurumunun ka-
muoyuna doğru biçimde yan-
sıtıhnasmı sağlamak amactyla
geçen yü bir toplantt düzen-
teridi. Bu topiantıya bizim dı-
şımızda Ingıltere'ye au pair
gönderen Derin Limited,
Spot ve Doğan Organizasyon
ile GençtuT ve Istanbul Lisan
Merkezi katüdı. Orada, bu
hizmeti veren şirkeüer olarak
konuya üişkin sorunlan tar-
üştık, çönkü birtakım fîrma-
lar geçmişte tican kazancı ön
plandâ tutmuşlar, dolayıayla
au pair'liği sadece "çocuk ba-
kıohğı" olarak lanse etmişler.
Oysa, au pairiik salt çocuk
bakıalığı değil. Kişjkre doğru
bügi verrnemişkr. Bu arada.
genç fazJan gönderdikteri ai-
feteri hiç detaylı olarak incele-
rnenriş. hatta îngîliz obnayan
ailelere au pair göndermışler.
Tabii, bunlardan au pairiik
olumsuz yönde etkilenmiş. Iş-
te bu toplanüda, au pairİiğm
ticari amaçia degil. öncelikle
kişileri düşünerek yapılması
gerektiği vurgulandı. Bihyor-
sunuz, ilk başlarda iriü ufakb
bir sürü au pair acentesi, bu işi
yapmaya çahşan çok kişj cık-
tı. Bir çoğu bugüne kadar ka-
pandı, ama sektör de öyle bir
yarayıalnuşoklu.
Gülçin Taşkırv
BöKÜğimiz dalı
keseeeksiniz dedik
Gençtur'un yöneticisi Gül-
çin Taşkın, 7 yıldan bu yana
bu işi yapüklannı. ama arok
bıraküklannı anlatıyor.
Taşkın, ek olarak yapüklan
au pair gönderme işjni btrak-
malannın nedenini ise şöyle
açıkbyor "Ytlda ortalama 50
kişi gönderiyorduk, Geçen yıJ
acenteler oiarak bir araya gel-
dik. "Bindiğimiz daiı keseeek-
siniz" dedik. Kız gitü tngilte-
re'ye. öyte bir aile yok. Üsteük
Türkiye'de onu İngiltere'ye
gönderen öyle bir acente de
yok. Ne oldu? Benim imajun
saraldı, yapnsyorvus arok."
ANKARA NOTLARI
MUSTAFA EKMEKÇİ
Kılkuyruk...
Taşlama ustası Hasan Çelebi'yle bir süredir görüşe-
miyorduk. Havalar soğuk olduğu için sabah yürüyüşleri-
ne de ara vermiştik. Ama o, taşlamalara ara vermemiş.
Düşsel taşlamalarından kimileri şöyle:
"Kimseden korkusu yok, çünkü o sağken öiüdürl
Nesebi gayri sahih, 12 Eylül dölüdür."
Bir başka ikilik:
"Hakkı 'ilhak' ederek fors atıyor bastıbacak/Ama zap-
tettiği devlet ona zindan olacak."
İki de "dörtlük" Hasan Çelebi'den:
"Azdı içtikçe vatandaş kanını/Bağlayan yok mu bu
itoğlu iti/Suçludurbizce bu itten daha çok/Böyle ipsizbı-
rakanlar bu iti."
Hasan Çelebi, bu dörtlüğü de "kuyruğu titreteceği"
güne göre yazmış:
"Alçaklığı örtüktü, utanmazlığı çıplak/Bir tamburu,
beş kamburu, bin zenburu vardı/Titrettiği gün kuyruğu
halkın yüzü güldü;/Kalkınca o leş, ülkeyi hoş bir hava
sardı."
(Son dörtlükte geçen "zenour'sözcüğü Farsça "an"
anlamına geliyor)
1
Hasan Çelebi, taşlamalarını "aruz'ia yazıyor. Kendi-
siyle ilgili "fahriyye'sinde (övgüsünde) de şöyle diyor:
"Son ustasıyım taşlamanın bunda yalan yok/Ustamsa
işin kurdu, başöğretmenim EşrefJBir balmumudur dil
ve aruz, usta elinde/Benden büyük az kimse var, artık
benim Eşref!"
•••
Hacı Tö, kimi köşe yazarları için "kılkuyruk" demiş.
istanbul'da Fatih toplantılarında konuşmuş:
- Ben, "Anayasayı bir kez çiğnemekle bir şey olmaz"
demedim. Benim bir sözümü bazı köşe yazarları böyle
yorumladı. Anayasa Mahkemesi raportörü de bunu ra-
poruna yazmış. Bir incele bakalım. Kılkuyruk iki köşe
yazarı böyle yazdı diye, bu doğru mu? Ne yapalım? Baş-
kanı öyle olursa, raportörü de böyle olur." (Hürriyet, 11
Ocak1993)
Cumhuriyet'te geçen söz "kılkuyruk" değil, "kıltüy".
Bunlan okuyunca gülüp geçmek gerekebilirdi...
- Amaaan, sözünü lafını bilmeden, esirgemeden ko-
nuşuyor işte, kusuruna bakılmaz! denip geçilebılirdi.
Ancak bir iki kez olsa, orada kalsa bu doğru olabilirdi.
Bu hep böyle sürüp gidiyor. Buna bir "dur" diyecek yok
mudur? Herkesi küçültünce kendisini büyüteceğini sa-
nanların sayrılığı olmalı bu. Elinden geldiğinde senli
benli, yani' laubali"olmak nasıl bir huy?
Meclis kuiisinin ANAP bölümünde dolaşırken arkam-
dan bir ses geldi:
- Mustafa!
Dönüp baktım, Hacı TÖ!
- Bana mı seslendiniz Sayın özal?
Hemen değiştirdi:
- Sayın Ekmekçi! Hiç görüşemiyoruz...
Hah şöyle. Başbakan da olsa, sınrf arkadaşı da olsa,
bir politikacı, Cumhuriyet yazarına küçük adıyla sesle-
nemez!
Çankaya'ya tırmanah ben, bir gün olsun çağrılarına
gitmedim, katılmadırn. Çağdaş Gazeteciler Derneği'nin
başkanı olarak da gitmedim. Yönetimdeki arkadaşlanm
da tutumumu onayladılar. Çankaya demokratikleşince-
ye dek bu böyle sürecek. Çankaya'ya nasıl tırmanırsa
tırtnansın, ne olursa olsun, orada oturanın konuşmala- ,
rındatitiz olması gerekir. Sırçaköşkteoturmaktadırçün-'
kü. Anayasa Mahkemesi Başkanı Yekta Güngör Öz-
den'eöfkesi de, Anayasa Mahkemesi'nin "YüceDivan"
olarak görev yapmasından, bir gûn kendisini de yargıla-
ma olasılığından mı kaynaklanıyor ne? Onun için mi Yıl-
dırım Akbulut'un eşini, televizyon seyretmediğini söyle-
yen adayları Anayasa Mahkemesi üyeliklerine atıyor?
Hacı Tö'nün eşi Hacı SÖ, "Turgut yenilgiyi kabullen-
mez" diyor, şöyle anlatıyor:
"- Turgut çok inatçıdır. Yenilgiyi hiç kabullenemez.
Yurtdışına çıkarken uçakta iskambil oynarız, hep yene-
rim. Buna çok sinirlenir. 'Lafla beni yendin" diyerek ye-
nilgiyi kabullenmez. Benim matematiğim güçlüdür.
Hesap kitap işlerinde uzmanımdır. 40 yıl önce, devletin
istatistiki bilgilerini tutan yalnızca iki kişiydik. Böyle her
yerde uzmanlar talan yoktu. İşi oradan kaptığımdan mı
neden, rakamlarda hiç hata yapmam..."
Hacı Tö'nün de cografyası güçlüymüş. Hacı SÖ anlatı-
yor:
"-... Mesela yine uçak yolculuklarmda, Turgutbiryer-
den geçerken 'Bak, burası şu kent' der. Bölgeyi çok iyi
tanır. Ben ise hiç anlamam. İşte bu şekilde, ben mate-
matiğimle, Turgut da coğrafyasıyla birbirimizi tamamlı-
yoruz.." (Hürriyet, 12.12.1992)
Anlaşılıyor mu, ülkede enflasyonun neden buralara
geldiği? Ama kanımca asıl sorumlu Süleyman Bey'dir.
Hacı Tö'yü elinden tutup bir yerlere getirmese böyle mi
olurdu?
"Takunyalılar" Planlama'da cirit atarlarken Hacı Tö'-
yü tek savunan Süleyman Bey'di. Aydın Yalçın lara şöy-
le mi demişti:
- Siz Turgut'u bilmezsiniz, o bir dâhidir!
"Kılkuyruk'iara gelince, onu "Köş-fr"yazartan düşün-
sün...
BULMACA
1 2 3 4 5 6 7 8 9SOLDANSAĞA:
1/ Sopbokks'in ünlü bir
tragedya kahramanı. 2/
İslam'da ehli sünnet mez-
heplerinin en büyüğü. 3/
Bir tür erkek deve... Di-
van şiirinin en yaygın
naam şekb. 4/ Kazak
başkanlanna verilen ad...
Bir nota. 5/ Kırşehir'in
bir ilçesi.. Giysi kolu. 6/ -,
Kesintilerden sonra ka-
lan miktar... Bir topu ra- 8
ketle ya da sopayla belü g
bir yere atmaya dayanan
oyun. 7/ Bir makyaj malzemesi...
Büyük iplik çilesi. 8/ Hava basınç-
lan eşit olan yeryüzü noktalan...
Türkçede ilgi adılı. 9/ İdare lamba-
sı.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Hasan Hüseyin'in bir şiir kita-
bı... Para yerine kullanılan pul ve
benzeri madde. 2/ Öleceği kesin-
likle bilinen bir hastanın, acısını
dindirmek için doktor tarafından
öidürülmesi. 3/ Boccaccio'nun ün-
lü öykü kitabı. 4/ Uğraş... Donuk renkü... Baryum elementinin
simgesi 5/ Çoktannb dinden olan kimse... Yaşamsal sm. 6/
Endüstri... Eskiden Beyoğlu semtine verilen ad. 7/ Çoğul ikınci
kişi adılı... "Hayata beraber başladığımızıEtostlarla da —'lar
aynldı bir bir" (Cahit Sıtkı Tarana). 8/ Gaziantep ilinde Hitit
dönemine ait ünlü açık hava heykel atölyesi. 9/ Apsent denilen
içkinin elde edildiği, yapraklan çok aa bir bitki... Yaşlı, ihtiyar.
YUZYUZE
AtilU Dorsay
20.000 lira (KDV içuıde)
Çağdaf Yayınlon Türkocağt Cad. 39-41 Cağaloğht-lsumbul