Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 26 EYLÜL1992 CUMARTESİ
OLAYLAR VE GORUŞLER
Dil Yolculuğuniın
60 Yılma Kuşbaloşı
Büyük kurucumuzun 1932'de başlattığı, kendisinden sonra da coşku ile süren
atıhmın ilk 20 yılı, Türk dilinin altın çağıdır. Bu dönemde dilimiz, bütün
direnişlere karşı birkaç yüzyılhk yol almış; ortak yaa dilinde olsun, bilim ve
teknoloji alanında olsun, yüce devrimcinin dil ülküsüne büyük ölçüde
yaklaşmıştır. Teşkilat-ı Esasiye Kanunu da bu dönemde Anayasa adı altında
Türkçeleştirilmiştir.
ÖMERASIMAKSOY
Bugün 60. Dil Bayramı'nı kutluyoruz. Türk
diline gönül verenlerin daha nice 60 bayram
kutlamalannı dilerim.
43 yılı, Atatürk'ün kurduğu ve Kenan Ev-
ren'in kapatüğı Dil Kurumu'nun hizmetinde
geçen yaşamımın 94. yılı içindeyim. Gelecek
dil bayramından önce sesimin kesilmiş bulu-
nacağını sanıyorum. Bu nedenle, kuruluşun-
dan kapatılışına değin çalışmalanna
katıldığım. kapatıldıktan sonra da işlevini
sürdürenlerle birlikte olduğum kurumun
ışikh yolundaki kilometre taşlanndan bir-
kaçının tanıtma levhalannı kuşbakışıyla sap-
tamayı son ve tarihsel görevim sayıyorum.
1- Altın çağ: Büyük kurucumuzun 1932'de
başlattığı, kendisinden sonra da coşku ile sü-
ren atılımm ilk 20 yılı, Türk dilinin altın
çağıdır. Bu dönemde dilimiz, bütün direniş-
lere karşı birkaç yüzyılhk yol almış; ortak yazı
dilinde olsun, bilim ve teknoloji alanında ol-
sun, yüce devrimcinin dil ülküsüne büyük öl-
çüde yaklaşmıştır. Teşkilat-ı Esasiye Kanunu
da bu dönemde Anayasa adı altında Türkçe-
leştirilmiştir.
2- İlk resmi çelme: Türk diline ilk resmi çel-
me, 1952'deki iktidarca takılmış; Türkçe me-
tinli anayasa kaldınlarak Osmanlıcanın en
ağdalı diliyle yazılmış olan Teşkilat-ı Esasiye
Kanunu yeniden yürürlüğe konulmuştur.
3- Tepki: Ne var ki bu çelme, Atatürk yo-
lundaki dil akımının resmi ve özel kesimler
içinde kazandığı gücü sarsamamıştır. Nite-
kim sekiz yıl sonra gelen iktidar, kamunun
egilimi doğrultusunda olan Anayasa dilini ye-
niden yürürlüğe koymuştur.
4- ölüm kalım savaşı: Bundan sekiz yıl son
ra, yani Atatürk'ün sonsuzluğa göçüşünden
otuz yıl sonra, O'nun emaneti olan akımm
temsilcisi Türk Dil Kurumu bir ölüm kalım
savaşı vermek zorunda bırakılmıştır. Ne acı
bir gerçektir ki bu duruma, Atatürk'ün kur-
duğu başka bir örgütün o zamanki yöneticile-
ri yol açmıştır. Şöyle ki: Atatürk'ün vasiyet-
name ile bıraktığı geliri bankadan alıp Türk
Dil ve Tarih Kurumlanna vermekten başka
bir görevi bulunmayan bu örgüt. gelirden
kendisi de pay almak istemiş, bunu kabul et-
meyen kurumlara iki yıl gelir ödetmemiştir.
Böylece kapanma tehliİcesi ile karşı karşıya bı-
rakılan kurumlar, mahkemeye başvurarak
haklannı aramak zorunda kalmışlardır. İki
yıl süren dava sonunda haklanna kavuşmuş-
lar, bu üzücü duruma yol açmış olan örgüt de
cezalı bir para ödemeye mahkûm olmuştur.
5^ Engelleri yene yene: Bir yandan dil dev-
riminin karşısında olanlarla, bir yandan
varhğını tehlikeye düşürenlerle savaşmak, Dil
Kurumu'nun etkinliğini aksatmamış; çalış-
malar bü\ ük başan ile sürdürülerek dilimiz,
bilindiği gibi, göğüslerimizi kabartan bugün-
kü mutlu düzeye ulaştınlmıştır.
6- Vasıyeti bozma suçu: Ne var ki, bu geliş-
meden rahatsız olanlar, Osmanlıca için söy-
lenmesi gereken "baba-evlat anlaşamaz oldu"
sözünü, >olunu yeni bulmuş olan ulusal dili-
mizi yermekte kullanmışlan iktidan ele ahn-
ca. bu akımın temsilcisi olan Atatürk kuru-
munu ortadan kaldırmaya karar vermişler-
dir. Bu karan gerçekleştirmek için eşi görül-
memiş bir hukuk suçunu göze aJıp Atatürk
vasiyetini bozan yasaîar çıkarmışlardır.
7- Kenan Evren Kurumu: Kenan Evren ik-
tidan, bu yüz kızartıcı suçu örtmek ve
Atatürk kurumunun yaşadığı görüntüsünü
yaratmak düşüncesiyle yeni kurduğu bir dev-
let dairesine Türk Dil Kurumu adını vermiş-
tir. Atatürk kurmunun düzel niteliğiyle hiçbir
ilgisi ve benzerliği bulunmayan bu Kenan Ev-
ren kurumunun dokuz yıldan beri yaptıklan
ve yapmadıklan gözler önündedir: Yıkılan
Atatürk anıtının temeli üzerine bir tuğlacık
olsun koymadığı halde kendisini kırana kırk
milyon lira ödül vermesi ve içinde üç yüzü
aşkın yanlış bulunan bir sözlük yayımlamasi
etkinliklerinden iki örnektir.
8- Ya sözcük yasaklanması!: Özleşen dilden
rahatsız olanlann bir manfeti de Türkçe ek ve
köklerle türetilen yeni sözcüklerin yasaklan-
masıdır. Bunlar -suyu yokuşa akıtmanın ola-
naksızlığını düşünmeyerek- yeni Türkçe söz-
cüklerin kullanılmasını yasaklamayı da dene-
diler. Başta en geniş, en etkin yayın aracı olan
TRT olmak üzere kimi resmi örgütler, yeni
türetilmiş 205 sözcüğün kullanılmasını yasak-
layan Tesmi buyruklar çıkardılar. Kenan Ev-
ren Kurumu, ne nitelikte bir örgüt olduğunu
bu işte de gösterdi. Sözcük yasaklama karan-
na karşı koymak şöyle dursun, bu eylemi per-
de arkasında destekledi. Durumun en şaşıla-
cak \önü şu idi ki, yasaklanan sözcüklerin
birkaçı Evren'in 1982 Anayasasfnda bile
vardı. Bu girişimin geri tepeceği belliydi. Nite-
kim iki yıl sonra, yine TRT, ısıramadığı eli
öpmek zorunda kaîdı: Yeni bir kararla yasağı
kaldırdı.
9- Türkçe Sözlük'teki yanlışlar: Biraz önce
değindiğim gibi, Kenan Evren'in Dil Kuru-
mu, 1988'de, içinde üç yüzü aşkın yanlış bulu-
nan bir sözlük yayımladı. Devletin resmi bir
örgütünce hazırlanmış olduğundan bütün
kültür kurumlannca ve basında güvenilerek
uygulanması gereken bu sözlükteki yanlış-
lann düzeltilmesi, yanlış olmadıklan sanılı-
yorsa, bunun da açıklanması için, şu satırlan
yazanın, Kenan Evren iktidan döneminde
yayımladığı birdüzine eleştiri, yanıtsız kaldığı
gibi başvurduğu ilgili resmi makamlardan da
bir ses çıkmadı.
10- Koalisyonun tutumu: Bu satırlan yazan,
önceki iktidann işlediği hukuk suçunu orta-
dan kaldırarak "'gayr-i meşru varis"liğe son
vermesini ve Türkçe Sözlük sorununu çözme-
sini bugün iktidarda bulunan hükümetin baş-
bakanından, sekiz ay önce, yayın yoluyla dile-
di. Şimdiye değin o yönde de bir kımıldama
olmadı. Biliyoruz ki hukuk suçunu ortadan
kaldırmak yalnız başbakanın işi değildir.
Ama Türkçe Sözlük'ü yayımlayan kurum,
kendisine bağlıdır; başbakan, bir buyrukla,
ulusal kültürümüzü bu kurumun zehirleme-
sinden kurtarabilir.
11- Son kilometre taşındaki levha: Altmış
yıllık dil yolculuğumuzun serüvenini böyle bir
sayfada özetlemek olanaksızdır. Yukandaki
satırlar, bu yol üzerinde bulunan büyük en-
gelleri ve onlann nasıl aşıldığını belirten ana
çizgilerdir. Bunlara, yolcuiuğun son kilomet-
re taşındaki şu sözleri ekliyorum:
"Atatürk'ün dil emanerini. ikridarların oyun-
cağı olmaktan kurtaracaksın. V arlığına son ve-
rilen ve adı ile kalıtı gasp edilen Atatürk Kunı-
mu'nun toplumsal gönülde bütün canlılığı ile
yaşavan gücü, bunu başarma\a yeter; artar
büe."
ARADABIR
Prof. Dr. LÜTFİ ÖZBİLGİN
Yıldız Teknik Üni. Eğitim BU. BöU
Ögretmen Atamalarında
Karaıasa
Ülkemizde ögretmen yetiştirme sorununa etkili bir çö-
züm bulunamadığı gibi şimdi de M.E. Bakanlığı'nın son
uygulaması ile ögretmen atamalarında bir karmaşa ya-
şanmaktadır.
1739 Sayılı Milli Eğitim Temel Yasası'nın 43. maddesin-
de, "öğretmenlik, devletin eğitim, öğretim ve bununla ilgili
yönetim görevlerini üzerine aian özel bir uzmanlık (ihti-
sas) mesleği" olaraktanımlanmış, "Öğretmenlik meslegi-
ne hazırlık genel kültür, özel alan eğitimi ve pedegojik for-
masyonla sağlanır" denilerek ögretmen yetiştirmede uyu-
lacak temel ölçütler belirlenmiştir. Bu ölçütiere göre ög-
retmen yetiştirmek amacıyla kurulan Eğitim Fakülteleri'-
nin yanı sıra, Fen-Edebiyat Fakülteleri de öğrencilerden
gelen yoğun istek üzerine pedagojik formasyon (öğret-
menlik meslek bilgisi) verecek eğitim bilimleri bölümünü
YÖK'ün izniyle açarak öğrencilerini ögretmen olarak ye-
tiştirme çabası içine girmişlerdir.
öte yandan M.E. Bakanlığı Talim ve Terbiye Kurulu, 3
Nisan 1991 tarih ve 37 sayılı kararıyla "ûğretmenliğe ata-
nacakların atamalarına esas olan branşlarıyla mezun ol-
dukları yükseköğretim programlarını belirleyerek eğitim
fakülteleri mezunlarıyla-birlikte, pedagojik formasyon gör-
müş fen-edebiyat, güzel sanatlar, DTC ve mühendislik fa-
kültelerinin ilgili bölüm mezunlarının öğretmenlik için baş-
vuruda bulunmalarına olanak yaratmıştı. Ne ki, M.E.
Bakanlığı açık bulunan on bin ögretmen kadrosuna yapa-
cağı atamalarla ilgili eylül basında verdiği ilanda, atama
yapılacak dallara sadece Eğitim Fakülteleri, Mesleki ve
Teknik Eğitim Fakülteleri ile Eğitim Yüksekokulları mezun-
larının başvurabileceklerini duyurarak fen-edebiyat fakül-
teleri ile ilgili öbürfakülte mezunlarının başvurularını en-
gellemiştir. ögretmen atamalarında, ögretmen yetiştiren
kurumlar arasında yapılan bu tür bir ayrım, gençlerin üni-
versite öğretimine karşı olumsuz tutum geliştirmelerine,
dolayısıyla kendilerine duydukları güveni yitirmelerine
neden olmakta ve M.E.Bakanlığı'nın kendi koyduğu ilke-
lerleçelişen uygulamalar yaptığını göstermektedir.
M.E.Bakanı, özel televizyonlardan birinde katıldığı bir
söyleşide, sadece ögretmen yetiştiren programlardan
mezun olanlann, ögretmen olarak atanmalarını arzuladık-
larını ifade etmiştir. Ancak günümüzde ögretmen yetiştir-
me programları ve yetiştirilen ögretmen tipi bakımından,
fen-edebiyat ve eğitim fakülteleri arasında önemli bir fark
söz konusu değildir. özel alan bilgisi dışında, Eğitim Fa-
kültesi öğrencilerinin zorunlu olarak aldıkları en az 21 kre-
di-saatlik pedagojik formasyon derslerini, Fen-Edebiyat
Fakültesi öğrencileri kendi istekleriyle, kredisiz olarak al-
maktadırlar. Burada, ortaöğretimdeki okullara ögretmen
yetiştirmede, eğitim fakülteleri ile fen-edebiyat fakülteleri-
nin etkililiği üzerinde yapılan iki araştırmanın sonuçların
dan söz etmek yerinde olacaktır. 1987 yılında öğretmen-
lik için mecburi yeterlik ve yarışma sınavına katılan aday-
larla ilgili yapılan bir araştırmada, "Genel kültür ve özel
alan bilgisi testleriyle ölçülen yeterlikler bakımından Eği-
tim ve Fen-Edebiyat Fakülteleri arasında bir fark bulun-
madığı, fakat öğretmenlik bilgisi (pedagojik formasyon)
testiyle ölçülen yeterlilikler bakımından, Eğitim Fakülte-
leri'nin daha etkili olduğunu gösteren kanıtlar bulunduğu
saptanmıştır. 1989 eylülünde yapılan yeterlik sınavına katı-
lan ögretmen adaylarının aelde ettikleri başarıların, Fen-
Edebiyat ve Eğitim Fakültelerine göre karşılaştırıldığı ikin-
ci araştırmada. yine "Eğitim Fakülteleri lehine anlamlı bir
fark bulunduğu" gözlenmişti. Ancak her iki araştırmada
da Eğitim Fakültesi lehine görülen fark, araştırmacıların
da belirttiği gibi büyük bir olasıhkla, Fen-Edebiyat Fakülte-
si mezunlarından bir bölümünü, pedagojik formasyon al-
madan yeterlik smavlarına katılmalarından kaynaklan-
maktadır. Zira pedagojik formasyona sahip Fen-Edebiyat
Fakültesi mezunlarını,Eğitim Faklütesi mezunları ile ye-
terlilik sınavı sonuçlarına göre karşılaştıran bir çalışma,
ne yazık ki yapılmamıştır.
M.E.Bakanlığı'nın ögretmen alımına ilişkin verdiği ilan-
da dikkati çeken bir başka nokta, Eğitim Fakültesi ile Mes-
leki ve Teknik Eğitim Fakültesi mezunlarından istekli olan-
lann, ilkokullara sınıf ögretmeni olarak atanabilmeleridir.
Sınıf öğretmenliği bir uzmanlık alanıdır ve bu iş için özel
yetişmeyi gerektirir. ilk okuma-yazma öğretimi, ilkokulda
okutulan derslerin özel öğretimleri konusunda hiçbir ha-
zırlığı olmayan adayların, ilkokullara sınıf öğretmeni ola-
rak atanabilmeleri. Sayın Bakan'ın ögretmen yetiştirme
konusunda gösterdiği duyarlılıkla ve öğretmenliğin bir uz-
manlık mesleği olduğu tammıyla çelişmektedir.
Sonuç olarak, eylül dönemindeki ögretmen atamaların-
da, ögretmen yetiştiren kurumlar.arasında yapılan bu ay-
rım, hiçbir bilimsel temele dayanmamakta ve haksız bir
uygulama olduğu izlenimini uyandırmaktadır.
SATILIK TRIPLEX YAZLIK
Ku^adası Da\utlar Çamlık Sıiesı 3 Ada 16Nolu lrıplcxyaz-
lık thtiyaçtan satılık.
Tel: 635-82873
1-225 15 27
HIDIR
ATEŞ
Bir mezar mı sana son açılan yer
Sen gibi guzeller ölurse eğer
Inandım ki bazan yaşar ölüler
Seni bir an olsun unutmadık
AİLEN ADINA
SAADET-BAHATTİN ALTUN
ISIL OZCENTURK. CIZEMLI BİR OUNYANIN KAPILARINI ARALIYOR
ON ODULLU, BİR TÜRK-FRANSIZ ve YUNAN ORTAK YAPIMI
Rosa... O bir kadın. Aşkt, cinselliği ve şefkati
yaşamak istiyor. Bütün kadınlar gibi...
Senarist ve Yönetmen: Işıl ÖZGENTÜRK
Rosa Sumru YAVRUCUK Roman Sevgi SOYSAL
Yapım ASYA FİLM
BUGÜNDEN İTİBAREN SİNEMALARDA...
3eyOSL «rUS ı2t3,'sr6< VOO-K 1İI6»:84S21 :i
PO0..0I «1» 13389076ı 1130-14 15-16 30-1900-2130
^ Baki->ü( u n a ıS4î n ~2. ı?oo-'4isi$»-j«52i|» ^ >
W9 ^ ^
Rrfat Ilgaz'ın gerçek yaşamından.
KARARTMA GECELERÎ
7. Baskı
SARI YAZMA
4. Baskı
KIRK YIL ÖNCE
KIRK YIL SONRA
3. Baskı
Bir arada okunması gereken 3 yapıt.
Çioar Yayinlan Tel: 513 95 45 Fax: 512 23 59
GENEL KURULA ÇAĞRI
Derneğimızın 4. Olağan Genel Kurul'u Ortaköy Küttür Merke-
zi'nde yapılacaktır. (Dereboyu Cad. No: 110 ORTAKÖY 27.9 1992-
Pazar, Saat: 10.00-19.00.)
Tüm üyelerımızi, insan hak ve özgürlüklerıni gür sesle dile ge-
tırmeye, coşkuyla Genel Kurul'a katılmaya çağınyoruz.
GÜNDEM
1- Açılış
2- Başkanlık Dıvanı Seçimi
3- İnsan hakları mücadelesınde yıtırdıklerımiz için saygı duruşu.
4- Şube başkanı ve konukların konuşması.
5- Yönetim kurulu çalışma raporunun okunması.
6- Mali raporun okunması.
7- Denetleme Kurulu raporunun okunması.
8- Raporlar üzerine genel görüşme.
9- Yönetim kurulunun aklanması.
10- Tahmini bütçenin sunulması.
11- Organların seçimi.
12- Dilekier İNSAN HAKLARI DERNEĞİ
13- Kapamş İSTANBUL ŞUBESİ
HAYDİ İZMİT'e,
_ HAYDİ DEMOKRASİ
MİTİNGİ
f
ne...İŞSİZLİĞE SON, HERKESE ÇALIŞMA HAKKI
İŞTEN ATILMALARA SON, İŞ GÜVENCESİ
TÜM ÇALIŞANLARA,
GREVLİ-SÖZLEŞMELİ SENDİKA HAKKI
DEMOKRATİK ANAYASA
DEMOKRATİK ÇALIŞMA YAŞAMI
ÖRGÜTLÜ TOPLUM, DEMOKRATİK TÜRKİYE
26 Eylül 1992, Cumartesi, Saat: 16.00
ANITPARK • İZMİT
Mictosoft®
Windows 3.1
Türkçe!Windows3.1 Türkçe.....^ 250$
Neiwork 5 kullanıcı 750:
Networkl kullanıcı 150!
Windows 3.1 TR Upgrade 150 S
KJSA BİR SÜRE % 12 KDV DAHİLOİR
;
BYINTERFIXAO
YAZILIMDA TÜRKİYE'NİN UZMAN
(1)338 01 02-346 85 51
DEMOKRASİ MİTİNGİ
(İstanbul Toplanma Merkezleri)
• MERTER - OİSK Genel Merkezi
• TAKSİM - Spor ve Sergi Sarayı
• KADIKÖY - Haydarpaşa Trafik
• KARTAL • iskele Meydanı
Hareket saati: 12.00
TÜRKİYE DEVRİMCİ İŞÇİ SENDİKALARI
K O N F E D E R A S Y O N U
ÖZEL BORA
SÜRÜCÜ KURSU
92.DÖNEMKAYITLARI
DEVAM EDİYOfll
Hafta sonu-Hafta ıçı ve
Akşam kurslan devam ediyor
Dershane:
ÛSKÛOAR: 343 «7 12-310 *l M
K0ZYATAĞI:»47 33
TARABYA- » « «
İNGİLİZCE'yi 8 «yda
konuşun sizi
Amerikalı
dostlanmula
tanıştınüım.
Bahariye Cad. 62/3
349 59 38
SATILIK
• LASER VVRITER NT.
• MACINTOSH PLUS
Ek programlarla birlikte
Müracaat: 274 59 86-87
Seçil Hanım
PENCERE
Bir Sonbahar Yazısı...
Tevfik Fikret'in "Teşrinievvel" (Ekim) adlı şiirini, Ali
Canip in "Edebiyat" kitabında okumuştuk. Kurşun ka-
lemle üç dizenin altını çizmişim:
"Muvafık mevkiin hüzniyle hali
Biraz solgun, biraz mahmuru sevda
Düşen yapraklann razı melâli"
Demek ki lisenin birinci sınıfında bu dizeler hoşuma
gitmiş. Belki yeni kuşaktan kimisi "Ben anlamadım"
diyebilir; ama, günümüzün şiirini anlamak daha mı ko-
lay? Bana sorarsanız, şiiri anlamak, duyumsamakla
gerçekleşebilir ki bu da özel çaba ister.
Sonbahar nice şaire esin kaynağı olmuş, nice yazar
güz mevsiminin hüznünü dile getirmeye çalışmış; bu
yetmezmiş gibi eskiden okullarda, edebiyat öğretmen-
leri, öğrencilere "far>n'r vaz/fes/"verirlerdi:
- Sonbaharı yazın!..
Ne yazarsın?
"Dökülen yapraklar" edebiyatını yineleyip de iyi not
almaktan gayrı çare var mı? "Elveda güzel yaz, hüzün-
dür güz mevsiminin gönlümüze taşıdığı..."
•
Ne var ki o zamanlar yaz yazlığını, güz güzlüğünü,
kıskışlığını bilirdi...
Insanlar gibi mevsimler de azdılar.
Eskiden "çevre kirlenmesi" diye bir şey yoktu; göz
açıp kapayıncaya kadar geçen bir süre içinde, insanlar
çoğaldılar; sanayileşme dörtnala kalktı; gezegenimizin
taşı toprağı, havası suyu, yazı kışı ve güzü bozuldu;
artık sonbahar eskisi gibi değil:
"Biraz solgun, biraz mahmuru sevda..."
Bu yüzdendir ki mevsim dönencelerinde "nostaljiye
takılmak" olanağı var:
- Nerede o eski sonbaharlar!..
- Nasıldı?
- Öhöö... ö'höö... şarap gibiydi tadı, şampanya gibiy-
di yapraklann rengi!.. Ya gök? Kurşuni rengin tüm
tonlarmı göğun yedi katında görebilirdin. Kadınlar
güneşsiz ortamda nereden geldiği belirsiz ışınlarla
güzelleşirlerdi. Yazın sıcağı durulur; ama serinleyen havada
insan bedenini dinginleştirip kışa hazırlayan bir gizemli ısı du-
yumsanırdı.
-VaycanınaL
- Cenap Şahabettin'e bak ne diyor "Ah, o dallarda-
ki füturu derun I Onlann tavrı serzenişkân..."
- Vallahi şimdiki sonbaharlar böyle olmuyor, nasıl
gelip gectiğini bile farkedemiyoruz...
- Yaşamıyorsunuz da ondan!.. Şu havaya bak!.. Bula-
şık suyunun buğusuyla dopdolu!.. Bulutlann pis rengi
zehirle yüklü!.. Rüzgâr, soluk aldırmıyor, boğuyor.
Doğanın kirlenmesi, mevsim güzelliğinin içine ediyor.
Ozon deliğinden içeri dalan kör ışınlarla donanmış
AIDS'Iİ çevre, mikropla yüklü!.. Kirlilik ağzından, bur-
nundan dalıp ciğerlerine oturuyor. Gezegenimiz,
hayvanlar gibi çoğalıp canavarlar gibi tüketen, bok
böceği gibi kokup domuzlar gibi ortalığı kirleten yara-
tıklarla dolup taşıyor...
-Hop, hop, ağırol...
- Sen buna sonbahar mı diyorsun? Şair ileriyi ne
güzel görmüş: "Zâf ile diz çöken tabiattan I Yükselir
bir feci vaz'ı dua!.." Allah'a dua etmekten gayrı yapa-
cağımız iş kaldı mı? Gezegenimiz yok ediliyor!.. Ülke-
miz Sodom ve Gomore'ye döndü. İsrafil surunu üfle-
meye hazırlanıyor. Kıyamet günü yaklaştı...
•
Evin önünde bir sıra ağaç var. Çama sordum:
- Sonbahar artık yok mu?
Çam burun kıvırdı: ,;.
- Beni öteden beri ırgalamaz...
Çınar imdadıma yetişti:
- Sonbahar olmasa, ben niye sararıp solayım? Yap-
raklarımı güzün yüzü suyu hürmetine dökmüyor
muyum?
Karamsarlarla nostalji meraklıları bir yana, İstan-
bul'un sonbaharına doyum olmuyor. Hem önümüzde
güzelim bir pastırma yazı var. Ozon deliğine nazar
değmesin, mevsimin dönüşümü insanın gözeneklerine si-
niyor, ruhunu dinginleştiriyor.
MÜLKİYELİLER BİRLİĞİ VAKFI
RÜŞTÜ KORAY ÖDÖLÖ
1992 yılı Rüştü Koray ödülü "Anadolu'nun tarihsel,
kültürel ve insani değerlerinin ortaya çıkarılması ve
tanıtılmasına" yapıtları veya eylemleriyie katkıda bu-
lunanlara verilecektir.
İsteklilerin veya öneride bulunacakların 13 Kasım
1992 tarihinde en geç saat 17.00'ye kadar Mülkiyeli-
ler Birliği Vakfı'na başvurmaları gerekmektedir.
SEÇİCİLER KURULU:
Ûzgen Acar : Cumhuriyet Gazetesi
Genel Yayın Yönetmeni
Salih Er : Mülkiyeliler Birliği Vakfı
II. Başkanı
Prof. Dr. Cevat Geray : SBF öğretim üyesi
Prof. Dr. Emre Kongar : Bilim adamı, yazar
Şükran Kurdakul : Şair, edebiyat tarihçisi, PEN
Yazarlar Derneği Başkanı
Prof. Dr. Alpaslan IŞIKLI: Mülkiyeliler Birliği Genel
Başkanı
Adres: Mülkiyeliler Birliği Vakfı
Konur Sokak No: 1 / ANKARA
CfcCfc İngilizce ve
Bilgisayar
Öğrenim Merkezi
Ücretsiz Bilgisayar kursu
İngilizce öğren bilgisayar
hediye edelim.
FINDIKZADE
Tel: 586 68 18 - 529 41 63
29 EKİMTATİÜ
28-29-30-31 EKİM -1 KASIM
tBER OTEL SARICERME KONFORJU
VE GÜNBATMADAN DOĞA YÜRÜYÜŞLERİ
İ.F.K. GÜN BATMADAN
1.475.000 TL ve3TAKSİT
SAAT 19.00 DAN SONRA 259 20 84
SONBAŞVURU 30 EYLÜL 1992
Matematik dersi
verilir.
325 94 15
SARIYER SULH HUKUK HAKİMLIGİ
Sayı: 1992,677
Konu: llan hk.
Mahkememıan 1992/677 Esas ve 1992ı796 karar sayılı ilamı Ue Şişli. Feri-
köy. cılt 008,12, sayfa 23, kütük 1135'de nüfusa kayıtb Ibrahim ile Nazik'-
den olma 1321 doğumlu Mehmet Duru'y^ aynı yerde nüfusa kayıtü oğlu
Sacık Duru'nun vasi tayın edildıği hususu ilan olunur.
Basın: 10779