23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
26 EYLÜL1992 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA 13 INSANLAR FÜSUN ÖZBİLGEN GÖRÜŞ Tüm düşlerimi yazsam, tilt olur işkenceninmakineleri.. YükselYazıcı SALPtBILABIN HEDEFİ VE BOMBALABIN SEKLİ DEĞİŞTİ Panik yaratmak icinTERÖR, dünyamızın so- runu. Her toplumda şu veya bu biçımde yaşanabiliyor. Bakıyorsunuz ABD'de bir genç, elinde uzun namlulu tüfek, çevresini tarıyor veya polisin yaptığt terör üzerine ABD'nin siyah insanları bir- likte ayaklanıp çevrelerini yakıp yıkıyorlar. Irlanda'da, Ispanya'da ayrılıkçı örgütlerin terörleri kanıksandı neredeyse. Baş- bakan'ın bulunduğu oteli bombalamaya kadar varan eylemler düzenledi IRA. Hatta ingiltere bakanlar ku- rulu toplantısının yapıldığı bölgeye roket ateşi açtı. Ortadoğu ve bizim güney- doğu bölgemizde de terör yaşamın bir parçası. Kentlerimizde ise terör ya sinsi pusularla kamuoyuna mal olmuş insanları vurmak biçiminde gelişiyor ya da Dev-Sol gibi örgütterin po- lisle çatışması ve polise yönelik eylemleri olarak ge- lişiyordu. Veya çek senet mafiası- nın bazı işyerlerinden ala- cak veya haraç tahsil etmek üzere giriştiği işyeri baskını adam kaçırma ve öldürme gibi eylemler yapılıyordu. Ancak son bir aydır büyük kentlerdeki terörün niteliği değişti. Sokaktaki vatandaşı pani- ğe ve korkuya sürükleyecek bir terör yöntemi seçildi. Bu yöntem Dev-Sol gibi örgütferin seçtiği terör şek- linden çok farklı. Onlar ken- di mücadelelerinde engel gördükleri veya arkadaşla- rını vuran polislerden kendi ölçülerine göre intikam al- maya yönelik eylemler dü- zenlerken genellikle halka karşı oldukları izlenimi ver- mekten çekinirler. Bu nedenle son bir aydır gerçekleştirilen ve halkı pa- niğe sürükleyecek eylemler besbelli ki başkalarının işi. Yani "iyi saatte olsunlar" yine devrede. Yolcu vapurları, deniz otobüsleri, kitle ulaşım araçları, süpermarketier, oteller gibi herkesin her an bulunabildiği yerler eylem alanı seçılmiş durumda. BÖYÜK OTELLEBOE AĞIRLAMA Adam basına 100 dolarİSTANBUL un beş yıldızlı büyük otellerinde hemen her akşam bir kutlama, kok- teyl, davet vardır. insaniar önce şık davetiyelerle çağ- rılar alıyorlar. Ardından ka- tılıp katılmayacakları yolun- da telefonlar. Şık şıkırdım gidilen davet- lerde kapılarda elinıze çi- çeklertutuşturuluyor. Sonra müzik dinleyerek salondan salona dolaşıyorsunuz. Bu arada garsonlar tepsilerle içki taşıyorlar. Daha sonra açık büfeye geçiliyor. Masalara dizilmiş çeşitli salatalar, cins cins it- hal ve yerli peynirler, soğuk etler, ahtapotlar, karidesler, midye ve zeytinyağ11 dol ma- lar gibi ordöv çeşitlerınden tabağınızı dolduruyorsu- nuz. Bu ilk partiden sonra sıra sıcaklara geliyor. Bu kez sıcak et ve balık ve kuş çeşitleri ile pilav ve sebzeli garnitürler ateşin üstündeki kocaman çelik tencereler- den bembeyaz giysili aşçı- lar tarafından konukların tabaklarına dolduruluyor. Sonra da sıra çeşitli tatlı- ların, meyvelerin, sütlüle- rin, şekerlemelerin ve pas- taların yer aldığı masayı ziyarete geliyor. Büyük şirketler, kuruluş- lar, bankalar ve firmalar hemen her akşam birkaç otelde bu çeşit davetler ile konuklarını ağırlıyorlar. Bu yemeklerin fiyatlarını araştırdık. Adam başı 65 ile 100 dolar arasında değişiyor. Yani ayakta bir tabağa doldurularak yenen bu bü- felerdeki yemekler ile içki- ler için oteller, firmalardan adam başı 500 bin lira ile 750 bin lira arasında para alıyorlar. istanbul'un bir kesimi böyle bol keseden harca- nan davetlerde karın doyu- rurken bir kesimi de 500-750 bin lira ile bir aylık mutfak parasını idare etmeye çalı- şıyor. BURSA'DAN ERTUİRUL GÜNAY'A GÖNDERİLEN SORU Bu kacıncı hatanız?CHP'nin yeni Genel Sek- reteri Ertuğrul Günay, ateşli bir partili ve usta bir konuş- macıdır. Kongre konuşma- larını öylesine güzel yapar ki sözleri, bakışları, gülüşle- ri ve samimi havası ile so- nucu oldukça etkiler. Günay'ın konuşmaları, dinleyicilerin belleklerin- den kolayca silinmez. SHP'den CHP'ye geçerek bu eski ve yeni partisinin genel sekreteri olan Gü- nay'ın konuşmaları da SHP'lilerin belleklerinden silinmiyor. Bursa'lı SHP kongre dele- gesi Cengiz Sural bir anısını şöyle anlatıyor: " Sayın Baykal SHP genel sekreteri iken Bursa il örgü- tü görevden alındı. Bu iş- lemden sonra yapılan kong- redeyiz. Bursa o gün iki önemli olayı birden yaşıyor. Bir yerde Türk-lş'in düzen- ledigi bir miting var. Bir yer- de de SHP il kongresi. Başkan adayları da belli, Kemal Ekinci ve Şemseddin Şen. Görülmemiş bir kalabalık kongreyi izliyor, genel mer- kezden de çok ınsan gel- miş. Çekişmeli bir kongre. Genel merkezden gelen ko- nuşmacıların hepsini hatır- layamıyorum, ama birini çok iyi anımsıyorum. Sayın Ertuğrul Günay. Sıra ona geldi, kürsüye çıktı çok iyi konuşuyor. Bay- kal'ı hizipçilikle suçluyor. Bölücülükle suçluyor. İki başlılık yaratmakla suçlu- yor. Biz de hararetle alkışlı- yoruz. Ama hizip hastala- rındançıtyok. O sırada bir ses ortalığı yırtıyor: -Bir zamanlar sen de Baykalcı idin.. Sayın Günay herhalde o tepkiyi bekliyordu, hiç şaşır- mıyor ve ekliyor -Evet ben o hatayı bir kez yaptım.. Baykalcı delege Günay'a Ordu il başkanı iken Baykal yanlısı olduğunu sonra çark ettiğini anımsatmak istiyor. Son kurultayda yine çark edip eski hatasına dönen Günay'ı kutluyorum. Gene kendi nitelemesi olan (Boş insaniar toplululuğu)ndaki genel sekreteriiğini kutluyo- rum. Biz siyaseti dürüstlük. er- demlilik, çağdaşlık, ilericilik olarak bildik. Bu kavramla- ra yakışan insanlarla de- vam edeceğiz. Bu kavrama da sayın Inönü uyuyor." SHP'li delegenin anıları böyle, suçlamaları ise biraz ağır. Ama SHP kamuoyu ile CHP kamuoyu arasında ilerde birleşme olacağını zannedenlere ayrılığın han- gi boyutlara doğru ilerledi- ğini gösteriyor. CHP ile SHP arasında ip- ler adamakıllı koptu. Sadece tavanda değil ay- nı zamanda tabanda da kopma büyüyor. Öyle ki insaniar sokağa çıktıkları andan itibaren her yerde bu tür terörün tehdidi altında tutuluyorlar. Böyle- ce gizli bir korku ve giderek gelişen bir panik içinde ya- şatılıyorlar. Sonuç ne olur? 12 Eylül'den bir gün önce Ankara'da kentin çeşitli yer- lerinde patlayan 20-25 ka- dar bomba veya bombalı pankartı anımsadığımız za- man akla ne geliyor? Birileri yine darbecilere yol açma hazırlığında mı? Bu hazırlık nereden ve kimlerden kaynaklanıyor? Türkiye'nin başına örülmek istenen yeni çorap ne mar- ka? ACİLYARDIMVE AMBULANS Soysal için benzin İLHAMİ Soysal'ın ölümü- ne trafik kazası neden oldu deniyor, ama acaba kaza- dan sonra acil yardım ve ambulans sistemimiz iyi ça- lışsaydı bugün kendisi ha- yatta olabilir miydi? Kıyıkentlerimizin ve küçük yörelerimizin hasta- ne problemleri biliniyor. Ancak öylesine yokluklar var ki bunları devlet bürok- rasisinin nasıl ve hangi an- layışla yaptığını anlamak mümkün değil. Kazadan sonra llhami Soysal, Ayvalık devlet has- tanesine götürülüyor. Bura- da kendisini muayene eden başhekim ve hastanenin nöbetçi doktoru yaralının iz- mir'e götürülmesine karar veriyor. Bu arada ambulans aranıyor, sonra şoförü ara- nıyor sonra da ambulansa benzin aranıyor. Acil yaralı- nın nakledilmesi için bu aramalar süresince hep za- man kaybediliyor. Gelişmiş ülkelerde heli- kopterlerle kısa zamanda nakledilen bu tür hastalar bizde ambulansın benzin parası araması ile zaman yitiriyor. Bu duyumlarımızı araştı- ran arkadaşımız Köksal Durukan, Ayvalık Devlet Hastanesi Başhekimi Opr. Dr. Galip Erol ile konuştu. Başhekim şu bilgiyi veriyor: "Kaza günü ben hastane- de nöbetçiydim. Yaralıya toraks müdahalesi gereki- yordu. Kendisini Ege Tıp Fakültesi'ne sevkettim. Bu müdahaleyi yapacak ekip- man ve araç gerecimiz yok. Hastanemizin ambulansı var, ama şoförü yok. Bir hastabakıcıyı şoför olarak kullanıyoruz. Kaza günü ambulans için gereken paranın yarısını ben verdim yarısını da Ay- valık'taki Milliyet muhabiri verdi.." Başhekimin üzülerek giz- lemek istediği gerçek şu ki, ülkemizde bir vatandaş ka- za geçirip bir hastaneye götürüldügü zaman genel- likle bu hastanenin olanak- ları yaralıyı iyileştirmeye elverişli olmuyor. Büyük hastanelere sev- kedilmesi gereken hastala- rın ise cebinde para olması gerekiyor ki, ambulans ve benzin gibi masraflarını versin de hayatının kurtul- ması için hemen yolaçıkarı- labilsin.. Eğer hastanın cebinde para yoksa veya cüzdanı bulunamazsa ne olacak? Küçük bürokratik sorunlar büyük kayıplara yol açıyor ilgilenen yok mu? KİM KİME DUM DUMA BEHlç AK T.C. FOÇA ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Esas No: 1992/23 Davacı Malıye Hazinesi vekili tarafından davalılar Ramazan Ağıl, Mehmet Ağıl, Mehmet Suel, Cemal Ağıl, Lütfu Ağıl, Şerafettin Ağıl, Sulbıye Keser (Ağıl), Murüvvet Sertoğlu (Ağıl) ve Mustafa Ağıl aley- hine mahkememizde açılan tapu iptali ve tescıl davasının yapılan açık duruşmasında verilen ara karan gereğınce: Davalı Murüvvet Sertoğlu (Ağıl) Foça Gerenkoy koyu adresinde raukım olup butun aramalara rağmen bulunamamış ve kendisine da- vetiye tebliğ edilememiştir. Yukarıda isim ve adresi yazılı bulunan davalının duruşmanın bı- rakıldığı 16.10.1992 gunu saat 09.15'te hâkimliğimizde hazır bulun- ması veya kendisini bir vekılle temsil ettirmesi, ibraz etmek istediği delillerı de var ise, duruşma gunune kadar ibraz etmesi, aksi takdir- de duruşmaların yokluğunda vapılacafcı davetiye verine kaim olmak uzere ilanen tebliğ olunur. Basın: 37930 ARKADAŞIMIZ ÇAĞLAR ÇALKAVUR'u KAYBETMENİN ACISINI PAYLAŞIYORUZ ERENKÖY HAYVAN HASTANESİ PERSONELİ AĞAÇ YAŞKEN EĞİLİR KEMAL GÖKHAN GÜRSES HARBİ SEMİH POROY AUJH R1ZMIİÇİH 3İR ESPZİ... TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 26 Eylül feorısınm | CUNOA, , r £TrMOLOJr, < SAtcr/Uffi/DAM roSK oio " A&tr HAZtttlANUtŞTT. Ş CKL £û/CM/f77. SU KUSAM ZAM4N- LA £TK.tNLlS/Nf i GÜNE$ DlL TEOR/SI.. 1336 'DA 8UGÜN, PÖ/ÇPuNCÜ PİL &ArO4Mt /V5F- 60 YIL ÖNCE Cumhuriyet 30 YIL ÖNCE Cumhuriyet Gandi açlıktan ölüyor! Gümüşpala'ya tahkikat Hararetintzi teskîn için um sıvı Her yerde arayınız Topta* ve pemjtemfc «rtı» tkposu: 26 EYLÜL 1932 82 saatten beri aç duran Gandi'de başdönme arazı müşahede olunmaktadır. Sesi gitgide zayıflamakıadır. Gözlerini açık tutmakta müşkülat çekmektedir. Gandi'nin sıhhı vaziyetine bınaen Hint liderleri ile "dokunulamazlar" rûesası heniiz kat'i surette tespit edilmemiş olan anlaşma projesinin •'dokunulamazlar"a ait maddesi hakkında Mahatma ile görüşmek üzere alelacele Yeravola hapisanesine gitmişlerdir. Gandi'nin telkinatı üzerine bugün kat'i itilafın husulü muhtemel sayılmaktadır. Bütün ümitler hilafına olarak Mecusilerle "dokunulamazlar" arasındaki nıhai itilafprojesinin yann akşam Gandi'ye tevdii mümkün değildir. Fırkalar reisleri arasındaki müzakerelere bütün gün devam edilmişse de nihai bir itilafeldeedilmesi mümkün olmamıştır. Birmülakatesnasında Mahatma İngiltere'nin ayn intihabat planının ıslahat planının tatbikine engel teşkil etmekte olduğu şeklindeki kanaatini tekraretmiştir. 26EYLUL1962 Adalet Bakanı Abdülhak Kemal Yörük bugün Senatoda, AP Genel Başkanı hakkında konuşmalanndan dola> ı hazırlık tahkikatına başlandığını açıklamıştır. Bakanı, Tabii Senatör Ahmet Yıldızın bir sorusu münasebetiyle yaptığı konuşmasında, Gümüşpalanın sakıt iktidar mensuplan için Eskişehir'de "onlar reyleri >üzünden mahkum oldular" şeklindeki sözlennde suç görüldüğü için tahkikata başlandığını söylemiştir. Soru sahibi Ahmet Yıldızın yaptığı konuşma Sırasında gürültüler olmuş. Yıldızın "bir tarafta saltanat aşıklanndan milleti soysuzlaştırmak istiyen kafatasçılara kadar, Türk toplumunu orta çağa itmek isteyenler" şeklindeki sözleri AP'liler tarafından yadırganmış ve AP'lıler grup halinde ayağa fırlıyarak protestoda bulunmuşlardır. ACIKAYBIMIZ Atatürkçü düşünceden hiçbir zaman ödün vermeyen cağdaş, demokrat, 1965 Atatürk Üni versitesi Ziraat Fakültesi mezunu Ziraat Yûksek Mühendisi ÇAĞLAR ÇALKAVUR, 25 Eylül 1992 günü onurlu yaşamını noktaladı. Bütün dost ve meslektaşlanmızın başı sağolsun. T.M.M.O.B. Ziraat Mühendisleri Odası Marmara Bölge Şubesi İLAN T.C. ANKARA ASLİYE 23. HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN Dosya No: 1991/330 Davacı Ruhsan Dursun vekili tarafından davalı Turgut Becit aley- hine açılan Nafaka davasına yapılan yargılamasında: Davalı Turgut Becit'e çıkartılan tebligatlar tebliğ edilememış ve ad- resi de zabıtaca tespit edilemediğjnden duruşma gunu olan 22.10.1992 tarihinde saat 11.00'de mahkememizde tum delillerinız ile birlikte hazır bulunmanız veya bir vekil ile temsil ettırmeniz, aksi takdirde HUMK'- un 213-277. maddeleri uyannca duruşmaya devam edileceği ve ka- rar verileceği ihtarlı olarak tebliğ yerine kaim olmak üzere tebliğ olunur. 17.9.1992 Basm- 3 8 I 0 6 GEÇMÎŞ ZAMAN OLUR Kİ Sara Ertuğrul Korle 10.000 lira (KDV içinde) Çağdaş Yayınlan Türkocağı Cad. 39-41 Cağaloğlu-lstanbul Ödemeli gönderilmez. T.C. İSTANBUL 6. ASLİYE HUKUK HAKİMLİĞİ 992/57 Davacı Mehmet Yılmaz velisi Babası Ali Yılmaz tarafından davalı Bulent Yaman aleyhine ikame olunan tazminat davasının yapılan du- ruşmasında: Bahçelievler Davutpaşa Cad. No: 34 D: 15 Kuyumcu/Bakırköy ad- resinde bulunduğu bildirilen davalı Bulent Yaman adresinde bulun- madığı gıbı zabıtaca da araştırıldığı halde adresi tesbit edilemedığin- den ilanen tebligat yapılmasına karar verildığinden duruşma gunu 5.11.1992 gunu saat 10.00'da mahkemede hazır bulunmanız bulun- madığmız veya bir vekil tarafından temsil edilmediğiniz takdirde yar- gılamaya yokluğunuzda devam edileceği ve hükum verileceği ihtar olunur. Hususu davetiye ve dava dilekçesi yerine kain olmak üzere ilan olunur. (H.U.M.K 'nun 213 ve 377. maddeleri.) 18.9.1992 Basın: 10753
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle