Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 13 OCAK1993 ÇARŞAMBA
12 DIZIYAZI
Kim korkap
padyasyondan
ŞÜK.RAN KETENCl
-4-
Batüı bilim adamlannı şaşırtük
ÇEVİRİ
DİLLERIN DlLl
Cumhuriyeı
Ürktitücü sonuçlar
Bir bardak koyu çayda 308 bekerel radyasyon saptandı ;
NedenDoğu Karadeniz?
6 Aralık 1986 - Bir bardak çaydaki radyasyon miktarı, 308 bekerel.
Türkiye'de çaiınan bütün kapılar
kapanınca, çayda ve Doğu Karadeniz
yöresınde ağırhkb tahmin ettiğimiz
radyasyon kirlenmesinin boyutunu
öğrenmek için yurt dışına başvurmak
zorunda olduğumuzu gördük. Hemen
aklıma, uzmanhk alanı geregi çocuk-
luk arkadaşım Dr.Ali Nadir Savaşer
geldi. Berlin'in Çernobil'e karşı alına-
cak önlemlerden sorumlu komitesinin
üyelerinden biri ve Berlin Nükleer Tıp
Hastahanesi bölüm başhekimi idi. Kı-
saca dunımu telefonda anlattım. O da
bölgenin günlük bütün analiz tarama-
lanndan sorumlu Berlin Senatosu
Radyoaktiv ölçüm Merkezi yönetici-
leri ile .görüşmüş,. Hemen kabul et--
mişler. Çünkü Türkiye'nin durumunu
bilimsel olarak çok merak ediyorlar-
Kcuadcrûzdcgizlenmeyeçahşdan
khrknme, Trakya'dankat kat fazlaElimizdeki veriler Doğu Karade-
niz'in. halktan gizlenen kirlenmesi-
nin Trakya'nın birkaç katı olduğunu
ortaya koyuyor. Türkiye Atom
Enerjisi Kurumunun kendi ölçüm
sonuçlanrıa ilişkin verileri dahi bu
gerçeğj apaçık sergiliyor. Trakya'-
daki kirlenme içın çok doğru ve hakb
olarak halk uvanlıp, çeşitli önlemler
abnırken, Karadeniz'deki kirlenme-
nin gizlenmesi ve hiçbir önlem ahn-
mamasının sorumluluğu çok daha
çıplak bir gcrçek olarak ortaya çıkı-
yor.
Raporda kirlenmenin sıcak günle-
rine ait ölçümlerde
Istanbul toprağı
jçin 13 Mayıs 1986
tarihiile 1.070 be-
kerel ve Edirne
toprağında da
2.915 bekerelük
bir k'rlenme görü-
lüyor Raporda
Karadeniz toprağı
kirlenmesi için ise
günlük değerler
verilmiy ır.
1986 örnekleri
diye verilen öl-
çümleı de Pazar'-
da 4300 bckerele'
ulaşıyor. Çayeli,
Ardeşen, Arhavi,
Hopa bın üzerine
çıkan yöreler. Ta-
bü bu ölçümknn
üzerinde tarih ol-
madığından kıyas-
lama da ashnda
pek bir işe yaramıyor. Çünkü yine
aynı raporda 14 mayıs tanhınde
2915 bekerele kadar kirlenmiş olan
Edirne toprağının, 3 Temmuz 1986'-
da kirliliğinin 804 bekerele kadar
düştüğünü görüyoruz.
Ortada kalıcı çok büyük bir kirli-
lik olmayınca karşılaştırma için eş
zaman çok büyük önem taşıyor.
Çünkü yine Edirne'nin hemen yanı-
dan ipsala'dan 16 eylül tarihi ile veri-
len örnekte kirlilik 39 bekerele kadar
düşebihyor.
Biz 1986 yıh kasımı sonunda Tür-
kiye'deki radyasyon olayı ve kirlen-
' meyi araştırmayı düşündüğümüzde,
sembolik bir merkez olarak Rize
-içinden bir bahçeden toprak örneği
almışük.
Türkiye Atom Enerjisi Kurumu'-
nun ölçüm sonuçlanna göre Rize
Doğu Karadeniz'in en şanslı, en az
kirlenen merkezlerinden biri olmuş.
Bizim 28 kasun tarihinde, yani rad-
yasyon kirlenmesinden 7 ay gibi
uzun bir zaman geçpkten sonra aldı-
ftımız toprak örneğinin Berlin Sena-
.losu Radyoaküf Oİçüm Merkezi'n-
dekı analiz sonuunda 348 bekerel-
lik bir kirlenme görülmüştü.
İspsala'da 16 eylülde 39 bekerellik
bır kirlilik, Karadeniz'in en temiz il-
lerinden biri olarak görülen Rize'de
28 kasımda 348 bekerel. Elbette bü-
tün bu rakamlar gerçek bilimsel,
objektif bir ölçü olamaz. Ancak süb-
jektif de olsa bir fıkir verebilir.
Kaldı ki, kurumun 1987 ölçümle-
rinde, sadece toprak için değil, su ve
bütün bitki örtüsü ölçümleri için de,
Doğu Karadeniz yöresınde Trakya
yöresinin 4-5 ay öncesinin değerleri-
nin üstünde sonuçlar çıkıyordu.
Şimdi bir de TAEK tarafından alı-
nan bazı önfemlere şöyle kısaca bir
göz atalım:
3 mayıs günü Edirne üzerindeki
radyoaktif bulut yağmurla ınmeye
başlayınca, halk radyo ve televizyon-
dan yağmur altında kalmaması için
uyanlıyor. Sebze ve meyvenin akan
suda uzun süre yıkanması, ayakkabı
ve çamurlann yine akan suda temiz-
büyükbaş hayvan, uyanya rağmen
radyasyonlu ot yediğı için etlerinde
4250 bekerele kadarradyasyongö-
rülüyordu. Bunlar satın abnarak an-
cak 8.5 ay sonra vücutlanndaki rad-
yoaktif maddeler doğal yoldan dı-
şanya atılana kadar kesimlerine izin
veribnedi.
14 mayıs tarihi itibanyla toprağın-
da 2915 bekerel radyasyon ölçülmüş
olan Edirne'de bu türden önlemler
abnması bir zorunluluk olmuştu da,
bizce bilinmeyen 1986 yıb icındeki
bir tarihte 4300 bekerel kadar topra-
ğı kirli görülen Pazar'da nasıl olur da
BAZIBÖI
Raöyo-
nüklid
Bq/Kg.
H31
Cs-134
Cs-137
Ce-141
Ce-144
Ru-103
Ru-106
Zr-95
Nb-85
La-140
Te-13*
TOPLAM
LGELERDİ
13.5.1986
İstanbul
Mayıs 86
330 j
18
34
47
—
270
—
107
71
142
51
1.070
ÎKİTOPRJ
14.5.1986
Edirne
Mayıs 86
460
130
240
50
680
655
400
—
—
180
100
2.915
UC AKTİVİTELEHİ
27.6.1986
Mersin
Haziran 86
—
15
21
—
—
—
—
—
—
—
49
29.6.1986
G.Antep
Haziran 86
—
20
43
—
—
10
—
—
—
—
—
73
3.7.1986
Edirne
Temmuz 86
—
178
324
50
—
228
—
24
—
—
—
804
3.7.1986
Tekirdağ-
Saray
Temmuz 86
—
24
45
—
—
—
—
—
—
—
_ -
69
16.9.1986
İpsala
Eylül 86
—
12
27
—
—
—
—
—
—
—
—
39
lenmesi, hayvanlann otlağa çıkarül-
maması ve saman ya da suni yemle
besleıunesi isteniyor. Edirne ve ciya-
nndaki sütler toplatılarak halka içi-
rilmedi. Peynir üretiminde kullanıl-
dı. Ancak 4 ay sonra, sütün içindeki
radyoaktif 1-131 doğal olarak tama-
men parçalanarak yok olduğunda
tükeümine izin verildı.
Yine Edirne civannda 4 bin kadar
4500
3600
2700
1800 -
hiç bir önlem alınmasına gereksinim
duyubnamıştı? Düşünün ki radyas-
yon bulutlannın geldiği günlerde,
olaydan habersız insanlar mevsim
gereği ve çay bitkisinin özelliği sonu-
cu yağmur alünda gün boyu, günler
boyu kalarak çay topladılar.
Hamile kadınlar, çocuklar hem
havadan, hem yağmurlu sudan, hem
de içinde yaşadıklan çaybklardan
bol bol radyasyon aldılar. Yetmedi,
yağmurda her şey temiz kabul edildi-
ği için ellerini yıkamadan, bahçeler-
den topladıklannı da yiyerek yaşadı-
lar. Yetmedi, günü bırlık ottan süte
geçen, Edirne'de sütlerin toplan-
masının nedeni olan 1-131 'den bol
bol aldılar. Yine Edirne'de otlayan
hayvanlann etinde, kesim yasağma
neden olan aynı kirlenmeyi et yiye-
rek de aldılar.
Unutmayabm ki biz radyasyon
kirlenmesinden kaygılanıp, elımizde
gıda ve toprak ömekleri ile yurt dışı-
na gittiğimizde, kırlenmenin üzerin-
den 6.5 aylık bir za-
man geçmişti. llk
ciddı zaran vermiş
olması söz konusu
1-131 radyoaktif
maddesi, çok hızlı
parçalanıp kendini
yok ettiği için yok
olmuştu. Bekerel
olarak verdiğimiz
kirlenme ölçüleri
toplarrunda ömürle-
ri uzun olan diğer
türler,Cs-137 ve Cs-
134, Ru-103
kalmıştı.
Hemen bebrtmeb-
yiz; bizim Batı Ber-
bn Senatosu Radyo-
aktif ölçüm Merke-
zi'nde Rize top-
ragını ölçtürdüğu-
müz 1 kasım tarihin-
de, Almanya'nın çe-
şitli bölgelerinden
gelen toprak örnekJen biamkinin
birkaç kaü kirli çıkıyordu. Asbnda
Doğu Karadeniz Edirne'den birkaç
kat fazla, Almanya toprağından ise
birkaç kat az kirlenmiş görünüyor-
du.
Türkiye radyasyon bulutu almada
çok şanslı çıkmıştı. Bızdeki şanssızbk
siyasal ve bilimsel anlayıştan, önlem
aünmamasından geliyordu.
Bizim ınsanımız çok yüksek rad-
yasyon kirlenmesine hedef olduğu
için değil, önlem alınmadığı, bulutlar
saklanıp, bile bile radyasyonlu gıda-
lar yedirilip, çay ıçirildiği için tehdit
alundaydı.
Kazadan ucuz kurtubnuş, devlet
adma sorumlulann sorumsuzluğun-
dan boşu boşuna zarar görmüştük.
Şımdı istenildigi kadar "kirlenme
çok hafifü, insanımızın zarar görme-
si söz konusu değildi" savunması
yapılsın.
Rüzgar ve buluttan şansb ol-
mamız nedenine bağb hafif kirlen-
meler, sorumsuzca önlem alınmadığı
için öylesine üst üste yüklendi ki, bi-
bmsel ahlakj olan hiç kimsenin, "hiç-
bir zarar söz konusu değildir" diye-
bilmesini, uzman olmamakla birlikte
objektiflik olarak kabul edemiyor,
ınandıncı, güvenilir bulamıyoruz.
Aynca tartışma konumuz bu da ol-
mamabdır. "Bile bile önlem alma-
mak niye?" sorusuna yanıt aranmab,
hesap sorulmaüdır.
ÇAYELİ ARDEŞEN PAZAR
SÜRECEK
mış. Piyasadan gelen Türk çaylannda
çıkan yüksek radyasyon onlan şaşkı-
na çevirmiş. Bu kirlenmenin nereden
geldığini bir türlü çıkaramıyorlarmış.
Sembolik düşük ücretlerle gazete adı-
na yapılacak anabzleri üstlendiler.
Neden çay?
Rize'den hamsi bahğı, toprak, mı-
sır, kara lahana, ve İstanbul, Bursa,
Rize bakkallanndan topladığım deği-
şik çay ömekleri ile soluğu Berlin'de
aldım. Gerçekten de çok meraklan-
dıklan için, analizlere öncelik verdikr.
Ertesi gün Ah" beni çok keyifsiz bir ses-
le telefonla aradı. Sonuçlan aklıklannı
ancak benle konuşmak gereğini duy-
duklannı söyledi. Toprak Abrıanya'-
dan daha temizdi. U tarihteki ürün,
balık, kara lahana, mısır, hepsi temiz
çıkıyordu. Sadece çay çok fazla kirli
idi. Durumu acıklayamıyorlardı.
Çünkü daha önceden de bu öiçüde
kirli olmamakla birlikte Türk fındı-
ğında da önemb' kirlenme bulmuşlar-
dı. Uzun, uzun çay bitkisinin özeliiği,
cayın toplanma tarihleri hakkında bil-
gi aldılar. Türkiye'nın topoğrafık ya-
pısını gösteren haritalar üzennde çabş-
tılar. Zaman zaman, yörenin doğal
görünümü, dağlanna ilişkin sorular,
çay- fındık ekim alanlanna ilişkin ay-
nnülı bilgiler aldılar. Bir-iki saat süren
bir değerlendirmeden, Aü'yi de kata-
rak aralannda uzun tartışmalardan
sonra ancak rahatlayıp, açıklama ya-
pabilecek duruma geldiklerini söyledi-
ter
Dağlann kıyıya dikliği
öncelıkle teşekkür ediyoriardı.
Çünkü Türkiye'nin önemli bir bulut
kirlenmesi yaşadığından haberlen ol-
mamıştı. Berlin'de çok fazla Türk ürü-
nü satıbyordu. Biraz ceyiz ve baa
ürünler dışında önemli bir kirlenme
yoktu. Çay nasıl bu kadar kirli çıkabi- -
brdi? Acaba bölgede bümedikleri bir
başka radyasyon odağı rru vardı? Ba-
na gösterdikleri, o tanhlerde ellerinde
olan radyasyon bulutlanna ilişkin ha-
ritalarda, Türkiye'nin Doğu Karade-
niz yöresinin kirlendiğini gösteren bir
bulut yoktu. ölçümler batıda yapıh-
yor, bulutlar hava akımlanna göre
saptanıyordu Hava raporlanna da
dayanarak, ana bulut değil, ancak ana
buluttan kopmuş parçalann, onlann
belırleme alanlannın dışında olarak
ağırbkb Doğu Karadeniz yöresini kir-
letmiş olduğu sonucuna vardılar. Kı-
yıya dik dağlar, bulutlann yayılmasını
engellemiş, yağmurla birlikte yoğun-
laşmış olarak aşağı inerek, yöreyi bek-
lenenden fazla kirletmişti. Çay üretimı
de, çay filizinin üsten toplanması ile
yapıhyordu. Kirlenme toprağı çok
fazla kırietecek kadar ağır değildi. An-
cak çay bitkısi yüzeysel olarak üstten
kirlenmişti. Olduğu gibi çay üretimin-
de kullanıldığı için de çayda çok yük-
sek kirlenmeye yol açmıştı. Hele de
çay fîlizinden kuru çay üretimi su kay-
bı ile elde edıldığınden doğal olarak
kirlenme katlanarak yoğunlaşmış olu-
yordu.
Yüzeye yakın balıklar
Onlar aynca Karadeniz"i çok fazla
merak etmişlerdi. Çernobil kirbbğinin
çok fazla, nehirler yolu ile akmış obııa-
a gerekiyordu. Kayı ülkelerinin hiçbiri
de bilgi venniyordu. Ancak balık te-
mizdi. Çünkü örnek kasım sonundan
abnmıştı.
Karadeniz'in dip çukuıian, radyo-
aküviteyi dibe çekmişti, yüzeydeki
balık bu nedenle temizdi. Normabnde
Karadeniz'in çok fazla kirlenmiş ol-
maa gerekiyordu. llk günlerde deniz-
de ve babklarda da önemb bir kirlen-
me yaşanmış olmabydı.
Tabıi çayda görülen kirlenme, dö-
nemin bütün yeşıl bitki örtüsü için söz
konusu idi. Ancak kuru çaydaki öl-
çekler değil, bir kilo kuru çay üreti-
minde kullanılan yaş çay miktanna
göre yapılacak hesaplamalarla yeşil
bitki örtüsünün dönemdeki kirlenme-
si hakkında bir saptama yapılabilirdi.
O da yeterb" değildi. Zaman içinde par-
çalanıp yok obnuş olan radyoaktif
maddeleri de göz önüne abnak gerek-
b'ydi. Onlan, bıh'msel meraklannı çöz-
menin mutluluğu içinde bırakarak,
dut yemiş bülbuller gibi Aü'nin evine
döndük.
Yuptdışında
İ n g i I i z c e
nasıl öğrenilir?
FİGEN ATALAY
HÜRRİYETUYMAZ
-11-
Eski aupair'lerekulakvereümj
ingiltere'deki
au paır acentelerı
British Councîl
rJenetimli oJcullar
London Schcol of English
15 Holland Park Gardens
London W148DZ
Tel: 9.9.44 71 603 1656
faks: 9.9.44 71603 50 21
Başvuru: Timothy Blake
Haftabk kurs ücreti: 195 pound
London Study Centre
Munster House, 676 Fulham Road,
London SW65SA
Tel: 9.9.44 71 731 3549
faks: 9.9.44 71 731 1498
Başvuru: Colin D Gordon
Haftabk kurs ücreti: 25-50 pound
LTC International College of
English
Compton Park, Compton Place
Road,
Eastbourne, East Sussex BN21 1EH
Tel: 9.9.^4 323 72 77 55
faks: 9.9.44 323 72 87 29
Başvuru: Michael MCKeovvn
Haftabk kurs ücreti: 117-153 pound
Eski bir au pair olan Ayla
Cebe (27), "Gençlere, yurtdı-
şında au pairiik yapmalannı
önerir misiniz?" şekb'ndeki so-
rumuzu "Asla" diye yanıtladık-
tan sonra şunlan söylüyor:
Medyada çalışan bir teknik
elemanım. Gitmeden önce de
bu sektörde calışıyordum ve or-
tamdan. kokuşmuşluktan, de-
jenereükten çok sıkılmıştım.
Üniversitedeyken mesleğımle
ilgili düşlerimi o güne kadar
gerçekleştirememiştim. tngiüz-
cem sıfırdı ama "değişiklik ol-
sun" dedim ve bir acente ile au
pair olarak lngiltere'ye gittim.
Gitüğim aile, dul bir baba ile
13-14 yaşlanndaki iki erkek ço-
cuktan oluşuyordu. Baba çok
kaba bir adamdı. Çocuklarla
zaten hiç anlaşamadım, sürekli
bir şeyler söylüyorlardı, daha
sonra bunlann hepsinin küfür
olduğunu anladım. tngıltere'de
iki yıl kaldım, ama hiç kursa gi-
demedim.
MineDağh(27)
Halkla üişkiler uzmanı
tngiltere'ye gitmeden önce
bir şirkette müşteri temsilcisi
olarak çabşıyordum. 23 yaşın-
daydım ve o sırada dij bilen
meslektaşlanmın daha iyi şir-
ketlerde iyi ücretlerle çabşıyor
olduklannı görünce, İngilizce-
mi gebştirmek için lngiltere'ye
gitmeye karar verdim. Ekono-
mik koşullarun sınırb olduğu
için au pair olarak Ocak 1989'-
da Londra'ya gittim. Benim ai-
• Deneyimleri
sırasında onur ktna
ve sıkıa durumkrîa
karşılaşmış olanlar,
isnnîeruö
açıklamaktan ve
fotograf^fctinnekten
k
lemde kadın tranlı, erkek Lüb-
nanb'ydı ve iki çocuklan vardı.
9 yaşındaki oğlan geri zekaby-
dı, kiz da 12 yaşındaydı. Ayn-
ca, anne baba arasında prob-
lemler vardı. Günde 5 saat ça-
bşmam gerekiyordu anlaşma-
mıza göre, ama benim calışma
saatim 11-12'yi buluyordu. Te-
mizlikçileri olmadığı için bütün
ev işlerini ben yapıyordum, SÜRECEK
ama benim derdim ev işleri de-
ğildi. O geri zekalı çocuklan hiç
yanımdan aynhnıyordu; oysa
anlaşmamızda böyle bir şey
yoktu.
9-10 saat onunla oyun oynu-
yor, bisiklete biniyor, istedikle-
rini yapıyordum. Günde üçer
saatten, haftada üç gün okula
gidiyordum, böyle olunca da
bu işlere yanm saat arayla ko-
şarcasma yetişiyordum. Fa-
kat yine de aileden aynlmamak
için direniyordum; çünkü İngi-
üzce öğrenmeyi gerçekten çok
isüyordum. Fakat bu kaosa 4
ay dayanabildim ve "Burada
her gün 10-12 saat çahşacağı-
ma, başka bir yerde çabşınm.
Bir pansiyona yerleşir okula da
daha rahat gıdebibrim" diyerek
evden aynldım. Oradaki haya-
tan tam bir kaostu, ama aynl-
dıktan sonra da, işlerin düşün-
düğüm gibi obnadığını anla-
dım.
Giderken Jngilizcem "sıfırdı"
diyebüirim. Bir buçuk yıl deği-
şik işlerde çabştım ve sonunda
Ingibzce'yi gramerden yoksun,
çok pratik düzeyde öğrenerek
geri döndüm.
Key Au Pairs Ltd.
12a Market Place
Braintree
Essex ÇM7 6HG
Tel: Braintree 9.9.44.376
41330
Başvuru: Heather Wood
Linden Bureau
68 Deane Croft Road
Eastcote
Pinner
Middlesex HA5 İSP
Tel: 9.9.44.81.866 54 35
Faks: 9.9.44.81.866 01 83
Başvuru: Binnie Perez
Mrs Lines Employment
Agency
25a Kensington Church
Street
London W8 4LL
Tel: 9.9.44.71.937 41 65
P H Services Au Pairs,
Mothers Helps and Paying
Guests
287 Southcroft Road
Streatham
London SNV16 6NU
Tel: 9.9.44.81.769 24 87
Başvuru: P Hopkins
Quıck Help Agency
307a Finchley Road
London NW3 6EH
Tel:9.9.44.71.794 8666
Başvuru: N.Cutner
Ruth Nathan Au Pair
Domestic Agency
81 Sudbury Court Road
Harrow
Middlesex HA1 3SG
Tel: 9.9.44.81.904 92 78
Başvuru: Ruth Nathan
Scattergoods Catering and
Avalon Au Pair Agency
Thursley House
53 Station Road
Shalford, Gıuldford
SurreyGU4 8HA
Tel: Guildford 9.9.44.483.
63 640
Selective Au Pair Bureau
47 Hindes Road
Harrow
Middlesex HA1 1SQ
Tel: 9.9.44.81.861 08 58
Faks: 9.9.44.81.427 98 77
Başvuru: Teresa Fitzge-
rald
Universal Care Ltd.
Chester House
9 VVindsor End
Beaconsfield
Buckınghamshire HP9 2JJ
Tel: Beaconsfield 9.9.44.
494.67 88 11
The Britannia Agency
P.O.Box 84
London TW9 2NH
Tel: 9.9.44.81.332 1404.
POLTTIKA VE OTESI
MEHMED KEMAL
Durmadan Sömüpdüter...
insan bir kenti sever, tutulur, anlata anlata bitiremez.
Bir zamanlar Ankara tutkunuydum. Şimdi indi yan yarı-
ya...
Uğur Kökten kitabına Anı Kentler' adını vermiş. Bağ-
dat'la başlıyor, Afrika'ya geçiyor. Kuzeyden başlıyor,
ortasına, güneyine doğru iniyor. "Batı, Afrika'ya ne ver-
di" diye soruyor. Doğru, ne verdi? Yanıti çok acık, dur-
madan sömürdü. Her aracı sömürü için kullandı. Hani
bir söz vardır; misyonerier için anlatıhr:
"Topraklar ve madenler bizimdi, ellerinde Incillerle
geldiler, incil'i bize verdiler, toprakiarımızı ve madenle-
rimizi aldılar."
Afrika'nın fatihleri, misyonerleri var, hep Bab'dan gel-
me!.. Ya Afrika'da ne var? Baştan başa bir sömürü, bir
sömürü dünyası..
Yazarımız edebiyatçı olduğu için sıralryor: Conrad,
Andre Gide, Exupry, Rimbaud, Hemingway, Andre Mal-
raux ve Moravia... Bunlara Bayron, Shelly'yi de katabili-
riz.
• • •
Afrika nasıl şimdi?
. .Artık köle ticareti yapan şirketler, ateşte kızdırılmış
demirle çıplak kara göğüslere isim vurmuyor. Para kar-
şılığında 'kardeş avı'rta itilen zencilere pek rastlanmı-
yor. Köle hastalığı da nitelik değiştirmiş. Tarzan ortalık-
ta görünmüyor. Her şey anımsansın diye köleler
müzesi' kalmış. Her biri bağımsıztık peşinde koşan ad-
ları birbirine benzer ülkeler var: Zambiya, Zaire, Nijer-
ya, Angola, Somali, Kenya, Etiyopya... Somali açlıktan
kıvranırken Amerikan yiyecek ve asker geliyor.
Nâzım Hikmet'in yanm yüz yıl önce yazdığı Taranta-
Babu'yu anımsadım. Faşistaskerlerin Habeşistan'a ala-
turka bir şarkı gibi ağır aksak girişleri...
• • •
Fatih Sultan Mehmet Istanbul'u aldığında Amenka
daha bilinmiyordu. Aradan 39 yıl geçecek, Kristof Ko-
lomb, Hindistan niyetine gidip Amerika'yı bulacakft.
Kristof Kolomb'un bulduğu kıtaya Ameriko Vespuçi ken-
di adını verecekti.
Bir yeni kıta bulundu ya artık Avrupa'da ipini koparan
\t soluğu bu yeni kıtada alacaktı. Kovboy filmlerinde gö-
rüyoruz dolusanlar nasıl yabani, nasıl vahşi, nasıl acı-
masız. Gelenier de yetmedi, Afrika'dan karaderili zenci-
leri doldurdular. Esir ticareti aldı başını gidiyor.
Bakmayın siz bugünkü Amerikalılann uygartığına; iç-
lerinde acımasız, vahşi, gözü doymayan istekler yatar.
Bugün Amerika süper devletn'r, kapitalizmin doruk nok-
tasına gelmiştir.
Fatih Sultan Mehmet'in Istanbul'u aldığında Osmanlı
da saldırgan bir devlet sayılır. Osmanlı'nın Istanbul'u al-
ması dinsel bir öğütlemedir. "Istanbul'u al gülzar yap"
denmiştir. "Ne güzel komutandır Istanbul'u alacak olan
komutan." Bunlar söylenerek özendirilmiştir. Fatih el-
bette büyük bir imparatordur, gözü doymaz bir komu-
tandır. Kenti almış, Italyan ressamlara poz vererek
resmini yaptırmıştır. Elinde kılıç yoktur, bir sap gül tutar.
Ingilizlerin büyük müzesinde bu tabloyu görmüşlüğüm
vardır. Sairdir, takma adla şiir yazar, Osmanlı şiir gele-
neğine uygun olarak divan sahibidir.
Amerika'nın keşfinin 500'üncü yılı kutlanıyor. Mohi-
kanların lideri, bir Aztek geleneği olarak dağdan dağa,
tepeden tepeye dumanları üflüyor. Bir haberci olarak
dumanları salıyor.
Amerika, bu beş yüz yıllık tarihi içinde çok az Aztekli
çok az Kıztlderıli olmuştur. Amerika kapitalizmin kapısı-
nı aralarken tarihine çok az bağlı kalabilmiştir. Şimdi bu
500'üncü yıl törenleri kimin için yapılıyor? Doğu Roma'yı
Bab'dan ayıranlar için yapılmıyor. Vahşi kapitalizm, tari-
hine daha neler yazacakbr?
BULMACA
1 2 3 4 5 6 7 8SOLDAN SAĞA:
1/ Peride CdâTin bir öy-
kü kitabı... Bir renk. 2/
Zaviye... Roma mitoloji-
sinde avalar tannçası. 3/
Nar. erik, kızıkrık gibi ye-
mişlerden yapılan pek-
mez. 4/ Aracı, vasıta...
Halk dilinde "sütkardeş"
anlamında kullanılan
sözcük. 5/ Bınek hayvan-
lannın sırtındaki oturma-
lık... Sessiz, uslu. 6/ Ar-
kadaş, yakın dost... Liste
başı olmuş hafif müzik
parçası. 7/ Eski dilde kansere veri-
len ad. 8/ Olağanüstü sezgileriyle
birtakım gerçekleri gördüğüne
inanılan kimse... Maksat. 9/
ödenmesı gereken bir paranın,
alacağa sayılarak bir bölümünün
ödenmesi... Kuzu sesi.
YUKARIDAN AŞAĞrYA:
1/ Charlotte Bronte'nin ünlü ro-
manı. 2/ Güzel renkb' çiçekler açan
bir bitki... Radyumun simgesi. 3/
"Şaka. nükte" anlamında argo
sözcük... Babkesir'in turisü'k bir ilçesi. 4/ Küçük akarsu... Ja-
pon brik dramı. 5/ Yokluk, hiçlik, ölüm... Olumsuzluk beUrten
bir önek. 6/ Burun iltihabı... Engel. 7/ Konya'nın bir ilçesi. 8/
İki tarla arasındaki sınır... İnsanı istenmeyen seçeneklerden bi-
rini izlemeye zorlayan durum. 9/ Koruyucu başhk... Erkek ke-
O
İLAN
PAZAR ASLtYE HUKUK
MAHKEMESt'NDEN
DosyaNo: 1992/475
Karar No:)992/515
Davacı İçışleri Bakanlığı, Jandarma Gecel Komutanlığı, tl Jandar-
ma Alay Komutanlığı'nı temsilen Hemşin Jandarma Boİük Komu-
tanlığı tarafından davalı Sabn Bitirim akyhine mahkememizde açı-
lan tesal davasının yapılan vargılaması sonunda:
Heraşin ilçesi Ortaköy Mahallesı'nde bulunan doğusu imar yohı,
batısı Ali Yeğen'den kamulaşünlan (B) nolu parsel, kuzeyi imar yolu
ve ötesı Hemşin Deresi, güneyi Faik Fırat ve hissedarlan ile çevrili
davab Sabn Bitirim'e ait 3300.85 m
2
yüzölçümündekı taşınmazın
2942 sayılı yasanın 19. maddesi gereğıncs Hazıne adma tapuya tescili-
ne karar verildığı ve alyedının de davalı Sabn Bıtinm olduğunun, bu
taşınmaz üzerinde hak iddia edenlerin son ılandan ıtibaren üç ay için-
de alyed aleyhine Genel Hükümler Daıresı'nde dava acmalan ilanen
tebliğ olunur.
Baan: 45067
PAZAR ASLtYE HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
Esas: 1992/474
Karar 1992/516
Davaa Içişleri Bakanlığı. Jandarma Genel Komutaiığı, Rize Jandar-
ma Alay Komutanlığı'nı temsilen Hemşin Jandarma Bölük Komu-
tanlığı tarafından davab Ali Yeğen aleyhine mahkememizde açılan
tesal davasının yapılan yargılaması sonunda:
Heamşin ilçesi Ortaköy MahaUesı'nde bulunan, Doğusu Sabri Bi-
tirim'den kamulaşünlan (A) nolu parsel, batısı imar adası ve ağaçlık,
kuzeyi imar yolu. güneyi Ali Yelken ağaçlığı ve imar adası ile çevrili
davalı Ali Yeğen'e ait 0519 55 m
2
yüzölçümündeki taşınmaan 2942
sayılı yasanın 19 maddesi gereğince Hazıne adına tapuya tesciline ve
zilyedinin de Ali Yeğen olduğuna karar verildiği, bu taşınmaz üzenn-
de hak iddıa edenterin son ılandan iübaren üç ay içinde alyed aJeyhı-
ne Genel Hükümler Dairesı'nde dava açmalan ilanen tebliğ olunur.
Basın: 45068